Intra Oral Muayene PDF
Document Details
Tuğçe Odabaş HAJIYEV
Tags
Summary
This document is a presentation or lecture on intraoral examination techniques. It covers various methods, including percussion, probing, transillumination, and the use of intraoral cameras, for a comprehensive oral health assessment.
Full Transcript
İNTRA ORAL MUAYENE DR. ÖĞR ÜYESİ TUĞÇE ODABAŞ HAJIYEV Dokulara, parmak ya da bir enstrümanla vurarak uygulanan bir tekniktir. Muayeneyi yapan kişi, ortaya çıkan sesleri dinler ve hastanın reaksiyonunu gözler. PERKÜSYON Extraoral ola...
İNTRA ORAL MUAYENE DR. ÖĞR ÜYESİ TUĞÇE ODABAŞ HAJIYEV Dokulara, parmak ya da bir enstrümanla vurarak uygulanan bir tekniktir. Muayeneyi yapan kişi, ortaya çıkan sesleri dinler ve hastanın reaksiyonunu gözler. PERKÜSYON Extraoral olarak perküsyon frontal ve maxiller sinüslerdeki hassasiyeti saptamak için sıklıkla kullanılır, sinüsün üstüne yerleştirilmiş bir parmağın üzerine parmak uçları ile hafifçe vurarak yapılır. İntraoral olarak perküsyon, dişleri değerlendiren bir metod olarak kullanılır. Genellikle, ayna sapı ile dişlere hafifçe vurularak uygulanır. Bu yöntemde, periodontal hastalık veya pulpitise bağlı inflamasyon bölgelerinde ağrı ortaya çıkabilir. Dişlerin kemikte ankilozu, perküsyonda değişik bir sese neden olur (perküsyonda yankı yapar), normal dişte donuk ses alınır. Künt ses gevşeklik gösterir. Hasta dişe yapılan perküsyon, sağlıklı dişle karşılaştırılmalıdır. Destek dokular sağlamsa nispeten yüksek tonda ses çıkar. Zayıfsa ses yoğunluğu daha az olur. Perküsyon iki şekilde yapılır: 1. Yatay perküsyon: Dişin bukkal ve palatinal (lingual) yüzlerine vurularak yapılır. 2. Dikey perküsyon: Dişlerin insizal yüzeyine ve okluzal yüzeyde her bir tüberkül tepesine vurularak yapılır. Perküsyon, alt dişlerde, sondun belli bir mesafeden bırakıldığında yapacağı kuvvet kadar bir vuruşla uygulanmalıdır. Daha kuvvetli vurulursa sağlam diş de reaksiyon verir. Daha az vurulursa hasta da olsa reaksiyon alınmayabilir. Dişe perküsyon uygulanırken bir taraftan dişin yada kökün etrafındaki alveolün palpe edilmesiyle de mobilite hakkında yorum yapılabilir. Parmak ucuyla kemiğe vurularak yapılan perküsyon alt veya üst çenenin hassas alanlarını kontrol etmede yararlıdır. ÖNEMLİ! Dişe yapılan dikey perküsyon periapikal patolojiyi düşündürmekle beraber yatay perküsyona olan hassasiyet ise enfeksiyonun periodontal dokulara yayıldığının işareti olabilir. SONDLA MUAYENE (PROBING) Bugün dişhekimliğinde kullanılan en önemli tanı tekniklerinden biri olan sondla muayene, bir enstrüman ile yapılan palpasyondur. Dişler, çürükleri ortaya çıkarmak için ve periodontal cep derinliğini ölçmek için (periodontal sond ile) sondla muayene edilir. Submandibuler bezin Wharton kanalı ve parotis bezinin Stenon kanalının muayenesinde lacrimal kanal sondları kullanılır. Fistülize bölgeler, fistülün orijinini saptamak için gutta percha konları ile sondlanabilir. Gutta percha konu topikal anestezik ile yağlanıp, dikkatlice içeri sokulur ve radyografi çekilir. Bu işlem, periapikal bir apseyi, diğer nedenlere bağlı apselerden ayırt etmekte faydalıdır. Sinüs perforasyonlarının muayenesinde de özel sondların kullanımı önerilir (gümüş sondlar). TRANSİLLÜMİNASYON Fiber Optik Transillüminasyon yönteminde (FOTI) ışık saçılmasıyla normal ve çürük dokular arasında kontrast farklılığı oluşur. Sağlam ve çürük diş dokusunun ışık geçirgenlikleri farklıdır. Sağlam mine içe içe geçmiş hidroksi apatit kristallerinden oluşur, translusent görünüme sahiptir. Çürük