Türk Dili - I 1. Hafta PDF
Document Details
Uploaded by PleasingSerpent8291
Tags
Summary
Bu sunum, Türk dili ve dilbilim konularına genel bir bakış sunmaktadır. Dilin tanımı, işlevleri, türleri ve çeşitli özellikleri hakkında bilgiler içermektedir. Toplumsal ve tarihsel bağlamlarda dilin önemine değinilmektedir.
Full Transcript
TÜRK DİLİ - I Dilin tanımı, önemi, nitelikleri ve özellikleri Dilin işlevleri Dilin türeyişi ile ilgili teoriler Dil türleri Dersin Kaynakları Dersin Kaynakları Dersin Kaynakları Dersin Kaynak...
TÜRK DİLİ - I Dilin tanımı, önemi, nitelikleri ve özellikleri Dilin işlevleri Dilin türeyişi ile ilgili teoriler Dil türleri Dersin Kaynakları Dersin Kaynakları Dersin Kaynakları Dersin Kaynakları Dilin Tanımı «Dil, (aynı dili konuşan ve yazan) insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç, kendine özgü kanunları olan ve bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş toplumsal bir yapıdır.» (Muharrem Ergin) «Dil düşünce, duygu ve isteklerin, bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan ögeler ve kurallardan yararlanılarak başkalarına aktarılmasını sağlayan çok yönlü, çok gelişmiş bir dizgedir.» (Doğan Aksan) «Dil sıkı sıkıya millî varlığa ve topluma bağlıdır.» (Mehmet Kaplan) Dilin Tanımı ve Önemi Dil, anlaşmayı sağlayan sistemli işaretler birliğidir. İnsandan insana mesajlar iletebilen semboller bütünüdür. Dilin insanlık tarihiyle birlikte var olduğu kabul edilmektedir. Dil, bir milletin oluşmasındaki en önemli etkendir. Milletler tarih sahnesinde dilleriyle var olurlar. Dillerini kaybeden milletler kimliklerini de kaybederler. Bir millete mensup olan hiç kimse ana dilini bozma, yanlış ve kötü kullanma hakkına sahip değildir. Dilin Nitelikleri Çeşitli hareketler, mimikler, bayraklar, nesneler, kıyafetlerle de bir şeyler anlatmak mümkündür. Çok geniş çerçevede bunlar da birer dil sayılırlar. Çünkü bir anlaşmayı, bir iletişimi sağlarlar. Ama bunların ifade alanları, kabiliyetleri sese göre daha sınırlıdır. Bu yüzden toplum, ses dilini tercih etmiştir. Ses Dilinin Çeşitli Anlamları Eski bir tarihi ve geçmişi olan insan topluluğunun anlaşma vasıtası: Türk dili gibi. Belli bir çağın kelime dağarcığı ve söz dizimi: Tanzimat dili gibi. Meslek gruplarının anlaşma sistemi: Gemici dili, tıp dili, balıkçı dili gibi. Bir yazarın, şairin söyleyiş tarzı: Nedim’in dili, Yahya Kemal’in dili, Yaşar Kemal’in dili gibi. Bir sanat alanının kendine özgü anlatım biçimi: Şiir dili, nesir dili, tiyatro dili gibi. Ses Dilinin Çeşitli Anlamları Dil; yapısı, oluşumu, tarihî gelişimi, kullanıldığı coğrafî alan, kullanılış yeri, zamanı ve çağı, onu kullanan zümreler, dilin geçerliliği ve işlekliği gibi yönlerden de ayrıca adlandırılır: Ana dil, arkaik dil, çocuk dili, diplomatik dil, edebiyat dili, hayvan dili, bilim dili, konuşma dili, millî dil, resmî dil, yabancı dil, yazı dili gibi. Dilin Özellikleri Dil, bir sistemdir. Dilin temeli sestir, doğal olarak öncelikle sözlü anlatım aracıdır. Dilde nedensizlik ilkesi esastır. İlkel dil, gelişmiş dil ayrımı yoktur. Dilin üretim yetisi sınırsızdır. Her dil, ait olduğu toplumun gereksinimlerine cevap verebilecek yeterliktedir. Dil, toplumsal katmanlara göre değişir. Dilin Özellikleri Ana dili, öğrenilen değil; edinilen ve kuşaktan kuşağa aktarılan bir sistemdir. Dil, toplumsal ve ulusal bir kurumdur. Dil, insanı konu alan her bilim dalıyla yakından ilgili