16. Yüzyıl: Önemli Olaylar ve Eserler (PDF)
Document Details
Uploaded by BoomingBandoneon
Tags
Summary
Bu belge, 16. yüzyılda gerçekleşen önemli olayları ve eserleri kapsamaktadır. Tudor Hanedanlığı, Vespucci'nin yolculuğu, Michelangelo ve Da Vinci'nin eserleri, Rönesans'ın heykel sanatı ve portre sanatı gibi konular yer almaktadır.
Full Transcript
16. YÜZYIL: ÖNEMLİ OLAYLAR VE ESERLER TUDOR HANEDANLIĞI Başlangıç Bitiş Kral(içe) Adı Dönem Adı 1485 1509 VII. Henry 1509 1547 VIII. Henry 1547 1553 VI. Edward 1553 1558...
16. YÜZYIL: ÖNEMLİ OLAYLAR VE ESERLER TUDOR HANEDANLIĞI Başlangıç Bitiş Kral(içe) Adı Dönem Adı 1485 1509 VII. Henry 1509 1547 VIII. Henry 1547 1553 VI. Edward 1553 1558 I. Mary 1558 1603 I. Elizabeth Elizabeth Dönemi 1501 Vespucci’nin Yeni Dünya’ya yolculuğu İtalyan denizci Amerigo Vespucci gemisiyle Lizbon’dan yola çıkar ve bugün Amerika olarak bilinen kıtaya, o günkü adıyla Yeni Dünya’ya doğru yol alır. 1504 Michelangelo ve “Davut” heykeli Rönesans heykel sanatının başyapıtı olarak kabul edilen beyaz mermerden yapılmış olan “David” heykeli, 5,17 metre yüksekliğindedir ve mermerden yapılmıştır. Heykel neredeyse mükemmel insan oranı ile betimlenir; gücü ve gençliğin güzelliğini temsil eder. Bu heykel Davut’un, İncil’de yer alan anlatıya göre, Filistinlilerin en güçlü askeri olan ve İsrailoğulları’ndan çok sayıda askeri düelloya davet ederek öldüren Golyat’a meydan okuduktan sonra ona saldırmak için hazırlandığı anı yansıtır. 1506 Da Vinci ve “Mona Lisa” Hümanizm ile beraber Avrupa’da portre resimlerin yaygınlaştığını ve İncil’den figürlerin yanı sıra gerçek hayattan kişilerin de artık tuvallerde yerini aldığını gösteren bir resimdir “Mona Lisa”. Leonardo da Vinci’nin bu ünlü resmi hem seküler yani laik ve dünyevi yaşam biçimine dayalı yeni bir çağın ve anlayışın başladığını göstermesi hem de resimdeki kadının gizemliliği açısından dünyanın en ünlü resimleri arasındadır. 1509 – 1547 Kral VIII. Henry 1455-85 arası İngiltere’de York ve Lancaster aileleri arasında yaşanan Güller Savaşını (Wars of the Roses) Lancaster ailesi kazanır. Ancak her iki ailenin erkekleri de savaşta ölünce, Lancaster ailesine bu savaşta destek olan Galler kökenli Tudor Hanedanlığı tahta geçer. İlk Tudor kralı olarak 1485’te İngiltere tahtına oturan VII. Henry 1509’da ölür ve yerini oğlu VIII. Henry’ye bırakır. Hanedanlığın ikinci kralı olarak VIII. Henry İngiltere’yi, yönettiği otuz sekiz yılın sonunda reform hareketleri ve Rönesans’la çok büyük bir değişim ve yenilik sürecine sokar. Henry’ye 1521 yılında Papa X. Leo tarafından, İnanç Savunucusu (Defender of Faith) unvanı verilir. Bu unvan Katoliklik için mücadele edenlere verilen önemli bir nişandır. Ancak Henry, bu unvanı aldıktan on iki yıl sonra 1533’te, yasağa rağmen Katolik eşinden boşandığı ve Protestanlığa yöneldiği için Katoliklikten aforoz edilir. 1511 Erasmus ve Deliliğe Övgü Hollandalı düşünür Desiderius Erasmus’un, İngiltere’de Sir Thomas More’un evinde kalırken onunla paylaştığı bilgilerin ışığında In Praise of Folly adlı eserini bir haftada yazdığı iddia edilir. More ile Erasmus eserlerinde geleneksel kurumları ve bu kurumlarda yaşanan yozlaşmayı eleştirirler. Eleştirilen kurumların başında ise Katolik Kilisesi gelir. Ayrıca, eserdeki isimlerden anlaşılacağı üzere alegorik kişileştirmelerin kullanıldığı bu eserde Erasmus, adı ‘delilik’ ya da ‘ahmaklık’ olarak Türkçeye çevrilebilecek Folly karakterini insan doğasının zayıf yönlerini