Ergenlerle Psikolojik Danışmada Gelişimsel Yaklaşım PDF

Summary

Bu belge, ergenlerle psikolojik danışmadaki gelişimsel yaklaşımları, çocuk farkındalığı ve cinsel gelişim, çocuk ve ergenlerde korku, korku eğitimi, çocuklarda öfke ve duyusal işlemleme konularını ele almaktadır. Çocuk gelişimine dair bilgiler içermektedir.

Full Transcript

## Ergenlerle Psikolojik Danışmada Gelişimsel Yaklaşım ### Çocuk Farkındalığı ve Cinsel Gelişim - Çocuğun cinsiyetine ilişkin farkındalığı üç yaş civarında başlamaktadır. - Çocuklar cinsiyetle ilgili merak duyarak soru sormaya başlarlar. - Çocuk, bedeninin cinsiyet organlarının mahrem olduğunu algı...

## Ergenlerle Psikolojik Danışmada Gelişimsel Yaklaşım ### Çocuk Farkındalığı ve Cinsel Gelişim - Çocuğun cinsiyetine ilişkin farkındalığı üç yaş civarında başlamaktadır. - Çocuklar cinsiyetle ilgili merak duyarak soru sormaya başlarlar. - Çocuk, bedeninin cinsiyet organlarının mahrem olduğunu algılamaya başlar. - Altı yaş civarında çocuklar, bedenlerin kendilerine özel ve cinsiyet organlarının mahremiyetinin önemini kavramaya başlarlar. - Çocuk, kendi cinsiyet organını arkadaşlarına gösterebilir ya da arkadaşlarının cinsiyet organına bakmak isteyebilir. - Dokuz yaşına kadar geçen zamanda çocuklar cinsel oyunlara yönelebilirler. - Yetişkinler tarafından cinsel oyunlara yapılan ahlaki müdahaleler çocuğun cinselliğe ilişkin utanç duymasına neden olabilir. ### Çocuk ve Ergenlerde Korku - Çocuğun algı gücü gelişmeye başladıkça da bir felaketi önceden sezme ve bunu çeşitli görüntüler ve düşünce yollarıyla ifade etme yeteneği gelişir. - Çocuk ve ergenlerde korkuların farklılaşması ölüm kavramının bilişsel ve duygusal düzeyde işlenmesiyle paralellik gösterir. - 2-6 yaş arası çocukta neden-sonuç ilişkisi ve genel leme gelişmemiştir. - 3-6 yaş arası bir çocukta ölüm geçici ve geri dönüşümlü olarak algılanır. - 5-6 yaşlarında ölümün biyolojik bir olgu olduğu kavramı gelişmeye başlar. - 7-11 yaş arası okul çağı çocuklarında kontrolü kaybetme ve ölüm korkusu gelişmeye başlar. - 9 yaşına kadar ölüm kavramına ulaşamadıkları düşünülen çocuklar, 10 yaş ve üzerinde kendilerinin de ölebileceğini düşünmeye başlarlar. - 12 - 18 yaş arasındaki soyut işlemler döneminde ölüm kavramı artık geri dönüşümsüz bir süreç olarak algılanır. ### Korku Eğitimi - Çocukluk çağı korkuları gelişim sürecinin doğal bir parçası olmakla birlikte tıpkı öfke gibi çocuğu ve bakım verenleri zorlayan diğer bir duygusal konudur. - Yeni ve tanımadık nesnelere karşı tereddütlü bir yaklaşım sergiledikleri gözlenir. - Üç, dört yaşlarında çocuklar önceki korkularının yanında hekim, diş hekimi, iğneci, karanlık, dilenci, hırsız, polis, bekçi ve öcüden korkmaya başlarlar. - Dört yaşından sonra köpekten, düşüp bir yerini yaralamaktan, herhangi bir yerinin kanadığını görmekten korkabilirler. ### Çocuklarda Öfke - Yaşamın ilk altı ayında ortaya çıkan ve zamanla