Yaşlılarda Fizyoterapi PDF

Summary

Bu belge yaşlılık sürecindeki değişiklikleri, fizyolojik ve patolojik süreçleri, yaşlılarda görülebilecek sorunları, yaşlanma teorilerini, rehabilitasyon yöntemlerini ve konuyla ilgili diğer önemli noktaları içermektedir. Gerontoloji ve geriatri konularında detaylı bilgilendirici bir özet sunmaktadır.

Full Transcript

YAŞLILARDA FİZYOTERAPİ "Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır ama görüş açınız genişler.” J.Bergman Yaşlılık Yaşlanma; morfolojik, fizyolojik ve patolojik değişikliklerin olumsuz yönde ilerlediği, geriy...

YAŞLILARDA FİZYOTERAPİ "Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır ama görüş açınız genişler.” J.Bergman Yaşlılık Yaşlanma; morfolojik, fizyolojik ve patolojik değişikliklerin olumsuz yönde ilerlediği, geriye dönüşü olmayan, fiziksel, fonksiyonel, mental ve psikososyal işlevlerde azalmaya neden olan, doğal bir süreçtir. Yirmi beş yaşından itibaren progresif ve geri dönüşü olmayan bir yıkım başlar.  Normalde insan vücudu hasarlara karşı yenileyici mekanizmaya sahiptir. Ancak ileri yaslara ulaşıldığında, yıkım hızındaki artış ve yetersiz onarım yaşlanmaya neden olur Yaşlılık; yaşam sürecinin ilerleyen dönemlerinde, bireylerdeki değişimleri anlatır. Kısaca bireylerin bağımsızlıktan bağımlılığa geçtiği dönemdir Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre kronolojik olarak 65 yaş ve üzerindekiler “yaşlı” kabul edilir. Yaşlılıkla ilgili çalışmalarda, yaşlı tanımı genellikle kronolojik olarak yapılır ve 65 yaş, yaşlılığın başlangıcı olarak kullanılır. WHO’a göre yaşlanma üç grupta incelenmiştir: Genç yaşlı: 65-74 yaş arasını kapsar. Bu dönemde biyolojik yaşlanma ilerlemiştir ancak işlevsel kayıp fark edilmez. Orta yaslı: 75-84 yaş arasını kapsar. Bu dönemde sıklıkla işlevsel kayıplar gözlenir, ancak kişi başkalarına bağımlı olmadan yaşamını sürdürebilir Yaşlı yaşlı: 85 yas ve üzerini kapsar. Bu donemde kişiler, özel bakıma, özel bakım evlerine veya yardıma ihtiyaç duyarlar Bunların dışında yaşlılık farklı sekilerde tanımlanmaktadır….  Kronolojik yaşlılık; geçen zamana göre bir yıllık birimler esas alınarak yapılan yaşlılık tanımıdır.  Biyolojik yaşlılık; bireyin anatomi ve fizyolojisindeki değişimlere göre yapılan yaşlılık tanımıdır.  Psikolojik yaşlılık; kişinin kendini yaşlı hissetmesine bağlı olarak bireyin davranışsal uyum yeteneğindeki değişimlere göre yapılan yaşlılık tanımıdır. Sosyolojik yaşlılık; bireyin içinde yaşadığı toplumdaki yaşla ilgili değer ve normlar, diğer deyişle toplumda belirli bir yaş grubundan beklenen davranışlar ve o toplumun o gruba verdiği değerlere göre yapılan yaşlılık tanımıdır. Demografik yaşlılık; bir toplulukta “yaşlı” olarak tanımlanan bireylerin yüksek oranda bulunmasıdır  Sağlıklı yaşlılık, basit olarak hastalığın olmaması olarak tanımlansa da hastalık varlığı iyi olma halini etkilemeyebilir ya da hastalığın olmaması iyi olmak demek değildir. Sağlık, WHO tarafından fiziksel, mental, sosyal iyilik hali olarak tanımlanır. Sağlıklı olmak; hücre, organ ve beden seviyesinde yaşlanma sürecini yavaşlatmak, yaşla ilişkili hastalıklardan korunmak, yaşam koşullarını optimize etmek, fonksiyon kaybını önlemek ya da kompanse etmek ile mümkündür NEDEN YAŞLANIYORUZ? Çok sayıda teori mevcut……… Yaşlanma Teorileri 1-Somatik mutasyon teorisi: Somatik hücrelerde yaşam boyu biriken mutasyonlar 2-Serbest radikal teorisi: Endojen olarak üretilen yüksek reaktivitedeki serbest radikaller somatik mutasyonlara ve protein hasarına yol açar. Yaşlanma Teorileri 3- Hücre yaşlanması teorisi: Hücre proliferasyonunu kontrol eden genler klonal yaşlanmanın sebeplerindendir. Hücre yaşlanması kromozom uçlarında telomer bölgesindeki DNA kayıplarını da kapsar. 4-Bağışıklık teorisi: Yaşlılarda görülen primer immün yanıt zayıflaması onları infeksiyonlara duyarlı kılar. Yaşlanma Teorileri 5-Endokrin teorisi: Menopoz olayı over foliküllerinin ve oositlerin kısıtlı depolarının bitmesi ile meydana gelir 6-Nöroendokrin teorisi: Pitüiter bezdeki değişikliklerin yaşlanmada rol oynadığı görüşü vardır. 7-Kullanılmaya bağlı eskime teorisi: Bu teori yaşlanmanın mekanik ve biyokimyasal özelliklerini kapsar. Eklem ve dişlerin yaşlanma ile birlikte erozyona uğraması gibi. Moleküler düzeyde serbest radikallerin bazı yerine konamaz moleküllerde hasar oluşturmaları gibi Yaşlanmanın Genel Belirtileri-1 Seksüel olaylardan kaçınma Halsizlik Entellektüel durgunluk Sosyal izolasyon Denge sorunu ve instabilite Çevreye uyum sağlama yeteneğinde azalma Yaşlanmanın Genel Belirtileri-2 İç ve dış etkenleri kontrol edememe Reaksiyon zamanında uzama Duygusal problemlerde artma Motor güçte azalma Limitasyonlarda artma Öğrenme güçlüğü ve hafıza kaybı Yaşlanmanın Belirtilerini Etkileyen Faktörler Heredite Çevre faktörü Yaşam standartları Sosyokültürel faktörler DEMOGRAFİK DEĞİŞİMLER? Dünyada Türkiye’de Dünyada ve Ülkemizde Yaşlı Nüfus  İnsanın yeryüzünde görüldüğü tarihten itibaren, yirminci yüzyılın yaklaşık ikinci yarısına kadar, ortalama ömür uzunluğu kırk beş yılı geçmemektedir.  İnsanın yaşamı genetik ve çevresel etmenlerin karşılıklı etkileşimi sonucu ortaya çıkmaktadır.  Sağlık alanındaki gelişmelere ve sosyal koşullardaki iyileşmelere paralel olarak, ortalama yaşam süresi uzamakta, bu durum tüm dünya ve ülkemizde yaşlı nüfusun artmasına yol açmaktadır. 1990 yılı itibari ile dünyadaki bazı ülkelerde cinse göre yaşam uzunluğu değerleri (Kaynak: WHO istatistikleri). ÜLKE ERKEK BAYAN ÜLKE ERKEK BAYAN A.B.D. (1984) 72.1 79.0 İSRAİL (1985) 73.60 77.00 AVUSTURYA (1986) 71.00 77.80 İTALYA (1985) 71.30 77.90 ROMANYA (1984) 67.10 72.70 BELÇİKA (1984) 70.80 77.80 İSVEÇ (1985) 73.80 79.90 BULGARİSTAN (1985) 68.30 74.2 İSVİÇRE (1986) 73.80 80.60 DANİMARKA (1985) 71.70 77.70 İNGİLTERE (1985) 71.90 77.60 FRANSA (1985) 71.80 80.10 İSKOÇYA (1986) 70.10 76.30 D.ALMANYA (1985) 69.50 75.45 YUGOSLAVYA (1983) 67.10 73.00 KUVEYT (1986) 71.90 74.90 B.ALMANYA (1986) 71.90 78.50 JAPONYA (1986) 75.50 81.60 YUNANİSTAN (1985) 73.50 78.50 TÜRKİYE (1985)* 65.10 71.50 Özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren ortalama yaşam süresinde önemli artış tespit edilmiştir.  Gelişmiş ülkelerde bugün ortalama yaşam süresi 75-80’li yaşlara ulaşmıştır. Dünya ülkeleri yaşlı bireylerin oluşturduğu gruplar açısından 4 gruba ayrılmıştır: 1.Yaşlı nüfusun tüm nüfusa oranı %4’ten az olduğu genç ülkeler 2.Yaşlı nüfusun tüm nüfusa oranı %4-7 arasında olan erişkin ülkeler (Çin ve Türkiye gibi Batı Asya, Güney Amerika bölge ülkeleri) 3.Yaşlı nüfusun tüm nüfusa oranı %7-10 arasında olduğu yaslı toplumlar (Kanada, Avustralya, Japonya gibi) 4.Yaşlı nüfusun tüm nüfusa oranı %10’un üzerinde olan çok yaşlı toplumlar (Gelişmiş Avrupa ülkeleri genellikle bu gruptadır  Dünya nüfusu her yıl %1.3 artarken 65 yaş ve üzeri nüfus yıllık artış hızı ise %2.3’dur.  İleri yaş nüfus (80 yaş ve üzeri) artış hızı her yıl %3.5’dur  Dünya nüfusu ile birlikte Türkiye’de de nüfusun yaşlanmakta olduğu ve Türkiye’nin bu yönden gelişmekte olan ülkeler arasında ön sıralarda bulunduğu WHO tarafından bildirilmektedir.  Ülkemizde son 20 yılda nüfus artış hızındaki azalma, önemli değişikliklere neden olmuştur.  2005 yılında 65 yaşve üzeri kişilerin oranı yüzde 5.7 iken 2050 yılında yüzde 17.6'ya ulaşacağı düşünülmektedir. Ülkemiz nüfusunda geçen yıllarla birlikte yaş gruplarına göre artış hızlarında önemli değişmeler meydana gelmiştir.  Genç yaş gruplarındaki nüfus artış hızı azalırken, ileri yas gruplarının nüfusu Türkiye ortalamasından daha hızlı artmıştır. NÜFUS PİRAMİTLERİ ŞEKİL DEĞİŞTİRİYOR Türkiye Yaşlı Nüfus Projeksiyonu 25,0 20,0 15,0 % 10,0 5,0 0,0 1945 1960 1975 1997 2000 2025 2050 Bununla birlikte yaşlılık sadece bireyleri ilgilendiren bir sorun olmaktan çıkıp, toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Yaşlı popülasyonun artması, sağlık sistemlerine olan gereksinimi ve talebi arttırmıştır. Gerontoloji-Geriatri GERİATRİ: ileri yaşta sağlık ve hastalık yaşlı bireyler icin kapsamlı sağlık hizmeti yaşlı kimseye informal bakım verenlerin sağlık sorunları ile ilgilenen klinik tıp bilimidir GERONTOLOJİ: Bireylerin ve toplumların yaşlanma süreçlerini inceleyen multidisipliner bir bilim dalıdır. Biyoloji, sosyoloji ve psikoloji temel bilimleri üzerine gelişmiştir, Demografi, eğitim, hukuk, etik, işletme, ekonomi ve diğer insan bilimlerinin de gerontoloji çalişma alanına önemli katkıları vardır. Geriatrik Rehabilitasyon Kronik hastalık görülme sıklığının artması ve bu durumların oluşturduğu kısıtlılıklar nedeniyle, yaşlılarda ortaya çıkan sağlık sorunları rehabilitasyon hizmetlerini gerektirmektedir. Geriatrik gruba ait özgün sorunlar geriatrik grubun özgün rehabilitasyonlarını gündeme getirmiştir. Geriatrik rehabilitasyon fizyolojik olarak yaşlılığa bağlı ortaya çıkan sorunların çözümlenmesi, hastalık ve sakatlığın en aza indirilmesi, yaşlıların günlük yaşamlarında fiziksel, psikososyal ve ekonomik olarak bağımsız olmalarını sağlama olarak tanımlanmaktadır.. Rehabilitasyon sürecinde amaç; fonksiyonel bağımsızlığı geri kazanmasını ve günlük yaşam aktivitelerini kendi görebilme yeteneğini kazanmasını sağlamaktır. Geriatrik rehabilitasyonda yaşlı bireyin potansiyelini en üst düzeyde kullanması ve yaşamını bağımsız sürdürebilmesi için sağlık ekibi üyeleri ile birlikte çalışmak gerekir.  Kapsamlı ve kaliteli sağlık hizmeti sunmayı ortak hedef edinmiş, değişik meslek üyelerinin bir araya geldiği grup sağlık ekibini oluşturur.  Ekip hizmetinin işbirliği, iletişim, dayanışma, iş doyumu, memnuniyet ve kaliteyi artırma, maliyet ve hastanede kalma süresini azaltma, tekrarları önleme ve bireyi bir bütün olarak ele alma gibi yararları vardır.  