Çocuğun Gelişim Aşamaları - 1-14 PDF
Document Details
Uploaded by SmilingCharoite
İstanbul Üniversitesi
Mehmet Emrah Cangı
Tags
Summary
The document provides information about fundamental concepts of child development. It covers growth, maturation, learning, readiness, critical periods, longitudinal and cross-sectional research, theories and models, culture, individual differences, and the fundamental principles of development.
Full Transcript
GELİŞİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR DKTI57 Çocuğun Gelişim Aşamaları ve Değerlendirilmesi Doç. Dr. Mehmet Emrah CANGİ 1. BÜYÜME Büyüme, bireyin bedeninde zamanla meydana gelen, fiziksel gelişimdeki sayısal artışlar (boy, kilo, hacim ve ağırlıkla ilgili artışlar) olarak...
GELİŞİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR DKTI57 Çocuğun Gelişim Aşamaları ve Değerlendirilmesi Doç. Dr. Mehmet Emrah CANGİ 1. BÜYÜME Büyüme, bireyin bedeninde zamanla meydana gelen, fiziksel gelişimdeki sayısal artışlar (boy, kilo, hacim ve ağırlıkla ilgili artışlar) olarak tanımlanır. Hücrelerin büyümesi ve çoğalması, doğum sonrasında da yaşa göre meydana gelen değişiklikler de büyümenin bir sonucudur. 2. OLGUNLAŞMA Olgunlaşma, vücut organlarının kendilerinden beklenen fonksiyonu yerine getirebilecek düzeye gelmesi için, öğrenme yaşantılarından bağımsız olarak, kalıtımın etkisiyle geçirdiği biyolojik bir değişmedir. Çocuklarda düzenli bir sıra içerisinde aşamalı olarak davranış değişiklikleri gözlenir. Meydana gelen davranış değişiklikleri olgunlaşmaya bağlıdır. Yine birçok fiziksel ve motor davranışlar da olgunlaşmaya bağlıdır. 3. ÖĞRENME Öğrenme, tekrar ya da deneyimler sonucuyla kazanılan kalıcı davranış değişiklikleridir. Davranış değişikliği olumlu veya olumsuz olabilir. Bu davranış değişikliklerinin öğrenme olduğunu söyleyebilmek için nesnel kanıtlara ihtiyaç vardır. Öğrenme, deneyim sonucu kazanılır. Yani çocuğun yeni bir davranış kazanması için çevre desteği önemlidir. 4. HAZIRBULUNUŞLUK Bireyin kendinden beklenen belli davranışları yapmaya hazır olması halidir. Hazırbulunuşluk düzeyine gelmek için olgunlaşmanın tamamlanması ve bireyin öğrenme yaşantılarına sahip olması gerekir. Sonuç olarak, hazırbulunuşluk için olgunlaşma ve öğrenme bir ön koşuldur. 5. KRİTİK DÖNEM Gelişim sırasında, önemli zaman dilimleri bulunmaktadır. Bu dönemlerde insan, çevreye daha duyarlıdır, öğrenmeye daha açıktır ve belirli deneyimler meydana geldiği takdirde gelişim normal seyrinde devam eder. Gelişimin diğer noktalarında aynı uyarımın etkisinin ya çok az olduğu ya da hiç olmadığı görülür. Örneğin doğum öncesi dönemde hamileliğin ilk üç ayı, gelişim açısından büyük önem taşır. Bu dönemde yaşanılan durumlar bebeği diğer dönemlere göre daha çok etkiler. 6. BOYLAMSAL YAKLAŞIM Boylamsal yaklaşım aynı bireylerin, genellikle birkaç yıl veya daha uzun süren bir zaman periyodu içinde incelendiği bir araştırma stratejisidir. Boylamsal çalışmalar, gelişimde durağanlık ve değişme, erken deneyimlerin sonraki gelişim açısından önemi gibi hayati konularda çok fazla bilgi sağlamalarına rağmen pahalı ve zaman alıcı araştırmalardır. 8. KESİTSEL ARAŞTIRMA Kesitsel araştırmalarda risk altındaki toplumda veya buradan seçilen bir örnek üzerinde herhangi bir hastalığın veya olayın bir zaman kesitindeki bulunma sıklığı, yani prevalansı belirlenir. Ayrıca belirlenen prevalansın bazı sosyodemografik özellikler ve şüpheli etiyolojik faktörlerle ilişkisi araştırılır. 7. KURAM (TEORİ) NEDİR? Kuram, ilgi konusu olan fenomenleri (olayları) açıklamak amacıyla bir dizi kavram ve bunların birbirleriyle ilişkilerinden oluşur. Bir olayın ya da olgunun nasıl ve neden gerçekleştiğini açıklayan kapsamlı bir fikir ya da prensipler bütünüdür. Bilimsel araştırmalarda teoriler, gözlem ve deneylerle desteklenmiş genel açıklamalardır. Kuram ‘anlaşılmayan bir şeyi anlamayı kolaylaştırmak’ içindir. Örneğin, dil gelişim teorileri, çocukların dili nasıl öğrendiklerini açıklamaya çalışır. 7. MODEL NEDİR? Gerçek dünyanın basitleştirilmiş bir temsilidir. Bir model, teoriyi daha somut ve anlaşılır hale getirmek için kullanılan araçtır. Genellikle belirli bir sürecin nasıl işlediğini gösterir ve bir durumu ya da sistemi açıklamak ya da tahminlerde bulunmak için kullanılır. Örneğin, dil öğrenme süreci için belirli adımlar içeren bir model, bu teorinin nasıl uygulandığını gösterir. 9. KÜLTÜR NEDİR? Toplumun norm, gelenek ve göreneklerinin, örf ve adetlerinin tümü “kültür” kavramını oluşturur. Çocuk, belli bir zamanda ve yörede içinde bulunduğu kültürle beslenerek büyür ve yetişkin bir insan olur. Birey gelişimi için önemli olan gereksinimlerini, atalarından devraldığı ve içinde yaşadığı kültüre özgü yollardan öğrenir. 10. GELİŞİM Büyüme, olgunlaşma ve öğrenmenin etkileşimi ile yaşam boyu bireyin bedeninde, zihninde ya da davranışlarında meydana gelen, niceliksel ve niteliksel değişimlerin tümüdür. Gelişim alanları: Fiziksel, bilişsel, dil, sosyal-duygusal gelişim 10. BİREYSEL FARKLILIKLAR Gelişimde bireysel farklılıklar, çocukların aynı gelişim dönemlerinden geçseler bile farklı hız ve şekillerde gelişmelerine neden olan faktörlerden kaynaklanır. Bu farklılıklar genetik ve çevresel etmenlerin etkileşimiyle ortaya çıkar. Genetik faktörler, bir çocuğun kalıtsal özelliklerini, zekâ düzeyini, fiziksel yapısını ve doğal yeteneklerini belirler. 10. BİREYSEL FARKLILIKLAR Örneğin, bazı çocuklar doğuştan atletik bir yapıya sahipken, bazıları sanat ve müzik gibi alanlarda yetenekli olabilir. Çevresel faktörler ise çocuğun büyüdüğü aile ortamı, sosyoekonomik koşullar, eğitim olanakları, beslenme ve sağlık hizmetlerine erişim gibi unsurları kapsar. Ayrıca, çocuğun aldığı sosyal destek, aile içindeki etkileşimler ve kültürel faktörler de gelişim sürecini etkiler. Bu faktörlerin birleşimi, her çocuğun gelişiminde kendine özgü bir yol izlemesine ve bireysel farklılıkların ortaya çıkmasına yol açar. GELİŞİMİN TEMEL İLKELERİ 1. Gelişim, kalıtım ve çevrenin karşılıklı etkileşiminin ürünüdür. 2. Gelişim süreklidir ve aşamalı olarak gerçekleşir. 3. Gelişim kazanım ve kayıpları içerir. 4. Gelişim bir bütündür ve gelişim alanları birbirleriyle etkileşim içindedir. 5. Gelişim nöbetleşe devam eder. 6. Gelişimde kendine özgü bir sıra vardır 7. Gelişim bireysel farklılıklar gösterir. GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER 1. KALITIM Bireyin genler yoluyla anne babasından aldığı kalıtsal özelliklerdir Babadan gelen sperm ile anneden gelen yumurtanın döl yatağında birleşmesi ile insanın ilk hücresi oluşur., Bu birleşme sırasında sperm ve yumurtada 23’er kromozom bulunur. Her birinde yaklaşık 20000 gen bulunan bu kromozomlar döllenme sırasında çiftler halinde birleşir ve 23 kromozonun yer aldıgı bir hücre oluşur. Bebeğin bütün kalıtımsal özellikleri, yaşamın özü DNA moleküllerinde kodlanmıştır. GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER 1. KALITIM Anne ve babadan gelen genler baskın ya da çekinik olabilir. Eğer genler baskınsa diğer ebeveynin özelliği ne olursa olsun taşıdıkları özelliğin bebeğe geçmesini sağlarlar. Çekinik genlerin özelliklerinin bebeğe geçmesi için ise, her iki ebeveynde de aynı özelliği taşıyan genlerin bulunması gereklidir. Kalıtımla ilgili en önemli nokta da genotip ile fenotip arasındaki ayrımdır. Fenotip ise bireyin dışarıdan gözlenebilen, dış görünüşle ilgili özellikleridir. Genotip anne ve babadan çocuğa kalıtımla geçen genetik yapıdır. GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER 2. HORMONLAR Hipofiz, Nohut büyüklügünde kafatasında bulunan bir bezdir. Tüm salgı bezlerinin çalışmasını düzenler. Hemen hemen bütün organların çalışmasını etkileyecek hormonları salgılar. Fazla salgı salgılanması devliğe, yetersizliği cüceliğe neden olur. Çocuğun vücudunun büyümesinin sağlıklı bir şekilde olmasında etkilidir. 2 GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER 2. HORMONLAR Tiroid Boğazın ön kısmında soluk borusunun iki yanında bulunan bir bezdir. Bu bezden troksin adı verilen hormon salgılanır. Kemiklerin ve kasların büyümesine, sinir sisteminin, kan dolaşımının çalışmasına etki eder. Troksin hormonunun fazla salgılanması vücudun etkinliğini artırır, az salgılanması ise metabolizmayı yavaşlatır. 2 GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER 2. HORMONLAR Paratroid Tiroid salgı bezine bitişik dört küçük bezeden oluşur. Bu bezin salgısı vücudun kalsiyum ve fosfor dengesini sağlar. Bezin az çalışması kas ağrılarına ve kemiklerin bozulmasına yol açar. Bu bezin fazla çalışmasında ise sinirler körleşir. 