Psikolojiye Giriş Ders Slaytları PDF

Summary

Bu belge, Düzce Üniversitesi'nde verilen "Psikolojiye Giriş-I" dersinin slaytlarından oluşmaktadır. Slaytlar, psikoloji bilimini, tarihini, alt dallarını, yöntemlerini ve temel kavramlarını ele almaktadır. Ayrıca, dersin değerlendirme sistemi ve kaynakları hakkında da bilgi sunmaktadır.

Full Transcript

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ DERS BİLGİ FORMU ENSTİTÜ/FAKÜLTE/YÜKSEKOKUL: FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ BÖLÜM: PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ ANA BİLİM DALI / ANA SANAT DALI / PROGRAM: DERS BİLGİLERİ...

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ DERS BİLGİ FORMU ENSTİTÜ/FAKÜLTE/YÜKSEKOKUL: FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ BÖLÜM: PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ ANA BİLİM DALI / ANA SANAT DALI / PROGRAM: DERS BİLGİLERİ Türü Zorunlu Yarıyıl T+U Kredis AKT Adı Kodu Dili / ı Saati i S Seçmeli Türkç Psikolojiye Giriş-I Seçmeli 1 4+0 4 5 e - Ön Koşul Dersleri Doç. Dr. Sedef ÜNSAL SEYDOOĞULLARI e-posta: [email protected] Ders Sorumluları Ofis Saatleri: Pazartesi, 16.15- 18.15 Salı, 11.00- 13.00 Öğrencilerin temel psikoloji bilgilerini, psikolojinin ne olduğu, temel Dersin Amacı konuları, kavramları, yöntemleri ve ilgi alanları hakkında bir anlayış oluşturulması ve farkındalık kazandırılması amaçlanmaktadır..  Öğrenciler; o Psikoloji bilimini tanımlayabilir ve alt alanlarını kavrayabilir ve ayırt edebilir. o Psikoloji biliminin temel araştırma yöntemlerini bilir ve farklılıklarını dile getirebilir. o Psikolojinin temel yaklaşımlarını bilir ve bunları ayırt edebilir. Dersin Öğrenme o İnsan davranışı ve gelişimini bilir. Çıktıları o o Kişilik gelişim kuramlarını bilir. o Bilişsel gelişim kuramlarını bilir. o Sosyal psikolojinin temel kavramlarını ve araştırma bulgularını bilir. o Öğrenme Psikolojisinin temel kavramlarını ve ilkelerini tanır ve davranışçı ve bilişsel yaklaşımları ayırt edebilir. o Ruh sağlığı olgusunu anlayabilir ve temel ruhsal bozukluklar ve tedavileri hakkında bilgi edinir. DERS PLANI Haft Ön Konular/Uygulamalar Metot a Hazırlık Giriş 1 Okuma Dersin tanıtımı Anlatım- Tartışma Bir Bilim Olarak Psikoloji 2 Okuma Psikolojinin Tarihi Anlatım- Tartışma Psikolojinin Alt Dalları 3 Okuma Psikolojinin Yöntemleri Anlatım- Tartışma Evrim, Genetik ve Davranış 4 Okuma Anlatım- Tartışma Okuma Biyolojik Bakış Açısı Anlatım- Tartışma 5 Beyin ve Sinir Sistemi 6 Okuma Duyum ve Algı Anlatım- Tartışma Okuma Bilinç, Uyku ve Rüyalar Anlatım- Tartışma 7 Ara Sınav 8 Okuma Davranışın Gelişimi Anlatım- Tartışma 9 Okuma Öğrenmenin İlkeleri Anlatım- Tartışma 10 (Klasik Koşullanma, Edimsel Koşullanma, Bilişsel Yakl.) Okuma İnsan Öğrenmesi ve Bellek 11 Anlatım- Tartışma 12 Okuma Biliş, Düşünme, Zeka, Dil Anlatım- Tartışma 13 Okuma Dürtüler ve Güdülenme Anlatım- Tartışma Okuma Genel Uyarılmışlık Hali, Duygu ve Heyecanlar, Farkındalık Anlatım- Tartışma 14 Okuma Dönem Sonu Sınavı Anlatım- Tartışma 15 KAYNAKLAR Ciccarelli, S. K. Ve White, J. N. (2022). Bir Keşif Gezintisi. Nobel Yayınları Ders Kitabı veya Notu Morgan, C. T. (2022). Psikolojiye Giriş. Eğitim Yayınevi. (25. Baskı). Diğer Kaynaklar Plotnik, R. (2009). Psikolojiye Giriş. Kaknüs Psikoloji Cüceloğlu, D. (1999). İnsan ve Davranışı. Remzi Kitapevi DEĞERLENDİRME SİSTEMİ Etkinlik Türleri Katkı Yüzdesi Ara Sınav 40 Kısa Sınav - Ödev, Proje - Kanaat - Yarıyıl Sonu Sınavı 60 Toplam 100 PSİKOLOJİYE GİRİŞ DERSİNE GİRİŞ NASIL ÇALIŞMALI? Öğrencilerin Bilmesi Gereken 7 Şey 1. Çalışma yöntemlerinden kendileri ve farklı türde malzemeler için en uygun olanları nasıl belirleyeceklerini. 2. Zamanlarını nasıl yöneteceklerini ve ertelemekten nasıl kaçınacaklarını. 3. Bir ders kitabını nasıl okuyacaklarını ve ilk seferinde anlaşılabilir ve hatırlanabilecek biçimde nasıl not alacaklarını. 4. Dersi nasıl dinleyeceklerini ve nasıl yararlı not tutacaklarını. 5. Sınavlara nasıl verimli biçimde çalışacaklarını. 6. Dönem ödevlerini iyi bir şekilde nasıl yazacaklarını. 7. Olgu ve kavram belleğini nasıl güçlendireceklerini. ÖĞRENME STİLLERİ Bir kişinin bir bilgiyi belirli bir biçimde alması ya da sindirmesi. ÇOKLU ÖĞRENME YÖNTEMLERİ ÇALIŞMAK İÇİN UYGUN ZAMAN VE YER ERTELEMEYİ YENMEK Uzun süreli hedefleriniz için bir harita çizin. Eğer buradan başlıyorsanız, sizi nihai hedefinize ulaştıracak, gitmeniz gereken yollar hangileridir? Bir takvim alın ve ders saatlerini, çalışma saatlerini, sosyal toplantılarınızı, her şeyi yazın. Yatmadan önce, ertesi günü ne zaman kalkacağınızla başlayarak ve yapılacak işlerinizi bir öncelik sırasına koyarak planlayın. Yatmaya gidin. Yeterli uykuyu alınanız, işlerinizi yönetmede gerekli bir adımdır. Düzenli ve dengeli beslenmek ve yapılacak işler arasındaki boş zamanlarda yürümek ya da egzersiz yapmak da oldukça iyi fikirdir. Eğer büyük işleriniz var ise onları daha küçük, daha yönetilebilir parçalara bölün. Bir fili nasıl yersiniz? Her seferinde bir lokma alarak. Okula ya da işe otobüsle giderken, doktorun ofisinde beklerken boşa geçen bu kısa süreli zamanları e- postalarınızı cevaplamak ya da dönem ödevinizin ilk paragrafını yazmak gibi küçük işler yaparak doldurun. Eğlenmek için de zaman ayırın; sürekli çalışmak ve hiç eğlenmemek, planlarınızı uygulamakta büyük ölçüde başarısız olmanıza neden olacaktır. İşlerinizi tamamladığınızda ödül olarak eğlenmeye zaman ayırın. DERS KAPSAMINA HAKİM OLMAK Ders kitabını okumak SQ3R (Effective Study, Robinson, 1946) Tarama/İnceleme (Survey) Soru Sorma (Question) Okuma (Read) Anlatma (Recite) Hatırlama/Üzerinden Geçme (Review) 4. R: Derinlemesine Düşünme (Reflect) Dersten en iyi şekilde faydalanmak Derse devam SINAVLAR Zamanlama SQ3R yöntemi Sınavın kapsam ve içeriği bilgisi Kavram haritası kullanma Olgusal Uygulamalı Geri getirme alıştırmaları yapma Kavramsal Yazılı, kısa cevaplı sorular Farklı kaynaklardan yararlanma Kendi sorularınızı hazırlayın Fiziksel ihtiyaçları unutmama ÖDEV YAZMANIN TEMEL ADIMLARI Steele (1988) tarafından geliştirilen Öz Olumlama Teorisi 1- Konu seçin ….. 2- Araştırma yapın Davranışçı ekolün bazı öğrenme kuramları (örn., Hull, 3-Notlar alın 1952) …… 4- Öne süreceğiniz savın ne Bir araştırmada, majör depresif bozukluğun madde kötüye olacağına karar verin kullanımı ve madde bağımlılığı ile yüksek eş tanı oranına 5- Ana hatlarını belirten bir sahip olduğu gösterilmiştir (Kessler, 2003). taslak yazın, 6- Kabaca ilk metni yazın 7- Ödevinizi birkaç gün ellemeyip ara verin 8- Yeniden düzenlenmiş halini yazın. Bellek Güçlendirme Stratejileri (Hatırlatıcılar- Mnemonik) Kanca-sözcük yöntemi Bağlantı kurma one* bun dır (Bir, çörektir) Two shoe dur (İki, ayakkabıdır) Three tree dir (Üç, ağaçtır) «Merkür, Dünya'nın denizinden doğan güzel Tanrıça Venüs'e çok sayıda aşk notları taşıyan Four door dur (Dört kapıdır) haber Tanrısıdır, Venüs, Mars ile evlidir. Five hive dır (Beş kovandır) Venüs'ün erkek kardeşi, babası Jüpiter'i ya da onun babası Satürn'ü hiç memnun etmemiştir ve Six bricks dir (Altı tuğlalardır) amcası Uranüs, deniz Tannsı Neptün'e yakınmıştır. Seven heaven dır (Yedi cennettir) Eight gate dir (Sekiz bahçe kapısıdır) Nine line dır (Dokuz çizgidir) Ten hen dir (On tavuktur) Mekan yöntemi Sözel-ritmik örgütleme Kişi, bir evde ya da başka bir binada çok Tekerleme aşina bir odayı ya da bir odalar dizisini hayal eder. Konuşmanın her ana fikri, bir imgeye dönüştürülür ve belirli Şiir konumlardaki odalara "zihinsel" olarak yerleştirilir. Örneğin, eğer ilk fikir askeri harcamalar hakkında ise imge, evin Kafiyeli kelimeler bütünü kapısında duran ve sokağa paralar atan bir asker olabilir. Her fikrin bir yeri olacaktır ve kişinin tüm yapması gereken ise hatırlamak için evde yapacağı "zihinsel bir yürüyüş"ten ibarettir. Müzikle ifade etme Alfabe şarkısı BİLİM DALI OLARAK PSİKOLOJİ Doç. Dr. Sedef ÜNSAL SEYDOOĞULLARI NEDEN PSİKOLOJİ ÖĞRENMEK İSTERİZ? NEDEN PSİKOLOJİ ÖĞRENMEK İSTERİZ? İnsan davranışlarının altında yatan temel nedenleri bulmaya çalışan bilimsel çaba olarak tanımlanan psikoloji; bireyin; Kendi davranışlarını daha iyi anlamasına, Başkalarının davranışları ve nedenleri hakkında bilinçlenmesine, İlişkilerinde daha gerçekçi ve yapıcı kararlar almasına, Çevre koşullarına daha kolay uyum sağlayabilmesine, Karşılaştığı güçlükleri çözümleyebilmesine yardım eder. İNSANI NASIL İNCELEMELİYİZ? Psikoloji okulları ve «izm»ler Gestalt Psikolojisi Yapısalcılık (Structuralizm), içe bakış Wilhelm Wundt Psikoanaliz İşlevselcilik (Functionalizm) Sigmund Freud