oluştuğunda yani demineralizasyon varlığında ışık fotonları saçılır ve optik bir bozulma meydana gelir. Sinüzit de tespit edilebilir. Hasta karanlık bir ortamda oturtulur. Işık ağzına sokulur ve ağzını kapatması söylenir. Dışarıdan bakılınca, dolu olan maxiller sinüsten daha az ışık dışarıya geçer. Yakın Kızılötesi Işık Transillüminasyon yöntemi (NILT) ile okluzal yüzeyin tamamı görüntülenebilmekte ve demineralize bölgeler tespit edilebilmektedir. Yöntem lekelenme, renklenme, florozis gibi etkenlerden etkilenmemektedir İntraoral Kamera İntraoral kamera, ağızda farklı açıları görüntülemek için yararlı bir teşhis aracıdır. Kamera size, olası tüm durumlara veya ortaya çıkabilecek sorunlara daha yakından bakabilmeniz için tüm ağzı bir monitörde görüntüleme olanağı sağlar. Ek olarak, hasta sizin gördüğünüzle aynı görüntüleri ilk elden görebilme yeteneğine sahip olacaktır. Böylece hekim tanıyı hastaya daha iyi anlatabilecek ve tedavi planlamasında hasta ile daha kolay bir işbirliği sağlayacaktır. Ayrıca elde edilen dijital görüntüler vaka takibi veya sigorta ve benzeri işlemlerde prosedür kabulü için de iyi birer yardımcı olacaktır. ELEKTRİKLİ PULPA TESTİ (EPT) Vitalometre Elekriksel pulpa vitalite testi yalnızca pulpa odasında canlı sinir varlığının tespitinde kullanılır. Uyarana karşı ağrılı yanıt vitaliteyi gösterir. Termal testlere göre avantajı kontrollü uyaranın cihazdaki derecelendirilmiş reostat yardımıyla verilmesi ve hastanın gereksiz ağrı duymasının önlenmesidir. Uygun kullanımı tanı için değerlidir. Bir diş restore edilmeden yada ortodontik bant ve braket yerleştirilmeden önce kontrol edilmelidir. Aksi halde nekrotik doku nedeniyle problemler ve ağrı oluşur. Nonvital olduğundan şüphelenilen her diş test edilmelidir. Renklenme kırık ve derin çürükler ve restorasyonlar için endikasyon mutlaktır. Elektrikli pulpa testi sık rastlanan radyolojik görüntüsü birbiriyle karışabilen pek çok patolojinin ayırıcı tanısı amacıyla kullanılmaktadır. Örneğin; yetişkinlerde alt keser bölgesinde görülen radyolüsent alanlarla ilişkili dişler vitalse periapikal semental displazi düşünülebilirken ilgili dişler devitalse dişten kaynaklı enflamatuvar reaksiyon akla gelmelidir. Diş pamuk tamponlarla izole edilerek kurutulmalıdır Cihazın ucu ıslatılarak sağlam dentin üzerindeki sağlam mineye uygulanmalıdır Pulpa anatomisi göz önünde bulundurularak elektrot dentin tübülleri yönünde pulpaya doğru yönlendirilmelidir Anterior bölgede labial yüzeylerin 1/3’ü tercih Uygulama edilmelidir ancak sağlam bir yüzey de tercih edilebilir Çok köklü dişlerin her tüberkülü kontrol edilmelidir Restorasyon, yumuşak doku, dişetine temastan kaçınılmalıdır Elektrot çıplak dentine temas ederse daha çabuk yanıt alınır Akım verildikten sonra hastanın mimikleri kontrol edilip değer sayısal olarak kaydedilmelidir Şüphelenilen bölgeden, yani ept yapılan dişin bulunduğu kadrandan farklı bir bölge seçilerek (mümkünse aynı dişin simetriği olacak şekilde) sağlam bir diş kontrol amaçlı kullanılmalıdır Negatif yanıtta test mutlaka tekrar edilmelidir Kök kanallarındaki nekrotik dokular ıslaksa (cerahat varsa) hatalı yanıt alınabilir çünkü akım sıvı yoluyla periapikal dokulara iletilebilir. Akut apikal periodontitis durumunda vitalometrenin elektrodu baskı yapmayacak şekilde uygulanmalıdır eğer bu şekilde yapılmazsa oluşan baskıdan dolayı hasta ağrı hissedebilir. Artan yaşla birlikte dentin kalınlığında oluşacak olan kalınlık artışı nedeniyle kişilerde dişten dişe farklılıklar çıkabilir. Testten alınan yanıt