Klinik Biyokimya 2. Hafta Ders Notları PDF
Document Details
Tags
Summary
Bu belge, klinik biyokimya ders notlarına ait 2. hafta içeriğini özetliyor. Numune toplama teknikleri, biyokimya laboratuvarında kullanılan analiz yöntemleri ve testler hakkında bilgi veriyor.
Full Transcript
Klinik biyokimyada numunelerin toplanması ve rutin biyokimyada yapılan testler Klinik Biyokimya laboratuvarlarında hastadan alınan biyolojik materyaller üzerinde; Hastalıkların tanısı, Hastalığın şiddetinin belirlenmesi, Hastalığın sağaltımının izlenmesi, Bulgu vermeyen bir hastal...
Klinik biyokimyada numunelerin toplanması ve rutin biyokimyada yapılan testler Klinik Biyokimya laboratuvarlarında hastadan alınan biyolojik materyaller üzerinde; Hastalıkların tanısı, Hastalığın şiddetinin belirlenmesi, Hastalığın sağaltımının izlenmesi, Bulgu vermeyen bir hastalığın ortaya çıkarılması amacıyla laboratuvar analizleri yapılır. Klinik laboratuvarlarda iki analiz yöntemi Klinik laboratuvarlarda iki analiz yöntemi vardır; 1. Kalitatif (nitel) analizler: Tanımlama testleridir; sonuçları var-yok veya pozitif-negatif olarak ifade edilir. 2. Kantitatif (nicel) analizler: Miktar veya aktivite belirleme analizleridir. Sonuçlar, miktar ile belirtilen bir sayı birimi ile ya da aktivite büyüklüğünü gösteren birimle ifade edilir. Doktor istemi İstem formunun doldurulması Örneğin alınması Transfer Kayıt ve Kabul İSTEM FORMU Þ Adı-Soyadı Þ Hastane Numarası Þ Tarih ve Saat Þ Yaş ve Cinsiyet Þ İstemi Yapan (imza) Þ Klinik Bilgi Þ İlaç ve Girişimler Þ Numunenin cinsi Numune Çeşitleri Serum Amniyotik sıvı Plazma Plevral/ Tam kan perikardiyal sıvı İdrar Tükürük Feçes BOS (Beyin omurilik sıvısı) Sinoviyal (eklemler arası) sıvı Biyolojik Sıvılar Kan, idrar Beyin-omurilik sıvısı (BOS, serebrospinal sıvı), Amniyon sıvısı (amniyon kesesi içindeki sıvı), Plevra sıvısı (göğüs zarı içi sıvı), Periton sıvısı (karın boşluğu sıvısı), Perikard sıvısı (kalp zarı içi sıvısı), Sinoviyal sıvı (eklem sıvısı ) Mide özsuyu, ter, tükürük Kanın yapısı ve fonksiyonları, kan örneklerinin toplanması Kan, atardamar, toplardamar ve kılcal damarlardan oluşan damar ağının içinde dolaşan; akıcı plazma ve hücrelerden meydana gelmiş kırmızı renkli hayati bir sıvıdır. Kolloit bir madde olup homojen görünse bile, heterojen bir karışımdır. Her bedende 3.1 ile 5.2 litre arası kan bulunur. Bu miktar ortalama vücut ağırlığının %7-8'ini kadardır. Kanın sıvı yarısıdan biraz daha fazlası plazmadan oluşur. Diğer kısmı ise kanın içinde çeşitli görevler üstlenmiş olan hücreler veya moleküllerdir. Kandaki hücreler, vücuttaki kan miktarının yarısını yakınını oluşturmalarına rağmen, yan yana dizildikleri takdirde 96.500 km'lik bir çizgi oluşturabilecek kadar fazladırlar. Bu, dünyanın çevresini iki kez dolaşmaya yeterli bir uzunluktur. KAN Kapalı bir kanallar sistemi 1. plazma %55-60 içinde dolaşan bir doku (kanın sıvı kısmı) 2. şekilli elemanlar Kan pH’ı ortalama 7,4 kan dansitesi 1,035-1,075 g/cm3 arasındadır. Eritrositler Lökositler Trombositler Kanın görevleri 1. Kan, besin maddelerini veya bunların sindirim ürünlerini bağırsaklardan ve karaciğerden dokulara; dokulardan da karaciğere veya bir başka dokuya taşır. 