Türk Dili 1. Hafta Ders Notu PDF
Document Details
Uploaded by PleasedJasper9600
İstanbul Atlas Üniversitesi
2024
Melek Gündoğdu
Tags
Summary
Bu belge, İstanbul Atlas Üniversitesi'nde 2024-2025 akademik yılında verilen Türk Dili 1. hafta dersi için ders notlarını içermektedir. Dilin tanımı, kökeni, özellikleri ve kültürle ilişkisi gibi konular ele alınmaktadır. Ayrıca dilekçe yazımı ve yazım kuralları hakkında bilgi verilmektedir.
Full Transcript
İSTANBUL ATLAS ÜNİVERSİTESİ 2024-2025 AKADEMİK YILI TÜRK DİLİ 1. HAFTA Dersin konusu Dil nedir? Dil ve kültür ilişkisi. Dilekçe yazımı...
İSTANBUL ATLAS ÜNİVERSİTESİ 2024-2025 AKADEMİK YILI TÜRK DİLİ 1. HAFTA Dersin konusu Dil nedir? Dil ve kültür ilişkisi. Dilekçe yazımı. Yazım ve noktalama. Okunacak çalışmalar https://www.tdk.gov.tr/wp-content/uploads/2012/11/14.pdf https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2169155 DİL NEDİR? Dil somut ve soyut olarak insanın etrafında var olan her şeyin sese bürünmüş şeklidir. Dilin bir iletişim aracı olarak ortaya çıkması, insanlığın merhalelerinde ve çağ atlamasında her zaman ön planda olmuştur. Hayatımızda bu kadar önemli bir yeri olan dili tanımlamak ve dilin sosyal yaşantımızda üstlendiği rolü tarif etmek elbette kolay olmayacaktır. Doğan Aksan, dili “Dil bir anda tanımlamayacak kadar çok yönlü, insana özgü bir gerçektir.” Şeklinde betimleyerek dilin tanımının ne kadar geniş bir alanda düşünülmesi gerektiğine işaret eder. Dilin işleyişi ve ortaya çıkışı çağlar boyunca üzerinde en çok düşünülen ve tartışılan konulardan biri olmuştur. İnsan çevresindeki varlıkların aksine düşünen, öğrenebilen ve davranışlarını değiştirebilen bir niteliğe sahiptir. İnsan yaratıldığı andan itibaren çevresiyle iletişim kurma ve bu iletişimi geliştirme ihtiyacı duymaktadır. Dil ile ilgili yapılan pek çok tanım ve açıklamayı söyle sıralayabilir: “Dil, (aynı dili konuşan ve yazan) insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç, kendine özgü kanunları olan ve bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş toplumsal bir yapıdır.” (Muharrem Ergin) “Dil düşünce, duygu ve isteklerin, bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan ögeler ve kurallardan yararlanılarak başkalarına aktarılmasını sağlayan çok yönlü, çok gelişmiş bir dizgedir.” (Doğan Aksan) “Dil sıkı sıkıya millî varlığa ve topluma bağlıdır.” (Mehmet Kaplan) Dil insanları diğer canlılardan ayıran, onu diğer canlılardan üstün kılan en önemli bir unsurdur. Dilin en önemli yapı taşı sestir. Sesle birlikte jestler, mimikler, vurgu ve tonlamayla dil zenginleşir, güzelleşir. Dil, insanların duygularını, düşüncelerini, hayallerini, bilgilerini ortaya koyabildikleri en önemli araçtır. Dil, toplumu birbirine bağlayan doğal bir bağdır. Bu bağ öyle kuvvetlidir ki insanları tasada, kıvançta, hayalde, sevgide hep bir tutar. Ana dil kimliktir. Kişinin ana dili aynı zamanda kimliğinin, benliğinin, varlığının dilidir. Bu, aynı zamanda düşünce dilidir. Meselâ; insan