aynı hastada aynı dişte günün farklı saatlerinde değişiklik göstermez. Test aynı dişe kısa aralıklarla sık şekilde uygulanmamalıdır. Dişlere yapılan ept sonucunda her dişin dentin kalınlığının farklı olduğu düşünülürse alınan yanıt hızı; Alt kesiciler Üst kesiciler Kanin dişler Premolar dişler Molar dişler şeklinde artar. TERMAL Termal testler ağrının kaynağı görünür olmadığında ağrılı ve pulpitisli dişi lokalize PULPA etmek için kullanılır. Vital, inflame olmayan sağlıklı pulpa 20–50C‘ TESTİ de ağrısız uyarılabilir. Ağrılı pulpitisli dişler termal uyarıların biri veya her ikisine daha çabuk ve şiddetli cevap verir. Ağrı da daha uzun süre olur. Hastaya meydana gelen ağrının hissettiği ağrıya benzeyip benzemediği öğrenilerek işlem yapılır. Soğuk: CO2 buzu-kuru buz Buz çubuklar Sıkıştırılmış gazlar: > Etil klorid > Diklorodiflorometan Preselle tutulan bir pamuk pelet etil kloritle ıslatılır. Etil klorid buharlaştığı için pelet üstünde buz kristalleri oluşur. Bu süreç pelete hava sıkılarak veya pelet havada sallanarak hızlandırılabilir. Daha sonra buzlu pelet dişe uygulanır. Sıcak: Isıtılmış guta perka Isıtılmış metal aletler Elektrikli cihazlar Bir guta perka alevde ucu yumuşayana kadar ısıtılır. Daha sonra sıcak uç dişe uygulanır. Diş daha önceden hafif vazelinlenirse yumuşak guta perka dişe yapışmaz. Ağız içinde veya çevresinde meydana gelen çoğu lezyon ülseratiftir. ÜLSER Bazen ülserler, zararsız, önemsiz durumlarla ya da yüksek bulaşıcılığı olan hastalıklarla MUAYENESİ ilişkili olarak ortaya çıkar, bazıları ise malign hastalıkların klinik görünümleridir. Ülserler, tabanı, kenarları, derinliği, rengi, boşalımı ve çevresindeki dokularla ilişkisi yönünden değerlendirilmelidir. Ülserin tabanı Lezyonun alt kısmında işgal ettiği sahadır. Sifiliz ülserinin güderiye benzer bir döşemesi vardır. Tüberküloz ve histoplasmosis gibi diğer granülomatöz ülserler, tabanında, pyojenik bir granülomayı andıran mavimsi bir granülasyon dokusuna sahip olabilir. İskemik veya atrofik ülserler, expoze kemik, periosteum veya tendon olabilen tabanlarında, genellikle granülasyon dokusu içermezler. Tabandaki kızarıklık vaskülariteyi ve muhtemelen ülserin iyileşmeye yatkınlığını gösterir. Sınırları Ülserin sınırlarının karakteristiğine dikkat etmek önemlidir. Sığ bir ülserin düz, eğimli kenarı, iyileşmenin bir işareti olabilir. Epiteliumun bütün kalınlığını tutan zımba deliği gibi nekrotik kenar, sifilitik ülserlerde, onarım gayreti olmadığı zaman görülür. Yıkım gösteren bir kenar tüberkülozda yuvarlaklaşmış, sınırlı, sığ bir derinlik ise sıklıkla basal cell karsinomalarda görülür. Normal deri üzerini kaplayan dışa dönmüş kenarları olan daha derin bir ülser, squamoz cell carsinomanın belirtisi olabilir. Derinliği Ülserin derinliği de göz önünde tutulmalıdır. Eğimli bir sınırı olan, derinliği giderek sığlaşan ülserler iyileşme belirtisi gösteren ülserlerdir. Ülserler sıklıkla nonspesifik orijinlidir ve kendi kendini sınırlar. Biopsi gibi kesin yöntemler bir kaç hafta geciktirilebilir, çünkü birçok oral ülseratif durum, bu periyodda rezolüsyon belirtileri gösterecektir. Başarılı ve deneyimli bir hekim farkında olmadan fonksiyonları değerlendirir. Hekim hasta ile karşılaşmada konuşmaları, çene hareketleri, parafonksiyonel alışkanlıkları veya ankiloglossi, yarık damak gibi sorunlardan kaynaklanan konuşma bozuklukları varsa tespit edebilir. Konuşma sırasında uvula ve yumuşak damağın hareketleri hemiparaliziyi ortaya koyabilir ya da dilin uygun olmayan titremeleri bir başka nörolojik