Summary

This document appears to be historical notes, likely from a secondary school class. It contains information on the rise of Western Civilization. It details historical events and concepts, including information from the Middle Ages and the Age of Exploration.

Full Transcript

BATI UYGARLIĞI’NIN YÜKSELİŞİ 1. ORTAÇAĞ’DA AVRUPA (FEODAL DÖNEM) MS. 476’da Batı Roma İmparatorluğu’nun dağılmasından 1453’te İstanbul’un fethine kadar süren dönem Ortaçağ olarak kabul edilir. Orta Çağ'ın başlarında Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından kaynaklı, şehirlerden kırsal...

BATI UYGARLIĞI’NIN YÜKSELİŞİ 1. ORTAÇAĞ’DA AVRUPA (FEODAL DÖNEM) MS. 476’da Batı Roma İmparatorluğu’nun dağılmasından 1453’te İstanbul’un fethine kadar süren dönem Ortaçağ olarak kabul edilir. Orta Çağ'ın başlarında Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından kaynaklı, şehirlerden kırsal kesime bir göç olmuştur. Bu göç sonucunda ve tabii ki Romalıların deyimiyle "barbar" kavimlerin de krallıklar kurması ve bu krallıkların mutlak güç olamaması, Orta Çağ'da güç dengesini kral, kilise ve feodal senyörler arasında bölüştürüyordu. Kişilerin özgürlüklerini çok az olduğu ve köylülerin genellikle tarım yapan insanlar olduğu bu dönemde feodal senyörler ile diğer yöneticiler arasında çoğu zaman anlaşmazlıklar çıkıyordu. Feodalite’nin doğmasında Kavimler göçüyle Avrupa’da meydana gelen siyasi boşluk, barbar krallıkların ülkelerini bir takım bölümlere ayırarak yönetmeleri, yasaların yerini, düzeni sağlamak için dini ve toprağa dayalı askeri – ekonomik güçlerin alması ayrıca küçük toprak sahipleri ve yoksulların (vassallar), korunmak amacıyla güçlülerin (süzeren – senyör) himayesine sığınmak zorunda kalmaları… gibi nedenler etkilidir. Orta Çağ Avrupası ve Feodalite’nin Özellikleri 1. Senyörler (feodal beyler) ile ruhbanlar (din adamları) yeryüzünde tanrı gücünün temsilcileri olarak halk üzerinde yoğun bir baskı kurmuşlardı. 2. Dini kanunlar sadece soylu ve din adamlarından yana hazırlanmıştı. 3. Bilim, sanat ve özgür düşüncenin kilise ve din adamlarınca yasaklandığı skolastik düşünce hakimdir. 4. Ticaret bozulmuş ekonominin temeli tarıma dayanmıştı. Zenginliğin ölçüsü ise topraktı. 5. Kralların ve imparatorların yetkileri derebeylere geçmişti. Önemli Not: Orta Çağ’da Avrupa’da böyle çarpık bir düzen görülürken, aynı dönemde İslam aleminde Müslümanların mülkiyet hakkı vardı. Toprak soyluların değil devletindi ama toprağı işleme hakkı halkındı. Din kurumları Avrupa’daki gibi halkın sırtından geçinmezdi tüm giderlerini vakıf topraklarının gelirleriyle karşılardı. İslam’ın emrettiği bilim ve sanat oldukça gelişmişti. 6. Orta Çağ Avrupasında halk eşitsizlik üzerine kurulmuş olan sosyal sınıflara ayrılmıştı. 7. Köylüler ikiye ayrılırdı: Serbest köylüler (vergi öder ve angarya işler yaparlardı). Köle köylüler (Serflerdir, hiçbir hakları yoktur. Toprakla alınır, satılırlardı). Hristiyanlık, kilise gibi örgütlü bir yapıya sahip olduğu için, kısa sürede tüm Avrupa’da yayılmıştı. Kilise endülüjans (cenneti vaat etme) ve aforoz (dinden çıkarma) yetkisine sahipti. Aforoz bir ülkenin tümüne de uygulanabilirdi. Batı Hristiyanlığını temsil eden Katolik Kilisesi, dinî hakların yanı sıra dünyevi haklara da sahipti. Din adamları (rahipler) sınıfının nüfuzu oldukça genişti. Avrupa’da laik devlet anlayışı yoktu. Papa’nın krallara taç giydirmesi, aforoz yetkisini elinde bulundurması, Haçlı seferleri düzenlemesi gibi olgular Kilise’nin siyasi güç ve otoritesini gösterir. Ayrıca, Kilise’nin elinde geniş topraklar vardı. Düşünce alanında kilisenin koyduğu normlar geçerliydi ve bunlara aykırı düşünmek mümkün değildi. Bu düşünce tarzına dogmatizm Katolik Kilisesi, dini ve siyasi üstünlüğünü koruyabilmek için, aynı zamanda Ortodoks Kilisesi’nin varlık ve nüfuzunu kırmak istiyordu. Bu nedenle Avrupa’da mezhep savaşları eksik olmuyordu. COĞRAFİ KEŞİFLER 15. ve 16. yüzyıllarda Avrupalıların yeni ticaret yollarının, okyanusların ve kıtaların bulunması, bilinmeyen yerlerin keşfedilmesi amacıyla