Girişimcilik Ders Kitabı PDF

Summary

This is an entrepreneurship textbook; it covers the basics of entrepreneurship and the characteristics of an entrepreneur. The book is divided into several chapters, exploring topics such as creativity, innovation, business ideas, and business planning.

Full Transcript

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞİMCİLİK VE GİRİŞİMCİNİN ÖZELLİKLERİ (3-23) İKİNCİ BÖLÜM GİRİŞİMCİLİKTE YARATICILIK (24-53) ÜÇÜNCÜ BÖLÜM GİRİŞİM...

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞİMCİLİK VE GİRİŞİMCİNİN ÖZELLİKLERİ (3-23) İKİNCİ BÖLÜM GİRİŞİMCİLİKTE YARATICILIK (24-53) ÜÇÜNCÜ BÖLÜM GİRİŞİMCİLİKTE YENİLİK (54-80) DÖRDÜNCÜ BÖLÜM GİRİŞİMCİLİKTE İNOVASYON (81-118) BEŞİNCİ BÖLÜM GİRİŞİMCİLİKTE İŞ FİKİRLERİ VE YAPILABİLİRLİK (FİZİBİLİTE) (119-137) ALTINCI BÖLÜM GİRİŞİM FİNANSMANI (138-172) YEDİNCİ BÖLÜM İŞ PLANI (173-200) SEKİZİNCİ BÖLÜM İŞ PLANI HAZIRLIK SÜRECİ (201-234) 1 DOKUZUNCU BÖLÜM PAZARLAMA PLANI (235-269) ONUNCU BÖLÜM ÜRETİM PLANI (270-301) ONBİRİNCİ BÖLÜM YÖNETİM PLANI (302-326) ONİKİNCİ BÖLÜM FİNANS PLANI (327-348) ONÜÇÜNCÜ BÖLÜM RİSK ANALİZİ (349-364) ONDÖRDÜNCÜ BÜLÜM İŞ PLANININ DEĞERLENDİRİLMESİ (365-385) Ek- 1 FİZİBİLİTE ETÜDÜ ÖRNEĞİ (386-390) Ek- 2 İŞ PLAN ÖRNEĞİ (391-397) 2 1. ENBÖLÜM GİRİŞİMCİLİK VE GİRİŞİMCİNİN ÖZELLİKLERİ Bu bölümde; girişimcilik ve girişimci kavramları anlatılarak, girişimcinin özellikleri, girişimcilik süreci, girişimci düşüncenin temelleri ve girişimcinin işlevleri konuları üzerinde durulacaktır. Amaçlarımız Bu bölümü tamamladığımızda; Girişimcilik kavramını tanımlamak, girişimcilik sürecini açıklamak, girişimcinin İşlevlerini belirlemek için gerekli bilgi ve becerilere sahip olacağız. 1. GİRİŞ Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişte önem kazanan olgulardan biri de girişimciliktir. Bu süreç içerisinde girişimcilik, insanın düşünsel emeğinin ekonomik değere dönüşmesi olarak ifade edilmekte ve üretim faktörleri arasında yer almaktadır. Yeni iş fikirlerinin hayata geçirilmesi ve kurulacak olan yeni işletmeler bir ekonominin büyüyebilmesinin öncelikli koşuludur. Bu nedenle toplumda girişimci kişilerin sayısının arttırılması ve bu kişilerin eğitilmesi ülkelerin öncelikleri arasında olmalıdır. 1.1. GİRİŞİMCİLİĞİN TANIMI Girişimciliği sınırlı bir tanım içerisinde ifade etmek oldukça zordur. İlk kez Orta Çağda kullanılan bu kelime “iş yapan” anlamına gelmekteydi. Bu tanım zaman içinde değişti, gelişti. Özellikle 20. yüzyılda daha çok risk alma, yenilikleri yakalama, fırsatları değerlendirme ve tüm bunların hayata geçirilme süreci olarak açıklanmaya çalışıldı. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi girişimcilik, sadece kişinin kendi işini kurması değil, mevcut işini revize etmesi veya yeni bir sektöre açılması olabilir. Örneğin, yıllardır sektörde olan bir malın üretilmesi değil, sektördeki malı farklılaştırarak sunmak bir girişimciliktir. Girişimcilik; yaşadığımız çevrenin yarattığı fırsatları sezme, o sezgilerden düşler üretme, düşleri projelere dönüştürme, projeleri yaşama taşıma ve zenginlik üreterek insan yaşamını kolaylaştırma becerisine sahip olmaktır. Bir başka tanımla girişimcilik; risk alma, yenilikleri yakalama, fırsatı değerlendirme ve tüm bunları hayata geçirme sürecidir. 3 Literatüre bakıldığında girişimcilik kavramının birçok yazar tarafından farklı bakış açılarıyla incelenmekte olduğu görülmektedir. Yapılan çalışmalarda çoğunlukla; risk, sermayenin tedarik edilmesi ve üretim faktörlerinin koordinasyonu gibi konular ağırlıklı olarak ele alınarak bu kavram açıklanmaya çalışılmıştır. Birçok yazar ise girişimciliği, küçük işletme kurulması ve bunların yönetmek ile özdeşleştirmiştir. Girişimcilik, kaynakların kontrol edilip edilememesinde bağımsız olarak, fırsatların yaratılması ve takip edilmesine dönük bir süreçtir. Girişim ilgili olarak yapılan çalışmalarda, girişimcilik konusuyla ilgili yapılmış olan çeşitli akademik yayınlarda girişimci ve girişimcilikle ilgili olarak yapılan çalışmalar incelendiğinde girişimcilik kavramının farklı sözcük gruplarıyla açıklanmaya çalışıldığı görülecektir. Bu gruplar şu şekilde sıralanabilir: 1. Başlatma/bulma/yaratma 2. Yeni işletme 3. Yenilik/yeni ürünler/yeni pazar 4. Fırsatların peşinde koşma 5. Risk alma/risk yönetimi/belirsizlik 6. Kâr arzusu/kişisel fayda 7. Üretim yolları ve kaynaklar 8. Yönetim 9. Değer yaratma 10. Büyüme arzusu 11. Girişim 12. Değişim yaratma 13. Sahiplik 14. Sorumluluk/ Yetki 15. Strateji oluşturma Yukarıdaki sözcük gruplarından da anlaşılacağı gibi girişimcilik hakkında tek bir tanım yapma imkanı yoktur. Bu da girişimciliğin sürekli olarak değişen bir olgu olduğunu göstermektedir. Girişimcilik, birçok bileşeni olan bir olgudur. Ayrıca bu bileşenler, girişimcilik olayının oluştuğu 4 çevresel ortama göre değişmektedir. Bu olgunun tanımlanmasında birinci odak noktası, girişimcinin kişi değil süreç olduğudur. İkincisi girişimci süreç içerisinde, girdi niteliği taşıyan bileşenlerin çıktılardan ayrılması gerekmektedir. Örneğin, girişimci kişi bir girdi iken, ekonomik gelişme bir çıktıdır. Girişimcilik kavramı, ortaya çıkan fırsatlardan yararlanma ya da yeni fırsatlar yaratabilme amacıyla üretimin girdilerini örgütleme yeteneği ve risk alma özellikleriyle bağdaştırılarak açıklanmaya çalışılmaktadır. Girişimcilik çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Okulda, iş yerinde, evde, toplumda, çeşitli sanat alanlarında, askerî alanda, kamu sektöründe ve sanal ortamda girişimcilikten söz edilebilir. Girişimcilik özelliklerine sahip bireyler her yerde ve her zaman bu özellikleri ile ön plana çıkarak girişimci bir kimlik kazanabilirler. Girişimciliğin sadece erkeklere özgü olduğu düşünülmemelidir. Girişimcilikte cinsiyet değil girişimci kimliğe sahip olmak önemlidir. Kadın ya da erkek herkes uygun koşullarda girişimci olabilir. Ülkemizin her alanda girişimciye ihtiyacı olmakla birlikte, istihdam yaratan, sosyal gelişmeye ve kalkınmaya destek veren, millî gelirde artışlara neden olan, yeni ticari sektörler oluşturan, ülkemizin uluslararası piyasalara girmesine sebep olan ticari girişimcilik ve ticari girişimcilere daha fazla ihtiyacı vardır. Aynı zamanda ticari girişimcilik özelliklerinin gelişmesi ile diğer girişimcilik alanlarındaki özellikleri de gelişebilmektedir. Ticari girişimciliği temel olarak kabul etmek gerekir. Bugün birçok çalışmada girişimcilik ticari girişimciliğin yanı sıra kamu girişimciliği, sosyal girişimcilik, iç girişimcilik gibi kavramlar ile değer yaratımı sonucuna odaklanılarak açıklanmaya çalışılmaktadır. “Kamu Girişimciliği” daha çok kamu kuruluşlarındaki girişimciliği açıklamaya çalışırken “Sosyal Girişimcilik” ise, sivil toplum kuruluşlarının (STK) girişimcilik eylemleri olarak bilinmekte ve incelenmektedir. Öte yandan, hem özelde hem de kamuda geçerli olabilen “İç Girişimcilik” kavramı sıkça gündeme getirilmeye başlanmıştır. Ayrıca, “Küresel Girişimcilik”, “Tekno- girişimcilik” gibi uygulamalar yepyeni bir açıdan ortaklıklar kuran, buluşlar, yenilikler yapan, kısaca fark yaratarak değer yaratan girişimcilik yapıları olarak karşımıza çıkmaktadır. 5 Girişimci: Kâr elde etmek için üretim faaliyetlerini bir araya getiren ve bunları organize eden kişidir. 1.1.1. GİRİŞİMCİNİN ÖZELLİKLERİ Girişimci, ekonomik mal veya hizmet üretmek, pazarlamak için üretim faktörlerini ele geçirip, düzenli bir şekilde bir araya getiren, kâr amacı güden ve girişimlerinin sonucunda doğabilecek tüm risklere katlanan kişilerdir. Belirtilen bu tanımlardan girişimcinin özellikleri de ortaya çıkmaktadır. Bu özellikler; - Organizasyon becerisine sahip olması - Atıl veya kapasitesinin altında kullanılan kaynakların değerlendirmesi - Risk alması - Fırsatları görebilmesi - İhtiyatlı araştırmalar yapmaktan ziyade tetikte olması - Fırsatı değerlendirebilmesi - Değer yaratması - Oyunun kuralını baştan yazması Şeklinde sıralanabilir. Girişimci ile ilgili olarak yapılan tanımlarda dört temel unsura dikkat çekilmektedir. Bu unsurlar aşağıda kısaca açıklanmıştır. - Yaratım süreci: Yaratıma konu olan şeyin hem girişimci hem de yarar sağlaması amacıyla geliştirildiği kitle için bir değer ifade etmesi gerekmektedir. - Çaba harcanması: Yeni bir ürünün/hizmetin ortaya konulması amacıyla belirli bir zaman ve çabanın harcanmasıdır. - Risk: Girişimci faaliyette bulunduğu alanda belirli riskleri üstlenmek durumundadır. - Getiri: Girişimci olmanın sağlayacağı ödüllerdir. Buradaki en önemli ödül, değer yaratmaktır. Sonrasında kâr gelecektir. Elde edilen kâr, başarı düzeyinin de göstergesidir. Değer yaratma ve kârı bağımsızlık ve kişisel tatmin duyguları izlemektedir. 6 1.1.2. GİRİŞİMCİDE OLMASI GEREKEN ÖZELLİKLER Girişimciler kendi yollarını kendileri çizmek isterler. Genellikle kişisel başarıya ulaşmış kişiler girişimci olurlar; çünkü işveren, işe yarayacağından emin olmadığı şeylerin yapılmasına izin vermeyecektir. Bu tip kişiler genellikle genç yaşta girişimci olurlar, çünkü belli bir işi kendilerinin dışında birisinin kendileri kadar iyi yapamayacağını düşünürler. Girişimciler, insanlarla çok iyi ilişkiler kurarlar. Çünkü bu kişiler insanların nasıl hissettiklerini anlama becerisine sahiptirler. İnsanların sorunlarına eğilirler ve arkadaş olmak için çaba gösterirler. İnsanlar tarafından kabul görmek onlar için son derece önemlidir. Çatışma ve hoşnutsuzluk yaratan durumlardan kaçınmaya çalışırlar. Birlikte çalışılması son derece zor görünen insanları bile bazı yönleri ile pozitif karaktere sahip kişiler olarak algılarlar. Bir grup içerisinde insanlarla birlikte çalışma fikri bu kişilere cazip gelir. Beğenilme, yaptığı iyi bir iş ile tanınma, insanlara yardım etme ve topluma katkıda bulunma hissi temel güdüleridir. Aşağıda girişimcilik niteliklerinin belirlenmesine yönelik çeşitli sorular sorulmaktadır. Kendi işini kurmayı düşünen kişilere yol gösterici nitelikte olan bu sorulara genellikle olumlu cevap verilmesi durumunda başarılı bir girişimci olunacağı belirtilmektedir. Girişimcinin Özellikleri 1. Tutku: Girişimciler, iş fikirleri konusunda tutkuludurlar ve satılmakta olan ürün ya da hizmete inanmak zorundadırlar. 2. Yenilikçilik ve Yaratıcılık: Yenilik yeni ya da farklı olandır, yaratıcılık ise geleneksel yoldan farklı biçimde düşünmedir. Girişimciler yenilikçi ve yaratıcı olmalıdırlar ve çözüm ya da fikirler öne sürerken farklı düşünürler. 3. Bağlılık: Girişimciler başarısızlık ya da zorluklar karşısında bile fikirlerinin başarılı olacağına inanırlar. 4. Cesaret: Girişimciler cesur olmak zorundadırlar. Büyük zorluklarla karşı karşıya gelmeye ve engelleri aşmaya hazırlıklı olmalıdırlar. 