TÜRKÇE SADELEŞTİRME VE HARF DEVRİMİ PDF
Document Details
Uploaded by Deleted User
Tags
Summary
This document is about the Turkish language simplification movement (sadleştürme hareketleri) and the Turkish alphabet reform (harf devrimi).
Full Transcript
TÜRKÇEDE SADELEŞTİRME HAREKETLERİ VE HARF DEVRİMİ TÜRKÇEDE SADELEŞTİRME HAREKETLERİ Osmanlı Türkçesi adı verilen dönemde Türk dili, Arapça ve Farsça kökenli sözcüklerin artışıyla ağırlaşmış; edebiyat ve Halk dili arasında büyük farklılıklar ortaya çıkmıştır. Osmanlının son döneml...
TÜRKÇEDE SADELEŞTİRME HAREKETLERİ VE HARF DEVRİMİ TÜRKÇEDE SADELEŞTİRME HAREKETLERİ Osmanlı Türkçesi adı verilen dönemde Türk dili, Arapça ve Farsça kökenli sözcüklerin artışıyla ağırlaşmış; edebiyat ve Halk dili arasında büyük farklılıklar ortaya çıkmıştır. Osmanlının son dönemlerinde ise Batı kökenli sözcük ilgisi Öz Türkçeden uzaklaşılması, dil karmaşası Aydınlar, şair ve yazarlar çözüm arayışına girişmiş. Çare: dili sadeleştirme, yabancı etkilerden ayrıştırma İlk hareket: Tanzimat döneminde ama başarısız Asıl çalışmalar, 1908 sonrası Türkçede Sadeleştirme Hareketleri Milli edebiyat dönemi dediğimiz bu dönemde sadeleştirme ve Türkçecilik hareketleri, Halk dili ve İstanbul Türkçesi esas alınarak hayli ilerlemiştir. Türkçecilik ve Yeni lisan akımı Mehmet Emin Yurdakul Ali Canip Yöntem Ömer Seyfettin Genç kalemler Bu akımı daha sonra Ziya Gökalp, sistemleştirmiştir. Yeni Lisan Akımı’nın Temel Prensipleri 1. Yazı dilinin konuşma diline yaklaştırmak. İstanbul Türkçesini esas almak. 2. Dilimizdeki Arapça ve Farsça gramer kurallarını kullanmamak. 3. Tamlamaları, Türkçe kurallara göre yapmak. 4. Yabancı kelimeleri Türkçedeki söyleyişiyle yazmak ve bilim terimlerinde Arapça kelimelerden faydalanmak. 5. Öteki Türk lehçelerinden kelime almamak. 6. Bu kurallardan hareketle milli bir dil ve edebiyat meydana getirmek. Türkçede Sadeleştirme Hareketleri Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma sürecine girmesi, Balkan Savaşı’nın yenilgiyle sonuçlanması, milli duyguların artmasına sebep olmuştur. Böylelikle Türk Ocağı, Türk Yurdu dergisi, Ziya Gökalp’in çıkardığı Yeni Mecmua, milli edebiyat akımını ve sadeleştirme hareketlerini hızlandırmıştır. 19.-20. yüzyılları arası Türklük çalışmalarının en yoğun olduğu dönem. Orhun Yazıtları üzerine çalışmalar yapılmış. Divanü Lügati’t-Türk, Kutadgu Bilig gibi ilk İslami eserler, çevrilmiş. Atatürk ve Harf Devrimi Arap alfabesi, Türklerin en uzun süre (yaklaşık 1000 yıl) kullandıkları ve dil ile ilişkilendirildiği için en çok bağlı kaldıkları alfabe olması yönüyle yeni bir alfabeye geçiş kolay olmamıştır. Dilde sadeleştirme çalışmalarıyla birlikte Latin alfabesine geçiş düşüncesi ilk defa 1868’de dile getirilmiştir. Ancak aydınlar arasında uzun süren tartışmalara neden olmuştur. 