Geriatri, geriatrik bireyi değerlendirme ve çalışmada bütüncül yaklaşımın ön plana çıktığı bir disiplindir.  Geriatri ekip çalışmasında, interdisipliner ve multidisipliner yaklaşımın başarı sağladığı bilinmektedir.  Geriatride disipliner yaklaşım; ortak karar çıkarılması, öncelikli problemlerin belirlenmesi, tekrarların önlenmesi, disiplinler arası tutarsızlıkların giderilmesi ve ekip elemanlarının eğitimi gibi yararlar oluşturmaktadır. Geriatri ekip çalışmasında geriatrist ya da iç hastalıkları uzmanı, fizyoterapist, ergoterapist, hemşire, sosyal hizmet uzmanı, beslenme uzmanı, aile ve tüketici bilimleri uzmanı, psikolog ve gerektiğinde diğer bilim dallarından yaşlı ile daha sık çalışacak hekimler yer almaktadır. Rehabilitasyon Uygulanma Yerleri Rehabilitasyonun uygulandığı başlıca yerler akut bakım hastaneleri, rehabilitasyon hastaneleri, özelleşmiş bakım evleri, poliklinik hizmetleri ve ev ortamıdır. Akut Bakım Hastanesi:  Genellikle hastalıklarının akut dönemlerinde tanısal ve prognostik değerlendirme, kısa dönem tedavi yaklaşımları, taburculuk sonrası tedavi ve izlem programın düzenlenmesi, hastalıkla ilgili sekonder profilaksi ve aile eğitimi gibi amaçları olan yoğun medikal tedavi üniteleridir.  Yatış ve tedavi süresi, imkanlar ve sağlık ödeme sistemlerinden dolayı kısıtlıdır. Yataklı Rehabilitasyon Hastanesi  Sıklıkla akut bakım hastanelerinden bağımsız birimlerdir.  Rehabilitasyon ekibini oluşturan tüm sağlık alanlarını kapsar.  Her hasta için özeleşmiş rehabilitasyon programını interdisipliner yaklaşım ile uygulamak amaçlanır.  Yoğun rehabilitasyon hizmeti verir Özelleşmiş Bakım Evleri ve Huzurevleri:  Hastane tabanlı rehabilitasyon hizmetlerinden sonra, özellikleri göz önünde bulundurularak hastalar hakkında; evde, poliklinik hizmetleri ile veya özelleşmiş bakım evlerinde takip edilmek üzere karar verilir.  Bakım evleri çeşitli düzenlemelere sahip olabilir.  Bazıarının imkanları rehabilitasyon hastaneleri kadar gelişmiş olmakla birlikte çoğunlukla bu hizmet sınırlıdır. Ayakta Rehabilitasyon Programları:  Bu programlar genellikle hastane poliklinikleri tarafından uygulanır.  Özelleşmiş rehabilitasyon programı şeklinde olabildiği gibi fizik tedavi ve rehabilitasyon polikliniği hizmetinden de oluşabilir.  Bu çeşit programların avantajı hastanın evinde yaşarken interdisipliner yaklaşımdan kopmadan tedavisine devam etmesi ve takip edilebilmesidir.  Hasta sosyal ilişkilerini kaybetmez, hatta diğer hasta ve yakınları ile iletişime geçerek daha sosyal bir ortamda bulunur. Hasta programlanmış bir çizelgede haftanın belli günlerini hastane içinde geçirir. Bu çeşit programlarda çözümlenmesi gereken en önemli sorun hastaneye ulşımdır. Evde Rehabilitasyon Programı:  Bu tip programlar sıklıkla fizik tedavi, iş-uğraşı tedavisi ve hemşirelik hizmetlerinden oluşur.  Bazen konuşma terapisi ve sosyal çalışmacı eşlik eder.  Hekimlerin ve diğer çalışanların katılımı ile kapasite arttırılabilir.  Programın avantajı hastanın kendi ortamında uygulanmasıdır. YAŞLILARDA FİZYOLOJİK DEĞİŞİKLİKLER I II “Yıllar bizi buldukları gibi bırakmıyorlar” Owen MEREDITH Yaşlanma Süreci  Multifaktöryel bir süreç olan yaşlanma; yaşam boyunca mikroskopik düzeyden makroskopik düzeye geçmektedir.  Her ne kadar geçen zamana bağlı olarak fizyolojik kayıpların ortaya çıkması bekleniyorsa da bu kayıpların hızı bireyden bireye büyük değişiklik göstermektedir. Yaşlanmanın Karakteristik Özellikleri 1-Maksimal efor sırasında ortaya çıkan organ ve sistemlerin rezerv kapasitelerinde düşme 2-Homeostatik kontrolde azalma (termoregülasyon sisteminde bozukluk, baroreseptör duyarlılığında azalma) 3-Çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinde azalma (pozisyon değişikliği ile ortaya çıkan ortostatik hipotansiyon, değişen ısıya adaptasyonda zayıflık) 4-Stres cevap kapasitesinde azalma (ateş, anemi). Yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan ve giderek artan bu kayıpların sonunda; kişi hastalıklara ve yaralanmalara karşı korunmasız bir hale gelmektedir. Yaşlılıkta Görülen Fizyolojik Değişiklikler Ya ş l ı v e ge n ç b i re yle r a ra s ın d a k i b i yo l o j i k f a rk ın ya ş la n m a y a b a ğ l ı o ld u ğ u n u sö yle y e b i lm e k i çi n b a zı krit e rle r ge re kl id i r. P a ra m e t re , za m a n iç in d e d e ğ i şim gö st e rm e l i, t ü rü n tüm b i re yle r in d e va ro lm a l ı, in t r in s ik o lm a l ı, çe vr e se l f a kt ö r le re ve ya şa m t a r zın a b a ğ l ı o lm a k s ızın t ü m k o şu lla rd a o rt a ya çık m a lıd ı r. Yaşla ilgili değişimlerde iki önemli ilke vardır: 1. Herhangi bir organizmada tüm organlar aynı hızda yaşlanmayabilir. 2. Herhangi bir organ aynı türün farklı bireylerinde aynı hızla yaşlanmayabilir. Herkes uzun yaşamayı ister ancak kimse yaşlanmayı istemez Yaşlanma heterojenitesi Yaşlılıkta fizyolojik yanıtlar farklı  yaşlılık tablosunda heterojenite(çeşitlilik) Ör. 20 yaşındakilerde bir ilaca çoğunlukla hep aynı yanıt, 80 yaşında aynı ilaca karşı yanıtlar kişiden kişiye çok farklı. * Nedeni yaşam boyu geçirilen hastalıkların, alınan ilaçların ve yıpranma derecelerinin farklı olmasıdır. YAŞLANMANIN ÖZELLİKLERİ : 1) Olgunlaşma sonrası yaşla birlikte mortalite ↑ 2) Farklı hızlarda yaşlanma  Yaşla birlikte, fizyolojik ve fonksiyonel kapasitelerdeki kişilerarası varyasyonlar ↑ 3) Biyolojik ve kronolojik yaş çoğunlukla örtüşmez. 4) Yaşlılarda sadece yaşına bakarak tedavi uygulama doğru değil. Fonksiyon ve fonksiyonel kapasiteleri bireysel olarak değerlendirilmelidir 5) Baz değerlerle kıyaslama : Yaşlılarda normal referans değerlere göre kıyaslamaya ek olarak mutlaka yapılmalıdır. Özellikle kişinin mental yönden yaşlanıp yaşlanmadığına kendi gençliğiyle kıyaslama yapılarak karar verilebilir. 6) Dokuların biyokimyasal bileşiminde değişim :  Yağsız vücüt kütlesi ( kas kütlesi ) ve  Bazal metabolik hız   O2 tüketimi   Çok yaşlanıncaya kadar ortalama vücut ağırlığı aynı.  Adipoz doku yüzdesi yaşla birlikte   Vücut bileşimindeki bu değişiklik  farmakokinetikler üzerine etkili olur.  Total kemik kütlesi   Kan hacmi hafif   Hb’de hafif  Özellikle 75 y üstü kadınlarda 11.5-11.9 gr/dL sınırları normaldir. Anemi olarak kabul edilmemelidir.  Beyaz küreler de (özellikle lenfositler) hafif  7) Hücresel düzeyde görülen bazı değişiklikler : 1- Lipofuskin (yaşlanma pigmenti) ↑ 2- Kollajen gibi ekstrasellüler matriks molükülerinin çapraz bağlarında ↑ 3- Bazı özgün genlerin transkripsiyonları, protein sentezi ve post-translasyonel modifikasyonlarda (ör. Glikasyon ve oksidasyon) değişiklikler.  Yaşlanma ile birlikte hücrelerin büyüme, bölünme tamir ve rejenerasyon yeteneğinde değişiklikler meydana gelir.  Tüm vücut hücreleri aynı oranda değişiklik göstermez buna rağmen vücuttaki tüm hücrelerin sayısında yaşlanma ile azalma gözlenirken kalan hücrelerin bulunduğu dokuya benzerliği ve fonksiyonelliği azalır.  Hücre nukleusunun sayı ve büyüklüğünde artış saptanır.  Kromatin sarmal liflerinde kayıplar olur.  Mitokondri sayı ve şeklinde değisiklikler, kromozomlarda bozulma, golgi aparatında parçalanmalar görülür 8) Yaşla birlikte fizyolojik kapasitede ilerleyici azalma. * Bir çok hücre tipinin fonksiyonunda meydana gelen değişimler, * hücre düzeyinde yaşlılık (cellular senecence) * yaşa bağlı çeşitli hücre popülasyonlarının kaybı - doku/organ disfonksiyonuna ve - sistemik hastalığa yol açar. 11) Yaşla birlikte çevresel uyaranlara cevap verme yeteneğinde azalma : Yaşlılığın temel özelliklerinden birisi  “iç dengenin devamlılığını (homeostazis) sağlama yeteneğinde azalmadır ”. Bu duruma “homeostenozis” denir. * İstirahat ve bazal parametrelerde değişim, * Dış uyaranlara verilen yanıtlarda değişimler: ör. Egzersiz veya açlık durumları Depoların kaybı sonucu : Maksimum yanıtlarda küntleşme (körelme), pik seviylere ulaşmada ve bazal seviyelere geri dönmede gecikmeler olabilir. 12) Yaşlanma ve hastalıklar : Fizyolojik kapasite  patolojik insult’lara cevap verme yeteneği sınırlı Ör. Yaşla ; * vital kapasite, renal klerens, immün fonksiyonlar, bronkosilier hareketler azalırken, arter duvarlarında sertleşme vb. olur. * MI veya herhangi bir enfeksiyonda daha az savunucu yanıt * Yaşlılıktan ölen pek kimse yok. Hemen daima bir hastalık söz konusudur. * Ölüm kağıtlarına ölüm nedeni yaşlılık diye yazılmıyor. Ör. pnömoni 20 y.da öldürmez ama 80’inde fizyolojik kapasiteler azaldığı için ölümcül seyredebilir. Yaşlılıkta Genel Vücut Değişiklikleri  Boy kısalır  Vücut ağırlığı kadınlarda 60 erkeklerde 50 yaşa kadar artar,sonra azalır.  Dorsal kifoz ve göğüs çevresi artar.  Total vücut su oranı azalır,yağ oranı artar. Genel prensip: Yaşlanmakla organların parankim dokusu Azalır ATROFİ!!!!! Yaşlılıkta Genel Vücut Değişiklikleri  Kas,karaciğer,beyin,kemik böbrekte apoptozis nedeniyle atrofi olur. Prostat,akciğer ve kalpte olmaz.  Sinir ileti hızı ve bazal metabolizma %15 azalır.  Otonomik refleksler yavaşlar; bu nedenle ortostatik hipotansiyon gelişebilir.  Isı değişikliklerine adaptasyon güçleşir. KARDİYOVASKÜLER SİSTEM  Arterlerin düz kas ve kollajen içeriği artar, elastik doku oranı azalır. Böylece komplians azalır , yani arterlerin sertliği artar. Ateroskleroz, KAH, Hipertansiyon, arteriosklerozis obliterans, anevrizma-↑  Sistolik ve diastolik kan basınçları artar.  Yaşlılarda hipertansiyon normal kabul edilmemeli, tedavi edilmelidir.  Venler elastik dokularını kaybederler.Tunika mediada fibrozis gelişir.  Alt ekstremite venlerinde genişleme Staz Venöz tromboz-↑  Kalp ağırlığında hafif artış olur.  Yaşlılarda kalp debisinin (kalbin dakikada pompaladığı kan hacmi) normal sınırlarda kaldığı bildirilmiştir.  