hicvetmek ve onlarla alay etmek için de kurgular. Nitekim bu eserde Erasmus, Avrupa toplumlarının batıl inanç gibi geleneklerine ve Katolik Kilisesi’ne saldırır. Latince yazdığı bu eser Katoliklere yönelik eleştiri ve suçlamalarıyla, Protestan reformunun öncüleri arasındadır. Eserde Folly (Delilik) karakteri, zenginlik tanrısı Plutus ile bir su perisi olan Youth (Gençlik)'un çocuğudur ve bir tanrıça olarak gösteriş yapmayı sever. Inebriation (Sarhoşluk) ve Ignorance (Cehalet) adlı iki su perisi tarafından emzirilir. Sadık arkadaşları arasında Philautia (Kendini Sevme), Kolakia (Dalkavukluk), Lethe (Unutkanlık), Misoponia (Tembellik), Hedone (Zevk), Anoia (Bunama) ve Tryphe (Ahlaksızlık) bulunmaktadır. Soytarı kıyafeti giyen bir kadın olan Folly durmadan kendini över ve kendisi olmadan hayatın sıkıcı ve tatsız olacağını savunur. Hayattaki her tür eğlence ve şansın ancak delilikle yani kendisiyle mümkün olacağını iddia eder. Ayrıca, insanın mutluluğunun kendisinden geçtiğini savunur. 1513 Machiavelli ve Prens İtalyan diplomat ve siyaset teorisyeni Niccolò Machiavelli, ülkesini yönetmeyi düşleyen prenslere, gücü ve iktidarı nasıl elde edecekleri ve elde ettikten sonra nasıl elde tutacaklarını göstermek üzere The Prince adlı eserini kaleme alır, ancak bu eser ölümünden beş yıl sonra 1532’de yayımlanır. Öte yandan bu eseri, Medici Ailesi onu Floransa’dan sürgün ettikten sonra Tuscany’de yazar. Eserin “Amaca giden her yol mubahtır.” veya “Amaç aracı mubah kılar.” şeklinde Türkçeleştirilebilecek olan mottosu amacı yani hedefi ve sonucu kutsallaştırırken amaca giden her yolu haklı gösterir. Ancak çoğuna göre bu ideolojinin handikaplarından biri, ‘kutsal’ sıfatıyla nitelenen her davanın, sahibini o dava uğruna her şeyi yapmak için kendini haklı görmeye yöneltmesidir. Bu kitap ilerleyen yüzyıllarda Batı’nın toplumsal ve politik sistemini çok yönlü bir şekilde etkileyerek Makyavelizm adı verilen anlayışı doğurur; bu anlayış ve felsefe zamanla siyasetten şirket sayfa - 4 İNGİLTERE’NİN 400 YILI: 1500 – 1900 yönetimine, insan ilişkilerinden sınıf içi iletişime kadar her alanda kullanılır. Kitabın mottosuna bakarak önce yönetenler sonra da yönetilenler kendi amaçlarını kutsar ve bu amaçlarını gerçekleştirme yolunda gereken her şeyi yapmak için kendilerini haklı görürler. Bunun da sonraki yüzyıllarda aşırı bireyciliğe, bencilliğe ve benmerkezciliğe zemin hazırladığı söylenebilir. 1516 More ve Ütopya Sir Thomas More Utopia adlı eserini Latince yazar ve ütopya edebiyatının öncüleri arasında yer alır. Sosyopolitik bir kitap olan bu eserinde More, adı ‘Utopia’ olan kurgusal ve hayalî bir ada yaratır ve orada toplumsal, dinî ve politik gelenekleri kendi inandığı ilkelere göre yeniden kurgular çünkü İngiltere’de o dönemde var olan kurumlara şiddetle karşı çıkar. Örneğin paranın ve makamın onun ütopyasında yeri yoktur, tüketici olanlar aşağılanır ve herkes bir şeylere ortak oranda sahip olur. Zaten ‘ütopya’ kelimesi de kişinin farklı gerekçelerle mevcut yaşantısından ve bu yaşantısını sürdürdüğü yerden kaçış arzusunu temsil eder. Bu yönüyle, More’un da kendi döneminde İngiltere’de yaşanmakta olan politik ve dinî anlamdaki yozlaşmadan ve toplumsal çalkantılardan rahatsız olduğu ve bu nedenle kaçış için kendisine ütopik bir dünya kurguladığı söylenebilir. Diğer yandan Ütopya, politikanın insanla başlayıp insanla bittiği tezini öne süren hümanist bir eserdir ve İngiliz hümanizmine büyük katkı sağlar. 