Sömürgecilik Tarihi Vize Sonrası (9-10. Hafta) PDF

Document Details

Uploaded by Deleted User

Tags

colonial history european imperialism african colonization history

Summary

This document provides a summary of French colonialism, discussing the historical background, development, and impacts of European colonization in Africa. It also touches upon related topics such as cultural colonialism. The document contains details about the historical development of French colonialism, including key figures, events, and specific examples related to countries.

Full Transcript

**SÖMÜRGECİLİK TARİHİ VİZE SONRASI (9-10.HAFTA)** **Fransa Sömürgeciliği** Sömürgeciliğin temelleri İspanya-Portekiz sayesinde keşifler yoluyla olmuş ve kıtaların kıyı kesimlerinde yerleşkeler yaparak kolonileşme olmuştur. Zaman geçtikçe sömürgeci devletler kıtalar arasında ticari kazanımı yüksek...

**SÖMÜRGECİLİK TARİHİ VİZE SONRASI (9-10.HAFTA)** **Fransa Sömürgeciliği** Sömürgeciliğin temelleri İspanya-Portekiz sayesinde keşifler yoluyla olmuş ve kıtaların kıyı kesimlerinde yerleşkeler yaparak kolonileşme olmuştur. Zaman geçtikçe sömürgeci devletler kıtalar arasında ticari kazanımı yüksek olan ticaret şirketlerini kurdular. Şirketler yerli hakları köle gibi kullanıp değerli madenleri ve ürünleri çıkartarak Avrupa'ya gönderiyorlardı. Önceleri altın ağırlıklı olsa bile sonradan yerini baharat ve köle ticaretine bıraktılar. Köle kıyısı olarak adlandırılan Afrika'nın kıyı kesimleri arasında demografik ve sosyal yapının bozulma sürecine neden olurken Avrupa ciddi manada kazanç sağlıyordu. Afrika'nın sömürgecilik yapısında en üst düzeye çıkan yapı ise Fransa'dır. Afrika sömürgeciliğinin geçmişi haçlı seferlerine kadar uzanıyor ve Fransa ise Akdeniz-Kuzey Afrika bölgesinde hakim olmak istiyordu. İspanya-İtalya üzerinden Avrupa'da birçok bölgeyi fethetmiş ve asıl planı Müslümanları Kudüs'ten çıkartmak olacaktır. Fransa hep ön planda kalmak için çabalamış ve haçlı seferleri esnasında yaşayan beş kralın üçü ise bu uğur neticesinde ölmüştür. Dini kaygılarla başlatılan ilk sömürgecilik faaliyetinin yerini zamanla ticaret maksadıyla yapmışlardır. Osmanlı ise 16.yy civarında en güçlü dönemine girmiş ve Kuzey Afrika sahillerinden Akdeniz'e kadar yer alan bütün denizcileri temizlemiş ve hakimiyet alanını Fas'a kadar genişletmişti. Avrupalı güçler XIX'e kadar bu bölgeye ayak basamadılar. Fransa'da diğer devletler gibi Atlas okyanusu üzerine açılarak yeni sömürgelerin peşine düşecekti. (Akdeniz ve Afrika'ya hakim olamayacağını anlayan devletler ağırlığı Atlas okyanusu üzerine çevirdiler) Köle ticareti sonrasında yer altı kaynakları kullanılmamaya başladıktan sonra pusula tamamen Afrika üzerinde planlanan yer altı kaynaklarına döndü. Sıra madenlerin sömürülmesine geldiği zaman 1850'li yıllar üzerinde kıyı sömürgeciliği halen devam etmektedir. Afrika bölgelerine giden seyyahlar keşifleri devam ettirdi ve iç bölgelere kadar yöneldiler. Afrika kıtasına ait yazılmış kitapların birçoğu ise Fransız seyyahlarca yazılmıştır. Hakkında bilgi topladıkları bölgeleri iyi analiz eden İngiltere-Fransa, işgal ettiği bölgelerin vatandaşlarından askeri ordu yapıp bu bölgeleri daha da işgal etmeye başladılar. Bu doğrultuda **1857 yılında Fransız General Faidherbe "Tirailleus Senegails" isimli bir birlik kurdu.** Düzenli birlikler halinde silah altında bulunan bu insanlar önce bütün Afrika kıtasının işgalinde yardımcı birlik olarak kullandılar. Sonra da başka cephelere gönderildiler. Savaşlar sonrasında fethedilen topraklarda kendisi için hiçbir hak tanınmayan Afrika uyruklu insanlar kendi bölgelerine gönderildiler. **Afrika'da Yer Alan Kültür Sömürgeciliği** Afrika kıtası tarihsel köklerinden tam anlamıyla uzaklaştırılarak batı kültürü ve Avrupa'nın bu bölgelere entegre edildiği gözlemlendi. Bütün değerler yerine Avrupa değerleri yerleştirildi ve Portekiz-Fransa tarih boyunca kültür sömürgeciliğinde öne çıkan devletler haline geldiler. Modern sömürgecilik Portekiz ile başladı fakat Afrika sömürgeciliği tam anlamıyla Fransa ile başladı. Dünya üzerindeki bütün kıtaları ele almak gerekir ise Afrika, sömürgecilik faaliyetlerinin en çok gerçekleştirildiği kıta olmak üzereydi. Napolyon seksen bin kişilik ordusu ile sömürgecilik başlarında Cezayir'i işgal edeceğini söylese bile Avrupa nedeniyle buna fırsat bulamamıştı. XVIII.Louis döneminde ise Fransız sömürgeleri Senegal, Guyane ve Madagaskar olmak üzere üç bölüme ayrılmıştı. 