Beslenme ve Sağlık İlişkisi PDF
Document Details
Uploaded by Deleted User
Dr.Öğr. Üyesi Murat
Tags
Summary
This document discusses the relationship between nutrition and health. It examines the historical processes of nutrition, problems related to nutrition, vitamin and mineral discoveries, and the relationship between nutrition and various age groups. Nutrition is highlighted as a foundation for maintaining a healthy lifestyle.
Full Transcript
Dr.Öğr. Üyesi Murat AÇIK BESLENME VE SAĞLIK İLİŞKİSİ GİRİŞ Sağlık, fiziksel, zihinsel ve sosyal iyilik hali olarak tanımlanır. Temel belirleyicileri arasında sosyal, ekonomik ve fiziksel çevre ile bireyin kişisel özellikleri ve davranışları bulunur....
Dr.Öğr. Üyesi Murat AÇIK BESLENME VE SAĞLIK İLİŞKİSİ GİRİŞ Sağlık, fiziksel, zihinsel ve sosyal iyilik hali olarak tanımlanır. Temel belirleyicileri arasında sosyal, ekonomik ve fiziksel çevre ile bireyin kişisel özellikleri ve davranışları bulunur. Sağlıklı olmayı belirleyen faktörler arasında; Yeterli ve dengeli beslenme, vücudun büyümesi, yenilenmesi ve çalışması için gerekli besin öğelerinin yeterli miktarda alınması ve uygun şekilde kullanılmasıdır. Yetersiz beslenme; bireyin sağlığını korumak, besin ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan enerji ve besin ögelerinin yetersiz alımı olarak nitelendirilir. Yetersiz ve Dengesiz Beslenme Mikro besin eksikliği, yetersiz beslenmenin bir alt kategorisidir ve vücutta mikro besin öğelerinin (örneğin demir, iyot, çinko, A vitamini veya folat) yeterli miktarda bulunmadığı durumlarda ortaya çıkar. Mikro besin eksiklikleri, genellikle büyümeyi ve bağışıklığı etkiler. Mikro besin ögesinin klinik örnek bulguları; anemi (demir eksikliği), hipotiroidizm (iyot eksikliği) ve kseroftalmi (A vitamini eksikliği) gibi spesifik klinik sonuçlara yol açabilir 50 milyon çocuk yetersiz beslenme Beslenme ile ilintili nedeniyle zayıfı Yaşam tarzının bir sorunlar; kansızlık, 40 milyondan fazla aşırı kilolu parçası olan beslenme, skorbüt ve kretenizm, Yaklaşık iki milyar insan, vitamin kronik bulaşıcı olmayan kardiyovasküler ve mineral eksiklikliği hastalıkları etkileyen en hastalık, diyabet, obezite Dünya çapında yetişkin önemli faktörlerdendir. ve metabolik sendrom ölümlerinin neredeyse üçte ikisinden (%63) obezite sorumlu 1. SAĞLIK VE BESLENMENIN TANIMI DSÖ; sağlığı, sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil; bireyin fiziksel, zihinsel ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımlamıştır SAĞLIĞI ETKILYEN FAKTÖRLER; Sosyal Statü Genetik Cinsiyet Yaşam Tarzı Eğitim Davranış biçimi Gelir durumu Beslenme, sağlıklı yaşamın ön koşulu olup temel bireysel gereksinim ve yaşam hakkıdır. Beslenme ile bireylerin hücreleri, dokuları, organları, sistemleri ve bir bütün olarak vücudunun yapısal ve fonksiyonel bütünlüğü korunmaktadır. Güvenli ve sağlıklı bir beslenme, optimal bir sağlık durumuna katkıda bulunur ve her türlü yetersiz beslenmeye karşı korur. Sağlıksız beslenme ise küresel hastalık yükü için en önemli risk faktörlerinden olup küresel ölümlerin yaklaşık dörtte birisini oluşturmaktadır. 