1517 Luther ve “Doksan Beş Tez” Alman din adamı Martin Luther, Katolik Kilisesi içindeki yolsuzlukları ve İncil’e dayandırılarak cemaate anlatılan hatta dayatılan dinî ve ahlaki davranışların aksi yöndeki uygulamaları, Wittenberg Kilisesi’nin kapısına astığı “Ninety-Five Theses” ile halka duyurur. “Efendimiz İsa ‘Tövbe edin.’ dediğinde, insanların tüm hayatının tövbe dolu bir hayat olmasını istedi.” maddesiyle başlayan manifesto sayılabilecek bu bildiri “Ve böylece barışın yani sorunsuz bir hayatın sahte güvenliğinden ziyade birçok sıkıntıdan geçerek cennete gireceğinizden emin olun.” maddesiyle biter. Kısacası Luther bu doksan beş maddeyle, cennete gitmek isteyen inananları bunun için kiliseye bağımlı olmaktan kurtarır. Nitekim “Doksan Beş Tez”in alt başlığı, “Endüljansların Gücü ve Etkisi Üzerine Tartışma” (Disputation on the Power and Efficacy of Indulgences) şeklindedir. Bu başlıkta adı geçen ‘endüljans’, günahların kilise tarafından bağışlanması için yapılan ritüelleri ifade eder. Luther aynı zamanda İncil’i 1522’de Almancaya çevirir ve bunun üzerine Katoliklikten aforoz edilir. Bu süreç, Protestanlığın önce Almanya’da sonra John Calvin ile Fransa’da ve VIII. Henry ile de İngiltere’de tesisiyle sonuçlanır. Böylece Katolikliğin ve kilisenin halk üzerindeki sorgusuz, sınırsız egemenliği önce sorgulanır ve sonra zamanla azaltılır. Hemen sonrasında 16. YÜZYIL sayfa - 5 ise Avrupa’da ‘Reformation’ olarak bilinen reform hareketleri başlar. En büyük reform da din alanında gerçekleşir. Reform hareketlerini başlatan Luther’in yazıları İngiltere’de ancak 1521’de dolaşıma girer, fakat Kardinal Thomas Wolsey bu yazıların toplatılıp yakılması emrini verir. Çünkü ona göre bunlar, İngiltere’de dokuz yüz yıllık geçmişe sahip Katoliklik için sakıncalı ve yıkıcı olabilirdi; halk, din adamlarının kendilerinin kilisede onlara anlattıklarından farklı ve aksi yönde bir hayat yaşadıklarının farkına varabilir ve böylece din adamlarına ve onların temsil ettiği kiliseye ve de Hristiyanlığa şüpheyle bakabilirdi. 1519 – 1522 Macellan’ın gemiyle dünya turu Portekizli denizci Ferdinand Macellan Baharat Adaları’na batıdan giden bir rota bulmak amacıyla Vittoria adlı gemisiyle deniz seferine başlar ancak 1522’de Filipinler’de öldürülür. Bunun üzerine, bu seferi Juan Sebastian Elcano tamamlar. Bu yolculuk Atlantik’ten Güney Amerika’ya, oradan da Macellan Boğazı’nın keşfiyle ve Pasifik Okyanusu’nun geçilerek Filipinler’e varılmasıyla ve son olarak, başladığı yere yani İspanya’ya geri dönülmesiyle tamamlanır. Böylece gemiyle dünyanın etrafında bir tur atılmış ve dünyanın yuvarlak olduğu ispatlanmış olur. Bu dünya turu ayrıca keşifler çağını ve sonrasında sömürgecilik faaliyetlerini başlatması açısından önemlidir. 1520 – 1566 Kanuni Sultan Süleyman’ın Osmanlı padişahlığı Batı’da ‘Muhteşem Süleyman’ olarak bilinen Kanuni Sultan Süleyman 1520’de Osmanlı tahtına oturur ve Osmanlı’yı en güçlü konumuna getirir. Hem askerî alanda kazandığı zafer ve topraklarla hem de adaletiyle Osmanlı’nın Avrupa’da en çok tanınan ve konuşulan padişahı olur. 1522 Osmanlı’nın Rodos’u fethi 1520’de Osmanlı tahtına oturan I. Süleyman Osmanlı’nın sınırlarını Cezayir’den İran Körfezi’ne, Yemen’den Macaristan’a kadar genişletmek için bir dizi fethe girişir; ilk fetihlerinden biri de Rodos olur. Rodos’un fethi Osmanlı’nın Doğu Akdeniz’i kontrolüne ve Avrupa’nın içlerine doğru ilerlemesine zemin hazırlar. Osmanlı, 1566’ya kadar hedeflerinin çoğuna ulaşan Kanuni’yle gücünün zirvesine ulaşır. Bu yüzden de 16 ve 17. yüzyıllarda Batı edebiyatında Türklere yönelik çoğunlukla ‘barbar’ gibi kelimelerle negatif bir algı yönetimi ve şeytanlaştırma çabası söz konusudur çünkü Batılılar Türklerin o dönemde büyümesinden endişe ederler. 