1830 yılında 37 bin askeri Cezayir'e çıkarttı ve yedi yıl savaşları sonrasında kaybettiği toprakları geri almaya başladı. 1843'de İngiltere ile bir antlaşma yapıldı ve Afrika'da Fransa nefes almaya başladı. **Fransa'nın İlk Sömürgecilik Hareketleri** Fransızların deniz aşırı açılmalarının ilk filosunu XI.Louis (1461) yılında kurulmasıyla başlamıştır. Ondan sonra gelen hükümdarlar ise Osmanlı ile sürekli savaşmışlar ve Afrika-Akdeniz arasında hakimiyet sürmek için mücadele vermişlerdir. Fransa 16.yy'da Senegal'in başkenti olan Dakar açıklarında Goree adasını Hollanda'dan alarak köle ticaretini başlatmıştır. 1665 -- Haiti, 1674 -- Hindistan, 1775 -- New Orleans'ı alarak o bölgeler üzerinde sömürgeleştirme faaliyetlerini devam ettirmiştir. 1763'de Paris antlaşması ile birlikte sömürge topraklarının çoğunluğunu İngiltere'ye bırakmıştır. İşgal edilen topraklar 1895 yılında AOF adı altında (Batı Afrika Fransa'sı) adı altında toplanmıştır. Sekiz ülke bu birlik adı altında toplandı ve başkanı ise Senegal'in başkenti olan Dakar'da bulunmaktaydı. **Fransa Sömürgeciliğinin Gelişimi** Kuzey-Batı Afrika üzerinde kazanılan sömürge toprakları, Cumhuriyet sonrasında ise bazı kurulan Fransız sömürgeleri olmuştur. Fransa bu sömürgelerle birlikte ikinci büyük sömürge devleti haline gelmişti. 1894 yılından sonra bildirilerle birlikte Kuzey Afrika'da yer alan sömürge topraklarını belirli bir düzene soktular ve 1830 yılında Cezayir'in işgali sonrasında yeni bir sisteme geçiş sağladılar. Buradaki uygulamaları bütün sömürge devletleri için örnekleştiriyordu. Ticaret dışında idari yapılar da kurularak burada sömürgeleştirme sistemini güçlendirmeye başladı. **Fransa Sömürgelerinin Dağılımı** İngiltere'nin sanayi devrimi sonrasında ülkeler hızlı üretime geçiş sağlamış ve sanayi devrimiyle birlikte diğer ülkeler arasında hammadde ve Pazar arayışı başlamıştı. İngiltere öncesinde Capetown sömürgesini Hollanda'dan aldıktan sonra Kuzey'e yapacağı keşifler için bu bölgeyi bir üs haline getirdi. Süveyş kanalı açılmasından sonra bu bölgede Fransa'nın hakimiyeti kısmen sona erdi. Afrika'yı kuzey ve güneyden başlayarak iç bölgelere doğru almaya başlayan İngiltere sonrasında 1896 yılında Nil nehri boyunca ilerledi ve Sudan'da İngiliz-Mısır yönetimine dair bir ülke kurdular. Bu ortak yönetim ardından Afrika üzerinde olan varlıklar nedeniyle onları tek tek işgal etmeye başladılar, bu da İngiltere-Fransa arasında büyük bir anlaşmazlığa neden oldu. İngiltere 1920'ler sonrasında Afrika'da gerçekten büyük topraklara sahip olmuştu. 1940'lara kadar Almanya, Afrika'da Fransız sömürgelerini ele geçirmek için çok çaba sarf etti, Fransa ise Birinci Dünya Savaşı sırasında Almanlara karşı çarpıştırmak için kendi sömürgelerinden yüksek düzeyde insanı sevk ederek ordu içerisine aldı. (Cezayir-Tunus-Fas) Savaş içerisinde askerlerin ihtiyacı olan hammadde ve besinler yine kendi sömürge topraklarından Avrupa'ya getirildi. Savaş sonrasında düşük rütbeli olan Cezayirli askerler içerisinde bu durum ortadan kalkmış ve Araplar için olan vergi kısıtlamaları sınırları kalkmıştır. Fransa 1.Dünya savaşı sonrasında ağır kayıplar yaşamıştı, bunların çoğunluğu ise tam anlamıyla sömürge topraklarında yaşayan insanlardan meydana getirilmiştir. Sonucunda ise Afrika'da yerli muhalefet hareketleri ortaya çıkmıştır. Cezayir'de Ulema Hareketi ve Komünistler Fransızlara karşı mücadele kararı alırken 1914 yılında Tunus'ta Genç Tunuslular, 1923 yılında ise Fas'ta Rif bölgesinin bağımsızlığı için 1930'da Genç Faslılar direniş başlattılar. 