ÖZEL EĞİTİM - Kopya PDF
Document Details
Tags
Summary
Bu sunumda özel eğitim, tarihçesi ve çeşitli konuları ele alınmıştır. Özel eğitim gerektiren bireylerin farklılıkları ve eğitim gereksinimleriyle ilgili bilgiler paylaşılmaktadır.
Full Transcript
ÖZEL EĞİTİM»» ÜNİTE I: ÖZEL EĞİTİM Özel Eğitimde Temel Kavramlar Özel Eğitime Gereksinim Duyan Çocuk Kimdir? Etiketleme ve Kullanılan Dil Sınıflandırma Özel Gereksinimi Olan Öğrenci Sayısı Nedir? Özel Eğitim Nedir? Özel Gereksinimi Olan Bireylerin Ne Kadarı Özel E...
ÖZEL EĞİTİM»» ÜNİTE I: ÖZEL EĞİTİM Özel Eğitimde Temel Kavramlar Özel Eğitime Gereksinim Duyan Çocuk Kimdir? Etiketleme ve Kullanılan Dil Sınıflandırma Özel Gereksinimi Olan Öğrenci Sayısı Nedir? Özel Eğitim Nedir? Özel Gereksinimi Olan Bireylerin Ne Kadarı Özel Eğitim Hizmetlerinden Yararlanabilmektedir? Üstünlere Sağlanan Destekler Özel Eğitim Personeli Özel Eğitimde Yasal Düzenlemeler Özel Eğitimin Dünü, Bugünü ve Özel Eğitimde Geleceğe İlişkin Eğilimler 2 Özel eğitimin tarihçesi Özel eğitimde okullaşma 3. Dünyada Özel Eğitim ve Kaynaştırma a. 1900’lü yıllara kadar özel eğitim İlkçağlarda korkulup uzak durulduğu ve istismar Hıristiyanlığın kabul edilmesiyle, engelli bireylerin kilise tarafından koruma altına alındığı 16. yüzyılın sonlarına kadar yaygın bir çalışmanın olmadığı ilk olarak 1760 yılında işitme engelli öğrenciler için Fransa’da bir okul açıldığı 1700’lü yılların sonları ile 1800’lü yılların başında Itard’ın, ormanda bulunan ve “Victor“ adı verilen bir çocuğa konuşmayı ve okumayı öğretmeye çalıştığı 5 Devam… işitme engelli bir öğrenci Laurent Clerc ile birlikte Thomas Galladuet’in çabalarıyla 1817 de ABD’de işitme engelliler için ilk okul farklı engel grubundaki çocuklar için de çeşitli okullar açılmaya devam edilmiş 1829 yılında görme engelliler 1846 yılında zihin engelliler eğitimle birlikte bakımın da verildiği enstitüler niteliğinde 6 Avrupa’da 1700’lü yıllarda ortaya çıkan yaygın eğitim çalışmalarının, ABD’de 1800’lü yıllarda başladığı 1900’lü yıllara kadar olan dönemde, Amerika’da yeterli özel eğitim hizmetlerinin olmaması nedeniyle, pek çok özel gereksinimli öğrenci, genel eğitim sınıflarına yerleştirildiğini ve sınıf öğretmenlerinin çabasıyla eğitimlerini sürdürdüğünü görüyoruz. 7 3. Dünyada Özel Eğitim ve Kaynaştırma b. 1900-1960 Yıllar özel eğitim okullarının sayılarının hızla arttığı yıllar özel gereksinimli öğrencilerin genel eğitim sınıflarında eğitim göremeyeceği düşüncesi yaygın fiziksel, zihinsel ya da duygusal-sosyal yönden akranlarından farklı olan öğrencilerin, diğer çocukları olumsuz olarak etkileyeceği düşünülür ve ayrı okula yerleştirilmelerine karar verilirdi 1913’te ABD’de normal zekaya sahip 13 yaşında fiziksel engelli bir öğrencinin fiziksel durumunun ve hastalığının, öğretmeni ve diğer öğrencileri üzdüğü ve tiksindirdiği; öğretmenin dikkatini ve zamanını fazlasıyla aldığı, diğer öğrencilerin dikkatini dağıttığı, okuldaki disiplini ve ilerlemeyi olumsuz etkilediği gösterilmiştir. 8 Devam… sınırlı da olsa kaynaştırmaya yönelik çeşitli görüşler ve çabalar oluşmaya başladı 1913 yılında görme engelli öğrenciler için kaynaştırma programı başlatıldı 1928 yılında İngiltere’de alınan bir kararla özel eğitim ve genel eğitim okullarının birlikte çalışmalarını benimsendi ardından 1944 yılında kabul edilen yasa ile uygun olan öğrencilerin genel eğitim sınıflarında eğitimlerini sürdürmeleri kabul edildi. 