Hukukun Temelleri PDF
Document Details
Dr. Mustafa YILMAZ
Tags
Summary
Bu belge, hukukun temel kaynaklarını (mevzuat, yargı kararları, bilimsel eserler) ve toplumsal düzen kurallarını (hukuk, din, ahlak, örf-adet) ele alıyor. Hukuk, din, ahlak ve örf-adet kuralları, toplumsal düzen kurallarına dair çeşitli karşılaştırmalar ve ayrıntılar içerir.
Full Transcript
HUKUKUN TEMELLERİ Dr. Mustafa YILMAZ HUKUKUN BİLGİ KAYNAKLARI I. MEVZUAT (LEGISLATION) Mevzuat; anayasa, kanun, KHK, uluslararası anlaşma, tüzük, yönetmelik, diğer düzenleyici işlemlerden oluşan yürürlükteki hukuk kurallarıdır. Mevzuata ulaşmanın iki resmi yolu vardır: Resmi Gazete ve Başba...
HUKUKUN TEMELLERİ Dr. Mustafa YILMAZ HUKUKUN BİLGİ KAYNAKLARI I. MEVZUAT (LEGISLATION) Mevzuat; anayasa, kanun, KHK, uluslararası anlaşma, tüzük, yönetmelik, diğer düzenleyici işlemlerden oluşan yürürlükteki hukuk kurallarıdır. Mevzuata ulaşmanın iki resmi yolu vardır: Resmi Gazete ve Başbakanlık Mevzuat Bilgi Bankası Resmi Gazete 1921 yılından beri, Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü tarafından Ankara’da yayınlanmaktadır. Artık dijital ortamda çıkarılmaktadır. II. YARGI KARARLARI İkinci kaynak, yargı kararları (juristictional desicions), mahkeme kararlarıdır (court desicions). Özellikle Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Uyuşmazlık mahkemesi, 2017’de lağvedilmeden önce Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararları. 1. Anayasa Mahkemesi kararları (desicions of the Constitutional Court) 1964 tarihinden beri yayımlanmaktadır. Artık anayasa.gov.tr’den de yayınlanmaktadır. Örneğin, 02.10.2018 Tarih, E.2018/35, K.2018/56 sayılı karar. T: Tarih, E. Esas, K.Karar tarihi olarak geçer. HUKUKUN BİLGİ KAYNAKLARI 2. Yargıtay Kararları Adli yargı alanında en yüksek mahkeme olan Yargıtay’ın verdiği kararlar (desicions of the Court Cassation), Yargıtay Kararlar Dergisinde, önceleri yazılı şekilde her ay yayımlanmakta iken, günümüzde yargitay.gov.tr’den ulaşılabilmektedir. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 12.05.2018 Tarih ve E.2017/510, K.2018/77 gibi. 3. Danıştay Kararları İdari yargı alanında en yüksek mahkeme olan Danıştay’ın verdiği kararlar, 1937’den itibaren yayımlanmaktadır. Günümüzde danistay.gov.tr’den ulaşılabilir. Danıştay 8. Dairesi, 21.06.2014 tarih, E.2013/250, K.2014/58 gibi. 4. Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık Mahkemesi kararları (desicions of the Court of Conflicts), 2013’ten beri yayımlanmaktadır. Uyuşmazlık Mahkemesi, 23.03.2014 tarih, E.2014/11, K.2014/15 Resmi Gazete, 4 Nisan 2014 tarih s.23219 s.28. 16 Nisan 2017 referandumu ile Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılmış ve bu tarihten önceki kararları hukuk tarihimizde yer almıştır. III. BİLİMSEL ESERLER Hukukun üçüncü bilgi kaynağı, yazılmış bilimsel eserlerdir (doctrine, books of authority). Makale, kitap, biyografiler, belli bir hukuk dalı alanında yazılan eserler doktrini oluşturur. a.Hukuk Dergileri b.Belli hukuk dallarında yazılan genel eserler, (Borçlar hukuku, Medeni Hukuk, Ceza hukuku, İdare Hukuku, Anayasa Hukuku, Ticaret Hukuku, İcra İflas hukuku vb. alanında yazılmış eserler) TOPLUMSAL DÜZEN KURALLARI Toplumsal hayatın sürdürülebilmesi amacıyla, insanların uyması gereken kurallara toplumsal düzen kuralları (rules of social order) denir. Hukuk kuralları, din kuralları, ahlak kuralları, örf-adet kuralları toplumsal düzen kurallarını oluşturur. I. HUKUK KURALLARI Hukuk, hukuk kurallarının biraraya gelmesinden oluşan düzendir. Hukuk kuralları, devletin yetkili organları tarafından konulan, insan davranışlarını düzenleyen ve cebirle müeyyidelendirilmiş emir ve yasaklardır. 1. Bir kuralın hukuk kuralı olabilmesi için, emir ve yasak içermesi gerekir. Buna normatiflik (normativity) denir Örn. Sınıfta sigara içmek yasaktır. İçenlere 4207 sayılı Kanuna göre ceza uygulanır. I. Hukuk kuralları 2. Bir insan davranışını düzenlemeye yönelik olmalıdır. Yani hukuk kurallarının konusu süjesi (subject-matter), muhatabı insan davranışlarıdır. 3. Kuralın, Devletin yetkili organları tarafından konulması gerekir (maker, institutor). Kanun, TBMM tarafından; Cumhurbaşkanlığı kararnameleri C. Başkanlığınca; KHK, tüzükler Bakanlar kurulunca; yönetmelikler, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri tarafından çıkarılması gerekir. 4. Cebir ile müeyyidelendirilmiş olması gerekir. Söz konusu emir ve yasağın muhatabı olan kişi, buna uymazsa bu kişiye bir müeyyide, yaptırım (sanction) uygulanmalıdır. Bu müeyyide ceza müeyyidesi olabileceği gibi idari yaptırımlar da olabilir. Hapis cezası, okuldan uzaklaştırma cezası gibi. II. Din kuralları Din kuralları (religious rules), ilahi irade tarafından konulduğuna inanılan, insan davranışlarını düzenleyen, ölünce öbür dünyada cennet ile mükafatlandırılacağını veya cehennemle cezalandırılacağını öngören emir ve yasaklardır. 1. Din kuralları da özü itibariyle hukuk kuralları gibi, emir ve yasaklar içerir. Yani normatif niteliktedir. Namaz kıl, kurban kes, yalan söyleme, zina yapma gibi. 2. Din kurallarının da konusunu, insan davranışları oluşturur. Muhatabı insandır. Namaz kılacak, oruç tutacak olan insanlardır. 3. Din kurallarının koyucusu, ilahi iradedir. 4. Din kurallarının müeyyidesi, ölünce öbür dünyada cezalandırılmak veya cennetle mükafatlandırılmaktır. II. Din kuralları Hukuk kuralları ile din kuralları arasında bazen çakışma, bazen de çatışma olabilir. Örneğin, insan öldürmek hem dinde hem de hukukta yasaklanmıştır. Bu durumda din kuralı, hukuk kuralına dönüşmüştür. Bazı din kuralları, hukuk kuralları ile ilgisizdir. Namaz kılmama, oruç tutmama durumlarında hukuk kuralları herhangi bir yaptırım öngörmez, cezası öbür dünyada cehennem azabı olarak görülür. Bazen de din kuralı ile hukuk kuralı çatışabilir. Örneğin, Medeni Kanundan önce birden fazla kadınla evlenmek mümkün iken 1926 yılından sonra birden fazla kadınla evlenmek M.K’na göre yasaklanmıştır. III. Ahlak kuralları Ahlak kuralları (moral), kişinin kendi vicdanı tarafından konulan ve kişinin kendi davranışlarını düzenleyen ve vicdan azabı ile müeyyidelendirilmiş emir ve yasaklardır. 1. Ahlak kuralları, hukuk ve din kuralları gibi emir ve yasaklar içerir. Fakirlere yardım et, otobüste yaşlılara yer ver gibi. Bu açıdan normatif özelliktedir. 2. Ahlak kuralları da insan davranışlarını düzenlemeye yöneliktir. Yani muhatabı insanlardır. 3. Ahlak kurallarının koyucusu, insanın kendi vicdanıdır. Hukuk kurallarının koyucusu, insanın kendi vicdanı değil, başka insanlardır. 4. Ahlak kurallarının müeyyidesi, vicdan azabıdır (compunction). Otobüste yaşlı insana yer vermediği için kişi, vicdan azabı çekmesi gibi. III. Ahlak kuralları Genellikle hukuk kuralları ile ahlak kuralları örtüşme vardır. Ahlakın emrettiğini hukuk da emreder. Örn. Eşlerin birbirine sadık kalmasını ahlak da hukuk da emreder. Eşine sadık kalmayan kişi, hukuk kuralları tarafından müeyyide ile karşılaşır. Yalan söylemek, ahlaksızlıktır. Bunu hukuk cezalandırmaz. Ancak hakim önünde söylenirse hukuk kuralları tarafından cezalandırılır. Ancak ahlakın emrettiği her şeyi hukuk kuralları emretmeyebilir. Fakirlere yardım etmeyi ahlak emreder, ancak hukuk kuralı haline gelmeyip cebir ile cezalandırılmayabilir. Ahlakla ilgisi olmayan bir çok hukuk kuralı da olabilir. İdarenin yaptığı işlemlere karşı 60 gün içinde dava açılması gibi. IV. Örf-Adet Kuralları Kişinin içinde bulunduğu belirli bir toplumsal çevre tarafından konan ve insan davranışlarını düzenleyen ve uyarma, kınama, dışlama, linç gibi değişik müeyyideleri olabilen emir ve yasaklardır. 1.Örf-adet kuralları (customary rules), özü itibariyle hukuk, din, ahlak kuralları gibi emir ve yasakları içerir. “Namusunu koru”, “babanın kanını yerde bırakma”, “insanlara selam ver” gibi emir ve yasaklar içerir. Yani normatiftir. 2. İnsan davranışlarına yönelik olup muhatabı insanlardır. 3. Örf-adet kurallarının koyucusu, belirli bir toplumsal çevredir. Örf-adet kuralları, belirli bir toplumsal çevrede uzun bir zaman sürekli tekrarlanan davranış kurallarıdır. Örf-adet kuralları, belirli bir çevre tarafından yaratılırken, hukuk kuralları devletin yetkili organları tarafından çıkarılmaktadır. 4. Müeyyidesi, ayıplama, kınama, dışlama, hatta öldürme olabilir. IV. Örf-Adet Kuralları Örf-adet kuralları, müeyyideleri itibariyle, teamüller, adetler ve örfler olmak üzere üçe ayrılır. Teamüller, ihlalleri halinde ayıplama, kınama gibi hafif müeyyideleri olan örf-adet kurallarıdır. Bunlara görgü kuralları da diyenler bulunmaktadır. Teamüller, hukuk kurallarına uygun olabileceği gibi aykırı da olabilir. Adetler, çiğnenmeleri halinde dışlama, gruptan atma, gibi orta şiddette müeyyideleri olan örf-adet kurallarıdır. Adetler, teamüllere nazaran daha ağır müeyyideleri vardır. Örfler ise, çiğnenmeleri halinde kişinin fiziki bütünlüğüne zarar verilmesi hatta öldürülmesi (linç) sonuçları olan ağır müeyyideli örf-adet kurallarıdır. Örfler, diğer örf adet kurallarına göre cebri bir müeyyide ile maruz kalınan ve toplumsal grubu temelinden sarsan kurallardır. Örfler, hukuka aykırı olabilecekleri gibi hukuka uygun olanları da bulunur. Örn. Tarla ekiminde yarıcılık sistemi gibi. Karşılaştırmalar Teamüller ve adetler ile hukuk kurallarının müeyyidesi bakımından fark vardır. Hukuk kurallarının müeyyidesi cebri nitelikte olup, teamül ve adetlerin müeyyidesi ayıplama, kınamadır. Örfler ile hukuk kuralları arasında müeyyide bakımından cebri nitelik taşımaları açısından bir fark yoktur. Ancak örflerde cebir uygulayan bir grup toplumdur. Hukuk kurallarında ise cebir uygulayan devlettir. Örf-adet kuralları ile hukuk kuralları arasında bazen örtüşme, bazen de çatışma vardır. Örtüşme halinde örf-adet kuralı, hukuk kuralının kaynağı olabilir, hukuk kuralı haline dönüşebilir. Örn. Tarla ekiminde yarıcılık sistemi gibi. Bazen de örf-adet kuralı ile hukuk kuralı arasında çatışma olabilir. Örn. Kan davası, töre cinayetleri, hukuk kuralları tarafından yasaklanmış ve şiddetle cezalandırılmaktadır. Karşılaştırmalar Hukuk, din, ahlak ve örf-adet kuralları arasında çeşitli benzerlikler ve farklılıklar vardır: 1. Bu kuralların hepsi normatif niteliktedir, yani emir ve yasaklar içerir. 2. Bu kuralların hepsi insan davranışlarını konu alır, muhatabı insandır. 3. Hukuk kurallarının koyucusu, devletin yetkili organlarıdır, Din kurallarının ilahi irade, ahlak kurallarının insanın vicdanı, örf- adet kurallarının ise belli bir toplumsal çevredir. 