2. Kan, akciğerler ile dokular arasında solunum gazlarının alışverişini ve taşınmasını sağlar. 3. Kan, metabolizmanın üre ve ürik asit gibi artık ürünlerini atılmak üzere böbreklere, deriye, bağırsaklara ve karaciğere taşır. 4. Kan, etkileriyle organların fonksiyonlarını uyaran enzim, hormon, vitamin gibi maddeleri dokular arasında taşır. 5. Kan, içerdiği lökosit, antikor ve antitoksinlerle organizmayı mikroorganizmalara karşı korur. 6. Kan, vücudun elektrolit, su ve asit-baz dengesini düzenler. 7. Kan, vücut sıcaklığının bütün vücutta eşit olarak Kan örnekleri Kan, şekilli elemanlar ve plazmadan oluşur. Kan analizleri yapılırken, Tam kan (total kan), Plazma, Serum kullanılır. TAM KAN (TOTAL KAN) Serum veya plazması ayrılmamış kandır. Kan grubu TAYİNİ Glukoz-6-fosfat dehidrojenaz için gereklidir. (Favizm) Plazma Kan, (pıhtılaşmayı önleyici) antikoagulanlı tüpe alınacak olursa, şekilli elemanlar (eritrosit, lökosit, trombosit) dibe çöker, üstte kalan kısım plazma olarak adlandırılır. Damarlarda dolaşan kanın sıvı kısmıdır. Fibrinojen ve diğer pıhtılaşma faktörlerini içerir. Antikoagulanlı tüpe alınmış kan Santrifüj sonrası elde edilen plazma Plazmada; Homosistein (Akut miyokard enfarktüsü (AMI), ateroskleroz, diabette artar, B12 ve folik asit eksikliğinde de artar, çünkü bu vitaminler yoksa metiyonine çevrilmez) Parsiyel tromboplastin zamanı (PTT) Protrombin (PT) Fibrinojen Bazı hormonlar FDP (fibrin yıkım ürünleri) gibi testler çalışılır SERUM Antikoagulan kullanmadan kan alınacak olursa kan pıhtılaşır. Üstte kalan berrak kısım serumdur. Serumun plazmadan farkı, plazmadaki fibrinojenin serumda fibrin halinde çökmüş olmasıdır. Pıhtılaşma faktörleri içermez Şekilli eleman (eritrosit, lökosit, trombosit) içermez. Antikoagulansız tüpe alınır. Serumda Rutin biyokimya testlerinin çoğu Hormon testlerinin çoğu İmmunolojik testlerin çoğu (IgE; Alerji için) Hepatit testleri (HBS; Hepatit B, HCV; C virusu) Serolojik testler (romatizma testleri; (ASO, CRP,RF), belsoğukluğu; frengi (VDRL), brucella (malta humması) Element tayini (Ca, K, Na) Tümör markerleri gibi testler çalışılır. Antikogul anlar Vücutta kan dolaşımı esnasında çeşitli maddeler pıhtılaşmayı önleyebilir. Bunlardan biri karaciğer tarafından üretilen heparin’dir. Heparinin çokluğu, K vitamini eksikliği ve bazı karaciğer hastalıkları pıhtılaşmayı geciktiren nedenlerdendir. Bu gibi durumlarda, bedende nokta halinde kanamalar görülür. Laboratuvarlarda plazma elde etmek için kanın pıhtılaşmasını önlemek gerekir. Antikoagulanlar, kanın pıhtılaşmasını önleyen kimyasal maddelerdir Heparin Spesifik olarak