Gelişim Psikolojisi I - Ders Notları PDF

Summary

Bu belge, doğum öncesinden ergenliğe kadarki dönemdeki fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişim süreçlerini inceleyen Gelişim Psikolojisi ders notlarından oluşmaktadır. Konular, gelişimin temelleri, kuramları, doğum öncesi gelişim, bebeklik, erken çocukluk, orta çocukluk ve ergenlik dönemlerini kapsamaktadır. Öğrenciler için önemli kavramlar, yaşam boyu gelişim ve gelişim görevleri ele alınmaktadır.

Full Transcript

GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I Öğr. Gör. Dr İrem Özdemir [email protected] 1 Amaçlar ve Hedefler ◦Doğumdan ergenlik dönemine kadarki süreçte bireyde meydana gelen fiziksel, zihinsel ve duygusal değişimleri incelemek ◦ Gelişimin temelleri ve ilkeleri, ◦ Gelişim kuramları, ◦ Doğum ön...

GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I Öğr. Gör. Dr İrem Özdemir [email protected] 1 Amaçlar ve Hedefler ◦Doğumdan ergenlik dönemine kadarki süreçte bireyde meydana gelen fiziksel, zihinsel ve duygusal değişimleri incelemek ◦ Gelişimin temelleri ve ilkeleri, ◦ Gelişim kuramları, ◦ Doğum öncesi gelişim, ◦ Doğum ve yeni doğan dönemi, ◦ Bebeklik, erken çocukluk ve orta çocukluk ◦ Ergenlik 2 İçerik Planı 3 4 Kaynaklar ◦ Berk, L. E. (2013). Bebekler ve çocuklar doğum öncesinden orta çocukluğa (7.Baskı). (N. Işıkoğlu Erdoğan, Cev.). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık. ◦ Santrock, J. W. (2002). Yaşam boyu gelişim gelişim psikolojisi - life- span development (13. Baskı). (Galip Yuksel, Cev.). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık. 5 Ölçme-Değerlendirme Vize ◦ Çoktan Seçmeli Sınav/Dogru-yanlis ◦ Acik uclu soru Final ◦ Çoktan Seçmeli Sınav/Dogru-yanlis ◦ Acik uclu soru 6 Bugünün Planı ◦ Gelişimin temelleri, ◦ Kavramlari, ◦ Yaşam boyu bakış açısının özellikleri, ◦ Gelisim alanlari ◦ Gelisim Donemleri ◦ Tarihsel açıdan çocuğun doğası 7 Gelisim Psikolojisi 3-4 kişilik gruplarda aşağıdaki konuları tartışın: ◦ Gelisim psikolojisi nedir ve neden onemlidir? ◦ Tanıdığınız en genç kişiyi düşünün. Onlar hakkında hangi şeyler araştırılabilir? ◦ Tanıdığınız en yasli kişiyi düşünün. Onlar hakkında hangi şeyler araştırılabilir? 8 Gelişim Psikolojisi Ve Çocuk Gelişimi ◦ Gelişim Psikolojisi: Doğum öncesi dönemden başlayarak çocuklukta, gençlikte, yetişkinlik ve yaşlılıkta zihinsel ve fiziksel gelişimi yaşam boyu gelişim bakış açısıyla inceler. ◦ Çocuk Gelişimi: Döllenmeden ergenliğe kadar insan yaşamındaki süreklilik ve değişimleri anlamak için çalışan bir çalışma alanı. 9 10 GELİŞİM VE YAŞAM BOYU GELİŞİM ◦ Gelişim: Döllenme ile başlayan ve yaşam boyu devam eden bir değişme ve hareket örüntüsü. Gelişim tanımı, büyümeyi ancak aynı zamanda yaşlanma ve ölüm sürecindeki gerilemeyi de kapsar. ◦ Yaşam Boyu Gelişim: Gelişimin tüm yaşam boyu devam ettiğini söyler. Gelişimi, tüm yaşam boyu süren, çok boyutlu, çok yönlü, esnek, çok disiplinli ve bağlamsal görür. Gelişimin içerisinde büyüme, sürdürme ve kaybın yeniden düzenlenmesi olduğunu savunur. 11 Gelişim Psikolojisi Ve Çocuk Gelişimi ◦ Gelişim Psikolojisi: Doğum öncesi dönemden başlayarak çocuklukta, gençlikte, yetişkinlik ve yaşlılıkta zihinsel ve fiziksel gelişimi yaşam boyu gelişim bakış açısıyla inceler. ◦ Çocuk Gelişimi: Döllenmeden ergenliğe kadar insan yaşamındaki süreklilik ve değişimleri anlamak için çalışan bir çalışma alanı. 12 Gelisimle Ilgili Temel Kavramlar BÜYÜME ◦ Büyüme, boy ve ağırlık gibi bireyin fiziksel gelişiminde zamana bağlı olarak meydana gelen niceliksel değişikliklerdir. ◦ Yaşa bağlı olarak, iç organlar, kas ve iskelet sistemindeki fiziksel artışlar büyümenin sonucudur. ◦ Organizmada boy, kilo ve hacim olarak meydana gelen artışlardır. OLGUNLAŞMA ◦ Olgunlaşma, öğrenme yaşantılarından bağımsız olarak kişinin genetik yapısının yönlendirmesiyle oluşan vücut organlarında veya davranışta meydana gelen gelişimsel değişimlerdir. ◦ Meydana gelen söz konusu değişimler, türe özgü biyolojik kalıtıma ve bireyin kişisel biyolojik kalıtımına uygun olarak bireyin biyolojik gelişimsel süreci ile ilgilidir. ◦ Vücut organlarının kendilerinden beklenen fonksiyonları (genetik kodlamanın yönettiği) yerine getirebilecek düzeye gelmesidir. 13 6 yaşındaki bir çocuğun, kalemi dik ve düzgün tutabilmesi 1,5 yaşındaki bir çocuğun oyun legolarını parmaklarıyla hizalı bir hale getirebilmesi 12 aylık bir bebeğin yürüyebilmesi. 1,5 yaşındaki bir çocuğun ağzı dar bir şişenin içerisine parmağını sokabilmesi 6 yaşındaki bir çocuğun 1′den 10′a kadar ritmik sayabilecek zihinsel düzeye erişmesi 5 yaşındaki bir çocuğun hırkasını askıya asabilmesi 4 yaşındaki bir çocuğun 1 ‘den 10′a kadar ritmik sayamaması (olgulaşamama) 4 yaşında bir çocuğun okuma-yazma davranışını öğrenememesi (olgunlaşamama) 3 yaşındaki bir çocuğun tuvaletini tutabilmesi (olgunlaşma) Bir ergenin üreme yeteneğini kazanması 14 HAZIRBULUNUŞLUK ◦ Hazır bulunuşluk, yaşla ve olgunlaşmayla yakından ilgili olmakla birlikte daha kapsamlı bir kavramdır. ◦ Bireyin belli bir davranışı kazanabilmesi için biyolojik bir olgunluğa sahip olmasının yanı sıra söz konusu davranışı gerçekleştirebilmesi için gerekli olan önbilgi, beceri, ilgi, tutum ve sağlık koşullarına sahip olması gerekir. ÖĞRENME ◦ Bireyin çevresiyle etkileşimi sonucunda meydana gelen kalıcı, olumlu veya olumsuz davranış davranış değişmeleridir. KRITIK DÖNEM ◦ Bireyin belli bir gelişim döneminde öğrenmeye ya da gelişmeye en çok eğilimli, istekli ve çevre uyaranlarına en açık olduğu dönemi ifade eden bir kavramdır. GELIŞIM GÖREVI ◦ Normal gelişim süreci içindeki bütün bireylerden beklenen, belirli gelişim dönemlerine ait görevlerin gerçekleştirilmesidir. 15 Yaşam Boyu Bakış Açısının Özellikleri 1. Gelişim Yaşam Boyudur Hiçbir yaş dönemi gelişim açısından baskın değildir. Yetişkinlik dönemi, gelişimin son noktası değildir. 2. Gelişim Çok Boyutludur Hangi yaşta olunursa olsun beden, zihin, duygular ve ilişkiler değişmekte ve birbirini etkilemektedir. Gelişim biyolojik, bilişsel ve sosyoduygusal boyutlardan oluşur. Her boyut içerisinde de pek çok bileşen vardır. Örneğin bilişsel boyut içerisinde; dikkat, bellek, soyut düşünme, bilgi işleme hızı ve sosyal zeka gibi alt bileşenler bulunmaktadır. 16 3. Gelişim Çok Yönlüdür Yaşam boyunca bazı boyutlar veya bir boyutun bileşenleri genişler ve diğerleri küçülür. Bebeklik ve erken çocukluk döneminde duyu-motor gelişim ve dil gelişimi geniş bir yer kaplarken, yaşlılık döneminde daha küçük bir alan kaplar. 4. Gelişim Esnektir Esneklik, değişme kapasitesi anlamında kullanılmaktadır. ”Bir insan yedisinde neyse yetmişinde de o mudur?” 5. Gelişim Bilimi Çok Disiplinlidir Psikoloji, sosyoloji, antropoloji, biyoloji, sinirbilim, eğitim, aile çalışmaları, tıp, halk sağlığı, sosyal hizmetler alanında çalışan uzmanlar gelişim araştırmalarını yürütür. 17 6. Gelişim Bağlamsaldır Tüm gelişim bir bağlam ya da ortam içinde yer alır. “Bağlam”ı oluşturan bileşenler aile, okullar, arkadaş grupları, şehirler, ülkeler ve dönemler olarak düşünülebilir. Bu ortamların her biri tarihsel, ekonomik, sosyal ve kültürel faktörlerden etkilenir. Bağlamlar da aynı bireyler gibi değişir. Bu yüzden bireyleri değerlendirirken içinde bulunulan bağlam mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Normatif yaşa bağlı etkiler, yürüme yaşı, ergenlik dönemine giriş, menopoza giriş. Normatif kuşağa bağlı etkiler, tarihsel koşullardan dolayı belli bir kuşağın insanlarında ortak olarak gözlenir. Ör; 1990’larda bilgisayarların ve cep telefonlarının günlük hayata girmesi. Normatif olmayan yaşam olayları, bireyin yaşamında önemli etkileri olan sıra dışı olaylardır. Ör; küçük çocukken ebeveyn kaybı, doğal afetler vs. 18 7. Gelişim Büyüme, Sürdürme ve Kaybın Düzenlenmesini İçerir Baltes ve ark. (2006) “İnsan gelişiminin üç ana hedefi büyüme, sürdürme ve kaybın düzenlenmesidir. Yaşamı yönetme becerisi ise bunlar arasındaki yarışma ve çatışmayı içerir.” Orta ve ileri yetişkinliğe doğru yaş aldıkça yeni becerilerin öğrenilmesi yerine eskiden öğrenilenlerin korunması ya da kaybın telafi edilmesi ön plana geçer. 8. Gelişim Biyoloji, Kültür ve Bireyin Ortak Ürünüdür Gelişim biyoloji, kültür ve bireysel özelliklerin etkileşimiyle ortaya çıkan ortak bir üründür. 19 YAŞAM BOYU GELİŞİMDE BİYOLOJİK, BİLİŞSEL VE SOSYO-DUYGUSAL SÜREÇLER ◦ Biyolojik Süreçler: Bireyin fiziksel yapısında değişme yaratan süreçlerdir. Genler, beyin gelişimi, boy ve ağırlıkta artış, motor becerilerde değişim, beslenme, egzersiz, hormonal değişiklikler vs. ◦ Bilişsel Süreçler: Bireyin dil, düşünce ve zekasındaki değişiklikleri ifade eder. Hareketli bir oyuncağı izleme, dili öğrenme, bir metni okuma, formül ezberleme gibi beceriler. ◦ Sosyo-Duygusal Süreçler: Bireyin diğer insanlarla ilişkilerindeki, duygularındaki ve kişiliğindeki değişimleri içerir. Sosyal gülümseme, ihtiyaç duyan bir arakadaşına yardımcı olma, oyuncaklarını paylaşma, duygu düzenleme becerileri, diğer kişilerle ilişki kurma ve sürdürme becerisi 20 21 Gelişimde Akılda Tutulması Gereken Bazı İlkeler Gelişim bir bütündür! ◦ Gelişim alanları birbirinden bağımsız değil birbiriyle ilişkilidir. Her alan diğer alanları etkiler ve diğer alanlardan da etkilenir. Sizce fiziksel gelişim bilişsel gelişimi nasıl destekler? Bir çocuk emekleyemezse ne olur? Bir çocuk konuşulan dili yeterince anlayamazsa ne olur? Bir çocuk konuşamazsa ne olur? 22 Gelişimde bireysel farklılıklar vardır! ◦ Her çocuğun gelişim hızı aynı değildir. Gelişme, olgunlaşma ve öğrenmenin etkileşimi sonucunda olur. ◦ Kalıtımsal farklılıklar ve çevresel farklılıklar bu bireysel farklılıkları ortaya çıkarır. Ör; Mizaç ◦ Uyaran yeterliliği veya eksikliği ◦ Ancak bireysel farklılıklarla açıklanamayacak sapmaların olduğunu da unutmamak gerekir. 23 Gelişim yordanabilir bir sıra izler Baştan ayağa; içten dışa; basitten karmaşığa doğru bir sıra izler Önce başın kontrolü sonrasında göğüs, karın, kollar, bacaklar ve ayaklar Önce iç organlar sonrasında uzuvlar gelişir Önce avuç içiyle kavrama sonrasında başparmak ve işaret parmağıyla kavrama Önce emekleme sonra yürüme 24 Gelişim kalıtım ve çevrenin etkileşiminin bir ürünüdür Ör; İkiz çalışmaları Kalıtım yoluyla gelen potansiyel çevre ile ortaya çıkar. 25 Gelişim süreklidir Hiçbir gelişim alanı kesintiye uğramaz. Zaman zaman gelişim hızları fark edebilir. Ör; Çocukların alıcı dil becerileri ilk başlarda ifade edici dil becerilerinden daha iyidir. Yani çocuk konuşabildiğinden daha fazlasını anlar. 