1930 yılından sonra ise Fransa, sömürgeleri içinde sadece Cezayir'i Afrika kıtasının bir uzantısı olarak kabul ediyor, diğer sömürgelerini ise tam anlamıyla bir Fransa şehri olarak nitelendiriyordu. Cezayir ise 1936 yılında ilk defa oy kullanma hakkını elde ettiler ve 1942'ye kadar savaşın dışında kaldılar. Afrika'da sömürgeler bağımsızlıklarını ilan etmeye devam ettikçe sömürgeci devletlerin ihtiyaçları ve kendi menfaatlerine göre devletlerini kurmaya devam ettiler. Afrika batılılaştırıldı ve bu nedenle birlikte Balkanlaştırılıp "yeni sömürgecilik" dönemini başlatmış oldu. 1946 yılında Fransa Cumhurbaşkanı önderliğinde Fransız Birliği kuruldu. (Union Franchaise) Ülkelerden bir meclis ortaya gelecek ve birliği oluşturacaklardı. Ülkelere bağımsızlık hakkı ya da Fransa'ya bağlı kalmaları önerildi ve ilk başlarda sıcak yaklaşmasalar bile bunu Gine kabul ettiği zaman Afrika üzerinde olan bağımsızlık hareketleri hızlandı. Günümüz açısından şu anda sadece DOM-TOM olarak belirlenen bölgeleri elinde tutmaktadır. **Fransız Sömürgeciliğini Ayıran Özellikler** Avrupa'da sürekli olarak savaş kaybetmeye devam eden Fransa yönünü Afrika'ya çevirmiş ve sömürgeler elde etmeye başlamıştır, elde ettiği sömürgelerin tamamını askeri seferler ile elde etmiştir. 1789'da kaldırılan köle ticaretini Napolyon 1802 yılında tekrardan başlattı, onun döneminin sonunda ise Fransa tamamen bütün sömürgeciliğini kaybetmeye yaklaşmıştı. İsyanlar, siyah köle ticaretinin yasaklanması ise Fransa ekonomisini kötü etkilemiştir. İngiltere 1807 yılında köleliği yasaklasa bile Fransa 1831 yılına kadar devam etmiştir. 1848 yılında ilk defa bütün Fransa sömürgelerinde tamamen yasaklandı. **Afrika'da yer alan Avrupa Sömürgeciliğinin Ortak Özellikleri** Avrupa devletleri sömürgecilik sürecinde ele geçirilen bölgelerin insanları Hristiyanlaştırıldı, fakat maddi yönden kalkınmaları için hiçbir şey sağlanmıyordu. Sömürgecilerin kalkınma maddeleri yerine altın-elmas, yerini şekere bıraktı. O bölgelerde kurulan bütün imkanlar, şehirler, yollar, hastaneler. Sömürgeci devletin kendine hizmet etmesi için kurulmuştu. Hastalıkların iyileştirilmesi ve sömürgeci devletlerin daha iyi hizmet vermesi açısından geliştirilmiş bir sistemlerdir. Okulların açılması ise sömürgeci devletin kendisine yardım amacıyla hizmet verip yetiştirmek istemesi içindi. Sömürgelerde Hristiyanlaştırma faaliyetleri 1867'de Cezayir Başpapazının tayin edilmesi ile başlamış, beyaz rahipler-beyaz rahibeler gibi toplumların kurulması ise bu durumu ilerletmiştir. Fransa Katolik ve Protestan mezhepleri arasında fark olmaksızın Afrika'nın sahil kesimlerinde kurmuş oldukları dini topluluklar ile birlikte dini yaymışlardır. Fransa'da 3.Cumhuriyet laisizm karşıtlığı ile bilinmektedir. Tarihte yaşanmış hiçbir sömürgecilik hareketinde din bu kadar etkili olmamıştır, Fransa'da devlet kilise ile olan bütün bağlarını kopartmış okulları kapatmış ve rahip-rahibeleri emekliliğe zorlarken sömürgeci idarecilerle birlikte gayet uyumlu çalışmışlardır. Sömürgeciliğin yolunu açan aydınların kurmuş oldukları en önemli kuruluşlar olarak kurulan sosyal bilimler alanında kurulan kuruluşlardır. Şarkiyatçılık denilen bu görüş sömürgeciliğin önünü açmıştır. **Sömürgecilik Yarışında İngiltere-Fransa Rekabeti** Asya-Afrika arasında sömürgeci güçlere karşı bağımsızlık hareketlerinde başarılı olan küçük devletler, ekonomisinin ve sosyal yapısının alt üst edilmesi neticesinden dolayı zor durumda kalmışlardı. XX.yy. sonrasında ise tamamen yeni sömürgecilik kavramı adı altında kalan bu devletlerin gelişmesi ve toparlanması adına zengin devletlerin işin içerisine girmesi işi değiştirmişti. Onların mali desteklerine ihtiyaç duyuyorlardı, sömürgeci devletler ile birlikte o dönemde içeride olan yerli halk ve diplomatlar arasında gerçekten kabul edilebilir bir ilişki sağlandığı söylenebilir. Bu ülkeler ise sömürge devletlerine borçlandılar, aldıkları borçları da kısıtlı alanlara kullanıyor olmaları ise bu borçlanmanın giderek bir bağımlılığa dönüşmesine netice vermişti. Bağımsızlıkları ipotek altına girdi. Ekonomik boyunduruk altında olan üçüncü dünya ülkeleri İngiltere-Fransa'nın nüfuzuna maruz kaldılar. O sırada ise 2.Dünya Savaşı patlak verdi ve bu durum sömürgeci devletlerin zayıflamasına neden olmuştur. 