Klinik Psikolog Kavramı Eğitim ve Yasal Süreçler PDF
Document Details
Uploaded by Deleted User
null
Tags
Summary
This document covers the concept of clinical psychology and explores the educational and legal aspects associated. It delves into the history, roles, and responsibilities of clinical psychologists, examining various approaches to therapy.
Full Transcript
Klinik Psikolog Kavramı Eğitim ve Yasal Süreçler BÖLÜM : PSİKOLOJİ FAKÜLTE : FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERS ADI : KLİNİK PSİKOLOJİYE GİRİŞ ÖĞRETİM ÜYESİ : FUNDA KIVRIKOĞLU KLİNİK PSİKOLOJİ KISA TARİH KLİNİK PSİKOLOJİ, SIGMUND FREUD'UN KONUŞMA TERAPİSİ YAKLAŞIMIYLA BAŞLAMIŞ VE 1896'DA L...
Klinik Psikolog Kavramı Eğitim ve Yasal Süreçler BÖLÜM : PSİKOLOJİ FAKÜLTE : FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ DERS ADI : KLİNİK PSİKOLOJİYE GİRİŞ ÖĞRETİM ÜYESİ : FUNDA KIVRIKOĞLU KLİNİK PSİKOLOJİ KISA TARİH KLİNİK PSİKOLOJİ, SIGMUND FREUD'UN KONUŞMA TERAPİSİ YAKLAŞIMIYLA BAŞLAMIŞ VE 1896'DA LIGHTNER WITMER TARAFINDAN ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ ÇEKEN ÇOCUKLARA YARDIM ETMEK AMACIYLA İLK PSİKOLOJİK KLİNİK AÇILMIŞTIR. WITMER, "KLİNİK PSİKOLOJİ" TERİMİNİ TANITMIŞ VE BU ALANDAKİ İLK TANIMLAMALARINI YAPMIŞTIR. I. DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA PSIKOLOJIK DEĞERLENDIRMELERIN ÖNEMI ARTMIŞ, II. DÜNYA SAVAŞI'NDA KLINIK PSIKOLOGLAR, TSSB TEDAVISINE KATKIDA BULUNMUŞTUR 1940'LARDA RESMI KLINIK PSIKOLOJI PROGRAMLARI KURULMAYA BAŞLANMIŞ, DOKTORA DERECELERI IKI ANA MODELDE (BOULDER VE VAIL) GELIŞMIŞTIR. GÜNÜMÜZDE KLINIK PSIKOLOJI, HIZLA BÜYÜYEN BIR ALAN OLUP, KADINLAR VE ETNIK AZINLIKLARIN TEMSIL ORANI ARTMAKTADIR. Klinik Psikolog nedir/kimdir? Klinik psikolojinin "resmi" tanımı 1991 yılında Amerikan Psikologlar Birliğinin Klinik Psikoloji Bölümü tarafından şöyle yapılmıştır: " Klinik Psikoloji araştırma, eğitim ve alan ilkelerinin,yöntemlerinin ve işlemlerinin: Zihinsel, duygusal, biyolojik, psikolojik, sosyal ve davranışsal uyumsuzluk, engel ve rahatsızlıklarda kullanılması ve geniş klinik örneklemde uygulamalar yapılmasıdır". Benzer bir tanım Kanada Psikologlar Birliği Klinik Psikoloji Bölümü tarafından da uyarlanmıştır. Bu tanım, klinik psikolojinin ilgilendiği aktivitelere vurgu yapmaktadır ki bunlar; araştırma, öğretme, danışmanlık, değerlendirme, tedavi ve uygulamadır. Ayrıca, bu aktiviteleri kullanırken tümünü yapma amacının da altını çizmektedir. Bunlar: Psikolojik rahatsızlık ve işlevsizliği hafifletmek ya da bunlardan korunmak için yardım etmek ve bireyin tüm yaşamı boyunca sağlıklı fiziksel, zihinsel, duygusal sosyal gelişimini desteklemektir. Fakat klinik psikolog olmak, bu amaçları gerçekleştirmenin ya da bu aktiviteler içinde olmanın ötesindedir. Klinik Psikolog kimdir ve nerelerde çalışır? Klinik psikolog, dört yıllık psikoloji lisans eğitimini tamamladıktan sonra yüksek lisans yaparak uzmanlık alanında eğitim alan bilim insanıdır. Bu uzmanlık dalı, bireylerin duygusal, psikolojik, fizyolojik, sosyal ve davranışsal yönlerini inceleyerek psikolojik sorunları anlamlandırma, tanı koyma ve çözüm geliştirme süreçlerine odaklanır. Uzman klinik psikologlar, bireylerin sosyal ilişkilerinde uyumlarını artırmak için çok yönlü değerlendirmeler yaparken, aynı zamanda bilimsel çalışmalar ve araştırmalar yürütmektedirler. Klinik psikologlar, 4 yıllık psikoloji lisansının ardından 2 yıl yüksek lisans yaparak uzmanlaşırken, psikologlar sadece lisans derecesi ile mezun olurlar. Klinik psikoloji, psikolojinin uygulamaya yönelik temel alt Klinik Psikolog dallarından biridir. Psikologlar, üniversitelerin fen edebiyat ve Psikolog fakültelerinde psikoloji bölümünü Arasındaki Fark tamamlayarak insan zihni ve davranışı üzerine teorik ve uygulamalı eğitim alırlar. Bu eğitim, beyin anatomisi, psikopatoloji, psikofarmakoloji, endüstri psikolojisi, adli psikoloji gibi çeşitli alanları kapsar. Kimler Klinik Psikolog olabilir? Farklılıklara ön yargılı bir şekilde yaklaşmamak Yüksek sorumluluk bilinci taşımak Etik kurallara sadık kalmak Disiplinli olmak Etkili iletişim kurmak Etkin dinleme becerisine sahip olmak Klinik Psikolog olmak için gereken şartlar 1. Lisans derecesi 2. Yüksek lisans veya doktora 3. Staj ve pratik deneyim 4. Lisanslama sınavları 5. Uzmanlaşma ve süpervizyon 6. Lisanslama ve sertifikasyon 7. Sürekli mesleki gelişim *Hasta ne danışan gizliliği Bir terapist, klinik ofisinde terapötik kimliğine bağlı kalır ve bir hastayı dinlemenin ve onunla konuşmanın diğer sosyal ilişkilerden farklı olduğunu bilir. Hastaların zihinsel, duygusal ve davranışsal sorunlarını değerlendirir, tanı koyar ve tedavi süreçlerini planlarlar. Psikometriktestler, anketler ve gözlemlerle değerlendirme Klinik Psikolog yaparak, hastaların ruh sağlığı sorunlarını belirlerler. ne yapar? Bireyselihtiyaçlara göre özelleştirilmiş psikoterapi seansları düzenlerler. Danışmanlık hizmetleri sunarak hastaların günlük yaşamda karşılaştıkları sorunlarla başa çıkmalarına yardımcı olurlar. Psikoeğitimvererek ruh sağlığı sorunlarını anlamalarına ve başa çıkmalarına destek olurlar. Klinik Psikolog Tedavi sürecini takip eder, gerektiğinde günceller ve ruh ne yapar? sağlığı araştırmaları yaparak yeni tedavi yöntemleri geliştirmeye katkıda bulunurlar. Klinik psikologlar, mesleki etik kurallara uyarak hasta bilgilerini korumakla yükümlüdür. Klinik psikoloğun görev ve sorumlulukları Psikolojik ve davranışsal sorunları tespit ederek uygun bir tedavi planı oluşturmak. Terapötik süreçleri geliştirmek ve sürdürmek. Danışanlarla düzenli görüşmeler yaparak tedavi sürecini yürütmek. Hasta durumunu takip edip gerektiğinde psikiyatri bölümüyle iş birliği yapmak. Mülakat ve psikometrik testlerle danışanların durumunu değerlendirmek ve plan oluşturmak. Danışan mahremiyetini koruyarak, dosyaları KVKK gereğince saklamak. Danışanın durumu ve tavırlarına göre uygun bölümlere yönlendirmelerde bulunmak ve farklı disiplinlerle iş birliği yapmak. Klinik psikologlar, çeşitli kurumlarda çalışmaktadırlar. Bu kurumlar arasında: Yüksekokul ve üniversite psikoloji bölümleri Polis merkezleri Hukuk fakülteleri Cezaevleri Devlet ve özel tıp ile psikiyatri hastaneleri Ergen ıslah evleri Zihinsel sağlık klinikleri İş ve endüstri firmaları Toplum ruh sağlığı merkezleri Denetimli serbestlik bölümleri Öğrenci sağlık ve danışmanlık merkezleri Engelliler için rehabilitasyon merkezleri Tıp fakülteleri Askeri hastaneler Bakım evleri veya geriatrik merkezler Çocuk tedavi merkezleri Yetimhaneler Devlet ve özel okullar Alkol tedavi merkezleri Zihinsel engelliler için