pıhtılaşma faktörleri IX ve XI’i bağlar ve antitrombin III ile etkileşir. Oluşan bu kompleks trombini inaktive ederek kanın pıhtılaşmasını önler. Heparinli kan, elektrolit tayini için kullanılabilir. Ticari şekli lityum heparin tarzındadır. Enjektörün içyüzünün heparinle ıslatılması veya 10 ml kan için 1-2 damla kullanılması yeterlidir. EDTA (Etilendiamintetraasetikasit) Kalsiyumu bağlayarak kanın pıhtılaşmasını önler. Bu yüzden EDTA’lı kanda Ca+2 tayini yapılamaz. EDTA, ya Na ya da K tuzu şeklinde bulunur. Çoğunlukla dipotasyum tuzu kullanılır (K2 EDTA). Dolayısıyla EDTA’lı kanda Na, K, tayinleri ve ALP (alkalen fosfataz) enzimi inhibe etmesi nedeniyle ALP tayini yapılamaz. Trombosit ve lökosit ile ilgili çalışmalarda en fazla tercih edilen antikoagülandır. 1 ml kan için 1 mg kullanılır. Sodyum flüorür Kalsiyumu bağlayarak kanın pıhtılaşmasını önler. 1 ml kan için 10 mg sodyum flüorür gerekir. Kanda glikolizin önlenmesi için kullanılır. İyodoasetat Gliseraldahit 3 fosfat inhibitörüdür. Kan glukozu için koruyucudur. Sodyum sitrat Kalsiyumu bağlayarak kanın pıhtılaşmasını önler. % 3.8 disodyum sitrat izotonik bir solüsyondur. Sedim (ESR) için, bir kısım sitrata 4 kısım kan ilave edilir (0.4 ml sodyum sitrata 1.6 ml kan). Protrombin zamanı, fibrinojen gibi koagulasyon testlerinde 1/10 oranında kullanılır tayini için kullanılır. Oksalat Ya potasyum oksalat tarzında ya da potasyum oksalat-amonyum oksalat karışımı tarzında kullanılır. Kalsiyumu bağlayarak kanın pıhtılaşmasını önler Hemoglobin, hematokrit tayini, eritrosit, trombosit ve lökosit sayımları, PTT tayini ve periferik yayma yapılabilir. Biyokimyada Ca, üre ve amonyak tayinin dışındaki diğer analizlerde de kullanılabilir. Antikoagulanlar Antikoagulan Etki ve özellik Heparin Protrombinin trombine, dolayısıyla fibrinojenin fibrine dönüşümünü önler EDTA (etilendiamintetraasetik Kalsiyum bağlar. Hemogram için asit) alınan örneklerde... Sodyum florür Kan glukozu için koruyucudur Sitrat (Na) Kalsiyum bağlar. Oksalat(Na/K) Kalsiyum bağlar. İyodoasetat (Na) Kan glukozu için koruyucudur VAKUMLU KAN ALMA TÜPLERİ Katkı maddesi içerip içermemesi; İçerdiği katkı maddesi Antikoagülan Koruyucu Hacim (alınacak kan miktarı) gibi farklı özelliklere sahip olan vakumlu tüpler, kapak rengine göre, birbirinden ayrılırlar. Mor Kapaklı Tüpler Hematoloji laboratuvarı için alınan örneklerin çoğunluğu bu tüplere alınır. Bu tüplerin içerdiği öncelikli antikoagülan Etilendiamintetra-asetat (EDTA)’dır. EDTA, kalsiyum iyonunu bağlayarak kanın pıhtılaşmasına engel olur. Hemogram, Lökositlerin ayırımı, trombosit sayımı ve fonksiyonları gibi genel hematolojik çalışmalar için mor kapaklı tüpler kullanılır. HA1C (diyabet testi) Lökosit yayma preparatı için de EDTA’lı kan örneği kullanılır, EDTA, lökosit morfolojisinde bozulmaya neden olduğundan, kan alındıktan sonra yarım saat içerisinde yayma işlemi yapılmalıdır. Mavi