kaybolan, nedeni belli olmayan gerginlik ve ağlama nöbetleri yaşayan bebeklerin (kolik) bir kısmında kanda yüksek kortizol düzeyi rastlanmıştır. - Bakım vereninin stres düzeyini artırabilir, bebeğin de stresini artıracağı için bu sürecin geçici olduğu, sakinleştiren ve güven veren ilişki ile zamanla kendiliğinden geçeceği bilgisinin verilmesi ebeveyni rahatlatacak, bebeğiyle daha sakin ve kontrollü şekilde ilişki kurmasını sağlayacaktır. - Bebeklerin ve küçük çocukların duyguları bakım verenlerinin duygularına bağlıdır. - Öfke duygusu da stres gibi sağlık ancak zorlayıcı bir duygu olarak bebeğin ya da çocuğun hayatını, ilişkilerini zorlaştırabilir. - 2-4 yaş arasında özerklik girişimleri öfke nöbetleriyle sonlanabilir. - Çocuklar, fiziksel olarak yorgun, aç, susuz, uykusuz, uyku mahmuru ya da duyusal olarak fazla yüklendiği zamanlarda denge hâlinden uzaklaşır, huzursuzlanır ve öfkeye açık hâle gelirler. - Çocuğun öfke duygusunun tetiklenmesini önlemektir. - Çocuğun öfke patlamalarının her ne kadar isteği karşılamanın bir yolu olduğunu öğretebilir. - Kısa bir süre kendi hâline bırakılabilir, duygusal olarak boşalmasına izin verilebilir. - Mola yönteminin uygun bir davranış şekillendirme tekniği olmadığı, çocuğun bunu ceza olarak algıladığı ve duygu düzenleme becerisi üzerinde olumlu bir etkisinin olmadığı bilinmektedir. - Çocuğun kendi sakinleşme kaynaklarını keşfetmesi için daha geliştirici olduğu belir. tilmektedir ### Duyusal İşlemleme - Duyusal işlemleme, dengede kalarak işlevsel tepki verilebilmesi için organizmanın içinden ve dışından gelen duyusal girdilerin duyu reseptörleri aracılığıyla alınıp merkezî sinir sistemine kaydedilmesi, uyumlanması, bütünleştirilmesi ve örgütlenmesidir. - Duyu bütünlemesine dayanır. - Beyin ve davranış arasındaki ilişki üç temel prensiple açıklanır: 1. Öğrenme, hareketler ve çevre yoluyla alınan duyusal girdilerin işlemlenmesine bağlıdır. Bu sayede davranışlarımızı planlar ve organize ederiz. 2. Duyusal işlemlemede meydana gelen sorunlar, öğrenme ve davranış süreçleri ile ilgili uygun yanıt üretmeyi zorlaştırır. 3. Amaca yönelik aktivite için güçlendirilmiş duyular duyusal işlemlemeyi geliştirir. Bu sayede öğrenme ve davranış duyusal girdinin gerçekliğiyle tutarlı hâle gelir. ### Duyusal Modülasyon Farklılıkları - Duyusal modülasyon, günlük hayatın sürekli olarak değişen duyusal girdilerine verilen cevapların uygun şekilde ayarlanabilmesi için girdiye ilişkin yanıtların yoğunluğunu ve doğasını düzenleme ve örgütleme becerisidir. - Duyusal aşırı yanıtlılık, duyusal eksik yanıtlılık ve duyusal arayış şekilde üc farklı şekilde ortaya çıkabilir. ### Duyusal Aşırı Yanıtlılık - Duyusal uyaranlara uyaranın doğasından daha yoğun, hızlı, uzun süreli algılanır. - Sık gözlenen örnekleri, farklı dokunuşlu materyallere (yünlü, tüylü vb. kumaşlar gibi) ve insanların dokunuşlarına karşı beklenmedik şekilde olumsuz yanıt verme