doğal bir iletişim aracıdır. Dil, hem araç hem malzeme hem de bu aracı ve malzemeyi kullanan sistemdir. Diller arasında benzerlikler ve ortaklıklar olabilir. Dilin İşlevleri Göndergesel işlevi Heyecana bağlı işlevi Alıcıyı harekete geçirme işlevi Kanalı kontrol işlevi Dil ötesi (üst dil) işlevi Şiirsel (sanatsal) işlevi Dilin Göndergesel İşlevi Bir ileti (mesaj), dilin bilgiyi olduğu gibi ifade etmesi için oluşturulmuşsa burada dil göndergesel işlevde kullanılmıştır. Başka bir ifadeyle göndergesel işlev, dilin bilgi verme işlevidir. Burada amaç, herhangi bir konu hakkında doğru, nesnel, gözlemlenebilir bilgi vermektir. Dilin Göndergesel İşlevi Bu işlev genellikle kullanma kılavuzları, bilimsel bildiriler, kısa not ve özetler gibi karşı tarafı bilgilendiren metinler ve sözlü anlatımlarda karşımıza çıkar. Bu sebeple göndergesel işlevde duyguların öne çıkması mümkün olduğunca engellenir. Örnek İstanbul, Avrupa ve Asya’yı bağlayan evrensel bir kültür şehridir. Coğrafya ve tarih, insanlık için en eski bilim dallarından ikisidir. Dilin Heyecana Bağlı İşlevi Bir ileti, göndericinin aktardığı konu hakkındaki duygu ve heyecanlarını dile getiriyorsa burada dil, heyecana bağlı işlevde kullanılmıştır. Bu işlev, göndericinin kendi iletisine karşı tutum ve davranışını belirtir. Bu işlevde çoğunlukla duygular, heyecanlar, korkular, sevinç ve üzüntüler dile getirilir. Dilin Heyecana Bağlı İşlevi Dilin göndergesel işlevinde nesnellik söz konusu iken heyecana bağlı işlevinde öznellik hâkimdir. Özel yazışmalarda, öznel anlatımlarda, lirik/epik şiirlerde, eleştiri yazılarında dilin bu işlevinden sıkça yararlanılır. Ünlem cümlelerinin tamamında dilin bu işlevi kullanılır. Örnek «Şuna bak, utanmadan bir de sırıtıyor.» «Bunca şeyden sonra sana ne desem boş.» Dilin Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi Bu işlevde ileti alıcıyı harekete geçirmek üzere düzenlenmiştir. İletinin bir çeşit çağrı işlevi gördüğü bu işlevde amaç, alıcıda bir tepki ve davranış değişikliği yaratmaktır. Propaganda amaçlı siyasî söylevler, reklam metinleri, genelgeler, el ilanları genellikle dilin bu işleviyle oluşturulur. Dilin Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi Dilin alıcıyı harekete geçirme işleviyle hazırlanan metinlerde gönderici, mesajın muhatabı olan alıcıyı da işin içine sokmayı amaçlar. Emir, rica, istek türündeki cümlelerde dil, alıcıyı harekete geçirme işleviyle kullanılır. Örnek «Odayı bu akşam boşalt.» «Elindeki kitabı sıraya bırakır mısın?» Dilin Kanalı Kontrol İşlevi Bir ileti, kanalın iletiyi iletmeye uygun olup olmadığını öğrenmek amacıyla düzenlenmişse dil, kanalı kontrol işlevinde kullanılmıştır. Genellikle gönderici ve alıcı arasındaki iletişimin kurulmasını yahut sürdürülmesini amaçlayan veya sağlayan bu işlevde iletinin içeriğinden çok iletişimin devam ettirilmesi önemlidir. Dilin Kanalı Kontrol İşlevi Törenlerde, uzun söylevlerde, arkadaşlar arasındaki konuşmalarda dilin kanalı kontrol işlevi sıkça kullanılır. Bu işlev daha çok soru cümleleriyle karşımıza çıkar. Örnek «Beni anladınız değil mi?» «Sesimi duyuyor musun?» Dilin Dil Ötesi (Üst Dil) İşlevi Bir ileti dille ilgili bilgi vermek üzere düzenlenmişse o iletide dil, dil ötesi işlevde kullanılmıştır. Bu işlevdeki iletiler genellikle dili açıklamak, dille ilgili bilgi vermek için düzenlenir. Dilin bu işlevinin daha çok bilimsel metinlerde ortaya çıktığı söylenebilir. Örnek