Kapaklı Tüpler Hematoloji laboratuvarında özellikle koagülasyon testlerinin yapılmasında kullanılan ve antikoagülan olarak sodyum sitrat içeren diğer bir tüp çeşididir. Sodyum sitrat da EDTA gibi kalsiyum iyonunu bağlayarak kanın pıhtılaşmasına engel olur. Bu tüpteki kan, sitratın hücre içi elemanları etkilemesinden dolayı kan sayımı veya yayma preparat hazırlanması gibi işlemlerde kullanılamaz. Yeşil Kapaklı Tüpler Bu tüpler antikoagülan olarak sodyum heparin veya lityum heparin içerirler. Heparin, trombin ve tromboplastini inaktive ederek koagülasyon sürecini durduran doğal bir antikoagülandır. Plazma veya tam kan kullanılarak yapılacak testler için bu tüpler tercih edilir. Gri Kapaklı Tüpler Glukoz analizi yapılacağı zaman kandaki hücrelerin glikolitik aktivitesini (glukoz kullanımını) durdurmak için sodyum florür kullanılır. Bu tüpler sodyum florür ve ilave olarak kalsiyumu bağlayarak pıhtılaşmayı önlemesi için potasyum oksalat içerirler. Açlık glukoz ölçümünde kullanılır. Ayrıca laktat ölçümleri için kullanılır. Kırmızı Kapaklı Tüpler Çok sık kullanılan bu tüpler hiç bir katkı maddesi içermez. Testler için yalnızca serum gerektiği zaman kullanılırlar. Pıhtılaşma süreci gerçekleştikten sonra santrifüj edilerek serum ayrılır. Sarı Kapaklı Tüpler Bu özel tüpler serum-hücre ayrıştırıcı bir jel içerirler. Bu ayrıştırıcı jel, yoğunluğu nedeni ile santrifüj sırasında pıhtı ile serum arasına yerleşerek laboratuvar çalışanlarının kolaylıkla seruma ulaşmalarını sağlar. Bu tüplerin içerisinde ayrıca pıhtılaşmayı aktive eden kuru bir madde daha vardır. Genellikle serum gerektiren biyokimyasal testlerin analizi için bu tüplere örnek alınır. Sarı kapaklı tüpler hangi testler için kullanılır Üre Sodyum, potasyum elektrolitler Kreatinin Karaciğer fonksiyon testi C-reaktif protein Kemik içeriği (Ca, fosfat, albümin, ALP) Magnezyum Yağlar Tiroid fonksiyon testi Kardiak enzimler (Troponin T gibi) Örnek Kapak rengi Tüp içeriği Kullanım amacı Miktarı Serum eldesi (Serumda Boş kuru tüpler yapılan tüm testler için ve Kırmızı 5-6 mL otoanalizörlerde Silikon kaplı tüpler kullanılır) Serum eldesi (serumda Separatör jel içeren tüpler (SST) yapılan testlerde, ve Sarı 5.0 mL otoanalizörlerde kullanılır) 5.40 mg K2EDTA 3.0 mL Tam kan/plazma eldesi Mor (CBC cihazlarında 0.75 mg K2EDTA 0.6 mL kullanılır) 0.2 mL, 0.109 M(%3,2)Na3-Sitrat 1.8 mL Plazma eldesi Mavi (Koagülasyon 0.3 mL, 0.109 M(%3,2)Na3-Sitrat 2.7 mL cihazlarında kull.) 0.4 mL, 0.109 M (%3,2) Tam kan eldesi Siyah 1.6 mL (ESR tayininde kullanılır) Na3-Sitrat Tam kan/plazma eldesi Yeşil Li / NH4 Heparin 4.5 mL (kan gazı cihazlarında kullanılır) 12.0 mg Potasyum Tam kan eldesi (Glukoz Gri oksalat ve 15.0 mg 6.0 mL ölçümünde kullanılır) Sodyum fluorür Venöz kan için tüpler Kapak rengi Hedef materyal İçerik Kırmızı-Sarı Serum Mor Plazma/tam kan Na2/K2 EDTA, K3 EDTA Mavi Plazma/tam kan Na sitrat Yeşil