1960'lı yıllarda halâ savaşın izlerini taşıyan İngiltere-Fransa ise iktidar boşluğu neticesinde 1970 sonrasında yerlerini ABD alacaktır. **İngiltere** Roma'nın dağılmasının başlamasıyla birlikte Keltler tedbir olarak Germen kabileleri, Angıllar ve Saksonları bir araya getirerek tedbir olarak bu adalara yerleştirmişlerdir. Adaya yerleşen bu kabileler zamanla kendi hakimiyetlerini geliştirerek İngiltere'de Anglo-Sakson dönemini başlatmış oldular. Angıllar'ın hakim olduğu bölge Doğu Anglia olarak anılmaktadır. İngiliz bilincinin gelişmesinde etkili olarak Roma'dan gelen misyonerlerin etkisi ile birlikte Hristiyanlaştırma ve kilise faaliyetleri önde gelir. 1558'de başlayan I.Elizabeth döneminde denizaşırı seferler neticesinde İngiltere'nin gücünü ve ticaret sahasını kurdu, sömürge arayışlarını başlattı. Yedi yıl savaşları içerisinde ise (1756-1763) yılları arasında Fransa ile savaştı ve onları yenerek Hindistan, Kanada ve bazı Amerika topraklarının sömürgelerini kendi elinde tutmayı başardı, bu da onun büyük bir sömürge imparatorluğu olması açısından önemli bir adım olarak geçmektedir. Aynı zamanda da sanayi devrimi sonrasında bu ülkede olan ve dünyadaki ilk sanayileşen devlet İngiltere olmuş ve en güçlü devlet haline gelmiştir. 19.yy'ın ilk yarısında buhar ve demir gücüne dayanarak teknolojiyle birlikte gemi ve demiryolu ulaşım başarıları kazanıldı, ekstra olarak denizaşırı Osmanlı-Çin gibi topraklara yapılan baskılar sonucunda ticari imtiyazlar kazandı. Kraliçe Victoria olarak geçen bu dönemde İngiltere hemen hemen bütün dünyada ağırlığını kabul ettirdi. Ada nüfusunun artmasıyla birlikte pek çok İngiliz Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada gibi ülkelere koloni halinde göç ederek buralarda yaşamaya başladılar. 1854 yılında Osmanlı'nın yanında boğazlara tek başına hakim olmayı sağlamak için onunla birlikte Rusya'ya karşı Kırım'da savaştı. Avrupa'da sömürgeci devletlerin çoğalması ile birlikte o ana kadar Osmanlı'nın toprak bütünlüğünü korumasını sağlamak için çabalayan İngiltere 1880 yılından sonra tavrını değiştirerek Hindistan için kendisine yeni bir yol arayışına çıktı ve Mısır'ı işgal etmeye başladı. 2.Dünya Savaşı sonrasında İngiltere ekonomisin tarihin en büyük yıkımına uğradı fakat toparlanmayı başardı, savaş sonrası bağımsızlığını elde eden ülkeler yine de İngiliz Uluslar Topluluğu içerisinde kaldılar. Savaştan sonra yine de İngiltere kendi güvenliği için Avrupa ile iş birliğine yöneldi ve 1949 yılında NATO üyesi oldu. 1973 yılında Avrupa Birliği üyesi oldu. **İngiltere Sömürgeciliğinin Doğuşu ve Aşamaları** İngiliz Sömürgeciliğini **beş** aşamaya ayırmak mümkün olabilir. 1763 Paris Antlaşmasına gelene kadar olan genişleme dönemi, XIX.yy ortalarına kadar gelen ilhak ve yerleşme süreci, I.Dünya Savaşı sırasında olan modern emperyalizm, 1945'e kadar gelen tutunma dönemi, 1945'ten sonra sömürge imparatorluğunun dağılma süreci 17.yy sonrasında Portekiz-İspanya sonrasında başlı başına diğer ülkeler de sömürge arayışına çıktılar. İngiltere Doğu Hindistan Şirketi (**British East India Company)** İngiltere sömürgeciliğinin ilk adımı olarak ele alınabilir. Hindistan 1526 sonrası Babürlü Devleti ile güçlü bir imparatorluk haline gelmişti. Avrupa sömürge devletleri önce burada yerlilerin izinleri yani koloni sistemi ile sömürgelerini yürütmüşler, ancak zamanla antlaşmaları ihlal ederek işgallere başlamışlardı. Ancak 1600'de kurulan ve İspanya-Portekiz'in Hindistan toprakları üzerinden ticaret ve baharat açısından pay almaları için İngiliz tüccarlar tarafından İngiltere Doğu Hindistan şirketi kurulmuş ve ticaret açısından Asya'da büyük bir yapılanma haline gelmiştir. Şirket ilk seferini 1601 yılında Doğu Hint Adaları üzerinde yapmıştır. (Malezya-Endonezya) 1612 yılında ise Hindistan'ın batı limanlarına kapak atarken 1622'de ise Portekiz'in donanmasını Hürmüz Boğazı üzerinde mağlup edip Basra körfezi ve Hindistan yolu denetimini kendi eline geçirmiştir. Aynı başarıyı Uzak Doğu üzerinde Hollanda üzerinde gerçekleştiremedi ve kendisi Hindistan'a yöneldi. Başta Fransa olmak üzere Avrupa devletlerinin bölgelere yerleşme gayretleri üzerine yeni yerler alarak genişleme