🎧 New: AI-Generated Podcasts Turn your study notes into engaging audio conversations. Learn more

Loading...
Loading...
Loading...
Loading...
Loading...
Loading...
Loading...

Full Transcript

Kromozomal Hastalıklar Dr. Öğretim Üyesi Hilal ŞAHİN Prof. Dr. Emre TEPELİ İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi 2023 Tıp Fak. III. Kurul Kromozom bozukluğu nedir? Bir kromozom bozukluğu, kromozomların sayısındaki veya yapısındaki bir değişiklikten kaynaklanır. Kromozomlarımızın her biri özgün k...

Kromozomal Hastalıklar Dr. Öğretim Üyesi Hilal ŞAHİN Prof. Dr. Emre TEPELİ İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi 2023 Tıp Fak. III. Kurul Kromozom bozukluğu nedir? Bir kromozom bozukluğu, kromozomların sayısındaki veya yapısındaki bir değişiklikten kaynaklanır. Kromozomlarımızın her biri özgün karakteristik bir yapıya sahiptir. Hücrelerimizdeki uzun bir DNA molekülünden oluşan, bir protein iskelesinin etrafına sarılmış iplik benzeri bir yapı. İnsanların 23 çift kromozomları vardır. Mikroskop altında incelediğimiz metafaz plağındaki kromozomların dizilmiş haline karyotip diyoruz. Normal karyotipten herhangi bir sapma, bir kromozom anormalliği (kromozomal anomali) olarak bilinir. Bazı kromozomal anomaliler zararsız iken bazıları klinik bozukluklarla ilişkilidir. Tüm spontan düşüklerin yarısı kromozom anomalilerinden kaynaklanmaktadır. Kromozom anomalileri; oosit /sperm, embriyonal, fetal, yenidoğan çocukluk, pubertal, erişkin olmak üzere yaşamın her döneminde karşımıza çıkabilir. Yenidoğanda ~1:160 olan kromozom anomalilerinin sıklığı, incelenen risk gruplarına ve uygulanan teste göre farklılıklar gösterir. Tabloda bazı risk gruplarında klasik karyotip analizleri ile saptanan anomali oranları verilmektedir (farklı kaynaklardan derlenmiştir). Kromozom anomalileri klinik bulgu verme gücüne göre; 1) Majör 2) Minör kromozom anomalisi olarak 2’e ayrılır 1. Majör kromozom anomalisi, anomaliyi taşıyan bireyin kendisinde fenotipik etki bulunan ve/veya sonraki kuşakta etkilenme riski yüksek anomalilerdir (örn. trizomi, delesyon, translokasyon, duplikasyon vb). Bu anomaliler analiz raporlarında belirtilmek zorundadır. 2. Minör kromozom anomalisi, anomaliyi taşıyan bireyde ve/veya takip eden kuşakta etkisi olmayan ve bu nedenle “kromozom varyantları/polimorfizmi” olarak da tanımlanan anomalilerdir. (Örn. 9qh+, 15ps+, Yqh+, inv9, vb). Bu varyantlar eğer özel bir endikasyon yok ise (maternal hücre kontaminasyonu, zigosite veya kimerizm tayini gibi) raporda belirtilmemelidir. Majör kromozom anomalileri klinik etkisine göre; 1) Dengeli kromozom anomalileri 2) Dengesiz kromozom anomalileri olarak sınıflandırılır. Dengeli kromozom anomalisi, mikroskobik olarak genetik materyalde kopya sayısı değişimi olmayan ve genlerde fonksiyon değişimine yol açmayan, taşıyıcılarında fenotipik bir bulgu olmayan ancak dengesiz gamet verme riski yüksek olan anomalilerdir (Örn. Robertsonian translokasyon, resiprokal translokasyon, ökromatin bölge içeren inversiyonlar, vb). Dengesiz kromozom anomalisi, taşıyıcılarda fenotipi olumsuz etkileyen, genetik materyalde kopya sayısı değişimine yol açan dolayısıyla genlerde fonksiyon değişimine yol açan anomalilerdir (Örn. Trizomi, monozomi, delesyon, duplikasyon, vb). Sitogenetik bulgulara göre kromozom anomalileri; 1. Sayısal Değişimler Öploid Haploid, triploidi, tetraploidi Anöploid (otozomal, gonozomal) Trizomi, monozomi 2. Yapısal Değişimler Translokasyon, delesyon, inversiyon, insersiyon, halka, izokromozom, duplikasyon …. 1. Sayısal Değişimler En şiddetli kromozom bozuklukları, yüzlerce, hatta binlerce geni etkileyebilecek tüm kromozomların kaybı veya kazanımından kaynaklanır ve genellikle ölümcüldür. Birkaç sayısal anormallik, kromozomun küçük olması ve/veya nispeten az gen içermesi veya gen dozajının ayarlanmasına yardımcı olacak doğal bir mekanizmanın mevcut olması nedeniyle gelişimi doğuma kadar destekler. Sayısal kromozom anomalileri, mayotik, mitotik bölünmelerdeki veya sitokinez ve döllenme hatalarıyla ortaya çıkan ve kromozom sayısında artış ve/veya azalma ile oluşan anomalilerdir. Sayısal Anomaliler İki gruba ayrılır: A. Öploidi B. Anöplidi Poliploidi/Anöploidi : Kromozom sayısı, haploid genomun (n:23) katları halindedir. Triploidi (3n) ve tetraploidi (4n) insanlardaki örneklerdir ve sıklıkla spontan abortus materyalinde gözlenir. Anöploidi: Diploid genomdaki kromozom sayısı bir artmış veya azalmıştır (2n+1) Trizomi ve Monozomiler bu grubu oluşturur. Hiçbir otozomal monozomi yaşamla bağdaşmaz, trizomi 21 dışında diğer otozomal trizomilerde (trizomi 18 ve 13 canlı doğabilse de ) ağır konjenital malformasyonlar nedeniyle letaldir. Bu nedenle ağır anomaliler çoğunlukla spontan abortus materyalindeki kromozom analizlerinde saptanır. İlk trimester spontan abortus örneklerinde saptanan karyotipler ve sıklıkları Simpson, J, Carson, S, Genetic and Nongenetic Causes of Pregnancy Loss. Glob. libr. women's med., (ISSN: 1756-2228) 2013 (*Abortus: düşük) 2. Yapısal Değişimler Yapısal kromozom anomalileri, kromozomlar üzerinde en az bir kırık noktası ile oluşan kromozom segmentlerinde kayıp, artış veya yer değişimine yol açan anomalilerdir. Anomali, genetik materyalde kopya sayısı değişimine yol açarsa değişime uğrayan segmentteki yapısal genlerin sayısında da dengesizlik oluşacak ve fenotip olumsuz etkilenecektir (Örn. delesyon, duplikasyon). Kromozomlarda terminal ya da intersisyel bölgelerde oluşan kırık/lar sonrası genetik materyal kaybolursa genomik açıdan “parsiyel monozomi” oluşur (örn. 5p-, 4p-, 1p36, 22q11.2 vb). Bir kromozom segmentinin kendini duplike etmesi ile genomik açıdan “parsiyel trizomi” oluşur (dup22q11.2, dup8p, vb). Kromozomun iki kolunda da kırık oluşumu ile serbest kalan uçların birleşmesiyle halka şeklini alan kromozom “halka (ring) kromozom” adını alır 47. kromozom olarak bulunduğunda özellikle küçük ise sitogenetik tanısı çok güçtür. Halka kromozomlar 47. kromozom olarak bulunursa parsiyel trizomilere, 46 kromozom yapısında ise parsiyel monozomilere yol açarlar. Mitotik instabilite nedeniyle çoğunlukla mozaik yapıdadırlar. Sentromerin her iki tarafında da aynı kolun bulunması ise “izokromozom” olarak tanımlanır ve 46 kromozomlu yapıda var olan kolun trizomisine, kaybolan kolun da monozomisine yol açarlar (Örn. i(Xq). Anomali en az bir kromozomda ve 2 kırık noktası sebebiyle oluşursa ve serbest kalan segmentler yer değiştirirse ve kopya sayısında değişime yol açmazsa fenotip etkilenmez. (resiprokal, Robertsonian, insersiyonel translokasyonlar, perisentromerik ve parasentrik inversiyonlar gibi) Ancak de novo oluşumlarda kırık noktası işlevsel bir genin anatomisini bozarsa (yani; kırık ekspresyonu yapılan gene denk gelirse ya da sürekli ekspreyonu yapılan bir gene komşu olursa) fonksiyon değişimine yol açabildiğinden fenotip etkilenebilir. Heterokromatin bölgelerdeki kopya sayısı değişiklikleri yapısal gen içermediğinden fenotip etkilenmez bu değişimler “polimorfizm” olarak tanımlanmaktadır. Ökromatin: Kromatinin gevşek katlandığı ve genellikle aktif transkripsiyon bölgesi içeren, gen bölgesinden zengin kısmıdır. Özetle, kromozom anomalilerinin tanısında; Normal bireylerde “dengeli kromozom anomalilerini”, klinik olarak etkilenmiş bireylerde ise “dengesiz kromozom anomalilerini aramalıyız. Yani, kromozom analiz endikasyonuna göre hangi tip anomaliyi araştıracağımızı ön görebiliriz ve teknik seçimimizi ve akış şemamızı buna göre belirleyebiliriz. Kromozom Analiz Endikasyonları Doğumsal anomaliler Büyüme ve gelişme sorunları Ölü doğum ve neonatal (yeni doğan) ölüm Fertilite problemleri Aile öyküsü Neoplaziler (patolojik anlamda yen doku oluşumu; tümör) Sayısal Kromozomal Hastalıklar Down Sendromu (Trizomi 21) Down sendromu, bir kişinin fazladan bir kromozoma sahip olduğu bir durumdur. Down sendromlu bebeklerde bu kromozomlardan birinin fazladan bir kopyası vardır, kromozom 21. ekstra bir kromozom kopyasına sahip olmanın tıbbi bir terimi 'trizomi'dir. Bu fazladan kopya, bebeğin vücudunun ve beyninin gelişimini değiştirir ve bu da bebek için hem zihinsel hem de fiziksel zorluklara neden olabilir. Down sendromu, dünyada teşhis edilen en yaygın kromozomal bozukluk olmaya devam etmektedir. Ortalama her 800 doğumda bir görülür. Tüm dünyada 6 milyon civarında Down sendromlu birey yaşamaktadır. Türkiye'de tam bir veri olmasa da yaklaşık 70.000 Down sendromlu