1.1. BESLENMENIN TARIHSEL SÜRECI Temel besinlerin keşfinden bu yana besinlerle ilişkili biyokimyasal yolları ve etkileşimleri anlamaya yönelik bilimsel çalışmalar hızlanmıştır. Diyetin rolünü ilk belirleyenler arasında tıbbın babası sayılan Hipokrat bulunmaktadır. Hipokrat, yıllar önce hastalıkları tedavi etmek için diyet ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişikliklerini önermiş. Besinler ve beslenme yüzyıllardır araştırılmış olsa da modern beslenme bilimi ile ilgili araştırmalar yenidir; İlk vitamin, 1926'da izole edildi Kimyasal olarak tanımlanmış ve besin öğesi eksikliği hastalıklarına odaklanan (son 70 yıl) KVH, diyabet, obezite ve kanserler gibi kronik hastalıklarda beslenmenin rolü 2000'den sonra önemi bulunmuş 1.1.1. 1910'LARDAN 1950'LERE: VITAMIN KEŞFI DÖNEMI Vitamin ve minerallerin esansiyel yağ asitleri, birçoğunun amino asitler ve tanımlanması ve mineral elementlerin sentezlenmesi tanımlanması ve Elmer Verner İlk B vitamini ve izolasyonu McCollum, C vitamini keşfi Casimir Funk, tereyağında A 1912-1948 "vitamin" terimin vitamin sentezi Sonrasında kullanımı. 1916 & 1932 1913 1912 1935'TEN ÖNCE, VITAMIN KAYNAKLARI YALNIZCA DOĞAL BESINLERDI. ANCAK 1950 YILINDA, MULTIVITAMINLER DE DAHIL OLMAK ÜZERE VITAMIN TAKVIYELERININ SERI ÜRETIMI VE PAZARA SUNULMASI, VITAMIN TAKVIYESI ENDÜSTRISININ GELIŞIMINI BAŞLATMIŞTIR. 1.1.2. 1950'lerden 1970'lere: Yağa karşı şeker ve protein açığı Mineraller ve vitaminlerle zenginleştirilmiş temel gıdaların düşük maliyetli işlenmesindeki artışlar nedeniyle yetersiz beslenme ve vitamin eksiklikleri keskin bir şekilde düşmüştür. Ancak, beslenmeyle ilgili bulaşıcı olmayan hastalıkların artan yükleri tanınmaya başlanmıştır. En belirgin ise yağ tüketiminin artışı ve buna bağlı bulaşıcı hastalıklarda artış. Ayrıca bu dönemde protein açığıyla birlikte, bebek ve çocuklarda görülen marasmus ve kwashiorkoru, protein-enerji eksikliği hastalıkları görülmüştür. 1.1.3. 1970'LERDEN 1990'LARA: DIYETLE ILGILI KRONIK HASTALIKLAR VE BESLENME DESTEĞI Ekonomik kalkınmanın hızlanması ve gıda işleme tekniklerinin modernizasyonu, küresel olarak tek besin öğesi eksikliği hastalıklarını azaltmaya devam etmiştir. Bu dönemde; doymuş yağ ve kolesterol oranı düşük ve mikro besinlerle hazırlanmış endüstriyel gıda ürünlerinin artmasına neden olmuştur. Ayrıca bu dönemde, düşük gelirli ülkelerdeki açlığı ve mikro besin eksikliğini ortadan kaldırmaya öncelik verilmiştir. Tüm temel besinlerin ve sağlığı geliştirici maddelerin yeterli miktarda temini, sağlıklı bir diyetin temelidir. Çocukların beslenmesinde yeterli bir diyet, sağlıklı büyüme ve gelişmeyi teşvik etmeyi amaçlarken; yetişkin beslenmesinde ise 1.2. Beslenmenin optimal sağlığı elde etmeye, sürdürmeye ve kronik dejeneratif Sağlık Üzerine hastalıkları önlemeye odaklanır. Etkisi Diyetle alınan enerjinin en az %50'si karbonhidratlardan (büyük bölümü kompleks karbonhidrat), %25-30'u yağdan ve "10-15'i proteinden sağlanmalıdır. Bireylerin enerji ihtiyaçları ve besin gereksinimleri büyük ölçüde cinsiyet, yaş, vücut ağırlığı, aktivite düzeyi ve sağlık durumuna göre değişmektedir. Optimal beslenme olarak da adlandırılan iyi beslenme, düzenli fiziksel aktivite ile birlikte iyi bir sağlık ortamı sağlayan yeterli ve dengeli bir diyet anlamına gelir. Öte yandan, yetersiz beslenme; bireyin bağışıklığının azalmasına, hastalıklara karşı