16. Yüzyıl: Önemli Olaylar ve Eserler (PDF)

Summary

Bu belge, 16. yüzyıl boyunca meydana gelen önemli olayları ve bu döneme ait önemli eserleri özetliyor. Tudor Hanedanlığı'nın yükselişi, Rönesans'ın Avrupa'daki etkileri ve bu dönemin önemli figürleri hakkında bilgi içeriyor.

Full Transcript

16. YÜZYIL: ÖNEMLİ OLAYLAR VE ESERLER TUDOR HANEDANLIĞI Başlangıç Bitiş Kral(içe) Adı Dönem Adı 1485 1509 VII. Henry 1509 1547 VIII. Henry 1547 1553 VI. Edward 1553 1558...

16. YÜZYIL: ÖNEMLİ OLAYLAR VE ESERLER TUDOR HANEDANLIĞI Başlangıç Bitiş Kral(içe) Adı Dönem Adı 1485 1509 VII. Henry 1509 1547 VIII. Henry 1547 1553 VI. Edward 1553 1558 I. Mary 1558 1603 I. Elizabeth Elizabeth Dönemi 1501 Vespucci’nin Yeni Dünya’ya yolculuğu İtalyan denizci Amerigo Vespucci gemisiyle Lizbon’dan yola çıkar ve bugün Amerika olarak bilinen kıtaya, o günkü adıyla Yeni Dünya’ya doğru yol alır. 1504 Michelangelo ve “Davut” heykeli Rönesans heykel sanatının başyapıtı olarak kabul edilen beyaz mermerden yapılmış olan “David” heykeli, 5,17 metre yüksekliğindedir ve mermerden yapılmıştır. Heykel neredeyse mükemmel insan oranı ile betimlenir; gücü ve gençliğin güzelliğini temsil eder. Bu heykel Davut’un, İncil’de yer alan anlatıya göre, Filistinlilerin en güçlü askeri olan ve İsrailoğulları’ndan çok sayıda askeri düelloya davet ederek öldüren Golyat’a meydan okuduktan sonra ona saldırmak için hazırlandığı anı yansıtır. 1506 Da Vinci ve “Mona Lisa” Hümanizm ile beraber Avrupa’da portre resimlerin yaygınlaştığını ve İncil’den figürlerin yanı sıra gerçek hayattan kişilerin de artık tuvallerde yerini aldığını gösteren bir resimdir “Mona Lisa”. Leonardo da Vinci’nin bu ünlü resmi hem seküler yani laik ve dünyevi yaşam biçimine dayalı yeni bir çağın ve anlayışın başladığını göstermesi hem de resimdeki kadının gizemliliği açısından dünyanın en ünlü resimleri arasındadır. 1509 – 1547 Kral VIII. Henry 1455-85 arası İngiltere’de York ve Lancaster aileleri arasında yaşanan Güller Savaşını (Wars of the Roses) Lancaster ailesi kazanır. Ancak her iki ailenin erkekleri de savaşta ölünce, Lancaster ailesine bu savaşta destek olan Galler kökenli Tudor Hanedanlığı tahta geçer. İlk Tudor kralı olarak 1485’te İngiltere tahtına oturan VII. Henry 1509’da ölür ve yerini oğlu VIII. Henry’ye bırakır. Hanedanlığın ikinci kralı olarak VIII. Henry İngiltere’yi, yönettiği otuz sekiz yılın sonunda reform hareketleri ve Rönesans’la çok büyük bir değişim ve yenilik sürecine sokar. Henry’ye 1521 yılında Papa X. Leo tarafından, İnanç Savunucusu (Defender of Faith) unvanı verilir. Bu unvan Katoliklik için mücadele edenlere verilen önemli bir nişandır. Ancak Henry, bu unvanı aldıktan on iki yıl sonra 1533’te, yasağa rağmen Katolik eşinden boşandığı ve Protestanlığa yöneldiği için Katoliklikten aforoz edilir. 1511 Erasmus ve Deliliğe Övgü Hollandalı düşünür Desiderius Erasmus’un, İngiltere’de Sir Thomas More’un evinde kalırken onunla paylaştığı bilgilerin ışığında In Praise of Folly adlı eserini bir haftada yazdığı iddia edilir. More ile Erasmus eserlerinde geleneksel kurumları ve bu kurumlarda yaşanan yozlaşmayı eleştirirler. Eleştirilen kurumların başında ise Katolik Kilisesi gelir. Ayrıca, eserdeki isimlerden anlaşılacağı üzere alegorik kişileştirmelerin kullanıldığı bu eserde Erasmus, adı ‘delilik’ ya da ‘ahmaklık’ olarak Türkçeye çevrilebilecek Folly karakterini insan doğasının zayıf yönlerini hicvetmek ve onlarla alay etmek için de kurgular. Nitekim bu eserde Erasmus, Avrupa toplumlarının batıl inanç gibi geleneklerine ve Katolik Kilisesi’ne saldırır. Latince yazdığı bu eser Katoliklere yönelik eleştiri ve suçlamalarıyla, Protestan reformunun öncüleri arasındadır. Eserde Folly (Delilik) karakteri, zenginlik tanrısı Plutus ile bir su perisi olan Youth (Gençlik)'un çocuğudur ve bir tanrıça olarak gösteriş yapmayı sever. Inebriation (Sarhoşluk) ve Ignorance (Cehalet) adlı iki su perisi tarafından emzirilir. Sadık arkadaşları arasında Philautia (Kendini Sevme), Kolakia (Dalkavukluk), Lethe (Unutkanlık), Misoponia (Tembellik), Hedone (Zevk), Anoia (Bunama) ve Tryphe (Ahlaksızlık) bulunmaktadır. Soytarı kıyafeti giyen bir kadın olan Folly durmadan kendini över ve kendisi olmadan hayatın sıkıcı ve tatsız olacağını savunur. Hayattaki her tür eğlence ve şansın ancak delilikle yani kendisiyle mümkün olacağını iddia eder. Ayrıca, insanın mutluluğunun kendisinden geçtiğini savunur. 1513 Machiavelli ve Prens İtalyan diplomat ve siyaset teorisyeni Niccolò Machiavelli, ülkesini yönetmeyi düşleyen prenslere, gücü ve iktidarı nasıl elde edecekleri ve elde ettikten sonra nasıl elde tutacaklarını göstermek üzere The Prince adlı eserini kaleme alır, ancak bu eser ölümünden beş yıl sonra 1532’de yayımlanır. Öte yandan bu eseri, Medici Ailesi onu Floransa’dan sürgün ettikten sonra Tuscany’de yazar. Eserin “Amaca giden her yol mubahtır.” veya “Amaç aracı mubah kılar.” şeklinde Türkçeleştirilebilecek olan mottosu amacı yani hedefi ve sonucu kutsallaştırırken amaca giden her yolu haklı gösterir. Ancak çoğuna göre bu ideolojinin handikaplarından biri, ‘kutsal’ sıfatıyla nitelenen her davanın, sahibini o dava uğruna her şeyi yapmak için kendini haklı görmeye yöneltmesidir. Bu kitap ilerleyen yüzyıllarda Batı’nın toplumsal ve politik sistemini çok yönlü bir şekilde etkileyerek Makyavelizm adı verilen anlayışı doğurur; bu anlayış ve felsefe zamanla siyasetten şirket sayfa - 4 İNGİLTERE’NİN 400 YILI: 1500 – 1900 yönetimine, insan ilişkilerinden sınıf içi iletişime kadar her alanda kullanılır. Kitabın mottosuna bakarak önce yönetenler sonra da yönetilenler kendi amaçlarını kutsar ve bu amaçlarını gerçekleştirme yolunda gereken her şeyi yapmak için kendilerini haklı görürler. Bunun da sonraki yüzyıllarda aşırı bireyciliğe, bencilliğe ve benmerkezciliğe zemin hazırladığı söylenebilir. 1516 More ve Ütopya Sir Thomas More Utopia adlı eserini Latince yazar ve ütopya edebiyatının öncüleri arasında yer alır. Sosyopolitik bir kitap olan bu eserinde More, adı ‘Utopia’ olan kurgusal ve hayalî bir ada yaratır ve orada toplumsal, dinî ve politik gelenekleri kendi inandığı ilkelere göre yeniden kurgular çünkü İngiltere’de o dönemde var olan kurumlara şiddetle karşı çıkar. Örneğin paranın ve makamın onun ütopyasında yeri yoktur, tüketici olanlar aşağılanır ve herkes bir şeylere ortak oranda sahip olur. Zaten ‘ütopya’ kelimesi de kişinin farklı gerekçelerle mevcut yaşantısından ve bu yaşantısını sürdürdüğü yerden kaçış arzusunu temsil eder. Bu yönüyle, More’un da kendi döneminde İngiltere’de yaşanmakta olan politik ve dinî anlamdaki yozlaşmadan ve toplumsal çalkantılardan rahatsız olduğu ve bu nedenle kaçış için kendisine ütopik bir dünya kurguladığı söylenebilir. Diğer yandan Ütopya, politikanın insanla başlayıp insanla bittiği tezini öne süren hümanist bir eserdir ve İngiliz hümanizmine büyük katkı sağlar. 