2 GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER 2. HORMONLAR Pankreas Karın boşluğunda bulunur. Endokrin ve ekzokrin adı verilen iki tür salgısı vardır. Birisi mideye gönderilir. Diğer bir hormon da insülindir ve kana gönderilir, kandaki şekeri arttırıcı etki yapar. Bübrek Üstü Bezleri Böbreklerin üstünde bulunur, ancak böbreklerle ilişkisi yoktur. Salgıları, büyümeye, cinsiyete etki eder. Duygusal gelişimimiz üzerinde önemli etkiye sahiptir. GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER 2.HORMONLAR Cinsiyet Salgı Bezleri Kadın ve erkekte cinsel gelişimi sağlar ve cinsel yaşamı sürdürmeye etkide bulunur. GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER 3. ÇEVRESEL ETMENLER Doğum Öncesi Etmenler Bu dönemde çocuğun gelişimini etkileyecek etmenler; Gebelikte kullanılan ilaçlar, Döl yatağındaki bozukluklar, Anneni maruz kaldığı olumsuz yaşantılar, Göbek kordonundaki bozukluklar, annenin besleme durumu, Annenin yaşı, alkol ve sigara kullanımı, Kan uyuşmazlıgı, Annenin metabolik, endokrin bozuklukları Annenin geçirdiği hastalıklar ve kazalar, Plesentada bozukluklar, Radyasyon, Annenin gebelik sırasında aldığı tedaviler GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER 3. ÇEVRESEL ETMENLER Doğum Sonrası Etmenler Bu dönemde çocuğun gelişimini Sosyoekonomik düzey, etkileyecek etmenler; Şiddete maruz kalma, Beslenme, Annelik depresyonu, Hastalık ve kazalar Akran ilişkileri, Kardeş sayısı, Anne- çocuk ilişkisi Doğum sırası, Kitle iletişim ihtiyaçları Eğitim, İklim Aile ortamı, Kültür GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER 3. ÇEVRESEL ETMENLER Doğum Sırası Etmenler Bu dönemde çocuğun gelişimini etkileyecek etmenler; Sosyoekonomik düzey Akran ilişkileri Kitle iletişim araçları KALITIM VE ÇEVRE ETKİLEŞİMİ Yapılan araştırmalar incelendiğinde bireyin gelişimi üzerinde kalıtım ya da çevre etmeninin tek başına etkili olmadığı görülür. Gelişim, kalıtım ile çevrenin etkileşimi sonucunda gerçekleşir. Bireyin gelişimini anlayabilmek için bireyin doğası (kalıtım) ve yetiştirilme tarzı (çevre) arasındaki karmaşık etkileşim üzerine odaklanmak ve çalışmak gereklidir. DSÖ SINIFLAMASI Yenidoğan: Doğumdan sonraki ilk 28 gün. Bebeklik Dönemi: 0-1 yaş. Erken Çocukluk Dönemi: 1-5 yaş. Orta Çocukluk Dönemi: 6-11 yaş. Ergenlik Dönemi: 12-19 yaş. Genç Yetişkinlik Dönemi: 20-24 yaş. Yetişkinlik Dönemi: 25-64 yaş. Genç Yaşlılık Dönemi: 65-74. Orta Yaşlılık: 75-84 yaş. İleri Yaşlılık: 85 yaş üstü YAŞAM BOYU GELİŞİMDE KARİYER Üniversite Öğretim Üyesi Klinik Psikolog Araştırmacı Psikiyatrist İlkokul veya Ortaokul Öğretmeni Danışman Psikolog Özel Eğitim Öğretmeni Okul Danışmanı Erken Eğitim Öğretmeni Mesleki Danışman Okul Öncesi/ Anaokulu Öğretmeni Rehabilitasyon Danışmanı Aile ve Tüketici Bilimleri Eğitmeni Sosyal Çalışmacı Eğitim Psikoloğu Okul Psikoloğu Gerontolog YAŞAM BOYU GELİŞİMDE KARİYER İlaç Danışmacı İş ve Uğraşı Terapisti Kadın Hastalıkları ve Doğum Terapötik/Rekreasyon Terapisti Uzmanı/ Jinekolog Odyolog Ebe Hemşire Konuşma Terapisti Pediatri Hemşiresi Genetik Danışmanlar Çocuk Doktoru Evde Sağlık Hizmeti Yardımcısı Geriatri Uzmanı/Geriatrist Çocuk Esirgeme Çalışmacısı Yenidoğan Hemşiresi Çocuk Yaşam Uzmanı Geriatri Hemşiresi Fizyoterapist KAYNAKLAR FILE:///C:/USERS/ASUS/DOWNLOADS/KES%C4%B0TSEL%20ARA%C5%9ETIRMALAR.PDF HTTPS://AVYS.OMU.EDU.TR/STORAGE/APP/PUBLIC/ELIF.UNAL/139401/KURAM%20NEDIR.PDF FILE:///C:/USERS/ASUS/DOWNLOADS/KES%C4%B0TSEL%20ARA%C5%9ETIRMALAR.PDF HTTPS://AVYS.OMU.EDU.TR/STORAGE/APP/PUBLIC/ELIF.UNAL/139401/KURAM%20NEDIR.PDF SENEMOĞLU, N. (2004) GELIŞIM ÖĞRENME VE ÖĞRETIM: KURAMDA UYGULAMAYA (9. BASIM). ANKARA: GAZI KITABEVI.SHAFFER, D. R., & KIPP, K. (2007). DEVELOPMENTAL PSYCHOLOGY:CHILDHOOD AND ADOLESCENCE (8TH ED.). CANADA:WADSWORTH, CENGAGE LEARNING. YAŞAM BOYU GELİŞİME GENEL BAKIŞ DKTI57 Çocuğun Gelişim Aşamaları ve Değerlendirilmesi Doç. Dr. Mehmet Emrah CANGİ YAŞAM BOYU GELİŞİMİ İNCELEMENİN ÖNEMİ Pek çok gelişme büyümeyi, fakat aynı zamanda bozulmayı (ölüm sürecinde olduğu gibi) da içerir. Gelişimi incelerken yaşam uzamını, döllenmeden başlayarak hayatın son zamanına kadar ele alacağız. YAŞAM BOYU GELİŞİMİ İNCELEMENİN ÖNEMİ Pek çok gelişme süreci; büyümeyi fakat aynı zamanda bozulmayı da (örn., ölüm) içerir. Gelişimi incelerken yaşam uzamını, döllenmeden başlayarak hayatın son zamanına kadar ele alacağız. YAŞAM BOYU GELİŞİMİ İNCELEMENİN ÖNEMİ Gelişim Sürekliliği ve Değişim Kritik Dönemlerin Ötesinde Gelişim Çevresel ve Kültürel Faktörler Dönüm Noktalarının Tanınması Esneklik ve Adaptasyon Yaşam Boyu Öğrenme ve Kişisel Gelişim BAZI ÇAĞDAŞ KONULAR Yaşam boyu bakış açısını kullanan araştırmacılar bunları ve pek çok diğer çağdaş konuyu incelemektedir. Yaşam boyu gelişim; sağlığın ve iyi olmanın, ebeveynliğin, eğitimin ve sosyokültürel bağlamların oynadığı roller ve ayrıca bu konularla sosyal politikaların nasıl ilişkili olduğu gibi konuları içerir. BAZI ÇAĞDAŞ KONULAR 1. SAĞLIK VE İYİ OLMA Günümüzde sağlık otoriterleri, sağlık ve iyilikte yaşam stilinin ve psikolojik durumun gücünü kabul ediyorlar. BAZI ÇAĞDAŞ KONULAR 2. EBEVEYNLİK VE EĞİTİM Çocuk bakımı, boşanmanın etkilerini, ebeveynlik stillerini, çocuğa kötü muameleyi, kuşaklararası ilişkileri, erken çocukluk eğitimini ve çocukluktaki yoksulluk ile eğitim arasındaki ilişkiyi, çift dilli eğitimi, yaşam boyu öğrenmeyi geliştiren yeni eğitsel çabaları ve ebeveynlik ve eğitimle ilişkili diğer birçok konu ele alınır. BAZI ÇAĞDAŞ KONULAR 3. SOSYOKÜLTÜREL BAĞLAMLAR VE ÇEŞİTLİLİK Sağlık, ebeveynlik ve eğitim, gelişimin kendisi gibi kendi “Sosyokültürel bağlamı’’ tarafından şekillendirilmektedir. Bu bağlamı analiz etmek için dört kavram özellikle yararlıdır: -Kültür -Etnik köken -Sosyoekonomik düzey -Toplumsal cinsiyet BAZI ÇAĞDAŞ KONULAR 3. SOSYOKÜLTÜREL BAĞLAMLAR VE ÇEŞİTLİLİK Kültür, davranış örüntülerini, inançları ve belirli bir grup insanı, bir kuşaktan diğerine geçen tüm diğer ürünlerini kapsar. Etnik köken, din, dil, ırk, milliyet ve kültürel mirası içine alır. Sosyoekonomik düzey, bireyin toplum içindeki mesleki, eğitimsel ve ekonomik özelliklerine göre pozisyonunu ifade eder. Toplumsal Cinsiyet, insanları erkekler ve kadınlar olarak tanımlayan özelliklere karşılıktır. Gelişimimizin bazı yönleri, kimliğimiz ve sosyal ilişkilerimiz toplumsal cinsiyetten daha önemlidir. Biyolojik, Bilişsel ve Gelişim Sosyo-Duygusal Süreçler Dönemleri GELİŞİMİN DOĞASI Yaşın Gelişimsel Önemi Konular 1. BİYOLOJİ, BİLİŞSEL VE SOSYO-DUYGUSAL SÜREÇLER Biyolojik süreçler, Bireyin fiziksel yapısında değişme yaratan süreçlerdir. Ebeveynlerden gelen genler, Beyin gelişimi, Boy ve ağırlıkta artış, Motor becerilerde değişim, Beslenme, Egzersiz Ön ergenlikteki hormonal değişiklikler ve Kalp damar sistemindeki bozulmalar biyolojik süreçlere örnek verilebilir. 1. BİYOLOJİK, BİLİŞSEL VE SOSYO-DUYGUSAL SÜREÇLER Bilişsel süreçler, Bireyin dil, düşünce ve zekasındaki değişiklikleri ifade eder. Karyolanın üzerinde asılı olan hareketli oyuncağı izleme, İki sözcüğü bir araya getirerek bir cümle oluşturma Bir şiiri ezberleme Bir film yıldızı olmanın nasıl bir şey olacağını hayal etme Bulmaca çözme gibi beceriler bilişsel süreçleri içerir. 1. BİYOLOJİK, BİLİŞSEL VE SOSYO-DUYGUSAL SÜREÇLER Sosyoduygusal süreçler, Bireyin diğer insanlarla ilişkilerindeki, duygularındaki ve kişiliğindeki değişimleri içerir. Bir bebeğin ebeveyninin dokunuşuna gülümseyerek karşılık vermesi, Bir çocuğun oyun arkadaşına saldırganca bir davranışı, Okul çağındaki çocukta girişkenliğin gelişimi, Bir ergenin mezuniyet balosundaki neşesi ve Yaşlı bir çiftin duygusal yakınlığı (muhabbeti) gelişimi sosyoduygusal süreçlerin rolünü yansıtır. 2. GELİŞİMSEL DÖNEMLER Doğum Öncesi Dönem, Döllenmeden doğuma kadar olan zamandır. Tek bir hücreden beyni ve davranışsal yetileri olan bir organizmaya doğru hızlı bir büyümeyi içerir ve yaklaşık 9 aylık bir dönemdir. Tek hücreli bir organizma, onu çevreleyen dünyadaki yaşama dikkate değer bir uyum becerisi gösteren bir insan yavrusuna dönüşür. 2. GELİŞİMSEL DÖNEMLER Bebeklik Dönemi (Doğum- 2 Yaş); 18 veya 24. aya kadar olan dönemdir. Bebeklik, yetişkinlere aşırı bağımlılığın olduğu dönemdir. Bu dönem boyunca dil, sembolik düşünce, duyusal motor eşgüdüm ve sosyal öğrenme gibi birçok psikolojik aktivite yeni yeni başlar. Yeni doğmuş bebeklerin başları, vücutlarının diğer bölümlerine oranla daha büyüktür bu yüzden boyunlarında çok az güç olduğu için başlarını tutamazlar 2. GELİŞİMSEL DÖNEMLER İlk Çocukluk Dönemi (2-6 Yaş); Bebeklik döneminin bitiminden 5 veya 6 yaşına kadar olan gelişimsel dönemdir ve bazen “Okul öncesi yılları” da denir. Bu dönemde küçük çocuklar yeterliklerini arttırırlar ve kendilerine bakmayı öğrenirler, okula hazır olmayı sağlayan becerileri (yönergeleri takip etme, harfleri tanıma gibi) geliştirirler ve akranlarla oyunda daha çok zaman harcarlar. İlk öğretim birinci sınıf, tipik olarak erken çocukluğun sonuna işaret eder. 2. GELİŞİMSEL DÖNEMLER İlk Çocukluk Dönemi (2-6 Yaş); Bu dönemde özellikle koşma, atlama, sıçrama, yakalama, fırlatma ve topa vurma gibi hareket becerilerinin yanı sıra yemek yeme, giyinme, yüzünü yıkama gibi öz bakım becerileri de kazanılır. 2. GELİŞİMSEL DÖNEMLER Orta ve İleri Çocukluk Dönemi (6-12 Yaş); Yaklaşık olarak 6 - 11 yaşları arasındaki döneme, hemen hemen ilkokul yıllarına denk gelir. Bu dönemde temel okuma, yazma ve aritmetik becerileri tam olarak öğrenilir. Çocuk, formel olarak daha geniş bir dünyaya ve kültüre maruz kalır. Bu dönemde fiziksel, motor, bilişsel ve sosyal becerilerin artması, çocukların daha da bağımsız olmalarını sağlar. Başarı, çocuğun dünyasının daha merkezi bir teması haline gelir ve kendilik kontrolü (öz kontrol) artar. 2. GELİŞİMSEL DÖNEMLER Ergenlik Dönemi (18-21 Yaş); Gelişimin çocukluktan ilk yetişkinliğe geçiş dönemidir ve yaklaşık 10 - 12 yaşlarında başlayıp 18 - 21 yaşlarında biter. Ergenlik, kilo ve boydaki artış, vücut ve yüzde tüylerin çıkması ve sesin kalınlaşması, cinsel özelliklerin gelişimi gibi hızlı fiziksel değişimlerle başlar. Gelişimin bu noktasında bağımsızlık ve kimlik arama belirgindir. Düşünce daha mantıksal, soyut ve idealisttir. 2. GELİŞİMSEL DÖNEMLER İlk Yetişkinlik (20-30 Yaş); 20'li yaşların başında başlar ve 30’lu yaşlar boyunca devam eder. Kişisel ve ekonomik bağımsızlık kazanma, kariyer geliştirme ve pek çok kişi için eş seçme, biriyle yakın ilişki içinde yaşamayı öğrenme, bir aile oluşturma ve çocuklara bakma zamanıdır. 2. GELİŞİMSEL DÖNEMLER Orta Yetişkinlik (40-60) Yaş; Yaklaşık 40 yaşından 60 yaşına kadar olan gelişim dönemidir. Kişisel ve sosyal sorumluluk ve katılımı genişletme, yetkin ve olgun bireyler olmaları için sonraki kuşağa yardım etme ve bir meslekte doyuma ulaşma ve sürdürebilme zamanıdır. 2. GELİŞİMSEL DÖNEMLER İleri Yetişkinlik (60-70 Yaş); 60'lı veya 70'li yıllarda başlayan ve ölüme kadar süren dönemdir. Hayatı gözden geçirme, emeklilik ve azalan güç ve bozulan sağlık nedeniyle beliren yeni sosyal rollere uyum sağlama zamanıdır. İleri yetişkinlik gelişim dönemleri içinde en uzun zaman dilimini kapsar. Önemli Not: Farklı kaynaklarda gelişime ilişkin bu yaş dilimleri ve/veya tanımlar değişebilmektedir. 