ANADOLU SELÇUKLU SONRASI BEYLİKLER Mimarisi PDF
Document Details
Uploaded by ProdigiousAstronomy
Atatürk Üniversitesi
Prof. Dr. Haldun Özkan
Tags
Summary
This document is a course document for a class on Islamic art. It deals with the architecture in the Anatolian beyliks period. It contains chapters and subject headings identifying styles of architecture. It mentions specific buildings.
Full Transcript
ANADOLU SELÇUKLU SONRASI BEYLİKLER MİMARİSİ İÇİNDEKİLER İlhanlılar Karakoyunlular Akkoyunlular Hamidoğulları İSLAM SANAT Eretnalılar...
ANADOLU SELÇUKLU SONRASI BEYLİKLER MİMARİSİ İÇİNDEKİLER İlhanlılar Karakoyunlular Akkoyunlular Hamidoğulları İSLAM SANAT Eretnalılar Karmanoğulları TARİHİ Candaroğulları Prof. Dr. Haldun Germiyanoğulları Saruhanoğulları Aydınoğulları Menteşeoğulları Özkan Ramazanoğulları Bu üniteyi Çalıştıktan sonra Anadolu Beylikler Dönemi mimari ve süsleme özelliklerini HEDEFLER tanıyacak Beylikler Devri Mimarisinin Anadolu Mimarisine kazandırdığı yenilikleri öğrenecek Anadolu Beylikler Dönemi yapı türlerini örneklerle değerlendirebileceksiniz. ÜNİTE 6 Anadolu Selçuklu Sonrası Beylikler ANADOLU SELÇUKLU SONRASI BEYLİKLER GİRİŞ: Anadolu Selçuklu Devleti’nin Moğol hâkimiyetine girmesinden sonra sınır bölgelerine yerleşmiş bulunan Türkmen Beyleri, hem Selçuklulara hem de Moğollar’a karşı mücadele etmişler ve İlhanlı hâkimiyetinin zayıflamasıyla birlikte, bulundukları bölgelerde bağımsızlıklarını ilan ederek kendi beyliklerini kurmuşlardır. Böylece, XIV. yüzyılda sanat tarihinde “Beylikler Dönemi” olarak adlandırılan yeni bir dönem başlamıştır. Anadolu’ya Moğol istilası sonrasında gelen çok sayıda ki Safavî, Konya çevresinde koloni oluşturmuş, Farsçayı da konuşma dili haline getirmişlerdir. Bunun üzerine 1277 yılında Karmanoğlu Mehmet Bey bir fermanla her yerde Türkçeden başka dil kullanılmayacağını emretmiş ve böylece Anadolu’nun dili Türkçe olmuştur. Beylikler döneminde Anadolu’da siyasi birlik kurmuş olan Türkmenler, XIV. yüzyılda şehir yaşamında nüfus, kültür, ekonomik ve ticaret üstünlüğünü ele geçirmişlerdir. Din ve bilim adamları, memurlar, tüccarlar, esnaf ve zanaatkâr Anadolu Beylikler dönemi sanatı, Anadolu zümreyi oluşturmuşlardır. Beylikler döneminde astroloji ve tıp gibi pozitif bilimler Selçukluları ile Osmanlı ile teolojik bilimler, Anadolu Selçuklu geleneğinde devam ettirilmiştir. sanat devreleri arasında Anadolu’daki yönetimin çok başlı olması sebebiyle Beylikler devri sanatı süren, temel üslup özellikleri bakımından için kesin bir başlangıç vermek mümkün değildir. Bu beyliklerden çoğu XIV ve XV. farklı gelişmeler yüzyıllarda hâkimiyetlerini yitirmiş olmalarına rağmen, Anadolu’nun gösteren bir dönemdir. Türkleşmesinde büyük hizmetleri olmuştur. Osmanlı Beyliği ise diğer beylikleri tek tek ortadan kaldırarak, Anadolu Türk birliğini sağlamıştır. Selçuklu sanatından Osmanlı sanatına geçişi sağlayan bu dönem, hem siyasi hem de sosyal tarihin izlerini taşımaktadır. Anadolu’nun farklı bölgelerinde değişik gelişme çizgilerine sahip bu mimari, her bir beylikte ayrı ayrı gelişme göstermiştir. Anadolu beyliklerinin her biri sanat ve mimari alanında, kendi özel şartları içinde, farklı gelişim seyirleri ortaya koymakla birlikte, çoğu beylikte özellikle de 2 Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İSLAM SANAT TARİHİ Karamanoğulları’nda Selçuklu etkilerinin devam ettiği açıkça görülür. Beylikler devri süsleme sanatı özellikle de çini tezyinatı, Selçukluların bir devamı şeklinde Aydınoğulları tarafından sürdürülürken, Batı Anadolu topraklarında bir takım yeni arayışların, yeni denemelerin de ortaya çıktığı gözlenmektedir. Esas itibariyle Beylikler dönemi mimarisi, Selçuklu ile Osmanlı mimarileri Çizim 1.1Erzurum arasında bir köprü oluşturmaktadır. Beylikler dönemi sanatı ayrıca, kısa bir zaman Yakutiye Medresesi Planı içinde imparatorluk sanatına yükselmiş olan Osmanlı mimarisinin oluşumuna da (O.Aslanapa'dan) önemli katkıda bulunmuştur. İLHANLILAR İlhanlı Devleti, Cengiz Han'nın torunu Hülagû Han tarafından, merkez Tebriz olmak üzere İran'da 1256 yılında kurulan Moğol devletidir. Azerbaycan'ı ele geçiren Hülagû Han, 1258'de Bağdat'ı alarak Abbasî Devleti'ne son vermiş ve daha sonra Anadolu Selçuklu Devleti'ni egemenliği altına almıştır. Bu dönemde Anadolu'da ticaret gerilemiş, Türkler, Doğu ve Orta Anadolu'dan batı bölgelerine doğru göç etmek zorunda kalmışlardır. İlhanlılar döneminde Orta Asya’dan Anadolu’ya yoğun bir Türkmen göçü yaşanmıştır. İlhanlılar, İran ve Anadolu’da imar faaliyetlerinde bulunmuşlar, Erzurum’da Yakutiye Medresesi, Amasya’da Resim1.1 Erzurum Yakutiye Medresesi Bimarhane, Niğde’de Hüdavent Hatun Kümbeti gibi çeşitli anıtsal eserler inşa etmişlerdir. Erzurum Yakutiye Medresesi kitabesine göre Sultan Olcayto ve Bolugan Hatun adına H. 710- M. 1310 tarihinde Hoca Yakut Gazani tarafından yaptırılmıştır. Kapalı avlulu, dört eyvanlı revaklı ve