Üsküdar Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi (ATA 101) Ders Notları PDF

Summary

Bu belge, Üsküdar Üniversitesi'nin Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi (ATA 101) dersinde ele alınan konuları özetliyor. Ders içeriğinde Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı Devleti'nin bu savaştaki rolü ele alınmaktadır. 

Full Transcript

ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ GÜZ DÖNEMİ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ (ATA 101) XX. YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI DEVLETİNİN DURUMU Trablusgarp Savaşı: Almanya gibi milli birliğini geç tamamlamış olan İtalya sömürgeciliğe çok geç başlamış ve...

ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ GÜZ DÖNEMİ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ (ATA 101) XX. YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI DEVLETİNİN DURUMU Trablusgarp Savaşı: Almanya gibi milli birliğini geç tamamlamış olan İtalya sömürgeciliğe çok geç başlamış ve dünyanın en iyi bölgelerini ele geçiren İngiltere ve Fransa’nın gerisinde kalmıştı. Bu nedenle sömürge arayan İtalya, Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki toprağı Trablusgarp ve Bingazi’ye göz dikti. Buraların kendisine terki için 28 Eylül 1911’de Osmanlı Devleti’ne bir nota veren İtalya, bu isteğinin reddi Öğretim üzerine adı geçen Görevlisi: bölgeye asker Yusuf TEKE çıkardı. Bölgeye ordusunu gönderemeyen Osmanlı Devleti, Kurmay Binbaşı Enver ve Fethi beyler ile Kurmay Kolağası Mustafa Kemal Bey gibi genç ve idealist subayların organize ettiği direniş hareketi sayesinde İtalyanların Libya içlerine ilerlemesini engelledi. İtalyanlar ise Osmanlı Devleti’ni sıkıştırmak için saldırılarda bulundu ama Libya’nın iç kısımlarına ilerleyemedi. Balkan Savaşı’nın patlak vermesi üzerine 18 Ekim 1912 tarihinde İtalyanlar ile Uşi Antlaşması yapılıp Uşi Antlaşması’na göre; İtalyanlar Trablusgarp ve Bingazi’yi alacaktı. 12 Ada ise savaş bitinceye kadar İtalyan kontrolünde kalacaktı. Ancak sonradan bu adaların geri alınması mümkün olmamıştır. Bilindiği gibi Lozan Antlaşmasıyla Rodos ve 12 Ada İtalya’ya bırakılmış, 1947’de İtalya adaları Yunanistan’a devretmiştir. Balkan Savaşları: Osmanlı Devleti’nin İtalya ile uğraşmasını fırsat bilen Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ, Rusya’nın da katkılarıyla 1912 yılında kendi aralarında anlaştıktan sonra 8 Ekim 1912’de Osmanlı Devleti’ne karşı savaş ilan ettiler. Savaş, Osmanlı ordusunun askerî zaafları, yönetimden kaynaklanan hatalar ve ordu içindeki siyasetten dolayı bütün cephelerde Osmanlı Devleti’nin yenilgisiyle sonuçlandı. 30 Mayıs 1913’teki Londra Anlaşması ile Osmanlı Devleti, Ege Adaları’nın kaderinin tayinini ve Arnavutluk’un sınırlarının çizilmesi işini büyük devletlere bırakmakta, Girit’i hukuken Yunanistan’a terk etmekte ve Midye-Enez hattının batısında kalan toprakları da Balkan Devletlerine bırakmakta idi. Bu çizilen sınırla Edirne Bulgaristan’a bırakılıyor, Bulgaristan Kavala ile Dedeağaç arasındaki toprakları alarak Ege Denizi’ne ulaşıyordu. I. Balkan Savaşı sonunda Balkan Devletleri, Osmanlı Devleti’nden aldıkları yerleri paylaşamadılar. Özellikle Bulgaristan’ın, müttefiklerinden daha fazla yer kazanması nedeniyle anlaşmazlık çıktı. Bunun sonucunda Sırbistan, Yunanistan ve Romanya Bulgaristan’a saldırdı. Balkan Devletlerinin arasındaki savaştan yararlanmak isteyen Osmanlı Devleti harekete geçip, Edirne dahil bütün Doğu Trakya’yı hiçbir direnişle karşılaşmadan geri aldı. 10 Ağustos 1913’te imzalanan Bükreş Anlaşması ile Balkan devletleri, Osmanlı Devleti’nden aldıkları Osmanlı Devleti ise Balkan devletleri ile ayrı ayrı anlaşmalar imzaladı. 29 Eylül 1913’te Bulgaristan ile İstanbul Barış Anlaşması imzalandı ve sınır Meriç Nehri oldu. Yunanistan’la 14 Kasım 1913’te Atina Anlaşması imzalandı. Girit Yunanistan’a bırakılırken, bu ülkede kalan Türklerin kültür ve mülkiyet hakları garanti altına alındı. Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı Devletinin Yıkılışı 1914 - 1918 yılları arasında yaşanan dünyanın büyük devletlerinin katıldığı o zamana kadar görülmemiş büyüklükteki bu savaşa Birinci Dünya Savaşı denmiştir. Önce Orta Avrupa’da başlayan savaş, devam ettiği yıllar içinde yeni katılımlarla geniş bir alana yayılmış ve dünyanın büyük bir bölümünü etkisi altına almıştır. Bu savaşın gerisinde pek çok neden yatmaktadır. Savaşın Sebepleri Dünya ülkelerinin büyük bir bölümünü derinden etkileyen Birinci Dünya Savaşı’nın sebepleri birkaç başlık altında özetlenebilir. Siyasî ve Askerî Sebepler: 1871’de milli birliğini tamamlayan ve hızlı bir şekilde büyüyüp güçlenen Almanya, İngiltere ile rekabete başladı. İngiltere ise dünyanın büyük bir kısmını sömürge haline getirmişti. Birleşik Amerika’nın ise, güçlü bir ordusu bulunmamakla birlikte, sanayi ve üretim gücü çok yükselmişti. Fransa, dünyanın ikinci büyük kara 1905’te Japonya’ya yenilmiş olan Rusya, üçüncü büyük kara gücüne sahipti ama teknoloji, sanayi ve ekonomi açısından güçlü değildi. Avusturya-Macaristan, çöküş sürecine girmiş ve Almanya’nın dış siyasetine sarılmıştı. Almanya gibi milli birliğini geç tamamlamış olan İtalya ise sömürge edinmeye çalışıyordu. Japonya, büyük bir hamle yapmış, Uzakdoğu’da Rusya’yı durdurmuş, Çin’e müdahaleye başlamıştı. Çin, batı ve Japon emperyalizminin baskısı altındaydı. Osmanlı Devleti ise, 1900 ile 1914 yılları arasında ağır kayıplara uğrayarak, bir hayli küçülmüştü. Avrupa’daki topraklarını kaybetmiş olan devlet, Birinci Dünya Savaşı öncesinde Kars, Ardahan, Artvin dışında bugünkü Türkiye, Irak, Suriye, Lübnan, İsrail, Ürdün, Hicaz ve Yemen’den ibaret kalmıştı. Oluşan bu ortamda neredeyse bütün devletlerin birbirleri ile olan çekişmeleri Avrupa’da devletlerarası bloklaşmalara yol açtı. Almanya, İtalya ve Avusturya arasında 1882 yılında “Üçlü İttifak” denilen bir blok meydana getirildi. Bu ittifaka karşı İngiltere-Fransa-Rusya “Üçlü İtilaf” grubunu kurdu. Zamanla iki grup arasındaki kutuplaşma savaşla sonuçlandı. Birinci Dünya Savaşı’nın nedenlerinden biri de hızlı silahlanma ve militarizmdir. Almanya birliğini kurduktan sonra sanayileşmiş ve savaş sanayiine yönelmiş; diğer Avrupa devletlerini de silahlanma yarışına dahil etmiştir. Ekonomik Yayılma ve Sömürgecilik: Sömürge edinme ve dış yatırımlarla gelişen ekonomik rekabet, savaşın önemli sebeplerindendir. Sömürgecilik alanında İngiltere en önde giden ülkeydi. Bu ülkeyi Fransa, Belçika, Hollanda, Almanya, Rusya gibi devletler izlediler. Hammadde ve pazar edinmek adına devletler arasında büyük bir rekabet vardı. Geriden gelen Almanya gibi devletler bu mücadeleyi savaşa sürükledi. Avrupa’daki Alman-Fransız anlaşmazlığı savaşın diğer bir nedenini oluşturuyordu. Alman birliğinin kurulması aşamasında Almanlar, Fransızlar’ı yenmişler ve Alsace-Lorraine’i (Alsas-Loren) Fransa’dan almışlardı. Fransızlar bunu millî bir mesele haline getirmişlerdi. Balkanlar’da ise Rusya ile Avusturya arasında çekişme vardı. Rusya da Avusturya da Balkanlar’a sahip olmayı arzu ediyordu. Bu durum Rusya ile Avusturya arasında şiddetli bir rekabete yol açmıştı. Dinî ve Kültürel Yayılma: Sömürgeci devletler sömürgelerine kendi din ve kültürlerini de götürüyorlardı. Bunun için çeşitli mezheplerden Hıristiyan misyonerler çalışmalara girişmişlerdi. Misyonerler bunun yanında kendi kültürlerini yaymak amacıyla her gittikleri yerlerde kendi dillerini yayıyor, kitaplar yayınlıyor, kütüphaneler ve başka kurumlar kuruyordu. Bu da devletler arası nüfuz çekişmesinin bir başka yönünü oluşturmaktaydı. Milliyetçilik: 1789 Fransız İhtilali ile dünyaya yayılan milliyetçilik fikri, millî devletler kurma düşüncesini geliştirmiş ve bağımsızlık savaşları çıkarmıştı. Bu devrede Batı medeniyetinin temsilcisi olan Avrupa milletleri, mensup oldukları beyaz ırkı üstün tutma siyasetini benimsemişlerdi. Hatta yeryüzünün kalabalık sarı ırkını ikinci sınıf insan olarak kabul ediyordu. İşte bütün bu propagandalar, milletlerarası, dolayısıyla devletlerarası rekabeti hızlandırıyordu. Osmanlı Devleti’ni Paylaşma İsteği: Osmanlı toprakları üzerindeki nüfuz kavgası ve Osmanlı topraklarının nasıl paylaşılacağı konusu bu büyük harbin çıkmasına sebep olan önemli faktörlerden biriydi. XIX. yüzyıl başlarındaki Rus, İngiliz, Fransız rekabeti, yüzyılın sonlarına doğru bu rekabete Almanya’nın da katılması bu çekişmeyi hızlandırmıştır. Birinci Dünya Savaşının Başlaması ve Osmanlı Devleti’nin Savaşa Girişi: Osmanlı Devleti birkaç yüzyıl süren gerileme devrinde, özellikle son dönemlerinde çok yalnız kaldı. Bütün büyük devletlerce bir kuvvet sayılmamakta, bir yük telakki edilmekteydi. Bu bakımdan büyük devletler, Osmanlı Devleti ile ittifak yapmaya yanaşmıyordu. Bu yüzden Osmanlı Devleti, zamanla Almanya ile yakınlaşmaya başladı. Savaş öncesinde Osmanlı Devleti için iki yol vardı: Birincisi Osmanlı Devleti’ni koruyacak Almanya ile anlaşma yapmak, ikincisi ise Osmanlı Devleti’ni muhtemel bir savaşta etkisi altına alacak devletlerle (İngiltere, Rusya ve Fransa) ittifak etmekti. İtilaf devletlerine yapılan teklifler reddedildi ve Osmanlı Devleti, Almanya safında savaşmaya adeta mecbur bırakıldı. Nihayet Avrupa’da savaş ateşi için bir kıvılcım bekleniyordu 28 Haziran 1914’te karısı ile birlikte Saraybosna’yı ziyaret eden Avusturya Veliahdı Franz Ferdinand, bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürüldü. Bu olay, Avusturya’nın Sırbistan’a karşı savaş ilan etmesine neden olurken bir hafta içinde İtalya hariç bütün blok üyesi devletler birbirlerine savaş ilan ettiler. Bilindiği gibi Akdeniz’de İngiliz gemileri ile çarpışan ve daha sonra Türk Boğazlarına giren iki Alman gemisi Goeben ve Breslau (Yavuz ve Midilli) Türkiye’yi savaşa sürükleyen en önemli gelişme oldu. Önce Osmanlı Hükümeti’nce bu gemilerin satın alındığı açıklandı, fakat daha sonra aynı gemiler Karadeniz’e çıkarak, Rus kıyılarını bombardımana başladı. 29 Ekim 1914 tarihinde gerçekleşen bu bombardıman olayı yüzünden Osmanlı Devleti resmen bu büyük savaşın içine sürüklendi. Çok cepheli küresel savaşta Osmanlı’nın savaştığı cepheler Birincil Derecedeki Cepheler: Kafkasya Cephesi (1914-1918), Rusya'ya karşı. Sina ve Filistin Cephesi (1914-1918), İngiltere'ye karşı. Irak Cephesi (1914-1918), İngiltere'ye karşı. Hicaz-Yemen Cephesi, İngiltere ve Araplara karşı. Çanakkale Cephesi (1915), İngiltere, Fransa ve Commonwealth (İngiliz Milletler Topluluğu) güçlerine İkincil Derecedeki Cepheler: İran Cephesi (1914-1918), Rusya ve İngiltere'ye karşı. Galiçya Cephesi (1916-1917), bir Osmanlı kolordusu 1916-17'de Berezhany kasabası çevresinde Rusya'ya karşı Avusturya-Macaristan safında savaşmıştır. Makedonya Cephesi (1916-1918), 10. ve 20. Osmanlı Kolordusu Alman ve Bulgar birliklerinin yanında İngilizlere, Fransızlara ve Sırplara karşı savaşmıştır. Kafkas (Doğu) I. DÜNYA Cephesi SAVAŞI’NDA Suriye- Irak OSMANLI Filistin Cephesi Cephesi CEPHELERİ Mısır (Kana l) Ceph esi Hicaz-Yemen Cephesi ÇANAKKALE CEPHESİ Çanakkale Cephesi’nde Osmanlı Zaferi Cephenin açılmasının nedenleri: Başta İngiltere olmak üzere İtilaf Devletleri Boğazlar’ı ele geçirerek Osmanlı’yı savaş dışı bırakmak ve müttefikleri Rusya’ya yardım yetiştirmek istiyordu. Osmanlı Zaferinin Sonuçları: 1. Savaşın uzamasına yol açmıştır. 2. Bulgaristan’ın İttifak Devletleri yanında (yani Osmanlı’nın bir müttefiki olarak) savaşa girmesi sağlanmıştır. 3. İngiltere ve Fransa başta olmak üzere İtilaf Devletleri’nin itibarı sarsılmıştır. 4. Rusya yardım alamayınca Çarlık rejimi zor duruma düştü ve 1917 Bolşevik Devrimi’ne zemin hazırlanmış oldu (Devrim’den sonra yeni Rus rejimi savaş öncesi ve esnasında İtilaf Devletleri’nin kendi aralarında yaptığı Osmanlı’yı paylaşmaya yönelik gizli anlaşmaları açıklayacaktır). 5. Bilhassa İngiltere’nin, o dönemdeki kolonileri Avustralya ve Yeni Zelanda’dan getirdiği askerler (Anzaklar) bu savaştaki deneyimleri sonrası milli bir bilinç geliştirecektir. Çok-cepheli ve uzun savaşta insan gücü seferberliği Dört yıllık savaş boyunca Osmanlı devleti toplam yaklaşık 3 milyon insanı silah altına almıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun bu tarihlerdeki nüfusu yaklaşık toplam 22 milyon civarındadır. Dolayısıyla, toplam nüfusun yaklaşık yüzde 13’ü silah altına alınmıştır. Cephe gerisinde erkek işgücünde ciddi azalma olmuştur. Savaşta Osmanlı zayiatı (kayıplar) Muharebede ölen veya kaybolan asker sayısı 305.000 Hastalıktan ölen asker sayısı 467.000 Esir düşen asker sayısı 145.000-200.000 Yaralanan ve savaşma kabiliyetini yitiren asker sayısı 303.000 Firari sayısı 500.000 Teşekkürler…

Use Quizgecko on...
Browser
Browser