İstirahat kalp hızı başka bir hastalık yoksa değişmez.  Hipertrofi kalsiyum taşınmasını yavaşlattığı için kasılma süresi uzar.  Maksimal Oksijen tüketimi ve maksimal kalp hızı azalır.  Fiziksel efora tolerans azalır.  Kalp kapakçıkları kalınlaşır,kollajen içeriği artar,dejeneratif kalsifikasyonlar oluşabilir  Myokard esnekliği azalır.  Kalp çevresindeki yağ dokusu artar.  Kalbin pompalama yeteneği azalır. Kalp yetmezliği-↑  Aritmiler oluşabilir. Atrial fibrilasyon-↑  Baroreseptörlerin duyarlılığı azalır.  Kardiak output puberte sonrası heryıl %1 azalır. Ortostatik hipotansiyon-↑  Yaşlanma sistolde işlev bozukluğuna yol açmaz. Yaşlanmayla artan kalp yetmezliği insidansı, daha çok diastoldeki işlev bozukluğuna bağlanmıştır. SOLUNUM SİSTEMİ Yapısal Değişiklikler (Akciğerlerdeki değişiklikler)  Bronşiollerde daralma  Alveollerde genişleme  Akciğer alveollerinin sayısı yaşlanma sürecinden etkilenmez. Fakat akciğerlerin yüzey alanı azalır.  Epitel hücrelerinde değişiklikler  Trakea ve bronş kıkırdaklarında kalsifikasyon  Lenf dokusunda azalma  Plevrada kalınlaşma (Göğüs duvarı ve solunum kaslarındaki değişiklikler)  Kifoskolyoz(Osteoporoza bağlı)  Kosta ve kıkırdaklarda kalsifikasyon  İntervertebral eklem osteoartriti  Diyafragma, boyun ve göğüs aksesuar kaslarında atrofi Fonksiyonel Değişiklikler  Rezidüel volüm - ↑  Vital kapasite - ↓  Akciğer kompliansı - ↓  Solunum sırasında harcanan enerji %20 artar.  Ventilasyon/perfüzyon dengesi bozulur  Silia hareketleri yavaşlar  Öksürük refleksi - ↓  pO2 - ↓  Hipoksi ve hiperkapniye yanıt - ↓  Kemoreseptör duyarlılığı - ↓ KOAH, Pnömoni-↑ Akciğer Elastikiyeti Alveoller Arası Septum Hasarı Alt Loblarda Solunum Yolunun Tıkanması Akciğer Yüzey Alanı Ventilasyon – Perfüzyon Eşitsizliği Difüzyon Kapasitesi Arterlerdeki Kısmi O Basıncı YAŞLILIKTA BİYOKİMYASAL DEĞİŞİKLİKLER  Kan hücrelerinin sayısı ve yaşam süreleri değişmez.  Anemi mutlaka araştırılmalıdır.  Serum albümini azalır ve albümine bağlanan ilaçların aktiviteleri artar.Özellikle polifarmasi de dikkatli olunmalıdır. YAŞLILARDA REFERANS SINIRLARI DEĞİŞEN VE SIK KULLANILAN LABORATUVAR PARAMETRELERİ TEST YAŞLILARDAKİ YAŞLA BERABER REFERANS ARALIK GÖZLENEN DEĞİŞİM SERUM ALBUMİN 33-49 g/L  GLOBULİN 20-41 g/L  POTASYUM 3,6-5,2 mmol/L  ÜRE 3,9-9,9 mmol/L  KREATİNİN 52-159 μmol/L  ÜRİK ASİT 148-461 μmol/L  KALSİYUM(KADIN) 2,18-2,68 mmol/L  KALSİYUM(ERKEK) 2,19-2,59 mmol/L DEĞİŞMEZ FOSFAT(KADIN) 0,94-1,56 mmol/L  FOSFAT(ERKEK) 0,66-1,27 mmol/L  ALKALEN FOSFATAZ 22-82 IU/ L  ANLIK KAN GLUKOZU 3,4-9,3 mmol/L  LÖKOSİT SAYIMI 3100-8900 /mm3  MUSKULOSKELETAL SİSTEM İSKELET SİSTEMİ  Kalsitonin,parathormon,vit. D3 miktarları veya reseptörleri azalır.  Kemik dokusunun kan akımı azalır.  Yaşa bağlı olarak osteoblastların aktiviteleri azalır.  Bölgesel hipermineralizasyonlar, kemiğin kırılabilirliğini artırarak mikrofraktür oluşumunu kolaylaştırır.  Parat Hormon düzeyindeki artış ve 1.25 dihidroksi kolekalsiferol düzeyindeki azalış kemik rezorpsiyonunu hızlandırır.  Kemik kollajen liflerinin konfigürasyonunun bozulması, propriosepsiyon kaybı,senkop sıklığının ve kırık oluşumunu artmasına sebep olur.  Yaşlanmaya bağlı kemik kaybı kadınlarda menopoz sonrasında hızlanır,osteoporoza yol açabilir. Osteoporozda kemik kaybının yanı sıra kemik ağrısı, basıya bağlı spinal şekil bozuklukları, boy kısalması ve kırıklar gözlenir.  Yaşlanmayla birlikte gelen osteoartrit, osteoporozun tersine daha çok erkekleri etkiler.  Eklem tutukluğu,hareket kısıtlılığı travma sonrası eklem yaralanması artar  Erken yaşlılık döneminde omurga şikayetleri ön planda iken geç yaşlılıkta diz ve kalça sorunları belirginleşir.  85 yaş üzerinde eklem yakınması sıklığı %54 tür. İSKELET KASI  Yaşlanmayla birlikte kas kitlesi, kuvveti ve işlevinde meydana gelen azalmaya sarkopeni adı verilir. SARKOPENİ TRAVMA VÜCUT MEKANİK SONRASI SICAKLIĞININ GERİLİM İYİLEŞME KORUNUMU İÇİN SÜRECİ UZAR ZORLAŞIR KEMİK KAYBI  Kas gücü 30-80 yaşları arasında sırt ve kol kaslarında %30, bel ve bacak kaslarında %40-60 azalır.  Kas gücü kaybı üst ekstremitelerden çok alt ekstremiteler ve distal kaslardan çok proksimal kaslarda gerçekleşir.  Oksidatif kapasitedeki azalmaya bağlı olarak endurans azalır.  Yaşlanan kas mekanik travmaya daha açıktır.  İyileşme süresinin uzaması immobilizasyonu arttırır ve kas daha da dayanıksız hale gelir.Kırılması zor bir kısır döngü oluşur.  Altmış- yetmiş yaşındaki kişilerin kas kitlesi %25-30 azalmıştır.  Yaşlanma sonucunda meydana gelen kas atrofisinde, kas liflerinin ve miyofibrillerin sayısında azalma söz konusudur. Dolayısıyla normale tamamen geri dönüş gözlenmez.  Tip II liflerde ki denervasyondan sonra eğer lifler reinerve olursa Tip I liflere dönüşürler. Reinerve olmazlarsa muhtemelen denervasyon atrofisi gelişir.  Kesit alanı daha büyük olan Tip II liflerin küçük çaplı Tip I liflere dönüşmesi, tüm kasın kesit alanını ve kas kitlesini azaltır. Yaşlı yatalak kişilerde hemen hemen hiç Tip II A lifi saptanamamıştır.  Kasılmanın kuvvetiyle kan damarlar üzerinde bası oluşur. Kas kasılması maksimumun %70’ine ulaşınca kan akımı tamamen durur. Yani bir kas ne kadar kuvvetli kasılırsa o kadar çabuk yorulur. Çünkü anaerobik metabolizmayı kullanmaya başlar.  Zayıf düşmüş olan yaşlı kaslar, aynı kasılma kuvvetini sağlamak için, kendi maksimum kuvvetinin gençlere kıyasla daha yüksek bir yüzdesi oranında kasılır. Bu nedenle kan damarlarının kapanma eğilimi daha fazladır. Buna bağlı olarak yaşlı kaslar daha çabuk yorulurlar. Ayrıca yaşlı kaslarda myoglobin ve ATP depolarının azalması da yorulmayı çabuklaştırır. NÖROLOJİK SİSTEM  Sinir ileti hızı azalır.  Nöron kaybı olur.  Beyin ağırlığı ve hacmi azalır.  Leptomeninks kalınlaşır.  Ventriküllerin hacmi artar.  Beyin metabolizma hızı ve kan akımı azalır.  Aşil refleksinde azalma veya kayıp vardır.  Vibrasyon duyusu azalır.  Propriosptif geri bildirim azalır.  Reaksiyon zamanı uzar.  Koku duyusu ve daha az olarak tat duyusunda azalma meydana gelir.  Progresif işitme kaybı oluşur.  Görme keskinliği ve periferik görme azalır.  Pupillerde küçülme, ışık ve akomadosyon cevabında tembelleşme, konverjans yetersizliği, konjuge yukarı bakışta kısıtlanma vardır  Kısa bellekte bozulma ortaya çıkar.  Öğrenme etkilenmez.  Psikomotor performansta yavaşlama ve azalma olur. Demans, Deliryum, SVH, Parkinson, VBY, PNP - ↑  Beyinde intrasellüler enzimlerde , DNA, RNA, serebrosid ve diğer miyelin bileşenlerinde azalma olur.  Dopamin, norepinefrin ve gama amino butirik asit (GABA) düzeyleri yaşla birlikte azalır. VESTİBULER SİSTEM  Vestibuler sistem kayıpları otuz yasından itibaren bas hareketlerinin biyolojik sensöru olan saç hücrelerinin yoğunluğunun azalması ile baslar ve bu azalma tahminen yetmis yaşına kadar devam eder.  Vestibulo-okuler refleks kazanımları da yaşlanma ile birlikte azalır.  Hem otolit hem de semisirküler kanalların duyusal reseptörlerindeki dejenerasyon, vestibuler sistem fonksiyonunu azaltır.  Sonuçta denge ve mobilite olumsuz etkilenir UYKU DEĞİŞİKLİKLERİ  Yaşlanmayla birlikte normal uyku düzeninde bazı değişiklikler meydana gelir.  Bu değişikliklerin tipik semptomları uykuya dalma ve uykuyu sürdürme güçlüğü, sabah erken saatte uyanma ve gündüz saatlerinde uyuklamayı içerir.  Yaş ilerledikçe uyku kalitesi azalır, uyku bozukluğu insidansı artar.  65 yaş ve üzeri bireylerin yaklaşık %50’sinin uyku bozuklukları yaşadığı bildirilmektedir.  Yaşlanma ile uyku kalitesi azalır ve uykusuzluk yakınmaları artar GASTROİNTESTİNAL SİSTEM Oral kavitedeki değişiklikler  Tükrük salgısı azalır  Tat tomurcuklarında atrofi görülür.  Tat duyusu azalır. Özefagus  Özefagusun alt kısmındaki kaslarda dejeneratif değişiklikler  Yavaş, zayıf peristaltizm  Alt özefagusa mide içeriğinin reflüsü Mide  Elastisite, motilite azalır.  Mide yüzey alanı azalır.  Gastrik sekresyonlar azalır.  Gastrik mukoza atrofiye uğrar  Mide boşalma hızı azalır.  Sindirim ve absorbsiyon yavaşlar. İnce- kalın barsak  Sindirim enzimleri sekreyonu azalır  Rektal duvar elastisitesi azalır  İnternal anal sfinkter tonusu azalır  Mukus sekresyonu azalır  Kaslar atrofiye uğrar ve mukozal alan azalır  Villuslar incelir ve epitelyal hücreler azalır  Barsakları tam boşaltamama, kostipasyon  Defekasyon dürtüsünün azalması  B 12 vitamini ve yağların emiliminde azalma Karaciğer  Ağırlık ve hacimde azalma  Hepatik hücre sayısında azalma  Rejenerasyon kapasitesinde azalma  Karaciğere kan akışında azalma  Hepatik enzimlerde azalma  Enzim değişiklikleri nedeniyle ilaç klernsi azalır.  Hormon metabolizması yavaşlar.  Artan ilaç alımı nedeniyle ilaca bağlı karaciğer hastalıkları oluşur.  Safra kesesinde yapısal ve fonksiyonel olarak önemli bir değişiklik meydana gelmez.  Pankreasta hiperplazi ve fibrozis meydana gelir, enzim sekresyonu azalır, yağlı yiyeceklere tolerans azalır.  Safra kanalının ince barsakla birleşme yeri daralır ENDOKRİN SİSTEM  TSH, LH, ACTH kan düzeyleri 60 yaşına kadar düşüş gösterir.  Postmenapozal kadınlarda LH ve FSH artar.  Östrojenin negatif feedback mekanizması bozulur.  Kan T4 düzeyi anlamlı olarak değişmez  İnsülin ve glukagon salınımı değişmez ancak insüline periferal direnç artar.  İç organlar %30 oranında küçülür.  Yağsız vücut kitlesi azalır.  Plazma Tiroksin düzeyi çok fazla değişmez  Bazal metabolizma hızı %16 oranında düşer.  Aldosteron ve renin düzeylerinde büyük azalmalar olur.Yaşlı bünyenin tuz kısıtlamasına cevabı zayıflamıştır.  Plazma kortizol düzeyi sabit kalsa da en üst düzeyde olduğu sabahın erken saatleri birkaç saat gecikir. DERİ  Yaşla beraber epidermis giderek incelir.  Pigment hücrelerinin sayısında azalma gözlenir  Kıl köklerindeki pigment hücrelerinin yok olması ya da azalması kılların grileşmesine yol açar.  