belirti olabilir. Çenelerin çiğneme sırasındaki hareketleri diş ve çenelerin hipo veya hipermobilitesini ortaya çıkarabilir. Ağız içinde farenksin arka duvarından kalın mukus çıkışı (postnazal akıntı) sinüzit ve nazal faringeal enflamasyonun belirtisi olabilir. Bukkal mukozadaki yapılar muayene edilirken parmaklar parotis bezinin üstünde gezdirilir ve stenon kanalından berrak tükürük akışı gözlenir. Aynı şekilde submandibuler ve sublingual tükürük bezlerine bastırılarak wharton kanalından tükürük akışı gözlenir. Mukoza kurulandıktan sonra yüzey bir süre gözlenirse minör tükürük bezlerinin salgıladıkları küçük tanecikler halinde tükürük görülebilir. Bu koşullardaki tükürük eksikliği kserostomi belirtisi olabilir. Operatif tedavinin başarısı büyük ölçüde uygun bir bakım planına bağlıdır; bu da hastanın bakım arama nedenlerinin kapsamlı bir analizine ve hastanın mevcut durumlarının gelecekteki sorunlar için riskinin sistematik bir değerlendirmesine dayanır. Bu bilgi daha sonra hastanın ihtiyaçlarının yönetimine yönelik yaklaşımlar hakkında mevcut en iyi bulgularla birleştirilir, böylece uygun bir bakım planı sunulabilir. Bu bilgilerin toplanması ve muayene bulgularına dayalı tespitler kapsamlı olmalı ve adım adım gerçekleştirilmelidir. Özet olarak muayene; Hasta ile ilk görüşmeler sırasında başlar. Hastanın baş ve boyun bölgelerinin fiziksel görünümünün ekstraoral simetrisini, konuşma sırasında mandibular hareketlerini, sesleri telaffuz etme yeteneğini ve gülümseme eğilimlerinin dikkatli bir şekilde gözlemlenmesini, anormalliklerin veya hastalıkların genel varlığına veya yokluğuna ilişkin hayati bilgileri kapsar. Bu gözlemler, tıbbi ve dental geçmişinde bildirilen bilgileri gözden geçirirken/açıklarken ve hastanın başlıca endişesini/endişelerini dinlerken gerçekleşir. Tanıma göre, bu erken gözlemlerin hepsi doğası gereği ekstra oraldir. Birçok muayene veri kayıt sistemi, gözlemsel bilgilerin (diş hekiminin hasta ile etkileşim kurarken gözlemlediği şey) kaydedilmesini kolaylaştırmak için ‘ ekstra oral muayene’ ile başlayıp ‘ intraoral muayene’ ile devam eden organizasyonel mantığı kullanır. Tam yüz ve profil görüntüleri yakalamak için klinik fotoğrafçılığın kullanılması bu süreçte özellikle yararlıdır. Herhangi bir gözlemin ardından, çiğneme kaslarının, temporomandibular eklemlerin (TME), lenf düğümlerinin ve diğer hayati yapıların ekstraoral yönlerini değerlendirmek için gerekli olan fiziksel muayene yapılacak ve ardından intra oral muayene yapılacaktır. Birden fazla risk faktörünün varlığı, stomatognatik sistemin çeşitli bileşenlerinin/ilişkilerinin derinlemesine ve dikkatli bir şekilde değerlendirilmesini, disiplinler arası bir tedavi planı geliştirme yeteneğini ve hastanın genel estetik beklentileriyle tutarlı gerçekçi seçenekleri belirlemek için mükemmel dinleme becerilerini gerektirir. Tüm bunlar hastanın kısa ve uzun vadeli diş sağlığını tehlikeye atmadan gerçekleştirilmelidir ("zarar verme"). Bu durumların çoğunda, nispeten daha fazla diş yapısını kaldıran daha agresif preparatlardan ziyade, konservatif doğrudan veya dolaylı mine destekli restorasyonlar uzun vadeli risk yönetimi için daha uygundur. Oklüzyonun İncelenmesi Hastanın mevcut okluzal şemasının dikkatli bir şekilde incelenmesi, çiğneme kasları ve TME üzerindeki potansiyel etkiyle birlikte, restoratif bakımın planlanması ve uygulanmasından önce yapılmalıdır. Bu inceleme, ağır aşınma fasetleri, mine çatlakları veya diş hareketliliği gibi oklüzal travma belirtilerinin belirlenmesini ve kemik