Plazma/tam kan Na/Li/NH4 Heparin Siyah ESR tayini/tamkan Na Sitrat Venöz kan için tüpler Kapak rengi Hedef materyal İçerik Kırmızı-Sarı Serum Mor Plazma/tam kan Na2/K2 EDTA, K3 EDTA Mavi Plazma/tam kan Na sitrat Yeşil Plazma/tam kan Na/Li/NH4 Heparin Siyah ESR tayini/tamkan Na Sitrat KAN ALINMASI Kan analizleri için ven, arter veya kapillerden kan alınır. Venöz kan, genel olarak tercih edilen kandır ve vene girilerek (flebotomi) alınır. Arteriyel kan, kan gazları analizi için alınır. Kapiller kan, periferik yayma (formül lökosit) yapmak için ve Venöz kan Antikoagulansız tüpe alınır: Serum elde etmek için Antikoagulanlı tüpe alınır: Plazma elde etmek için Hemogram (kan sayımı) için: Tam kan Sedimantasyon hızı (ESR) tayini: tam kan Serum veya plazması ayrılmamış kan, tam kan olarak tanımlanır Venöz kan alınması (flebotomi) Venöz kan, enjektör iğnesiyle alınıp tüplere boşaltılır veya iğne ucu (Vacutainer) ile vakumlu tüplere alınır. Venöz kan alınması Hastanın aç olması önemlidir. Hasta rahat, dinlenmiş olmalı. Tüpe hasta adı, kayıt numarası, analiz isteyen poliklinik veya acil yazılmalıdır. Enfeksiyon riskine karşı gereken önlem alınmalıdır. Uygun kol seçilmelidir. Hangi koldan alınacağı önemli değildir. Kol veni belirgin değilse, el üstü veya ayak venlerinden de kan alınabilir. Hemoliz Eritrositlerin parçalanmasıdır. Hemoliz sonucunda, eritrosit içindeki maddeler seruma geçerler. Hemoliz, birçok analiz sonucunu etkiler. Özellikle eritrositlerde fazla bulunan maddelerin serum seviyelerinin tayininde hemolizli kan kullanılmamalıdır. Hemoliz olması durumunda hücre içindeki konsantrasyonları hücre dışındakinden yüksek olan maddelerin, serumdaki konsantrasyonları anormal yüksek bulunur. En fazla etkilenen testler: Bilirubin, AST, ALT, LDH , Potasyum Kapiller kan alınması Parmak ucundan Kulak memesinin alt kenarından Çocuklarda topuktan veya ayak baş parmağından Bu işlem için frankel iğnesi veya lanset kullanılır. Kapiller kan alırken dikkat edilmesi gerekenler Kan alınacak bölge alkolle temizlenir, kurutulur, sonra lansetle delinir. Parmak, kan alınmasını kolaylaştıracak ve yer çekiminden yararlanılacak şekilde tutulmalıdır. Kanın ilk damlası kuru bir pamukla silinir. Sonra gelen kanın tüpe yukarıdan damla damla değil, tüpün kenarından süzülerek akması sağlanmalıdır. Aksi halde hemoliz olur. Bu yolla alınan kandan, hemoglobin, hematokrit, lökosit ve eritrosit sayımı gibi hematolojik testler ve kan grubu ve periferik yayma bakılır. Arteriyel kan Kan gazları ölçümü için, heparinli enjektöre Arteriyel kan alınması El bileğindeki radial arterden Dirsekteki brakial arterden Kasıktaki femoral arterden Yeni doğanlarda umbilikal arterden (göbek kordonu) Arteriyel kan alınmasında dikkat edilecek hususlar Arter kanını hekim veya tecrübeli bir hemşire almalıdır. Uygun bir arter seçimi yapılır. Bölge temizlenir, turnike gerekmez. Steril eldiven giyilerek