duyarlılığının artmasına, fiziksel ve zihinsel gelişiminin bozulmasına ve üretkenliğinin azalmasına yol açabilecek enerji ve/veya besin alımındaki eksiklikler, fazlalıklar ve dengesizlikler olarak tanımlanmaktadır. YETERSIZ BESLENME ÜÇ ŞEKILDE OLABILIR; MALNUTRISYON, ÇOCUKLARDA YAYGIN OLARAK GÖRÜLÜR. MIKRO BESINLERLE ILGILI YETERSIZ BESLENME, HEM ÇOCUKLARDA HEM DE YETIŞKINLERDE GÖRÜLEN MINERAL, AŞIRI BESLENME, HEM FAZLA KILOLU HEM VITAMINLERIN EKSIKLIKLERINI VEYA DE OBEZ BIREYLERDE ORTAYA ÇIKAR. DÜŞÜK FAZLALIKLARINI IÇERIR. VE ORTA GELIRLI ÜLKELERDE YETERSIZ BESLENME VE AŞIRI BESLENMENIN BIR ARADA BULUNMASI YAYGIN BIR DURUMDUR. 1.2.1. Farklı Yaş Gruplarında Beslenme ve Sağlık İlişkisi 1.2.1.1. Bebek ve Çocukluk Dönemi Bu bulgulara kas erimesi, periferik ödem, deri ve saç Bebeklerin, çocukların ve kadınların beslenme değişiklikleri de dahil olur. Yeterli besin alımının durumunu etkileyen başlıca sorunlar, yetersiz olmaması ve ishal gibi tekrarlayan enfeksiyonlar veya aşırı besin alımlarıdır. genellikle bebeklerde ve çocuklarda yetersiz beslenmenin altında yatan temel nedenler arasındadır. Çocuklarda yetersiz beslenme, zayıflık ve bodurluk olarak kendini gösterirken ciddi Yetersiz beslenme, 5 yaş altındaki çocuklarda tüm yıllık şekilde yetersiz beslenen çocuklarda ise ölümlerin yaklaşık %50'sinden sorumludur. Çocuklukta kwashiorkor, marasmus veya yetersiz beslenme diyabet, hipertansiyon ve koroner marasmuskwashiorkar olarak bilinen belirti ve kalp hastalıkları gibi yetişkin dönemindeki kronik bulgularla kendini gösterir. hastalıklarla da ilişkilendirilmiştir. 1.2.1.2. Adölesan Dönemi Adölesan dönemde büyüme ve gelişmenin hızlı olması ve fiziksel değişiklikler, enerji, protein, vitamin ve mineral gereksinimini arttırmaktadır. Adölesanlar, büyüme atağı sırasında yetişkin vücut ağırlığının yarısı kadar ağırlık kazanır ve bu durum, onların beden memnuniyetsizliğine ve düzensiz beslenmesine yol açar. Benlik saygısı, adolesan döneminde önemlidir ve diğer ergenlere kıyasla vücut şekli ve büyüklüğündeki değişikliklerden önemli ölçüde etkilenebilir. Böylece adölesanların yeme alışkanlıklarını değiştirerek beslenme açısından yetersiz olmalarına yol açabilir. Beslenme bozuklukları ve kötü beslenme alışkanlıkları daha yüksek olan adölesan dönemde yetersiz beslenme, büyümeyi ve cinsel olgunlaşmayı potansiyel olarak geciktirebilir. Adölesan dönemde kötü beslenme alışkanlıkları ve yetersiz beslenme, yetişkin dönemde kalp-damar hastalıkları, osteoporoz, hiperlipidemi, şişmanlık, cinsel gelişimde gecikme ve kansere yol açabilmektedir. Ayrıca, bu dönemde besin seçimlerinde ve yeme alışkanlıklarında da değişiklik olmaktadır. Ayak üstü atıştırma ve şeker, yağ ve tuzdan zengin olan "fast food" tüketimi ve öğün atlama artmaktadır. Adölesan çağı obezitesi; psikososyal GİS problemler sorunlar artmış KVH Glikoz intoleransı ortopedik hepatik sorunlar komplikasyonlar uyku apnesi Artan beslenme hassasiyetine rağmen adölesanlar arasındaki mikro besin eksikliklerine çok az odaklanılmıştır. Yetişkin kemik kütlesinin yaklaşık yarısı adölesan dönemde kazanılır ve yetişkin kemik kütlesinin %90'ından fazlası 18 yaşında oluşur. Adölesan dönemindeki büyüme atağından dolayı çizgili kasın büyümesi için amino asitlerin yanı sıra kemik gelişimi için kalsiyum, D ve K vitamini, fosfor, magnezyum dahil olmak üzere besin öğesi gereksinimleri artmaktadır. Demir eksikliği anemisi ve iyot eksikliği bozuklukları gibi doğrudan etkileri bulunan çoklu mikro besin eksiklikleri, adölesan sağlığı açısından özel bir öneme sahiptir. 