kaybı gibi patolojik durumlara katkıda bulunabilecek okluzal anormalliklerin not edilmesini içerir. Dikkatli bir analiz, herhangi bir kesin restoratif bakımın başlatılmasından önce mevcut okluzal şemanın değiştirilmesi ihtiyacını belirleyebilir. Statik ve dinamik oklüzyon dikkatlice incelenmelidir; çünkü "ideal" bir oklüzyon yoktur ve çoğu hasta klinik semptomlar olmadan oklüzyonlarına uyum sağlama yeteneğine sahiptir. Bununla birlikte, klinisyen çiğneme kaslarının çeşitli oklüzal ilişkilere verdiği normal fizyolojik tepkiyi anlamalı ve belirli bir hasta için patolojinin (diş yapısı, çiğneme kasları ve/veya TME) nerede mevcut olduğunu ve hangi değişikliklerin gösterilebileceğini belirleyebilmelidir. Molar ve kanin dişler arasındaki ilişki ( Angle Sınıf I, II veya III) ve ön dişlerin overbite ve overjet miktarı dahil olmak üzere hastanın maksimum interküspasyondaki statik anatomik oklüzyonunun bir tanımı kaydedilmelidir. Eksik dişlerin varlığı, maksiller ve mandibular orta hatların ilişkisi belirlenmelidir. Oklüzal düzlemin uygunluğu ve yanlış konumlanmış dişlerin pozisyonları belirlenmelidir. Süper erüpte dişler, boşluklar, kırık dişler ve marjinal sırt uyumsuzlukları not edilmelidir. Mandibulanın tüm hareketlerinde (sağ, sol, ileri ve aradaki tüm hareketler) dinamik fonksiyonel oklüzyon değerlendirilmelidir. Değerlendirme ayrıca, kondil başının glenoid fossa içindeki eklem çıkıntısına karşı en ön ve üst pozisyonunda olduğu eklemin ortopedik pozisyonu olan merkez ilişkisindeki dişlerin ilişkisini değerlendirmeyi de içerir. Mandibulanın fonksiyonel hareketleri, kanin dişi rehberliği veya grup fonksiyonunun olup olmadığını belirlemek için değerlendirilir. Dişler, aşırı ve yaşa uygun olmayan anormal aşınma desenleri açısından incelenir. Anormal veya erken aşınma belirtileri varsa, hastaya diş gıcırdatma veya sıkma gibi katkıda bulunan herhangi bir parafonksiyonel alışkanlığın olup olmadığı sorulur. Dişlerin oklüzal ilişkileri, karşıt arkın oklüzal düzlemine derin bir şekilde temas eden alışılmadık derecede uzun ve dar bir kaspın varlığı açısından değerlendirilir. Bu kasp, farklı seviyelerdeki iki bitişik marjinal sırtın alt kısmıyla temas edebilir, maksimum interküspasyonda iki bitişik marjinal sırt arasında doğrudan temas edebilir veya derin bir fossada konumlandırılabilir. Gıda sıkışması ve diş veya restorasyon kırılması olasılığını artırabilir. Oklüzal muayenenin sonuçları dental kayıtlara dahil edilmeli ve restoratif tedavi planında dikkate alınmalıdır. Oklüzyonun kabul edilebilir yönleri korunmalı ve tedavi sırasında değiştirilmemelidir. Mümkün olduğunda, çeşitli ilişkilere karşı fizyolojik çiğneme kası tepkisinin bilgisine dayalı olarak oklüzyonun iyileştirilmesi (interferansların ortadan kaldırılması) arzu edilir; restoratif tedavide okluzal interferanslar sürdürülmemelidir. Okluzal interferens (prematür kontakt): geride kalan, temas eden yüzeylerin stabil ve uyumlu kontakt yapmasını engelleyen herhangi bir temas. Dişlerin Muayenesi ve Restorasyonlar Notasyon sistemi ve çizelgeleme prosedürü ile hastanın eksik dişleri ve mevcut restorasyonları not edilir. Muayene için; ayna, eksplorer ve periodontal prob gibi uygun aletler ve dişlerin yüzeylerini hava ile kurutmak için hava- su spreyi gereklidir. Her dişin erişilebilir her yüzeyi, renk, doku ve yarı saydamlıktaki lokalize değişiklikler açısından incelenmelidir. En arkadaki dişle üst sağ kadrandan başlayarak maksiller ve mandibular ark etrafında ilerlemek gibi bir çizelgeleme rutini oluşturulmalıdır. Bu