tek katlı bu medrese, anıtsal bir cephe düzenlemesine sahiptir (Çizim 1.1). Sırlı tuğlalarla yapılan minaresi, taçkapıdan sonra cepheye hareket kazandıran en önemli elemanıdır. Avlusunun üzeri mukarnaslı tonozla örtülmüştür. Mukarnas kavsaralı taçkapısı geometrik, bitkisel ve figürlü süslemelerin gelişmiş örnekleri ile dikkat çekicidir. Medresenin doğu eyvanı türbe ile birleştirilmiş, güney eyvanı ise mescid olarak düzenlenmiştir. Medrese günümüzde Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır (Resim 1.1 ve 1.2). Resim1.2 Erzurum Yakutiye Medresesi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Anadolu Selçuklu Sonrası Beylikler 1308 tarihinde inşa edilen Amasya Şifahanesi ise açık avlulu, iki eyvanlı, revaklı düzeni ile klasik Selçuklu medrese planına uygundur. Abidevi taçkapısı, silindirik kulelerle hareketlendirilen simetrik cephesi, süslemeleri ile dikkat çekicidir. Şifahanenin taçkapısı üzerindeki geometrik ve bitkisel motifler ise yüzeysel olarak işlenmiştir. Niğde’de 1312 tarihli Hüdavent Hatun Kümbeti, İlhanlı Valisi Sungur Ağa zamanında, IV. Kılıçarslanın kızı Selçuklu Prensesi Hüdavent Hatun için yaptırılmış önemli bir mezar anıtıdır. Sekizgen gövdeli kümbetin doğusunda taçkapı, diğer üç ana yönde ise pencere açılmıştır. Kümbet, gövdesindeki çift başlı kartal, aslan, insan başları, bitkisel ve geometrik motifler ile dikkat çekerken, taçkapısı geometrik yıldız geçmeler, merkezî ve palmetlerle tezyin edilmiştir (Resim 1.3). Resim1.3 Niğde Büyük Selçuklu ve Orta Asya etkileri ile şekillenen İlhanlı Mimarisi, inşa Hüdavent Hatun Türbesi teknikleri, yapı tipleri ve tezyinat konularında daha çok Büyük Selçuklu geleneğini devam ettirmekle birlikte, Anadolu’da yeni yorumlarla anıtsal eserler inşa etmişlerdir. KARAKOYUNLULAR Karakoyunlular, XIV. yüzyılın ikinci yarısında, Van Gölü kıyısındaki Erciş merkez olmak üzere, kuzeyde Erzurum’dan, güneyde Musul'a kadar uzanan Doğu Anadolu toprakları üzerinde kurulmuş, 1380-1469 yılları arasında hüküm sürmüş bir Türkmen devletidir. Karakoyunlu hükümdarları, hem hayatlarının büyük bir kısmını savaş ve mücadelelerle geçirmişler hem de, bilim ve fikir hayatının gelişmesine ve ülkelerinin bayındırlığına da büyük önem vermişlerdir.Van'daki Ulu Cami, İsfahan'daki Cuma Camisi ve Tebriz'de Gök Mescid ve Medresesi, Gevaş Halime Hatun Kümbeti, Karakoyunlu mimarisinin tanınmış örnekleri arasındadır. En önemli yapıları olan Van Ulu Caminin günümüze sadece minaresinden küçük bir bölüm kalmıştır. Cami zengin süslemeli tuğla bir yapı olup, planı ve tonoz örtüsüyle önemlidir. Mihrabı önüne büyük bir kubbe yerleştirilmiş, mihrabın güney, batı ve doğu duvarları ise rölyef halinde zengin tuğla ve stuko süslemelerle kaplanmıştır. 4 Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İSLAM SANAT TARİHİ Karakoyunlu hükümdarı Muzafferiddin Cihanşah’ın 1465 yılında Tebriz’de yaptırdığı Gök Mescid, İran’daki Karakoyunlu mimarisinin önemli bir örneğini oluşturur. Plan kuruluşu ile son derece simetrik olan bu yapı çini süslemeleri ile Resim1.4 Tebriz dikkat çekicidir (Resim 1. 4). Gök Mescit Karakoyunlu mezar yapıları genel özellikleri ile Selçuklu dönemi kümbet mimarisinin bir devamı niteliğindedir. Gevaş’taki 1385 tarihli Halime Hatun Kümbeti, Ahlat’taki 1397 tarihli Erzen Hatun Kümbeti, Kadem Paşa Hatun Kümbeti ile Patnos yolundaki Anonim Kümbet Karakoyunluların anıtsal mezar yapılarını oluşturur. Bunlar cenazelik, gövde ve külahtan oluşan, kesme taştan inşa edilmiş yapılardır. Gevaş Halime Hatun Kümbeti ve Erzen Hatun Kümbeti onikigen gövdesinin yüzey süslemeleri, Ahlat kümbetlerinin süslemelerine benzemesine rağmen daha zengin ve gelişmiş bir özellik gösterir (Resim 1.5-1.6). Resim 1.5 Van Halime Hatun Kümbeti AKKOYUNLULAR Akkoyunlular, XV. yüzyılda Doğu Anadolu, Azerbaycan ve Irak’ta hüküm süren bir Türkmen devletidir. Türkmen boylarından oluşan Akkoyunlular, devlet kurmadan önce Diyarbakır yöresine yerleşerek bu bölgede etkili olmuşlar ve 1507 yılında Safeviler tarafından yıkılmışlardır. Başta Diyarbakır ve Mardin olmak üzere Ahlat, Hasankeyf, Erzincan, Baybur tve Hasankale’de Akkoyunlular’dan günümüze ulaşan cami, medrese, kervansaray, hastane, türbe ve saray gibi çok sayıda eser inşa edilmiştir. Diyarbakır’daki Akkoyunlu camileri, küçük ölçülerde, gösterişli, siyah-beyaz Resim1.6 Erzen taş mimarisi, planları ve süslemeleri ile göze çarpan yapılardır. 