9 c. 1960’lar ve Günümüz Dönemi Bu yıllar kaynaştırma açısından en hızlı ve en çarpıcı gelişmelerin ortaya çıktığı yıllar. Bu dönemde kaynaştırmanın daha fazla kabul görmesinde etkili olan nedenler: özel eğitim sınıflarında eğitimin uygulamada yarattığı sorunlar özel eğitim sınıflarında eğitime karşı artan yasal başvurular ve baskı grupları yasal düzenlemeler tutumlardaki değişmeler normalleştirme kavramı teknolojik gelişmeler erken eğitimin daha fazla kabul görmesi araştırmaların sayısındaki artış 10 ÖZEL EĞİTİMİN TARİHSEL GELİŞİMİ Hıristiyanlığın Kabulü Yatılı bakım yerleri/enstitüler kuruldu 1700-1800 Avrupa’da özel okullar açıldı. 1850-1900 Eğitim ve öğretim amacıyla yatılı özel okullar açıldı. 1900-1950 Yatılı özel okullar sayıca artmaya ve yaygınlaşmaya devam ederken, özel okullar ve özel sınıflar daha çok yaygınlaştı. 1950-1970 Zihin engelliler, duygusal bozukluğu ve öğrenme yetersizliği olanlar için özel sınıflar daha çok tercih edildi. Yatılı özel okullar görme, işitme ve fiziksel engelliler için tercih edildi. 1970-1977 Öğretimsel ve sosyal olarak kaynaştırmaya uygun öğrencilerin genel eğitim sınıflarında eğitimi uygun görüldü. Genel eğitim okullarındaki özel sınıflar yatılı kurumlara ve özel okullara yerleştirilen orta ve ağır derecede engelli öğrenciler için düşünüldü. 1977-günümüz Engelli öğrencilerin en kısıtlayıcı çevrede olabildiğince kendi akranlarıyla birlikte, devlet okullarında ücretsiz eğitimden yararlanmaları yasal olarak kabul edildi. Son 15 yıllık dönemde bütünleştirme (inclusion) kavramı kabul gördü. 11 Yasal Düzenlemeler İtalya’da 1971, İngiltere’de 1974, ABD ve Fransa’da 1975 Norveç’te 1976 yıllarında yürürlüğe giren yasalarla, özel gereksinimli öğrencilerin genel eğitim sınıflarında akranlarıyla birlikte eğitim görmeleri yasal olarak kabul edilmiştir. 12 Tüm Engelli Çocukların Eğitimi Yasası- Amerika (1975) Engellilerin eğitimine ilişkin çeşitli önemli kararlar alınmıştır: Devlet okullarının programlarından ve hizmetlerinden dışlanmaya son Fark gözetmeksizin değerlendirme Bireyselleştirilmiş eğitim programı En az kısıtlayıcı ortamda eğitim Karma eğitim gereksinimi Yasal uygulama hakkı 13 Doç. Dr. Hatice BAKKALOĞLU 14 4. Türkiye’de Özel Eğitim ve Kaynaştırma a. 1950’li Yıllara Kadar 16. yüzyılda uygulandığı ileri sürülen “Enderun Mektebi” 1948 yılında İdil Biret-Suna Kan Yasası kabul edilmiştir 1889’da İstanbul’da Grati Efendi tarafından işitme ve görme engelli çocuklar için açılan sınıflar 1912 yılında kapatılmıştır. 1921 yılına kadar özel eğitim açısından bir gelişmeye ilgili kaynaklarda rastlanamamıştır 1921 yılında Kurtuluş Savaşı döneminde İzmir’de “Özel İzmir Sağırlar ve Körler Müessesi” adıyla bir okulun açıldığı, daha sonra bu okulun Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığı’na bağlı olarak 1950 yılına kadar hizmet vermiş 1950’li yıllara kadar özel gereksinimli çocukların hasta ve eğitilemez oldukları düşünülmüştür 15 b. 1950-1980 Yılları Arası Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığı’ndan Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilmiştir Personel yetiştirmede ilk sistemli çaba, 1952 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü bünyesinde kurulan Özel Eğitim Şubesi açılmıştır Şube, 1955 yılında iki dönem mezun verdikten sonra kapatılmıştır 1955 yılında şu anda tüm illerimizde bulunan “Rehberlik ve Araştırma Merkezleri”nin temelini oluşturmuş olan “Psikolojik Servis Merkezi” kurulmuştur 16 Devam… 1955 yılında Ankara’da iki ilkokulda (Yeni Turan ve Hıdırlıktepe) zihin engelli öğrenciler için özel sınıflar açılmış 1956 ve 1957 yılları ise, özel eğitim alanında iki önemli yasanın kabul yılları olması açısından önemlidir. 