Tıbbi Mikrobiyoloji 3 Virüs Türleri PDF

Summary

Bu sunum, tıbbi mikrobiyoloji alanında 3 farklı virüs türünü ele almaktadır. Bilgiler, virüs aileleri, zarf yapısı, kapsül şekilleri ve örnek virüsler gibi konuları kapsamaktadır.

Full Transcript

VİRÜSLER III Tıbbi Önem Taşıyan RNA virüsleri Virüs Ailesi Zarf Kapsit Örnek Yapısı Picornavirüs - İkosahedral Rhinovirüs (Soğuk algınlığına neden olur: Nezle virüsü gibi),...

VİRÜSLER III Tıbbi Önem Taşıyan RNA virüsleri Virüs Ailesi Zarf Kapsit Örnek Yapısı Picornavirüs - İkosahedral Rhinovirüs (Soğuk algınlığına neden olur: Nezle virüsü gibi), Hepati A virüsü, Poliovirüs (Artık görülmüyor) Hepevirüs - İkosahedral Hepatit E virüsü Retrovirüs + İkosahedral HIV virüsü Calicivirüs - İkosahedral Norovirüs Reovirüs - İkosahedral Rotavirüs Flavivirüs + İkosahedral Hepatit C virüsü, Sarı humma virüsü Togavirüs + İkosahedral Rubella (Kızamıkçık virüsü) Orthomyxovir + Heliks Influenza (Grip) virüsü üs Tıbbi Önem Taşıyan RNA virüsleri Virüs Ailesi Zarf Kapsit Örnek Yapısı Paramyxovirüs + Heliks Measles (Kızamık) virüsü, Mumps (Kabakulak) virüsü Rhabdovirüs + Heliks Rabies (Kuduz) virüsü Coronavirus + Heliks Korona virüsü Filovirüs + Heliks Ebola virüsü Arenavirüs + Heliks Lenfositik koriomenenjit virüsü Bunyavirüs + Heliks California ensefalit virüsü Deltavirüs + ? Hepatit D (delta) virüsü RNA Virüsleri Hepatit A Virüsü (HAV) Aşı ile önlenebilen bir karaciğer enfeksiyonuna neden olabilir Enfeksiyonu geçiren kişiler hastalığın ortaya çıkışından 2 hafta öncesi ile 2 hafta sonrası arasında virüs bulaştırır HAV’nin Genel Özellikleri: Picornoviridae ailesinden zarfsız, ikosahedral kapsitli ve tek zincirli RNA virüsüdür Gelişmekte olan ülkelerde, çoğu kişi çocukluk yaş grubunda enfekte olup, bu kişilerin hastalık tabloları hafif seyirlidir ya da asemptomatiktir Yaş ilerledikçe ortaya çıkan klinik tablo daha ağırdır Ülkemizde 30 yaş üstü toplulukta HAV seropozitifliği %95’dir Genellikle fekal-oral yolla ve insandan insana yakın yolla bulaşabilir Kan ve kan bileşeni ile nadiren bulaşır Yayılma kontamine su, kanalizasyon atıklarının içme sularına karışması ile olabilmektedir Patogenez ve Klinik Tablo: Genellikle ağız yoluyla alınan virüs intestinal yol ile dolaşıma karışır Yaklaşık 14 gün sonra klinik tablo ortaya yıkar (2 aya kadar sürebilir) Çocuklarda asemptomatik seyredebilir ya da ateş yüksekliği, bulantı, kusma, karın ağrısı yapabilir Patogenez ve Klinik Tablo Erişkinlerde klinik bulgular daha ağır olmak üzere idrar renginde koyulaşma, göz aklarında sararma, açık renk gaita, ciltte kaşıntı, yağlı yiyeceklere tahammülsüzlük tarzında ortaya çıkar Nadiren %0,1 oranında fulminan hepatit görülür ve %80 ölümcül seyreder Laboratuvar Tanısı Hastaların karaciğer enzimlerinde yükselme, kan ve idrar bilirubin değerlerinde yükselme tespit edildiğinde akla gelmelidir Kesin tanı anti-HAV IgM antikorlarının gösterilmesi ile olur Anti-HAV IgM antikorları 4-6. ayda kaybolur Tek başına anti-HAV IgG pozitifliği hastalığın geçirildiğinin göstergesidir Korunma Akut enfeksiyon için uygun bir tedavi olmamakla birlikte karaciğer koruyucu diyet, sıvı replasmanı ve istirahat tedavinin ana unsurlarını oluşturur Korunma önlemi olarak, kontamine olma olasılığı yüksek su ve gıdalar ile pişmemiş deniz kabuklularının tüketiminden kaçınılması, doğru el yıkama alışkanlığının kazanılması ve içme sularının klorlanması yeterlidir Korunma İnkübasyon periyodu öncesi veya erken dönemde (bulaş sonrası iki hafta) immünglobulin uygulaması hastalığın