Summary

Bu belge, bilimsel kavramlar ve araştırma yöntemleri hakkında temel bilgiler sunmaktadır. Bilgi türleri ve bilimsel yöntemler, aşamalı bir şekilde ele alınmakta ve örnekler verilmektedir.

Full Transcript

I. ARAŞTIRMADA TEMEL KAVRAMLAR A. BİLGİ Bilgi; bir deneyim veya eğitim sırasında bir kişinin ihtiyaç duyduğu uzmanlık ve yeteneklerin tümüdür. Bir öznenin teorik veya pratik açılardan kavranması, belli bir alanda veya toplamda bilinen; gerçekler ve malumat veya bir gerçeğin veya durumun tecr...

I. ARAŞTIRMADA TEMEL KAVRAMLAR A. BİLGİ Bilgi; bir deneyim veya eğitim sırasında bir kişinin ihtiyaç duyduğu uzmanlık ve yeteneklerin tümüdür. Bir öznenin teorik veya pratik açılardan kavranması, belli bir alanda veya toplamda bilinen; gerçekler ve malumat veya bir gerçeğin veya durumun tecrübe yoluyla kazanılan farkındalık veya aşinalık olarak çeşitli biçimlerde tanımlanmasıdır. Başka bir ifade ile bir şeyin ya da olayın belirli bir özelliğini tanımlar şeklinde söylenebilir. Bilgi türlerini; gündelik bilgi, teknik bilgi, sanat bilgisi, dinî bilgi, bilimsel bilgi felsefî bilgi olarak çeşitlendirmek mümkündür. B. BİLİM Bilim, fiziki ve doğal evrenin yapısının ve davranışlarının deney ve gözlemler aracılığıyla sistematik bir şekilde incelenmesini de kapsayan entelektüel ve pratik çalışmalar bütünü şeklinde tarif edilebilir. Bilim; neden, merak ve amaç besleyen bir olgu olarak günümüze kadar birçok alt dala bölünmüştür. İnsanların daha iyi yaşam koşullarına kavuşmasına, var olmayan olguları bulmasına ve yeni şeyler öğrenmesine ön ayak olmuştur. Einstein bilimi, her türlü düzenden yoksun duyu verileri ile düzenli düşünceler arasında uygunluk sağlama çabası, şeklinde tarif ederken Bertrand Russell ise gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme yoluyla dünyaya ilişkin olguları birbirine bağlayan yasaları bulma çabası olarak tanımlamıştır. Bilim deneye çok önem verir ve bilimsel yöntemler deneye dayanır. Bilim zaman içinde alt dallara bölünen bilim sayısal ve sosyal alanlarda ayrı konulara bürünmüş; fakat nitelik açısından aynı amaca hizmet etmeyi sürdürmüştür. Bilim iki farklı şekilde tanımlanabilmektedir. Birisi, halkın kullandığı anlamdaki tanımdır. Buna göre, bilim, insan yaşantısına kolaylık getiren tüm buluşlar ve yeniliklerdir. Bu, eksik olmakla birlikte tamamen yersiz sayılmaması gereken bir tanımdır. Gerçekte bilimsel gelişmenin en açık belirtisi günlük yaşantıyı değiştiren teknik buluşlardır. Fakat bilim yalnızca bunlardan ibaret değildir. Bilimin uygulamalı yönüne teknik, bu tür bilgilere de teknoloji adı verilir. Başka bir deyişle, teknoloji, insan ihtiyaçlarının giderilmesi amacına yönelik bilgiler bütünüdür. Bu anlamda teknoloji, bilimin bir ürünü, bir sonucudur. Fakat gerçekte bilim ile teknoloji ara- sındaki ilişkiler tek-yönlü değil, çift-yönlüdür. Yani, bilim ilerledikçe teknoloji gelişir, teknoloji geliştikçe de bilim ilerler. Bununla birlikte, bilimin en başta gelen özelliği, evrenin anlaşılması ve gerçeğin bulunmasına yönelik bir faaliyet olmasıdır. İnsanoğlunun doğal ve toplumsal olaylar arasındaki ilişkileri keşfetmesi, bu ilişkileri genel sistemler içinde bütünleştirerek ve bunlara dayanarak doğayı denetim altına alması amacıyla elde ettiği bilgiler temel bilimleri oluşturur. Bilimde yalnızca olayların tanımlanması ve sınıflandırılması yeterli değildir. Asıl olan, olayların ortaya çıkış nedenlerinin açıklanması ve bulguların genel önermeler şeklinde ortaya konmasıdır. Bu genellemeler, gözlenen durumlara dayanarak gözlenmeyen, ilerde ortaya çıkacak olaylar hakkında öngörüde bulunmaya da imkân verir. Olayların temelinde yatan nedenlerin açıklanması, bu faktörleri değiştirerek ya da yeniden düzenleyerek kişiye doğayı denetim altına alma imkânı sağlar. II. BİLİM YÖNTEMİNDE AŞAMALAR Bilimsel bilgi elde etmede belirli aşamalar vardır. Fakat bu aşamalar geri dönüşü olmayan bir sıra halinde değildir. Bunlar arasında ileri ve geri geçişler her zaman mümkün ve çoğu kez de zorunludur. Bilim yönteminin başlıca aşamaları şunlardır: A. Sorunu Belirleme, B. Gözlem, C. Hipotez, D. Hipotez testi. A. SORUNU BELİRLEME Bilimsel araştırmanın temelinde cevaplanmaya çalışılan bir sorun yatar. Bu sorun doğal ve toplumsal çevreyi öğrenme isteğinden doğmuş olabileceği gibi, kişiyi rahatsız eden bir güçlüğün giderilmesi amacıyla da ilgili olabilir. B. GÖZLEM Sorunu açıkça belirledikten sonra bu konudaki olaylar