5. Hedefler Belirleme Yeteneği: Girişimciler gelecek için hedefler koyma yeteneğine sahip olmalıdırlar. 6. Karar verme Yeteneği: Girişimciler nasıl hızlıca karar verildiğini ve önceliklendirmeyi bilmek zorundadırlar. 7 7. Esneklik/Değişime Açıklık: Girişimciler değişime ve yeni yöntemlere açık olmalıdır. Ayrıca, farklı durumlara kolayca uyum sağlayabilmek zorundadır. 8. Bağımsızlık ve İnsiyatif: Girişimciler bağımsız düşünebilmeli, çalışabilmeli ve insiyatif alabilmelidir. Başarılı olmak için kontrolü ve sorumluluğu almaya hazır olmalıdırlar. 9. Liderlik Becerileri: Girişimciler iyi liderlik berilerine sahip olmalıdır. Yetenekleri belirleme, insanlara ilham verme ve yönlendirme konusunda liderlik yapabilmelidirler. 10. Sıkı Çalışma ve Sabır: Girişimciler asla vazgeçmemelidirler ve uzun çalışma saatlerine hazırlıklı olmalıdırlar. İşler hakkında olumlu düşünmeli ve başarmak için sabırlı olmalıdırlar. 11. Motivasyon ve Enerji: Girişimciler kendilerini motive etmeli ve enerjik olmalıdırlar. Ayrıca etraflarındakileri de motive edebilmelidirler. 12. Özgüven: Girişimciler kendilerine güvenmelidirler. Özgüven etrafındakilerde de inancı geliştirir. 13. Başarıya Odaklanma: Girişimciler başarmak için çalışmalıdırlar. Hatta ara sıra olan başarısızlık öğrenmek için ve başarmak için bir basamak olarak değerlendirilmelidir. 14. Riskler Alma: Girişimciler iyi hesaplanmış riskler alabilmeli ve başarmak için özverilerde bulunabilmelidir. 8 1.2. GİRİŞİMCİLİĞİN UNSURLARI Girişimcinin, toplumun mevcut ve olası gereksinimlerini belirleyerek kendi sezgi ve deneyimlerinden hareketle geleceğe yönelik kararlar alması onun ileriye dönük kişiliğinin göstergesidir. Davranışsal olarak girişimcilik kavramı, bir fırsatı değerlendirmek, bir iş fikrini tanımlamak, gerekli kaynakları bulmak, daha sonra bir girişimi faaliyete geçirmek ve sonuçlarını almak için gerekli olan faaliyetler bütünü olarak tanımlanabilir. Girişimci düşüncenin dört ana unsuru vardır. Bunlar; - Yenilikçilik ve Yaratıcı Olma - Risk Alma - Öncü Olma - Rekabetçi Düşünme 1.2.1. YENİLİKÇİ VE YARATICI OLMA Yenilikçi ve yaratıcı olma; problemlere ve ihtiyaçlara yaratıcı, alışılmamış ve yeni çözümler aramayı ifade eder. Bu çözümler, yeni ürün ve hizmetler, yeni teknolojiler veya üretim süreçleri kullanılması şeklinde tanımlanabilir. Yaratıcı ve yenilikçi olması, yeni fikirleri geliştirmesi ve bu fikirleri uygulamaya koyması girişimciyi diğerlerinden farklı kılan en belirgin özelliklerdir. Söz konusu nitelikler girişimcinin her şeyden önce beklentilerine uygun düzeyde risk üstlenen kişi olduğunu da göstermektedir. Girişimci, eskinin yerine yeniyi, bazı durumlarda da tamamıyla bilinmeyen yeniyi getirdiği için geleneksele bağlı olanların direncini kırmak zorundadır. Zor olan değişimi yenmek için girişimci, hem üretim hem de kullanım aşamasında karşılaşabileceği dirençleri iyi hesaplamak ve onları aşmaya yönelik çabalar göstermek zorundadır. Eskiyi çok iyi tanımak ve yeninin özelliklerini çok iyi anlatabilmek gereklidir. Bu ise, çok yönlü düşünebilmeyi, yeninin kabul edilmesini sağlayacak ikna gücüne sahip olmayı ve iyi iletişim kurmayı gerektirmektedir. Girişimci, bağımsız düşünebilen, esnek, yaratıcı, kendine güvenen, dayanıklı ve ısrarcı olmalıdır. Yaratıcılık ve yenilikçilik insanlık tarihi kadar eski; fakat özellikle 1990’lı yıllardan itibaren küreselleşme ve hızlı teknolojik gelişim süreçlerinin etkisiyle hem devlet yönetimine hem de iş dünyasına hakim olan temel küresel düşünce ve faaliyet süreçlerinden birisidir. 9 OECD’ye göre yenilikçilik; süreç olarak bir fikri pazarlanabilir bir mal ya da hizmete, geliştirilmiş bir imalat ya da dağıtım yöntemine ya da yeni bir toplumsal hizmet yöntemine dönüştürmektir. Avrupa Birliği ise bu tanıma daha geniş bir çerçeve çizmektedir: - Ürün, hizmet ve ilgili pazarların kapsamının genişletilmesi ve yenilenmesi - Yeni üretim, dağıtım ve arz yöntemlerinin kurulması - İş gücünün yeteneğine, çalışma koşullarına, iş organizasyonuna ve yönetimine değişiklikler sunulması. Yeniliklerin en önemli koşullarından biri, bir organizasyonda (devlet ya da işletme) yenilikçilik kültürü yaratabilmekten geçmektedir. Toplumların ya da işletmelerin gelecekte kendilerine sağlam bir yer edinebilmeleri yenilikçiliği bugün devlet ya da işletme bünyesinde sistemleştirmelerine bağlıdır. 1.2.2. RİSK ALMA Girişimcilerin risk üstlenme şekli, katma değer üretme sürecini etkileyen önemli bir davranış türü olmaktadır. Risk üstlenme sürecinin belirleyicileri, yaratma ve fırsat boyutu, gerçek ve algılanan değer, girişimcinin kişisel becerileri ve hedefleri ile uygunluk ve rekabet alanının farklılığıdır. Girişimci risk üstlenirken teknolojik değişim, pazar yapısı, kamusal düzenlemeler ve rekabet türü gibi konulara dikkat etmelidir. Risk alma, bizim için önemli miktarda bir kaynağın, kabul edilebilir bir risk düzeyi (ya da başarısızlık olasılığı) olan fırsatlara bağlama istekliliğini içermektedir 1.2.3. ÖNCÜ OLMA Öncü olma, uygulama ile ilişkili bir kavramdır. Başkalarını takip etmek yerine, yenilikçi fikri zaman kaybetmeden, rakiplerinden daha fazla vizyon sahibi olduğunun bilinciyle sorumluluk üstlenip, gerekli kararları alarak harekete geçmektir. Yeni süreçler yaratma ve fırsatları belirleme yeteneği önemli olmakla birlikte, bir kişinin ya da işletmenin girişimci olarak kabul edilmesi için yeterli değildir. Yenilikçi düşünürlerin birçoğu fikirlerini eyleme dönüştürememiştir. Bu nedenle girişimci olabilmek için belirlenen fırsatların, bir iş planına dayandırılarak eyleme dönüştürülmesi gereklidir. 1.2.4. REKABETÇİ DÜŞÜNME 10 Rekabet, gerek işletmeler gerekse de tüketiciler açısından sağlıklı bir piyasa ortamı yaratır. Rekabet, girişimcilerin piyasada tutunabilmeleri için kaliteli ürünler üretmelerine, verimli çalışmalarına ve tüketici yönlü olmalarını sağlar. Gerek yeni bir firma kurma, gerek mevcut bir firmayı yeniden yönlendirme (örneğin, işletmenin başka birine devrinden sonra) yolundaki yeni girişimler verimliliği yükseltebilir. Bu tür girişimler rekabet baskısını artırarak diğer firmaları etkinliklerini iyileştirmeye ya da yeniliklere gitmeye zorlamaktadır. İster organizasyonda ve süreçlerde, ister ürün ya da hizmetlerde isterse de pazarlarda olsun, firmaların artan etkinliği ve getirdikleri yenilikler, bir bütün olarak ekonominin rekabet gücünü artırmaktadır. Bu süreç, daha fazla seçenek ve daha düşük fiyatlarla tüketicilere de fayda sağlamaktadır. 1.3. GİRİŞİMCİLİK SÜRECİ Girişimcilik kavramı ile ilgili olarak yapılan açıklamalarda girişimciliğin bazı örgütlerde ya da insanlarda olan, bazılarında ise olmayan diğer bir anlatımla ya hep-ya hiç biçiminde bir özellik olduğudur. Bu özellik bireyi ya da işletmeyi ileri götürme ya da güven arama şeklinde ortaya çıkar (Stevenson & Gumbert, 1985, ss.85-94). İleri götürücü olarak nitelendirilen birey/işletmeler fırsatları önceden görme yeteneğine sahiptirler. Bunlar, faaliyetlerinde sürprizlerle karşılaşmayı severler ve sadece değişime uyum sağlamayı değil, değişimden yararlanmayı beklerler. Diğer uçtaki güven arayan birey ya da işletmeler ise değişim istemeyen, bilinmeyenden korku duyan ve değişimin getireceği fırsatlardan yararlanamayanlardır. Şüphesiz gerek bireyler gerekse de işletmeler bu iki uç arasındadır. Bu doğrultuda ileri götürücü uca yaklaşıldıkça girişimcilik, ondan uzaklaşıldıkça ise yöneticilik ve yönetim süreci başlar. Girişimcilik; Girişimci denildiğinde çoğunlukla insanların aklına, genelde piyasada bulunmayan niş bir alanda yeni bir ürün ya da hizmete ait bir iş başlatmış biri gelir. Girişimciler, toplumun bir ihtiyacını ve bir iş fırsatını tanımlayan ve bu fırsatı seçilen alanda yenilikler getirmek için kullanan yenilikçi düşünür ve risk alıcı olma eğilimi gösterirler. Seçmiş oldukları iş aracılığıyla toplumlarında değişim ve gelişim için motivasyon sağlayan liderler olarak davranırlar Girişimci Olmak için Nedenler 1. Kişisel olarak daha mutluyum. 2. Her zaman bunu yapmak istedim. 11 3. Kendi patronum olmak istiyorum ve işeri kendi bildiğim gibi yapmaktan hoşlanıyorum. 4. Farklı bir şeyler yapmak istiyorum. 5. Zengin olmak ve çok para kazanmak istiyorum. 6. Yenilikçi ve yaratıcı olmak istiyorum. 7. Öncü olmak ve yeni bir şeyler başlatmak istiyorum. 8. Zorluklarla uğraşmayı seviyorum. 9. Yetiştiğim topluma bir şeyler vermek istiyorum. 10. Kurulu düzeni değiştirmek istiyorum. 11. Vizyonumu, öngörümü, düşüncelerimi yeni nesillere aktarmak istiyorum. 12. Benden önce bunu yapan insanlardan esinleniyorum. 13. Büyük bir şeyi başarmak istiyorum. 14. Özgür ve bağımsız olmak istiyorum. 15. Yenilik ve yaratıcılık için cesaretlendiriyor. 16. Uzun vadeli düşünebilirim. 17. Bir sürü harika fikrim var ve bunları uygulamak istiyorum. 18. Diğerlerine örnek ve ilham kaynağı olmak istiyorum. 19. Lider olmayı seviyorum. 20. Bu başarı için tek yoldur. Girişimciler sadece büyük girişimler oluşturan insanlar olmak zorunda değildir. Toplumumuzda değerli ürünler ve hizmetler sunan küçük işletme sahipleri de birer girişimcidirler. Bireylerin/işletmelerin çıkarları söz konusu olduğunda hareketler ve davranışlar daha çok ileriye götürücü yöne doğru kayar ve işletmeler ve bireyler atak bir şekilde bu çıkarlara doğru yönelirler. O zaman girişimcinin bir diğer özelliği ortaya çıkmaktadır. Bu özellik bireylerin en değerli varlıklarının zeka , enerji ve deneyim olduğudur. Diğer bir anlatımla girişimci için para ya da diğer maddesel varlıklardan çok kendisinde var olan girişimcilik ruhu, rasyonel davranış yetisi ve motivasyon önemlidir. Girişimcilik süreci genel anlamda 5 temel soruyu cevaplar niteliktedir: - Fırsatlar nerededir? - Bu fırsatlardan nasıl yararlanılabilir ya da yararlanabilirim? - Hangi kaynaklara ihtiyaç var? 12 - Kaynaklar üzerindeki kontrolüm nedir? - Hangi yapı en uygundur? 