Tırnak büyüme hızı azalır.  Dermisin elastikiyeti kaybolur ve kırışıklıklar oluşur.  Termal uyaranlara yanıt bozulur. Hipo/hipertermi riski artar.  Deri frajilitesi artar, bası ve travmalardan daha çabuk etkilenir. Deri  Saç ve tırnaklarda yaşa bağlı deride incelme, kuruluk, kabuklaşma, kırışıklıklar ve renk açılması (beyazlaşma),  Güneşe maruz kalan ben ve çillerde sayıca artış ve büyüme görülür (yaşlılık lekeleri),  Cilt altı yağ dokusu azalır karın ve kalçalardaki yağ dokusu ise artar Nedenleri  Subkutan yağ dokusunda azalma  İnterstisyel sıvıda azalma  Kas tonüsünde azalma  Salgı bezlerinin aktivitelerinde azalma  Duyu reseptörlerinde azalmaya bağlı travmalara, aşırı ısıya ve güneş ışınlarına maruz kalmadan korunmada azalma  Terleme ve doğal yağların sekresyonunda azalma Cilt sorunları;  Kuruluk  Kırışıklık  Yatak yarası gelişme riski  Isı regülasyon sorunu  Basınç ülserleri İMMÜN SİSTEM  Timus atrofisi ve timus hormon üretiminin azalması  Hücre proliferasyonuda azalma Naturel killer hücre(NK) aktivitesi ↓ Dendritik hücre yetilerinde ↓ Sitokin yapım düzensizliği Makrofaj ve nötrofil yapım düzensizliği Spesifik antijenlere antikor cevabında azalma Antijen ve mitojen çoğalmasına azalmış cevap İmmün cevaplar yaşla azaldığından aşılara verilen cevap da azalır RENAL SİSTEM 30 ve 80 yaşları arasında renal kitle (%25-30) azalır.Yerini fibroz doku ve yağ dokusu alır. Renal korteks kitle kaybına uğrar(yılda%1) Böbrek efektif plazma akımı(korteksi etkiler) ve böbrek kan akımı azalır 30-40 yaş sonrasında glomerullerde %30 oranında skleroz meydana gelir.İşlevsel glomerul sayısı azalır,boyutları büyür ve glomeruler filtrasyon hızı azalır Mesane kapasitesi azalır(65 yaşında %50) Mesanede kasılma zayıflaması nedeniyle 100 ml’ye varan idrar retansiyonu gözlenir. Bağışıklığın zayıflaması ve retansiyon ile enfeksiyona eğilim artar Tübül hücrelerin sayıları,salgılama ve geri emilim kapasiteleri azalır.Aminoasit ve glukoz tutma özellikleri bozulur Kreatinin klirensi azalır DUYU ORGANLARI DOKUNMA DUYUSU  Dokunma, basınç, ağrı ve ısıya duyarlı reseptörler derinin epidermis ve dermis tabakalarında bulunur.  Yaşlanmayla birlikte dermisin elastisitesi kaybolur ve vaskularizasyonu azalır GÖZ Periorbital dokular atrofi olur Göz kapakları gevşekleşir Lakrimal bez fonksiyonu,gözyaşı oluşumu,goblet hücre fonksiyonu azalır Konjunktiva atrofiye uğrar ve rengi sararır Pupil küçülür ve daha yavaş cevap verir Lens elastikiyetinde azalma ve silier kaslarda atrofiden dolayı yakındaki nesnelere odaklamak için gereken mesafe azalır (presbiyopi) KULAK Dış kulak yolu atrofi olur Buşon daha kuru hale gelerek tıkanma olasılığı artar Timpanik membran kalınlaşır İç kulakta Korti organı kıl hücrelerinde kayıp Kohlear nöronlarda kayıp Basiller mebranda sertleşme Auditor mekanizmalarda kalsifikasyon oluşur. Özetle yüksek ve alçak frekansta duyma azalır DİL VE BURUN Dildeki papilla sayısı azalsa da nörofizyolojik cevaplar değişmez Fakat koku alma keskinliği azaldığında tat alma değişir Kokuları ayırt etme eşiği 80 yaşında %50 artarken tanıdık kokuları hatırlama %15 oranında azalır Bunların sonucunda yemekten zevk alma azalır ve yaşa bağlı olarak karışık yemeklerdeki tatları ayırt etme özelliği azalır Propriosepşın ve Kinestezi Duyuları  Yaşlanma ile birlikte özellikle ayak tabanında reseptörlerin farklı seviyelerde dokunma ve basınç duyarlılığı azalır.  Aynı zamanda eklem ve kaslardaki reseptörlerin hassasiyeti de azalır.  Vizuel duyu merkezi ve sinir sisteminin etkilenmesi sonucu propriosepşın ve kinestezi duyuları azalır.  Yaşlılarda görme kayıplarının varlığı denge konusunda propriosepşının önemini arttırır, denge ve mobiliteyi olumsuz etkiler ÜRİNER SİSTEM Kadınlarda overler,uterus,vajina ve gögüslerde belirgin anatomik değişikle olur Overler 20 gr’dan 2.5 gr’a düşer.Fibrotik ve içe dönük hale gelirler Overlerin FSH ve LH’a cevabı azalır Östrojen ve progesteron üretimi azalır Testosteron ve androstenedion üretimi,overial ve adrenal androjenlerin testosteron ve östrona dönüşümü azalır Vajinal sekresyonlar ve lubrikasyon azalır Ph artar Mikrobial flora değişir  Erkeklerde üreme yeteneği dereceli olarak azalsa da tamamen kaybedilmez.  Sperm üretimi azalır  Kromozomal anormallikler artar  Seminiferöz tubuller dejenere olur  Sertoli hücreleri daha çok çekirdekli olur  Daha az Leyding hücresi görülür  Bening prostat hiperplazisi 85 yaşındaki erkeklerin %90’ında bulunur.  Prostat sekresyonlarının hacmi azalır.  Total ve serbest testosteron miktarı da azalır. PSİKOLOJİ  Sosyoekonomik kayıplar:  İş kayıpları  Toplumsal konum ve rollerde kayıp  Gelir düzeyinin düşmesi  Aile üyelerinin ve arkadaşların kaybı  Sağlık durumunun bozulması  Bağımsız hareket edebilme gücünde azalma Yaşlılıkta strese dayanma kapasitesi azalır Gençlere oranla bedendeki değişiklikler daha yoğun takibe alınır. Bu tetiktelik farkındalığı artırır ve kendini aşırı dinlemenin verdiği gerilim fizyolojik tepkilere yol açar. Emeklilik sonrası dönemde sosyal çevrenin daralması, yalnızlık ve psikososyal kayıplara bağlı olarak stres artar. Depresyon  Yaşlı bireylerin depresif belirtileri  Uyku bozuklukları  Eklem ağrıları  İştah azalması  Fiziksel yakınmalarla örtüşür.  Fakat yaşlılar  Depresif belirtileri yadsıyarak durumu sadece kilo kaybı,enerji azalması ya da ağrı şikayeti olarak kabullenebilirler!  ÖZYIKIM!  Gençlerde daha sık görülse de  65 yaş üzeri erkeklerin sonuca ulaşmaları  25 yaş altı erkeklerin 4 katı..! Yaşlı Hastalarda Sık Rastlanan Semptom Kompleksleri a- Halsizlik-bitkinlik: Akut ise infeksiyon hastalığı, akut MI, serebrovasküler trombozis; kronik ise anemi, aterosklerotik kalp hastalığı, kronik pulmoner hastalık, kronik infeksiyonu hastalığını akla getirmelidir. b- Baş ağrısı: İntrakranial kitleler, temporal arterit. c- Vertigo: Serebellum lezyonlarında, iç kulak hastalıklarında. d- İştahsızlık: Depresyon, kronik karaciğer ve böbrek hastalıkları. e- Kabızlık: Yetersiz posalı besin alımına veya abdominal kas gücünün azalmasına bağlı gelişir. Yaşlılarda Ölüm Nedenleri - Kalp hastalıkları (%44), - Malign tümörler (%19), - Serebrovasküler hastalıklar (%12), - Kazalar, - Kronik obstruktif akciğer hastalıkları, - Pnomoniler ve Enfluenza, - Diabet, - Siroz, - Ateroskleroz. Ülkemizde 65 yaş üzeri nüfusun %90’ının kronik hastalığı olduğu bunların; %35’inin iki, %23’ünün üç, %15’inin dört ya da daha fazla kronik hastalığı olduğu saptanmıştır. Ölüm nedenleri kardiyovasküler hastalıklar, malign hastalıklar ve kazalar şeklinde sıralanmaktadır. YAŞLILARDA GÖZLENEN HASTALIKLARIN ÖZELLİKLERİ ÇOKLU PATOLOJİ SPESİFİK OLMAYAN BELİRTİLER VEYA GİZLİ SEYİR TEDAVİ EDİLMEDİĞİ TAKDİRDE HIZLI KÖTÜLEŞME İKİNCİL KOMPLİKASYON İNSİDANSI YÜKSEK REHABİLİTASYON İHTİYACI ÇEVRESEL FAKTÖRLERİN ÖNEMİ YAŞLILARDA DEĞERLENDİRME Yaşlılık pek çok sağlık probleminin eşlik edebildiği bir yaşam dönemidir.  Çocukluk, gençlik, erişkin ve orta yaş dönemlerini sağlıklı yaşam koşullarına uygun geçiremeyen bireyler, kaçınılmaz olarak yaşlılık dönemine de hastalıklarını taşır. ‘Bilinçli yaşanılan gençlik ve orta yaşlılık, yaşlılığa hazırlanmanın en iyi yoludur’ Platon Düzensiz beslenme, ağır çalışma koşulları, stres, sigara, alkol, karbonhidrat ağırlıklı beslenme gibi yaşlanma sürecini hızlandıran faktörlerin etkisiyle erken yaşlarda karşılaşan bireyler; günlük pratikte obezite, diyabet, hipertansiyon, koroner kalp hastalığı, serebrovasküler olaylar, gonartroz, kas-iskelet problemleri, demans ve depresyon gibi hastalıklarla karşımıza çıkar. Yaşlının karmaşık ve birbiriyle etkileşen sorunları nedeniyle, geriatrik değerlendirme yoğun interdisipliner ve multidisipliner yaklaşımı gerektirmekte olup; çok miktarda veri bir araya getirilir ve gelecek yaşam döneminin olabilecek en sağlıklı şekilde planlanmasıyla sonuçlandırılır. Giderek daha yüksek bir ivmeyle sayısı artan yaşlı popülasyonun uzayan yaşam süreleri, geriatri ile özel olarak ilgilenmeyen sağlık çalışanlarının bile her geçen gün daha fazla geriatrik hastayla karşılaşması sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle koruyucu sağlık sisteminin tüm elemanları, gerek toplum sağlığı, gerekse bilimsel etik anlamında temel geriatri bilgisini edinmelidir. Yaşlı hastanın değerlendirilmesi fonksiyonel, fiziksel, sosyal, çevresel ve psikolojik değerlendirmeyi kapsayan, “çok yönlü geriatrik değerlendirme (ÇYGD)” olarak ifade edilir. Bu değerlendirme uzun soluklu, dikkat, sabır ve bilgi birikimi gerektiren bir süreçtir. Bunun nedeni yaşlıların günlük yaşamlarını idame etmelerine engel teşkil eden pek çok farklı sorunu birlikte taşıyabilmeleridir  1985 yılında yaşlıların %20’si engelli iken, 2060 yılında yaşlıların engellerinin azaltılmasına yönelik tüm çabalara rağmen %30’unun engelli olacağı tahmin edilmektedir.  65 yaş üstü bireylerin %20’sinden fazlasında yarım mil yürüme zorluğu, %30’undan fazlasında ağır ev işi yapma zorluğu, %50’sinde mobilya gibi eşyaları itme-çekme zorluğu yaşanmaktadır.  Yaşlıların %30’u tek başına (kadın erkek oranı 3/1’dir), %54’ü eşiyle, %13’ü çocuklarıyla, %3’ü akrabası olmayanlarla yaşamaktadır.  Yine %48’i sağlık yardımı, %12’si tıbbi bakım, %38’i özel harcama gerektirmektedir.  Geriatrik değerlendirme, multidisipliner ve interdisipliner ekiplerin hastayı geniş bir açıdan ele almasını, sonuçta da ortak bir yaklaşımı ifade eder.  Bu değerlendirme “fiziksel”, “fonksiyonel”, “mental” ve “sosyoekonomik” açıdan yapılır.  