sürecini başlattı. Singapur ve küçük adaları aldı. XVIII.YY sonrasında ise tam anlamıyla insan gücünü elde etmek için Afrika kıtasında köle ticaretine de başladı, Afrika'da kalıcı koloniler kurulurken 1661'da Gambiya, 1787 Sierra Leone, 1806 Ümit Burnu ile devam etti. İngiltere'nin öncelikli olarak Avrupa-Asya üzerindeki sömürge faaliyetleri ticaret ve ekonomik ağırlıklı olsa bile daha sonradan misyonerlerin işin içine karışmasıyla birlikte din faktörü de etki kazandı. Ancak bütün teşebbüsler ticari faaliyetler ile etki kazanmışlardı. En büyük amaç İngiltere'ye fazla para girmesi ve ekonomisinin büyümesi olarak ele alınabilir. Kanunlara göre bütün taşımacılık işleri İngilizler tarafından yapılıyor ve gemiler de İngiltere gemileri olması gerekiyordu. Yine de bu ticaret işlerinin getirdiği kar Fransa ile yaşanan gerginlikler nedeniyle aksayabiliyordu. Avrupa'da sanayi devriminin başlamasıyla birlikte **Serbest Ticaret Emperyalizmi** denilen ikinci döneme başlayan İngiltere sömürgeciliği kendi elde ettiği toprakları teşkilandırarak hem ham madde hem de Pazar oluşturmak üzere teşkilatlandırmıştır. Geleneksel idari yapı çökertildi ve **kolonial sistem** adı altında bir sistem kuruldu. Sömürgelerdeki toprak düzeni değişti bu sayede bütün düzen İngiltere'ye doğru kuruldu ve yerli düzenin geliştirilmesi engellendi, zamanla bu Amerika ve Kanada üzerinde İngiltere'nin topraklarını kaybetmesine sebep oldu ve İngiltere yönünü doğu tarafına çevirdi. Portekiz-İspanya'nın sömürgelerini kaybetmesi nedeniyle topraklarından ayrılan Güney Amerika ülkeleri Pazar açısından İngiltere'ye yöneldi. Napolyon Savaşları'ndan karlı bir şekilde çıkan İngiltere (1799-1815) doğu bölgesinde yeni topraklar elde ederek güçlenmeye devam etti. İngiltere Hindistan üzerinde büyük bir genişlemeye gitti fakat yapılan yenilikler, zorlamalar, vergi problemleri, üretim-tüketim istisnaları Müslümanların orada bir isyan çıkartmasına sebep oldu ve 1857 yılında İngiltere bölgeye büyük bir askeri sefer düzenleyerek isyanı bastırdıktan sonra tam anlamıyla Babürlü Devletinin haklarına son verdi. Öncelikli olarak bütün Hindistan, Doğu Hindistan şirketinin boyunduruğu altına girdi fakat İngiltere şirketi bir süre sonra feshederek 1858 yılında Hindistan'ın bütün haklarını kendi devletinin üzerine geçirdi. Pazar açısından direnen Osmanlı-Çin gibi devletlerin üzerine gitmek isteyen İngiltere, Osmanlı devlet ile 1838 yılında bir ticaret antlaşması yaptı, ayrıca Çin ile yapmış olduğu Afyon Savaşları (1840-1842) yıllarından sonra Çin limanları tam anlamıyla İngiltere tekeline açıldı ve İngiltere bu iki ülkenin topraklarından ticari imtiyazlar elde etti. Hindistan yolunun güvenliği İngiltere için çok önemli bir hale gelmiş ve 1869 yılında Süveyş kanalının tamamen açılması halinde Hindistan yolunu kısaltırken daha hassas bir duruma getirdi. İngiltere Kızıldeniz-Arabistan kıyılarında Osmanlı'nın tüm itirazlarına rağmen Arap şeyhlerini etkileyerek bir nüfus oluşturmaya başladı. Cebelitarık, Malta ve Kıbrıs adasını "kira" adı altında eline geçirdi. (1841'de Hong Kong alındı) XIX.YY arasında devlet **Modern Emperyalizm** dönemine giriş sağladı. Genel anlamda ticaret açısından sömürge toprakları bu şartlar altında yürütülürken bundan sonra devletler arasında topraklar tam anlamıyla işgal edilerek ele geçirilmeye başlandı, oradaki idare tam anlamıyla İngiltere'nin eline geçmiş oldu. Bu dönemde dünyanın %25'ine hakimdir İngiltere sömürgeleri. Avrupa devletlerine yeni güçlerin katılması tekrardan bu sömürgeleşme mücadelesini açığa çıkardı ve paylaşılan toprakları tekrardan paylaşıma açılmaları için bir hak tanıdı, savaş gerginliğini başlattı. İlk sırada bekleyen Afrika'ydı, İngiltere 1882 yılında Mısır, 1889 yılında ise Sudan'ı işgal ederek Afrika'nın kapılarını kendisi için açmış oldu, burada çeşitli bölgeleri de işgal ederek burada demiryolu kurmayı planladı fakat başaramadı, yine de Afrika'nın büyük bir kısmını alarak kendi ticaret ağına entegre etti. XX.YY arasında ilk çeyrek üzerinde I.Dünya Savaşı sonrasında İngiltere Almanya'nın sömürgeleri ve Osmanlı'dan toprak aldı. Ancak savaş sonrasında sömürge toprakları arasında ortaya çıkan bağımsızlık ve direniş başladı. İngiltere ise sömürge yönetimlerinde sınırlı özerklik getirdi. Uygulama 1847'de Kanada ile başladı, Yeni Zelanda, Avustralya için devam etti. Burada asıl amaç iç yönetimin halkın seçimiyle yapılması fakat dış yönetimin tekrardan İngiltere'ye bağlı kalması olarak adlandırılabilir. Hindistan ve diğer ülkelerin bağımsızlık mücadeleleri oldukça sancılı bir süreç olarak ele alınabilirler. 