Sistem Analizi ve Tasarımı PDF

Document Details

SnazzyPipa

Uploaded by SnazzyPipa

Çukurova University

Oya H. Yüregir

Tags

sistem analizi sistem tasarımı bilgisayar bilimleri işletme bilişim sistemleri

Summary

Bu PDF, bilişim alanında sistem analizi ve tasarımı hakkında kapsamlı bir kılavuz niteliğinde. Sistem teorisinden, bilgi ve bilişim kavramlarına, çeşitli sistem geliştirme aşamalarına ve kalite kontrol tekniklerine kadar çeşitli konuları ele alıyor. Kitapta yer alan detaylı içerik, bilgisayar bilimleri, işletme bilişim sistemleri konularında lisansüstü seviyede öğrenim gören öğrenciler için yararlı bir kaynak olabilir.

Full Transcript

See discussions, stats, and author profiles for this publication at: https://www.researchgate.net/publication/305986380 Bilişimde Sistem Analizi ve Tasarımı Book · January 2001 CITATIONS READS 2...

See discussions, stats, and author profiles for this publication at: https://www.researchgate.net/publication/305986380 Bilişimde Sistem Analizi ve Tasarımı Book · January 2001 CITATIONS READS 2 397 1 author: Oya Hacire Yüregir Cukurova University 20 PUBLICATIONS 4 CITATIONS SEE PROFILE Some of the authors of this publication are also working on these related projects: Master's Thesis View project All content following this page was uploaded by Oya Hacire Yüregir on 15 March 2018. The user has requested enhancement of the downloaded file. BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR İÇİNDEKİLER Sayfa No 1. Sistem ve Sistem Teorisi................................................................................................. 1 1.1. Giriş 1.2. Sistemin Tanımı 1.3. Sistemlerde Geri Besleme Kontrolü 1.4. Sistemin Hiyerarşik Yapısı 1.5. İmalat Ortamında Sistem Kategorileri 1.6. Sistem Dinamiği 1.7. Sistem Analizi 1.8. Sistem Analizinin Çok Disiplinli Yönü 2. Bilgi ve Bilişim.................................................................................................................... 17 2.1. Giriş 2.2. Günümüzde Bilişimin Önemi 2.3. Bilgi Piramidi 2.4. Bilginin Özellikleri 2.5. Bilginin Önemi ve Ekonomik Değeri 2.6. Bilgi Kuramı Tarihi 2.7. Bilişim 2.8. Bilgi Yönetimi 2.9. Bilişim Toplumu 3. Bilişim Sistemleri...................................................................................................................27 3.1. Giriş 3.2. Bilişim Sistemlerinin Tanımı 3.3. Bilgisayara Dayalı Bilişim Sistemleri 3.3.1. Veri İşleme Sistemi 3.3.2. Yönetim Bilişim Sistemleri 3.3.3. Karar Destek Sistemleri 3.3.4. Uzman Sistemler 3.3.5. Ofis Otomasyonu 3.4. Bilişim Sistemlerine Bakış 3.4.1. Genel İş Paket Programları 3.4.2. Endüstri Özel Paket Programlar 3.4.2. Organizasyonel Üretkenlik Paket Programları 3.4.3. Kişisel Üretkenlik Paket Programları 3.5. Bilişim Teknolojisinin Tanımı 3.5.1. Teknik Mimari 3.5.2. Bilgisayar Giriş ve Çıkış Birimleri 3.5.3. İstemci-Sunucu Yapısı 3.5.4. İnternet 3.5.5. Bilişimde Yeni Eğilimler 3.5.5.1. EDI/EC (Elektronik Veri Değişimi/Elektronik Ticaret) 3.5.5.2. Veri Madenciliği BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR 4. Sistem Geliştirme Yaşam Döngüsü......................................................................................................57 4.1. Giriş 4.2. Metodolojik Yaklaşım 4.3. Bilişim Sistemi Geliştirme Yaşam Döngüsü 4.4. Metodolojik Yaklaşım ile Sistem Geliştirme Yaşam Döngüsü (SGYD) İskeleti 4.5. Bilişim sistemlerinin stratejik rolü 4.6. Bilişim Rolünün İşletme Organizasyonundaki Yeri 4.7. Sistem Analistten Beklenen Nitelikler 4.8. Bilişimde Proje Yönetimi ve Takım Çalışması 4.9. Bilişimde Proje Yönetiminin Önemi 5. Planlama Aşaması................................................................................................................................73 5.1. Giriş 5.2. Planlama aşamasının amaçları 5.3. Aşamadaki Aktiviteler, Sorumluları ve Çıktılar 5.4. Aşamada Kullanılan Teknikler 5.4.1. Kritik Başarı Faktörleri (KBF) 5.4.3.Çevre Analizi 5.4.4. SWOT Analizi 5.4.6. Portföy Analizi 5.4.7. 7S Modeli 5.4.8. Değer Zinciri Analizi 5.4.9. HIPO Çizelgesi 5.4.10. Ağırlıklı Sıralama Analizi (Weighted Ranking Analysis) 5.4.11. Net Şimdiki Değer(NŞD) Analizi 5.4.12. Başabaş Noktası (Kâra Geçiş) Analizi: 5.4.14. Gantt şeması 5.4.15. Kritik Yol Çizelgesi (Critical Path Method –CPM) 5.4.16. PERT (Project Evaluation and Review Techniques) 5.4.17. Veri Toplama Teknikleri 6. Analiz Aşaması..................................................................................................................................89 6.1. Giriş 6.2. Analiz Aşamasının Amaçları 6.3. Aşamadaki Aktiviteler, Sorumluları ve Çıktılar 6.4. Aşamada Kullanılan Yapısal Sistem Analizi ve Tasarımı Teknikleri 6.4.1. Veri Toplama Teknikleri 6.4.2. İş Fonksiyonları Ayrıştırma Diyagramı (İFAD) 6.4.3. Veri Akış Diyagramları (VAD) 6.4.4. Varlık İlişki Diyagramı (VİD) 6.4.5. Rol Aktivite Diyagramı (RAD) 6.4.6. Belge Akış Diyagramı 6.4.7. Akış Çizelgesi (Program ve İşlem) 6.4.8. Akış Süreç Şeması BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR 6.4.9. SADT (Structured Analysis and Design Technique-Yapısal Analiz ve Tasarım Tekniği) 6.4.10. IDEF Tekniği (Integrated Computer Aided Manufacturing DEFinition) 6.4.11. Etki Diyagramı 6.4.12. Warnier-Orr Diyagramı 6.4.13. Karar Tabloları 6.4.14. Yapısal İngilizce 7. Tasarım Aşaması.................................................................................................................................115 7.1. Giriş 7.2. Tasarım Aşamasının Amaçları 7.3. Aşamadaki Aktiviteler, Sorumluları ve