Anatomy and Physiology Introduction - 3rd Week: Chemical Phase - Istanbul Aydın University PDF
Document Details
Uploaded by UnparalleledParable
Istanbul Aydın University
Tags
Summary
This document, from Istanbul Aydın University, provides introductory information on anatomy and physiology, focusing on the third week's chemical processes. It explores the organization of the human body, from molecules to cells and discusses various chemical components, including ions, electrolytes, and chemical bonds.
Full Transcript
ANATOMİ VE FİZYOLOJİYE GİRİŞ 3.HAFTA: KİMYASAL EVRE İ.A.Ü SHMYO Vücut Nasıl Organize Olur? Canlının temel yapı ve görev birimi hücredir. Hücreyi oluşturan maddeler de atomlardan meydana gelmiştir. KİMYASAL ORGANİZASYON Atom : Bir elementin kendi özelliğini gösteren...
ANATOMİ VE FİZYOLOJİYE GİRİŞ 3.HAFTA: KİMYASAL EVRE İ.A.Ü SHMYO Vücut Nasıl Organize Olur? Canlının temel yapı ve görev birimi hücredir. Hücreyi oluşturan maddeler de atomlardan meydana gelmiştir. KİMYASAL ORGANİZASYON Atom : Bir elementin kendi özelliğini gösteren en küçük parçasıdır. MOLEKÜL Molekül: Aynı veya farklı atomların bir araya gelerek oluşturdukları atom topluluklarına molekül denir. Moleküller element veya bileşikleri oluştururlar. Element: Aynı tür atomlardan meydana gelen saf maddelerdir. Bileşik: Farklı tür atomlardan meydana gelen saf maddelerdir. Bileşiği meydana getiren maddeler kendi özelliklerini kaybederler. Örnek: NaCl: Tuz MOLEKÜL Örneğin su molekülü H2O ile gösterilir ve iki Hidrojen bir Oksijen atomundan oluşur. Bir şeker olan glikozun formülü C6H12O6 olup, 6 Karbon, 12 Hidrojen ve 6 Oksijen atomundan oluşmaktadır. İYONLAR Tek bir atom eşit sayıda negatif yüklü elektron ya da pozitif yüklü proton taşıdığı için elektriksel olarak nötrdür. Bir atom bir veya daha fazla elektron kazanır ya da kaybederse net elektrik yük kazanarak iyon haline gelir. Örneğin; H+ (Hidrojen iyonu), Na+ (Sodyum iyonu), Cl- (Klor iyonu), Ca+2 (Kalsiyum iyonu). ELEKTROLİTLER Hidrojen atomları, minerallerin çoğu ve iz elementler kolaylıkla iyonları oluşturabilirler. Net negatif yükü olan iyonlara anyon denirken, net pozitif yükü olan iyonlara katyon denilmektedir. Mineral elementlerin iyonik formları suda çözündüklerinde elektrik iletebildikleri için tümü elektrolitler olarak adlandırılırlar. KİMYASAL BAĞ Element veya bileşik moleküllerinde atomları kümeler halinde bir arada tutan kuvvetlere kimyasal bağ denir. VÜCUDUN KİMYASAL BİLEŞİMİ Atomlar ve Moleküllerin hücre yapı ve işlevlerinin kimyasal birimleri olduğu bilinmektedir. ATOMLAR: Karbon,hidrojen ve oksijen gibi her bir atom tipi kimyasal element olarak adlandırılır. Evrende 100 den fazla element bulunmasına karşın 24 tanesinin insan vücudu için önemli olduğu bilinmektedir. Vücutta bulunan 4 esansiyel element (Hidrojen, Oksijen, Karbon ve Azot) vücuttaki toplam atom miktarının %99’unu oluşturur. VÜCUTTAKİ 4 ESANSİYEL ELEMENT DİĞER ESANSİYEL ELEMENTLER Esansiyel elementlerden 7 tanesi hücre içi ve hücre dışı sıvıda çözünmüş olarak bulunan en yaygın elementlerdir. Vücuttaki Kalsiyum