محاضرات في صوتيات اللغة التركية PDF
Document Details
Uploaded by SofterFactorial
Cairo University
Tags
Summary
هذه الوثيقة هي محاضرات في صوتيات اللغة التركية. تحليل شامل لأصوات اللغة التركية، يشمل تصنيف اللغات، وتاريخ التركية، وخصائص أصواتها المختلفة.
Full Transcript
Dillerin Sınıflandırılması Dünya dilleri, yakınlık ve benzerliklerine göre iki bakımdan sınıflandırılmaktadır: 1. Yapı veya biçim Bakımından Diller 2. Köken (Kaynak) Bakımından Diller 1.Biçim (Yapı) Açısından Diller Tek heceli diller: Her sözcüğü tek heceden ol...
Dillerin Sınıflandırılması Dünya dilleri, yakınlık ve benzerliklerine göre iki bakımdan sınıflandırılmaktadır: 1. Yapı veya biçim Bakımından Diller 2. Köken (Kaynak) Bakımından Diller 1.Biçim (Yapı) Açısından Diller Tek heceli diller: Her sözcüğü tek heceden oluşan dillerdir. Yani her kelime tek hecelidir. Bu sözcükler ek almaz ve çekime girmez. Cümle bir çekimsiz ve tek heceli kelimeler sırasından ibarettir. Yani Cümlenin ifâde ettiği mâna umumiyetle kelime sırasından anlaşılır. Sözcüğün anlamı, cümle içindeki verine ve vurgusuna göre belirlenir. Sözcüklerin görevleri ve anlamları vurgulardan, tonlamadan anlaşılır. Çince, Tibetçe ve Vietnam dili gibi Çin - Tibet dilleri bu gruba girer. Eklemeli (bağlantılı, bitişken) diller: Kök durumunda bulunan sözcüklere yapı ve çekim ekleri getirilen dillerdir. Yani Eklemeli dillerde tek veya cok heceli kelime kökleri ile ekler vardır. Sözcüklerin yapımı ve çekimi bu ekler yoluyla gerçekleşir. Bu ekleme sırasında kökler değişmez, köklerle ekler açık şekilde ayırt edilebilir. Bu dillerde ekler bazan başa, bazan sona getirilir. Türkçe, Moğolca, Fince, Japonca, Mançu-Tunguz dilleri bu gruba girer. Türkçe, bu grup içinde “sondan eklemeli” dillerdendir. 1pg. Bükümlü (çekimli) diller: Sözcüklerin önlerine, içlerine ve sonlarına getirilen eklerle çekimlendiği dillerdir. Cekimli dillerde tek ve çok heceli kökler ve bir takım ekler vardır. yeni kelime yaparken ve çekim sırasında çok defa, köklerde bir değisiklik olur. Çekim sırasında kök, özellikle kökün ünlüsü değişime uğrar. Sözcüğün kökündeki asıl sesler değişmez; yani ünsüzler aynı kalır, ünlüler değişir. Sâmi dilleri bu guruba girer. Arapça, bu diller için tipik bir örnektir. 2.Kaynak (Köken) Açısından Diller Hint-Avrupa Dilleri Ailesi Bu dil ailesinin Asya ve Avrupa olmak üzere iki kolu vardır. Bu kollar şunlardır: I. Asya Kolu: Hint-İran Dilleri (Ari Kolu) a. Hintçe (Eski Hintçe-Sanskritçe) b. Farsça; Avesta (ölü dil) c. Ermenice d. Eski Anadolu; Hititçe (ölü dil) e. Toharca (ölü dil) 2pg. II. Avrupa Kolu: Avrupa’da konuşulan diller (Macarca ve Fince hariç) bu gruba girer. a. Germen Dilleri: Almanca, İngilizce, Flemenkçe, ve İskandinav dilleri. b. Roman Dilleri: Fransızca, İspanyolca, Portekizce, Rumence, İtalyanca. Bu dillerin ana dili Latincedir. c. İslav Dilleri: Rusça, Bulgarca, Sırpça, Lehçe, Slovakça, Çekçe. d. Diğer Diller: Yunanca, Arnavutça, Keltçe ve Baltık ülkelerinin dilleri. Hami-Sami Dilleri Ailesi Akatça, Aramca, İbranice, Arapça, Berberice, Habeşçe, Libya dilleri. Akatça ölü bir dildir. Bu dil ailesi adını Hz. Nuh’un oğulları Hâm ile Sâm’dan almıştır. Çin-Tibet Dilleri Ailesi Çin ve Tibet dilleri bu aile içine girer. Bantu Dilleri Ailesi Orta ve Güney Afrika’da konuşulan diller bu dil ailesine