kişi olduğu tahmin edilmektedir. Hafif veya orta seviye zihinsel ve fiziksel gelişim geriliğine sebep olur. Down sendromlu insanlar benzer davranıp benzer görünseler de, her insanın farklı yetenekleri vardır. Down sendromlu kişiler genellikle hafif-orta derecede düşük aralıkta bir IQ'ya (bir zeka ölçüsü) sahiptir ve diğer çocuklardan daha yavaş konuşurlar. Down Sendromu Türleri Üç tür Down sendromu vardır. İnsanlar genellikle kromozomlara bakmadan her tür arasındaki farkı anlayamazlar çünkü fiziksel özellikler ve davranışlar benzerdir. Trizomi 21: Down sendromlu kişilerin yaklaşık% 95'inde Trizomi 21 vardır. Bu tür Down sendromu ile vücuttaki her hücrede normal 2 kopya yerine 3 ayrı kromozom 21 kopyası bulunur. Translokasyon Down sendromu: Bu tip, Down sendromlu kişilerin küçük bir yüzdesini oluşturur (yaklaşık% 3). Bu, fazladan bir parça veya tam bir ekstra kromozom 21 bulunduğunda, ancak ayrı bir kromozom 21 olmaktan ziyade farklı bir kromozoma eklendiğinde veya "yer değiştirdiğinde" meydana gelir. Mozaik Down sendromu: Bu tip Down sendromlu kişilerin yaklaşık% 2'sini etkiler. Mozaik, karışım veya kombinasyon anlamına gelir. Mozaik Down sendromlu çocuklar için, hücrelerinin bazılarında 3 kromozom 21 kopyası bulunurken, diğer hücrelerde tipik iki kromozom 21 kopyası bulunur. Mozaik Down sendromlu çocuklar, Down sendromlu diğer çocuklarla aynı özelliklere sahip olabilir. Bununla birlikte, tipik sayıda kromozoma sahip bazı (veya birçok) hücrenin varlığından dolayı durumun daha az özelliğine sahip olabilirler. Sebepler ve Risk Faktörleri Ekstra kromozom 21, Down sendromlu kişilerde ortaya çıkabilecek fiziksel özelliklere ve gelişimsel zorluklara yol açar. Araştırmacılar, Down sendromunun fazladan bir kromozomdan kaynaklandığını biliyorlar, ancak kimse Down sendromunun tam olarak neden oluştuğunu veya kaç farklı faktörün rol oynadığını kesin olarak bilmiyor. Down sendromlu bebek sahibi olma riskini artıran faktörlerin başında ileri anne yaşı gelmektedir. Gebe kaldıkları yaş 35 den daha büyük olan kadınların, daha genç yaşta gebe kalan kadınlara göre Down sendromundan etkilenen bebek sahibi olma olasılığı daha yüksektir. Bununla birlikte, Down sendromlu bebeklerin çoğu 35 yaşın altındaki annelerde doğar, çünkü genç kadınlar arasında çok daha fazla doğum vardır. Teşhis Hamilelik sırasında Down sendromunu tespit etmek için iki temel test türü vardır: Tarama testleri ve tanısal testler. Tarama testinin sonucu, hamileliğinin Down sendromu olma ihtimalinin yüksek olup olmadığını söyleyebilir. Tarama testleri kesin bir tanı sağlamaz ancak anne ve gelişmekte olan bebek için daha güvenlidir. Teşhis testleri tipik olarak bir bebeğin Down sendromlu olup olmayacağını tespit edebilir, ancak anne ve gelişmekte olan bebek için daha riskli olabilir. Ne tarama ne de teşhis testleri Down sendromunun bir bebek üzerindeki tam etkisini yüzde yüz öngöremez; bunu kimse tahmin edemez. Tarama testleri Tarama testleri genellikle annenin kanındaki çeşitli maddelerin (örn. MS-AFP, Üçlü Tarama, Dörtlü Tarama) miktarını ölçen bir kan testi ve bebeğin resmini oluşturan bir ultrason kombinasyonunu içerir. Ultrason sırasında teknisyenin baktığı şeylerden biri bebeğin boynunun arkasındaki sıvıdır. Bu bölgedeki fazladan sıvı, genetik bir soruna işaret edebilir. Bu tarama testleri, bebeğin Down sendromu riskini belirlemeye yardımcı olabilir. Nadiren, tarama testleri bebekte herhangi bir sorun olmasa bile anormal sonuç verebilir. Bazen test sonuçları normaldir ancak var olan bir sorunu gözden kaçırılabilir. Teşhis Testleri Teşhis testleri genellikle Down sendromu teşhisini doğrulamak için pozitif bir tarama testinden sonra yapılır. Teşhis testleri türleri şunları içerir: Koryon villus örneklemesi (CVS) —plasentadan alınan materyali inceler Amniyosentez - amniyotik sıvıyı (bebeği çevreleyen keseden gelen sıvı) inceler Perkütan göbek kanı örneklemesi (PUBS) - göbek kordonundaki kanı inceler Bu testler, kromozomlarda Down sendromu teşhisini gösterecek değişiklikleri arar. Semptomlar Down sendromlu her kişi bir bireydir - zihinsel ve gelişimsel sorunlar hafif, orta veya şiddetli olabilir. bazılarının ciddi kalp kusurları gibi önemli sağlık