kurumlar Sağlık bakım kuruluşları Klinik Psikologların kullandığı tedavi yöntemleri Klinikpsikologlar, psikolojik sorunları anlamak ve çözmek için çeşitli tedavi yöntemleri sunar. Bireyselpsikoterapi en yaygın uygulama olmasına rağmen, çift, aile ve grup terapisi gibi yöntemler de kullanılmaktadır. Tedavi süreleri, tek bir seans kadar kısa olabileceği gibi, birkaç yıl sürebilir. Klinik Psikologların kullandığı tedavi yöntemleri Klinik psikologların hedefleri, belirli sorunları çözmekten danışanın kişiliğini yeniden yapılandırmaya kadar değişiklik gösterebilir. Ayrıca, bazı klinik psikologlar önleyici çalışmalara odaklanarak toplumsal sorunları ele alırlar. Psikolojiktedavilerin sonuçları genellikle olumlu olsa da, değişim bazen küçük ve görünmez olabilir. Araştırma, tedavi etkinliğini artırmak için önemli bir odak noktasıdır ve klinik psikologların eğitim süreçleri ve geleneksel yaklaşımlarıyla bağlantılıdır. Klinik psikoloji alanında araştırma, uygulamaların geliştirilmesinde hayati bir rol oynamaya devam etmektedir. 1. **1219 Sayılı Kanun** Türkiye'de sağlık meslek mensuplarını belirleyen ve Cumhuriyetin ilk yıllarında kabul edilen bu kanun, 2011 yılında yapılan eklemelerle psikologlara yasal bir zemin sağlamıştır. Yasal **Ek Madde 13:** Klinik psikolog unvanını elde etmek için, psikoloji veya psikolojik danışma ve Düzenlemeler rehberlik lisans eğitimi üzerine klinik ortamlarda pratik uygulamaları içeren klinik psikoloji yüksek lisansı veya bu eğitime ek olarak klinik psikoloji doktorası yapmak gerekmektedir. Bu düzenleme, klinik psikologların yasal olarak tanınmasını sağlasa da, sadece klinik psikoloji alanına yönelik olması nedeniyle yetersiz görülmektedir. Diğer psikoloji alt dallarının kapsam dışı kalması, kanun koyucunun dar bir perspektifle hareket ettiğini göstermektedir. 2. **Yönetmelikler** **22 Mayıs 2014 tarih ve 29007 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik:** Klinik psikologlar "sağlık meslek mensubu" olarak tanımlanırken, psikologlar "sağlık hizmetlerinde Yasal çalışan diğer meslek mensubu" olarak tanımlanmaktadır. Düzenlemeler Klinik psikologlar, ilgili uzman tabibin (psikiyatrist) teşhisine ve tedavi yönlendirmesine bağlı olarak, hastalara terapi ve psikolojik destek hizmeti verebilirler. Ancak, hastalık teşhisi koyma yetkileri yoktur. Klinik psikologlar, uzman tabibin yönlendirmesi olmaksızın, hastalık olmayan durumlarda psikoterapi yapma yetkisine sahiptirler. 3. **Psikologların Durumu** Yasal Psikolog unvanına sahip olanlar, Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanan sertifikalı eğitimleri Düzenlemeler tamamlamaları halinde, klinik psikolog veya ilgili uzman tabibinin sorumluluğunda belirli uygulamaları gerçekleştirebilirler. Bu durum, psikologların klinik psikologlardan daha sınırlı bir yetki alanına sahip olduğunu göstermektedir. Sonuç Yasal düzenlemeler, klinik psikologların mesleki statülerini güçlendirmiş olsa da, psikoloji biliminin diğer alanlarının kapsam dışı kalması, meslek mensuplarının yetki ve sorumluluklarının belirsizleşmesine neden olmaktadır. Klinik psikologlar için belirlenen şartlar, yeterli bir düzenleme sunmamakta ve mesleki güvenilirliği sorgulatmaktadır. Dolayısıyla, sağlık alanında çalışan psikologların yasal çerçeve ve mesleki standartlarının daha kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesi gerekmektedir. Meslek yasası Meslek yasaları, bir meslek grubunun üyelerinin haklarını koruyan, hizmetlerden yararlanma imkanlarını sağlayan ve gerektiğinde yaptırım uygulayan düzenlemelerdir. Türkiye'de psikologlar için böyle bir meslek yasası mevcut değildir. Diğer ülkelerde yürürlükte olan meslek yasaları, hem unvanları hem de uygulamaları düzenlerken, Türkiye’de psikologların meslek yasası eksikliği nedeniyle sorunlar yaşanmaktadır. Meslek yasası Türkiye’de psikologların bağlı olduğu bir meslek yasasının olmaması, psikoloji eğitiminin denetlenmemesi, alan dışı kişilerin mesleği suistimal etmesi ve psikologların görev tanımlarının belirsizliği gibi zorluklara yol açmaktadır. Meslek yasasıyla birlikte eğitimlerin içeriği zenginleştirilecek, eksiklikler giderilecek ve psikologların hakları korunacaktır. Meslek yasasının yürürlüğe girmesiyle, psikologların eğitim süreçleri denetlenecek, eğitim içerikleri ve yeterlilikleri kontrol edilecektir. Bu sayede, alan dışından kişilerin terapist ya da klinik psikolog olarak çalışması engellenecektir. KAYNAKÇA 1)https://www.verywellmind.com/what-is-clinical-psychology-2795000 2) https://www.apa.org/ed/graduate/specialize/clinical 3) https://www.marmarapsikoloji.com.tr/klinik-psikolog 4) http://www.ozgen.av.tr/psikologlarin-yasal-statusu-hakkinda-bir-degerlendirme/ 5) https://www.yakazapsikoloji.com/merak- ettikleriniz#:~:text=Meslek%20yasaları%3B%20herhangi%20bir%20mesleğe,gerekirse%20yaptı rım%20uygulamayı%20içeren%20kararlardır. https://www.akademikterapi.com/klinik-psikolog- nedir/ 6) https://terappin.com/blog/klinik-psikolog-nedir 7) https://www.denizakinci.com/tag/psikoloji-yuksek-lisans-nasil-yapilir/ 8) https://abapsikoloji.com/psikoloji-mezunlari-icin-mezuniyet-sonrasi-kariyer-firsatlari neler/ 9) George, G., Bernstein, D., Phares, V., (1987), Klinik Psikolojiye Giriş 1.GRUP BERFİN KAÇMAZ MERVENUR DOGAN ARDA UMUT GÜNER REYYAN UZUNOĞLU TAHA MERT ERSAYIN BEHİCE CEREN ERDEM SİNEM NUR KADIOĞLU DERYA TÜRKAN MUSTAFA UĞUR ONARAN AYAN HUSEYN YUSUF ALİ BİLGİSEVEN KLİNİK PSİKOLOJİNİN GEÇMİŞİ VE BUGÜNÜ Konu Başlıkları Klinik Psikolojinin Tanımı Klinik Psikolojinin Kökenleri ve Tarihsel Gelişimi Görgül Gelenek, Psikometrik Gelenek, Klinik Geleneği Modern Klinik Psikolojinin Doğuşu 20. Yüzyıl: Klinik Psikolojinin Meslek Olarak Kurumsallaşması Psikoterapi Yöntemlerinin Gelişimi Etik İlkeler ve Klinik Psikolojide Mesleki Standartlar Klinik Psikolojide Araştırma ve Bilimsel Gelişmeler Günümüzde Klinik Psikolojinin Uygulama Alanları Klinik Psikolojinin Geleceği KLİNİK PSİKOLOJİNİN TANIMI Klinik Psikolojinin Geçmişi Antik Yunan Filozofları Klinik Psikolojinin Tanımı Klinik psikoloji araştırma, eğitim ve alan ilkelerinin, yöntemlerinin ve işlemlerinin; zihinsel, duygusal, biyolojik, psikolojik, sosyal ve davranışsal uyumsuzluk, engel ve rahatsızlıklarda kullanılması ve geniş klinik örneklemde uygulamalar yapılmasıdır (1991, Amerikan Psikologlar Birliği) Temel Çalışma Alanları Psikoterapi Tanısal Değerlendirme Kriz Müdahalesi Önleyici Müdahaleler Klinik psikoloji, genellikle doğrudan tedavi ile ilgiliyken; gelişimsel, sosyal ya da deneysel psikoloji alanları daha çok araştırma odaklıdır. KLİNİK PSİKOLOJIİNİN KÖKENLERİ VE TARİHSEL GELİŞİMİ Klinik Psikoloji Alanı Nasıl Ortaya Çıkmıştır? Klinik Psikolojinin Kökenleri Antik Dönem Orta Çağ ve Akıl Hastalıkları 18. Yüzyıl Akıl Hastanelerinin Kuruluşu Klinik Psikolojinin Kökenleri Antik Hipokrat, Dört vücut sıvısı Dönem [mizaç] teorisi Orta Çağ ve Akıl Doğaüstü güçler Hastalıklar ı 18. yüzyı İnsancıl şartlarda tedavi. l Klinik Psikolojinin Tarihsel Gelişimi Klinik Psikolojinin tarihsel gelişimi üç temel zaman dilime ayırarak incelenebilir. 