yaptıkları gezilere Coğrafi Keşifler denir. Coğrafi Keşiflerin Nedenleri -Doğu ülkelerinin zenginliği ve Avrupalıların buralara gitmek için yeni yollar aramaları. -İpek ve Baharat yolları ile gelen malların çok el değiştirmesinin fiyatları artırması, Avrupalıların bu ticaret mallarını ilk elden almak istemeleri. -Coğrafya bilgisinin ilerlemesi, yeni ve doğru haritaların yapılması. -Pusulanın geliştirilmesi sayesinde gemicilerin, büyük denizlere ve okyanuslara daha kolay açılmaya başlaması. -Dayanıklı ve sağlam gemilerin yapılması, cesur gemicilerin yetişmesi. -İstanbul’un fethinden sonra Türklerin, Doğu ticaret yollarına (İpek ve Baharat yolları) hâkim olmaları ve Avrupalıların açık denizlere çıkma ihtiyacı hissetmeleri. -Avrupa’da değerli madenlerin az bulunmasından dolayı kralların (İspanya ve Portekiz) gemicileri desteklemesi. -Avrupalıların Hıristiyanlık dinini yaymak istemeleri. -Avrupalıların dünyayı tanımak istemeleri. Coğrafi Keşifleri ilk başlatanlar Portekizliler ve İspanyollar’dır. Portekizlilerin Keşifleri - Portekizli Bartelmi Diyaz, Afrika’nın güneyini dolaşarak Ümit Burnu’nu buldu (1486). Böylece Hindistan’a deniz yolu ile ulaşma imkânı elde edilmiş oldu. - Portekizli Vasko dö Gama, Ümit Burnu’nu dolaşarak Hindistan’ın Kalküta Limanı’ndan Portekiz’e ulaştı. Böylece Hint Deniz Yolu’nu buldu (1497). - Portekizliler Güney Amerika’da Brezilya’yı da keşfettiler (1500). İspanyolların Keşifleri - Kristof Kolomb 1492 yılında Amerika’nın orta ve güney kıyılarını buldu, fakat yeni bir kıta bulduğunu anlamadı. - Kristof Kolomb’un ölümünden sonra Ameriko Vespuçi adında bir İtalyan gemici, Amerika’nın yeni bir kıta olduğunu ilan etti (1492-1502). Bu yeni kıtaya Amerika denildi. - Portekizli Macellan ve Del Kano, Dünya’yı dolaşarak yuvarlak olduğunu ispatlamak için 1519’da Atlas Okyanusu’na açıldı. Filipin adalarında yerlilerle yapılan savaşta Macellan hayatını kaybetti. Dünya gezisini Del Kano tamamladı. Böylece dünyanın çevresi ilk kez dolaşılarak yuvarlak olduğu ispatlandı (1519-1522). NOT: Hollandalılar Güney Asya ülkelerini, İngiliz ve Fransızlar da Kuzey Amerika’nın iç kısımlarını keşfettiler. Coğrafi Keşiflerin Sonuçları Keşifler, Dünya tarihinde önemli sosyal, siyasal, ekonomik ve dini değişikliklere neden olmuştur. Bu durum, keşiflerin evrensel yönünü ortaya koymaktadır. Eski ticaret yolları değişti. Akdeniz, doğu-batı ticaretindeki önemini kaybetti. Baharat ve İpek Yolları önemini kaybetti. Atlas Okyanusu Limanları önem kazandı. Keşif yapan milletler, keşfettikleri ülkeleri ele geçirerek sömürge imparatorlukları kurdular (en önemlileri; İspanya, Portekiz, İngiltere, Fransa). Yeni ülkelerde bol olarak bulunan altın ve gümüş gibi madenler, Avrupa’ya getirildi ve ticaretle uğraşan burjuva sınıfı zenginleşti. Bunlar soyluların topraklarını satın aldılar ve soylular eski güçlerini kaybettiler. Burjuva sınıfının zenginleşmesi sonucu Avrupa ürünleri yeni pazarlar bulmuştur. Bu da Sanayi Devrimi’ne ortam hazırladı. Amerika, Avustralya, Antarktika gibi yeni kıtalar, yeni ticaret yolları, yeni uygarlıklar (Aztek, İnka, Maya vb.) bulundu ve tanındı. Domates, vanilya, patates, tütün gibi yeni bitkiler ile yeni hayvan türleri tanındı ve Avrupa’ya taşındı. Dünyanın yuvarlak olduğu kanıtlandı. Keşfedilen yerlere, özellikle Amerika’ya Avrupa’dan göçler olmuş, bu durum Avrupa kültür ve medeniyetinin yayılmasını sağladı. Avrupa’da işsizlik azaldı. Hıristiyanlık yayıldı. Ancak bazı bilimsel gerçeklerin (Dünya’nın düz olduğu gibi) ortaya çıkması sonucu Hıristiyanlık dini zayıfladı, kiliseye ve din adamlarına duyulan güven azaldı. Zenginleşen Avrupalılar, kültür ve sanat hareketlerini destekledi. Böylece Avrupa’da Rönesans’ın doğmasına ortam hazırlandı. Coğrafi Keşiflerin Türk Dünyası Üzerindeki Etkileri Coğrafi Keşifler, Müslüman ülkeler açısından büyük zararlara neden olmuştur. İslam ülkeleri yoksullaşmış, Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkimiyetinde olan İpek ve Baharat Yolları önemini kaybetti. Osmanlı topraklarında kervan yolları boyunca faaliyet gösteren halk ve zanaatkârlar işsiz kaldı. 