1526 Tyndale ve İncil’in İngilizceye çevrilmesi Reform hareketlerinden cesaret ve güç alan William Tyndale Yeni Ahit’in İncile ait olan kısımlarını İngilizceye çevirmek ister. Ancak bu çeviriyi İngiltere’de yapmasına izin verilmez. O da Almanya’ya gider ve çevirisini orada tamamlar. Hatta tamamını çevirdiği İncil’i Almanya’da bastırıp halka sayfa - 6 İNGİLTERE’NİN 400 YILI: 1500 – 1900 dağıtılmak üzere İngiltere’ye gönderir. Buna rağmen, dönemin Londra Piskoposu tarafından kitabın tüm baskılarının toplatılıp yakılması emri verilir. Bunun sebebi büyük ölçüde, İncil’in halk tarafından okunmasının kilisenin gücünü ve otoritesini sarsma ihtimalidir. Çünkü halk İncil’de anlatılanlara kilise görevlileri olmadan ulaşabilecek ve belki de Hristiyanlığın, kendilerine anlatılandan daha başka anlam ve yorumlara sahip olduğunu anlayacaktır. Yunan mitolojisinde ateşi ve bilgiyi tanrılardan çalıp insanlara veren Prometheus gibi Tyndale de İncil’i ve Hristiyanlığı bir anlamda kilisenin ve rahiplerin tekelinden kurtarıp ortalama vatandaşa hediye eder. Yunan mitolojisinde tanrıların insanlar üzerindeki gücünü ve otoritesini zayıflattığı iddiasıyla zincire vurularak cezalandırılan Prometheus gibi Tyndale de bu yolla kilisenin halk üzerindeki etkisini zayıflatıp azalttığı, halk arasında fitne ve sapkınlığa yol açtığı gerekçesiyle 1535’te tutuklanır. 1536’da önce boğularak öldürülür, ardından direğe bağlanarak yakılır. Çünkü gelenekselleşmiş ve/veya kökleşmiş kurumları, uygulamaları, inanışları ve alışkanlıkları sorgulamak ve değiştirmeye ya da yerine başka bir şey koymaya çalışmak, söz konusu kurum, uygulama, inanış ve alışkanlıklar sayesinde toplumsal merdivenin en tepesinde olma ve orada kalma zevkini yaşayanlar tarafından hemen her zaman bir tehdit unsuru olarak görülür. Bunu yapmaya kalkışanlar ise çeşitli şekillerde cezalandırılır. 1527 Roma’nın yağmalanması Roma İmparatoru V. Charles askerlerine bir süre maaş veremez. Maaşlarını alamayan öfkeli askerler ise 6 Mayıs 1527'de, Fransız aristokrat Bourbon Dükü’nün yönetiminde Roma’ya saldırır ve şehri ele geçirerek yağmalarlar. Bu vahşet dolu talan sekiz gün sürer ve yaklaşık on iki bin kişi öldürülür; sanat eserleri ve müzeler büyük zarar görür. Papa VII. Clement bu yağmalamadan ve saldırıdan canını zor kurtarırken, Vatikan’ı savunan İsviçreli korumalar öldürülür. Roma bu yağmadan sonra çöker ve İtalyan Rönesans’ı sona erer. 1528 Castiglione ve Saraylının El Kitabı İtalyan Baldassare Castiglione ideal bir saraylı (courtier) nasıl yetişir üzerine The Book of the Courtier adlı eserini yazar. Bu esere göre ideal bir saraylı iyi bir sese ve konuşma yeteneğine, etkili şiir okuma becerisine sahip olmalı; soğukkanlı, sakin ve mütevazı olmalı; savaşçı bir ruhu ve atletik bir yapısı olmalı; klasikler ve güzel sanatlar konusunda iyi bir bilgi ve becerisi olmalı; soylu bir kandan gelmelidir. Bu eser 1561’de İngilizceye çevrilir ve İngiliz üst sınıfının centilmen ve saraylı anlayışına büyük katkı sağlar. Bazı soylular ve saraydan kabul görüp kralın desteğini almak isteyen yazarlar, bu kitaptaki niteliklere sahip olmak için çaba gösterirler. Çünkü sarayın sanattan 16. YÜZYIL sayfa - 7