3. YAŞIN ÖNEMİ Yaş Kavramları; Bazı yaşam boyu gelişim uzmanlarına göre takvim yaşı, bir kişinin psikolojik gelişimini anlama açısından çok da uygun değildir. Takvim yaşı, doğumdan başlayarak geçen yılların sayısıdır. Zaman deneyimin “kaba bir göstergesi” olduğu için herhangi bir şeyin nedeni olarak gösterilemez. Yaş sadece takvim yaşı olarak değil, aynı zamanda biyolojik yaş, psikolojik yaş ve sosyal yaş olarak da kavramlaştırılmaktadır. 3. YAŞIN ÖNEMİ Yaş Kavramları; Biyolojik yaş, kişinin biyolojik sağlığının yaşıdır. Biyolojik yaşı belirlemek, kişinin hayati organlarının işlev görme kapasitelerini bilmeyi gerektirir. Kişinin biyolojik yaşı ne kadar küçükse, kronolojik yaşı önemli olmaksızın daha uzun yaşayacağı beklenir. 3. YAŞIN ÖNEMİ Yaş Kavramları; Psikolojik yaş ise aynı kronolojik yaştaki diğer bireylere kıyasla bir bireyin uyum sağlama kapasitesidir. Bu nedenle öğrenmeyi sürdüren yaşlı erişkinler, öğrenmeye devam etmeyen yaşıtlarına göre daha esnek, daha güdülü ve olumlu kişilik özelliklerine sahip oldukları ve ayrıca duygularını kontrol edebildikleri ve sağlıklı düşünebilecekleri için daha uyumlu davranışlar gösterirler. 3. YAŞIN ÖNEMİ Sosyal yaş bir kişinin yaşı ile bağlantılı olan sosyal rolleri ve beklentileri ifade eder. Anne rolünü ve o role eşlik eden davranışları düşünün. Yetişkin bir kadının davranışını önceden tahmin etmede, onun üç yaşında bir çocuğunun olduğunu bilmek, 20 ya da 30 yaşında olduğunu bilmekten çok daha önemli olabilir. 4. GELİŞİMSEL KONULAR Kalıtım ve Çevre Kalıtım yani doğuştan getirdiğimiz donanım, bir organizmanın biyolojik mirasını; çevre yani edindiğimiz donanım ise organizmanın çevresel deneyimini ifade eder. Psikologlar gelişimde çevrenin veya çevresel deneyimlerin önemini vurgularlar. Deneyimler, kişinin biyolojik çevresinden (beslenme, tıbbi bakım, ilaçlar ve fiziksel kazalar) sosyal çevresine (aile, akranlar, okullar, toplum, medya ve kültür) kadar her şeyi içine alır. 4. GELİŞİMSEL KONULAR Durağanlık ve Değişme Gelişimde durağanlığı vurgulayan bir çok gelişimci, durağanlığın kalıtımın ve yaşamın erken dönemlerindeki deneyimin bir sonucu olduğunu öne sürer. Örneğin, eğer bir birey, tüm yaşamı boyunca utangaçsa bu durağanlık, muhtemelen bebek veya küçük bir çocukken insanlarla etkileşiminde durağanlık yaşadığı büyük strese ve kalıtıma bağlıdır. 4. GELİŞİMSEL KONULAR Durağanlık ve Değişme Değişimi vurgulayan girişimcilerse ‘daha sonraki deneyimlerin bireyde değişme yaratabileceği’ yönünde daha iyimser bir görüşe sahiptirler. Yaşam-boyu bakış açısında esnekliğin, diğer bir deyişle değişme potansiyelinin, yaşam boyunca mümkün olduğunu hatırlayalım. Ama yaşla birlikte ve yaşlılıkta yeni bilgiler öğrenme anlamında değişim gösterme kapasitesinin daha az olduğu kabul edilir. 4. GELİŞİMSEL KONULAR Süreklilik ve Süreksizlik Gelişimin ne ölçüde derece derece ve birikimli (süreklilik) veya ne ölçüde dönemler halinde (süreksizlik) bir değişim içerdiği ile ilgilidir. Sürekliliği ele alırsak, bir meşe fidanının kocaman bir meşe ağacı olarak büyümesi bir örnektir. Benzer şekilde, çocuğun ilk sözcüğü, her ne kadar ani beliren ve süreksiz bir olay gibi görünse de gerçekte haftalar ve aylarca süren büyüme ve alıştırmaların bir sonucudur. Ön ergenlik de ani gibi görülebilir, fakat birkaç yıl devam eden derece derece bir sürecin sonucudur. 4. GELİŞİMSEL KONULAR Süreklilik ve Süreksizlik Süreksizlik ise, bir böceğin önce tırtıldan bir kozaya ondan da kelebek haline gelişi gibi değişim, niceliksel olmaktan çok niteliksel olarak farklı evreler dizisi şeklinde gerçekleşir. Benzer şekilde bir çocuk dünya hakkında soyut düşünemezken birdenbire bunu yapabilir hale gelir. Bu, niceliksel ve sürekli bir değişimden ziyade niteliksel ve süreksiz bir gelişimsel değişimdir. Davranışsal ve Psikanalitik Bilişsel Sosyal Bilişsel Kuramlar Kuramlar Kuramlar GELİŞİM KURAMLARI Eklektik Etolojik Ekolojik Kuramsal Kuramlar Kuramlar Yönelim Bilimsel yöntem esas olarak dört aşamalı bir süreçtir 1. İncelenecek olan problem veya süreci kavramlaştırma, 2. Araştırma bilgisini toplama, 3. Veriyi analiz etme ve 4. Sonuç çıkarmadır. İlk adımda araştırmacılar incelenecek problemi formüle etmek için genellikle kurallardan yararlanırlar ve hipotezler geliştirirler. Kuram, bir olayı açıklamaya ve yordamalar yapmaya yardımcı olan birbirleriyle uyumlu ve bağlantılı fikirler topluluğudur. Kuram, sınanabilir belirli iddialar ve yordamlar yani hipotezler öne sürebilir. PSİKANALİTİK KURAMLAR Psikanalitik kuram, gelişimi esas olarak bilinçdışı ve büyük ölçüde duygu ağırlıklı bir içerikle tanımlarlar. Psikanalitik kuram, davranışın yüzeysel bir özellik olduğunu gelişimi gerçek şekilde anlamının davranışın sembolik anlamlarına ve zihnin derinliklerindeki işleyiş analiz etmeyi gerektirdiğini vurgularlar. Bu kuramlar ayrıca ebeveynlerle erken dönemdeki etkileşimin, gelişimi büyük ölçüde şekillendirdiğini vurgular. Psikanalitik kuramların temeli, Singmund Freud‘un kuramıdır ve bu kuram da bu özelliklerin altı çizilmektedir. PSİKANALİTİK KURAMLAR FREUD’UN KURAMI Freud, hastalarını dinledikçe, sorguladıkça ve analiz ettikçe onların sorunlarının hayatlarının ilk yıllarındaki deneyimlerin sonucu olduğuna inandı. Çocuklar büyüdükçe haz odaklarının ve cinsel dürtülerinin ağızdan anüse ve en sonunda genital organlarına kaydığını düşündü ve bu süreçte psikanalitik gelişimin beş evresinden geçtiğimizi öne sürdü; oral, anal, fallik, latent ve genital. Freud’a göre bizim yetişkin kişiliğimiz her bir dönemdeki haz kaynakları ve gerçeğin talepleri arasındaki çatışmaları nasıl çözdüğümüze göre belirlenir. PSİKANALİTİK KURAMLAR FREUD’UN KURAMI FREUD EVRELERİ ERIKSON’UN PSİKOSOSYAL KURAMI Erikson, Freud‘un savunduğu gibi psikoseksüel dönemler yerine psikososyal dönemler içinde geliştiğimizi öne sürmüştür. Freud’a göre, insan davranışının asıl güdüsü, cinsel doğada iken Erikson‘a göre sosyal doğadadır ve diğer insanlarla birlikte olma isteğini yansıtır. Freud‘a göre bizim temel kişiliğimiz yaşamın ilk beş yılında şekillenirken, Erikson’a göre gelişimsel değişim tüm yaşam boyunca devam eder. Freud erken deneyimleri, sonraki deneyimlerden çok daha önemli görürken Erikson, hem erken hem de geç deneyimlerin önemini vurgulamıştır. ERIKSON’UN PSİKOSOSYAL KURAMI Erikson‘ın kuramında gelişim, yaşamımız boyunca 8 dönemde ortaya çıkar. Her dönemde, o döneme özgü gelişimsel bir görev kişiyi çözmesi gereken bir krizle yüzleştirir. Erikson‘a göre bu kriz bir felaket değildir fakat hem potansiyelin genişlemesi, hem de kırılganlığın artmasıyla kendini gösteren bir dönüm noktasıdır. Birey krizleri ne kadar başarılı bir şekilde çözerse o kadar sağlıklı bir gelişim gösterecektir. ERIKSON’UN PSİKOSOSYAL KURAMI Güvene Karşı Güvensizlik, Erikson‘ın ilk psikososyal dönemidir ve yaşamın ilk yılında deneyimledir. Bebeklikte güven, dünyanın iyi ve yaşanası bir yer olduğu şeklinde yaşam boyu süren bir beklentiye yol açar. ERIKSON’UN PSIKOSOSYAL KURAMI Özerkliğe Karşı Utanç ve Kuşku, Erikson‘ın ikinci gelişim dönemidir. Bu dönem bebekliğin sonuyla okul öncesi dönemin başı arasında yer alır (1-3 yaş). Bebekler, bakıcılarından güven kazandıktan sonra kendi davranışlarının kendilerine ait olduğunu keşfetmeye başlarlar. Bağımsızlık veya özerklik duyguları göstererek iradelerini ortaya koyarlar. Eğer bebekler ve yeni yürümeye başlayan çocuklar, çok fazla engellenir veya çok sertçe cezalandırılırsa, büyük olasılıkla bir kuşku ve utanç duygusu geliştirirler. ERIKSON’UN PSİKOSOSYAL KURAMI Girişimciliğe Karşı Suçluluk, Erikson’ın üçüncü gelişim evresidir ve okul öncesi yıllarda ortaya çıkar. Çocukların sosyal dünyaları genişledikçe, aktif, sorumlu ve amaca yönelik davranmayı gerektiren yeni güçlüklerle yüz yüze gelirler. Eğer çocuk sorumsuzsa ve çocukta çok fazla derecede kaygı yaratılmışsa suçluluk duygusu oluşabilir. ERIKSON’UN PSİKOSOSYAL KURAMI Çalışkanlığa Karşı Aşağılık Duygusu, Erikson’ın dördüncü gelişim evresidir ve yaklaşık olarak ilkokul yıllarını kapsar. Çocuklar, bu dönemde enerjilerini, bilgilerini ve zihinsel becerilerini geliştirmeye yönlendirilmelidirler. Olumsuz sonuçlar, çocukta aşağılık duygusu yani yetersizlik ve verimsizlik hissi geliştirebilir. ERIKSON’UN PSİKOSOSYAL KURAMI Kimlik Kazanmaya Karşı Rol Karmaşası, Ergenlik yıllarında, bireyler, kim olduklarını, ne olacaklarını ve yaşamda ne yöne gideceklerini bulmaya çalışırlar. Bu Erikson’ın beşinci gelişim döneminde gerçekleşir. Eğer ergenler sağlıklı bir şekilde rollerini keşfeder ve yaşamda izleyecekleri olumlu bir yörünge belirlerse, olumlu bir kimlik kazanırlar; eğer bunu başaramazlarsa, kimlik karmaşası egemen olur. ERIKSON’UN PSİKOSOSYAL KURAMI Yakınlığa Karşı Yalıtılmışlık, Erikson’ın altıncı gelişim dönemidir ve bireyin ilk yetişkinlik yıllarını kapsar. Bu dönemde bireylerin gelişimsel görevi, yakın ilişkiler kurmadır. Eğer genç yetişkinler, sağlıklı arkadaşlıklar ve biriyle yakın ilişki kurabilirse, yakınlık başarılmış olacak; değilse bu dönem yalıtılmışlıkla sonuçlanacaktır. ERIKSON’UN PSİKOSOSYAL KURAMI Üretkenliğe Karşı Verimlizlik, Erikson’ın yedinci gelişim dönemi orta yaşta gerçekleşir. Erikson’a göre üretkenlik, sonraki kuşağın yararlı bir yaşam geliştirme ve sürdürmesine yardımcı olma, bu konuya ilgi göstermedir. Bir sonraki kuşağa yardım için yapılan hiçbir şey olmadığını hissetme ise verimsizliktir. ERIKSON’UN PSİKOSOSYAL KURAMI Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk, Erikson’ın sekizinci ve son gelişim dönemidir ve bireyler bu dönemi ileri yetişkinlikte yaşarlar. Bu dönemdeki kişi geçmişi düşünür. Eğer kişinin