William James, 1890, «The Principles of Psychology» John Dewey Modern Yaklaşımlar Davranışçılık (Behaviorism) Modern Davranışçılık John B. Watson Psikodimaik Yaklaşım Koşulu refleksler Biyopsikolojik Yaklaşım Öğrenilmiş davranış Bilişsel Yaklaşım Hayvan deneyleri Sosyokültürel Yaklaşım Hümanist Yaklaşım PSİKOLOJİNİN TANIMI «İnsan ve hayvan davranışlarını inceleyen bilim» “Davranışı ve zihinsel süreçleri inceleyen bilim dalıdır”. PSİKOLOJİ NEYİ ARAŞTIRIR? PSIKOLOJI, DAVRANIŞLARIN VE ZIHINSEL SÜREÇLERIN SISTEMATIK VE BILIMSEL OLARAK INCELENMESIDIR. Davranışlar Zihinsel süreçler Doğrudan gözlemlenebilenler: yemek Doğrudan gözlenemezler: düşünmek, hayal yemek, koşmak, konuşmak, okumak, kurmak, incelemek… uyumak.. BİLİMİN AMAÇLARI BETİMLEME AÇIKLAMA YORDAMA DENETLEME(KONTROL ETME) BİLİMİN AMAÇLARI Betimleme: Olayın nasıl olduğunu, ne olduğunu, ayrıntılı şekilde ortaya koymak, ne nedir sorusunu yanıtlamak betimlemedir. Bu yolla doğadaki olayların araştırmalar yoluyla tanımlanmasına ve anlaşılmasına çalışılır. Bu yıl üniversite sınavına girenlerin cinsiyeti, ailesinin ekonomik durumu, yaş ortalaması vs. Açıklama: Doğadaki olayların nedenlerini, sonuçlarını veya karşılıklı ilişki düzeyini bularak ortak genellemelere ulaşmak, ilke ve kuramlar geliştirmek. Depresyon özgüveni düşürür Yordama: İlgilendiğimiz olayın diğer olaylarla ilişkisini görgül olarak saptamak ve bir durumdan bakıp daha ileride neler olabileceği ya da incelenen olayların dışında kalan olaylar hakkında tahminde bulunma, yordamadır. Bu tahmin kabaca bir tahmin değil, bulunan sayısal ilişkilerden hareketle yapılan tahmindir. Okul ortalamasına dayanarak sınav başarısını yordamak Denetimleme: doğadaki olaylar açıklanabiliyor ve yordanabiliyor ise insanlar kendi çıkarları için aynı ilişkileri kullanarak istenmeyen durumları denetleyebilirler veya kendi denetimlerinde ortaya çıkmasını sağlayabilirler. Kuraklık döneminde yağmur yağdırmak, AIDS’i önlemek, öğrenme ilkelerini kullanarak yanlış öğrenme sonucu oluşmuş davranış bozukluklarını gidermek. GARİP BİR DÜNYADA BÜYÜMEK DONNA WIILIAMS Erkek çocuklarda kız çocuklara göre 2-4 kat fazla görülür 1970’lere göre 10 kat daha fazla görülür Gelişiminde bazı genlerin ve çevre faktörlerinin birbiriyle olan etkileşimi etkili Belirtileri; insanlardan kaçmak için saklanmak, OTİZM göz temasından kaçınmak, dokunulmaya karşı koymak, Donna sıra dışı davranışlara sahip. Kendine konuşma başlatmada sıkıntılar, dokunulmasından veya insanlara sarılmaktan Çok az ilgi alanına sahip olmak hoşlanmıyor. İnsanlarla konuşurken göz teması Tekrarlama davranışları, kurmaktan hoşlanmıyor. Çok yüksek sesle konuşan insanlardan nefret ediyor ve Çok üstün yetenekleri ve sanata yatkınlıkları yabancılarla bir arada bulunmak istemiyor. olabilir. Donna 25 yaşındayken 4 hafta içinde hiç durmadan otistik olmayı anlatan 500 sayfalık bir kitap yazdı. PSİKOLOJİNİN BAŞLICA 4 HEDEFİ 1- Tanımlamak 3. Önceden kestirmek Organizmaların çeşitli davranış şekillerini tanımlamak Organizmaların belli şartlar altında ne şekilde davranacağını kestirmek Ne oluyor? Nerede oluyor? Kime oluyor? Tanımlama ve açıklamadan sonra otistik çocukların Gözlemleri oluşturmaya yardımcıdır. davranışlarını kestirmek mümkün olmaktadır. Otistik çocuklar dil öğrenmede güçlük çeker gibi davranışları ve Otistik çocuklar yabancı uyaranlar karşısında şaşkına zihinsel süreçleri tanımlamak…. döndüklerinden, okul ortamında dikkatlerini toplayamayacakları önceden kestirilebilir. 2. Açıklamak 4. Kontrol Davranışın sebebini açıklamak Organizmaların davranışlarını kontrol etmek Neden oluyor? Bir davranışı istenmeyen bir biçimden istenen biçime getirmek. Kuram oluşturmaya yardımcıdır. Donna’nın 1 kişi ile görüşerek sosyal iletişim korkusunu kontrol Donna’nın annesine göre otizmin sebebi kötü ruhlar, Donna’ya etmeye çalışması.. göre metabolizmasındaki dengesizlik Özdenetim yöntemleri, şartlarla ve ilişkilerle başa çıkma, Otizm kabul gören nedeni, beynin kusurlu şekilde çalışmasına istenmeyen davranışları kontrol etme gibi olumlu kontrol etme sebep olan genetik ve biyolojik faktörler (1990’lardan beri) DAVRANIŞI ANLAMAYA YÖNELİK YAKLAŞIMLAR 1987 yılında Almanya’da ilk psikoloji laboratuvarını kurdu. TARİHSEL Zihnin yapısını anlamaya çalıştı. YAKLAŞIMLAR Yapısalcılık, bilinçli zihinsel tecrübelerimizi oluşturan en YAPISALCILIK temel unsurlardan olan duyum ve algıların incelenmesidir. (ZİHNİN ELEMENTLERİ) Yapısalcılar, yüzlerce duyumu birleştirerek bütün bir bilinçli tecrübe oluşturmaya çalıştılar. WILHELM WUNDT (1832-1920) EDWARD TICHENER (1867-1927 Wundt, içebakış yöntemini geliştirmiştir. İçebakış, deneklerin kendi içlerine bakarak duyum ve algılarını ifade etmeleri suretiyle bilinçli zihin süreçlerinin keşfedilmesi yöntemi. Modern bilişsel yaklaşımdan farkı, bilişleri dar kapsamlı yöntemlerle ele almış olmasıdır. İçebakış yöntemi önyargılı, taraflı ve öznel olduğundan eleştirilmiştir. Eleştirilerinden «İşlevselcilik» doğdu. TARİHSEL YAKLAŞIMLAR İşlevselcilik; bilincin yapısı yerine işlevlerini inceler, zihnimizin değişen çevre şartlarına nasıl uyum sağladığıyla ilgilenir. «Psikolojinin Prensipleri» kitabı (1890) İŞLEVSELCİLİK: Öğrenme, duyum, bellek, muhakeme, dikkat, ZİHNİN İŞLEVLERİ duygular, bilinç ve heyecanlar hakkında devrim niteliğinde gelişmeler Heyecanların fizyolojik değişiklikler yüzünden WILLIAM JAMES (1842- 1910) ortaya çıktığını savunur. «Korktuğunuz için değil, kaçtığınız için korkuyorsunuz» Zihinsel faaliyetler insanların hayatta kalmasına yardımcı olmak gibi uyumsal işlevlere sahip, yüzyıllar süren bir evrimin ürünüdür. Psikoloji prensiplerini eğitime uyarlamak için yöntemler geliştirerek eğitim psikolojisinin gelişmesine de katkıda bulunmuştur. Modern psikolojinin babası olarak bilinir. Gestalt yaklaşımı; algının parçalarının birleşmesinden daha fazlası olduğunu belirtir ve duyumların nasıl anlamlı algısal deneyimler olarak birleştiğini inceler. TARİHSEL YAKLAŞIMLAR Duyuları ve algıları örgütlenmiş bir bütün olarak incelediler. Tek tek notaların oluşturduğu bir melodinin bütün olarak anlaşılması GESTALT YAKLAŞIMI: Yanıp sönen ışıklar yanılsaması (1912) DUYGULAR ALGILARA KARŞI Maw Wertheimer, Wolfgang Köhler ve Kurt Koffka MAX WERTHEIMER (1883- 1943) Bir ışığı kısa süre yakarak ve hemen ardından bir kez daha yakarak hareket algısı yaratırsınız. Fi Fenomeni (Görünürde Hareket): Her iki ampul de sabit olmasına rağmen ışığın birinden diğerine geçiyor gibi görünmesi Wertheimer ve arkadaşları, görünürde hareket algısı, hareketin sadece iki sabit ışığın yarattığı duyumların birleştirilmesi olduğunu söyleyen yapısalcılar tarafından açıklanamayacağını söylediler. Hareket eden ışıklar gibi algısal deneyimlerin «bütün bir kalıbın» yani Gestalt’ın analiz edilmesi sonucunda ortaya çıktığını iddia etmişlerdir. Bilişsel psikoloji alanının bir parçasıdır. Bilinçdışındaki korku, tutku ve motivasyonların, düşünce, davranış ve kişilik özelliklerinin gelişimine ve ileride ortaya çıkacak psikolojik problemler üzerindeki etkisine değinir. Kişilik yaşamın ilk 6 yılında oluşur. TARİHSEL YAKLAŞIMLAR Freud korkmuş veya suçlu hissetmemize sebep olan, kendilik değerimizi tehdit eden çözülmemiş cinsel çatışmalardan kaynaklanan düşünce veya duyguların otomatik olarak bilinçdışımızın derinliklerine yerleştiği sonucuna varır. PSİKANALİZ SIGMUND FREUD (1856-1939) Bilinçdışındaki bu tehdit edici duygu ve düşünceler; kaygı, korku ve psikolojik sorunlara neden olur. Serbest çağrışım, rüya yorumu Carl Jung, Alfred Adler, Anna Freud Davranışçılık yaklaşımı; gözlemlenebilir davranışların tarafsız ve bilimsel olarak analiz edilmesinin önemini vurgular. TARİHSEL YAKLAŞIMLAR «Bana bir düzine sağlıklı çocuk ve onları yetiştirebileceğim kendi özel dünyamı verin, size temin ederim içlerinden gelişigüzel seçeceğim herhangi bir tanesinin istediğim konuda uzman yaparım: doktor, avukat veya sanatçı (Bir Davranışçının Gözünden Psikoloji, J. B. Watson, DAVRANIŞÇILIK: 1924)» Yapısalcılığı ve zihinsel unsurlar, bilinç süreçleri ile ilgili çalışmaları ve GÖZLENEBİLİR DAVRANIŞLAR içebakış yöntemini reddeder. JOHN B. WATSON (1878- 1958) Psikolojinin gözlenebilir davranışları analiz etmeyi ve davranışı önceden kestirip kontrol etmeyi hedefleyen tarafsız ve deneysel bir bilim olarak görülmesi gerektiğini söyler. Pavloav, Watson ve Skinner gibi davranışçıların deneysel çalışmalarıyla 1920’lerden 1960’lara kadar psikolojide baskın akım olmuştur. Fobiler koşullanma süreciyle öğrenilir. Küçük Albert Deneyi (Koşullama) Küçük Peter Deneyi (Karşıt Koşullama) 1990’larda bilişsel yaklaşım tarafından gölgede bırakılmıştır. Modernleşmiş psikanalizdir. Zihnin bilinçdışı yönü ve onun bilinçli davranışlara ve erken çocukluk deneyimlere etkisi vardır. MODERN BAKIŞ AÇILARI Cinselliğe ve cinsel güdülere psikanalizden daha az önem vermişler. PSİKODİNAMİK BAKIŞ AÇISI (PSİKANALİTİK) Benlik duygusu geliştirmeye, kişiler arası ilişkilere, diğer güdülenmelerin keşfedilmesine önem vermişlerdir. Grupları, sosyal rolleri ve sosyal eylemlerin ilişkilerin kuralarını inceleyen sosyal psikoloji ile kültürel normları, değerleri ve beklentileri inceleyen kültürel psikolojiyi birleştirir. İnsanların davranışları sadece başkalarının varlığından değil, moda, sosyal normlar, sınıf farkı, içinde yaşadıkları kültürün etnik kimlik MODERN BAKIŞ AÇILARI kaygılarından kaynaklanır. SOSYO-KÜLTÜREL BAKIŞ AÇISI Kültürler arası araştırmada bir davranışın ya da konunun kıyaslama ve karşılaştırılması iki veya daha fazla kültürde incelenir. Lev Vygotsky Latane ve Darley araştırmaları Fizyolojik psikoloji, biyolojik psikoloji, psikobiyoloji, davranışsal sinirbilim Davranışın ve zihinsel süreçlerin biyolojik temellerini inceleyen bilim dalı MODERN BAKIŞ AÇILARI Sinir sisteminin fiziksel yapısını, işlevini ve gelişimini inceleyen sinirbilimi alanının bir parçasıdır. Hormonlar, kalıtım, beyin kimyasalları, tümörler BİYOPSİKOLOJİK BAKIŞ AÇISI ve hastalıklar davranışın ve zihinsel olayların biyolojik nedenlerinden bazılardır. Uyku, duygular, saldırganlık, cinsel davranış, öğrenme ve bellek konularını araştırır. Bozuklukların başlıca nedeni biyolojik faktörlerdir. Bütün insanlarda ortak olan evrensel zihinsel özelliklerin biyolojik temelleri üzerine odaklanır. Neden yalan söyleriz? Çekicilik eş seçiminde nasıl etkilidir? Neden saldırgan davranırız? MODERN BAKIŞ AÇILARI Darwin’in evrim teorisi EVRİMSEL BAKIŞ AÇISI Doğal seçilim: Bir hayvanın kendi çevresine uyum sağlayıp hayatta kalmasına yardımcı olan fiziksel özellikleri bir sonraki nesle aktarılarak o hayvanın özelliklerinin bir parçası haline gelir. Kadınlar ve erkekler arasındaki ilişkiler 1960’larda önemli bir güç haline geldi. Bilgiye ne şekilde işlediğimizi, depoladığımızı, kullandığımızı ve hissettiklerimizi ne şekilde etkilediğini inceler. Temeli Gestalta dayanır. MODERN BAKIŞ AÇILARI Bilgisayarların geliştirilmesi, BİLİŞSEL YAKLAŞIM Piaget’in çocuklarla çalışmaları, Chomsky’nin dil gelişimi ile ilgili analizleri Biyolojik psikolojideki keşiflerin tamamı düşünce süreçlerine olan merağı arttırdı. Bellek, zeka, algı, düşünce süreçleri, problem çözme, dil ve öğrenme başlıca konuları Üçüncü Kuvvet MODERN BAKIŞ AÇILARI Her bireyin kendi geleceğini yönlendirmede büyük bir özgürlüğe, kişisel büyüme için büyük bir kapasiteye, oldukça etkili içsel değerlere ve kendini gerçekleştirmeye yönelik büyük bir potansiyele sahip HÜMANSTİK (İNSANCIL) YAKLAŞIM olduğuna dikkat çeker. ABRAHAM MASLOW (1908- 1970) Psikanalizin cinsel gelişimine odaklanmasına, CARL ROGERS (1902-1987) Davranışçıların kişiliğin gelişiminde dış güçler üzerinde durmasına tepki olarak doğmuştur. Psikoterapi biçimi olarak varlığını sürdürmektedir. DAVRANIŞLARI ANLAMAYA YÖNELİK YAKLAŞIMLAR Donna neden nesnelerin yaşadığına ve kendilerine özgü sesler çıkarttıklarına inanıyordu? «Yatağım arkadaşımdı, paltom beni koruyordu ve içinde saklıyordu, eşyaların kendine özgü sesleri vardı. Ayakkabılarıma nereye gideceklerini söylüyordum, onlar da beni oraya götürüyordu.» Donna ilk başta kelimeleri neden, insanların kendisine sürekli olarak tekrarladığı anlamsız sesler olarak algılıyordu? Lavaboda sabun köpüklerine bakarken neden donup kalıyordu? Psikologlar bu soruların cevaplarını farklı yaklaşımların kombinasyonu ile veriyorlar. Canlı beynin ne şekilde işlediğini gösteren bilgisayar fotoğrafları OTİZME Genetik faktörler birçok insan davranışını BİYOPSİKOLOJİK etkilemektedir. YAKLAŞIM İkiz araştırmaları «Otistiklerin beyni farklı mı?» Kan örneklerinin incelenmesi Donna’nın çocukken kelimelerin anlamları Otizmli çocukların kanında beyin gelişimini olduğunu öğrenememesi, beynin gelişiminde etkileyen kimyasalların daha fazla olduğu tespit meydana gelen bir sorundan mı kaynaklanıyordu? edilmiştir. Genlerimizin, hormonlarımızın ve sinir sisteminin birbirleri ile etkileşimlerinin öğrenme, kişilik, bellek, motivasyon, duygular Beynin zihni nasıl etkilediğini incelerler. ve başa çıkma tekniklerini nasıl etkilediğine odaklanır. OTİZME BİLİŞSEL Bilişsel Nörobilim; canlı beyin düşünmek, planlamak, isimlendirmek ve nesneleri tanımak gibi çeşitli bilişsel veya YAKLAŞIM zihinsel süreçleri gerçekleştirirken beynin yapı ve fonksiyonlarının resimlerinin çekilmesi ve tanımlanması ile ilgilidir. Sağ elini kullananların %95’i bir konuşmayı dinlerken bu sözel Bilgiyi ne şekilde işlediğimizi, depoladığımızı, kullandığımızı ve verileri işlemek için beyinlerinin ağırlıklı olarak sol kısmını ve sağ hissettiklerimizi ne şekilde etkilediğini inceler. kısmının çok küçük bir bölümünü kullanıyorlar. Otistik bireyler bunun aksine bir konuşmayı dinlerken beyinlerinin ağırlıklı olarak sağ kısmını, sol kısmının ise çok küçük Tito ileri derecede otistik. Sorulara ancak yazarak cevap bir bölümünü kullanıyorlar. verebiliyor. Beyin yarıkürelerinin ters kullanımı ve sözel verileri işlemekte Otistik bireyler genelde dil becerilerini geliştirmekte yaşanan zorluklar; otistik bireylerin bilişsel, dil ve iletişim zorluk yaşarlar. becerilerini edinmekte neden zorlandıklarını açıklamakta. Otistik bireylerin dil ve sosyal becerilerinin gelişimi Bilişsel yaklaşım ve bilişsel nörobilim; bilişsel beceriler, duygular, konusunda neden farklılık gösterdiklerini anlamak için kişilik özellikleri ve sosyal davranışlar konuları ile ilgili soruları bilişsel yaklaşımdan faydalanılır. yanıtlar. Sabun köpüğü yasağı Temel davranışsal prensipler Küçük çocuklara tuvalet eğitimi OTİZME DAVRANIŞSAL İnsanlara girişken olmayı öğretmek YAKLAŞIM Skinner’ın hayvan deneyleri Organizmaların çevrelerindeki olayların bu davranışları ödüllendirmesine veya ödül., ceza, pekiştirme cezalandırmasına bağlı olarak nasıl yeni davranışlar öğrendiklerini veya var olan davranışları değiştirdiklerini inceler. Albert Bandura’nın davranışları bilişsel süreçlerle birleştiren Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramı Gözlem, taklit, düşünce süreçleri Rahatlama egzersizleri, öz-yönetim becerileri OTİZME PSİKANALİTİK YAKLAŞIM «Donna’nın çocukluğu nasıl geçti?» Bilinçdışındaki korku, tutku ve motivasyonların, düşünce, davranış ve kişilik özelliklerinin gelişimine ve ileride ortaya çıkacak psikolojik problemler üzerindeki etkisine değinir. Freud’a göre insan yaşamındaki ilk yıllar kişilik gelişimi için çok önemli. Freud korkmuş veya suçlu hissetmemize sebep olan, kendilik değerimizi tehdit eden çözülmemiş cinsel çatışmalardan kaynaklanan düşünce veya duyguların otomatik olarak bilinçdışımızın derinliklerine yerleştiği sonucuna varır. OTİZME İNSANCIL Donna’nın otizmden kurtulmak, kişisel YAKLAŞIM ilişkiler yaşamak ve gerçek potansiyeline ulaşmak için gösterdiği çaba, insancıl «Donna’nın potansiyeli neydi?» yaklaşımın konusudur. Her bireyin kendi geleceğini yönlendirmede «OTİZMLE SAVAŞABİLİRİM….ONU KONTROL büyük bir özgürlüğe, kişisel büyüme için büyük EDECEĞİM. O BENİ KONTROL EDEMEYECEK.» bir kapasiteye, oldukça etkili içsel değerlere ve kendini gerçekleştirmeye yönelik büyük bir İnsan doğasının olumlu tarafına, yaratıcı potansiyele sahip olduğuna dikkat çeker. yönüne ve sevgi dolu ilişkiler oluşturmaya olan eğilimine dikkat çekiyor. Hümanistik yaklaşımın en bilinen temsilcisi Maslow’ a göre hümanistik yaklaşım, bireyin kapasitesi, özgürlüğü ve büyüme potansiyelini algılamanın yeni bir yoludur. Bir hayat felsefesi olarak da görülür. Amerika’da tanı genelde 2-3 yaş civarında konuyor. Çin’de 1987 yılına kadar otizm tanınmıyordu. OTİZME KÜLTÜRLER ARASI YAKLAŞIM Almanya’da tanı 5-6 yaşına kadar konmuyor. «Farklı kültürlerde «otizm» tanısı nasıl Tanıdaki farklar, kültürel faktörlerin etkisini koyuluyor?» gösteriyor. Kültürel ve etnik benzerlikler ile farklılıkların bir kültürün üyesinin psikolojik ve sosyal yaşamı üzerindeki etkisini inceler. Mary Calkins’ in üniversiteye girememesinin sebebi kadın olmasıydı. Calkins öğretim görevliliği yaptı, psikoloji laboratuvarı kurdu, ama doktora derecesini KÜLTÜREL FARKLILIK: ERKEN hiç alamadı. DÖNEM AYRIMCILIĞI Son 25 yılda kadınlar çok yol aldı. Ancak, PSİKOLOJİDE KADINLAR Tam zamanlı olarak çalışan erkek psikolog oranı kadınlara göre