sorunları vardır. Down sendromlu çocukların ve yetişkinlerin farklı yüz özellikleri vardır, yaygın özelliklerden bazıları şunları içerir: Düzleştirilmiş yüz, Küçük kafa, Kısa boyun, Çıkıntılı dil, Yukarı eğimli göz kapakları (palpebral fissürler), Alışılmadık şekilli veya küçük kulaklar, Zayıf kas tonusu, Avuç içinde tek bir kıvrım olan geniş, kısa eller, Nispeten kısa parmaklar ve küçük eller ve ayaklar, Aşırı esneklik Brushfield lekeleri olarak adlandırılan gözün renkli kısmında (iris) küçük beyaz lekeler, Kısa boy Diğer Sağlık Sorunları Down sendromlu bazı kişilerin bir veya daha fazla büyük doğum kusuru veya başka tıbbi sorunları olabilir. En yaygın sağlık sorunlarından bazıları şunlardır; İşitme kaybı Obstrüktif uyku apnesi (kişinin uyurken nefes almasının geçici olarak durması durumu) Kulak enfeksiyonları Göz hastalıkları Konjenital kalp defektleri.. gibi Down Senromunda olası tedavi yaklaşımları Down sendromu tedavi edilemeyen ve ömür boyu süren bir durumdur. Yaşamın erken dönemindeki eğitimler genellikle Down sendromlu bebek ve çocukların fiziksel ve entelektüel yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olur. Bu hizmetlerin çoğu, Down sendromlu çocukların tüm potansiyellerini geliştirmelerine yardımcı olmaya odaklanır; konuşma becerileri, mesleki beceriler kazandırma ve fizik tedaviyi içerir. Down sendromlu çocukların okulda fazladan yardıma veya ilgiye ihtiyacı vardır, ancak ülkemizde çoğu sendromlu çocuk normal sınıflara dahil edilir. Edward’s Sendromu (Trizomi 18) Edwards sendromu, vücudun birçok yerindeki anormalliklerle ilişkilidir. Trizomi 18'li bireyler genellikle doğumdan önce yavaş büyüme (intrauterin gelişme geriliği) ve düşük doğum ağırlığına sahiptir. Etkilenen bebeklerde doğumdan önce gelişen kalp kusurları ve diğer organlarda anormallikler olabilir. Trizomi 18, canlı doğan 5.000 bebekten yaklaşık 1'inde görülür; hamilelikte daha yaygındır, ancak etkilenen fetüslerin çoğu termde (gebeliğin son ayında) hayatta kalamaz. Her yaştan kadının trizomi 18'li çocuk sahibi olma riski vardır, ileri yaş gebelikleri bu riski daha da arttırır. Çoğu trizomi 18 vakası , normal iki kopya yerine vücuttaki her hücrede üç adet kromozom 18 e sahip olmasından kaynaklanır. Ekstra genetik materyal, normal gelişim sürecini bozarak trizomi 18'in karakteristik özelliklerine neden olur. Trizomi 18'li kişilerin yaklaşık yüzde 5'i , vücut hücrelerinin yalnızca bazılarında fazladan bir kromozom 18 kopyasına sahiptir. Bu kişilerde durum mozaik trizomi 18 olarak adlandırılır. Mozaik trizomi 18'in ciddiyeti, ekstra kromozoma sahip hücrelerin türüne ve sayısına bağlıdır. Bu tür trizomi 18'e sahip bireylerin gelişimi normalden ciddi şekilde etkilenmeye kadar değişebilir. Çok nadiren, 18. kromozomun uzun (q) kolunun bir kısmı, üreme hücrelerinin (yumurta ve sperm) oluşumu sırasında veya embriyonik gelişimin çok erken bir aşamasında başka bir kromozoma bağlanır (yer değiştirir). Etkilenen bireylerde iki kromozom 18 kopyası, artı başka bir kromozoma bağlı 18. kromozomdan ekstra malzeme ( yani kromozomun fazladan olan bir kısmı) bulunur. Bu genetik değişikliğe sahip kişilerin kısmi trizomi 18'e sahip oldukları söylenir. q kolunun yalnızca bir kısmı üç kopya halinde mevcutsa, kısmi trizomi 18'in fiziksel belirtileri tipik olarak trizomi 18'de görülenlerden daha az şiddetli olabilir. Üç nüsha halinde mevcutsa, bireyler 18 nolu kromozomun üç tam kopyasına sahipmiş gibi ciddi şekilde etkilenebilir. Edward’s sendromunda belirtiler Edwards sendromlu bebeklerde şunlar olabilir:  Düşük doğum ağırlığı, küçük kafa (mikrosefali) ve dar çene yapısı, sıradışı görünen bir yüz ve üçgenimsi kafa, üst üste binen parmaklar, perdeli ayak parmaklarıyla alışılmadık eller ve ayaklar, beslenme, nefes alma, görme ve işitme ile ilgili sorunlar Edward’s Sendromunda olası tedavi yaklaşımları Tedavisi mümkün olmayan ve yaşam boyu süren bir durumdur. Sendromlu bebeklerde genellikle büyük fiziksel anormallikler görülür. Cerrahi, sendromla ilgili bazı sorunları tedavi edebilir, ancak aşırı ve invaziv prosedürler, ömrü haftalarca hatta günler içinde ölçülebilen bir bebeğin yararına olmayabilir. Günümüzde bu sendrom için tedavi palyatif bakımdan