Çıktılar 7.4. Aşamada Kullanılan Yapısal Sistem Analizi ve Tasarımı Teknikleri 7.4.1. Ekran Hiyerarşi Diyagramı 7.4.2. Karar Ağacı 8. Programlama, İmplementasyon ve Kullanım Aşamaları.................................................................129 8.1. Giriş 8.2. Programlama Aşamasının amaçları 8.3. Aşamadaki Aktiviteler, Sorumluları ve Çıktılar 8.4. Programalama Aşamasında Kullanılan Yapısal Sistem Analizi ve Tasarımı Teknikleri 8.4.1. Yapısal Programlama Yazım Teknikleri 8.5. İmplementasyon Aşamasının Amaçları 8.6. İmplementasyon Aşamadaki Aktiviteler, Sorumluları ve Çıktılar 8.7. Kullanım Aşamasının Amaçları 8.8. Kullanım Aşamasındaki Aktiviteler, Sorumluları ve Çıktılar 8.9. Değişiklikte Karşılaşılan Sorunlar 8.10. Değişimi Yönetmek 9. Yazılımda Kalite Kontrol......................................................................................................................143 9.1. Giriş 9.2. Yazılım Sisteminde Kalite Değerlendirme Kriterleri 9.3. Sistem Geliştirme Yaşam Döngüsünde Kalite Kontrolün Yeri 9.4. Bilişimde Kullanılan Kalite Kontrol Teknikleri ve Araçlar 9.4.1. İnceleme 9.4.2. Yönlendirilmiş İzleme Yöntemi 9.4.3. Resmi Gözden Geçirme 9.4.4. MECCA Tekniği 9.4.5. Eşitlerin Denetimi ve Eşitlerin Değerlendirmesi 9.4.6. Grup Testi Ve Hata Ayıklama Tekniği 9.5. Benchmarking (kıyaslama) ve Sistem yaklaşımı 10. Bilişimde İş Kolaylaştırıcı Araçlar......................................................................................................157 10.1. Giriş 10.2. Klasik Yaklaşımda Ele Alınabilecek RAD Teknikleri 10.2.1. Etkinlik Alanı Kontrolü BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR 10.2.2. Ortak Uygulama Tasarımı (JAD): 10.2.3. Prototip Yaratma (Prototyping 10.2.4. Sürüm geliştirme 10.2.5. Uygulama Yazılım Paketleri 10.2.6. Uygulama Yaratma Araçları 10.2.7. CASE Teknolojileri 10.3. Nesne Yönelimli Metodoloji (Object Oriented Methodology) 10.4. Reengineering Ekler……………………………………………………………………………………………………………….171 Şekiller Listesi Şekil 1.1. Sistemin Şematik Gösterimi Şekil 1.2. Açık-döngülü Sistem BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR Şekil 1.3. Kapalı-döngülü Sistem Şekil 1.4. Sistem Dinamiğinde Açık ve Kapalı Döngülü Sistem Şekil 1.5. Yönetim Kontrol Sistemi Yapısı Şekil 1.6. Sistem Dinamiği Şekil 1.7. Sistem Dinamiğinde Karar Vermenin Genel Yapısı Şekil 2.1. Günümüzde Bilişimin Öneminin Nedenleri Şekil 2.2. Değişimi Yönetmek için Araçlar Şekil 2.3. Bilgi Piramidi Şekil 2.4. Yönetim Piramidinde Bilgi Kullanımı ve Kaynakları Şekil 3.1. Bilişim Teknolojisi ve Bilişim Sistemlerinin İş Dünyasındaki Yeri Şekil 3.2. Bilgisayara Dayalı Bilişim Alt Sistemlerinin (BDBSAS) Yöneticiye Karar Verme Sürecinde Yeri Şekil 3.3. Örgütsel Bilişim Sistemi Şekil 3.4. Dağıtım Sisteminin Genel Şeması Şekil 3.5. Yönetim Bilişim Sistemleri Şekil 3.6. Karar Destek Sisteminin Kavramsal Modeli Şekil 3.7. Yapay Zeka Şekil 3.8. Uzman Sistem Kavramsal Modeli Şekil 3.9. Bilgisayar Donanımı Şekil 3.10. Ağ Topolojileri Şekil 3.11. İstemci/Sunucu Yapısı Şekil 3.12. İnternet İstatistikleri Şekil 3.13. Veri Madenciliği Altyapısı Şekil 4.1. Sistem Geliştirme Yaşam Döngüsü Şekil 4.2. İşletme ve Strateji Şekil 4.3. İş Mükemmelliği Modeli (EFQM) Şekil 4.4. Bilişim Bölümü Organizasyon Şeması Şekil 5.1. KBF Hiyerarşisi Şekil 5.2. Neden-Etki Diyagramı Şekil 5.3. İşletmenin İç ve Dış Çevresi Şekil 5.4. SWOT Analizi Şekil 5.5. Portföy Analizi Şekil 5.6. HIPO Çizelgesi Şekil 5.7. Kukla Aktivite Şekil 5.8. CPM örneği Şekil 6.1. Sorun Tanımlama Elemanları Şekil 6.2. Organizasyon Şeması Şekil 6.3. İş Tanımı Formu Şekil 6.4. İş Fonksiyonları Ayrıştırma Diyagramı BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR Şekil 6.5. Veri Akış Diyagramı notasyonu Şekil 6.6. Varlık İlişki Diyagramı Şekil 6.7.Örnek Veri Sözlüğü Şekil 6.8. RAD Modeli Şekil 6.9. Belge Akış Diyagramı (Öğrenci Kayıt İşlemi için) Şekil 6.10. Belge Akış Diyagramı Notasyonu Şekil 6.11. Akış Diyagramı Sembolleri Şekil 6.12. Akış Süreç Diyagramı Şekil 6.13. Akış Süreç Diyagramı Örneği Şekil 6.14. SADT Diyagramı Şekil 6.15. IDEF0 Diyagramı Şekil 6.16. Etki Diyagramı Şekil 6.17. Warnier-Orr Diyagramı Şekil 6.18. Karar Tablosu Şekil 7.1.Veri Akış Diyagramında İnsan-Makine Arayüzü Şekil 7.2. Donanım ve Yazılım Coğrafik Dağılım Şeması Şekil 7.3. Ekran Hiyerarşi Diyagramı Şekil 7.4. Veri İşleme ve Raporlama İşlemleri Şekil 7.5. Grafik Çeşitleri ve Amaçları Şekil 7.6. Karar Ağacı Örneği Şekil 8.1. Programlama Dillerinin Evrimi Şekil 8.2. Uygulamaya Geçiş Çeşitleri Şekil 8.3. Değişimi Yönetmek Şekil 9.1. Boehm’in Yazılım Kalite Özellikleri Ağacı Şekil 9.2. Sistem Geliştirme Sisteminde Kalite Kontrolün Yeri Şekil 9.3. Kıyaslama Süreçleri Şekil 10.1. Bilişim Mühendisliğinde RAD Şekil 10.2. İhtiyaç Öncelikleri Şekil 10.3. CASE Teknolojileri Şekil 10.4. CASE Çarkı Şekil 10.5. Nesne Yönelimli Analizde Kullanılan Sınıf-&-Nesne sembolü Şekil 10.6. Nesne Yönelimli Analizde Genel-Özel ilişkisi Şekil 10.7. Nesne Yönelimli Analizde Bütün-Parça ilişkisi Şekil 10.8. Holistik Çark Çizelgeler Listesi Çizelge 1.1. İnsan Eylemi Sistemi ve Yönetim Kontrol Sistemi Elemanları Çizelge 1.2. Sistem Analizi ile Kesişimi Olan Yönetim Yaklaşımları Çizelge 3.1. KDS Matrisi BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR Çizelge 3.2. Ofis Otomasyonunda Roller, Eylemler ve Bilişim Teknolojisi Çizelge 4.1. Aşamalarda Kullanılabilecek Teknikler Çizelge 4.2. İşletmedeki Bilişim Fonksiyonunun Kritik Başarı Faktörleri Çizelge 5.1. Sistem Teklifi Çizelge 5.2. Pazarlama Sisteminin Kritik