ortaya çıkmasını %90 oranında engeller Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), bütün çocuklara ve enfeksiyon için riskli erişkinlere endemik bölgelere seyahat öncesi HAV aşısı uygulanmasını önermektedir Hepatit C Virüsü (HCV) Transfüzyonla bulaşan hepatitlerin en önemli etkenlerinden birisidir Hepatit C enfeksiyonlu vakaların yaklaşık olarak %85'i kronikleşir Siroz ve karaciğer kanseri gelişme riski oldukça yüksektir HCV’nin Genel Özellikleri Hepatit C Virüsü Flaviviridae ailesine ait zarflı, tek zincirli bir RNA virüsüdür Glikoprotein yapısının tam anlamıyla bilinmemesi, aşırı antijenik çeşitliliğe sahip olması ve mutasyon geçirmesi nedeniyle aşı geliştirilmesi çok zordur HCV’nin Genel Özellikleri İntravenöz ilaç kullanıp HIV ile enfekte olan hastaların %90’ı HCV ile enfektedir Özelikle, İtalya, İspanya ve Mısır’da sık rastlanmaktadır Ülkemizde ise, anti-HCV pozitifliği %1 civarındadır HCV bulaşı hemen hemen her zaman kan yolu ile olmaktadır Cinsel temas ve anneden bebeğe geçiş de olası bulaş nedenleri arasındadır Ülkemizde, özelikle diyaliz hastaları ve yoğun kan bileşeni alan hastalarda yüksek oranda HCV enfeksiyonu tespit edilir İntravenöz uyuşturucu kullanımı, dövme ve piercing uygulamaları ile de HCV bulaşabilir Patogenez ve Klinik Tablo Karaciğer hasarı oluş mekanizması tam olarak bilinmemekle birlikte HCV’nin hepatosit içinde kalabilme becerisi ve konak hücre ölümünü engellemesi persistan enfeksiyonu kolaylaştırır Akut HCV Enfeksiyon Klinik Tablosu İnkübasyon süresi 6-8 haftadır Çoğu kez asemptomatik, sarılık tablosu olmadan (anikterik) geçirilir Rutin biyokimyasal testlerde AST ve ALT enzim düzeylerinin yüksek olması ile tesadüfen saptanabilir Akut HCV Enfeksiyon Tablosu Akut HCV enfeksiyonu geçiren hastaların %15’i tamamen iyileşir, %15’i hızlı başlangıçlı siroz tablosu ile karşı karşıyadır Vakaların %70’i ise kronikleşir Kronik HCV Enfeksiyon Tablosu Kronikleşen vakaların %25’inde hafif karaciğer hasarı olur Ciddi ilerleme göstermeyen bu vakalar asemptomatik HCV taşıyıcısı olarak tanımlanır Kronikleşen olguların %50’sinde transaminazların yüksek ve HCV RNA’nın pozitif olduğu kronik hepatit tablosu ortaya çıkar Kronikleşen olgular, karaciger yetmezliği, siroz, hepatosellüler karsinoma riski Laboratuvar Tanısı HCV enfeksiyonunun başlangıç tanısı anamnez, klinik semptomlar ve kanda karaciğer enzimlerinin yüksekliği ile tespiti yapılabilir Enzim bağlı immüno sorbent assay (ELISA) testi ile anti-HCV antikorların saptanması, HCV RNA PCR testi ve karaciğer biyopsisi hastalığın seyrinin öngörülmesine ve kesin tanısının konulmasına olanak sağlar Korunma Akut enfeksiyon için uygun bir tedavi olmamakla birlikte karaciğer koruyucu diyet, sıvı replasman ve istirahat tedavinin ana unsurlarını oluşturur Kronik HCV için birtakım oral antiviral ilaçlar kullanılmaktadır Günümüzde HCV’den korunma amaçlı aşı ve immünglobulin yoktur Evrensel korunma önlemi temelinde kan ve vücut sıvıları ile bulaşı sınırlandırmak şarttır Bu amaçla, kan ve vücut sıvıları ile uğraşıldığında eldiven takılması zaruri olup ayrıca koruyucu gözlük (göze temas riski var ise) takılabilir İğne ve kesici aletler için özel dikkat sarf edilmelidir Hepatit E Virüsü (HEV) Kan ve kan bileşenleri ile bulaşması hakkında net bilgi yoktur HEV’nin Genel Özellikleri: Hepevirüs ailesinden bir RNA virüsüdür Ülkemizde HEV seropozitifliği %3-17 arasında değişmektedir HAV’da olduğu gibi primer olarak fekal- oral yolla bulaşır Yayılma kontamine su, kanalizasyon atıklarının içme