ve Fosfor atomlarının çoğu kemik dokunun katı bölümünü oluşturur. Hücre içinde çok bulunan elementler: Potasyum, Magnezyum, Fosfor, Kalsiyum. Hücre dışında çok bulunan elementler: Sodyum, Klor ‘dur DİĞER ESANSİYEL ELEMENTLER İZ ELEMENTLER Diğer 13 esansiyel iz element çok küçük miktarlarda bulunur, fakat bunlar normal büyüme ve işlevler için vazgeçilmezdir. Örneğin demir, oksijenin kanda taşınmasında önemli bir role sahiptir. CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞİKLER Canlıların temel bileşenleri denen maddeler, belirli element atomlarının ya da küçük moleküllerin birbirine kimyasal bağlarla bağlanmasıyla oluşur. Organik ve inorganik bileşikler olmak üzere iki grupta incelenirler. İnorganik Bileşikler Canlının kendi vücudunda sentezlenmeyip dışarıdan hazır olarak aldığı bileşiklere denir. Özellikleri: Canlı vücudunda sentezlenmezler. Bu bileşiklerin yapılarında C (karbon), H (Hidrojen), ve O (0ksijen) atomlarının üçü bir arada bulunmaz. Organizmada yapıcı, onarıcı ve düzenleyici olarak görev yapar. Enerji kaynağı olarak kullanılmazlar Organik Bileşikler Canlının kendi vücudunda sentezlenen bileşiklerdir. Özellikleri : Canlı vücudunda sentezlenir. Bu bileşiklerin yapılarında C (Carbon), H (Hidrojen) ve O (Oksijen) elementleri bir arada bulunur. Organizmada yapıcı, onarıcı, düzenleyici ve enerji verici olarak görev yapar. Canlılar tarafından yapı maddesi ve enerji kaynağı olarak kullanılırlar. 4 önemli organik bileşen grubu Karbonhidratlar, Lipidler, Proteinler ve Nükleik asitlerdir (DNA,RNA). İNORGANİK BİLEŞİKLER: SU Canlılar için vazgeçilmez yaşam sıvısıdır. Organizmanın su içeriği yaşı ve metabolizma etkinliği ile ilgilidir. İnsan vücudundan normal koşullarda bir günde 2-3 litre su atılır. Bu nedenle kaybolan su her gün düzenli olarak alınmalıdır. Suyun canlılarda önemli görevleri vardır: Suyun Canlılar İçin Önemi: Su, her şeyden önce iyi bir çözücüdür. Hücre içindeki birçok madde suda çözünür. Maddelerin vücutta taşınmasında taşıyıcı ortam olarak görev yapar. Canlılık için önemli birçok kimyasal tepkimelerin (solunum, sindirim gibi) meydana geldiği ortamı oluşturur. Metabolizma sonucu oluşan birçok zararlı atığın seyreltilmesinde ve vücuttan atılmasında Vücut ısısının düzenlenmesine yardımcı olur. Organizmaların yapısındaki su oranı çok yüksektir. %65–95 arasında. ASİT-BAZ VE TUZLAR Asit: Su içerisinde çözündüğünde H+ (Hidrojen) veren bütün bileşikler asit özelliğindedir. Bazı besinlerin yapısında bulunurlar: Limon:Sitrik asit Sirke :Asetik asit Elma :Malik asit Aspirin :Asetilsalisilik asit Yoğurt :Laktik asit Baz: Suda çözündüğü zaman OH‾ (Hidroksil) iyonu veren bileşiklerdir.