1.2.1.3. Yetişkin Dönemi Fazla kilolu yetişkin bireylerde %5 kilo kaybının, kardiyovasküler hastalık risk faktörlerinde (kan basıncı ve lipidler) ve diyabetli bireylerin laboratuvar bulgularında (açlık kan şekeri ve hemoglobin A1c seviyeleri gibi) anlamlı iyileşmeler elde etmek için yeterli olduğu bildirilmiştir. Düşük gelirli ülkelerdeki ana beslenme sorunu, nüfusun büyük bir bölümünün temel besin maddelerine yönelik tüm gereksinimleri karşılayamaması ve yetiştirememesidir. Gelişmekte olan ülkelerdeki en önemli dört yetersiz beslenme sorunu; PEM, demir eksikliği anemisi, A vitamini ve iyot eksikliği Malnütrisyonun nedenleri arasında savaş, yoksulluk veya kıtlık nedeniyle yetersiz besine erişimden kaynaklanan açlık, psikolojik dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle besin alımının gönüllü olarak azaltılması, bağırsak rahatsızlıkları ve enfeksiyonlar, artmış doku katabolizmasıyla ile birlikte şiddetli patolojik bulgular yer almaktadır. Malnütrisyon sonuçları arasında ise vücut yağının kaybı, iskelet kasının harabiyeti ve iç organların atrofisi bulunmaktadır. KVH, kanser, solunum yolu hastalıkları, diyabet, 1 obezite gibi bulaşıcı olmayan hastalıkların risk faktörleri arasında genetik ve çevresel faktörlerin olmasına rağmen, değiştirilebilir yaşam tarzıyla ilgili faktörler hastalıkların gelişiminde daha büyük rol oynar. Kronik bulaşıcı olmayan hastalıklardaki belirgin artışın, yüksek düzeyde yağlı ve işlenmiş etler, 2 doymuş yağlar, rafine tahıllar, tuz ve şekerler ile karakterize edilen Batı tarzı beslenme kalıplarıyla bir bağlantısı vardır. Yeterli ve dengeli beslenme, aşırı alım olmaksızın enerji ile birlikte fizyolojik ihtiyaçları karşılayabilmek için makro ve mikro besin öğelerinin gerekli miktarda alınmasıdır. Makro besinler (karbonhidratlar, proteinler ve yağlar) vücudun işleyişinde rolü olan hücresel süreçler için gerekli enerjiyi sağlar. Mikro besin öğeleri (vitaminler ve mineraller), vücudumuzun küçük miktarlarda gereksinimi olan fakat normal büyüme, gelişme, metabolizma ve fizyolojik işlev için gerekli, çeşitli metabolik olaylarda kullanılan maddelerdir. Su, vücudun temel bileşeni olup yağsız vücut kütlesinin ve toplam vücut ağırlığının çoğunluğunu oluşturur. Su sadece hidrasyon sağlamakla kalmaz, aynı zamanda eser elementler ve elektrolitler dahil olmak üzere mikro besin öğelerini de taşır Beslenme, vücudun büyüme, gelişme ve sağlığın korunması için besinleri alıp kullanma süreçlerinin sonucudur. Sağlığın korunmasında ve hastalıkların önlenmesinde beslenme, önemli bir rol oynamaktadır. Yeterli ve dengeli beslenme, çocukların, adölesanların ve yetişkinlerin sağlıklı büyümesine ve gelişmesine yardımcı olur ve kronik hastalık risklerini azaltır, obezite, kalp hastalığı, tip 2 diyabet ve bazı kanserlere yakalanma riskleri daha düşük olur. Bu nedenle, her yaş grubundaki birey, yeterli ve dengeli beslenmeye önem vermelidir. Thanks for listening!