ibarettir. Edward sendromlu çocukların ancak yaklaşık % 5-10’u yaşamlarının ilk yılından sonra hayatta kalır çok büyük bir kısmı okul çağına erişemez. Sinir sistemi anormallikleri ve kas tonusu ile ilgili problemler, bebeğin motor becerilerinin gelişimini etkiler ve potansiyel olarak skolyoz oluşumu gözlenir bunu dışnda gözlerde kayma ya da esotropya (içe şaşılık) da yaygındır. Çocuğun kalp sağlığı nedeniyle cerrahi müdahale biçimleri de oldukça sınırlı olabilir. Edward’s Sendromunun Prognozu Edward sendromuyla doğan çocukların çoğu, hayatlarının ilk yılını geçemez. Bu sendromla doğan çocukların yarısı için ortalama yaşam süreleri iki aydan azdır; ve yaklaşık yüzde doksan ila doksan beşi de ilk doğum günlerinden önce ölmektedir. İlk yıllarını atlatan çocukların yüzde 5-10'u ciddi gelişimsel engellerle karşı karşıyadır. Bu çocuklar yürüme desteğine ihtiyaç duyar ve öğrenme yetenekleri sınırlıdır. Sözlü iletişim yetenekleri de sınırlıdır, ancak rahatlamaya cevap verebilir ve bakıcılarına ya da yakınlarına gülümsemeyi ve onlarla etkileşim kurmayı öğrenebilirler. Kendi kendine beslenme ve yuvarlanma gibi beceriler edinebilirler. Trisomy 18 ile ilişkili Yaygın Sorunlar şunları içerebilir: Kalp kusurları: VSD (Ventriküler Septal Defekt): alt odacıklar arasında bir delik ASD (Atriyal Septal Defekt): üst bölmeler arasında bir delik Aortun koarktasyonu: kalpten çıkış damarının daralması Böbrek sorunları Bağırsak yolunun bir kısmı midenin dışında (omfalosel) Yemek borusu mideye bağlanmaz (özofagus artezisi) Aşırı amniyotik sıvı (polihidramnios) Sıkılmış eller Beyindeki sıvı cebi (koroid pleksus kistleri) Rocker alt ayakları Gecikmiş büyüme Küçük çene (mikrognati) Küçük kafa (mikrosefali) Düşük ayarlanmış kulaklar Çilek şeklindeki kafa Ciddi gelişimsel gecikmeler Göbek veya kasık fıtığı Patau Sendromu (Trizomi 13) Patau sendromu, vücut hücrelerinin bazılarında veya tamamında ek bir kromozom 13 kopyasına sahip olmanın neden olduğu ciddi ve nadir görülen bir genetik bozukluktur. 13. kromozomun fazla oluşu normal gelişimi ciddi şekilde bozar ve çoğu durumda düşük , ölü doğum veya bebeğin doğumdan kısa bir süre sonra ölmesiyle sonuçlanır. Patau sendromlu bebekler rahimde yavaş büyür ve bir dizi başka ciddi tıbbi sorunla birlikte, düşük doğum ağırlığına sahiptir. Patau sendromu her 5.000 doğumda yaklaşık 1'i etkiler. Sendromlu bebek sahibi olma riski annenin yaşı ile birlikte artar. Patau sendromuyla doğan 10 çocuktan 9'undan fazlası ilk yıl içinde ölmektedir. Kısmi veya mozaik trizomi 13 gibi daha az şiddetli sendrom formlarına sahip olanlarda ise, her 10 bebekten yaklaşık 1'i bir yıldan fazla yaşayamamaktadır. Belirtiler ve özellikler Patau sendromlu bebeklerin çok çeşitli sağlık sorunları olabilir. Rahimdeki büyümeleri genellikle kısıtlanır, bu da düşük doğum ağırlığına neden olur ve 10 kişiden 8'i ciddi kalp kusurlarıyla doğar. Beyin genellikle 2 yarıya bölünmez. Bu, holoprosensefali olarak bilinir. Bu durum, yüz özelliklerini etkileyebilir ve aşağıdaki gibi kusurlara neden olabilir: Yarık dudak ve damak Anormal derecede küçük bir göz veya gözler (mikroftalmi) Bir veya her iki gözün birden yokluğu (anoftalmi) Gözler arasındaki mesafenin azalması (hipotelorizm) Burun pasajlarının gelişimi ile ilgili sorunlar Yüz ve başın diğer anormallikleri ise şunları içerir: normal kafa boyutundan daha küçük (mikrosefali) kafa derisinden eksik cilt (cutis aplazisi) işitme bozuklukları ve sağırlık kabarık, kırmızı doğum lekeleri (kapiller hemanjiyomlar) Patau sendromunu tedavi etmek ve yönetmek Patau sendromunun özel bir tedavisi yoktur. Sendromlu yeni doğmuş bir bebeğin yaşayacağı ciddi sağlık sorunlarının bir sonucu olarak, doktorlar genellikle rahatsızlığı en aza indirmeye ve bebeğin beslenmesini sağlamaya odaklanır. Hayatın ilk birkaç gününden sonra hayatta kalan az sayıdaki Patau sendromlu bebeğin bakımı, spesifik semptomlarına ve ihtiyaçlarına bağlı olacaktır. Turner Sendromu (45, X) Turner sendromu, kadınlarda gelişimi etkileyen kromozomal bir durumdur. Turner sendromunun en yaygın özelliği, yaklaşık 5 yaşında belirgin hale gelen kısa boydur. Yumurtalık işlevinin erken kaybı (yumurtalık hipofonksiyonu veya erken