Sonuçta tüm verilerin ışığında, hastanın kendisi, yakınları, bakıcı kişi ve kurumların da katkısıyla akılcı çözümler üretmeye çalışır. Yaşlı hastanın değerlendirilmesi klasik öykü ve fizik muayeneden bazı farklılıklar göstermektedir. Yaşlanmanın doğal sonucu gibi düşünülen durumların altında, aslında sessiz ama ciddi tehdit oluşturan hastalıklar yatabileceği gibi, sık rastlanan hastalıklar atipik semptomlarla da kendini gösterebilir Çok sayıda hastalık ve yetersiz değerlendirilme nedeniyle gelişen iyatrojenik sorunlar ve polifarmasi, en çok uğraşmak zorunda kalınan konuların başında gelmektedir. Bu noktada yaşlının çok yönlü değerlendirilmesinde karşılaşılan güçlükler için pratik ipuçlarına ihtiyaç vardır.  Bugünkü anlamıyla ÇYGD’nin temelleri, yaklaşık 75 yıl önce İngiliz bilim insanı Warren tarafından atılmıştır.  Warren büyük bir kronik hastalıklar hastanesinde geriatrik değerlendirme ünitesi oluşturarak işe başlamıştır.  Zaman içerisinde elde edilen deneyimler sonucunda, yaşlı hastalardan beklenilen amaçlar doğrultusunda modern ÇYGD anlayışı oluşturulmuştur. Bu amaçlar: Tıbbi bakımı olabilecek en iyi duruma getirmek, Bakım sonuçlarını ve maliyetini iyileştirmek, Bu amaçla doğru tanı, tedavi ve takiplerini düzenlemek, Fonksiyonel kapasiteyi artırmak, Yaşam kalitesini artırmak, Gereksiz hastane ve tetkik kullanımını azaltmak, Uzun dönem ev ya da toplum masraflarını azaltmaktır. ÇYGD’nin bileşenleri aşağıdaki temel unsurlardan oluşmaktadır:  Tıbbi değerlendirme,  Fonksiyonel değerlendirme,  Psikolojik değerlendirme,  Sosyal değerlendirme,  Çevresel değerlendirme,  Problemlerin önem sırasına göre listelenmesi,  Eşlik eden hastalıkların değerlendirilmesi,  İlaçların düzenlenmesi, polifarmasinin, ilaç etkileşimlerinin önlenmesi,  Beslenmenin değerlendirilmesi ve planlanması,  Günlük temel yaşam aktiviteleri,  Enstrümental günlük yaşam aktiviteleri,  Aktivite/egzersiz durumu,  Yürüyüş, denge ve mobilitenin değerlendirilmesi,  Mental durum,  Mizaç/depresyon,  Destek gereken ihtiyaçlar ve gerekli cihazlar,  Bakım olanakları/mali durum,  Ev güvenliği/transport,  Tele sağlık sistemlerinin gelecekte kullanılır hale getirilmesi  ÇYGD, geriatrik anamnez ve fizik muayeneden sonra başlayarak devam eden planlayıcı bir süreçtir.  Tüm ekip üyelerince her kontrolde gözden geçirilmelidir. Pozitif ya da negatif yöndeki değişikliklerin yanı sıra; ekonomik, sosyal güvence gibi veriler kayıt altına alınmalıdır.  Kültürel, ailevi, bakıcı ve diğer sorunlar göz ardı edilmemelidir. Tüm hastaların problemleri medikal, sosyal, fonksiyonel, psikiyatrik, kognitif süreçler olarak listelenmelidir. Her sorun tanımlayıcı, tedavi edici ve eğitici bir çözüm planı ile aşılmaya çalışılmalıdır. Problemin tanısı için yapılacaklar, diğer medikal uzmanlarla düzenli konsültasyon ve hatta ev vizitlerini de içermelidir. Bu nedenle oluşturulması gereken interdisipliner ekip elemanları:  Konsültan geriatrist,  Doktor (geriatrist, iç hastalıkları uzmanı, iç hastalıkları asistanı, aile hekimi, pratisyen hekim),  Geriatri hemşiresi,  Hasta, hasta yakınları ve bakım elemanları,  Sosyal hizmet görevlisi,  Psikolog,  Beslenme uzmanı,  Fizyoterapist,  İş uğraşı terapisti,  Farmakolog olarak sıralanabilir.  Multidisipliner ekip elemanları ise ana odak yaşlı olmak üzere interdisipliner ekibe destek veren başta nörolog, geropsikiyatrist, fizik tedavi uzmanı, ortopedist, oftalmolog, ürolog, jinekolog, kardiyolog, dermatolog, kulak burun boğaz uzmanı gibi gereğinde tıbbın; hatta sağlıkla ilişkili yan kolların (yemek, ulaşım, tıbbi cihaz vb.) tümünü kapsayan diğer ekip elemanlarından oluşur ve hastayla ilişkili duruma göre zaman içinde ekibe dahil olur.  Bu kadar karmaşık sorunların disiplinlerle birlikte çözümü üniversite, eğitim ve hizmet hastanelerinde geriatri birimlerinin oluşturulması ile başarılabileceği gibi; büyük merkezlerde geriatri hastanelerinin kurulması da düşünülebilir.  Ancak bundan daha önemlisi toplumun tüm bireylerine “geriatri” kavramının ne anlama geldiğinin öğretilebilmesi ile mümkündür. FİZİKSEL DEĞERLENDİRME  Tıbbın tüm alanlarında olduğu gibi ÇYGD de geriatrik hastadan öykü alınmasıyla başlar.  Ancak geleneksel anamnezin dışında, yaşlılık dönemine ait spesifik durumların (düşme, inkontinans, konstipasyon, demans, depresyon gibi) aydınlatılmasını içerecek soruların sorulması gereklidir. Kişinin yaşı, cinsiyeti, memleketi, eğitim durumu, medeni hali, eş kaybı zamanı ve nedenleri, nerede, kimlerle ve ne şartlarda yaşadığı, sosyal güvencesi, adres ve telefon bilgileri gibi demografik bilgiler, muayeneyi yönlendirecek önemli parametrelerden biridir.  Yaşlılardan anamnez alırken karşılaşılacak güçlüklerden biri, hastanın o anki şikayetine odaklanmasıdır.  Fiziksel ya da mental yetersiz hastalar ise gerçek sorunlarının farkına varamamaktadır.  Uzun medikal hastalık geçmişi nedeniyle hekim üzerindeki zaman baskısı, öykünün yetersiz alınmasına neden olabilmektedir.  Alınan bilgilerin kayıt edilmesi, hastanın bir bütün olarak ele alınabilmesi ve sonraki değerlendirmeleri yönlendirmesi açısından mutlaka gereklidir.  Bilgilerin kayda geçirilmesi sırasında, hastanın bekletilmesi hastayla iletişimin bozulmasına yol açmaktadır.  Özellikle deliryum ya da kognitif bozukluğu olan hastalarda hızlı değerlendirme ve fizik muayene yapılıp, kapsamlı öykü daha sonra hasta ve yakınlarından alınmalıdır.  Özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerinde buna imkan olmayabilir. Bu nedenle “kırılgan yaşlı” olarak ifade edilen, istemsiz kilo kaybı, bitkinlik- tükenmişlik hissi, kas güçsüzlüğü, yavaş yürüme ve fiziksel aktivitede azalma gibi beş özelliğin üçünü taşıyan bireyler ÇYGD’den en fazla yarar gören gruptur. ÇYGD önceliğinin, bu kırılgan yaşlı gruba verilmesi daha uygundur.  Muayene hasta ilk görüldüğü anda başlar (görünümü, konuşması, çevresine olan farkındalığı, hareket yeteneği gibi), muayene tamamlanana hatta hastaneden ayrılana kadar sürer (örn. kendi başlarına giyinmekte, çıkış yolunu bulmakta güçlük). Arabasının yerini kaybetmesi bile bilişsel fonksiyonlar için bir ipucudur.  Tüm bulgular genel muayene kısmına kaydedilmelidir. Kapsamlı fizik muayene ilk vizitte tamamlanamasa da, sonraki kontrollerde eksikler giderilmelidir. Geriatrik multidisipliner yaklaşımın gereği olarak, diğer ekip üyeleri de anamnez ve fizik muayenenin tamamlanmasında yardımcı olmalıdır. FONKSiYONEL DEĞERLENDİRME  Fonksiyonel durumla ilgili bilgiler hastayı direkt gözleyerek ya da bakıcı ve ailesinden alınabilir.  Bu amaçla “temel günlük yaşam aktiviteleri” (banyo yapma, giyinme, tuvalet, kontinans, hareket, beslenme, merdiven inip-çıkma), “enstrümental günlük yaşam aktiviteleri” (telefon kullanma, alışveriş, yemek, ev işleri, kişisel temizliğini yapmak, paraları bilmek, ilaçlarını almak, araç kullanmak, toplu taşıma araçları ile yolculuk edebilmek) ya da “ileri günlük yaşam aktiviteleri” (boş zamanlarını değerlendirme, seyahat edebilme, gönüllü faaliyetler, yaratıcı aktiviteler, toplumsal hizmetler, organize olaylar) incelenmelidir. SOSYO-KÜLTÜREL ve ÇEVRESEL DEĞERLENDİRME  Yaşlının sosyal ve ekonomik durumu ortaya konulmalı; kültürel, etnik, dinsel ihtiyaçları kadar mevcut medikal durumu da göz önüne alınıp, hasta, yakınları, sosyal hizmet uzmanı ve fizyoterapist birlikte gelecek planlamasına karar vermelidir.  Çevresel özellikler, kişinin yaşadığı çevrenin günlük yaşam aktivitelerini optimize edecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.  Örneğin; düşme, denge ve mobilite engellerine neden olacak ev ortamında değişiklik öngörülmelidir.  Bu amaçla son bir yıl içindeki düşme öyküsü sorgulanmalı; evle ilgili sıkıntıları aydınlatılmalıdır.  Banyo ile ilgili düzenlemeler düşme ve kırık riskinin azaltılmasında çok önemlidir.  “Kalk ve 3 metre yürü” testi ile zaman tutularak hem denge-yürüme, hem de genel fonksiyonel durum hakkında bilgi edinilebilir.  On beş saniyenin üzerindeki skorlar ileri değerlendirme gerektirir.  Yalnız yaşayan yaşlılar için ev güvenliği, hırsız, zarar verecek kişiler olup olmadığı sorulurken psikolojik durumu ile de ilgili bilgi alınmaya başlanmış olur. BİLİŞSEL DEĞERLENDİRME  Kognitif, davranışsal ve emosyonel değerlendirme yaşlının ÇYGD’sinde en önemli unsurlardandır.  Tarama testi olarak “3 kelime ve 5 dakika sonra hatırlama testi”, “saat çizme testi” gibi testler kullanılabileceği gibi, en sık olarak “Mini Mental Durum Testi” kullanılabilir.  Otuz üzerinden 24 ve daha düşük skorlar kognitif bozukluğu gösterir.  Ancak bu testin sadece bir tarama testi olduğu ve ileri kognitif değerlendirme yapılması gereğini ekarte ettiremeyeceğini belirtmek gerekir.  Yaşlılarda depresyon oldukça sıktır. Pek çok risk faktörünün yanı sıra komorbid hastalıkların çokluğu da buna zemin hazırlar.  Tarama soruları olarak “Geçen ay kendinizi genellikle üzgün, sıkıntılı, mutsuz ya da gelecekten ümitsiz hissettiniz mi?”, “Son bir ay içerisinde eskiden yapmaktan hoşlandığınız şeylere karşı ilginizde azalma ya da sıkılmışlık hissi var mı?” gibi sorular sorulabilir.  Bunlara verilecek cevaplara göre “Geriatrik Depresyon Skalası” (15 soruluk kısa ya da 30 soruluk uzun form) geçerli ve güvenilir bir tarama testi olarak kullanılabilir. Bu testlerin de yine o anki durumla ilgili olduğu ve altta yatan gerçek psikopatolojinin ortaya konularak tedavisi açısından psikolog ve geropsikiyatrik ileri değerlendirme gereği kaçınılmazdır. GERİATRİK SENDROMLAR  Fiziksel değerlendirme ile ilgili tarama soruları ÇYGD’nin önemli bir kısmını oluşturur.  Öncelikle hastanın başvurusuna neden olan şikayetlere yönelinse de sık rastlanan geriatrik sendromlarla ilgili gerekli değerlendirmeler mutlaka yapılmalıdır. İnkontinans  Yaşlılarda inkontinans her ne kadar bildirim oranı düşük, ifade edilmesi yaşlı tarafından zor ve utanılacak bir şey gibi algılansa da oldukça sıktır.  