26 GELİŞİM DÖNEMLERİ 1. Doğum Öncesi Dönem Döllenmeden doğuma kadar olan zamandır. Yaklaşık olarak 9 aylık bir dönemdir. Etrafındaki dünyaya uyum sağlama kapasitesine sahip bir bebek 2. Bebeklik Doğumdan 2 yaşa kadar olan bir dönemdir. Bebeklik, yetişkinlere aşırı bağımlılığın olduğu bir evredir. Beden ve beyinde etkileyici değişimler Dil gelişir ve başkalarıyla ilk bağlar önceliklidir 27 İlk bir yıl bebeklik (infants); ikinci yıl yürüyen çocukluk (toddlers) 28 3. Erken Çocukluk Dönemi (İlk Çocukluk) 2- 6 yaş arasındaki dönem, Okul öncesi dönem olarak da adlandırılır. Bedensel değişiklikler, motor becerilerde ustalaşma, kendini kontrol etme ve kendine yeterli hale gelme. Okula hazır oluş becerileri gelişir. Düşünce ve dildeki şaşırtıcı gelişme, ahlak duygusunda gelişme, yaşıtlarla kurulan yakın bağlar. 4. Orta ve İleri Çocukluk 6 yaştan 11 yaşa kadar. Dünyayı daha yakından tanır, yetişkinlerin aldığı sorumlulukları almayı dener. Atletik becerilerde, akademik becerilerde gelişim, kurallı oyunlara katılım; ahlak, kendilik ve arkadaşlık anlayışında ilerlemeler. Bu dönemde başarı, çocuğun dünyasının daha merkezi bir teması haline gelir ve 29 kendilik kontrolü (öz kontrol) artar. 5. Ergenlik Dönemi 11 - 18 yaş arası dönem Yetişkin beden görünümüne adım atılır Seksüel gelişim. Düşünce soyut ve ideal hale gelir; iş yaşamına ve yüksek öğretime odaklı eğitim. Aileden bağımsızlaşma, kişisel değerler ve amaçlar Akranlar daha ön plandadır. 6. Beliren Yetişkinlik (Emerging Adulthood) Endüstrileşmiş pek çok ülkede yetişkin rollerine geçişin uzaması. 18-25 yaş arasında yeni bir dönemin oluşması Ergenlik bitmiştir ancak tamamen yetişkin rolleri üstlenilmemiştir. Üniversitede ve bazen daha ileri dönemler boyunca; aşkta, kariyerde, kişisel değerlerde sürekli 30 taahhütlerde bulunmadan önce seçenek arayışlarını değerlendirme 7. İlk Yetişkinlik 20’li yaşların ortalarında başlar 30’lu yaşlar boyunca devam eder. Kişisel ve ekonomik bağımsızlık kazanma, kariyer geliştirme ve pek çok kişi için eş seçme, biriyle yakın ilişki içinde yaşamayı öğrenme, bir aile oluşturma ve çocuklara bakma zamanı 8. Orta Yetişkinlik 40- 60 yaşına kadar olan gelişim dönemidir. Kişisel ve sosyal sorumluluk ve katılımı genişletme, yetkin ve olgun bireyler olmaları için sonraki kuşağa yardım etme ve bir meslekte doyuma ulaşma ve sürdürebilme zamanıdır. 9. İleri Yetişkinlik 60’lı veya 70’li yaşlarda başlayan ve ölüme kadar süren dönemdir. Hayatı gözden geçirme, emeklilik ve azalan güç ve bozulan sağlık nedeniyle beliren yeni 31 sosyal rollere uyum sağlama dönemidir Sorular ve katkılar? Haftaya görüşmek üzere! 32 Öğr. Gör. Dr. İrem Özdemir GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I [email protected] 1 GECEN HAFTA? ❖Gelişimin temelleri, ❖Kavramlari, ❖Yaşam boyu bakış açısının özellikleri, ❖Gelisim alanlari ❖Gelisim Donemleri 2 BUGÜNÜN PLANI ❖ Gelişim sürekli ya da kesikli midir? ❖ Genetik mi cevre mi? ❖ Tarihsel açıdan çocuğun doğası – ilk dusunceler, 20.yy, ve yeni kuramsal yaklasimlar ❖ Çocuk gelişiminde araştırma yöntem ve teknikleri 3 Cocuk gelisimi alaninda bircok teori, cocuklarin ne olduklari ve nasil degistikleri ile ilgili farkli fikirler sunar. Cocuklar fiziksel, bilissel, duygusal, ve sosyal alanlarda degisim icinde olan karmasik bireylerdir. Butun bu yonleri de tek basina aciklayan bir teori yoktur. Ancak teorilerin dayandigi temellere bakarak uc temel konuya gore duzenlenmislerdir: Gelisim sureci surekli ya da kesikli midir? Tum cocuklari tanimlayan bir gelisim sureci veya bircok olasi surec var midir? Gelisimde genetik ve cevresel faktorlerin rolu nedir? 4 Surekli – Bebek ve cocularin dunyaya yetiskinlerle ayni sekilde tepki verdigini Kabul eder. Bir bebegin de Gelişim sürekli ya da dusunceleri yetiskinler kadar mantikli ve iyi duzenlenmistir, kesikli midir? ancak onlarin tek sinirliligi bu becerileri bizim kadar cok bilgi ve hassasiyetle yapamamalaridir. Yani onlarin gelisimi sureklidir – baslangicta sahip olunan becerilere yavas yavas benzer becerilerin eklenme surecidir. Kesikli – Bebeklerin ve cocuklarin duygu ve dusunceleri yetiskinlerinkinden oldukca farklidir. Kesikli gelisim, belli zamanlarda dunya ile ilgili yeni anlayislarin ve tepki bicimlerinin ortaya cikma surecidir. Bu yaklasima sahip teorisyenler, gelisimin basamakli oldugunu Kabul eder. Her basamakta daha olgun ve duzenli sekilde islemler yapilir. Doğanın ve çevrenin göreceli etkisi Çocuk gelişimini tanımlamanın yanında, her teori, gelişimin altında yatan nedenlerle ilgili bir taraf tutar: Genetik veya çevresel faktörler mi gelişimi daha fazla etkiler? Bu önceden doğa ve çevre tartışması olarak bilinirdi. Doğa ile doğuştan gelen, anne babamızdan aldığımız biyolojik özellikler kastedilmektedir. Çevreyle, doğum öncesi ve sonrası biyolojik özelliklerimizi ve psikolojik deneyimlerimizi etkileyen sosyal ve fiziksel etkiler kastedilmektedir. 6 Dengeli bakış açısı Bugün bazı teorisyenler, hem sürekli hem de kesikli değişimlerin meydana geldiğini düşünmektedir. Yine, gelişimin hem evrensel hem de kişinin koşullarına bağlı bireysel yönlerinin olduğu kabul edilmektedir ve çoğu, kalıtım ve çevrenin ayrılmaz bir etkileşimle bireyin özelliklerini ve kapasitesini etkilediği görüşündedir 7 Gelişimin Temel İlkeleri: 1. Gelişim, kalıtım ve çevrenin karşılıklı etkileşiminin ürünüdür. 2. Gelişim sürekli ve aşamalı olarak gerçekleşir. 3. Gelişim kazanım ve kayıpları içerir. 4. Gelişim bir bütündür ve gelişim alanları birbirleriyle etkileşim içindedir. 5. Gelişim nöbetleşe devam eder ve kritik dönemler içerir. 6. Gelişimde kendine özgü bir sıra vardır, hızı her dönemde aynı değildir. 7. Gelişim evrenseldir, aynı zamanda bireysel farklılıklar gösterir. 8 Çocukların nasıl büyüdüğüne ve değiştiğine yönelik fikirler çok eski geçmişe dayanır. Çocuklar ile ilgili felsefi düşünceler, bu fikirlerin araştırmayla bütünleştirilmesi ve bilimsel ilerleme sonucunda Gelişimi açıklayan teoriler 9 Tarihi Temeller Orta Cag – 6.yy – 15.yy Cocukluk, yaşamın ayrı bir dönemi olarak görülmüştür. Orta Çağ ressamları çocukları rahat giysiler giyerken, oyun oynarken tasvir etmişlerdir. Yazılı metinlerde 7-8 yaş altındaki çocukları yetişkinlerden farklı gördükleri ve ergenlerin tam olarak olgun olmadıklarını ifade ettikleri terimlere rastlanmıştır. 10 Reformasyon On altıncı yüzyılda, Püriten’lerin orijinal günah inancı, çocukların doğuştan kötü ve inatçı olduklarını ve medenileştirilmeleri gerektiği görüşünü doğurmuştur. Katı ve kısıtlayıcı çocuk yetiştirme biçimleri, çocukların uslandırılması için önerilmiştir. Çocuklara yetişkin gibi duruşa sahip olmaları için dar ve kısıtlayıcı kıyafetler giydirildi, itaat etmediklerinde ise düzenli bir şekilde okul müdürleri tarafından dövülürlerdi. 11 Aydinlanma Felsefeleri John Locke Tabula Rasa – “Bos Levha” Cocuk hicbir sey olarak yasama baslar ve tamamiyla yasantilari onu sekillendirir. Bu gorus, cocuklari kaderlerine cok az etkileri olan, baskalari tarafindan yazilan bos bir levha olarak tanimlar. Not: Bu pasif cocuk gorusu artik Kabul gormuyor. Cocuklarin kendi gelisimlerine onemli katkilar yapan aktif ve bilinclu varliklar oldugu kabul gordu. Jean Jacques Rousseau Cocuklar bos levhalar degildir Dogru ve yanlisi ayirt etme duygusuyla bahsedilmis ve duzenli saglikli buyume egiliminde olan asil vahsiler olarak tanimlamis Cocuklar kendi kaderini belirler ve gelisimi doga tarafindan belirlenmis kesikli evreler sureci olarak gordu. 13 Bilimsel Baslangiclar Çocuk gelişimi çalışmaları, 19. yy’ın sonlarında ve 20. yy’ın başlarında hızla gelişti. Darwin’in (1809-1882) gelişimi belgelemeye çalışan ilk girişimleri bilimsel çocuk çalışmalarını doğurdu Dogal seleksiyon ve guclu olanin hayatta kalmasi Bir tur icindeki bireylerden cevrenin yasam kosullarina uyum saglayanlar, gelecek kusaklara en iyi ozelliklerini aktararak ureyecek kadar uzun yasar 14 Stanley Hall (1844-1924)- ❑ Normatif Dönem- çocuk çalışmaları hareketinin kurucusu Hall ve Gesell, çocuk gelişimini tüm yönleriyle tanımlama çabalarıyla tanınıyorlar. ❑ Gelişimin değerlendirilmesi konusunda önemli adımlar attılar. ❑ Çok sayıda bireyden elde ettikleri davranış ölçümlerinin yaşa bağlı ortalamalarını alarak tipik gelişimi ortaya koydukları «normative yaklaşımı» ortaya koydular. ❑ Gesell, bebeklerin ve çocukların motor becerileri, sosyal davranışları ve kişilik özellikleriyle ilgili detaylı bilgi topladı. ❑ Gesell, çocuk gelişimini anne-babalar için anlamlı hâle getiren ilk kişidir. Anne-babalar için hazırlanmış çocuk gelişim kitapları bulunmaktadır 15 20. YY’IN ORTASINDAKİ TEORİLER Psikoanalitik Bakış Açısı Çocuklar biyolojik dürtüler ve sosyal beklentiler arasındaki çatışmalarıyla yüzleştikleri bir dizi evreden geçerler. Bu çatışmaların nasıl çözümlendiği, bireyin öğrenme yeteneğini, başkalarıyla uyumunu ve depresyonla baş etme gücünü belirler. 16 Psikoanalitik Bakış Açısı- Freud’un Teorisi Duygusal problemleri olan yetişkinlerle çalışırken çocukluklarında yaşadıkları acı olaylar hakkında özgürce konuşmalarını teşvik etti. Bunun sonucunda Psikoseksüel teoriyi geliştirdi. Teori, ebeveynlerin ileride çocuğun sağlıklı kişilik geliştirmesinde önemli olan yaşamın ilk yıllarındaki cinsellik ve saldırganlık dürtülerini nasıl yönetmeleri gerektiği üzerine odaklanmıştır. İd – Ego - Süperego 17 Psikoseksüel Gelişim Dönemleri Oral Dönem (0-1 yaş) Anal Dönem (1-3 yaş) Oral ihtiyaçların önde olduğu Bu dönemde çocuklar idrar ve bir dönemdir. Bebek emerek dışkılarını tutmak ve bırakmaktan veya nesneleri ağzına alarak zevk alırlar. haz elde eder. « Eğer aileler çocuk hazır « Eğer oral ihtiyaçlar olmadan veya baskıcı bir yolla karşılanmazsa bireyde tuvalet eğitimini verirlerse aşırı parmak emme, tırnak yeme, düzenlilik ya da düzensizlik olarak oburluk veya sigara görülür » bağımlılığı gelişebilir iddiası » 18 Fallik Dönem (3-6 yaş) Gizil Dönem (6-11 yaş) Çocukların cinsel organlarını Cinsel dürtüler yok olur. keşfettikleri dönemdir. Çocuk yetişkinlerden ve hem Oedipus Kompleksi (Erkek cinslerinden yeni değerler çocukları için) – Elektra öğrendikçe süper ego Kompleksi (Kız çocukları için) - güçlenir. Karşı cinsten ebeveyne yönelik ilginin artışı. Kızlar kızlarla erkekler erkeklerle Cezadan kaçınmak için bu oynar; yakın arkadaşlıklar arzudan vazgeçer ve hemcinsi kurar. ebeveyninin değerlerine uyum sağlar. Sonuç olarak süper ego oluşur. 