yöntem; diş kaybı, sarkık restorasyonları, uygunsuz proksimal konturları ve açık temasları belirlemede faydalıdır. Klinik muayene, temiz, kuru ve iyi aydınlatılmış bir ağızda sistematik olarak gerçekleştirilir. Vestibüler boşlukta bir pamuk rulosu ve dilin altında bir başkası kuruluğu korur ve dişlerin ve bitişik diş etinin görselleştirilmesini iyileştirir. Ağır biyofilm birikimi, muayene sürecine yardımcı olmak için diş fırçası profilaksisi gerektirebilir. Bazen dişlerin intal klinik muayenesi gerçekleştirilmeden önce diş debridmanı ( detertraj/ küretaj) planlanmalıdır. Çürükler İçin Klinik Muayene Genişletilmiş cerrahi olmayan yaklaşımları ve konservatif cerrahi müdahaleleri kapsayan çağdaş çürük yönetimi, geliştirilmiş risk değerlendirmesine ve iyileştirilmiş lezyon tespiti ve sınıflandırmasına dayanır. Klinik çürük lezyon tespitinin eksik olduğu görülmüştür; bu nedenle iyileştirmeye ihtiyaç vardır. Bu endişeleri gidermenin bir yolu, çürük lezyon tespiti ve sınıflandırması için görsel bir sistemin geliştirilmesi olmuştur. Uluslararası Çürük Tespiti ve Değerlendirme Sistemi (ICDAS), klinik uygulama, klinik araştırma, eğitim ve epidemiyoloji için kullanılabilecek standartlaştırılmış görsel çürük değerlendirmesi için bir kılavuz görevi görmek üzere geliştirilmiştir (Şekil 3.2). Amerika Birleşik Devletleri'nde, Risk Değerlendirmesiyle Çürük Yönetimi (CAMBRA) hareketi, çürük lezyonlarının görsel muayenesi ve değerlendirmesi için ICDAS ilkelerini benimser. ICDAS, Amerikan Diş Hekimleri Birliği tarafından Çürük Sınıflandırma Sistemi'ne (ADA CCS) daha da yoğunlaştırılmıştır Bir (veya daha fazla) kavite lezyonu olan hastalar yüksek riskli hastalardır. Bir (veya daha fazla) kavite lezyonu ve kserostomisi olan hastalar aşırı riskli hastalardır. Tüm sealent ve restorasyonlar minimal invaziv bir felsefe düşünülerek yapılmalıdır. ,Sealent mine ile sınırlı olarak tanımlanır. Restorasyon dentinde olarak tanımlanır. İki yüzeyli restorasyon, preparasyonun bir kısmının dentinde olduğu ve preparasyonun ikinci bir yüzeye kadar uzandığı bir preparasyon olarak tanımlanır (not: ikinci yüzeyin dentinde olması gerekmez). Bir dolgu maddesi rezin bazlı veya cam iyonomer olabilir. Rezin bazlı dolgu maddeleri, uygun bağlanma için en konservatif şekilde hazırlanmış fissürlere sahip olmalıdır. Mine olgunlaşmamışsa veya fissür preparasyonunun istenmediği veya lastik örtü izolasyonunun mümkün olmadığı durumlarda cam iyonomer düşünülmelidir. Hastalara materyal seçiminde bir seçenek sunulmalıdır. BAŞLANGIÇ LEZYON ( 1- 2) ICDAS CODE Tanımlar Sağlam diş yüzeyi; hava Minedeki ilk görsel değişiklik; Minede belirgin görsel kurutmadan sonra (5 sn) çürük sadece hava ile kurutma veya değişiklik; ıslakken görülür, görüntüsü değişimi yok; veya renklendirmeden sonra beyaz veya renkli, hipoplazi, aşınma, erozyon ve görülen, çukur ve fissür fissür/fossadan "daha geniş" çürük dışı diğer durumlar yok. alanıyla sınırlı "ince" değişiklik. Histolojik Derinlik Lezyon derinliği %90 dış Lezyon derinliği %50 iç mine, minede, %10 dentinde %50 dentinin dış 1/3’ lük kısmı Sealent/ Restorasyon Önerisi/ Sealent opsiyonel/ Sealent opsiyonel/ DIAGNOdent 20-30 ise isteğe Düşük risk için DIAGNOdent faydalı olabilir. DIAGNOdent faydalı olabilir. bağlı sealent veya çürük biyopsisi Sealent/ Restorasyon Önerisi/ Sealent opsiyonel/ Sealent opsiyonel/ DIAGNOdent 20-30 ise isteğe Orta risk için DIAGNOdent faydalı olabilir. DIAGNOdent faydalı olabilir. bağlı sealent veya çürük biyopsisi Sealent/ Restorasyon Önerisi/ Sealent