1935 yılında savaş sonrası yönetime Hintlilerin de alınması kanunu ile birlikte, İngiltere Hindistan üzerinde Hindu-Müslümanlar arasında çıkan çatışmaların arasında hakem rolünü üstlense bile pek başarılı olduğu söylenemez. İkinci dünya savaşı sonrasında ortaya çıkan bağımsızlık hareketleri ve İngiltere'nin buna müdahale edemeyişi neticesinde 1947'de Hindistan ve Pakistan bağımsızlığını ilan ederken bir sene sonra da Sri Lanka bağımsızlığını ilan etmiş olacaktı. Gana ise Afrika'da bağımsızlığını ilan eden ilk sömürge devleti olmuş olacaktı. (1957) İngiltere'den ayrılan son topraklar ise tam anlamıyla 1997 yılında Hong Kong olmuştur. **İngiltere Sömürgeciliğinin Sosyal ve Kültürel Tesirleri** İngiltere'nin planlaması daha esnek ve derin olarak belirlenmiş. Yönetimlerin maddi ve manevi yükünden kaçınmak için dolaylı yönetim tarzı benimsenmiş, şirketler, sivil yapı ve misyonerler ön plana çıkartılmıştır. Misyonerlerin hem devletin gelişmesinde hem de sömürgecilikte büyük katkıları olmuştur. Az gelişmiş topraklardaki insanları karanlıktan kurtarmak ve medeniyet götürmek gibi iddiasıyla görevlendirilerek dünyaya yayılmış misyonerler sömürge yönetimleriyle daima işbirliği içinde olmuştur. Yerli halkın yeni inanç, yeni değerler, yeni hayat tarzıyla birlikte tüketim ihtiyaçlarının karşılanması misyonerlik faaliyetleri ile birlikte olmuştur. İngiltere'nin gelişmiş sanayi sistemleri ve gelişmiş gereçleri ilk defa misyonerler tarafından geri kalmış devletlere karşı tanıtılmıştır. Bölgelere karşı okullar, hastaneler açmışlar ve burada daha ideal, medeni ve yüksek olan Hristiyan Avrupa değerleri ve hayat tarzları aktarılmıştır. İngiltere genel olarak ticaret ve ekonomiye yönelik bir politika izlemiş ve sömürgeleştirdiği ülkede Pazar payı olan ürünleri ülke dışına çıkartmıştır. Daha çok para edecek kakao, kahve, şeker tarzı ürünleri ele almış ve Asya, Afrika arasında toprağının çoraklaşmasında zemin hazırlamıştır. Sömürge topraklarında faaliyetlerin daha hızlı işlemesi için yol, demiryolu, gümrük depolama tarzı yerler kurulmuş ve yerli halk için şehirleşmeyi teşvik etmiştir. Sömürge topraklarında kalıcı olabilmek için geleneksel eğitim kurumları tahrip edilmiş ve tam anlamıyla Avrupai okullar getirilerek bölgedeki yerli halkın çocuklarına eğitim verilmeye başlanmıştır. Aydın tipi (Macaulayizm) ile birlikte uzun süreçte İngilizcenin yerleştirilmesi ve İngiltere kültürünün bu bu bölgelere alıştırılması sonucunda bölgeler ise İngiltere'ye bağlı kalmışlardır. Bağımsızlıklarını kazandıktan sonra bile İngiltere kültürünü ve dilini benimsemeye devam etmişlerdir. Milli birlik oluşturma potansiyellerini bağımsızlık sonrası tamamen devre dışı bırakmıştır. **İngiltere Sömürgeciliği ve İslam Alemi** Başta Hindistan olmak üzere hakimiyetin Müslümanların elinden alındığı ülkelerde çıkan direnişler, buna bağlı olarak yerel halkın kültürünü ve diline bağlı politikalar geliştirmeyi esaslayan şarkiyatçılığın tespitleri ve söz konusu direnişleri ülkeleri taaruza uğrayan insanların bu sömürge sistemi karşısında direnişleri ya da reaksiyonu olarak yeni bir islam imajı ortaya konulmuştur. Burada İngiltere'yi ilgilendiren nokta tam olarak dinin gelenekselliği ya da inanış biçimi değil, Müslümanların İngiltere siyaseti ve ekonomisine, pazarına koyduğu tepki olarak da karşımıza çıkar. Hindistan'da 1857 yılında Tipû Sultan tarafından başlatılan bağımsızlık direniş hareketleri tam olarak İngilizleri Hindulardan çok Müslümanların üzerine yöneltmiştir. Burada sorumlu tutulanlar ise Müslümanlar olmuştur. Baskı altında tam anlamıyla hakimiyetlerini kaybetmiş ve önemsiz hale gelmişlerdir. **Mısır'da yer alan Albay Urabi, Sudan'da yer alan Mehdi Muhammed** hareketleri ise Müslümanların İngiliz baskılarına karşı kurdukları direniş hareketlerinin arasında yer alır. İngiltere, Hindistan Müslümanları tam olarak Osmanlı'dan yararlanmak ve onun halifelik gücünden faydalanmak istemişlerdir, zaman zaman bu Hindistan üzerinde duran baskıları ve direnişleri kırmak için kullanmaya çalışmışlardır. 