gözlenmeye ve deliller toplanmaya başlanır. Olayların çeşitli yönleri, birbirleriyle karşılıklı bağlılıkları, değişme ve çelişkileri gerçek nitelikleriyle anlaşılmaya çalışılır. Çalışmanın niteliğine göre araştırmacı, doğrudan doğruya olaylara inerek gözlemi kendisi yapabileceği gibi, o konuda istatistik toplamak, başkaları tarafından yazılan ve söylenenleri değerlendirmek yoluna da gidebilir. C. HİPOTEZ Araştırmanın bu aşaması kavramlaştırmayla ilgilidir. Burada, yapılan gözlemler ve edinilen izlenimlere dayanarak olaylar arasında, akıl yürütme yoluyla ilişkiler kurulur ve geçici çözüm yolları önerilir. Hipotez, araştırılan sorunla ilgili olarak öne sürülen, doğruluk veya yanlışlığı henüz test edilmemiş, fakat doğruluğuna önceden güven duyulan bir çözümlemedir. Bu çözümleme, araştırmanın ileriki aşamalarında tekrar olaylara dönülerek test edilecek, eğer gerçekler tarafından doğrulanıyorsa bilimsel bir bilgi niteliğini kazanacak, aksi halde değiştirilecek veya terk edilecektir. O nedenle hipotez araştırmayı sonuca götüren çok önemli bir yol göstericidir. Hipotezsiz bir çalışma dağınık ve düzensiz olup, böyle bir çalışmanın başarıya ulaşma şansı çok düşüktür. Hipotez kurmak tümevarıma bir yöntemdir. Çünkü olayların gözlenmesi ve izlenmesi yoluyla genel bir sonuca ulaşılmaya çalışılmaktadır. Başka bir deyişle, parçadan bütüne, özelden genele doğru bir geçiş söz konusudur. Hipotezler pratik olaylara dayanarak kurulabileceği gibi, soyut fikirlerden de kaynaklanmış olabilirler. Birçok araştırma, teorik bir düzeyde yürütülür. Bu tür çalışmalarda amaç, yeni bir teori geliştirmek, mevcut teorilerdeki boşlukları doldurmak ya da bu teorilerin doğruluğunu kanıtlamaktır. Burada hipotez de teorik bir öneri olmaktadır. Teoriyi test etmeye yönelik çalışmalarda hipotezin teoriden çıkartılması ve gözlem veya diğer kanıtlarla doğrulanabilecek bir nitelikte olması gerekir. Teori bir bakıma hipotezle aynıdır. Teoriler de zihinsel bir çaba sonucu elde edilmekte ve olayları açıklama amacına hizmet etmektedir. Fakat teorilerin hipotezlere göre kapsamı daha geniş ve doğruluk derecesi daha yüksektir. Teoriler birçok olay ve gerçeği içerirler. Ayrıca, bir teoride birçok hipotez bulunabilir. Olaylar arasında keşfedilen ilişkiler, tek tek inceleme konusu yapıldığı sürece büyük bir yarar sağlamaz. Bilimsel yöntemde asıl önemli olan sistemler geliştirebilmektir. Başka bir deyişle, ortaya çıkartılan bilgi veya ilişkiler genel bir soyut model içinde birleştirilmedikçe bilim yapılmış sayılmaz. Bu görev ise teoriler aracılığıyla yerine getirilir. Teori, soyut bir ge- nellemeler sistemidir. Bilinen ilişkileri açıklar, bilinmeyenler hakkında da öngörüde bulunmaya yarar. D. HİPOTEZ TESTİ Hipotez, doğruluğu sınanmak amacıyla öne sürülmüş geçici bir öneridir. Hipotez testi yeniden olaylara dönülerek yapılır. Araştırmacı hipotezini kurduktan sonra olay ve olguları gözleyip deliller toplayarak önerisinin doğruluğunu belirlemeye çalışır. Bu işlem sonucunda hangi hipotezlerin olaylarla uyuştuğu ve soruna doğru çözümler getirdiği, buna karşın hangilerinin desteklenmediği anlaşılmış olur. Kuşkusuz, gerçeğe ters düştüğü saptanan bir hipotez ya terk edilecek, ya da gerçeğe uyacak biçimde değiştirilecektir. Hipotez testi, tümdengelim yöntemine dayanan bir işlemdir. Çünkü genel bir öneri veri olarak alındıktan sonra tek tek olaylara inilmekte ve olayların bu öneriyi ne ölçüde desteklediği saptanmaya çalışılmaktadır. Kurulan hipotezin test edilebilmesi için bir kez daha olaylara dönülerek gözlemler yapılması, bilimsel yöntemde aşamalar arasındaki ileri ve geri geçişlerin ne derece gerekli olduğunun bir kanıtıdır. Olaylar tarafından desteklenen hipotezler bilimsel bilgi niteliğini kazanırlar. Fakat bu gibi bilgilerin bilimin amacı doğrultusunda gelişebilmesi için daha genel ve soyut modeller içinde toplanmaları gerekir. Bu ise teoriler yardımıyla yapılmaktadır. Sosyal bilimler, insan davranışlarını ve toplumsal olayları çeşitli yönlerden incelemeyi konu edinmişlerdir. Doğa bilimlerinin tersine, sosyal bilimlerde kanunlar kesinlik ifade etmezler. Yani belirli koşullar altında, belirli sonuçların ortaya çıkması kesin değildir. Sosyal bilimlerde kanunlar, daha çok genel bir eğilim niteliğindedir. Başka bir deyişle, belirli koşullar altında belirli davranışların ortaya çıkması kesin değil, istatistiksel anlamda yüksek bir olasılıktır.

Use Quizgecko on...
Browser
Browser