3.RÖNESANS (YENİDEN DOĞUŞ) 15. ve 16. yüzyılda Avrupa’da güzel sanatlar, edebiyat ve düşünce alanında meydana gelen yenilikler ve gelişmelere Rönesans denir. Rönesans’ın Nedenleri : 1 - Eski Çağ’dan kalma edebiyat, sanat ve bilim eserlerinin incelenip değerlendirilmesi ve üniversitelerde okutulması. 2 - Kâğıt ve matbaanın yaygın olarak kullanılmasıyla yeni buluş ve düşüncelerin her tarafa yayılması, okuma- yazma oranının, bilim ve kültürün artması. 3 - Coğrafi Keşifler sonucunda Avrupa’da sanattan ve edebiyattan zevk alan zengin ve üstün bir sınıfın ortaya çıkması. 4 - Avrupa’da oluşan bu zengin sınıfın bilim adamları ve sanatçıları desteklemesi. 5 - Bizans ve Roma dönemine ait eserlerin tanınması ve bunların benzerlerinin yapılmaya çalışılması. 6 - Haçlı Seferleri ve Coğrafi Keşifler sonucu kilise ve din adamlarının inanç ve düşünce üzerindeki baskılarının azalması. 7 - İstanbul’dan ayrılarak İtalya’ya giden bilginlerin eski Yunanca eserleri öğretmesi. NOT: Rönesans ilk İtalya’da başlamış, daha sonra diğer Avrupa ülkelerine yayılmıştır. Rönesans’ın İtalya’da Başlamasının Nedenleri : 1 - İtalya’nın Akdeniz ticaretinden dolayı diğer devletlere göre daha zengin olması 2 - İtalya’da Roma, Helen ve Yunan kültürlerinin izlerinin bulunması 3 - İtalya’da siyasi birliğin olmaması, merkezi otoritenin olmamasının özgür bir ortama yol açması 4 - İtalya’nın İslam dünyası ile olan yakınlığı 5 - İtalya’nın Hıristiyan dünyasının dini merkezi olması 6 - İstanbul’un fethinden sonra bilim adamlarının İtalya’ya gitmeleri NOT: Rönesans Dönemi ile birlikte edebiyat, heykel, mimari, astronomi, tıp gibi birçok alanda yeni eserler verilmiş. Bu dönem sanatçılarına örnekler: Leonardo da Vinci (MonaLisa), Mikelanj, Rafael, Alber Durer resim alanında, Erasmus, Luther, Makyavel, Shakepeare, Cervantes, Bacon, Montaigne edebiyat alanında önemli eserler vermişlerdir. Rönesans’ın Sonuçları 1 - Avrupa’da düşüncenin önündeki engeller ortadan kalkmış, fen bilimleri ve pozitif düşünce gelişti (tıp, matematik, astronomi ve biyoloji alanında gelişmeler oldu). 2 - Katolik Kilisesi’nin düşünce üzerindeki baskısı ortadan kalktı, Katolik Kilisesi’ne bağlılık sarsıldı. 3 - Antik Çağ kültürü yeniden canlandı, çağdaş Avrupa’nın temelleri atıldı. 4 - Avrupa’nın sosyal yapısı değişti. 5 - Küçük kan dolaşımı bulundu, insan vücudu, tabiat olayları, güneş sistemi ve evren hakkında yeni bilgilere ulaşıldı bilim ve teknikteki gelişmeler hızlandı). 6 - Felsefe, sanat ve edebiyatta yeni akımlar ortaya çıktı. 7 - Skolâstik görüş yıkılıp yerine akıl, bilim, deney ve gözlem ön plana çıktı (Kopernik, Dünya’nın Güneş çevresinde döndüğünde ispatladı). Hümanist düşünce gelişti (Hümanizma; insan ve doğa sevgisinin ön plana çıkması). 8 - Reform hareketlerinin doğmasına ortam hazırladı. Skolâstik Görüş: Kaynağını dini öğretilerden alan, bütün soruları İncil ile açıklamaya çalışan, bilime karşı olan düşünce sistemidir 4.Reform Hareketi Reform Hareketleri Nedenleri Sonuçları Katolik Kilisesi'nin bozulması ve dini amaçlardan uzaklaşması üzerine 16. yüzyılda Almanya'da başlayarak diğer Avrupa Ülkelerine yayılan dini alandaki yeniliklere Reform denilmiştir. Reform'un Nedenleri Katolik Kilisesi'nin bozulması ve ıslahat fikrinin yayılması. Hümanizm sayesinde Hıristiyanlığın kaynaklarına inilmesi, İncil'in milli dillere çevrilerek temel ilkelerin ortaya konulması. Matbaanın yaygınlaşması ile okuma-yazma bilenlerin artması üzerine Katolik Mezhebi'nin sorgulanmaya başlanması. Endülüjans sorununun ortaya çıkması, para karşılığında kilisenin günahları affetmesi. Rönesans hareketlerinin etkisi. Reform hareketlerinin ilk defa başladığı Almanya'da siyasal birlik olmaması ve Almanya'daki prenslerin dinde yenilik isteyenleri desteklemesi. 