4. Tüm toplumsal kurallar müeyyide içerir. Ancak müeyyide farkı vardır. Hukuk kuralları, cebri niteliktedir. Din kuralları müeyyidesi öbür dünyada cehennem azabı, ahlak kuralların vicdan azabı, örf-adetlerin ayıplama, kınama, dışlama ve linçtir. Toplumsal düzen kurallarının ortak fonksiyonu Hukuk, din, ahlak ve örf-adet kurallarının hiçbiri tek başına toplumda düzeni sağlayamaz. Sadece hukuk kuralları ile toplumsal sorunları çözemezsiniz. Hepsi bir bütün oluşturmak zorundadır. Birbirinin tamamlayıcısıdır. Genelde bu kurallar arasında örtüşme ve çakışma vardır, istisnai olarak çatışma veya zıtlık vardır. İnsanların kimisi, din ve ahlak hassasiyetinden kimisi de örf- adetlere inanmasından, kimisi de hukukun öngördüğü cezalardan korktuğu için kurallara uyar ve suç işlemezler. Ancak toplumsal düzeni sağlamak için hukuka da ihtiyaç vardır. HUKUKUN KAYNAKLARI Hukukun Kaynakları 2’ye ayrılır: I.Asıl Kaynaklar: a. Yazılı Kaynaklar: Anayasa, Kanun, KHK, uluslararası anlaşma, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, tüzük, yönetmelik. b. Yazısız kaynak: Örf-Adet Hukuku II.Yardımcı Kaynaklar: a.Doktrin (Öğreti) b. İçtihatlar (Yargı kararları) HUKUKUN KAYNAKLARI I.a. Hukukun yazılı kaynakları, devletin yetkili organları tarafından konulmuş yürürlükte bulunan bütün hukuk kurallarından oluşur. Buna mevzuat, pozitif hukuk, mevzu hukuk da denilmektedir. Anayasa Devletin temel organlarının (yasama, yürütme, yargı) kuruluş ve işleyişini, kişilerin temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen, normlar hiyerarşisinde en üst sırayı teşkil eden, konulması ve değiştirilmesi zor hukuk kurallarıdır. 1876, 1921, 1924, 1961, 1982 anayasaları, asli kurucu iktidarlar tarafından yapılmıştır. Değiştirmek tali kurucu iktidara aittir ve değiştirilmesi nitelikli çoğunluğa tabidir. Anayasa değişikliklerini teklif etmek için TBMM’nin 1/3 Mv. tarafından (200 Mv.) yazılı olarak verilmesi gerekir. Anayasa değişiklikleri Mecliste iki defa görüşülür ve gizli yapılır. HUKUKUN KAYNAKLARI Kabulü için en az 3/5 Mv. (360 Mv) kabul oyu kullanması gerekir. TBMM 3/5’ten fazla, ancak 2/3’ten (400 Mv) az ise CB tarafından ya halkoylamasına sunulur, ya da bir defa daha görüşülmek üzere TBMM’ye gönderir. TBMM kendisine gönderilen An. Değişiklik teklifini aynen kabul edip 3/5 çoğunlukla (360 Mv.) onaylarsa CB, değişikliği halkoylamasına sunmak zorundadır. 2/3 çoğunlukla kabul ederse CB, 15 gün içinde onaylayabilir veya halkoylamasına götürebilir. TBMM, anayasa değişikliğini 2/3 çoğunlukla (400 Mv.) kabul etmiş ise, CB, bu değişikliği onaylayabilir, halkoylamasına sunabilir, bir kez daha görüşülmesi için TBMM’ye geri gönderebilir. Meclis kendine gelen değişikliği aynen kabul edip geri gönderirse 2/3 çoğunlukla kabul ederse, CB onaylayabilir veya halkoylamasına götürebilir. 3/5 çoğunlukla kabul ederse halkoylamasına götürmek zorundadır. HUKUKUN KAYNAKLARI Kanun Yasama organı tarafından çıkarılan, normlar hiyerarşisinde anayasanın altında bulunan, genel, soyut, kişilik dışı, sürekli hukuk kurallarıdır. Yapılışı, kanun teklifi veya kanun tasarısı şeklinde olur. Kanun teklifi yetkisi Mv.’lerine aittir. TBMM başkanlığına yapılır. Komisyonlarda görüşüldükten sonra, Genel Kurula gelir. Kanun tasarısı, Bakanlar kurulu tarafından yapılır. Artık BK, kalmadığı için günümüzde mümkün değildir. Kanun teklifleri ve tasarıları, Genel Kurulda en az 1/3 Mv. (200 Mv.) hazır bulunduğu bir ortamda en az 1/4 Mv. (150 Mv) tarafından kabul edilmesi gerekir. R.G’te yayını için CB’na gönderilir. CB, kabul edilen kanunu 15 gün içinde onaylayabilir veya Meclise geri gönderebilir. HUKUKUN KAYNAKLARI Meclis aynen kabul ederse CB onaylar, iptali için An. Mahkemesine başvurabilir. Meclis geri gönderilen kanunu değiştirirse CB, bunu tekrar geri gönderebilir veya onaylar. RG’te yayımlanmasından sonra, eğer kanunun yürürlüğe gireceği tarih belli ise o tarihte, değilse yaymlandığı gün yürürlüğe girer. Kanunların iptali için Anayasa mahkemesine başvurulabilir. Uluslararası Anlaşmalar İki veya daha fazla devlet tarafından imzalanan, usulüne uygun şekilde onaylanıp yürürlüğe konan ve kanun değerinde olan bağlayıcı hukuk kurallarıdır. An. Mahkemesine başvurulamaz. Uluslararası anlaşmalar, CB, Dışişleri Bakanı tarafından imzalanabilir. Bunların TBMM tarafından uygun bulunarak onaylanması gerekir. Ekonomik, ticari ve teknik ilişkileri düzenleyen 1 yılı aşmayan ve kişi halleri ile devlet maliyesine yük getirmeyen anlaşmalar için TBMM onayına gerek yoktur. HUKUKUN KAYNAKLARI Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri Cumhurbaşkanının yürütmeye ilişkin konularda çıkardığı ve normlar hiyerarşisinde kanunların altında bulunan ve An. Mahk.si tarafından yargısal denetime tabi hukuk kurallarıdır. -Üst kademe yöneticilerinin atanmalarına ilişkin usul esaslar -Bakanlıkların kurulması, kaldırılmaları, görev ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması -DDK’nun işleyişi, üyelerinin görev süresi ve özlük işleri, -MGK Genel Sekreterliğinin teşkilat ve görevleri alanında düzenleme yapılabilir. Yürütme yetkisine ilişkin olmayanlar, Sosyal haklar hariç temel hak ve hürriyetler, kanunla düzenlenmesi gereken konular CB kararnameleri ile düzenlenemez. Olağanüstü hal CB. Kararnameleri ise bu alanlarda düzenleme yapabilir. HUKUKUN KAYNAKLARI Yönetmelikler Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren ve kanunlara, CB Kararnamelerine aykırı olmamak ve uygulamasını göstermek amacıyla çıkarılan yazılı hukuk kurallarıdır. CB tarafından çıkarılan veya bakanlıkların ve kamu tüzel kişilerinin çıkardığı ve ülke düzeyinde uygulanacak yönetmeliklerin yargısal denetimi Danıştay tarafından yapılır. Belli bir yerde uygulanacak veya mahalli idarelerin çıkardığı yönetmeliklerin denetimi o yerde bulunan idare Mahkemeleri tarafından yapılır. Son Anayasa Değişikliği ile artık çıkarılmayan ancak hukuk sistemimizde yer alan hukuk kaynakları: KHK, tüzük, Bakanlar Kurulu Yönetmelikleri, Başbakanlık yönetmelikleri. HUKUKUN KAYNAKLARI I.b. Yazısız Kaynak: Örf-Adet Hukuku Çok eski zamanlardan beri devamlı olarak uygulanan, uyulmasının zorunlu olduğu yolunda genel bir inanç bulunan ve hukuk düzeni tarafından tanınan yazısız kurallara denir. Devlet ve hukuk düzeni tarafından tanınmayan örf-adet kuralları uygulanamaz. Örn. Töre cinayetleri. Hukuk düzeni tarafından kabul edilen örf-adet kuralları, uygulama alanı bulur. Örn. Yarıcılık sistemi. II. Yardımcı Kaynaklar a. Doktrin (Öğreti): Bilimsel görüş, kitap, makale ve eserlerdir. b.Yargı kararları (İçtihatlar): Emsal kurallara diğer mahkemeler uyabilir, uymayabilir. Ancak tüm yasama, yürütme, ve yargı organlarını bağlar. Ancak içtihadı birleştirme kararları, kanun değerinde olup mutlaka uygulanmalıdır. HUKUKUN DALLARI Hukuk, kamu hukuku ve özel hukuk olmak üzere ikiye ayrılır. 1. Özel hukuk (private law): Kişilerin birbirleriyle olan ilişkilerini, eşitlik (equality) ve irade serbestisi esasına göre düzenleyen hukuk kurallarının bütününe denir. Özel hukuk ilişkileri iki taraflı, eşit ve irade serbestisine dayanır. Örn. Kira ve borç ilişkileri. 2. Kamu Hukuku (public law): Bir devletin teşkilatını, bir devlet ile bir başka devlet ve bir devlet ile bireyler arasındaki ilişkilerini düzenleyen hukuk kurallarının bütünüdür. Kamu hukuk ilişkisinde taraflardan biri olan devletin iradesi, üstün konumdadır. Tek taraflı olup özel kişiler, devletin iradesini kabul etmese bile uygulanır. Devlet ve kamu tüzel kişileri, aldığı kararları re’sen uygular. Aldığı kararlardan zarar gören kişiler, idari yargıda dava açarak hakkını arayabilir. Örn. Kamulaştırma kararı. HUKUKUN DALLARI II. Kamu hukukunun dalları 1.Uluslar arası hukuk (Devletler Hukuku): Bir devlet ile başka bir devlet veya devletler arasında veya uluslar arası kuruluşlar arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır. Uluslar arası anlaşma, uluslar arası kuruluşlar, devletlerin egemenliği, kara, deniz, hava sınırları, kıta sahanlıkları gibi konular incelenir. 2.Anayasa Hukuku: Devletin temel kuruluşunu, şeklini, yapısını, organlarını, bu organlar arasındaki ilişkileri ve bireylerin temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen kurallar bütününe denir. Devletin unsurları, kurucu iktidar, kuvvetler ayrılığı, hükümet sistemleri, devlet biçimleri, demokrasi anlayışları, seçim sistemleri konuları, anayasacılık hareketleri ve tarihteki anayasalar inceleme konusudur. 3.İdare Hukuku: İdarenin kuruluş ve işleyişini düzenleyen kamu hukuku dalıdır. Cumhurbaşkanı, bakanlar, ve merkezden ve yerinden yönetim kuruluşlarının kuruluş, işleyiş, görev, yetki ve HUKUKUN DALLARI Merkezden yönetim, başkent ve taşra teşkilatından oluşur. Yerinden yönetim ise yerel yönetimler ve hizmet yerinden yönetim kuruluşlarından oluşur. İdari işlemler, kamu hizmeti, kolluk faaliyeti, kamu görevlileri, kamu malları ve idarenin sorumluluğunda kamu hukuku kuralları uygulanır, uyuşmazlıklar idari yargıda çözümlenir. 4.Vergi hukuku: Devletin vatandaşlarla olan vergi ilişkisini düzenleyen kamu hukuku kurallarına denir. Vergi, kamu giderlerini karşılamak amacıyla devletin tek taraflı olarak ve vergilendirme yetkisine dayanarak kişilerin gelir, gider ve malları üzerinden aldığı ekonomik değerlerdir. HUKUKUN DALLARI 5.Ceza Hukuku: Suç oluşturan fiil ve davranışların neler olduğu, ne gibi cezai müeyyideler uygulanacağını gösteren kamu hukuku kurallarına denir. Genel hükümlerde, kanunilik ilkesi, ceza kanunlarının yer, zaman ve kişi itibariyle uygulanması, suçun maddi ve manevi unsuru, illiyet, hukuka uygunluk nedenleri (meşru müdafaa), zaruret hali, hata, kusur, kast, ihmal gibi konular ele alınır. Ceza Özel hükümlerde, Ceza Kanununda öngörülen suçlar ve verilecek cezalar ayrıntılı olarak düzenlenir. Öldürme, yaralama, işkence, cana mala namusa yönelen suçlar, uyuşturucu, zimmet, irtikap, devlet aleyhine işlenen suçlar gibi. 6. Ceza Muhakemesi Hukuku: Kanunların suç saydığı fiilleri işleyenlerin takip edilmesi, yargılanması ve cezalandırılmasında izlenecek usulü belirleyen kurallardır. HUKUKUN DALLARI III. Özel Hukuk Dalları 1. Medeni Hukuk: Kişilerin toplum içinde yaşaması bakımından bir hüküm ve değer ifade eden bütün eylem ve davranışlarını, işlem ve ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarıdır. Kişilik, evlenme, boşanma, velayet, vesayet, miras ilişkilerini inceler. 1.a. Kişiler Hukuku: Kişi olarak gerçek kişiler incelendiği gibi, tüzel kişilik olarak dernekler, vakıflar da medeni hukuk kapsamında incelenir. 1.b. Aile hukuku, nişan, evlilik, boşanma, hısımlık, velayet ve vesayet konuları incelenir. 1.c. Miras hukuku da, medeni hukukun içerisinde yer alan ve miras ilişkilerini düzenleyen kurallardır. 1. d. Eşya Hukuku: Kişilerin bir eşya üzerindeki hakimiyet ve tasarrufunun nitelik ve türlerini, bu hakimiyet dolayısıyla diğer şahıslarla olan ilişkilerini düzenleyen hukuk kurallarıdır. HUKUKUN DALLARI Ayni haklar, şahsi haklar, zilyetlik, menkul ve gayrimenkul mülkiyeti, rehin, ipotek gibi konuları inceler. 2. Borçlar Hukuku: Özel Hukukun kişiler arasındaki borç ilişkilerini düzenleyen bölümüdür. Genel Hükümlerde borç kavramı, sözleşme, icap kabul, ifa, temerrüd, cezai şart, borcun sona ermesi halleri incelenir. Özel Hükümlerde satış, trampa, bağışlama, kira, ariyet, karz, hizmet, istisna, vekalet, vedia, kefalet sözleşmeleri incelenir. 3. Ticaret Hukuku: Kişilerin ticari nitelikteki ilişkilerini düzenleyen hukuk kuralları bütünüdür. Ticari işletme, Şirketler hukuku, Kıymetli evrak hukuku, Sigorta hukuku ve Deniz Ticareti Hukuku gibi branşları vardır. HUKUKUN DALLARI 3.a. Ticari İşletme Hukuku: Ticari işletmeyi ve tacirin faaliyetlerini düzenleyen hukuk dalıdır. Ticari işletme, tacir, ticari defterler, ticari mümessil, acente, komisyoncu marka, ticaret ünvanı konuları incelenir. 