damar 2. ve 3. parmaklarla palpe edilir (el muayenesi ile hissedilir) ve iki parmak arasından enjektör dik olarak tutularak artere girilir. Heparinize enjektör kullanılır. Enjektör; arterin basıncıyla kendi kendine dolar ve hava kalmaz. Enjektörün iğnesi kıvrılmalı ve buz üzerinde olarak, hava alması engellenerek çabucak laboratuvara ulaştırılmalıdır. Kan örneklerinin gönderilmesi ve saklanması Prensip olarak, her türlü analiz için alınan kan numuneleri, bekletilmeden çalışılmalıdır. Serum ve plazmaları hemen ayrılmalıdır. Aksi halde test sonuçları sağlıklı çıkmaz. Eritrositler glukozu kullandığı için glukoz seviyesi düşer. Na, K gibi elementlerin seviyeleri değişir. Enzimler ve özellikle hormonlar etkilenirler. Hemen çalışılmayacaksa serum, Plazma: Kan plazması, % 91 su, % 8 organik maddeler ve % 1 inorganik maddelerden oluşur. Organik bileşenlerin tamamına yakını, proteindir ve plazma için proteinlerin suda çözünmesiyle meydana gelir. Plazmanın üç temel proteini albümin, globülin ve fibrinojendir. 100 mililitre plazmada 4,5 gr albümin, 2,5 gr globülin ve 0,3 gr fibrinojen bulunur. Kanın şekilli elemanları; eritrosit, lökosit, trombositlerdir. Kan proteinleri Albumin Proteinlerin en küçük moleküllü olanlarından biridir. Kanın osmotik basıncının dörtte üçünü albumin sağlar. Osmotik basınç sayesinde kan-plazma oranı korunur. Bunun yanın sıra uzun zincirli serbest yağ asitleri, hidrofobik ilaçlar, bakır, bilirübin gibi yüksek molekül ağırlığına sahip moleküllerin kanda taşınmasından sorumludur. Albumin karaciğerde yapılır. Karaciğer bozukluğu olanlarda hipoalbuminemi Globulin Plazma globulinleri birçok değişik türleri vardır. Elektroforez metoduyla globulinler alfa, beta ve gamma olarak ayrılabilir. Alfa ve beta globulinler çeşitli proteinleri bağlayarak, çeşitli yerlere taşırlar. Gama globulinler bağışıklığın sağlanmasında rolü olan proteinleridir. Fibrinojen Kan pıhtılaşma mekanizmasının en son basamağını yapan proteindir. Fibrinojen molekülleri fibrin liflerine dönerek katılaşırlar ve pıhtılaşma meydana gelir. Proteinlerden başka plazmada alınan gıdaların metabolizma ürünleri olan ürik asit, kreatinin, amino asitler gibi bir takım organik moleküller de bulunur. Diğer organik maddeler ise glikoz, yağlar ve kolesteroldür. Plazmanın başlıca inorganik bileşenleri elektrolitlerdir. Bunlar sodyum (Na+), klor (Cl-), kalsiyum (Ca+2), fosfat (PO4)-3, sülfat (SO4)-2 ve magnezyum (Mg+2) iyonlardır. Eritrositler Eritrositler, ileri derecede özelleşmiş hücrelerdir; içerdikleri hemoglobine O2 bağlayarak taşıyan kırmızı renkli kan hücreleridirler. Eritrositler erişkinlerin kemik iliğinde yapılırlar. Eritrosit yapımı için mutlaka gerekli maddeler, demir, kobalamin ve folik asittir. Eritrosit yapımı fetüste, karaciğer ve dalakta gerçekleşir. Fetüs hayatının tahminen yarısından sonra kemik iliğinde yapılmaya başlanır. Genellikle yassı kemiklerin iliği