önerilir/ DIAGNOdent Sealent önerilir/ DIAGNOdent DIAGNOdent 20-30 ise isteğe Yüksek risk için faydalı olabilir. faydalı olabilir. bağlı sealent veya çürük biyopsisi ORTA DERECELİ ( 3- 4) ICDAS CODE Tanımlar Görünür dentin veya altta Dentinden kaynaklanan koyu yatan gölge olmadan lokalize gölge, mine bozulmasıyla mine bozulması; yüzey veya bozulması olmadan minesinin sürekliliğinin bozulması, fissürün genişlemesi Histolojik Derinlik Lezyon derinliği % 77 dentinde Lezyon derinliği % 88 dentinde Sealent/ Restorasyon Önerisi/ Sealent veya minimal invaziv Minimal invaziv restorasyon Düşük risk için restorasyon gereklidir. Sealent/ Restorasyon Önerisi/ Sealent veya minimal invaziv Minimal invaziv restorasyon Orta risk için restorasyon gereklidir. Sealent/ Restorasyon Önerisi/ Sealent veya minimal invaziv Minimal invaziv restorasyon Yüksek risk için restorasyon gereklidir. YAYGIN LEZYON ( 5- 6) ICDAS CODE Tanımlar Görünür dentin içeren belirgin Dentin içeren geniş ve belirgin boşluk; diş yüzeyinin yarısından kavite; kavite dişin yarısından azını içeren açık kavitasyon fazlasını içerir, derin ve geniştir Histolojik Derinlik Lezyon derinliği % 100 Lezyon derinliği % 100 dentinin dentinde 1/3 iç kısmına ulaşmıştır. Sealent/ Restorasyon Önerisi/ Minimal invaziv restorasyon Minimal invaziv restorasyon Düşük risk için Sealent/ Restorasyon Önerisi/ Minimal invaziv restorasyon Minimal invaziv restorasyon Orta risk için Sealent/ Restorasyon Önerisi/ Minimal invaziv restorasyon Minimal invaziv restorasyon Yüksek risk için Diş çürüğünün değerlendirilmesi ayrıca tedavi önerilerine göre kararlar almak için çürük lezyon aktivitesinin tanımlanmasını gerektirir. ÇÜRÜK LEZYONU AKTİVİTE DEĞERLENDİRME TANIMLAYICILARI Etkinlik Değerlendirme İnaktif/ Durdurulmuş Aktif Faktörü Lezyonun lokasyonu Lezyon plak akümülasyon Lezyon plak birikim alanında değil alanında ( pit, fissür, aproksimal, gingival) Lezyon üzerinde plak Kalın veya yapışkan değil Kalın ve yapışkan varlığı Yüzey görünümü Parlak, kahverengi- siyah Mat, opak, geçirgenlik renkte kaybı, beyaz- sarı renklerde Yüzey dokusu Pürüzsüz yüzey, sert mine Pürüzlü mine, yumuşak ve dentin dentin Gingival durum ( lezyon İnflaöasyon yok, İnflamasyon, sondlamada gingivaya komşu ise) sondlamada kanama yok kanama Geliştirilmiş tespit ve sınıflandırma sistemlerinin amacı, remineralizasyonla tersine çevrilme olasılığı en yüksek olan erken mine lezyonlarını doğru bir şekilde tanımlamaktır. Bu nedenle uygun invaziv olmayan tedavidenenebilir ve invaziv tedavi gerektiren çürük lezyonları mümkün olan en erken aşamada tanımlanabilir. Bu yaklaşımla, restorasyon minimum miktarda diş yapısının çıkarılmasıyla sonuçlanır. Çürük lezyonları, diş yüzeyi dokusunda veya renginde görsel değişikliklerle veya bir eksplorerı diş yüzeyinde hafifçe gezdirilerek yüzey pürüzlülüğünü tespit etmek için dikkatli bir şekilde kullanıldığında dokunsal duyumla tespit edilebilir. Güncel düşünce, bir eksplorerın bu şekilde kullanılmasının çürük aktivitesini değerlendirmek için bir kullanılabileceğini göstermektedir. Ancak, eksplorer fissür veya pite karşı direnç uygulayarak kullanılmamalıdır. Keskin bir eksplorerın bu şekilde uygunsuz bir şekilde kullanılmasının, sağlam, remineralize edilebilir bir lezyonu ilerlemeye meyilli olası bir kavitasyona dönüştürerek dişe geri döndürülemez şekilde zarar verdiği gösterilmiştir. Bir eksplorerı pit ve fissürlere zorlamak, teorik olarak bir sondlama noktasından diğerine çapraz kontaminasyon riski de taşır. Buna karşılık, kök