1517 Luther ve “Doksan Beş Tez” Alman din adamı Martin Luther, Katolik Kilisesi içindeki yolsuzlukları ve İncil’e dayandırılarak cemaate anlatılan hatta dayatılan dinî ve ahlaki davranışların aksi yöndeki uygulamaları, Wittenberg Kilisesi’nin kapısına astığı “Ninety-Five Theses” ile halka duyurur. “Efendimiz İsa ‘Tövbe edin.’ dediğinde, insanların tüm hayatının tövbe dolu bir hayat olmasını istedi.” maddesiyle başlayan manifesto sayılabilecek bu bildiri “Ve böylece barışın yani sorunsuz bir hayatın sahte güvenliğinden ziyade birçok sıkıntıdan geçerek cennete gireceğinizden emin olun.” maddesiyle biter. Kısacası Luther bu doksan beş maddeyle, cennete gitmek isteyen inananları bunun için kiliseye bağımlı olmaktan kurtarır. Nitekim “Doksan Beş Tez”in alt başlığı, “Endüljansların Gücü ve Etkisi Üzerine Tartışma” (Disputation on the Power and Efficacy of Indulgences) şeklindedir. Bu başlıkta adı geçen ‘endüljans’, günahların kilise tarafından bağışlanması için yapılan ritüelleri ifade eder. Luther aynı zamanda İncil’i 1522’de Almancaya çevirir ve bunun üzerine Katoliklikten aforoz edilir. Bu süreç, Protestanlığın önce Almanya’da sonra John Calvin ile Fransa’da ve VIII. Henry ile de İngiltere’de tesisiyle sonuçlanır. Böylece Katolikliğin ve kilisenin halk üzerindeki sorgusuz, sınırsız egemenliği önce sorgulanır ve sonra zamanla azaltılır. Hemen sonrasında 16. YÜZYIL sayfa - 5 ise Avrupa’da ‘Reformation’ olarak bilinen reform hareketleri başlar. En büyük reform da din alanında gerçekleşir. Reform hareketlerini başlatan Luther’in yazıları İngiltere’de ancak 1521’de dolaşıma girer, fakat Kardinal Thomas Wolsey bu yazıların toplatılıp yakılması emrini verir. Çünkü ona göre bunlar, İngiltere’de dokuz yüz yıllık geçmişe sahip Katoliklik için sakıncalı ve yıkıcı olabilirdi; halk, din adamlarının kendilerinin kilisede onlara anlattıklarından farklı ve aksi yönde bir hayat yaşadıklarının farkına varabilir ve böylece din adamlarına ve onların temsil ettiği kiliseye ve de Hristiyanlığa şüpheyle bakabilirdi. 1519 – 1522 Macellan’ın gemiyle dünya turu Portekizli denizci Ferdinand Macellan Baharat Adaları’na batıdan giden bir rota bulmak amacıyla Vittoria adlı gemisiyle deniz seferine başlar ancak 1522’de Filipinler’de öldürülür. Bunun üzerine, bu seferi Juan Sebastian Elcano tamamlar. Bu yolculuk Atlantik’ten Güney Amerika’ya, oradan da Macellan Boğazı’nın keşfiyle ve Pasifik Okyanusu’nun geçilerek Filipinler’e varılmasıyla ve son olarak, başladığı yere yani İspanya’ya geri dönülmesiyle tamamlanır. Böylece gemiyle dünyanın etrafında bir tur atılmış ve dünyanın yuvarlak olduğu ispatlanmış olur. Bu dünya turu ayrıca keşifler çağını ve sonrasında sömürgecilik faaliyetlerini başlatması açısından önemlidir. 1520 – 1566 Kanuni Sultan Süleyman’ın Osmanlı padişahlığı Batı’da ‘Muhteşem Süleyman’ olarak bilinen Kanuni Sultan Süleyman 1520’de Osmanlı tahtına oturur ve Osmanlı’yı en güçlü konumuna getirir. Hem askerî alanda kazandığı zafer ve topraklarla hem de adaletiyle Osmanlı’nın Avrupa’da en çok tanınan ve konuşulan padişahı olur. 1522 Osmanlı’nın Rodos’u fethi 1520’de Osmanlı tahtına oturan I. Süleyman Osmanlı’nın sınırlarını Cezayir’den İran Körfezi’ne, Yemen’den Macaristan’a kadar genişletmek için bir dizi fethe girişir; ilk fetihlerinden biri de Rodos olur. Rodos’un fethi Osmanlı’nın Doğu Akdeniz’i kontrolüne ve Avrupa’nın içlerine doğru ilerlemesine zemin hazırlar. Osmanlı, 1566’ya kadar hedeflerinin çoğuna ulaşan Kanuni’yle gücünün zirvesine ulaşır. Bu yüzden de 16 ve 17. yüzyıllarda Batı edebiyatında Türklere yönelik çoğunlukla ‘barbar’ gibi kelimelerle negatif bir algı yönetimi ve şeytanlaştırma çabası söz konusudur çünkü Batılılar Türklerin o dönemde büyümesinden endişe ederler. 1526 Tyndale ve İncil’in İngilizceye çevrilmesi Reform hareketlerinden cesaret ve güç alan William Tyndale Yeni Ahit’in İncile ait olan kısımlarını İngilizceye çevirmek ister. Ancak bu çeviriyi İngiltere’de yapmasına izin verilmez. O da Almanya’ya gider ve çevirisini orada tamamlar. Hatta tamamını çevirdiği İncil’i Almanya’da bastırıp halka sayfa - 6 İNGİLTERE’NİN 400 YILI: 1500 – 1900 dağıtılmak üzere İngiltere’ye gönderir. Buna rağmen, dönemin Londra Piskoposu tarafından kitabın tüm baskılarının toplatılıp yakılması emri verilir. Bunun sebebi büyük ölçüde, İncil’in halk tarafından okunmasının kilisenin gücünü ve otoritesini sarsma ihtimalidir. Çünkü halk İncil’de anlatılanlara kilise görevlileri olmadan ulaşabilecek ve belki de Hristiyanlığın, kendilerine anlatılandan daha başka anlam ve yorumlara sahip olduğunu anlayacaktır. Yunan mitolojisinde ateşi ve bilgiyi tanrılardan çalıp insanlara veren Prometheus gibi Tyndale de İncil’i ve Hristiyanlığı bir anlamda kilisenin ve rahiplerin tekelinden kurtarıp ortalama vatandaşa hediye eder. Yunan mitolojisinde tanrıların insanlar üzerindeki gücünü ve otoritesini zayıflattığı iddiasıyla zincire vurularak cezalandırılan Prometheus gibi Tyndale de bu yolla kilisenin halk üzerindeki etkisini zayıflatıp azalttığı, halk arasında fitne ve sapkınlığa yol açtığı gerekçesiyle 1535’te tutuklanır. 1536’da önce boğularak öldürülür, ardından direğe bağlanarak yakılır. Çünkü gelenekselleşmiş ve/veya kökleşmiş kurumları, uygulamaları, inanışları ve alışkanlıkları sorgulamak ve değiştirmeye ya da yerine başka bir şey koymaya çalışmak, söz konusu kurum, uygulama, inanış ve alışkanlıklar sayesinde toplumsal merdivenin en tepesinde olma ve orada kalma zevkini yaşayanlar tarafından hemen her zaman bir tehdit unsuru olarak görülür. Bunu yapmaya kalkışanlar ise çeşitli şekillerde cezalandırılır. 1527 Roma’nın yağmalanması Roma İmparatoru V. Charles askerlerine bir süre maaş veremez. Maaşlarını alamayan öfkeli askerler ise 6 Mayıs 1527'de, Fransız aristokrat Bourbon Dükü’nün yönetiminde Roma’ya saldırır ve şehri ele geçirerek yağmalarlar. Bu vahşet dolu talan sekiz gün sürer ve yaklaşık on iki bin kişi öldürülür; sanat eserleri ve müzeler büyük zarar görür. Papa VII. Clement bu yağmalamadan ve saldırıdan canını zor kurtarırken, Vatikan’ı savunan İsviçreli korumalar öldürülür. Roma bu yağmadan sonra çöker ve İtalyan Rönesans’ı sona erer. 1528 Castiglione ve Saraylının El Kitabı İtalyan Baldassare Castiglione ideal bir saraylı (courtier) nasıl yetişir üzerine The Book of the Courtier adlı eserini yazar. Bu esere göre ideal bir saraylı iyi bir sese ve konuşma yeteneğine, etkili şiir okuma becerisine sahip olmalı; soğukkanlı, sakin ve mütevazı olmalı; savaşçı bir ruhu ve atletik bir yapısı olmalı; klasikler ve güzel sanatlar konusunda iyi bir bilgi ve becerisi olmalı; soylu bir kandan gelmelidir. Bu eser 1561’de İngilizceye çevrilir ve İngiliz üst sınıfının centilmen ve saraylı anlayışına büyük katkı sağlar. Bazı soylular ve saraydan kabul görüp kralın desteğini almak isteyen yazarlar, bu kitaptaki niteliklere sahip olmak için çaba gösterirler. Çünkü sarayın sanattan 16. YÜZYIL sayfa - 7 edebiyata hemen her şeyin merkezi olduğu Tudor Dönemi’nde güce giden yolun, sanatın ve edebiyatın mabedi olarak görülen saraya ve hükümdara yakın olmaktan geçtiği düşünülmektedir. 1529 – 1536 VIII. Henry ve Reform Parlamentosu Roma’daki Papa’nın ve Katolikliğin boşanmayı yasaklaması nedeniyle, VIII. Henry, eşi Aragon’lu Catherine’den ayrılamaz. Kralın eşinden ayrılmak istemesinin sebebi ise, ölen abisinin eşi olan Catherine’in bu evlilikte erkek bir çocuk doğuramamasıdır, çok istediği erkek bir çocuk doğuramamasıdır. Katolikliğin söz konusu yasağı nedeniyle Kral VIII. Henry, eşiyle boşanmasını mümkün kılmak üzere 1529’den 1536’ya kadar süren Reform Parlamentosu’nu göreve çağırır. Parlamento özellikle dinî uygulamalarda ulusal ve toplumsal yaşamı da derinden etkileyen kanunlar çıkarır. Bu süreçte Parlamento kendisini mutlak güç sahibi kılar ve dinî kurumlar üzerindeki tüm yetkiyi Kral VIII. Henry’ye verir. 