Başarı Faktörlü ve Performans Ölçütleri Çizelge 5.3. Ağırlıklı Sıralama Analizi (ASA) Tablosu Çizelge 5.4. Başabaş Analizi Örneği Çizelge 5.5. CPM/PERT Veri Tablosu Çizelge 5.6. Gantt Şeması Çizelge 5.7. CPM için Örnek Tablo Çizelge 6.1. Kalite Kontrol Çemberlerinde Sorun Belirleme Tablosu Çizelge 6.2. İhtiyaç Analizi Raporu Çizelge 6.3. Görüşmede Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar Çizelge 6.4. Toplantıda Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar Çizelge 6.5. Anket Hazırlarken Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar Çizelge 6.6. Yerinde Gözlem Tekniği Kullanılırken Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar Çizelge 6.7. Öneri Kutusu Tekniği Kullanılırken Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar Çizelge 6.8. İnceleme ve Araştırma Tekniği Kullanılırken Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar Çizelge 6.9. Warnier-Orr Tekniği Kullanılırken Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar Çizelge 7.1. Sistem Tasarım Dosyası Çizelge 7.2. Rapor Yaratma Kuralları Çizelge 7.3. İşletim Kılavuzu Çizelge 7.4. Kullanıcı Kılavuzu Çizelge 7.5. Program-Dizi Çapraz Listesi Çizelge 7.6. Program-Ekran Çapraz Listesi Çizelge 7.7. Ekran-Dizi Çapraz Listesi Çizelge 7.8. Rapor-Dizi Çapraz Listesi Çizelge 7.9. Sistem Konfigürasyonu Alternatifler Tablosu Çizelge 7.10. Web Sayfası Tasarımı için İpuçları Çizelge 7.11. Web Sayfası Başarı Ölçüm Kriterleri Çizelge 7.12. Örnek Raporlar Çizelge 7.13 Duyarlılık Analizi Sonucu Çizelge 8.1. Paket Program Seçim Raporu Çizelge 8.2. Üçüncü Kuşak Programlama Dilleri Çizelge 8.3. Test Spesifikasyonu Çizelge 8.4. Sorun İzleme Formu Çizelge 8.5. Değişim ile Başetmenin Yolları BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR Çizelge 9.1. Resmi Gözden Geçirme Tekniğinde Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar Çizelge 9.2. Değerlendirme Tablosu Çizelge 9.3. Özet Değerlendirme Tablosu BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR 1. SİSTEM ve SİSTEM TEORİSİ Karşılaştığımız önemli sorunlar, bizim onları yarattığ13ımız zamandaki aynı düşünce seviyesinde çözülemezler. Albert Einstein 1.1.Giriş: İmalat sanayi bir dönüm noktasına gelmiş bulunuyor. Artık makinelere bağlı olarak yönünü bulan teknolojik çağ geride kalıyor ve yerine sistemlerin egemen olduğu yeni bir çağ geliyor. Sistemler çağında sorun çözme daha çok takımlara düşen bir iş olacağı gibi takımın her üyesi sadece belirli bir alanda uzman olmakla yetinemeyecek ve aynı zamanda değişik konular arasındaki arayüz ilişkilerini anlamak zorunda kalacaktır. Böylece ekonomik, politik, toplumsal, teknolojik özellikli tüm etkileri de kavrama yeteneğini geliştirecektir. Bu durumla başedebilmek için ilgililer işlerinde ve çalışmalarında “sistem davranışı” geliştirmeye önem vermelidirler. Bu bölümde bu davranış biçiminin yerleştirilmesi için gerekecek sistem kavramları anlatılmaya çalışılacaktır. “Sistem nedir ve özellikleri nelerdir” sorularına yanıt arandıktan sonra “sistem teorisi ve tarihi” hakkında bilgi verilmeye çalışılacak, son olarak da “sistem analizinin çok disiplinli yönü” tartışılacaktır. 1.2. Sistemin Tanımı: Sistem kelimesi Fransızca système, Latince systema kelimelerinden dilimize geçmiş olup, “bütün”, “bileşim” anlamına gelmektedir. Sistem1; en temel tanımıyla, bilimsel bir bütün ya da başlı başına bir öğreti oluşturacak biçimde birbirine bağlı olarak örgütlenmiş ilkeler bütünüdür. Örneğin; astronomik sistem, toplumsal sistem, siyasal sistem. Diğer bir tanımıyla sistem; birimlere dayalı bir işleyişi olan bir bütünün içinde, birbirleriyle olan ilişkileri açısından ele alınan ögeler bütünüdür. Örneğin; sindirim sistemi, güneş sistemi. Başka bir tanımla sistem; belirli bir işlevi yerine getirmeyi amaçlayan işlemler, örgütlenmiş ya da kurumlaşmış uygulamalar bütünüdür. Örneğin; eğitim sistemi, sağlık sistemi, üretim sistemi. Bazı sistemlerin tanımları ise şöyledir: Ekonomik sistem, bir bütün oluşturan iktisadi öğreti (liberal sistem, sosyalist sistem); bir ekonomiyi tümüyle belirleyen az ya da çok geniş kapsamlı iktisadi bütün olarak tanımlanırken; Siyasal sistem, bir devletin siyasal hayatını belirleyen kurumların, güçlerin ve değerlerin tümüdür. Bilişim sistemi, bir sürecin çalışmasını kontrol eden ve yöneten donanımlar ve yazılımlar kümesi iken işletim sistemi ise bir bilgisayarın çalışmasını yönetmeye yarayan çeşitli programların tümüdür. Tümleşik yönetim sistemi, bir şirketin yönetimi için gerekli bilgileri, eşgüdümlü biçimde, bir merkezde toplamaya ve işletmeye yarayan olanakların tümüdür. Wu’ya2 (1994) göre, “sistem düşüncesi” Checkland’ın tanımladığı bazı kavramlar üzerine kuruludur: sistem, kontrol ve iletişim olarak belirlenen bu kavramlar bu bölümde yapısal çerçeve olarak kullanılacaktır. Temel sistem kavramları ele alınırken sistemlerin perspektif açısından değerlendirmesi yapılacak ve sistemlerin yapısal özellikleri ile kategorilerin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olunacaktır. Evrenin her köşesinde karşılaştığımız sistemler çeşitliliklerine rağmen ortak özellikler içermektedir. Bu nedenle sistemle “Sistem Düşüncesine” varılmış ve sistemlerin özellikleri ve temel yapısının bilimsel yöntemle açıklanmasına çalışılmıştır. Sonuçta sistem kavramları bilimin temel bölümlerinde ve mühendisliğin çoğu dallarında uygulama alanı bulmuştur. Analist karmaşık bir durumla karşılaştığında ilk iş olarak sorunun karmaşıklığını azaltmaya çalışacaktır. Böylece sorunun başedilebilir boyuta indirgenmesini ve etkinlikle