yumurtalık yetmezliği) de çok yaygındır. Yumurtalıklar ilk başta normal olarak gelişir, ancak yumurta hücreleri (oositler) genellikle erken ölür ve çoğu yumurtalık dokusu doğumdan önce dejenere olur. Etkilenen birçok kız, hormon tedavisi görmedikçe ergenliğe girmez ve çok büyük çoğunluğu hamile kalamaz. Turner sendromlu kadınların çok küçük bir yüzdesi, genç yetişkinlik döneminde normal yumurtalık fonksiyonunu korur. Sıklık ve Nedenleri Bu durum dünya çapında yaklaşık 2.500 yeni doğan kızdan 1'inde görülür, ancak termde hayatta kalamayan gebeliklerde (düşükler ve ölü doğumlar) çok daha yaygındır. Turner sendromu, iki cinsiyet kromozomundan biri olan X kromozomu ile ilgilidir. İnsanlar tipik olarak her hücrede iki cinsiyet kromozomuna sahiptir: dişilerde iki X kromozomu varken erkeklerde bir X kromozomu ve bir Y kromozomu vardır. Turner sendromu, bir dişinin hücrelerinde bir normal X kromozomu bulunduğunda ve diğer cinsiyet kromozomu eksik veya yapısal olarak değiştiğinde ortaya çıkar. Eksik genetik materyal, doğum öncesi ve sonrası gelişimi etkiler. Nedenleri; Turner sendromlu bireylerin yaklaşık yarısında monozomi X vardır; bu, bireyin vücudundaki her bir hücrenin normal iki cinsiyet kromozomu yerine yalnızca bir X kromozomu kopyasına sahip olduğu anlamına gelir. Turner sendromu, cinsiyet kromozomlarından biri tamamen yok olmaktan ziyade kısmen eksikse veya yeniden düzenlenmişse de ortaya çıkabilir. Turner sendromlu bazı kadınların sadece bazı hücrelerinde mozaizm olarak bilinen kromozomal değişiklik vardır. X kromozomu mozaisizmi Araştırmacılar, X kromozomundaki hangi genlerin Turner sendromunun özelliklerinin çoğu ile ilişkili olduğunu henüz belirleyememiştir. Ancak, kemik gelişimi ve büyümesi için önemli olan SHOX adlı bir gen tanımladılar. Bu genin bir kopyasının kaybı, muhtemelen Turner sendromlu kadınlarda kısa boy ve iskelet anormalliklerine neden olmaktadır. Turner sendromunun tedavisi Turner sendromunun tedavisi yoktur, ancak ilişkili semptomların çoğu tedavi edilebilir. Turner sendromlu bireylerin kalplerini, böbreklerini ve üreme sistemlerini yaşamları boyunca düzenli olarak kontrol ettirmeleri gerekecektir. Bununla birlikte, nispeten normal ve sağlıklı bir yaşam sürmeleri de mümkündür. Yaşam kalitesi düşüktür, ancak olası sorunları erken bir aşamada tanımlayarak tedavi etmek için düzenli sağlık kontrolleriyle yaşam kalitesi iyileştirilebilir. Semptomlar Turner sendromlu hemen hemen tüm kızlar, gelişmemiş yumurtalıklarla birlikte, ortalamadan daha kısa boya sahip olurlar. Bazıları doğumdan itibaren belirgin olabilen kendine özgü özellikleri ve ilişkili sağlık sorunları vardır. Çevreleyen dokularda aşırı sıvı birikmesi (lenfödem) nedeniyle şişmiş eller ve ayaklarla doğabilirler, ancak bu genellikle doğumdan hemen sonra geçer. Rahimde gelişmiş olabilecek diğer özellikler şunlardır; kalın boyun dokusu boynun şişmesi (kistik higroma)- yele boyun küçük bir bebek olmak Kalp işlevinde bozukluklar böbrek anormallikleri Klinefelter Sendromu (47, XXY) Klinefelter sendromu, fiziksel ve entelektüel gelişimi etkileyebilen bir kromozomal durumdur. En sık olarak, etkilenen erkekler ortalamadan daha uzun olup, biyolojik olarak çocuk sahibi olamazlar (infertil); ancak Klinefelter sendromunun belirti ve semptomları bu rahatsızlığı olan erkekler arasında farklılık gösterebilir. Bazı hastalarda, bulgular o kadar hafiftir ki, durum ergenliğe ya da yetişkinliğe kadar teşhis edilmez (%75’i hiç tanı almadan yaşamını sürdürebilir). Klinefelter sendromlu erkeklerin tipik olarak düşük miktarda testosteron (birincil testis yetmezliği) üreten küçük testisleri vardır. Testosteron, erkek cinsel gelişimini doğumdan önce ve ergenlik döneminde yönlendiren hormondur. Testosteron eksikliği tedavi edilmezse,ergenliğin gecikmesine veya hiç ergenliğe girememeye, kemik yoğunluğunun azalmasına ve yüz-vücut kıllarının azalmasına neden olabilir. Küçük testisler ve azalan hormon üretiminin bir sonucu olarak, etkilenen erkekler infertildir ancak yardımcı üreme teknolojilerinden faydalanabilir. Etkilenen bazı bireyler, inmemiş testisler (kriptorşidizm), penisin alt tarafındaki üretranın açılması (hipospadias) veya alışılmadık derecede küçük