ve kaçma hâli olan dokunma savunuculuğu, değişen yer çekimi merkezine karşı (ayakların yerle temasının kesilmesi gibi) aşırı tepkisellik ve korkma hâli olan yer çekimi güvensizliği ve diğer insanları rahatsız etmeyecek düzeydeki seslerden rahatsız olma, kaçı nma hâli olan işitsel savunuculuktur. ### Duyusal Eksik Yanıtlılık - Duyusal uyaran olması gerektiğinden daha az yoğunlukta, yavaş ve düşük şiddette algılanır. - Uyarana karşı gecikmiş yanıt da gözlenir. - Daha dalgın, yorgun, isteksiz, dikkatsiz olarak görülürler. - Bir işin gerektirdiği yönergeyi algılamada ve iletişimde gecikmiş yanıtlar gözlenir. ### Duyusal Arayış - Yoğun bir duyusal uyaran açlığı gözlenir. - Duyusal uyaranı hissedebilme eşiği çok yüksek olduğu için yüksek seslerden, baskın tatlardan, uyaranlara dokunma, hızlı geçişli uyaranlara yönelme ve hareketlilik hâli gözlenebilir. - Dikkat süresi kısadır. - Kendi bedenleri aracılığıyla uyaran ihtiyacını karşılamaya yönelebilirler. ### Duysal Gelişim ve Oyun - Yaşamın ikinci yılında çocuk, duyusal farkındalığını ve vücut fonksiyonlarını anlamaya başlar. - Çocuk, bu dönemde gelen birçok duyusal girdi elde edilmesini sağlar. - Bebekler, sırta alınmak gibi oyunlardan çok hoşlanır. - Bu aktiviteler, iç kulaktaki yer çekimi reseptörleri aracılığıyla vücudun diğer bölümlerinden gelen birçok duyusal girdi elde edilmesini sağlar. - Çocuğun beyninde bir vücut resmi oluşturmasını sağlar. - Tırmanma becerisi için çocuğun yer çekimi, hareket ve görsel duyuları bütünleştire. bilmesi gerekir. - Tırmanabildiğini deneyimleyen çocuğun kendine güven artar. - Beş yaşından itibaren çocuk artık bir yetişkinin sahip olduğu kaba motor becerilere sahiptir. - Yüksek bilişsel işlevler yedi yaşından sonra gelişir. - Bu süreçte çocuklar, ev içinde gerekli görevleri yerine getirebilecek duyusal ve bilişsel becerileri öğrenirler. - Sekiz yaşından itibaren tek ayak üzerinde yer çekimine karşı uzun süre dengede durabilir. - Dili rahatlıkla anlatabilecek düzeyde kullanarak ilgilendiği konular hakkında konuşabilir. ### Duyusal Gelişimde Kritik Konular - Duyuların gelişimi nörobilişsel gelişimin bir parçasıdır. - Farklılıklar kişinin çevre ile kurduğu ilişkinin temel belirleyicileri arasında yer alır. - Beyindeki sinaptik bağlantıların sinir iletimi yapabilmesini sağlayan miyelinizasyon, önce duyusal motor beyin bölümlerinde başlar, gelişimle birlikte yukarı doğru ilerleyerek beynin davranışları kontrol etme, düşünce üretme, problem çözme gibi karmaşık becerileri ortaya koyan üst merkezlerine doğru ilerler. ### Duyusal Sistemler - Görme Duyu Sistemi: Yeni doğanlar, ışığa yönelik olarak gözlerini kapatarak tepki verirler. ### Refleksler - Yutma ve Emme Refleksi: Bebekle, anne rahminde iken emme ve yutma refleksi gelişir. - Arama Refleksi: Bebeğin ağzının kenarına ya da yanağına hafifçe dokunulduğunda başını o yana doğru çevirir ve emme refleksi devreye girer. - Yakalama