1956 yılında kabul edilen 6660 sayılı yasa ile, 1948 yılında çıkarılan yasanın kapsamı genişletilmiş, üstün yetenekli ve üstün zekalı çocukların devlet tarafından yetiştirilmeleri için gerekli tedbirlerin alınması kabul edilmiştir 1957 yılında 6972 sayılı “Korunmaya Muhtaç Çocuklar Hakkında Kanun” yürürlüğe girmiştir 17 Devam… Özel eğitime gereksinimi olan bireylerin haklarının 1961 Anayasası’nda devlet tarafından garanti altına alınmış 1961 yılında yayınlanan 222 sayılı “İlköğretim ve Eğitim Kanunu”nun 12. maddesinde “mecburi ilköğretim çağında bulundukları halde zihnen, bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan özürlü olan çocukların özel eğitim ve öğretim görmeleri sağlanır” denilmiş 1965 yılında Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi bünyesinde Özel Eğitim Bölümü kurulmuştur. 1973 yılında 1739 sayılı “Milli Eğitim Temel Kanunu” kabul edilmiş 18 c. 1980 ile 1990 Yılları Arası 1981 yılında sonradan Anadolu Üniversitesine dönüşen Eskişehir İktisadi ve İdari Bilimler Akademisi’nde “Özel Eğitim Sertifika Programı” başlatılmıştır. 1983 yılında Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesinde Özel Eğitim Öğretmenliği Programı başlatılmış ve ilk mezunlarını 1987 yılında vermiştir. 1986 yılında Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü’nde Görme Engelliler Öğretmenliği ve Zihin Engelliler Öğretmenliği programları başlatılmıştır 1982 Anayasası’nda engellilerin eğitim hakkı konusunda düzenlemeler yapılmasını istenmiş 19 Devam… 1983 yılında kabul edilen 2828 sayılı “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Yasası”nda özel eğitime gereksinim duyanların genel eğitim-öğretimleri ile meslek kazanmaları hükme bağlanmış 1983 yılında yürürlüğe giren 2916 sayılı “Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Yasası”nda özel gereksinimli çocukların kaynaştırma yoluyla eğitim görmelerini ilk olarak ele alması açısından önemli Ancak durumları ve özellikleri uygun özel eğitime muhtaç çocuklar için ifadesi var ve kaynaştırmanın tanımı da yapılmamış 20 d. 1990’lı Yıllar ve Günümüz Dönemi Bu yıllarda hem personel, hem de araştırma ve yayın sayısında artış görülmektedir 1990 yılında düzenlenen XIII. Milli Eğitim Şurası 1991 yılında 1. Özel Eğitim Konseyi toplanmış ve gündüzlü öğretime ağırlık verilmesi ve kaynaştırma programlarının yaygınlaştırılması kararı alınmış Ayrıca kaynaştırma programlarına alınan engelli öğrencilerin eğitiminin bireysel olarak planlanması, bu eğitimin alanında uzman kişiler tarafından verilmesi ve izlenmesi de alınan kararlar arasındadır 21 Devam… Kaynaştırmaya ilişkin tüm bu sevindirici gelişmelere ve 1990 yılında toplanan şurada alınan kararlara rağmen, yine ayrı yatılı ve gündüzlü okullar açılmaya devam edilmiş!!!! 1950-1992 yılları arasında 75 özel eğitim okulu açılmış iken, 1992-1995 yılları arasında 75 okul daha açılarak toplam sayı 150’ye ulaşmıştır. 