gözden geçirdiği geçmişi iyi geçirilmiş bir hayatı ortaya koyuyorsa, benlik bütünlüğü başarılacaktır; eğer değilse, geriye doğru göz atmalar muhtemelen kuşku ve üzüntüyü yani her ikisinin tanımlandığı umutsuzluğu yaratacaktır. BİLİŞSEL KURAMLAR Psikanalitik kuramlar, bilinç dışının önemini vurgularken bilişsel kuramlar bilinçli düşünceyi vurgularlar. Üç önemli bilişsel kuram; Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramı, Vygotsky’nin Sosyokültürel Bilişsel Kuramı ve Bilgi İşlemleme Kuramı’ dır. PIAGET’İN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI Piaget’nin kuramında çocuklar, aktif olarak dünyayı anlamaya ve anlamlandırmaya çalışırken bilişsel gelişimin dört döneminden geçerler. Dünyanın bilişsel olarak yapılandırılmasında iki süreç yer alır: örgütleme ve uyum sağlama (adaptasyon). Dünyayı anlamlandırırken deneyimlerimizi düzenleriz. Örneğin önemli düşünceleri daha az önemli olanlardan ayırırız ve bir düşünceyi diğeri ile ilişkilendiririz. Ayrıca gözlemlerimizi ve deneyimlerimizi organize ederken yeni çevresel koşullara kendimizi uydurarak uyum sağlarız. PIAGET’İN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI Piaget, dünyayı anlarken dört ayrı dönemden geçtiğimizi kabul eder. Her bir dönem yaşa bağlıdır ve dünyayı anlamının farklı yollarından ve farklı düşünce biçimlerinden oluşur. Bu yüzden Piaget’ye göre, çocuğun bir dönemdeki bilişi diğeriyle kıyaslandığında niteliksel olarak farklıdır. PIAGET’İN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI 1. DUYUMOTOR DÖNEM, Doğumdan başlayarak 2 yaşına kadar sürer ve Piaget’nin ilk dönemidir. Bu dönemde bebek, duygusal deneyimlerini (görme ve işitme gibi) fiziksel, motor eylemlerle koordine ederek dünyayı anlamaya çalıştığı için dönem, duyu motor terimi ile anılır. Doğumda var olan refleksler ve dürtüsel hareketlerden dönemin sonuna doğru beliren sembolik düşünceye doğru ilerler. PIAGET’İN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI İŞLEM ÖNCESİ DÖNEM, 2-7 yaşları arasındaki dönemlerdir ve Piaget’nin ikinci dönemidir. Bu dönemde çocuk basit biçimde duygusal bilgiyi fiziksel eylemle ilişkilendirirerek dünyayı anlamanın ötesine geçer ve dünyayı kelimelerle, imgelerle ve çizimlerle temsil eder. Ancak Piaget‘ye göre, okul öncesi çocuklar onun işlem dediği yetenekten yoksundur. İşlemler çocukların daha önce fiziksel olarak yaptıklarını zihinsel olarak yapmalarına imkan veren içselleştirilmiş zihinsel eylemlerdir. PIAGET’İN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI SOMUT İŞLEMLER DÖNEMİ, Yaklaşık olarak 7 yaşından 11 yaşına kadar sürer ve Piaget’nin bilişsel gelişim dönemlerinin üçüncüsüdür. Bu dönemde çocuklar, nesnelerle işlem yapabilirler, eğer belirli ve somut örnekler içeriyorsa mantıksal olarak yürütebilirler. Örneğin, somut işlerle düşünen çocuklar, çok soyut olduğu için bir cebir denkleminin çözümündeki gerekli adımları zihinlerinde imgeleyemezler. ERIKSON’UN PSIKOSOSYAL KURAMI SOYUT İŞLEMLER DÖNEMİ, Piaget’nin bilişsel gelişim dönemlerinin sonuncusudur; 11-15 yaş yaşları arasında görülür ve tüm yetişkinlik sürecinde devam eder. Bu dönemde bireyler somut deneyimlerin ötesine geçerek soyut ve daha mantıksal terimlerle düşünürler. Daha soyut düşünmenin bir parçası olarak ergenler ideal koşulların hayallerini kurarlar. İdeal bir ebeveynin ne olduğunu düşünür ve kendi ebeveynlerini bu ideal olanlar ile karşılaştırırlar. Gelecekteki olasılıkları düşünmeye başlarlar. Problemleri çözerken daha sistematik olurlar, bir şeyin niçin o şekilde gerçekleştiği konusunda hipotezler gerçekleştirebilirler ve bu hipotezleri test edebilirler. KAYNAKLAR Onur, B. (1979). Ahlak eğitiminin psikolojik temelleri. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 12 (1), 1-13. Ören, M. (2014). İlkokul yıllarında sosyal ve duygusal gelişim. Berrin Akman (Ed.), Erken Çocukluk Döneminde Gelişim içinde (s. 426- 462). Ankara: Çam, Z., Çavdar, D., Seydooğulları, S. ve Çok, F. (2012). Ahlak gelişimine klasik ve yeni kuramsal yaklaşımlar. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, 12(2), 1211-1225. Berk, L.E. (2013). Çocuk gelişimi, Çev. A. Dönmez. Ankara: İmge. GELİŞİM KURAMLARI DKTI57 Çocuğun Gelişim Aşamaları ve Değerlendirilmesi Doç. Dr. Mehmet Emrah CANGİ Davranışsal ve Psikanalitik Bilişsel Sosyal Bilişsel Kuramlar Kuramlar Kuramlar GELİŞİM KURAMLARI Eklektik Etolojik Ekolojik Kuramsal Kuramlar Kuramlar Yönelim [email protected] BİLİŞSEL KURAMLAR VYGOTSKY’NİN GELİŞİM KURAMI Piaget gibi Rus gelişimci Vygotsky’de çocukların aktif bir şekilde kendi bilgilerini yapılandırdıklarını savundu. Ancak Vygotsky, bilişsel gelişiminde sosyal etkileşimlere ve kültüre Piaget’nin verdiğinden daha çok önemli bir rol verdi. Vygotsky’nin kuramı, kültürün ve sosyal etkileşimlerin bilişsel gelişime nasıl yön verdiğini vurgulayan sosyokültürel bilişsel kuramdır. [email protected] BİLİŞSEL KURAMLAR VYGOTSKY’NİN GELİŞİM KURAMI Vygotsky çocuğun gelişimini sosyal ve kültürel etkinlikler içinde tanımlamıştır. Ona göre bilişsel gelişim, dil, matematik, sistemler ve bellek stratejileri gibi toplumun icatlarını kullanmayı öğrenmektir. Bu nedenle çocuk sayı saymayı, bir kültürde bilgisayar yardımıyla, bir diğerinde ise boncukları kullanarak öğrenebilir. [email protected] BİLİŞSEL KURAMLAR VYGOTSKY’NİN GELİŞİM KURAMI Vygotsky’ye göre çocuğun bilişsel gelişimi, kendinden daha becerikli akranlarıyla ve erişkinlerle olan sosyal etkileşiminden ayrılamaz. Bu etkileşim sayesinde çocuklar, kendi kültürlerine uyum sağlamaları ve bu kültürde başarılı olmalarını sağlayacak araçları kullanmayı öğrenirler. [email protected] BİLİŞSEL KURAMLAR BİLGİ İŞLEMLEME KURAMI Bilgi işlemleme kuramına göre, bireyler, bilgiyi ustalıkla kullanır, izler ve hakkında stratejiler geliştirir. Piaget’nin kuramdan farklı olarak, fakat Vygotsky’nin kuramına benzer şekilde bilgi işleme kuramı, gelişimi dönemler halinde tanımlamaz. Onun yerine, bu kurala göre bireyler, bilgiyi işlemek için derece derece artan bir kapasite geliştirirler ve bu kapasite onların giderek daha karmaşık bilgi ve becerileri kazanmalarına olanak sağlar. [email protected] BİLİŞSEL KURAMLAR BİLGİ İŞLEMLEME KURAMI Düşünme, bilgiyi işlemedir. Diğer bir deyişle bireyler, bilgiyi algıladığında, kodladığında, temsil ettiğinde, depoladığında ve geri çağırdığında aslında düşünmektedirler. Gelişimin önemli bir yönü, bilgiyi işlemede iyi stratejileri öğrenmektir. Örneğin, daha iyi bir okuyucu olmak için öğrenilmesi gereken, okumakta olan materyalin anahtar temalarını izlemek olabilir. [email protected] DAVRANIŞSAL VE SOSYAL KURAMLAR Davranışçılık, esas olarak doğrudan gözleyebildiğimizi ve ölçebildiğimizi bilimsel olarak araştırabileceğimizi savunur. Davranışsal geleneğin dışında, gelişimin çevresel deneyimler yoluyla öğrenilebilen gözlenebilir bir davranış olduğu düşüncesi ortaya atılmıştır. [email protected] DAVRANIŞSAL VE SOSYAL KURAMLAR SKINNER’IN OPERANT ŞARTLANMASI Skinner‘a göre operant şartlanmayla, bir davranışın sonuçları, o davranışın yeniden ortaya çıkma olasılığındaki değişimi yaratır. Bir davranışın arkasından ödüllendirici bir uyaran gelirse, o davranışın tekrarlanma olasılığı artar, oysa cezalandırıcı bir uyarıcının izlediği davranış daha zayıf olasılıkla o davranış tekrarlanır. Örneğin, çocuk bir şey yaptıktan sonra erişkin ona gülümsediğinde, çocuk yüksek olasılıkla o davranışı tekrarlar. [email protected] DAVRANIŞSAL VE SOSYAL KURAMLAR SKINNER’IN OPERANT ŞARTLANMASI Oysa yetişkinin, davranışı onaylamadığını belirten bir bakışı, çocuğun o davranışı tekrarlama olasılığını azaltır. Skinner’e göre, ödüller ve cezalar gelişimi şekillendirir ve gelişimin ana kavramı düşünceler ve duygular değil davranıştır. Skinner için gelişim, ödül ve cezaların ortaya çıkardığı davranışsal değişim örüntülerinden ibarettir. Örneğin, Skinner, bir çocuğun, utangaç olmayı büyürken edindiği deneyimlerin bir sonucu olarak öğrendiğini söyleyebilir. Bu nedenle çevreyi değiştirme, utangaç kişinin daha sosyal olmasına yardımcı olabilir. [email protected] DAVRANIŞSAL VE SOSYAL KURAMLAR BANDURA’NIN SOSYAL BİLİŞSEL KURAMI Bazı psikologlar, gelişimin çevresel etkileşimlerden güçlü bir şekilde etkilendiği ve öğrenilmiş olduğu yönündeki davranışı anlayışıyla görüş birliği içindedir. Ancak, Skinner’dan farklı olarak gelişimin kavramı da biliş de önemli bir faktör olarak görülür. Sosyal bilişsel kurama göre davranış, çevre ve biliş gelişimin anahtar kavramlarıdır. [email protected] DAVRANIŞSAL VE SOSYAL KURAMLAR BANDURA’NIN SOSYAL BİLİŞSEL KURAMI Banudra, bilişsel süreçlerin çevreyle ve davranışla önemli bağlantıları olduğunu vurgular. Onun ilk araştırma programı, ağırlıklı olarak gözlem yoluyla öğrenmeye (taklit veya model alma da denir) yani başkasının ne yaptığını gözlemleyerek öğrenmeye odaklanmıştır. Örneğin küçük bir çocuk babasının başka birine öfkeyle bağırdığını ve insanlara kötü davrandığını gözlemleyebilir; daha sonra bu çocuk babasının davranışına benzer özellikler göstererek akranlarına oldukça saldırganca davranır. [email protected] DAVRANIŞSAL VE SOSYAL KURAMLAR BANDURA’NIN SOSYAL BİLİŞSEL KURAMI Sosyal bilişsel kuramcılar, insanların, başkalarını gözlemleyerek oldukça geniş bir yelpazede davranışlar, düşünceler ve duygular kazandıklarını ve bu gözlemlerin yaşam boyu gelişimin önemli bir kısmını oluşturduğunu vurgulamaktadırlar. Bandura’nın gözlem yoluyla öğrenme yaklaşımında bilişsel olan nedir? Ona göre, insanlar diğerlerinin davranışını bilişsel olarak temsil ederler ve sonra bu davranışı benimseyebilirler. Bandura’nın’nın en yeni öğrenme ve gelişim modeli üç öge içerir: davranış, kişi/biliş ve çevre. Bu bir bireyin başarısını kontrol edebileceğine olan güveni kişi ögesi bir örnek, stratejiler ise biliş ögesi örnektir. [email