Türkçe, Ural-Altay dil ailesine mensup, sondan eklemeli bir dildir. Zamirler, Türkçe cümlelerde isimlerin yerini alan ögelerdir. Dilin Şiirsel (Sanatsal) İşlevi Dil bu işlevde kullanıldığında iletinin amacı, aslında ileti metninin kendisinin, alıcı üzerinde oluşturacağı estetik, sanatsal, şiirsel etkilerdir. Şiirler ve bazı sanatsal düz yazılar, bu işlevin oldukça yoğun olarak kullanıldığı metinlerdir. Bu metinlerde söz konusu işlev, genellikle şiirin yahut düz yazının ahenk unsurları, söz sanatları, bazen de özgün ve girift anlamları ile sağlanır. Örnek Sessiz Gemi Dillerin Türeyişiyle İlgili Teoriler Babil Kulesi Efsanesi İlahiyatçı/Teolojik Görüş/Kutsal Kaynak Teorisi Doğuştancı Görüş/Psikolojik Teori Deneyimci Görüş/Yansıma Teorisi Antropolojik Görüş Ünlem Teorisi İş Teorisi Babil Kulesi Efsanesi Efsaneye göre insanlar, Tanrı’ya ulaşmak ve ona daha yakın olabilmek için uyum içerisinde ve büyük bir istekle göğe yükselen bir kule yapmaya koyulurlar. Kule, çok geçmeden yükselmeye başlar. Bunu gören Tanrı, kuleyi inşa eden her insana ayrı bir dil verir. Böylece birbirleriyle anlaşamayan insanlar yüzünden kulenin yapımı durur. Yeryüzüne dağılan insanlar vasıtasıyla çok sayıda ulus ve bu uluslara ait binlerce dil türer. İlahiyatçı/Teolojik Görüş/Kutsal Kaynak Teorisi Üç büyük dine göre dilin kökeni Tanrısaldır. Dil, Tanrı tarafından yaratılmış, Hazret-i Âdem’e varlıkların adları öğretilmiş, ona konuşma becerisi verilmiştir. Doğuştancı Görüş/Psikolojik Teori Bu görüşe göre, insanda doğuştan var olan dil yeteneği zamanla taklit, jest ve mimiklerle ortaya çıkmış; doğuştan bireyin sahip olduğu bu mekanizma, çocuğun çevresinde konuşulan dili anlamlandırmasını, kurallarını anlayarak öğrenmesini ve nihayet konuşmasını sağlamıştır. Temsilcileri: Max Müller ve Ernest Renan. Deneyimci Görüş/Yansıma Teorisi Bu görüşe göre insan, çevresindeki ses ve hareketlerin etkisinde kalarak onlara benzer ses ve hareketler çıkarmayı denemiş ve dil (konuşma) yeteneğini böylece kazanmıştır. Yansıma Teorisi olarak da isimlendirilen bu kuramı destekleyen en önemli husus, bütün dillerde ses yansımalarına karşılık gelen kelimelerin bulunmasıdır. «mırıltı», «fısıltı», «çatırtı», «patırtı», «havlama», «horlama» gibi. Temsilcileri: Condillac, Hobbes, Darvin. Antropolojik Görüş 25 milyon yıl önce Doğu Afrika’da yaşadığı var sayılan maymun ve insan özellikleri taşıyan «maymınsanlar», ormandan kovulduktan sonra çıplak arazide yaşamak zorunda kalmışlar, böylece ön ayaklarını az kullanmaya, arka ayakları üzerinde durmaya başlamışlardır. Milyonlarca yıl devam eden süreç sonunda insan türü meydana gelmiştir. Şiddetli rüzgârların ağaç dallarını birbirlerine sürterek meydana getirdiği yangın, insan türü tarafından görülmüş ve duman, bir anlaşma vasıtası olarak kullanılmaya başlamış, dil de buradan doğmuştur. Ünlem Teorisi Bu teoriye göre, diller ünlemlerden doğmuştur. Heyecan, korku, sevinç, üzüntü gibi çok çeşitli duygular yaşayan insanoğlu fiziksel ve ruhsal yapısıyla ilgili bu duygularının etkisiyle çeşitli sesler çıkarmış ve zamanla bu sesler tekrarlanarak sözcüklere dönüşmüştür. İş Teorisi Bu teori, dilin doğuşunda birlikte iş yapmanın, ortak çalışma alanının etkili olduğunu; insanların toplu hâlde iş yaparken işi paylaşmak ve kolaylaştırmak için birtakım ortak sesler çıkardıklarını ve dilin bu şekilde oluştuğunu savunur. Dillerin Türeyişiyle İlgili