(Amonyak hariç) Genelde temizlik için kullanılırlar. Çamaşır suyu Sodyum hidroksit + Sodyum hipoklorit pH Değeri Bir çözeltide bulunan H+ ve OH- iyonlarının yoğunlukları (derişimi) çözeltinin asidik ve ya bazik olma özelliğini belirler. Bu nedenle çözeltideki iyonların yoğunlukları önemlidir. Çözeltilerde bulunan H+ iyonunun yoğunluğu, pH denilen birimlerle ölçülür. pH, bir çözeltideki H+ iyon yoğunluğunun bir ölçüsüdür. Bu ölçüye göre çözeltilerin pH değeri 0 ile 14 arasında değişir. Bir çözeltide H+ iyonu derişimi büyüdükçe ortamın asitliği artar ve pH 0 ile 7 pH arasında bir değerde olur. OH- iyonu derişimi büyüdükçe ortamın bazikliği artar ve pH 7 ile 14 arasında bir değerde olur. H+ iyonu ile OH- iyonu derişimi birbirine eşit ise ortam nötr dür ve pH=7’dir. pH Değerinin Canlılar İçin Önemi: pH değeri organizma için yaşamsal önem taşır. Biyokimyasal tepkimelerin gerçekleşebilmesi için ortamın pH değerinin belirli bir düzeyde tutulması gerekir. Bu değerdeki küçük bir değişme biyokimyasal tepkimelerin yürüyüşünü değiştirebilir ve olumsuz sonuçlara yol açabilir. İnsan kanının pH’ı 7,4 olup bu değerin 7’ye düşmesi ya da 7,8’in üstüne çıkması ölümle sonuçlanır. Tuzun Canlılar İçin Önemi Genellikle hücrede ve hücreler arasındaki sıvılarda çeşitli tuzlar bulunur. Bunların en önemlileri Na (Sodyum), K (Potasyum), Ca (Kalsiyum) ve Mg (Magnezyum) tuzlarıdır. Tuzlar canlının yapısında suda çözünmüş yani iyonlarına ayrılmış halde bulunur. Hücreler ve hücreler arası sıvılarda bulunan anyona Cl‾, katyonlara Na+ , Ca+ , K+ örnek verilebilir. Bunlar hücrede asit baz dengesinin sağlanması için hücreye su alış verişini düzenlemede etkilidir. Eğer hücrenin içinde tuz oranı yüksekse hücre içine su girer. Hücre dışındaki ortamın tuz oranı daha yüksek ise hücre içindeki su dışarı çıkar. Mineraller İnorganik tuzlardır. Besin, su ve tuzlarla alınırlar. Hücrede tuz halinde, iyon halinde ya da protein, yağ, karbonhidrat gibi organik maddelerin yapısına katılmış olarak bulunurlar. Tüm canlıların doku ve organlarında bulunurlar. Yaşamsal olaylarda düzenleyici işleve sahiptirler. Mineraller ter, idrar ve dışkı ile atıldığından sürekli yenileri alınmalıdır. Önemli minerallerden bazıları: Ca (Kalsiyum), Mg (Magnezyum), Fe (Demir), S (Kükürt), P (Fosfor), Na (Sodyum), K (Potasyum), Cl (Klor), I (İyot), F (Flor) Organik moleküllerin; Hücrede yapı maddesi Proteinler -Yağlar -Karbonhidratlar -Vitaminler- olarak kullanım sırası Nükleik asitler Hücrede enerji kaynağı olarak kullanım sırası Karbonhidratlar-Yağlar-Proteinler İçerdikleri enerji miktarına göre çoktan aza Yağlar-Proteinler-Karbonhidratlar doğru şöyle sıralanır Karbonhidratlar Karbonhidratlar vücut ağırlığının yalnızca %1 kadarını oluşturmalarına karşın, hücrelere enerji sağlayan kimyasal tepkimelerde önemli bir role sahiptirler. Hem canlının yapısına katılan hem de enerji sağlayan organik bileşiklerdir. Nükleik asitlerin (DNA, RNA) ve ATP’nin yapısına katılırlar. Bir kısmı hücre zarının yapısına katılırlar. Bütün canlı hücrelerde bulunurlar. Doğada büyük moleküller halindedir. Bu nedenle vücuda alındıktan sonra hücreye iletilebilmesi için sindirilerek parçalanması ve uygun büyüklüğe düşürülmesi gerekir. Karbonhidratlar Karbonhidratlar şeker gibi basit moleküllerden başlayarak, nişasta ve selüloz gibi karmaşık ve büyük yapılı moleküllere kadar değişirler. En basit şekerler olan monosakkaritlerin en yaygın olanı glikoz’dur. Glikoz ,kanda en çok bulunan monosakkarit olduğu için sıklıkla “kan şekeri” olarak isimlendirilir. Lipidler (Yağlar) Lipitler ağırlıklı olarak Karbon ve Hidrojen atomlarından oluşmuş moleküllerdir. Vücut ağırlığının %15-40 kadarını oluştururlar. 