protected] DAVRANIŞSAL VE SOSYAL KURAMLAR Davranışsal sosyal bilişsel kuramların değerlendirilmesi: Davranışsal ve sosyal bilişsel kuramların katkıları, bilimsel araştırmaya ve davranışın çevresel belirleyicilerine yaptıkları vurgudur. Eleştiriler, Skinner‘ın görüşünde bilişe çok az vurgu olması ve gelişimsel değişime verilen önemin az olmasıdır. [email protected] ETOLOJİK KURAM Etoloji, davranışın biyolojiden kuvvetli bir şekilde etkilendiğini ve evrimle bağlantısını vurgular ve kritik veya hassas dönemleri öne çıkarır. Bu dönemler, belli zaman aralıklarıdır ve etolojistlere göre belirli deneyimlerin olmasının veya olmamasının bireyler üzerinde uzun süreli etkisi vardır. [email protected] ETOLOJİK KURAM Etololojik kuram John Bowbly tarafından insan davranışına uygulanmıştır. Bowbly, bu önemli uygulama sonunda yaşamın ilk yılında bir bakıcıya bağlanmanın tüm yaşam boyunca önemli sonuçları olacağını öne sürmüştür. Bu görüşe göre, eğer bağlanma olumlu ve güvenli ise kişi muhtemelen çocukluk ve erişkinliğinde olumlu gelişim gösterecektir. Eğer bağlanma olumsuz ve güvensiz ise, yaşam-boyu gelişim muhtemelen ideal olmayacaktır. [email protected] ETOLOJİK KURAM Etololojik kuramın değerlendirilmesi: Etololojik kuramın katkıları, gelişimin evrimsel ve biyolojik temellerini odaklanması ve doğal ortamlarda dikkatli gözlemleri kullanmış olmasıdır Eleştirilerse biyolojik temellerin çok fazla vurgulanması ve kritik ve hassas dönem kavramlarının çok katı olabileceği ile ilgilidir. [email protected] EKOLOJİK KURAM Etolojik kuramlar biyolojik faktörleri vurgularken, ekolojik kuram çevresel faktörleri vurgular. Yaşam-boyu gelişimi anlamada önemli doğruları olan bir ekolojik kuram Bronfenbrener’in ekolojik kuramıdır. Bu kuram, gelişimin, birkaç çevresel sistemin etkisini yansıttığı iddiasındadır. Kuram beş çevresel sistemi tanımlar: Mikrosistem, mezosistem, egzosistem, makrosistem ve kronosistem. [email protected] EKOLOJİK KURAM Mikrosistem: Bireyin içinde yaşadığı ortamdır. Bu ortam, kişinin ailesi, akranları, okulu ve mahallesi gibi bağları içerir. Sosyal aktörlerle örneğin ebeveynlerle, akranlarla ve öğretmenlerle doğrudan etkileşimler bu mikrosistem sistem içinde gerçekleşir. Bireyler bu ortamlardaki deneyimlerin pasif bir alıcısı değil, aynı zamanda ortamların yapılandırılmasına yardım eden kişilerdir. [email protected] EKOLOJİK KURAM Mezosistem: Mikrosistemler arasındaki ilişkileri veya bağlar arasındaki bağlantıları içerir. Örnek olarak, ailedeki deneyimlerle okul deneyimleri arasındaki ilişki ve ailedeki deneyimlerin akran deneyimleri ile ilişkisi verilebilir. Örneğin, ebeveynlerince reddedilmiş bir çocuk öğretmenleri ile olumlu ilişkiler geliştirmekte güçlük çekebilir. [email protected] EKOLOJİK KURAM Ekosistem: Kişinin aktif rolünün olmadığı bir sosyal ortamda, kişinin yakın bağlamı arasındaki bağlantılardan oluşur. Örneğin, evde bir kocanın veya çocuğun yaşantıları, annenin iş yaşantısından etkilenebilir. Anne, işinde daha çok seyahati gerektiren bir terfi alabilir ve bu durum, kocasıyla çatışmasını arttırabilir ve çocuğuyla da etkileşimini değiştirebilir. [email protected] EKOLOJİK KURAM Makrosistem: Kişilerin içinde yaşadıkları kültürdür. Bir kültürün diğer bir veya birkaç kültürle karşılaştırmasını sağlayan kültürler arası çalışmaların, gelişimin ne derecede genel olduğu hakkında bilgi sağlar. [email protected] EKOLOJİK KURAM Kronosistem: Sosyotarihsel koşulların, yaşam boyu geçişlerin ve çevresel olayların nasıl bir örüntü içinde gerçekleştiğidir. Örneğin, boşanma bir geçiştir. Araştırmacılar, boşanma sonrasındaki ilk yıl için boşanmanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerinin zirve yaptığını, boşanmadan iki yıl sonraysa ilişkilerin daha durgunlaştığını bulmuşlardır. Sosyotarihsel koşullara bir örnek olarak da 1960‘lardan bu yana kadınların kariyer yapmaları için tanınan fırsatların ne kadar arttığı düşünülebilir [email protected] EKOLOJİK KURAM [email protected] EKOLOJİK KURAM Ekolojik kuramın değerlendirilmesi: Kuramın katkısı, çevresel sistemlerin makro ve mikro boyutlarının sistematik olarak incelenmesi ve çevresel sistemler arasındaki bağlantılara dikkat çekmesidir. Kuramın daha ileri düzeyde katkısı; komşular, din, okul ve iş yeri gibi çocuğun gelişiminde etkili olan aile dışı sosyal bağlara geniş çaplı vurgu yapılmasıdır. Eleştiriler ise biyolojik faktörlere yeteri kadar dikkat çekmemesi ve bilişsel faktörlere çok az vurgu yapmasıdır. [email protected] EKLEKTİK KURAMSAL YÖNELİM Bu bölümde tanımlanan kuramların hiçbiri yaşam boyu gelişimin karmaşıklığını tüm yönleriyle açıklayamaz, fakat her biri gelişimi anlamamıza katkıda bulunur. Psikanalitik kuram bilinçdışı zihni en iyi açıklar. Erikson‘ın kuramı yetişkin gelişimindeki değişmeleri en iyi şekilde tanımlar. Piaget’nin, Vygotsky‘nin görüşleri ve bilgi işlemleme kuramları bilişsel gelişimin en eksiksiz tanımlanmasını sağlar. Davranışsal, sosyobilişsel ve ekolojik kuramlar gelişimin çevresel belirleyicilerini incelemede en ehil olanlarıdır. [email protected] EKLEKTİK KURAMSAL YÖNELİM Ekolojik kuramlar ise gelişimde biyolojinin rolünü ve hassas dönemlerin önemini vurgular. Kısaca her ne kadar kuramlar yararlı bir yol gösterici ise de, gelişimi açıklamak için tek bir kavrama güvenmek muhtemelen bir hatadır. Eklektik yaklaşım, herhangi bir kuramı izlemek yerine her kuramın en iyi olduğu düşünülen özelliklerini seçer. Bu şekilde siz, farklı varsayımları olan, farklı görgülü problemleri vurgulayan ve bilgiyi keşfetmek için farklı stratejiler kullanan farklı kuramcıları dikkate alarak gelişimi gerçekten var olduğu şekliyle görebilirsiniz. [email protected] KAYNAKLAR Onur, B. (1979). Ahlak eğitiminin psikolojik temelleri. An- kara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 12 (1), 1-13. Ören, M. (2014). İlkokul yıllarında sosyal ve duygusal geli- şim. Berrin Akman (Ed.), Erken Çocukluk Döneminde Gelişim içinde (s. 426-462). Ankara: Çam, Z., Çavdar, D., Seydooğulları, S. ve Çok, F. (2012). Ah- lak gelişimine klasik ve yeni kuramsal yaklaşımlar. Ku- ram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, 12(2), 1211-1225. Berk, L.E. (2013). Çocuk gelişimi, Çev. A. Dönmez. Ankara: İmge. GELİŞİM ARAŞTIRMALARI VE EVRİMSEL PSİKOLOJİ DKTI57 Çocuğun Gelişim Aşamaları ve Değerlendirilmesi Doç. Dr. Mehmet Emrah CANGİ VERİ TOPLAMA YÖNTEMLERİ 1. GÖZLEM Bilimsel gözlem, önemli becerilere sahip olmayı gerektirir. Etkili gözlemlerde bulunmak için araştırmacı sistematik davranmak zorundadır. Öncelikle ne aradığımız hakkında fikir sahibi olmamız gerekir. Kimi gözlemleyeceğimiz, ne zaman ve nerede gözlemleyeceğimizi, gözlemlerin nasıl yapılacağını ve nasıl kaydedileceğini bilmeliyiz. Bilimsel bir gözlem yaptığımızda bizim araştırmamızın odağında olmayan fakat davranışı belirleyen belli faktörleri kontrol etmemiz gerekir. Bu nedenle yaşam-boyu gelişimde bazı araştırmalar, laboratuvar gibi gerçek dünyanın kompleks faktörlerinin bulunmadığı kontrollü bir ortamda yürütülür. [email protected] VERİ TOPLAMA YÖNTEMLERİ 1. GÖZLEM Doğal gözlem, durumu kontrol etmek veya manipüle etmek için hiç çaba harcamadan davranışı, gerçek-dünya ortamlarında gözlemlemek anlamına gelir. Yaşam-boyu araştırmacıları, doğal gözlemlerini, insanların yaşadıkları ve sık olarak bulundukları sportif olaylar, çocuk-bakım merkezleri, iş yerleri, büyük alışveriş merkezleri gibi yerlerde yürütürler. [email protected] VERİ TOPLAMA YÖNTEMLERİ 2. ANKET VE GÖRÜŞME Bazen insanlar hakkında bilgi almanın en iyi ve en hızlı yolu olup, onlara bir konuda soru sormaktır ve birçok teknikle onlarla doğrudan görüşme yapmaktır. Bunlardan biri pek çok kişiden bilgi alınması gerektiğinde özellikle yararlı olan ve bazen anket olarak adlandırılan yöntemdir. Belirli bir konuda insanların tutum ve inançlarını kendilerinin bildirimi ile öğrenmek için standart bir soru seti kullanılır. İyi bir ankette, sorular, kişilerin yanıtlarının belirsiz olmasına fırsat vermeyecek şekilde açık ve yansızdır. [email protected] VERİ TOPLAMA YÖNTEMLERİ 2. ANKET VE GÖRÜŞME Anketler ve görüşmeler, dini inançlardan cinsel alışkanlıklara ve silah kontrolüne veya okulların nasıl iyileştirilebileceğine kadar çok çeşitli konulara ilişkin tutumları incelemek için kullanılabilir. Anketler ve görüşmeler yüz yüze telefonda ve internet üzerinden yürütülebilir. Anket ve görüşmelerin sorunlu yanı, katılanların gerçek olarak ne düşündüklerini veya hissettiklerini söylemekten daha çok sosyal olarak olarak kabul edilebilir veya arzu edilebilir yönde yanıt verme eğilimleridir. [email protected] VERİ TOPLAMA YÖNTEMLERİ 3. STANDART TEST Standardize bir testin uygulama ve puanlama işlemleri tek tiptir. Böyle standart bir test bir kişinin performansının, diğer bireylerin ile kıyaslanabilmesine olanak verir ve böylece insanlar arasındaki bireysel farklılıklar hakkında bilgi sağlar. Standart testlere yapılan bir eleştiri, bir kişinin davranışının tutarlı ve değişmez olduğunu varsayılmasıdır. Nitekim standart testlerin geliştirilmesinde iki asıl hedef olan kişilik ve zeka, duruma göre göre değişkenlik gösterebilir. [email protected] VERİ TOPLAMA YÖNTEMLERİ 4. VAKA ÇALIŞMASI Bir vaka çalışması, tek bir bireyin yoğun bir şekilde derinlemesine incelenmesidir. Vaka çalışması esas olarak yapı, pratik veya etik sebeplerle, kişinin hayatının özgün yönleri diğer kişilerle tekrarlanamadığı ve sınanamadığı zaman, zihin sağlığı uzmanlarınca yapılır. Vaka çalışması bir kişinin deneyimleri hakkında bilgi sağlar; araştırmacı kişinin zihni, davranışı veya diğer özelliklerini anlamasına katkı sağlayacak şekilde bireyin yaşamının neredeyse her yönüne odaklanabilir. Bir araştırmacı vaka çalışması için görüşmeler yoluyla ve tıbbi kayıtlardan bilgi toplayabilir. [email protected] VERİ TOPLAMA