1531 Elyot ve Governor Adlı Kitap İlk İngiliz hümanistlerden olan Sir Thomas Elyot, İngiltere’nin ahlak felsefesine dair ilk kitabını, The Boke Named the Governour başlığıyla yazar. Kral VIII. Henry’ye ithaf edilen bu kitap, devlet adamlarının nasıl yetiştirileceğine ve zamanın eğitim sistemindeki etik ikilemlere yönelik bir ilmî eser görünümündedir. Machiavelli ve Castiglione’den esinlenmiş görünen bu eser Rönesans hümanizminin İngiliz düzyazısı üzerindeki etkisini göstermesi açısından da önemlidir. Üç kitaptan oluşun eserin en önemlisi ilk kitaptır. Bu ilk kitapta, monarşi övülürken monarşinin tepesinde tek bir yetki sahibi yöneticinin olması gerektiği savunulur. Nasıl ki Tanrı yarattığı evrende tek başına sonsuz ve sorgusuz bir güç sahibiyse, kral da yönettiği ülkede benzer bir güce sahip olmalıdır, der. Böylece kral yeryüzündeki Tanrı olarak görülür. VIII. Henry’nin üç yıl kadar sonra kilise ve ülkenin başına geçmesiyle birlikte Elyot’ın bu eserinde bahsettiği ‘mutlak güç’ ve ‘mutlak monarşi’ kavramı hayata geçmiş olur. Bunun ardından kral çok büyük ve etkili yetkilerle donatılır. 1534 İngiltere’de Protestanlığın tesisi 1509’da İngiltere tahtına oturduğunda 18 yaşında olan VIII. Henry, Roma Katolik Kilisesi’nden ayrılarak ülkede Protestanlığı tesis eder. Böylece, 597 yılında St. Augustine’in Roma’dan İngiltere’ye gelerek İngiliz halkıyla tanıştırdığı Katoliklik yaklaşık dokuz yüz elli yıl sonra yerini Protestanlığa bırakır. Aynı yıl Anglikan Kilisesi olarak da bilinen İngiliz Kilisesi’ni kuran VIII. Henry, “Egemenlik Kanunu” (Act of Supremacy) adını verdiği kanunla kendisini İngiliz Kilisesi’nin başı olarak ilan eder ve din işleriyle devlet işleri kralın yönetimine geçer. Protestanlığın kelime kökü olan protesto, bu sayfa - 8 İNGİLTERE’NİN 400 YILI: 1500 – 1900 şekilde dinî anlamda gerçekleşmiş olur. Böylece Orta Çağ’da Papa’ya verilen din alanındaki yetkilerle krala verilen politik alandaki yetkiler, Rönesans’la beraber ülkedeki her konuda tek güç ve söz sahibi olarak kralın eline geçmiş olur. Bu da kilisenin gücünü ve monopolünü kırar, ancak mutlak monarşiye zemin hazırlar. 1534 Cambridge University Press’in kurulması Kral VIII. Henry her türden kitabı yayımlaması için Cambridge Üniversitesi’ne kraliyet izni ve yetkisi verir. Dünyada kitap yayımlama yetkisi alan ilk üniversite olarak Cambridge hem akademik hem de toplumsal ve bireysel eğitim amacıyla İngiltere’de kitaplar yayımlar ve halka ulaştırır. 1535 Sir Thomas More’un idamı Kral VIII. Henry’nin 1532’de Katolik eşi Aragon’lu Catherine’den boşanarak 1533’te Anne Boleyn ile evlenmesine karşı çıkan, Papa’yı ve Roma Katolik Kilisesi’ni aleni bir dille reddetmeyen ve Egemenlik Kanunu ile Kral VIII. Henry’nin İngiliz Kilisesi’nin başına geçmesini tanımayan More, krala karşı gelmek suçlamasıyla idam edilir. Sonraki yüzyılda daha net görüleceği üzere bu idam, kralın karar ve yetkilerinin eleştirilemez, sorgulanamaz ve değiştirilemez boyuta gelecek kadar güçlendiğinin ve kendisini ülkede söz sahibi tek kişi olarak görmeye başladığının göstergesi sayılabilir. 1535 Orta Çağ oyunlarının yasaklanması Kral VIII. Henry, Katolik döneme ait tiyatro oyunları olan Gizem (Mystery), Mucize (Miracle) ve Töre (Morality) oyunlarını yasaklar çünkü ülkede Protestanlığı kurarken, yaklaşık bin yıllık Katolikliği çağrıştıran bu dinî oyunların seyirciden uzak tutulması gerektiğini düşünür. Bu yasağa rağmen bu oyunlar bir süre daha gizlice de olsa sahnelenir. Ancak yüzyılın ortalarına doğru Gizem ve Mucize Oyunları, sonlarına doğru da Töre Oyunları İngiliz sahnelerinden tamamen kovulur. Böylece Katolikliği andıran izlerin Protestan İngiltere’den silinme süreci, sahne üstünde sergilenen oyunlarla devam eder. Zira tamamen yeni bir şeyin inşası, eskinin yıkılmasıyla ve yeniye tanık olanların zihninden eskinin silinmesiyle mümkündür. VIII. Henry de bunun bilinciyle, Yeni İngiltere’de eskiye ait izlerin İngilizlerin gözlerinden, kulaklarından ve zihinlerinden silinmesi için eskiye dair hemen her şeyi ya kaldırır ya değiştirir. 1536 Calvin ve Hristiyan Dininin Kurumları Fransız din reformcusu John Calvin, reform hareketlerinin ve Protestanlığın en etkili ve önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen Institutes of the Christian Religion adlı başyapıtını 1536’da Latince yazar. Bu kitapta en sade şekliyle, Tanrı’yı ve kullarını inceler. Kurtuluş ve cennete gitmek için eğitilmek isteyenlere yardımcı olmak üzere yazılan kitap, dört bölümden 16. YÜZYIL sayfa - 9 oluşur: Birinci bölüm Tanrı’yı, ikinci bölüm Oğlu, üçüncü bölüm Kutsal Ruh’u ve dördüncü bölüm kiliseyi inceler. Dört bölümde de Tanrı’ya ve insanın kendisine dair bilgiler derin bir teolojik anlayışla irdelenir: “Bilgelik Tanrı’yı ve kendimizi bilmekte yatar.” öğretisi kitabın özünü oluşturur. Protestanlar için başyapıt olan bu eser Katoliklerce şiddetle dışlanır ve sapkınlığın başyapıtı olarak görülür. Dahası Calvin aforoz edilir, oysa Luther gibi o da Protestanlığa dönmeden önce kendini Katolikliğe adamış bir din adamıdır. 1536 Katolik manastırların dağıtılması Kral VIII. Henry İngiltere’deki Katolik manastırları dağıtmaya başlar ve üç yılda tamamlanan bu süreçte manastırların parası sarayın hazinesine devredilir. Buralarda çalışanlar ise Katolik kimlikleri nedeniyle çoğunlukla işsiz kalırlar. Böylece Katolikliğin İngiltere’deki en önemli dayanağı ve sığınağı olan manastırlar da dinî oyunlar gibi tarihe karışır. 1536 İngiltere ve Galler’in birleşmesi 1485’ten beri İngiltere’yi yönetmekte olan Tudor Hanedanlığı’nın Galler kökenli olması nedeniyle, İngiltere ile Galler arasında “Birleşme Kanunu” (Act of Union) imzalanır. Bu kanunun ardından Galler hızla İngiliz kanunlarını benimser ve İngiltere’nin bir parçası olur. 1539 Coverdale ve İncil’in İngilizceye çevrilmesi İncil’i İngilizceye çevirerek halk arasında fitne ve sapkınlığa yol açtığı gerekçesiyle daha üç yıl önce idam edilen Tyndale’in çevirisi temel alınarak, İncil Kral VIII. Henry tarafından Myles Coverdale’e çevirtilir ve bu İncil İngilizce olarak halka sunulur. Böylece halk yani kilise cemaati, Tanrı’nın kitabı olarak gördüğü İncil’i kendi dilinde okuyabilecek konuma gelir ve kilise görevlilerinin İncil’den anlattıklarına bağımlı kalmamaya başlar. Dahası kiliseyi sorgulayıp eleştirir. Din alanındaki bu yeni anlayış, bir yandan insanların kiliseye ve dinî otoriteye bağımlılıklarını azaltır diğer yandan da dünyevileşmelerine ivme kazandırır. 1541 VIII. Henry’nin İrlanda kralı olması 1169 yılında İngiltere’nin bir kolonisi olan İrlanda 1541’e dek İngiltere’nin bir dukalığı konumundadır. Ancak VIII. Henry’nin kendisini İrlanda kralı olarak ilan etmesi ve İrlanda Parlamentosu’nun da onu İrlanda kralı olarak kabul etmesiyle birlikte adada tam bir İngiliz egemenliği başlar. Bu tarihten sonra yaklaşık yüz yıl içinde binlerce İngiliz ve İskoç Protestan İrlanda’ya gelir ve en yoğun olarak Ulster’da yerleşirler. İskoçya, Galler ve İngiltere 1534’ten sonra Protestanlığı benimserken İrlanda hâlâ Katolik kimliğini sürdürür, ancak 1541’deki bu kararla İrlanda da VIII. Henry’yi ve onun başında bulunduğu İngiliz Kilisesi’ni ve Protestanlığı benimser. Lakin bu dönüşüm halktan kolay kabul görmez ve yüzlerce yıl sürecek ve 20. yüzyılda sayfa - 10 İNGİLTERE’NİN 400 YILI: 1500 – 1900 İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA: Irish Republican Army) ile devam edecek olan mezhep savaşlarını başlatır. 1542 Roma Engizisyon Mahkemesinin kurulması Avrupa’da Protestanlık yayılıp çok sayıda taraftar kazanmaya başlayınca, bu durumdan rahatsız olan Roma Katolik Kilisesi kendi öğretilerini ve fikirlerini korumak ister. Bu amaçla Papa III. Paulus tarafından 1542’de Roma Engizisyonu kurulur. Özellikle Luther ve Calvin’in yazılarıyla başlayarak Katolik karşıtı eserlere savaş açar. Roma Engizisyonu aynı zamanda cadılık ve büyücülükle ilgili iddialarla da bu mahkemede uzun yıllar uğraşır. 