19 Genital Dönem (Ergenlik) Eleştiriler Ergenlikle beraber cinsel Cinsel dürtülerin gelişime dürtüler yeniden ortaya çıkar. olan etkilerinin çok abartılı Olması « Bu dönemin başarılı geçirilmesi evliliğe, cinsellikte Penis kiskanckigi? olgunluğa ve çocuk sahibi olmaya yönlendirir » 19. yy’da bastırılmış cinsel sorunları olan yetişkinlerin temel alınarak teorinin geliştirilmiş olması. 20 Psikoanalitik Bakış Açısı- Erikson’ın Teorisi Psikososyal Teori – Egonun, id ve süper ego arasındaki arabuluculuk görevinin yanı sıra gelişime olumlu katkılar sunduğu görüşü « Ego, bireylere toplumda aktif üretken olmalarını sağlayan beceri ve tutumları kazandırır » Erikson, kültürün yaşam koşullarının normal gelişimi etkilediğini savunarak yaşam koşullarının anlaşılması gerektiğine vurgu yapar. Psikososyal gelişim dönemlerinde her dönemde başarılması gereken görevler olduğunu vurgular. 21 22 23 Davranışçılık ve Sosyal Öğrenme Kuramı Davranışçılık Klasik Koşullama- Pavlov Watson& Raynor – « Küçük Albert Deneyi » Skinner- Edimsel Koşullama Sosyal Öğrenme Kuramı Taklit ya da gozleme dayali ogrenme - Bandura Model alma yoluyla çocuklar pek çok beceriyi kazanır. « Bobo Doll » Deneyi https://www.youtube.com/watch?v=dmBqwWlJg8U « Children see children do » https://www.youtube.com/watch?v=jOrGsB4qG_w 24 Piaget’nin Bilişsel Gelişim Teorisi Piaget mesleğinin başlarında kendi üç çocuğunu dikkatlice gözlemledi Dikkatlerini çeken bir oyuncağı ellerinden alıp; oyuncaklarını aranmaları gibi günlük problemler sundu (Nesne devamlılığı) Onların tepkilerini gözlemleyerek yaşamın ilk iki yılında görülen bilişsel değişimleri tanımladı. 25 Piaget’ye göre çocukların öğrenmeleri yetişkinlerin ödüllerine bağlı değildir (davranışçılığa eleştiri) Çocuklar dünyayı keşfederken aktif olarak bilgiyi yapılandırırlar. « Çocukları dünyayı anlamak için deneyler yapan bilim insanları olarak görmek gerekli » Piaget’nin teorisinin merkezinde « uyum » kavramı vardır. Bedenin çevreye uyacak şekilde adapte olması gibi, zihnin de yapısının dış dünyaya en iyi şekilde uymak için geliştiğini söyler. Bebek ve çocukların düşüncelerinin yetişkinlerden farklı olduğunu savunur 26 Çocuklar bu küçük deneyler sonucunda fiziksel ve sosyal dünyaların nasıl işlediğine dair kuramlar oluştururlar. Piaget, bunlara şemalar, ya da tekil olarak şema diyordu. Yeni bir nesneyle, ya da olayla karşılaşan çocuk, onu bir önceki şemaya dayanarak anlamaya çalışır. Buna özümseme süreci denir. Çocuk yeni durumu daha önceki şema içinde özümlemeye çalışır. Eğer eski şema yeni olayı anlamak için yeterli olmazsa, dengesizlik durumu oluşur. Bu durumda çocuk şemayı değiştirir ve dünyaya ilişkin farklı kuramını geliştirir. Piaget, şemayı bu şekilde değiştirme sürecine uyum sağlama (uyma) der. Örneğin; köpekleri öğrenen bir çocuğun kedi gördüğünde de «hav hav» demesi. 27 28 Piaget’nin Teorisinin Katkıları Piaget, çocukların zengin bilgi yapılarından oluşan zihinleriyle aktif öğrenenler oldukları konusunda alanı ikna etti. Çocukların sosyal dünyaya dair muhakemelerini keşfetti. Piaget sonrasında, çocukların kendilerini, başkalarını ve insan ilişkilerini nasıl anladıklarına dair birçok araştırma yapıldı. Çocukların keşfederek ve çevreyle etkileşim hâlinde öğrenmesini destekleyen pek çok eğitim felsefesi ve programının geliştirilmesini teşvik etti. Ör; Montessori Eğitimi 29 Piaget’nin Teorisinin Sınırlılıkları Bebek ve okul oncesi donem cocuklarinin yeterliliklerini goz ardi ettigi dusuncesi Ergenlerin zihinsel potansiyellerinin tümüne, sadece eğitim ve deneyim aldıkları alanlarda ulaştıkları görüldü. Birçok çalışma, çocukların Piaget’nin sunduğu problemleri çözerken performanslarının eğitimle artırılabileceğini gösterdi. Sosyal ve kültürel etkileri hesaba katmadığı eleştirisi 30 YENİ KURAMSAL YAKLAŞIMLAR Bilgi İşleme Yaklaşımı 1970 ve 1980’li yıllarda, araştırmacılar çocukların düşüncelerini anlamak için bilişsel psikolojiye yöneldiler. Bir problemin çözümünde belli aşamaları kullanmaya yönelik tasarlanmış bilgisayarlar gibi, insan aklının da benzer şekilde sembolleri işleyen bilgi akış sistemine sahip olduğunu düşündüler. Bilgi, girdi olarak duyularla alınmasından, çıktı olarak davranışa dönüşene kadar aktif olarak kodlanır, dönüştürülür ve organize edilir. 31 Gelişimsel Bilişsel Sinirbilim Yaklaşımı Çocuğun bilişsel süreçleri ve davranış biçimleri ile beyin arasındaki ilişkileri incelemek amacıyla psikoloji, biyoloji, sinirbilim ve tıp alanlarını bir araya getiren bir yaklaşım. Çocuklar belli görevleri yerine getirirken beyin aktivitelerini analiz etmek 32 Etoloji ve Evrimsel Gelişim Psikolojisi Etoloji, davranışın uyum sağlama ve hayatta kalma yönü ve bunun tarihi geçmişiyle ilgilenir. Ör; Basımlama (imprinting behavior) – bağlanma (attachment) - Hayatta kalmaya yönelik bir davranış 33 Vygotsky’nin Sosyokültürel Teorisi Değer, inanç ve gelenekleri içine alan kültürün gelecek kuşaklara nasıl aktarıldığına odaklanır. Yaklaşım kültürel yönlerin çocuğun yaşamındaki yerine vurgu yapar. Vygotsky «sosyal etkileşimi» özellikle fazlaca vurguladı. «Toplumun daha bilgili üyeleri ile ortak diyaloglar, çocuğun toplumsal davranış ve düşünceleri kazanması için gereklidir» 34 Ekolojik Sistem Teorisi Urie Bronfenbrenner Çocuk gelişimi üzerindeki bağlamsal etkileri açıklayan ekolojik sistem teorisini ortaya koydu. Bu teoriye göre çocuk, farklı düzeylerde çevreden etkilenen karmaşık bir sistem içinde gelişir. Çevre, iç içe geçmiş katmanlardan oluşan bir sistem. Bu sistem, çocukların günlük yaşamlarını geçirdikleri ev, okul ve mahalleyi içine alan daha geniş bir çevreyi kapsar. Her katman diğer katmanlarla ilişkili olarak gelişir. 35 36 37 Dinamik Sistem Olarak Gelişim Çocuğun aklı, gövdesi ve sosyal dünyası ona yeni beceriler kazandıran entegre bir sistemdir. Bu sistem, sürekli hareket halinde ve dinamiktir. Sistemin herhangi bir bölümündeki değişiklik organizmayı, beyin gelişiminden fiziksel ya da sosyal çevreye kadar rahatsız eder. Bu gerçekleştiğinde, çocuk davranışlarını yeniden düzenler. Böylece, sistemin farklı parçaları tekrar birlikte çalışır ve bu çalışma artık daha karmaşık ve etkilidir. 38 Dinamik sistem yaklaşımı gelişimi düz bir çizgide basamaklar halinde ilerleyen bir formdan ziyade farklı yönlerde birçok dalı olan bir ağa benzetir. Ağdaki her bir dal, gelişim alanlarından bir beceriyi temsil eder. Dalların farklı yönlerde ilerlemesi, çocuk farklı bağlamlarda beceri kazanırken ortaya çıkabilecek çeşitli yolları ve sonuçları işaret eder. Ağ geliştikçe, becerilerin sayısı, karmaşıklığı ve etkililiği artar. 39 Dogal Gozlem Klinik Gorusme Vaka Incelemesi GELİŞİMİ İNCELEMEK İÇİN KULLANILAN DESENLER VE GENEL BILGI TOPLAMA Yapilandirilmis YONTEMLERI Gozlem Etnografi Yapilandirilmis Gorusme 40 Yaşam Boyu Gelişimde Araştırma Veri Araştırma Toplama Araştırmanın Desenleri Yöntemleri Zaman Uzamı Betimleyici Korelasyonel Deneysel Standart Enlemesine Gözlem Araştırma Araştırma Araştırma Boylamsal Testler Kesitsel Yaklaşım Yaklaşım Anket ve Vaka Görüşme Çalışması Fizyolojik Ölçümler 41 Genel Bilgi Toplama Yöntemleri: ❑ Günlük yaşamdan toplanan doğal gözlem, araştırmacıya açıklamayı umduğu davranışları doğrudan görme fırsatı verir. ❑ Tam tersine, yapılandırılmış gözlem, katılımcıların davranışları eşit şekilde gösterme imkânı buldukları laboratuvarlarda gerçekleşir. ❑ Kişisel raporlar ise katılımcıların serbestçe görüşlerini açıkladıkları klinik görüşme gibi esnek ve açık uçlu olur. ❑ Alternatif olarak, yapılandırılmış görüşme test ve anket gibi daha etkili tekniklerle araştırmacıya katılımcıların belirli özelliklerini ortaya çıkarmasını sağlar. ❑ Vaka incelemesi, tek bir birey hakkında derinlemesine bilgi toplamak amacıyla kullanılır. Gözlem, görüşme ve ölçme gibi farklı kaynaklardan toplanan zengin bilgilerin birleştirilmesini içerir. ❑ Araştırmacılar kültürleri karşılaştırmak için gözlem ve kişisel raporları kullanır. Davranışın kültürel anlamını açığa çıkarmak için araştırmacılar etnografiye güvenir. 42 Araştırma Modelleri: İlişkisel Modeller (Korelasyon): İki veya daha fazla değişken arasında bir ilişki (bağlantı) olup olmadığını ortaya koyar. Gözlenebilen (ölçülebilen) ve farklı değerler alan özelliklere değişken denir (Yaş, eğitim durumu, cinsiyet, başarı düzeyi, sosyo-ekonomik düzey, zekâ gibi). Deneysel Modeller: İki veya daha fazla değişken arasındaki ilişkiyi, kontrollü bir durumda bir değişkeni değişimleyerek bunun diğer değişken üzerindeki etkilerinin incenlemesidir. Neden sonuç çıkarımlarına izin veren araştırmalardır. Deneysel çalışmalarda bağımsız değişken ve bağımlı değişken kavramları yer alır. Araştırmacının kontrolü altında olan değişken bağımsız değişkendir. Bağımsız değişken sonuç üzerinde etkisi araştırılan değişkendir. Bağımsız değişkenin farklı düzeylerine bağlı olarak değişen tepkiler ise bağımlı değişken adını alır. 43 Gelişim Psikolojinde Araştırma Desenleri: Boylamsal desen, aynı grup katılımcıları belli bir süre incelenir. Katılımcılar geniş bir zaman diliminde yaş aldıkça tekrar tekrar incelenir ve onlar yaşlandıkça değişimler not edilir. Bu zaman aralığı birkaç ay kadar kısa olabileceği gibi 10 yıl ya da yaşam boyu olabilir. Boylamsal desenin iki önemli güçlü yönü vardır: Birincisi, bireyin performansını zaman içinde izlediği için araştırmacı genel eğilimlerini bunun yanında bireysel farklarını da tanımlayabilir. İkincisi, boylamsal araştırmalar ilk ve sonraki yaşlardaki olay ve davranışlar arasındaki ilişkileri görme imkânı tanır. 44 Kesitsel desende, farklı yaş grupları aynı zaman diliminde incelenmeye çalışılır. Katılımcılar sadece bir kez ölçüldüğü için araştırmacı katılımcıların ayrılması veya pratik etki gibi problemlerle karşılaşma konusunda endişe yaşamaz. Farklı yıllarda doğmuş aynı yaş grubundaki katılımcılar ardışık desenle incelenebilir. Günümüzde ise araştırmacı gelişim sürecini daha iyi anlamak amacıyla aynı ortamın tekrar tekrar inceleyerek değişimleri oluştuğunda ayrıntılı takip etmeye çalıştığı mikrogenetik desen de kullanılmaktadır. 