ele alınmasını sağlayacaktır. Geleneksel analitik yaklaşım işlevsel perspektife dayandırılmıştır. Yani sorun 1 Büyük Larousse Ansiklopedisi, İnterpres Basın ve Yayıncılık, İstanbul. BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR parçalara bölünmüş, sonra da bu parçalar analize tabi tutulmuştur. Öte yandan sistem düşüncesinin temelinde söz konusu durumu baştanbaşa perspektif içerisinde tanımak ve analiz etmek yatar. Sistem yaklaşımının amacı sorunu oluşturan durumu sistem perspektifi içerisinde basitleştirmektir. İşlevsel yaklaşımın aksine, sistem yaklaşımı analistin olayları ve olguları bir bütün halinde amaç, ilişki ve dönüştürme olarak görebileceğimiz sistem kavramlarını kullanarak değerlendirmesini önerir. Böylece her iki yaklaşıma sırası ile neden azaltmacılık ve holizm denildiği de anlaşılmaktadır. Holizm, sistemin alt-sistemlerinin birleştirilerek sinerji elde eden bir bütün olarak ele alınmasını gerektirir. Sistem nedir? Genel olarak açıklandığında, sistemlerin karakteristiği ve tanımı, kolayca anlaşılmaz ve soyut olarak görülebilir. Ancak yaşamdan alınacak örneklerle anlatılmak istendiğinde sistem kavramlarının anlaşılması o kadar da zor değildir. Şekil 1.1’de görüleceği üzere sistemi basitçe girdilerin çıktılara dönüştüğü bir dönüşüm (transformasyon) süreci olarak açıklamak olasıdır. Bir sistemin girdileri ve çıktıları, sistemle dış dünya arasındaki temel arayüz ilişkilerini oluşturur. Sözü edilen süreç ise nesneleri ve ilişkileri içeren sistem bileşenlerinin tamamını ifade eder. SÜREÇ GİRDİ ÇIKTI Şekil 1.1. Sistemin şematik gösterimi Günlük hayattan bir sistem örneği verelim. Bir pastaneyi düşünelim. Müşteri açısından burası “eğlence üreten bir sistemdir”. Bu sistem, harcanan parayı, boş zamanı ve birlikte olunan arkadaşları (girdiler) eğlenceye (çıktı) dönüştürür. Bu gerçekleşirken çay ya da diğer içecekler satılır, sohbete olanak sağlayan bir atmosfer sağlanmış olur ve çeşitli oyunlar oynanır (süreç). Demek ki bir sistem; işleyen, süren bir süreçtir. Başka bir deyişle içerdiği bir veya daha fazla nesnenin durumunu değişikliğe uğratan herhangi bir süreçtir. Bu açıklamalardan sonra sistemi biraz daha detaylı tanımlayacak olursak; sistem, mantıklı bir amaca yönelik bir sonuca varmak için birbirleriyle ilişkili ve organize biçimde bir araya gelerek birlikte faaliyet gösteren bileşenlerin (insan ve/veya makine gibi) bütünüdür. Bu son tanıma göre bir sistemin aşağıdaki nitelikleri olması gerekir3: a. Bileşenlerin Toplamı: Her biri ayrı ayrı tanımlanabilen, işleyen ve hareket halinde olan sistem bileşenleri; girdi, çıktı, geribesleme, kontrol ve kısıtlama biçiminde de tanımlanabilirler. Bu sistemin girdisi ve çıktısı için sırası ile neden ve sonuç da denebilir. b. Bileşenler organize biçimde biribirlerine bağlıdır: Bu tanımdan anlaşılan bileşenler arasındaki ilişkinin önemli olduğudur. Her bileşen doğrudan ya da dolaylı olarak diğer her bileşenle ilişki içerisindedir ve onlardan etkilenmektedir. İlişkiler olmadan sistemlerin olması düşünülemez. İlişkiler kavramı holizm ve azaltmacılık doktrinleri arasındaki temel farklılıklardan birisini oluşturur. Her bireysel parçanın diğerleri ile olan ilişkileri ve 2 Wu, B., 1994, Manufacturing Systems Design and Analysis, Chapman and Hall Publishing, London. 3 A.g.e. BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR biribirleri üzerindeki etkileri holizm açısından önemli kabul edilir. Dolayısı ile bütün bu etkileşimler dikkate alınmadan analiz edilemez. c. Mantıksal bir hedef ve amaç: İlgilendiğimiz sistemlerin akılcıl bir temeli vardır. Yani mantıklı bir hedef somut biçimde tanımlanabilmeli, sistem girdisini sistem çıktısına dönüştüren bir amaca yönelik eylem nedensellik ilkesine uyum göstermelidir. Bundan dolayıdır ki, akılcıl bir sistemin ortaya koyduğu her çıktı ve etki için o çıktıyı etkileyen ve üreten somut nedensel girdiler dizgesi var olmalıdır. Bir sistemde bulunan rasyonel girdiler mutlaka her zaman benzer nitelikte çıktılara neden olmalıdır. Örneğin imalat sistemleri rasyonel sistemlerdir. d. Birlikte çalışan bileşenler ortak hedefe yöneliktir. Bileşenlerin özellikleri ve ilişkileri ile birlikte bir bütün oluşturmaları belirli bir sistemi meydana getirir ve her girdi dizgesinin belirli çıktıları yaratmasına neden olurlar. 1.3. Sistemlerde Geri Besleme Kontrolü: Temelde her sistem bazı işlevleri yerine getirmek için var olmaktadır. Örneğin kurmalı bir kol saati zamanı izleyebilmemiz için yapılmıştır. Biz saati ayarladıktan sonra saatin iç mekanizması saatin akrep ve yelkovanının hareket etmesine neden olur. Fakat zamanla saatimizin gösterdiği zaman saatimizin mekanizmasındaki arıza nedeniyle gerçek zamanı göstermeyebilir ve saat ya geri kalır ya da ileri gidebilir. İşte bu saat açık-döngülü bir sisteme örnektir, çünkü o kendi kontrolünü veya düzeltmesini yapabilme becerisine sahip değildir. Şekil 1.2. açık-döngülü sistemi ve onun özelliklerini göstermektedir.4 Sistem Performansı Özellikleri: Girdi Sistem performasnı Çıktı *Kendi performansından haberdar değildir, *Geçmişteki eylem gelecekteki eylemi etkilemez, *Kendi kontrolünü sağlayacak hiçbir aracı yoktur. *Çıktı = f (girdi) iken Girdi ≠ f (çıktı) Örnekler: * Termostatsız klima Şekil 1.2. Açık-döngülü sistem * Sürücüsüz otomobil Karşılaştığımız çoğu sistem kendi performanslarını kontrol edip düzeltme becerisine sahiptir. Böyle sistemlere kapalı-döngülü sistemler denmektedir. Yani kapalı-döngülü sistemler sistemin kendisi tarafından yaratılan veriye cevap vererek kendi performansını kontrol ederek