1.3.1. FIRSATLARIN BELİRLENMESİ Bu süreçteki ilk adım fırsatları belirlemektir. Fırsatlar, içsel yönelimden daha çok pazar odaklı dışsal bir yönelimi gerektirir. Yeni iş kurmaya dönük iyi fikirlerin çoğunluğu birtakım açıkların görülmesi ile ortaya çıkar. Açıklar, insanların beklentileri/istekleri ile gerçekte elde ettikleri arasındaki farktır. Bu yüzden, yeni iş kurma düşüncesinin ilk adımı olarak, pazarda var olan açıkların düşünülmesi ve bu açıkların nasıl kapatılabileceğinin tartışılmasıdır. İleriye götürücü tip, çevresel değişmelere ayak uydurarak kendisine alternatifler yaratır. Buna karşın güven arayan tip, kaynakları korumak ister ve bu kaynaklara zarar verebilecek olası tehditlere karşı savunmacı bir tepki gösterir. Girişimciler yalnızca fırsatçı değildir. Daha öncede belirttiğimiz gibi yaratıcı ve yenilikçi bir yapıya sahiptirler. Zaten fırsatlar da bu yapının sonucunda ortaya çıkmaktadır. Yenilikçi yapı her zaman için girişimcinin yeni bir uygulama bulması gerekir şeklinde algılanmamalıdır. Eski fikirlere başka bir pencereden bakmak da çoğu zaman yeni uygulamaların başlatılması anlamına gelmektedir. Örneğin günümüzde bilgisayar ya da yazılım şirketlerinin çoğu sadece mevcut teknolojiyi çok az değiştirmekte fakat kullanıcılara yeni çözüm ortaklıkları sunmaktadırlar. Bununla birlikte çevresel değişimleri algılayamayan ya da algılamaya isteksiz olan bireyler/işletmeler önlerine çıkan fırsatları probleme çevirebilirler. Girişimci düşünce yapısında dışsal baskılar fırsatların yaratılmasını zorunlu kılar. Dışarıdan gelen bu baskılar şu şekilde sıralanabilir: - Teknolojik gelişmeler - Tüketicilerin yeni ürünler ve hizmetler için para ödeme arzusunu ve ödeme gücünü değiştiren tüketim ekonomisi - Yeni tarzlar ve yaşam standartları tanımlayan sosyal değerler ya da ihtiyaçlar - Rekabeti etkileyen siyasi faaliyetler ve düzenleyici kurallar - Performans kriterleri 13 - Planlama dönemleri 1.3.2. KAYNAKLARIN BULUNMASI VE KONTROLÜ Girişimcilik sürecinde bir sonraki aşama, ihtiyaç duyulan kaynaklar ile bu kaynakların nasıl kontrol edilebileceğinin belirlenmesidir. Girişimcilik konusunda sıkça düşülen hata, başarılı bir girişimin, o girişim için bağlanan kaynaklarla birebir ilişkisi olduğu düşüncesidir. Aslında önemli olan, bu kaynakların büyüklüğü değil, mevcut kaynakların ne kadar etkin kullanıldığıdır. 1.3.3. ÖRGÜTSEL YAPI Tüm bunlar belirlendikten sonra girişimcinin faaliyetlerini etkin bir biçimde yürütebilmesi için örgütsel yapının ne şekilde olması gerektiği konusu üzerinde durulacaktır. İşletmenin, ticaret kanunda yer alan şirket türlerinden hangisi şeklinde kurulacağı tamamen girişimciye ait bir karardır. Girişimciler, boğucu bir örgütsel yapı ve bürokrasiden hoşlanmazlar. İşe başlamadan önce örgütsel yapının belirlenmesi; tutulacak zorunlu defterler, vergiler ve diğer hukuki sorumluluklar gibi konular açısından son derece önemlidir. Ayrıca işletmenin adı, tescil, patent, kullanma hakkı ve sosyal güvenlik gibi detaylar da bu süreç içerisinde düşünülmelidir. Aşağıdaki şekilde girişimcilik tanımındaki girdi-çıktı yaklaşımı, süreç perspektifi ve girişimciliğin değişken yapısı gösterilmektedir. Şekil 1’de girdi bileşenleri, girişimcilik sürecinin kendisi üzerinde odaklaşmakta ve sürece katkıda bulunan 5 ana unsur tanımlanmaktadır. Bunlardan birincisi demografik bir değişim ya da yeni bir teknolojinin geliştirilmesi gibi girişimciye sunulan çevresel fırsatlardır. İkincisi, yeni bir girişimi olgunlaştırmak ve uygulamaya koymak için çaba sarf eden ve kişisel sorumluluk altına giren kişi yani bireysel girişimcidir. Girişimci fırsatları kullanmak ve toplumdaki belirli bir ihtiyacı karşılamak amacıyla bir iş fikri geliştirir (üçüncü ana unsur) ve çeşitli araştırmalar sonucunda onu uygulamaya koyar. İş fikrinin uygulanması çoğu zaman örgütsel bir yapı gerektirir. Bu örgütsel yapı şahıs işletmesi olabileceği gibi, sermaye şirketi biçiminde de olabilir. Örgütsel yapı, girişimcilik sürecine katkı yapan dördüncü ana unsurdur. Girişimcilik sürecindeki son anahtar unsur da girişim için gerekli olan finansal ve finansal olmayan kaynakların bulunmasıdır. 14 Şekil 1.1’deki çıktı bölümü ise girişimcilik yoğunluğunu kapsamaktadır. Yani süreç, girişimcilik derecesi birbirinden farklı çok sayıda girişimcilik olayıyla sonuçlanabilir. Yoğunluk düzeyine bağlı olarak, nihai sonuçlar bir ya da daha çok girişimin, değerin, yeni ürünler ve süreçlerin yaratılması sonucunda kâr ve ekonomik büyümeyi kapsayabilir. Bununla birlikte süreç, ekonomik, psikolojik ve sosyal maliyetlerin yüksekliği nedeniyle başarısızlıkla da sonuçlanabilir (Stevenson & Gumbert, 1985, ss.85-94). Şekil 1.1. Girişimciliğin Girdi - Çıktı Bileşenleri Girişimci Süreç Girişimci Yoğunluğu -İşleyen bir girişim - Fırsatları belirle Girişimci olayların Çevresel fırsatlar - Değer yaratımı sayısı ve derecesi Girişimci kişiler -Kar ve/veya kişisel - Ayrıntıları listele fayda İş fikirleri -İstihdam Örgütsel ortam - Gerekli kaynakları -Ekonomik büyüme bul 1.4. GİRİŞİMCİNİN FONKSİYONLARI Kaynaklar Yenilik Risk Öncülük -Başarısızlık Girişimciler ekonomik ve sosyal açıdan birçokalma işlevi yerine getirmektedirler. Sürekli gelişen - Uygulama küresel ekonomiyle birlikte girişimcilerin işlevlerine her gün yeni bir unsur eklenmektedir. Bu nedenle özellikle modern girişimcinin işlevleri birçok şekilde ortaya çıkmaktadır. Aşağıda bu işlevlerden en önemli olanları açıklanmıştır. 1.4.1. ÜRETİMİ ORGANİZE ETME VE SAĞLAMA Girişimciler rekabetçi bir ortamda ayakta kalabilmek için fiyatlarını ayarlamakta ve ürün kalitelerini artırmaktadır. Maliyetlerini aşağı çekemeyen, fiyat ve kalite bakımından rakiplerinin gerisinde kalan girişimler pazar paylarını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Rekabetçi bir ortam, üretimi verimli bir şekilde sağlama zorunluluğu getirmektedir. Tüketici birçok alternatif arasından istediği fiyat ve kalitedeki ürünü tercih etme şansına sahip olduğundan girişimciler uygun girdi sağlama yöntemleri geliştirmelidir. Ayrıca sağlanan bu girdilerin ve sabit yatırımların organize edilmesi de önemlidir. 15 Girişimciler rekabetçi bir ortamda pazar paylarını artırabilmek için mevcut ürünlerini geliştirmek durumundadır. Hayatımızı kolaylaştıran birçok ürünün varlığı girişimciler arasındaki üretimi organize etme ve sağlama çabalarının bir sonucudur. Rekabet ortamı bu nedenle, girişimcileri düşük fiyatla kaliteli mal ve hizmet üretmeye, maliyetlerini düşürmeye ve ürün çeşitlerini artırırken toplumun ihtiyaç yapısına göre üretim yapmaya teşvik etmektedir. 1.4.2. ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİ SAĞLAMA Dünyada yaşanan değişimin ekonomik boyutları küçük işletmelerin de değişen yeni şartlara uyum sağlama sürecine girmesine neden olmaktadır. Artan rekabet koşulları nedeni ile girişimciler ürün çeşitlendirme ve uzmanlaşma ihtiyacı duymaktadırlar. Değişen yeni şartlara uyum sağlayamayan girişimciler geri planda kalmaktadırlar. İşletmeler, çevreleri ile sürekli ilişkide bulunan açık sistemlerdir. Bu nedenle girişimciler kendilerini sürekli değişen koşullara uydurmak zorundadırlar. Değişen koşullara ayak uydurulması işletmelerin temel amaçlarından biri olan süreklilik varsayımının da bir gereğidir. Küçük işletmeler daha az yatırımla daha çok üretim ve ürün çeşitliliği sağlama potansiyeline sahiptirler. Ürün çeşitliliği, kalite ve maliyetler açısından yoğun bir rekabet baskısı altında bulunan girişimcilerin teknolojik gelişmeleri yakından takip etmelerini gerekli kılmaktadır. Bunun anlamı işletmelerin ürün geliştirmeyi bizzat kendilerinin takip etmek zorunda olduklarıdır. Ürün çeşitliliği pazarlamayı daha kolay hale getirmektedir. AR-GE çalışması ile geliştirilen yeni ürünler sayesinde ihracat artışı şansı yükselmektedir. İleri teknoloji, karmaşık ve yüksek katma değerli ürünler, sürekli yenilik, daha yoğun rekabet, kısa sürede taklit etme, ürün çeşitliliğinde artış, ürün ömrünün kısalması, bilinçli bir tüketici kitlesi, yüksek düzeyde eğitilmiş çalışanlar, entelektüel varlıkların önemliliği gibi nitelikler bilgi toplumlarına özgü bir girişimcinin sürekli olarak karşılaştığı ve uygulamak zorunda olduğu unsurlardır. 1.4.3. İSTİHDAM YARATMA Rekabetin yoğunlaştığı ekonomik ortamda birçok ülke ekonomik sorunlarla karşılaşmaktadır. Bunların en önemlilerinden birisi istihdam sorunudur. Özellikle Avrupa Birliği’nde (AB) yaşanan işsizlik sorunları araştırılırken ABD’nde yaratılan istihdamda girişimciliğin çok büyük bir katkısı olduğu görülmüştür. Rekabet, girişimcilerin tüketiciden gelen talep ve beklentileri karşılayacak şekilde üretmesini ve yatırım yapmasını, dolayısıyla ekonomik kaynakların etkin tahsisini sağlar. Yurtiçinde yarış ortamının sağlıklı işlemesi, istihdamın artmasını ve dış pazarlarda da rekabet 16 gücünü beraberinde getirir. İhracatın artması, uluslararası rekabete hazır girişimler ile mümkündür. Tekellerin ve kartellerin hakim olduğu bir ekonomide küçük ve orta ölçekli işletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmeleri ve ayakta kalmaları oldukça zordur. Büyük ölçekli işletmelerin ekonomideki ağırlıkları 1970’lerden sonra karşılaşılan birçok sorun yüzünden gittikçe azalmaya başlamıştır. Bu işletmelerin karşılaştıkları en önemli sorunlar, küresel rekabetin artması ve hızlı teknolojik değişimlere ayak uyduramamalarıdır. Bu nedenle küçük ve orta büyüklükteki işletmeler istihdam açısından ilgi odağı olmaya başlamıştır. Büyük ölçekli işletmelerin verimlilik sorunlarına karşın küçük ve orta ölçekli işletmelerin esnek ve değişimlere açık yapıları ile daha üretken olabilecekleri ve daha çok istihdam yaratabilecekleri düşünülmektedir. İstihdamı yaratan bu girişimciler yeni şirketler kurarak ekonomiye ivme kazandırmışlardır. Girişimciliğin artması yeni kurulan şirketlerin artmasıyla paralel olarak gelişir. Girişimciliğin istihdam yaratmada önemli bir unsur olmasıyla birlikte yaratılan bu istihdamın niteliklerinde de değişiklik yaratabilmesi önemli bir etkidir. Artan rekabetle birlikte artık yeni işletmeler teknolojik yenilikleri kullanan, gerek üretim yöntemlerinde gerekse de satış yöntemlerinde yenilikler yaratan işletmeler olmak zorunda kalmışlardır. Bu nedenle bu işletmeler nitelikli işgücünü zorunlu kılmaktadır. Gerek eğitim döneminde gerekse de çalışma hayatında girişimcilerin çağın gereklerini yakalayacak niteliklerle donanmaları gerekmektedir. Ekonomik hayatta girişimcilerin temel amacı faaliyetlerinden elde edecekleri kârları olabildiğince artırabilmektir. Buna karşılık, tüketicilerin beklentileri aradıkları ürünleri belli bir kalitede, kolaylıkla ve düşük bir fiyatla alabilmektir. Serbest piyasa, girişimcilerin tüketicilerin bu beklentilerini karşılamak üzere birbirleriyle yarıştıkları bir alandır. Kısaca rekabet denilen bu yarışta girişimciler ayakta kalabilmek için tüketici beklentilerini olabildiğince karşılamak zorundadır. 