3.b. Şirketler Hukuku: İki veya daha fazla kişinin iktisadi bir amaca ulaşmak için emek ve mallarını bir sözleşmeyle birleştirmek suretiyle meydana getirilen toplulukların kuruluşunu, işleyişini, ortakların hak ve borçlarını ve sona ermelerini inceleyen hukuk dalıdır. Kolektif şirket, komandit şirket, anonim şirket, limited şirketler ve kooperatifler incelenir. 3.c. Kıymetli Evrak Hukuku: Poliçe, bono, çek gibi kıymetli evrakın düzenlenmesini, bunların geçerlik şartlarını, hüküm ve sonuçlarını, devrini ve ödenmesini düzenleyen hukuk dalıdır. HUKUKUN DALLARI 3.d. Sigorta Hukuku: Sigorta akdi ile ilgili kişiler arasındaki ilişkilerle, sigortacılıkla uğraşan kurumların çalışmalarını, sigorta çeşitlerini (kaza sigortaları, hayat sigortaları) düzenleyen hukuk kurallarıdır. 3.f. Deniz Ticaret Hukuku: Ticaret gemilerinin denizde seyrüsefer halinde ve bireyler arasında ortaya çıkan hukuki ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır. Deniz ticaret hukukunda, gemi, bayrak, gemi sicili, gemi mülkiyeti, donatan, donatma iştiraki, kaptan ve gemi adamları, navlun ve deniz aşırı satış gibi konular işlenir. 4. Devletler Özel Hukuku: Özel hukuk alanında yabancı unsur taşıyan hukuki ilişki ve ihtilafların çözümünde uygulanacak kurallardan oluşan hukuk dalıdır. 4 alt dala ayrılır: 4.a. Vatandaşlık Hukuku: Bir kişiyi veya bir şeyi devlete bağlayan hukuki ve siyasi bağı (tabiiyet, uyrukluk) denir. Devlete tabiiyet bağı ile bağlı olan gerçek ve tüzel kişilerdir. HUKUKUN DALLARI Türk vatandaşlığı doğumla, evlat edinme, evlenme ve seçim hakkı ile kazanılır. Kaybedilmesi ise, seçim hakkını kullanarak kayıp, çıkma izni, vatandaşlığın kaybedilmesi, vatandaşlıktan çıkarma şeklinde olur. 4.b.Yabancılar Hukuku: Belli bir ülkede bulunan yabancıların sahip oldukları hak ve ödevleri belirten hukuk kurallarıdır. Yabancıların siyasi hakları, basın özg., toplantı hak ve özg, öğrenim ve öğretim hakkı, seyahat, yerleşme, çalışma, dava açma hakları, mülkiyet hakkı ve vergi ödevi konularını inceler. 4.c. Kanunlar İhtilafı: Yabancı unsur taşıyan özel hukuk ilişkilerinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesinde hangi devletin kanununun uygulanacağını ve çatışmaların hangi devletin mahkemesinde çözümleneceğini belirten kurallardır. Örneğin bir Türk ile Alman’ın evlenmesi, Bir Fransız karı- kocanın Türkiye’de boşanması, bir Rus’un malını satması, İtalyan turistin bir İngiliz’in arabasına Türkiye’de çarpmasında HUKUKUN DALLARI hangi devletin hukukunun uygulanacağı ve hangi mahkemelerde görüleceği gibi hususlar incelenir. 4.d. Milletlerarası Usul Hukuku: Özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümünde mahkemelerin milletlerarası yetkilerini düzenleyen kuralların bütünüdür. Yabancı unsur taşıyan bir hukuki uyuşmazlık taşıyan bir hukuki uyuşmazlık hakkında karar verebilmek için öncelikle hangi ülkenin mahkemelerinin yetkili olduğunu tespit etmek gerekir. Bu mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi, tahkim, milletlerarası adli yardım konuları incelenir. 5. İş Hukuku: İşçi ile işveren arasındaki iş ilişkilerini düzenleyen kurallara iş hukuku; işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişilere işveren; bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişilere işçi denir. İş hukuku, bireysel iş huk. ve toplu iş huk. olarak ikiye ayrılır: HUKUKUN DALLARI 5.a. Bireysel İş Hukuku: İşçi ile işveren arasında akdedilen iş sözleşmesinden kaynaklanan hukuki ilişkileri inceleyen iş hukuku alanıdır. 5.b. Toplu İş Hukuku: İşçi ile işverenler, kendi içlerinde sendika ismi verilen mesleki kuruluşlar kurabilirler. İşçi sendikası ile bir işveren veya bir işçi sendikası ile işveren sendikası arasında toplu iş sözleşmesi, grev, lokavt gibi konular bu alanda incelenir. 5.c. Sosyal Güvenlik Hukuku: İnsanların hayatları boyunca işsizlik, kaza, hastalık, ölüm gibi riskler sonucu sürekli veya geçici olarak gelir kaybına uğrayan kişilerin geçinmelerini düzenleyen hukuk dalına denir. 6. Medeni Usul Hukuku: Özel hukuk alanında ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde mahkemelerin izleyecekleri usulleri belirleyen hukuk kurallarıdır. HUKUKUN DALLARI Mahkemelerin kuruluşu, sulh hukuk, asliye hukuk mahkemeleri, Yargıtay, hakimler, avukatlar, savcılar, noterler, hakimin davaya bakamaması, reddi, mahkemelerin işbölümü, yargı yolu uyuşmazlıkları, dava, davacı, davalı, vekalet, dava çeşitleri, dava açma, cevap verme, duruşma, delil çeşitleri, itirazlar, istinaf ve temyiz yolu, kanun yolları, karar düzeltme, kesin hüküm, yargılamanın yenilenmesi, yargılama harç ve giderleri, süreler, tebligat adli tatil, iş, tapu ve kadastro mahkemeleri, tahkim ve hakimlerin sorumluluğu gibi konular incelenir. 7. İcra İflas Hukuku: Özel hukuk alanında ortaya çıkan uyuşmazlıkları çözmekle görevli hukuk mahkemelerinin verdiği kararların (ilamların) gerektiğinde devlet organları eliyle zorla yerine getirilmesi yöntemlerini ve bu konuda hangi organların yetkili olduğunu gösteren hukuk kurallarıdır. HUKUKUN DALLARI İcra hukukunda İcra teşkilatı, icra daireleri, şikayet, icra harç ve giderleri, tebligat, süreler, ilamsız icra, ödeme emri, itirazın iptali, itirazı kaldırılması, menfi tespit, istirdat davaları, mal beyanı, haciz, ilamlı icra, rehnin paraya çevrilmesi, ihtiyati haciz vb. incelenir. İflas Hukuku: tacir olan borçlunun haczi mümkün mallarının satılması ve satış bedelinden borçlunun bütün borçlarının alacaklılara ödenmesini kısacası iflasını düzenleyen hukuk dalıdır. İflasa, alacaklıların talebi üzerine ticaret mahkemesi karar verir. İflas yolları, iflasın sonuçları, iflasın tasfiyesi, iflas masasının oluşumu, idaresi, paraların paylaştırılması, tasfiye ve konkordato gibi konular incelenir. YARGI TEŞKİLATI Yargı (jurisdiction) hukuki uyuşmazlıkları kesin olarak karara bağlama demektir. Yargı yetkisini kullanan, uyuşmazlıkları kesin olarak karara bağlayan kuruluşlara mahkeme (court) denir. Yargı yetkisi, bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır. Yargı teşkilatı kollara, yargı düzenlerine ayrılmıştır. Anayasa yargısı, Adli yargı, İdari yargı ve Uyuşmazlık yargısı olmak üzere 4 çeşit yargı kolu vardır (2017 Anayasa referandumundan önce Askeri ceza yargısı ve Askeri idari yargı da bulunmakta idi). 1. ANAYASA YARGISI: Anayasayı korumak, temel hak ve özgürlükleri güvence altında tutmak ve yasama organının çıkardığı başta kanunlar olmak üzere anayasaya uygun olup olmadıklarını denetlemek amacıyla Anayasa Mahkemeleri (constitutional court) kurulmuştur. Bizde Anayasa Mahkemesi 1961 anayasası ile kurulmuş, 1963’ten beri faaliyet gösterir. YARGI TEŞKİLATI Anayasa Mahkemesi, Nisan 2017 tarihli halkoylaması sonucu 15 üyeden oluşmaktadır: 3’ü TBMM tarafından 12’si C.Başkanı tarafından seçilir. 12 yıl görevde kalırlar. 65 yaşını dolduranlar emekli olur. İki defa seçilemezler. -TBMM; 2 üyeyi Sayıştay’ın göstereceği 3’er aday içerisinden ve 1 üyeyi baro başkanlarının göstereceği 3’er aday içerisinden, -C.Başkanı; 3 üyeyi Yargıtay, 2 üyeyi Danıştay genel kurullarınca gösterilen 3’er aday içerisinden, 3 üyeyi (en az ikisi hukukçu olmak üzere) Yüksek öğretim kurumları arasından seçecekleri YÖK üyesi olmayan hukuk, iktisat siyasal bilimler dallarında 3’er aday içerisinden, 4 üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, 1. sınıfa ayrılmış hakim ve savcılar ile en az 5 yıl An. Mah. Raportörlüğü yapmış kişiler arasından seçer. YARGI TEŞKİLATI Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkileri: -Kanun, KHK ve Meclis İçtüzüğü ile Cumhurbaşkanı kararnamelerinin Anayasaya uygunluğunu denetlemek, -Anayasa değişikliklerini şekil açısından anayasaya uygunluğunu denetlemek, -Bireysel başvuruları karara bağlamak, -C.Başkanı, Bakanları, yüksek mahkeme üyeleri, TBMM Başkanı, G.Kurmay Başkanı ve Kuvvet komutanlarını Yüce Divan sıfatıyla yargılamak, -Siyasi partileri mali açıdan denetlemek ve kapatılıp kapatılmayacağına karar vermek, -Yasama dokunulmazlığının kaldırılması kararlarını denetlemek, -M.Vekilliğin düşmesi kararlarını denetlemek, -Uyuşmazlık Mahkemesine başkan seçmek. YARGI TEŞKİLATI Anayasaya Uygunluk Denetim Yolları: 1-Soyut norm denetimi (İptal davası): C.Başkanı, iktidar ve anamuhalefet partileri ve 1/5 M.vekili (120 Mv.) tarafından Kanun, KHK, TBMM İçtüzüğü ve C.başkanı kararnamelerinin R.Gazete’de yayımlanmasından itibaren 60 gün içinde Anayasaya aykırı oldukları iddiasıyla An. Mahk.’ne iptal davası açabilirler. 2-Somut norm denetimi (İtiraz yolu): Bir mahkemede görülmekte olan bir davanın karara bağlanmasının, o davada uygulanacak hukuk normunun anayasaya uygun olup olmadığının denetlenmesi için Mahkemeye müracaat edilebilir. Mahkemeler bu iddiayı ciddi bulursa, dosyayı An. Mahkemesine gönderir. An.Mahk., 5 ay içerisinde kararını verir. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme, davayı mevcut hükümlere göre sonuçlandırır. 3-Bireysel başvuru yolu: Temel hak ve hürriyetleri ihlal edilen kişilerin diğer başvuru yolları tükettikten sonra An. Mah. başvurabilir. YARGI TEŞKİLATI An. Mahk. İç yapısı ve Çalışma Düzeni İki bölüm ve Genel Kurul halinde çalışır. Siyasi partilere ilişkin davalar ile iptal ve itiraz davaları ve Yüce Divan sıfatı ile yürütülecek davalara Genel Kurulca bakılır. Bireysel başvurular ise bölümlerce bakılır. Bölümler, başkanvekili başkanlığında 4 üyenin katılımıyla toplanır. Genel Kurul en az 10 üye ile toplanır. Salt çoğunlukla karar verirler. Ancak An. Değişiklikleri ile siyasi partilerin kapatılması veya devlet yardımından yoksun bırakılması davaları 2/3 çoğunlukla karara bağlanır. Mahkeme görüşmeleri gizli olup, çekimser oy kullanılamaz. İptal veya red kararları verilebilir. Tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar. YARGI TEŞKİLATI 2. ADLİ YARGI: Yargı kolları içerisinde en yaygın ve geniş olan yargı alanıdır. Bir uyuşmazlık idari yargı veya anayasa yargısının görev alanına girmiyorsa adli yargı düzeninde bakılır. Türk yargı sistemi üç dereceli yargı sisteminden oluşur: İlk derece mahk, ara derece (istinaf) mah, üst derece (temyiz) mahkemeleri A. İlk Derece (Bidayet) Mahkemeleri: Kendi içinde hukuk mahkemeleri ve ceza mahkemeleri olarak ikiye ayrılır: 1. Hukuk Mahkemeleri: Özel hukuk (medeni, borçlar, ticaret, iş hukuku vb) ilişkilerden kaynaklanan uyuşmazlıkları çözümler. Hukuk mahkemeleri kendi içinde sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri olarak ikiye ayrılır. Bu mahkemeler, her il merkezi ve coğrafi durum ve iş yoğunluğu gözönünde tutulup ilçelerde HSK’nun olumlu görüşü alınarak Adalet Bak.ca kurulur. Hukuk mahkemeleri biri hariç (asliye ticaret mahk.) tek hakimlidir. Savcı yoktur. Hukuk Mahkemelerinin birden fazla dairesi olabilir. YARGI TEŞKİLATI 1.a. Sulh Hukuk Mahk: Asliye hukuk mahk.lerine göre daha küçük davalara bakar. Dava değer ve tutarına bakılmaksızın a) kira davaları, b) taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılması ve ortaklığın giderilmesi davaları, c) Zilyetliğin korunması davaları, d) sulh hukuk mahkemesinin görevli kılındığı diğer davalara bakar. 1.b.Asliye Hukuk Mahk: Bir başka mahkemenin alanına girmeyen hukuk davaları asliye hukuk mahkemesinde görülür. Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı ve şahıs varlığına ilişkin davalar asliye hukuk mahk.lerinde bakılır. İhtisas Mahkemeleri: Asliye hukuk mahkemelerinin ihtisaslaşmış olanlarıdır. Asliye ticaret, aile mahk., tüketici mahk.leri, iş mahk, fikri ve sınai haklar mahkemeleri gibi. Ticaret mahk.leri, fikri haklar mahk.leri, büyük şehirlerde bulunur. Aile mahk.leri her ilde ve nüfusu yüzbinden fazla olan ilçelerde kurulur. Olmayan yerlerde asliye hukuk mahk.leri bakar. YARGI TEŞKİLATI 2. Ceza Mahkemeleri: Ceza hukukundan kaynaklanan davalara bakan mahkemelerdir. Asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleri olarak ikiye ayrılır. Ceza mahk.leri her il merkezi ve bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu çerçevesinde belli ilçelerde HSK görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından kurulur. Asliye ceza mahk.leri tek hakimli, ağır ceza mahk.leri heyet (bir başkan iki üye) halinde çalışır. Birden fazla ceza mahkemesi olabilir. 4. Asliye ceza, 7. ağır ceza mahkemesi gibi. Sulh ceza mahk.leri 2014 yılında kaldırılmış, yerine sulh ceza hakimlikleri oluşturulmuştur. Sulh ceza hakimliklerinin görevi, yargılama yapmak değil, yürütülen soruşturmalarda hakim tarafından verilmesi gerekli, gözaltına alma, arama, yakalama ve tutuklama gibi kararları almak ve bunlara yapılan itirazları inceler. Kanunlarda sulh ceza mahk.lerine yapılan itirazlarda idari yaptırımlara karşı sulh ceza hakimliklerine; yargılamaya ilişkin olanlar da asliye ceza mahk.lerine yapılır. YARGI TEŞKİLATI Görevleri: Ceza mahkemeleri asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleri olarak ikiye ayrılır. 2.a.Asliye Ceza Mah: Adli yargının ceza kısmının asıl mahkemesidir. Sulh ceza ve ağır ceza mahk.nin görev alanına girmeyen dava ve işler, asliye ceza mahk.lerinde bakılır. Bu mahkemelerde davalar Cumhuriyet savcısı tarafından açılır. Bu mahkemelerde duruşmalarda savcı bulunurdu. Geçici olarak 2019 yılına kadar bulunmayacaktır. YARGI TEŞKİLATI 2.b. Ağır ceza mah: Ceza kanununa göre, cinayet, yağma, nitelikli dolandırıcılık, rüşvet, irtikap gibi ağır nitelikli suçlar ile ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve 10 yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren dava ve işlere bakar. Heyet halinde çalışır oy çokluğu ile karar verir. Cumhuriyet savcısı duruşmada hazır bulunur. Savcı, kamu adına dava açar. İhtisas mahkemeleri: Büyükşehirlerde çocuk mahkemeleri, trafik mahkemeleri, fikri ve sınai haklar mahkemeleri gibi ihtisas mahkemeleri bulunur. Bu tür mahkemeler yoksa bu davalar ağır ceza ve asliye ceza mahk.lerinde görülür. Türk yargı sisteminde jüri yoktur. Suçtan zarar görene mağdur, hakkında ceza davası açılana sanık denir. YARGI TEŞKİLATI B. Ara Derece (İstinaf) Mahkemeleri (Bölge Adliye Mahkemeleri): 2004 yılında kurulması kararlaştırılmış, 2016 tarihinde faaliyete geçmiştir. Kurulması, bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu gözönünde bulundurularak HSK görüşü alındıktan sonra Adalet bakanlığı tarafından kurulur. An itibariyle 11 ilde (Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Konya, Sakarya ve Samsun) Bölge Adliye mahkemeleri bulunmaktadır. Bu adliye mahkemelerinin yargı çevresine bağlı iller bulunur. Örneğin, Bursa Bölge Adliye Mahkemesinin yargı çevresine Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Kütahya, Bilecik, Yalova illeri girer. Her Bölge Adliye mahkemesinde en az üç hukuk ve en az iki ceza dairesi bulunur. Oy çokluğu ile karar verir. Her bölge adliyede başsavcılık ve yeteri kadar Cum. Savcısı bulunur. Görevleri: Adli yargı ilk derece mahkemelerinin verdiği ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvuruları karara bağlar. Yapılan başvuruya da istinaf başvurusu denir. YARGI TEŞKİLATI Adli Yargı Hukuk İstinaf Yolu: İlk derece mahkemelerinin verdiği hükümlere karşı, memnun olmayan taraf, istinaf mahkemesi olan bölge adliye mahkemelerine başvurulabilir. 2024 itibariyle miktar ve değeri 17.830 TL’yi geçmeyen malvarlığı davaları kesindir. Bu miktarı geçen kararlara karşı, iki hafta içinde yetkili bölge adliye mahkemesine başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahkemesinin görev ve yetki ile davaya bakması yasak hakimin verdiği kararları, duruşma yapmadan esasa girmeden görevli ve yetkili mahkemeye gönderir. Bu kararlar kesindir. Bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahkemesinin verdiği kararın hukuka uygun olduğu sonucuna varırsa, istinaf başvurusunun reddine karar verir. Yargılamada eksiklik yoksa ancak kanunun uygulanmasında hata edildi ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapmadan karar verir. YARGI TEŞKİLATI Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmadan tamamlanacak nitelikte ise, bunlar tamamlandıktan sonra esas hakkında duruşma yapmadan karar verir. Diğer hallerde bölge adliye mahkemesi duruşma yaparak esas hakkında karar verir. Adli Yargı Ceza İstinaf Yolu: İlk derece ceza mahkemelerince verilen hükümlerine karşı istinaf yoluna başvurulabilir. 3.000 lira adli para cezası ve üst sınırı 500 günü geçmeyen adli para cezası gerektiren suçlardan beraat hükümlerine ilişkin istinaf yoluna gidilemez. İstinaf başvurusu hükmün açıklanmasından 7 gün içinde hükmü veren ilk derece mahkemesine başvuru yapılır. Dosya Bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge adliye mahkemesi, ilk derece mahkemesinin usule ve esasa ilişkin hukuka aykırılık bulamazsa, deliller ve işlemlerde bir eksiklik bulamazsa, istinaf başvurusunun reddine karar verir. YARGI TEŞKİLATI İlk derece mahkemesinin kararında görev yetki, memnu hakimin baktığı davalarla ilgili hükmün bozulması için dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderir. Diğer hallerde gerekli tedbirleri aldıktan sonra davanın yeniden görülmesine ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına karar verir. Duruşma yapar ve davanın esası hakkında bir karar verir. C.Üst Derece (Temyiz) Mahkemesi: Yargıtay Adli yargının üst derece (temyiz) mahkemesi olup adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Üyeleri 1.sınıfa ayrılmış adli yargı hakim ve savcıları arasından HSK tarafından seçilir. Yapısı: Yargıtay’da 23 hukuk dairesi, 23 ceza dairesi bulunmaktadır. (Ancak 3’er tanesi kapatılmıştır). Ayrıca Hukuk Genel Kurulu, Ceza Genel Kurulu ve Büyük Genel Kurul bulunmaktadır. YARGI TEŞKİLATI Hukuk Genel Kurulu (HGK), hukuk dairelerinin başkan ve üyelerinden oluşur. HGK’nun en önemli görevi, hukuk dairelerinin bozma kararlarına karşı ilk derece mahkemelerinin direnme kararlarını incelemektir. Ceza Genel Kurulu, ceza dairelerinin başkan ve üyelerinden oluşur. Ceza dairelerinin verdiği kararlara karşı ilk derece mahkemelerinin direnme kararlarını inceler. Büyük Genel Kurul, Yargıtay 1.başkanı, 1.başkanvekilleri, daire başkanları, üyeler, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve vekilinden oluşur. En önemli görevi içtihatları birleştirmektir. Bu kurula İçtihadı Birleştirme Kurulu da denir. İçtihadı birleştirme kararları da kanun değerindedir, Yargıtay ve mahk.leri bağlar YARGI TEŞKİLATI Yargıtay’ın Görevi Temel görevi temyiz incelemesi yapmaktır. Yeni sistemde sadece bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı açıktır. Hukuk Usulünde temyiz yolu: Bölge adliye mahkemelerinin (BAM) hukuk dairelerince verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. (2024 itibariyle) 378.290 TL’yi geçmeyen tazminat kararlarına karşı temyiz yoluna başvurulamaz. Temyiz edilen karar, dosyasıyla birlikte Yargıtay’a gönderilir. Görevli hukuk dairesi tarafından incelenir. İnceleme sonucu BAM’sinin kararı onanabilir ve karar kesinleşir. Yargıtay hukuk dairesi, BAM’sinin kararını bozarsa, dosya BAM’sine gönderilir. BAM, bozma kararına uyabilir. Uyarsa yeniden yargılama yapar. Bu karar da temyiz edilebilir. BAM, ilk kararında ısrar edebilir, yani kararında direnebilir. Direnme kararları Yargıtay Hukuk Genel kurulunda incelenir. YARGI TEŞKİLATI Ceza Usulünde Temyiz Yolu: Bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerinin bozma dışında kalan bölümleri için temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz incelemesi, Yargıtay’ın ceza dairelerinin birisinde yapılır. İlk derece mahkemelerinin 5 yıl veya daha az hapis cezası ile miktarı ne olursa olsun adli para cezalarına karşı istinaf başvurusunun reddine dair BAM’nin kararları ile 10 yıl veya daha az hapis cezası veya adli para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları temyiz edilemez. BAM’lerinin hukuka aykırı olduğu düşünülen kararları için Yargıtay’ın görevli ceza dairesine gönderilir. Yargıtay’ın ilgili ceza dairesi, BAM’nin kararının hukuka uygun olduğuna karar verirse temyiz isteminin reddine karar verir ve kararı onar ve karar kesinleşmiş olur. Yargıtay’ın ilgili ceza dairesi, BAM’nin kararını hukuka aykırı bulursa bozar. YARGI TEŞKİLATI Bozma kararı, BAM’ne gönderilir. BAM, bozma kararına uyabilir ve yeniden yargılama yapılır bu karar da temyize konu olabilir. BAM, bozma kararına karşı kendi kararında direnebilir. Direnme kararı da temyiz edilebilir. Direnme kararı, Yargıtay’ın Ceza Genel Kurulu’nda incelenir ve bu Kurulun kararı kesindir. 3.İDARİ YARGI İdari makamların işlem, eylem ve sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümlendiği yargı koludur. İdarenin yaptığı faaliyetlerin yargısal denetimi için bazı ülkelerde ve Türkiye’de ayrı bir idari yargı kolu bulunmaktadır. Üç dereceli biçimde örgütlenmiştir: A.İlk Derece (Bidayet) Mahkemeleri: İdare Mahkemeleri, Vergi Mahkemeleri, bir de Danıştay’ın bir dairesi. 1.İdare Mahkemeleri, idari yargı kolunun genel görevli ilk derece mahkemesidir. Kanunlarla başka yargı yerlerinin görev alanına YARGI TEŞKİLATI bırakılmayan iptal ve tam yargı davalarına idare mahkemeleri bakar. Vergi mahkemelerinin ve Danıştay’ın görev alanına girmeyen davalar idare mahkemelerinde görülür. İdare mahkemeleri, bir başkan ve iki üyeden oluşur. Kurul halinde toplanır ve oy çokluğu ile karar verir. 2024 itibariyle 270.000 TL’yi geçmeyen tam yargı davaları tek hakimle görülebilir. İdare mahkemelerinin tek hakimle veya ve kurul halinde verilen kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bir ilde birden fazla idare mahkemesi bulunabilir. 2.Vergi Mahkemeleri: Vergi uyuşmazlıkları konusunda ilk derece mahkemesi olarak görev yapan, genel bütçeye, il özel idarelerine, belediyeye ve köylere ait vergi, resim, harçlarla benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarıyla tarifelerine ilişkin uyuşmazlıkları çözen mahkemelerdir. Genelde kurul olarak çalışır. Bir başkan yeteri kadar üye bulunur. 2024 itibariyle 270.000 TL’yi geçmeyen vergi davaları tek hakimle görülür. Kararlarına karşı istinaf ve temyiz yoluna başvurulabilir. YARGI TEŞKİLATI 3.İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla Danıştay’ın Bir Dairesi Cumhurbaşkanı kararlarına ve bakanlıkların ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlerine ve yönetmeliklerine karşı açılacak iptal davaları Danıştay’ın bir dairesinde açılır. B.Ara Derece (İstinaf) Mahkemeleri: Bölge İdare Mahkemeleri İdare ve vergi mahkemelerinin verdiği kararlarına karşı Bölge İdare Mahkemeleri (BİM) istinaf yolu başvurularını inceler. BİM’nde biri idare, biri vergi olmak üzere en az iki daire bulunur. Kurul halinde (başkan ve iki üye) çalışır. C. Üst Derece Mahkemesi (Temyiz Mahkemesi): Danıştay İlk derece ve istinaf mahkemelerinin verdiği kararlara karşı ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar. Danıştay hakimlerinin ¾’ü, birinci sınıf idari yargı hakimleri arasından YARGI TEŞKİLATI HSK’ca, ¼’ü nitelikleri kanunda belirtilen görevliler arasından Cumhurbaşkanı tarafından seçilir. Danıştay, önemli ölçüde temyiz mahkemesi olarak çalışır. İstisnaen ilk derece ve temyiz mahkemesi olarak baktığı davalar da bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı kararlarına, bakanlıkların ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlerine ve yönetmeliklerine karşı açılacak iptal ve tam yargı davaları Danıştay’da ilk derece mahkemesi olarak açılır, temyiz mahkemesi olarak da karara bağlar. Danıştay’ın 1 tane idari dairesi (1.Daire), 12 tane dava dairesi olmak üzere 13 dairesi bulunmaktadır. 1. Daire idari uyuşmazlıkları idari yollarla çözer, diğer daireler yargılama YARGI TEŞKİLATI Danıştay’ın her dairesinde 1 başkan yeteri kadar üye bulunur. Başkan ve 4 üyenin katılımıyla toplanır, salt çoğunlukla karar verir. Danıştay’da bir İdari Dava Daireleri Kurulu, bir de Vergi Dava Daireleri Kurulu, bir de İçtihadı Birleştirme Kurulu vardır. İdari Dava Daireleri Kurulu, Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararlarda temyiz mahkemesi olarak, istinaf mahkemelerinin verdiği direnme kararlarını inceler. Vergi Dava Daireleri Kurulu da, vergi ile ilgili uyuşmazlıklarda aynı şekilde inceler. Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu, Danıştay’ın bir dairesi ile başka bir dairesi arasında hüküm uyuşmazlıklarını giderir. Not: 2017 Referandumundan önce yargı kolu olarak askeri ceza yargısı alanında Askeri Yargıtay, askeri idari işlerle ilgili de Askeri Yüksek İdare Mahkemesi bulunmakta idi. Bu yüksek mahkemeler kaldırılmıştır. YARGI TEŞKİLATI IV. UYUŞMAZLIK YARGISI (Uyuşmazlık Mahkemesi): Adli, idari (2016’dan önce askeri) yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak gideren mahkemeye Uyuşmazlık Mahkemesi (UM) denir. UM, bir başkan altı asıl, altı yedek üyeden oluşur. UM başkanı, Anayasa Mahkemesinin kendi üyeleri arasından seçilir. Üyeleri, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Danıştay Genel Kurulu üyeleri arasından 3’er asıl 3’er yedek üye seçilir. Anayasa Mahkemesi ile diğer mahkemeler arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır. Not: Sayıştay ve Yüksek Seçim Kurulu, Anayasada yüksek mahkemeler arasında belirtilse de Anayasa Mahkemesi tarafından Sayıştay ve YSK, yüksek mahkeme olarak nitelendirilmemektedir. V.AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde tanınan temel hak ve hürriyetleri, sözleşmeyi imzalayan bir devlet ihlal etmesi, hakkı ihlal edilen YARGI TEŞKİLATI Kişiler, iç hukukta haklarını aradıktan ve olumsuz sonuç aldıktan sonra 6 ay içinde yazılı olarak Strasbourg’daki AİHM başvurabilir. Mahkeme yapılan başvuruları, ön koşullar açısından inceler. Eksiklik varsa kabul edilemez olarak karar verir, yoksa kabul edilebilir kişiler, bu devlete karşı AİHM’ne olarak gündemine alır. Bu bireysel başvuru yoluyla karardan sonra dostane çözüm başvurulabilir. Bir kişinin bu önerebilir. Uzlaşılırsa başvuru Mahkemeye başvurabilmesi için, çözümlenmiş olur. Dostane aleyhine başvuracağı ülkede hakkını çözüm olmazsa, Mahkeme araması, yani iç hukuk yollarını başvuruyu esastan inceler. tüketmesi veya iç hukuk yollarının Başvuru sahibinin Sözleşmede kapalı olması gerekmektedir. tanınan bir hakkının devlet tarafından ihlal edildiği kanısına YARGI TEŞKİLATI varırsa o devleti tazminat ödemeye mahkum eder, iptal yetkisi yoktur. AİHM kararları bağlayıcıdır. Uygulanıp uygulanmadığı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından denetlenir. AİHM kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde, bu sebepten dolayı AİHS’ne aykırı karar veren Türk mahkemesinden yargılamanın yenilenmesini isteyebilir. VI. YARGI ORGANLARINA HAKİM OLAN İLKELER A. Tabii (Kanuni) Hakim İlkesi: Bir uyuşmazlık hakkında karar verecek olan hakimin, o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması, başka bir ifadeyle olaydan önce kurulmuş ve somut olay ile kuruluş bakımından ilgisi olmayan mahkeme demektir. Kısacası bu ilke ile kişiye veya olaya özgü mahkeme kurulamamaktadır. Bu ilke yargılanan kişilere büyük bir güvence sağlar. Bu ilke ile hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. YARGI TEŞKİLATI B. Hakimlerin Bağımsız ve Tarafsızlığı, Hakimlik Teminatı Yargı yetkisi, bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır. Hakimler, kararlarını verirken hür olmalı, hiçbir maddi ve manevi baskı ve tesir altında olmamalıdır. Hakimlerin azledilmemesi, emekliye sevk edilememesi, aylık ve ödeneklerinden mahrum bırakılmaması hakimlik teminatı ile ilgilidir. Hakimlerin Özlük işleri ve HSK Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), hakimlerin atanması, yükselmeleri, nakilleri, denetim ve disiplin işleri konusunda yetkilidir. Adalet Bakanlığı bu konularda yetkili değildir. HSK, 13 üyeden oluşur, iki daire halinde çalışır. Kurulun başkanı Adalet Bakanıdır. Müsteşarı, Kurulun tabii üyesidir. Kurulun 3 üyesi, 1. sınıf adli yargı hakim ve savcıları arasından; 1 üyesi 1. sınıf idari yargı hakimleri arasından C.Başkanınca; 3 üyesi Yargıtay üyeleri arasından, 1 üyesi Danıştay üyeleri arasından, 3 üyesi YÖK hukuk öğretim üyeleri arasından TBMM’nce seçilir. DAVA TÜRLERİ Hakkı ihlal edilen kişilerin (gerçek ve tüzel) hakkını alabilmesi için mahkemeye başvurmasına dava denir. DAVA TÜRLERİ: I.HUKUK DAVALARI: Özel hukuk alanında bir hakkı ihlal edilen kişilerin açtığı davalardır. Boşanma, nafaka, alacak, tazminat, tahliye, miras, velayet, vesayet, veraset davaları örnek olarak gösterilebilir. Eda davası, tespit davası, inşai dava gibi çeşitleri vardır. A.Eda (edim) davaları: Davacının belirli bir şeyin verilmesi, yapılması veya yapılmaması için açtığı davalara denir. İstihkak, tazminat, ifa davası, içtinap davası eda davalarının çeşitleridir. B.Tespit davaları: Bir hakkın, hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun veya bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesinin talep edildiği davalardır. Bir kişinin diğer bir kişinin kendi babasının mirasçısı olup olmadığını tespit ettirmek için açtığı dava müspet tespit davasıdır. Menfi tespit davası da var. DAVA TÜRLERİ C.İnşai (Yenilik Doğuran) Davalar: Daha önce var olmayan yeni bir hukuki durumu yaratmaya ya da var olan bir durumun içeriğini değiştirmeye, bir hukuki durumu sonlandırmaya yönelik olan davalardır. Boşanma davası, babalık davası, vesayet davası gibi. Hukuk Davaları ile ilgili bazı hususlar: Davada taraflar: Genelde davacı ve davalı olmak üzere iki taraf bulunur. Hakkı ihlal edilen ve hakkının korunması için dava açan kişiye davacı, aleyhine dava açılan kimseye de davalı denir. Ancak nizasız (çekişmesiz) davalar vardır ki, davacı olur, davalı olmaz. Örn. İsim düzeltilmesi, mirasçılık davalarında davalı yoktur. İspat yükü: Davada davacı bir hakkının davalı tarafından ihlal edildiğini iddia eder, davalı kabul ederse dava sona erer. Yok inkar ederse, davacının iddiasının ispatlanması gerekir. Kanunda aksi bir hüküm yoksa, her müddei iddiasını ispat ile mükelleftir. A, B’ye borç verdiğini iddia ediyorsa bunu ispat etmelidir. Ancak istisnaen bir karineye dayanan kişi ispat yükünden kurtulur. DAVA TÜRLERİ Delil: İspat yükünün üzerine düştüğü taraf, delil ileri sürer. İspat araçlarına delil denir. Medeni usul hukukunda kanuni delil sistemi geçerlidir. Kanunda öngörülmüş deliller, kesin deliller ve takdiri deliller diye ikiye ayrılır. Kesin deliller, hakimi bağlayan, ikrar, senet, kesin hüküm ve yemindir. Takdiri deliller ise, hakim tarafından takdir edilen tanık, bilirkişi, keşif, özel hüküm sebepleridir. Taraflarca Hazırlama ilkesi: Hukuk davalarında dava konusu vakıalar taraflarca hazırlanır. Hakim, tarafların bildirmediği vakıaları kendiliğinden inceleyemez. Hakim, tarafların bildirmediği sebepleri dikkate alamaz. Tarafların ileri sürmediği def’ileri kendiliğinden gözetemez. Deliller taraflarca gösterilir. Taraflarca Tasarruf İlkesi: Hukuk davaları taraflarca hazırlanır. Hakim, re’sen kendiliğinden bir davaya bakamaz. Kimse dava açmaya zorlanamaz. Feragatte bulunabilir. Davalı davayı kabul edebilir. Sulh olabilirler. Taraflar hükmü temyiz etmeyebilir. Hakim, tarafların iddia ve savunmaları ile bağlıdır. DAVA TÜRLERİ Tarafların Talepleri ile Bağlılık: Hukuk davalarında hakim, tarafların talepleri ile bağlıdır. Talep edilenden başkasına veya fazlasına hükmedemez. Hüküm: Hakim davacının iddiasını kabul ederse davalıyı davacının istediği şeyi vermesine, yapmasına veya yapmamasına mahkum eder, davayı kabul etmezse davanın reddine karar verir. Buna hüküm denir. Taraflara verilen imzalı ve mühürlü kopyasına da ilâm denir. Cebri icra: Lehine karar verilen kişinin hakkını hemen alması mümkün değildir. Mahkeme yapılması gerekene karar verir, yapılması gereken şeyi fiilen yapamaz. Alacaklının alacağını bilfiil elde edilebilmesi için iflas daireleri ile icra tetkik mercilerine başvurulması gerekir. Cebri icra kurumları, haciz, iflas ve rehnin paraya çevrilmesi şeklinde takip yollarını kullanarak alacaklının talebini yerine getirir. Haciz, icra memurunun borçlunun malvarlığına dahil belli mallara el koymasıdır. DAVA TÜRLERİ İflas, borçlunun tüm mallarına el konulmasıdır. Rehnin paraya çevrilmesi, alacaklının borcuna teminat teşkil etmek üzere daha önceden rehin konulan malın paraya çevrilmesidir. II. CEZA DAVALARI: Kamu davası: Savcı tarafından, devlet (kamu) adına açılan ceza davasıdır. Savcı, ceza davasında iddia makamını oluşturur. Savcı, bir suçun işlendiğini haber aldığında kendiliğinden harekete geçerek soruşturma başlatır. Soruşturma sonucu suçun işlendiği kanısına varırsa, suçu işlediği düşünülen kişi hakkında bir iddianame düzenleyerek ceza mahkemesinde dava açar ve cezalandırılmasını talep eder. Çoğunlukla suçtan zarar gören kişiler, savcılığa başvurarak şikayette bulunur ve savcıdan dava açmasını isterler. Ancak buna gerek olmadan da yukarıda bahsedildiği gibi de olur. Ceza Davaları ile İlgili hususlar: Kamu davasını devlet adına Cumhuriyet savcısı açar ve takip eder. DAVA TÜRLERİ Hakkında kamu davası açılan kişiye sanık, kendisine karşı suç işlenilen ve zarar gören kişiye mağdur denir. Savcı, iddia makamını, sanık ve müdafi ise savunma makamını oluşturur. Suçtan zarar gören diğer gerçek ve tüzel kişiler de şikayetçi (müşteki) olarak kamu davasına (müdahil) katılabilir. Katılan (müdahil), C. Savcısından bağımsız olarak hareket edebilir. Kendi başına taleplerde bulunabilir. Ceza davasında sanığı savunan avukata müdafi, katılanı temsil edene vekil avukatı denir. Re’sen Araştırma İlkesi: Ceza davalarında hukuk davalarından farklı olarak “re’sen araştırma ilkesi” uygulanır. Ceza hakimi, tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı olmaksızın gerekli gördüğü hususları kendiliğinden araştırabilir. Deliller: Ceza davasında hakim, maddi hakikati araştırır. Bunun için bütün gerekli incelemeleri yapar, tarafların ileri sürdüğü deliller ile bağlı olmaksızın bütün delilleri re’sen toplar ve delilleri takdir eder. Ceza muhakemesinde kesin deliller yoktur. DAVA TÜRLERİ Deliller, sınırlı sayıda olmayıp, her şey delil olabilir. Ceza davalarında “vicdani delil sistemi” geçerlidir. Hakim, ileri sürülen delilin değerini serbestçe takdir eder. Şüpheli durum olursa, şüpheden sanık yararlanır. Karar: Hakim, suçun sanık tarafından işlendiğine tam bir kanaat getirirse, mahkumiyet kararı verir, tam bir kanaat getiremezse sanık hakkında beraat kararı verir. Hakim mahkumiyete karar vermişse sanığa cezanın türünü ve miktarını da belirtir. Mahkeme, sanık hakkında müebbet (ömür boyu) hapis, belirli süreli hapis veya para cezasına DAVA TÜRLERİ İnfaz: Sanık mahkum olmuş ise, cezasını cezaevlerinde çeker. Ancak mahkemenin verdiği cezanın hepsi cezaevinde çekilmeyebilir. Şartlı tahliye diye bir kurum da vardır. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmiş olanlar 30 yılını, müebbet hapis cezasına çarptırılanlar 24 yılını, diğer cezalarda ise 2/3’sini infaz kurumunda çekenler, iyi halli olarak şartlı salıverme hükümlerinden yararlanabilirler. III.İDARİ DAVALAR: İdarenin idare hukukuna dayanarak yaptığı işlem ve eylemlerden doğan ve idari yargıda bakılan davalarına denir. İptal ve Tam yargı davası diye iki türü vardır. A.İptal Davası: İdari işlemlerden dolayı menfaati ihlal edilen kişiler tarafından işlemin iptali amacıyla açılan davalara denir. İptal davasının kabul edilmesi ile idari işlem iptal edilerek bütün sonuçları ile hukuk aleminden silinir. Örneğin, disiplin cezasına karşı öğrenci tarafından idari yargıda iptal davası açılırsa, disiplin cezası iptal edilir. Kamulaştırma, sınav notu gibi durumlarda işlem iptal edilir. DAVA TÜRLERİ Danıştay ve idare mahkemelerinde iptal davası açma süresi, işlemin ilgiliye tebliğinden itibaren 60 gün, vergi mahkemelerinde 30 gündür. İdari davalar, genellikle yazılı yargılama usulü ile görülür, kural olarak duruşma yapılmaz. Ancak taraflarca talep edilirse yapılır. İptal davalarında re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Mahkeme, idari işlemin hukuka uygun olduğu kanısına varırsa, iptal davasının reddine; işlemin hukuka aykırı olduğu kanaatine varırsa idari işlemin iptaline karar verir. İptal kararları geçmişe yürür, işlem tamamen ortadan kalkar. DAVA TÜRLERİ İptal davasının açılması ile idari işlemin yürürlüğü durmaz. Çünkü idari işlemler hukuka uygunluk karinesinden yararlanır. Ancak idari işlemin uygulanmasında telafisi güç ve imkansız zararlar ortaya çıkacaksa mahkemeden işlemin yürütülmesinin durdurulması istenir. Mahkeme, daha iptal kararı vermeden önce dava konusu işlem hakkında yürütmeyi durdurma kararı verebilir. DAVA TÜRLERİ B.Tam Yargı Davası: İdari işlem veya eylemler sonucu kişisel hakları ihlal edilen kişilerin uğradıkları zararın giderilmesi istemiyle idari yargıda açılan davalara denir. Tazminat, davaları, idari sözleşmelerden doğan davalar, vergi davaları olmak üzere üçe ayrılır. Tazminat davaları, bir idari işlem veya eylem nedeniyle parayla ölçülebilen bir zarara uğrayan kişinin idarenin bu zararı karşılaması için aılan davalardır. Belediye kepçesinin yol yaparken bahçe duvarına zarar vermesi halinde, terörle mücadele edilirken askerin yaralanması halinde, hastanede DAVA TÜRLERİ tazminat davası açılarak zarar tazmin edilebilir. İdari Sözleşmelerden doğan davalar: Bu durumda da tam yargı davası açılabilir. Örneğin Ulaştırma Bakanlığı ile Türkcell, Avea ve Vodafone şirketleri ile yaptığı lisans sözleşmeleri idari sözleşme olup bundan meydana gelecek uyuşmazlıklar idari yargıda tam yargı davası açılarak çözümlenir. Vergi davaları: Vergiye ilişkin olarak vergi mükellefleri ve sorumluları tarafından vergi mahkemelerinde açılan davalardır. Vergi tarh, tahakkuk, tahsilinde hata yapılmış ise 30 gün içinde vergi davası açılabilir. Vergi mahkemelerinde dava açılması, vergi resim harç ve benzeri mali yükümlerin tahsilini durdurur. Vergi davası sonucunda mükellef haklı çıkarsa, ödenen vergi iade edilir veya ilerideki vergilerden mahsup edilir. HUKUK KURALLARININ UYGULANMASI I. Hakim, önüne gelen özel hukuk davasında, eğer kanunda bir hüküm varsa onu uygular. Eğer kanunda bir hüküm yoksa örf- adete bakar. Eğer orada da bir hüküm bulamazsa kendisi kanun koyucu imiş gibi kural ihdas eder. Hakim, önüne gelen kamu hukuku davasında, eğer kanun veya yazılı hukuk kurallarında bir hüküm varsa onu uygular. Ancak kanunda bir hüküm bulamazsa örf-adete, orada da bir hüküm bulamazsa kendisi kanun koyucu gibi hareket edemez. Mutlaka özellikle ceza davalarında “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi gözönünde tutarak sanığa örf-adete göre ceza veremez. II. Hakim, özel hukuk davalarında kanunlardaki boşluğu doldurabilir veya kanundaki boşluğu hukuka uygun takdir edebilir. Hakim, kamu hukuku davalarında özellikle ceza davalarında ise, kanundaki boşluğu dolduramaz. HUKUK KURALLARININ UYGULANMASI Sadece kanunlarda hakime bırakılan ceza miktarları arasında takdir yetkisini kullanabilir. Örneğin, hırsızlığa 1 ila 3 yıl arasında ceza verilebilir. Hakim, sanığın ve olayın durumuna göre 1 yıl da verebilir, 3 yıl da verebilir. III. Hakim, hukuk kurallarını uygularken yorum kurallarını gözönünde bulundurur. Yorum yaparken lafzî (dilbilgisi) yorum yapabilir. Kanunun kabul edildiği tarihteki kanun koyucunun görüşmelerine bakarak tarihî yorum yapabilir. Kanunun sistematiğinden hareket ederek sistematik yorum yapabilir. Kanunun bazen lafzına değil de amaçladığı maslahata göre gaî (amaçsal) yorum yapabilir. Bazen de mantık kurallarından yararlanarak mantıkî yorum yapar. Mantıkî yorum, kıyas, aksi ile kanıt ve evleviyet kuralıdır. Kıyas, kanunda belirli bir durum için konulmuş bir kuralın, o duruma benzeyen fakat hakkında kanunda kural bulunmayan bir başka duruma da uygulanmasıdır. Kıyas, özel hukukta mümkün iken ceza hukukunda kıyas yasaktır. Sigara - nargile olayı gibi. HUKUK KURALLARININ UYGULANMASI Aksi ile kanıt (mefhum-u muhalif) kuralına göre, eğer belli bir hukuk kuralı, belli bir durum için belli bir sonucu öngörüyorsa, bu durum dışında kalan diğer olaylarda bu sonucun aksi hukuki sonuçlara bağlanmış olur. Örn. Bir fiil suç ise, bunun aksi suç değildir. Evleviyet kuralı, bir şeyin azı yasak ise çoğunun daha da yasak olması durumudur. Veya aza izin verilmişse çoğuna daha da izin verilmiş demektir. Örn. çimlere basmak yasak ise, oturmak ve top oynamak daha da yasaktır. IV. Hukuk kuralları uygulanırken çeşitli çatışma olabilir. Bu gibi durumlarda bazı ilkelerle sorun halledilir. Lex Superior (Üst Norm) İlkesi: Birbiriyle çatışan iki hukuk kuralı arasında astlık-üstlük ilişkisi varsa üst norm uygulanır. Anayasa ile kanun çatışırsa üst norm olan anayasa uygulanır. Lex Posterior (Sonraki Kanun) İlkesi: Normlar hiyerarşisinde aynı düzeyde olan ve birbiriyle çatışan iki hukuk kuralı varsa, HUKUK KURALLARININ UYGULANMASI sonraki tarihte yürürlüğe giren kural uygulanır. Sonraki kanun, önceki kanunu ilga eder. Ancak, anayasa ile kanun arasında lex posterior olmaz. Anayasa ile anayasa, kanun ile kanun arasında olabilir. Lex Specialis (Özel Kanun) İlkesi: Hukuk kuralları arasında aynı düzeyde yer alan ve aynı tarihli iki hüküm arasında çelişki varsa özel hüküm niteliğindeki hüküm uygulanır, genel hüküm niteliğindeki kural ihmal edilir. Örn. İmar uygulamalarında İmar Kanunu genel kanundur, Boğaziçi bölgesi için özel bir kanun olan Boğaziçi Kanunu vardır. Boğazlarda bir bina hakkında bir hüküm uygulanacaksa öncelikle özel kanun olan Boğaziçi Kanunu uygulanır. Burada bir hüküm yoksa İmar Kanunu uygulanır, çatışırsa Boğaziçi Kanunu uygulanır. V. Hukuk Kurallarının Yer Bakımından Uygulanması: A. Mülkilik (yer, ülke) ilkesine göre, bir devletin kanunu, bu devletin sınırları içinde bulunan yerli ve yabancı herkese uygulanır. HUKUK KURALLARININ UYGULANMASI Kamu hukuku alanında kanunların mülkiliği ilkesi geçerlidir. Ceza hukukunda suç işleyen kişi, o ülkenin ceza kanunlarına göre yargılanır ve ceza alabilir. Ancak diplomatik istisnalar olabilir. B. Şahsilik (Milliyet) İlkesi: Bir devletin vatandaşı yabancı bir ülkede bulunsa da yine vatandaşı olduğu devletin kurallarına tabi olmasına denir. Özel hukuk alanında genellikle şahsilik ilkesi geçerlidir. Aile, miras, evlenme, boşanma gibi şahsilik ilkesi gereği tabi olduğu ülke kanunları uygulanır. Ancak mülkiyet gibi, taşınmazlarla ilgili şahsilik değil, mülkilik ilkesi uygulanabilir. Bu konuda çıkacak uyuşmazlıklar, Kanunlar İhtilafı kuralları gereği çözümlenir. VI. Hukuk Kurallarının Zaman Bakımından Uygulanmasında kural şudur: Belli bir tarihte yürürlüğe girer veya yürürlükten kalkarlar ve yürürlükte olduğu müddet içinde uygulanırlar. Kanunlar, Cumhurbaşkanı tarafından Resmi Gazete’de yayımlanması ile yürürlüğe girer. HUKUK KURALLARININ UYGULANMASI Eğer belli bir tarih varsa o tarihte, yoksa yayımlanma ile yürürlüğe girer ve uygulanır. Eskiden kanunlar için R.G’de yayımından 45 gün sonra yürürlüğe girer deniyordu, bu hüküm kalkmıştır. Kanunların yürürlükten kalkması ise kendiliğinden, ilga ile veya iptal edilmesi ile olabilir. Bazı kanunlarda o kanunun ne kadar süre ile uygulanacağı belirtilir. Örn. “Bu kanun 31.12.2018 tarihine kadar geçerlidir” deniyorsa o tarihte yürürlükten kalkar. Aynı şekilde Bütçe kanunları da bir yıllıktır. Yürürlüğe giren yeni kanun eski kanunu ilga eder. İlga bazen sarih (açık) olarak belirtilir, bazen de zımni (üstü örtülü) şekilde hiçbir hüküm geçmeden de olabilir. Kanunlar, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile yürürlükten kalkabilir. An. Mahkemesinin iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanması ile kanun yürürlükten kalkar. İptal hükmünün ne zaman yürürlüğe gireceği ayrıca kararlaştırılabilir. HUKUK KURALLARININ UYGULANMASI VII. Kanunlar, kural olarak geçmişe uygulanamazlar. Ancak özel hukuka ilişkin olanlar, geçmişe uygulanabilir. Örn. Medeni Kanun yürürlüğe girmeden önce geçerli olan evlenme akitleri veya miras taksimleri geçerli kabul edilmiştir. Bu durum, hukuk güvenliği ve kazanılmış haklara saygı ilkesinin gereğidir. Ancak özel hukuk alanında kamu düzeni, genel ahlak ve zayıfların korunmasından kaynaklanan durumlarda kanunlar geçmişe uygulanabilir. Örn. Çalışma şartlarını düzenleyen kanunlarda ilgililer lehine düzenleme varsa, bu kanunun yürürlüğe girmesinden önceki hizmet sözleşmelerinde de uygulanır. Ceza hukuku alanında sanığın lehine olan eski ceza hükümleri uygulanır. Yeni kanun cezayı artırıyor, eski kanunda daha düşükse eski kanun uygulanır. Muhakeme hukukunda ise derhal yürürlük ilkesi geçerlidir. İşlem tarihinde yürürlükte olan kanuna göre muhakeme işlemi yapılır. Yargılama kanunları geçmişe uygulanamaz, yeni kanun derhal uygulanır. HUKUKİ OLAYLAR, FİİLLER, İŞLEMLER I-HUKUKİ OLAY: Her olay hukuki olay değildir. Hukuk düzeninin kendisine hukuki sonuç bağladığı olaylara hukuki olay denir. Hukuki olaylar doğa olaylarından veya insan davranışlarından kaynaklanabilir. Hastalık nedeniyle ölüm, deprem, sel gibi doğa olaylarından hukuki sonuç meydana gelir, zarar oluşabilir. İnsan iradesiyle meydana gelen ve hukuki sonuç bağlanan durumlar da olabilir. Örn. Bir