1. İlk Gelişim Dönemi (1896-1917) 2. I. ve II. Dünya Savaşları Dönemi 3. II. Dünya Savaşı Sonrası Dönem Lightner Witmer Klinik Psikolojinin Tarihsel Gelişimi İlk Gelişim Dönemi (1896- 1917) Psikolojinin insanın zihinsel süreçlerini anlamaya yönelik bilimsel çalışmalara ağırlık verdiği bir dönemdir. Sir Francis Galton bireyler arası farklılıkları ve nedenlerini anlamaya yönelik ilk düzenli çalışmayı yöneten bilim adamları arasında yer almıştır. Cattell geliştirdiği testlere zeka testleri adını vermiştir. Lightner Witmer ilk psikoloji kliniğini kurarak 'klinik psikolojisi' terimini kullanmaya başlamıştır. Josef Breuer ilk formal psikoterapi yaklaşımı olan psikoanalizi gelirtirmiştir. Klinik Psikolojinin Tarihsel Gelişimi I.ve II. Dünya Savaşları Dönemi 1920 'de Army Alpha ve Army Beta isimli 2 test geliştirilmiş. Bunu 1917 ve 1918 yılları arasında birçok başarılı zeka ve kişilik testlerinin geliştirilmesi izlemiştir. Bu nedenle bu dönemde klinik psikoloji psikolojik testlerin geliştirilmesi uygulanması puanlanması ve yorumlanmasına yönelik çalışmalar üzerinde yoğunlaşmaya başlamıştır. Klinik Psikolojinin Tarihsel Gelişimi II. Dünya Savaşı Sonrası Dönem Zeka ve kişilik testlerinin eski versiyonları yenilenerek revize edilmiş, yeni ölçüm araçları geliştirilmiş ve geçerlilik - güvenirlikleri test edilmiştir. 1950li yıllarda ''Zihinsel Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı'' kullanılmaya başlandı. Bir takım eksiklikler nedeniyle revize edilerek kullanılmaya devam edildi. Şu anda DSM-V olarak bilinen beşinci versiyonu kullanılmaktadır. Hümanistik ve davranışçı psikoterapi akımları gibi birçok akım ortaya çıkmaya başlamıştır. GÖRGÜL GELENEK, PSİKOMETRİK GELENEK, KLİNİK GELENEĞİ Klinik Psikolojinin Görgül, Psikometrik ve Klinik Kökenleri Nelerdir? Görgül Gelenek, Psİkometrİk Gelenek, Klİnİk Geleneğİ Bilimsel araştırma yöntemi: Görgül gelenek Bireysel farklılıkların ölçümü: Psikometrik gelenek Davranış bozukluklarının sınıflandırılması ve tedavisi: Klinik gelenek Görgül Gelenek Wundt 1879’da zihinsel süreçlerle ilgili çalışmalarda kullanmak üzere ilk laboratuvarı kurdu. O ve ondan sonra gelen diğerleri, insan davranışlarını incelemek için bilimde iki güçlü araç belirlediler: Gözlem ve deney Klinik psikolojinin ilk zamanları, ağırlıklı olarak deneysel psikoloji içeriklidir. Wilhelm Maximilian Wundt (1832- 1920) Psikometrik Gelenek Bireysel farklılıkların ölçümüne dayanan psikometrik gelenek, klinik psikolojinin bilimsel bir disiplin olarak gelişimini sağlamıştır. Klinik psikologlar, insanların zihinsel ve ruhsal farklılıklarını değerlendirebilmek için testler geliştirmişlerdir. Psikometrik Gelenek Sir Francis Galton (1883): Darwin’in evrim teorisinden etkilenerek bireysel farklılıkların kalıtımını açıklamaya çalıştı. Zihinsel görüntülerin canlılığını ölçen anketler ve kelime ilişkilendirme testleri geliştirdi. İlk zihinsel test merkezini kurarak test bataryalarını halka sundu. Sir Francis Galton Psikometrik Gelenek Alfred Binet :1895’te İlk Fransız psikoloji laboratuvarını kurarak, zihinsel yeteneklerin ölçülmesine odaklandı. «Normal» ve «kusurlu» çocuklarda karmaşık zihinsel yeteneği ölçen araçlar geliştirmeye başladı. Binet ve meslektaşı Henri (1896) Alfred Binet Psikometrik Gelenek James McKeen Cattell: Duyusal- motor testler geliştirdi ve bireylerde zihinsel işleyiş farklılıklarını ölçmek için testleri standartlaştırdı. Cattell, zihinsel kapasitenin duyusal işlevlerle ilişkisini araştırarak klinik psikolojinin tanı ve değerlendirme alanındaki önemini vurguladı. 1. Galton Cattell duyusal motor testleri 2. Binet ve diğerlerinin testleri James McKeen Cattell Klinik Psikolojide Psikometrik Geleneğin Rolü Nedir? 1890’lar: Psikologlar, normal ve hasta bireyler arasındaki zihinsel yetenek farklılıklarını araştırarak psikiyatristlere ve cezaevi sistemine destek olmaya başladılar. Psikolojik Testlerin Yaygınlaşması: Ruh sağlığı hastanelerinde tanı ve tedavi sürecinde kullanılarak klinik psikolojinin uygulama alanını genişletti. Bu psikometrik çalışmalar, bireysel farklılıkların sistematik olarak ölçülmesini sağlamış ve klinik psikolojiyi bilimsel bir temele oturtarak disiplini güçlendirmiştir. Klinik Geleneği Trepanasyon M.Ö. 4. yüzyıl Hipokrat; ilk ruhsal hastalıkların yolunu açtı. Orta Çağ’da tıbbi model terk edildi. 1547 de Londra’nın St Mary’nin Bethlehem’i gibi yeni hastaneler ve huzurevleri kuruldu. 18.yy bilim insanı delilerin akıl hastalığından muzdarip olduğunu kabul etsede sunulan tedavi oldukça sınırlıydı. 19.yy başlarında Pinel insancıl tedavi dönemini başlattı. Amerika’da Benjamin Rush,Büyük Britanya’da William Tuke ruhsal hastalıkların çalışılmasını istedi ve bireylerin saygı,nezaket ve tedaviye lakıy olduğunu savundular. Dorothea Lynde Dix APA Emil Kraeplin hastalıkların ilk resmi sınıflandırmasını yazan kişidir. 1800’lü yıllarda Jean Martin Charcot hipnozu buldu. 1880-1890 Kraepelin,Chatcot,Janet,Hall 1890 James 1895-1939 Freud Özetle; klinik Psikolojinin tohumları filozoflar ve fizik bilimlerindeki öncüler tarafından yüzyıllar önce atılmış olmasına rağmen, klinik psikolojinin kökleri 1800’lerin ortasına ve sonlarına kadar görünmedi. En önemli kökleri arasında özellikle Almaya’da geliştirilen görgül araştırma geleneği, özellikle İngiltere’de geliştirilen Psikometrik gelenek ve özellikle Fransa’da gelişmiş terapötik/klinik gelenek bulunmaktadır. Geleneklerin her biri ABD ifade buldu ve bir araya getirildi. Üç gelenek klinik psikoloji için kararlı bir temel sağlamak üzere bir taburenin üç güçlü bacağı olarak nitelendirilir. Klinik Psikoloji Büyümeye Başlıyor İyi atılmış kökleriyle, klinik psikoloji 19. Ve 20. Yüzyıllardaki doğumundan itibaren hızla büyüdü. Öncelikle bir laboratuvar tabanlı araştırma disiplini olarak başlamış olsa da, klinik psikoloji önce psikolojik değerlendirme sonra da psikoterapide, uygulamaya dayalı bir alan haline geldi. Başlangıçta psikolojik testler ve daha sonra psikoterapi olmak üzere uygulama için fırsatlar genişledi. Klinik psikolojinin hızlanan büyümesinin altında çoğunlukla I. Ve