1.4.4. YENİ PAZARLAR VE YENİ SATIŞ YÖNTEMLERİ YARATMA Gelişen teknolojiyle birlikte yenilik yaratan girişimciler yarattıkları yeni ürünlerle yeni pazarlar yaratmaktadırlar Girişimcilerin geleneksel ticaret şekillerinden çıkarak yeni yöntemleri tümüyle benimsemesi, piyasa koşullarını zorlaması ve mevcut iş yapma kültürünü değiştirmesiyle özellikle 17 son. yirmi yılda KOBİ’ler, üretimde, rekabette, yeni iş yaratma ve toplumsal bütünleşmenin sağlanmasında yeniden öne geçmeye başlamıştır. Bir taraftan büyük şirketler bu değişime uyum sağlayabilmek için küçülürken, diğer taraftan da yaratıcı girişimciler sayesinde, özellikle doğmakta olan yeni pazarlarda bu işletmeler oldukça önemli işlevler görmeye başlamıştır. Sürekli ucuzlayan bilgi teknolojileri, KOBİ’lere artık küresel düzeyde iş yapabilmenin altyapısını sağlamaktadır. Yeni bir pazarlama ve üretim yöntemi olan elektronik ticaret, 20. yüzyılın son döneminde bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan hızlı değişim ve gelişmelere paralel bir şekilde ve giderek artan ölçüde dünya genelinde tartışılan bir kavram olarak karşımıza çıkmaya başlamıştır. Elektronik ticaret, ürünlerin iletişim ağları aracılığıyla üretilmesi ya da mevcut ürünlerin reklamının, satışının ve dağıtımının bu ağlar tarafından yapılması olarak tanımlanabilir. Bilgi ve iletişim maliyetlerinin düşürülmesi, pazara giriş kolaylıklarının ve rekabetin arttırılması; elektronik olarak ticareti yapılan mal ve hizmetlerin çeşitlenmesine, kalitesinin yükselmesine ve fiyatlarının düşmesine neden olabilecektir. Bu nedenle, gelecekte elektronik ticaretteki bu büyümeye paralel olarak, girişimcilerin ticari faaliyetlerinin yürütülmesinde önemli değişiklikler yaşanabilecek ve üretim ile istihdamda büyük artışlar görülebilecektir. 1.4.5. SERMAYE BİRİKİMİ SAĞLAMA Yeni girişimler yaratılması yoluyla ekonomide artan çıktı miktarı, endüstrinin büyümesine ve kârların artmasına yol açar. Bu kârların da yeniden yatırımlar için kullanılması ile yeni istihdam alanları ve sermaye birikimi sağlanır. Gerekli teşvik ve kolaylık mekanizmalarının çalıştırılması durumunda girişimcilik, sermaye birikiminde en önemli unsurlardandır. Girişimciliğin sermaye birikiminin sağlanmasıyla birlikte önemli bir işlevi de sermayenin tabana yayılmasının sağlanmasıdır. Sadece büyük işletmelerin egemen olduğu bir yapıdan toplumun tüm kesimlerinin refahının arttırılmasında girişimcilik önemli bir araçtır. Ülkede yeni girişimcilerin ve iş olanaklarının yaratılması gelir dağılımının da dengeli olmasını sağlayacak önemli bir araçtır. Toplumdaki bireylerin girişimciliğe ve üretime yönlendirilmesi toplumsal istikrar için gereklidir. Sermaye birikimini sağlama ve sermayeyi tabana yayma işlevleri nedeniyle girişimcilik, toplumsal barışın sigortası olma görevini de üstlenebilecektir. ÖZET 18 Girişimcilik kavramı bir çok yazar tarafından farklı bakış açılarıyla incelenmiştir. Yapılan çalışmalarda çoğunlukla risk, sermayenin tedarik edilmesi ve üretim faktörlerinin koordinasyonu gibi konular ağırlıklı olarak ele alınarak bu kavram açıklanmaya çalışılmıştır. Bir çok yazar girişimciliği, küçük işletme kurulması ve bunların yönetilmesi ile özdeşleştirmiştir. Girişimcilik, üretim faktörlerini bir araya getirerek değer yaratma ve toplumsal kalkınmaya yardımcı olma şeklinde özetlenebilir. Girişimcilik ortaya çıkan fırsatlardan yararlanma ya da yeni fırsatlar yaratabilme amacını taşır. Bu anlamda girişimcilik, kaynakların kontrol edilip edilememesinden bağımsız olarak, fırsatların yaratılması ve takip edilmesine dönük bir süreçtir. Girişimciler ekonomik ve sosyal açıdan bir çok işlevi yerine getirmektedir. Sürekli gelişen küresel ekonomiyle birlikte girişimcilerin işlevleri farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Bu işlevle, üretimi organize etme ve sağlama, ürün çeşitliliği sağlama, istihdam yaratma, yeni pazarlar ve yeni satış yöntemleri yaratma, sermaye birikimi sağlama olarak ifade edilebilir. -Toplumumuzda girişimci olduğunu düşündüğünüz biri var mı? -Hakkında bilgi sahibi olduğunuz dünyaca tanınan bir girişimcinin adını söyleyebilir misiniz? -Un, şeker ve yağ olmasına açılardan girişimci ve girişimcilikle ilişkilendirilebilir rağmen helva yapılamaması örneği hangi? Etkinlik; Bir girişimcinin özelliklerinin bazıları hakkında bilgi sahibi olmak için, bildiğiniz ya da duyduğunuz bazı girişimcilerin isimlerini listeleyerek bu girişimcilerin başarılı olmalarını sağladığını düşündüğünüz özelliklerini sıralayınız Girişimcinin Adı İşin Adı Başarılı Olmasını Sağlayan Özellikler 1. 2. 3. 19 Etkinlik; Artık bir girişimcinin bazı özelliklerini bildiğimize göre, daha önce bu özelliklerin hangilerini sergilediğinizi düşünüyorsunuz? Aşağıdaki tabloyu kullanarak bu özelliklerin bazılarını ne zaman sergilediğinizi belirleyin. Girişimci özellikleri sergilediğiniz oldu mu? Özellikler Okulda Çalıştığım iş yerinde -Stajda- Liderlik becerileri gösterdim İstekliydim Yaratıcıydım Girişkenlik gösterdim Cesaretliydim Kararlılık gösterdim TREPRENEURSHİP SORULAR 1. Aşağıdakilerden hangisi başarılı bir girişimcinin ortak özelliklerinden biri değildir? a) Başarılı bir girişimci kabul edilebilir riskleri göze alan kişidir. b) Başarılı bir girişimci kararlıdır. c) Başarılı bir girişimci yaratıcıdır. d) Başarılı bir girişimci işletme sahibinin almış olduğu kararları iyi bir biçimde uygulayan kişidir. e) Başarılı bir girişimci hayal gücünü kullanabilen kişidir. 2. Aşağıdakilerden hangisi girişimcilik türlerinden değildir? a) İç girişimcilik b) Kadın girişimciliği c) Kamu girişimciliği d) Özel girişimcilik e) Erkek girişimciliği 3. Aşağıdakilerden hangisi girişimcilikle ilgili temel kavramlardan değildir? a) Yaratıcılık b) Sıradanlık c) Yenilikçilik d) Risk alma 20 e) Fırsat 4. Zarar veya kayıp durumuna yol açabilecek, istenmeyen bir olayın ortaya çıkma ihtimali ……………… olarak tanımlanır. Bu tanımı tamamlayan ad aşağıdakilerden hangisidir? a) Risk b) Tehdit c) Belirsizlik d) Girişim e) Teşebbüs 5. “Toplumun ihtiyaçlarını doğru tespit ederek, ihtiyaçlar ve imkanlar arasında uyumlu dengeler kurmak” aşağıdakilerden hangisi ile ifade edilir? a) Toplam kalite yönetimi b) Yalın yönetim c) Girişimcilik* d) Yöneticilik e) Hiçbiri 6. Aşağıdakilerden hangisi üretim faktörlerindendir? a) Yönetici b) Girişimci* c) İşletmeci d) Teşebbüs e) İşletme 7. Yeni bir düşüncenin, buluşun ya da var olan bir ürünün geliştirilerek kâr elde edilecek biçimde pazara sunulması etkinliği aşağıdakiler den hangisidir? a) Yatırım yapma b) Fırsat girişimciliği c) Yaratıcı girişimcilik* 21 d) Teşebbüs e) İşletme kurma 8. Aşağıdakilerden hangisi girişimcilikle bağdaşmaz? a) Yeni işletme kurulması b) Sermayenin tedarik edilmesi c) Yenilik ve yaratıcılık d) Fırsat yaratma e) Eskiye bağlılık 9. Aşağıdakilerden hangisi girişimcinin özelliklerinden biridir? a) Risk üstlenmeme b) Tutucu olma c) Problemleri görememe d) Duyarsız olma e) Fırsatları görme 10. Aşağıdakilerden hangisi girişimcilik unsurları arasında yer almaz? a) Kabul görememe b) Çaba harcama c) Değer yaratma d) Getiri elde etme e) Topluma katkıda bulunma 1.D, 2.E, 3.B, 4.A, 5.C, 6.B, 7.C, 8.E, 9.E, 10.A 22 Başvurulabilecek ve Yararlanılan aynaklar Başar, M., Tosunoğlu, B. T. & Demirci, A. E. (2001). Girişimcilik ve Girişimcinin Yol Haritası: İş Plan›. Eskişehir: Eskişehir Ticaret Odası (Yayın No: 14). Bygrave, W.D. (1994). The Portable MBA in Entrepreneurship (2nd ed). NewYork: John Wiley Sons. Ferrell, O.C.,A.Hirt, Geoffrey, Ferrell, Linda, (2013) Değişen Dünyada İşletmeler, (Çev.Dragoman Dil Teknolojileri ve Danışmanlık Ltd. Şti.) İstanbul Aydın Üniversitesi Yayınları Calvin, A.K. (1982). Encyclopedia of Entrepreneurship. USA: Englewood Cliffs. Cooper, A.C. & William, C.D. (1987). Entrepreneurship and Paths to Business Ownership. Strategic ManagementJournal, Sayı: 7. Gürol, A. (2000). Türkiye’de Kadın Girişimci ve Küçük İşletmesi. Ankara: Atılım Üniversitesi (Yayın No: 2). Gregerman, A. S. (1991). Rekindling the Future: Creating a More Entrepreneurial Environment. Economic Development Commentary, Sayı: 14. Hisrich, R. D. & Peters, M. P. (1995). Entrepreneurship: Starting, Developing, and Managing a New Enterprise (3rd ed.). Chicago: Irwin. Legatski, W. T. (May 29, 2001). Entrepreneurship, Family and Consumer Science Teachers Seminar Notes. Oklahoma: Wilburton. Alındığı yer:http://www.entrepreneurship.com. Manimala, M. J. (1999). Entrepreneurial Policies and Strategies: The Innovator’s Choice. New Delhi: Sage Publications. Müftüoğlu, T. (1996). Girişimcilik. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi A.Ö.F (Yayın No: 524). Stevenson, H. H. & Gumbert, D. E. (1985). The Heart of Entrepreneurship. Harvard Business Review, Sayı: 63. Taymaz, E. (2001). Ulusal Yenilik Sistemi Türkiye İmalat Sanayinde Teknolojik Değişim ve Yenilik Süreçleri. Ankara: TÜBİTAK / TTGV / DİE.. Top, S. (2012). Girişimcilik Keşif Süreci. İstanbul: Beta Türkcan, E. (1985). Teknolojinin Jeopolitiği. İktisat Dergisi, Sayı: 5. TÜGİAD. (1993). Girişimciliğin Önemi ve Değişen Girişimci Nitelikleri. İstanbul: TÜGİAD. TÜSİAD. (2002). Türkiye’de Girişimcilik. İstanbul: TÜSİAD (Yayın No: 12/340). 23 2. BÖLÜM GİRİŞİMCİLİKTE YARATICILIK Yaratıcılık son yıllarda en çok aranan yetenek olmuştur. İnsanların daha sorunsuz ve kolay yaşayabilmeleri için ihtiyaçlarını, sınırlı olan kaynakları iyi kullanarak ve koruyarak gidermesi gerekmektedir. İhtiyaçları karşılamaya yönelik fayda sağlayan mal ve hizmetlerin bulunması, bunların üretim ve dağıtımı için her zaman insanların yaratıcılıklarına gerek duyulmuştur. Hatta son yıllarda rekabetin küresel boyut kazanmasıyla rekabet üstü değer elde edebilmek için yaratıcılık aranır olmuştur. Bu özelliği ile yaratıcılık; yeni bir girişim doğarken özgün iş fikirleri bulmada, yaşamını sürdürmeye ve büyümeye çalışan girişimlerin tüm fonksiyonlarında eskiye göre daha sık kullanılan bir strateji olmuştur. Yaratıcılık geliştirilebilen bir yetenektir. Bu ünitede, kavram olarak yaratıcılık, yaratıcılık hakkında bu güne kadar bilinen ve söylenen yaygın düşünceler, yaratıcılığın gerçekleşmesini sağlayacak faktörler, yaratıcılık aşamaları ve teknikleri konuları açıklanacaktır. Amaçlarımız Bu bölümü tamamladığımızda; yaratıcılık kavramını ve yanlış yaratıcılık anlayışlarını açıklamak, yaratıcılığın gerçekleşmesini sağlayacak faktörlerin neler olduğunu ve bu faktörlerin yaratıcılığı nasıl etkileyebildiğini belirtmek, tutum ve davranışların bireysel ve örgütsel yaratıcılığa etkilerini sıralamak, yaratıcılığın hangi aşamaları kapsadığını ve yaratıcılık tekniklerini ifade etmek, yaratıcılık-yenilikçilik-girişimcilik arasındaki ilişkiyi değerlendirmek için gerekli bilgi ve becerilere sahip olacağız. 2.1.YARATICILIK KAVRAMI Yaratıcılık kavramı ile düşünce arasında yakın ve sıkı bir ilişki vardır. Düşünce insanların sahip olduğu en büyük özelliklerden birisidir. Bu bakımdan yaratıcılık insanlarla ilgili bir kavramdır. İnsan ihtiyaçları yaratıcılığın kullanılmasını sağlamıştır. Kimi zaman yaratıcılığın nedeni olarak sorunlar görülse de, sorun olmayan pek çok şey de yaratıcılığı beraberinde getirmektedir. Yaratıcılık gerektiren alanlar içinde sorunlar bu alanın yarısını oluşturmaktadır. Demek ki insan, yaratıcılığın hem öznesi hem de nesnesi konumundadır. 