Social Exclusion and Discrimination PDF
Document Details
Uploaded by ManeuverableLouvreMuseum
Tags
Summary
This document provides an overview of the concepts of social exclusion and discrimination, examining their historical development and different perspectives. It also explores the various causes of these issues.
Full Transcript
Sosyal Sorunlar ve Sosyal Hizmet: Sosyal Dışlanma ve Ayrımcılık 1. Sosyal Dışlanma Kavramı ve Tarihsel Gelişimi • Sosyal dışlanma; sivil, siyasi, ekonomik ve sosyal vatandaşlık haklarından mahrum olma ve edilme durumudur. 2 Sosyal Dışlanma Kavramı ve Tarihsel Gelişimi • Sosyal dışlanma kavramı...
Sosyal Sorunlar ve Sosyal Hizmet: Sosyal Dışlanma ve Ayrımcılık 1. Sosyal Dışlanma Kavramı ve Tarihsel Gelişimi • Sosyal dışlanma; sivil, siyasi, ekonomik ve sosyal vatandaşlık haklarından mahrum olma ve edilme durumudur. 2 Sosyal Dışlanma Kavramı ve Tarihsel Gelişimi • Sosyal dışlanma kavramı ilk olarak Fransa’da kullanılmıştır. Bu ülkede 1960’lı yıllarda yoksullardan ideolojik biçimde dışlanmış olarak söz edilmiştir. • 1974 yılında Sosyal İşlerden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini de yapmış olan Rene Lenoir tarafından yazılan bir kitapta dışlanmışlar ekonomik büyümenin sonuçlarından yararlanamayan kişiler olarak belirtilmiştir. Lenoir dışlanmışların sadece yoksul kişilerden oluşmadığını, daha geniş bir kitleyi kapsadığını, Fransız nüfusunun %10’unun toplumdan dışlanmış olduğunu belirtmiştir. • Lenoir’e göre zihinsel ve fiziksel engelliler, intihar eğilimliler, hasta-bakıma muhtaç yaşlılar, istismar edilen çocuklar, ilaç bağımlıları, suçlular, tek ebeveynli aileler, sorunlu aileler, marjinal kişiler, asosyal kişiler ve diğer sosyal uyumsuz kişiler sosyal dışlanmışları oluşturmaktadır. • Lenoir ayrıca bu kişilerin sosyal koruma dışında kalan sosyal gruplar olduklarını da ifade etmiştir. Sosyal dışlanmanın Fransa’da sorun olarak kabul edilmesinde 1970’li yıllarda ekonomik büyümenin yavaşlaması önemli rol oynamıştır. 3 Sosyal Dışlanma Kavramı ve Tarihsel Gelişimi • 1970’li yılların ortalarından itibaren ülkede sosyal dışlanma ile mücadeleye yönelik politikalar geliştirilmeye başlanmıştır. 1980’li yıllarda sosyal refah devletinin krize girmesi ve artan sorunlar kavramın daha fazla önem kazanmasına neden olmuştur. • Bu dönemde dışlanma kavramı farklı sosyal dezavantajlardan söz edilirken kullanılmış, artan işsizlik, gecekondulaşma, aile yaşamındaki köklü değişiklikler gibi yeni sosyal sorunlarla ilişkilendirilmiştir. • 1990’lı yıllarda Fransa Devlet Planlama Örgütü sosyal dışlanma konusunda geniş kapsamlı çalışmalar yapmıştır. • Fransa’nın ardından diğer Avrupa ülkelerinde de sosyal dışlanma kavram ve politika olarak kabul görmüştür. 4 Sosyal Dışlanma Kavramı ve Tarihsel Gelişimi • ABD’de ise dışlanmış gruplar sınıfaltı kavramı ile ifade edilmektedir. Sosyal dışlanma kavramı sınırlı bir kullanım alanına sahiptir. Sınıfaltı kavramı ise yoksulluktan çok yasa dışılık, uyuşturucu kullanımı, evlilik dışı çocuklar, işsizlik ve okul başarısızlığını anlatmaktadır. • ABD’de sosyal dışlanma sorunundan en fazla etkilenenler siyahlar, yasa dışı yolla ülkeye göç eden Orta ve Latin Amerikalılar, Asyalılar, Güneydoğu Asyalıların büyük bölümü, Kuzey Amerika yerlileridir. • Gelişmekte olan ülkelerde de sosyal dışlanma kavramı sınırlı bir kullanım alanına sahiptir. Asya, Afrika ve Latin ülkelerinde dışlanma genellikle yoksullukla eş anlamda kullanılmaktadır. • Arap ülkelerinde ise sosyal dışlanma marjinalite olarak görülmektedir. Bu ülkelerde dışlanmanın kişinin kendi kusurundan kaynaklandığı kabul edilmektedir. 