1543 Copernicus ve Gök Katmanların Dönüşleri Üzerine Nicolaus Copernicus’un On the Revolutions of the Heavenly Spheres adlı eseriyle bilimsel çağı başlattığı kabul edilir. Romalı bilim adamı Ptolemy’nin dünyanın evrenin merkezi olduğuna dair binlerce yıldır kabul edilen hatta kiliseden de onay alan jeosantrik (geocentric) teorisinin aksine, Copernicus evrenin merkezinde güneşin bulunduğunu ve dünyanın ve diğer gezegenlerin güneşin etrafında döndüklerine ilişkin helyosantrik (heliocentric) teoriyi ortaya atar. Bu eserle ve devamındaki çalışmalarla insanın evrendeki yeri daha iyi anlaşılır ve görülür. Nitekim ölümünden sonra yüz yıl geçmeden Alman bilim adamı Johannes Kepler, yıldız ve gezegenlerin hareketlerini uzun yıllar izleyerek Copernicus’un teorisini ispatlar. Böylece hem insan hem de güneş, yıldızlar ve gezegenler gibi gök cisimleri, Orta Çağ’ın teoloji ve felsefe bilimleri dışında pozitif bilimler aracılığıyla incelenir ve tanımlanır. Bu da daha soyut ve mistik dolayısıyla metafizik olan teoloji ve felsefenin otoritesinin zayıfladığını, bunun yerini daha somut, görünür bilimlerin almaya başladığını gösterir. 1545 İngiliz Kilisesi’nde Latinceden İngilizceye geçiş VIII. Henry, ülkesinde reform hareketlerinin bir parçası olarak İngiliz halkının anlayamadığı Latincenin kilise hizmetleri için kullanılmasını yasaklar ve onun yerine, herkesin kendi dilinde bu hizmeti almasını gerektiren bir kanun çıkartır. Böylece artık İngiliz Hristiyanları, anlamakta zorluk çektikleri ve hatta anlayamadıkları Latince yerine kendi anladıkları, sıkıntı ve dualarını daha iyi ifade edebildikleri İngilizce ile kilise hizmetlerini alabilecektir. Reform hareketinin parçası olarak, Latince kilise ibadetleri için kutsanmış bir dil olmaktan çıkarılır. Çünkü ibadetin Tanrı’ya ulaşmak anlamına geldiği ve bunun hangi dilde yapıldığının önemli olmadığı düşüncesi benimsenir. 1545 Engizisyonun Yasaklı Kitaplar Listesi Roma Engizisyonu tarafından Avrupa’da bir dizi kitap, Hristiyanlığa zarar verecek ve Hristiyanları sapkınlığa ve dalalete düşürecek içeriğe ve mesajlara sahip olduğu gerekçesiyle Katolikler için yasaklanır ve bu 16. YÜZYIL sayfa - 11 kitapların listesi Index Librorum Prohibitorum adı altında yayımlanır. Böylece ilk geniş kapsamlı yasaklı yayınlar listelerinden biri, dine zarar vereceği gerekçesiyle ortaya koyulmuş olur. Sansür olarak da adlandırılabilecek bu uygulama, söz konusu toplumda din alanında egemen güce yönelik eleştiri ve saldırıları ve bunlar aracılığıyla halkın gözünde değerinin ve saygınlığının erozyona uğramasını önlemek için yine egemen güç tarafından hayata geçirilir. 1547 – 1553 Kral VI. Edward Kral VIII. Henry, erkek çocuk sahibi olma hayaliyle 1533’teki ikinci evliliğiyle başlayan süreçte altı kez evlenir, ancak tek bir erkek çocuk babası olarak 1547’de ölür. Tahta, tek oğlu olan hasta ve zayıf bünyeli VI. Edward geçer. Babasının ölümü üzerine daha 9 yaşında kral olduğu için amcası Edward Seymour onun hamisi rolüyle ülkeyi yönetir. Sağlık sorunları nedeniyle erken yaşta ölür. Altı yıllık krallığında İngiltere tamamen Protestan olur. 1549 VI. Edward ve Ortak Dua Kitabı İngilizceye çevrilen İncil ve kiliselerde okunmak ve cemaatle paylaşılmak üzere kral tarafından yazdırılan The Book of Common Prayer aracılığıyla, İngiltere’nin Protestanlığa geçişi tamamlanır. Bu Anglikan dua kitabıyla birlikte İngiltere’deki kiliselerde verilecek vaazlar ve edilecek dualar Katolik ifade ve çağrışımlardan arındırılıp Protestan anlatımlarla yapılmaya başlanır. Bu yıl içinde ayrıca Parlamentodan geçirilen “Birinci Yeknesaklık Kanunu” (First Act of Uniformity) ile Roma Katoliklerinin ayinleri yasaklanır. Kiliselerdeki dinî içerikli tablolar, görüntüler ve imgeler de kaldırılır. 1553 İngiltere’de ilk komedi; Yaygaracı Ralph Nicholas Udall’ın yazdığı ve uzun süre, İngilizce yazılan ilk komedi olarak kabul edilen oyundur. Romalı komedi yazarları Plautus ve Terence’in etkisiyle yazılan Ralph Roister Doister başlıklı bu oyun, dul bir kadının hayatına önce kur yaparak sonra zorla girmeye çalışan Ralph karakteri ile bu dul kadının arasındaki olaylar etrafında şekillenir. Roma komedilerinin ünlü ‘palavracı asker’ (braggart soldier) tiplemesine çok benzeyen Ralph, oyunun sonunda hatasını anlar. Oyun, klasik dönem komedileri gibi mutlu sonla biter. Bir komedinin ilk kez İngiltere’de sahnelenmesi, kilisenin ağırbaşlı, din ve ahlak içerikli öğretici oyunlarından eğlence amaçlı seküler oyunlara geçişi göstermesi açısından önemlidir. Ayrıca Gammer Gurton’n İğnesi (Gammer Gurton’s Needle) de 1559 tarihli ve Plautus’u örnek alan beş perdelik bir komedidir. Böylece seküler sonelerin şairlerin kalemine düşmesi gibi, trajedi ve komedi gibi seküler oyunlar da İngiliz sahneleriyle buluşur. 1553 – 1558 Kraliçe I. Mary Kral VI. Edward hastalığı nedeniyle ölünce, yerine önce dokuz günlüğüne sayfa - 12 İNGİLTERE’NİN 400 YILI: 1500 – 1900 Leydi Anne Grey geçer, ancak sonra tahtın gerçek vârisi I. Mary ülkenin kraliçesi olur. İngiltere’yi kraliçe olarak yöneten ilk kadın olan I. Mary, tüm enerjisini Katolikliği ülkeye yeniden tesis etmek için kullanır. İspanya’nın Katolik kralı Philip ile evlenir. Kendinden önceki tüm Protestan kanun ve uygulamaları yürürlükten kaldırarak, Leydi Anne Grey de dâhil olmak üzere üç yüz kadar Protestan’ı yakarak öldürür. Bu nedenle tarihte ‘Kanlı Mary’ (Bloody Mary) olarak anılır. 1554’te onu tahttan indirip yerine Elizabeth’i getirmek üzere Thomas Wyatt’in önderliğinde ‘Wyatt Ayaklanmaları’ (Wyatt Uprisings) olarak da bilinen isyanlar başlar, ancak bu ayaklanmalar amacına ulaşamaz. Beş yıl tahtta kalan I. Mary 1558’de ölene kadar ülkenin Katolikliğe geri dönüş sürecini çok büyük ölçüde tamamlar. 1557 Wyatt ve Tottel Derlemesi İngiliz şair Sir Thomas Wyatt, 1520-40 yılları arasında Orta Çağ’dan Rönesans’a geçişi temsil eden sone (sonnet) türünde aşk şiirleri yazar. Bu şiirler dünyevi güzellik, zevk, aşk ve eğlence arayışını anlatır ve bu yönüyle skolastik anlayıştan seküler anlayışa geçişe tanıklık eder. Wyatt’in soneleri, çağdaşı ve çalışma arkadaşı Henry Howard’ınkilerle birlikte Londra’da Richard Tottel tarafından Tottel’s Miscellany başlıklı bir kitapta yayımlanır. Bu kitap İngiliz şiirinin ilk antolojisi olarak tarihe geçer. Bu kitabın diğer başlığı Şarkılar ve Soneler (Songs and Sonnets) şeklindedir. Daha ziyade aşk, güzellik ve kadın konulu bu şiirlerle birlikte İngiliz Rönesans şiiri başlamış kabul edilir. 1558 – 1603 Kraliçe I. Elizabeth: Son Tudor hükümdarı Kraliçe I. Mary 1558’de ölünce yerine, 25 yaşındaki üvey kız kardeşi I. Elizabeth geçer. Başdanışmanı olarak William Cecil’i atar ve ülkeyi onunla birlikte kırk yıl yönetir. Hayatı boyunca hiç evlenmeyen ve kendisini sadece ülkesine adayan I. Elizabeth ilk olarak, üvey ablası Kraliçe I. Mary tarafından ülkede uygulanan Katolik kanunları fesheder ve Protestanlığı ülkede yeniden tesis eder. Özellikle ‘orta yol politikası’ denilen bir yöntemle Katolikleri kızdırmadan ve incitmeden kendi kararlarını hayata geçirir. İngiltere’nin yaklaşık iki yüz yıl sonra imparatorluk olmasının tohumlarının, istikrar ve yeniliklerle geçen kırk beş yıllık bu dönemde atıldığı, genel kabul gören bir düşüncedir. Nitekim İspanya’nın ve Katoliklerin yenilmez donanması bu dönemde bozguna uğratılır. Elizabeth Dönemi ayrıca edebiyat, bilim ve eğitim açısından İngiliz Rönesansı’nın zirvesi kabul edilir. 