1517'li yıllarda Reform düşüncesi Almanya'da Martin Luther tarafından ortaya atıldı. Sonunda Luther'in görüşleriyle Protestanlık mezhebi doğdu. Protestanlar ve Katolikler arasında mücadeleler Ogsburg Antlaşması ile sona erdi (1555). Buna göre; Protestanlık Mezhebi ve Kilisesi kesin olarak kabul edilmiştir. Alman prensleri istedikleri mezhebi seçme ve kendi topluluklarına kabul ettirme konusunda serbest oldular. Prensler, kendi ülkelerinde din işlerinin mutlak hakimi haline geldiler. Prenslerin mezheplerini kabul etmeyen Almanların başka yerlere göç etmesine izin verildi. Almanya'da başlayan Reform hareketleri İngiltere, Fransa, İsveç, Norveç ve Danimarka gibi ülkelere de yayılmıştır. Reform'un Sonuçları Avrupa'da mezhep birliği bozuldu. Katolik ve Ortodoks Mezhepleri yanında Protestanlık, Kalvenizm ve Anglikanizm mezhepleri ortaya çıktı, mezhepler arasında çatışmalar başladı. Din adamları ve kilise, eski itibarını kaybetti. Katolik Kilisesi, kendisini yenilemek ve düzenlemek zorunda kaldı. Eğitim-öğretim faaliyetleri kiliseden alınarak laik bir eğitim sistemi kuruldu. Katolik Kilisesi'nden ayrılan ülkelerde kilisenin mallarına ve topraklarına el konuldu. Papa ve kilisenin Avrupa Ülkelerinin kralları üzerindeki etkisi sona erdi ve Avrupa'da siyasal bölünmeler yaşandı. Çünkü Ortaçağ'da Papa, Avrupa krallarına taç giydirerek onların krallıklarını onaylıyor ve yönlendirebiliyordu. Papanın bu gücü kaybetmesi, Haçlı Seferleri'nin düzenlenmesini engellemiştir. Katolik kalan ülkelerde yeni mezheplerle mücadele etmek amacıyla Engizisyon Mahkemeleri kuruldu. Protestan krallar ve prensler, din işlerinin mutlak hakimi oldular. Reform hareketleri, Avrupa'yı siyasi yönden zarara uğratmıştır. Şarlken'in Osmanlı Devleti üzerine yapmayı planladığı Haçlı Seferi bölünmelerden dolayı gerçekleşmemiştir. Mezhep savaşları, Osmanlı Devleti'nin Avrupa'da ilerlemesini kolaylaştırmıştır. Osmanlı Devleti içerisinde yaşayan gayrimüslimlerin büyük çoğunluğu Hristiyandı. Osmanlı Devleti bunlara inanç ve din konularında serbestlik tanıyarak geniş haklar verdi. Osmanlı'da dini bakımdan bağımsız olan Hıristiyan Toplumu, Avrupa'daki mezhep kavgalarından etkilenmedi. Bunda Osmanlı Devleti'nin Hıristiyan halkı kilisenin suistimallerine karşı koruması etkili olmuştur. 5. AYDINLANMA ÇAĞI 17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa’ da ortaya çıkan, her konuda akıl ve bilime önem veren düşüncenin olduğu döneme “Aydınlanma Çağı” denir. Rönesans, Reform ve bilimsel gelişmeler, bu dönemin yaşanmasında etkili olmuştur. Bu dönemde bilgi için deney ve gözlem temel alındı. Akılcılık ve bilimsellik önem kazandı. Aydınlanma Çağı’ nda gerçekleşen bilim, sanat ve teknolojideki gelişmeler Sanayi İnkılabı’ nda temel oluşturdu. Aydınlanma çağında bilim, felsefe, sanat ve edebiyat alanında önemli gelişmeler oldu. Aydınlanma çağında, orta çağ'ın sona ermesinin ardından kilise eski gücünü yitirdi. Böylece tüm dogmalar da yeniden sorgulanmaya başladı. Aydınlanma çağında önemli bilim adamları da yetişerek dünyaya damga vurmuşlardır. Aydınlanma Çağı'nı ortaya çıkaran başlıca düşünceler Rönesans ile dinde reform hareketleri olmuştur. Aydınlanma Çağı aslında kiliseye karşı akılcılık hareketlerinin artmasını sağlamıştır. İlahi düşünce ve mutlak din devleti anlayışı Aydınlanma Çağı'nda yerini somut ve maddi olgulara bırakmıştır. Aydınlanma Çağı'nda görülebilir yeryüzü ve fiziksel devlet düzeni anlayışı hüküm sürmüştür. Bilim adamları ve sanatçılar akılcılığın ön plana çıktığı eserler ortaya çıkarmışlardır. Aydınlanma Çağı'nda Felsefe alanında en etkili isimler F. W. von Schelling ve Immanuel Kant olarak bilinmektedir. Aydınlanma Çağının öne çıkan düşünürleri ise Jean Jacques Rousseau, John Locke ve Denis Diderot olarak bilinmektedir. Aydınlanma Çağı'nın öncüleri ise Montesquieu ve Voltaire'dir. Aydınlanma Çağı'nda başarılı pek çok bilim adamı olmuştur. Özellikle Almanya'da yetişen Johann Gottfried Herder, Immanuel Kant, Christian Wolff önemli çalışmalara imza atmışlardır. Bunun yanı sıra Fransız Denis Diderot, Claude Adrien Helvetius, Baron d'Holbach, Montesquieu, Voltaire ve Jean- Jacques Rousseau da aydınlanma çağının önemli bilim insanları arasında sayılabilir. David Hume, Thomas Paine ve John Locke Aydınlanma Çağı'nın Büyük Britanyalı temsilcilerinden sayılırlar. 