1997 yılında 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 2000 yılında Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği 2005 yılında 5378 sayılı Özel Eğitim Kanunu 2006 yılında Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği 22 Türkiye’de özel eğitimin tarihçesi Özel eğitim gerektiren çocukların eğitimine 1889 yılında İstanbul Ticaret Mektebi bünyesinde işitme engelli çocuklara eğitim veren bir okulun açılması ile başlanılmıştır. Daha sonra bu okula görme engellilerle ilgili bir bölüm eklenmiş, okul 30 yıl eğitim verdikten sonra kapatılmıştır. 1921 yılında Özel İzmir Sağırlar-Körler Okulu açılmış ve bu okul 1924 yılından 1950 yılına kadar Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'na bağlı olarak özel eğitim hizmetlerini sürdürdükten sonra aynı yıl Millî Eğitim Bakanlığı'na devredilmiştir. 1950 yılından 1980 yılına kadar Özel Eğitim Hizmetleri, İlköğretim Genel Müdürlüğü bünyesinde bir şube müdürlüğü tarafından yürütülmüştür. Bu yıllardaki müfredat programlarında; bireyler arası farklılıklardan, eğitim ve programların bu farklılıklara göre uyarlanması gereğinden bahsedilmeye başlanmıştır. Marshall Planı çerçevesinde ülkemize gelen Amerikalı uzmanların eğitimimizdeki çeşitli geliştirme ve yenileştirme faaliyetleri sırasında, eğitimde ve özellikle rehberlikte kullanılacak ölçme araçlarını geliştirmek üzere Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı'na bağlı bir Test-Araştırma Bürosu 1955 yılında kurulmuştur. Bu büro rehberlikte bazı ölçme araçları üzerinde çeşitli çalışmalar yapmış, ancak sonraki yıllarda çeşitli örgütsel düzenlemeler sırasında kapatılmıştır. 06.08.1980 tarihinde 2429 sayılı onayla Özel Eğitim Genel Müdürlüğü kurulmuş, 13.12.1983 gün ve 179 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Özel Eğitim ve Rehberlik Dairesi Başkanlığına dönüştürülmüştür. 1983’de çıkarılan 2916 sayılı "Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Kanunu"nda, özel eğitime muhtaç çocukların yetiştirilmelerine dair esaslar belirlenmiştir. Ülke genelinde özel eğitim ve rehberlik alanında ihtiyaçların artması sonucu, hizmeti daha etkin ve yaygın olarak yürütebilmek amacıyla 30.04.1992 gün ve 3797 sayılı Kanunla Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü kurulmuştur. 23 1997 de 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile engellilere ilişkin özel eğitim esasları belirlenmiştir. Özel eğitimde yasal düzenlemeler Özel eğitim gerektiren çocuklar için yasal düzenlemeler yapılmasının önemi Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması Her çocuğun eğitim ihtiyacının karşılanması Daha etkili özel eğitim hizmetlerinin sağlanması için gerekli finansal desteğin sağlanması Özel eğitim hizmetlerinin yaygınlaştırılması 2916 sayılı Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Kanunu (1983) Daha önceki düzenlemelerde genellikle diğer yasaların içerisinde birkaç madde ile yer verilen özel eğitim uygulamaları, bu yasanın ardından ilk kez bağımsız bir mevzuata kavuşmuş İlk kez kaynaştırmadan bahsedilmiş 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (1997) Özel eğitimin esasları belirlenmiş Bu yasa ile 2916 sayılı yasa yürürlükten kaldırılmış Özel eğitimle ilgili hizmetlerin planlanması ve yürütülmesi konularını açıklığa kavuşturmuş Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği (2000, 2006, 2012, 2018) Yol haritası belirlenmiş 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (2005) Özel gereksinimi olan bireylerin sadece bir alanda değil toplumsal yaşama katılımlarıyla ilgili tüm alanlardaki gereksinimlerine yanıt vermek amaçlamış 24 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de yer alan özel eğitim ilkeleri 1. Özel eğitim gerektiren tüm bireyler; ilgi, istek, yeterlilik ve yetenekleri doğrultusunda ve ölçüsünde özel eğitim hizmetinden yararlandırılır. 