1489 yılında Hoca Hatun Kümbeti Ahmed tarafından yaptırılan Aynî Minare Camii, yan mekanlı camilerin değişik sade ve küçük bir örneğidir (Çizim1.2). Akkoyunluların ünlü hükümdarları Uzun Hasan döneminde Diyarbakır'da inşa edilen Şeyh Safa Cami ise, plan kuruluşu bakımından Akkoyunlu mimarisindeki merkezî plana doğru gidişin önemli bir temsilcisidir. Cami, içerisinin yöresel yapım levha çinilerle kaplanmış olması bakımından ilgi çekicidir. Diyarbakır’daki Şeyh Matar Camii de, Akkoyunluların Osmanlı camilerine benzeyen bir diğer örneğidir. Çizim 1.2 Diyarbakır Ayni Mimare Camii Planı Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5 Anadolu Selçuklu Sonrası Beylikler Camide süsleme olmamasına rağmen siyah-beyaz kesme taş malzemeden yapılmış olması, nedeniyle hareketli bir cephe anlayışı sağlanmıştır. Caminin önünde üç gözlü bir son cemaat yeri vardır. Baldaken tarzında dört sütun üzerine yükselen kare minaresi ise, kitabe kuşağına kadar siyah, sonrası siyah ve beyaz taşların alternatif dizimi ile örülmüş, sıra dışı bir uygulamadır(Resim 1. 7 ). Eğitim yapılarının temsilcisi olan Mardin'deki Sultan Kasım Medresesi (1487-1507) özellikle taş işçiliği ile ön plana çıkmıştır. Medresenin plan ve mimari Resim 1.8 Sultan Kasım Medresesi elemanlarının şekillenmesinde Artuklu mimarlık gelenekleri etkili olmuştur. İki katlı (O.Aslanapa'dan) olarak düzenlenen medrese, bünyesindeki cami ve türbe ile bir külliye oluşturmuştur. Medresenin ortasında revaklı avluya yer verilmiş, revakların üzeri yıldız tonozlarla örtülmüştür. Büyük eyvanın zemindeki küçük kanallarla ortadaki selsebile bağlanması ise bölgenin geleneksel bir özellikleri olarak dikkat çeker (Resim 1. 8). Akkoyunlu mezar yapıları içinde ilginç örnekler vardır ve bunlardan biri de Ahlat’taki Emir Bayındır Kümbeti’dir. 1492’de camiye bitişik olarak yapılan Emir Resim 1.9 Ahlat Bayındır Kümbeti, yüksek bir kaide üzerinde silindirik gövdeden oluşur. Gövde, Emir Bayındır Kümbeti güney yönünde sütunlar üzerine oturan kemerlerle dışarıya açılmıştır ki bu uygulaması ile tek önektir (Resim1.9). Akkoyunluların bir başka mezar yapısı da Uzun Hasan’ın oğlu Zeynel Bey için Hasankeyf’de, Dicle nehrinin kıyısında inşa ettirdiği türbedir. Anadolu’da bir benzeri daha olmayan Zeynel Bey Türbesi, dairesel bir alt yapı üzerine yükselen iki katlı, silindirik gövdeli bir yapıdır. Mezar odasının üzeri yıkılmış, çini levhaları dökülmüş, sanduka ve mezardan hiçbir iz kalmamıştır. Türbenin gövdesi ise tuğla ve sırlı tuğlalar ile kaplanmıştır (Resim Resim 1.10 Hasankeyf Zeynel Bey Türbesi 1.10). Müslüman olmadan önce koyun totemine bağlı olan Akkoyunlular, İslam dinini benimsedikten sonra da bu toteme bağlılıklarını sürdürerek bayraklarını ve mezar taşlarını koyun resimleriyle süslemişlerdir. Doğu Anadolu bölgesinde Akkoyunlulara ait çok sayıda koç ve koyun tarzında yapılmış mezar taşları bulunmaktadır. 6 Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İSLAM SANAT TARİHİ HAMİDOĞULLARI Hamidoğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasında sonra Eğirdir, Isparta ve Konya bölgesinde kurulan Anadolu Türk Beylikleri'ndendir. 1301 yılında kurulan beyliğe Dündar Bey'in dedesi olan Hamid Bey'in adı verilmiştir. Başta beyliğin kurucusu Hamid Bey olmak üzere bütün Hamid beyleri âlimleri ve tarikat erbabını korumuş, onlara vakıflar bağlamıştır. Dündar Bey tarafından 1302 yılında yaptırılan Eğridir’deki Taş Medrese ise bu beyliğin en önemli yapısıdır. 1238 tarihini taşıyan anıtsal taçkapısının aslında bir Selçuklu kervansarayına ait olduğu son yıllarda yapılan kazılarla belgelenmiştir. Tamirlerle değişmiş olan medrese, iki katlı revaklı avlulu ve iki eyvanlı bir plana sahiptir. Korkuteli’ndeki Sinaneddin Medresesi de iki katlı ve eyvanlı oluşuyla Selçuklu geleneğini sürdüren bir diğer yapıdır. Hamidoğullarının Antalya kolu ise Tekeliler adını taşır. Bu kentte 1373’de Mübarizeddin Mehmed Bey tarafından yaptırılan Yivli Minare Camii, adını aslında bir Selçuklu yapısı olan minaresinden alır. Oniki sütuna oturan altı kubbeli caminin kubbeleri dıştan kiremit örtü ile kapatılmıştır. Bu cami Anadolu’da çok kubbeli Ulu Camii tipinin en eski örneklerinden biridir. Caminin doğusunda bulunan Yivli Minare ise I. Alaaddin Keykubat zamanından kalma olup, ait olduğu ilk camiye yönelik bilgi bulunmamaktadır. Minarenin kaidesi taş, gövdesi tuğladan yivli olarak yapılmış, gövdesi firuze renkli çinilerle tezyin edilmiştir. Yivli minare gerek üslubu, gerekse üzerindeki kitabesi ile Resim 1.11 Antalya Yivli Minare Camii Selçuklu özelliği taşımaktadır. Şehrin sembolü haline gelen minarenin şerefeden yukarı kısmı yenilenmiştir (Resim 1.11). ERETNALILAR Eretna Beyliği Anadolu'nun Moğol (İlhanlılar) istilasına uğramasından sonra, Sivas, Erzincan, Kayseri çevresinde kurulan bir beyliktir. Beyliğin kurucusu Alaeddin Eretna, İlhanlılar Devletinin Rûm (Anadolu) valisi Timurtaş'a hizmet eden komutanlardan biridir. 1335- 1381 yılları arasında hüküm süren Eretnaoğulları, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7 Anadolu Selçuklu Sonrası Beylikler Anadolu’daki diğer Türk beylikleri gibi siyaî, askerî ve idarî teşkilatta Selçukluları taklit etmişlerdir. Bu beylik daha çok anıtsal nitelikli mezar anıtları ile dikkat çekerler. Ertanoğlu Şeyh Hasan Bey’in 1347 tarihinde Sivas’a yapılan türbesi minareye benzerliğinden dolayı Güdük Minare olarak bilinir (Resim 1.12). Türbenin kaidesi kesme taştan yapılmış, silindirik gövdesi ise sırlı tuğlayla örülmüştür. 