çürüklerinin değerlendirilmesi için bir eksplorer kök yüzeyinin yumuşaklığını tespit etmek için değerlidir. Okluzal Yüzeyler Çürük lezyonları, posterior dişlerin gelişimsel mine loblarının kısmen veya tamamen birleşemediği oklüzal yüzeylerin hatalı çukur ve fissürlerinde en yaygındır. Birincil oklüzal oluklar ve fossalar ile okluzal fissürler ve çukurlar arasındaki ayrımı hatırlamak önemlidir. Birincil okluzal oluklar ve fossalar, gelişimsel mine loblarının tamamen birleşmesinden kaynaklanan pürüzsüz "vadi veya tabak" şeklindedir. Normalde, bu tür oluklar ve fossalar biyofilm için niş olmadıkları için çürüğe duyarlı değildir. Sıklıkla çiğneme sırasında yiyeceklerin sürtünmesiyle temizlenir. Tersine, okluzal fissürler ve pitler, lobların kısmen veya tamamen birleşemediği minedeki derin, sıkı yarıklar veya boşluklardır. Fissürler ve pitler görsel olarak tespit edilir ve sıklıkla lekeli olabilir; ancak çürük lezyonlu olmayabilir. Oklüzal yüzey görsel ve radyografik olarak incelenir. Görsel inceleme kuru, iyi aydınlatılmış bir alanda yapılır. Işığın diş yapısının yüzeyine nasıl geçtiğini gözlemlemek için doğrudan görüş kullanılır. Oklüzal yüzey, dış kısımda tebeşir görüntüsü (mine çürükleri) veya yüzey altı opaklığı (dentin çürükleri) veya fissür veya pit oluşturan diş yapısının kavitasyonu görülürse çürük olarak teşhis edilir. Bazen fissür veya pitten çevresel olarak yayılan kahverengi-gri bir renk değişikliği mevcuttur ( santral fissür ve ligual fissüre bitişik mine alanı) ve bu, yarı saydam minenin altındaki dentinde çürük ilerlemesini gösterir. Çürük lezyonları ara sıra kasp teperlerinde gelişir. Tipik olarak, bunlar gelişimsel mine defektlerinin veya erozyon, aşınma veya parafonksiyon nedeniyle mine kaybının (dentin açığa çıkması) sonucudur. Bu kendi kendini temizleyen alanlarda çürüklerin varlığı genellikle hastanın çürük geliştirme riskinin yüksek olduğunu gösterir. Çürük pitler ve fissürler ayrıca arka dişlerin fasiyal veya lingual yüzeyinin oklüzal üçte ikisinde ve maksiller kesici dişlerin lingual yüzeyinde de oluşur. Diş yapısının görünümündeki ince değişikliklerin klinik yorumu, hastanın genel çürük riskinin ve hastanın duyarlılık miktarının eş zamanlı olarak dikkate alınmasıyla desteklenir. Hastanın tıbbi geçmişi, dental geçmişi, ağız hijyeni, diyeti ve yaşı, diğer çürük risk faktörleri ve göstergeleri arasında, mevcut ve gelecekteki çürük aktivitesinin bir tahminini önerebilir. Ek olarak, oklüzal çürük lezyonları bilateral olarak ortaya çıkma eğilimindedir. ICDAS, çürük lezyonunun durumunu kaydetmek için iki aşamalı bir sistem kullanır. Birincisi çürük lezyonunun şiddeti için bir koddur ve ikincisi dişin restoratif durumu içindir. Çürük şiddetinin durumu görsel olarak 0 ila 6 arasında bir ölçekte belirlenir. 0 = sağlam diş yapısı 1 = minedeki ilk görsel değişiklik 2 = minedeki belirgin görsel değişiklik 3 = minenin parçalanması, dentin görünmüyor 4 = dentin gölgesi (dentine doğru kaviteleşmemiş) 5 = görünür dentini olan belirgin boşluk 6 = görünür dentini olan kapsamlı belirgin boşluk Bu çürük kodları, restoratif/sealent kodu 0 ile 8 arasında eşleştirilir: 0 = selaent veya restorasyon yapılmamış 2 = sealent, kısmi 3 = sealent, tam; diş renginde restorasyon 4 = amalgam restorasyon 5 = paslanmaz çelik restorasyon 6 = seramik, altın, PFM (metale kaynaştırılmış porselen) kron veya kaplama 7 = kayıp veya kırık restorasyon 8 = geçici restorasyon ‘ Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. ‘ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK