🎧 New: AI-Generated Podcasts Turn your study notes into engaging audio conversations. Learn more

Loading...
Loading...
Loading...
Loading...
Loading...
Loading...
Loading...

Full Transcript

LİSANS ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Genel Yayın Yönetmeni | Prof. Dr. Kemal Varın NUMANOĞLU Editör | Kürşat Dulkadir Koordinatör | Osman İlker BOBUŞ Proje Danışmanı | Ali AS...

LİSANS ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Genel Yayın Yönetmeni | Prof. Dr. Kemal Varın NUMANOĞLU Editör | Kürşat Dulkadir Koordinatör | Osman İlker BOBUŞ Proje Danışmanı | Ali ASLAN Dijital Medya | Muhittin Delihasan Dijital İçerik Geliştirme | Mehmet Rasim TAŞ Tuğrul Adıyaman Oğuzhan UÇAR Son Okuma | Sevil Canpolat Ayşenur Şahin Yeşim GÜRBÜZ Tarih Komisyonu | Semiha ERTENLİCE Erdem ERDOĞAN Emre AYVAZ Yaşar Tahir AKSOY ISBN | 978-975-11-5896-3 Genel Yayın Numarası | 7754 Dizi Yayın Numarası | 1753 Matbaa | Gazi Mesleki Eğitim Merkezi Tasarım | Aren Tanıtım Her hakkı saklıdır. Bu yayının tümü ya da bir bölümü T.C. Millî Eğitim Bakanlığından izin almaksızın hiçbir biçimde çoğaltılamaz, basılıp yayınlanamaz. Ankara - 2022 İSTİKLÂL MARŞI Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı! Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı. Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl! Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ? Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl? Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ! Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl, Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl. Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli: Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli! Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım; Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar; O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım; Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım, Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar, Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım; “Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar? O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım. Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın; Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın… Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl: Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın. Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl! Mehmet Âkif ERSOY ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilele- bet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek iste- yecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok na- müsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili ola- bilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarla- rındaki asil kanda mevcuttur. Mustafa Kemal ATATÜRK MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ÖN SÖZ EKPSS’ye Hazırlanan Değerli Gençler, Öncelikle ülkemizin geleceğine katkı sağlamak, almış olduğunuz eğitim ve bilgi birikimiyle bu güzel vatanın güzel insanlarına hizmet etmek, ülkemizin ekono- misinde ben de varım demek için çıkmış olduğunuz bu yolculuğun hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ülkemizde, özel eğitime ihtiyacı olan bireyler için her iki yılda bir EKPSS (En- gelli Kamu Personeli Seçme Sınavı) yapılmaktadır. Bu sınav sonucunda başarılı olan bireyler devlet memuru olarak atanma hakkına ve necip milletimize hizmet etme şerefine sahip olmaktadır. Sevgili Gençler, Sizlere hiçbir başarının tesadüf olmadığını hatırlatmak istiyorum. Bir insanın azim ve çaba göstermeden bir şeylere sahip olmayı dilemesi sonu hüsranla bite- cek bir hayalden başka bir şey değildir. Sizler bu gerçeğin bilinciyle EKPSS’ye ha- zırlanıyor, gecenizi gündüzünüze katarak çalışıyor, emek veriyorsunuz. İnşallah, Yüce Allah sizlerin bu emeklerini karşılıksız bırakmayacaktır. Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü olarak sizlere hazırlık sürecinizde yardımcı olmak amacıyla “EKPSS Mebözel” uygulaması ile “EKPSS Hazırlık” kitaplarını hazırladık ve kullanımınıza sunduk. İlk olarak 2020 yılında ha- yata geçirdiğimiz ve 500 binin üzerinde kişinin yararlandığı uygulamayı,sizler için bu yıl özverili ve ciddi bir çalışma sonucunda daha da zenginleştirdik, geliştirdik. Bu kapsamlı çalışma içeriğindeki konu anlatımları, uygulamalar, örnek soru çö- zümleri, konu sonu ve ünite sonu değerlendirme testleri, deneme sınavları ile sizi sınava tam olarak hazırlayacaktır. Sınav kapsamındaki Türkçe, matematik, tarih, coğrafya, vatandaşlık ve güncel bilgiler alanındaki içerikler uzmanlarımız tarafın- dan sizlerin öğrenme özellikleri dikkate alınarak hazırlandı. Estetik ve sade tasarı- mı; basit ara yüzü ile oldukça kullanışlı olan ‘‘EKPSS Mebözel” uygulamasının ve “EKPSS Hazırlık” kitaplarının hayırlı olmasını temenni ediyorum. İçeriklerin ekran okuyucu programlar yoluyla seslendirilmesi; okuma programlarının seslendireme- diği terimsel ifadelerin mp3 formatında hazırlanarak uygulamaya eklenmesi; şekil, sembol, harita vb. görsellerin betimlenmesi görme engelli kardeşlerimizin sınava en iyi şekilde hazırlanmasını sağlayacaktır. “orgm.meb.gov.tr/ekpsssmebozel” in- ternet adresinden, “IOS” ve “Android” platformlarından ücretsiz indirilebilen böylesi değerli ve ihtiyaç duyulan bir çalışmayı sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşıyor, bu süreçte emeğini esirgemeyen tüm öğretmen arkadaşlarıma teşekkür ediyor, sınava hakkıyla hazırlanan tüm kardeşlerimizin başarılı olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Prof. Dr. Kemal Varın NUMANOĞLU Genel Müdür İÇİNDEKİLER 1) İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ 1 2) TÜRK İSLAM TARİHİ 25 3) TÜRKİYE TARİHİ 43 4) OSMANLI DÖNEMİ KURULUŞ DÖNEMİ (1299-1453) 63 5) OSMANLI DÖNEMİ YÜKSELME DÖNEMİ(1453-1579) 85 6) OSMANLI DEVLETİ KÜLTÜR VE MEDENİYETİ 105 7) XVII.YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ DURAKLAMA DÖNEMİ (1579-1699) 133 8) XVIII.YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ GERİLEME DÖNEMİ (1699-1792) 149 9) XIX VE XX.YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ DAĞILMA DÖNEMİ 163 10) MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN HAYATI 207 11) MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ 217 12) CUMHURİYET DÖNEMİ İÇ POLİTİKA 275 13) ATATÜRK DÖNEMİ DIŞ POLİTİKA 281 14) ATATÜRK İLKELERİ 291 15) ATATÜRK İNKILAPLARI 299 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARİH 10 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TARİH AVRASYA’DA İLK TÜRK İZLERİ 1. Türk Adının Anlamı İlk olarak Avrasya’da görülen Türkleri araştıran bilim insanları, bu kadim milletin adını en eski tarihî kaynaklarda aramıştır. Türk sözcüğünün gerek kaynaklarda gerekse araştırmalarda çeşitli anlamlar taşıdığı görülmüştür. Türk sözcüğü; Çin kaynaklarına göre “miğfer” Uygurlar zamanına ait belgelere göre “güç, kuvvet ve olgunluk” Kaşgarlı Mahmut’un Dîvânu Lugâti’t-Türk adlı eserine göre “olgunluk çağı” XIX. (19) yüzyılda Danimarkalı bilgin Wambery’e (Vamberi) göre “türemek’’ İlk Türk sosyoloğu olarak kabul edilen Ziya Gökalp’e göre “kanun ve nizam sahibi” anlamlarına gelmektedir. Türk sözcüğüne çeşitli anlamlar verilmesine rağmen “güç, kuvvet” anlamı be- nimsenmiştir. Bağımsızlığını 552’de ilan eden Kök Türk Devleti’yle Türk adı resmî bir kimlik kazanmıştır. Uyarı Avrasya; Asya ile Avrupa’nın neredeyse tamamını içine alan coğrafi bir bölgedir. Orta Asya kavimlerinin yerleşik düzene geçtiği; Türklerin, Slavların ve Çinlilerin yaşadığı geniş bir alan olarak kabul edilir. 2. Coğrafi Ad Olarak Türkiye Türkiye sözcüğü, ilk olarak VI. (6) yüzyılda Bizans kaynaklarında “Orta Asya” için kullanmıştır. Bizans kaynakları, IX (9) ve X. (10) yüzyıllarda Volga’dan Orta Avrupa’ya kadar uzanan sahaya da Türkiye adını vermiştir. XI (11)-XIII. (13) yüzyıllarda Mısır ve Suriye’ye Türkiye denmiştir. Anadolu ise XII. (12) yüzyıldan itibaren Türkiye olarak anılmaktadır. 3. Orta Asya’da Kültür Merkezleri Arkeologların ve diğer bilim insanlarının Orta Asya’da yaptıkları araştırmalar sonucunda, bu bölgede tarihi MÖ 4000’lere dayanan kültür merkezleri ortaya çıkarılmıştır. Özellikle kurgan adı verilen mezarlarda bulunan kalıntılar sayesinde o dönem insanlarının yaşam tarzları, beslenmeleri, kıyafetleri, sanat anlayışları ve kullandıkları araç gereçler hakkında bilgilere ulaşılmıştır. 1 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARİH Harita: Orta Asya’da Bulunan Kültür Merkezleri Orta Asya’da bulunan kültür merkezleri ve bu merkezlerin belirgin özellikleri şunlardır: KÜLTÜR MERKEZLERİ Aşkabat’ın güneydoğusunda bir yerleşim bölgesidir. Anav Kültürü Bozkır kökenli bir halka, özellikle de Türklere ait olduğu (MÖ 4000- MÖ 1000) düşünülmektedir. Türk kültürünün önemli bir unsuru olan “At” ilk kez bu kültürde görülmüştür. Türklere ait en eski kültür merkezi olarak kabul edilir. Afanesyova Kültürü Altay-Sayan Dağları’nın güneybatı bölgesinde Minusinsk’te (MÖ 2500- MÖ 1700) bulunur. Çakmak taşından ok uçları, bıçaklar, kemik iğneler, bakır eşyalar, basit çömlekler bu kültürün belli başlı eserleridir. Yenisey dolaylarında bulunur. Andronova Kültürü Afenesyova kültürünün daha geniş bir alana yayılmış ve gelişmiş (MÖ 1700- MÖ 1200) halidir. Türklerin ataları tarafından meydana getirilmiştir. Andronova kültürü ile benzerlik gösterir. Adını Yenisey Irmağı’nın bir kolu olan Karasuk Nehri’nden alır. Karasuk Kültürü En önemli özelliği, dünyanın pek çok bölgesine göre demir (MÖ 1200- MÖ 700) madenini daha erken işlemeye başlamasıdır. İskit kültürünü oluşturan atlı Göçebe kültürünün Orta Asya’ya yayılmasını sağlamışlardır. Türk kültürlerinin gelişmiş ve sentezlenmiş hâlidir. Tagar Kültürü Kültür mensuplarına “Altaylılar” da denir. (MÖ 700- MÖ 300) Tunçtan bıçak, ok uçları, küçük hayvan heykelleri, çeşitli hay- van tasvirleri ve otağ şeklinde ağaç evler bu kültürün belli başlı eserleridir. 2 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 4. Türklerin Ana Yurdu TARİH Türklerin ilk anayurdu Orta Asya yani Türkistan’dır. Türkistan, Türklerin yaşadığı ülke anlamına gelmektedir. Ana yurdun doğusunda; Kingan Dağları ve Moğolistan, batısında; Hazar Denizi ve İtil Nehri, güneyinde; Hindikuş ve Karanlık Dağları, kuzeyinde; Kırgız ve Sibirya bozkırları bulunur. Orta Asya sert karasal iklimin yaşandığı, geniş bozkırların bulunduğu bir coğ- rafyadır.Coğrafyanın özellikleri bozkır kültürünün gelişmesine neden ol- muştur. Türklerin sosyal ve ekonomik yapısı da bozkır kültürüne göre şekillenmiştir. Dolayısıyla burada yaşayan Türk toplulukları konargöçer bir yaşam sürmüş- lerdir. Konargöçerlik, coğrafi ve ekonomik şartlara bağlı olarak mevsimlere göre yer değiştirmedir. Konargöçer hayat şartlarından dolayı çadırlarda yaşayan Türklerin en önemli geçim kaynağı, hayvancılıktır. En çok at, sığır ve koyun yetiştirmişlerdir. Türkler atı evcilleştiren ilk milletlerdendir. Bu sayede çok geniş alanlara yayılma imkânı bulmuşlardır. Bunun yanında dokumacılık, madencilik ve tarımla da uğraşmışlardır. Tahılı öğüterek un ve ekmek yapan Türkler; maden, toprak ve iplikten de eşyalar yapmışlardır. Bu eşyalara örnek olarak savaş aletleri, at koşumları, süs eşyaları, kilimler, kemerler, tabaklar, heykeller ve zırhları verebiliriz. Uygulama Boş bırakılan yerlere uygun kavramları yerleştiriniz. UYGURLAR | KAŞGARLI MAHMUT | ZİYA GÖKALP | A.WAMBERY GÜÇ - KUVVET KANUN VE MİĞFER NİZAM SAHİBİ ÇİNLİLER OLGUNLUK TÜRETMEK ÇAĞI TÜRK 3 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ORTA ASYA TÜRK TOPLULUKLARI VE GÖÇLERİ TARİH Harita: Türk Topluluklarının Orta Asya Asya’dan Diğer Coğrafyalara Yayılışı Göç eden Türk Göçün tarihi ve ya Göçle gittikleri coğrafya topluluğu dönemi Orhun bölgesinden Güney I. (1) yüzyıl sonları ve II. Hunlar Kazakistan bozkırlarına, (2) yüzyıl ortaları Türkistan’a Ak Hunlar-Eftailtler 350’ler Afganistan ve Kuzey Hindistan’a Güney Kazakistan ve Hunlar 375 ve sonraki yıllar Türkistan’dan Avrupa’ya Güneybatı Sibirya’dan Güney Ogurlar 461-465 yılları Rusya’ya Aral Gölü’nün kuzeyinden Sabarlar V. (5) yüzyıl ikinci yarısı Kafkaslara Avarlar VI. (6) yüzyıl ortaları Batı Türkistan’dan Orta Avrupa’ya Karadeniz kuzeyinden Balkanlar’a Bulgarlar 668’den sonraki yıllar ve Volga Nehri kıyılarına Kafkasların Kuzeyinden Orta Macarlar 830’dan sonra Avrupa’ya Orhun Nehri bölgesinden İç Uygurlar 840’ı takip eden yıllarda Asya’ya Peçenek, Kuman Hazar Denizi’nin kuzeyinden Doğu IX.- XI. (9-11) yüzyıl (Kıpçak) ve Uzlar Avrupa ve Balkanlar’a Orhun bölgesinden Seyhun Nehri Oğuzlar X. (10) ve XI. (11) yüzyıl kenarına ve MaveWWraünnehir üzerinden İran’a ve Anadolu’ya 4 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Göçün Sebepleri TARİH İklim koşullarında yaşanan değişim (aşırı kuraklık ve kışların sert geçmeye başlaması) Salgın hastalıkların sık görülmesi Otlak alanlarının kuraklık nedeniyle azalması ve bu durumun hayvancılık faaliyetlerini olumsuz etkilemesi tarım alanlarının yetersizliği Hızlı nüfus artışı Bir Türk boyunun başka bir Türk boyunu göçe mecbur etmesi Dış baskılar (Çin ve Moğol ) Göç eden boyların diğerlerini etkilemesi Türklerin cihan hâkimiyeti (Güneş bayrağımız, gökyüzü çadırımız.) anlayışı Yeni yurtlar kazanma fikri Özgür ve bağımsız yaşama isteği Göçün Sonuçları Türk tarihini bir bütünlük içerisinde incelemek zorlaşmıştır. Farklı coğrafyalarda Türk devletleri kurulmuştur. Türkler, boylar federasyonu şeklinde teşkilatlanmışlardır. Türklerde toprak mülkiyeti anlayışı gelişmemiştir. Türkler arasında sosyal sınıflaşma olmamıştır. Toplumsal dayanışma gelişmiştir. Göçebe yaşam tarzının etkisi ile Türklerde uzun süreli hapis cezaları bulun- mamaktadır. Töre gereği kesilen cezalar hemen uygulamaya konmuştur. Yazılı edebiyat gelişmemiştir. Sözlü edebiyat gelişmiştir.(Destan,sav,sagu…) Farklı din ve inançlar görülmüştür. Türklerin savaşçı özellikleri gelişmiştir. Türkler başka kültürleri etkilemişler, başka kültürlerden de etkilenmişlerdir. 5 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Uygulama TARİH Verilen Türk boyları ile göç ettikleri yerleri eşleştiriniz. Ak Hunlar | Eftalitler | Bulgarlar | Uygarlar | Sabarlar Macarlar | Oğuzlar | Avarlar | Hunlar | Peçenekler............................................................. Maveraünnehir üzerinden İran’a ve Anadolu’ya............................................................. Afganistan ve Kuzey Hindistan’a............................................................. Karadeniz kuzeyinden Balkanlar’a ve Volga Nehri koyalarına............................................................. Orhun bölgesinden Güney Kazakistan bozkırlarına, Türkistan’a............................................................. Kafkasların kuzeyinden Orta Avrupa’ya............................................................. Orhun Nehri bölgesinden İç Asya’ya............................................................. Aral Gölü’nün kuzeyinden Kafkaslara............................................................. Hazar Denizi’nin kuzeyinden Doğu Avrupa ve Balkanlar’a............................................................. Batı Türkistan’dan Orta Avrupa’ya............................................................. Güneybatı Sibirya’dan Güney Rusya’ya Türk Devlet ve Toplulukları Harita: Türk Topluluklarının Yaşadıkları Yerler AVARLAR Asya Hun Devleti’nin yıkılmasından sonra IV. (4.) yüzyıl sonlarında, Moğolistan’da kurulmuştur. Kök Türk Devleti Avar Hakanlığı’na son verince Avarlar, batıya göç etmiş ve Bayan Han zamanında Orta Avrupa’da devlet kurmuşlardır. 6 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İstanbul’u iki kez kuşatan Avarlar, Germen ve Slavları yönetim, askerlik ve TARİH sanat alanlarında etkilemişlerdir. BULGARLAR Bulgarlar, II. (2.) yüzyılda Orta Asya’dan Avrupa’ya başlayan göçle ilk olarak Hazar Denizi ve Karadeniz arasındaki topraklara yerleşmişlerdir. Hunlarla birlikte akınlara katılan Bulgarlar, 453’te Kafkasların kuzeyindeki topraklara gelmişlerdir. VI. (6.) yüzyılın sonlarına doğru Kuban Nehri, Azak Denizi ve Karadeniz Bölgesi’nde yaşayanların katılmasıyla Han Kubrat’ın (Kurt) liderliğinde Büyük Bulgar Devleti kurulmuştur. Büyük Bulgar Devleti’nin yıkılmasından sonra 680’de Otuz-Ogurlar’dan bir grup İdil (Volga) Bulgar Devleti’ni kurmuşlardır. Ticari ilişkiler sonucu, İslamiyet ile tanışan Bulgarlar, X. (10.) yüzyılın ilk yarısında İslamiyet’i kabul etmişlerdir. Doğu Avrupa’da Türk İslam kültürünün temsilcisi olmuşlardır. Dobruca’nın güneyinde Asparuh (679-702) tarafından kurulan Tuna Bulgar Devleti ise Boris Han Dönemi’nde Hristiyanlığı resmen kabul etmiştir. HAZARLAR VII-XI. (7-11.) yüzyıllar arasında Karadeniz ile Kafkas Dağları’nın kuzeyinde ve İdil (Volga) Nehri dolaylarında hüküm sürmüşlerdir. Hazarlar, tarih sahnesine Sabir Türklerinin devamı olarak çıkmışlardır. Batı Kök Türk Devleti yıkılınca Hazarlar bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Hazarlar, Museviliği benimseyen tek Türk devletidir. Hazar Denizi adını Hazarlardan almıştır. MACARLAR Fin-Ugor kavimlerinin bir bölümü Karadeniz’in kuzeyindeki bozkırlara inerek Onogurlarla kaynaşmıştır. IX. (9.) yüzyılın başlarında Hazar egemenliği altında olan Macarlar, Peçeneklerin baskısıyla batıya doğru göç etmiş ve 896’da Macaristan’a yerleşmişlerdir. Macarlar, Hristiyanlığı benimseyerek Türk kimliğini kaybetmişlerdir. 7 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ PEÇENEKLER TARİH IX-XII. (9-12.) yüzyıllarda Karadeniz’in kuzeyindeki steplerde yaşamışlardır. Oğuzlar ve Hazarların baskısı sonucunda Karadeniz’in kuzeyindeki toprakla- ra gelerek Macarları buralardan uzaklaştırmışlardır. İlk defa 1035’te Tuna’yı geçerek Bizans topraklarına girerek Bizans’a karşı akınlar düzenlemişlerdir. Bizans ordusu için paralı askerlik yapan Peçenekler, Malazgirt Savaşı sırasında Bizans ordusundan ayrılarak Alp Arslan’ın ordusuna katılmışlardır. KIPÇAKLAR (KUMANLAR) Batı Kök Türk topluluklarından olup kaynaklarda çoğunlukla Kumanlar adı ile anılmıştır. XI. (11.) yüzyılda Rusya’nın güneyine gelerek burayı ele geçiren Kıpçaklar, Bizans’a karşı akınlar düzenlemişlerdir. Doğu Avrupa-Batı Sibirya bozkır bölgelerinin tamamını kapsayan bölge, İslam kaynaklarında “Deşt-i Kıpçak” (Kıpçak Bozkırı) adıyla anılmıştır. 1250’de Mısır’da kurulan Memlûkluler Devleti kısa bir süre sonra Kuman-Kıpçak Türklerinin eline geçmiştir. Zaman içerisinde bir kısmı Hristiyanlığı benimseyen Kıpçakların bir kısmı da Kırım, Kafkaslar ve İdil Bulgarları ülkesinde Müslüman olmuştur. OĞUZLAR (UZLAR) 630-682 yılları arasında Dokuz-Oğuz Kağanlığı altında toplanmışlardır. Daha sonra Kök Türk ve Uygur hâkimiyetine giren Oğuzlar, X. (10.) yüzyılda Oğuz Yabgu Devleti’ni kurmuşlardır. X. (10.) yüzyılın sonlarına doğru İslamiyet’i kabul eden Oğuzlar, Büyük Selçuklu ve Osmanlı gibi büyük devletler kurmuşlardır. SABİRLER Orta Asya’da ilk devleti kuran Asya Hun Hun Devleti’nin yönetimi altında yaşamışlardır. Asya Hun Devleti yıkıldıktan sonra Ural-Altay Dağları arasında kalan bölgeye yerleşen Sabirler burada yaşamlarına devam etmişlerdir. 576 yılında gerçekleşen Bizans saldırısı sonucunda siyasi varlıklarını kaybetmişlerdir. Hazar Devleti’nin temelini Sabirler oluşturmuştur. 8 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TÜRGİŞLER TARİH Kök Türk Hakanlığı’nın batıdaki kalabalık boylarından biri olarak İli Nehri do- laylarında yaşamışlardır. Emevilerle mücadele ederek Arapların, Orta Asya’da hâkimiyet kurmasını engellemişlerdir. Türgişler kendi adlarına para bastırmışlardır. KIRGIZLAR 840 yılında Uygur Devleti’ni yıkarak Ötüken’de devlet kurmuşlardır. XIII. (13.) yüzyılda Moğolların, XIX. (19.) yüzyılda da Rusların egemenliğine giren Kırgızlar, 1991’de bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Türk edebiyatının en güzel örnekleri arasında yer alan Manas Destanı, Müslüman Kırgızlarla gayrimüslimler arasındaki mücadeleleri anlatmaktadır. KARLUKLAR Kök Türklerin hâkimiyeti altında yaşamış, Orta Asya tarihinde önemli rol oynamışlardır. Karluklar, II. Kök Türk Devleti’nin yıkılmasında ve Uygur Devleti’nin kurulmasında etkili olmuşlardır. 751 Talas Savaşı’nda Çinlilere karşı Müslüman ordusunun yanında yer almışlardır. 840’ta Uygur Devleti’nin yıkılması üzerine kendini Kök Türk halefi kabul eden Karluk Hükümdarı Bilge Kül Kadir Kağan “Kara Han” unvanını almıştır. Böylece Karluklar değişiklik geçirerek aynı zamanda Orta Asya’daki ilk Türk-İslam devleti olan Karahanlılar’a dönüşmüşlerdir. BAŞKIRTLAR Orta Asya Türk kavimlerinden olup Ural Dağları’nın kuzey ve doğu kısımları ile İdil’in kuzeyindeki bozkırlarda yaşamışlardır. Günümüzde Başkortostan olarak bilinen bölgenin merkezi Ufa’dır. Başkırtların aslı Türkistan’ı terk ederek kuzeye yönelen ve sonra batıya geçen Kıpçak Türklerine dayanmaktadır. 9 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARİH SAKALAR (İSKİTLER) İlk Türk topluluğudur. Alp Er Tunga destanı Sakalar’a aittir. Bozkırın kuyumcuları olarak bilinirler. ORTA ASYA’DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ 1. Asya Hun Devleti (MÖ 220–MS 216) Harita: Asya Hun Devleti Sınırları. Tarihte bilinen ilk Türk devletidir. Orta Asya tarihinin ilk büyük devletidir. Büyük Hun Devleti olarak da adlandırılmaktadır. Hun sözcüğü “Halk” anlamına gelmektedir. Merkezi Ötügen şehridir. Bilinen ilk kağanı “büyüklük ve genişlik” anlamına gelen Şan-yü veya Tan-hu unvanını taşıyan Tuman (Teoman)’dır. MÖ 209’da babası Tuman (Teoman)’ı tahtan indirerek Hunların başına Mete Han geçmiştir. Böylece Hunların en parlak dönemi sayılan Mete Han dönemi başlamıştır. Mete Han’ın kendi ifadesiyle “Benim zamanımda Hunlar en güçlü dönemleri- ni yaşadılar. Dağınık hâlde yaşayan Türkleri bir çatı altında topladım. Orduda ilk defa onlu sistemi ben kurdum ve ordumu bu sisteme göre oluşturdum. Bu sisteme göre en büyük askerî birlik on bin kişiden oluşan tümendi. Tümenleri on, yüz ve bin kişiden oluşan birliklere ayırdım (bilinen ilk düzenli ordu) ve başka devletlere de örnek oldum. İpek Yolu’nun denetimini ele geçirdim. (İpek Yolu, Çin’den Avrupa’ya uzanan bir ticaret yoludur.) İpek Yolu’nun denetimini sağlayarak Hun ekonomisini güçlendirdim. Ayrıca Çin topraklarının büyük bir kısmını ele geçirdim ve Çin’i vergiye bağladım. Ancak kalabalık Çin nüfusu içinde Türklerin millî kültürlerini kaybederek yok olmalarını önlemek ama- cıyla bu topraklara Türkler yerleştirmedim.” 10 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Asya Hun Devleti, yönetimde ikili sistemi kullanmıştır. Buradaki amaç; geniş TARİH ülke topraklarını doğu ve batı olmak üzere iki yönetim bölümüne ayırarak daha kolay yönetmektir. Doğu bölüm idaresinin başında hakan bulunurken batıda da hanedanın bir üyesi bulunmaktadır. İkili sistemin olumsuz yanı ise devlet zayıf- ladığında devletin kısa sürede yıkılmasını kolaylaştırmasıdır. Mete Han’dan sonraki dönemde Hun hükümdarlarının Çinli prenseslerle yap- tıkları evlilikler ve bu evliliklerle gelen Çinli diplomat ve ajanların entrikaları so- nucunda Hun Devleti zayıflamaya başladı. Çinlilerin ordularını Hun sistemine göre eğitmesiyle birlikte iç ve dış baskılara dayanamayan Ho-han-yeh, Çin e- gemenliği altına girerek ülkesini kurtarmak istedi. Ancak bu durum Hun kurulta- yında sert tartışmalara yol açtı. Ho-han-yeh ile Çin hâkimiyetini kabullenmeyen ağabeyi Çi-çi arasında anlaşmazlık başladı. Bu mücadeleyi, Çin’in desteğini arkasına alan Ho-han-yeh kazandı. Böylece Hun Devleti, Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldı. (MÖ 54) Bağımsızlık yanlısı Çi-çi önderliğindeki Batı Hunları’na MÖ 36’da Çin İmpara- torluğu son verdi. Çin hâkimiyetindeki Doğu Hunları ise sonraları toparlanarak bağımsızlıklarını kazandı ancak taht kavgaları sonucunda Hunlar, Güney ve Kuzey olmak üzere tekrar ikiye ayrıldı. Kuzey Hunları, Sienpilerin baskısına da- yanamayarak 155’ten itibaren Moğolistan’ı terk etmek zorunda kaldı. Böylelikle Türk ana yurdundaki Hunların siyasi varlığı sona ermiş oldu. Çin egemenliği altında bulunan Güney Hun Devleti’ne ise Çin İmparatorluğu son verdi. (216) Sözlü edebiyat Orta Asya’da çok gelişmiştir. Yaşam biçimlerini anlatan savlar (atasözleri), ölenler için söylenen sagular (ağıtlar), koşuk adı verilen şiirler ve meşhur destanlar vardır. (Destanlar eski zamanlarda toplumların başından geçen olayların abartılı bir şekilde anlatıldığı edebi eserlerdir.) Özellikle başkahramanının üzerine dikkat çekilen destanların ilk örneklerini Türkler ver- miştir. Bu örneklerden biri de Hun Türklerine ait olan Oğuz Kağan Destanı’dır. Kavimler Göçü (MS 375) -Tarih boyunca Türkler deği- şik sebeplerle farklı bölgelere pek çok kez göç etmişlerdir. Bu göçler içerisinde Kavimler Göçü, gerek sonuçları itibariy- le gerekse etkisinin yüzyıllar boyu sürmesi nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir. -Asya Hun Devleti’nin zayıf- laması ve yıkılış sürecin gir- mesiyle Orta Asya’nın geniş bozkırlarında yaşayan bazı Harita: Kavimler göçü sonucu Avrupa’nın genel durumu 11 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Türk boyları bağımsız hareket etmeye başlamıştır. Zamanla nüfusu artan bu boy- TARİH lar, Çin’in baskısı ve ekonomik nedenlerle I. (1.) yüzyıldan itibaren batıya doğru göç etmiştir. IV. (4.) yüzyılın başlarında Roma İmparatorluğu’nun sınırları dışında yaşayan Germen kavimleri; geçim kaynaklarının yetersizliği nedeniyle güneye, Roma İm- paratorluğu’nun Ren-Tuna nehirleri hattındaki sınırlarına yığılmıştır. Roma İmpa- ratorluğu ise sınırlarını bu kavimlerden korumak için siyasi ve askeri mücadeleye başlamıştır. Diğer taraftan Hun Türkleri batıya doğru harekete geçtiklerinde, önle- rine çıkan ve Romalılarca barbar olarak nitelendirilen kavimleri (Germenler, Ostro- gotlar, Vizigotlar gibi) batıya doğru sürükleyerek yerlerinden etmişlerdir. Hunlardan kaçan bu kavimler, Roma sınırlarına yığılmış başka kavimleri domino taşı etkisiyle itmiş ve bu topluluklar 376 yılında kitleler hâlinde Roma İmparatorluğu topraklarına girmiştir. Tarihte bu büyük nüfus hareketine Kavimler Göçü denmektedir. Sonuçları Günümüz Avrupa milletlerinin temelleri atılmıştır. İngiliz, İspanyol ve Alman toplumları oluşmuştur. Roma İmparatorluğu, Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır. İlk Çağ sona ermiş, Orta Çağ başlamıştır. Avrupa Hun Devleti kurulmuştur. Avrupa’da feodalite (derebeylik) güç kazanmış ve skolastik düşünce gelişmiştir. Avrupalılar, Türk kültürünü yakından tanımıştır. 2. Avrupa Hun Devleti (375-469) Harita: Avrupa Hun Devleti Sınırları 12 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Balamir liderliğinde, Tuna boylarında, 375’te Avrupa Hun Devleti kurulmuştur. TARİH Balamir’den sonra devletin başına 378’te Uldız geçmiştir. Hun dış politikasının ana hatlarını belirlemiştir. Uldız zamanında Anadolu’ya ilk Tük akınları yapılmıştır. 410’da Uldız’ın ölümüyle devletin başına Karaton, Rua ve sonra da Attila geçmiştir. Avrupa Hun Devleti’nin en parlak dönemi Attila dönemidir. Avrupalılar, Tanrı’nın kendilerini cezalandırmak üzere Attila’yı gönderdiğini düşünmüşler ve onun hakkında “Tanrı’nın Kırbacı” ifadesini kullanmışlardır. Nibelungen Destanı’nda Attila zamanındaki Hun-Germen mücadeleleri anlatılmıştır. Buradaki hikâyelerde kendisinden “Etzel” adıyla söz edilmiştir. Hükümdarlığın babadan oğula geçmesi esasına dayanan veraset sistemini Attila başlatmıştır. Attila, Doğu Roma imparatoru ile ilişkileri geliştirmek için Margos (Konstantia) Barışı’nı yapmıştır. Margos (Konstantia) Barışı Bizans bundan sonra Hunlara bağlı kavimlerle antlaşmalara girmeyecek. Esir alınmış Bizans tebaası dahil Hunlardan kaçanlara sığınma hakkı verilmeyecek Bizans’ın elinde bulunan mülteciler iade edilecektir. Ayrıca Grek asıllı olanlar için fidye verilebilecek. Ticari münasebetler yine belirli sınır kasabalarında devam edecek. Bizans’ın ödediği yıllık vergi iki katına yani 750 libre altına çıkarılacak. Attila, Margos Barışı koşullarına uyulmaması sebebiyle I. Balkan ve II. Balkan Seferlerine çıkmıştır. Seferler neticesinde 447’de Anatolios (Anatolyus) Barışı yapılmıştır. Bu antlaşma ile birlikte Attila, devletin dış siyasetini değiştirmiş ve Batı Roma İmparatorluğu üzerine yönelmiştir. Anatolios (Anatolyus) Barışı Bizans savaş tazminatı ödeyecek. Daha önce verdiği vergi üç katına çıkarılacak. Hun sınır şehri Niş’te Pazar kurulacak ve Bizans’ın asker bulundurabileceği alanlar kısıtlanacak. Attila, Doğu Roma’yı denetim altına aldıktan sonra Batı Roma üzerinde bas- kı kurmuştur. Batı Roma imparatorunun kız kardeşi Honoria (Honarya)’nın evlilik teklifi üzerine Roma İmparatorluğu’nun yarısını çeyiz olarak almak istemiştir. Attila, isteğinin reddi üzerine 421’de Galya Seferi’ni yapmıştır. Savaşın kesin galibi yoktur. 13 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Attila, Roma seferi sonrasında yaşamını kaybetmiştir. Zehirlendiği düşü- TARİH nülmektedir. Attila’dan sonra başa oğulları İlek, Dengizik ve İrnek geçmiştir. Attila sonrasında devlet, dağılma sürecine girmiştir. 3. I. Kök Türk Devleti (552-630) Harita: I.Kök Türk Devleti Sınırları Bumin Kağan tarafından Avar Devleti’nin yıkılmasıyla kurulmuştur. Merkezi Ötügen’dir. Türk adını taşıyan ilk Türk devletidir. Türkler Ötügen şehrine manevi bir anlam yüklemişler ve bu şehri “Dünya’nın merkezi” olarak benimsemişlerdir. Bumin Kağan ülkeyi ikili teşkilata uygun olarak kardeşi İstemi Yabgu ile birlikte yönetmiştir. İpek Yolu’nu ele geçirmek için Akhunlar ve Sasanilerle mücadele edilmiştir. Mukan Kağan dönemi en güçlü dönemdir. Çin entrikaları sonucu devlet zayıflamış, ikiye ayrılmış ve Çin hâkimiyetine girmiştir. 4. II. Kök Türk Devleti (Kutluk Devleti) (682-745) Harita: II.Köktürk Devleti Sınırları 14 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Kutluk Kağan, Çin esaretine isyan ederek 682 yılında II. Kök Türk Devleti’ni TARİH kurmuştur. Kutluk Kağan, Türkleri bir araya getirip devleti tekrar kurduğu için İlteriş (ili, yani devleti derleyen, toparlayan) unvanını almıştır. Ünlü vezir Tonyukuk, bu dönemde Kutluk Kağan’ın en büyük yardımcısı ve destekçisi olmuştur. Tonyukuk “Apa Tarkan” unvanını alarak bütün askerî ve idari işlerin planlanmasında Kutluk Kağan’nın yanında yer almıştır Devletin en güçlü dönemi Bilge Kağan dönemidir. Bilge Kağan devleti kar- deşi Kültigin ve Vezir Tonyukuk’un desteği ile yönetmiştir. Bilge Kağan dönemindeki bu iş birliği millet ve devlete dirliği getirmiştir. Devlet, gücüne erişilmez bir imparatorluk hâline gelmiştir. Bilge Kağan ayrıca, Çin’i baskı altına alarak bütün Türk boylarının birlikteliği- ni sağlamıştır. Ancak ölümümden sonra devlet zayıflayarak birer Türk boyu olan Karluk, Basmıl ve Uygurların saldırıları sonucu yıkılmıştır. Kök-Türk Abideleri (Orhun Kitabeleri) Kutluk Devleti yıkılsa da yüzyıllar öncesinden Türk tarihine ışık tutan, atalarımızın sesini duyuran, Türklere vasiyetlerini ulaştıran Kök Türk Abideleri’ni (Orhun Kitabeleri) bırakmışlardır. Türkler tarihte ilk defa kendilerine ait olan 38 harfli Kök Türk Alfabesi’ni kullanmışlar ve Kök Türk Abideleri’ni bu alfabeye göre yazmışlardır. Türk tarihinin ve edebiyatının kabul edilen ilk yazılı belgeleri olan Orhun Abideleri, Bilge Kağan, Kültigin ve Vezir Tonyukuk adına dikilmiştir. Kültigin ve Bilge Kağan Abideleri Yolluğ Tigin tarafından, Tonyukuk Kitabesi kendisi tarafından yazılmıştır. Günümüzde Moğolistan sınırları içerisinde bulunmaktadır. Kitabelerde Türklerin siyasi, sosyal ve ekonomik yaşayışları, bağımsızlıklarını kazanmak için yaptıkları mücadeleler ve yönetim anlayışları anlatılmıştır. Devlet adamları ile halkın karşılıklı görevlerinden, vatan sevgisinden, yaşam tarzlarından, sanat anlayışları ve geleneklerinden bahsedilmiştir. Türk milletinin diğer milletlerden gelecek tehlikelere karşı daima uyanık olmaları gerektiği vurgulanmıştır. Moğolistan’da abidelerin bulunduğu alan Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından Orhun Müzesi hâline getirilmiştir. 15 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 5. Uygur Devleti (745-840) TARİH Harita: Uygur Devleti Sınırları. Kutluk Bilge Kül Kağan, II. Köktürk Devleti’ne son vererek Uygur Devleti’ni kurmuştur. Başkenti Karabalgasun’dur. Kutluk Bilge Kül Kağan’ın ölümünden sonra devletin başına oğlu Moyen Çor geçmiştir. Moyen Çor, bütün Türk boylarını bir bayrak altında birleştirerek Çin’e akınlar yapmaya başlamıştır. Uyarı Bu arada ülkenin batısında Araplar ve Çinliler arasında 751 yılında yapılan Talas Savaşı’nı Karluk Türklerinin desteğiyle Müslüman Araplar kazan- mıştır. Savaşı kaybeden Çinliler, Orta Asya’dan çekilmiş, bu bölgeye Müslüman Araplar hâkim olmuştur. Moyençor’dan sonra tahta geçen oğlu Bögü Kağan zamanında Uygurlar, Mani dinini benimsemiştir. Mani dini canlı öldürmeyi, et yemeyi vb. yasaklamıştır. Mani dini Uygurları zayıflatan en büyük etken olmuştur. Yerleşik hayata geçen Türkler zamanla hayvancılığı bırakmışlar ve savaşçılık özelliklerini kaybetmişlerdir. Bütün bu sebeplerden dolayı devlet zayıflamış, 840 yılında bir Türk boyu olan Kırgızlar tarafından yıkılmıştır. Sosyal ve ekonomik hayattaki en önemli değişimi yerleşik hayata geçen Uygurlar yaşamıştır. Etrafını surlarla çevirdikleri şehirler kurmuşlar, saray, ev ve tapınaklar inşa ederek mimaride çok ilerlemişler, kalıcı mimari eserler bırakmışlardır. 16 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Minyatür sanatında ileri giden Uygur Türkleri, Türk-İslam minyatür TARİH sanatına kaynaklık etmişlerdir. Yerleşik hayata geçtikleri için tarım ön plana çıkmıştır. Tarım ve ticaretle uğraşan Uygurlar, dokumacılık ve demircilik de yapmışlardır. Uygurlar tarihte bilinen 18 harfli ikinci Türk alfabesi olan Uygur Alfabesini kullanmışlardır. Uygurlar, kâğıt ve matbaa kullanmayı Çinlilerden öğrenerek kendileri de kullanmışlardır. Diğer Türk devletlerinin, Arapların ve Avrupalıların da öğrenmesini sağlamışlardır. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE GÜÇ VE YÖNETİM YAPISI Orta Asya Türk devletlerinde hâkimiyetin kaynağı Gök Tanrı’dır. Gök Tanrı inancına göre hükümdar yetkilerini tanrıdan alırdı. Hükümdar tan- rının yeryüzündeki eli olarak görülürdü. Hükümdarın yetkilerini tanrıdan alması “Kut İnancı” olarak ifade ediliyordu. Halk hükümdarın olağanüstü bir güce ve yeteneğe sahip olduğuna inandığı için hükümdarın emirlerine itiraz edilmiyordu. Türk hükümdarları hakan, kağan, han gibi unvanlar kullanmaktaydı. Hükümdarın eşine hatun denirdi. Hatun hükümdardan sonra en yetkili kişi konumundaydı. Orta Asya Türk devletlerinde ülke uluş veya yurt adıyla ifade ediliyordu. Orta Asya Türk devletlerinde “Devlet halk için vardır.” anlayışı hâkimdir. Devletin genel işleri kurultay adı verilen bir mecliste görüşülüp karara bağlanıyordu. Kurultaya aynı zamanda toy ve kengeş isimleri de verilmiştir. Kağan, hanedan üyeleri, hatun, aygucı ve boy beylerinden oluşan kurultay; genellikle yılda üç kez toplanarak devlet işlerini görüşürdü. Kurultayın üyelerine toygun denirdi. Kurultayda son söz hükümdara aitti. Bu durum kurultayın bir danışma meclisi özelliğine sahip olduğunu göstermektedir. Eski Türklerde devlet ikili teşkilat sistemine göre yönetiliyordu. Bu sistem- de ülke hanedan üyeleri arasında paylaştırılıyordu. Orta Asya Türk devletlerinde ikili teşkilat sistemine göre devletin merkezi doğuda bulunur ve kağan ülkesini buradan yönetirdi. Devletin batı kanadı ise yabgu unvanıyla hükümdarın kardeşlerinden biri tarafından yönetilirdi. Eski Türk devletlerinde hükümdara ülke yönetiminde yardımcı olan bazı görevliler vardı. Bunların başında aygucı veya üge unvanıyla anılan devlet 17 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ danışmanları gelirdi. Ayukıya (hükûmet) başkanlık eden aygucının emrinde TARİH her biri farklı işlerden sorumlu, buyruk adı verilen bakanlar görev yapardı. Orta Asya Türk devletlerinde toplum hayatını düzenleyen yazılı olmayan hukuk kuralları vardı. Bu kurallara töre adı veriliyordu. Hükümdar dâhil herkes, Türk töresine uygun hareket etmek zorundaydı. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE EKONOMİK VE SOSYAL HAYAT Eski Türk toplumunda en küçük birlik olan aile, kan bağı esasına dayanmak- tadır. Bu toplum yapısında, aileler urug- ları, uruglar boyları, boylar budunları (millet) meydana getirmiştir. Budunlar birleşip devleti meydana getirmiştir. Sınıf farklılıkları ve kölelik yoktu. İhtiyaç sahibi ailelere her zaman devlet yardım ederdi. Tek eşli evlilik vardı. Kadın hem devlet yö- netiminde hem de sosyal hayatta önemli bir role sahipti. Orta Asya sert karasal iklime sahipti. Bu yüzden bozkırlar geniş alan kaplıyordu. Türk kültürü de bozkır kültürüne göre şekillenmiştir. Türkler hayvancılık, dokumacılık, dericilik ve maden işçiliği ile geçimlerini sağlamışlardır. Özellikle at yetiştiriciliğine büyük önem vermişlerdir. Atı en iyi şekilde kullanan ve evcilleştiren Türkler, atın sağladığı üstün manevra kabiliyeti sayesinde savaşçılık sanatında üstün bir konuma gelmişlerdir. Hayvancılık ile geçimlerini sağlayan Türkler yaz mevsimini yaylaklarda, kış mevsimini ise kışlaklarda geçirmiştir. Çinliler ile yapılan mücadeleler neticesinde İpek Yolu’nun denetimini zaman zaman ele geçiren Türkler ticaret hayatı ile de ilgilenmiştir. Türklerde “ordu millet” esası hâkim olduğu için eli silah tutan herkes asker sayılmıştır. Türkler savaşçı özelliklerinden dolayı at üzerinde daha rahat hareket edebil- mek için tarihte ilk kez pantolon, deri kemer ve potin (ayakkabı) kullan- mışlardır. Bozkırda konargöçer hayat tarzını benimseyen Türkler, ekip biçme zamanını ve yazlık ile kışlık göç tarihlerini belirlemek için gökle ilgili olaylara bakarak takvimler yapmışlardır. Bu sayede zamanı sistemli hâlde kullanmaya başla- mışlardır. Bir müddet sonra On İki Hayvanlı Türk Takvimini oluşturmuşlardır. 18 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Türkler arasında Gök Tanrı inancı yaygındır. Gök Tanrı inancı tek tanrılı bir TARİH inanç sistemidir. Orta Asya’da Türkler ölümden sonra hayatın devam ettiğine inanmış, bundan dolayı ölen kişi kıymetli eşyalarıyla beraber kurgan adı verilen mezarlara gömülmüştür. Ölen kişinin arkasından yuğ adı verilen cenaze töreni yapılmıştır. Mezarların etrafına ölen kişinin öldürdüğü düşman sayısı kadar balbal (mezar taşı) dikilmiştir. İlk Türk devletlerinde hukukun temelini ve kaynağını töreler oluşturmuştur. Töre; sosyal düzeni sağlayan, örf, adet, gelenek ve ahlaki değerlerden beslene- rek ortaya çıkmıştır. Orta Asya’daki konargöçer yaşam tarzının etkisiyle oluşan töre, sadece bu coğrafyayla sınırlı kalmamış, çağlar boyu farklı bölgelerde kurulan Türk devletlerinde de etkili olmuştur. Türk toplumunu yönetmek, her zaman disiplin altında tutmak, etkin hukuk kurallarının oluşmasına ve bunların uygulanmasına bağlıydı. Törenin oluşumunda; kut anlayışı ile kağanlar tarafından konulan kurallar, kurultaylarda alınan kararlar ve kağanın iradesiyle toplum içinde yavaş yavaş oluşan gelenekler etkili olmuştur. Verilen kararların adalete uygun olunmasına dikkat edilmiştir. TARİHTE TÜRKLERE AİT DESTANLAR Alper Tunga Destanı İskitler Oğuz Kağan Destanı Asya Hun Devleti Bozkurt ve Ergenekon Destanı Kök Türk Devleti Türeyiş Destanı Uygur Devleti Manas Destanı Kırgızlar 19 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARİH Uygulama Aşağıdaki ifadeleri görseller ile örnekte olduğu gibi eşleştiriniz. Türkler, ölen kahramanlarının me- zarları başına öldürdüğü düşmanla- rının heykellerini dikerlerdi. Çünkü A öldürdükleri kişilerin diğer dünyada kendilerine hizmet edeceğine ina- nırlardı. İlk Türk devletlerinde devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı yerdir. Devlet meclisi diyebileceğimiz, ka- B ğanın başkanlığında yapılan, boy beylerinin katıldığı toplantılardır. Türk akınlarını durdurabilmek için Çinliler tarafından yapılmıştır. Mete C A Han burayı aşıp Çin’i vergiye bağ- lamıştır. Türkler yılın belli bölümlerinde mev- sim koşullarına göre yerlerini değiş- tirerek konargöçer bir hayat tarzı D yaşıyorlardı. Kullandıkları eşyaları buna göre tasarlamışlardır. Türklerin yaşadığı Orta Asya’nın coğrafi şartları oldukça acımasızdır. Çünkü bu bölge ortalama yükseltisi E 1.200 ile 1.400 metre arasında de- ğişen bir yayladır. Dağların yüksel- tisi ise 4.000 metrenin üzerindedir. 20 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KONU DEĞERLENDİRME TESTİ TARİH 1. Bizanslılar VI. (6.) yüzyılda “Tür- Türklerin ana yurdu olan Orta Asya, kiye” adını, coğrafi anlamda neresi geniş bozkırların ve çöllerin bulunduğu için kullanmıştır? bir bölgedir. Karasal iklimin hüküm sür- A) Anadolu B) Mezopotamya düğü Orta Asya’da kışlar soğuk, yazlar C) Balkanlar D) Kafkasya sıcak ve kuraktır. E) Orta Asya 4. Bu durumun; I. Kolonicilik II. Hayvancılık Türk sözcüğü; Çin kaynaklarına göre ………...………, Kaşgarlı Mahmut’a III. Kürk ticareti göre …......……..….., Ziya Gökalp’e faaliyetlerinden hangilerinin yay- göre …………………….. anlamlarına gınlık kazanmasına yol açtığı gelmektedir. söylenebilir? 2. Yukarıdaki cümlede boş bırakılan A) Yalnız I yerlere sırasıyla hangi sözcükler ge- B) Yalnız II tirilmelidir? C) Yalnız III D) II ve III A) Kanun ve nizam sahibi, olgunluk E) I, II ve III çağı, miğfer B) Olgunluk çağı, kanun ve nizam sahibi, miğfer C) Miğfer, olgunluk çağı, kanun ve nizam sahibi D) Kanun ve nizam sahibi, miğfer, olgunluk çağı Uygurlar, Maniheizm dinini benimse- E) Miğfer, kanun ve nizam sahibi, olgunluk çağı dikten sonra hayat tarzlarında önemli değişiklikler olmuştur. Ancak Uygurlar milli benliklerine korumaya da gayret Orta Asya’nın sert karasal iklime sahip olması, topraklarının verimsiz olması ve göstermişlerdir. bölgede sulama imkânının bulunmama- 5. Aşağıdakilerden hangisi bu duru- sı Türklerin hayvancılıkla uğraşmasına mun kanıtı olarak gösterilebilir? neden olmuştur. Bu iklim koşulları böl- A) Kendilerine özgü alfabe oluşturma- geden göç etmelerinin de nedenlerin- den biridir. ları 3. Bu bilgilere göre; B) Yerleşik hayata geçmeleri I. Coğrafi koşullar ekonomik uğraşlar ü- C) Tapınak yapımına önem vermeleri zerinde etkilidir. II. Ekonomik uğraşlar toplumların yaşam D) Yazılı kültüre önem vermeleri biçimiyle doğrudan ilişkilidir. E) Mimaride ilerlemeleri III. Siyasi otorite ekonomik faaliyetleri ve yaşam biçimini belirlemiştir. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III 21 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARİH Asya Hun İmparatoru Mete, devletin iç 8. Aşağıdakilerden hangisi Büyük politikasını; halkın refah, huzur ve barış Hun Devleti’nin özelliklerinden biri içerisinde yaşatılması ve ekonomik se- değildir? viyesinin yükseltilmesi, ayrıca törenin A) Türk topluluklarını tek bayrak altın- halka adil bir şekilde uygulanması ola- da toplamıştır. rak belirlemiştir. Bu politika, günümüze B) Çin’e yerleşip yönetim merkezini kadar bütün Türk devletlerinde temel Çin’e taşımıştır. politika olarak uygulanmıştır. C) Türk tarihinde ilk kez düzenli ordu- 6. Bu bilgiler doğrultusunda; yu kurmuştur. I. Türk devletlerinde sosyal devlet anla- D) Doğu ve Batı Hunları olarak ikiye yışı hâkim olmuştur. ayrılmışlardır. II. Türk devlet geleneği tarihsel devam- E) Bilinen ilk hükümdarı Teoman’dır. lılığa sahiptir. Bilge Kağan kitabesinde “Kağan otu- III. Türkler, merkezî devlet örgütlenme- rup aç, fakir milleti hep toplattırdım. Fa- sine önem vermiştir. kir milleti zengin kıldım. Az milleti çok yargılarından hangilerine ulaşılabilir? kıldım.” denmektedir. A) Yalnız I B) Yalnız II 9. Buna göre aşağıdakilerden hangi- C) I ve lI sine ulaşılabilir? D) II ve III E) I, II ve III A) Sosyal devlet anlayışı ile hareket edildiği B) Dönemin en güçlü devleti hâline gelindiği C) Orta Asya’da siyasi huzurun 7. Mete Han Dönemi’nde görülen; sağlandığı I. Çin’in vergiye bağlanması D) Kağan’ın halk tarafından belirlendiği II. Türklerin bir bayrak altında birleşti- E) Herkesin toprak sahibi yapıldığı rilmesi III. Kurultay düzenlenmesi 10. Uygur Devleti’ne ait aşağıda veri- gelişmelerinden hangileri devletin len bilgilerden hangisi doğru değildir? askerî açıdan güçlü olunduğunun kanıtıdır? A) Kutluk Bilge Kül Kağan tarafından kurulmuştur. A) Yalnız I B) Yalnız II B) Devletin merkezi Karabalgasun’dur. C) Yalnız III C) Mani dini savaşçı özelliklerini zayıf- D) I ve II latmıştır. E) I, II ve III D) Kırgızlar tarafından yıkılmıştır. E) İlk millî alfabeyi kullanan Türk devletidir. 22 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Türk tarihine ait bazı bilgiler şunlardır: Eski Türk veraset anlayışına göre ülke, TARİH I. Orta Asya’da bilinen ilk teşkilatlı Türk hükümdar ailesinin ortak malı sayılmış devletidir. ve aileye mensup her erkeğe hüküm- II. Türk tarihinin ilk düzenli ordusunu dar olma yolu açılmıştır. kurmuşlardır. 14. Bu uygulamanın; I. Merkezî otoritenin zayıflamasına, III. Orhun Yazıtları bu dönemin eserle- II. Taht kavgalarının görülmesine, ridir. III. Devletlerin kısa ömürlü olmasına 11. Verilenlerden hangilerinin Asya verilen durumlardan hangilerine ne- Hun Devleti’ne ait olduğu söylenebi- den olduğu söylenebilir? lir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) II ve III E) I, II ve III D) I ve II E) II ve III Asya Hun Devleti’nin dağılmasından sonra Asya’nın batısında bulunan Hun- ların Balamir önderliğinde Karadeniz’in kuzeyinden batıya geçerek kısa sürede Tuna boylarına ulaşması birçok Ger- Orta Asya Türk devletlerinde, yazılı ol- men kavminin yerlerinden ayrılmasına mayan töre adlı hukuk kurallarına ha- neden olmuştur. Böylece yıllarca süre- kan dâhil olmak üzere herkes uymak cek bir yer değiştirme olayı yaşanmıştır. zorundaydı. 12. Etkileri yüzyıllarca sürecek olan 15. Buna göre aşağıdaki yargılardan bu olay aşağıdakilerden hangisidir? hangisine ulaşılabilir? A) Feodalite B) Kavimler Göçü A) Hükümdar tüm kararlarında bağım- C) Haçlı Seferleri D) Reform sızdır. E) Kadeş Antlaşması B) Töre her gücün üzerindedir. C) Töre, halk meclisi tarafından hazır- lanır. 13. Orhun Yazıtları’nda geçen Türk D) Hükümdar, halk üzerinde her türlü devletlerindeki egemenlik anlayışı hakka sahiptir. ve hükümdarların görevleri dikkate alındığında; E) Töre, Mani dinine göre oluşturulmuştur. I. Türk kağanları cihan hâkimiyeti anla- yışına sahiptir. II. Türk kağanlarının görevleri arasın- da Türk soyundan olan bütün topluluk- ları bir bayrak altında toplamak, birlik ve beraberliği sağlamak vardır. Cevap Anahtarı III. İlk Türk devletlerindeki egemenlik 1)E 2)C 3)C 4)D 5)A anlayışının kaynağı ilahidir. yargılarından hangileri doğrudur? 6)C 7)D 8)B 9)A 10)E 11)D 12)B 13)E 14)E 15)B A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III 23 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARİH NOTLAR 24 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TÜRK-İSLAM TARİHİ TARİH TÜRKLER’İN İSLAMİYETİ KABULÜ Türkler; Hz. Ömer zamanında, 642 Nihavend Savaşı’ndan sonra, yani VII. (7.) yüzyıl ortalarından itibaren Müslüman Araplarla temas etmeye başlamışlardır. İran’da kurulan Sasani Devleti’nin yıkılmasından sonra Emevi Dönemi’nden (661-750) itibaren Kafkasya’da Hazarlar ve Maveraünnehir Bölgesi’nde Türgişlerle savaşlar yapılmış ve Türk-Arap ilişkilerinde “Müca- dele Devresi” olarak adlandırılan dönem yaşanmıştır. Emevilerin haksız vergi almaları, mevali anlayışı gibi Arap olmayanlara uy- guladığı olumsuz politikalar nedeniyle Emeviler zamanında Türklerin İslami- yet’i kabulü küçük gruplarla sınırlı kalmıştır. Emevilerden sonra İslam devletinde Abbasiler yönetime gelmişlerdir. Ab- basiler, Müslümanlar arasında etnik köken ayrımı yapmayarak görevleri yetenek ve becerilere göre vermişlerdir. Bu durum ve ayrıca onları iktidara getiren hareket içerisinde İranlılarla birlikte Türklerin de yer almış olması, yeni dönemde Türklerin Araplara daha yakın durmalarına imkân sağlamış ve “Dostane İlişkiler Devresi” olarak isimlendirilen bu dönemin başındaki Talas Savaşı (751) da bu gelişmeye önemli bir ivme kazandırmıştır. Talas Savaşı (751): Orta Asya’da Kök Türk Devleti yıkılmış, siyasi otorite boşluğu ortaya çıkmıştır. Bu siyasi boşluktan faydalanmak isteyen Araplar ve Çinliler Batı Türkistan için mücadeleye başlamışlardır. Abbasiler ve Çinliler arasındaki bu mücadele Talas Savaşı’na neden olmuştur. Abbasiler bu sa- vaşta Çin’e karşı Türklerle ittifak kurmuş ve Türklerin desteği ile büyük bir za- fer kazanmışlardır. Zaferden sonra Araplar ve Türkler arasında başlayan dostluk ve iyi ilişkiler sayesinde Türkler İslam dinini yakından tanıma fırsatı bulmuştur. Böylece Türkistan coğrafyasında İslamiyet’in yayılmasıy- la Batı Türkistan Çin egemenliğine girmekten kurtulmuş ve Türk-İslam tarihi başlamıştır. Bununla birlikte Müslümanlar kâğıt, matbaa, barut, pusula vb. buluşları kullanmayı Çinlilerden öğrenerek bunların dünyaya yayılması- na aracılık etmişlerdir. Uyarı İslamiyet’i kabul eden ilk Türk boyu Karluklardır. Avrupa’da kurulan ilk Türk-İslam devleti İdil (Volga) Bulgarlarıdır. Orta Asya’da kurulan ilk Türk-İslam devleti Karahanlılar’dır. 25 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İLK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLERİ TARİH 1. Karahanlı Devleti (840-1212) Harita: Karahanlı Devleti Sınırları Ana yurtta kurulan ilk Türk İslam Devleti’dir. Karluk, Yağma, Çiğil ve Tuhsi boyları tarafından 840 yılında kurulmuştur. Devletin merkezi Balasagun olup bilinen ilk hükümdarı Bilge Kül Kadir Han’dır. Satuk Buğra Han, İslamiyet’i kabul eden ilk Karahanlı hükümdarıdır. Müslüman olduktan sonra Abdülkerim adını almıştır. Türkler arasında İsla- miyet’in yayılması için mücadele etmiş ve bu nedenle El-Mücahit, El-Gazi unvanları ile anılmıştır. Türk-İslam kültürünün temelini atmışlardır. İlk Türk-İslam eserlerini vermişlerdir. İlk medreseyi kurmuşlardır. Ribat adı verilen ilk kervansarayı kurmuşlardır. Bimarhane adı verilen ilk hastaneleri Karahanlılar kurmuşlardır. Karahanlılar Türkçeyi resmî dil olarak kullanmışlardır. Yusuf Kadir Han’ın vefatından sonra taht mücadeleleri yaşanmış, Karahanlı Devleti Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır. (1042) Doğu Karahanlı Devleti 1211’de Karahitaylar, Batı Karahanlılar ise 1212 yılında Harzemşahlar tarafından ortadan kaldırılmıştır. 2. Gazneli Devleti (963-1187) Harita: Gazneli Devleti Sınırları 26 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Samanilerin Türk komutanlarından Alp Tegin tarafından 963 yılında başkenti TARİH Gazne olarak Horasan, Afganistan ve Kuzey Hindistan’da kurulan Müslüman Türk devletidir. 997’de Gaznelilerin başına geçen Gazneli Mahmut, devlete en parlak dönemini yaşatmıştır. Hindistan üzerine 17 sefer yaparak İslamiyet’in Hindistan’da yayılmasına katkı sağlamıştır. Abbasi halifesi, İslam dünyasına yaptığı hizmetlerden dolayı Gazneli Mahmut’a “Sultan” unvanını vermiştir. Gazneli Mahmut tarihte ilk kez sultan unvanını kullanmıştır. Tarihte ilk kez gulam (devşirme) sistemi uygulanmıştır. Firdevsi, Şehnâme adlı eseri Gazneli Mahmut adına yazmıştır. (Alp Er Tunga Afrasiyab bu esere konu olmuştur.) Utbi, Tarih-i Yemin adlı kitabında Gazne tarihini anlatır. Bilim dili Arapça, edebiyat dili Farsça, saray dili Türkçedir. Dandanakan Savaşı (1040): Sultan Mesut Dönemi’nde Gazneliler, 1040 yılında Selçuklularla yaptıkları Dandanakan Savaşı’nda yenilerek Hindistan’a çekilmek zorunda kalmıştır. Gazneli Devleti bu savaştan sonra zayıflama sü- recine girmiş, Gurlar tarafından Hüsrev Melik’in esir edilmesiyle 1187’de yı- kılmıştır. İSLAMİYET’İN TÜRK DEVLET YAPISINA ETKİLERİ İlk Türk-İslam devletlerinden olan Gazneliler, Samaniler vasıtasıyla Abba- silerden aldıkları teşkilatı geliştirerek Büyük Selçuklulara ve daha sonraki Türk-İslam devletlerine iletmiştir. Gazneliler ve Karahanlılar, İslami dönem Türk devlet teşkilatının gelişip yer- leşmesinde köprü vazifesi görmüşlerdir. İl kelimesi, Türklerde hem devlet hem de barış ve sulh anlamında kullanmıştır. İslamiyet’in kabulü ile birlikte ilin yerini devlet ve mülk kelimeleri almıştır. İlk Türk devletlerinde görülen kut anlayışı İslamiyet’le birlikte “Allah’ın nasibi veya takdiri” olarak kabul edilmiştir. Kuta sahip olan hükümdarlar devleti iyi idare etmek, halkın huzur ve refahını sağlamak zorundadır. Bunu sağlayamazsa kendisine kutu veren Tanrı ka- tında sorumlu olacağına inanırdı. Dolayısıyla İslamiyet’i kabul ettikten sonra da hükümdarların gücünün kaynağı ilahidir. Ayrıca İslam halifesi veya onun adına siyasi gücü elinde bulunduran hükümdarların “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi” olarak kabul edilmesi Türklerin İslamiyet’i benimsemelerinde etkili olan unsurlardan biridir. 27 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Karahanlılarda hakan yerine “Arslan Han”, yabgu yerine “Buğra Han” ve TARİH şad yerine “İlig Han” kullanılmıştır. Gazneliler, hükümdarları için “emir ve sultan” gibi İslami unvanları kullanmışlardır. İslamiyet’i ilk kabul eden Satuk Buğra Han’dan itibaren hükümdarlar, Müslü- man isimler ve lakaplar almaya başlamıştır. Diğer değişiklikler ise hükümdarlığın halife tarafından onaylanması, ülkede halife adına hutbe okutulması ve basılan paraların üzerinde halifenin isminin yazılmasıdır. İlk Türk-İslam devletlerinde hükümdarlar tıraz adı verilen kendi ad ve lakaplarının yazılı olduğu, süslemeli özel giysiler giymişlerdir. Resmî belgelerde tevki ya da tuğra adı verilen mühür kullanan hükümdarların değerli taşlardan yapılmış taht ve taçları vardır. Saray önünde namaz vakitlerinde, savaşlarda ve törenlerde nevbet adı verilen müzik çalınmıştır. Sefere ya da bir yere giderken hükümdarların başının üstünde çetr adı verilen, ipek ve kadifeden yapılmış bir çeşit şemsiye tutulmuştur. Hükümdardan sonra devlet kademesinde en yetkili kişi vezirdir. Karahanlı vezirleri Türkçe yuğruş unvanını kullanırken genellikle İran kökenli olan Gazneli vezirler hâce unvanını kullanmışlardır. Türk-İslam devletlerinde yönetim işlerinin daha rahat ve düzenli bir şekilde yürütülebilmesi için çeşitli divanlar oluşturulmuştur. Karahanlılarda devletin işleyişiyle ilgili önemli kararların alındığı Meclis-i Âli adında bir divan var- ken Gaznelilerde mali ve genel idari işlerden sorumlu olan “Divan-ı Vezaret” vardır. Ayrıca bu divanlara bağlı alt divanlar da mevcuttur. Türk-İslam devletlerinde hukuk sistemi şeri ve örfi olmak üzere iki ana un- surdan meydana gelmiştir. Şeri davalara bakan kadılar, dinle ilgili bütün işlerde yetkilidir. Karahanlı ve Gazneli hükümdarlar örfi mahkemelere başkanlık etmişlerdir. Karahanlı ordusu; görevleri saray ve hükümdarı korumak olan saray muhafızları, hükümdarın şahsına bağlı ücretli askerlerden meydana gelen hassa ordusu, hanedan mensupları, valiler ve diğer devlet adamlarının kuvvetleri ile devlete bağlı Türk boylarının kuvvetleri olmak üzere dört ana birimden oluşmuştur. Gazne ordusu ise görevleri saray ve hükümdarı korumak olan gulamlar, eyalet ve bağlı devletlerin kuvvetleri, Türkmenler ile ücretli ve gönüllü birliklerden meydana gelmiştir. 28 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Uygulama TARİH Boş bırakılan yerlere uygun kavramları yerleştiriniz. Gazneliler emir mülk devlet Karahanlılar Abbasiler Büyük Selçuklular Buğra Han Allah’ın Nasibi Allah’ın Takdir Samaniler il Arslan Han sultan İlk Türk devletlerinde görülen kut anlayışı İslamiyet’le birlikte “..............................................’’ veya ’’.........................................” olarak kabul edilmiştir. İslamiyet’in kabulü ile birlikte ilin yerini “.........................................” ve “...........................................” kelimeleri almıştır. Gaznelilerde hükümdarlar “...............................ve.............................” gibi İslami unvanlar kullanmıştır....................................ve.................................. , İslami Dönem Türk devlet teşkilatının gelişip yerleşmesinde köprü vazifesi görmüşlerdir. İlk Türk İslam devletlerinden olan Gazneliler,.............................. vasıtasıyla......................................den aldıkları teşkilatı geliştirerek..........................a ve daha sonraki Türk İslam devletlerine iletmiştir. Karahanlılarda hakan yerine “.............................”, yabgu yerine “...................” ve şad yerine “................................” kullanılmıştır. Türk milleti kendi yaşamını ve geleceğini “........................................” dediği devlete bağlamış ender bir millettir. TÜRK İSLAM DÜNYASINDAKİ İLK EDEBİ ESERLER 1. Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi) Türk-İslam edebiyatının günümüze kadar ulaşan ilk eseri olma özelliğine sahiptir. Yusuf Has Hacip eserini 1070’te, Doğu Karahanlı Hükümdarı Uluğ Kara Buğra Han’a Türkçe olarak sunmuştur. 29 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Eserde insanların hem bu dünyada hem de ahirette mutluluğu elde TARİH edebilmek için nasıl bir yaşam sürmeleri gerektiği anlatılmıştır. İnsanın sosyal hayattaki ve devlet nizamındaki görev ve sorumluluklarına değinilmiş, ideal Türk devlet anlayışının özellikleri anlatılmıştır. Kutadgu Bilig, Türk İslâm kültürünün teşekkül ettiği Uygur kültür havzasında ortaya çıkan ve İslâmi esaslarla millî değerlerin harmanlandığı Türk dilinde kaleme alınan siyasetnâme veya bir nasihatnâme olarak nitelendirilebile- cek bir eserdir. Yusuf Has Hacip, Kutadgu Bilig’de dört önemli esası kişileştirmiş ve bunları kendi aralarında konuşturmuştur. Eserde hükümdarın halkına ve halkın devlete karşı sorumlulukları anlatılmıştır. Hakaniye lehçesiyle kaleme alınmış ve aruz vezni ile mesnevi tarzında yazılmıştır. Kişi Görevi Temsil Ettiği Esas Kün-Toğdı Hükümdar Adalet Ay Toldı Vezir Devlet Ögdilmiş Vezirin Oğlu Akıl Odgurmuş Vezirin kardeşi Akıbet 2. Dîvânu Lugâti’t-Türk Türk tarihinin ilk sözlüğü olup Türk dilinin abide şaheserlerindendir. İyi bir eğitimle kendini yetiştiren Kaşgarlı Mahmut, bütün Türk dünyasını ge- zip dolaştıktan sonra elde ettiği bilgileri bir araya getirdiği eserini 1077 yılında Abbasi Halifesi Muktedi Billah’a sunmuştur. Dîvânu Lugâti’t-Türk; Araplara Türk dilini öğretmek, Türk milletinin yü- celiği ve Türkçenin zenginliğini göstermek amacıyla kaleme alınmıştır. Bir sözlük gibi hazırlanmış olan eser; Türklerin tarihi ve coğrafyası, örf ve âdetleri, mutfağı, spor faaliyetleri, ekonomik özellikleri, günlük yaşamı, müzik anlayışı, kadına verdiği önem, aile hayatı, edebiyat içeriği, sağlık bilgisi gibi konularda ansiklopedik bilgiler içermektedir. 30 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 3. Atabetü’l-Hakâyık (Gerçeklerin Eşiği) TARİH XII. (12.) yüzyılda Edip Ahmet Yükneki tarafından yazılmıştır. Eser içerik ve edebî yönüyle Kutadgu Bilig’in devamı olarak kabul edilmiştir. Edip Ahmet Yükneki eserinde özlü sözler, hadis ve ayetlere yer vermiştir. Atabetü’l-Hakayık; Türk İslam kültürü içerisinde bireyin eğitimi ve toplum düzenini sağlamak için belirlenen unsurları Türk dili ile anlatan manzum bir eserdir. İslâmiyet’in hayata bakış felsefesini Türkler arasında yaymaya çalışan eser, bir nasihatnâme niteliğindedir. Kişilerin dinî ve ahlaki eğitimi için yazılan eserlerin öncüsü olan eserde Edip Ahmet Yükneki Türklerin ilme verdiği değerle ilgili örnekler vermiştir. 4. Divân-ı Hikmet Türk tasavvuf tarihinin ilk edebî eserdir. Hoca Ahmet Yesevî’nin Türkçe olarak yazmış olduğu ve “hikmet” adı verilen şiirlerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan bir eserdir. Bugünkü Kazakistan’da bulunan Sayram’da dünyaya gelen Hoca Ahmet Yesevi; Yesi’de eğitimini tamamlamış, buraya yerleşmiş ve burada vefat etmiştir. Divân-ı Hikmet; Hz. Peygamber’in yaşamı, dinî hikâyeler, dervişliğin özel- likleri, cennet, cehennem, güzel ahlak gibi konuları içeren bir tasavvuf kitabıdır. Türk-İslam dünyasında kabul gören ortak düşünceyi, fikri, kimliği, yaşam tar- zını ortaya çıkaran önemli bir eserdir. İslamiyetin Türkistan, Balkanlar ve Anadolu’da yayılmasının temelini teşkil ettiği, bu uğurda mücadele edecek olan müritlere yol gösterici bir özelliğe sahip olduğu kabul edilmiştir. Hakaniye lehçesiyle, hece vezniyle ve dörtlükler hâlinde yazılmıştır. 31 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Uygulama TARİH Aşağıda verilen eserleri özellikleri ile eşleştiriniz. Atabetü’l-Hakayık Divân-ı Hikmet Divanü Lügati’t-Türk Kutadgu Bilig Araplara türk dilini öğretmek, Türk milletinin yüceliğini ve zenginliğini göstermek amacıyla kaleme alınmıştır. Türk Tarihinin ilk sözlüğüdür. Yusuf Has Hacip ‘in eseridir. Eserde Hükümdarın halkına ve halkın devlete Karşı sorumlulukları anlatılmıştır. Edip Ahmet Yükneki’nin eseridir. İlk-Türk İslam eseridir. Türk tasavvuf tarihinin ilk edebi eseridir. Ahmet Yesevi’nin eseridir. Kaşgarlı Mahmut’un eseridir. İslamiyetin hayata bakış felsefesinin Türkler arasında yaymaya çalışan eser, nasihatname niteliğindedir. BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ (1040-1157) OĞUZLAR BOZOKLAR ÜÇOKLAR Gün Han Ay Han Yıldız Han Deniz Han Dağ Han Gök Han Kayı Yazır Avşar Iğdır Salur Bayındır Bayat Dodurga Beğdili Bügdüz Alayuntlu Çavuldur Alka Evli Döğer Kargın Yıva Eymür Çepni Peçenek Kara Evli Yapraklı Kızık Kınık Yüreğir 32 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Oğuzlar X. (10.) yüzyılda Sirderya (Seyhun) ile Hazar Denizi’nin doğusu TARİH ve Aral Gölü arasındaki bölgede yaşıyorlardı. Bu sırada Oğuzlar, Bozok ve Üçok olarak iki kol hâlinde teşkilatlanmıştı. Selçuklular Üçok kolunun Kınık boyundandır. Oğuzların elinde Yenikent, Huvare ve Cend gibi şehirlerin yanı sıra Karlukların idaresindeki bazı yerlerde Müslüman gruplar bulunuyordu. Bu gruplar, bulundukları bölgelerdeki Türkler ile iyi münasebetler kurmuşlar- dır. Oğuzlar, medeni seviyesi yüksek olan bu Müslümanlardan İslam dininin esaslarını öğreniyorlardı. Dolayısıyla X. (10.) yüzyılın ikinci yarısında, Oğuz- lar arasında İslamiyet’in yayılmaya başladığı söylenebilir. Samanoğulları Devleti Şehzadesi Ebu İbrahim (Muntasır), Maveraünnehir’i Karahanlıların elinden almak için Oğuz yabgusu ile bir anlaşma yapmış ve bir süre sonra yabgu, Müslüman olmuştur. Oğuzlar arasında İslamiyet ancak XI. (11.) yüzyılda hâkim bir din hâline gelebilmiştir. Oğuz boylarından Müslümanlığı kabul edenleri, etmeyenlerden ayırmak için onlara Türkmen adı verilmiştir. XIII. (13.) yüzyıl başlarından itibaren artık Türkmen tabiri her yerde Oğuz’un yerini almıştır. Harita: Büyük Selçuklu Devleti Sınırları Oğuz Yabgu Devleti’nde subaşı olan Selçuk Bey, yabgu ile anlaşmazlığa düşünce kendine bağlı kişilerle birlikte Cend şehrine gelmiştir. Burada Selçuk Bey, boyu ile birlikte İslamiyet’i kabul etmiş ve Samanoğulları, Karahanlılar, Gazneliler gibi üç güçlü Müslüman devlet arasında kalmıştır. Selçuk Bey, Horasan bölgesinde sayıları günden güne artan Türkmenlere yurt bulamaması ve mevcut devletlerin onun güçlenmesinden endişe duyma- sı nedeniyle bölgede oldukça zorlanmıştır. 33 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1015-1021 yılları arasında Çağrı Bey’in yaptığı keşif seferleri ile Anadolu TARİH hakkında yeterince bilgi sahibi olan Tuğrul Bey, çareyi Türkmen boylarına Anadolu’yu hedef göstermekte bulmuştur. Kuruluşa giden süreçte Selçuklular, Gaznelileri 1035’te Nesâ’da, 1038’de Serahs’ta mağlup etmiştir. Bu iki zaferden sonra Gazneliler’in bölgedeki si- yasi ve askerî durumu ciddi şekilde sarsılmıştır. Bu nedenle Gazneli Mesud, sarsılan durumunu kuvvetlendirmek için ordusuyla Serahs’a yürümüştür. Tuğrul ve Çağrı Beyler de Sultan Mesud’un bu hareketi üzerine savaş hazır- lıklarına başlamıştır. Sonuçta iki ordu arasında 1040 Dandanakan Savaşı meydana gelmiştir. Dandanakan Savaşı (1040): Dandanakan Savaşı sonucunda Tuğrul Bey, Sultan Mesud’un sarayında tahta oturarak “sultan” ilan edilmiştir. Bu amaçla 1043 yılında başkenti, Rey şehrine taşıyarak fetihlerin batı yönünde olacağı- nı göstermiş ve devletin kuruluşu tamamlanmıştır. Pasinler Muharebesi (18 Eylül 1048): İbrahim Yınal ve Kutalmış’ın komuta ettiği Büyük Selçuklu ordusu karşısına çıkamayan Bizans’ın Gürcistan ve Van valileri, imparatordan yardım istemiştir. Selçuklular, Liparitis (Liparit) ko- mutasında birleşen Gürcü ve Ermeni destekli Bizans kuvvetlerini 18 Eylül 1048’de Pasinler Ovası’nda kesin bir bozguna uğratmıştır. Pasinler Sava- şı’nın Bizans ve Büyük Selçuklu orduları arasında yapılan ilk önemli savaş- tır. Bu mağlubiyetle gücü kırılan Bizans, Malazgirt Savaşı’na kadar Büyük Selçukluların karşısına çıkamamıştır. Bu durum, Malazgirt öncesi Anadolu’ya Türkmenlerin akınlarını ve yerleşmelerini kolaylaştırmıştır. Malazgirt Muharebesi (26 Ağustos 1071): Malazgirt-Ahlat arasında Rahve Ovası’nda meydana gelen savaşta Turan taktiğini başarıyla uygulayan Sel- çuklular, Bizans ordusundaki Türk asıllı askerlerin de Selçuklu saflarına geç- mesiyle büyük bir zafer kazanmıştır. Bizans ordusunun büyük kısmı ortadan kaldırılmış, hatta tarihte ilk defa bir Bizans imparatoru, bir Türk hükümdarına esir düşmüştür. Sultan, esir imparatora misafir gibi muamele ederek onu bir muhafız alayıyla İstanbul’a göndermiştir. Malazgirt Savaşı’nın sonuçları; Anadolu’nun kapıları Türklere tamamen açılmıştır. Anadolu Türk yurdu olmaya başlamıştır. Bizans Avrupa’dan yardım istemiş ve Haçlı Seferleri başlamıştır. Türkiye Tarihi başlamıştır. Anadolu’da Birinci Beylikler Dönemi başlamıştır. 34 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Sultan Alparslan’ın ölümü üzerine Sultan Melikşah tahta geçti. (1072) Bi- TARİH zans’ın Malazgirt Savaşı’ndan sonra anlaşmaya uymaması üzerine Anado- lu’ya akınlar hızlandırılmış ve İzmit’e kadar olan yerler fethedilmniştir. Melikşah Dönemi, devletin sınırlarının doğuda Orta Asya’dan batıda Mar- mara ve Ege Denizi’ne, kuzeyde Aral Gölü’nden güneyde Umman Denizi’ne kadar genişlediği en parlak ve güçlü dönem olmuştur. Katvan Savaşı (1141): Sultan Melikşah’tan sonra gelişen bazı olaylar Sel- çuklu Devleti’ni zayıflatmıştır. Sultan Sencer Dönemi’nde Karahitaylarla ya- pılan Katvan Savaşı’nda yenilen Büyük Selçuklu Devleti yıkılma sürecine girmiştir. Son hükümdar Sultan Sencer’in 1157’de ölümü ile Büyük Selçuklu Devleti yıkılarak tarih sahnesinden çekilmiştir. Uyarı Dandanakan Savaşı’ndan sonra Selçuklu Devleti’nin hizmetine giren Nizâmülmülk, Selçuklu Sultanları Alparslan ve Melikşah Dönemi’nde görev yapmıştır. Nizâmülmülk, Sultan Alparslan’ın vefatıyla Melikşah’ın tahta geçmesinde, düzen ve asayişin korunmasında ve devletin en parlak dönemini yaşama- sında etkili olmuştur. Selçuklu veziri Nizâmülmülk, XI. (11.) yüzyılın ikinci yarısında kendi adını taşıyan Nizamiye Medreseleri’ni kurmuştur. Medreseler gerek kuruluşu gerekse yetiştirdiği ilim adamlarıyla büyük öneme sahiptir. Medreselerde İslami ilimler ve pozitif bilimler okutulmuştur. Büyük Selçuklu Devleti’nin Yıkılmasıyla Ortaya Çıkan Devletler ve Atabeylikler DEVLETLER ATABEYLİKLER Irak Selçukluları (1118-1194) Şam Atabeyliği (Böriler) (1104-1154) Kirman Selçukluları (1048-1187 Musul ve Halep Atabeyliği (Zengiler)(1127-1233) Suriye Selçukluları (1078-1117) Azerbeycan Atabeyliği (İldenizliler)(1148-1225) Türkiye Selçukluları (10751308) Fars Atabeyliği (Salgurlular)(1148-1286) Atabeylik: Selçuklularda şehzadeler küçük yaşlarda eyaletlere melik olarak gönderilmiştir. Kendilerini yetiştirmek ve işlerini idare etmek üzere onlara birer atabey tayin edilmiştir. Şehzadeler büyüdükten sonra da onların veziri ve ku- mandanı olarak kalan bu atabeyler, onların devlet adamı olarak yetişmelerine katkı sağlamışlardır. Ancak atabeylerin melikleri sultanlık için kışkırtması dev- lete büyük zararlar vermiştir. 35 ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Büyük Selçuklu Devleti’nde Yönetim ve Toplum Yapısı TARİH İslamiyet’ten önceki Türk devlet geleneğinde olduğu gibi Büyük Selçuklu Devleti’nde de ülke, hükümdar ailesinin ortak malı kabul edilmiştir. Selçuklularda devletin tek temsilcisi sultandır. Töre ve yasaya aykırı olma- mak şartıyla her hususta mutlak hâkim olan hükümdar, hiçbir zaman kutsal ve sorumsuz değildir. İlk Türk devletlerindeki kut anlayışı Selçuklularda da devam etmiştir. Buna göre hükümdarın emretme yetkisini doğrudan Allah’tan aldığına ve Allah adı-

Use Quizgecko on...
Browser
Browser