1322 tarihli Kırşehir Aşık Paşa Türbesi ise kubbe şekli, cephe tarasımı, mermerden Resim 1.12 yapılmış taçkapısı ile Selçuklu mimarisinden tamamen farklı bir görünüşle yeni bir Güdük Minare üslubun habercisi olmuştur (Resim 1.13). Kayseri Köşk Medrese ise Emir Eretna’nın hanımı için küçük ölçülerde yapılmıştır. Genel görünümü ile medreseden çok bir kaleyi andırmaktadır (Resim 1.14). Revakların çevrelediği avlunun ortasına piramit kubbeli sekizgen bir kümbet yerleştirilmiştir. Yapı medrese olarak adlandırılmasına rağmen, Selçuklu dönemi medrese planından ayrılmaktadır ki değişik plan düzenlemesi ile Anadolu’da tekrar edilmemiştir. Resim 1.13 Kırşehir Aşık Paşa Türbesi KARMANOĞULLARI Anadolu Selçuklu Devleti'nin ardından kurulan Karamanoğulları Beyliği, Ermenek, Karaman, Konya, Aksaray, Niğde ve Anamur yörelerine egemen olmuş, XIII. yüzyıl Anadolusunun en güçlü Türk beyliğidir. Bu yüzden Osmanlı Beyliği de onlardan ilk başlarda uzak durmuş, iyice büyüyüp güçlendikten sonra Anadolu’daki Resim 1.14 Kayseri son beylik olarak Karamanoğullarını kendisine bağlamıştır. Sosyal eserlerin inşası Köşk Medrese bakımından Anadolu beylikleri arasında Karamanoğullarının önemli bir yeri vardır. Karamanoğulları döneminde cami, medrese, türbe, han, hamam, zaviye, köprü gibi çok sayıda sanat değeri taşıyan eser inşa edilmiştir. Karamanoğlu Mehmet Karamanoğulları cami mimarisine bir yenilik getirmemiş, geleneksel cami Bey, Türkçeyi devlet şemasını kullanmış, bu dönemde düz çatı ile örtülü, bazen de mihrap önü kubbesi yönetiminin resmî dili olarak kullanan olan camiler ile tek kubbeli camiler inşa etmişlerdir. Önemli camileri arasında Anadolu'daki ilk Türk Ermenek Ulu Camii, Karaman’daki Arapzade Camii ve Aksaray Ulu Cami devletidir. gösterilebilir. 1431 yılında inşa edilen Aksaray Ulu Camii enine dikdörtgen 8 Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İSLAM SANAT TARİHİ formunda, kıbleye dik beş sahından oluşan bir plan düzenine sahiptir. Mihrapönü ve aynı eksende ikinci bölümü kubbe ile örtülü olan caminin, diğer mekânları çapraz tonozla örtülmüştür (Resim 1.15). Caminin zengin süslemeli ahşap minberi ise Selçuklu dönemine aittir. Karamanoğulları Selçuklu Karamanoğulları, medreseleriyle devletinin yerine geçmek de Selçuklu geleneğini sürdüren bir için çok iddialı beylik olmuştur. Emir Musa Bey’in olduklarından, Selçuklu üslup ve geleneğine en yaptırmış olduğu Ermenek Tol çok bu beylik bağlı Medrese, iki eyvanlı ve revaklı avlulu kalmıştır. bir yapı olup, planı ile Selçukluya bağlı özellikler yansıtırken, Resim 1.16 Ermenek taçkapısındaki silmeleri ve kapı Tol Medrese üstündeki penceresi ile Selçuklu taçkapı düzeninden ayrılır. Karaman’daki Hatuniye Resim 1.17Ermenek Medresesi ise, Karamanoğlu Tol Medrese Alaeddin Bey’in hanımı olan Nefise Sultan tarafından 1382’de Numan bin Hoca Resim 1.15 Aksaray Ahmed adlı bir ustaya Ulu Camii yaptırılmıştır. İki eyvanlı, revaklı avlulu bu medrese, hücrelerinin üstünün kubbe ile örtülü olması nedeniyle Osmanlı mimarisinin Çizim 1.3 Ermenek etkilerini göstermektedir. Tol Medresesi planı (O.Aslanapa'dan) Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9 Anadolu Selçuklu Sonrası Beylikler Niğde’de iki katlı ve iki eyvanlı olarak 1409 tarihinde inşa edilen Ak Medrese, cephe düzeni açısından Selçuklu döneminden ayrılan özelliklere sahiptir. Dışa Resim 1.17 Ermenek taşkın yüksek taçkapı, mukarnaslı kavsarayı çevreleyen büyük kaş kemer, birer Tol Medrese yenilik olarak bu yapıda ortaya çıkar (Resim 1.18). İbrahim Bey tarafından 1433’de Karaman’da yaptırılan imaret, İki katlı olarak düzenlenmiş, ayrıca mescit, medrese, darül-kurra ve tabhane ile İbrahim beyin türbesini de bünyesinde bulundurur. İmaret, giriş mekanı ve avlusunun üstünü örten kubbesi ile Selçukluların kubbeli medrese planını sürdürür (Çizim 1.4) Resim 1.18 Niğde Ak Medrese Yapının çini mihrabı ise bugün İstanbul’da Çinili Köşk’te sergilenmektedir. Karamanoğulları mezar anıtları bakımından Selçuklu türbe ve kümbetlerinden daha farklı bir mimari kullanırlarken, mezar anıtlarını sade ancak anıtsal görünüşlü olarak tasarlamışlardır. Karamanoğlu Alaaddin Bey’in kümbeti, Konya’da Fakih Dede ve Kalenderhane kümbetleri, Akşehir’de Seyid Mahmud Hayranî kümbeti bu dönemin önemli mezar anıtları arasında yer Çizim 1.4 Karaman alırlar. Ayrıca Konya’da bulunan Mevlâna’nın İbrahim Bey İmareti türbesi de son şeklini Karamanlılar zamanında Planı (O.Aslanapa'dan) almıştır. 