24 Yaratıcılık düşünsel bir işlevdir. Düşünsel alanın derinlik ve genişlik açısından özgünlüğü bilgiye dayanır. Yaratıcılık mutlak veya yoktan var etme anlamında değil, var olan kavramlar arasındaki ilişkilerden yeni kavramlar ya da düşünceler üretmek şeklinde kullanılmaktadır. Yaratıcılığın merkezinde yer alan düşünce, hayal gücüne dayalı ve yatay olarak gelişir. Bu düşünceden başka bir düşünce de mantıksal olan analitik düşüncedir. Analitik düşünce, pek çok yaratıcı düşünce içinden, mantıksal süzgeçten geçirilerek ve dikey olarak incelenerek ortaya çıkar. İki düşünce şekli birbirlerinin tamamlayıcısıdır. Yaratıcı düşünce kural tanımazken, analitik düşünce kurallara bağlıdır. Bu yönüyle yaratıcı düşünce, analitik ya da mantıksal düşünceden farklı olarak yenilik ve farklılık getirmekle ilgilidir. Kurallara bağlı kalarak farklılık getirmek pek mümkün değildir. Bu yönüyle de analitik ya da mantıksal düşünce yaratıcı düşünceden ayrılmaktadır. Bu nedenle mantıkta kural söz konusuyken, yaratıcılıkta farklılıktan söz edilir. Yaratıcı düşüncenin ortaya çıkmasından sonra, bu düşüncenin mantıklı olup olmadığı, kendi içinde kuralları olan bir mantık süzgecinden geçirilerek anlaşılır. Yaratıcı düşüncenin sorunlara çözüm getirip getirmediği ya da sorun olmayan herhangi bir şey konusunda yenilik getirip getirmediği analitik düşüncenin işlevleriyle ortaya çıkarılır. Yaratıcılık için hayal gücü itici bir güçtür. Albert Einstein, “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir” sözünde yaratıcılıkta hayal gücünün ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. Yaratıcılığın önemli bir insan kaynağı olduğu konusunda hiçbir kuşku yoktur. Hemen herkes yaratıcılığın çok iyi bir şey olduğunu ve kendisinde de yeterince olmasını istediği bir şey olarak görmektedir. Günümüzde bireyler ve örgütler her zamankinden daha fazla yaratıcılık ihtiyacı duyar hale gelmeye başlamışlardır. Bu nedenle son yıllarda yaratıcılıktan daha fazla söz edilmeye başlanmıştır. Yaratıcılığın bu derece önemine ve değerine inanmış birey ve örgütler neden bu insan kaynağından yeterince yararlanamamaktadır. Bunun en önemli nedenleri, engeller ve yaratıcılık konusundaki yanlış söylemlerdir.. 2.2. YARATICILIK HAKKINDA YAYGIN DÜŞÜNCELER Yaratıcılık engellerinin bir kısmı genellikle yaratıcılık konusunda varsayılan çeşitli anlayışlardan kaynaklanmaktadır. 25 Yaratıcılık sadece dahilerin, bilim adamlarının, sanatçıların işidir. Oysa araştırmalar her insanda az çok yaratıcılık olduğunu göstermektedir. Yaratıcılık bazı insanlarda az, bazı insanlarda çoktur. Burada önemli olan her insanda var olan yaratıcılık potansiyelinin harekete geçirilmesi veya var olan potansiyelinin arttırılmasıdır. Carl Rogers, yaratıcılığın iki yöntemle arttırılabileceğini ileri sürmüştür. Bunlardan biri psikolojik güvenlik, diğeri ise psikolojik özgürlüktür. Bununla birlikte yaratıcılığın arttırılmasından çok, herkeste az çok var olan yaratıcılığın çeşitli ortamlar oluşturulduğu zaman açığa çıkabileceği konusundaki yaklaşımlar daha yaygındır. Yaratıcılık her alanda yapılamaz. Yaratıcılığın sanat, tasarım, reklamcılık ve ürün geliştirmede kullanılabileceği, bunların dışındaki alanlarda da genellikle analiz ve yorum yapılabileceği gibi yanlış bir anlayış bulunmaktadır. Araştırmalar göstermiştir ki yaratıcılık her alanda yapılabilir. Örneğin günümüzde yaratıcılığın önemini kavramış işletmeler yaratıcılığı sadece Ar-Ge’de bırakmamaktadır. İşletmeler her departmanda, çalışanlarının yaratıcılıklarından yararlanmak için çeşitli ortamlar oluşturmaktadır. Her alanda yaratıcılık yapılabileceği gibi, her alanda çalışanların da yaratıcı olabileceği ama kimisinin az, kimisinin çok yaratıcı olduğu artık bilinmektedir. Ama bu bilincin tam olarak yaygınlaştığını söylemek doğru olmayacaktır. Yaratıcılığın nasıl kullanılacağı bilinemez. Yaratıcılık süreçleri, yaratıcılık teknikleri nasıldır? Bu konudaki bilgi birikiminin herkes tarafından bilinmemesi yaratıcılığın yaygınlaşmasını engellemektedir. Yaratıcı düşüncelerin değeri, onların mantıklı olup olmadığına bağlıdır. Hatta yaratıcı düşünce mantık yolundan hareketle bulunabilir. Oysa bu varsayım bütünüyle yanlıştır. Yaratıcı düşünce ortaya çıktıktan sonra mantık gelir. Yaratıcı düşüncenin ortaya çıkışıyla dayatılan mantığın düşünceyi öldürebileceği, bunu engellemek için kuluçka evresinde mantığın geciktirilmesiyle yaratıcı düşüncenin olgunlaşabileceği anlayışı kabul edilmiştir. Yaratıcı düşünce, sadece olağan dışı koşulların ve birçok değişikliklerin bir araya gelmesiyle oluşur. Bu durumda yaratıcı düşünce için söz konusu koşulların oluşmasını beklemek gerekir. Bu da bir şanstır. Şansınız varsa bu değişiklikler ve koşullar bir araya gelir ve yaratıcı düşünce ortaya 26 çıkar. Bu anlayışta tamamen yanlıştır. Günümüzde yaratıcılığın ortaya çıkması ve kullanılması için özel yöntemler tasarlanabilir hale gelmiştir. Yaratıcı düşünceler, yanlışlık, rastlantı ve şans eseri sonucu ortaya çıkar. Bu oluşumlar da kendiliğinden gelişir. Yaratıcılık yapabilmek için bunları beklemek gerekir. Bu anlayış da değişmiştir. Yaratıcılık süreci insanlar tarafından oluşturulabilmektedir. Dolayısıyla yaratıcılık, insan müdahaleleri olmadan belli koşulların varlığına bağlı değildir. Yaratıcılık uçukluk, çılgınlık, hayalcilik, mantıksızlıktır. Çoğu insan tarafından yaratıcılık bu şekilde yanlış algılandığından hatta aşağılandığından ve alaya alındığından yaratıcı düşünce için bir çaba gösterilmemektedir. Günümüzde bu anlayışın yanlış olduğu artık anlaşılmaya başlanmıştır. Hatta onun yerine ciddi yaratıcılık kavramı bile kullanılmaya başlanmıştır (De Bono, 1992, s.163). Yeniliğin hammaddesi yaratıcılık, yaratıcılığın hammaddesi düşünce, düşüncenin hammaddesi de hayal gücüdür. Hayal gücünü harekete geçiren şey insanın fizyolojik ve psikolojik özelliklerinin yanı sıra ihtiyaçlarıdır 2.3.YARATICILIĞIN GERÇEKLEŞMESİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER 2.3.1. MOTİVASYON Yaratıcılıkta güdüleme merak ile ilgilidir. Yaratmaya istekli ve meraklı olmayan kimseler yaratıcılıklarını ortaya koyamazlar. Dayatma ve talimatlar, motivasyonu arttırmaz tam tersine motivasyonu kırarlar. Güdülenmiş, meraklı insan daha yaratıcı olabilir. İnsanların yaratıcılıklarına inanan insan güdülenir. İnsanların yaratıcılık konusunda inançları yoksa bu konuda motive olamazlar. Aynı şekilde insanlar yaratıcılığın gereğini ve değerini anlamış olmakla da motive olabilirler. Yaratıcılığın değersiz hatta gereksiz olduğuna inanan insanları güdülemek imkansızdır. Örgütsel yaratıcılıkta genellikle sinerjinin getirilerinden yararlanmak için takım çalışmaları yapılmaktadır. Ama zaman zaman çalışanlara yönelik öneri sistemi gibi bireysel yaratıcılık için de ortamlar oluşturulur. İster bireysel, isterse takım halinde olsun yaratıcılık çalışmalarında insanlara özel olduklarını hissettirmek, moral vermek, zaman zaman kaytarmalara izin vermek, oyunu teşvik 27 etmek, kuralları gevşetmek, plansız molalar vermek, alan gezileri yapmak, sergi ziyaretlerine katılmak, iç görüleri paylaşmak için yemekli toplantılar yapmak, çok sayıda hediye ve ödül vermek, öz güven aşılamak; başarma güdüsünü tetikleyerek heyecanı ve yaratıcılıkta motivasyonu arttırır. Ayrıca çeşitlilik ve farklılık, kişi ve örgütlere esin kaynağı olabilmektedir. Birden fazla projeyi bir arada yürütmek de bir çeşitliliktir. Bu şekilde çalışanlar ilişkiler kurarak, bağlantılar oluşturarak yorulmak yerine enerji toplayacaklardır. Yine sıcak bir takımda farklı karakterde ve yetenekte olan takım üyeleri bir arada bulunur. Örneğin; ileri görüşlü, sorun çözücü, pot kırıcı, nabız yoklayıcı, zanaatçı, teknoloji, girişimci ve çapraz geçişçi (Kelley, 2002, s.95). Bu tür farklılık ve çeşitlilikleri bir araya getirerek, takım üyelerini yaratıcılık için özendirmek mümkündür. Bunun sonucunda da motive olmuş birey ortaya çıkar. Girişimciliğin ilk adımı da motivasyondur. Bu durumda yaratıcılıktaki motivasyon ile girişimcilikteki motivasyon içerik itibariyle çakışmaktadır. Yaratıcılığın üç bileşeninden (uzmanlık, yaratıcı düşünce, motivasyon) biri olan motivasyon eksik olursa, yaratıcı kimse uzmanlığını ve yaratıcı düşüncesini harekete geçiremez (Amaible, 2000, ss.14-16). Bilindiği gibi dışsal ve içsel olmak üzere iki tür motivasyon vardır ve iki 28 motivasyonunda yaratıcılık üzerine etkisi farklıdır. İçsel motivasyon, dışsal motivasyona göre daha etkilidir. Dışsal motivasyon dışarıdan gelir. Yaratıcı olursan ödül, yaratıcı olmazsan işten atılma gibi. Örgütlerde yöneticiler dışsal motivasyon unsuru olarak parayı kullanırlar. Para yaratıcılığı engellemez, ancak pek çok durumda yaratıcılığın gelişimine yardımcı da olmaz. İnsanlar parayı bir tür rüşvet olarak algıladıklarından motive olamayabilirler. Motive olmak için para tek başına yeterli değildir. Çünkü maddi ödüller insanlara kontrol edildiklerini hissettirir. Kontrol edilme ile yaratıcılık birbirlerini bazen olumsuz etkileyebilir. Yaratıcılık tutkusu, yaratıcılığa karşı ilgi ve istek içsel motivasyona aittir. Problemin çözümü konusunda ona meydan okuma, çözümün ona verdiği tatmin duygusu ve ilgi içsel motivasyonu artırır. Bilgi paylaşımı ve işbirliği iş keyfini arttırdığı için içsel motivasyonda artar. Didişmeler, kavgalar, dedikodu ve klikler insanların içsel motivasyonunu olumsuz yönde etkilediği için yaratıcılığı engeller. İçsel motivasyonun dışsal motivasyona göre yaratıcılıkta daha etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Yaratıcılığın üç bileşeni olarak görülen uzmanlık, yaratıcı düşünce ve motivasyon yöneticiler tarafından etkilenebilir. Yöneticilerin en çok etkilediği bileşen motivasyondur. Yöneticilerin, uzmanlığı ve yaratıcı düşünceyi etkileyebilmesi için motivasyona göre daha fazla zaman ve para ayırmaları gereklidir. Kısacası motivasyonun maliyeti daha azdır, sonuçlar kısa yoldan görülür. Bunun yanında çeşitli tutum, davranış ve ortamlar hem bireysel hem de örgütsel yaratıcılığı yakından etkilediği için yaratıcılığın gerçekleşmesini sağlayacak faktörler arasında sayılmıştır. İnsanı yaratıcılık konusunda heyecanlandıran ona esin veren, onun bu konudaki yeteneğini uyaran her şey motivasyon faktörü olabilir 2.3.2. TUTUM, DAVRANIŞ VE ORTAMLAR Bireylerin, çalışanların ve yönetimin kişilere, olaylara sorunlara, iş fikirlerine, olasılıklara karşı yaratıcı tutumları nasıl olmalıdır? Hangi tutumlar yaratıcılığı öldürür? Hangileri yaratıcılığı geliştirir? Yaratıcı tutumlar; yaratıcılığın gerekliliği ve yapılabilirliğine dayanmaktadır. Çaba göstermek yaratıcılık tutumlarının temel öğesidir ve bu çaba bilinçli olarak yapılan bir çabadır. 