YÖNTEMLERİ 4. VAKA ÇALIŞMASI Bir vaka çalışması kişinin hayatının etkili ve geniş kapsamlı bir betimlemesini sağlayabilir fakat bu bilgiden genelleme yaparken dikkatli olmalıyız. Vaka çalışmasının öznesi olan kişi özgündür; genetik yapısı ve kişisel geçmişi ile kimseye benzemez. Ayrıca, vaka çalışmalarının güvenliği bilinmezlik içerir. Vaka çalışmaları yapan araştırıcılar, diğer uzmanların kendi gözlem veya bulgularıyla uyuşma gösterip göstermediğini nadiren kontrol ederler. [email protected] VERİ TOPLAMA YÖNTEMLERİ 5. FİZYOLOJİK Ölçümler: Araştırmacılar, tüm yaşamın farklı noktalarındaki gelişimi incelerken gittikçe daha çok olarak fizyolojik ölçümler kullanıyorlar. Örneğin, derinlik dönemi ilerledikçe, belirli hormonların kandaki düzeyleri artar. Bu hormon değişimlerinin doğasını belirlemek için araştırmacılar, gönüllü ergenlerden alınan kan örneklerini incelemektedir. Gittikçe daha sık olarak kullanılmakta olan diğer bir fizyolojik ölçümde, beyin tarama ya da nörolojik görüntülemedir. Özellikle elektromanyetik dalgaların, kişinin beyin dokusunun ve onun biyokimyasal aktivitesini görüntülerini ortaya koyduğu fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) sıklıkla kullanılmaktadır. [email protected] ARAŞTIRMA DESENLERİ 1. BETİMLEYİCİ ARAŞTIRMA Tartıştığımız tüm veri toplama yöntemleri, betimleyici araştırmalarda kullanılabilir; burada amaç davranışı gözlemlemek ve kaydetmektir. Örneğin, bir araştırmacı insanların birbirine karşı ne ölçüde yardımsever ya da saldırganca davrandığını özleyebilir. Betimleyici araştırma bir olaya neyin sebep olduğunu göstermez; fakat insanların davranışı hakkında önemli bilgiler sağlayabilir. [email protected] ARAŞTIRMA DESENLERİ 2. KORELASYONEL ARAŞTIRMA Betimleyici araştırmanın tersine, korelasyon araştırma, olayı betimlemelerin ötesine geçer; insanların nasıl davranacağını önceden tahmin etmemize yani yordamımıza yardımcı olacak bilgi sağlar. Korelasyon araştırmada amaç iki veya daha fazla olay veya özellik arasındaki ilişkinin kuvvetini tanımlamaktır. İki olay ne kadar kuvvetli olarak ilişkili veya bağlantılıysa Bir olaydan diğerini o kadar güçlü bir biçimdeyor diyebiliriz. Örneğin, izin verici ebeveynlerin çocuklarının kontrol öz kontrollerinin daha zayıf olup olmadığını araştırmak için ebeveynlerin izin verici davranışlarına ve çocukların öz kontrolünü dikkatli bir şekilde kaydetmek zorundayız. [email protected] ARAŞTIRMA DESENLERİ 2. KORELASYONEL ARAŞTIRMA İzin vericiliği daha yüksek olan annelerin çocuklarının öz kontrolünün daha az olduğunu gözleyebiliriz. Asıl gereken, sayısal bir ölçüm verebilmek için bu verileri istatistik olarak analiz etmektir. İstatistik analiz sonucunda elde edilen sayısal değere korelasyon katsayısı denir ve iki değişken arasındaki ilişkinin derecesini tanımlamak için kullanılır. İki değişken arasında ne kadar yüksek bir korelasyon katsayısı saptanırsa o kadar kuvvetli bir ilişki vardır. İlişki, nedenselliğe eşit olmadığı için dikkatli olmamız gerekir. [email protected] ARAŞTIRMA DESENLERİ 2. DENEYSEL ARAŞTIRMA Nedenselliği araştırmak için araştırmacılar deneysel araştırmaya başvururlar. Bir deney, tüm diğer faktörler sabit tutulurken incelenen davranışı etkilediğine inanılan bir veya daha fazla faktörün manipüle edildiği dikkatle planlanmış bir işlemdir. Eğer incelenen davranış, bir faktör manipüle edildiğinde değişirse, bu faktörün davranıştaki değişmeler nedeni olduğunu söyleyebiliriz. Diğer bir deyişle deney, neden sonuç ilişkisini göstermektedir. [email protected] ARAŞTIRMA DESENLERİ 2. DENEYSEL ARAŞTIRMA Örneğin, bir kadının hamileliğinde her gün meditasyon yaparak doğacak bebeğin nefes alma ve uyku örüntülerini değiştirip değiştirmeyeceğini belirlemek için bir çalışma yaptığınızı varsayın. Bu durumda belirli miktarda ve tipte meditasyon yapan bir grup hamile kadının ve meditasyon yapmayan diğer bir grup hamile kadının bulunması gerekir. Burada meditasyon bağımsız bir değişkendir. Bebek doğduğunda, onun nefes alma ve uyumu örüntüleri gözlemlemeli ve ölçmelisiniz. Bu örüntüler sizin manipülasyonz sonucu değişen faktör, yani bağımlı değişkendir. [email protected] ARAŞTIRMA DESENLERİ 2. DENEYSEL ARAŞTIRMA Deney ve kontrol grupları: deneylerde, bir veya daha fazla deney grubu ve bir ya da birkaç kontrol grubu yer alır. Deney grubu, deneyimleri manipüle edilen gruptur. Kontrol grubu ise deney grubuna mümkün olduğunca benzeyen bir kıyaslama grubudur ve manipüle edilen faktör hariç, deney grubuyla tüm yönlerden aynı muameleye maruz bırakılır. Kontrol grubu, manipülasyonu yarattığı etkiyi göstermek için yapılan karşılaştırmalar da temel düzey olarak işlev görür. [email protected] ARAŞTIRMA DESENLERİ 2. DENEYSEL ARAŞTIRMA Seçkisiz atama her bir katılımcının deney veya kontrol grubundan hangisine yerleştirileceğine karar vermede önemli bir ülkedir. Seçkisiz atama, araştırmacının, katılımcıları deney ve kontrol gruplarına rastgele atladığı anlamını taşır. Bu ilke, deneyin sunucunun, gruplar arasında daha önceden var olan herhangi bir farklılık sebebiyle oluşma olasılığını azaltır. [email protected] ARAŞTIRMANIN ZAMAN UZAMI 1. ENLEMESİNE KESİTSEL YAKLAŞIM Bu yaklaşım, farklı yaşlardaki bireyleri eşzamanlı olarak kıyaslayan bir araştırma stratejisidir. Tipik bir enlemesine kesitsel araştırma üç grup çocuğu içine alabilir: 5 yaşındakiler, 8 yaşındakiler ve 11 yaşındakiler. Diğer bir çalışma ise 15 yaşında, 25 yaşında ve 45 yaşında olan gruplardan oluşabilir. Bu gruplar, çeşitli bağımlı değişkenler açısından kıyaslanabilir. Bunların hepsi kısa bir sürede gerçekleştirilebilir. Bazı çalışmalarda veri, tek bir günde toplanabilir. [email protected] ARAŞTIRMANIN ZAMAN UZAMI 1. ENLEMESİNE KESİTSEL YAKLAŞIM Yüzlerce katılımcıyı içeren geniş kapsamlı enlemesine kişisel çalışmalarda bile veri toplamının tanımlanması birkaç aydan daha uzun sürmez. Enlemesine kişisel araştırmanın asıl avantajı araştırıcıların bireylerin büyümelerini veya yaşlanmalarını beklemek zorunda olmamalarıdır. Etkili bir yöntem olmasına rağmen, enlemesine kesitsel yaklaşımın sakıncaları vardır. Bireylerin nasıl değiştiğini göstermez veya bireysel özelliklerin durağanlığı hakkında hiçbir bilgi vermez. Gelişimdeki artışlar ve azalmaları yani büyüme ve gelişimin tepeleri ve vadelerine gizleyebilir [email protected] ARAŞTIRMANIN ZAMAN UZAMI 2. BOYLAMSAL YAKLAŞIM Boylamsal yaklaşım aynı bireylerin, genellikle birkaç yıl veya daha uzun süren bir zaman periyodu içinde incelendiği bir araştırma stratejisidir. Örneğin yaşam duyumu ile ilgili boylamsal bir araştırmada aynı yetişkinler periyodik olarak 70 yıllık bir zaman diliminde diyelim 20, 35, 45, 60 ve 90 yaşındayken değerlendirilebilir. Boylamsal çalışmalar, gelişimde durağanlık ve değişme, erken deneyimlerin sonraki gelişim açısından önemli gibi hayati konularda çok daha fazla bilgi sağlamalarına rağmen pahalı ve zaman alıcı bir araştırmalardır. Araştırma ne kadar uzun sürerse, o kadar çok katılımcı kaybı olur. ETİĞE UYGUN ARAŞTIRMA 1. Bilgilendirerek onay alma (aydınlatılmış onam): Tüm katılımcılar çalışmada nelerin yer alacağını veya hangi risklerin gelişebileceğini bilmelidir. Bilgilendirerek izin aldıktan sonra bile, katılanların herhangi bir zamanda ve sebeple çalışmadan çıkma hakları saklı tutulmalıdır. 2. Gizlilik: Araştırmacıların bireylerden topladıkları verinin tümünü gizli tutma ve mümkün olduğunda tümüyle anonim olarak koruma sorumluluğu vardır. 3. Deney sonrası bilgilendirme: Çalışma tamamlandıktan sonra, katılımcılar araştırmanın amacı ve kullanılan yöntem hakkında tam olarak bilgilendirilmelidir. Pek çok durumda deneyici, araştırmadan önce katılımcıları genel anlamda, araştırmacının beklentilerini anlayıp ona göre davranmalarına yol açmayacak şekilde bilgilendirir. [email protected] ETİĞE UYGUN ARAŞTIRMA 4. Aldatma: Bazı koşullarda, katılımcılara önceden araştırmanın ne hakkında olduğunu açıklama, katılımcının davranışını önemli ölçüde değiştirebilir ve tüm araştırma verisini geçersiz kılabilir. Bununla birlikte, tüm aldatma durumlarında psikolog, aldatmadan dolayı katılımcıların zarar görmeyeceğini ve çalışma tamamlandıktan sonra olası en erken zamanda katılımcıların araştırma hakkında ayrıntılı olarak bilgilendirileceğini garanti etmelidir [email protected] EVRİMSEL BAKIŞ AÇISI DOĞAL SEÇİLİM VE UYUM SAĞLAYICI DAVRANIŞ Doğal seçilim, bir türün en iyi uyum sağlayan bireylerinin hayatta kaldığı ve ürettiği evrimsel süreçtir. Türler içinde yeni doğanların çoğu hayatta kalamadığı için her nesilde yeni doğanlar arasında yiyecek, su ve kaynaklar için yoğun ve sürekli bir mücadele olması gerektiği sonucuna varmıştır. Hayatta kalan ve üreyenler ise kendi özelliklerini yeni nesillere getirirler. Darwin, hayatta kalan bu canlıların yaşamlarına hayatta kalmayanlara göre daha iyi uyum sağladıklarını savunmuştur. En iyi uyum sağlayan bireyler hayatta kalarak daha fazla yeni canlı doğmasını sağlarlar. [email protected] EVRİMSEL BAKIŞ AÇISI DOĞAL SEÇİLİM VE UYUM SAĞLAYICI DAVRANIŞ Nesiller boyunca, hayatta kalabilmek için gereken özelliklere sahip olan organizmalar giderek nüfusun daha büyük bir yüzdesini oluşturur. Pek çok nesil sonrasında ise bu durum tüm nüfusun giderek değişmesine yol açacaktır. Ancak çevre koşullarının değişmesi halinde doğal seçimin diğer özellikleri desteklemesi ve türlerin başka bir yöne doğru itmesi mümkündür. [email protected] EVRİMSEL BAKIŞ AÇISI EVRİMSEL PSIKOLOJİ Darwin, doğal seçilim yoluyla evrim kuramını 1859 yılında ortaya koymuş olmasına karşın, onun fikirleri ancak son zamanlarda davranışı açıklamada popüler bir çerçeve haline gelmiştir. Psikolojideki en iyi yaklaşım olan evrimsel psikoloji, davranışın şekillenmesinde uyum, üreme ve en güçlü olanın hayatta kalmasının önemini vurgular. Bu anlamda güçlü kendileri de yavru Doğuracak kadar hayatta kalan yavrular doğurma kabiliyeti anlamına gelir. Bu görüşe göre doğal seçilim üreme başarısını, yani genlerin bir sonraki nesile geçirme kabiliyetini arttıran davranışları destekler. Evrimin insan davranışınız açıklayabileceği konusunda yeni bir ilgi uyandırma da özellikle etkili olan kişi David Buss’tır. [email protected] EVRİMSEL BAKIŞ AÇISI EVRİMSEL PSIKOLOJİ Evrimin vücut şeklimiz ve boyumuz gibi fiziksel özelliklerimizi şekillendirdiği gibi aynı zamanda kararlarımızı, sağlığımızı, ne derecede saldırgan olduğumuzu korkularımızı ve çiftleşme kalıplarımızı da yaygın bir şekilde etkilediği sonucu da varmaktadır. [email protected] KAYNAK Santrock, J. W. (2019). Yaşam boyu gelişim: Gelişim Psikolojisi: Life-span development (13. baskı). (G. Yüksel, Çev. Ed.). Nobel Akademik Yayıncılık. [email protected] DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM DKTI57 Çocuğun Gelişim Aşamaları ve Değerlendirilmesi Doç. Dr. Mehmet Emrah CANGİ GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA – DAHA DETAYLI) DOĞUM ÖNCESİ GELİŞİM EVRELERİ 1. GERMİNAL DÖNEM Döllenmeden sonraki ilk iki hafta içinde yer alır. Hücre bölünmesi ve zigotun uterus duvarına tutunması bu dönemde olur. Zigot’un hızla hücre bölünmesi bu dönem boyunca devam eder (Hücre bölünmesi mitoz adı verilen bir süreçle gerçekleşir.) Hemen hemen döllenmeden bir hafta sonra, bu hücrelerin farklılaşması zaten başlamıştır. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA) DOĞUM ÖNCESİ GELİŞİM EVRELERİ 1. FETAL DÖNEM Fetal dönem normal gebeliklerde döllenmeden sonra iki aylıktan doğuma kadar yaklaşık 7 ay devam eden doğum öncesi dönemdir. Bu dönem boyunca büyüme ve gelişme kendi dramatik seyrini sürdürür. Fetüs, kollarını ve bacaklarını hareket ettirmekte, ağzını açıp kapatmakta, başını çevirmektedir. Pek çok durumda genital organlar kız ve erkek olarak tanımlanabilir. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA) DOĞUM ÖNCESİ GELİŞİM EVRELERİ 1. FETAL DÖNEM Birinci Trimester (İlk 3 ay) Döllenmeden Sonraki 4 Hafta - 2.5 mm’den kısa - Spinal kord, sinir sistemi, gastrointestinal sistem, kalp ve akciğerlerin gelişimi başlar. - “Zigot” olarak adlandırılır. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA) DOĞUM ÖNCESİ GELİŞİM EVRELERİ 1.FETAL DÖNEM Birinci Trimester (İlk 3 ay) 8 Haftalık - 2.5 mm’nin üstünde - Yüz, gözler, kulaklar, ağız ve diş oluşur. - Beyin oluşmaktadır. - Kalp atışı ultrason ile değerlendirilir. - “Emriyo” olarak adlandırılır. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA) DOĞUM ÖNCESİ GELİŞİM EVRELERİ 1.FETAL DÖNEM Birinci Trimester (İlk 3 ay) 12 Haftalık - Yaklaşık 7.6 cm uzunluğunda ve 2,8 gr ağırlığında - Kollarını, ayaklarını hareket ettirir. - Parmak izleri vardır. - Gülebilir, kaşlarını çatabilir, hiddetle bakabilir, emebilir ve yutabilir. - Cinsiyeti ayırt edilebilir. - İdrar çıkarabilir - “Fetus” olarak adlanrırılır. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA) DOĞUM ÖNCESİ GELİŞİM EVRELERİ 1.FETAL DÖNEM İkinci Trimester (Orta 3 aylar) 16 Haftalık - Yaklaşık 15 cm uzunluğunda ve 11,5 - 20 gr ağırlığında - Kalp atışı hızlıdır. - Cilt ince ve transperant - İnce kıllar teni örter. - Ayak ve el tırnakları oluşmaktadır. - Amnion sıvısında dönüp yuvarlanabileceği, eş güdümlü hareketlere sahiptir. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA) DOĞUM ÖNCESİ GELİŞİM EVRELERİ 1.FETAL DÖNEM İkinci Trimester (Orta 3 aylar) 20 Haftalık - Yaklaşık 30 cm uzunlukta ve 450 gr ağırlıktadır. - Kalp atışı herhangi bir steteskopla duyulur. - Baş parmağını emer. - Hıçkırır. - Saçı, kaşı, kirpikleri vardır. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA) DOĞUM ÖNCESİ GELİŞİM EVRELERİ 1.FETAL DÖNEM İkinci Trimester (Orta 3 aylar) 24 Haftalık - Yaklaşık 36 cm uzunlukta ve 450-675 gr ağırlıktadır. - Cilt kırışık ve koruyucu bir tabaka ile kaplıdır (Vernix Caseosal) - Gözler açıktır. - Artık materyaller bağırsakta toplanır. - Kavraması güçlüdür. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA) DOĞUM ÖNCESİ GELİŞİM EVRELERİ 1.FETAL DÖNEM Üçüncü Trimester (Orta 3 aylar) 28 Haftalık - Yaklaşık 41 cm uzunlukta ve 1350 gr ağırlıktadır. - Beden yağı artmaktadır. - Çok aktiftir. - Tam gelişmemiş solunum hareketleri vardır. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA) DOĞUM ÖNCESİ GELİŞİM EVRELERİ 1.FETAL DÖNEM Üçüncü Trimester (Orta 3 aylar) 32 Haftalık - Yaklaşık 42.5 - 46 cm uzunlukta ve 1800 - 2475 gr ağırlıktadır. - Uyku ve uyanıklık dönemleri vardır. - Seslere tepki verir. - Tüyler hemen hemen kaybolur. - Doğum pozisyonu alabilir. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA) DOĞUM ÖNCESİ GELİŞİM EVRELERİ 1.FETAL DÖNEM Üçüncü Trimester (Orta 3 aylar) 36 - 38 Haftalık - Yaklaşık 48 - 50 cm uzunlukta ve 2700 - 3375 gr ağırlıktadır. - Deri daha az kırışıktır. - Cildi saran koruyucu örtü (vernix coseosa) incelir. - Kafa kemikleri yumuşak ve esnektir. - Karaciğerde demir depolanmaktadır. - Anneden bağışıklıklar kazanır. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA) DOĞUM ÖNCESİ GELİŞİMDE DOĞUŞTAN GELEN HASARLAR Teratoloji, doğumsal sakatlıkları inceleyen bir alandır. Doğumsal sakatlıklara yol açan herhangi bir ajana teratojen denir. Örneğin; - Doz, - Genetik yatkınlık, - Doğmamış çocuk üzerindeki hasarın etkisine maruz kalma süresi - Zamanı geçmiş diyet hapları - Aspirin - Yasal psikoaktif ilaçlar (kafein, nikotin, kokain, metamfetain, marihuana vb.) - Meydana gelen hasarın tipi, - Zararlı olabilecek zamanı geçmiş ilaçlar ve antibiyotikler denebilir. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA) DOĞUM ÖNCESİ GELİŞİMDE TERATOLOJİ VE HASARLAR Fetal alkol spektrum bozuklukları hamilelik sürecinde aşırı derecede alkol tüketen annelerin çocuklarında görülen bir dizi anomalilerdir. Hamile kadının sigara içmesinin doğum öncesi gelişime ve çocuğun gelişimine ciddi olumsuz etkileri (düşük doğum ağırlığı gibi) vardır. Anne - baba kan uyuşmazlığı da aynı zamanda fetus için zararlı olabilir. Radyasyon, çevre kirliliği ve toksik atıklar gibi çevresel tehlikeler de fetusu olumsuz etkiler. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA) DOĞUM ÖNCESI GELİŞİMDE TERATOLOJİ VE HASARLAR Syphilis, rubella, genital herpes ve AIDS gibi enfeksiyonel hastalıklar da fetusu tehlikeye sokar. Ebeveyne ait diyet, beslenme, yaş, duygusal durum ve stres ve babaya ait faktörler de olumsuz etkenler oluşturabilir. Anne ergenlik yaşlarında veya 35 yaşını geçmişse annenin yaşı çocuklarının gelişimini olumsuz etkiler. Annenin fazla stresli olması ideal doğum öncesi ve doğum sonuçları ile daha az bağlantılıdır. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA) DOĞUM ÖNCESİ BAKIM Sıklıkla bebeği ve anneyi etkileyebilecek tedavisi mümkün hastalıkları ve ayarlanabilecek koşulları taramayı içeren önceden saptanmış, tıbbi bakım ziyaretlerini kapsar., Doğum öncesi bakım; gebelik, doğum sancısı, doğum ve yenidoğana bakım hakkında bilgilendirmek özellikle ilk kez anne olanlar için önemli olabilir. Doğum öncesi bakım yoksulluk içindeki kadınlar için de çok önemlidir çünkü diğer sosyal hizmetlerle bağlantılıdır. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA) KISIRLIK VE ÜREME TEKNOLOJİSİ Biyolojik bilgilerde son zamanlarda kaydedilen ilerlemeler, aynı zamanda kısır olan kişiler için de pek çok seçenek sunmaktadır. Amerika Birleşik Devletlerindeki çiftlerin yaklaşık yüzde 10 ile 15’i, kısırlıkla karşı karşıya kalmaktadırlar. Kısırlığın nedeni kadından veya erkekten olabilir. Kadın yumurtlamıyor, anormal yumurtalar üretiyor, yumurtanın rahme ulaşmak için geçtiği fallop tüpü tıkalı ya da embriyonun uterusa yerleşmesini engelleyen bir hastalığa sahip olabilir. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEM (DÖLLENMEDEN DOĞUMA) KISIRLIK VE ÜREME TEKNOLOJİSİ Erkek ise çok az sayıda sperm üretiyor, spermleri hareketsiz ya da kanalları tıkalı olabilir. Bazı kısırlık durumlarında cerrahi müdahale nedeni ortadan kaldırabilmekte, diğerlerinde ise hormona dayalı ilaçlar çocuk sahibi olma olasılığını arttırabilmektedir. Teknoloji destekli üreme yöntemleri de kullanılabilmektedir. Şu ana kadar en sık kullanılan teknik ise yumurta ve spermin bir laboratuvar kabında birleştirilmesi olarak adlandırılan in vitro fertilizasyon (IVF) yöntemidir. Yumurtalardan bazılarının başarılı bir şekilde döllenmesi halinde döllenen bu yumurtalardan bir ya da daha fazlası kadının uterusuna aktarılmaktadır. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM DÖNEMİ DOĞUM SÜRECİ 280 gün – 40 hafta Doğum 3 aşamada gerçekleşir: İlk aşama, ilk doğumunu gerçekleştiren bireyler için uzun sürer. Serviks ilk aşamanın sonlarına doğru yaklaşık 10 cm genişler. İkinci aşama, bebeğin başı servikse doğru hareket etmeye başlayınca başlar ve bebeğin doğmasıyla biter. Üçüncü aşama, doğumdan sonra plasentanın ayrılmasını içerir. Doğum yöntemleri; İlaçlı Doğal ve Sezaryendir. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM DÖNEMİ DOĞUM SÜRECİ İlaç Kullanımı; Anestezi, Oksitosin, Analjesi gibi ilaçlar doğum sırasında kullanılır. Belirli bir ilaç, bir fetusa sadece minimal düzeyde etki ederken; diğerine etkisi çok daha fazla olabilir. İlacın dozu da ayrıca etkendir. Doğal Doğum ; Anne ve eşine doğumla ilgili doğum sırasında uygulanacak gevşeme ve nefes alma tekniklerini öğreterek eğitim yoluyla korkusunu azaltmayı dolayısıyla acısını hafifletmeyi amaçlayan bir yöntemdir. Sezaryenle Doğum ; Bebek annenin karnına yapılan bir operasyonla uterustan alınır. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM DÖNEMİ DOĞUM SÜRECİ Yıllarca, yemi doğanın sağlığını ölçmek için Apgar Skalası kullanılmıştır. Brezelton Yenidoğan Davranış Değerlendirme Ölçeği yenidoğanın nörolojik gelişimini, reflekslerini ve insanlara verdiği tepkileri ölçer. Son zamanlarda risk altındaki bebekleri belirlemek için Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Nörodavranışsal Ölçeği (NNNS) geliştirilmiştir. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM DÖNEMİ DOĞUM SÜRECİ NNNS değerlendirmesi 3 bölümden oluşur: 1) aktif ve pasif tonusu, ilkel refleksleri ve MSS bütünlüğünü değerlendiren klasik nörolojik maddeler; 2) durum, duyusal ve etkileşimli tepkileri içeren davranışsal maddeler; 3) maddeye maruz kalmış veya yüksek riskli bebeklerde gözlemlenmesi muhtemel yoksunluk ve stres davranışlarını gösteren stres/yoksunluk işaretleri. Coleman ve ark., 2013; Salisbury ve ark., 2021 [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM DÖNEMİ DOĞUM SÜRECİ ZAMANINDAN ÖNCE DÜŞÜK DOĞUM ARALIKLI DOĞAN BEBEKLER Düşük doğum ağırlıklı bebekler, 2.5 kg’dan daha az kilodadır ve erken doğum (37 haftalık gebelik süresini tamamlamadan doğan) veya zaman için küçük bebeklerdir. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM SONRASI DÖNEM Bebeğin doğumundan sonraki döneme verilen addır. Süreç 6 hafta kadar veya kadının vücudu uyumu sağlayana kadar sürer. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM SONRASI DÖNEM FİZİKSEL UYUM Kadını vücudu doğumdan sonraki ilk günlerde ve ilk haftalarda çok sayıda fiziksel ayarlamalar yapar. Büyük ölçüde bir enerjiye sahip olabilir ya da kendini tükenmiş ve hayal kırıklığına uğramış gibi hissedebilir. Bu değişimler normal olsa da, yorgunluk yeni annenin iyi olma ve yeni bir bebek ve yeni bir aile yaşantısı ile başa çıkabilme becerisine ilişkin hislerini zayıflatabilir. Uyku kaybı da doğum sonrası dönemde bakımı üstlenen birincil kişinin yaşadığı bir endişedir. Doğumdan sonraki fiziksel uyum bitkinlik, içe kıvrılma (uterusun doğumdan 5-6 hafta kadar sonra doğum öncesi boyutuna geri dönmesi) ve hormonal değişikliklerdir. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM SONRASI DÖNEM DUYGUSAL VE PSİKOLOJİK UYUM Annede duygusal dalgalanmalar bu dönemde yaygındır ve bir anneden diğerine büyük ölçüde değişiklikler gösterir. Doğum sonrası depresyon, üzüntü, endişe ve doğum sonrası dönemde gündelik işlerle baş etme konusundaki umutsuzluk gibi güçlü duygulara sahip kadınlara karakterize olur. Doğum sonrası depresyon kadınların yüzde 10'unda görülür. Aynı baba da doğum sonrası uyum sürecinden geçer. [email protected] GELİŞİM DÖNEMLERİ DOĞUM SONRASI DÖNEM BAĞ KURMA Bağ kurma, özellikle de doğumda kısa süre sonra ebevynler arasındaki fiziksel bağ, yakın bir bağlantının yapısıdır. Erken bağlanmanın yetkin bir bebeğin gelişiminde kritik olduğuna dair bir bulguya rastlanmamıştır. [email protected] KAYNAK SANTROCK, J. W. (2019). YAŞAM BOYU GELIŞIM: GELIŞIM PSIKOLOJISI: LIFE-SPAN DEVELOPMENT (13. BASKI). (G. YÜKSEL, ÇEV. ED.). NOBEL AKADEMIK YAYINCILIK. BEBEKLİK DÖNEMİ DKTI57 Çocuğun Gelişim Aşamaları ve Değerlendirilmesi Doç.Dr.Mehmet Emrah CANGİ FİZİKSEL GELİŞİM Fiziksel büyüme sürekli devam eden bir süreç olup anne karnında başlar. Büyüme erkeklerde 22-23 yaşta, kadınlarda 21-22 yaşta sona erer. Fiziksel gelişme ise büyüme sürecinde insan vücudunun şekil ve oranlarının değişmesi anlamına gelir. [email protected] FİZİKSEL GELİŞİM Bireyin fiziksel görünümüne bağlı olarak kendisine ve diğer insanlara yönelik tutumları fiziksel davranışlar üzerindeki dolaylı etkilerinden biridir. Fiziksel gelişim, hem bedensel hem de motor gelişimi kapsar. Boy, ağırlık ve hacimce artışın yanı sıra, iskelet, kas, sinir, solunum, sindirim, dolaşım ve boşaltım sistemlerinin ve organlarının değişmeleri, kendinden beklenen görevleri yerine getirecek duruma gelmeleridir. [email protected] FİZİKSEL GELİŞİM Bebeklik döneminde de fiziksel gelişimde hızlı gelişim gözlenir. Baş: -Doğumdan sonraki ilk aylarda vücudun en hızlı büyüyen bölümü baştır. -Başın büyümesi beynin büyümesini yansıtır ve beyin gelişimi fiziksel gelişimin temelini oluşturur. - Birinci yıl baş çevresi ayda bir cm büyür. - Baş ağırlığı, çocuklukta toplam ağırlığın onda biridir. - İki yaşında beyin yetişkin ağırlığının dörtte biri kadardır. [email protected] FİZİKSEL GELİŞİM Baş: - Baştaki bıngıldakların beş tanesi, doğumdan sonraki ilk günlerde kapanırken tepede bulunan bıngıldak, 12-18 aylar arasında kapanır. - Bıngıldaklar yavaş yavaş sertleşir ve çocuk iki yaşına gelinceye kadar kaybolmazlar. Boy ve Ağırlık: - Bir bebeğin vücut organları aynı oranda büyümez. - Doğuştaki kol ve bacakların uzunluğu altı kat büyüyerek yetişkindeki bacak ve kolların uzunluğuna ulaşır. [email protected] FİZİKSEL GELİŞİM Vücut Özellikleri: -Bebeklerin görünüşündeki en belirgin değişikliklerden biri, yaklaşık altı aylık olduklarında tombul ve yuvarlak bir yapıya sahip olmalarıdır. - Erken dönemde, bebekte yağ oranının bu kadar yükselmesi, bebeklerin sabit bir vücut ısısına sahip olmasına yardım eder. -Bebeklerde kas gücü ve fiziksel koordinasyon sınırlıdır. -Kemik ve kaslarla eş zamanlı olarak beyin bebeklerin fiziksel güçlerini koordine etmelerini sağlar. [email protected] FİZİKSEL GELİŞİM Sinir Sistemi: - Bebek doğduğunda tamamlanmıştır. -Bebeğin sinir sistemi de gelişim ilkelerine uygun bir şekilde merkezden uçlara, içerden dışa doğru bir gelişim gösterir. - Sinir hücrelerinin boyutları büyür ve sinir liflerinin bazıları filizlenerek çoğalır. - Miyelin kılıfları ise bebek doğduğunda henüz tam olarak oluşmamıştır. - Sinir sisteminin gelişiminde miyelinleşme önemli bir değişkendir. -Miyelinleşme, iletilerin sinir hücreleri arasında iletilmesi için gerekli miyelin maddesi üretilmesi anlamına gelir. - Miyelinleşme yaşamın ilk yılında hızla oluşur. [email protected] FİZİKSEL GELİŞİM Sinir Sistemi: -Doğumda serebral korteks ihtisaslaşmaya başlamıştır. Yeni doğan bebekler, konuşma sesi dinlerken sol hemisferde, sağ hemisfere nazaran daha çok elektriksel beyin aktivitesi gösterirler. -Nöronlar, hayatın ilk yılları boyunca iki çok önemli yolla değişir. Birincisi, aksonları yağ hücreleriyle kapama süreç olan miyelinasyon, doğumdan önce başlar. İkincisi nöronlar arası bağlantının artması. [email protected] FİZİKSEL GELİŞİM Kemik ve Dişler: - Kemiklerdeki en hızlı gelişme, yaşamın ilk yılı içinde görülür. - Bebeklikte beş ve onuncu aylar arasında ilk alt kesici dişler çıkar. - Birinci yaşın sonlarına doğru ön dişler tamamlanır. - Yan kesicilerle küçük azı dişleri yaklaşık bir yaşından sonra çıkmaya başlar. - İki yaşında çocuğun ağzında 20 diş olması beklenir. - Çocuk 6-7 yaşına gelince süt dişleri yerini kalıcı dişlere bırakır. [email protected] FİZİKSEL GELİŞİM Duyusal Gelişim: -Bir uyarıcının duyu organlarını uyarabilecek bir şiddette olması, duyusal bilginin sinir hücreleri aracılığıyla merkezi sinir sistemine taşınarak anlamlandırılması gerekir. - Yeni doğmuş bir bebeğin özellikle algılama süreci son derece kısıtlıdır. Ancak altı ay içinde hem duyusal süreçlerin hem de algılama sürecinde büyük bir gelişme ortaya çıkar. - Bebeklik döneminde algısal ayırt edicilik ve duyusal farkındalık kazanılır. - Bebeklerin uyarıcılara verdikleri tepkiler birçok faktöre bağlı olarak ortaya çıkar. [email protected] FİZİKSEL GELİŞİM Duyusal Gelişim: 6-7 aylık bebeklerle yapılan bir çalışmada karanlık bir ortamda bebeklerin ulaşabilecekleri bir alan içerisine ses çıkaran nesneler konmuş ve bebeklerin bu nesnelere ulaştıkları gözlenmiştir. Ancak nesneler bebeklerin ulaşamayacağı bir alana konduğunda, bebekler bu nesnelere daha az dikkat etmişlerdir. Böylelikle bebeklerin uzağı algılayabildikleri düşünülmüştür. [email protected] FİZİKSEL GELİŞİM Duyusal Gelişim: Görsel algı ile ilgili son yapılan çalışmalar; Bebeklerin farklı uzaklıklardaki objelere odaklanmasının iki ay civarında gerçekleştiğini, Nesnelerin üç boyutlu olarak algılanmasının dört ay civarında gerçekleştiğini, Renkleri 2-4 aylık dönem içerisinde ayırt edebildiğini, Bebeklerin görsel uyarıcıları derinlik ve uzaklıklarına göre ayırt edebildiklerini, Görsel algının gelişiminde bireysel farklılıklar olduğunu göstermektedir. [email protected] MOTOR GELİŞİMİ Motor gelişim boy ve kilo artışı gibi fiziksel büyüme ile merkezi sinir sisteminin gelişimine paralel olarak organizmanın isteme bağlı hareketlilik kazanmasıdır. Bebekler için anne karnındaki hareketleriyle başlayan, doğumdan sonra yüzüstü yatırıldığında başını hafifçe yukarı kaldırmayla kendini gösteren bu alan çocukluğun ileriki yıllarında organların bilinçli olarak işlev gösterdiği zıplama, koşma, kalem, makas, dikiş iğnesi kullanma gibi nispeten daha karmaşık motor gelişim örneklerine dönüşür. [email protected] MOTOR GELİŞİMİ Motor gelişim çok kolay gözlenebilir ve bebeklikten itibaren gelişimsel açıdan belirli bir sırayı takip eder. Bu sıra, baştan ayağa, merkezden dışa ve büyük kaslardan küçük kaslara doğru seyreder. Motor beceri, deneyim ve öğrenmenin etkisi ile doğru olarak yapılan bir ya da bir grup hareket olarak tanımlanır. Çocuklar motor becerileri sayesinde dış dünyayı tanır ve iletişim kurar. Motor gelişim diğer gelişim alanları ile sürekli etkileşim halindedir. Bilişsel gelişim olmadan sağlıklı bir motor gelişimden söz edilemez, motor gelişim sayesinde hayata dair edilen yaşantılar diğer alanları da etkiler. [email protected] MOTOR GELİŞİMİ Motor öğrenme, bir hareketin öğrenilmesine bağlı olarak performansta meydana gelen ilerlemeyi ve deneyimi ifade eder. Kaba motor becerileri Bir bütün olarak vücudun genel hareketlerini ve denge dinamiğini kapsar. Emekleme, oturma, ayakta durma, yürüme, koşma, salınım, dönme, yuvarlanma, zıplama, denge sağlama gibi hareketler üzerindeki zihinsel kontrolü anlatmak için kullanılır. [email protected] MOTOR GELİŞİMİ Kaba motor beceriler büyük kasların kullanımını içerir ve iki grupta incelenir: 1-Lokomotor hareketler: Yürüme, koşma gibi yer değiştirmeyi gerektiren hare