5 Sosyal Dışlanma ve Yoksulluk İlişkisi • Sosyal dışlanma ile yoksulluk kavramları kimi zaman birbirleri yerine aynı anlamda kimi zaman birbirinden farklı kavramlar olarak kullanılmaktadır. Bu konuda literatürde görüş birliği bulunmamaktadır. • Bir görüşe göre; sosyal dışlanma yeni bir kavram değildir. Yoksulluk kavramının yeniden adlandırılmış şeklidir. • Diğer bir görüşe göre; sosyal dışlanma yoksulluktan farklı daha geniş kapsamlı, dinamik ve çok boyutludur. 6 Sosyal Dışlanma ve Yoksulluk İlişkisi • Sosyal dışlanmayı yoksulluğu da içeren geniş bir kavram olarak kabul edenler yanında yoksulluğun sonucu veya nedeni olarak kabul edenler de bulunmaktadır. • Sosyal dışlanmanın daha geniş kapsamlı olmasının nedeni dışlanmış olan kişilerin her zaman yoksul olmamalarından kaynaklanmaktadır. Yoksul olmayan kişiler de toplumdan dışlanmış olabilmekte veya kendilerini dışlanmış hissedebilmektedirler. • Sosyal dışlanma ve yoksulluğun birbirinden farklı olduğunu ileri sürenlere göre; sosyal dışlanmanın temelinde yoksulluk sorunu olmakla birlikte dışlanma sadece gelir dağılımındaki adaletsizlikten ve bazı toplumsal gereksinimlerin karşılanamamasından kaynaklanmamaktadır. 7 Sosyal Dışlanmanın Nedenleri • Küreselleşme • Keynezyen politikalardan Neoliberal politikalara geçiş (ulus devletlerin rolünün azalması, özelleştirme, kamu harcamalarının azalması) • Fordist üretim sisteminden esnek üretim sistemine geçiş, • Gelir dağılımda artan adaletsizlik • İşgücü piyasalardaki köklü değişim (işsizlikteki artış, esneklik uygulamaları ve buna bağlı olarak işgücünün çekirdek ve çevre işgücü olarak bölünmesi, kuralsızlaştırma ) • Artan eşitsizlik (gelir dağılımı, istihdam, eğitim, sağlık hizmetlerinden yararlanma, siyasi ve kültürel faaliyetlere katılmada artan eşitsizlik) • İç göç ile uluslararası göçteki artış • Hukuki aksaklıklar • Ayrımcılık (cinsiyet, yaş ve etnik ayrımcılık ve diğerleri) • Aile yapısındaki değişim sayılabilir. 8 Sosyal Dışlanmanın Nedenleri • Sosyal dışlanma riski yüksek olan kişi ve gruplar ise ülkelere göre farklılaşabilmektedir. Ancak bunlar genel olarak işsizler, vasıfsız işçiler, yoksullar, toprak sahibi olmayanlar, okuma yazma bilmeyenler, engelliler, suçlular, tek ebeveynli aileler, çocuklar, diplomasız gençler, kadınlar, göçmenler, mülteciler ve azınlıklar şeklinde sıralanmaktadır. • Siyahlar, kadınlar, engelliler, yaşlılar, ırk, cinsiyet, din, dil, etnik köken gibi özellikleri nedeniyle ayrımcılığa uğrayanlar sosyal dışlanmadan daha fazla etkilenmektedir. • AB, yoksulluk ve sosyal dışlanma riski yüksek olan grupları; uzun dönemli işsizler, tek ebeveynli aileler, yalnız yaşayan ve kadın olan yaşlılar, çok çocuklu ve yaşlılara sahip aileler, yoksul çocuklar, göçmenler, başta Romanlar olmak üzere diğer etnik gruplar, engelliler, evsizler, insan ticareti kurbanları, bakım evlerinde yaşayanlar, geçimlik tarım yapan aileler ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa uğrayan kadınlar olarak kabul etmektedir. 9 Sosyal Dışlanma Biçimleri Ekonomik Dışlanma Mekânsal Dışlanma Kültürel Dışlanma Siyasi Dışlanma 10 Sosyal İçerme Politikaları • Günümüzde sosyal dışlanma uluslararası örgütlerin gündeminde yer alan önemli bir konudur. • Bu konuda Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) çeşitli çalışmalar yürütmektedirler. • Örneğin yoksulluk ve sosyal dışlanma ile mücadele edilmesi, sosyal içermenin desteklenmesinde AB fonlarından daha iyi yararlanmanın sağlanması ve sosyal yenilikçiliğin ve sosyal ekonominin teşvik edilmesi amaçlanmaktadır. • 11 2. Ayrımcılık Kavramı ve Tarihsel Gelişimi • İlk olarak 1878 yılında Anglo-Sakson hukukunda ve bir mahkeme kararında kullanılan ayrımcılık kavramının hâlen genel kabul gören bir tanımı bulunmamakta, farklı tanımlara rastlanmaktadır. • Ancak genel olarak tanımlamak gerekirse; ayrımcılık “toplumsal yaşamda dil, din, ırk, etnik köken, cinsiyet, cinsel yönelim, engellilik ve yaş gibi nesnel olmayan faktörler temel alınarak birey veya gruplara yöneltilen ayrımcı davranış ve uygulamalar” olarak tanımlanabilir. 