45 (L.E.Berk, 2015) 46 ÇOCUK ARAŞTIRMALARINDA ETİK İnsan davranışının incelendiği araştırmalar etik konuları beraberinde getirir; çünkü bilimsel bilgi arayışı bazen insanları istismar edebilir. Çocuklar araştırmaya dâhil edildiklerinde etik konular daha da karmaşık hâle gelir. Çocuklar yetişkinlere göre daha çok bedensel ve psikolojik zarara açıktır. Ayrıca, çocukların olgun olmaması araştırmaya katılmanın kendileri için anlamını değerlendirmelerini çok güçleştirir. Bu nedenlerden dolayı, çocuklarla araştırma yaparken kullanılacak özel etik ilkeler; devlet, destekçi kurumlar veya araştırma organizasyonları tarafından geliştirilmiştir. 47 Dusunelim?? Bir araştırma yürütülüyor ve ebeveynler, çocuklarının çalışmaya katılması için onay veriyorlar. Ancak araştırma sırasında çocuğun katılmak istemediği açıkça görülüyor, hatta bazıları anksiyete belirtileri gösteriyor. Bu durumda araştırmacının nasıl hareket etmesi gerekir? Ebeveyn izni alınmış olsa bile, çocuğun kendi rızası olmadan araştırmaya devam edilmesi etik midir? ❑ Ebeveyn izni mi yoksa çocuğun rızası mı daha önemli? ❑ Çocuğun hakları ve iyi olma hali nasıl korunur? Araştırma çocuğa zarar vermeyecek gibi görünse de çocuğun psikolojik rahatsızlık belirtileri göstermesi araştırmanın etik sınırlarını ihlal eder mi? ❑ Çocuğun gelişimsel düzeyi nasıl dikkate alınmalı? 48 Sorular ve katkılar? Haftaya gorusmek uzere!! 49 Ogr. Gor. Dr. Irem Ozdemir Genetik ve Cevresel Temeller Gecen hafta Bu haftanin plani Genetik ve cevresel temeller Genetik kod Erkek mi kiz mi? Coklu dogumlar? Ureme secenekleri? Gelisim icin cevresek sartlar Bir bireyin direk gözlemlenebilir karakteristikleri (fenotip), genetiğin (genotip) maruz kaldığı fiziksel ve sosyal çevrenin ürünüdür. Hücre çekirdeği içindeki çubuksu yapıda olan kromozomlar bizim kalıtsal mirasımızı taşırlar. Uzunlukları boyunca genleri (DNA segmentlerini), yani bizi insan yapan, gelişimimizi ve karakteristiklerimizi etkileyen zengin protein yelpazesini oluşturmak için hücre sitoplazmasına (yarı akışkan sıvı) komutları gönderen yapıları içerirler. İnsan Kromozomlarının bir Karyotipi Genetik Kod GEN Kalıtımın temel birimidir (temel yapı taşları). İnsan hücrelerindeki kromozomlarda bulunan DNA üzerindeki parçacıklardır. DNA’nin kromozom uzunlugu boyunca devam eden bir segmentidir. Insan kromozomlari boyunca 20.000 ila 25.000 genin bulundugu tahmin edilmektedir. Vücut oluşumuna ilişkin bilgileri taşır (örneğin, mavi ya da siyah gözlere sahip olmak gibi). DNA DNA (Deoksiribonükleik asit), genetik bilgiyi içeren karmaşık bir moleküldür ve çift sarmal şeklinde kıvrılmıştır. Mutasyon: Radyasyon, yetersiz beslenme, genetik yapıdaki değişiklikler. Genler yaşam İnsan Her bir hücrenin Her bir çekirdek Kromozomlar bloklarını oluşturan Bir kromozom vücudu 100 İçinde çekirdek 46 kromozom birbirine sıkıca proteinlerin üretilme çiftinin biri anne trilyon vardır (kırmızı içermektedir yapışmış DNA mesajlarını taşıyan diğeri babadan hücreye kan hücreleri (23 kromozom sarmallarından DNA üzerindeki gelmektedir. sahiptir. dışında) çifti halinde). oluşmuştur. parçalardır. KROMOZOM 23 çift halinde düzenlenmiş çubuk şeklinde DNA parçalarıdır. Kromozomlar, karmaşık genetik bilgi içeren DNA (deoksiribonükleik asit) moleküllerinden oluşur. Her bir insan hücresinin çekirdeğinde, çiftler halinde düzenlenmiş 46 kromozom bulunur (sperm ve yumurta hariç). Sperm ve yumurta (gamet) hücreleri, 23 çift kromozom içermeyen tek hücrelerdir. Bu hücrelerde 23 kromozom bulunur. Genler ve Kromozomlar Bir insan yaratmanın planları, genlerimizde depolanır ve iletilir; genetik bilginin temel birimleridir. Gametler; erkek ve dişiden gelen üreme hücreleri birleşir Yumurta hücresi ve sperm Sperm, yumurtaya girdikten yaklaşık bir saat sonra Döllenme sirasinda sperm ve yumurta birlestiklerinde, 46 kromozoma sahip zigot denilen bir hücre olusacaktir. Life before birth- In the womb https://www.youtube.com/watch?v=0gAsdEUNUJY&ab_channel=NakedScience Yaşamın Kodu Genler; Belirli DNA dizilerinden oluşur 46 kromozom boyunca belirli bir sırada düzenlenmiştir 23 çift halinde çubuk şeklinde DNA parçaları içerir Bireylere ait genetik planı barındırır Mitoz yoluyla çoğalır Mitoz ve Mayoz Mitoz Mitoz bolunme sırasında, kromozomlar kendilerini kopyalar; bunun sonucunda her yeni vücut hücresi aynı sayıda kromozom ve özdeş genetik bilgi içerir. Mayoz Yumurta ve sperm (gametler) oluşumu için gerçekleşen özel bir hücre bölünmesi türüdür. Genetik çeşitliliğe neden olur. Zigotlar tekrar 46 kromozom içerir. Mitoz DNA, mitoz bolunme yoluyla kendini çoğaltır. Bu şekilde, tek bir hücreden çok sayıda hücreden oluşan karmaşık bir insan yapısına dönüşürüz. Mayoz Cinsiyet hücreleri – mayoz Kromozomlar eşleşir ve her kromozom kendini kopyalar. Crossing-over (caprazlama) sayesinde, kromozomlardaki genler diğer kromozom genleriyle değiş tokuş edilir. Kromozom çiftleri farklı hücrelere ayrılır. Her kromozom partnerinden ayrılır, sperm ve yumurta hücreleri 46 yerine 23 kromozomdan oluşarak oluşur. Karyotip Karyotip bir bireyin kromozomlarının düzenlenmiş profilidir. Bir karyotipte, kromozomlar en büyüğünden en küçüğüne doğru numaralandırılıp düzenlenir. Bu düzenleme, bilim insanlarının genetik bir bozuklukla sonuçlanabilecek kromozomal değişiklikleri kolayca tanımlayabilmelerini sağlar. Erkek mi? Kiz mi? Dikkatinizi genetik numarasi en uzundan (1) en kisaya (22) degisen 22çift eslesmis kromozoma verin. Bunlara otozom denilir (cinsiyet kromozomlari degil). Yirmi üçüncü çift cinsiyet kromozomlar içerir. Kadinlarda bu cift XX olarak; erkeklerde XY olarak adlandinilir. X, görece büyük bir kromozomdur, Y ise kisadir ve az bir miktarda genetik materyal tasir. Hücre çekirdeği içindeki çubuksu yapıda olan kromozomlar, bizim kalıtsal mirasımızı taşırlar. Uzunlukları boyunca genleri ve deoksiribonükleik asit (DNA) segmentlerini yani bizi insan yapan, gelişimimizi ve karakteristiklerimizi etkileyen zengin protein yelpazesini oluşturmak için hücresitoplazmasına komutları gönderen yapıları içerirler. Gametler ya da cinsiyet hücreleri mayoz denilen bir hücre bölünme süreci sayesinde üretilmişlerdir. Çaprazlama ve kromozomların gametlere ayrılmasındaki olasılık, her bireyin ebeveynlerinden özgün bir gen setialmasını sağlar. Coklu Dogumlar Monozigotik; genetik olarak aynı herhangi bir farklılık çevreye bağlanabilir. Dizigotik; genetik olarak, farklı zamanlarda doğan iki kardeşten daha fazla benzer değildir. Doğurganlık ilaçları bu durumu artırabilir. Kalıtsal farklılıklar Robert Winston_The Jim Twins (Minnesota-1990 – Ayrı yetişmiş ikizler çalışması, Bouchard ve ark.) https://www.youtube.com/watch?v=qw3S35wGgT8&ab_channel=StuChannel3 4:50 veya 9:40 Twins Were Separated But Lived The Same Life https://www.youtube.com/watch?v=CrT_WQZWypQ&ab_channel=TheInfographics Show Biyolojik bilgi, psikoloji araştırmaları için neden önemlidir? Genetik kaltimin örüntüleri Her bir genin iki formu da kromozomlarda ayn yerde belirir, bir tanesi anneden, bir tanesi babadan miras alnir. Bir genin her formu gen cifti (alel) olarak isimlendirilir. Eger anne ve babadan alinan aleller benzerse, çocuk homozigottur ve miras aldigi özelligi gösterir. Eger aleller farkliysa, çocuk heterozigottur ve aleller arasi iliskiler fenotipi belirler. BASKIN - CEKINIK KALITIM Heterozigot eslesmelerin cogunda, baskin-çekinik kalitim görulür: Gen ciftlerinden yalniza bir tanesi cocugun ozelliklerini etkiler. Baskın özellik; iki rekabet eden özellik bulunduğunda ortaya çıkan özellik. Çekinik özellik; bir organizmada bulunan, ancak ifade edilmeyen özellik. Ornek - Kahverengi göz rengi baskındır, ancak mavi göz rengi çekiniktir. Baskın Cekinik Koyu renk saç Sarı saç Normal saç Bolgesel sacsizlik Kıvırcık saç Duz sac Kizil olmayan saç rengi Kizil sac Yüz gamzeleri Gamze olmamasi Normal işitme Bazi turlerde isitme engeli Normal görme Miyopluk Hipermetropluk Normal gorme Normal renkte ten Albinizm Coklu eklemlilik Normal eklemler A tipi kan 0 tipi kan B tipi kan 0 tipi kan Rh pozitif kan Rh negative kan Genotip; bir organizmada bulunan, görünmeyen, genetik materyalin temel kombinasyonu. Ebeveynler genetik bilgiyi kromozomlar aracılığıyla yavrularına aktarır. Fenotip; gözlemlenebilen özellik, aslında görülen özellik. Genetik Bilgi Aktarımı Sadece tipik özellikler değil, aynı zamanda bozukluklara ait genetik bilgiler de ebeveynlerden aktarılır. Fenilketonüri (PKU); beyin hasarına ve zihinsel geriliğe neden olan bir hastalıktır. Annenin ve babanın tek bir gen çiftinden kalıtılan bir hastalıktır. Eğer ebeveynlerden hiçbiri hastalık genini taşımıyorsa, bir çocuk PKU geliştiremez. Eğer ebeveynlerden biri çekinik geni taşıyor, ancak diğeri taşımıyorsa, çocuk bu hastalığı kalıtamaz Eğer her iki ebeveyn de çekinik geni taşıyorsa, çocuğun PKU hastalığına sahip olma ihtimali dörtte birdir. Genetik Kodu Çözmek Genetiği anlama konusundaki en son dönüm noktası, 2001 yılının başlarında, moleküler genetikçilerin her kromozom üzerindeki genlerin özel dizilimini haritalamayı başarmasıyla elde edildi. Her kromozom üzerindeki gen diziliminin haritalanması farklı olmaktan ziyade daha çok benzerlik gösterir belirli bozuklukların tanımlanması İnsan gen diziliminin haritalanması, davranış genetiğini destekler; kalıtımın davranış ve psikolojik özellikler üzerindeki etkileri: Kişilik özellikleri ve davranış alışkanlıkları Psikolojik bozukluklar Seçili Davranış Bozuklukları ve Özelliklerinin Genetik Temeli Hakkındaki Güncel Anlayış Kalıtsal ve Genetik Bozukluklar: Gelişim Sapma Gösterdiğinde Nedenler Genetik Spontan mutasyon; bilinmeyen bir nedenle genler kendiliğinden formlarını değiştirir. Çevresel etken; X-ışınlarına veya yüksek derecede kirli havaya maruz kalma, genetik materyalin bir malformasyonuna yol açabilir. BAZI KROMOZOMAL ANOMALİLER: Bu anomalilere yönelik tedaviler sorunu tamamen ortadan kaldırmasa da kişinin uyum sağlayıcı davranışını ve yaşam kalitesini iyileştirebilmektedir. Down sendromu Vakaların yüzde 95’i, yirmi birinci kromozom çiftinin mayoz sırasında bölünmesindeki bir eksiklikten kaynaklanır; yeni bireyin normalde bu kromozomlardan iki tanesine sahip olması gerekirken, üç tanesine sahip olur. Farklı seviyelerde zeka geriliğine yol açar Düz burun, yukarı açılı gözler gibi belirgin fiziksel özelliklerle ilişkilidir Kalp ve bağırsaklar gibi organlarda yapısal anormallik riski artar Yasca daha yuksek annelerden doğan çocuklarda daha yaygındır Frajil X sendromu X kromozomunda belirli