2. Özel eğitim gerektiren bireylerin eğitimine erken yaşta başlanır. 3. Özel eğitim hizmetleri, özel eğitim gerektiren bireyleri sosyal ve fiziksel çevrelerinden mümkün olduğu kadar ayırmadan planlanır ve yürütülür. 4. Özel eğitim gerektiren bireylerin, eğitsel performansları dikkate alınarak, amaç, içerik ve öğretim süreçlerinde uyarlamalar yapılarak yetersizliği olmayan akranları ile eğitimlerine öncelik verilir. 5. Özel eğitim gerektiren bireylerin her tür ve kademedeki eğitimlerinin kesintisiz sürdürülebilmesi için her türlü rehabilitasyonlarını sağlayacak kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılır. 6. Özel eğitim gerektiren bireyler için bireyselleştirilmiş eğitim planı geliştirilir ve eğitim programları bireyselleştirilerek uygulanır. 7. Ailelerin özel eğitim sürecinin her boyutuna aktif katılmalarının sağlanması esastır. 8. Özel eğitim politikalarının geliştirilmesinde, özel eğitim gerektiren bireylere yönelik etkinlik gösteren sivil toplum örgütleri ile işbirliği içinde çalışılır. 9. Özel eğitim hizmetleri, özel eğitim gerektiren bireylerin toplumla etkileşim ve karşılıklı uyum sağlama sürecini kapsayacak şekilde planlanır. 25 Özel eğitimde temel kavramlar 26 Özel eğitime gereksinim duyan çocuk kimdir? MEB Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde özel gereksinimli birey, “çeşitli nedenlerle bireysel özellikleri ve eğitim yeterlilikleri açısından akranlarına göre beklenilen düzeyden anlamlı farklılık gösteren birey” şeklinde tanımlanmaktadır. Özel gereksinimli bir çocuğun normal gelişim gösteren çocuktan farklılıkları; zihinsel özellikleri, duyusal becerileri, iletişim becerileri, davranışsal ve duygusal gelişim özellikleri, fiziksel özelliklerinde veya bunların herhangi bir bileşeninde olabilir. Bu terim üstün yetenekli ya da üstün çocukları da (normların üstünde) kapsamaktadır. Özel gereksinimi olan çocukların özür tür ve dereceleri ile bireysel özellikleri birbirinden farklılık gösterdiğinden genellemelere gitmek mümkün değildir. Bireysel özellikler de (yaş, cinsiyet, kültür ve yaşam koşulları), bir destek sağlanmadığında normal gelişen bireyler için sunulan eğitimden yararlanmalarını güçleşmektedir. 27 Özel eğitime gereksinim duyan çocuk kimdir? Her çocuk özeldir ve eğitim, ancak bireysel özellikler göz önünde tutularak verildiğinde amacına ulaşacaktır! 28 Etiketleme ve kullanılan dil Özel gereksinimi olan bireyi nasıl adlandıracağız? Ne desek daha az örseleyici olur? Sizi yeterliklerinize göre değil de yetersizliklerinize göre tanırlarsa ya da öyle bilinirseniz neler hissederdiniz? “Evet, şu konuşurken sürekli gözünü kırpıştırandan söz ediyorum.” Bu tür tanımlamalar sözü edilen kişinin değerini düşürebilir mi? Yersizliği olan çocuğa sahip ailelerde hangi anne baba ya da diğer aile bireyleri çocuğun “yetersizliği olan çocuk” olarak etiketlenmesini ister. Öğretmenler öğrencisinin “yetersizliği olan birey” olarak etiketlenmesi durumunda ne hisseder? Zihinsel yetersizlik tanısı olan bir genç «Ben neyim/kimim?» şeklinde düşünmeye başladığında ona verilecek yanıtımız ne olacaktır? İnsanların sınıflandırılması ve bundan yüz yıl önce çok daha az önemli olan etiketleme, bugünlerde sık tartışılan bir konu haline gelmiştir. 