12 2. Ayrımcılık Kavramı ve Tarihsel Gelişimi • Ayrımcılık ayrıca “birey veya grupların kendilerine ait farklı özelliklerinden dolayı toplumun diğer fertlerinden veya gruplarından farklı algılanmaları, toplumsal yaşam içinde siyasi, ekonomik ve sosyal faaliyetlerde dezavantajlı konuma itilmeleri, ikincilleştirilmeleri, ötekileştirilmeleri, güçsüzleştirilmeleri, değişime zorlanmaları, itibarsızlaştırılmaları, damgalanmaları ve hatta de-hümanize edilmelerine kadar varabilecek eşit olmayan adaletsiz davranışlar” şeklinde de belirtilebilir. • Ayrımcı davranış ise dışlamak ve ikincilleştirmek araçları ile kişi, grup ve grup üyelerini duygusal olarak incitmek, psikolojik veya dokunulabilir (maddi-fiziksel) zarar vermek böylece grup üyelerinin hedeflerine ve amaçlarına ulaşmasını engellemek” şeklinde tanımlanabilir. 13 Ayrımcılık Türleri Ortaya Çıkış Biçimine Göre Ayrımcılık Türleri • Doğrudan Ayrımcılık, Dolaylı Ayrımcılık, Dolayısıyla Ayrımcılık, Taciz, Cinsel Taciz, Olumlu Ayrımcılık, Sistematik Ayrımcılık, Çoklu Ayrımcılık ve Ters Yönlü Ayrımcılık Nedenlerine Göre Ayrımcılık Türleri • Irk, Renk, Soy, Ulusal veya Etnik Köken, Din ve Siyasal Görüşe Dayalı Ayrımcılık, Cinsiyet Ayrımcılığı, Engelli Ayrımcılığı, Yaş Ayrımcılığı 14 Çalışma Yaşamında Ayrımcılık ve Ayrımcılığa Karşı Yasal Düzenlemeler • Ayrımcılığın en yaygın şekilde görüldüğü yer çalışma yaşamıdır. Çalışma yaşamında ayrımcılık ülkelere, sektörlere, işyerlerine göre farklılık göstermektedir. • Bu ayrımcılığın ortaya çıkmasında ve yaygınlaşmasında öncelikle ülkelerin ekonomik koşulları, sosyo-kültürel yapısı, hukuki yapısı ve işgücü piyasasının gelişmemiş olması etkili olmaktadır. • Çalışma yaşamında ayrımcılık; çalışma yaşamının tüm aşamalarında işe alınırken, iş sırasında (ücretleme, çalışma ve dinlenme süreleri, yıllık izinler, performans değerlendirme, terfi, eğitim) ve işten ayrılırken ortaya çıkmaktadır. • Ayrımcılıkla ilgili başta BM, ILO, Avrupa Konseyi olmak üzere pek çok uluslararası sözleşme, protokol ve tavsiye kararında cinsiyet, ırk veya etnik köken, din veya inanç, engellilik, yaş, cinsel yönelim ve vatandaşlık temelli ayrımcılıkla ilgili yasak ve ayrımcılık içeren uygulamalara karşı cezalar yer almaktadır. 15 Çalışma Yaşamında Ayrımcılık ve Ayrımcılığa Karşı Yasal Düzenlemeler Türkiye’de de başta Anayasa olmak üzere (Anayasa’nın 10/1 maddesinde “herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi görüş, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir) Türk mevzuatında çok sayıda kanunda eşitlik ve ayrımcılık yasağı düzenlenmektedir. Bu düzenlemeler arasında; ➢ 22.5.2003 tarih 4857 sayılı İş Kanunu, ➢ 26.9.2004 tarih ve 5237 sayılı Ceza Kanunu’nun ayrımcılık yasağı ile ilgili 122, 3, 105, 115, 118, 125, 153 ve 216. maddeleri; ➢ 1.7.2005 tarih ve 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu’nun 4, 13, 14 ve 15. maddeleri; ➢ 14.7.1965 tarih ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 7 ve 125. maddeleri; ➢ 14.6.1973 tarih ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 4. maddesi; ➢ 22.11.2001 tarih ve 4721 sayılı Medeni Kanunu’nun 68. maddesi ve Medeni Kanun’un “Evliliğin Genel Hükümlerini” düzenleyen üçüncü bölümünde eşler arasında eşitliği sağlamaya yönelik hükümler, ➢ 24.5.1983 tarih ve 2828 sayılı Sosyal Hizmet Kanunu’nun 4. maddesi, ➢ 18.10.2012 tarih ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 25. maddesi sayılabilir. 16