1559 “Egemenlik Kanunu” ve “Yeknesaklık Kanunu” Kraliçe I. Elizabeth, hükümdarlığının daha ilk yılında Egemenlik Kanunu ile kendisini ülkedeki tüm kurumların başına getirir. Aynı yıl Yeknesaklık Kanunu adlı kanunla da İngiltere’deki tüm kiliselerde Ortak Dua Kitabı’nın 16. YÜZYIL sayfa - 13 kullanılmasını ve halkın bu kitapla verilen İngilizce hizmetleri dinlemesini zorunlu kılar. Böylece İngiltere’de Katolikliğe ağır bir sekte vurulmuş olur. 1560 İskoçya’nın Protestanlığı kabulü İngiltere’nin Protestanlığı kabulünden yirmi altı yıl sonra İskoçya da Protestanlığı benimser. Bundan yedi yıl sonra İskoç kraliçesi Mary, Katolik olduğu gerekçesiyle ülkeden kovulur. 1567’de Kraliçe Mary ülkeden kaçar ve yerine daha 1 yaşında olan Protestan oğlu VI. James geçer. Mary ise İngiltere’ye sığınır. Ülkedeki Katolikleri kızdırmamak için Kraliçe Elizabeth onu Londra Kulesi’nde hapse atar ve uzun süre hapiste tutar. İskoç kralı VI. James ise otuz altı yıl sonra I. James adıyla İngiltere kralı olacaktır. 1561 İngiltere’de ilk trajedi; Gorboduc Thomas Norton ve Thomas Sackville, Gorboduc adlı bir trajedi yazarlar ve bu trajedilerinde Katolikliğin İncil ve Tanrı merkezli konularının dışında insan merkezli bir kurgu yaparlar. Kafiyesiz nazım (blank verse) kullanılan ilk şiirsel oyun olarak da bilinen bu trajedi, politik bir konuya değinir. Töre oyunu formatında başlayıp bir Seneca trajedisine dönüşen oyun, İngiltere’de trajedinin öncülerindendir. İçindeki cinayetler, dökülen kanlar, güdülen intikam ve kardeş cinayetleri Seneca trajedisinin özelliklerindendir. Kafiyesiz nazımın kullanıldığı ilk İngiliz oyunu olan Gorboduc, ölmeden önce krallığını Ferrex ve Porrex adlı iki oğluna bölerek bırakan İngiliz kral Gorboduc’ın etrafında şekillenir. Bu miras dağıtımının sonunda küçük oğul büyüğünü; büyüğünü çok seven anne de intikam amacıyla küçük oğlunu öldürür. Bu cinayetlere öfkelenen bir grup isyancı, çocukları anne babasını; isyancılara kızan bir grup soylu da isyancıları katleder. Son olarak da soylular, tahta kimin geçeceği konusunda anlaşamayınca bir iç savaş başlar ve ülke uzun soluklu bir kaosa ve belirsizliğe sürüklenir. 1562 İngiliz köle ticaretinin başlaması John Hawkins, Gine’den Batı Hint Adaları’na köleleri taşıyarak İngilizler için köle ticaretini başlatır. Altı yıl sonra İspanyollar, Meksika’da Hawkins’e ve gemilerine saldırırlar. Bunun ardından İspanya ile aralarında adı konmamış bir savaş çıkar. Aslında bu savaş bu yönüyle bir köle ticareti savaşıdır. 1563 Foxe ve Kanunlar ve Anıtlar İngiliz din adamı John Foxe’un bu kitabı her ne kadar Acts and Monuments adıyla anılsa da yaygın olarak Şehitler Kitabı (Book of Martyrs) olarak bilinir. Eser Protestan tarihini ve şehitlerini inceler. Katolik Kilisesi’nin yönetiminde Protestanların yaşadıkları sıkıntı ve eziyetleri anlatan bu kitap, İngiltere ve İskoçya’da yaşanan bu tür olayları ortaya koyduğundan ötürü bu iki ülkede çok beğenilir. Bu eser Katolik-Protestan çatışması yaşanmaktayken yazıldığından, İngiliz reform hareketinin onayı anlamına gelir. Eğer aynı sayfa - 14 İNGİLTERE’NİN 400 YILI: 1500 – 1900 zamanda Katolik Kilisesi’nin İngilizler tarafından dışlanmasını hızlandırırken Anglikan Kilisesi’nin kabulünü de bir o kadar çabuklaştırır. 1563 Ascham ve Okul Müdürü İngiliz hümanizminin etkili isimlerinden olan Roger Ascham, ölümünden iki yıl sonra 1570’de yayımlanan ve en tanınmış eseri olan The Schoelmaster’ı Latince öğretmek amacıyla yazmış görünse de öğrenme psikolojisi, kişinin bütüncül eğitimi ve eğitimin hedef alması gerektiğini düşündüğü ahlaklı ve entelektüel kişilik konularına da odaklanır. Kendi üslubuyla eğitim verdiği üç kadının – Leydi Jane Grey, I. Mary ve I. Elizabeth – da İngiltere’nin tahtına oturmaları onu ve eserini daha da popülerleştirir. İki kitaptan oluşan bu eserin ilk kitabında ideal öğretmen ve öğrenciyi tanımlayıp irdeler. Ona göre sağlam bir muhakeme gücü ve erdemli davranışlar doğru bir öğrenme süreciyle mümkündür ve doğru bir öğrenme de kaba ve nezaketsiz bir dilden ziyade zarif ve etkili bir dile bağlıdır. Tam da bu amaçla ikinci kitabında Latince bir metni İngilizceye ve daha sonra o metni Latinceye çevirerek öğrencilerin etkili bir dil kullanımına sahip olmaları gerektiğini açıklar. Ascham’ın eğitim anlayışında, yaşadığı çağda klasik yani mükemmel olarak adlandırılan Latin edebiyatının örneklerini okumak, İngilizceye çevirmek ve Latince öğrenerek onları yeniden Latince yazmak hem kişiliğin hem de zihnin eğitiminde önemlidir. 1563 Londra veba salgını Londra şehri köylerden göç nedeniyle çok kalabalıklaşır ve hem temizlik hem de güvenlik açısından dezavantajlı duruma düşer. Bunun sonucunda, Londra’nın kenar mahalleleri başta olmak üzere büyük bir salgın başlar ve 16. yüzyılın en büyük salgını seksen binden fazla insanın ölümüne yol açar. 1593’te bir kez daha salgın çıkar ve yaklaşık yirmi bin ölüm rapor edilir. Bu salgının en önemli kaynağı ise kirlilikten çoğalan pire gibi hayvanlardır. 1564 İki büyük İngiliz oyun yazarının doğumu 1558-1603 arasında kalan Elizabeth Dönemi’nin tiyatronun altı çağı olarak anılmasını sağlayan iki büyük oyun yazarı da 1564 yılında doğar: Bunlardan ilki William Shakespeare, ikincisi Christopher Marlowe’dur. 1567 Ovid’in Metamorfozlar’ının İngilizceye çevrilmesi Arthur Golding, Romalı şair Ovid’in Metamorphoses adlı eserini İngilizceye çevirir. Aslında 16. yüzyıl, klasik Yunan ve Roma’ya yönelik ilgi nedeniyle çeviri yüzyılı olarak da adlandırılabilir. Bu ve benzeri birçok eser İngilizceye çevirirken İngiliz yazarlara ve düşünürlere, devlet adamlarına ve sanatçılara yol göstermeleri amaçlanır. Antik Yunan ve Roma’nın insan, düşünce ve akıl merkezli olması nedeniyle, Orta Çağ’ın dogmalarından sonra insana yeniden düşünme, hayal kurma ve özgür iradesini kullanma şansı veren 16. YÜZYIL sayfa - 15 Rönesans’la birlikte o uzak geçmişin eserleri çeviri yoluyla İngiltere’ye taşınır ve klasisizm adı verilen, Rönesans’ın üçlü sacayağından biri olan hareket hayata geçer. Çünkü klasisizm, Rönesans’ta hem edebiyat hem de eğitim için klasik dönem eserlerinin rehber alınmasını ve pagan döneme ait bu eserlerin tek tanrılı Hristiyan bir topluma uyarlanmasını da kapsar. Ovid İ.S. 8 yılında yazdığı bu eserinde, dünyanın yaratılışından başlayarak Julius Caesar’ın ölümüne dek dünya tarihini yazar. Ancak bunu yaparken, aşk ve dönüşüm konularına odaklanır ve gerçek tarihî olaylarla mitolojiyi bir arada kullanır. Tüm öykülerin ortak noktası ise dönüşüm ve değişimdir. Çünkü, der Ovid, koşullar değişir ve insanın talihi de bir iner bir çıkar. İnsan da değişen koşullara bağlı olarak sürekli değişen bir kimliğe sahip olur. 1570 Kraliçe I. Elizabeth’in aforoz edilmesi Kraliçe I. Elizabeth Katolikliği ülkesinde yasakladığı gerekçesiyle Papa V. Pius tarafından aforoz edilip Katoliklikten ve Katolik Kilisesi’nden tamamen ihraç edilir. Dahası Papa, I. Elizabeth’e itaat edip saygı gösterenlerin de aforoz edilmesi emrini verir ve tüm Katolikleri ona karşı çıkmaya çağırır. 1570 – 1580 Püritenlerin ortaya çıkışı İngiliz Kilisesi’nden Katolikliğe ait tüm izlerin kaldırılmasını ve Hristiyanlığın bunlardan arındırılmasını isteyen bir grup Protestan, herkesin İncil’e göre yaşamasını ve bunun için de İncil’i okumasını gerekli görür. Ahlaki ve dinî anlamda bir ciddiyet ve ağırbaşlılık peşinde olan bu grubun üyeleri, Fransız Calvin’in görüşlerinden etkilenir. Bu grup İngilizcede ‘arındırmak’ anlamına gelen ‘purify’ fiilinden yola çıkarak Hristiyanlığı, yanlış buldukları uygulama ve ritüellerden arındırmayı ve dinlerini daha arınmış bir hâlde icra edebilmeyi amaçladıkları için kendilerine Püriten (Puritan) der. Dünyevi zevklere ve sanata, doğal olarak eğlenceye ve tiyatroya karşı çıkarlar. Nitekim tiyatroya karşı oluşları tiyatro düşmanlığıyla sonuçlanır. Çok çalışıp az harcayan, mal ve makam sahibi olmak için canla başla çabalayan ancak dünyevi zevklerin peşinde koşmayan, Tanrı’ya ve İncil’e gönül veren Püritenler, dünyevi makamlara gelip Tanrı’nın hizmetine girmeyi ve insanları O’nun yoluna davet etmeyi amaçlar. Bu yönleriyle Püritenler, aşırı buldukları dinî uygulamalar açısından Katolikler ile nispeten lakayt buldukları Protestanların ortasında bir yerde kendilerini konumlandırırlar. 