1273 yılında Hz. Mevlâna ölünce oğlu Sultan Veled ve Selçuklu Emirleri ilk türbeyi mimar Resim 1.19 Konya Tebrizli Bedreddin’e yaptırmış, daha sonra, 1397 Mevlana Türbesi yılında Mevlâna’nın türbesi Karamanoğlu Alâaddin Ali Bey tarafından silindirik gövdeli, konik külahlı ve çini kaplamalı yivli bir kümbet olarak düzenlenmiştir(Resim 1.19). Selçuklu sanatının üslup ve geleneğine en çok bağlı kalan bu beylik, CANDAROĞULLARI uzun süren egemenliği Candaroğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılışından sonra süresince Osmanlı Sinop, Kastamonu ve Safranbolu’yu içine alan bölgede yaşamış bir Türk beyliğidir. sanatından Beyliğin Sinop kolu İsfendiyaroğulları adı ile de tanınmıştır. Bu beylik Fatih Sultan etkilenmiştir. Mehmet'in izlediği akıllı politika sonucu 1461 yılında savaş yapılmadan Osmanlı Devleti'ne katılmıştır. Karamanoğullarından sonra Anadolu beyliklerinin en uzun ömürlü olanıdır. Mimari alanda külliye, cami, medrese, türbe, imaret, han, hamam, kütüphane ve mektep gibi çok sayıda eser inşa etmişlerdir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10 İSLAM SANAT TARİHİ Cami mimarisini geliştirmeye çalışan Candaroğulları, tek kubbeli, yan mekânlı ve zaviyeli camiler inşa etmişlerdir. İbn-i Neccar Camii, tek kubbeli camilerin önemli temsilcilerinden biridir (Resim 1.20). Kastamonu’daki 1353 tarihli cami, Murad oğlu Hacı Nusret tarafından yaptırılmıştır. Üç kubbeli son cemaat yeri ve tromplu kubbesi ile ilk Osmanlı camilerine benzeyen bir yapıdır. Düzgün kesme taş malzemeden inşa edilen caminin müzeye taşınan ahşap kapı kanatları dönemin seçkin örnekleri arasındadır. Resim 1.20 Kastamonu Candaroğullarının Kastamonu’daki 1454 tarihli İsmail Bey Külliyesi; Cami, İbniNeccar Camii türbe, medrese, imaret, han ve hamamdan oluşur. Cami yan mekânlı olup, önünde kubbelerle örtülmüş beş gözlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Mermerden yapılan taçkapısı, geometrik ve stilize edilmiş bitkisel motifler ile tezyin edilmiştir. Bu mermer taçkapı Beylikler devri mimarisinin karakteristik üslubunu en iyi canlandıran örneklerden biridir. Kastamonu yakınlarında Kasaba Köyü’nde Emir Mahmut Bey tarafından 1366 yılında yaptırılan ahşap tavanlı cami, dıştan basit görünümüne rağmen, içteki ahşap işlemeleri, çok renkli kalem işleri ve tavan süslemeleriyle bir sanat harikasıdır. Caminin mihrabı orijinal süslemelere sahip olup, ahşap kapı kanatları ise hem yazı hem de bitkisel motiflerle bezenmiştir (Resim 1.21). Resim 1.21 Kastamonu Kasaba Köyü Mahmut Bey Camii GERMİYANOĞULLARI Germiyanoğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti'nin çökmesi ve dağılmasıyla başlayan Anadolu Beylikleri döneminde İç Batı Anadolu’da Kütahya merkezli olarak kurulmuş, Oğuzlar'ın Avşar boyundan olan bir Türkmen beyliğidir. Germiyanoğulları Beyliği Dönemi’nde Kütahya, yoğun ilmî ve kültürel faaliyetlere sahne olmuştur. Bu dönemde, devlet bazında Türkçeye önem verilmiş, ilim ve fikir adamları teşvik ve himaye edilmiş ayrıca ilmî, dinî, sosyal ve kültürel amaçlarla yaptırılan, medrese, imaret, mescit, cami, zaviye, kütüphane, han, hamam ve çeşme gibi pek çok esere zengin vakıflar tahsis edilmiştir. Germiyanoğulları Beyliği’nin camileri, yaygın olarak tek kubbeli ve üç gözlü son cemaat yerleri bulunan yapılar olarak inşa edilmişlerdir. 1377 tarihli Kurşunlu Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11 Resim 1.22 Vacidiye Medresesi Anadolu Selçuklu Sonrası Beylikler Camii, 1433 tarihli İshak Fakih Camii ve 1487 tarihli Hisarbey Camii bu türden yapılar olup, gösterişli cepheleri, itinalı mimarileri ile dikkat çekerler. Bu dönemde Kütahya’da faaliyet gösteren dört medrese bulunmaktadır. 1314 tarihli Vacidiye Medresesi, Umur bin Savcı tarafından bir rasathane olarak yaptırılmış olup, Selçuklu kapalı avlulu medreselerine benzemektedir (Resim 1.22). Kubbeli girişin solunda kullanılan aletlerin konulduğu oda rasathanedir. Türk üçgenlerine oturan büyük kubbenin ortasında, gözlem için geniş bir açıklık ve altında havuz bulunmaktadır. Germiyanoğullarından Yakup bey’in yaptırdığı imaret ise, bu işlevdeki yapıların tek örneğidir. İmaret büyük bir kubbe ile örtülü şadırvanlı avlu mekanı ve yanlardaki ikişer küçük kubbeli bölümleriyle Osmanlı mimarisinin zaviyeli tip örneklerindendir. Germiyanoğulları Osmanlı mimarisinin etkisinde eserler meydana getirmişler, yalnız ilk yıllardan kalan rasathane, bir yenilik olmuştur ve Selçuklu geleneğine bağlıdır. Gayet sade bir düzenlemenin görüldüğü Germiyanoğlu eserlerinde, daha çok cephe görüntülerine önem verilmiş, taçkapı, kemer formları, silmeler ve kabaralarla hareketli cepheler oluşturulmaya çalışılmıştır. Yan cepheler ve iç duvarlarda ise az sayıdaki örnek dışında süslemeye yer verilmemiştir. Germiyanoğlu Beyliği’nin mimarlık eserlerinde Anadolu Selçuklu geleneğine bağlı plan ve form anlayışının yanı sıra, XIV. yüzyıldan itibaren Batı Anadolu’da gözlenen yeni arayış ve denemelerle karşılaşılmaktadır. SARUHANOĞULLARI Saruhanoğulları Beyliği XIV. yüzyıl başlarında Batı Anadolu’da Manisa ve çevresinde kurulmuş bir Türk beyliğidir. Beyliğin kurucusu Saruhan Bey, 1313'te Çizim 1.5 Manisa Ulu Camii Planı Manisa'yı ele geçirmiş ve beyliğin başkenti yapmıştır. Saruhan Bey'in hayatta kalan (O.Aslanapa'dan) oğullarından İshak Bey ve