kaç dil bilirse bilsin o insanın düşünce dili tektir. Bu da ana dilidir. Öğr. Gör. Melek GÜNDOĞDU Dil insanlık tarihi boyunca var olmuş ve dilin ortaya çıkışı üzerine tezler üzerine durulmuştur. Dilin kökeni dört kaynaktan oluşur: 1. Efsanevi ve mitolojik yorumlar: Babil Kulesi efsanesi gibi., 2. Dinî kaynaklar. Üç mukaddes kitabın verdiği bilgiye göre dil; Hz. Âdem’e ve onun şahsında insanlara doğuştan bahşedilmiş ilahî bir yetenektir. 3. Dillerin doğuşu ile ilgili felsefi yorumlar, 4. Bilimsel kuramlardır. Bir dilin konuşma ve yazma olmak üzere iki yönü vardır: Konuşma dili, bir dilin konuşma ve yazı olmak üzere iki yönü vardır. İnsanların karşılıklı ve sesli olarak görüşürken konuştukları dil “konuşma dili”dir. Yazıda kullanılan dil ise “yazı dili”dir. Yazı dili, aynı zamanda bir milletin “kültür dili”dir. Kültür dili, milletlerin kültür merkezi olarak gelişen yerleşim diline verilen addır. Konuşma dili, sosyal hayatımızda çevremizdeki insanlarla iletişim kurmak için konuşurken kullandığımız dile verilen addır. Bu dil, doğal olduğu için konuşurken ifadelerimizin kurallı olup olmadığına, kelimelerin doğru sıralanıp sıralanmadığına, söyleyişin doğruluğuna pek dikkat etmeyiz. Bu sebeple zaman içinde, bölgeden bölgeye değişen birtakım söyleyiş ve kelime farklılıkları; bu farklılıkların bölgelere göre geçirdiği değişimden de o dilin lehçeleri ortaya çıkmıştır. Konuşma Dili ve Yazı Dili Arasındaki Farklar: - Bir ülkede bir yazı dili varken aynı ülkede birden fazla konuşma dili olabilir. - Konuşma dili doğaldır, yazı dili ise yapay bir dildir. - Yazı dilinde kurallara sıkı sıkıya uyulması gerekirken, konuşma dilinde kurallara çok fazla riayet edilmeyebilir. Zira konuşma dilinde önemli olan anlaşmaktır. - Yazı dilinin kullanım alanı ve etkisi konuşma diline göre daha geniştir. - Konuşma dili günlük hayatta farklılıklar arz ederken yazı dili değişmezdir. DİL VE KÜLTÜR Kültürün temel taşı dildir. Kültür, farklı özellikleri ve yargıları dikkate alınarak çok değişik biçimlerde tanımlanmıştır. Bir millete ait dil, din, tarih, gelenek ve görenek, hayat tarzı gibi unsurların bütününe kültür denir. Bu ve buna benzer tanımların ortak noktasında insan vardır. Bir anlamda kültür, insan ile özdeşleşmiştir. Kısacası kültür, sosyal ve toplumsal yapı içinde insanın yaşayış tarzıdır. Bir toplumun sözlü ve yazılı kültür değerleri dil ile ifade edildiği için dil-kültür münasebeti çok sıkıdır. Bu sıkı münasebet, millet olma kimliğinin de en temel vasfıdır. Bir milletin kültür değerlerini oluşturan tarihini, coğrafyasını, etnolojisini (toplum bilimi, antropoloji), dinî inançlarını, müziğini, sanat türlerini, bilim ve tekniğini yüzyılların sürecinden geçirerek gelecek kuşaklara ulaştıran o milletin dilidir. Dil; sosyal, kültürel ve dinî anlayışıyla, gelenek, görenek, örf ve âdetleriyle bir toplumun dünya görüşünü yansıtan ayna gibidir. Toplumu yansıtan bu değerlerle dil arasında güçlü ve etkili bir etkileşim vardır. Tüm bu