bir penis (mikropenis) dahil olmak üzere cinsel organlarında da farklılıklara sahiptir. Klinefelter sendromlu çocuklarda düşük kas tonusu (hipotoni) ve oturma, ayakta durma ve yürüme gibi motor becerilerin gelişimini geciktirebilecek koordinasyon sorunları olabilir. Etkilenen çocukların genellikle öğrenme güçlüğü vardır, bu da konuşma ve dil gelişiminde hafif gecikmelere ve okuma ile ilgili sorunlara neden olur. Bu bireyler, ifade edici dil becerilerinden (kelime haznesi ve konuşma üretimi) daha çok, alıcı dil becerilerine (konuşmayı anlama yeteneği) sahip olma eğilimindedir. Ancak yine de iletişim kurmakta ve kendilerini ifade etmekte güçlük çekebilirler. Bunların dışında, anksiyete, depresyon, bozulmuş sosyal beceriler, duygusal olgunlaşamama ve dürtüsellik gibi davranış sorunları, dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve sınırlı problem çözme becerilerine (yönetici işlevler) sahip olma eğilimindedir. Bu sendroma sahip bireylerin yaklaşık yüzde 10'unda otizm spektrum bozukluğu vardır. Klinefelter sendromlu erkeklerin neredeyse yarısı, tip 2 diyabet , yüksek tansiyon (hipertansiyon), göbek yağlarında artış, kandaki kolesterol ve trigliserid gibi yüksek seviyelerde yağ (lipidler) içeren metabolik sendrom geliştirir. Etkilenmemiş erkeklerle karşılaştırıldığında, Klinefelter sendromlu yetişkinlerde ayrıca istemsiz titreme, meme kanseri (jinekomasti gelişirse), kemiklerde incelme ve zayıflama (osteoporoz) ve sistemik lupus eritematozus ve romatoid artrit gibi otoimmün bozukluklar gelişme riski daha yüksektir. *(Otoimmün bozukluklar, bağışıklık sistemi vücudun kendi doku ve organlarına saldırdığında ortaya çıkan büyük bir hastalık grubudur.) Sıklık Klinefelter sendromu, yeni doğan 650 erkek çocuktan yaklaşık 1'ini etkiler. Cinsiyet kromozomlarının (X kromozomu ve Y kromozomu) sayısındaki değişikliklerin neden olduğu durumlar olan en yaygın cinsiyet kromozomu bozuklukları arasındadır. Klinefelter Sendromu için olası tedavi yaklaşımları Klinefelter sendromunun tedavisi yoktur, ancak durumla ilgili bazı problemler gerekirse tedavi edilebilir. Bu olası tedaviler şunları içerebilir:  Testosteron replasman tedavisi  Çocukluk döneminde konuşma gelişimine yardımcı olmak için konuşma ve dil terapisi  Herhangi bir öğrenme güçlüğü veya davranış problemine yardımcı olmak için okulda eğitim ve davranışsal destek  Dispraksi ile ilişkili herhangi bir koordinasyon problemine yardımcı olmak için mesleki terapi  Kas dokusunu güçlendirmeye yardımcı olmak için fizyoterapi  Herhangi bir akıl sağlığı sorunu için psikolojik destek  İnfertilite tedavisi - (küçük bir operasyon sırasında alınan spermin laboratuvarda bir yumurtayı dölleme için kullanıldığı, donör sperm kullanılarak suni tohumlama veya muhtemelen intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI) yer alır).  Fazla meme dokusunu çıkarmak için meme küçültme ameliyatı Semptomlar Klinefelter sendromunun belirtileri ve semptomları, bozukluğu olan erkekler arasında büyük farklılıklar gösterir. Durum yetişkinliğe kadar teşhis edilemeyebilir veya asla teşhis edilemez. Diğerleri için, durumun büyüme veya görünüm üzerinde gözle görülür bir etkisi vardır. Klinefelter sendromunun belirti ve semptomları da yaşa göre de değişir. Bebeklerde zayıf kaslar Yavaş motor gelişimi - oturma, sürünme ve yürüme ortalamadan daha uzun sürer Konuşmada gecikme, Skrotuma inmemiş testisler gibi doğumsal sorunları olabilir. Erkekler ve gençler Ortalama boydan daha uzun Diğer erkeklere kıyasla daha uzun bacaklar, daha kısa gövde ve daha geniş kalçalar Yok, gecikmiş veya eksik ergenlik Ergenlik çağından sonra, diğer gençlere kıyasla daha az kas dokusu ve daha az yüz- vücut kılı Küçük, sıkı testisler, küçük penis Büyümüş meme dokusu (jinekomasti) Zayıf kemikler Düşük enerji seviyeleri Utangaç ve hassas olma eğilimi Düşünceleri ve duyguları ifade etmede veya sosyalleşmede güçlük Okuma, yazma, heceleme veya matematik ile ilgili sorunlar Erkekler Düşük sperm sayısı veya hiç sperm yok Küçük testisler ve penis Düşük cinsel dürtü Ortalama yükseklikten daha uzun Zayıf kemikler Yüz ve vücut kıllarında azalma Diğer erkeklere kıyasla daha az kaslı Büyümüş meme dokusu Göbek yağında artış 