1571 39 Maddelik İngiliz Kilisesi Bildirgesi 1536’dan başlayarak 1571’e kadar beş kez geniş çaplı bir düzenlemeden geçen ve en sonunda otuz dokuz maddede toplanan bildiri, İngiliz reform hareketi sonrası ortaya çıkan ihtilaflara ilişkin olarak İngiliz Kilisesi’nin doktrin ve uygulamalarına dair kesin hükümler içerir. “Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’a inan.” maddesiyle başlayan bu bildiri, “İnanç sahibi bir Hristiyan’ın sayfa - 16 İNGİLTERE’NİN 400 YILI: 1500 – 1900 yeminine inan.” maddesiyle sonlanır ve kutsal kitaptan günah ve kurtuluşa, kiliseden dinî törenlere kadar çeşitli hususları düzenler. 1571 Kutsal İttifak’ın kurulması Papa V. Pius, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı Akdeniz’de kıyısı bulunan tüm Katolik güçleri bir araya getirir ve Holy League’i kurar. İspanya, Napoli, Venedik ve Ceneviz Cumhuriyetleri, Papalık Devletleri, Toskana Büyük Dukalığı ve Malta Şövalyelerinden oluşan bu İttifak Osmanlı’ya karşı İnebahtı Deniz Savaşını kazanır, ancak kuruluş amacı Osmanlı İmparatorluğu’nun kontrolünde olan Doğu Akdeniz’i onun kontrolünden kurtarmak olan bu ittifak, Papa 1573’te ölünce dağılır. 1572 Tiyatro kumpanyalarına yetki verilmesi Parlamento Londra’da oyun sahnelemek isteyen kumpanyalara lisans ve yetki verir. Bu yetkiyi alan Lord Admiral’s Men ve The Chamberlain’s Men sonraki yıllarda iki büyük rakip olarak öne çıkan oyuncu kumpanyaları olur. Bu kararla Parlamento bir anlamda tiyatronun profesyonelleşmesine ve seküler oyunların profesyonel bir anlayışla sahnelenmesine zemin hazırlar. Nitekim bu kanunu takiben on kadar oyuncu kumpanyası daha kurulur. 1572 “Serserilik Kanunu” Özellikle manastırlarda çalışan ancak manastırların kapatılmasından sonra işsiz kalan Katoliklerin yanı sıra bir soylunun himayesine girmeyen tiyatro oyuncularından sokak işçilerine kadar herkesi baskı altında tutmak ve bu kanuna uymayanları cezalandırmak üzere Parlamento tarafından “Vagabonds Act” çıkartılır. Bu kanun sonraki zamanlarda tiyatro kumpanyalarını da bir soylunun himayesine (patronage) mecbur bırakır ve aslında bir ironiyle, tiyatroların profesyonelleşmesine katkı sağlar. 1572 Aziz Bartalmay Yortusu Kıyımı Havari Bartholomew Festivalinin 23 Ağustos gecesi başlayan akşamında, Catherine de Medici tarafından planlanan ve Roma Katolik soylularınca gerçekleştirilen Protestanlara yönelik katliam, “St. Bartholomew’s Day Massacre” olarak bilinir. 16. yüzyılda Fransız Protestanları ile Roma Katolikleri arasında başlayan bir dizi iç savaştan biridir. Fransa genelinde bu çatışmalarda beş bin ile otuz bin arasında insanın öldüğü tahmin edilmektedir. Her ne kadar bu çatışma Fransa’da gerçekleşse de tüm Avrupa Protestanlarının zihnine, Katolikliğin kana susamış ve hain bir din olduğu görüşünü silinmeyecek biçimde kazımıştır. 1576 İlk tiyatro binasının inşası: “The Theatre” Püritenler tiyatroya olan düşmanlıkları ve Londra Belediyesindeki önemli makamların sahibi olmalarından ötürü, Londra şehir sınırları içinde tiyatro gösterilerini finansal, ekonomik, toplumsal, dinî ve ahlaki gerekçelerle 16. YÜZYIL sayfa - 17 yasaklayarak oyunların sadece şehrin dışında sahnelenebileceğine dair bir kanun çıkarırlar. Ancak bu kanun trajik bir ironi ile sonuçlanır, çünkü halkı tiyatrodan uzaklaştırmayı hedefleyen bu kanun “The Theatre” adıyla ilk tiyatro binasının Thames Nehri’nin diğer tarafında James Burbage tarafından inşa edilmesiyle ve oyun izlemek için halkın büyük kesiminin oraya ücret karşılığı gitmesiyle sonuçlanır. Bu da tiyatronun profesyonelleşmesine ve İngiliz Rönesans tiyatrosuna zemin hazırlar. Dahası kapalı alanda oyun izlemek o kadar popüler olur ki bu binayı yüzyılın sonuna kadar yirmiye yakın yeni tiyatro binası izler. 1577 Holinshed ve Vakayiname İngiliz tarihçi Raphael Holinshed her biri İngiltere, İskoçya ve İrlanda’nın olmak üzere üç cilt hâlinde, İngiliz tarihini 1550’lere kadar kapsamlı bir şekilde yazıp anlatır. Kısa adı Chronicles olan bu kitap serisi İngiltere’de reform hareketiyle başlayan milliyetçi uyanışın bir ürünü kabul edilebilir. Bu üç kitap özellikle Shakespeare’in tarihsel oyunlarına ve başka yazarlara kaynak teşkil etmesi açısından da önemlidir. Kitapların hazırlanması için disiplinler arası bir iş birliği yapılır. Bu eserde bir devleti, kralını, liderlerini ve halkın bu süreçteki politik rolünü tanımlayan ulusa, saraya, şövalyeliğe ve kahramanlığa dair idealleri tesis eden retorik figürler ve tematik paradigmalar söz konusudur. Shakespeare başta olmak üzere İngiliz oyun yazarları özellikle tarihsel oyun yazarken bu kitap serisinden yararlanırlar. 1578 Lyly ve Euphues: Nüktenin Anatomisi İngiliz şair ve yazar John Lyly didaktik romans sayılabilecek Euphues: Anatomy of Wit adlı eserini, Yunancada ‘nükteli, incelikli’ anlamına gelen ‘euphues’ kelimesinden yola çıkarak incelikli, süslü ve nükteli söz söyleme sanatı üzerine yazar. Lyly’nin bu eserinden sonra özellikle saray çevresinde ‘Euphuism’ adı verilen bir düzyazı formülü gelişir. Bu formül son derece süslü ve sofistike bir üsluptur ve antitez, aliterasyon, yineleme ve retorik sorulardan oluşur. Lyly bu üslupta ayrıca, aldığı eğitimin sonucunda klasik döneme referanslarda da bulunur. Art arda gelen eşit uzunlukta ifadeler, ardışık cümlelerde görülen sözlü ögelerin dengesi ve seslerle heceler arasındaki uyum Lyly’nin üslubunun temeline koyduğu üç temel prensiptir. Konu olarak bakıldığında bu eser, genç bir Atinalı olan Euphues’in İtalya’nın Napoli şehrine gelmesi ve orada Philautus adlı bir İtalyan genciyle yakın arkadaş olmasıyla başlar. Daha sonra Euphues, arkadaşının nişanlısına âşık olur ve Lucilla adlı bu genç kıza teklifte bulunur, ancak reddedilir. Daha sonra iki arkadaş birbirine düşer ve kavga ederler. 1579 Spenser ve Çoban Takvimi Elizabeth Dönemi’nin en önemli şairlerinden olan Edmund Spenser şiir sayfa - 18 İNGİLTERE’NİN 400 YILI: 1500 – 1900 kariyerinde ilk olarak The Shepherd’s Calendar adlı eserini ortaya koyar; Romalı şair Virgil’in Egloglar (Eclogues) adlı eserinden esinlenen Spenser, Colin Clout adlı bir çobanın konuşma ve monolog şeklindeki şiirleriyle, yılın her bir ayında yaşadığı hayatı ve gözlemlerini anlatır. Şiirde Katolik Kilisesi’ne yönelik eleştiriler, Colin’in Rosalind’e olan aşkı ve bu aşkın zamanla tükenmesi, Kraliçe Elizabeth’e övgüler, çoban hayatına ve beraberinde köy hayatına dair methiyeler yer alır. Eserdeki kimi pastoral şiirler dokunaklıyken kimileri ahlaki mesajlar taşır. Şair kimi zaman da hayal gücü ve yaratıcılığıyla ortaya çıkar. Birçok eleştirmen İngiltere’de Rönesans ve Elizabeth Dönemi şiirinin gerçek anlamda bu şiirle başladığını kabul eder. 1579 Gosson ve İstismar Okulu İngiliz eleştirmen Stephen Gosson şairleri, müzisyenleri ve tiyatro oyuncularını eleştirmek ve izleyici veya dinleyicilerini boş ve gerçek olmayan hayal ürünleriyle oyalamakla suçlamak için The School of Abuse adlı hiciv dolu eserini yazar. “Şairlere, kavalcılara ve oyunculara kulaklarımızı tıkayalım, ayaklarımızı tiyatrolara gitmekten geri çekelim ve gözlerimizi içi boş olan şeylere bakmaktan çevirelim, en büyük istismar fırtınası rüzgârla dağılacaktır ve hayatı düzeltmek için adil bir yol izlenecektir.” şeklinde retorik içeren ifadelerle şiir ve tiyatro sanatına yaptığı eleştiri ve suçlamalar o dönemde karşılıklı atışmalara sebebiyet verir. 