düzeltebilir. Şekil 1.3. kapalı döngülü sistem ve onun özelliklerini göstermektedir. Örneğin, 300C derece ısısı olan bir odadaki termostatlı klimanın ısısı 210C dereceye ayarlandığında klima 210C dereceye ininceye kadar oda ısısını soğutur. Ne zaman ki oda ısısı 210C dereceye ulaşır, klima soğutma işlemini durdurur. Sistem Performansı Özellikleri: Girdi Sistem performasnı Çıktı *Kendi performansından haberdardır, *Geçmişteki eylem gelecekteki eylemi etkiler, *Kendi performansını izler ve düzeltme yapar. *Çıktı = f (girdi) iken Girdi = f (çıktı) Geribesleme Örnekler: * Termostatlı klima * Sürücülü otomobil Şekil 1.3. Kapalı-döngülü sistem 4 Turner, Wayne C., 1987, Introduction to Industrial Engineering and Systems Engineering, Prentice-Hall Intern. Inc., London, p.34. BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR İşte burada sözü edilen geribesleme, sistem performansı ile ilgili veriyi(çıktı) elde edip bu gerçekleşen performansı arzu edilen performans (standart veya kriter) ile karşılaştıran ve bir sonraki işlem öncesi değişiklik işlemlerine (düzeltme) karar veren sistem işlevidir. Sistem dinamiğinde açık ve kapalı döngülü sistemler şu şekilde açıklanmıştır5. Açık döngülü sistemde çıktı girdiden oluşur, ancak çıktının girdiye etkisi yoktur. Örneğin, basit bir sipariş sisteminde siparişler tedarikçiye yollanır ve bir süre sonra malzemeler teslim alınır. Eğer bu malzeme teslim almalarının sipariş edilen miktara etkisi yok ise, çıktının girdiye etkisi yoktur. Yani sistem sadece ileri doğru bir yoldan oluşmaktadır ve açık döngüdür. Sistem, malzemelerin teslim alınma oranları gözlenerek kolaylıkla kapalı döngü sistemine dönüştürülebilir. Eğer bu oran arzu edilen teslim alma oranı ile uyuşmuyorsa, sipariş verme oranı buna göre düzeltilebilir. Bu yeni sistemde çıktı (teslim alınan malzeme) girdinin (sipariş edilen malzeme) ayarlanması için kullanılmıştır. Yani kapalı döngülü olan bu sistemde çıktıyı girdiye bağlayan eylem, seçim ve bilgiden oluşan geribesleme yolu da vardır. Bu da sebep-sonuç kapalı zincirini yani geribesleme döngüsünü yaratır. Geribesleme döngüleri ile ilgili önemli sonuç ise dinamik davranışın sebeplerini oluşturmasıdır. a. Açık döngülü sistem İleri doğru yol Sipariş Oranı Teslim alınan malzeme oranı (Girdi) Gecikme (Çıktı) Arzu edilen sipariş mikarı b. Kapalı döngülü sistem İleri doğru yol Sipariş Oranı Teslim alınan malzeme oranı (Girdi) Gecikme (Çıktı) Geribesleme döngüsü Karar kuralı Tutarsızlık Arzu edilen teslim alma oranı Geribesleme yolu Şekil 1.4. Sistem Dinamiğinde Açık ve Kapalı Döngülü Sistem Şekil 1.4.a.’da gösterilen açık döngülü sistem, dışsal değişikliklere verilen cevaptan ortaya çıkan dinamiklere sahiptir. Yani kapalı döngülü sistemin dinamikleri dışsal değişimler karşısında kendini kontrol etmek için kendi teşebbüsleri ile yaratılmıştır. Kapalı döngü sistemin yapısı, malzemenin ve/veya bilginin birbirine bağlı olan akışlarının yolunu ve bu akışların döngünün içine yerleştirilmiş olan karar kuralları ve gecikmeler tarafından değiştirildiği veya dönüştürüldüğü yolu içerir. Şekil 1.4.b.’de gösterilen kapalı döngülü sistemin dinamiklerini iyileştirmenin anahtarı, döngünün yapısını ya akışlarının bağlantısını ya da karar kurallarını değiştirerek değişim sağlamaktır. Sistemin kurallarını koyan kapalı döngü, işletiminde iki unsuru gerektirir: Arzu edilen değer ve gerçek değer arasındaki uyumsuzluk (cari veya tahmini değerler), Uyumsuzluğu gideren eylemleri belirleyecek kural veya politika. BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR Eğer uyumsuzluk yok ise ve herşey plana göre işliyorsa karar kuralı hiçbir şey yapılmamasına ve herşeyin eskisi gibi devam etmesini kararlaştırır. Çizelge 1.1. İnsan Eylemi Sistemi ve Yönetim Kontrol Sistemi Elemanları İnsan Eylemi Sistemi Elemanları Yönetim Kontrol Sistemi Elemanları İmalat süreci Yönetim planlama sistemi Malzeme Tahmin prosedürleri Makine ve ekipman Bütçeleme ve ekonomik analiz Metodlar Ücret ve maaş planları İşyeri tesis planı ve malzeme akış spesifikasyonu İşgören ilişkileri sistemi Malzeme taşıma araçları ve prosedürleri İşe alma,eğitme ve yerleştirme İşyeri tasarımı Malzeme İhtiyaç Planı Depo alanı ölçüsü ve yeri Envanter kontrol prosedürleri Yönetim raporları için veri kayıt prosedürleri Üretim çizelgeleme Bakım için prosedürler Sevkiyat Emniyet prosedürleri Progress ve durum raporlama Düzeltme eylemi prosedürleri Turner (1987) endüstri ve sistem mühendislerinin tasarladıkları sistemlerin 2 seviyeden oluştuğunu belirtmiştir. Bunlardan ilki Blair ve Whitston (1971) tarafından İnsan Eylem Sistemi olarak adlandırılmışken, ikincisi ise Yönetim Kontrol Sistemidir. Turner tarafından hazırlanan Çizelge 1.1. her iki sistemin de elemanlarını göstermektedir. Amaçlar Performans Performans Kriterleri Kriterlerini Değiştir Sistem işlemi Performans Düzeltme Değerlendirme Eylemi Hayır Hayır Performans Başarısız Performans kriterlerine Performans kriterleri Evet ulaşıldı mı? Hayır düzeltildi mi Evet değiştirilmeli Evet Şekil 1.5. Yönetim Kontrol Sistemi Yapısı “İnsan Eylemi Sistemi” insan eyleminin yer aldığı fiziksel sistemden bahsederken, “Yönetim Kontrol Sistemi” ise organizasyondaki planlama, ölçme ve kontrol fonksiyonları ile ilgili prosedürleri içermektedir. Yönetim Kontrol Sistemi tasarlarken, işleyen eylemleri kontrol eden ve düzelten karar süreçlerine açıkca bilgi geribeslemesi sağlamak gerekmektedir. Şekil 1.5. yönetim kontrol sisteminin yapısını göstermektedir. 