bir gen hasar gördüğünde ortaya çıkar. Büyük kulaklar, uzun yüz yapısı, yüksek kemerli damak. Sosyal etkileşimde bozukluklar. Dil gelişiminde sorunlar. Tekrarlayıcı motor davranışlar. Erkeklerde kadınlara göre daha yaygındır. Klinefelter sendromu Fazladan X kromozomu: toplamda 47 kromozom. Ortaya çıkan XXY kombinasyonu, gelişmemiş genital organlar, aşırı boy uzunluğu, büyümüş göğüsler üretir. Her 900 erkek doğumundan 1'inde görülür. Turner sendromu Bir kadında X kromozomlarından birinin eksik olması. XX yerine XO kromozom çifti. Büyüme geriliği, kısa boy, kısırlık. Her 2500 canlı doğan kız çocuğundan biri Turner sendromu ile doğar. Ne yapabiliriz? Genetik danışmanlık Doğum öncesi testler ve fetal tip Evlat edinme Genetik Danismanlik Ciftlerin kaltsal bozukluga sahip bir bebek sahibi olma ihtimallerini degerlendirmelerine, risklerin ve ailesel hedeflerin isiginda en dogru karari vermelerine yardim etmek için plananan bir iletisim sürecidir tekrarlayan düsükler ailelerindeki genetik sorunlar nedeniyle çocuk sahibi olmakta güçlük ceken bireylerdir çocuk sahibi olmayi 35yasindan sonrasina erteleyen kadinlar Dogum Öncesi Tani ve Fetal Tip Eger ciftler anormallikleri olan bir çocuk sahibi olma olasiligi tasiyorlarsa, birçok dogum öncesi tan yöntemi; yani dogum öncesi gelisimsel problemleri saptamaya yönelik tibbi yöntemler vardir Dogum oncesi tamlama fetal tipta gelismelere yol açmistir. Örnegin, doktorlar rahim içine bir igne sokarak fetüse ilaç verebilir. Kalp, akciger ve diyaframdaki hatali olusumlara, üriner sistem tikanikkliklarini ve nöral hatalari düzelten ameliyatlar gerçeklestirebilir Dogum oncesi testler Ultrason; X-ışınları veya radyasyon içermez. İnsan kulağı tarafından duyulamayan ses dalgaları kullanılır. Döllenmeden 1-2 hafta sonra Fetüs kaç haftalık, Tahmini ağırlığı gram cinsinden, Gelişiminin normal sınırlar içinde olup olmadığı, Gelişim geriliği veya anomali olup olmadığı, Amniyotik sıvı miktarının normal olup olmadığı. 16 haftalık fetus Amniyosentez; doğmamış fetüsü çevreleyen amniyotik sıvıya ince bir iğne ile girilerek küçük bir fetal hücre örneği alınır. Çeşitli genetik kusurları neredeyse %100 doğrulukla tanımlayabilir. Genellikle güvenli kabul edilir, düşük riski 200'de 1 ile 400'de 1 arasındadır. İlk üç aylık tarama (kan testi, ultrason sonografi); kromozomal anormallikleri ve kalp sorunları gibi diğer bozuklukları tanımlar. Anormallikleri tanımlama doğruluğu; hamileliğin erken dönemlerinde yüksek değildir, daha sonra daha doğru hale gelir. Koryon villus örneklemesi (CVS); fetüse ince bir iğne yerleştirilerek embriyoyu çevreleyen kıl benzeri materyalin küçük örneklerinin alınması. Düşük riski taşıma. Fetoskopi Bir ışık ve mercekle donatılmış, dürbün benzeri uzun bir alet, karın ve rahimde yapılan ince bir kesiden amniyon kesesine yerleştirilir ve bebeğin görüldüğü yerden fotoğrafı çekilir Hemofili, noral kusurlar belirlenebilir Evlat Edinme Seçeneği Genetik bir bozukluğu taşıyabilecek olan, yaşı ileride olan ve yalnız olup da bir aile isteyen, doğurgan olmayan ebeveynler artan oranda evlat edinmeye yönelmektedir. Doğumla çocuk sahibi olan ebeveynler de, bazen ailelerini genişletmek için evlat edinmeyi seçmektedir. Evlat edinme kuruluşları ebeveynleri, aynı etnik ve dini kökenden çocuklarla bir araya getirerek, çocuğun tipik biyolojik ebeveynleri ile aynı yaştan ebeveynleri seçerek, iyi bir uyum yakalamaya çalışmaktadır. Sadece Genetik mi? Bir bozukluğun genetik kökenlere sahip olması, çevresel faktörlerin de rol oynamadığı anlamına gelmez. Genetik faktörler genellikle çevresel etkenlerle iç içe geçer. Belirli bir davranış, yalnızca genetik faktörlerle açıklanamayacağı gibi, yalnızca çevresel faktörlerle de açıklanamaz. Mizaç, bireyde tutarlı ve kalıcı özellikleri temsil eden uyarılma ve duygusallık kalıplarıdır. Alışılmadık derecede fizyolojik reaktivite üretir; örneğin, alışılmadık herhangi bir şeyden kaçınma eğilimi, alışılmadık uyaranlara karşı artan kalp atışı ve beynin limbik sisteminde alışılmadık uyarılabilirlik. Kalıtsal faktörlerle bağlantılı gibi görünüyor; çocuklukta utangaç olma?? Her zaman değil: Bazıları aynı yaştaki akranlarından ayırt edilemez şekilde davranış sergiler?? Farkı yaratan nedir? Multifaktöriyel aktarım; hem genetik hem de çevresel faktörlerin bir kombinasyonu Kalıtım-Çevre İlişkileri Davranış genetikçisi Sandra Scarr (1993) kalıtım ve çevrenin ilişkili olduğu üç durum tanımlamıştır: – pasif genotip - çevre ilişkileri, çocukla biyolojik olarak ilişkili olan doğal ebeveynlerin çocuğa bir yetiştirme ortamı sundukları zaman var olan ilişkilerdir. – uyarıcı genotip - çevre ilişkileri, çocuğun genotipi belirli fiziksel ve sosyal çevre türlerini ortaya çıkardığı durumda var olan ilişkilerdir. – aktif (ortam seçici) genotip - çevre ilişkileri, çocukların uyumlu ve uyarıcı buldukları ortamları araştırdıklarında var olan ilişkilerdir. Gelisim icin cevresel sartlar Cocuklugunuza geri dönün ve gelisiminize önemli bir etki birakan insanlari ve olaylari kisaca not alin AILE Gücü ve etkisinin genisligi dolayisiyla, hiçbir mikrosistem baglami, aileye es degildir. Aile sundugu oyun ve nesne kesfi olanaklari sayesinde, çocuklari fiziksel dünya ile tanistirir. Ebeveynlere ve kardeslere baglilik, genellikle hayat boyu sürer ve genisleyen dünyadaki diger iliskiler için modeller olusturur. Direkt etkiler; Degisik etnik gruplarla yapilan alismalar göstermistir ki ebeveynler kuralli fakat sicak olduklarinda, çocuklar ebeveynlerin isteklerine uyma egilimindedirler. Cocuklar isteyerek is birligi yaptiklarinda,ebeveynleri de sicak ve nazik sekilde karsilk verecektir. Tam tersine, sert ve sabirsiz disiplin uygulayan ebeveynlerin çocuklari, büyük olasilikla reddedecek ve isyan edecektir. Her iki durumda da bir aile uyesinin davranisi, diger aile üyesinin iletisim biçimini belirler; bu, ya çocugun geligimini zenginlestirir ya da ona zarar verir Dolayli etkiler; Iki aile üyesi arasindaki iliskinin ortamdaki digerleri tarafindan etkilendigini düsündügümüzde aile iliskilerinin cocuk gelisimi üzerindeki etkisi daha da karmasik hale gelir. Üçüncü taraflar gelisimi destekleyici ya da engelleyici katkilar sunarlar. Örnegin bir evlilik iliskisi sicak ve duyarli ise anne ve baba etkili es ebeveynlik yaparak birbirlerinin ebeveynlik davranslarin destekleyeceklerdir. Böyle ebeveynler daha sicak, daha odüllendirici ve tesvik edici olurlar; daha az kizar ve cezalandirilar. Tersine, gerici ve dusmanca evliligi olanlar; birbirlerinin cocuk yetistirmelerine karisirlar, çocuklarn ihtiyaçlarina daha az cevap verip çocugu daha cok elestirirler, ona öfkelenir ve onu cezalandirilar Degisime ayak uydurmak; Aile içindeki güclerin karsilikli etkilesimi, her üye diger üyelerin gelisimine ayak uydurdugu için sürekli degisken ve dinamiktir. Ornegin, çocuklar yeni becerileri kazanmaya basladiklarinda ebeveynler, daha yetkinlesen küçük bireylere karsi yaklasimlarin degistirirler. SOSYOEKONOMIK DURUM VE AILE ISLEYISI Sanayilesmis ulkelerde insanlar, ne is yaptiklari ve yaptiklari karsilginda ne kadar kazandiklari gibi sosyal konumlarini ve ekonomik varliklarini belirleyen faktörler temelinde tabakalasmislardir. Arastirmacilar, bir ailenin hangi konumda oldugunu sosyo-ekonomik durum (SED) denilen bir indeks üzerinden ölçerler. SED, iliskili fakat tam örtüsmeyen üç özelligi bir araya getirir: – (1) egitim yili, – (2) kisinin isinin prestiji ve isin gerektirdigi beceriler gibi sosyal durum ölçüleri – (3) ekonomik durum ölçüsu. SED’in yükselmesi veya azalmasi, ebeveynleri, çocuklari ve aile isleyisini derinden etkileyen, degisen durumlar ile yüz yüze getirir. Yasamin ikinci yilindan baslayarak yuksek SED daha iyi bilissel ve dil gelisimi. Daha az duygusal ve davranis problemleri ile iliskilidir. Cocukluk ve ergenlik boyunca da yüksek SED’deki çocuklar okulda daha basaridir Sonuç olarak bu cocuklar, iyi bir yetiskin hayati için gereken olanaklara, yüksek egitim kademelerine tirmanarak ulasabilirler. Arastirmacilar aile isleyisindeki farkliliklarin, bu sonuçlarla daha yakindan iliskili oldugunu savunurlar. ZENGINLIK Varlikli ebeveynler, prestiji yüksek ve yüksek maasli islere sahip olmalarina, ileri egitim seviyelerine ve zengin mal varliklarina ragmen cogunlukla aile ile iletisim içinde olmak ve çocukta istenen gelisimi saglayacak bir ebeveynlik yapmak konularinda basarisizliga ugrarlar. Okul notlari düsüktür, düsük SED’ deki gençlerden daha fazla alkol ve madde kullanmaktadirlar; kaygi ve depresyon düzeyleri onlara göre daha fazladir YOKSULLUK Ailelerin yoksullasmasi, gelisim için ciddi bir tehdittir. Yoksulluga eslik eden sürekli stres kaynaklar zaman içinde aile sistemini zayiflatmaktadir. Yoksul aileler fatura ödemek, arizali arabalarla ugrasmak, issizlik ve yoksulluk yardimini kaybetmek, evden bir seylerin çalinmasi gibi birkaçini saydigimiz birçok günlük sikinti çekmektedirler. Günlük sikintilar bas gösterdiginde, aile üyeleri depresif olmakta, sinirli ve rahatsiz olmakta, düsmanca iletisimi artmakta ve sonuçta çocuklarin gelisimi zarar görmektedir KALITSALLIK Kalıtsallık tahminleri bir gruptaki bireysel farklılıklardaki karmaşık özelliklerin ne kadarının genetik faktörlerden etkilendiğini inceler. Aile üyelerinin özelliklerini karşılaştıran yakınlık çalışmalarının en yaygın tipi, tüm genleri ortak olan özdeş ikizlerle ve sadece bazı genleri ortak olan çift yumurta ikizleri ile yapılan çalışmalarıdır. Sorular ve katkilar? Tesekkurler! Haftaya gorusuruz. Doğum Öncesi Gelişim ve Çevresel Etkiler Ogr. Gor. Dr. Irem Ozdemir [email protected] Gecen Hafta Bu Haftanin Doğum Öncesi Gelişim Evreleri Plani Teratojenik Etkiler ve Çevresel Faktörler Doğum Süreci ve Bebeğin Doğuma Uyum Sağlama Mekanizmaları Yeni Doğan Bebeğin Fiziksel Durumu ve Değerlendirilmesi NEDEN Geçmişte çocuk sahibi olup olmama konusu, pek çok yetişkin için biyolojik olarak belirlenmiş bir şeydi ya da çok güçlü bir toplumsal beklentiydi. ÇOCUK Bugün, batılı sanayileşmiş uluslarda çocuk sahibi olma isteği kişisel bir tercih meselesidir. SAHİBİ Sıcak, sevgi dolu ilişkiler kurma, çocukların sağladığı doyum ve eğlence, soy devami OLURUZ Ekonomik zorluklar, özgürlük kaybı, zamansizlik ? Doğum Öncesi Gelişim, döllenmeden doğuma kadar olan yaklaşık 9 aylık süreçteki gelişimi ifade etmektedir. Doğum Öncesi Bu, en erken gelişim döneminde Gelişim tek hücreli bir organizma nasıl aile yaşamına katılma kapasitesinde bir bebeğe dönüşmektedir? Bu gelişim dönemini hangi faktörler olumlu ve olumsuz etkilemektedir? Doğum Öncesi Gelişim Evreleri Doğum Öncesi Gelişim Evreleri Döllenme Süreci Sperm Üretimi ve Yolculuğu Kadının adet döngüsünün ortasında (yaklaşık her 28 Erkek vücudunda testislerde (skrotumda), günde bir), yumurtalıklardan bir yumurta serbest günde yaklaşık 300 milyon sperm üretilir. bırakılır. Yumurta, fallop tüpüne çekilir ve burada döllenmeyi Olgunlaşan sperm, kadın üreme sisteminde bekler. uzun mesafeler kat edebilmesi için kuyruk Fallop tüpünde yumurta ilerlerken, yumurtanın geliştirir. salındığı yerde korpus luteum adı verilen yapı, rahim Zorlu yolculuk: Çoğu sperm ölür; ancak 300- astarını döllenmeye hazırlayan hormonları salgılar. 