6. FRANSIZ DEVRİMİ Siyasal Nedenler Fransa,16. yüzyıldan beri, katı bir mutlakiyetle yönetiliyordu. Kral, Tanrı'dan başka kimseye hesap vermek zorunda değildi. Adaletsiz ve güç kullanılarak toplanan vergiler, kralın zevk ve eğlencesine ayrılıyordu. 18. yüzyıl sonlarında halk, bu duruma isyan etmiştir. Sosyal Nedenler Fransa'da halk, birbirine eşit olmayan, ayrı hak ve imtiyazlara sahip soylular, rahipler,burjuvalar ve köylüler olmak üzere sınıflara ayrılmıştı. Toplumda eşitliğin olmaması, soyluların ve rahiplerin geniş imtiyazlara sahip olması, zenginleşerek devlete vergi ödeyen burjuvaların siyasal haklar istemesi, hiçbir hakkı olmayan ve en ağır işlerde çalışan köylülerin burjuva sınıfını desteklemeleri, Fransız İhtilâli'nin çıkmasında etkili olmuştur. Fransız Aydınlarının Etkisi 18. yüzyılda Fransa'da birçok aydın yetişti. Aydınlar, Fransız İhtilâli'nin fikir yapısını hazırladılar. Montesquie, Volter, d’alambert, Diderot ve Jan Jack Rousseau yazdıkları eserlerde Fransa'nın rejimini eleştirdiler, yeni çözüm yolları ileri sürdüler. Aydınların bu çalışmaları, Fransa'da halkın krallık rejimine karşı kışkırtılmasını ve ihtilalin hazırlanmasını sağlamıştır. Dış Nedenler 1215'ten beri İngiltere'de halkın istekleri, kral tarafından dikkate alınıyordu. 17. yüzyıldan itibaren de İngiltere'de Meşruti Krallık kesin olarak yerleşmişti. Böylece kral, anayasada belirlenen yetkilerin dışına çıkamıyor ve halkın temsilcilerinden oluşan bir meclis, ülke yönetimine katılıyordu. Ayrıca Amerika'da yayınlanan İnsan Hakları Bildirisi, Fransızları derinden etkilemiştir. Fransızlar, İngiltere ve Amerika'daki hakların kendilerine de tanınmasını istemişler, bu da Fransız İhtilâli'nin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Ekonomik Nedenler Fransız İhtilâli'nin en önemli ve yakın nedeni, ekonomik durumun bozulmasıdır. Bunun başlıca nedeni, Fransa'nın özellikle 18. yüzyılda katıldığı savaşlar ve devletin gereksiz harcamalarıydı. Bu nedenle vergiler ağırlaştırılmış, halk geçim sıkıntısı çekmeye başlamıştır. Maliyeyi düzeltmek amacıyla alınan tedbirler sonuç vermeyince Fransa Kralı 16. Lui, Fransa'nın bir çeşit milli meclisi olan Etejenero'yu toplantıya çağırarak gerekli tedbirlerin alınmasını istedi (1789). Bu toplantıda soylular ve rahipler ile halkın temsilcileri arasında anlaşmazlık çıkınca, halkın temsilcileri Etejenero'yu, Milli Meclis ilan ettiler. Milli Meclis, kendi onayları olmadan vergi toplanmaması kararı aldı. Kral, bu kararı kabul etmediği gibi kuvvet kullanarak Milli Meclis'i dağıtmak istedi. Bu gelişme karşısında halkın temsilcileri, anayasa hazırlamadan dağılmamaya karar verdiler. Milli Meclis, anayasa hazırlıklarına başladıktan sonra kendisini Kurucu Meclis ilan etti. Kral, yabancı askerlerle Meclis'i dağıtmak isteyince, ayaklanan halk, Bastil Hapishanesi'ni basarak siyasi tutukluları serbest bıraktı (14 Temmuz 1789). Böylece bütün dünyayı derinden etkileyecek sonuçları ortaya çıkaran Fransız ihtilali başlamış oldu. Fransız İhtilali'nin Sonuçları ▪ Yıkılmaz diye düşünülen, hatta egemenlik hakkını Tanrı'dan aldığı iddia edilen mutlak krallıkların yıkılabileceği ortaya çıktı. ▪ İlkel şekli Yunan şehir devletlerinde, gelişmiş şekli İngiltere ve ABD'de görülen demokrasi, Kıta Avrupası'nda da gelişmeye başladı ve Batı medeniyetinin vazgeçilmez unsurlarından biri haline geldi. ▪ Egemenliğin halka ait olduğu kabul edildi. ▪ Milliyetçilik ilkesi, siyasi bir karakter kazanarak, çok uluslu devletlerin parçalanmasında etkili oldu. ▪ Eşitlik, özgürlük ve adalet ilkeleri yaygınlaşmaya başladı. ▪ Şahsi güçlere, zekâya ve girişim yeteneğine ortam hazırladı. ▪ Fransız İhtilâli, sonuçları bakımından evrensel olduğundan Yeniçağ'ın sonu, Yakınçağ'ın başlangıcı kabul edildi. ▪ Dağınık halde bulunan milletler, siyasi birliklerini kurmaya başladılar. ▪ İnsan Hakları Bildirisi, Fransızlar tarafından dünya çapında bir bildiriye dönüştürüldü. ▪ Fransız İhtilâli'nin yaydığı fikirlere karşı İhtilâl Savaşları (1792-1815) başladı. Önce Fransa ile Avusturya ve Prusya arasında başlayan bu savaşlara İngiltere ve Rusya'da katıldılar. Savaşlar Napolyon'un yenilgisiyle sonuçlandı. Viyana Kongresi ile Avrupa'nın siyasi durumu yeniden düzenlenmiştir (1815). 