29 Yaratıcı düşünce ile farklılıkların elde edilebileceği beklentisi olmalıdır. Ancak her yaratıcılık girişiminde mutlaka her sonucun olumlu olacağı anlayışı yoktur. Günümüzde yaratıcılığın gerekli olduğuna inanan ve yaratıcılığın olumlu tutumlarını örgüt kültürlerine katan işletmeler, yaratıcılığın sadece Ar-Ge’yle sınırlı bir eylem olmadığını, işletmenin tümünü kapsadığını ve işletmede çalışan herkesin işi olduğunu kabul etmektedir. Ancak pek çok kişi ve örgüt yaratıcılık konusunda ürkektir. Gerek örgütler, gerekse kişiler genellikle yaratıcı bireylerin ender olduğuna inanırlar. Oysa herkesin yaratıcı bir yönü vardır. Bunu teşvik edecek riskleri ve farklı düşünceleri kucaklayan ve kimi zaman karşılaşılan başarısızlıkları hoş gören bir kültür ve tutum yaratıcılığı geliştirir. Yaratıcı tutumlara sahip olan insanlar, alışılmışa, statükoya, kalıplara, kurallara kafa tutan, meydan okuyabilen ve sorgulayabilenlerdir. Soru sormak, yaratıcılığın başlangıcıdır. İlk sorulara bulunacak cevaplar daha üst seviyedeki farklı soruların sorulmasına neden olacaktır (De Bono, 1996, ss.167- 168). Bu sorular; “Bunu niye yapıyoruz?” “Bunu böyle yapmazsak olmaz mı?” “Bu başka türlü nasıl yapılabilir?” “Bu konuda ne kadar seçenek var?” “Bu düşünce çok ilginç mi?” “Bu düşünce çok çılgın ama düşünülebilir mi?” “Bu konuda yoğunlaşılabilir mi?” “Bu konuda ne yapmaya çalışıyoruz?” şeklinde olabilir. Bu sorular sadece sorunlar için değil, sorun olmayanlar için de sorulabilir. Sürekli iyileştirme sürecinde bu tür soruların sık sık sorulması gerekmektedir. Yaratıcı tutum, davranış ve ortamların tamamını saymak mümkün değildir. Bu, kişilere, örgütlere göre değişir. Bu davranış, tutum ve ortamlar birbirinden bağımsız da değildir. Bir birleriyle ilişkilidirler. 30 Yaratıcılığı yakından etkileyen bireysel ve örgütsel tutum, davranış ve ortamları, bireysel ve örgütsel olarak iki gruba ayırabiliriz. Bireysel yaratıcılıkta tutum ve davranışlar: - Farklılık - Hata ve Risk - Düşünce (Düşünce serası) - Kavram oluşturma Örgütsel yaratıcılıkta yönetsel tutum ve davranışlar: - Meydan okuma - Özgürlük - Kaynaklar - Sıcak Takımlar (Çalışma grubu) - Teşvik - Örgütsel destek 2.3.3. BİREYSEL YARATICILIKTA TUTUM VE DAVRANIŞLAR 2.3.3.1. FARKLILIK Yaratıcılık, farklı düşünceleri kabul eder. Modern toplumların özelliklerinden birisi farklılıklara olan hoşgörüdür. Farklılıklar zenginlik olarak görülmektedir. Hatta farklı olmak teşvik edilir. Bazı örgütler farklılıkların yönetimini özel olarak uygulamaya başlamışlardır. Yaratıcılık farklılıktan doğar. Farklılığın kabul görmemesi yaratıcı düşüncelerin saklanmasına, gizlenmesine neden olacaktır. Buna rağmen farklı olabilmeyi göze alabilmek özgüven gerektirir. Takım çalışmalarında farklılık kabul edilir. Takımı oluşturanlar farklı karakterlerdedir. Amaç soruna ya da görüşülen konuya farklı açılardan bakabilmeyi, farklı düşünceler üretebilmeyisağlamaktır. Örgütsel yaratıcılıkta yöneticiler, farklılık yerine homojen takımlar oluşturarak yaratıcılığı öldürmektedir. Homojen takımlarda herkes aynı çözümü getirir. Bu tür takımların farklı olmayan yapısı, farklılık üretemediği için yaratıcılığa olan katkısı da yok denecek kadar azdır. O halde yaratıcılıkta farklı olmayı göze almak gerekir. Yaratıcılığın kabul edildiği ve beklendiği ortamlarda olabildiğince çok farklılıklara yer verilir. Yabancı düşünceler teşvik edilir. 31 Yöneticilik özgürce, uçuk ve çılgın fikirlerden uygulanabilir bir sonuç çıkacağını ümit etmek değildir. Böyle durumlar çoğu kez insanları yaratıcılıktan uzaklaştırabilir 2.3.3.2. HATA VE RİSK Bazı şirketler şunu söylerler; “Kısa zamanda başarmak için sık sık başarısız ol. Başarısızlık risk almanın kaygan yüzeyidir ve eğer risk altına girmezseniz başarısız olmanız muhtemeldir.” Yaratıcı ve yenilikçi şirketler küçük başarısızlıkları hoşgörüyle karşılarlar. Hatta her bireyin ve şirketin bazen küçük başarısızlıklara ihtiyacının olduğu söylenir (Kelley, 2002, s.134). Riske girmek, hata yapmak, başarısız olmak deneyim kazandırır. Bazen başarısızlıklar ve hatalar esin kaynağı da olabilmektedir. Hata yapmak, yaratıcılığın en önemli kaynaklarından birini oluşturur (Sungur, 1992, s.139). Bazı insanlar için hata utanılacak bir şeydir çünkü bu insanlar hatayı başarısızlık olarak kabul ederler. Başarısızlığı alkışlanacak bir durum olarak değil, utanılacak bir durum olarak görürler. Başarısız olduklarında utandıkları için bir daha hata yapmamaya çalışırlar. Hata yapmamak için hiçbir.ey yapmamak gerekir. Bu durum risk almamak, yeni bir şeye cesaret edememek demektir. Albert Einstein’in “Hayatında hiçbir hata yapmamış kişi, yeni hiçbir şey denememiştir” sözü deneme yapan insanların hata yapabileceğini anlatmaktadır. Denemek riski gerektirir. Riskin içinde hata olasılığı vardır, ama her deneme başarısızlıkla sonuçlanacak diye bir şey de yoktur. O zaman deneme bize iki.ey kazandıracaktır. İlki hemen doğruyu yakalamak, ikincisi ise yanlış yaparak hangi denemelerin yanlış olacağının bilgisini vermektedir. Bu şekilde doğruya daha yakınlaşmış oluruz. Yapılan hatalar kişiyi başarıya götürür. Ancak başarısızlık ya da hata yapma korkusuyla hiçbir şey yapmayarak riske girmeyenlerin kazanacakları hiçbir şey de yoktur. Bazen riske girmemek de bir risktir. Hataları başarıya dönüştürebilmek için uygulama ya da deneme sonucunda ortaya çıkanların bilincinde olmak; sonuçlardan birçok şeyi öğrenme ve bir kez daha deneme isteğini arttırabilir. Hatalara karşı toleranslı ortam oluşturmak, onları başarıya çevirebilmek gerekir. Hata yapanları kırmak, hata yapanların hatalarını saklaması, birbirini suçlaması ve hatanın sahipsiz kalması, gibi 32 tutumlar ve davranışlar insanların cesaretini kırdığı için yaratıcılık ortamına zarar verebilir (Bentley, 1999, ss.51-58). İnsanlar risk konusunda da farklı tutum içindedirler, risk yelpazeleri birbirine benzemez. Kimisi risk almaktan kaçınır hiç risk almamaya çalışır. Kimisi risk almaktan çekinmez, diğeri de gerektiğinde risk alır. Bilindiği gibi risk; alınacak bir karar ve eylem sonucunda zarar görebilme olasılığıdır. Yaratıcı ortamlarda, insanların risk yelpazeleri genişletilir. Onlara risk almak konusunda destekler verilir. Önemli ve önemsiz risk arasında bir denge oluşturmak gerekir. Başarıya giden doğru yolu bulabilmek için alternatif birtakım yolların denenmesi gerekebilir. İlk denemede bir yol bulunamayabilir. Bu nedenle ilk deneme başarısız olduğunda bundan sonraki denemelerden vazgeçmek, doğru yolu bulamamamız anlamına gelmektedir. Doğru yol için denemelerden vazgeçmemek gerekir. Yöneticiler doğru yolların hepsini ilk denemelerinde bulamamışlardır. 2.3.3.3. DÜŞÜNCE Düşünceler yaratıcılığın başlangıcıdır. Yaratıcılık da girişimciliğin temel taşını oluşturur. Hayal gücünü kullanarak düşünmek yaratıcılığın serasını kurma anlamına gelir. Hayal ve düşünce yaratıcılığın hammaddesidir. Nasıl üretimde hammadde stoku yapılırsa yaratıcılıkta da düşünce stoğu ya da düşünce bankası oluşturmak bir ihtiyaçtır. Düşünce üretim ortamlarının var olması yaratıcılığın hammaddeden yoksun kalmasını engelleyecektir. Düşünmek yaratıcılığın sadece bir yönüdür. Yaratıcı düşüncenin ortaya çıkması için motivasyon ve uzmanlık ya da bilgi gereklidir. Yani düşünceyi, uzmanlığı ve motivasyonu birbirinden ayırarak yaratıcılıkla olan ilişki kurulamaz. Yaratıcılık özgürce, uçuk ve çılgın fikirlerden uygulanabilir bir sonuç çıkacağını ümit etmek değildir. Böyle durumlar çoğu kez insanları yaratıcılıktan uzaklaştırabilir (Bertley, 1999, s.41). Fikirler, problemleri çözen insanların hayatını kolaylaştırmaya yardımcı olan ve işi geliştiren şeylerdir. Bir şeyi gözünüzde canlandırabildiğinizde, onu yaratma sürecine başlayabilirsiniz. Gerilim, aklı ve kalbi devre dışı bırakır. Kaos, yaratıcılık, vizyon ve strateji el ele gider (James, 1997, ss.38-43). Hafıza ile düşünce arasında sıkı bir ilişki vardır. Düşünceler hafızada yüklü 33 olanlardan etkilenirler. Zengin ve esinlendirici ortamlar algılama alanlarını genişlettiği için düşünce üretimini de artırır. Düşüncenin önce üretilmesi sonra da sunulması, pazarlanması gerekir. Her iki durum için de gelişim ortamlarının sağlanması lazımdır. Arz-talep ilişkisi açısından yaratıcı ve yenilikçi düşüncelere talep olursa talep arzını yaratacaktır. Dolayısıyla düşünce üretimini arttıracaktır. Daha önce yaratıcılık kavramının açıklanması sırasında söylenildiği gibi düşünce; yaratıcı ve analitik olarak ikiye ayrılır. Yaratıcı düşüncenin uygulanabilirliği, analitik düşünce ile anlaşılır. Yaratıcılık ve yenilik, yaratıcı düşünceyle başlar analitik düşünceyle gerçekleşir. Yaratıcılıkta, geleceği bir perspektif içinde görmek önemlidir. Çünkü düşüncedeki bakış açısı, parçaların birbirleriyle ve bütün olan ilişkisini algılamamızı sağlar. Değişimi doğru yorumlamamızı ve ona uyum sağlamamızı mümkün kılar. Ayrıca yeni fırsatlar yakalamamıza da imkan sağlar. Çünkü geçmişi anlama, şimdiki zamanı kavrama ve geleceği öngörme perspektif ile kazanılan tutum ve davranışlardır. Yaratıcılıkta önem verilen bir başka olay da yargılamanın gerçekleştirilebilmesidir. Düşüncelerin doğmasından sonra yargı veya değerlendirmelerle uygun olup olmadıkları görülür. Düşünceler doğduktan sonra olgunlaşma aşamasını yaşarlar yani gelişirler. Onların da sera hayatları vardır. Henüz yeni doğmuş bir düşünce, ön yargı ve inançlar hatta mantık kullanılarak kalıp ve kurallara uygunluğu test edilir. Uygun olarak sonuçlanırsa kabul edilir, uygun olmazsa reddedilir ve düşünce öldürülür. Filiz halindeki bir düşüncenin olgunlaşma aşamasını yaşamadan test edilmesi gelişebilecek durumda olan düşüncelerin yok edilmesi anlamına gelir. Bunun için düşünce doğar doğmaz yargı ve mantığın dayatılmaması gerekmektedir. Düşünceyi hemen reddetmek yerine neden olmasın, düşünelim gibi tutumlar ve davranışlar sergilenir. Doğru/yanlış, siyah/beyaz mantığı da yaratıcılığın gelişimine aykırıdır. Ara değerlerin de olabileceği düşünülmelidir (Yıldırım, 1998, s.60). 