II. Dünya Savaşları ve sonrasında toplumsal ihtiyaçların izlenebilmesi rol oynamıştır. Klinik psikolojinin 20. yüzyılın 1) Zeka ve Psikolojik Testlerin Gelişimi ve ilk yarısında gelişen Uygulaması uygulamaları, savaş Dünya savaşı sırasında ruhsal değerlendirme ihtiyacı dönemlerinin de etkisiyle hızla akut olmuştur. I. Dünya Savaşı sırasında, ordunun askerleri zihinsel ve psikolojik açıdan değerlendirme genişlemiştir. ihtiyacı klinik psikolojiyi hızlandırdı. , ABD'de Robert Yerkes liderliğinde geliştirilen Army Alpha ve Army Beta gibi zeka testleri, askerlerin zihinsel yeteneklerini belirlemek amacıyla yaygın olarak kullanıldı. Bu testler, savaş sonrası dönemde psikolojik değerlendirme araçlarının genişlemesini ve klinik psikolojinin değerlendirme alanında uzmanlaşmasını sağladı. Psikolojik Testler Kişilik, ilgiler, özel yetenekleri, duygu ve C.G. Jung’un Kelime Çağrışım Testi özellikleri değerlendirmek için ihtiyaç 1920’lerde ve 1930’larda birçok yeni Rorschach testin gelişmesine yol açmıştır. Mürekkep Lekesi Testi Miller Benzerlikler Testi Goodenough Bir İnsan Çiz Testi Güçlü Mesleki İlgi Testi Tematik Algı Testi Bender-Gestalt Testi Wechsler-Bellevue Zeka Ölçeği Psikoterapi Klinik psikologlar, hiç muhalefetle karşılaşmadan, değerlendirme rolüne psikoterapiyi eklediler çünkü psikoloji, akademik, laboratuvar tabanlı bir disiplin olmaya başladı. Savaş döneminde artan psikolojik yardım ihtiyacına bağlı olarak klinik psikologlar psikoterapi alanında da eğitim almışlardır. Klinik psikologların ruh sağlığı alanındaki rolü giderek genişlemiş ve onları psikiyatristlerle daha yakın bir konuma getirmiştir. Travma ve Ruh Sağlığı Müdahaleleri Savaş sonrası travma geçiren askerler ve aileler için klinik psikologlar ruh sağlığı hizmetleri sağlamıştır. II. Dünya Savaşı sırasında, Gaziler İdaresi tarafından klinik eğitim almış psikologlar hastane ve ruh sağlığı merkezlerinde istihdam edilmiş, bu kliniklerde terapist olarak çalışmaları için gerekli eğitimler verilmiştir Klinik Psikologların Profesyonel Organizasyonları 1930’lar ve 1940’larda klinik psikolojinin 1930’larda klinik psikologlar için henüz tam tanımlanmış bir meslek değildi. Zamanla akademik programların ve mesleki organizasyonlar oluşmaya profesyonel örgütlerin kurulmasıyla bu başladı. Bu örgütlerin temel amacı, alanın yapılanmaya başlamıştır. klinisyenlere eğitim sağlamak ve mesleki standartları belirlemekti. Amerikan Psikologlar Birliği (APA), bu alanda öncü kuruluşlardan biri olarak kabul ediliyor. Leta Hollingworth Amerikan Klinik Psikologlar Derneği 1917 yılında Colombia üniversitesi Psikoloji Fakültesi üyesi Leta Hollingworth tarafından ortaklaşa kuruldu. Klinik psikologlar için eğitim programları oluşturan ilk kişilerden biridir. Boulder Konferansı ve Eğitim Standartları 1949’da Boulder, Colorado’da düzenlenen konferans, klinik psikoloji lisansüstü eğitiminde önemli bir dönüm noktası oldu. Konferans sonucunda klinik psikologlar için hem araştırma hem de uygulama becerilerini geliştiren bir eğitim modeli benimsendi. Klinik psikologlar için temel eğitim modelinin prensiplerinin temeli bu Boulder Konferansı’nda atıldı. APA Üyeliği ve Büyümesi 1892’den 2000’e kadar APA’nın üye sayısında büyük bir artış görülüyor. Bu artış, psikolojinin bir bilim dalı olarak giderek daha fazla kabul görmesinin bir göstergesi. Bunlar ve diğer olaylar klinik psikolojide hızlı bir genişleme dönemi başlattı. Bu gelişmeler sonunda Klinik psikologlara psikoterapi alanında kapılar açıldı. KLİNİK PSİKOLOJİDE YAKLAŞIMLAR Klinik psikoloji bireylerin psikolojik sorunlarını değerlendirmek anlamak ve tedavi etmek için çeşitli yaklaşımlar kullanır. Bu yaklaşımlar farklı teorik çerçeveler ve yöntemler sunar. İşte klinik psikolojideki başlıca yaklaşımlar: Klik Psikolojide Ana Yaklaşımlarının Gelişimi Psikodinamik Yaklaşım İnsancıl Yaklaşım Davranışçı Yaklaşım Bilişsel Yaklaşım Varoluşçu Yaklaşım Bilişsel Davranışçı Aile Sistem yaklaşımı Biyolojik Yaklaşım Pozitif Psikoloji Yaklaşımı 1.Psikanalatik Yaklaşım 1.Psikanalatik Yaklaşım Bu yaklaşım, bilinçdışı dürtülerin, çocukluk yaşantılarının ve içsel çatışmaların ruh sağlığı üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğunu savunur. Kişiliğin gelişiminde çocukluk deneyimlerinin önemine dikkat çeker. Yöntemleri: Serbest çağrışım, rüyaların analizi, aktarım ve karşı aktarım gibi tekniklerle bilinçdışı çatışmaları ortaya çıkarmayı hedefler. Temsilcileri : Sigmund Freud, Carl Jung, Alfred Adler Psikodinamik Yaklaşım Sigmund Freud'un çalışmalarından etkilenmiş olup bilinçdışı süreçlerin etkisini vurgular. - Temel yapı: İd, Ego ve Süperego - Teknikler: Serbest çağrışım, rüya analizi - Amaç: Bilinçdışı çatışmaların farkına varılması 2. Davranışçı Yaklaşım Bu yaklaşım, davranışların öğrenme yoluyla şekillendiğini savunur ve gözlemlenebilir davranışlara odaklanır. Kişilik gelişimi ve psikolojik sorunların nedenini, ödül-ceza, şartlanma ve öğrenme süreçlerinde arar. Yöntemleri: Davranış değiştirme, sistematik duyarsızlaştırma, ödüllendirme, model alma gibi teknikler kullanılarak problemli davranışlar değiştirilir Temsilcileri: John B. Watson, B.F. Skinner, Albert Bandura Davranışçı Yaklaşım Öğrenme süreçlerinin bireyin davranışlarını nasıl şekillendirdiğine odaklanır. - Temel prensip: Davranışlar öğrenilebilir - Teknikler: Model alma, ödüllendirme, sistematik duyarsızlaştırma - Amaç: İşlevsiz davranışların değiştirilmesi 3. Bilişsel Yaklaşım Bu yaklaşım bireyin düşünce biçimlerinin duygusal ve davranışsal tepkileri etkilediğini savunur. Olumsuz ve çarpıtılmış düşünce kalıplarının psikolojik sorunlara yol açabileceği öne sürülür. Yöntemleri: Bilişsel yeniden yapılandırma, otomatik düşüncelerin fark edilmesi, bilişsel çarpıtmaların düzeltilmesi gibi tekniklerle bireyin düşünme biçimi değiştirilir. Temsilcileri: Aaron Beck, Albert Ellis 4.Bilişsel – Davranışçı Terapi (BDT) Bilişsel ve davranışçı yaklaşımların birleşimi olan bu yaklaşım bireyin düşünce ve davranışlarının karşılıklı olarak etkileşimde olduğunu savunur. Psikolojik sorunların çözümünde, hem düşünce biçimleri hem de davranış değişiklikleri üzerinde çalışılır. Yöntemleri: Bilişsel yeniden yapılandırma, maruz bırakma, duyarsızlaştırma gibi teknikler Temsilcileri: Aaron Beck, Albert Ellis 5. İnsancıl Yaklaşım İnsancıl yaklaşım, bireyin kendi potansiyelini gerçekleştirme, özgür irade ve kendini anlama isteğine odaklanır. İnsanların özünde iyi olduğunu ve gelişmeye yatkın olduklarını savunur. Yöntemleri: Danışan-merkezli terapi, koşulsuz olumlu kabul, empatik dinleme, kendini ifade etme