7. SANAYİ DEVRİMİ Avrupa'da 18. ve 19. yüzyıllarda yeni buluşların üretime uygulanması ve buhar gücüyle çalışan makinelerin makineleşmiş endüstriyi doğurması, bu gelişmelerin de Avrupa'daki sermaye birikimini arttırmasına denir. Sanayi Devrimi insan ve hayvan gücüne dayalı üretimden makine gücüne, fabrikaya dayalı üretime geçiş demektir. James Watt’ ın buharlı makineyi icadıyla 18. yy. ortalarında İngiltere’ de başlamıştır. Bu inkılap, ilk olarak dokuma (tekstil) sanayisinde olmuştur. Sanayi devriminin önce İngiltere'de başlamasının birkaç nedenini şöyle sıralayabiliriz. İngiltere'de uzun süredir bir anayasal monarşi düzeni oluşmuştur. Bu düzenin temelinde mülkiyet hakkının ve bireysel hak ve özgürlüklerin korunması yatar. 18. yüzyıl İngiltere'si zaten dünyanın mali merkezi konumunda idi. Borsa ve bankacılık sektörleri diğer ülkelerden çok ileri idi. Parlamento, kapitalizm ilkeleri doğrultusunda iç piyasada özgür rekabeti önleyici bütün engelleri kaldırmıştı. İngiltere, sanayi için gerekli en temel hammaddeler olan kömür ve demir yönünden zengin yeraltı kaynaklarına sahipti. İngiltere, dünyanın en büyük sömürge imparatorluğu idi. Bu da ona hammadde kaynakları ve üretilmiş mallar için geniş pazar olanağı sağladı. İngiliz donanması ve güçlü ticaret filoları, taşımacılığı kolaylaştırdı. İngiltere Avrupa'da zaten Rönesans döneminden beri dokumacılık sanayinde başı çekiyordu. Nedenleri; 1-Rönesans ve Reform ile birlikte Avrupa’ da bilimsel ve özgür düşüncenin gelişmesi 2-Coğrafi Keşifler’ in Avrupa’ ya getirdiği zenginlik 3-Bilimsel ve teknolojik gelişmeler Aşamaları Birinci aşama: Makineleşme Çağı 18. yüzyılda başlayıp 19. yüzyılın ortalarına kadar (1870'ler) süren bu endüstrileşme sürecine demir ve kömürün asıl enerji kaynağı ve hammaddeyi oluşturduğu makineleşme çağı denilebilir. Temel ve ayırıcı özelliği makine kullanımının yaygınlaşması sonucu büyük fabrikaların ortaya çıkmasıdır. Böylece, Avrupa'da temelde tarım işçilerinin toplumundan, fabrikalarda eşya üreten nüfusa doğru düzenli bir değişim olmuştur. Bu dönemde İngiltere'nin sahip olduğu zengin kömür yatakları bu devletin öteki devletler üzerinde ekonomik üstünlük sağlamasına yol açmıştır. Endüstri devriminin ilk aşamasında buhar, kömür ve demirin birleşimi önemli siyasal, ekonomik ve toplumsal sonuçlarıyla birlikte "demiryolu çağı"nı da açmıştır. Kömür yalnızca demiryolunda haraket eden araçlara güç sağlamakla kalmamış, aynı zamanda demiryolları da kömürü çok uzak ve eskiden taşınamayan yerlere götürmüştür. Böylece Avrupa'da kömürle çalışan makinaları barındıran fabrikalar hem büyümüş hem de en uzak noktalara kadar yayılmıştır. İkinci Aşama Sanayi devriminin ikinci aşamasında (1870'ler sonrası) temel hammadde ve enerji kaynaklarında değişiklik ortaya çıktı. Kömür ve demirin yanında çelik, elektrik, petrokimyasal maddeler de üretim sürecine sokulunca endüstrileşme bugün etrafımızda görülen biçimini almış oldu. Demir, endüstri devriminin birinci aşamasında büyük ama başat olmayan bir rol oynamıştı. İkinci aşamasında çelik tam anlamıyla her alana egemendir. Çeliğin en önemli yararı demiryollarında görülmektedir. Örneğin bu döneminde çelik sayesinde gelişen demiryolları Birinci Dünya Savaşı'nda savaşan devletlere temel lojistik desteği sağlamıştır. Üçüncü Aşama Bilgisayarın keşfinin ve ileri teknolojik gelişmelerin sanayi devriminin üçüncü aşamasını oluşturduğu varsayılmaktadır. Sonuçları: 1-Üretim arttı ancak ham madde ve pazar bulmak sorun olmaya başladı. 2-Ülkeler arası ekonomik yarış başladı. 3-Sanayileşme hızlandı, büyük fabrikalar ve şirketler kuruldu. 4-Sömürgecilik (emperyalizm) yarışı arttı. 5-Avrupa’ da zenginlik ve nüfus arttı, köyden kente göç başladı, büyük şehirler oluştu. 6-İşçi sınıfı oluştu, işçilerle ilgili sorunlar ortaya çıktı ve sendikalar kurulmaya başlandı. 