1870'lerden sonra ise hilafet kurumu Müslümanlar üzerinde kabul edilen dini-siyasi kendi sömürge topraklarında yaşayan Osmanlı hilafetini esas alan Müslümanların direnişini kırmak amaçlanmıştır. Hilafetin Osmanlı'dan kurtarılıp kendi himayesi altında olan Araplara verilmesi ise uzun yıllar İngiltere tarafından geliştirilen bir proje haline gelmiştir. Şartlar altında tam olarak dünya üzerinde haberleşmenin yayılması sonucunda Müslüman kesimin kendi arasında haberleşmeye başlamasıyla birlikte birbirleriyle irtibat kurarak içinde bulundukları durumdan kurtulmaya çalıştıklarını da gözlemlemekteyiz. Bu sistem tam olarak **Panislamizm** kavramıyla nitelendirilmiştir. Müslümanlık gelişmeye kapalı olan bir millet değil, tam tersine sömürgeleştirilmeye kapalı bir millet olarak nitelendirilmiştir. Sömürge kavramlarına ait olan bu direnişler etkili bir hale gelmiş ve bu topraklarda Müslümanlar üzerinde direnişler konusunda etki sağlamış ve aktiftir. **5.ÜNİTE (İTALYA, BELÇİKA, ALMANYA)** **Afrika'nın İç Kesimleri ve Yeni Sömürge Sahaları** Afrika'nın iç keşifleri İskoçyalı bir misyoner olan **David Livingstone** tarafından **1842** yılında yapılmıştır, Victoria Şelalesine kadar ulaşmıştır. **Livingstone 1873** yılında ölümüne kadar yapmış olduğu geziler ile birlikte Tanzanya-Zaire arasını keşfetti ve Hint Okyanusu'na ulaşarak Afrika kıtası baştan aşağı geçilmiş oldu. Keşifleri Livingstone sonrası **Hanri Morton Stanley, 1874-1877** yılları arasında keşiflerini sürdürüp Kongo Nehri'nin birçok kolunu keşfetti, yapılan bu keşifler ise Belçika Kralı **II.Leopold'ün** ilgisini çekti. Bölgeye giden İngiliz subay olan **Verneyy Lovert Cameron,** İtalyan asıllı olan **Carlo Piagga ve Giovanni Miani**'nin yazmış olduğu raporlar tam olarak sömürgeci devletlerin Afrika üzerlerindeki iştahlarını kabarttı ve hammadde-Pazar arayışı yapan sanayileşmiş sömürgeci devletler Afrika'ya yoğunlaştı. **Belçika'nın Sömürgecilik Faaliyetleri** Kongo'nun araştırılması sonrası II.Leopold yakından etkilendi ve Stanley'in raporlarını okudu. **1876 yılında Brüksel'de** **uluslararası bir coğrafya konferansı tertip etti.** **Uluslararası Afrika Derneği** kuruldu **Uluslararası Kongo Derneği** olarak ismi değiştirildi. Kurulan bu dernek vasıtası ile Belçika-Kongo arasında bir bağ kuruldu, Afrika'nın sömürgecilik süreci Avrupa devletleri arasında bir rekabete yol açtı. Bunun üzerine ise **1884 yılında Berlin'de konusu Afrika olan bir konferans toplandı ve 1885 yılında Kongo Senedi imzalandı.** (Diğer ismi Berlin Genel Senedi) Antlaşma ile birlikte Afrika kıtasının toprakları devletler arasında paylaştırıldı. Kongo'nun Belçika'nın elinde kalmasına kimse itiraz etmedi ve dernek tam olarak **Bağımsız Kongo Devleti** olması kararlaştırıldı. Kongo devletinin başına ise Belçika Kralı II.Leopold geçirildi fakat onun burada uyguladığı ağır şartlar neticesinde nüfusun %66'sı öldü. Belçika tam olarak **1914** yılından önce sadece **Kongo'yu** sömürgeleştirmişti ve **1960'lı** yıllara kadar Kongo tam olarak Belçika'nın sömürgesi olarak kaldı. I.Dünya Savaşı sırasında ise tam olarak Belçika sömürge birlikleri Doğu Afrika üzerinde bulunan Alman birliklerini işgal etmiştir. 