1579 Sidney ve Şiirin Savunması İngiliz şair ve yazar Sir Philip Sidney, Defence of Poesie ve An Apologie for Poetry şeklinde iki ayrı adla tanınan kitabını 1579’da yazar ancak kitap, yazıldıktan on altı yıl sonra 1595’te yayımlanır. Bu kitabı, Gosson gibi bazı Püritenlerin şiiri eleştirip suçlamaları karşısında şairi ve şiiri savunma amacıyla kaleme alır. Sidney’e göre şiirin nihai amacı, insana rehberlik etmek ve bu rehberlik sürecinde ona zevk vermektir. Yani şiir hem eğlendirmeli hem de öğretmelidir. Balçıktan yani çamurdan yapılmış bir vücuda sahip olan insanın ruhu bu balçıktan evi nedeniyle kolayca çamurlaşıp kötüleştiği ve bozulduğundan, şiir sanatı insanı, bozulan ruhunun müsaade ettiği ölçüde yüksek bir mükemmellik seviyesine eriştirme görevi üstlenir. Bu, Sidney’in şiire yüklediği, ahlaki ve soylu davranışları öğretme görevini açıklar. İngiliz eleştirisinin ilk örneklerinden de kabul edilen bu eser, Sidney’in çağdaşı olan Püritenlerin, şiirin ve ‘poesy’ kelimesiyle ifade ettiği sanatsal türlerin tamamen gerçeklikten uzak bir kurmaca ve yalan olduğu iddiasına karşı şiiri çok daha yüksek bir noktaya yükseltir. Ancak Sidney, Aristoteles gibi, şiirin bir taklit olduğunu savunur. Hümanist felsefeden izlerle dolu olan bu eserde şair, hiçbir şeyin kontrolüne girmeyen bağımsız bir düşünür olarak tanıtılır. Şair Tanrı’nın var ettiği 16. YÜZYIL sayfa - 19 doğadan ve insanlardan ilham aldığı için, yine Tanrı’nın ona lütfettiği düşünsel yaratıcılık gücü sayesinde şiirini var etmekten ibaret olan görevini icra eder. Bu yönüyle şiir, Sidney’e göre, her seviyeden okuyucuyu Tanrı’ya yaklaştırabilir, çünkü anlaşılması zor ve derinlikli açıklamalarıyla felsefe sadece eğitimlilere ulaşabilirken, yalın ve kolay anlaşılan bir dille yazılmış şiir herkese ulaşabilir. Yani şairin yaptığı işin ilahi bir boyutu vardır. Bu da şairin Tanrı tarafından özel olarak seçilmiş, donatılmış ve görevlendirilmiş kimliği ve rolünden kaynaklanır. 1580 Montaigne ve Denemeler Michel de Montaigne deneme türünü dünya edebiyatına kazandıran isimdir. Bunu Essais adlı eseriyle yapar. Eserinde Plutarch ve Lucretius başta olmak üzere klasik dönem yazarlarından ve onların yazdıklarından esinlenen Montaigne, birbirinden farklı konularda kısa ve öznel çok sayıda deneme yazar. Kendi ifadesiyle amacı, insanları ve özellikle de kendisini olanca açık sözlülükle tanımlamak ve tasvir etmektir. Rönesans’a kadar insanın eğitiminde dinî kaynak ve referanslar kullanıldığı için, bir hümanist olarak Montaigne insanı, rasyonel değerlerle ve açıklamalarla, kişisel yorum ve örneklerle tanımlamaya ve tanıtmaya çalışır. Yani insanı, uhrevi kimliğinden ayırıp dünyevi kimliğiyle buluşturmayı amaçlar. Örneğin evliliği çocuk yetiştirmek için gerekli görür, ancak güçlü duyguların rol aldığı tutkulu aşklara, özgürlüğe engel olduğu gerekçesiyle karşı çıkar. Yalan ve yalancılar, bilinç ve vicdan, tembellik ve zalimlik, erdemler ve arkadaşlık gibi konularda yüz yedi bölüm yazan Montaigne bu eserini üç kitap hâlinde yayımlar. 1580-85 Sidney ve Astrophil ve Stella Yazılış tarihi kesin olarak bilinmeyen ancak 1580’lerin ilk yarısına tarihlendirilen Astrophil and Stella, yüz sekiz soneden ve on bir şarkıdan oluşan bir İngiliz sone klasiğidir. Sir Philip Sidney’in bu sone dizisi, kendisinden sonra sone dizisi yazımının bir moda olmasını sağlar. Latince anlamı ‘yıldız’ olan Stella, Yunancada ‘yıldıza âşık kişi’ anlamına gelen Astrophil’in âşık olduğu kadındır. Sidney ağırlıklı olarak Petrarca sonesine uygun olarak yazdığı sonelerde zaman zaman farklı kafiye varyasyonları da dener. Petrarca tarzı bir âşık olarak Astrophil, Stella’ya duyduğu tutkulu ama çaresiz aşkın esiridir. Nitekim Sidney’in bu şiirleri, daha önce nişanlandığı ama evlenemediği Leydi Penelope için yazdığı iddia edilmektedir. Şair yarım kalan bir aşkın iz düşümünü andıran bu şiirlerde aşk ve arzuyu karşı karşıya getirir. Karşılıksız kalan aşkı ve duyguları, önüne geçemediği bir arzuya ve tutkuya dönüşür ve en sonunda bu platonik ilişkiyi sona erdirir. 1583 Kraliçe I. Elizabeth’e yönelik “Throckmorton Planı” Katolik Kilisesi’nin 1570’te Kraliçe I. Elizabeth’i aforoz etmesinden ve tüm sayfa - 20 İNGİLTERE’NİN 400 YILI: 1500 – 1900 Katoliklerin onun karşısında olmasını emretmesinden dolayı, Elizabeth kendisine yönelik bir suikast konusunda daha tedbirli ve temkinli olmak zorunda kalır. Nitekim Kraliçe I. Elizabeth’i öldürüp tahttan indirmek ve onun ardından ülkeye yeniden Katolikliği getirmek üzere “Throckmorton Plan” olarak bilinen bir Katolik hareketi yaşanır, ancak bu plan başarısız olur. Bu plan başarısız olsa da Katolik tehdidin ülkede hâlâ devam ettiğini gösterir. 1585 – 1604 İngiltere-İspanya Savaşı 16. yüzyılın son on beş yılı ve sonraki yüzyılın ilk dört yılında, resmî olarak ilan edilmiş bir savaş olmasa da İspanya ile İngiltere arasında aralıklarla savaşlar yaşanır. İngiltere’nin o dönemde İspanyol Hollanda’sı denilen bölgeye askerî harekâtıyla başlayan çatışmaları, 1604’te Londra Antlaşması sona erdirir. 1585 – 1600 Üniversiteli Nüktedanlar ‘University Wits’ adı verilen ve Christopher Marlowe, Robert Greene, Thomas Nashe gibi Cambridge mezunlarından ve Thomas Lodge, George Peele gibi Oxford mezunlarından oluşan bir grup yazar ve şair, İngiltere’nin klasik döneme öykünen ilk eğitimli yazarları olarak tarihsel oyun, komedi ve trajedilerin yanı sıra şiir de yazarlar. Aynı zamanda Latince ve Yunancadan çeviriler yaparak İngiltere’de klasisizme ivme kazandıran bu yazarlar, eserlerinde kullandıkları Latin ve Yunan mitolojisinden örneklerle, arkaik ve Latince ifadelerle eğitimli olduklarını açıkça ortaya koyarlar. Onları adlandırmak için kullanılan ve ‘nükte’ anlamına gelen ‘wit’ kelimesi, onların eğitimli ve zeki olduklarını ifade eder. Bu yönüyle, Rönesans hümanizminin İngiliz edebiyatındaki ilk büyük ekolünü oluşturduklarını söylemek yanlış olmaz. Öte yandan, Shakespeare bir üniversiteli nüktedan olmadığı hâlde, halka daha yakın bir dil ve üslup kullandığı için halktan daha büyük ilgi görür ve bu, Greene gibi bazı nüktedanları kızdırır hatta kıskandırır. “Bizim tüylerimizle süslenmiş sonradan görme bir karga var ortalıkta, bir oyuncu postuna sarılmış kaplan yüreğiyle, blank verse’ü en iyiniz kadar ağdalı kullanabileceğini ve parlatabileceğini sanan.” ifadesiyle Greene, ima yollu olarak Shakespeare’i anlatır hatta ona saldırır. 1586 Bullokar ve Gramer Kitapçığı William Bullokar İngilizcenin de Latince gibi kurallar bütünü olan bir dil olduğunu göstermek ve İngilizceye yapısal bir çerçeve kazandırmak için ilk İngilizce dil bilgisi kitabını yazar. Bu kitabı, elli yıl önce William Lily’nin yazdığı Rudimenta Grammatices başlıklı Latince gramer kitabına göre düzenleyen Bullokar, 1685’e kadar İngilizce gramer kitabını Latince yazanlardan farklı olarak bu kitabı İngilizce olarak yazar. Aslında bu kitap da 16. YÜZYIL sayfa - 21 İngiltere’nin bir dünya gücü olma yolundaki çabasının ve İngiliz milliyetçiliğini dil üzerinden yüceltmenin bir parçası olarak düşünülebilir. 