daha fazla. Kadın psikologlara erkeklere göre daha az para kazanıyor. Daha az sayıda kadın editör bulunmakta. Psikoloji biliminin gelişmeye başladığı ilk yıllarda sadece kuzeydeki bazı üniversiteler zenci öğrencileri kabul ediyorlardı. Psikoloji dalında doktora diploması alan ilk Afro-Amerikalı kadın, 1924 yılında Minnesota KÜLTÜREL FARKLILIK: ERKEN Üniversitesi’nden mezun olan Ruth DÖNEM AYRIMCILIĞI Howard’dır. 1920- 1966 yılları arasında sadece 8 zenci öğrenci doktora diploması alırken, 3767 beyaz öğrenci doktora diploması aldı. PSİKOLOJİDE AZINLIKLAR George Sanchez, azınlık öğrencilerin tabi tutulduğu zeka testlerinin önyargılı olduğu konusunda öncü çalışmalar yapmıştır. Sanchez’e göre testlerde azınlık öğrencilerin düşün puan almasına neden olan sorular bulunmaktadır. İNSAN DOĞASINI YÖNLENDIREN İNSAN ANLAYIŞI YAKLAŞIMLARI «İnsan kötüdür»: Freud İnsan bencil, saldırgan ve cinsel dürtülerin güdümündedir. Kötü eğilimler erken yaşlarda ceza ile yok edilebilir. «Tabula Rasa»: Davranışçılar İnsan ne iyidir, ne kötü. Sosyal çevresi tarafından biçimlendirilebilir. Çocukların kendi başlarına öğrenmesi mümkün olmadığı için toplum gerçekleri öğretmen tarafından öğretilmeli. «Kendini Gerçekleştirme»: Rousseau, İnsancıl, Bilişsel İnsan doğuştan masumdur, kötülükler toplum etkisiyle oluşur. Eğitim çocuktaki iyi potansiyeli ortaya çıkarmalıdır. KENDINI GERÇEKLEŞTIRMEYE NE KADAR YAKINSIN? (1-5) ( ) Kendini, başkalarını, doğayı kabul etmek ( ) İçten geldiği gibi doğal davranmak ( )Kendi dışındaki sorunlara da duyarlı olmak ( )Takdir edebilmek ( )İnsan sevgisi ( )Derin dostluklar kurabilmek ( )Demokratik anlayışa sahip olmak ( )İncitici olmayan espri anlayışına sahip olmak ( )Yaratıcılık PSİKOLOJİNİN ALT DALLARI PSIKOLOJININ ALT DALLARI PSİKOLOJİ Deneysel Sosyal Psikometrik Uygulamalı Eğitim Psikolojisi Gelişim Psikolojisi Fizyolojik Psikoloji Öğrenme Psikolojisi Karşılaştırmalı Psikoloji Klinik Psikoloji Danışmanlık Psikolojisi Endüstri ve Örgüt Psikolojisi Siyaset Psikolojisi Mühendislik Psikolojisi Adalet Psikolojisi Çevre Psikolojisi Din Psikolojisi DENEYSEL PSIKOLOJI Deneysel Yöntem Laboratuvar Ortamı Davranışın fizyolojik temelleri, duyum, algı, güdü, öğrenme, bellek Uyarıcının davranışı nasıl ve ne derece etkilediğini bulmayı amaçlar. «Dersin öğretim yöntemi ile öğrencinin başarı notu arasında bir ilişki var mı?» Fizyolojik Psikoloji alt dalıdır. Nörobiyolojik yaklaşım Davranışın biyolojik temelleri incelenir. Sinir sistemi yapıları ve davranış arasındaki ilişkiyi konu alır. SOSYAL PSIKOLOJI İnsanın sosyal ortamdaki davranışlarını inceler Tutumlar, değerler, normlar, kişisel çekim, ikna, ,itaat, uyum… Sosyolojiden farkı insanı, bireyi konu edinmesidir. «İlk izlenimler ne kadar önemlidir?» «Belli kişilik özellikleri nasıl gelişir?» «Saldırganlığın nedeni nedir?» PSIKOMETRIK PSIKOLOJI Davranışın ölçülmesi ve değerlendirilmesi, istatistik yöntemlerinin psikolojiye uyarlanması, matematiksel modellerin geliştirilmesi.. Test ve ölçek geliştirme, istatistik modellerinin uygulanması, araştırma model ve desenlerinin oluşturulması, Matematik, İstatistik ve Eğitim ile etkileşim içindedir. UYGULAMALI PSIKOLOJI Psikolojinin endüstri, iletişim, eğitim, sağlık alanlarında karşılaşılan problemlerin çözümünde kullanılan yönüdür. Klinik Psikoloji Danışmanlık Psikolojisi Endüstri ve Örgüt Psikolojisi Eğitim Psikolojisi Gelişim Psikolojisi Öğrenme Psikolojisi KLINIK PSIKOLOJI Bireye düşünsel, duygusal ve davranışsal düzeyde yardımcı olarak çevresiyle daha iyi bir ilişki kurmasını sağlar. Kişiliğin gelişmesi ve bunu etkileyen etmenleri araştırır. Davranış bozuklukları üzerine araştırmalar yapar. ENDÜSTRI VE ÖRGÜT PSIKOLOJISI İşletmelerde kişilerin birbirleriyle, teknoloji ve araç-gereçle etkileşimi ile ilgilenir. İşletmelerin verimli çalışabilmeleri için gerekli ve daha çok insan yanıyla ilgili olan yönleri araştırır, ilgili ilkeleri belirlemeye çalışır. İşletmeye personel seçme, hizmet öncesi ve hizmet içi eğitim programları düzenleme, personeli en verimli ve mutlu olacakları bölüme yerleştirme, iş ortamının verimini arttırıcı ve morali yükseltici biçimde düzenleme, iş ve verim değerlendirmesi yapma gibi konular üzerinde çalışır. DANIŞMANLIK PSIKOLOJISI Her düzeydeki eğitim kurumunda öğrencilerin bireysel ve eğitim öğretime ilişkin sorunlarıyla ilgilenir. Psikoloji biliminin bulguları çerçevesinde okul ortamını ve eğitim sürecini en etkin düzeye getirmeyi amaçlar. Eğitimde verimin en iyi düzeye ulaşması için öğretim programı, içerik ve yöntem olarak eğitim süreci, sınıf ortamını etkileyen değişkenler, hani konuların kime nasıl öğretileceği gibi konuları ele alır. EĞITIM PSIKOLOJISI Eğitim psikolojisi, eğitim ve psikoloji arasında kurulan etkileşim sonucu oluşan bir alandır. Kim, nerede, nasıl öğrenir sorularına cevap arar. Kim: Nerede: Nasıl: Amacı, öğrencinin öğrenme sürecinin etkili oluşması için eğitim iş görenlerine bilimsel nitelikli ilkeler, kurallar ve yasalar sunmaktır. Uygulamalı bir bilimdir ve uygulamaya yöneliktir. Öğrencinin gelişimine, davranışlarının oluşumuna ve kestirimine, eğitsel amaçlara yönlendirilmesine ilişkin kuramlar geliştirir. Eğitim ortamında öğrencinin gelişimsel ve kişisel özellikleri ile bu özelliklerin öğrenmeyi nasıl etkilediğini araştırır. Öğretmen öğrencinin gelişimsel ve yapısal özelliklerini dikkate almadan onun niçin, ne zaman, nerede, hangi yöntemlerle, hangi nitelik ve nicelikle eğitilebileceğini kestiremez. EĞITIM PSIKOLOJISI Öğrenenin gelişim özelliklerini ve öğrenme ilkelerini inceleyerek, eğitim ortamlarının etkili bir biçimde düzenlenmesi ve eğitim öğretim verimli biçimde gerçekleştirmeyi amaç edinen uygulamalı bir bilim dalıdır. Öğrenme süreci, öğrenmeyi etkileyen etmenler, öğrenci-öğretmen, sınıf içi kişilerarası süreçler, öğrenme ürünleri konularıyla ilgilenir. Öğretmenlerin ders planlarının hazırlanmasından, değerlendirme sürecine kadar gerçekleştirdikleri tüm etkinlikleri yerine getirmede başarılı olmalarını sağlayacak, uygulamaya yönelik, pratik bilgiler verir. GELIŞIMSEL PSİKOLOJİ Kişinin hayatındaki ahlaki, sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimi inceler. Genelde akademik ortamlarda gelişirler ve yaşlılar için eğitim programı oluşturabilirler veya çocuk bakımında danışmanlık yapabilirler. «Bebekler anne ve babalarını ne zaman tanımaya başlar?» «Ergenlik çağında gençler nasıl değişir?» «İnsan yaşlandıkça hafızası nasıl çalışır?» PSİKOLOJİDE ARAŞTIRMA Doç. Dr. Sedef ÜNSAL SEYDOOĞULLARI BİLİMSEL YÖNTEM Psikoloji gerçekte ne olduğunu görme amacına bilimsel yöntemi kullanarak ulaşır? Bilimsel yöntem psikolojinin betimleme, açıklama, öngörüde bulunma ve kontrol etme amaçlarına ulaşmanın yansız ve objektif bir yoludur. BİLİMSEL ARAŞTIRMANIN AŞAMALARI Betimleme amacı Burada ne oluyor? Soru Sorma Sorunuza yanıt ararsınız. İlk gözlemlere dayanarak akıllıca bir tahminde bulunma Hipotez "Şiddet içerikli çizgi film izleyen çocuklar daha saldırgan olacaktır." oluşturma Gözlem, anket, deney Hipotezi Deneyin sonuçlarıyla ne yaparsınız? sınama Hipotez desteklendi mi, desteklenmedi mi? Desteklendiyse akıllı tahminlerde bulunabilirsin, desteklenmediyse başka açıklama ne olabiliri düşünebilirsin. Sonuç Çıkarma Sonuçlardan yordama amacıyla faydalanabilirsiniz. Diğer araştırmacılara sonuçları duyurmak Ne, neden, nasıl yaptın ve ne buldun? Sonuçları Rapor Etme Tekrarlanan araştırma sonuçlarıyla doğrulana n bilgilerle araştırmacı davranışları yordayabilir ve davranışı kontrol edebilir. Hangisi bilimin konusu olabilir? «Hayatın anlamı nedir? «Mars’ta hayat var mı?» BETİMLEYİCİ YÖNTEMLER Doğal Laboratuvar Vaka Gözlem gözlemi İncelemeleri Anketler Doğal Gözlem İnsan veya hayvan davranışını anlamanın en iyi yolu onu doğal ortamında izlemektir. Ergenlerin sosyal bir ortamda karşı cinsin üyelerine nasıl davrandığını merak eden bir araştırmacı hafta sonunda bir akşam bir alışveriş merkezine gidebilir. Laboratuvar gözlemine göre daha doğal ve gerçek sonuçlara görmeye yöneliktir. Davranışın nasıl meydana geldiği konusunda araştırmacılara gerçekçi bir fikir verir. «Gözlemci etkisi» nedeniyle gözlemcinin kendisini gizlemesi gerekir. Tek yönlü aynalar «Katılımcı gözlem» de yapılabilir. Gözlemci yanlılığı olasılığı zayıf yönüdür. «Kör gözlemci», gözlemci yanlılığına düşmeyebilir. Bir gözlemde birden fazla gözlemci olması da karşılaştırma imkanı sunar. Her bir doğal ortam benzersiz ve diğer hepsinden farklıdır. Laboratuvar Gözlemi Hayvanların ya da insanların davranışlarını doğal bir ortamda gözlemek