Kalp Kası PDF
Document Details
Uploaded by GladBigfoot
Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Tags
Summary
Bu belge, kalp kası yapısı, fonksiyonu ve özelliklerini ayrıntılı bir şekilde açıklıyor. Kalp kası, özel hücresel yapı ve işleyişe sahip bir kas dokusudur. Özellikleri ve işlevsellik detayları da açıklanmıştır.
Full Transcript
Kalp Kası Enine çizgilenme gösteren, Uzun-silindirik biçimli, Dallanmalar yapan, birbirine paralel seyreden, Merkezi yerleşimli tek çekirdekli, Aralarında diskus interkalaris ya da basamaklı bağlantı denen özel bağlantılar bulunan hücrelerdir. Ritmik, güçlü, düzenli ve istemsiz kasılır. Otonomik inn...
Kalp Kası Enine çizgilenme gösteren, Uzun-silindirik biçimli, Dallanmalar yapan, birbirine paralel seyreden, Merkezi yerleşimli tek çekirdekli, Aralarında diskus interkalaris ya da basamaklı bağlantı denen özel bağlantılar bulunan hücrelerdir. Ritmik, güçlü, düzenli ve istemsiz kasılır. Otonomik innervasyona sahiptir. Miyosit (miyokardiyal hücreler) olarak da bilinen kalp kası hücreleri, iskelet kası ile aynı temel organizasyona (miyofibriller, miyofilamentler ve enine çizgiler) sahiptir. Hücreler uzun ömürlü olduklarından, ilerleyen yaşla birlikte lipofuksin biriktirirler. Kalp kası en zengin vaskülarize kas tipidir. Kalp kası hücreleri, gevşek miyofilament demetlerine ve sıkı bir şekilde düzenlenmiş mitokondriye sahiptir. Kostamerler, en dıştaki miyofibrillerin Z bantlarının sarkolemmaya temas ettiği ve muhtemelen mekanik bir rol oynadığı bölgelerdir. Elektron mikroskobu görüntüsünde kalp kası liflerinin düzenli olarak tekrar eden miyofibril ve mitokondri dizilerinden oluştuğunu görülmekte. Mitokondriler büyük ve çok sayıdadır, düzensiz şekilli miyofibriller arasında uzunlamasına sıralar halinde düzenlenmiştir. Mitokondri, hücre hacminin %20-25'ini oluşturur. Önemli bir alternatif enerji kaynağı olan glikojen ve lipid damlacıkları, sarkoplazmada bol miktarda bulunur. Kalp kası hücreleri; - Hücreleri mekanik ve elektriksel olarak birbirine bağlayan, - Koordineli bir şekilde çalışmasını sağlayan interkalar disklerle birleştirilir. Kalp kasında; Kontraktil proteinlerin organizasyonu, iskelet kasındakilerle aynıdır. Bununla birlikte, hücre membranı bazı farklılıklar gösterir: 1.T tübülleri, Z diski seviyesinde bulunur ve iskelet kasında A-I kavşağında bulunanlardan daha geniştir. 2. Sarkoplazmik retikulum, iskelet kasındaki kadar yaygın değildir. 3. Diadlar, iskelet kasında görülen triadlardan çok kardiyositler için tipiktir. Bir diad, bir sarkoplazmik retikulum sisternasıyla etkileşen bir T tübülünden oluşur (iskelet kasında 2 SR sisternası ile etkleşir). 4. Mitokondri, iskelet kasından daha fazladır ve çok sayıda krista içerir. Karşılıklı gelen sarkolemma membranları hücrelerin uzun eksenine paralel olduğu diskin uzunlamasına alanlarındaki gap junctionlar, komşu miyositleri kimyasal ve elektriksel olarak birleştirerek miyokardiyumda uyarının yayılmasını kolaylaştırır. Tek tek hücre zincirlerinin bir sinsityum gibi davranmasına izin verirler, böylece kasılma sinyali hücreden hücreye hızla geçer. İnterkalar diskin mekanik strese maruz kalan enine kısımlarında bulunan fasya adherens, aktin hücre iskeletini ve terminal I bant filamentlerini sarkolemmaya bağlar. İnterkalar diskin enine bölgelerindeki dezmozomlar, ara filamentleri kas terminallerine bağlar ve sürekli kasılan hücrelerin ayrılmasını önler. İnterkalar diskin üç ana görevi vardır: - Hücresel tutunma, - Elektriksel ve iyonik hücre birleşmesi - Hücreden hücreye gerilim ve kasılma iletimi. Kardiyosit sarkolemması, sistolik kasılma işlevi ve diyastolik gevşeme için kritik olan iyonların salınmasını ve geri alınmasını kontrol eden spesifik taşıma proteinleri içerir. Ca+2'nın sarkoplazmik retikulum lümenine Ca+2 bağımlı ATPaz tarafından aktif taşınması fosfolamban tarafından kontrol edilir. Atrial duvardaki kalp kası hücreleri, Atriyal natriüretik hormonu (ANF) üretir. Kardiyovasküler homeostaz, kan basıncı düzenlemesi ve sıvı-elektrolit dengesinde kritik role sahip güçlü bir polipeptittir. Natriürez (sodyum atılımı) ve diürezi (idrar atılımı) teşvik eder. Dolaşımdaki ANP, glomerüler filtrasyonu artırır ve böbrekteki toplayıcı kanallara etki ederek sodyum atılımını destekler. Hormon, damar genişletici, natriüretik ve antiproliferatif özellikleri ile konjestif kalp yetmezliğini kompanse etmede önemlidir. Purkinje Hücreleri Modifiye kalp kası hücreleri olan Purkinje hücreleri, miyokardın en iç kısmı boyunca endokardiyuma bitişik olarak yerleşmiştir. Özellikle interventriküler septumda, ayrı demetler halinde düzenlenmiş ve bağ dokusuna gömülü olarak bulunurlar. Bu hücreler, elektriksel impulsların iletilmesi için özelleşmiş lifleri içeren kardiyak iletim sisteminin parçasıdır. Kalp kası hücrelerinden daha büyük ve kalındır, hücre periferine dağılmış miyofibrillere sahiptir. Purkinje hücrelerinin glikojen içeriği, miyositlerden daha fazladır. Purkinje lifleri bu nedenle rutin H&E'de soluk görünür. Bu hücrelerdeki büyük miktarlarda glikojen, anaerobik metabolizma ile ilişkilidir ve anoksik koşullarda bir enerji kaynağı olarak hizmet edebilir. Kan desteği kaybı 20 dakikadan fazla sürdüğünde kardiyositlerde geri dönüşümsüz hasar meydana gelir. Kan akışı 20 dakikadan daha kısa bir sürede yeniden sağlanırsa, reperfüzyon ile kardiyosit hücre canlılığı korunur. Zamanlama, trombolitik ajanlar kullanarak kan akışını yeniden sağlanmasında erken tedavi uygulamak için kritik öneme sahiptir. Miyokard enfarktüsünün histolojik değişiklikleri Kreatin kinaz ve MB izoenzimi (CK-MB), miyokardiyal nekrozun önemli belirteçleridir. Daha hassas bir belirteç, iskelet kasında eksprese edilmeyen kardiyosite özgü troponin I'dir. Akut koroner sendromlu hastaların serumundaki troponin I artışı, artan ölüm riski hakkında prognostik bilgi sağlar ve tedavinin daha fazla miyokardiyal nekrozu azaltmasını sağlar.