500 sperm yumurtaya ulaşabilir. Döllenme olmazsa: Korpus luteum küçülür ve rahim astarı adet kanamasıyla atılır. Döllenme Sperm, kadın üreme sisteminde altı gün kadar hayatta kalabilir ve yumurtlamadan sonraki bir gün boyunca hayatta kalabilen yumurtayı bekler. Çoğu döllenme, yumurtlama günü veya takip eden iki gün içinde gerçekleşen cinsel ilişkiden kaynaklanır. Period ve Uzunluğu Germinal dönem ▪ Döllenme (Fertilization) Zigot ▪ Aşılama, yerleştirme (Implantation ) (ilk 2 hafta) ▪ Plasentanın oluşumu Embriyonik dönem ▪ Amnion, göbek kordonu, plasenta oluşur Embriyo ▪ Vücut yapısı ve iç organlar (ortagenez) (6 hafta) (3-8 hafta) ▪ “gelişme ve bitiş” evresi Fetal dönem ▪ Hareketler 4.Aydan itibaren hissedilir Fetus ▪ 6.Aydan itibaren fetus döl yatağı dışında (30 hafta) (9-38 hafta) yaşayabilir Germinal Dönem (Zigot Dönemi) Zigot dönemi, döllenmeden sonra yaklaşık iki hafta sürer. Zigot, fallop tüpünden rahme doğru hareket ederek rahim duvarına tutunur. İlk hücre çoğalması döllenmeden yaklaşık otuz saat sonra tamamlanır. Dördüncü günde 60-70 hücreye ulaşarak, Blastosist adı verilen sıvı dolu bir küre şekli alır. Embriyonik Disk: Blastosistin iç kısmında, yeni organizmayı oluşturacak hücreler. Trofoblast: Blastosistin dış kısmında, besin sağlayacak koruyucu tabaka. Hücre bölünmesi ve zigotun uterus duvarına tutunması bu dönemde olur ve hücre bölünmesi bu dönem boyunca hızla devam eder. Döllenmeden yaklaşık 11-15 gün arasında implantasyon yani blastosistin uterus duvarına yerleşmesi başlar.Döllenmeden yaklaşık 11-15 gün arasında implantasyon yani blastosistin uterus duvarına yerleşmesi başlar. İmplantasyon İmplantasyon, döllenmeden sonraki yedinci ve dokuzuncu günler arasında gerçekleşir. Blastosist, rahim astarına yerleşir ve kadının kanıyla çevrilerek büyümeye başlar. Amniyon: Trofoblast çoğalarak, embriyoyu çevreleyen ve sarsıntılara karşı koruma sağlayan amniyotik sıvı dolu bir zar oluşturur. Vitellüs Kesesi: Karaciğer, dalak ve kemikler oluşana kadar kan üretim işlevini yerine getirir. Plasenta ve Göbek Kordonu İkinci haftanın sonunda koryon adı verilen koruyucu bir zar gelişir. Koryondan çıkan villuslar, rahim duvarına yerleşerek plasenta oluşumuna katkıda bulunur. Plasenta: Anne ve embriyonun kanını bir araya getirmeden besin ve oksijen alışverişini sağlar. Göbek Kordonu: Besin yüklü kan taşıyan bir damar ve atık taşıyan iki arter içerir. Kordon, embriyonun sıvı dolu bölgede rahatça hareket etmesini sağlar. Tüm bu dramatik başlangıçlar, çoğu anne hamile olduğunu fark etmeden önce gerçekleşir. Embriyonik Dönem Döllenmeden sonra 2-8 haftalar arasındaki doğum öncesi gelişim dönemidir. Bu dönem blastosistin uterus duvarına yerleşmesi ile başlar. Hücre kümesine bu evrede artık “embriyo” denir Embriyonik dönemde hücrelerin farklılaşma hızı yoğunlaşır, hücrelerin şekillenmesi için destek sistemleri ve organlar oluşur. Embriyo, üç hücre tabakası şeklindedir. İç hücre tabakası olan “endoderm” sindirim ve solunum sistemlerini oluşturur. Orta tabaka olan “mezoderm” dolaşım sistemi, kemikler, kaslar, boşaltım ve üreme sistemlerini oluşturur. Dış tabaka olan “ektoderm” sinir sistemi, beyin, duyusal alıcılar ve cilt kısımları bu tabakadan oluşur. Embriyonik Dönem Embriyonun üç tabakası şekillenirken, destek sistemleri de hızla gelişir. Bu destek sistemleri amnion, göbek kordonu ve plasentadır. Amnion, içerdeki ısıyı sabit tutmaya yarayan ve sarsıntılara karşı embriyoyu koruyan amniotic sıvı ile doludur. Amnion, gelişim için kontrollü bir çevre sağlar. Göbek kordonu ise bebeği plasentaya bağlar. Plasenta, anne ve embriyonun kanını bir araya getirerek, besin ve oksijenin gelişen organizmaya ulaşmasına ve atık ürünlerin oradan taşınmasına olanak sağlayan yapıdır. Embriyonik Dönem Ortagenez, doğum öncesi gelişimin ilk ayındaki organ oluşum süreci Organlar oluşurken özellikle çevresel değişikliklere duyarlık fazladır. Döllenmeden sonra; 3. Hafta / Nöral tüp sipiral kord şeklini alır. Yaklaşık 21 günlükken gözler ortaya çıkmaya, 24. günde kalp oluşumu için hücreler farklılaşmaya başlar. 4. Hafta boyunca urogenital system belirginleşir, kol ve bacaklar tomurcuk halinde ortaya çıkar. Kalbin dört bölümü biçim alır ve kan damarları ortaya çıkar. 5- 8. hafta arası kollar, bacaklar farklılaşır ve yüz biçimlenmeye başlar ancak halen çok belirgin değildir. Fetal Dönem (Fetüs Dönemi) Fetüs kollarını ve bacaklarını hareket ettirmeye başlar, ağzını açıp kapamaya ve başını 3. ay çevirmeye başlar. Yüz, alın, göz kapakları, burun ve çene ayırt edilebilmektedir. Büyüme bedenin alt kısımlarında gerçekleşir. İlk defa anne bacak 4. Ay sonu ve kol hareketlerini hissedebilir. Fetüs rahimde belirli bir poziyonu tercih ettiğini göstererek, çok 5. Ay sonu aktif olmaktadır. Yakalama refleksi vardır. 6. Ay Fetüs, ilk kez uterus dışında yaşamını sürdürme şansına sahip olur. 7. Ay sonu Fetüs, yaklaşık 40 cm uzunluğunda 1350 gr ağırlığındadır. Yağ dokuları gelişir. Çeşitli organ sistemleri (kalp, böbrekler gibi) 8. ve 9. ay işlevleri başlar. Fetüsün bu aylarda boyu uzar ve kilo alır. Doğumöncesi gelişim aynı zamanda germinal, embriyonik ve fetal dönem yerine sıklıkla “trimester” terimi ile de betimlenebilir. Trimester, üçer aylık eşit dönemler olarak tanımlanmaktadır Germinal ve embriyonik dönem – I. Trimester Fetal dönem- I.Trimesterın sonuna doğru başlar, II. Ve III. trimesterda da devam eder. Dogum Oncesi Cevresel Etkiler Teratojenik Etkiler Anneyle Ilgili Diger Faktorler Teratojenik Etkiler Teratojen: Potansiyel olarak doğum hasarına neden olabilecek ya da bilişsel ve davranışsal sonuçları olumsuz etkileyebilecek herhangi bir ajan,etmen. Doğum hasarlarının nedenini inceleyen çalışma alanına teratoloji denir. Teratojenlere bazı maruz kalışlar fiziksel doğum hasarlarına neden olmaz, ancak gelişmekte olan beyni etkileyerek bilişsel ve davranışsal işlevselliği etkiler, bu çalışma alanına davranışsal teratoloji denir Belirli bir teratojene maruz kalmada, kalınan zaman, doz ve genetik yatkınlık, hem hasarın şiddeti hem de hasar tipi açısından etkilidir. Hasarlar asagidaki faktorlere baglidir: Doz Daha uzun süreye yayılan yüksek dozlar, genellikle daha olumsuz etkilere yol açar. Kalıtım Anne ve gelişmekte olan organizmanın genetik yapısı etkili bir rol oynar. Bazı bireyler zararlı çevresel koşullara diğerlerinden daha dayanıklı olabilir. Diğer Olumsuz Etkiler Birden fazla olumsuz faktörün (örneğin kötü beslenme, tıbbi bakım eksikliği) bir arada bulunması, tek bir zararlı faktörden daha kötü sonuçlara yol açabilir. Yaş Teratojenlerin etkileri, organizmanın maruz kaldığı zaman dilimindeki gelişim evresine göre değişir. Duyarlı Dönem: Belirli vücut parçalarının veya davranışların biyolojik olarak hızlı gelişime hazır olduğu sınırlı bir dönemdir. Bu süre boyunca çevresel etkilere karşı yüksek hassasiyet gösterir. Çevre zararlıysa, oluşan hasar zor düzeltilebilir; bazen imkansız hale gelir. Teratojenik Etkiler Reçeteli ve Reçetesiz İlaçlar: Antibiyotik, bazı antidepresanlar, progestin ve sentetik östrojen gibi bazı hormonlar ve akne ilaçları gibi reçeteli ilaçlar teratojenik etki gösterebilirler. Gebeliğin başında SSRIS (selective serotonin reuptake inhibitors) birden fazla tipini reçete ile kullanan kadınların bebeklerinde kalp hasarlarının yüksek olduğu ortaya konmuştur. Yasa disi maddeler: Kokain: Doğum öncesi kokaine maruz kalma; uyarılma azlığı, etkili öz düzenleme azlığı, fazla heyecanlanma ve 1 aylık iken reflekslerin niteliklerinin düşük düzeyde olması, motor gelişimde bozukluk ve 10 yaşlarına kadar yavaş büyüme hızı; davranışsal öz düzenlemede yetersizlik, bilgi işleme süreci ve dil gelişiminde bozukluk; okul öncesi ve ilkokul çocuklarında dikkat eksikliği sorunları Metamfetamin: Kokain gibi bireyin sinir sistemini hızlandıran bir uyarandır. Anneleri gebelikte metamfetamin kullanan bebekler, yüksek bebek ölümleri, düşük doğum ağırlığı ve gelişimsel ve davranışsal problemler dahil olmak üzere pek çok sorun yönünden risk ile doğarlar. Marihuana: Doğum öncesi marihuana kullanımı çocuklarda düşük zekâ düzeyi ile ilişkili bulunmuştur. Eroin: Anneleri eroin kullanan bebeklerin yoksunluk belirtileri ile doğduğu görülmektedir. Bu yoksunluk belirtileri ve geri çekilme semptomları titreme, huzursuzluk, normal dışı ağlama, uyku bozukluğu ve bozuk motor denetimi kapsar. Bu çocukların çoğu erken çocuklukta halen davranış problemleri gösterebilir, dikkat eksikliği ise daha sonraki gelişimde ortaya çıkabilir. Eroin kullanımında en yaygın tedavi yöntemi yenidoğanlarda aşırı geri çekilme semptomları ile ilgilidir. Tutun/Nikotin: Gebelikte sigara kullanımı doğum öncesi gelişimi, doğumu ve doğum sonrası gelişimi olumsuz etkiler Gebelikte sigara kullanan annelerin çocukları arasında kalple ilgili sorunlar oldukça yaygındır Bebekte dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu görülme olasılığını artırmaktadır. Seslere daha az dikkat eder, daha cok kas gerginligi sergiler Beyin gelisiminde de hafif olumsuz etkileri olmaktadir Pasif içicilik de bebeğin düşük doğum ağırlığı riskini yükseltmekte. Alkol: Gebeliklerinde ağır alkol kullanan annelerin bebeklerinde Fetal Alkol Spektrum Bozukluğu (FASB) görülebilmektedir. Fetal Alkol Sendromu (FAS): Yavaş fiziksel gelişim 3 yüz anomalisi (dar göz kapakları, ince üst dudak, düz filtrum) En az 3 işlev bozukluğu (hafıza, dil, dikkat vb.) Diğer organlarda kusurlar (kalp, bağışıklık sistemi vb.) Kısmi Fetal Alkol Sendromu (P-FAS) 3 yüz anomalisinden 2’si En az 3 