pek pratik olmadığında kullanılır. Yapay davranışa yol açabilecek yapay bir durumdur. Gözlemciye kontrol imkanı vermesi güçlü yönüdür. Hem doğal gözlemler hem de laboratuvar gözlemleri yoluyla daha sonra sınanabilecek hipotezler oluşturulabilir. Vaka İncelemeleri Vaka incelemesi; tek bir kişinin düşünce, duygu, inanç, deneyim, davranış ve sonuçlarının derinlemesine analiz edilmesidir. Bireyin çok ayrıntılı olarak ele alındığı vaka incelemesidir. Vaka incelemesinde araştırmacılar o birey hakkında mümkün olan her şeyi öğrenmeye çalışır. Sigmund Freud, psikanalitik kuramını kendi hastalarından oluşan sayısız vaka incelemesine temellendirmiştir. Çok miktarda ayrıntı sağlar. Çoklu kişilik bozukluğu gibi nadir görülen durumları incelemenin bir yoludur. Araştırma sonuçları genellenemez. Gözlemci yanlılığı görülebilir. Kişisel inanışlar: Eğer bir şeye çok fazla inanırsak algımız yanlılaşabilir ve ilgisiz bir tedavi veya olayı bir değişikliğin sebebi olarak görebiliriz. VAKA İNCELEMESİNDE YANLILIK RİSKLERİ Kendini Doğrulayan Kehanet: İleride gerçekleşecek bir davranış hakkında bir inanışa sahip olmak veya bir bildirimde bulunmak (kehanet), sonra da farkında olmadan bu davranışı gerçekleştirecek şekilde hareket etmek. Kendini doğrulayan kehanetler, gözlemcinin beklentilerini pekiştirerek yanlı inanışları canlı tutar. Araştırmacılar inceledikleri konu hakkında bir dizi ANKETLER soru sorar. Yüz yüze görüşme, telefonla, internet üzerinden Çok sayıda kişiye ulaşılabilir. Evreni temsil edici bir örneklem grubu seçmek önemlidir. Seçkisiz atama temsil edilirliği arttırır. Katılımcıların her zaman doğru cevap vermeme olasılığı vardır (Nezaket yanlılığı) Anket sorusu yönlendirici olmamalı, açık olmalı Soruların sırası önem taşıyabilir. KORELASYON (İLİŞKİ) Korelasyon, iki veya daha fazla olay arasındaki orta nokta veya ilişkidir. Korelasyon katsayısı (r) -l.00 veya +l.OO'a ne kadar Farklı değerler alabilen her şey değişken dir. yakınsa ilişkinin gücü o kadar fazladır. bir testten alınan puan, bir odanın sıcaklığı, cinsiyet, vb. Mükemmel pozitif kolerasyon katsayısı + 1.00 Korelasyon katsayısı, iki veya daha fazla olay arasındaki değerinde, bir olaydaki artışın diğer olayda da eşit bir ilişkinin yönünü ve gücünü gösteren sayıdır. artış ile eşleştiği anlamına gelir. Pozitif korelasyon katsayısı, bir olay yükselme eğilimi İki değişken birbiri ile ilgiliyse, bir değişkenin değeri gösterirken diğer olayın da eğilim gösterdiğini fakat her bilindiğinde diğer değişkenin değeri yordanabilir. zaman yükselmediğini ifade eder. Sigara içme ile beklenen yaşam süresi ilişkisi Sıfır korelasyon, bir olayın meydana gelmesi ile başka bir olayın meydana gelmesi arasında bir ilişki olmadığı İlişkinin yönü anlamına gelir. Kişi çok sigara içiyorsa ömrü uzun mu, kısa mı olur? Negatif korelasyon katscıyısı, bir olay artma eğilimi Daha fazla sigara içildikçe beklenen yaşam süresi artar mı, gösterirken diğer olayın zaman zaman da olsa azalma azalır mı? eğilimi gösterdiği anlamına gelir. İlişkinin gücü Mükemmel negatif korelasyon -1.00 değerindeki Korelasyon katsayısı kaçtır? katsayı; bir olaydaki artışın, her zaman ikinci bir olayda eşit bir azalma ile eşleştiği anlamına gelir. Aradaki ilişki e kadar güçlüdür? İLİŞKİNİN GÜCÜ VE YÖNÜ 1- Değişkenler: Ölçülecek değişkene karar vermek Şiddet içeren film (bağımsız değişken) Saldırgan davranış (bağımlı değişken) DENEY Değişkenlerin işe vuruk tanımları Saldırgan davranış tanımına giren özelliklerin kontrol listesini DENEY TASARLAMANIN oluşturmak ADIMLARI Bağımsız değişken: Değişimlenen değişken. Neden Bağımlı değişken: Katılımcıların ölçülen tepkisi. Sonuç Deney grubu: Bağımsız değişkene maruz kalan grup «Şiddet içerikli çizgi filmlerin Kontrol grubu: Hiçbir işlem yapılmayan veya hiçbir etki çocukların saldırgan uyandırmaması gereken bir işleme maruz kalan grup. davranışlarına etkisinin 2- Seçim: Araştırmacıların belirlediği belli bir evrenin incelenmesi» içinden seçkisiz olarak belirlenen yaş grubundan çocuk örneklemi seçmek 3- Seçkisiz Seçim: karıştırıcı ya da dış değişkenleri kontrol edebilmenin en iyi yolu her bir katılımcının her bir koşula atanma şansının eşit olması DENEY İki katılımcı grubunun olması «Çocukların davranışlarının saldırganca olduğu bulunursa bu saldırgan Deney Grubu: Bağımsız değişkene davranışın çizgi filmdeki şiddetten maruz kalan grup kaynaklandığı söylenebilir mi?» Kontrol Grubu: İşlem yapılmayan ya da şiddet içerikli olmayan bir film izletilen grup PLASEBO ETKİSİ Bir araştırmadaki katılımcıların beklentileri ve yanlılıkları onların davranışını etkileyebilir. DENEYSEL ETKİNİN Kontrol grubuna gerçek bir plasebo vermek KONTROL EDİLMESİ Tek yönlü körlemesine çalışma DENEYCİ ETKİSİ Deneycinin beklentileri 1- PLASEBO ETKİSİ Gözlemci yanlılığı 2. DENEYCİ ETKİSİ Araştırmacının beden dili, ses tonu ile doğru tepkiye ilişkin ipuçları vermesi Deneycinin davranışının katılımcının tepki örüntüsünü değiştirmesine neden olması olasıdır. Çift yönlü körlemesine çalışma «Sınıfta Pygmalion» PLASEBO ETKİSİ Gergedan Boynuzu Kaplan Kemiği Çin, Tayland, Güney Kore ve Tayvan’da milyonlarca insan; 1990'ların başlarında sporcular, ağrıyan eklem ağrılarının gergedan boynuzunun bir afrodizyak olduğunu, cinsel istek ve gücü azaldığını iddia etmeye başladılar. Bu şahitlikler, arttırdığını, baş ağrısından burun kanamasına ve yüksek ateşe kadar her şeyi tedavi edebileceğini iddia ediyor. Oysa gergedan milyonlarca dolarlık mıknatıslı yastık satışına yol açtı. boynuzunun temel maddesi, kanıtlanmış herhangi bir etkisi Daha önce yapılmış olan bazı çalışmalar bu tür iddiaları olmayan sıkıştırılmış saçtır (keratin) (Sierra, Kasım/ Aralık desteklemiş olsa da hata ve yanlılığı ortadan kaldıracak 1989). 2-2,5 kilo ağırlığındaki bir gergedan boynuzu şekilde tasarlanmış yakın zamanlı deneyler, ağrı azaltmak karaborsada 25.000 ila 50.000 dolara satılıyor. l 900'lü yılların konusunda mıknatıs ve plasebo arasında lıerhangi bir fark başında dünyada 1 milyon civarında gergedan yaşarken, tespit edemedi (J. E. Brody, 2000; Collacot et al., 2000). boynuzlarına olan talep yüzünden kaçak avcılar bu sayıyı 10.000'e kadar düşürdü {Berger & Cunningham, 1994). ARAŞTIRMALARDA ETİK Küçük Albert Deneyi Milgram’ın Deneyi Ash’in Deneyi Katılımcıların hakları ve iyiliğine karşı araştırmanın bilimsel değeri tartışmalı ve kıyaslanmalı ARAŞTIRMALARDA ETİK İnsanlar önceliklidir. Risk/Fayda Oranı Katılımcıların gönüllülüğü esas alınmalı Bilgilendirilmiş Onam alınmalı Bir araştırma istenmeyen sonuçlar doğurursa araştırmacı bu sorunları saptamak ve gidermekten sorumludur. Psikolojik güvenlik Kandırmanın dikkatli bir şekilde ele alınması Zarardan koruma (En az girdikleri kadar iyi hissetmeleri gerekir.) Deneyden sonra bilgilendirme Deneklere deneyin içeriği hakkında bilgi verilmeli, katılmayı kabul edip etmedikleri anlaşılmalıdır. ARAŞTIRMALARDA ETİK Deneğe karşı dürüst olunmalı, deneyin amacının gizlenmesi çok gerekliyse mümkün olmalı. Araştırmacının Deneklere Karşı Etik Denekler istediklerinde deneyi yarıda bırakabilirler. Sorumlulukları Denek verdiği bilgilerin saklı tutulacağından emin olmalıdır, bu konuda bilgilendirilmelidir. Deneyden sonra bilgi verilmeli, soruları cevaplanmalı, olumsuz duyguları üzerinde durulmalı. Katılımlarının değerli ve önemli olduğu vurgulanmalıdır. Genel etik sorumluluklar deneğe karşı sorumlulukla çatışınca ikilem yaşanır.(ikilem, itaat, uyma, yardım etme..) Milgram ve Asch’ın deneyleri Sunulan verilerin sahte olarak yaratılması, Verilerden çıkan sonuçlara göre hipotezlerin ARAŞTIRMALARDA ETİK değiştirilmesi Araştırmacının Bilime Karşı Etik Sorumlulukları gibi durumların önüne geçilmesi araştırmacının etik sorumluluklarındandır. Biyomedikal araştırmalarda; yani psikoloji, biyoloji, ilaç ve farmakoloji alanlarında yapılan araştırmalarda her yıl tahmini olarak 18 ila 22 milyon hayvan kullanılmaktadır (Mukerjee, 1997). Araştırmalarda hayvanlar suistimal ediliyor mu? Araştırmacılar hayvan haklarının; insanların tıbbi, fizyolojik ve Araştırmalarda psikolojik sağlıklarını iyileştirme yolundaki ihtiyaç ile dengelenmesini Hayvanların Kullanılması önermektedir (Holden, 2000). Araştırmacılar şu anda insan denekleri üzerinde uygulanması imkansız olan epilepsi, Alzheimer hastalığı, fetus alkol sendromu, şizofreni, Her yıl Amerika' da 5 milyar tavuk AIDS ve beyin dokusu transplantasyonu gibi konularda hayvanlar yiyecek olarak tüketiliyor. üzerinde çalışmaktadır. Hayvan araştırmalarının geçmişteki, günümüzdeki ve gelecekteki olası faydalarına dayanarak bilim, tıp ve ruh sağlığı topluluklarında bulunan birçok uzman; hayvanların araştırmalarda dikkatli ve sorumlu bir Hayvanlar tüm psikolojik araştırmaların şekilde kullanılmasının haklı olduğunu ve devam etmesi gerektiğini %7’sinde kullanılmaktadır. savunmaktadır. Gereksiz ağrı ve acılara maruz bırakmamak Ameliyat gerekiyorsa anestezi ile yapmak 2. Bölüm Biyolojik Bakış Açısı Davranışlarımızın kontrolünde beyinin ne gibi bir rolü olduğunu düşünüyorsunuz? Davranışlarınızın ne kadarının sinir sistemindeki hormon ve kimyasallardan etkilendiğini düşünüyorsunuz? Davranışlarımız, düşüncelerimizi anlayabilmemiz için hareketlerimizi, düşünmemizi ve tepkide bulunmamızı sağlayan organlar hakkında bilgi sahibi olmamız önemlidir. Biyolojik bakış açısı ne diyordu? Nöronlar ve Sinirler: Ağı Oluşturma Davranış, düşünceler ve hareketleri oluşturmak için birlikte çalışan hücrelerin, organların ve kimyasalların oluşturduğu karmaşık bir sisteme sahibiz. Bu karmaşık yapının ilk kısmı, vücudun bütün kısımlarından bilgi alan ve bu kısımlara bilgi ileten hücrelerin oluşturduğu bir ağ olan sinir sistemidir. Sinirbilim (nörobilim) alanı, yaşam bilimlerinin beynin ve nöronların, sinirlerin ve sinir dokusu tarafından oluşturulan sinir sisteminin yapı ve işlevlerini araştıran dalıdır. Biyolojik psikoloji veya davranışsal nörobilim, nörobilimlerin psikolojik süreçlerin, davranışın ve öğrenmenin biyolojik temelleri üzerinde odaklanan dalıdır ve psikolojideki biyolojik bakış açısıyla ilişkili ana alandır. Zihnin biyolojisini anlamaya çalışan araştırmacılar, geçtiğimiz yüzyılda şunları keşfettiler: Bedenin hücrelerinden olan sinir hücreleri, elektrik iletir ve aralarındaki küçücük bir boşluğun içinden kimyasal mesajlar göndererek birbirleriyle «konuşurlar». Belirli beyin sistemleri, belirli işlevler gösterirler. Bu farklı beyin sistemlerinde işlenen veriyi, görüntüler ve sesler, anlamlar ve anılar, acı ve tutku deneyimlerimizi yapılandırmak için birleştiririz. Uyum sağlayıcı beynimiz, deneyimlerimiz tarafından bağlanmıştır. AYRICA Alt sistemlerin birleşmesiyle oluşmuş bir sisteme sahibiz. Bu alt sistemler de sırasıyla daha da küçük alt sistemlerden oluşur. Çok küçük hücreler, vücudun organlarını oluşturmak için örgütlenir. Bu organlar da sindirim, kan dolaşımı ve veri işleme için daha büyük sistemler oluştururlar. Bu sistemler daha da büyük bir sistemin yani bireyin bir parçasıdır. Birey ise sırasıyla bir ailenin, kültürün ve topluluğun bir parçasıdır. Bu nedenle, bizler biyopsikososyal sistemleriz. Davranışlarımızı anlamak için bu biyolojik, psikolojik ve sosyal sistemlerin nasıl çalıştığını ve etkileşime girdiğini araştırmamız gerekir. Nöronun Yapısı: Sinir Sisteminin Yapı Taşı Her bir hücrenin özel bir amacı ve işlevi vardır, dolayısıyla özel bir yapısı vardır. Hücrelerin büyük bir bölümünde üç yapı ortaktır: bir çekirdek, bir hücre gövdesi ve hücreyi bir arada tutan hücre zarı. NÖRON (Sinir hücresi): Vücut içerisindeki diğer hücrelere bilgi aktaran, bilgiyi alıp işlemekte uzmanlaşmış hücreye denir. Sinir sistemi içerisinde mesaj alan ve yollayan özelleşmiş bir hücredir. Nöronlar, vücudun habercileridir. Nöronlar şekil, büyüklük, kimyasal kompozisyon ve işlev bakımından çeşitlilik gösterirken, tüm nöronlar temel bir yapıya sahiptir. Hepsi bir hücre gövdesinden ve bu gövdeden dallanan liflerden oluşur. Aksonları izole eden ve uyarımları hızlandıran yağlı doku tabakası Diğer sinir hücreleriyle iletişimden sorumludur Hücre gövdesi Somaya bağlı liftir ve dallarındaki Hücre çekirdeğinin bağlantı uçları yoluyla mesajı diğer nöronlara olduğu ve tüm hücreyi veya kaslara ya da salgı bezlerine iletir. Çalı gibi olan canlı ve işlevsel tutan lifler veriyi alır ve hücre bölümü hücre gövdesine iletir. Nöronun Temel Yapısı Nöronları destekleyen, besleyen ve koruyan sinir sistemindeki hücrelere GLİYAL (Glial) HÜCRELER denir. Yunanca kökenli bir kelimedir. Glue sözcüğünden türemiştir. Yapıştırıcı anlamı vardır. Glialar nöronları birbirine bağlar. Glial hücrelerin görevleri: Yeni doğan nöronlara beynin belli noktalarına yerleşmelerinde yardım eder. Nöronlar zarar görüp öldüğünde, bölgedeki glial hücreler çoğalarak hücresel artıkları temizler. Bazı akson türleri etrafında miyelin kılıf* katmanını oluşturur. Başka nöronlar ve glial hücrelerle haberleşme ve nöronlara yalıtım sağlar. Majör depresif bozukluk ve şizofreni gibi psikiyatrik rahatsızlıklardaki rolleri araştırılıyor. Gelişim sırasındaki sinaptik iletimi etkiler. Öğrenme ve davranış üzerinde etkilidir. Öğrenme ve bellek görevlerinin hızlı öğrenilmesini sağlar. Glial hücrelerin oligodentrosit ve schwann hücreleri olarak 2 türü vardır ve miyelin üretirler. Oligodendrositler beyin ve omurilikte, schwann ise çevresel sinir sisteminde miyelin üretir. Schwann hücrelerinin oluşturduğu miyelin hasarlı sinir liflerinden geçip tekrar bağlantı oluşturabileceği ve kendilerini tamir edebileceği bir tünel vazifesi görür. Miyelin kılıfı nöronu yalıtır, hasara karşı koruma sağlar ve nöral mesajları hızlandırır. Miyelinli ve myelinsiz akson bölümleri vardır ve bu bölümlerin elektrik yükü farklıdır. Nöral mesaj aksondan aşağı doğru giderken elektriksel tepi her bir boğumda yeniden oluşturulur. * Miyelin kılıfının oluşumu yaklaşık 25 yaşına kadar devam ederse, nöral verimlilik, karar alma ve öz-kontrol gelişir (Fields, 2008). Eğer miyelin kılıf bozulursa, multple skleroz ortaya çıkar. Kas iletişimi yavaşlar, sonuç olarak kas kontrolü kaybedilir. Yorulma, görmede değişiklikler, denge problemleri, kol ve bacaklarda uyuşma, karıncalanma ya da kas zayıflığı,… Nöron İçerisinde Mesaj Üretimi: Nöral Uyarım (Nöral Tepi) Dinlenme durumunda olan yani o sırada nöral tepi veya mesaj yollamayan bir nöron aslında elektriksel olarak yüklenmiştir. Hücrenin içerisi, içinde yüklü parçacıkların veya iyonların olduğu gerçek bir yarı sıvı (jöle kıvamında) çözeltidir. Hücrenin dışarısını da içerisinde iyonlar olan bir yarı sıvı çözelti sarmaktadır. Dinlenme potansiyeli sırasında nöron içeride negatif ve dışarıda pozitif yüklenmiştir. Akson içerisinde potasyum iyonları yoğunluktadır. - Hücre zarının kendisi yarı geçirgendir. Yani hücrenin dışındaki maddeler hücre zarı üzerindeki küçük açıklıklardan veya kanallardan geçerek girebilirken, hücre içerisindeki maddeler bu kanallardan geçerek dışarı çıkabilirler. - Bu kanalların çoğu kapalıdır. Zarın elektrik potansiyeline bağlı olarak açılır veya kapanır. Şeklin devamı bir sonraki slaytta yer almaktadır! Aksiyon (Hareket) Potansiyelleri Dendritten aksona elektrokimyasal itki ile bilgi akışı sağlanmaktadır. Hücre içi ve dışı arasındaki elektriksel yüklerin tersine dönmesine hareket potansiyeli denir. Hücre, başka bir hücreden yeteri derecede güçlü bir uyarım aldığında (dendritler etkin hale geldiğinde) hücre zarı bu özel kanalları yüzeyi boyunca aşağıya doğru birbiri ardına açarak sodyum iyonlarının içeri koşuşturmalarına izin verir. İçerideki ve dışarıdaki elektriksel yüklerdeki değişikliğe aksiyon potansiyeli adı verilmektedir. Özetle, hücre uyarıldığında birinci iyon kanalı açılır ve o iyon kanalındaki o elektrik yükü tersine döner. Sonrasında bir sonraki iyon kanalı açılır ve oradaki elektrik yükü tersine döner; fakat bu sırada ilk iyon kanalı kapanmış ve buradaki elektrik yükü dinlenme sırasındaki durumuna dönmeye başlamıştır. Aksiyon potansiyeli, bir dizi iyon kanalının hücrenin uzunluğu boyunca açılmasıdır. Nöral ateşlenme için bir eşik değeri vardır ve nöronu ateşlemek için tüm gerekli olan bu eşik değerini geçecek derecede yeterince güçlü bir uyarıcıdır. Nöral ateşlenme ya hep ya hiç ilkesine göre çalışır. Nöronlar ya tam güçte ateşleniyor ya da hiçbir şekilde ateşlenmiyorlardır. Kısmen ateşlenme yoktur. Kalbinizin atması, ciğerlerinizin nefes alması, midenizin sindirmesi ve diğer bütün vücut fonksiyonları için beyninizden ilgili organa bir sinyal gitmesi gerekiyor. Bu sinyaller devam ettiği müddetçe vücuttaki fonksiyonlar çalışmalarını sürdürür. Sinaps: Bir nöron ve diğeri arasındaki boşluktur. NÖRALAKTARIM Diğer hücrelere mesaj yollama: sinaps - İnsan beyninde 10 üstü 12 milyar nöron olduğu bilindiğine göre, beyindeki sinaps sayısı da o kadardır. - Uyarı ileten maddelere nöroiletkenler denir. - Nöroiletkenler bir sinir hücresinden aldıkları sinyali, diğerine taşıyarak sürecin kesintiye uğramamasını sağlayan, ağın mesaj ileticileridir. - Nöroiletkenler sinir hücreleri arasında ve sinir hücresinin bağlı bulunduğu diğer vücut hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan kimyasallardır. Sinaptik İletim (Nöral Aktarım) İki sinir hücresi arasındaki iletimdir. Alıcı ve ileticiler arasında olur. Sinaptik terminale varan sinir hücresi içindeki elektriksel uyarım sinaptik keseleri uyarır. Bu keselerdeki nöroiletkenler sinaptik boşluğa bırakılır. Boşluğa bırakılan nöroiletkenlerin türüne bağlı olarak komşu sinir hücresinde uyarıcı ya da ketleyici etki oluşur. Sinapsın hızlı gerçekleşmesi için, sinaptik boşlukta kalan nöroiletkenlerden bazıları gönderici hücre tarafından geri alınır. Nöroiletkenler hayati vücut fonksiyonlarını, ruh halini, uykuyu, konsantrasyonu ve kiloyu da etkiler. Bu yüzden zihinsel sağlık açısından çok önemlidir. Bilim insanları şu ana dek 100’den fazla nöroiletkenleri tanımlamış durumdalar. Nöroiletkenlerdeki eksiklik ya da fazlalık çeşitli olumsuz belirtiler ortaya çıkarabilir. Nöroiletkenlerin eksikliği birçok nedenden kaynaklanabilir: Stres, yetersiz veya dengesiz beslenme, genetik yatkınlık, bazı ilaçlar ve uyuşturucular, alkol ve kafein kullanımı gibi. Bu nöroiletkenlerden dopaminin eksikliği hareketleri kontrol etmeyi zorlaştıran Parkinson hastalığına, asetilkolin eksikliği ise zihinsel yetenekleri azaltan Alzheimer hastalığına neden oluyor. Dopamin fazlalığının ise şizofreniye sebep olabileceği düşünülüyor. Nöroiletkenlerin Çeşitleri Nöroiletkenlerler fonksiyonlarına göre ikiye ayrılır: Uyarıcı Engelliyici/Ketleyici. Uyarıcı Nöroiletkenler: Hücreleri açan nöroiletkenler. Bunlar beyni uyarırlar ve genelde kalp atışı gibi fiziksel fonksiyonları kontrol ederler. Engelleyici/Ketleyici Nöroiletkenler: Hücreleri kapatan nöroiletkenler. Ruh halini dengede tutarlar, ancak uyarıcı nörotransmitterler aşırı aktif olduklarında sayıları azalır ve bundan ruh hali olumsuz etkilenir. Beyni sakinleştiren ve denge yaratan nöroiletkenlerler engelleyici nöroiletkenlerlerdir. Bunlar zihinsel sağlık ile yakından ilişkilidir. Uyarıcı Nöroiletkenler Asetilkolin (ACh) Nöronlar ve kas hücreleri arasındaki sinapslarda bulunur. İskelet kaslarının kasılmalarına hizmet ederken, kalp kaslarının kasılmalarını yavaşlatır. Kas hücrelerindeki asetilkolin reseptörleri tıkanırsa kas kasılamaz, felce uğrar. Kürar, antagonist Karadul zehri agonist, şiddetli kasılma ve çırpınma Asetilkolin çoğunlukla uyarıcıdır, gönüllü hareket, öğrenme, bellek ve dikkatte etkili ve uykudan sorumludur. Aşırı asetilkolin depresyona, çok az asetilkolin ise unutkanlığa ya da bunamaya neden olur. Asetilkolin hipokampüste yoğun (düşük düzeyi Alzheimer ile ilişkilidir), kas hareketlerinde salınır. Karadul örümceğinin zehri vücudun kas sistemine salınmak üzere bir asetilkolin seline yol açarak kasılmalara ve çırpınmalara neden olur. Engelleyici Nöroiletkenler Endorfin-içsel morfin Acıyı azaltan ya da dindiren nöroiletkendir. Haz alma ve memnuniyet hissi endorfin ile sağlanır. Yaralanma durumunda beyne acı mesajı gider. Beyin de endorfin salgılar ve akson üzerindeki iyon kanllarını açan reseptörlere bağlanır. Bağlanma hücrenin ateşlenerek acı mesajnı iletmesini engeller. Eroin veya afyon alındığında vücut endorfin üretmeyi ihmal eder. İlacın etkisi geçtiğinde vücut acıya karşı savunmasız olur ve acı artar. GABA (gama-aminobutrik asit) beynin içerisinde en çok bulunan engelleyici nöroiletkenlerden biridir. GABA beyin sinapsislerinin çoğunda haberci olarak kullanılır. GABA’ya duyarlı nöronlar özellikle beynin talamus, hipotalamus ve arkakafa loblarında yoğunlaşmıştır. Gerialım: Nöroiletkenler bir sonraki uyarımdan önce reseptör yerlerinden uzaklaştırılırlar. Difüzyon SİNAPSIN Tüpe benzer bir yapı ile sinaps öncesi hücredeki veziküllere geri yüklemek için kimyasallar emilir. TEMİZLENMESİ Bu şekilde bir sonraki nöroiletken salımı için sinaps temizlenir. Kokain gibi bazı ilaçlar sinir sisteminin gerialım süreçlerini tıkayarak bu süreci engeller. GERİALIM VE ENZİMLER ENZİMATİK YIKIM Enzimatik Yıkım: Asetilkolin ve benzeri bazı iletkenleri parçalamak için tasarlanmış enzimler aracılığıyla sinaptik boşluğun temizlenmesi Diazepam ve benzodiazepinler (anksiyete tedavisinde kullanılır) GABA’nın (beyindeki Çeşitli ilaçların kimyasal molekülleri nöroiletkenlerin şekline yeterince ana ketleyici) agonistleridir. benzerse alıcı nöronun reseptör yerlerine nöroiletkenlerin yaptığı gibi uyabilirler. Benzodiazepinler GABA’nın ketleyici (sakinleştirici) etkisini arttırarak korku ve Agonist: Nöroiletkenin etkisini arttıran kimyasal madde anksiyeteyi kontrol eden amigdala, orbitofrontal korteks ve insuladaki beyin alanlarını yatıştırır. Antagonist: Nöroiletkenin etkisini azaltan kimyasal madde SİNİR SİSTEMİNE GENEL BİR BAKIŞ Buraya kadar konuştuklarımız sinir sistemini oluşturan hücreleri, bilgi işlemeyi ve iletme şekillerini anlamaya çalışmaktı. Bundan sonra sinir sisteminin bölümleri üzerinde durulacaktır. Peki sinir sisteminin görevleri nelerdir? Organizmanın hareketlerinden sorumludur. Organ ve sistemlerin eşgüdümünü sağlar. Organizma ile çevre arasındaki etkileşimi sağlar. Konuşma ve düşünmenin merkezidir. Daha açık renkli dış Beyin, sinir sisteminin kısım ve daha koyu renkli bir iç kısma çekirdeğidir. Farklı sahiptir. Dış kısım bölümleri vardır ve her bedenden gelen birinin farklı işlevi mesajları beyne ve vardır. beynin mesajlarını da Şeklin devamı bir sonraki slaytta yer almaktadır! bedene iletir. OTONOM SOMATİK BEYİN Sinir sisteminin çekirdeğidir. Bilgiyi yorumlar, depolar ve kaslara, salgı bezlerine ve organlara emir yollar MERKEZ SİNİR SİSTEMİ Duyu organlarından gelen bilgi anlamlandırılır, (MSS) Kararlar verilir, Komutlar kaslara ve diğer kısımlara yollanır. OMURİLİK BEYİN Uzun nöronlar demetidir. Açık renkli, miyelin, akson lifleri ve sinirlerden oluşan, görevi bedenden gelen mesajları beyne ve beyinden gelenleri bedene OMURİLİK iletmek olan dış kısım Koyu renkli, glial hücre gövdelerinden oluşan, reflekslerden sorumlu iç kısım (ilkel beyin) Çok hızlı, hayat kurtarıcı reflekslerden sorumlu Getiren (duyusal) nöron Götüren (motor) möron Bağlayıcı nöron (omuriliğin iç kısmı ve beynin büyük bir kısmı) Getiren (duyusal) Omurilik nöronlar: duyu reflekslerinin nasıl organlarından gelen çalıştığını anlamak için mesajları omuriliğe taşır. nöronun üç temel türünün olduğunu bilmek önemlidir: Getiren nöronları - Getiren (duyusal) motor nöronlara bağlar nöronlar - Götüren (motor) nöronlar - Bağlayıcı nöronlar Götüren (motor) nöronlar: omurilikten gelen mesajları kaslara ve salgı bezlerine iletir. Acı mesajı beyne ulaştığında «Ahhh!» deme ve parmağınızı ağzınıza alma gibi motor tepkileri tetikleri Beyin ve omurilikteki nöronlar kendilerini tamir etme yeteneğine sahiptir. MERKEZİ SİNİR Nöroplastisite: Beyindeki birçok hücrenin deneyime ve travmaya tepki olarak hem yapısında SİSTEMİNDE HASAR hem işlevinde gözlenen bir değişim kabiliyeti. Beyin eski nöronlar öldüğünde veya hasar gördüğünde varolan nöronları yeni işlevleri yerine getirmeye uyarlama yoluyla kendisini değiştirebilir. Araştırmacılar omurilik yaralanmalarını tedavi etmek için çevresel sinir sistemindeki schwann hücrelerini merkezi sinir sistemine yerleştirmenin etkisini çalışmaktadırlar. ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ (ÇSS) Beyin ve omurilikte bulunmayan tüm sinirlerden ve nöronlardan oluşmuştur. 1- Somatik Sinir Sistemi: İstemli kasların Beyin ve omuriliğin duyusal sistemlerle kontrolünü sağlayan sinirlerden oluşur. iletişimde bulunmasını sağlar. Duyusal Sistem Motor Sistem Beyin ve omuriliğin bedenin kaslarını ve 2- Otonom Sinir Sistemi: İstemsiz kasları, organları ve salgı bezlerini kontrol eden salgı bezlerini kontrol etmesini mümkün sinirlerden oluşur kılar. Sempatik Parasempatik Somatik Sinir Sistemi Duyusal yolak: Duyu organlarından gelen mesajları merkezi sinir sistemine taşır. Motor yolak: Merkezi sinir sisteminden gelen mesajları bedenin istemli veya insanların bedenlerini hareket ettirmelerini sağlayan iskelet kaslarına taşıyan sinirler İnsanlar yürüyorken, sınıfta ellerini kaldırırken, bir çiçeği koklarken, konuştukları kişiye bakışlarını yöneltirken, güzel bir resme bakarken somatik sinir sistemini kullanmaktadır. Somatik sinir sistemi istemli kasları kontrol ederken otonom sinir sistemi bedende geriye kalan her şeyi kontrol eder. – organlar, salgı bezleri, istemsiz kaslar. Otonom Sinir Sistemi Salgı bezlerine ve iç organlara (Göz bebekleri, tükrük bezleri, kalp, safra, mesane) ait sinir iletimi sağlar. Sempatik ve parasempatik olarak ikiye ayrılır. Sempatik: Heyecanlanma anında; kalp atışını arttırır, atar damarları genişletir, iç salgı