5 Coyle, R.G., 1977, Management System Dynamics, John Wiley and Sons Ltd, p.22-27. BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR 1.4. Sistemin Hiyerarşik Yapısı: Sistemlerin incelenmesini pratik ve başedebilir hale getirmek için; ele alınan sistemin elemanlarını ya da bileşenlerini “sistem sınırları” içerisine almak, böylece onu bütün diğer sistemlerin ve faktörlerin etkisinden yalıtılmış duruma getirmek gerekir. Ele aldığımız sistem ile daha geniş sistem ve dış çevre arasında ilişkiler bulunmaktadır. Sistemler genelde hiyerarşik yapıya sahiptir. Çünkü bir düzeydeki sistem başka ve üst düzeydeki sistemlerin alt-sistemi hatta bileşeni bile olabilir. Ele aldığımız sistemi içine alan sisteme bazen “daha geniş sistem” de denilir. Örneğin bir imalat işletmesinde normal olarak birçok sistem bölümler düzeyinde gözlenip saptanabilir. Görülen odur ki bu belirli düzeydeki tüm sistemler, işletmenin oluşturduğu sistem çerçevesinde hareket etmelidirler. İşte işletme düzeyindeki bu sistem, bir üst derecede yer alır ve bölümlerin oluşturduğu sistemlere göre daha geniş sistemi oluşturur. İşletmenin kendisi de bir holdingin daha geniş sistemin içerisinde yer almış olabilir. Daha geniş sistem, bileşen konumundaki sistemi faaliyet hedeflerini koymak, performansını denetlemek, aynı zamanda faaliyetlerini desteklemek suretiyle etkisi altında tutar. Sistemin sınırları dışında kalan herşeye ise “dış çevre” adı verilir. Sistem sınırları pek bilinen bir kavramdır. Örneğin, her ülke kendi ulusal sistemini kara, deniz ve hava sınırlarını belirleyerek tanımlamak zorundadır. Bu sınırların içindeki herşey “ulusal”dır. Sınırların dışındaki herşey ise yabancıdır, yani dış çevrede kalmıştır. Bir sistemin girdileri ve çıktıları o sistem ile dış çevre arasında arayüz işlevi görerek çalışırlar. Arayüz, sistemlerin sınırları arasındaki bölgedir. Yani bir sistemin çıktısının diğer bir sistemin girdisi olduğu durumlarda, çıktının taşındığı ortam arayüzdür. Böyle bir işleve örnek verirsek bir ülkenin gümrük işleyişlerini gösterebiliriz. Gümrük, kişilerin ve malların o ülkeye girmek ve o ülkeden çıkmak için kullanacakları kapıdır. Bu kapı yardımıyla sistem ile dış çevre arasında bağlantı sağlanır. Çevre faktörleri sistemi kısıtlamalar ya da rahatsız edici müdahaleler yoluyla etki altında bırakabilir. Alt sistemler, Sistem Bileşenleri ve Yeni-çıkan Nitelikler (emergent properties): Sorunların çözümüne sistem yaklaşımı ile girişildiğinde genellikle bir sorunu aşağıdan yukarıya doğru değil de daha çok tepeden gözlemlemek gerekir. Bir sisteme daha geniş sistemi ve dış çevresi ile etkileşen bir “kara kutu” imiş gibi dikkatler yoğunlaştırılır. Daha sonra sistemin alt düzey elemanları ele alınarak, bu küçük kutuların nasıl bir ilişki içerisinde oldukları ve sistemin ortak amacını gerçekleştirmek için nasıl işbirliği yaptıkları dikkate alınır. Dolayısı ile ele alınan sistemin sistemler hiyerarşisi içerisindeki yeri dikkate alındığı gibi sistemin kendi içerisindeki hiyerarşik yapısını da incelemek ve küçük kara kutuların bazı özelliklerini de dikkate almak gerekir. Hiyerarşik düzeylerin sayısına göre, ele alınan sistem alt-sistemlere ve bileşenlere ayrılabilir. Her alt bölüm kendi başlarına “girdileri alış” ve “çıktıları veriş” açısından gözlemlenebilir. Bölüm sistemi içerisinde yer alan her çalışma ekibi de bir alt-sistem olarak kabul edilebilir. Bir alt-sistem ile sistem arasındaki ilişki, bir sistem ile daha geniş sistemi arasındaki ilişki ile eşdeğer olarak görülmelidir. Şöyle ki, bir alt-sistem kendi başına bir tam (total) sistem olabilir, tüm bileşenleri kapsayabilir, daha geniş sistemin saptadığı tüm hedeflere varabilecek özellikleri ve ilişkileri bileşenleri aracılığı ile harekete geçirebilir. Bir alt sistemin daha geniş sistemi, ele alınan sistemin kendisi, ya da hiyerarşide bir başka alt-sistem de olabilir. Böylece bir üretim bölümündeki her çalışma ekibi (alt sistem) kendi üretim alanlarına (yapısal bileşenler), parçalara (akış bileşenleri), araçlara ve bunlarla ilgili üretim yöntemlerine (süreç bileşenleri) sahip olabilir ve bunların işleyişleri sonucunda üretim bölümünün yani sistemin amaçlarına uygun olarak bütünleşik (entegre) hareket edip çalışabilir. Bireysel bileşenler ise en alt düzeydeki elemanlardır ve ele alınan sistemin analizi söz konusu olduğunda daha fazla alt bölünmelere tabi tutulacak özellikleri yoktur. Örneğin, bir imalat hattında çalışan her makineyi ve işçiyi ele alırsak, onlar da sistem bileşenleri olarak elbette kabul edilebilir. Ama herhalde her BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR işçinin bedenindeki biyolojik sistemi de araştırmak gibi bir hedefimizin olmayacağı açıkça anlaşılır. İnsanın biyolojik yapısı da kendi alanındaki sistem yaklaşımı içerisinde ele alındığında karmaşık ve önemli kabul edilse de bizim amaçlarımız için bu düzeye inmemiz gerekmez. Alt sistemlerin ve bileşenlerin özelliklerine nitelikler (attributes) denir. Bir sistemde bulunan her bileşenin bir ya da daha fazla niteliği bulunabilir ve bu nitelikler bileşeni tanımlayan özel bilgileri oluşturur. Nitelikler çeşitli olabilir; biçim, renk, hacim, boyut gibi. Bileşenlerin nitelikleri bir sistem süreci içerisinde değişikliğe de uğrayabilir. Örneğin; bir hammadde, bir makine operatörü tarafından bir parça haline dönüştürülebilir. Niteliklerin tümü de sistemin durumunu tanımlar. Sistemlerin hiyerarşik yapısı ile ilgili önemli bir kavram da yeni-çıkan niteliklerdir. Yeni çıkma düşüncesi (emergence), sistem hiyerarşisinin her düzeyinin daha alt düzeylerde görülemeyen ve böylece karakteristiklerini