gibi tekniklerle bireyin kendini anlama süreci desteklenir. Temsilcileri: Carl Rogers, Abraham Maslow İnsancıl Yaklaşım Carl Rogers'ın öncülüğünü yaptığı bu yaklaşım, bireyin kendini gerçekleştirme isteğini vurgular. - Önemli kavramlar: Değer koşulları, öz farkındalık - Teknik: Danışan merkezli terapi - Amaç: Bireyin kendi potansiyelini keşfetmesi Yaklaşım Odak Noktası Teknikler Psikodinamik Yaklaşım Bilinçdışı çatışmalar Serbest çağrışım, rüya analizi İnsancıl Yaklaşım Kendini gerçekleştirme, öz farkındalık Danışan merkezli terapi, empati Davranışçı Yaklaşım Davranışın öğrenilebilirliği Model alma, ödüllendirme, duyarsızlaştırma 6. Varoluşçu Yaklaşım Bu yaklaşım, bireyin hayatın anlamını bulma, özgürlük, yalnızlık, ölüm gibi varoluşsal meselelerle yüzleşmesi gerektiğini savunur. İnsanların yaşamda anlam arayışının psikolojik sağlığı doğrudan etkilediğine inanır. Yöntemleri: Yaşamın anlamını keşfetme, kişinin sorumluluğunu kabul etmesi ve özgürlüğünü tanıma üzerine odaklanır. Temsilcileri: Viktor Frankl, Rollo May, Irvin Yalom 7. Aile ve Sistem Yaklaşımı Bu yaklaşım, bireyin psikolojik sorunlarının aile ve diğer sosyal sistemler içindeki dinamiklerle yakından ilişkili olduğunu savunur. Aile yapısının, rollerin, ilişkilerin ve iletişimin birey üze Yöntemleri: Aile terapisi, sınırlar belirleme, aile içi iletişimi güçlendirme gibi teknikler uygulanır. Temsilcileri: Murray Bowen, Salvador Minuchinrindeki etkileri incelenir. 8.Biyolojik Yaklaşım Bu yaklaşım, psikolojik rahatsızlıkların biyolojik temelli olabileceğini savunur. Genetik faktörler, nörotransmitterler ve beyin yapısının psikolojik sağlığa etkisi araştırılır. Yöntemleri: Psikofarmakoloji (ilaç tedavisi) ve biyolojik işleyişi düzenlemeye yönelik tedavi yöntemleri. 9.Pozitif Psikoloji Yaklaşımı Bu yaklaşım, bireylerin güçlü yönlerini ve psikolojik dayanıklılıklarını geliştirerek ruh sağlığını iyileştirmeyi hedefler. Kişinin mutluluk, tatmin ve yaşam anlamı arayışı üzerine odaklanır. Klinik psikolojide kullanılan bu yaklaşımlar, bireyin yaşadığı sorunun doğasına göre uygulanabilir ve bazen farklı yaklaşımların birleştirilmesiyle kişiye özel bir tedavi planı oluşturulabilir. Yöntemleri: Mutluluk, şükran ve iyimserlik çalışmaları, bireyin potansiyelini geliştirmeye yönelik uygulamalar yapılır. Temsilcileri: Martin Seligman, Mihaly Csikszentmihalyi KLİNİK PSİKOLOJİDEKİ YAKLAŞIMLARIN PSİKOPATOLOJİDEKİ NEDENLERİ Klinik psikolojideki farklı yaklaşımlar, psikopatolojiyi yani psikolojik rahatsızlıkları farklı nedenlerle açıklar. Her yaklaşım, bireyin sorunlarını anlamaya yönelik kendine özgü bir bakış açısına sahiptir. İşte başlıca yaklaşımların psikopatolojiyi açıklama biçimleri ve temel nedenleri: 1. Psikanalitik Yaklaşım Psikopatolojinin Nedeni: Bilinçdışı çatışmalar, bastırılmış duygular ve çocukluk dönemindeki travmatik yaşantılar. Freud’a göre psikolojik sorunların kökeni çocukluk döneminde yaşanan bastırılmış çatışmalardır. Özellikle Oidipus kompleksi gibi çatışmalar ve bilinçdışı dürtüler, bireyin ruh sağlığını etkiler. Ego, id ve süperego arasındaki dengesizlikler de psikopatolojik belirtilere yol açabilir. Örnek: Obsesif-kompulsif bozukluk gibi durumlar, bilinçdışı kaygıları kontrol etme çabası olarak yorumlanır. 2. Davranışçı Yaklaşım Psikopatolojinin Nedeni: Öğrenilmiş davranışlar ve şartlanmalar. Davranışçılar, psikolojik sorunların öğrenme yoluyla oluştuğunu savunur. Olumsuz davranışlar, yanlış öğrenmeler veya pekiştirilmiş tepkiler sonucunda gelişir. Ayrıca korku ve kayg Örnek: Fobiler, koşullu öğrenme yoluyla edinilmiş yanlış tepkiler olarak görülür.ı gibi duygular şartlanma yoluyla öğrenilebilir. 3. Bilişsel Yaklaşım Psikopatolojinin Nedeni: Çarpıtılmış ve olumsuz düşünce kalıpları. Bilişsel yaklaşıma göre bireylerin düşünme biçimlerindeki bozukluklar psikolojik sorunlara yol açar. Olumsuz abartılı veya mantıksız düşünceler kaygı ve depresyon gibi sorunların temelinde yer alır. Birey, olayları olumsuz ve hatalı biçimde değerlendirdiğinde duygusal ve davranışsal problemler ortaya çıkar. Örnek: Depresyon, bireyin kendisi, dünya ve gelecek hakkında olumsuz düşüncelere sahip olmasından kaynaklanabilir. 4. Bilişsel-Davranışçı Terapi (BDT) Psikopatolojinin Nedeni: Hem öğrenilmiş davranışlar hem de çarpıtılmış düşünce kalıpları. BDT bireyin olumsuz düşünce kalıpları ve öğrenilmiş davranışlarının etkileşimi sonucunda psikolojik sorunların oluştuğunu öne sürer. Bireyin işlevsiz düşünceleri, bu düşüncelere uygun davranışlar geliştirmesine ve dolayısıyla psikolojik rahatsızlıklara yol açabilir. Örnek: Panik bozukluğu olan bir kişi, vücut belirtilerini felaketleştiren düşüncelerle yorumlayarak panik atak geçirebilir. 5. İnsancıl Yaklaşım Psikopatolojinin Nedeni: Kendini gerçekleştirememe, özgüven eksikliği ve olumsuz kendilik algısı. İnsancıl yaklaşıma göre psikolojik sorunlar bireyin potansiyelini gerçekleştirememesi ve kendini olduğu gibi kabul edememesinden kaynaklanır. Olumsuz yaşantılar veya kendini kabul etmeme kişinin kendini değerli hissetmemesine ve psikolojik sorunlar yaşamasına neden olur. Örnek: Anksiyete ve depresyon, bireyin kendini ifade edememesi ve gerçek ihtiyaçlarını karşılayamaması sonucu ortaya çıkabilir. 6. Varoluşçu Yaklaşım Psikopatolojinin Nedeni: Hayatın anlamını bulamama, ölüm korkusu, özgürlük ve sorumluluk çatışmaları. Varoluşçu yaklaşım, bireylerin anlam, özgürlük, ölüm ve yalnızlık gibi varoluşsal meselelerle başa çıkamadıklarında psikolojik sorunlar geliştirdiğini öne sürer. Yaşamın anlamını sorgulayan veya bu konuda boşluk hisseden bireylerde anksiyete ve depresyon gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. Örnek: Yaşamın anlamını yitirmiş veya anlamsız bulan bireyler, depresif ve kaygılı olabilir. 7. Aile ve Sistem Yaklaşımı Psikopatolojinin Nedeni: Aile içi roller, iletişim sorunları ve sistemsel dengesizlikler. Bu yaklaşıma göre, bireyin psikolojik sorunları genellikle aile içindeki dinamiklerin sonucudur. Aile içindeki roller, bireyin ruh sağlığını etkileyebilir; örneğin, iletişim sorunları veya aşırı bağımlı ilişkiler psikolojik sorunlara yol açabilir. Örnek: Ergenlikte ortaya çıkan sorunlar, aile içindeki otorite çatışmalarından kaynaklanabilir. 8. Biyolojik Yaklaşım Psikopatolojinin Nedeni: Genetik yatkınlıklar, nörotransmitter dengesizlikleri, beyin yapısındaki bozukluklar. Biyolojik yaklaşım, psikolojik sorunların nörolojik, genetik veya biyokimyasal bozukluklardan kaynaklandığını savunur. Genetik yatkınlıklar, hormon dengesizlikleri ve beyin kimyasındaki bozukluklar, ruhsal rahatsızlıkların ortaya çıkmasında önemli bir rol oynar. Örnek: Şizofreni gibi bozuklukların biyolojik temelli olduğu, genetik faktörlerin rol oynadığı düşünülür. 