kimseyi öldürme, malını çalma, kiraya verme gibi durumlarında insan davranışları ile hukuki sonuç doğar. İnsan davranışlarından kaynaklanan hukuki olaylar hukuki fiiller ve hukuki işlemler olarak ikiye ayrılır. II-HUKUKİ FİİLLER: İnsan iradesinden veya hareketinden meydana gelen hukuki olaylardır. Hukuka aykırı olabileceği gibi (insan öldürme), hukuka uygun (iyilikte ve yardımda bulunma) da olabilir. Hukuka uygun fiiller, fikir açıklamaları, duygu açıklamaları ve irade açıklamaları olarak ayrılır. HUKUKİ İŞLEMLER Bir kişinin başka bir kişiden belli bir miktar borç aldığını söylemesi, fikir açıklamasıdır. Günlük hayatta sevgi, nefret, saygı, kızgınlık gibi duygularını ifade etmeleri hukuki sonuç doğurabilir. Bazen de irade açıklamaları hukuki sonuç doğurabilir. Kişinin evini kiraya vermesi, satması, evlenme iradesinde bulunması örnek olarak verilebilir. III-HUKUKİ İŞLEMLER: İrade açıklamasının yöneldiği sonuç bir hakkın kurulması, değiştirilmesi, devredilmesi veya ortadan kaldırılması şeklinde olabilir. Hukuki işlemler, irade açıklaması ve hukuki sonuç olarak ikiye ayrılır. - Tek taraflı olabileceği gibi, iki veya çok taraflı da olabilir. Vasiyet gibi hukuki işlemler tek taraflı, sözleşme yapmak ise çift taraflı irade açıklamaları ile kurulur. İrade açıklaması sarih olabileceği gibi, zımni (üstü örtülü) de olabilir. - Hukuki işlemler, tek taraflı (vasiyetname, vakıf kurma) olabileceği HUKUKİ İŞLEMLER Hukuki işlemler, sağlar arasında (evlenme, boşanma, alım-satım) olabileceği gibi, ölüme bağlı (vasiyetin açıklanması) da olabilir. Hukuki işlemler, ivazlı (karşılıklı) olabileceği (alım-satım, kira) gibi, ivazsız (bağış yapma) da olabilir. Hukuki işlemler, taahhüt edici (kiraladığı evi tahliye edeceğini taahhütte bulunması), tasarruf edici (taahhüt ettiği şekilde evi boşaltmıştır) işlemler olarak da ayrılır. Hukuk işlemler, genellikle sebebe bağlıdır. Sebep, bir hukuki işlemle ulaşılmak istenen amaç ve o işleme esas teşkil eden amildir. Genelde hukuki işlemlerin 3 sebebi vardır. Borcunu ödeme, alacağını alma, bağışlama sebebidir. Bunun dışında hukuka aykırı bir sebep veya sebepsiz bir işlem gerçekleşirse sebepsiz zenginleşme olur. Örn. İstemediği halde bir kişinin hesabına para yatırılması gibi. HUKUKİ İŞLEMLER IV. KAMU HUKUKU İŞLEMLERİ: Devletin irade açıklaması ile oluşan işlemlerdir. Yasama organı tarafından yapılırsa yasama işlemleri, yürütme organı ve idare tarafından yapılırsa yürütme işlemleri ve idari işlemler, yargı organları tarafından yapılırsa yargı işlemleri denir. Yasama işlemleri, TBMM’nin belli bir hukuki sonuç doğurmaya yönelik irade açıklamalarıdır. Kanun çıkarma, parlamento kararı alınması, dokunulmazlığın kaldırılması, Türk askerinin yabancı bir ülkede bulunması ile ilgili tezkere kararı, yasama işlemlerine örnek olarak verilebilir. Yargı işlemi, bağımsız mahkemelerin hukuki uyuşmazlıkları ve hukuka aykırılık iddiaları hakkında verdiği kesin hüküm teşkil eden kararlarıdır. Yürütme işlemleri veya idari işlemler de, idarenin hukuki sonuç doğurmaya yönelik irade açıklamalarıdır. İdarenin işlemlerinde tek taraflılık ve idarenin iradesinin üstün kabul edilmesi, HUKUKİ İŞLEMLER kamu gücü ayrıcalıkları ile donatılmış olması genel olarak belirgindir. İdari işlemler, tek yanlı işlemler ve iki yanlı işlemler olarak ikiye ayrılır. Tek yanlı idari işlemler, ilgilinin rıza ve muvafakatine bağlı olmadan idarenin tek taraflı irade açıklaması ile gerçekleşir. Tek yanlı idari işlemler, bireysel idari işlemler ve düzenleyici işlemler olarak ikiye ayrılır. Bireysel idari işlemler, kişisel ve özel durumlara ilişkin idari işlemlerdir. Atama işlemi, disiplin işlemi, inşaat ruhsat işlemi gibi. Düzenleyici idari işlemler ise, genel ve kişilik dışı idari işlemlerdir. Yönetmelik çıkarma, imar planı yapma gibi, İki yanlı idari işlemlere ise genelde idari sözleşme de denir. İdare ile ilgili kişilerin aynı hukuki sonuç doğurmak amacıyla karşılıklı olarak açıkladıkları iradenin uyuşması halinde gerçekleşir. Kamu hukuku kuralları uygulanır. HAK KAVRAMI I. Tanım: Hak, hukukça korunan menfaattir. II. Hakların Çeşitleri: Kamu hakları, özel haklar olarak ikiye ayrılır. Kamu hakları, kamu hukukundan doğan ve kamu hukukunda (anayasada) düzenlenmiş haklardır. Kamu hakları; negatif statü hakları, pozitif statü hakları, aktif statü hakları olarak üçe ayrılır. Negatif statü hakları, kişinin devlet tarafından dokunulmaması gereken özel alanın sınırlarını çizen haklardır. Kişi güvenliği, özel hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı, din, düşünce hürriyeti, mülkiyet hakkı gibi haklar, kişiyi devlete ve topluma karşı koruyan kişi haklarıdır. Pozitif statü hakları: bireylere devletten olumlu bir davranış, hizmet ve yardımcı olmasını istediği haklardır. Çalışma hakları, sosyal güvenlik hakkı, ailenin korunması, eğitim hakkı gibi haklar devletten bir şey yapması istenen haklardır. Aktif statü hakları ise kişinin devlet yönetimine katılmasını sağlayan haklardır. Seçme seçilme hakkı, siyasi faaliyette bulunma hakkı, kamu hizmetlerine girme hakkı bu haklara örnek olabilir. HAK KAVRAMI Özel Haklar, özel hukuktan kaynaklanan haklardır. Bu haklar karşısında bir hukuki yükümlülük, bir borcun yer almasıdır. Özel haklar, niteliklerine göre mutlak ve nispi haklar olmak üzere ikiye ayrılır. Mutlak haklar, hak sahibine en geniş yetkileri veren, herkese karşı ileri sürülebilen haklardır. Mallar üzerinde olabileceği gibi bazen kişiler üzerinde de olabilir. Mallar üzerindeki mutlak haklar maddi olabileceği gibi gayrimaddi mallar üzerinde de olabilir. Maddi mallar üzerindeki mülkiyet hakkı ve sınırlı ayni haklar olmak üzere ayrılır. Mülkiyet hakkı, hak sahibine en geniş yetkiler tanıyan haktır. Kullanma, yararlanma istediği gibi tasarrufta bulunma hakkı verir. Sınırlı ayni haklar ise, sahiplerine mülkiyet hakkı gibi tam ve geniş yetkiler vermeyip sınırlı yetkiler vermektedir. İrtifak hakları, gayrimenkul mükellefiyeti ve rehin hakkı olmak üzere 3’e ayrılır. Gayrimaddi mallar üzerindeki haklar ise, elle tutulan bir mal değildir. Örn. Fikri haklar, sınai buluş, telif hakkı, marka hakkı. HAK KAVRAMI Kişiler üzerindeki mutlak haklar ise, kişinin kendi şahsı üzerinde sahip olduğu kişilik haklarıdır. Vücudu, sağlığı, şerefi gibi. Kişinin başkalarının şahsı üzerindeki mutlak hakları ise, velayet hakkı, vesayet hakkı gibi haklarıdır. Nispi haklar ise, mutlak haklar gibi herkese karşı değil, belli kişilere ileri sürülebilen haklardır. Örn. Kiracı kira bedelini ödemezse, ev sahibi kira bedelini sadece kiracısından isteyebilir, kiracının babasından veya yakınlarından isteyemez. HAKLARIN KORUNMASI Bir kişinin hakkı bir başka kişi tarafından ihlal edildiğinde bunu hakkını ihlal ettiği kişiden talep edebilir. Borcunu ödemesini isteyebilir. Ya da dava yolu ile mahkemelerden isteyebilir. Dava yolundan bahsettik. Veyahutta kendi hakkını bizzat koruyabilir. Kişi kendi hakkını meşru müdafaa, ıztırar hali ve kendi hakkını korumak için kuvvet kullanma yolu ile koruyabilir. HAK KAVRAMI Meşru müdafaa, bir kimsenin haksız bir saldırıya karşı kendini veya bir başkasını savunmak amacıyla gösterdiği zorunlu tepkidir. Örn. Elindeki çantasını kapmaya çalışan kapkaççı ile mücadele ederken kolunu kırması olayında yaralamadan dolayı kişiye ceza verilmez. Ancak bunun ölçülü olması gerekir. Iztırar hali ise, bir kimsenin bilerek sebebiyet vermediği bir tehlikeden kendisini veya başkasını kurtarmak için bu tehlikeyle ilgisiz üçüncü bir kişinin şahsına veya malına zarar vermesi halidir. Örn. köpeklerin saldırısından korunmak için üçüncü bir kişinin evinin bahçesinin kapısını kırarak sığınması olayında ıztırar hali vardır. Burada bir miktar tazminat ödenmesi sözkonusu olabilir. Ancak herhangi bir suç oluşsa da ceza öngörülmeyebilir. Bir kişi haklı da olsa hakkını bizzat kendisi kuvvet kullanarak alamaz, yani ihkak-ı hak yapamaz. Ancak bu kuralın bazı istisnaları vardır. Kolluk güçleri zamanında gelemeyecek ise, hak kaybına uğramamak için onu bir müddet elinde tutabilir. MÜEYYİDE Hukuk kurallarına uyulmaması halinde kişi, bir müeyyide ile karşılaşır. Müeyyide, bir hukuk kuralının ihlaline tepki olarak gösterilen ve hukuk düzeni tarafından öngörülen cebirdir. Müeyyideler, ilkel toplumlarda kurumsallaşmadığı için ihlalden zarar gören kişi veya yakınlarına cezalandırma hakkı verilirdi. Öç alma ilk önce uygulanan cezalandırma şekli idi. Daha sonra kısas esası benimsenmiş ve daha sonra da uzlaşma ve diyet ödenmesi sistemi benimsenmiştir. Çağdaş toplumlarda ise cezalandırma yetkisi devlete verilmiş, devletin yargı ve infaz organları tarafından müeyyideler uygulanmaktadır. Müeyyide çeşitlerini, özel hukuk müeyyideleri ve kamu hukuku müeyyideleri olarak ikiye ayırmak mümkündür. Özel hukuk müeyyideleri, cebri icra, tazminat ve geçersizliktir. MÜEYYİDE Cebri icra: Bir borç ilişkisinde borcunu rızasıyla yerine getirmeyen borçlunun, devlet gücü aracılığıyla bu borcunu zorla yerine getirmesini sağlayan bir müeyyide çeşididir. Borcunu ödemeyen kişiye, mahkeme ve icra makamları tarafından ödeme yükümlülüğü getirilip yine ödemediği takdirde zorla malvarlığına el konulabilir veya aynen teslimi gerekiyorsa teslimi sağlanır. Velayetle ilgili ise çocuk bir taraftan başka bir tarafa verebilir. Tazminat: Bazen hukuk kuralının ihlali durumunda onun zorla uygulanması, borcun cebren icrası, aynen teslimi mümkün değildir. Bir arabanın satılması halinde borcunu ödemeyen mal sahibine arabanın aynen teslimi istenmeyebilir, zira araba çarpık olabilir. Veya bir kişinin vücuduna zarar verilmesi halinde, aynen kısas uygulanması söz konusu değildir. Bu gibi haksız fiil durumlarında da tazminat ödenerek zararın mahzurları giderilir. Geçersizlik: Bir hukuki işlemin kanunun aradığı koşullara uyulmadan yapılması onun geçersizliği sonucunu doğurur. MÜEYYİDE Geçersizliğin yokluk ve butlan diye iki çeşidi bulunur. Yokluk (keenlemyekün), bir hukuki işlemin kanunun aradığı kurucu unsurlarından en az birine uyulmaması halinde o işlemin oluşmamış sayılmasıdır. Örn. Evlendirme memuru önünde yapılmayan nikah, geçerli olmayıp evlilik ilişkisi yok hükmündedir. Butlan (hükümsüzlük)ise, bir hukuki işlemin baştan itibaren hukuki sonuçlarını meydana getirememesi veya sonradan da geçerli kılınamaması demektir. Mutlak ve nispi olmak üzere iki çeşidi var. a) Mutlak butlan (kesin hükümsüzlük), bir hukuki işlemin, kanunun öngördüğü kurucu unsurları bulundurmakla birlikte, kanunun emredici hükümlerine aykırı olmasıdır. Örn. Bir kimse amca, dayı, hala teyze ile evlenmesi yasaktır. Her nasılsa birisi bu akrabaları ile evlenmişse, böyle bir evlilik kanunun emredici hükmüne aykırıdır. Bu evlilik hukuk aleminde doğmuştur. Ama mutlak butlanla baştan itibaren geçersizdir. MÜEYYİDE Böyle bir evliliğin iptalini taraflar isteyebileceği gibi, savcı da re’sen butlan davası açabilir. Ancak bu evlilik, hakim kararıyla iptal edilinceye kadar var olduğu kabul edilir. Yokluk ile sakat bir işlem hukuken hiç doğmamış kabul edilir. Mutlak butlanla malül bir hukuki işlem ise hukuk aleminde doğmuş, ama geçersizdir. Yoklukta bebek hiç doğmamış, mutlak butlanda ise bebek ölü doğmuştur. b) Nispi butlan ise, kanunun öngördüğü unsurlara