Teoriler Doğuştancı, Deneyimci ve Antropolojik görüş, insanın dili sonradan öğrendiği ve geliştirdiği fikrinden hareket eder. Adam Smith, Heinrich von Pudor gibi düşünürler bu gelişmeyle ilgili birtakım görüşler ileri sürmüşler; bazı bilgilerden, benzerliklerden hareketle dillerin önce el ve gövde hareketleriyle başladığı (el dili), sonra yüz ve jest hareketlerinin buna eklendiği (jest ve mimik dili) daha sonra da bunların yetersizliği karşısında sesin doğduğu ve bunlara ilave edildiğini iddia etmişlerdir. Dil Türleri İnsanlar arasında anlaşma aracı olan dilin kullanım bakımından konuşma ve yazı dili olmak üzere iki yönü olsa da bireysel, dil bilimsel, doğal, sosyal, siyasal, tarihî, coğrafî, teknik, üslup vb. birçok değişken açısından ele alındığında farklı türlerinden de söz etmek mümkündür. Dil Türleri Ana Dil-Ana Dili Konuşma Dili ve Yazı Dili Lehçe Şive Ağız Argo-Jargon Ana Dil Ses, şekil veya anlam bakımından birbirinden küçük farklılıkları bulunan ve akraba oldukları kabul edilen dil ve lehçelerin aslını oluşturan, kök bakımından birleştikleri ortak veya kaynak dile denir. Kendisinden, başka dil veya lehçelerin türediği dildir. İlk Türkçe, Latince gibi. Ana Dili Bireyin doğumundan itibaren anneden ve özellikle soy bağı olanlardan, yakın çevresinden öğrendiği ve ait olduğu toplumla kendisi arasında ilk bağı kurduğu dildir. Konuşma Dili ve Yazı Dili Konuşma dili, sosyal hayatımızda çevremizdeki insanlarla iletişim kurmak için konuşurken kullandığımız dile verilen addır. Yazı dili, yazıda kullanılan; dilde birliği ve anlaşma kolaylığını sağlamaya hizmet eden dile verilen addır. Konuşma Dili ve Yazı Dili Arasındaki Farklar Bir ülkede bir yazı dili varken aynı ülkede birden fazla konuşma dili olabilir. Konuşma dili doğaldır, yazı dili ise yapay bir dildir. Yazı dilinde kurallara sıkı sıkıya uyulması gerekirken konuşma dilinde kurallara çok fazla riayet edilmeyebilir. Zira konuşma dilinde önemli olan anlaşmaktır. Yazı dilinin kullanım alanı ve etkisi konuşma diline göre daha geniştir. Konuşma dili günlük hayatta farklılıklar arz ederken yazı dili Örnek Yazı dilinde «gideceğiz» kelimesini konuşma dilinde «gidicez» şeklinde söyleriz. Konuşma dilinde genellikle «bir» kelimesindeki «r» sesi düşer. Lehçe (diyalekt) Bir dilin bilinmeyen zaman dilimlerinde kendisinden ayrılmış, aralarında büyük farklar bulunan kollarına denir. Türkçenin sadece iki lehçesi vardır. Batı Türkçesi ve Doğu Türkçesi. Şive Daha yakın dönemlerde ana Türkçeden ayrılmış olacak. Bireysel, bölgesel, siyasal vb. sebeplerden kaynaklanan, özellikle telaffuzda ve cümle kurulumunda daha çok gözlenen farklılıklardır. Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Kazak Türkçesi, Kırgız Türkçesi, Özbek Türkçesi gibi. Ağız Bir dilin, bölgelere göre ses ve söyleyiş bakımından küçük farklar gösterdiği ve ait olduğu dilden yakın zamanda ayrılan koluna ağız denir. Sadece konuşma dilinde görülen ayrılıklardır. Erzurum ağzı, İstanbul ağzı, Trabzon ağzı gibi. Argo-Jargon Argo, belli bir gruba özgü ve başkaları tarafından anlaşılması güç olan, grubun kendi aralarında anlaşmalarını sağlayan, farklı, özel bir dildir. Argodan kesin çizgilerle ayırmanın zor olduğu jargon ise asker, esnaf, futbolcu, öğrenci gibi toplumun birçok kesiminin sözcüklerin bilinçli bir şekilde değiştirilmesi veya bozulması yoluyla kendi aralarında anlaşmalarını sağladıklarını bir iletişim türüdür.