1586 Kraliçe I. Elizabeth’e yönelik “Babington Kumpası” 1583’te Throckmorton Planının bastırılmasının ardından üç yıl geçmeden, Kraliçe I. Elizabeth’i öldürmek üzere “Babington Conspiracy” olarak bilinen bir Katolik kumpası daha ortaya çıkartılır. Bu plan da önceki gibi başarısız olur. Ancak bu plandan sonra, daha önce ülkesi İskoçya’dan kaçarak İngiltere’ye sığınan ve idam edilmeden hapiste tutulan Mary’nin idamı gündeme gelir. Çünkü İngiltere Katolik fanatiklere dur demek zorunda kalır. 1587 İskoç kraliçesi Mary’nin idamı Peş peşe kurgulanan ancak başarısız olan iki Katolik kumpasın ardından I. Elizabeth ülkede ciddi önlemler alır ve katı uygulamalarda bulunur. Bunlardan biri, ülkesinden kovulan ve yaklaşık yirmi yıldır Londra Kulesi’nde tutuklu bulunan Katolik İskoç kraliçesi Mary’nin idamını emretmesidir. Elizabeth’in yerine geçecek isim olarak düşünülen Mary’nin idamıyla birlikte Katoliklerin İngiltere üzerindeki hayalleri büyük ölçüde sona erer. 1588 İngilizlerin İspanyol Donanmasını yenmesi Katoliklerin o dönemin en güçlü donanması olan ve ‘yenilmez’ (invincible) unvanına sahip ‘Spanish Armada’ adlı deniz gücü, İngiltere’yi yeniden Katolik dünyasına katmak için İspanya’dan İngiltere’ye doğru yola çıkar. Ancak sonuç Katoliklerin umdukları gibi olmaz ve İngiliz donanması onları geri püskürtür. Protestan İngiltere’nin bu zaferi, ülkede zaten artmakta olan İngiliz milliyetçiliğinin daha da büyümesine katkıda bulunur. Bu zafer ayrıca İngiltere’nin Yeni Dünya üzerindeki hedeflerini büyütmesini de sağlar. Çünkü bu deniz zaferi, zaten bir ada ülkesi olan İngiltere’ye denizlerde bir öz güven kazandırır. 1588 – 1589 Martin Marprelate çatışması İngiltere ve Galler’de İngiliz Kilisesi’ni savunanlar ile oradaki yozlaşma ve çürümüşlüğe ama en çok da piskoposluk makamına hicivli saldırılarda bulunan Martin Marprelate mahlaslı Püriten bir yazar arasında karşılıklı yazılan kitapçıklar üzerinden bir tartışma yaşanır. Takma isim kullanan bu yazarın kim olduğu öğrenilemez, ancak İngiliz Kilisesi’ne yönelik eleştiri ve suçlamaları onun bir Püriten olduğu düşüncesini teyit eder. 1590 Spenser ve Periler Kraliçesi Edmund Spenser ilk üç kitabını 1590’da yayımladığı Faerie Queene’i epik formatta yazar. Bu eserin son üç kitabı 1596’da yayımlanır. Kırk bine yakın dizeden ve dört binden fazla kıtadan oluşan bu şiir hem uzunluğuyla hem de Spenser’ın bu şiire özel olarak kendi adıyla geliştirdiği ‘Spenserian stanza’ adlı nazım türüyle bilinir. Alegorik olarak Kraliçe I. Elizabeth’i sayfa - 22 İNGİLTERE’NİN 400 YILI: 1500 – 1900 yücelten şiiri ona sunar ve bu şiir sayesinde ölene kadar yıllık 50£’luk bir emekli aylığı alır. Kitaplarda Redcrosse ve Britomart adlı iki şövalyenin yolculuklarını ele alan Spenser, Hristiyanlık için en önemli bulduğu iki erdemi inceler: Bunlar namus ve kutsallıktır. Spenser’ın bu ve benzeri erdemler üzerinden kraliçeyi övdüğü bu şiir onun başyapıtıdır. 1592 Kyd ve İspanyol Trajedisi The Spanish Tragedy Thomas Kyd’in yazılış tarihi kesin olmamakla birlikte sahnelendiği tarih olarak ilk kez 1592’nin kayıtlı olduğu oyunudur. Bu oyun, İngiliz sahnelerinde ‘intikam trajedisi’ (revenge tragedy) adıyla yeni bir türün öncüsü olur. Bu oyun ayrıca Elizabeth tiyatrosunun ilk olgun örneğidir. Bu oyunun bir diğer önemi de Shakespeare’in Hamlet adlı trajedisine ilham kaynağı olmasıdır. Kyd oyununu Romalı yazar Seneca’nın trajedi özellikleriyle donatır ve oyun içinde oyun, kanlı şiddet sahneleri ve ağdalı bir dil kullanır. 1592 Levant Company’nin kurulması İngiltere ile Osmanlı arasında ticari ve politik ilişkilerin gelişmesi için I. Elizabeth tarafından lisans verilen şirket, İngiltere’nin Doğu Akdeniz başta olmak üzere Orta Doğu ve Anadolu’daki koludur. Adını Akdeniz’in doğu sahillerinde yer alan, genellikle Toros Dağları’nın güneyinden Orta Doğu’nun içlerine kadar geniş bir bölgeyi tanımlamak için kullanılan, sınırları net bir şekilde çizilmese de coğrafi, kültürel ve tarihî bir ad olarak Levant Bölgesi’nden alan şirket 1825’e kadar görevini başarıyla yürütür. 1593 Kömür madenlerine ilginin artması İngiltere’de özellikle Londra ve çevresinde nüfus hızla artınca ısınma ve barınma amaçlı olarak kesilen ağaçların sayısı ve miktarı da artar. Bu nedenle çevredeki ormanlar seyrekleşir. Bu da ısınma için kömür madenciliğinin ve madenlerden çıkarılan kömürün önemini arttırır. 1595 Spenser ve Amoretti Sözlük anlamı olarak ‘küçük aşk şiirleri’ anlamına gelen ‘Amoretti’, Edmund Spenser’ın, evlendiği eşi Elizabeth Boyle’a kur yapma aşaması ve sonrasında 1594’te onunla evliliğini konu alan seksen sekiz soneden oluşan bir sone dizisidir. ABAB–BCBC–CDCD–EE kafiye düzeniyle Spenser’ın kendi geliştirdiği türde yazılan soneler, doğadan metaforlarla doludur. Spenser’ın bu soneleri, çağdaşlarınınkilerden farklı olarak, sonu evlilikle biten başarılı bir kur yapma sürecini anlatır. 1597 Bacon ve Denemeler İngiliz yazar ve düşünür Francis Bacon Essays adlı eserinde hem toplumsal hem de özel hayattan konu başlıkları seçerek her bir başlığa farklı açılardan bakar. Bu eser bir anlamda, bin yıl kadar kilisenin öğretileriyle yetişip 16. YÜZYIL sayfa - 23 insanlara ve dünyaya, kilisenin tuttuğu pencereden ve perspektiften bakan insanın, etrafına kendine ait seküler gözlerle bakabilmesi için yazılmış bir eser görünümündedir. Bacon aslında ölüm, sevgi, güzellik, para, başarı, vs. kavramlar üzerine kısa yorum ve açıklamalarıyla insanı bu dünyaya ait bir varlık olarak eğitme ve şekillendirme amacı güder. Her ne kadar Fransız yazar Montaigne’den esinlenmiş olsa da Bacon bu eseriyle İngiltere’ye deneme türünü kazandırır. Bacon’ın denemeleri aforizmalarla dolu olmasının yanı sıra paradoks ve retorik söylemler de içerir. Ahlak ve güzellik gibi sanatsal değerler için minimum sözle maksimum anlama ve yoruma gebe cümleler kurar ve imge, analoji ve göndermelerde bulunarak anlatımlarını zenginleştirir. Öte yandan, düzyazı da bu eserle birlikte İngiltere’de daha çok önem ve saygınlık kazanmaya başlar. 1599 Globe Tiyatrosu’nun inşa edilmesi Shakespeare’in tiyatrosu olarak ünlenen Globe, hisseleri oyunculara ait olmak üzere, Shakespeare’in oyuncu kumpanyası olan Lord Chamberlain’s Men tarafından inşa edilir. Londra’da Bankside’da inşa edilen bina 29 Haziran 1613’te komple yanar, ancak aynı alan üzerinde bir sonraki yıl yeniden inşa edilir. 1599 – 1601 Tiyatrolar savaşı Elizabeth Dönemi’nin sonlarında, Thomas Dekker’ın ‘Poetomachia’ yani ‘şairler savaşı’ olarak da adlandırdığı bir çatışma ve tartışma yaşanır. Esasen bu çatışma, 1599’da şiir ve düzyazıda hicvi yasaklayan kanunla (Bishops’ Ban of 1599) birlikte yazarların elinde bir başkasını hicvetmek için sadece sahnelerin kalması sonucu sahne oyunlarında görülür. İlk olarak John Marston Histriomastix (1599) adlı oyununda Ben Jonson’ı kibirli biri olarak sergiler ve onun kibrini hiciv konusu yapar. Buna karşılık Jonson, Marston’ın kelime kalabalığına dayalı üslubunu Every Man out of His Humour adlı eserinde hicveder. Daha sonra bu karşılıklı hicivler 1602’ye kadar farklı oyunlarla ve Dekker’ın da bu ikiliye katılımıyla devam eder. Son hiciv ise Dekker’ın Satiromastix (1601) adlı oyunudur. Dekker bu oyunda Jonson’ı küstah ve her şeyi bildiğini sanan ikiyüzlü biri olarak gösterir. 1600 East India Company’nin kurulması Kraliçe Elizabeth tarafından verilen bir yetkiyle İngiltere’nin East India Company adlı şirketi kurulur. Bu şirket 1874’te dağılana kadar zirvedeki yıllarında dünyanın en büyük şirketi olacak kadar büyür. Şirket Hindistan’ın büyük kısmında hem askerî hem de idari anlamda hüküm sürer. Bu şirket hem İngiltere’nin köle ticaretinde hem de sonraki yıllarda kolonileşme sürecinde çok önemli görevler ve roller üstlenir. sayfa - 24 İNGİLTERE’NİN 400 YILI: 1500 – 1900

Use Quizgecko on...
Browser
Browser