7-Kömür, petrol gibi enerji kaynaklarına duyulan ihtiyaç arttı. 8-Uluslararası ticaret arttı, ulaşımda gelişmeler yaşandı ve demiryolu yapımı arttı. Not: Sanayi İnkılabı, Fransız İhtilali ile beraber 1. Dünya Savaşı’ nın (1914 – 1918) iki temel nedeninden biri olacaktır. BOLŞEVİK İHTİLALİ Rusya Çarlığı'nın çöküşünü ve Sovyetler Birliği'nin doğuşunu sağlayan, 20. yüzyıl dünya tarihinin en önemli olaylarından biridir. Başlangıçta Büyük Ekim Devrimi, Ekim Devrimi ve 25 Ayaklanması şeklinde anılırken Devrimin onuncu yıldönümünden itibaren resmî olarak "Büyük Ekim Sosyalist Devrimi" şeklinde adlandırılmıştır. Miladi tarihe göre 7 Kasım 1917'de vuku bulan ihtilale o dönemde Rusya'da kullanılan Gregoryen takvimine göre karşılığı 25 Ekim 1917'ye geldiği için "Ekim Devrimi" denmiştir. Devrim karşıtları bu olaya "Ekim Darbesi" adını vermiştir. Bolşevik kelimesi ise Rusça "çoğunluktan yana" anlamı taşır ve 1903'te Rusya Sosyal Demokratik İşçi Partisi'nin ikinci kongresinde yaşanan görüş ayrılıkları sonucu Lenin (Vladimir İlyiç Ulyanov, (ö. 1924) taraftarı grubun adı olarak ortaya çıkmıştır. Karşı grup ise Julius Martov (ö. 1923) yanlılarını tanımlamak üzere Menşevik şeklinde anılmıştır. Bu iki gruptan Bolşevikler kısa süre sonra partiye hâkim unsur olarak Ekim Devrimini gerçekleştireceklerdir. Devrimin amacı Burjuvaziye karşı emekçi sınıfın haklarını korumak, Rusya'yı I. Dünya savaşından çekmek ve toprak aristokrasisine karşı yoksul köylü kitleler lehine toprağı kollektifleştirmektir. Rusya'da Sosyalist Devrimi gerçekleştirebilmek için en önemli aşama otokrasinin devrildiği 1917 Şubat Burjuva-Demokrat devrimi olmuştur. 23 Şubat'ta (Gregoryen takvime göre 8 Mart) Petrograd işçileri iktidarı ve mevcut düzeni protesto eden bir gösteri yaptı. Kadınların çoğunlukta olduğu gösterilerde "kahrolsun istibdat, ekmek ve adalet istiyoruz" sloganları atıldı. Çar II. Nikolay (ö. 1918), ordusunu ve Kazak (Kossak) askerlerini gösterileri bastırmak için görevlendirdi. Ancak subayların halkın üzerine ateş edilmesi yönündeki emrine, savaştan yorgun düşmüş askerler silahlarını subayların üzerine doğrultarak cevap verdi. Kazak birlikleri de halkla çatışmayı reddetti. İsyanın büyümesi üzerine Çar II. Nikolay kardeşi Mihail (ö. 1918) lehine tahttan feragat etti. Ancak Prens Mihail devrimci hareketlenmeden korkarak tahtı devralmayı reddetti. Böylece Rusya'da monarşi rejimi yıkıldı. 350 yıllık Çarlık yönetimi ve 300 yıllık Romanov hanedanı da tarihe karıştı. Şubat devrimi sırasında ve sonrasında ülke genelinde devrimin bir sonucu olarak Sosyalist işçi ve askeri vekiller, köylü sosyalist vekiller ve askeri komiteler oluşturuldu. Sendikaların ve fabrikaların inşası tamamlanırken, aynı zamanda işçi milislerinin müfrezeleri ve Kızıl muhafızlar ortaya çıkmış oldu. Çarlığa karşı elde edilen zafer toplumun tüm sınıflarını harekete geçirince ülkede iktidar mücadelesi başladı. Bu mücadele esnasında iki ana unsur, Burjuvazi ve Proletarya, uygulama ve fikir olarak iki ayrı kutup oluşturdu. Halkın silahlı kuvvetlerini arkasına alan Sovyetler, ülkede kontrolü ele alma fırsatına sahipken bunu yapmadı ve diğer mevcut partilerle uzlaşma politikası izledi. Rusya'nın henüz Sosyalist bir devrime hazır olduğuna inanmayan Bolşevik partisi, Menşevikler ve diğer gruplar aralarında anlaşarak Prens Lvov (ö. 1925) başkanlığında Geçici Hükümeti kurdular. Bolşevikler ile yapılan anlaşma sayesinde iş görebilen Geçici Hükümetin oluşmasıyla ülkede bir bakıma ikili iktidar ortaya çıktı. Geçici hükümet Çarlık idaresinin yönetim organı olup işçi, asker ve köylülerin devrimci demokratik diktatörlüğüydü. Öyle ki Şubat devrimi sonrasında oluşan hükümet, I. Dünya savaşını sonlandırıp işçi ve köylü kesiminin önemli meselelerini çözüme kavuşturma konusunda başarılı olamadı. Bolşevikler artık sosyal sorunların çözümünün sadece Sosyalist bir devrim ile mümkün hâle gelebileceği konusunda hemfikirdir. Nisan ayında zırhlı bir trenle İsviçre'den Petrograd'a gelen Lenin, Finlandiya İstasyonunda