girer. Kafkas Dilleri Ailesi Bu diller Kafkasya’da Türk lehçeleri ile birlikte yaşamaktadır; ancak köken bakımından birbirinden farklılardır. Ural-Altay Dilleri Ailesi Ural ve Altay olmak üzere iki kolu vardır: a. Ural kolu: Fin-Ugor, Samoyetçe, Macarca. b. Altay kolu: Türkçe, Moğolca, Mançu-Tunguzca, Korece (?),Japonca (?). Türkçenin dünya dilleri arasındaki yeri Türkçe, dünya dilleri arasında, biçim (yapı) bakımından “eklemeli (bağlantılı, bitişken) diller”in “sondan eklemeli diller” grubuna girer. kaynak (köken) bakımından ise “Ural-Altay dil ailesi”nin “Altay kolu”na bağlıdır. 3pg. Türkçenin Tarihsel Dönemleri 1) Altay Dil Birliği Dönemi 2) İlk Türkçe Dönemi-Çuvaş-Türk Dil Birliği Dönemi (Pre-Turkic) 3) Ana Türkçe Dönemi (Proto-Türkçe) 4) Eski Türkçe Dönemi (6.-10.yy) Köktürkçe Dönemi Uygurca Dönemi 5) Orta Türkçe Dönemi (11.-16. yy) Kuzey türkçesi güney türkçesi Doğu Türkçesi Batı Türkçesi 6) Yeni Türkçe (15. yy ve sonrası) 7) Modern Türk dili dönemi (20.yy-) Türkçenin yazılı ürünlerine rastlanmayan evrelerine “karanlık dönem” denmektedir. Dilbilimciler bu “karanlık dönemi” kendi içinde üçe ayırırlar: Altay Dil Birliği Dönemi: Türkçenin; Moğolca, Mançuça, Tunguzca, Japonca, Korece gibi öbür Altay dillerinden henüz ayrılmadığı dönem olarak kabul edilir. En Eski Türkçe Dönemi: Türkçenin, ana Altaycadan bağımsız bir dil kimliğine kavuştuğu dönemdir. İlk Türkçe Dönemi: Avar, Bulgar, Hazar dillerinin Türkçeden henüz ayrılmadığı dönemdir. Eski Türkçe Dönemi: Türkçenin ilk belgelerinin bulunduğu, Türk adının ilk kez kullanıldığı bu dönem; 6- 10. yüzyıllar arasını kapsar. Köktürkçe ve Uygurcanın kullanıldığı bu dönemde Türkçe; ses, biçim ve sözvarlığı yönlerinden arı bir görünüme sahiptir. M.S. 6. yüzyıldan kalma Yenisey Yazıtları ve M.S. 8. yüzyılın başlarına (731-735) dayanan Orhun Yazıtları bu döneme aittir. 4pg. Orta Türkçe Dönemi: 11-15. yüzyıllar arasını kapsayan bu dönem, Karahanlılar’la başlar. Karahanlılar’ın İslam’ı kabul etmesiyle Müslüman olan Türkler, bir süre sonra Arap alfabesi kullanmaya başlamıştır. bu dönemde Dinsel birliğin ve kültürel yakınlaşmanın sonucunda Türkçe; Arapça ve Farsçanın yoğun etkisi altında arı görünümünden gitgide uzaklaşmıştır. Dönemin ilk önemli Türkçe eserleri; Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’i, Kaşgarlı Mahmut’un Divanü Lugat’it-Türk’ü ve Edib Ahmed Yükneki’nin Atabetü’l- Hakayık’ıdır. Bu dönemde Türkçenin; doğuda Çağatayca, kuzeyde Kıpçakça ve batıda Oğuzca adı verilen lehçeleri oluşmuştur. Yeni Türkçe Dönemi: 16-20. yüzyıllar arasını kapsar. Türk dili alanında mahalli dil özelliklerinin yazı diline girmeye başladığı dönemdir. Bu dönemde Doğu ve Batı Türkleri arasında yeni ve farklı yazı dilleri oluşmaya başlamış, Türkçe bu yönde hızlı gelişmeler göstermiştir. Çağdaş (Modern) Türkçe Dönemi: Türkçenin, 20. yüzyıl ve günümüzü içine alan dönemidir. Modern Türk Dili alanı Balkanlardan Büyük Okyanusa, Kuzey Buz Denizinden Tibet'e kadar uzanan çok geniş bir alandır. Batı Türkçenin veya oğuzcanın gelişmesi Eski anadolu Türkçesi Osmanlı Türkçesi Türkiye Türkçesi Anadolu bölgesinde meydana gelen sosyal ve siyasal gelişmeleri açısından Eski Anadolu Türkçesini, tarihî dönemleri bakımından üç devrede incelenmektedir. 