zihinsel işlev bozukluğu Annenin düşük miktarda alkol tüketimiyle ilişkili Alkol ile İlgili Nörogelişimsel Bozukluk (ARNB) Normal fiziksel gelişim, yüz anomalisiz En az 3 zihinsel işlev bozukluğu Radyasyon: Fiziksel Gelişim Bozuklukları Özellikle ilk üç ayda yüksek doz radyasyon, doğuştan fiziksel kusurlara yol açabilir. Büyüme geriliği ve organ gelişiminde eksiklikler görülebilir. Beyin ve Sinir Sistemi Üzerindeki Etkiler Beyin gelişiminde kalıcı hasar, zihinsel yetersizlik, dikkat ve hafıza sorunlarına neden olabilir. Hızla bölünen beyin hücrelerinde radyasyon, hücresel hasara yol açabilir. Kanser Riski Artışı Çocukluk çağı kanserleri riskinde artış gözlemlenebilir. Korunma Önlemleri Gebelikte radyasyona maruziyetten mümkün olduğunca kaçınılmalı. Röntgen gibi tıbbi işlemler gerektiğinde koruyucu önlemler alınmalı ve minimal doz kullanılmalı. Çevre Kirliliği: Çevre Kimyasalları: Sanayileşmiş ülkelerde birçok zararlı kimyasal çevreye salınır; bunlar doğum öncesi gelişimi ve gelecekteki sağlığı olumsuz etkiler. Civa: Minamata, Japonya’da civa maruziyeti, bebeklerde fiziksel ve zihinsel bozukluklara neden olmuştur. Hamilelerin civa içeriği yüksek balıklardan kaçınması önerilir. PCB’ler: Su ve besinlerde bulunur. Maruz kalan çocuklarda düşük doğum ağırlığı, bilişsel gerilik, dikkat sorunları görülür. Kurşun: Eski binalarda ve sanayide bulunur. Yüksek maruziyet, düşük doğum ağırlığı, beyin hasarı ve gelişim sorunlarına yol açabilir. Dioksin: Atıkların yakılmasıyla oluşur. Beyin hasarı ve kadınlarda kanser riski ile ilişkilidir; babalarda kız çocuk oranını artırabilir. Anneyle Ilgili Diger Faktorler Egzersiz Beslenme Duygusal Stres Kan Uyusmazligi Annenin Yasi ve Onceki Dogumlar Annenin Hastaliklari Egzersiz Fiziksel sağlığı uygun kadınlar, düzenli egzersiz ile doğum ağırlığının artması ve diyabet, yüksek tansiyon risklerinin azalması sağlanabilir. Haftada 4-5 gün, 30 dakikadan fazla yoğun egzersiz yapmak düşük doğum ağırlığı riskini artırabilir. Hastane destekli doğum eğitimlerinde egzersiz dersleri ve öneriler verilir. Son trimesterde karnın büyümesiyle hareket zorlaşabilir; pek çok kadın uygun seviyede egzersiz yaparak sağlığı korur. Dolaşım bozukluğu veya düşük öyküsü olan kadınlar, egzersize başlamadan önce doktorlarına danışmalıdır. Beslenme Gelişmekte olan embriyo veya fetüs annesinin kanından gelen besinler nedeniyle tamamen anneye bağımlıdır. Fetüs veya embriyonun beslenme durumunu annesinin total kalori alımları ve mineralleri, vitaminleri, proteinleri alması belirler. Beslenme yetersizliği olan annelerden doğan çocukların diğer çocuklardan daha fazla şekil bozukluğuna sahip olması muhtemeldir. Gebelik öncesi ve sonrası aşırı kilolu olmak da fetüs veya embriyoyu risk altına sokar. Duygusal Stress Gebelikte annenin yaşadığı yoğun korku, kaygı, stres ve üzüntü fetüsü etkileyebilecek fizyolojik değişikliklere neden olabilmektedir. Annenin stresi, ilaç almasını, zayıf doğum öncesi bakım gibi sağlıksız davranışları artırarak fetüsü dolaylı etkileyebilir. Gebelikte annenin yüksek kaygı ve stresinin bebek üzerinde uzun süreli etkileri olabilmektedir. Yüksek düzeyde stres ile duygusal ve bilişsel problemli, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ve gecikmiş konuşma sorunu olan, bir bebek sahibi olma arasında ilişki bulunmaktadır. Kan Uyusmazligi Anne ve bebeğin farklı kan gruplarına sahip olması, özellikle Rh faktörü uyuşmazlığı olduğunda ciddi sorunlara yol açabilir. Anne Rh-negatif, baba Rh-pozitif olduğunda bebek, Rh-pozitif kan grubunu miras alabilir. Rh-pozitif kan plasenta yoluyla annenin Rh-negatif kanına geçtiğinde, anne bu yabancı proteine karşı antikor üretmeye başlar. Antikorlar fetüsün sistemine girerse kırmızı kan hücrelerini yıkıma uğratır; bu durum, zeka geriliği, düşük, kalp hasarları ve bebek ölümü gibi sorunlara neden olabilir. İlk doğan çocuklar genellikle etkilenmez, ancak sonraki gebeliklerde risk artar.Rh uyuşmazlığı çoğu vakada önlenebilir; her Rh-pozitif doğumdan sonra anneye antikor üretimini engelleyen bir aşı yapılır. Gerektiğinde doğumdan sonra veya acil durumlarda doğumdan önce kan nakli uygulanabilir. Annenin Yasi ve Onceki Dogumlar Ergen annelerden doğan bebeklerin ölüm oranı 20'li yaşlardaki annelerin çocuklarının iki katı fazladır. Ergen bir anneden doğan bebeğin doğum sonrası yeterli bakım alması geliştireceği fiziksel problemlerin olasılığını azaltır. Bununla beraber ergenler tüm yaş grupları içinde klinik ve sağlık hizmetlerinden doğum öncesi en az yardım alan gruptur. Annenin yaşı aynı zamanda çocuğun Down sendromlu olma riski ile de ilişkilidir Kadın aktifliğini sürdürür ve egzersiz yapar ve beslenmesine dikkat ederse, üreme sistemi geçmişte düşünüldüğünden daha sağlıklı kalabilir. Annenin Hastaliklari Annenin hastalıkları ve enfeksiyonları plasenta duvarını geçerek bebeğe zarar verebilir ya da doğum sırasında hasara neden olabilir. Kızamıkçık doğum öncesi hasara neden olabilen bir hastalıktır. Çocuk sahibi olmadan hastalıklara dair bağışıklıkların olup olmadığına dair kan testi yaptırılmalıdır. Firengi, doğum öncesi dönemin sonlarında daha fazla zarar vermektedir. Cilt hasarları ve göz hastalıklarına neden olabilmektedir. Genital herpesler doğum esnasında doğum kanalından bebek geçerken bebeğe bulaşabilir. Bu durumda sezeryan doğum tercih edilmelidir. HIV virüsü yine anneden bebeğe bulaşabilir. Diabet yine bebek sağlığı için risk oluşturan bir sağlık durumudur. Babanın Doğum Öncesi Etkisi Vaka: 26 Yaşındaki Ayşe’nin Gebelik Danışmanlığı Vaka Tanıtımı: 26 yaşındaki Ayşe, ilk çocuğuna hamile olduğunu öğrenmiş ve gebeliğin 8. haftasında doktordan randevu almıştır. Ayşe, hamileliği boyunca sağlıklı bir süreç geçirmek ve bebeğinin sağlıklı doğmasını sağlamak için bir danışmanla görüşmek istemektedir. Ancak, hamileliği sırasında karşılaştığı bazı çevresel ve kişisel zorluklar da vardır. Ayşe'nin Sağlık ve Yaşam Durumu: Sigara Alışkanlığı: Ayşe, hamilelik öncesinde yaklaşık 6 yıldır sigara içmektedir. Günde 8-10 sigara içtiğini belirtmiştir. Hamile olduğunu öğrendiğinden beri sayıyı azaltmış, ancak tamamen bırakamamıştır. Beslenme Alışkanlıkları: Ayşe yoğun bir iş temposunda çalışmaktadır ve düzensiz beslenme alışkanlığı vardır. Çoğunlukla dışarıda yemek yemekte, sebze ve meyve tüketimi oldukça azdır. Kahvaltıyı genellikle atlamakta, günlük kalori alımı ise dengesizdir. İlaç Kullanımı: Ayşe'nin baş ağrıları için ara sıra kullandığı bir ağrı kesici bulunmaktadır. Hamilelik sırasında ilaç kullanımı hakkında endişeleri vardır. Duygusal Durum: Hamileliği sırasında bazı kaygılar yaşamaktadır. Bebek sahibi olmanın getireceği sorumluluklar ve iş yükü konusunda stresli hissetmektedir. Aynı zamanda eşinden yeterince destek alamadığını düşündüğü için kendini yalnız hissetmektedir. Çevresel Maruziyet: Ayşe’nin iş ortamında kimyasal maddelere ve gürültüye maruz kalabileceği bir çalışma düzeni vardır. Ayrıca evde pasif içici olarak sigara dumanına maruz kalmaktadır, çünkü eşi de sigara içmektedir. Ayşe'ye sigarayı bırakmanın doğum öncesi gelişim üzerindeki etkilerini nasıl anlatırdınız? Hangi stratejilerle sigarayı bırakması konusunda yardımcı olabilirsiniz? Ayşe'nin sağlıklı bir gebelik için nasıl bir beslenme düzeni oluşturması gerektiği konusunda hangi önerilerde bulunurdunuz? Hamilelik sürecinde ilaç kullanımının olası riskleri konusunda Ayşe'ye nasıl bilgi verirdiniz? Alternatif ağrı yönetimi önerileri nelerdir? Hamilelik sırasındaki stres ve kaygılarıyla başa çıkması için Ayşe'ye nasıl bir duygusal destek önerirsiniz? Eşiyle sağlıklı bir iletişim kurması ve ondan destek alması için hangi stratejileri tavsiye ederdiniz? Ayşe'nin iş ortamında ve evde maruz kaldığı çevresel riskleri azaltmak için neler yapılabileceğini nasıl değerlendirirsiniz? Dogum Oncesi Ebeveynlige Hazirlik Dogum Surecinin Asamalari Bebeklikte Fiziksel Gelişim Ogr. Gor. Dr. Irem Ozdemir [email protected] Overview Dogum Oncesi Ebeveynlige Hazirlik Dogum Surecinin Asamalari Yeni Dogmus Bebekler Bebeklikte Fiziksel Gelişim Dogum Oncesi Ebeveynlige Hazirlik ▪ Bilgi Arayışı ▪ Bilgi Kaynakları Kullanımı ▪ Kitaplar, doktorlar ve doğum öncesi kurslar gibi kaynaklar, ebeveynlik sürecine dair bilgi edinmeyi sağlar. ▪ Annelik ve babalık için bilgi edinme çabası, ebeveynlere özgüven kazandırır. Bebek, Gerçek Oluyor Bebekle Fiziksel ve Duygusal Bağ Kurma Ultrason görüntüleri ve bebek hareketleri, ebeveynler için bebeği somut bir varlık olarak hissetmelerini sağlar. Bebeğin ilk hareketlerini hissetmek, ebeveynlerde güçlü bir bağ kurma hissi yaratır. Etkili Ebeveynlik Modelleri Geçmiş Ebeveyn Modellerinin Rolü Olumlu ebeveyn örnekleri, kişinin kendi ebeveynlik kimliğini geliştirmesinde olumlu bir etki yaratır. Olumsuz ebeveyn modelleri olan bireyler, farklı ebeveynlik modelleri arayarak bu süreci yönetebilir. Ebeveyn İlişkisi Ebeveyn İlişkilerinin Kalitesi ve Çocuğa Etkisi Güçlü bir ebeveyn ilişkisi, ebeveynlerin doğum sonrası zorluklarla başa çıkmalarını kolaylaştırır. İlişki sorunlarını düzeltmek amacıyla çocuk sahibi olmak yanlıştır ve daha fazla çatışmaya yol açabilir. Dogum Surecinin Asamalari Aşama 1: Rahim Ağzının Genişlemesi ve İncelmesi Birinci aşama, ilk doğumda ortalama olarak 12-14 saat, sonraki doğumlarda ise 4- 6 saat süren en uzun aşamadır. Bu aşamada, rahim ağzı genişleyip incelir. Rahim kasılmaları sık ve güçlü hale gelerek rahim ağzının açılmasına ve incelmesine neden olur. Böylece rahimden doğum kanalına, yani vajinaya kadar bir yol açılır. Bu süreçte rahim kasılmaları güçlü ve düzenli olup doğum sürecinin başlamasını sağlar. Başlangıçta kasılmalar 10-20 dakikada bir gelir ve yaklaşık 15-20 saniye sürer. Zamanla kasılmalar sıklaşır ve şiddetleri artar; her 2-3 dakikada bir ortaya çıkar ve 60 saniye kadar sürebilir. Birinci aşamanın tepe noktası "geçiş" olarak adlandırılan kısa bir evredir. Bu evrede sancıların sıklığı ve gücü en üst düzeye çıkar ve rahim ağzı tamamen açılır. Geçiş evresi, doğumun en zorlu ancak önemli bir kısmıdır. Aşama 2: Bebeğin Doğumu Bebeğin dünyaya geldiği ikinci aşama, ilk doğumda yaklaşık 50 dakika, sonraki doğumlarda ise ortalama 20 dakika kadar sürer. Bu aşamada rahim kasılmaları güçlü bir şekilde devam etse de, anne karın kaslarını kullanarak doğal bir dürtüyle sıkma ve ıkınma hareketlerini gerçekleştirir. Gelen her sancıda bu hareketleri