ortaya koyan belirgin niteliklere sahip olduğu gözlemlerine dayanmaktadır. Dolayısı ile bir sistem, bileşenlerinin toplamından daha fazla bir “şey”dir. Yani sistemin sinerjik bir yapısı vardır. Örneğin bir bütün olarak bir imalat işletmesi kendisini oluşturan bölümlerin hiçbirisinde gözlenemeyen karakteristiklere ve davranış biçimlerine sahiptir. Bu kavram, “holistler” tarafından “azaltmacı” yaklaşımına “tümler ve onların nitelikleri” kavramının eklenmesi gerektiğine dair iddialarını destekleyen bir fikir olarak kullanılmaktadır. İddia şudur ki bir sistemin nitelikleri ve davranışları, her bileşenin performansı ayrıştırılmış bir ortamda tümüyle bilinse dahi tam olarak tahmin edilemez. Çünkü bu parçalar kendi başlarına bütünün “yeni çıkan niteliğine” sahip değildir. Mühendislik projeleri ile ilgilenen sistem analistleri için bu değerlendirmeden şu ders çıkarılmalıdır: ilgili durumun tüm amaçlarından ve doğasından haberdar olunmalıdır. 1.5. İmalat Ortamında Sistem Kategorileri: Wu (1994)’ya göre sistemlerin kategorilere göre sınıflandırılması, ele alınan sistemin özelliklerini tam olarak ortaya koymada yardımcı olacaktır. Bu ise yapılacak modelleme, analiz ve değerlendirme çalışmalarında önem taşımaktadır. Karşılaşacağımız değişik kategorilerin temel karakteristikleri ile sıralanmasında yarar vardır. Birincisi, sistemler doğal ya da insan eliyle yapılanlar olarak ikiye ayrılabilir. Bu sistemler arasındaki en büyük fark, insan eliyle yaratılan sistemlerin kesin olarak tanımlanmış bulunmasında, buna karşılık doğal sistemlerin amaçlarının anlaşılmasının kolay başarılamamasında ortaya çıkar. Örneğin, “yaşamın amacı” binlerce yıldır en canlı tartışmaların konusu olan bir olgudur. Her ne kadar soruna farklı kültürlerden ve dinsel görüş sahibi bir çok kişi tarafından çok değişik yanıtlar önerilse de, evrensel olarak kabul gören hiçbir tek yanıt bulunamamıştır. Sistem analistlerin konusu hep insan eliyle yaratılan sistemler ile ilgili olacaktır. Güneş sisteminin varoluşu ya da dünya üzerindeki yaşamın ortaya çıkışı her ne kadar kendi başlarına ilginç de olsa burada ele alınmayacaktır. Ancak insan eliyle yaratılan bazı önemli sistemlerin doğru biçimde planlanmaması ve uygulamaya konulmaması nedeniyle doğal dünyadaki dengeleri altüst edebildiği de dikkatlerden kaçmamalıdır. Teknoloji yaygınlaşıp etkisini artırdıkça sorun giderek büyümektedir. Bu gelişmelerin bir örneği, çokça tartışılan “sera etkisi” ve buna bağlı olarak ortaya çıkan “küresel ısınma” tehdididir. Bu teorinin inanılırlığı çokça tartışılıyor olsa da, yeryüzünde artık büyük çaplı bir projenin tasarlanması ve uygulamaya konması sırasında artık “sistem bakış açısının” önemi dikkate alınmaktadır. İnsan eliyle yaratılan bir sistemin çevre üzerinde felaketlere neden olabilecek etkilerinin olabileceği artık göz ardı edilememektedir. Toplumsal sorumluluk bilinci taşıyan bir tasarımcı ya da analist, geniş kapsamlı imalat sistemleri üzerinde çalışırken bu gerçeği gözönünde bulundurmalıdır. İmalat ortamında sistemler aşağıdaki kriterlere göre kategorize edilebilir: Fiziksel / kavramsal, Statik / dinamik, BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR Açık / kapalı, Sürekli / farklılık gösteren (discrete), Deterministik / stokastik. Bu sistemler dikkate alındığında kavramsal bir sistemin aynı zamanda statik ve stokastik olacağını gözlemleyebiliriz. Ancak bir sistemi hem sürekli, hem de farklılık gösteren bir yapıda bulamayız. Ne var ki bazı sistemlerin içerisinde hem sürekli hem de farklılık gösteren parçaların bulunduğunu saptayabiliriz ki bu sisteme melez (hybrid) sistem diyebiliriz. Fiziksel sistemler makine, araç-gereç gibi gerçek nesnelerden oluşurken, kavramsal sistemlerin fiziksel varoluşları söz konusu değildir. Bunlar daha çok şekillerle, tablolarla, matematiksel formüller ve sözel tanımlar ile ortaya çıkan düşünce ve kavramlardan oluşmaktadır. Bir imalat sürecinin fiziksel sistemini henüz varolup olmadığı dikkate alınmadan kavramsal olarak ifade etmek, sistem yaklaşımı çalışmalarında çok önemli bir uygulamadır. İkinci kategorideki sistemler gerçekleşen ya da gerçekleşmeyen aktivitelerin durumuna göre sınıflandırılmaya tabi tutulurlar. Statik sistemlerde yapı hareketsizdir. Yani sistem zaman içerisinde bir evrime uğramayacaktır. Dinamik sistemlerde ise hareket içerisinde bulunan yapısal bileşenler yer alır. Dolayısı ile bu sistemler zaman içerisinde sürekli değişim gösterebilirler. İmalat alanında yer alan sistemlerin bir kısmı statik türdendir. Buna örnek olarak Monte Carlo modelleri gösterilebilir. Burada belirli bir mantık modeli içerisinde ve bir zaman kesitinde varolan bir sistemden söz edilmektedir. Bu modellerde bazı olasılık elemanlarına dayanılarak sistemin çıktı istatistiklerine ulaşılır. Birçok finansal analiz modeli bu kategoride sayılabilir. Ancak imalat alanında çoğunlukla dinamik sistemler söz konusudur. Bu kategoride ele alınacak örneklerden birisi envanter organizasyonu ile ilgili sistemdir. Bu uygulama biçiminde binalar, stoklar, operatörler ve çalışma yöntemleri sistemi oluşturur; çok değişik aktiviteler sözkonusudur ve bu yüzden sistem bileşenleri zamana göre değişkenlik gösterir. Üçüncü kategori ise sistemleri çevre ile olan etkileşim düzeyleri açısından ayırıma tabi tutar. Açık sistem çevresi ile etkileşim içerisinde iken kapalı sistem ise normal koşullarda kendine yeter konumdadır. Açık ve kapalı sistemler arasındaki ayırım özellikle imalat sistemlerinin incelenmesinde çok önem taşır. Organizasyon ve yönetim teorisinde birçok geleneksel