29 Özel eğitimde sınıflandırma sistemi kullanmanın avantajları nelerdir? Günümüzde özel gereksinimi olan bireylerin sunulan hizmetlerden yararlanmasının ön koşulunu tanılama oluşturmaktadır. Tanılama sonucunda da sınıflandırma ve etiketleme yapılması zorunlu hale gelmektedir. 1. Yetersizlikleri isimlendirebilme ve ayırt edebilme 2. Alanda çalışan kişilerin ortak bir terminoloji kullanımı 3. Araştırmalar yoluyla bilginin geliştirilmesinde kişilerin birbirlerini anlamaları 4. Sivil toplum örgütlerinin kuruluşu, örgütlenmesi ve alana ilişkin mücadele etmesi 5. Belirli bir kategorinin belirli bir tedaviyle ilişkilendirilmesi, eğitim gereksinimlerinin belirlenmesi 30 Özel eğitimde sınıflandırma sistemi kullanmanın dezavantajları nelerdir? 31 Özel eğitimde sınıflandırma MEB Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde özel gereksinimli olan çocukların sınıflandırılması Zihinsel Yetersizlik (hafif, orta, ağır, çok ağır) İşitme Yetersizliği Görme Yetersizliği Ortopedik Yetersizlik Sinir Sisteminin Zedelenmesi ile Ortaya Çıkan Yetersizlik Dil ve Konuşma Güçlüğü Özel Öğrenme Güçlüğü Birden Fazla Alanda Yetersizlik Duygusal Uyum Güçlüğü Süreğen Hastalık Otizm Sosyal Uyum Güçlüğü Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Üstün veya Özel Yetenek 32 Etiketleme ya da sınıflandırma olmaksızın özel eğitim hizmetleri sunulabilir mi? Peki, etiketlemenin alternatifi nedir? Ne, nasıl yapılmalıdır? Etiketleme ya da sınıflandırma olmaksızın özel eğitim hizmetleri sunulabilir mi? Sınıflandırmasız yaklaşımlar bu sorunun yanıtını evet olarak vermektedir. Bu durumda öğrencinin yetersizliğine odaklanmak yerine öğrenme gereksinimlerine odaklanılması gerektiği vurgulanmaktadır. Özel eğitimciler, özel gereksinimi olan öğrencilerin öğrenme gereksinimleri ön plana alınarak beceri alanlarına ve izleyeceği programa göre sınıflandırılmasını önermektedir. Eğitsel değerlendirmenin ön plana çıktığı böyle bir yaklaşımla özel gereksinimi olan öğrencinin özel eğitim gereksinimleri de “okuma anlama becerilerinin geliştirilmesi”, “özbakım becerilerinin geliştirilmesi”, temel matematik becerilerinin geliştirilmesi”, “bağımsız hareket becerilerinin geliştirilmesi” şeklinde ifade edilebilecektir. Bu yolla eğitsel tanılamanın gerçekleşmesi ve bu tanı sonucunda ilgili hizmetlerin de planlanması söz konusu olabilecektir. Tüm bu uygulamalar aynı zamanda bireyselleştirilmiş eğitim planlarının hazırlanması sürecinin işlemesine katkıda bulunacaktır. 33 Özel gereksinimi olan öğrenci sayısı nedir? WHO (2007), dünya nüfusunun yaklaşık %10’u OECD-AB ve Türkiye verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık %15’i engelli bireylerden oluşuyor. Yani dünyada 1 milyar engelli var. Bu nedenle, dünyadaki “en büyük azınlık” olarak nitelendiriliyorlar. UNICEF (2008), ülkelere göre değişmekte %2 (Özbekistan) ile %31 (Orta Afrika Cumhuriyeti) arasında Türkiye nüfusunun %12.29’u??? Türkiye’de ise Ulusal Engelli Veri Taban’ına göre engelli birey sayısı 1.559.222. Bunların %27’si 0-21 yaş, %36’sı 22-49 yaş, %37’siyse 50-64 34 yaş arasında… Yaşla birlikte engellilik oranı artıyor: Özel gereksinimi olan öğrenci sayısı nedir? OECD ülkelerinde 20-34 yaş arasındaki engelli birey oranı %6. Bu oran 35-49 yaş arasında iki katına çıkıyor. 