Refleksi: Bebeğin açık konumdaki avucunun içine bir nesne ya da parmak konduğunda avcunu kapatır. - İrkilme Refleksi: Bebeğin yaygın alarm refleksidir, introsepsiyon (iç duyum) ve propriyosepsiyon (bedene ilişkin dış duyum) verilerini otomatik olarak işleyip tehlike ve tehditlerden korunmasını sağlar. - Asimetrik Tonik Boyun Refleksi: Bebeğin boyun, baş, kol ve bacaklarının başla koordineli hareketini içerir. - Düşme Refleksi: Moro refleksi olarak da bilinir. - Dalma Refleksi: Bir bebek suya batırıldığında boğazın tepesindeki kapak otomatik olarak kapanır. ### Gelişim Aşamaları - Bebekler yüksek düzeyde hayatta kalma motivasyonu ile dünyaya gelirler. - En büyük dezavantajları hayatta kalabilmek için bir bakım verene ihtiyaç duymalarıdır. - Dünyaya geldikleri andan itibaren kendilerini güvende hissetmeye başlarlar. - Güven duygusu beraberinde merakı ve keşif ihtiyacını getirir. ### 0-6 Yaş - Yaşamın ilk iki yılı nöro bilişsel gelişim açısından en kritik dönemdir. - Beyin, bu yaş aralığında tüm yaşam süreci içinde en hızlı geliştiği ve değiştiği dönemdedir. - Öğrenilen her bilgi ve beceri nöron hücrelerini yeni dendrit ağlarıyla birbirine bağlar. - Erken gelişim aşamasında beyin, çok seçici davranmaksızın nöronlar arasında sayısız bağlantılar üretir. ### BDT - BDT yaklaşımlarının çocukluktaki psikolojik bozuklukların tedavisinde kullanılması için daha fazla ampirik desteğe ihtiyaç duyulduğu konusunda genel bir fikir birliği vardır. - Çocuklara yönelik BDT yaklaşımlarının gelişimsel sorunları dikkate alması gerektiği söylenmiştir. - Geleneksel davranış terapisi, zamanla çocukları etkileyen çevresel değişkenlerin kapsamının artmasıyla ortaya çıkan sorunlarla başa çıkmada, çocukların bilişsel ve sosyal gelişimi, sosyal psikoloji, aile terapisi ve toplum psikolojisi araştırmalarından elde edilen bulguları bütünleştiren daha çağdaş bir yaklaşımı benimsemeye başlamıştır. - 1980'lara gelindiğinde bütünleştirici yaklaşımlar, çocuk psikoterapisi üzerinde önemli bir etki yaratmıştır. ### Çocuk ve Ergenlerde Psikolojik Danışmanın Tarihsel Gelişimi - Ruh sağlığı hizmetleri içinde çocuk ve ergenlere yönelik sunulan ruh sağlığı hizmetlerinin tarihsel gelişimi eski bir geçmişe dayanmaktadır. - 20. yüzyılın başlarında önemli gelişmeler yaşanmaktadır; Fransız Jean Marc Gaspard Itard'ın 1799'da başlayan "Aveyron'un Vahşi Çocuğu"nu tedavi etme girişimleri, - Amerikalı Clifford Whitting- ham Beers'in zihin sağlığı ile ilgili olarak Ulusal Zihinsel Hijyen Hareketi'nin öncülüğünü yapması ve çocuk kliniklerinin kurulması, Fransız Alfred Binet'in zekâ testi geliştirmeyle ilgili çalışmalarının zihinsel yetersizliği olan çocuklar için bireyselleştirilmiş öğretim ve özel eğitim sınıfları sağlamak üzere öncü bir hareket olması. - Anna Freud ve Melanie Klein'ın Freudyen psikanalizin çocuklara uygulanması. na ilişkin çalışmalarıdır.

Use Quizgecko on...
Browser
Browser