bezlerini harekete geçirir. «Savaş ya da kaç» sistemi Bedeni stresle başa çıkmaya hazırlar Parasempatik: Her defasında tek organa etki eder. Uyarılmışlık sonrasında dinginlik durumunun oluşturulmasında etkilidir. «ye, iç, dinlen» sistemi Sempatik bölüm nöronlarının her iki tarafında bulunurlar. Günlük yapılan sıradan bedensel işlemleri, düzenli kalp atımı, normal sindirim ve solunumu yönetir. Parasempatik Sistem Sempatik Sistem Gözbebeklerini kısar Gözbebeklerini büyütür Tükrük salgısını artırır. Tükrük salgısını azaltır Kalp hızını yavaşlatır Kalp hızını artırır Bronşları daraltır Bronşları genişletir Barsak hareketlerini artırır Safra salgısını azaltır Safra salgısını başlatır İdrar kesesinin kasılmasını engeller İdrar kesesini kasar Kan damarlarını daraltır Şeklin devamı bir sonraki slaytta yer almaktadır! HORMONLAR Vücudumuzun doku ve organları arasındaki işleyişi denetlemek ve düzenlemek sadece sinir sistemimizin görevi değildir. Organ ve sistemlerimizin çalışmasının denetlenmesi ve düzenlemesi genellikle sinir sistemimiz ile iç salgı bezlerimizin birlikte çalışması sonucunda gerçekleşir. İç salgı bezlerimiz, denetleme ve düzenleme görevlerini hormon adı verilen özel salgıları üreterek yerine getirir. İç salgı bezlerinin ürettiği hormonlar görevini düzenleyecekleri organlara, kan yoluyla taşınır. Hipotalamusun hemen altında bulunur. Endokrin bezlerinin tümünün çalışmasını kontrol eden veya etkileyen patron bezdir. HİPOFİZ BEZİ Oksitosin: süt üretimi, doğum sancısı Vazopresin: Bedenin tuz ve su düzeyini HORMONLAR DÜNYASININ EFENDİSİ kontrol eder. Büyüme hormonudur. Çeşitli hormonlar salgılar. Beynin arkaya doğru kısmında beyin sapının üstünde yer alır. Biyolojik ritimlerde önemli rol oynar. EPİFİZ BEZİ Melatonin hormonunu salgılar. Melatonin uyku- uyanıklık döngüsünün düzenlenmesinde etkilidir. Bazı hayvanlarda çiftleşme ve deri değiştirme gibi mevsimsel davranışları etkiler. Boyun içerisindedir. TROİD BEZİ Büyüme ile metabolizmayı düzenleyen hormonlar salgılar. Beden ve beyin gelişiminde önemli bir rolü vardır. Tiroksin, metabolizmayı düzenler. Kan şekeri düzeyini düzenler. İnsülin ve glukagon salgılar PANKREAS Az miktarda insülin salgılarsa diyabete yol açar. Çok fazla insülin salgılarsa hipoglisemi (düşük kan şekeri) ortaya çıkar, kişi aç hisseder, kilo alımı artar. GONADLAR Kadınlardaki yumurtalıkları ve erkeklerdeki testisleri kapsayan cinsiyet bezleridir. Cinsel davranış ve üremeyi düzenleyen hormonları salgılar. Adrenal Medulla Stres altındayken epinefrin ve norepinefrin salgılar. Sempatik sistemin harekete geçmesine neden olur. ADRENAL BEZLER Adrenal Korteks 30 farklı hormon üretir (kortikoidler) Tuz alımını düzenler Cinsiyet hormonu üretir. Kortizol beden strese maruz kaldığında salınır. Stres sırasında glikozun kan dolaşımına karışmasında etkilidir. Glikozla beynin kendisine, yağ hücrelerinden yaş asitlerinin salınımıyla da kaslara enerji sağlanır. HORMONLAR HORMONLAR VE STRES Sempatik ve parasempatik sistemlerle çeşitli hormonlar bedenimizin strese karşı fizyolojik tepkilerinin belirgin resmini çizer. Endokrinolog Hans Selye-Bedenin stres karşısında uyum sağlamak için geçirdiği fizyolojik tepkilerine genel uyum sendromu demiştir. 3 evreden oluşmaktadır: 1. Alarm (Tehlike) tepkisi; Organizmanın uyaranı stres olarak algıladığı ilk durumdur. OSS hızlı çalışır ve salgı bezlerini uyararak kana bol miktarda adrenalin ve etkisiyle ortaya çıkan diğer biyokimyasal maddeleri pompalar. Bu aşamada şu belirtiler görülür; göz bebekleri büyür, yüz soluklaşır, kalp atışları hızlanır, damarlar büzülür, soğuk ter akar, kan şekeri yükselir, mide asit salgılar. Bir enerji patlaması oluşur. Ateş, bulantı ve baş ağrıları bu sırada sıklıkla gözlemlenir. Salgıların etkisiyle vücut alarm durumuna geçer ve ortaya çıkacak acil durumlarla uğraşmaya hazırlanır. Stres faktörü ortadan kalkarsa bu belirtiler yavaşlar, gevşeme olur. Eğer devam ederse direnç dönemine geçilir. 2. Direnç dönemi: Stres verici durumun devam etmesiyle bedende sempatik sistem aktivitesi yerleşik bir hal alır. Bedenin savaşması veya strese karşı koyması için stres hormonlarının salgılanmasına devam eder. Alarm evresinin ilk belirtileri hafiflemeye başlar veya kişi daha iyi hissedebilir. Organizma tüm kaynaklarını tüketinceye kadar ya da stres sona erinceye kadar kullanır. Organizma direnirse stresi alt edebilir, aksi halde bu gerilim savunmayı zayıflatır ve tükenme dönemine gelinir. 3. Tükenme (çöküntü) dönemi; Beden artık stresin etkisine dayanamaz, direncini kaybeder. Bedenin kaynakları tükenmiştir. Savunma sistemi zayıflar. İlk alarm dönemindeki bazı belirtiler geri döner ve bazı organik ve ruhsal hastalıklar ortaya çıkmaya başlar ve bazı durumlarda ölümle sonuçlanır. Stresle bağlantılı hastalıklar oluşur. Genel Uyum Sendromu Bağışıklık Sistemi ve Stres Bağışıklık sistemi stresten etkilenmektedir. Psikonöroimmünoloji stres, duygular, düşünsel süreçler, öğrenme ve davranış gibi psikolojik faktörlerin bağışıklık sistemi üzerindeki etkisini inceler. Stresin bağışıklık sisteminde ortaya çıkardığı tepkiler enfeksiyonun bağışıklık sisteminde yol açtığı etkiyle aynıdır-stres bağışıklık sisteminin faaliyetini artırıyor. Stres-olumlu etki-stres uzun süreli değil ise. Uzun sürelide kaynaklar tükenme evresinde bitmeye başlıyor. Bağışıklık Sistemi ve Stres Kalp hastalığı: Stresle kalp hastalığı arasındaki ilişkide karaciğer de etkili. Erkekler ev ortamında ve iş yaşamında ne kadar strese maruz kalırsa o kadar risk 11 Eylül saldırılarından 3 yıl boyunca kalp rahatsızlıklarında %53 artış. Stres ile koroner kalp hastalığı, depresyon, uyku bozuklukları ilişki ortaya konmuştur. Kanser: Tek başına stres kişiyi kanser yapmaz ancak bağışıklık sistemi (doğal öldürücü hücrelerin) üzerindeki baskılayıcı özelliği nedeniyle kanser hücrelerinin kontrolsüz biçimde çoğalmasını sağlar. Stres kanser tedavisinin yararlılığını etkilemektedir. Farelerle yapılan deneyler İşe bağlı stresle kolon, akciğer, göğüs ve prostat kanseri gelişimi arasında bir ilişki bulunmamış. Diğer sağlık problemleri Bağışıklık Sistemi ve Stres Diğer sağlık problemleri: Kilo problemleri; diyabet-tip 2 Yüksek stres ile artan diyabet riski arasında ilişki %45 risk-stres yaşayan ve yaşamayan arasında Sürekli stres yaşayan ailelerin çocuklarının ateşli hastalık geçirme olasılığı Orta yaşta stres –yaşlılıkta fiziksel ve zihinsel yetersizlik ve sorunlarla karşılaşma olasılığını artırmakta. Stres ve KKH Beyin Görüntüleme Teknikleri Beynin belirli bölgelerini incelemek için yöntemler: Lezyonlama (Hasar Verme) Beyin Uyarımı: Hafif elektrik uyarımı ile beyin alanlarının işleyişine bakılır. Nöronlara zarar vermez. Nörogörüntüleme Teknikleri: Beynin yapısı ve işlevi hakkında bilgi vermektedir: ❖ Yapısal Haritalama: Bilgisayarlı Tomografi(BT): X ışınları teknolojisi. Beynin kesitleri. Hasar, tümör, yaralanma, anormallik, kafatasında kırık ve çatlaklar Manyetik Rezonans Görüntüleme(MRG): Beynin 3 boyutunun görüntüsüyle kesitleri, daha detaylı bir görüntüleme, ileri düzeyde yapısal çözünürlük Beyin Görüntüleme Teknikleri ❖ İşlevsel Haritalama EEG(elektoensefalogram): Beyin kabuğunun elektriksel sinyallerini inceliyor. Kafa derisi üzerinde beynin elektriksel aktivitesini kaydeder. PET(Pozitron Emisyon Tomografisi): Farklı düzeylerdeki beyin aktivitesi sırasında beynin durumu. Kişiye iğneyle radyoaktif glikoz verilmesi Glikoza bağlanan bir radyoaktif izleyici damar yoluyla verilir, radyoaktif glikozu tüketen hücrelerin aktivitesini kaydeder. FMRG(İşlevsel MRG): Beynin işlevi oksijen akımıyla inceleniyor. beyin nasıl çalışıyor, hangi bölge hangi işlevi yerine getiriyor. Beynin Yapısını Haritalama İşlevsel Beyin Haritalaması BEYNİN YAPILARI Omurilik; Omurgamızı oluşturan kemiklerin içerisinde bulunur. Beyinle diğer organların arasındaki bilgi iletimini sağlar. Bedenden gelen mesajları beyne, beyinden gelen mesajları da bedene iletir. Refleks davranışlarımızı gerçekleştirir. Yüzme, bisiklet kullanma gibi alışkanlık haline gelmiş hareketleri denetler. İnsan Beyninin Ana Yapıları BEYNİN YAPILARI Merkezi Çekirdek: Beyinsapı, medulla, beyincik, talamus, hipotalamusu içerir. Beyin sapı: Bedenin temel hayat süreçlerini düzenleyen beyin yapısıdır. Kalbin sinir kontrolünü sağlar. Solunum merkezi, omurilik ile beyin arası haberleşme alanıdır. BEYNİN YAPILARI Medulla: Nefes alma, uyanma ve kalp atışını düzenleyen beyin sapı bölümüdür. Bedenin sağ ve sol tarafından gelen duyusal sinirlerin çapraz

Use Quizgecko on...
Browser
Browser