50-64+ yaş arasında ise %24’ü buluyor. Avrupa Birliği’nde 15-64 yaş arası temel etkinlik problemi yaşayan engelli birey sayısı 44 milyonken, hayat boyu süren bir sağlık problemi nedeniyle kısıtlı çalışma imkanına sahip engelli birey sayısı 35 milyon. Dört engelliden ancak 1’i yardım alabiliyor AB ülkelerinde ilkokuldan sonra okulu bırakan engelli oranı %25. Bu oran İsveç’te %11’ken, Türkiye’de %60 AB’de engellilerin %29,9’u yoksulluk/sosyal dışlanmışlık riski altında, Türkiye’de bu oran %77,1 Birleşmiş Milletler Kalkınma Programına göre engellilerin 35 %80’i gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor. Özel eğitim nedir? MEB Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre, özel eğitim “özel eğitim gerektiren bireylerin eğitim ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleri ile özel eğitim gerektiren bireylerin bireysel yeterliliklerine dayalı, gelişim özelliklerine uygun ortamlarda sürdürülen eğitim” olarak tanımlanmaktadır. Özel eğitim, özel gereksinimi olan bireylerin bağımsız yaşama olasılığını en üst düzeye çıkarmayı hedefleyen ve bireysel olarak planlanan, sistematik olarak uygulanan ve dikkatli bir biçimde değerlendirilen öğretim hizmetlerinin bütünüdür. Tanımdan da anlaşılacağı gibi özel eğitim için uzman personel, gereksinime özel program ve destek hizmetler gerekmektedir. Özel eğitime özel eğitim öğretmeninin yanı sıra pek çok farklı uzmanlık alanından katılan bir ekip eşlik eder. 36 Özel gereksinimi olan bireylerin ne kadarı özel eğitim hizmetlerinden yararlanabilmektedir? Dünyada gelişmişlik düzeyiyle ilişkili!!! Türkiye’de kesin bilgi yok!!!! Milli Eğitim İstatistikleri: Örgün Eğitim 2015-2016!!! Örgün eğitimde toplam: 288.489 öğrenci Kaynaştırma: 1.399 anaokulu, 81.380 ilkokul ve 17.849 ilkokul özel eğitim sınıfı, 92.032 ortaokul ve 18.893 ortaokul özel eğitim sınıfı, 27.730 lise Milli Eğitim İstatistikleri: Örgün Eğitim 2018-2019!!! Örgün eğitimde toplam: ??? öğrenci Kaynaştırma: 1.260 anaokulu 115.556 ilkokul 130.624 ortaokul 48.257 lise 37 Üstünlere sağlanan destekler MEB’e bağlı Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM) bu gruba hizmet veriyor. Milli Eğitim İstatistikleri: Örgün Eğitim 2007-2008 45 merkezde 5.756 öğrenci!!! Milli Eğitim İstatistikleri: Örgün Eğitim 2012-2013 66 merkezde 11.268 öğrenci!!! Milli Eğitim İstatistikleri: Örgün Eğitim 2015-2016 77 merkezde 14.390 öğrenci!!! Milli Eğitim İstatistikleri: Örgün Eğitim 2018-2019 139 merkezde 20.263 yeni kayıt ve toplam 63.095 öğrenci!!! 38 Özel eğitim personeli Özel eğitim öğretmenlerinin sayısı belli değil!!! Çoğunlukla sertifikalı ya da hizmet-içi kurslara katılan sınıf öğretmenleri alanda çalışıyor. 39 Gelecekteki eğilimler Fırsat Eşitliği: Yetersizliği olan bireyler, yetersizliği olmayan bireylerle eşit şans ve fırsatlara sahip olacaktır. Tam Katılım: Yetersizliği olan bireyler yaşadıkları çevredeki ortamlarda bütünleşme fırsatlarına sahip olacaklardır ve insanların sadece onların yetersizliklerini temel alarak ayrıştırılmalarıyla ilgili her türlü girişimden korunacaklardır. Bağımsız Yaşam: Yetersizliği olan bireyler yaşamlarını nasıl sürdürecekleri konusunda seçim yapmada özgür iradesini kullanma, yaşantısına ve kendisi ile ilgili verilecek kararlarda tam katılımcı olma fırsatlarına sahip olacaklardır. Ekonomik Olarak Kendi Kendine Yetebilme: Yetersizliği olan bireylere tam gelir getirici iş ortamlarında, toplumda ya da aile bireyleri içerisindeki herhangi bir gelir elde edilmeyen işler gibi işlerde çalışma fırsatları sağlanacaktır. 40