Tüm yaşlılarda üriner inkontinans taraması yapılmalı, daha az görülse de fekal inkontinans sorgulanmalıdır.  Basit bir tarama testi olarak “Son bir yılda idrar kaçırdınız mı?” ve “En az beş farklı durumda idrarınızı kaçırdınız mı?” sorular sorulmalı, ileri değerlendirme, etyolojiye yönelik araştırmalar, yetişememe (urge), stres, taşma ya da mikst inkontinans gibi tiplendirmeler yapılmalıdır. Menopoz Yaş, doğum, düşük, ölü doğum sayıları ile doğum şekilleri, olası prolapsuslar hakkında ön bilgiler verebilir. Ayrıca, osteoporoz ve diğer riskler açısından da hormon replasman tedavisi sorgulanmalıdır. Beslenme Beslenme değerlendirilmesi açısından hastanın iştah durumu, kilosu belirlenmeli, son altı ay içerisinde istemsiz olarak vücut ağırlığının %10’undan fazlasının kaybedilmesi durumunda “Mini Nütrisyonel Değerlendirme Testi” yapılmalıdır. Hastaların mutlaka boy, kilo, bel çevresi gibi ölçümleri kayıt altında tutulmalıdır. Görme  Yaşlıların %90’ından fazlası gözlük kullanır. Presbiyopi, katarakt, glokom, diyabetik, hipertansif retinopati ve maküler dejenerasyon sık rastlanan sorunlardır.  Bu nedenle en az yılda bir göz muayenesi önerilmektedir.  Basit bir Snellen görme kartı ile 20/40 ve daha fazla görme bozukluğu ya da bir metreden parmak sayma, karşılıklı görme alanı değerlendirmesi kabaca görme fonksiyonları hakkında fikir vererek oftalmolog konsültasyonu yapılmasını gerektirir. İşitme  İşitme bozukluğunun en sık sebebi presbiakuzi olup, yüksek frekanslı seslere karşı progresif, bilateral işitme kaybı anlamına gelir.  Daha çok konuşmaları anlamakta güçlük çeker ve işitme bozukluğundan şikayet etmezler. “Fısıltı testi” en sık kullanılan tarama testi olup, görme alanı dışında ilgili kulağa 30 cm uzakta söylenen kelimelerin en az %50’sini tekrar etmesi beklenir.  Tabii ki altın standart odyometrik ölçümdür. Her yıl yapılması önerilir.  ÇYGD örneklerinden biri olabilecek Lachs ve arkadaşları tarafından uygulamaya sokulmuş, tek sayfalık ya da iki sayfalık basit geriatrik tarama testlerinin Türkçe’ye uyarlanıp, geçerlilik ve güvenilirlik analizleri yapıldıktan sonra günlük geriatri pratiğinde kullanılabileceğini düşünülmektedir. (Tablo 1,2) Son olarak her vizitte kullanılan ilaçların yeniden gözden geçirilmesi, geriatrinin en önemli ve belki de en zor problemi olan polifarmasinin engellenmeye çalışılması, reçetesiz ya da reçeteli gereksiz ilaç kullanımının ortadan kaldırılması gerekmektedir. YAŞLILARDA EGZERSİZ Günümüzde 70’li ve 80’li yaşlarda birçok insan vardır ve bunların önceki yıllara göre yaşam beklentileri daha çok artmıştır. Sosyal beklentilerdeki artışlar ; yaşlı insanların sağlığının, bağımsızlığının, aktivitesinin, sosyal ve ekonomik fırsatlarının ve katılımının geliştirilmesindeki görüşlere öncülük eder ve onların topluma aktif katılımını ve uzayan yıllara kaliteli yaşamın ilave edilmesini hedefler. İnsanlar yaşlandıkça aerobik kapasiteleri ve kas güçleri fizyolojik olarak azalır. Fonksiyonel bağımsızlık için kardiyovasküler zindelik ve yeterli bir kas gücü gereklidir. Yaşlanma ile azalmış aerobik kapasitenin üçte biri düzenli aerobik egzersizle geriye çevrilebilir. Kas gücünde %25-100 oranında artış sağlanabilir. Geriatrik rehabilitasyondan amaç yaşlının fonksiyonel kapasitesini, belirlenen gerçekçi bir hedefte mümkün olan en üst düzeye çıkarmak ve bunu korumaktır. Kişinin kalan ömründe yaşam kalitesini artırmak amacıyla uygulanan etkin rehabilitasyon programı yaşlı bireyin daha bağımsız ve sosyal olmasına yardımcı olacaktır. Yaşlıda rehabilitasyon ilkeleri şunlardır:  Rehabilitasyon uygulamalarına erken başlanmalı,  Multidisipliner olmalı,  Rehabilitasyon programı yavaş, alışılmış ve basit olmalı,  Yardıma ve güvene dayalı hasta-ekip ilişkisi olmalı,  Hastanın mümkün olan fiziksel ve mental bağımsızlığının devamı amaçlanmalı,  Hastanın rehabilitasyona aktif katılımı sağlanmalıdır. Yaşlılara uygulanan rehabilitasyon programı,  Gerçekçi olmalı,  Periyodik tekrarlanmalı ve gerekirse değiştirilmeli,  Mevcut fonksiyonları korumalı,  Kalan ömrünün yaşam kalitesini artıracak, kişinin bağımsız ve sosyal olmasına yardım edecek, kişinin rehabilitasyon sürecini olumsuz etkileyen psikolojik sorunlarını giderecek şekilde ve YAŞLIYA ÖZEL olmalıdır. Rehabilitasyon programı uygulanırken yaşlının öğrenmesini kolaylaştıran stratejiler uygulanmalıdır:  Terapötik yaklaşım yavaş olmalıdır.  Öğrenilecek subje ve objeler hasta için anlamlı olmalıdır.  Yaşlı öğrenmenin detaylarına konsantre olmalıdır.  Dikkatin dağılmaması için destekleyici bir öğrenme çevresi sağlanmalıdır.  Cevaplar ödüllendirilmelidir. Yaşlıda egzersiz yaklaşımında genel strateji; öncelikle ağrıyı gidermeye yönelik olmalıdır. Sonra yaşam kalitesini üst düzeyde tutacak tedavi programı hazırlanmalıdır. Yaşlıda Egzersiz Fizyolojisi Kardiyovasküler ve solunum sistemi: Kardiyak indekste (kardiyak output/vücut yüzey alanı) 80 yaşına kadar %30 azalma görülür. Maksimum kalp hızı yavaşlar, 65 yaşında 155/dk’ya kadar düşer.  Vital kapasitede azalma ve rezidüel hacimde artma ile beraber maksimum solunum kapasitesi %60 azalır, dolayısıyla maksimum oksijen tüketim düzeyi düşer.  Üç aylık aerobik eğitim programında 65 yaşın aerobik gücünde (maksimum oksijen alımı) 10ml/kg/dk’lık bir artış sağlanabilir.  Seksen yaşın üzerinde kardiyak riskin artması dolayısı ile aerobik egzersiz pek önerilmez. Yaşlının kasında konnektif doku ve protein içeriğinde azalma olur. Tip I (yavaş) liflerin oranı azalır. Tip II liflerde azalma ile kas kitlesi azalır (hipotrofi). Yaşlıda kas gücünde (65 yaşında %25 azalma) ve dayanıklılığında azalma olur.  Kasılma ve gevşeme zamanı uzar. Tendon, ligaman ve eklem kapsülünde fleksibilite azalır. Yaşlıda erkek/kadın güç oranı değişmez, ancak kadınlarda güç kaybı daha erken yaşta başlar.  Dokularda su konsantrasyonu, elastisite ve direnç azalır.  Görsel ve vestibüler kayıplara bağlı olarak denge ve koordinasyon bozulur.  Hastalıklar nedeniyle ilaç kullanımı yüzünden fiziksel performans düşer, uzayan yatak istirahatleri ile sistemik komplikasyonlar ortaya çıkar. “Yaşlıda egzersiz yağ ve şeker metaboliazmasını düzenler.” Yaşlıda Egzersiz Verilme Amaçları 1. Günlük aktiviteleri uygulamak için gerekli olan enerjiyi artırmak 2. Yaşlının kondisyonunu düzeltmek 3. Hastalıktan iyileşmeyi çabuklaştırmak ve stresle daha kolay başa çıkabilmek 4. Dengeyi düzeltmek 5. Diğer insanlarla bütünleşebilmek için fırsat oluşlturmak 6. Yaşlıyı daha mutlu kılmak Yaşlıda Egzersizin Faydaları 1. Reaksiyon zamanını azaltır. 2. Kas kitlesini artırır. 3. Kemik kitlesini artırır 4. Mental zindelik sağlar 5. İmmün fonksiyonları düzeltir 6. Ağrının azalmasına yardımcıdır 7. Kırık riskini azaltır 8.Obezite, diyabet ve hipertansiyon, hiperlipidemi üzerindeki olumlu etkileri EGZERSİZ…  Miyokardda kollateral damar oluşumu artırır.  Kanın koagülasyon eğilimini azaltır, plazma volümünü artırır.  Osteoporozu önler  Düşme riskini azaltır.  Dengeyi düzenler.  Fonksiyonel kapasiteyi artırır.  NEH’i koruyarak günlük yaşam aktiviteleri sırasındaki zorlanmaları en aza indirir.  Kas gücünü, dayanıklılığını ve fleksibilitesini artırır.  Emosyonel stresi azaltır.  Yaşam kalitesini düzeltir. Rehabilitasyon programından önce yaşlının genel sağlık durumu ile fizyolojik fonksiyon ve kapasiteleri ayrı ayrı değerlendirilmelidir.  Yaşlıda fonksiyonel değerlendirmede fonksiyonel yetersizlik hücre düzeyinde %15 iken, genel performansta %40-60 civarındadır.  Fiziksel performans ise, geç orta yaşta (45-65 yaşlar) ortaya çıkan hormonal değişikliklerden dolayı dalgalanma gösterir.  Yetmiş beş yaşından sonra bazı fiziksel sakatlıklar gelişir; 85 yaşın üstünde ise bağımlılık gözlenir. Egzersiz Öncesi Değerlendirme  Bir egzersiz programına başlamadan önce tüm yaşlılardan ayrıntılı bir amannez alınmalıdır.  Yaşlılarda dikkat özel riskli olan bölgelere (kardiyovasküer ve muskuloskeletal) yönlendirilmelidir.  Yıkanma, giyinme, yatağa girip cıkma gibi günlük yaşam aktiviteleri sorgulanarak fonksiyonel kapasite belirlenmelidir.  Egzersize engel bir durumun ayırt edilebilmesi için ayrıntılı sistem sorgulaması gerekir  Eğer hastada bir ya da birden fazla risk faktörü varsa… (göğüs ağrısı, geçirilmiş miyokard enfarktüsü, hipertansiyon, eforla veya istirahatte nefes darlığı, ritm bozuklu.u, iyileşmeyen yaralar, son 6 ayda 4,5 kg veya üzerinde kilo kaybı›, kladikasyon, vasküler hastalık, inme, konjestif kalp yetmezliği, bacaklarda dolaşım bozukluğu, kapak hastalığı, emboli veya pulmoner hastalık, kalça, omurga veya ön kol kırık öyküsü, yılda iki veya daha fazla düşme, diyabet) …mevcut risk faktörleri açısından ilgili branşın hekimi tarafından kontrolden geçirilmelidir. Amerikan Spor Hekimleri Birliği yoğun egzersiz yapmayı planlayan 45 yaş ve üzerindeki erkeklere, 55 yaş ve üzerindeki kadınlara ayrıca tüm sedanter ve minimal aktif yaşlılara egzersiz stres test yapılmasını önermektedir. Denge bozukluğu egzersiz yapmaya engel değildir Fakat!!!!! güvenlik açısından egzersiz öncesinde denge bozukluğu olan bireyler ayırt edilmelidir.  Mental (depresyon) ve entelektüel bozukluklar (demans, Alzheimer) egzersize uyumu ve devamlılığını etkileyeceği için değerlendirilmelidir.  Kas gücü genel kas gücü test yöntemleri ile değerlendirilmeli veya kuvvet testi yapılmaksızın düşük dirençli kuvvetlendirme eğitimi için genel tavsiyelerde bulunulmalıdır.  