kalabalık bir kitle tarafından karşılandı. Lenin buradaki konuşmasında sosyalizm için Sovyetlerin tam iktidar olacağı bir devrim çağrısı yaptı. Hemen ardından "Nisan Tezleri" olarak adlandırılan ünlü tezleri yayınladı. Lenin bu tezlerde emperyalist paylaşım savaşı sırasında Avrupa genelinde sosyal-demokratların kendi hükümetlerinin savaş konusundaki politikalarını desteklemelerinden dolayı sosyal-demokrasi adının önemini yitirdiğini belirtti ve bu nedenle Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin adının Komünist olarak değiştirilmesini önerdi. Lenin'in bu önerisi doğrultusunda partinin adı resmî olarak Mart 1918'de Komünist parti olarak değiştirildi. Lenin'in Nisan Tezleri ile birlikte Bolşevikler "Barış, ekmek ve adalet" istiyoruz ve "Tüm İktidar Sovyetlere" sloganıyla harekete geçti. 20 ve 21 Nisan'da Geçici Hükümetin savaşa devam etme kararı iç savaşı da beraberinde getirdi. Bu tarihlerde Lenin ve düşünceleri işçi sınıfı tarafından hâlâ destek görmediği için ayaklanma başlatılamadı. Hükümet, Bolşeviklerin eylem ve gösterilerini yasaklamıştı. Yasağın ardından 18 Haziran'da Bolşevik taraftarları bir eylem yaptı. Bunun üzerine 4 Temmuz'da çıkan iç savaşla birlikte geçici hükümet Bolşevikleri yok etmek için art arda saldırılar düzenlemeye başladı. Temmuz ayının ilk günlerine gelindiğinde yönetim tamamen kötü ellere geçmiş ve iç savaş giderek kızışmıştı. Barışın tamamen bitmesi ile birlikte Lenin ve yandaşları hakkında tutuklama emri verilmiş, Lenin çıkan bu tutuklama emriyle birlikte Finlandiya'ya kaçmıştı. Yapılan bir gizli toplantıda Troçki (ö. 1940) ve yandaşları Bolşevik Partisi'ne katıldı, bunun üzerine Lenin Petersburg'a geri döndü ve 10 Ekim'de yaptığı toplantıda silahlı ayaklanma için planlar yapmaya başladı. Dönemin Genelkurmay Başkanı olan Kornilov (ö. 1918), komünistlerin ve Sovyetlerin yok edilmesi gerektiğini söyleyerek saldırı planları hazırlamıştı. Kornilov'un tek amacı askeri bir diktatörlük yaratıp ülkenin yönetimini ele geçirmekti. Kornilov yaptığı planları geçici hükümetle paylaştı, fakat Kerenski (ö. 1970) tarafından destek alamadı. Buna rağmen Kornilov Petersburg'daki Bolşeviklerin üzerine askeri birlik yolladı. Halk Bolşeviklere destek çıktı ve gelen saldırıya aynı sertlikte ve ciddiyette cevap verdi. Bu direnişle birlikte Bolşevik taraftarları büyük bir artış göstermeye başladı. Lenin 7 Ekim'de silahlı ayaklanma planları hazırlarken partideki bazı kişiler bunu dışarı sızdırdılar. Buna rağmen 24 Ekim tarihinde Lenin önderliğinde ayaklanma başlatıldı ve zafer kazanıldı. 26 Ekim tarihinde de Lenin'in başkanlık edeceği Sovyetler Hükümeti kuruldu. Lenin ilk olarak Troçki'yi Dışişleri Bakanı olarak görevlendirdi ve ilk adım olarak Rusya'nın I. Dünya Savaşı'ndan acilen çekilmesi ve çöken ekonomisinin düzeltilmesi için önlemler almaya başladı. Bu amaç doğrultusunda Troçki, Brest-litovsk antlaşmasını imzalayarak Rusya'yı I. Dünya savaşından çekti. Geçici hükümetten alınan iktidar, Bolşeviklerin ve müttefikleri olan Sol Eserlerin hâkim olduğu Sovyetlere verildi. Bu olayların devamında, Bolşeviklere karşı olan monarşi yanlısı Beyaz Ordu iç savaş başlattı. Böylece Rusya'da 1917-1922 yılları arasında devam eden uzun bir iç savaş dönemi başlamış oldu. Ayaklanma planları yapıldığı sıralarda Sovyet yanlıları olan Menşevikler ve Eserler ayaklanmaya destek vermediler. Eylül ve Ekim aylarında Moskova ve Petrograd sanayi işçileri, maden işçileri, demir sanayicileri, petrol işçileri, demiryolu işçileri birçok grev yaparak Lenin'i desteklediler. Sonunda Bolşevikler bu mücadeleden zaferle çıktılar. Federasyon tartışmaları sürerken, 30 Aralık 1922'de Sovyetler Birliği resmen kurulmuş oldu. Ekim Devrimi veya Bolşevik İhtilali, bir anlamda büyük toprak sahiplerine ve feodal sistemin baskısına karşı bir direniş hareketi özelliği taşımaktaydı. Eski Rusya'nın kurumlarını ortadan kaldırdığı gibi yeni bir sosyal-ekonomik sistemin temellerini attı ve ideolojik anlamda dünyada büyük etkileri oldu.

Use Quizgecko on...
Browser
Browser