34 Kaosa karşı hoşgörü, kargaşa, karışıklık perspektifi beslemek açısından önemlidir. Alışılmış ve kendi kabullerimize zıt görünen şeylere hoşgörülü olmak yeni düşüncelerin ortaya çıkmasın sağlar. Kaos, yaratıcılık, vizyon ve stratejisinin kol kola gittikleri ileri sürülmektedir. Esnek düşünebilmek ile yaratıcılık arasında önemli derecede ilişki vardır. Yaratıcı insanlar düşüncede daha esnektirler. Kalıplarda, sınırlarda ve ilişkilerde katı değillerdir. Esnek düşünmekle daha önce kurulan ilişkiler yerine başka ilişkiler kurulabilir, sınırların ve kalıpların dışına çıkabilir. Çizgilerin dışı boyanabilir ancak bu boyama sırasında aynı sayfada kalmak önemlidir. Farklı açılardan bakmak yaratıcılık açısından çok büyük önem taşımaktadır. Aynı açıdan farklı şeyleri görebilmek mümkün değildir. Farklı açılardan bakarken farklı ilişkileri yakalamak yaratıcı düşünceleri ortaya koyar. Bu konuya ve soruna farklı disiplinlerin yaklaşımı konunun açıklanması ve sorunun çözümü konusunda yaratıcılığın artmasına neden olacaktır. Tutum ve davranışlarımızın kaynaklarından biri de sezgilerdir. Sezgiler, bilgi ve mantıktan daha çok duygulardan etkilenerek ortaya çıkarlar. Ancak düşünceler gibi daha rahat açıklanamaz, çünkü sık kullanılmayan, zor sembollerden oluşurlar. Sezgi de kavramlar arasında ilişki kurar, ancak karmaşık sembollerden oluştuğu için anlaşılması ve açıklanması zordur. Bu yönüyle sezgiye düşüncenin ilk aşaması ya da olgunlaşmamış hali denilebilir. Bunun için sezgilerin tamamı her zaman kullanılmaz. Genellikle duygulardan oluşan “Ben bunu hissetmiştim” şeklindeki ifade ile varlığından söz edilen sezgi düşüncenin yaratılmasında önemli kaynaklardan birisidir. Sezgide hayal gücü de bulunmaktadır. Bu yönüyle sezgi aklın gücüyle hayal gücünün birleşmesidir. Matematikçiler bunu belirsiz mantık olarak da görürler. Yöneticilerin ve girişimcilerin sezgiyi çok kullandıkları bilinmektedir. Sezgi, düşüncenin bir parçasıdır ve her zaman doğru çıkmaz. Yaratıcılık ve düşünceyle ilişkili olan bir diğer kavram da mizahtır. Yaratıcılıkta olduğu gibi mizahta da mantık kurallarından sapmalar yaşanır. Mantık mizaha karşı daha hoşgörülüdür (Yıldırım, 1998, s.60). Bu nedenle insanlar yaratıcılıkların mizahla açıklanmasının daha rahat olduğunu düşünerek mizahı sık sık kullanırlar. 35 Bireysel ve örgütsel yaratıcılık tutum ve davranışlarının amacı, yaratıcılığın da temeli sayılan kavram oluşturmak ve kavramlar arasında yeni ilişkiler kurmaktır. 2.3.3.4. KAVRAM OLUŞTURMAK Edward De Bono (1996, s.189), kavramın yalın bir tanımını şu şekilde yapmıştır: “Kavram, bir amaca ulaşan ve değerler sağlayan şeyi yapmanın bir yoludur”. Tanımda kullanılan amaç genellikle bir ihtiyacın giderilmesidir. Her iş bir kavramdır ve bu kavram bilgi ve eylem düzenleyicisi olabilecek alanlarla ilgilidir. Kavram üretebilmek için yaratıcılık gereklidir. Her düşüncenin arkasında bir kavram vardır. Kavram, tasarlanarak üretilebileceği gibi kendiliğinden de oluşabilir. Hızlı ve hazır yiyecekler için şu kavramlar kullanılabilir: - Temiz, kaliteli, iyi hizmet - Hızlı ve kolay - Rahat ve ucuz - Hızlı, standardı yüksek, pahalı. Örneğin; Mc Donald’s temizlik, kalite ve hizmet kavramlarını çok yoğun kullanmaktadır. Şirket, yeni kavram üretmek yerine kullandığı kavramları geliştirmeyi tercih etmektedir. Pek tabii ki bu kavramlara hız, pahalı gibi kavramlar da katılabilir. Girişimcilik açısından yeni kavramlar kullanılarak bir iş fikriyle işletme kurulabileceği gibi, kurulmuş bir işletmede yeni kavramlar ilave edilebilir ve halen kullanılan kavramlarda değişiklikler yapılabilir (iç girişimcilik). Bir kavram sürekli uygulamada kalamaz. Onun da ürünlerin yaşam süreleri gibi ömürleri vardır. Demek ki kavram işletmelerin sürekli gündeminde olan bir konudur. Kavram genellikle darboğazlar, sorunlar, yüksek maliyetli alanlarda üretilir. Bunlar aynı zamanda yaratıcılık alanlarıdır O halde kavram oluşturabilmek yaratıcılıkla ilgilidir. Kavramlar arasında ilişki kurabilmek ya da var olan ilişkileri teşhir edebilmek de yaratıcılıktır. Kavram üretmek, girişimciliğin de en önemli temellerinden biridir. Başarıyı yakalamaya çalışan örgütler, örgütte çalışanlardan hem bireysel olarak hem de takımlar halinde yaratıcılıklarını ve örgüt içi girişimciliklerini ortaya koymalarını hatta arttırmalarını 36 istemektedirler. Bu nedenle örgütler, yaratıcı düşünceyi destekleyecek örgüt yapısı oluşturmaya ve buna uygun örgüt kültürü üretmeye başlamışlardır. Amaçları belirleyip, nasıl yapılacağı konusundaki süreçlerin ortaya konmasından sonra çalışanları serbest bırakmak sözde özgürlükler olacaktır 2.3.4. ÖRGÜTSEL YARATICILIKTA YÖNETSEL TUTUM VE DAVRANIŞLAR 2.3.4.1. MEYDAN OKUMA İçsel motivasyona sahip kişiler seçenek aramaya isteklidirler. Buldukları seçenekler, tabu sayılabilecek dokunulmazlar bile olsa onları sorgulayabilecek, değiştirebilecek, yerine yenilerini sunabilecek biçimde meydan okuma özellikleri vardır (Amaible, 1998, ss.17-18). Bu tutum ve davranışlar, yaratıcı ve yeniliğin kabul edildiği örgütlerde normal karşılanır. Örgütlerdeki statüko çoğu zaman yaratıcılığı ve yeniliği engeller. Meydan okuma; tutum ve davranışı aynı zamanda içsel motivasyonu da artırır. Bu tutumun, sorgulama, sorunlara kafa tutma içsel motivasyon gibi özelliklerinden dolayı yaratıcılığa ve yenilikçiliğe önemli denebilecek katkısı vardır. Düşünce yaratan takımlarda put kırıcı gibi lakaplarla üyeler anılır. Her şeye evet diyen değil, çoğu zaman aykırı düşüncelere sahip insanlar meydan okuma özelliğine sahiptirler (Kelley, 2002, s.95). 2.3.4.2.ÖZGÜRLÜK Örgütlerde çerçevesi çizilmiş, tanımlanabilen, ulaşılabilir ve yapılabilir özel stratejik amaçların belirlenmesi, örgütsel yaratıcılığı arttırmaktadır. Örgütte çalışanlar yaratıcılıklarını daha iyi ortaya koyarlar. Örgütler insanlara tırmanacakları dağı gösterip, gösterilen dağa nasıl tırmanacakları konusundaki kararda özgür bırakırsa, işte o zaman insanlar yaratıcı olmaktadırlar. Ancak sık sık amacın değişmemesi gerekmektedir. Amacın sık sık değişmesi yaratıcılığı kısaltmakta ve daraltmaktadır. Kötü yöneticiler sık sık amaçları değiştirirler ve bu yöneticilerin amaçları ölçülebilir değildir. Böyle durumlarda özgürlüğün bir anlamı kalmamaktadır. İnsanlara işlerine nasıl yaklaşacakları ve süreçler konusunda sağlanan özgürlük, onların sahiplenme güdülerini ve içsel güdülerini arttırarak yaratıcılıklarını harekete geçirmektedir. Örgütte çalışanların nereye gideceklerini göstermeden özgür bırakmak hiçbir işe yaramaz. 2.3.4.3. KAYNAKLAR 37 Örgütsel yaratıcılığı etkileyen finansman, zaman ve mekan gibi alanlardaki kararlar yöneticiler tarafından doğru olarak verilmelidir. Bu konularda verilecek kararlardan bazıları yaratıcılığı engelleyebildiği gibi, bazıları yaratıcılığı harekete geçirebilecek şekilde destekleyebilir (Amaible, 1998, s.19). Yaratıcılık için zaman bazen çok azdır. Örneğin, SARS aşısı gibi. Bu konuda bilim adamları hızlı çalışılması gerektiğini kendiliğinden hissederler. Bu sıkışıklık içsel motivasyonu ve meydan okumayı da artırır. Bazı örgütler, yapılacak iş için bitirme zamanı verirler, örneğin; iş en son şu tarihte bitirilecek gibi. Bu tür davranış çalışanlarda güvensizlik yaratır, kontrol altına alınmış hissi verir ya da aşırı bir zaman sıkışıklığı, çalışanlarda kontrol, yıpranma ve tatmin olmamış hissi yaratır. Bu da motivasyonu kırar. Yaratıcılık zaman gerektirir. Bu zaman yeterli değilse, zamanı az veren yöneticiler yaratıcılığın önünde engel haline geleceklerdir. Yaratıcılık için yeterli düzeyde kaynak gerekmektedir. Yaratıcılığa aşırı kaynak ayırmak, yaratıcılığı arttırmaz. Yaratıcılık için yeterli düzeyin altında kaynak ayırmak, yaratıcılığı arttırmak bir tarafa var olabilecek yaratıcılığı da engeller. Çünkü yeterli finansman kaynağı olmayan örgütler, yaratıcılıklarını yeni iş fikirlerini bulmak yerine yeni finansman kaynağı bulmaya yönelteceklerdir. Yaratıcılık için diğer bir kaynak da mekanlardır. Rahat mekanlar yaratıcılık için bir ihtiyaçtır. Çok rahat mekanlar yaratıcılığı engellemez, destekler. Bu nedenle yaratıcı ve yenilikçi örgütler için mekan önemli sayılan bir kültürdür. Ama bunun yanında bazı örgütler stratejiye, personele ve sistemlere verdikleri önem kadar mekana önem vermezler. Ancak mekan eşittir kıdem denkleminin örgütlerin kan damarlarını tıkadığı anlaşılmıştır. Bazı şirketler eskiden yöneticilerine bölüştürdüğü yerleri, şimdi müşterileri ağırlamak için çalışanların bilgi ve esin kaynağını oluşturan kütüphanelere dönüştürmüştür. Artık günümüzde çalışma ofislerini rütbe temeline göre düzenleyen şirketler kaba şirketler olarak adlandırılmaktadır. Bilindiği gibi hiyerarşi rahat mekanların düşmanı olarak algılanmaktadır. Bunun için açık ofis sistemleri kabul görmeye başlamıştır. Eskiden işletmelerde gözetim ve denetim en çok yapılan iş idi. Günümüzde yaratıcılık ve yenilik önemli hale gelince düşünce üretmek, takım çalışması yapmak gibi işlevler yoğun ilgi görmeye başlamıştır. Dolayısıyla örgütler nasıl mekanlar kuralım ki çalışanlarımızın yaratıcılık ve yenilikçilikleri ortaya çıksın ve gelişsin diye düşünmeye başlamıştır. Bazı araştırmacılar, mekanları 38 örgütün vücut dili olarak görmektedirler. Sonuç olarak yaratıcılık ve yenilikçiliğin mekanla ilişkisinin olmadığını söylemek pek doğru olmayacaktır. 2.3.4.4. SICAK TAKIMLAR Örgütlerde yaratıcı düşüncelerin doğması için buna uygun takıları tasarlanması gerekir. İç girişimcilikte bu çok önemlidir. Oluşturulması düşünülen takımda aynı görüşte, uzlaşmacı, homojen aynı perspektife sahip insanlar bulunursa yaratıcılık öldürülmüş olur. Belki söz konusu bu özelliklere sahip takım daha az bölünür, moraller yüksektir. Ama yaratıcı düşünce üretimi yok denecek kadar azdır. Oysa yaratıcı iklimin oluştuğu sıcak takımlarda bulunanların perspektifleri, bilgi birikimleri, uzmanlıkları yanında olaylara ve sorunlara karşı tutum ve davranışları da farklıdır. Örneğin sekiz kişilik bir sıcak grup hangi farklı özelliklerin bir araya gelmesiyle oluşuyor: İleri görüşlü, sorun çözücü, put kırıcı, nabız yoklayıcı, zanaatçı, teknolog, girişimci, çapraz geçişci. Farklı özelliklerin bir araya gelmesiyle oluşan takımlar çalışırken şu üç şeye dikkat etmeleri gerekmektedir: - Takım üyelerinin heyecanla yakalamak isteyecekleri ortak bir hedefleri olmalıdır. - Takım üyeleri zor anlarda dayanışma içinde olmalıdırlar. - Takımın tüm üyeleri, diğer üyelerin düşüncelerini ve perspektiflerini tanımalıdırlar. Doğru kişilerden oluşan takımlar zor oluşur, ancak güçlüdürler. 