sularına karışması ile olmaktadır Patogenez ve Klinik Tablo Genellikle ağız yoluyla alınan virüs intestinal yol ile dolaşıma karışır Hepatit A’dan farklı olarak inkübasyon süresi 45 güne kadar uzayabilir HEV, HAV’a benzer bir klinik tablo yapmakla birlikte gebeliğin 6. ayından sonra gelişen HEV enfeksiyonu ağır seyreder ve mortalitesi %20’lere ulaşır Patogenez ve Klinik Tablo HEV enfeksiyonu, asemptomatik olabilir ya da ateş yüksekliği, bulantı, kusma, karın ağrısı, idrar renginde koyulaşma, göz aklarında sararma, gaitada açık renk, ciltte kaşıntı, yağlı yiyeceklere tahammülsüzlük gibi klinik bulgu ve semptomlar ortaya çıkabilir Laboratuvar Tanısı Hastalarda karaciğer enzimlerinde, kan ve idrar bilirubin değerlerinde yükselme görülebilir Kesin tanı, anti-HEV IgM ve anti-HEV IgG antikorların gösterilmesi ile olur Anti-HEV IgM kısa sürede kaybolur, anti- HEV IgG pozitifliği uzun sürer Dışkı örneklerinden HEV RNA PCR testi yapılabilir Korunma Akut enfeksiyon için uygun bir tedavi olmamakla birlikte karaciğer koruyucu diyet, sıvı replasmanı ve istirahat tedavinin ana unsurlarını oluşturur Korunma önlemleri içinde kontamine olma olasılığı yüksek su ve gıdaların, pişmemiş deniz kabuklularının tüketiminden kaçınılması, doğru el yıkama alışkanlığının kazandırılması ve içme sularının klorlanması vardır HEV aşı geliştirme çabaları devam etmektedir Korona virüsü (Coronavirüs) (Coronaviridae Ailesi) Koronavirüsler, elektron mikroskobu ile görüntülendiğinde virionların güneş tacı (korona) benzeri (yüzey çıkıntıları) görüntüsü nedeniyle bu adı almışlardır Koronavirüsler, soğuk algınlığının en sık ikinci etkenidirler (ilk sırada Rhinovirüsler vardır) Koronavirüsler zarflı virüsler olup, en uzun genoma sahip tek zincirli RNA içerirler Zarfın yüzeyindeki glikoproteinler, virüsün etrafında halo (korona) olarak görünen dikene benzer şekilli çıkıntılardır. 2002’de Güney Çin’deki Guangdong eyaletinde ağır akut solunum yetmezliği sendromu (“severe acute respiratory syndrome”, SARS) salgını başlamış, Hong Kong’a ve sonrasında tüm dünyaya yayılmıştır. Hastalığa bir Koronavirüsün (SARS-COV) yol açtığı gösterilmiştir. Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS) ise yine Koronavirüslerin neden olduğu bir enfeksiyondur. Gönüllü insanların solunum yollarına inoküle edilen Koronavirüslerin epitel hücrelerini enfekte ettiği bulunmuştur. Enfeksiyon üst solunum yollarında sınırlı kalır çünkü viral üreme için optimum ısı 33°C ila 35°C arasındadır Virüs, genel olarak aerosol ve büyük damlacıklarla (ör: hapşırma) ile yayılmaktadır. Çoğu insan Koronavirüsü, Rhinovirüslerin neden olduğu soğuk algınlığına benzeyen üst solunum yolu enfeksiyonuna yol açar, ancak inkübasyon süresi daha uzundur (ortalama 3 gün) Enfeksiyon, astım ve bronşit gibi önceden var olan bir kronik akciğer hastalığının alevlenmesine yol açabilir ve nadir olarak pnömoni yapabilir SARS-CoV-2 ise Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve tüm dünyayı etkisine alan, kas ve eklem ağrısı, koku ve tat alma duyusunda kayıp, öksürük, yüksek ateş, boğaz ağrısı gibi bir çok belirtilere neden olan bir hastalık olarak yine Koronavirüs ailesinin neden olduğu bir enfeksiyondur. Virüsün dış yüzeyinde bulunan Spike proteini (diken benzeri bir protein), virüsün konak hücreye tutunmasını sağlayan özel bağlanma bölgesi içerir. Virüs akciğerler, böbrek, kalp, beyin gibi organları etkileyebilmektedir. Real-time reverse transcription PCR (RT- PCR): Gerçek zamanlı revers (ters) transkripsiyon PZR yöntemiyle virüs