1. Selçuklu Dönemi Türkçesi 2. Beylikler Dönemi Türkçesi 3. Osmanlıcaya Geçiş Dönemi Türkçesi 5pg. 13. ve 14. yüzyılları Tarihî Türkiye Türkçesi terimiyle karşılayan ve Eski Anadolu Türkçesi teriminin olsa olsa Selçuklu dönemi Türkçesini karşılayabileceğini söyleyenTimurtaş Oğuzlar tarafından oluşturulan yazı dilini biraz daha farklı bir biçimde ele almış ve aşağıdaki gibi sınıflandırmıştır. I. Tarihî Türkiye Türkçesi (13. - 20. yüzyıllar) 1. Eski Türkiye Türkçesi (13. - 15. yüzyıllar) a. Eski Anadolu Türkçesi (13. yüzyıl) b. Eski Osmanlı Türkçesi (14. - 15. Yüzyıllar) 2. Osmanlı Türkçesi (16. - 20. yüzyıllar) a. Klasik Osmanlı Türkçesi (16. - 19. yüzyıllar) b. Yeni Osmanlı Türkçesi (19. - 20. yüzyıllar) II. Yeni Türkiye Türkçesi ( 20. - … yüzyıllar) 6pg. Dil bilgisi ve kolları sesbilim/ fonetik ses bilgisi/ fonoloji şekil bilgisi/ morfoloji cümle bilgisi/ sentaks Anlam bilim/ mana bilgisi/ semantik menşe bilgisi/ türeme bilgisi/ etimoloji Dil bilgisi veya dilbilim Bir dili ses, biçim ve cümle yapıları ile dilin çeşitli ögeleri arasındaki anlam ilişkileri açısından inceleyerek bunlarla ilgili kuralları ve işleyiş özelliklerini ortaya koyan bilim dalına dil bilgisi denir. Dil bilgisi, bir dilin sesten söz dizimine kadar bütün birimlerini, bu birimlerin yapı ve anlam özelliklerini araştıran bilim dalıdır. Bir dil ailesini, bir dili ya da bir dilin lehçelerini ele alan dil bilgisi dalına Özel dil bilgisi denir. Alt bölümleri şunlardır: Karşılaştırmalı Dil Bilgisi: Dil ve lehçeleri ses, şekil, yapı ve söz dizimi bakımından kendi aileleri içinde birbirleriyle karşılaştırarak inceleyen dil bilgisi dalıdır. Betimlemeli (Tasvirci) Dil Bilgisi: Herhangi bir dilin ya da lehçenin betimlemeli açıklamasını herhangi bir karşılaştırma yapmadan ortaya koyan dil bilgisi dalıdır. Tarihî ya da Gelişmeli Dil Bilgisi: Belli bir dilin, lehçenin ya da dil ailesinin tarih boyunca geçirdiği değişiklikleri tespit eden, söz konusu dilin, lehçenin ya da dil ailesinin gelişimini ortaya koymaya çalışan dil bilgisi dalıdır. Dil bilgisi konuları bakımından da şu bölümlere ayrılır: 1. Ses bilimi ve ses Bilgisi (phonetic, phonoloji) 2. Biçim Bilgisi (morphology) 3. Söz Dizimi Bilgisi (syntax) 4. Köken Bilgisi (etymology) 5. Anlam Bilgisi (semantic) 7pg. Sesbilim (Fonetik) ve Ses Bilgisi (Fonoloji) Dil biliminin insan dilinin sesleriyle ilgilenen iki farklı kolu vardır: fonetik ve fonoloji. Sesbilim (Fonetik): Fonetik insan dilindeki tanımlanabilen gerçek sesleri inceler. Genel olarak sesler nasıl çıkarılmaktadır, nasıl oluşmaktadır, boğumlanma özellikleri nelerdir; ölçülebilir akustik dalgalar olarak fiziki özellikleri nelerdir, üretilmelerindeki fiziksel ilkeler ve sesletim süreleri nedir, kulaktan başlayıp beyindeki işlenmelerine kadar olan işitme organlarında nasıl algılanmaktadırlar gibi sorulara cevap arar. Seslerin bu özellikler açısından nasıl tanımlanabileceği, nasıl yazılabileceği veya yazılı olarak nasıl gösterilebileceği de fonetiğin konusudur. İnsan konuşmasındaki gerçek fiziksel seslerle ilgilendiği için fonetik teriminin karşılamasında Türkçede ses bilimi teriminin kullanılması uygundur. Ses bilimi, diller üzeri bir yaklaşımla insan dilindeki seslerin fiziksel özelliklerini inceler. Ses bilim bunu üç ayrı alanda gerçekleştirir: Söyleyiş Ses Bilimi, Titreşim (Akustik) Ses Bilimi ve İşitsel Ses