47,XXX (Triple X) Trizomi X veya 47, XXX olarak da adlandırılan üçlü X sendromu, 1000 kadından yaklaşık 1'ini etkileyen genetik bir bozukluktur. Dişiler normalde tüm hücrelerde iki X kromozomuna sahiptir Üçlü X sendromunda, bir dişinin üç tane X kromozomu vardır. Üçlü X sendromlu birçok kız ve kadın semptom yaşamaz veya sadece hafif semptomlara sahip olabilir. Diğerlerinde semptomlar daha belirgin olabilir - muhtemelen gelişimsel gecikmeler ve öğrenme güçlükleri dahil. Üçlü X sendromlu az sayıda kız ve kadında nöbetler ve böbrek anormallikleri görülür. Üçlü X sendromunun tedavisi, varsa hangi semptomların mevcut olduğuna ve bunların ciddiyetine bağlıdır. Semptomlar Üçlü X sendromlu bireyler arasında bulgular ve semptomlar büyük ölçüde değişkenlik gösterir. Birçoğu gözle görülür bir etki yaşamaz veya yalnızca hafif semptomlara sahiptir. Ortalama boydan daha uzun olması en tipik fiziksel özellikleridir. Üçlü X sendromlu çoğu kadın normal cinsel gelişim yaşar ve hamile kalma yeteneğine sahiptir. Bu sendroma sahip bireylerin bazıları normal aralıkta zekaya sahipken bazılarının zihinsel engelleri olabilir ve bazı davranış sorunları gösterebilirler. Bazen önemli semptomlar ortaya çıkabilir. Belirtiler ve semptomlar mevcutsa, bunlar genellikle değişkendir. Üçlü X sendromlu bireylerde görülen belirti ve semptomlar, aşağıdaki risklerin artmasını içerebilir: Konuşma ve dil becerilerinin yanı sıra oturmak ve yürümek gibi motor becerilerin gecikmiş gelişimi Okuma güçlüğü (disleksi), anlama veya matematik gibi öğrenme güçlükleri Dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu (DEHB) veya otizm spektrum bozukluğu semptomları gibi davranış sorunları Anksiyete ve depresyon gibi psikolojik sorunlar İnce ve kaba motor beceriler, hafıza, muhakeme ve bilgi işlemeyle ilgili sorunlar Bazen üçlü X sendromu şu belirti ve semptomlarla ilişkilendirilebilir: Gözlerin iç köşelerini kaplayan dikey cilt kıvrımları (epikantal kıvrımlar) Geniş aralıklı gözler Anormal derecede kavisli serçe parmaklar Düz ayak Anormal şekilli göğüs kemiği Zayıf kas tonusu (hipotoni) Nöbetler Böbrek anormallikleri Erken yumurtalık yetmezliği veya yumurtalık anormallikleri Gelişimsel gecikmeler 47, XYY (XYY Sendromu) 47, XYY sendromu, bir erkeğin her bir hücresindeki Y kromozomunun fazladan bir kopyası ile karakterize edilir. Bu rahatsızlığı olan birçok erkek ortalamadan daha uzun olmasına rağmen, kromozom değişikliği bazen olağandışı fiziksel özelliklere neden olmaz. 47, XYY sendromlu erkeklerin çoğu, erkek cinsiyet hormonu testosteronunun normal üretimine ve normal cinsel gelişime sahiptir ve genellikle çocuk sahibi olabilirler. 47, XYY sendromu, artan öğrenme güçlüğü riski ve konuşma ve dil becerilerinin gecikmiş gelişimi ile ilişkilidir. Etkilenen erkek çocukların motor becerilerinin gelişimini geciktirebilir (oturma ve yürüme gibi) veya zayıf kas tonusu (hipotoni) olabilir. Bu durumun diğer belirti ve semptomları arasında, el titremeleri veya diğer istemsiz hareketler (motor tikler), nöbetler ve astım bulunur. 47, XYY sendromlu erkekler, etkilenmemiş akranlarına kıyasla daha yüksek oranda davranışsal, sosyal ve duygusal zorluklara sahiptir. Bu sorunlar arasında dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu (DEHB); depresyon ; kaygı; ve iletişimi ve sosyal etkileşimi etkileyen bir grup gelişimsel durum olan otizm spektrum bozukluğu görülebilir. 47, XYY sendromu ile ilgili fiziksel özellikler arasında artan karın yağı, büyük bir kafa (makrosefali), alışılmadık derecede büyük dişler (makrodontia), düz ayaklar (pes planus), içe doğru kıvrılan beşinci parmaklar (klinodaktili), geniş aralıklı gözler (oküler hipertelorizm) ve omurganın anormal yan yana eğriliği (skolyoz) bulgularına rastlanabilir. Bu özellikler, etkilenen erkekler arasında büyük farklılıklar gösterir. Sıklık Bu durum, yeni doğan 1000 erkek çocuktan yaklaşık 1'inde görülür. Amerika Birleşik Devletleri'nde her gün 47, XYY sendromlu beş ila 10 erkek çocuk doğduğu rapor edilmiştir. Etkilenen pek çok erkeğe yaşamın ilerleyen dönemlerine kadar ne yazık ki teşhis konulmamakta veya hiç teşhis konulmamaktadır. Yapısal Kromozomal Hastalıklar

Use Quizgecko on...
Browser
Browser