torunu İlyas Bey daha ziyade imar faaliyetleri ile isimlerini duyurmuşlardır. Beylik ilk kez 1390'da Yıldırım Bayezid tarafından, kesin olarak da I. Mehmed tarafından 1410'da Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12 İSLAM SANAT TARİHİ Manisa ve çevresi Osmanlı'nın son dönemlerine kadar Saruhan Sancağı olarak anılmıştır. Saruhanlı Beyliği en önemli ve ilgi çekici camilerini Manisa’da inşa etmişlerdir (Çizim 1.5). Saruhanoğlu İshak Bey tarafından 1376’da yaptırılan cami, Resim 1.23 Manisa 1378’de eklenen türbe ve medrese ile bir külliye şekline dönüşmüştür. Caminin Ulu Camii planı mihrap duvarına paralel, yedi bölümlü dört sahından oluşmaktadır. Mihrap önü kubbesi sekizgen olarak düzenlenmiştir. Camiinin sekiz istinatlı kubbesi, merkezî bir mekân oluşturulması yolunda Osmanlı mimarisine büyük katkı sağlamıştır (Resim 1.23). Caminin revaklı avlusunun ortasında bir havuza yer verilmiştir. Abanoz ağacından yapılmış minberinin ustası Antepli Mehmed bin Abdülazizdir. Caminin batısında ise, iki katlı, tek eyvanlı bir medrese ve İshak Çelebi’nin türbesi bulunmaktadır. Resim 1.24 Birgi AYDINOĞULLARI Ulu Camii Aydınoğulları Beyliği, XIV. yüzyıl başlarında 1308'de Güneybatı Anadolu’da Aydın, Birgi, Tire ve Selçuk çevresinde kurulmuş; döneminde hayli etkili olmuş bir Türk beyliğidir. Beylik, 1426'da II. Murad tarafından kesin olarak Osmanlı Devletine katılmıştır. Aydınoğullarının ilk dönem yapılarında genellikle Anadolu Selçuklu sanatının etkileri görülmekle birlikte daha sonra meydana getirilen eserlerde Osmanlı mimarisinin gelişmesinde etkili olacak yeni denemelerle karşılaşılmaktadır. Beyliğin kurulduğu coğafi alanda cami, medrese ve türbeler inşa Resim 1.25 Selçuk İsa Bey Camii etmişlerdir. Aydınoğlu Mehmed Bey tarafından 1312’de yaptırılan Birgi Ulu Cami, mihraba dik uzanan beş sahınlı ve mihrap önündeki kubbesi ile Selçuklu dönemi plan özelliğini sürdürmektedir (Resim 1.24).Cami aynı zamanda Beyliğin en önemli yapılarından biri olup, süslemeleri arasında geometrik desenli çini mozaikler dikkat çekicidir. Caminin Selçuklu geleneğine bağlanan, çini mozaik mihrabı geometrik ve bitkisel motiflerle, minaresi ise sırlı tuğlalarla tezyin edilmiştir. Resim 1.26 Selçuk İsa Bey Camii İsa Bey Cami, Aydınoğlu İsa Bey tarafından 1374 yılında, Şam’dan gelmiş olan Ali adlı bir mimara yaptırılmıştır. Kıble duvarına paralel dört sıra sütunun Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13 Anadolu Selçuklu Sonrası Beylikler oluşturduğu iki uzun sahın ile sahnın mihrabın önüne rastlayan kısımlarında arka arkaya iki kubbe ile örtülerek, transept oluşturulmuştur. Cami bu planıyla Şam Emeviye Camii’nden Anadolu’ya taşınan bir etkiyi sürdürmektedir. Bu yapı revaklarları ve sekizgen havuzu ile Osmanlı döneminde geliştirilecek olan revaklı avlu düşüncesine de öncülük etmiştir. İsa Bey Camii cephe düzenlemesi, mukarnaslı pencereleri, iki renkli taçkapısı ile aynı zamanda, Osmanlı camilerinin cephe mimarisine katkıda bulunmuştur (Resim 1.25-1.26). MENTEŞEOĞULLARI Menteşeoğulları Beyliği Güneybatı Anadolu’da Muğla, Peçin, Milas ve Balat’ta kurulmuş bir Türk beyliğidir. Sınırları yaklaşık bugünkü Muğla iline denk gelen bu beyliğin hâkimiyeti, XIII. yüzyılın ortalarından XV. yüzyılın başlarına kadar devam etmiştir. Menteşe toprakları, 1424 yılında, bütünüyle Osmanlı Devletine katılmıştır. Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin etkileri ile biçimlenen Menteşeoğullarının yapıları, çeşitli etkileri kendi içerisinde özümlemiş ve özgün bir Resim 1.27 Milas Firuz Bey Camii mimari üslup oluşturarak Anadolu Türk mimarisinde önemli bir yer edinmiştir. Milas’ta Erhan Bey tarafından yaptırılan Hacı İlyas Camii ile Ahmed Gazi’nin 1378’de yaptırdığı Milas Ulu Camii ve Yıldırım Bayezid’in Menteşe Valisi Hoca Firuz tarafından 1394’de yaptırılmış olan Firuz Bey Camii bu beyliğin önemli camileridir. Milas’taki Firuz Bey Camii, planıyla ilk dönem Osmanlı mimarisinin zaviyeli camiler tipini yansıtır. Bu camii, giriş bölümünün üzerindeki kubbesi ve sivri kemerleri ile hareketli bir cephe düzenine sahiptir. Asıl ibadet mekânının üzeri Resim 1.28 Milas kubbe ile örtülüdür (Resim 1.27-1.28). Caminin mukarnas kavsaralı mihrabında Firuz Bey Camii mimar Musa bin Abdullah ve nakkaş Musa bin Adil’in adları yazılmıştır. Kubbesi İlyas Bey cami, Balat’ta 1404’de İlyas Bey tarafından tek kubbeli olarak yaptırılmıştır. Yapının ana cephesinde son cemaat bölümünün yerini alan ve eyvan türü büyük bir kemerle dışarı açılan kısımda üç bölümlü bir düzenleme görülür. Menteşeliler medrese Ayrıca geometrik motifli şebekeler, sırlı çiniler kakılmış geometrik taş süslemelerle, mimarisinde de hareketli bir cephe oluşturulmuştur. yenilikler getirmişledir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14 İSLAM SANAT TARİHİ Ahmet Gazi Medresesi 1375’te Peçin’de yaptırılmıştır. Medresenin dikdörtgen avlusunun çevresine on hücre