9. Pozitif Psikoloji Yaklaşımı Psikopatolojinin Nedeni: Güçlü yönlerin yeterince kullanılmaması, olumlu duyguların eksikliği, anlam yoksunluğu Pozitif psikoloji, bireylerin olumlu duygularını ve güçlü yönlerini geliştiremeyişinin psikolojik sorunlara yol açabileceğini savunur. Bireyin yaşamında anlam, tatmin ve olumlu ilişkiler kurma eksikliği psikopatolojiye neden olabilir. Örnek: Tatmin edici sosyal ilişkileri olmayan bir birey, depresyon veya anksiyete geliştirebilir. KLİNİK PSİKOLOJİDEKİ YAKLAŞIMLARIN TEDAVİ YÖNTEMLERİ Klinik psikolojideki yaklaşımlar, psikopatolojik rahatsızlıkların tedavisinde farklı müdahale yöntemleri önerir. Her yaklaşımın tedavi yöntemi, psikopatolojinin nedenleri hakkında sahip oldukları teoriye dayanmaktadır. İşte klinik psikolojideki temel yaklaşımların psikopatolojiyi tedavi etme yöntemleri: 1. Psikanalitik Tedavi Yöntemleri: Psikanalitik terapi, bilinçdışı çatışmaları ortaya çıkarmayı ve çözmeyi amaçlar. Serbest Çağrışım: Danışanın aklına gelen her şeyi söylemesi teşvik edilir; böylece bilinçdışı düşünceler açığa çıkar Rüya Analizi: Rüyaların bilinçdışındaki çatışmaları yansıttığı düşünülür, bu yüzden rüyalar analiz edilir. Aktarım ve Karşı Aktarım: Danışanın terapiste olan duygusal tepkileri incelenir; bu tepkiler, geçmişteki ilişkilerini yansıtır. Amaç: Bireyin çocukluk döneminden gelen ve bilinçdışında yer alan çatışmaları fark etmesi ve bunları sağlıklı bir şekilde çözmesidir.tik Yaklaşım 2. Davranışçı Yaklaşım Tedavi Yöntemleri: Davranışçı terapi, problemli davranışları değiştirmeyi hedefler. Maruz Bırakma Terapisi: Korkulan nesne veya duruma kontrollü bir şekilde maruz bırakarak korkunun üstesinden gelinmesi sağlanır. Sistematik Duyarsızlaştırma: Kademeli olarak korku uyandıran durumlara maruz bırakılırken rahatlatıcı teknikler kullanılır. Ödül ve Ceza: Olumlu davranışları pekiştirmek için ödüller verilir, istenmeyen davranışları azaltmak için ise cezalar kullanılır. Amaç: Bireyin işlevsiz davranışlarını değiştirmek ve daha sağlıklı davranış kalıpları kazandırmaktır. 3. Bilişsel Yaklaşım Tedavi Yöntemleri: Bilişsel terapi, bireyin çarpıtılmış düşüncelerini ve olumsuz inançlarını değiştirmeyi amaçlar. Bilişsel Yeniden Yapılandırma: Danışanın olumsuz ve işlevsiz düşünce kalıpları belirlenir ve bunlar daha gerçekçi düşüncelerle değiştirilir. Düşünce Kayıtları: Danışan, olumsuz düşüncelerini ve bu düşüncelere karşı geliştirebileceği alternatif düşünceleri kaydeder. Otomatik Düşünceleri Fark Etme: Danışan, olumsuz otomatik düşüncelerinin farkına varır ve bunları sorgulamayı öğrenir. Amaç: Bireyin kendisi, dünya ve gelecekle ilgili düşüncelerini daha olumlu ve gerçekçi hale getirmektir. 4. Bilişsel-Davranışçı Terapi (BDT) Tedavi Yöntemleri: BDT, hem bireyin düşünce yapısını hem de davranışlarını değiştirmeyi hedefler. Bilişsel Yeniden Yapılandırma: Olumsuz düşünceler analiz edilip, yerine daha olumlu düşünceler yerleştirilir. Maruz Bırakma: Korkulan duruma alışmak için kademeli olarak maruz bırakılır. Davranışsal Aktivasyon: Depresyon gibi durumlarda danışanı aktif olmaya teşvik eder; olumlu deneyimlerle ruh halinin iyileştirilmesi amaçlanır. Amaç: Bireyin düşünceleri ve davranışları arasında sağlıklı bir denge kurmak, kaygı ve depresyon gibi semptomları azaltmaktır. 5. İnsancıl Yaklaşım Tedavi Yöntemleri: İnsancıl terapi, bireyin kendini anlama ve gerçekleştirme sürecini destekler. Danışan Merkezli Terapi: Koşulsuz olumlu kabul, empati ve içtenlik sağlanarak bireyin kendini ifade etmesi teşvik edilir. Empatik Dinleme: Terapist, danışanın duygularını anlamaya çalışır ve bu duyguları kabul eder. Kendini Gerçekleştirme: Bireyin kendini tanıması ve potansiyelini gerçekleştirmesi hedeflenir. Amaç: Bireyin kendisini olduğu gibi kabul etmesini, özgüvenini geliştirmesini ve kişisel potansiyelini gerçekleştirmesini sağlamaktır. 6. Varoluşçu Yaklaşım Tedavi Yöntemleri: Varoluşçu terapi, bireyin yaşamın anlamı, ölüm, özgürlük ve sorumluluk gibi varoluşsal konularla yüzleşmesini sağlar. Anlam Bulma: Bireyin yaşadığı kriz veya sorunlarda anlam arayışı teşvik edilir. Sorumluluk Kabulü: Danışanın kendi kararlarının ve seçimlerinin sorumluluğunu alması sağlanır. Özgürlüğü Kabul Etme: Birey, özgürlüğünü ve bunun getirdiği sorumlulukları tanımayı öğrenir. Amaç: Bireyin yaşamına anlam bulmasına ve varoluşsal kaygılarla başa çıkmasına yardımcı olmaktır. 7. Aile ve Sistem Yaklaşımı Tedavi Yöntemleri: Aile terapisi, bireyin psikolojik sorunlarının aile veya sosyal sistemdeki ilişkilerle bağlantılı olduğunu kabul eder. Aile İçi İletişim Çalışmaları: Aile bireyleri arasında açık ve sağlıklı bir iletişim kurulması sağlanır. Sistematik Çalışmalar: Aile üyeleri arasındaki rol ve sınırların belirlenmesi üzerinde çalışılır. Aile Dinamiklerini Anlama: Aile içinde var olan işlevsiz davranış kalıpları belirlenir ve değiştirilir. Amaç: Bireyin aile ve sosyal ilişkilerindeki dengesizlikleri düzelterek ruh sağlığını iyileştirmektir. 8. Biyolojik Yaklaşım Tedavi Yöntemleri: Psikofarmakoloji ve biyolojik temelli müdahaleler, psikolojik rahatsızlıkların biyokimyasal temellerini hedefler. İlaç Tedavisi: Antidepresanlar, anksiyolitikler ve antipsikotik ilaçlarla kimyasal dengesizliklerin düzeltilmesi amaçlanır. Elektrokonvülsif Terapi (EKT): Şiddetli depresyon gibi durumlarda beyne kısa elektriksel uyarılar verilir. Nörolojik İzleme: Beyin aktivitelerinin incelenmesi ve biyolojik temelli tedaviye uygun müdahaleler. Amaç: Bireyin biyolojik dengesizliklerini düzenleyerek ruh sağlığını iyileştirmektir. 9. Pozitif Psikoloji Yaklaşımı Tedavi Yöntemleri: Pozitif psikoloji, bireyin güçlü yönlerini, yaşam tatminini ve mutluluğunu artırmayı hedefler. Güçlü Yönleri Tanıma ve Geliştirme: Danışanın güçlü yanlarını tanıması ve bunları kullanması teşvik edilir. Şükran Günlüğü: Danışan, her gün şükrettiği şeyleri yazarak olumlu duygularını artırır. Anlam ve Tatmin Arayışı: Yaşamın anlamını bulma ve anlamlı ilişkiler kurma teşvik edilir. Amaç: Bireyin yaşam doyumunu, iyilik halini ve olumlu duygularını artırmaktır. Klinik Psikolojidekİ Biyolojik Etkiler Klinik psikolojideki çeşitli yaklaşımlar geleneksel olarak bilinçdışı çatışmalar öğrenilmiş bağlantılar kendiliğin algısı gibi psikolojik değişkenleri vurgular,fakat çok azı bozuk davranışların tamamen anlaşılmasında biyolojik etkenleri ele almaya karşı çıkacaktır. Klinik geleneğinde ilk zamanlardaki psikiyatristler psikopatolojiyle ilgili biyolojik faktörleri temel aldı,nörobilim ,deneysel psikopatoloji ,davranış genetiği ve ilgili alanlarda daha yeni araştırmalar yaparak klinisyenleri davranışlar ve zihinsel süreçlerde biyolojik bir arka plan olduğu konusunda bilinçlendirdiler. Bu genetik arka plan ,genetik olarak miras gelen özellikler ,hem de beyin ve diğer organlar ve hem normal hem anormal davranışlar gibi hertürlü davranışın altında yatar Biyolojik faktörler çeşitli şekillerde ruhsal bozuklukları etkileyebilir Üç nedensel bileşen Klinik araştırmacılar bugün 3 nedensel bileşenin biri olarak görülen biyolojik faktörleri içeren psikopatolojideki yatkınlık-stres bakış açısına özel dikkatle eğilir. İlk bileşen yatkınlıktır (diyatez):biyolojik bir kusurun varlığı genellikle beyinde otonom sinir sisteminde veya endokrin sistemde biyokimyasal yada anatomik problemin varlığıdır.bu kusur yada biz dizi kusur genellikle kalıtımsaldır ama aynı zamanda fiziksel travma ,enfeksiyon veya diğer hastalık süreçlerinde de olabilir. İkinci bileşen psikolojik bozukluk geliştirmeye hassas bir yapıda olmaktır. Üçüncü bileşen ise patojeniktir (hastalığa neden olan ) bir stresin varlığıdır. Risk altındaki kişiler belli bir strese maruz kaldığında,hastalığa olan yatkınlıkları bir bozukluğa dönüşebilir mi ? -EVET. Buna karşın ,aynı riskteki bireyler daha az stresli çevresel deneyimlerle karşı karşıya kaldığında ,onların yatkınlıkları klinik olarak önemli bir rahatsızlık olarak kendini asla ifade etmez Hassasiyet ve stresin çok farklı şekilde karışımı şizofreniye yol açabilir. Yatkınlık-stres perspektifi doğrultusunda eğer çevresel talepler,aile çatışmaları ve diğer stres kaynaklarına maruz kalırsa şizofreniye yatkın insanlar büyük olasılıkla gerçekten şizofren olacaktır Aynı stres altında daha az yatkın kişilerde bu durumun şizofreniye yol açması beklenmez BELİRLİ BİR YAKLAŞIM BENİMSEMENİN ARTILARI VE EKSİLERİ Artıları: Derinlemesine Uzmanlık: Klinik psikolojide bir yaklaşım üzerine yoğunlaşmak, terapiste o modelde derinlemesine bilgi ve beceri kazandırır. Bu, terapistin daha etkili ve profesyonel bir şekilde müdahalede bulunmasını sağlar. Özellikle bir teorik modelin uygulanmasında uzmanlaşmak, modelin tekniklerini ve içsel dinamiklerini daha doğru bir biçimde anlamayı ve kullanmayı mümkün kılar. Kişiye Özel Müdahaleler: Özel bir yaklaşım benimseyen terapistler, o yaklaşımın sağladığı çerçevede, danışanın ihtiyaçlarını daha özgül bir şekilde karşılayabilir. Örneğin, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) anksiyete bozuklukları üzerine çok etkili bir müdahale sunarken, Psikanalitik Terapi derinlemesine kişilik yapısı üzerinde çalışabilir. Daha Sistematik ve Yapılandırılmış Müdahale: Belirli bir terapi modelini benimsemek, terapiste sistematik bir yaklaşım ve yapı sağlar. Bu, terapinin her aşamasında ne yapılması gerektiği konusunda net bir rehberlik sunar, böylece terapist süreci daha kontrollü bir şekilde yönlendirebilir. Daha Etkili Değerlendirme ve Ölçümleme: Özel bir yaklaşım, terapiste belirli bir değerlendirme ve ölçümleme aracı sunar. Terapi sürecinin başlangıcında, ortasında ve sonunda, kullanılan modelin önerdiği araçlarla danışanın ilerlemesi daha objektif şekilde izlenebilir. Terapistin Profesyonel Kimliği: Klinik psikolojide belirli bir yaklaşıma bağlı kalmak, terapistin profesyonel kimliğini oluşturmasına yardımcı olabilir. Danışanlar, terapistin belirli bir modelde uzman olduğunu bildiklerinde güven duygusu geliştirebilirler. Eksikleri: Esneklik Kaybı: Bir yaklaşımı benimsemek, terapistin diğer yaklaşımları kullanma konusunda esneklik kaybetmesine neden olabilir. Her danışan ve her durum, bir tek yaklaşımla en iyi şekilde çözüme ulaşmayabilir. Örneğin, bir terapi modeli her bireyin kültürel, kişisel veya psikolojik özelliklerini göz önünde bulunduramayabilir. Tek Yaklaşıma Takılma: Eğer terapist sadece bir terapi modeline sıkı sıkıya bağlıysa, o modelin sınırlılıklarıyla karşılaştığında terapistin çözüm üretememesi mümkün olabilir. Bu, özellikle daha karmaşık vakalarla (örneğin, kişilik bozuklukları veya travma sonrası stres bozukluğu gibi) başa çıkarken belirginleşebilir. Psikolojik ve sosyal faktörlerin hepsini dikkate alan bir yaklaşımdan ziyade sadece psikolojik bir perspektife odaklanmak, bir problemin tam olarak anlaşılmasını engelleyebilir. Bu, özellikle karmaşık psikolojik hastalıklar söz konusu olduğunda önemli bir eksiklik olabilir. Araştırma ve Yeni Yöntemlere Uyum: Terapistler, yalnızca belirli bir yaklaşıma odaklanarak diğer terapi yöntemlerini göz ardı edebilirler. Psikoterapinin en güncel araştırma bulguları, yeni teknikleri ve metodolojileri içerdiği için terapistin sadece bir modele odaklanması, yeniliklere uyum sağlamasını zorlaştırabilir. Örneğin, bazı yaklaşımlar zamanla eskiyebilir veya yeni kanıtlarla daha etkili başka modellerin ortaya çıkması, terapistin müdahale stratejilerini yeniden değerlendirmesini gerektirebilir. Danışanın Çeşitli İhtiyaçlarını Yetersiz Karşılama: Danışanın terapiye karşı verdiği yanıt her zaman beklenildiği gibi olmayabilir. Eğer terapist yalnızca bir yaklaşımı benimsiyorsa, danışanın daha farklı terapötik tekniklere ihtiyaç duyduğunda yeterli desteği sağlayamayabilir. Örneğin, bazı bireyler daha yapısal bir yaklaşımı tercih ederken, bazıları daha serbest bir yöntem gerektirebilir. Yetersiz Çok Disiplinli Yaklaşım: Klinik psikolojide özel bir yaklaşıma odaklanmak, terapistin çok disiplinli (interdisipliner) bir bakış açısını göz ardı etmesine yol açabilir. Örneğin, biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin hepsini dikkate alan bir yaklaşımdan ziyade sadece psikolojik bir perspektife odaklanmak, bir problemin tam olarak anlaşılmasını engelleyebilir. Bu, özellikle karmaşık psikolojik hastalıklar söz konusu olduğunda önemli bir eksiklik olabilir. Araştırma ve Yeni Yöntemlere Uyum: Terapistler, yalnızca belirli bir yaklaşıma odaklanarak diğer terapi yöntemlerini göz ardı edebilirler. Psikoterapinin en güncel araştırma bulguları, yeni teknikleri ve metodolojileri içerdiği için terapistin sadece bir modele odaklanması, yeniliklere uyum sağlamasını zorlaştırabilir. Örneğin, bazı yaklaşımlar zamanla eskiyebilir veya yeni kanıtlarla daha etkili başka modellerin ortaya çıkması, terapistin müdahale stratejilerini yeniden değerlendirmesini gerektirebilir. KLİNİK PSİKOLOJİNİN BUGÜNÜ Klinik psikoloji, psikoterapi, değerlendirme ve müdahale alanlarında sürekli gelişen bir bilim dalıdır. Bugün klinik psikolojinin karşılaştığı zorluklar ve geçiş sürecini yaşadığı başlıca alanlar, hem teorik hem de uygulamalı anlamda önemli dönüşümler geçirmektedir. Bu dönüşümler, bilimsel ilerlemeler, toplumsal değişimler, teknolojinin etkisi ve sağlık hizmetlerinin evrimi gibi faktörlerden kaynaklanmaktadır. 1. Biyopsikososyal Model ve Psikolojik Sağlık Klinik psikolojinin karşılaştığı en önemli zorluklardan biri, biyopsikososyal modelin daha kapsamlı bir şekilde entegrasyonudur. Geleneksel olarak psikolojik müdahaleler çoğunlukla zihinsel ve duygusal durumlara odaklanırken, günümüzde psikolojik sağlığı etkileyen biyolojik (genetik, nörolojik faktörler), psikolojik (bilişsel, duygusal faktörler) ve sosyal (çevresel, kültürel faktörler) bileşenleri dikkate alarak daha holistik bir yaklaşım gerekmektedir. Bu entegrasyon süreci, psikoloji ile diğer sağlık disiplinlerinin daha yakın çalışmasını ve multidisipliner bir yaklaşıma olan ihtiyacı artırmaktadır. Geçiş Süreci ve Zorluklar: Uzaktan terapi ve çevrimiçi psikoterapi: Pandemi ile birlikte hızla artan çevrimiçi terapi uygulamaları, klinik psikolojide köklü değişimlere yol açmıştır. Bu değişim, terapi süreçlerinin daha erişilebilir olmasına katkı sağlasa da, bazı psikolojik durumlar için yüz yüze müdahale daha etkili olabilir. Dijital bağımlılık ve sosyal medya etkileri: Teknolojik gelişmelerin, özellikle gençler arasında psikolojik sağlık üzerindeki etkisi giderek daha önemli hale gelmektedir. Klinik psikologlar, bu sorunla başa çıkmak için yeni stratejiler geliştirmelidir. Veri güvenliği ve etik sorunlar: Dijital terapi araçları ve uygulamaları kullanılırken gizlilik, güvenlik ve etik sorunlar gündeme gelmektedir. Terapistlerin, çevrimiçi platformları güvenli bir şekilde kullanabilmeleri için sürekli olarak eğitim almaları gerekmektedir. Toplumsal Değişim ve Kültürel Farklılıklar Kültürel çeşitlilik, klinik psikolojideki önemli geçiş alanlarından biridir. Çeşitli etnik gruplar, dinî inançlar, toplumsal normlar ve cinsiyet kimlikleri gibi faktörler, bir kişinin psikolojik sağlığını etkileyebilir. Psikologların, her bireyin kültürel bağlamını anlamadan müdahale etmemeleri gerektiği giderek daha fazla kabul görmektedir. Geçiş Süreci ve Zorluklar: Kültürel duyarlılık ve kapsayıcılık konusunda eğitim eksiklikleri. Klinisyenlerin, özellikle farklı kültürel arka planlara sahip bireylerle çalışırken daha açık fikirli ve empatik olmaları gerekmektedir. Batılı psikanalitik yaklaşımlar veya diğer geleneksel terapiler, bazı kültürlerde doğru bir şekilde uygulanamayabilir veya kabul görmeyebilir. Çeşitli cinsiyet kimlikleri ve LGBTQ+ bireylerle terapi süreçlerinde daha geniş bir anlayış ve duyarlılık gerekliliği. Psikolojik Sağlıkta Stigma ve Toplumsal Algı Psikolojik sağlık konusunda toplumsal bir farkındalık artışı olsa da, psikoterapi ve ruhsal bozukluklar hakkında hâlâ ciddi bir stigma ve yanlış anlama vardır. İnsanlar, ruhsal sağlık problemleri yaşayan bireylere yönelik olumsuz kalıp yargılara sahip olabiliyorlar. Ruhsal sağlık hizmetlerinin daha fazla normalleşmesi için toplumda farkındalık yaratma çabaları. Psikoterapi ve ruhsal sağlık bozuklukları hakkında daha fazla açık diyalog yapılması gerektiği giderek daha fazla kabul edilmektedir. Stigma ile mücadele etmek: Psikolojik desteğe başvurma konusunda toplumsal engellerin aşılması, genellikle kişinin özsaygısı ve sosyal kabulü ile doğrudan ilişkilidir. Psiko-eğitim ve Profesyonel Gelişim Klinik psikolojinin mesleki gelişimi, giderek daha fazla profesyonel eğitim ve sürekli gelişim gerektirmektedir. Yeni nesil klinik psikologlar, sadece teorik bilgiyle değil, aynı zamanda pratik beceriler ve etik anlayışlarla da donanımlı olmalıdır. Eğitim programlarının çeşitlenmesi: Klinik psikologlar için daha geniş bir eğitim yelpazesi gerekmektedir; çünkü terapistler, farklı kültürel, biyolojik, psikolojik ve sosyal dinamiklerle çalışacaklardır. Etik kararlar ve mesleki sınırlar: Terapistlerin, özellikle dijital platformlarda ve karmaşık vakalarla çalışırken, etik sorunlarla karşılaşma riski artmaktadır. Geçiş Süreci ve Zorluklar: Klinik psikologların bu üç alandaki bilgi ve uygulamaları entegrasyonunu sağlamakta zorlanmaları. Biyolojik temelli tedavi (örneğin ilaç tedavileri) ile psikolojik müdahalelerin nasıl bir arada çalışacağı konusunda belirsizlikler. Psikoterapi Yöntemlerinin Evrimi ve Terapi Yöntemlerine İhtiyaç Psikoterapötik yaklaşımlar da evrim geçiriyor. Kognitif Davranışçı Terapi (BDT), psikanaliz, humanistik terapiler, diyalektik davranış terapisi (DBT) gibi eski yaklaşımlar hâlâ geçerliliğini korusa da, yeni modeller ve terapötik teknikler ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, kültürel çeşitlilik, toplumsal değişim ve bireysel farklar göz önünde bulundurularak daha kişiselleştirilmiş terapiler ve ihtiyaca özel müdahaleler ön plana çıkmaktadır. Geleneksel yöntemlerin yeterli olamayacağı daha karmaşık, çoklu tanı ve travma geçmişi olan bireyler için yeni terapi modellerine olan ihtiyaç. Terapi yöntemlerinin, psikolojik bozukluklar arasında artan çeşitlilik ve karmaşıklığı ele alabilecek şekilde evrilmesi. Farklı terapi okullarının birbirine daha yakınlaşması (örneğin, bilişsel davranışçı terapi ile psikoanalitik terapi arasındaki sınırların daha belirsiz hale gelmesi). Kanıt temelli terapi ile daha esnek ve bireyselleştirilmiş yöntemlerin entegrasyonu konusunda güçlükler. Teknolojik Gelişmeler ve Dijital Müdahale Klinik psikolojinin karşılaştığı en büyük dönüşümlerden biri, teknolojinin terapi süreçlerine entegre edilmesidir. Dijital terapi araçları, internet tabanlı psikoterapi, mobil uygulamalar, sanal gerçeklik (VR) ve yapay zeka destekli terapiler gibi yenilikler, klinik psikolojide yeni fırsatlar yaratmıştır. Sonuç: Klinik psikoloji, teknolojik yeniliklerden toplumsal değişimlere, psikoterapi yöntemlerinin evriminden kültürel çeşitliliğe kadar birçok alanda önemli geçiş süreçleri ve zorluklarla karşı karşıyadır. Bu süreçlerde, klinik psikologların esnek, yenilikçi ve kapsayıcı bir yaklaşım benimsemeleri kritik öneme sahiptir. Bu değişimlere uyum sağlamak, klinik psikolojinin hem profesyonelleri hem de hizmet alan bireyler için daha verimli ve etkili olmasını sağlayacaktır. "PSIKOLOJI TARIHINE YAPTIĞIMIZ BU YOLCULUKTA BIZE EŞLIK ETTIĞINIZ IÇIN TEŞEKKÜR EDERIZ." Eylül Danacı B2202.050008 Şeyma özdemir B2102.050095 Esra Z. Yalnızer B2402.050131 Nigar Shamiyeva B2102.050068 Berfin kılıç B2202.050063 Hilal Karalar B2302.050059 Selin Saatçı B2102.050052 İnci Evyapan B2302.050035 Faden Yücedağ B2302.050024 Mustafa Demir B2102.050006 Azelya Bayar B2102.050082 Mert Seçen B2102.050032 Emel arı B2302.050071