1926 yılında yapılan Bakü Türkoloji Kongresi’nde bütün Türklerin Latin alfabesini kabul etmeleri yönünde karar alınmışsa da bizde tartışmalar 1928 yılına kadar devam etmiştir. Atatürk ve Harf Devrimi Atatürk, Türk diliyle ilgili dönemin aydınları ve araştırmacılarının yoğun tartışmalarını yakından takip etmiş; bunun sonucunda Türkçenin yabancı unsurlardan arındırılması, tarihî zenginliğini ortaya çıkarmak amacıyla Dil Devrimi’ni zaruri bir ihtiyaç olarak görmüştür. "Ya üç ayda ya da hiç!" Bu nedenle Cumhuriyet’in ilanından sonra dilde ve yazımda birliği sağlamak amacıyla 1928 yılında Harf Devrimi yapılmış ve Latin harfleri kabul edilmiştir. Latin harflerimizin Türk diline uygunluğu araştırmak için Dil Encümeni kurulmuştur. Atatürk ve Harf Devrimi Dil Encümeni, Fransız, Alman, İngiliz, İtalyan, Macar gibi birçok ulusun alfabesini karşılaştırarak incelemiş (20 alfabe); bunun sonucunda Yeni alfabede, 1. Çift harfler bulunmayacak 2. Milli bir Türk alfabesi olacak 3. Seslerin uluslararası değeri değişmeyecek 4. İşaretli harflere mümkün olduğunca az yer verilecektir. Bu esaslara uyulması konusunda karar alınmıştır. Atatürk ve Harf Devrimi Harf Devrimi’nden itibaren yurtta Millet Mektepleri açılır ve yeni alfabe herkese öğretilmeye çalışılır. Dünya ilk defa elinde tebeşir halkına okuma yazma öğreten bir devlet başkanıyla karşılaşır. (Başöğretmen) Atatürk, 1924 yılında M. Fuat Köprülü’ye talimat vererek İstanbul Üniversitesi bünyesinde Türkiyat Enstitüsü’nün kurulmasını sağlamıştır. Daha sonra "Uluslaşmanın bir diğer önemli temeli toplumun geçmişidir" diyerek 1931 yılında Türk Tarih Kurumu’nu kurmuştur (Türk Tarihi Tetkiki Cemiyeti). Hemen ardından 1932 yılında da Türk Dil Kurumu kurularak dil çalışmaları hızlandırılmıştır. Atatürk ve Harf Devrimi Bu gelişmelerle ülkede bir dil seferberliği başlamıştır. Türk Dil Kurumu, dil çalışmalarını sürdürebilmek için ilk defa 1932 yılında Dolmabahçe Sarayı’nda ilk Dil Kurultay’ını gerçekleştirmiştir. Bu Kurultay, Atatürk’ün önderliğinde dünyanın birçok yerinden gelen dil araştırmacılarına ve bilimsel araştırmalara ev sahipliği yapmıştır. Öz Türkçe hareketi başlar. Türkçeye yabancı unsurlar yerine öz Türkçe karşılıklar bulmak için derleme ve tarama çalışmaları başlatılmıştır. Derleme ve Tarama Sözlükleri hazırlandı. Terimlerin Türkçeleştirilmesi. Güneş-dil Teorisi, bilimsel terimler türetme (üçgen, açı vb.) bu Kurultay’da gerçekleştirilmiştir. Atatürk ve Güneş Dil Teorisi Dil Devrimi, Atatürk’ün çabalarıyla Cumhuriyet’ten sonra da devam etmiştir. Bu hareket, Türkçeyi yabancı etkilerden ayrıştırmak Türkçenin yapısına uymayan unsurları tasfiye etmek kısacası Öz Türkçe haline getirebilmek amacıyla başlamıştır. Bu nedenle Atatürk, Türk dili hakkında yapılan çalışmaları yakından takip etmiştir. Avusturyalı Türkolog Phill H. Kvergiç’in "Türk Dillerindeki Bazı Unsurların Psikolojisi « adlı dil çalışmasını inceler ve bu çalışmayı dil heyetine gönderir (Abdülkadir İnan, Naim Nazım, Hasan Reşit). Heyetin yapmış olduğu incelemeler sonucunda Güneş-dil Teorisi ortaya çıkar. Atatürk ve Güneş Dil Teorisi Bu teori, III. Dil Kurultayı’nda yabancı dilbilimcilere de sunulmuştur; ancak teorinin gerçeklik taşımadığı gerekçesiyle bazı dilbilimciler tarafından kabul görmemiştir. Bu teoriye göre, Dillerin doğuşundaki en önemli etken güneştir. Çünkü güneş, aydınlığı, sıcaklığı, ateşi, büyüklüğü, rengi yüksekliği bakımından insanların duygu ve davranışlarını derinden etkilemiştir. Böylece güneş ile ilgili birçok kavram ortaya çıkmış ve zamanla dilin ilk kelimeleri meydana gelmiştir. Yeryüzündeki bütün diller