eritrosit yapımıyla ilgilidir. ör, kol ve bacak kemikleri, pelvis kemikleri. Eritrositler Toplam vücut İleri derecede ağırlığının %3-6 özelleşmiş hücreler kadarını olan eritrositlerin oluşturan kemik sitoplazmalarının iliğinin yaklaşık %34 kadarı yarısı eritrosit hemoglobin yapımında görev çözeltisidir. yapan Eritrositlerde eritropoietik nükleus ve hücrelerdir. mitokondri, ribozom, Eritropoietik lizozom, hücreler ve endoplazmik dolaşımda retikulum, Golgi bulunan aygıtı bulunmaz. eritrositlerin tümüne eritron Eritrositler Aslında kemik iliğinde olgunlaşmamış eritrositlerin çekirdekleri vardır ama kan dolaşımına geçerken çekirdeklerini kaybederler. Eritrositler, nükleik asitleri ve proteinleri sentezleyemezler, sınırlı bir lipid metabolizmasına sahiptirler, bunun yanı sıra hemoglobin ve hücre iskeleti fonksiyonlarının sürdürülmesinde büyük ölçüde karbonhidrat metabolizması kullanılır. Eritrositlerin başlıca metabolik yakıtı Hemoglobin: Her kırmızı kan hücresinde oksijen bağlama yeteneğindeki bir proteinli boya (pigment) olan hemoglobin bulunur. Oksijenle dolu olan hemoglobine “oksihemoglobin” denir. Kana parlak kırmızı rengini verir. Dokulara oksijen getirdikten sonra bir miktar karbondioksiti alarak akciğerlere getirir. Buna da “karbaminohemoglobin” denir Antikoagulanlı bir tüpe kan alıp santrifüj ettiğimizde, alt kısımda toplanan hücre tabakası üç tanedir: ağırlıkları nedeniyle eritrositler en altta yer alır ve en yüksek olan hücre tabakasıdır. Bunun üzerinde ince beyaz bir tabaka halinde lökositler görünür. Bunun üzerinde de çok ince bir tabaka halinde trombositler görünür. Trombosit tabakası ancak çok miktarda kan santrifüj edilirse fark edilebilir. Tüm kanın %45’i eritrosit, %1’i lökosittir. santrifüj sırası: Beyin-Omurilik Sıvısı(BOS) BOS (beyin-omurilik sıvısı) BOS, koroid pleksuslardan salgılanan, örümceksi zarla ince zar arasındaki boşlukta bulunan ve beyinle omuriliği saran sıvı. Beyin Omurilik Sıvısı (BOS) BOS hacim itibariyle, 120-180 ml kadardır. Bunun 4/5’i beyin üzerinde, 1/5’i omurilik etrafındadır. pH’sı 7.35-7.7’dir. Protein miktarı çok azdır (% 15-45 mg). Çeşitli patolojik durumlarda protein artar (ör, menenjit). Glukoz miktarı % 45-80 mg’dır. Klorür miktarı 118-127 mEq/l’dir. BOS, genellikle lomber (bel) bölgeden ponksiyonla alınır. Bazen ameliyat sırasında servikal (boyun) bölgeden, beyindeki bir boşluktan veya ventrikülden sıvı alınır. Bizzat hekim tarafından ponksiyonla alınan sıvı üç ayrı tüpe bölünür: 1. Biyokimyasal ve serolojik testler, 2. Mikrobiyolojik testler, 3. Mikroskobik ve sitolojik muayene için kullanılır. Erişkinde bir kişiden 20 ml’ye kadar BOS almak zarar vermez. BOS’ta glukoz, hiç vakit geçirilmeden tayin edilmeli ve aynı anda kan glukozu da ölçülmelidir. BOS’un görevleri Beyine fiziksel destek verir, beyin ve omuriliği dış travmalardan korur. Kafatası basıncını sabit tutar Kimyasal maddeler