4 alt gruba ayrılabilirler; - yağ asitleri - trigiliseritler - fosfolipitler (hücre zarlarının en önemli bileşeni) - steroidler [örn. Kolesterol, Kortizol,Östrojen(kadın) ve Testosteron(erkek) ] Lipidler (Yağlar) Vücutta yapıcı ve onarıcı olarak kullanılır. Yapısal yağlar özellikle hücre zarının yapısına katılırlar. Enerji vericidirler. Karbonhidratlardan sonra vücutta ikinci derece enerji kaynağı olarak kullanılır. Yağların fazlası deri altında depolanarak vücut sıcaklığının korunmasında rol oynar. İç organların çevresinde depolanarak vücudu basınç ve darbelere karşı korur. A, D, E, K vitaminlerini çözerek bunların vücuda alınmasını sağlar. Bazı yağ çeşitleri hormon ve vitaminlerin yapısında bulunur. Proteinler Proteinler, vücuttaki organik materyalin yaklaşık %50’sini (vücut ağırlığının %17’sini) oluşturur ve hemen hemen tüm fizyolojik olaylarda önemli bir rol oynarlar. Proteinlerin yapısında Karbon (%50), Hidrojen, Oksijen, Azot ve çok az miktarlarda diğer elementler özellikle Kükürt bulunur. Proteinler makromoleküllerdir ve binlerce atom içerirler. Proteinler Kimyasal Yapıları: Proteinlerin yapı taşlarını aminoasitler (A.A, a.a) oluşturur. Canlıların yapısında 20 çeşit a.a bulunur. 20 çeşit amino asit, protein sentezi sırasında farklı sıralanmalarla çok çeşitli proteinleri oluşturur İnsan hücrelerinde 20 çeşit aminoasitten 12 tanesi sentezlenebilir. 8 tanesi besinlerle dışarıdan hazır olarak alınmak zorundadır. İnsan vücudu tarafından sentezlenemeyen ve dışarıdan alınmak zorunda olan bu aminoasitlere Esansiyel (Zorunlu = Temel ) aminoasitler denir. Proteinlerin Görevleri Mekanik Hareket: Proteinler, kasların en başta gelen gelen bileşenleridir. Kas kasılması iki çeşit lif yapısındaki proteinlerin kayma hareketi ile ortaya çıkmaktadır. Mekanik Destek: Deri ve kemik dokularının gerilmeye dayanıklılığı, kollajen proteinleri tarafından sağlanmaktadır. Enzimatik Katalizleme (Kimyasal Tepkimelerin Hızının Arttırılması):Bazı proteinler, enzimler ve katalizörler olarak vücuttaki kimyasal reaksiyonları düzenleyici görev yaparlar. Koruma: Antikorlar (Vücudumuza giren yabancı mikroplarla savaşan protein yapıda moleküller) özel yapıda proteinlerdir. Nükleik Asitler Nükleik asitler insan vücudunun sadece %2’lik bir ağırlığını oluşturmalarına rağmen, genetik bilgiyi depolama, ifade etme ve iletme işlemlerinden sorumlu olduklarından çok önemli moleküllerdir. Genetik bilginin ifade edilmesi (proteinlere dönüştürülmesi) bir canlının insan ya da fare olacağını, bir hücrenin kas hücresi ya da sinir hücresi olacağını belirleyen faktördür. Nükleik Asitler Nükleik asitler iki sınıftır: DNA (Deoksiribo Nükleik Asit) RNA (Ribo Nükleik Asit). DNA genetik bilgiyi depolarken, RNA protein oluşturmak üzere amino asitlerin bir araya getirilmesi için DNA’daki şifrenin çözülmesinde rol oynarlar. KAYNAK: VANDER İNSAN FİZYOLOJİSİ GÜVEN KİTAPEVİ ISBN:978-975-6240-36-6