güneş, sözcüğünden türemiştir. Güneş de Türkçe bir sözcüktür. O halde tüm diller, Türkçeden türemiş olabilir. Atatürk’ün ölümüne kadar, üniversitelerde ders olarak okutulmuş; o öldükten sonra bu konuda herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Atatürk’ün Alfabe Değişikliği Hakkındaki Görüşleri "Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim güzel, ahenkli, zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Yüzyıllardan bu yana kafalarımızı demir çerçeve içinde bulundurarak anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak, bunu anlamak zorundasınız. Anladığımızın belirtilerine yakın gelecekte bütün dünya tanık olacaktır. Buna kesinlikle inanıyorum." "Bugün yapmak zorunda bulunduğumuz çok değerli bir iş daha vardır: Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmek... Kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya, bütün yurttaşlara öğretiniz... Bunu yurtseverlik, ulusseverlik görevi biliniz. Bu görevi yaparken düşününüz ki bir ulusun, bir sosyal topluluğun yüzde onu ancak okuma yazma bilir, yüzde doksanı bilmezse, bundan insan olanların utanması gerek." Atatürk’ün Türkçe Hakkında Görüşleri "Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması, millî hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır." "Türk demek, dil demektir. Millet olmanın en belirgin niteliklerinden biri dildir. 'Türk milletindenim' diyen kişi, her şeyden önce kesinlikle Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir kişi, Türk kültürüne ve milletine bağlılığını öne sürerse buna inanmak doğru olmaz. "(Adana) Atatürk’ün Türkçe Hakkında Görüşleri "Bir ulusun dili, bütün bilim kavramlarını oluşturacak şekilde gelişmemişse, o ulusun bilim ve kültür alanında bir varlık göstermesi beklenemez." "Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır… Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlâkının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir." (Vatandaşlar İçin Medeni Bilgiler) Atatürk’ün Türkçe Hakkında Görüşleri "Güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim ahenktar, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir." "Türk Dili zengin, geniş bir dildir. Bütün kavramları anlatma yeteneği vardır. Yalnız, onun bütün varlıklarını aramak, bulmak, toplamak, onlar üzerinde işlemek gereklidir. Öyle istiyorum ki Türk dili bilim yöntemleriyle kurallarının ortaya koysun ve her dalda yazı yazanlar bütün terimleriyle çoğunluğun anlayabileceği güzel, ahenkli dilimizi kullansınlar." Örnek Soru Aşağıdakilerden hangisi "Dil Encümeni" adındaki komisyonun yaklaşık 20 alfabeyi inceleyerek belirlediği esaslardan biri değildir? a. Çift harfler bulunmayacak. b. Millî bir Türk alfabesi olacak. c. Her ünlü için ayrı harf belirlenecek. d. Seslerin uluslararası değerleri değişmeyecek. e. İşaretli harflere mümkün olduğunca az yer verilecek. Örnek Soru Aşağıdakilerden hangisi "Yeni Lisan" hareketinin temel prensiplerinden biri değildir? a. Öteki Türk lehçelerinden kelime almak. b. Yazı dilini konuşma diline yaklaştırmak. c. Dilimizdeki Arapça ve Farsça gramer kurallarını kullanmamak. d. Tamlamaları, Türkçe kurallara göre yapmak. e. Yabancı kelimeleri Türkçedeki söylenişiyle yazmak.