yaptıkça bebeği aşağıya ve dışarıya doğru iter. Aşama 3: Plasentanın Çıkarılması Üçüncü aşamada doğum tamamlanır. Son birkaç kasılma ve ıkınma hareketi, plasentanın rahim duvarından ayrılmasını sağlar ve 5-10 dakika içinde vücuttan atılır. Plasenta doğum sürecinin son aşaması olup, annenin rahminin temizlenmesine ve doğumun sonlanmasına yardımcı olur. Bebeğin Doğum Süreci ve Doğuma Uyumu Doğum Süreci Bebeğe Etkisi Oksijen Azalmasına Karşı Koruma Doğum süreci, bebeğin bedeni için büyük bir Artan stres hormonları, bebeğin beynine ve basınç ve stres yaratır. kalbine daha fazla kan gitmesini sağlar. Rahimdeki sert kasılmalar, bebeğin vücuduna Bu, bebeğin oksijen yetersizliğine karşı baskı yaparak plasenta ve göbek bağını dayanıklılığını artırır. sıkıştırır. Ciğerlerin Nefese Hazırlanması Bu sıkışmalar, bebeğin oksijen tedarikini geçici olarak azaltır. Stres hormonları, bebeğin ciğerlerini doğum sonrası nefes almaya hazırlamak için etkilidir. Bebeğin Doğuma Uyum Sağlama Mekanizmaları Zihinsel Uyanıklık ve Çevreyle Etkileşim Stres Hormonlarının Artışı Stres hormonları bebeğin zihinsel uyanıklığını Doğum esnasında bebeğin vücudu stres artırır. hormonları (kortizol gibi) salgılamayı artırır. Bu durum, bebeğin dünyaya hazır, çevresiyle Bu hormon artışı, doğuma uyum sağlamasında etkileşime açık bir şekilde doğmasını sağlar. bebeğe yardımcı olur. Yeni Doğan Bebeğin Dış Görünümü Genel Fiziksel Özellikler Yeni doğan bebeklerin boyu ortalama 50 cm, ağırlığı ise yaklaşık 3.5 kg'dır. Erkek bebekler kız bebeklere oranla genellikle biraz daha uzun ve ağırdır. Baş, vücuda göre büyük ve belirgindir; kısa ve bükülmüş bacaklara kıyasla orantısızdır. Görünümün Nedenleri ve Anlamı Büyük baş, iyi gelişmiş bir beyin içerir ve insan yavrularının öğrenmeye hızla başlamasını sağlar. Küçük vücut ve büyük baş kombinasyonu, insan bebeklerinin diğer memelilere kıyasla daha geç yürümeye başlamasıyla ilişkilidir. Sevimlilik Özellikleri Yeni doğan bebeklerin yüz yapıları, yetişkinlerde sevgi ve koruma isteği uyandıran bazı özelliklere sahiptir: Yuvarlak yüz, tombul yanaklar, geniş alın ve büyük gözler, bebeklerin sevimli olarak algılanmasını sağlar. Bu özellikler, yetişkinlerin bebekleri kucaklayıp sevme isteğini tetikler Yeni Doğan Bebeğin Fiziksel Durumunun Değerlendirilmesi: Apgar Ölçeği Apgar Ölçeği Nedir? Yeni doğmuş bir bebeğin rahim dışındaki hayata geçişte zorluk yaşayıp yaşamadığını hızlıca değerlendirmek için kullanılan bir ölçektir.Doktor ve hemşireler tarafından, doğumdan 1 dakika ve 5 dakika sonra uygulanır. Doğumdan ve bebeğin ebeveyni ile tanıştırılmasından hemen sonra yenidoğan tartılır, temizlenir ve acil ilgi gerektirilebilecek gelişimsel problem belirtileri değerlendirilir. Apgar ölçeği bebeğin cilt renginin görünümünü (Appearance), kalp atış hızı (Pulse), refleksif yanıt/yüz buruşturma (Grimace), kas tonusu (Activity) ve solunum yeterliğini (Respiration) değerlendirir. Her maddeye 0-1-2 puanlarından biri verilir; 7 ya da daha yüksek toplam puan, bebeğin iyi bir durumda olduğunun göstergesidir. 4-6 arasındaki bir puan bebeğin solunumunun düzenlenmesi ve diğer yaşamsal işaretler için yardıma ihtiyaç duyduğunu gösterir. 3 ve altındaysa bebek ciddi tehlike altında ve acil müdahaleye ihtiyacı vardır. Yeni Doğan Bebeklerde Duyusal Yetenekler Dokunma Gelişim için dokunmanın önemi. Yeni doğduklarında bebekler özellikle ağız çevresi, avuç içi ve ayak tabanlarına dokunmaya karşı duyarlılar. Acıya karşı da oldukça duyarlılar. Tat ve Farklı tatlara farklı tepkiler. Koku Memelilerin birçoğunda koku duyusunun anne ve bebeğin birbirlerini tanımasına yardım ettiği.. Bebeklerin de bir süre sonra annelerini kokusundan ayırt ettiği görülmüştür. İşitme Doğumdan hemen sonraki dönemlerde bebeklerin gürültü gibi karmaşık sesleri basit seslere tercih ettikleri… Zamanla seslere farklı tepkiler başlar, insan konuşmasını daha uzun ve dikkatli dinlemeye başlarlar. (Peki bu neye hizmet eder?) Sese tepki göstermek bebeğin çevresini keşfetmesine yardımcı olur. Görme Yeni doğmuş bir bebeğin en az gelişmiş duyusudur. Gözdeki ve beyindeki görme ile ilgili yapılar doğum sonrasında da gelişmeye devam eder. Görme keskinliği ya da ayırt etme hassasiyeti kısıtlıdır. Erken doğan bebekler (premature bebekler) Erken Doğan Bebekler Gebeliğin normal süresini tamamlamadan 3 hafta veya daha fazla süre öncesinde doğan bebeklerdir. Bir başka deyişle gebeliğin 37. haftasını tamamlamadan doğan bebeklerdir. Düşük Doğum Ağırlıklı Doğan Bebekler Düşük Doğum Ağırlıklı Doğan Bebekler Gebeliğin süresi dikkate alındığında beklenen kilonun altında ağırlığa sahip olanlardır. Bazı düşük kilolu bebekler, normal hamilelik süresi sonrasında doğmuşlardır. Bazıları ise normal hamilelik süresi tamamlanmadan önce düşük kilolu olarak doğmuşlardır. Doğum ağırlığı 2.5 kg’ın altında olan bebekler doğum ağırlığı düşük bebekler, Doğum ağırlığı 1.6 kg’ın altında olan bebekler doğum ağırlığı çok düşük olan bebekler, Doğum ağırlığı 900 gr altında olan bebekler doğum ağırlığı aşırı düşük olan bebeklerdir. Erken Doğan Bebekler ve Ebeveynleri Erken doğan bebeğin görünümü ve genelde tepkisiz oluşu, ebeveynlerin bakım sürecinde daha az duyarlı olmaya itebilir. Zamanında doğan bebeklerle kıyaslandıklarında, erken doğan bebeklere özellikle sağlık sorunu çok olanlara- daha az sıklıkla dokunulur; onlarla daha az konuşulur ve bu bebeklerle daha az sıklıkla konuşulur. Bu bebeklerin ebeveynleri bebekten yanıt alabilmek için bebeği dürtebilir, sarsabilir ya da yüksek sesle konuşabilir. Buna dikkat etmek gerekir. Erken Doğan Bebeğe Ve Ebeveynıne Yönelik Müdahaleler Bebekler için Özel Uyarım: anne karnını hatırlatan ortamlar yaratmak, hafifçe sallamak, annenin kalp atışını ya da sesini dinletmek, düzenli aralıklarla bebeğe dokunmak, hafif masajlar uygulamak, kanguru bakımı gibi uyarımlar. Anne Babaların Bakım Becerilerine Yönelik Eğitilmesi Anne babanın bebeğin gereksinimlerini anlayabilmesi ve bunlara cevap vermelerini öğretmenin büyük katkılar sağladığı bulunmuştur. Eğitimler sonucu, bebek-ebeveyn etkileşimi zenginleştiği, bebeğin ağlamalarının azaldığı, uykusunun daha düzenli hale geldiği görülmüştür. Yine iki yaşa geldiklerinde daha hızlı bir dil gelişimi sergiledikleri; orta çocukluğa kadar da zihinsel testlerde zamanında doğan çocuklarla eşit performans gösterdikleri bulunmuştur. Bebeklikte Fiziksel Gelişim Fiziksel Gelişim Bebeğin yaşamının ilk iki yılındaki fiziksel gelişimi oldukça kapsamlıdır. Vücut, beyin, motor ve algısal gelişimin çok hızlı olduğu bir örüntü vardır. Yeni doğmuş bebeklerin başları, bedenlerinin diğer kısımlarına oranla daha büyüktür. Boyunlarında ise çok az güç vardır ve başlarını tutamazlar. Doğduklarında bazı reflekslere sahip olarak doğarlar. 12 ay içerisinde, bebekler herhangi bir yere oturabilir, ayakta durabilir, eğilebilir, tırmanabilir ve genellikle yürüyebilir hale gelirler. İkinci yıl boyunca, büyüme yavaşlar; fakat koşma ve tırmanma gibi faaliyetlerde ilerleme hızlıdır. BÜYÜME ÖRÜNTÜLERİ Doğum öncesi gelişim ve erken bebeklik boyunca, tüm vücudun büyük bir oranını baş kısmı oluşturur. Sefalokaudal örüntü,(baştan ayağa) en erken büyümenin daima en tepede –başta- olduğu aşamadır. “Sefalokaudal” terimi Embriyo ve bebekte bedenin üst kısmında (yani baş ve beyin) başlayan, alt kısımlarda (kollar, gövde, bacaklar, vb.) daha sonra gerçekleşen gelişimi ifade etmede kullanılır. Bu dönemde, fiziki büyüme ve özelliklerin farklılaşması yukarıdan aşağıya doğru aşama aşama ilerler. Aynı örüntü baş alanında da olur. Başın gözler ve beyin gibi üst kısımları, çene gibi aşağı kısımlardan daha hızlı büyür. BÜYÜME ÖRÜNTÜLERİ Motor gelişim de yine genellikle sefalokaudal ilkesine göre ilerler. Örneğin, bebekler gövdelerini kontrol edemeden önce nesneleri görürler. Büyüme, aynı zamanda “proksimodistal örüntüyü” (yakından uzağa) de izler. Bu aşamada büyüme, vücudun merkezinden başlayıp uçlara doğru, dışarı doğru ilerler. Örneğin, bebekler ellerini ve parmaklarını kontrol edemeden önce gövde kaslarını ve kollarını kontrol eder; parmak kontrolü yeterince gelişmeden önce ellerinin bütününü kullanır. UZUNLUK VE AĞIRLIK Hayatın ilk birkaç gününde, bebeklerin çoğu vücut ağırlığının %5 ile %7 arasında bir oranını, emerek, yutarak ve sindirerek beslenmeye alışmadan önce kaybederler. Birinci ayın herhaftasında ise bebek ortalama 140-170 gr arasında kilo alarak hızlı bir şekilde büyürler. Benzer olarak, ilk beş ayın sonunda bebeğin doğum esnasındaki kilosu ikiye katlanmış olmalıdır, yani bebek yaklaşık olarak 7 kg ulaşmış olur. Birinci yaşın sonunda üçe katlamış olur, 10 kg ve 2 yaşına girdiğinde ise ise dörde katlanarak yaklaşık 13 kg'e ulaşır. İlk yılın sonunda, doğumdaki boydan yaklaşık olarak yüzde 50 oranında artarak boyu ortalama 81 cm'ye ulaşır. İkinci yılda ise yüzde 75 oranında artar (91 cm). Bebeklerin görünüşündeki en belirgin değişikliklerden biri, yaklaşık altı aylık olduklarında aldıkları yuvarlak, tombul şekildir. Erken dönemde, "bebek yağı" oranın bu kadar yükselmesi, özellikle 9. ayda zirve seviyeye ulaşması, bebeklerin sabit bir vücut ısısına sahip olmasına yardım etmektedir. İkinci yılda, yürüme çağındaki çocuklar zayıflar; bu durum orta çocukluğa kadar (8- 11 yaş arası) devam eder. Bunun tersine, kas dokusu bebeklik döneminde çok yavaş bir şekilde gelişir ve ergenlik dönemine kadar zirve yapmaz. Bebekler kaslı değildirler, güçleri ve fiziksel koordinasyonları sınırlıdır. KAFATASININ GELİŞİMİ Doğumdan iki yaşına kadar çocuğun baş çevresi rutin olarak çocuk hekimleri tarafından ölçülür. Bu dönemde kafatası gelişimi beynin hızlı büyümesine bağlı olarak hızlı büyür. Doğumda, kafatasındaki kemikler bıngıldak (fontanel) denilen altı boşluğa ya da “yumuşak noktalara” bölünmüştür. Bu boşluklar bebeğin başının annenin dar olan doğum kanalından geçmesine yardımcı olur. Ön fontanel olarak adlandırılan bebeğin kafatası üst kısmında bulunan ve yaklaşık olarak 2.5 cm'den biraz daha büyük olan boşluk kolaylıkla hissedilebilir durumdadır. Bu boşluk, zamanla küçülür ve yaşamın ikinci yılında kapanır. Diğerleri ön bıngıldaktan daha küçüktür ve daha kısa zamanda kapanır. Kafatası kemikleri bir diğeriyle birleştikçe, birleşme yerleri (suturları) oluştururlar. Bunlar beynin büyümesiyle ihtiyaç duyulan kafatası genişlemesini g

Use Quizgecko on...
Browser
Browser