moleküler olarak tespit edilebilmektedir. Buna ek olarak güvenilirlikleri daha düşük olan hızlı tanı yöntemleri de geliştirilmiştir. İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü (Human Immunodeficiency Virus - HIV) (Retroviridae Ailesi) HIV kazanılmış immün yetmezlik sendromu (AIDS) olarak bilinen hastalığa neden olan bir virüstür. Dünya genelinde hastalık nedeni olan insan Lentivirüslerin (Retroviridae içinde yer alan bir cins) büyük çoğunluğu HIV-1’dir HIV'in iki tipi HIV-1 ve HIV-2 benzer ise de farklı patojenik potansiyelleri ve coğrafi yayılımları vardır. HIV-1, daha virülan ve coğrafik olarak daha geniş yayılım göstermekte iken HIV-2 ise o kadar virülan değildir ve özellikle Batı Afrika’ya yerleşmiş bulunmaktadır. AIDS hastalarında tipik olarak kan örneklerinde CD4+ T lenfositlerde selektif azalma ve bu azalmanın öncülük ettiği immün sistem yetmezliği görülür HIV’in Genel Özellikleri HIV-1 ve HIV- 2 Retroviridae familyası Lentivirüs cinsinin üyeleridir HIV çift tabakalı lipit zarf ile çevrili silindirik bir merkeze sahiptir HlV-1 şempanzelerden geçen zoonotik bir enfeksiyon olup HIV-2’nin kaynağı ise Batı Afrika’da bulunan sooty mangabey maymunlarıdır HIV en sık CD4+ lenfositleri ve monosit- makrofaj serisinden hücreleri enfekte eder. HIV virüsü CD4+ lenfositlerin içine girer Virüs hücre içinde ters transkriptaz enzimi ile tek iplikli RNA’sını doğrusal çift sarmallı DNA’ya çevirir Bu viral DNA konakçı hücre DNA’sına entegre olarak kronik enfeksiyona neden olur AIDS yaygınlığı farklı topluluklara ve coğrafi bölgelere göre önemli ölçüde değişkenlik gösterir Coğrafik olarak bakıldığında ise Sahra-altı Afrika en çok etkilenen bölgedir Bu bölgede yer alan ülkeler dünya nüfusunun sadece %2’sini oluşturur HIV-1 olguların %30’unu teşkil ederler HIV enfeksiyonu, virüslü bir partner ile korunmasız cinsel ilişki, kontamine kan veya kan ürünlerinin enjeksiyon veya transfüzyonu, infertilite tedavisi uygulamaları, deri grefti ve organ nakli, daha önce enfekte bir kişi tarafından kullanılmış olan steril olmayan enjeksiyon ekipmanlarının paylaşımı, anneden bebeğe iletim (gebelik sırasında, doğumda veya emzirme) yolları ile bulaşabilir HIV ile enfekte kanın sağlam deriye teması durumunda HIV bulaşma riskinin olmadığı Patojenite-Klinik Önem HlV’e maruz kalmayı izleyen günler-haftalar içinde çoğu enfekte bireyde primer HIV enfeksiyonu (akut viral sendrom) olarak tanımlanan ve genellikle akut grip benzeri belirtilerin görüldüğü bir hastalık tablosu oluşur En sık görülen semptomlar ateş, makülopapüler döküntü, ağız ülserleri, lenfadenopati, artralji, farenjit, halsizlik, kilo kaybı, aseptik menenjit ve kas ağrısıdır Akut HIV enfeksiyonu sırasında, genellikle yüksek plazma viremisi ve CD4+ T hücrelerde belirgin bir azalma vardır Bu azalmanın ana nedeni sitotoksik CD8+ hücrelerin de yer aldığı konak immün yanıtının enfekte CD4+ T hücreleri yıkıma uğratmasıdır Akut enfeksiyondan sonra, viral replikasyon ve konak immün cevabıyla denge kurulur Enfekte bireylerin çoğunda klinik belirtilerin uzun yıllar boyunca görülmediği latentlik dönemi başlar Bu süreçte virüs çoğalması ve CD4+ T hücrelerde yavaş da olsa süreklilik gösteren kademeli bir azalma vardır Semptomatik hastalığın erken belirtileri egzama, HPV lezyonları, oral ve vajinal kandidiyazis, tekrarlayan solunum sistemi enfeksiyonları, gece terlemeleri, kilo kaybı ve lenfadenopati gibi spesifik olmayan genel belirtilerdir Hastalık ilerledikçe ve CD4+ hücre sayısı

Use Quizgecko on...
Browser
Browser