taşır. Patojenlere karşı savunma görevi yapar Laktat ve karbondioksit(CO2) gibi metabolik atıkları uzaklaştırır. Beynin içinde bulunduğu kimyasal dengeyi sağlar. Sinir hücrelerini besler. Beyni çarpma, vurma gibi etkenlere karşı korur. İnsanlarda BOS, lumbar ponksiyon ile elde edilir. BOS, hekim tarafından steril şartlarda ve en az biri steril tüp olmak üzere 2-3 test tüpüne alınır. Tüplerden biri hiç bekletilmeden bakteriyolojik analiz için gönderilmelidir. Lumbar Ponksiyon (L3-L4. vertebralar (omur) arasına uygulanır) BOS’un kimyasal bileşimi, kan plazmasının bileşiminden oldukça farklıdır: 1) BOS, proteinden oldukça fakirdir. 2) BOS, plazma lipidlerini içermez. 3) BOS’un sodyum içeriği plazmadakine eşdeğer; potasyum içeriği düşüktür. BOS’ta klorür, plazmadakinden yüksektir 4) BOS’ta glukoz konsantrasyonu, plazmadakinden düşüktür; %40-70 mg arasında değişir. 5) BOS’ta amino asit düzeyleri, plazmadakinden düşüktür. 6) BOS enzimleri lokal olarak sentezlenirler; kandaki enzimler BOS’a geçmezler. 7) BOS pH’ı kan pH’ı civarındadır. BOS analizi yapılmasının amacı merkezi sinir sistemini etkileyen hastalıklara tanı konabilmesidir. Fakat günümüzde merkezi sinir sistemi hastalıkları hakkında ayrıntılı bilgiler veren gelişmiş nöroradyolojik ve elektrofizyoloji k incelemeler nedeniyle BOS incelemelerine daha az ihtiyaç duyulmaktadır. Bununla birlikte, yine de merkezi sinir sistemi enfeksiyonları, özellikle menenjitler, beyin kanaması BOS incelemesi: Gözle muayene Bakteriyolojik inceleme Sitolojik inceleme Biyokimyasal analiz BOS’un görünümü: Gözle muayene Normal BOS tamamen berrak ve renksizdir Renk parlak kırmızı ise beyinde bir kanamayı veya lomber ponksiyon (LP) sırasında yapılan travmatik bir kanamayı gösterir. Ponksiyon sırasında karışan kan, BOS’un santrifüjü sırasında dibe çöker, üst kısım renksiz ve berraktır. Sarı renk ise KSANTOKROMİ olarak isimlendirilir. KSANTOKROMİ Birkaç gün önce gerçekleşen beyin kanamasında Sarılıkta BOS protein miktarının 150mg/dL’nin üzerine çıktığı durumlarda Menengial melanosarkoma (koyu pigmentasyonlu habis tümör) bağlı melanin varlığında Hemoglobin türevleri arttığında Beyin dokusu hasarından kaynaklanan lipid benzeri maddeler varlığında gözlenir. Eritrositlerin yıkımı, bilirubin artışı Kan beyin bariyeri bozukluk Bulanıklık: Aşırı miktarda Lokosit, eritrosit, mikroorganizmalar ( bakteri, fungus) bulunmasına bağlıdır. Pıhtı: Fibrinojen miktarının arttığı (BOS’a kan karıştığı durumlarda) beyin kanaması, menenjit, travma ve tümörlerde gözlenebilir. Akışkanlık: santral sinir sisteminin tümörlerinin metastatik yayılımı veya menenjial enfeksiyonlarda azalır. BOS, bakteriyel menenjitte hafif bulanık ve iltihaplıdır Kaynaklar 1. Çeviri Editörü Prof. Dr. Filiz Akbıyık. Klinik Biyokimya; Teknikler, Prensipler, ve Korelasyon, 7. Baskı, 2016. 2. Lippincott Biyokimya, Çeviri Editörü Prof. Dr. Engin Ulukaya, 5. Baskı, 2014.