Değerlendirme kalça ekstansörleri, fleksörleri, abduktorları; diz ekstansörleri ve fleksörleri; ayak dorsifleksörleri ve plantar fleksörleri ile omuz ekstansörleri, fleksörleri ve abduktorlarına yoğunlaştırılmalıdır. Kalp hastalığı (miyokard infarktüsü, aritmi, hipertansiyon vb.), pulmoner hipertansiyon, yeni geçirilmiş derin ven trombozu, obstrüktif ve restriktif akciğer hastalığı, ağır kas-iskelet sistemi hastalığı ve psikojenik bozukluğu olan hastalarda egzersiz uygulanması kontrendikedir. Yaşlıda Egzersizin Özellikleri  Tüm kas grupları aktiviteye dahil edilmelidir.  Kısa egzersiz süresini izleyen uygun istirahat dönemi olmalıdır.  Basit egzersizler verilir ve çok tekrar önerilir.  Egzersizin başlangıçtaki şiddeti maksimum kalp hızının %50’sini aşmaz ve iki haftada bir %5 artırılır, ancak %70 düzeyinin aşılmaması gerekir.  Kuvvetlendirme ve fleksibilite egzersizleri öncesi 5 dk. aerobik (yürüme gibi) egzersiz verilir.  Egzersizlerin toplam süresi haftada 3 gün, 40- 50 dk. kadardır. Her gün 30 dk yürüme verilir. Kuvetlendirme egzersizleri genellikle 5-8 hafta süreyle uygulanır.  Su içi ve bazı Uzakdoğu egzersizleri (tai-chi vb.) de tavsiye edilir Yaşlının egzersiz programında ayrıca şu noktalara özellikle dikkat edilmelidir… 1. Hastaya alınacak tedbirler ve kontrendikasyonlar iyice anlatılmalıdır. Ciddi kardiyovasküler hastalıklar en önemli kontrendikasyonlardır. 2. İleri derecede eklem hareket kısıtlılığı olan ve artritik eklemlerde egzersizler modifiye edilmelidir. 3. Herhangi bir ilacın güvenli bir egzersiz üzerindeki etkisi belirlenmelidir. Örneğin, antihipertansif ve antidiyabetik ilaçlarda doz azaltımı gerekebilir. 4.Yaşlıda termoregülasyon merkezi bozulduğundan çok sıcak, çok soğuk ve nemli ortamlarda dikkatli olunmalıdır. Sıcak havalarda havalandırma sistemleri ile, soğuk havada kapalı yerlerde yapılmalıdır. 5. Yaşlıda susuzluk hissi azaldığı için egzersiz süresince dehidratasyona karşı dikkatli olunmalıdır. 6.Sert yüzeylerde egzersiz yapmaktan kaçınılmalıdır. 7. Dengesi kötü olan hastalar kondisyon bisikleti ve kayak yapmamalıdır. Denge bozukluğunda oturarak egzersiz yapılmalıdır. Bunun dışında bisiklet önerilen yaşlılarda diz osteoartriti semptomlarını alevlendirmemek için diz fleksiyonu 10°’yi geçmeyecek şekilde yükseklik ayarlanmalıdır!!! 8. Egzersiz öncesi kullanıyorsa, antianginal ilaçlar alınmalıdır. 9. Alt ekstremite sorunları olan hastalarda, üst ekstremite ergometreleri ile kapasite artırılabilir. 10.İp atlama, koşma ve zorlayıcı aerobik egzersizler önerilmez. Bahçe işleri, golf ve bowling yaşlılar tarafından kolay benimsenmesine rağmen dönme ve eğilme gibi akiviteler vertebral kırığı artırabildiğinden önerilmezler. Yaşlıda hangi egzersizler verilmelidir? Germe-fleksibilite egzersizleri, Kuvvetlendirme egzersizleri, Denge egzersizleri, Submaksimal egzersizler (kısıtlı kardiyopulmuner kapasite, laktat birikimi olabilmesi nedeniyle), İzotonik egzersizler İzokinetik egzersizler Germe egzersizleri  Germe, egzersiz programının esas taşıdır.  Germe ve gevşeme şeklinde uygulanır.  Eklemlerin fleksibilitesini sağlayarak düşme ve yaralanmalardan korur.  Germe egzersizleri ayakta, otururken ve yatarken uygulanabilir. Hasta önce rahat bir pozisyon alır. Düzgün bir solunum ile 20-30 sn germe pozisyonunda kalır, daha sonra tüm kaslarını mümkün olduğu kadar gevşetir ve sonra normal pozisyona döner  Günlük aktiviteleri yerine getirebilmek için belli eklemlerde olması gereken minimum hareket açıklığı sürdürülmelidir. Omuzda 90° abdüksiyon, sırtın arkasına değecek kadar internal ve başın arkasına değecek kadar eksternal omuz rotasyonu ile ön kolda 45° supinasyon ve pronasyon temin edilmelidir. Kalça 90° ve diz 110° fleksiyona gelebilmelidir.  Eklem hareket açıklığı egzersizlerine küçük açılarda başlanmalı ve nazikçe yapılmalıdır. Denge egzersizleri: Yapılan araştırmalarda denge egzersizlerinin yaşlı kadın ve erkeklerde düşmeyi %50 azalttığı bilinmektedir.  Denge egzersizleri haftada 3 kere ve kuvvetlendirme egzersizlerinden sonra tavsiye edilir. Çeşitli denge egzersizleri içinde klasik yoga pozisyonunun adaptasyonu olan kollar yanda topuklar bitişik erekt pozisyon ve tek ayak üzerinde durma tavsiye edilir. Bu pozisyonlar 30 sn ile 1 dk arasında muhafaza edilerek tekrarlanır. Ayrıca tek çizgi üzerinde yürüme egzersizleri de önerilen denge egzersizleri içindedir. Kuvvetlendirme egzersizleri:  Yaşlılarda major kas gruplarına (kuadriseps, hamstring, abdominaller) uygulanır.  Makine, serbest ağırlıklar, bilek manşonu, top, elastik bandaj ile çalıştırılabilir.  Süre 20-30 dk kadardır, 60 dk’yı geçmemelidir.  Majör kaslara 2 kez/hafta, 8-15 tekrar, 1- 3 set verilir ya da 3 kez/hafta, 8-10 tekrar, 5-10 dk, 2 set verilir. Bir defada kaldırılabilecek maksimum yükün %40-60’ı ile başlanır.  Egzersizlerde set, tekrar sayısı, direnç ağırlığı ve eğitim volümü önemlidir.  Egzersizlere yorgunluk, kas ve eklem zorlanması, stres fraktürü oluşumu durumunda son verilir. Aerobik egzersizler: Aerobik aktiviteler hem kardiyovasküler sistem hem de kemikler üzerine etkili olup, yürüme ve koşma bu tür egzersizlerdendir. Tempolu yürüme gibi aerobik egzersizlerin kalp hastalıklarından olan ölümleri azalttığı bildirilmektedir. Aerobik aktiviteler aynı zamanda denge ve koordinasyonu düzeltir. Program aynI zamanda ısınma, soğuma ve germe egzersizleri ile solunum egzersizlerini de içermelidir. Vücut ağırlığı ile yapılan aerobik egzersizlerin ev içi ya da dışı mekânda yapılması arasında bir fark yoktur. Ancak düşme riskini unutmamak lazımdır. Aerobik ve dirençli egzersizler, kas kuvvetini, fleksibiliteyi ve aerobik kapasiteyi artır›r, fiziksel fonksiyonları düzelterek sakatlığı azaltır. Yaşlıda kondisyonu artırmada en kolay, en ucuz, en emniyetli egzersiz yürümedir. Haftada en az 3 gün ve her seferde 20- 40 dakika yürünecek şekilde yapılır. Başlangıçta haftada iki kez 10 dakika olacak şekilde başlanır, haftalık artışlar şeklinde süre ve sıklık artırılır. Hep aynı yerde yürümek sıkıcı olabilir, bu nedenle radyo ya da “walkman“ dinlemek yararlı olabilir.  Sadece yaşlılık süreci değil, inaktivite de kas-iskelet sisteminde kayıplara neden olur.  Yürüme ve su içi egzersizler gibi düşük yoğunlukta egzersizler önerilir.  Güçlü kaslar ekleme binen yükü dağıtırlar, ekleme daha az yük binmesiyle semptomlar azalır, hareket yeteneği artar. İzometrik egzersizlere dikkat edilmelidir, kan basıncını yükseltebilir ve kalbin yükünü artırırlar… Yaşlı hangi yaşta olursa olsun egzersiz önerilmesinin uygun olduğu yönünde görüşbirliği vardır. Yaşlının egzersize toleransı basitçe konuşma testi ile anlaşılabilir: Egzersiz esnasında konuşmakta güçlük çekiliyorsa yoğunluk fazla demektir. Egzersiz sonrası ağrıyı azaltmak için de hasta toleransına göre sıcak veya soğuk uygulanabilir.  Ağrı kesici olarak TENS gibi alçak freanslı akımlar çok kullanılmaktadır, kalp pili olanlarda kullanılamaması dışında önemli bir kontrendikasyonu yoktur.  Bir çok yöne ağırlık TAİ CHİ CHUAN kaydırma,vücudun düzgünlüğü hakkında bilinci arttırma, hareketlerin çok yönlü koordinasyonu ve ilave olarak düzenli solunumdan oluşur. Bu egzersizlerin yaşlılarda denge ve fleksibiliteyi düzelttiği ve güven duygusunu artırdığı gösterilmiştir. Tai Chi, savaşma sanatı olarak Çin’den orijin almış bir egzersiz şeklidir. Başlangıçta dövüş şekli olarak kuvvet, denge, esneklik ve hız üzerinde önemle durulmuştur. Daha sonra tüm yaş grubundaki insanlar tarafından pratik edilerek, nazik, yavaş ve kolay egzersiz formuna geliştirilmiştir. Tai Chi yavaş hareket koreografisidir, tekrarlı, yavaş, nazik, dairesel hareketler, dengenin merkezinde değişiklikler, aklın ve vücudun bütünlüğünü içerir. Genel inanış, Tai Chi’nin kişinin mental ve fiziksel durumunu geliştirdiğidir. İnsanda dengenin önemini yansıtır. Tai Chi 19. yy.’da kitlelere yayılarak hızlı bir şekilde Çin’in ulusal egzersizi haline gelmiştir. 1960’larda Çin’in kapılarını dünyaya açmasından sonra Amerika’da yayılmaya başlamıştır PİLATES Ekstremite kaslarını güçlendirme, germe, solunum, gövde kaslarını güçlendirme ve denge egzersizlerini kapsar. Pilates egzersizleri kas iskelet sistemi bütünlüğünü artıran spinal mobilite ile eklem stabilizasyonunu sağlayan egzersizlerdir. KALİSTENİK EGZERSİZLER Kalistenik egzersizler tempo, süre ve enduransta değişiklikler yapılabilmesi nedeniyle kullanılan faydalı egzersiz şeklidir. Katılan grupların kalistenik egzersizlere uyum göstermelerini sağlayarak katılımı motive edici özelliği vardır Kalistenik egzersiz uygulamasında, grupları belirlerken aynı özellikleri taşıyan kişilerin seçilmeleri çalışmayı daha faydalı ve zevkli hale getirebilmektedir. Kalistenik egzersizler, çeşitli hastalık gruplarına göre ve bu hastalık gruplarındaki kişilerin yetenek ve ilgi seviyesine göre farklı şekillerde düzenlenebilir Kalistenik egzersizlerin gürültüsüz bir ortamda ve müzik eşliğinde yapılması önemlidir. Ayrıca bu egzersizlerin ritmik olması ve sayı sayarak yapılması gibi özellikler taşıması gereklidir. Çalışma her gün aynı saatte özellikle, sabah erken bir saatte uygulanmalıdır. Kalistenik egzersizler sırasında fiziksel performansın objektif olarak değerlendirilmesi mümkün olmaktadır. Ev egzersiz programı olarak verilebileceği gibi okulda fiziksel eğitim programının bir parçası olarak da kullanılabilmektedir EV EGZERSİZLERİ Ev egzersizlerinin ihtiyaca yönelik olarak daha az sayıda verilmesi hastaların performansı acısından daha olumlu sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Kalistenik egzersizler evde de haftada 3 kere 20 dk sureyle verilebilir. Ev egzersiz programları yaşlıların düşmesini azaltmak için uygulanan yaşlıyı bilgilendirme programlarının bir parçası olarak kullanılır. Egzersiz programına başlamak için yaşlının motive edilmesi çok önemlidir. Ancak egzersize başlamadan önce yaşlılar mutlaka doktor kontrolünden geçmeli ve fiziksel aktiviteye katılımlarını etkileyen; kişisel