2.3.4.5. TEŞVİK Bazı örgüt yöneticileri başarıyı hiç takdir etmezler. Bu durum yaratıcılığın hareketini engeller çünkü içsel motivasyonu arttırmaz. Yaratıcılığını ortaya koyan insanlar, yaptıklarından heyecan duyabilirler, ilginç bulabilirler. Ancak onlar yaptıklarının diğer insanlar tarafından da önemli olduğunun anlaşılmasını isterler. Bunun için başarılı yöneticiler, yaratıcı kişi ya da takımları takdir ederek zaman zaman ödül verirler, onları başından beri izlediklerini, ortaya çıkan şeylerin önemli olduğunu söylerler ve yaratıcı düşünceleri nasıl uygulayabiliriz, nasıl geliştirebiliriz sorularını kendilerine sorarlar. Engelleyici yöneticiler bu tür yaratıcılıkları şüpheyle karşılarlar hatta bunları tanımadıklarını söyleyebildikleri gibi, bu düşünceleri nasıl yok edebiliriz kaygısını da taşırlar. Bazen de yaratıcılıkları sonuç vermeyen insanlar işten atılabilir ya da örgüt için bir kenara itilebilirler. Bu durumu gören diğer çalı şanlar yaratıcılıklarını harekete geçirmekte cesaretli olamayabilirler. Hata kültürü gelişmediği için her yaratıcı düşüncenin mutlaka başarılı olması gerekmektedir. 39 Aksi takdirde hatanın faturası ödettirilmektedir. Oysa yaratıcı örgütlerde hatadan da bir değer elde edilebileceği bilinmektedir. Bu kabul edildiğinde örgütlerde bireysel ve takım yaratıcılıkları engellenmeyecektir. 2.3.4.6. ÖRGÜTSEL DESTEK Burada anlaşılması gereken şey, örgütün tüm varlığı ile yaptığı destekten sonra yaratıcılığın daha çok artmasıdır. Sadece örgütün herhangi bir biriminin yaratıcılığa destek vermesi değil, tüm örgütün destek vermesi söz konusudur. Böyle bir iklimin yaratılmasında liderin önemli bir payı vardır. Örgüt için yaratıcılık önemlidir ve her türlü yaratıcı düşünce değerlidir ve ödüllendirilir. Aksi takdirde yaratıcı çabaları görmemezlikten gelerek, ödüllendirilmezse negatif düşünceler yayılmaya başlar ve içsel motivasyonu kırılmış, küskün hale gelirler. Yaratıcılık için heyecan ve enerjilerini kaybetmiş olurlar. Lider her şeyden önce yaratıcılığı desteklemek adına elindeki bilgiyi paylaşarak, işbirliğine gitmelidir. Bu durum çalışanların içsel motivasyonunu artırmaktadır. Öte yandan örgütteki didişmeler, gruplaşmalar, kavgalar ve dedikodular çalışanları işten soğutmakta ve yaratıcılıklarını engellemektedir. Çünkü ortak hedef ve heyecan paylaşımı zayıflamaktadır. 2.3.4.7. ODAKLAŞMA Yaratıcılık için motivasyon, bireysel ve örgütsel tutum ve davranışların yeterli olması, arkasından yaratıcılığın nerede, hangi alanda, ne tür işlerde yoğunlaşacağı bilinmelidir. Sorunlar listesi, yaratıcılığın hedef alanı olabileceği gibi sorun olmayan ancak iyileştirme adına yapılmak istenen değişikliklerde yaratıcılığın hedef alanları yani odak noktaları olabilir ya da aynı listede hem sorun hem de sorun olmayan şeyler olabilir. Yaratıcılıkta üzerinde durulacak bir konunun iyi tanımlanması, sınırlarının belli olması, yaratıcı güce elle tutulabilir hedefler gösterdiği için başarıyı arttıracaktır (Kelley, 2002, s.81). Aksi takdirde bulanık hedefler, tanımlanmamış sorunlar ve alanlar gücün bir noktada yoğunlaşmasını engelleyecek ve yaratıcı gücün verimsiz kullanılmasını sağlayacaktır. Yaratıcılığın yoğunlaşabileceği alanları dört grupta toplamak mümkündür. 1. Yeni ihtiyaç alanları 2. Değişikliklerden doğan ihtiyaç alanları 3. Halen karşılanmakta olan ihtiyaç alanları 4. Sorunlar 40 Mike Vance’nin yaptığı yaratıcılık tanımı, “Yeninin oluşturulması, eskisinin gözden geçirilmesidir” şeklindedir. Bu tanımda da yaratıcılığın odak noktaları gösterilmektedir. Sonuçta, yaratıcılıkla insanların doğrudan ve dolaylı ihtiyaçları ortaya çıkarılmakta ve bu ihtiyaçları karşılayacak mal ve hizmetler üretilmektedir. Üretilen mal ve hizmetler ihtiyaçları karşıladığı için ekonomik fayda sağlanmış olmaktadır. Bir bakıma yaratıcılığın odak noktalarını ekonomik anlamda fayda yaratılacak alanlar olarak görmek olanaklıdır. Yeni bir iş kurmak isteyen girişimciler fayda yaratacak şekilde dört alanda yaratıcılıklarını yoğunlaştırarak yeni iş fikirlerini ortaya koyarlar. Yaratıcılıkta üzerinde durulacak dört alan tüm işletmeler için düşünüldüğünde işletmelerin yaratıcılık potansiyellerini sürekli aktif halde tutmaları gerektiği ortaya çıkmaktadır. Hiçbir sorun yaşamayan, her şeyin yolunda gittiğini söyleyen bir örgütte bile sorun olmadığı için incelenmemiş, yaratıcılık alanı olarak görülmemiş yerler de aslında sürekli yaratıcılığın odak noktaları olabilmektedir. Peter F. Drucker yedi yenilikçi fırsat alanı saymıştır. Bunlar beklenmedik gelişmeler, bağdaşmazlıklar, süreçler, sektör ya da pazar değişiklikleri, demografik değişiklikler, algı değişiklikleri ve bilgidir. Yaratıcı kaynağın belirli alanlara odaklaştırılması yaratıcılık ve yenilikçiliğin yönetilebilir olduğunu göstermektedir. Yaratıcılık ve yenilikçiliğin sürdürülebilir olması, sistematik bir kurumsal işlev olarak söz konusu alanlara odaklamasına bağlıdır. Yaratıcılık ve yenilikçilik, zeka, yetenek ve bilgi içerir. Ancak adanmışlık, sıkı odaklaşma, gayret ve sebat yoksa diğerleri bir anlam ifade etmez. 2.4. YARATICILIĞIN AŞAMALARI Sezgiyi, yaratıcı süreçlerden oluşan sistematik bir modelin parçası olarak gören Graham Wallas, yaratıcılığı dört aşamalı bir model şeklinde oluşturmuştur. 2.4.1. HAZIRLIK Bu aşama, konunun, sorunun tanımlanması, sınırlarının çizilmesi, boyutlarının ve özelliklerinin belirlenmesi şeklinde yapılan çalışmaları kapsar. Çünkü hazırlık aşamasında düşünce gücünün ve yaratıcılık faaliyetlerinin yoğunlaşacağı hedef alan ortaya çıkmış olacaktır. 2.4.2. KULUÇKAYA YATIRMA 41 İkinci aşama, konu ya da sorun hakkında yaratıcı düşüncelerin üremesi için bekleme süresi olarak görülür. Bilinçaltı ve diğer duyuların hareketiyle oluşan algının gerçekleşmesi, benzetme, ilişkilendirme ve yatay polenleme gibi zihni çalışmalar, bu aşamada daha aktiftir. Mantığın geciktirilmesiyle daha fazla yaratıcı düşünce üretilmesine ve üretilen düşüncelerden daha fazlasına yaşama şansı verilir. 2.4.3. YARATICILIKLARIN ORTAYA ÇIKMASI Bu aşama için aydınlanma, şimşek çakması gibi kavramlar da kullanılmaktadır. Konu ve sorun hakkında yaratıcı sonuçlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Zaman zaman parlak düşünceler akla gelir. Her yaratıcı düşünce ilk ortaya çıktığında en iyisinin bu olacağı gibi ön yargı, daha sonra başka üretilen yaratıcı düşüncelerle kırıldığı için her yeni düşünce bir parlamayla ortaya çıkar. Zihin yeni bir algı yakaladığı için sıçrama yaşanır. 2.3.4. YARATICI SONUÇLARIN KABUL EDİLMESİ Üretilen yaratıcı düşüncelerin değerlendirilmesi, denenmesi, uygulanabilirliklerinin ölçülmesi sonra da seçilmesi aşamasıdır. Bu aşama için onaylama, doğrulama kavramları da kullanılmaktadır. Bu aşama yaratıcı düşünce üretiminin son adımıdır. 2.5. YARATICILIK TEKNİKLERİ Mal ve hizmet üretiminde nasıl teknikler kullanılıyorsa, düşüncelerin üretiminde de teknikler kullanılabilmektedir. Bilindiği gibi yaratıcılık geliştirilebilen, öğrenilebilen bir beceri olarak görülmektedir. Yaratıcılık genellikle yaratıcı düşünce olarak algılanmaktadır. Düşüncenin de yaratıcı ve normal diye ikiye ayrıldığı kabul edildiğinde, yaratıcılık üretim tekniklerinin, yaratıcı düşünce üretim teknikleriyle aynı anlama geldiği anlaşılacaktır. Düşünmek süreç olarak iki aşamalıdır. Birinci aşamayı duygu ve sezgilerden oluşan algılar oluşturur. Yani yaratıcı düşünce; beş duyu ve sezgilerin (bilinçaltı ve altıncı his) yardımıyla oluşan yargıların ürünüdür. O halde yaratıcılık duyulara ve sezgilere bağlı olduğuna göre, bu konulardaki teknikler duyuları ve sezgileri besleyecek ve onları harekete geçirecek içerikleri taşımaktadır. Yaratıcı düşünce üretiminin yapılandırılabilmesi, yaratıcılığın sadece rastlantısal olmadığını göstermektedir. 2.5.1. BEYİN FIRTINASI Alex Osborn tarafından 1930 yılında ortaya atılmıştır. Çağrıştırma ve uyarma etkisi yaparak, grup halinde düşünce yaratan bu teknik zaman zaman değişik konjonktürlerde tartışılsa da tüm yaratıcı tekniklerin babası olarak kabul görmektedir. Osborn beyin fırtınası için dört kural koymuştur. 42 Eleştiri Yapma: Düşünceler ilk söylendiğinde yargılanmamalı, mantık dayatılmamalı, değerlendirilmemelidir. Beyin fırtınasına katılan grup üyeleri durumu bildikleri için beyin kaslarını gevşeterek serbestçe düşüncesini ortaya atabilirler. Serbest Atış: Grup üyeleri düşüncelerini ütopik(hayalci) de olsa ortaya atabilmelidirler. Hayallere ve düşüncelere sınır konulmaması bu kuralın temel prensibidir. Olabildiğince Çok Düşünce: Linus Pauling’in “iyi bir düşünce edinmenin en iyi yolu, çok sayıda düşünce edinmektir” şeklinde söylenmiş sözü bu konuyu tam olarak anlatmaktadır. Bu söz “iyi bir düşünce üretmenin en iyi yolu çok sayıda düşünce üretmektir” şeklinde de düşünülebilir. Ne kadar çok düşünce üretilirse, o kadar iyi düşünce yakalanabilir. Onun için grup lideri, daha fazla düşünce üretmek için grubu bu konuda motive etmelidir. Fikirleri Çağrıştır, Uyar, Geliştir, Değiştir, Birleştir: Grup üyelerinin bir düşüncesi diğer üyelerdeki yeni düşünceleri tetikler ve tetiklenen düşünceler de, yeni düzenlerin (birleştirme) ortaya çıkmasını sağlar. Takım üyeleri, düşünceleri değerlendirme ve yargılamaları yerine onların yeni düşüncelere yol açtıklarını bilmeleri gerekmektedir. Osborn beyin fırtınasının bu dört kuralından başka bazı ilkeler de koymuştur: - Başla, durma, özgün düşünce bekleme - Odaklan, bütün dikkatini oturum konusunda topla - Uyanık ol, herkesin konuya odaklandığına inan - Vazgeçme, düşünce üretmekte güçlük çekiyorsan kopma, vazgeçme ısrarcı ol. Beyin fırtınası takımlarında en uygun üye sayısının 12 olması önerilmektedir. Beyin fırtınası toplantıları düzenli toplantılar değildir ve takım üyelerinin sırayla konuşmamasının verimliliği arttırdığı ileri sürülmektedir. Toplantıların süre olarak 30-60 dakika olması önerilmektedir. Beyin fırtınası için uzun süreler fiziksel ve zihinsel diriliği öldürmektedir. Beyin fırtınası, verimli kullananlar için düşünce motoru olarak kabul edilmektedir. Buna ek olarak A.B.D.’nin ünlü tasarım firması IDEO, iyi bir beyin fırtınası için yapılması ve yapılmaması gerekenleri şu şekilde sıralamıştır (Kelley, 2002, ss.66-74). 43 Yapılması gerekenler: - Sorunun ve konunun tanınması ve odağın kuvvetlendirilmesi - Yabancı düşüncelerin teşvik edilmesi - Görsel olunması - Beyin fırtınası kurallarının herkesin görebileceği bir yere asılması - Düşüncelerin numaralandırılması - Bir saat içinde 100 düşünce üretilmeye çalışılması - Toplantı sırasında üyelerin not tutmaması. Ancak takımdan çıkan düşünceleri herkesin görebileceği bir şekilde yazılması - Toplantı sırasında, takım üyeleri arasında dostane bir rekabet yaşanması - Sıcak takımların oluşturulması. Yapılmaması gerekenler: - Takım üyeleri arasında hiyerarşiye yer verilmesi - Takım üyelerinin sırayla konuşması - Takıma sadece alanıyla ilgili uzman kişilerin katılması - Toplantıların mutlaka dışarıda yapılması (otel, tatil köyü vb.) - Takım üyelerinin not tutması. 2.5.2. TERS BEYİN FIRTINASI Beyin fırtınası, hangi düşüncelerle başarılı olunabilir temelinde yapılırken, düşünceler ne şekilde başarısız

Use Quizgecko on...
Browser
Browser