sahip olan ve kanunun emredici hükümlerine de aykırı olmayan bir hukuki işlem, o işlemi oluşturan iradede bir sakatlık varsa, nispi butlanla malüldür. Başta geçerli olan bir hukuki işlem, taraflardan birinin onun iptalini istemesi ile geçersiz hale gelir. Örn. Evlendirme memuru önünde sözlü olarak evlenmeyi kabul ettikleri halde, daha sonra temyiz kudretine sahip olmadığını öğrenen taraf, örn. sarhoşken evet demişse, bu evlilik geçerli olmasına rağmen nispi butlanla sakattır. İlgili taraf evlenmenin iptalini (6 ay veya 5 yıl içinde) dava edebilir. Yoksa evlilik geçerlidir. MÜEYYİDE Kamu Hukuku Müeyyideleri Ceza müeyyideleri ve idari müeyyideler olarak ikiye ayrılır. Ceza müeyyideleri, ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis, süreli hapis ve adli para cezası olarak çeşitleri bulunur. Ayrıca, belirli yerlere gitmekten men, ehliyet ve ruhsatların alınması, gönüllü bir kamuya yararlı işte çalışma gibi cezalar da vardır. İdam cezası kalkmıştır. İdari Müeyyideler, idare hukuku alanındaki müeyyideler olup, özel kişilere karşı ve idarenin kendisine karşı olmak üzere ikiye ayrılır. İdarenin özel kişilere uyguladığı müeyyideler, idari para cezası, mülkiyetin kamuya geçirilmesi, meslek ve sanattan menedilmesi, izin ve ruhsatın iptal edilmesi, yıkım gibi türleri olan müeyyidelerdir. Kabahatler Kanununa göre bir takım müeyyideler uygulayabileceği gibi, disiplin hukukunda öngörülen, uyarma, kınama, ihraç, kayıt silme müeyyideleri de uygulayabilir. Bu müeyyidelere karşı idari yargıda dava açılır. MÜEYYİDE İdare, hürriyetten mahrum edici idari müeyyide uygulayamaz. İdareye karşı müeyyideler, idare de yaptıkları eylem ve işlemlerle hukuk kurallarını ihlal etmiş olabilir. Bu durumda idare mahkemeleri, idare aleyhine bazı müeyyidelerin uygulanmasına karar verir. Bu müeyyideler, yokluk, iptal ve tazminattır. Yokluk, idarenin bazen çok ağır bir şekilde hukuka aykırı işlem yapabilir. Örn. Mahkemenin vermesi gereken boşanma kararını kaymakam verirse yokluk ile malül bir işlem olur. İptal, hukuka aykırı olan bir idari işlemin geçersizliğinin mahkeme tarafından tespit ve ilan edilmesidir. İdari işlemin iptal edilebilmesi için kişilerin idare mahkemesine başvurması ve mahkeme tarafından hukuka aykırı olduğuna karar verilmesi ile o işlem yürürlükten kalkar. Yani iptal kararları geriye yürür. Tazminat, idarenin yaptığı işlem veya eylemden bireylerin zarar görmesi halinde idarenin tazminat ödemesi gerekir. Örn, hastanedeki doktorun yanlış müdahalesi sonucunda hastane yönetimine tam yargı davası açılması sonucu, idare tazminat ödemeye mahkum edilebilir. KİŞİLİK Hukukta, hak ve borçlara sahip olabilen varlıklara kişi denir. Kişilik, hukukça korunan kişiye bağlı değerlerin bütünüdür. Kişiler, irade açıklayabilir. Hukuki işlem yapabilir. Malvarlığına sahip olabilir. Hak ve borç altına girebilir. Sorumluluk sahibi olabilir. Davacı ve davalı olabilirler. Kişiler gerçek kişi ve tüzel kişi diye ayrılır. Gerçek kişi insanlardır. Tüzel kişiler, özel hukuk tüzel kişisi ve kamu tüzel kişisi diye ikiye ayrılır. Özel hukuk tüzel kişileri kendi içinde kişi toplulukları (dernekler, şirketler) ve mal toplulukları (vakıflar) olmak üzere ikiye ayrılır. Kamu tüzel kişileri de kişi toplulukları = Kamu idareleri (Devlet, İl özel idareleri, belediyeler, köyler); mal toplulukları = kamu kurumları (idari, iktisadi, sosyal, bilimsel, kültürel, teknik kamu kurumları) diye ayrılır. KİŞİLİK I.GERÇEK KİŞİLER Gerçek kişiler, insanlardır. İnsanlar haklara ve borçlara ehildirler. A.Kişiliğin Başlangıcı ve Sona ermesi 1.Gerçek kişiliğin başlangıcı, tam ve sağ doğumla başlar. Örn. Babasının ölümünden önce ana rahmine düşen çocuk, tam ve sağ doğarsa babasının mirasçısı olur. 2. Gerçek Kişiliğin Sona Ermesi a) Ölüm: Gerçek kişilerde (insanlar) kişilik, ölümle sona erer. Bir kişinin öldüğünü iddia eden kişi, bunu ispatlamakla yükümlüdür. Bir kişinin öldüğü nüfus sicilindeki kayıtlarla ve ölüm karinesi ile ispatlanır. Ölüm karinesi, ölümüne kesin gözüyle bakılan durumlarda kaybolan ve cesedi bulunmayan kişinin ölmüş olduğu varsayılır. Uçak kazası, gemi kazasında enkazda yolcu sayısı kadar ceset bulunmuş ancak teşhis edilememişse öldüğü kabul edilir. b) Gaiplik: Gerçek kişiliği sona erdiren diğer hal, gaipliktir. Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber KİŞİLİK alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, mirasçılarının başvurusu üzerine mahkeme, bu kişinin gaipliğine karar verebilir. Bir kişinin gaipliğine karar verilmesinin istenebilmesi için tehlikeli olayın üzerinden en az bir yılın geçmesi gerekir. İkincisi, kişinin kendisinden uzun zamandan beri haber alınamaması halinde ise, haber tarihinden itibaren en az 5 yılın geçmiş olması gerekir. Mahkeme en az 6 ay süre vererek bir ilan yapar. İlandan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğine karar verir. B.Kişinin Ehliyetleri: Hak ve fiil ehliyeti olmak üzere ikiye ayrılır. 1.Hak Ehliyeti: Medeni haklardan yararlanma ehliyeti de denilen hak ehliyeti, kişilerin haklara ve borçlara sahip olabilme yeteneğidir. Bu haklara sahip olabilmek için tam ve sağ doğmak yeterlidir. 2.Fiil Ehliyeti: Medeni hakları kullanma ehliyeti de denilen fiil ehliyeti, bir kişinin fiilleriyle haklar kazanabilme ve borç altına girebilme yeteneğidir. Fiil ehliyeti, hukuki işlem yapma ehliyeti, haksız fiillerden sorumlu olma ehliyeti ve dava ehliyeti olmak üzere 3’e ayrılır. KİŞİLİK Hukuki İşlem yapma ehliyeti, kişinin belirli hukuki sonuçlar doğurabilmek amacıyla hukuken geçerli iradeler açıklayabilmesi demektir. Tek taraflı ve iki taraflı hukuki işlemler yapılabilir. Haksız fillerden sorumlu olma ehliyeti, bir kişinin hukuka aykırı fiilleriyle başkasına verdiği zararları tazmin etmekle yükümlü tutulabilme yeteneğidir. Trafik kazası sonucu zararın ödenmesi gibi. Dava ehliyeti, bir şahsın mahkemelerde davacı veya davalı sıfatıyla hukuki işlemlerini bizzat yapabilme ehliyetidir. Fiil Ehliyetinin Şartları: aa) Ergin (reşit) olmak: 18 yaşın doldurulması ile başlar. Ancak bazı durumlarda kişi reşit sayılabilir. Evlenme ile kişi reşit (evlenme rüştü) sayılabilir. Örn. 16 yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir (Kazai rüşt). bb)Ayırt etme Gücüne (Temyiz Kudretine) Sahip Olmak: Akla uygun biçimde davranma yeteneğidir. Küçük yaştaki çocuklar, akıl hastaları, akıl zayıflığı, sarhoşlar temyiz kudretinden mahrumdur, mümeyyiz değildir. KİŞİLİK cc)Kısıtlı (hacir) olmamak: Kanunda öngörülen belirli sebeplerin varlığı halinde bir kişinin fiil ehliyetinden kısmen veya tamamen mahrum edilmesi demektir. Akıl hastalığı, akıl zayıflığı, savurganlık, alkol ve madde bağımlılığı, kötü yaşam tarzı, kötü yönetim, bir yıl veya daha fazla özgürlüğü bağlayıcı ceza alma durumunda veya kişinin kendi isteği ile hacir altına alınabilir, kısıtlı olabilir. Fiil Ehliyeti Bakımından Kişilerin Sınıflandırılması aa)Tam ehliyetliler: Fiil ehliyetinin bütün şartlarını yerine getiren, yani ayırt etme gücüne sahip, reşit, kısıtlanmamış kişilerdir. bb) Sınırlı Ehliyetliler: Aslında tam ehliyetlidirler. Kısıtlanmaları için yeterli sebep bulunmamakla birlikte korunmaları için fiil ehliyetlerinin sınırlanması gerekli görülen kişilerdir. Bu kişilere mahkeme kararıyla yasal danışman atanır. cc) Sınırlı Ehliyetsizler: Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yani mümeyyiz küçükler ile mümeyyiz mahcurlardır. 17 yaşında bir çocuk sınırlı ehliyetsizdir. Aklı başında savurganlık nedeniyle hacir altındaki kişi sınırlı ehliyetsizdir. KİŞİLİK Sınırlı ehliyetsizler, yani ayırtetme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borçlanamazlar. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir. Haksız fiillerinden sorumludurlar. Tam ehliyetsizler: Ayırt etme gücünden yoksun olan kimselerdir. Küçükler, akıl hastaları, akıl zayıflığı olanlar, sarhoşlar veya bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun davranma yeteneğinden yoksun olan kişilerin fiil ehliyeti, hukuki işlem yapma ehliyeti ve haksız fiil ehliyeti yoktur. Ancak istisnaen kusursuz sorumluluk hallerinde, tam ehliyetsizlerin sorumlu tutulması hakkaniyet gereği mümkündür. II. TÜZEL KİŞİLER Belli bir amacı gerçekleştirmek üzere bağımsız bir varlık şeklinde örgütlenmiş, haklara ve borçlara sahip olabilen kişi ve mal topluluklarıdır. A.Özel Hukuk Tüzel Kişileri: Özel hukuka tabi olan tüzel kişilerdir. Gerçek kişilerin serbest iradeleri ile kurulup sona ererler. KİŞİLİK Diğer muhatapları ile eşit konumdadırlar. Kamu gücüne sahip değildir. Özel yararları gerçekleştirmek amacıyla faaliyette bulunurlar. Özel Hukuk tüzel kişileri yapıları bakımından insan toplulukları ve mal toplulukları şeklinde ikiye ayrılır. İnsan toplulukları, dernekler ve şirketlerdir. Mal toplulukları ise vakıflardır. Amaçları bakımından kâr amacı güden ve gütmeyenler olarak ayrılır. Dernek ve vakıflar kâr amacı gütmez. Şirketler ise kâr amacı güder. 1.Kişi Toplulukları: a)Dernekler: Gerçek veya tüzel en az 7 kişinin kazanç sağlama amacı dışında belirli bir ortak amacı gerçekleştirmek üzere bilgi ve çalışmalarını birleştirmek amacıyla oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır. Dernekler, kuruluş bildirimlerini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdikleri takdirde tüzel kişilik kazanırlar. Organları; Genel kurul, Yönetim kurulu ve Denetim kuruludur. Genel Kurul, bütün üyelerden oluşur. Yönetim kurulu, en az 5 asıl 5 yedek üyeden oluşur. Denetim Kurulu da 3 asıl 3 yedek üyeden oluşur. KİŞİLİK Sona erme, kendiliğinden, genel kurul kararıyla ve mahkeme kararıyla olur. b)Şirketler: İki veya daha fazla kişinin ortak bir iktisadi amaca erişmek için emek ve mallarını bir sözleşmeyle birleştirmek suretiyle meydana getirdikleri topluluklardır. Şirketler çeşitlere ayrılır: 1.Kolektif şirket: Ticari bir işletmeyi, bir ticaret ünvanı altında işletmek amacıyla, gerçek kişiler arasında kurulan ve şirket alacaklılarına karşı hiçbirinin sorumluluğu sınırlanmamış şirketlerdir. 2.Komandit Şirket: Ticari bir işletmeyi, bir ticaret ünvanı altında işletmek amacıyla gerçek kişilerce kurulan, şirket alacaklılarına karşı ortaklardan bir veya birkaçının sorumluluğu sınırlandırılmamış (komandite ortak) ve diğer ortak veya ortakların sorumluluğu belirli bir sermaye ile sınırlı (komanditer ortak) olan şirketlerdir. 3.Anonim şirket: Sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığı ile sorumlu olan şirkettir. Sermayesinin en az 50.000 TL olması gerekir. Bazı şirketlerin kurulması Ticaret bakanlığının iznine bağlıdır. Hisse senedi çıkarılabilir. KİŞİLİK 4. Limited şirket: Bir veya daha fazla gerçek ve tüzel kişi tarafından bir ticaret ünvanı altında iktisadi maksat ve konular için kurulan, ortaklarının sorumluluğu, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı olan ve esas sermayesi belirli olan şirkettir. En az bir, en fazla 50 ortak olabilir. Sermayesi en az 10.000 TL olması gerekir. 5. Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket: Sermayesi paylara bölünen ve ortaklardan biri veya birkaçı şirket alacaklılarına karşı bir kolektif ortağı, diğerleri ise bir anonim şirket ortağı gibi sorumlu olan şirkettir. 6. Kooperatifler: Tüzel kişiliği