Bilimi. Ses Bilgisi (Fonoloji) Fonoloji ise seslerin bir dilin ses sistemi içindeki işlevlerine odaklanır. Fonolojinin temel sorusu, bir sesin belli bir dilin ses sisteminde anlam ayırıcı işlevinin olup olmadığı, bir dildeki iki ses arasındaki farkın anlamı ayırıp ayırmadığıdır. Seslerin o dildeki işlevlerini, birbirleriyle etkileşimlerini, diziliş ve değişim kurallarını inceler. Fonolojinin konusu gerçek sesler değil, soyut seslerdir. Ses bilgisi terimi fonolojinin Türkçe karşılığı olarak kullanılır. 8pg. Ses bilgisinin inceleme alanları ses, harf, seslerin ayırt edebilme özelliği, sesbirim, ünlüler, ünsüzler, sesdizimi, ünlü ve ünsüzlerle ilgili kurallar, sesler arasındaki etkileşimler, ses değişimleri, ses olaylarıdır. Ses Bilgisi (Fonoloji) Belli bir dilin kullandığı sesleri; bu seslerin oluşum süreçlerini, boğumlanma özelliklerini, kelimelerdeki sıralanışlarını, kullanım sırasında ortaya çıkan ses değişimlerini, bu değişimlerdeki seslik kuralları inceleyen dil bilgisi dalına ses bilgisi (phonetic) denir. Ses bilgisi, bir dilin seslerini oluşmaları, boğumlanma özellikleri, kelimelerdeki sıralanışları, yüklendikleri görevler ve uğradıkları türlü değişmeler açısından inceleyen gramer dalıdır. Bir dilin en küçük yapı taşı sestir. Her dilin kendine özgü bir ses dizimi vardır. Ses bilgisi; ses, ses birim, alt ses birim gibi sese ait temel kavramları açıklayıp sesteki değişim ve gelişimlere açıklık getirmeye çalışır. Ses bilgisinin belli başlı inceleme alanları Ses bilgisinin belli başlı inceleme alanları: Ses, ses organları, seslerin oluşumu, seslerin boğumlanma özellikleri ve sınıflandırılması, seslerin kelimelerdeki sıralanışı, ses olayları, hece, hecelerin oluşumu, vurgu ve tonlama vb. Ses bilgisi şu alt bölümlerden meydana gelmektedir: Art Zamanlı Ses Bilgisi: Bir dilin seslerini ve o dildeki ses olaylarını tarihî gelişme süreci içinde inceleyen ses bilgisi dalıdır. Eş Zamanlı Ses Bilgisi: Bir dilin seslerini ve ses olaylarını tarihî gelişme ve değişme seyrine bakmadan belirli bir zaman süreci içinde inceleyen ses bilgisi dalıdır. Karşılaştırmalı Ses Bilgisi: Bir dilin seslerini ve ses olaylarını o dilin çeşitli lehçeleri arasında karşılaştırmalı olarak inceleyen ses bilgisi dalıdır. Genel Ses Bilgisi: Tek bir dilin değil bütün dillerin seslerini bir bütün olarak ele alan, bunların türlerini, özelliklerini inceleyen ve bütün ses bilgisi dallarını içine alan geniş kapsamlı ses bilgisi dalıdır. 9pg. Ses Aygıtı Bir sesin oluşması sürecine herhangi bir şekilde katılan organlara ses aygıtı denir. Bunlar akciğerler, diyafram, nefes borusu, ses telleri, küçük dil, burun, damak, dil, diş, dudak vb.dir. Seslerin Oluşması Şekil 1.1 Kaynak: Eklemle me Yerleri 17 I I Gırtlak Diş Dil küçük Dil Ses için gerekli hava, solunum organları (ağız, burun, yutak, gırtlak, soluk borusu ve akciğer; solunuma yardımcı organlar diyafram ve kaburgalar) tarafından sağlanır. Sağlanan hava, konuşma sırasında soluk borusu yoluyla gırtlak, boğaz, ağız kanalı, geniz, burun boşluğundan geçirilirken, her sesin özelliğine göre değişik kalıplarla konuşma seslerine dönüştürülür. Ses yolu, akciğerlerden gelen havanın, her sesin özelliğine göre değişik işlemlerle dil seslerine dönüştürülmesi sırasında nefes borusu vasıtasıyla geçtiği yola verilen addır. Ses yolu, gırtlak, boğaz, ağız kanalı, geniz ve burun boşluğundan oluşmaktadır. 