1919 yılında **Orts Milner** **Antlaşması** imzalandı ve Doğu Afrika'da bulunan Almanya toprakları tam olarak İngiltere-Belçika arasında birleştirildi. (Tanzanya) Ekstra olarak Belçika, 1962 yılına kadar Kongo'ya yakın olan bütün toprakları manda yönetim biçimiyle yönetti. **Almanya'nın Sömürgecilik Faaliyetleri** 1871 yılında milli birliğini tamamladı ve diğer Avrupa devletleri gibi hammadde-Pazar ihtiyacı duydu, ulusal birliğin kurulması sonrasında sömürgecilik için lobiler oluşturuldu ve **1882 yılında Alman Sömürge Birimi** kuruldu. Almanya başbakanı olan **Bismark** sömürgecilik faaliyetlerinin hazırlanması üzerine 1883-1884 yılları arasında Gine topraklarına kruvazör gönderdi ve Kamerun'un kıyılarında araştırmalar yaptırdı. Almanya'nın Afrika'da olan sömürgecilik faaliyetleri **Güney Batı Afrika, Batı Afrika, Doğu Afrika** üzerinde yoğunlaştı. Afrika'da faaliyetlerini yürütmek üzere ise **Güney-Batı Afrika Şirketini** kurdu. Almanlar genel olarak sömürgeleri üzerinde acımasız deneyler yapmış ve onlara iyi davranmamıştır, bu kötü ünleriyle bilinirler. **1884** yılından sonra **Kamerun, Togo, Gine Körfezi** topraklarını ilhak ederek sömürge sahasını genişletmiş oldu. 1885 yılında ise **Tanzanya** topraklarını ele geçirerek burada **Doğu Alman Afrikası** adı altında bir Alman sömürgesi kuruldu. Almanya'nın Doğu Afrika üzerinde olan sömürgesi **Tanzanya**, I.Dünya Savaşı sonrasında ise tam olarak **İngiltere-Belçika** arasında paylaştırıldı. **1899 -- Pasifik'te Bismark takımadası, Solomon adalarının bir kısmını aldı,** Almanya'nın Uzakdoğu faaliyetleri de vardı fakat Çin üzerindeki sömürgecilik yarışına Amerika-Avrupa dışında bir de Japonya katıldı, Japonya hem uzak hem de zengin bir ülke olmadığı için sömürgeleştirilemedi. Japonya önce Kore yarımadası sonra da eğitilmiş ordularıyla birlikte Çin'in Mançurya bölgesini ele geçirdi. Çin ise tam olarak Japonya'ya hem imtiyazlar tanıdı hem de onlara ağır bir tazminat ödemek zorunda kaldı, Avrupa devletlerinden borç para aldı. Avrupa devletleri tam olarak faaliyetlerini hızlandırmaya ve Çin'i işgal etmeye başladılar, bu süreçten sonra ise başta Almanya, sömürgeci güçlerin Çin'de yağma faaliyetleri yüzünden yabancı düşmanlığı arttı. 1900 yılından sonra pek çok isyan boy gösterdi ve işgalci devletler ise bu işgalleri ve direnişleri bastırmak için çok zor ve kanlı yollar izlediler, 1940 yılından sonra 1.5 milyon Frank ödemek zorunda kaldı Çin. Gümrük kapıları ve devlet vergileri ise sömürgeci devletlerin eline geçti. Bismark'ın kurmuş olduğu bu sömürgeci devletin toprakları ise **I.Dünya Savaşı'nı Almanya'nın kaybetmesi** sonucunda ise **sömürge topraklarını rakiplerine vermek zorunda kaldı.** **İtalya'nın Sömürgeci Faaliyetleri** **1900** yılında Fransa-İtalya arasında olan bir antlaşma sonrası İtalya, **Fas** üzerinde olan **iddiasından** **vazgeçti** ve bölgeyi Fransa'ya bıraktı, Fransa ise İtalya'nın **Trablusgarp** üzerindeki planlarına izin verdi. İtalya bir yandan da Doğu Afrika üzerindeki işgal ve sömürgeci planlarını hızlandırdı ve **1885** yılında Kızıldeniz'in Fransa kontrolüne geçmesinden endişe duyan İngiltere, tam olarak İtalya'yı destekledi çünkü onu bir tehdit olarak görmedi ve Kızıldeniz kıyısındaki **Massava** bölgesine olan işgalini gemileriyle destekledi. **Bu işgal tam olarak İtalya'nın Eritre sömürgeciliğinin başlangıcıdır, Etiyopya'da oradan hak talep etse bile burası Osmanlı toprağıydı.** **1891** yılında İngiltere-İtalya arasında bir antlaşma yapıldı ve İngiltere, İtalya'nın Etiyopya üzerinde olan nüfusunu kabul etti. **Menelik tam olarak 1893 yılında** antlaşmayı iptal etmek istedi ve İtalya, Etiyopya'ya savaş açtı, bunun sebebiyetinde ise İtalya 1894 yılında ağır bir yenilgiye uğradıktan sonra **Addis Ababa Antlaşması** imzalandı ve İtalya ise Etiyopya'nın bağımsızlığını tanıdı ve önceden işgal etmiş olduğu Massava topraklarıyla yetinmek zorunda kaldı. Kuzey Afrika bölgesini tam olarak Fransa'nın işgal etmesinden sonra durumu dengelemek isteyen İtalya ise Trablusgarp'ı sömürgeleştirmek için çalışmalara başladı ve bu bölgedeki şirketler ise Osmanlı Devleti'ne ültimatom verdi ve 1911 yılında Libya'yı işgal etti. Osmanlı ise bunu tam olarak uluslararası bir şekilde reddetti ve sonucunda İtalya ise on iki adaları işgal etmeye başladı, Balkanlar açısından da ağır yenilgiler alan Osmanlı, Almanya'nın telkinleriyle birlikte 1912'de imzalanan **Uşi Antlaşması** ile birlikte on iki adaları geçici olarak İtalya'ya bırakmak zorunda kaldı. **1914 yılına gelindiğinde ise İtalya, Eritre, Trablusgarp ve Somali'de sömürgeler elde etmişti.**

Use Quizgecko on...
Browser
Browser