yerleştirilmiştir. Üzeri kubbeli mekan ise bu medresede ana eyvanın yerini almıştır. Menteşeoğulları mimari eserlerindeki süslemeler, çoğunlukla oyma, Ana eyvanın kubbe ile kabartma ve kakma tekniğinde yapılmış, yıldız ve geometrik şekiller ile rumi, örtülmesi, daha sonra palmet ve lotusların meydana getirdiği bitkisel süslemelerden oluşurken, fügürlü Osmanlı mimarisinde rastlanacak bir süsleme oldukça sınırlı kullanılmıştır. Süsleme unsurları yapıların içinde ve dışında yeniliktir. dengeli bir şekilde dağılmıştır. Taçkapı, mihrap, tonozlar, kapı ve pencere alınlıkları süsleme programının uygulandığı alanlardır. Menteşe Beyliği mimari eserlerinde taş, tuğla, mermer ve devşirme malzeme kullanılmıştır. Bunların yanı sıra çini ve ahşaba da yer verilmiştir. DULKADİROĞULLARI Dulkadiroğulları 1337-1521 yılları arasında Anadolu'nun güneyinde, Maraş ve Elbistan bölgesinde kurulmuş Oğuzlar'ın Bozok kolundan olan bir Türkmen beyliğidir. Dulkadiroğullarının ilk reisi Zeyneddin Karaca Bey'dir. Osmanlı İmparatorluğu ve Memlükler arasında mücadelelere neden olan beylik, Turnadağ Savaşı'yla (1515) yıkılarak Osmanlı İmparatorluğu'na bağlanmıştır. Anadolu'ya yönelen Orta ve Batı Asya çıkışlı Türk kitleleri öncelikle Dulkadiroğulları Çizim 1.6 Elbistan Ulu Camii Planı hâkimiyetindeki topraklara yerleşmişler ve daha sonraları buralardan Anadolu'nun (O.Aslanapa'dan) iç ve batı kesimlerine yönlendirilmişlerdir. Böylelikle Dulkadiroğulları Devleti Anadolu'yu Türkleştiren başlıca unsurlardan biri olmuştur. Dulkadiroğulları, beyliğin kurulduğu coğafi alanda cami, mescit, medrese, türbe, zaviye, köprü gibi çok sayıda dini ve sosyal tesis yapmışlardır. Elbistan Ulu Cami Dulkadiroğullarının Osmanlı üslubundaki önemli camilerinden biridir (Çizim1.6). Plan ve mimari özellikleri bakımından Osmanlı üslubunu yansıtan merkezî planlı düzenlemeye sahip camide, dört paye üzerine oturan ana kubbeyi dört yanda yarım kubbeler çevrelemiş, köşelerde dört küçük Resim 1.29 Elbistan kubbe kullanılmıştır (Resim 1.29). Üç gözlü son cemaat yerinin üzeri çapraz Ulu Camii tonozlarla örtülmüştür. Soncemaat yerinin ortasında yer alan taçkapı, Selçuklu Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15 Anadolu Selçuklu Sonrası Beylikler taçkapılarının özelliklerini taşır. Caminin kuzeybatı köşesinde ise silindirik gövdeli kesmetaş minaresi yükselir. Dulkadiroğullarından Süleyman Bey’in oğlu Alaüddevle tarafından 1496 tarihinde yaptırılan Maraş Ulu Camii ise enine dikdörtgen planı, mihraba dik yedi Resim 1.30 sahnı ile Anadolu Selçuklu Ulu Camii plan geleneğini sürdürür. Kahramanmaraş Maraş’taki Taş Medrese, Dulkadiroğullarının önemli medreselerinden Taş Medrese biridir (Resim 1.30). Avlunun batısında üç oda, doğusunda da türbe yer alır. Bu medrese asimetrik planı ile daha çok Memlük geleneğine bağlıdır. Dulkadiroğullarının medrese alanındaki bir diğer yapısını oluşturan, Melik Nasırüddin Mehmed Bey tarafından 1432’de yaptırılmış olan Kayseri’deki Hatuniye Medresesi, ise simetrik planı ile Selçuklu medrese mimarisine uygunluk gösterir. Dulkadiroğullarının eserlerinde bölgenin özelliği olarak, RAMAZANOĞULLARI Selçukluların olduğu kadar Osmanlı ve Ramazanoğulları Beyliği Adana, Sis, Ayas ve Payas yöresinde kurulmuş, Memlük sanatının da Oğuzların Üçok koluna mensup bir Anadolu Türk beyliğidir. 1352 yılında kurulan etkileri görülür. beylik siyasi hayatı içinde bağımsız bir devlet statüsüne erişememiştir. İlk önce 1510’a kadar Mısır Memlüklerine, daha sonraları da 1516’da da Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır. Ramazanoğulları mimariye önem vermiş başta cami olmak üzere mescit, medrese, hamam, han, bedesten gibi eserler inşa etmiştir. Ramazanoğullarının en önemli yapısı Adana’daki Ulu Cami’dir. Türbe ve medrese ile bir külliye halinde olan Ulu Cami, Selçuklu ve Osmanlı mimarisiyle güneyden gelen Memlük etkisini birleştiren önemli bir yapıdır. 1513’de Halil Bey Resim 1.31 Adana Ulu Camii tarafından yapımına başlanmış, 1541’de oğlu Piri Mehmed Paşa tarafından tamamlanmıştır (Resim 1.31-1.32). Cami, kıbleye paralel dört sütundan teşekkül eden iki sahına sahiptir. Mihrap önü kubbe, diğer bölümleri ise çapraz tonozla örtülmüştür. Mermerden yapılan mihrapta, İznik çinileri kullanılmıştır. Caminin avlusuna doğu ve batıdaki taçkapılarla ulaşılmaktadır. Kuzey ve batısı revaklarla Resim 1.32 Adana çevrili olan avlunun döşemeleri, siyah ve beyaz taşlarla iki renkli olarak yapılmıştır. Ulu Camii Sekizgen gövdeli minaresi ise renkli taş kuşakları ile Memlük minarelerini hatırlatır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16 İSLAM SANAT TARİHİ Ramazanoğulları mimari bakımdan güneyden gelen Zengi ve Memlük eserlerinin etkisi altında iki renkli taş süslemelere önem verirken, mimari elemanlar ve çini süslemede Osmanlı mimarisinin etkisini taşırlar. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17 Anadolu Selçuklu Sonrası Beylikler XIV-XV. yüzyıllarda Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde kurulan beylikler Osmanlı devletinin egemenliğine girene kadar kendi bölgelerinde kültür ve imar faaliyetlerinde bulunarak Beylikler dönemi sanatını oluşturmuşlardır. Anadolu beyliklerinin her biri sanat ve mimari Özet alanında, kendi özel şartları içinde farklı gelişim seyirleri ortaya koymakla birlikte, özellikle de Karamanoğullarında Selçuklu etkilerinin devam ettiği görülmektedir. Güneydoğu Anadolu ve komşu bölgelerde ise Suriye ve Mezopotamya etkileri hissedilmektedir. Bununla birlikte Aydınoğulları, Saruhanoğulları ve Osmanlı Beyliğinin egemen oldukları batı Anadolu topraklarında bir takım yeni arayışların, yeni denemelerin ortaya çıktığı izlenebilmektedir. Esas itibari ile beylikler dönemi mimarisi, Selçuklu ile Osmanlı mimarileri arasında bir köprü oluşturmaktadır. Beylikler döneminde ortaya çıkan yenilikler, Klasik Osmanlı mimarisinin esaslarını hazırlayan gelişmeler olmuştur. Beylikler dönemi cami mimarisinde, cami planlarına revaklı avlu ve son cemaat yerinin eklenmesi yanında, Manisa Ulu, Selçuk İsa Bey ve Bursa Yeşil camilerinde belirginleşen, daha önce mevcut olmayan bir takım yeni düzenlemelerin, açılımların ortaya çıktığı görülmektedir. Yapılardaki tezyinatta iç ile dış arasında bir ahenk ve denge kurulmaya çalışılmış, süsleme sadece yapıların dışında değil, içinde de yer almaya başlamıştır. Yeterince aydınlık olmayan Selçuklu yapılarına karşılık beylikler dönemi yapıları cephelere açılmış altlı üstlü pencerelerle aydınlatılmaya çalışılmıştır. Medreselerde ise Selçuklu üslubunun ana hatlarıyla devam ettirildiği gözlemlenmektedir. Selçuklu sanatında taçkapılar hem camilerde hem de medreselerde cephenin en önemli elemanıdır. Bu dönemde Selçuklu geleneğini devam ettiren türbe örneklerin yanı sıra farklı türde yeni türbeler de inşa edilmiştir. Baldaken tarzı türbelerle, iki katlı türbeler bir yenilik olarak ortaya çıkar. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18 İSLAM SANAT TARİHİ DEĞERLENDİRME SORULARI 1. Aşağıdakilerden hangisi İlhanlı dönemi eseridir? Değerlendirme sorularını sistemde ilgili a) Vacidiye Medresesi ünite başlığı altında yer b) Yakutiye Medresesi alan “bölüm sonu testi” c) Birgi Ulu Camii bölümünde etkileşimli olarak d) İsa Bey Camii cevaplayabilirsiniz. e) Zeynel Bey Türbesi 2. Aşağıdakilerden hangisi Beylikler dönemi eseri değildir? a) Birgi Ulu Camii b) Manisa Ulu Camii c) İznik Nilüfer Hatun İmareti d) Selçuk İsa Bey Camii e) Vacidiye Medresesi 3. 1273 yılında ölen Hz. Mevlâna için Sultan Veled tarafından yaptırılan türbenin mimarı aşağıdakilerden hangisidir? a) Mimar Hayrettin b) Tebrizli Bedreddin c) Mimar Sinan d) Şamlı Ali e) AhlatlıMufaddal 4. Ramazanoğullarının en önemli yapısı olan, cami, türbe ve medrese ile bir külliye halinde düzenlenen Selçuklu ve Osmanlı mimarisiyle güneyden gelen Memlük etkisini birleştiren yapı hangisidir? a) Elbistan Ulu Camii b) Birgi Ulu Camii c) Manisa Ulu Camii d) İsa Bey Camii Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19 Anadolu Selçuklu Sonrası Beylikler e) Adana Ulu Camii 5. Şam Emeviye Camii plan özellikleri taşıyan ve Ali adlı bir mimara yaptırılmış olan Aydınoğullarının en önemli yapısı hangisidir? a) Birgi Ulu Camii b) Manisa Ulu Camii c) Selçuk İsa Bey Camii d) FiruzBey Camii e) Milas Ulu Camii Cevap Anahtarı: 1. b 2.c 3.b 4.e 5.c Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20 İSLAM SANAT TARİHİ YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Arseven,C.E.(1970)Türk Sanatı, İstanbul. Aslanapa, O.(1950). Karamanda Türk Mimarisi, İstanbul. Aslanapa, O.(1973). Türk Sanatı, İstanbul. Aslanapa, O.(1991). Anadolu’da İlk Türk Mimarisi Başlangıcı ve Gelişmesi, Ankara. Aslanapa, O.(2002). “ Anadolu Selçukluları ve Beylikler Devri Kültür Sanatı” Türkler, C.7, İstanbul. s.705-721. Cantay,G. (1992). Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Darüşşifaları, Ankara Cantay,G. (2002). “Anadolu Türk Beylikleri Sanatı”, Türkler, C.8, İstanbul. s.15-29. Crane,H. (2002) “Anadolu Beylik Döneminde Mimari ve Himaye”, Türkler, C.8, İstanbul. s.30-38. Karpuz,H. (2001). Anadolu Selçuklu Mimarisi, Konya. Kızıltan,A. (1958). Anadolu Beyliklerinde Cami ve Mescitler, İstanbul. Öney,G. (1989). Beylikler Devri Sanatı, Ankara. Sümer,F.(1967),Karakoyunlular, Ankara. Tuncer,O.C.(1986).Anadolu Kümbetleri Beylikler ve Osmanlı Dönemi,C.II-III, Ankara. Uysal O.(2002)”Germiyanoğulları Beyliğinde Mimari” Türkler, C.8, İstanbul. s.126- 133. Yetkin, Ş. Beylikler Dönemi Mimarisi, ıstanbul. edu.tr/Bolumler/guzelsanat/ beylikler. htm Yinanaç, R.(1989).Dulkadir Beyliği, Ankara Yurttaş, H. (2002). “Hasankeyf’deArtuklu, Eyyûbî,Akkoyunlu ve Osmanlı Dönemi Mimari Eserleri” Türkler, C.8, İstanbul. s.100-114 Yücel, Y.(1991). Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar, Ankara. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21