11pg. Ses organları ise konuşma işleminin gerçekleşmesini sağlayan organlar olup akciğerler, diyafram, gırtlak, gırtlak kapağı, ses telleri, küçük dil, boğaz, ağız kanalı (ağız boşluğu), geniz, dil, dişler, dudaklar ve damaktan ibarettir. Ağız boşluğunda seslerin oluştuğu çeşitli noktalara; bir ünsüzün çıkışı sırasında ses yolunun daralan veya kapanan noktasına boğumlanma noktası adı verilir. Ses - Harf - Alfabe Ses, akciğerlerden gelen havanın ses yolunun herhangi bir noktasındaki boğumlanması ile oluşan ve yayılarak kulakta, bir ünlü olarak veya bir ünlü ile birlikte algılanan titreşimin adıdır. Harf, bir dilin alfabesini oluşturan ve tek başına veya başka ögelerle birlikte o dildeki sesleri yazıda göstermek üzere kullanılan işaretlerden her biridir. Alfabe ise, bir dilin seslerini yazıya geçirmek için kullanılan işaretlerin tümüne, itibari ve belirli bir sıraya konmuş harfler topluluğuna ise alfabe denir. Çeviri Yazı (transkripsiyon) Bir kelimeyi, bir yazılı metni veya bir konuşmayı, onların telaffuzdaki ses değerlerini dikkate alan özel alfabe işaretleri kullanarak yazıya geçirmeye çeviri yazı (transkripsiyon) denir. Transkripsiyon: Sözlü ağız malzemesinin konuşulduğu anda veya kaydedilerek daha sonra yazıya akta- rılması veya bir alfabeyle yazılmış bir metni yorumlu olarak başka bir alfabeye, çoğu zaman Latin alfabesine aktarmak Türkçe kaynaklarda transkripsiyon veya yazıya aktarma/yazıya geçirme olarak adlandırılır. Harf çevirisi (transliterasyon) Bir metnin bir alfabeden başka bir alfabeye çevrilmesidir. Herhangi bir alfabeyle yazılmış olan bir metindeki harfleri, belirttikleri seslerin niteliklerini dikkate almadan yalnızca karşılıklarını gösterme; bir metni harf çevirimine dayanarak başka bir yazı ile yazmadır. Transliterasyon: Kaynaklarda transkripsiyon yanın- da transliterasyon terimi de geçer. Transliterasyon için harf çevrimi terimi de kullanılır. Anlamı ise bir alfabe ile yazılmış bir metni yorum yapmadan başka bir alfabe ile göstermektir. 11pg. Orijinal Transliterasyon Transkripsiyon کل KL gül, gel, kel, göl آل Aal al, el Ses - sesbirim - Alt ses birim Ses: Ses fiziksel bir olgu, işitme organının algıladığı titreşimler olarak çok genel bir anlam taşır. Ses birim (fonem): Ses birim (fonem), sözcükleri oluşturan, anlam ayırt edici konuşma sesidir. Ses birimler ünlü, ünsüz ve ikiz ünlülerden oluşur. Ses birim, konuşurlar tarafından ilk planda tek ses gibi algılanan, yazıda genellikle tek bir harfle gösterilen; ama aslında birbirinden bazen kulakla algılanamayacak kadar küçük farklarla ayrılan, alt ses birim adı verilen yakın seslerden oluşan ailedir. Dilde anlam ayırıcı en küçük ögeye sesbirim (fonem) denir. Alt ses birim Alt ses birim (alofon), ses birimin, birbirleri arasında anlam ayırt edici özelliği olmayan, ancak tamamlayıcı dağılım adı verilen belirli çevrelerde bulunabilen üyeleridir. Bir sesin farklı söyleniş biçimlerine dil bilimde alt sesbirim (alofon) denir. mesela al ve kadın sözcüklerindeki /a/ seslerinin söylenişi farklıdır. Birinci sözcükteki /a/ ikinci sözcüktekinden daha açıktır. Ancak bu söyleyiş farkı anlam ayırıcı bir özellik taşımaz. Bir dilin alfabesinde her harfin gösterdiği ses, sesbirim olmayabilir. 12pg.