özellikler, egzersiz programına bağlı faktörler ve çevresel faktörler gibi durumların olup olmadığı belirlenmelidir Aşırı egzersizin olası komplikasyonları Ani olum, öldurucu olmayan myokard enfarktusu, Aşırı yorgunluk, Hipertermi, önemli kas-iskelet problemleridir YAŞLILIK VE SPOR Yürüme: Uygulaması en kolay ve komplikasyon riski en düşük spor olduğundan yürüme yaşlılar tarafından kolaylıkla tercih edilmektedir. Aynı zamanda kardiovaskuler ve kas-iskelet sistemine doğrudan etki etme özelliği nedeniyle de tedavi amacıyla önerilen bir spordur. Osteoporozu olan kişilere düzenli olarak günde en az bir saat 5-10 km yürüyüş önerilmektedir. Hatori ve ark. kemik yoğunluğu üzerindeki olumlu gelişmelerin elde edilmesi için, en az yedi ay süreyle haftada üç gün 30 dakika treadmilde yürünmesi gerektiğini belirtmektedirler ACSM sağlıklı bir kişinin her gün 5 km mesafeyi 3-4 m/sn hız ile yürümesinin kardiovasküler açıdan yararlı olduğunu rapor etmektedir. Bu yürüme şekli normal yürüme hızının yaklaşık iki katına eşdeğer olmaktadır. Ancak kişilere yürümeyi bir spor olarak yapması önerilirken yürümeye etki eden kişisel faktörleri göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Bunların içinde en önemli özellik kişinin yaşıdır. Örneğin, 58-80 yaşlarındaki sağlıklı kadınlarda normal yürüme hızı 1.9 m/sn’ye düşmektedir. Yaş ile birlikte, kişinin geldiği kültürel çevre, alışmış olduğu adım uzunluğu, dakikada attığı adım sayısı, bacak boyu ve alt extremitelerinin eklem hareket miktarları, ağrı, emosyonel durum gibi özellikleri de yürüme miktarını ve hızını etkileyecektir. O nedenle, sağlıklı yaşlılara bir kısıtlama getirmeden, kendilerini rahat hissettikleri bir hızda, fakat düzenli olarak yürümelerinin sağlık verilmesinde yarar olduğu düşünülmektedir. Japonya’da başlatılan sağlık profili çalışmaları kapsamında, günlük yaşam içinde yapılan düzenli yürümelerde adım sayısının sayılması ve bunun onbin adıma ulaştırılması hedeflenmiştir. Bu da hemen hemen günde 4 km’lik bir yürüyüşe eşdeğer gelmektedir. Bu çalışmada hangi yaşta olursa olsun kişinin günlük yaşantısı içinde gerçekleştirdiği yürüyüşlerini bir spor aktivitesine dönüştürebilmesi amaçlanmaktadır. Bu da bir yaşam bicimi değişikliği olmaktadır. Yürüyüş Uygun ayakkabı, çorap Hava sıcaklığına uygun rahat giysi Duraksama olmamalı Günün uygun zamanı, ilgi çekici bir bölgede Gruphalinde, her gün aynı saatte Yürüyüş Dengeyi korumak için yokuşta hafif öne eğinilmeli Süre ve mesafe arttırılmalı Soğuma peryodunda yavaş yürüme kullanılabilir Günün uygun zamanı, ilgi çekici bir bölgede Grup halinde, her gün aynı saatte Koşma: Düzgün postürlü sağlıklı yaşlıların koşma paternlerinde bir değişiklik olmadığı halde, koşma hızı yaşla birlikte azalmaktadır. Ancak düzenli olarak genç yaşlardan beri koşmuyorlarsa, koşmanın veya bunun daha hafif şekli olan jogging sporunun yaşlılara önerilmemesinde yarar vardır. Raket Sporları: Koşmanın kullanıldığı tenis ve badminton veya denge ve ağırlık aktarmanın söz konusu olduğu masa tenisi, yaşlı sporcuların kardiovasküler gücünü, kas kuvveti ve esnekliğini geliştirmektedir. El- göz koordinasyonu ve bacaklar ile kollar arasındaki koordinasyonu ve genel vücut dengesini geliştirmeleri açısından da özellikle yararlı sporlardır Golf: Ülkemizde pek yaygın olmasa da golf, tenis gibi kişinin fiziksel özelliklerini geliştirici bir spor olarak önerilmektedir. El-göz koordinasyonu, yürüme kapasitesi ve dengeyi geliştiren bu her iki sporu yapan yaşlıların özellikle dirsek eklemleri, elastik destekler ile korunmalıdır. Ancak gövdeye aşırı ve ani rotasyonlar yaptırabileceklerinden, osteoporoz riski taşıyan yaşlılarda vertebral kolon kırıklarına neden olabilirler. Hafıza, konsantrasyon gibi kognitif fonksiyonlarının geliştirilmesine de yardımcı olan golf, yürümeksizin araba kullanılarak da yapılabileceğinden, kardiyovaskuler yükün düşük tutulması veya yürürken gücünü ekonomik kullanması gereken yaşlılarda kolaylıkla uygulanabilmektedir. Yüzme: Yüzme yaş ilerlese de uzun süre yapabilecek bir aerobik spordur. Suyun ve yüzmenin sağladığı yararlar yadsınamaz. Özellikle suyun kaldırma kuvveti sayesinde yeterli kas kuvveti olmayan veya geniş eklem hareketlerini yapmakta zorlanan yaşlılar, su içinde daha rahat hareket edebilirler. Kuvvet, koordinasyon, eklem hareket genişliği ve esnekliğini arttıran, rekreatif özellikteki bu sporlar, her yaştaki kişiler tarafından tercih edilmektedirler Deniz veya havuzda yüzerken emniyet açısından alınması gereken önlemler arasında özellikle yaşlıların yüzerken yalnız bırakılmamaları veya uzaktan gözlenmeleri; yemeklerden hemen sonra tok karnına yüzülmemesi; yüzerken yemek yenmemesi, içecek içilmemesi kazaların önlenmesi açısından önemlidir. Güneşin etkin olduğu saatlerde yüzülmemesi ve dehidratasyon açısından yeterli sıvının alınması diğer önemli konulardır. Bisiklet: Denge, kuvvet ve koordinasyonun gelişmesinde ve korunmasında etkin bir spor olan bisiklet, açık havada sürüldüğü zaman eğlence ve görsellik açısından da kişiye katkılar sağlamaktadır. O nedenle, her yaşta tercih edilebilecek, kişinin ambulasyonunu da ekolojik olarak çevreye zarar vermeden sağladığı için günümüzde yaygın bir şekilde tercih edilmesi beklenen, desteklenen bir spordur. Yüzme ve bisiklet, kas-iskelet sistemi üzerindeki etkilerini ayaklar üzerine ağırlık verilerek yapılan sporlara oranla daha uzun surede göstermektedirler. O nedenle, osteoporoz açısından olumlu gelişmeler elde etmek için, uzun sure ve düzenli olarak yapılmalıdırlar. Tsukahara bu etkileri 35 ay sureyle düzenli olarak haftada en az iki kez birer saat yüzen yaşlılarda elde ettiğini rapor etmektedir. Bu sporlar, her yaştaki sağlıklı yaşlıya olduğu gibi, romatizmal veya arteryal hastalıklar nedeniyle alt ekstremiteleri yük taşımaya hassas veya kardiyovaskuler açıdan enduransı duşuk yaşlılara özellikle önerilmektedirler Yaşlılarda Spor Eğitimi Yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan nörofizyolojik değişiklikler, kısa sureli hafızanın ve motor aktivite hızının azalmasına, reaksiyon zamanının uzamasına neden olmaktadır. Motor cevapların gecikerek ortaya çıkmasında, kas kuvvetinin azalması ve hızlı kasılan tip II kas liflerinin seyrekleşmesinin de önemli olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda bazal ganglion kontrolunun de azalması motor cevapların daha yavaş çıkmasına neden olmaktadır. Bu nedenle yaşlılara spor eğitimi verilirken veya bir aktivite yaptırılırken, bu nörofizyolojik değişiklikler göz önünde bulundurulmalıdır. Rekreasyonel Aktiviteler Piknik Bisiklet Sürme Uzun yürüyüş yapmak Balık Tutma Kürek çekme Suya Dalış Kamp yapma Kuş/memeli hayvan seyretme… Rekreasyon Yüzme, Ata binme Golf Okuma, Gezi amaçlı araba kullanma Arkadaş ve akraba ziyareti Kulüp ve organizasyonlar Yaşlılarda Rekreatif Aktiviteler Eğlenmek, dinlenmek, sağlık kazanmak, rahatlamak veya yenilenmek amacıyla yapılan etkinliklere rekreasyon adı verilmektedir. Yaşlı kişinin düzenli olarak fiziksel veya kognitif aktiviteleri içeren rekreatif etkinliklere katılması sosyalleşmesine, kendini daha iyi, sağlıklı hissetmesine yol açmaktadır. Yarışma amaçlı olmayan, eğlenmek için yapılan tüm spor aktiviteleri rekreatif aktiviteler olarak kabul edilebilir. Kişinin ilgi alanlarına göre fiziksel, sosyal, artistik (yaratıcı), zihinsel ve pasif olmak üzere beş temel alanda incelenebilir. Ancak özellikle grup içinde, eğlenerek oynanan oyunlar (basketbol, voleybol, futbol, raket sporları, golf), yürüyüş, doğada yürüyüşler, bisiklet, dans aktif yaşamı tercih eden yaşlı kişilerce tercih edilebilecek aktivitelerdir. Daha çok kognitif fonksiyonları uyarma özelliğindeki aktiviteler arasında da kitap, şiir, gazete okuma, yazı yazma, bulmaca çözme, sudoku, iskambil, domino vs. oynama, el sanatları, resim yapma, dikiş, örgü, nakış, tartışma gruplarına katılma sayılabilir Bahçe işleri, balık tutma, doğada kuş izleme, fotoğrafçılık, şehir içi, yurt içi veya geziler tercih edilen aktivitelerdir. Bir hayvan ile ilgilenme, onu sahiplenme,sevgi ve sıcaklığını hissetme de havyan rekreatif terapisi olarak adlandırılmaktadır. Bir kurumda veya evinde yaşayan yaşlı kişilerin sosyalleşmesi için belediyeler, dernekler, sosyal kuruluşlarca düzenlenen etkinlikler ile tüm bu ve benzeri rekreatif aktiviteleri icerebilir. Örneğin, ilköğretim ve liselere, meslek okullarına, üniversitelere karşılıklı ziyaretlerde bulunulması; öğrencilerle, gençlerle birlikte ortak saatlerin geçirilmesi yaşlı kişinin kendisini toplumun bir bireyi olarak hissetmesi ve ilerlemiş yaşına karşın yararlı olduğunu, deneyimlerini, bilgilerini aktarabildiğini görmesi açısından yararlı olmaktır. Nitekim sosyal sorumluluk projeleri ve ilgili dersler kapsamında okullar tarafından bu tip ziyaretler huzurevlerine düzenlenmektedir. Farklı kuşaktan kişilerin birbirlerini tanımalarına, anlamalarına olanak sağlayacağı gibi, özellikle devlet koruma ve bakımı altındaki çocukların ihtiyacını hissettikleri dede-nine kavramları da desteklenmiş, geliştirilmiş olacağından bu tip aktivitelerin yaygınlaştırılmasında büyük yarar Bu gibi uygulamalar, toplumsal değerlerin tanınmasında, geliştirilmesinde, pekiştirilmesinde de önemli rol oynayacaktır. Turizm de eğitim, görsellik ve eğlenceyi içeren etkin bir rekreasyon alanıdır. Turistik geziler bazı durumlarda da hatıraları hatırlama, eski olayları yeniden hatırlama, anma amaçlı olarak da gerçekleştirilebilir. Yaşlı turistlerin ilgi alanları yaşlarına, eğitim durumlarına ve cinslerine göre değişiklik gösterebilmektedir. Ancak sosyalleşme açısından çok etkin bir uygulama olduğu da yadsınamaz bir gercektir.

Use Quizgecko on...
Browser
Browser