değerler dili etkilediği gibi dilin ifade biçimlerini, kurallarını, ses ve anlatımlarını da şekillendirmektedir. Dil, bir milletin tarihidir. Milletlerin tarihi incelenirken konuştukları dillerin gelişim ve değişim şartları üzerinde durulur; elde edilen veriler doğrultusunda coğrafi ve sosyal zemin ortaya konulmaya çalışılır. Geçmişten bugüne nesilden nesile aktarılarak ulaşan sözlü ve yazılı kaynaklar, dil vasıtasıyla Öğr. Gör. Melek GÜNDOĞDU varlıklarını devam ettirebilmiştir. İnsanlar arası iletişimin en doğal, en samimi ve en etkili vasıtası dildir. Aynı zamanda dil, dağınık hâlde bulunan insan yığınlarını millet hâline getiren en güçlü yapıdır. Dil; bu gücünü taşıyıcısı, koruyucusu ve en temel ögesi olduğu kültürden alır. Bu hâliyle dil, ait olduğu toplumun tarihsel geçmişinin birikimi olan kültürü her yönüyle bünyesinde barındırır. DİLEKÇE NEDİR? NASIL YAZILIR? Dilekçe, bir isteği veya dileği, bir şikâyet veya ihbarı, herhangi bir konuda bilgi edinmeyi amaç edinen, resmî ya da özel kurum ve kuruluşlara hitaben yazılan imzalı ve adresi de içeren bir yazıdır. Dilekçe, diğer bir ifade ile yazılı ve resmî bir belgedir. Vatandaşlarla yönetimler arasındaki haberleşmeyi ve isteklerin resmen yerine getirilmesi işlemini dilekçeler sağlar. Şikâyetlerin resmî kurumlara iletilmesi de dilekçelerle olmaktadır. Eskiden dilekçeye istidâ yahut arzuhal (arz-ı hâl) denirdi. Her vatandaşın devlet kurumlarına ve makamlarına dilekçe verme hakkı kanun ile kendisine tanınmıştır. Bu hak anayasa ile güvence altına alınmıştır. Dilekçe, aynı zamanda resmî nitelik taşıdığı için bazı özelliklere ve ilkelere uygun olarak düzenlenmeli ve yazılmalıdır. ✓ Dilekçe, düz beyaz, çizgisiz A 4 adı verilen kâğıda yazılmalıdır. ✓ Kâğıdı yazacağımız yazının uzunluğu ve kısalığına göre ölçülü kullanılmalıyız. Kâğıdın üstten, alttan ve yan taraflardan belli miktarlarda boş bırakılması doğru olur. Tamamı yazılı olan kâğıtta tercihen sol kenardan 4 cm, sağ kenardan 2 cm, yazı metin olarak kâğıdı dolduracak ölçüde ise yukardan 4 cm ve aşağıdan 3 cm boşluk bırakılması uygun olur. ✓ Dilekçe metni kâğıdın yalnız bir yüzüne yazılır, kâğıdın arkası kullanılmaz. Kâğıdın sağ üst köşesine dilekçenin yazıldığı günün tarihi atılır. ✓ Kâğıdın üst kısmında uygun bir boşluk bırakılarak dilekçenin verileceği makam veya kurum, yeri ile birlikte yazılır. ✓ Dilek, hiçbir yanlış anlamaya yer vermeyecek, açık ve anlaşılır bir ifade ile yazılır. Bu kısım dilekçenin en önemli kısmıdır. Anlatılmak istenen her şey, kısa ve öz bir şekilde yazılmalıdır. Dilekçenin ilk cümlesi veya paragrafı tanıtım amaçlı olmalıdır. İkinci ve gerekiyorsa üçüncü paragraf anlatılmak istenen düşünceyi içermelidir. Son paragrafta ise saygı ifadesi yer almalıdır. ✓ Dilekçede karalama, silinti, kazıntı olmamalıdır. Dilekçe “arz ederim” sözü ile bitirilmelidir. Arz ifadesinden sonra uygun bir aralık bırakılır ve sağ tarafta dilekçe sahibinin imza ve isim yer alır. İmza ismin üst kısmına atılır. ✓ Sol alt tarafa da dilekçe sahibinin açık adresi yazılır. ✓ Dilekçeye ekli herhangi bir evrak varsa, bunlar da alt alta gelmek ve ne oldukları karşılarına yazılmak suretiyle “Ek: 1. ……………..” olmak üzere belirtilir. ✓ Dilekçelerde dilekçe yazılan makamın adı kısaltma yapılmadan tam yazılmalıdır. NOKTALAMA İŞARETLERİ Duygu ve düşünceleri daha açık ifade etmek, cümlenin yapısını ve duraklama noktalarını belirtmek, okumayı ve anlamayı kolaylaştırmak, sözün vurgu ve ton gibi özelliklerini belirtmek üzere kullanılan sembollere “noktalama işaretleri” denir. Noktalama işaretlerinin tarihi çok eskilere kadar gider. Bilhassa on altıncı asırda matbaanın kullanılmaya başlaması ile birlikte yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır. On dokuzuncu yüzyılda da Öğr. Gör. Melek GÜNDOĞDU sistematik olarak kullanılmıştır. Bizde Orhun Abideleri’nde de (:), (!). (,) işaretleri kullanılmıştır. Tanzimat döneminde noktalama işaretlerinin Şinasi’nin Şair Evlenmesi, Şemsettin Sami’nin Kamus-ı Türkî, Ahmet Midhat’ın Kıssa’dan Hisse, Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası gibi eserlerinde kullanıldığı bilinmektedir. Nokta (.), Arapça bir kelimedir. Noktanın kullanıldığı yerler diğer noktalama işaretlerine göre daha nettir. 1. Nokta, yargıyı tam olarak ifade eden olumlu ve olumsuz cümlelerin sonuna konur: “Boğaz Köprüsü 29 Ekim 1973 tarihinde açıldı.” 2. Bazı kısaltmaların sonuna konur: Alb. (albay), Dr. (doktor), Yrd. Doç. (yardımcı doçent), Prof. (profesör), Cad. (cadde), Sok. (sokak), s. (sayfa), sf. (sıfat), vb. (ve başkası, ve benzeri, ve benzerleri, ve bunun gibi), Alm. (Almanca), Ar. (Arapça), İng. (İngilizce) vb. 3. Sayılardan sonra sıra bildirmek için konur: 3. (üçüncü), 15. (on beşinci); II. Mehmet, XIV. Louis, XV. yüzyıl; 2. Cadde, 20. Sokak, 4. Levent vb. 4. Arka arkaya sıralandıkları için virgülle veya çizgiyle ayrılan rakamlardan yalnızca sonuncu rakamdan sonra nokta konur: 3, 4 ve 7. maddeler; XII – XIV. yüzyıllar arasında vb. 5. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: 29.5.1453, 29.X.1923 vb. UYARI: Tarihlerde ay adları yazıyla da yazılabilir. Bu durumda ay adlarından önce ve sonra nokta kullanılmaz: 29 Mayıs 1453, 29 Ekim 1923 vb. 6. Bir yazının maddelerini gösteren rakam veya harflerden sonra konur: I. 1. A. a. II. 2. B. b. 7. Saat ve dakika gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur: Tren 09.15’te kalktı. Toplantı 13.00’te başladı. Tören 17.30’da, hükûmet daireleri kapandıktan yarım saat sonra başlayacaktır. (Tarık Buğra) 8. Kitap, dergi vb.nin künyelerinin sonuna konur: Agâh Sırrı Levend, Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri, TDK Yayınları, Ankara, 1960. 9. Dört ve dörtten çok rakamlı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve araya nokta konur: 1.000, 326.197, 49.750.812 vb. 10. Genel ağ adreslerinde kullanılır: http://tdk.gov.tr 11. Matematikte çarpma işareti yerine kullanılır: 4.5=20, 12.6=72 vb. Öğr. Gör. Melek GÜNDOĞDU