kavramlar, imalat sistemleri içeren organizasyonu kendine yeterli (kapalı sistemler) olarak kabul eder. Kapalı sistemler doğaları gereği yüksek düzeyde karmaşaya doğru yönelme eğilimi gösterirler. Termodinamik disiplininden ödünç alınan bir deyimle entropi kavramı ile ifadesini bulan bir durumun artışına uğrarlar. Sistem teorisinde Checkland’a göre “artan entropi artan karmaşa” anlamını taşır. Kapalı sistemler daha fazla enerji dönüşümünün ve iş yapma olasılığının bulunmadığı karmaşa ortamına yönelirler. Bunun aksine açık sistemler çevreleri ile dinamik ilişkilerini sürdürdüklerinden entropi sürecine olanak tanımazlar. Bu yüzden bir organizasyon açık sistem bakış açısından ele alınıp değerlendirilmelidir. Örneğin, üretim organizasyonları çoğunlukla insan eliyle kurulan açık sistemler olup ticaret ve üretim aktiviteleri kanalı ile üretim ve ürün alanındaki faktörlerini sürekli olarak çevreleri ile alışveriş içinde tutarlar. Açık sistem, bünyesindeki bileşenlerinin yapısal ve süreçsel özelliklerini çevresine uyum gösterecek biçimde değiştirme yeteneğine sahip olmalıdır. Tıpkı doğal açık sistemlerde olduğu gibi bir üretim organizasyonu da rekabet içinde hareket eden iş çevresinde ayakta kalabilmek için yüksek derecede uyum gösterme becerisini geliştirmelidir. İmalat sistem mühendisliğinin temel sorunlarından birisinin işte bu yaklaşımda odaklandığını her zaman hatırlamakta yarar vardır. Entropiye kısaca tekrar değinecek olursak kökünün Yunanca “entrope” kelimesinden gelmiş olduğu ve dönüştürmek eylemi anlamına geldiği belirtilebilir. Bir sistemin “düzensizlik” halinin ayırdedici özelliğini BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR belirleyen ve termodinamiğin ikinci ilkesini belirten S hal fonksiyonuna Clausius entropi demektedir.6 İktisatta entropi ise çevreye açık bir iktisadi sistemde dolaşan enerji akımlarının zayıflamasıdır. Bir başka tanıma göre entropi, termodinamik bir sistemin başka sistemlere iş biçiminde aktarabileceği enerji miktarını gösteren özelliği, ya da durum fonksiyonudur.7 Entropinin değeri sistemin var olan koşulları ya da durumu tarafından belirlenir. Sabit enerjili bir sistemin entropisi sıfırdan bir maksimum değere kadar değişir. Eğer sistemin entropisi sıfır ise, aktarabileceği iş miktarı enerjisine eşittir. Eğer entropi maksimumda ise aktarılabilecek iş miktarı sıfır olur. İşletmeleri birer sistem olarak ele aldığımızda ve entropi ilişkisini gözlemlediğimizde ise şunları söyleyebiliriz. İşletmeler enerjilerini 7M (Man-insan, Method-metod, Material-malzeme, Machine- makine, Money-para, Management-yönetim, Mind-bilgi) girdilerinden almaktadır. Bu enerji işletme sistemi içinde sürekli işlemlenerek ürün veya hizmet ortaya konur. Satılan ürün veya verilen hizmetten elde edilen gelir, tekrar bir işletme girdisi olarak kullanarak yeni girdilerin (7M) satın alınmasında veya kiralanmasında kullanılır. Bu döngü ile işletme sistemi yaşamını devam ettirmeye çalışır. Entropi tüm sistemlerin eninde sonunda öleceğini öne süren bir yasadır. Yani sistemdeki dengenin bozulması, karışıklık oluşması ve faaliyetlerin gerçekleştirilememesi sonucunda sistem fonksiyonlarını yerine getiremez bir duruma düşer. Sosyal, kavramsal, mekanik ve biyolojik sistemler yaşlanma, yıpranma, yanlış kullanma ve aşırı kullanma gibi sorunlar ile karşı karşıyadır. Biyolojik ve sosyal sistemler gibi açık sistemlerde entropi durdurulabilirken, kapalı sistemlerde entropi kaçınılmazdır. Yani işletme gibi sosyal sistemlerde (açık sistemlerde) negatif entropi kazanılarak yokoluş geciktirilebilir. Bu da işletme sisteminin parçaları arasında uyumun sağlanması ile gerçekleşir. Ayrıca 7M’nin etkin kullanımı sonucu karar ve onay merkezlerine bilginin akışının hızlandırılması da günümüzde maksimum negatif entropi yaratılmasında olumlu sonuç vermektedir. Dinamik sistemler, dördüncü sistem kategorisini dikkate alarak sürekli ve farklılık yaratan sistemler olarak sınıflandırılabilir. Bu kategori, sistem değişkenlerinin zaman içerisinde nasıl değişim gösterdiğini dikkate alır. Sürekli sistemlerde değişkenler zaman içerisinde sürekli değişime uğrar. Farklılık gösteren sistemlerde ise değişkenlerde meydana gelen farklılıklar, kademeler ya da adımlar biçiminde oluşur. Teorik olarak sürekli sistemde, tıpkı bir su deposunun içindeki su seviyesi gibi, girdiler çok kısa aralıklarla sisteme girerler ve sistem, buna sürekli çıktılar sağlayarak yanıt verir. Tipik olarak sürekli sistem, sistem içerisindeki ilişkileri diferansiyel ya da cebir formülleri kullanılarak soyutlama, ayrıştırma ya da kümeleme yöntemiyle tanımlanabilir. Sürekli sistemlerin değişkenlik özelliklerinin soyut diferansiyel formüllerle ifade edilebilir oluşunun aksine farklılık gösteren sistemlerde değişkenler belirgin ve ani olaylar ile ortaya çıkarlar. Farklılıklar gösteren olaylar imalat sistemlerinin doğal yapısı içerisinde vardır. Çünkü malzemenin ve parçaların değişik iş istasyonları arasında akışı, bilginin buna paralel olarak değişik bölümler arasında hareket edişi nedeniyle bu kategorideki bir sistem ilgi alanımıza daha çok girer. Ancak sürekli sistemlerde olduğunun aksine farklılık gösteren sistemlerin modellenmesinde standard bir yöntem bulunmamaktadır. Farklılık gösteren sistemler farklı olaylar simülasyonu denilen bir metodoloji yardımı ile analiz edilebilir. Matematiksel bir model yerine bilgisayar simülasyon modeli bir programlama dili yardımı ile direkt olarak geliştirilebilir. Bunun için özel amaçlı bir dil kullanılabileceği gibi bir bilgisayar programı da devreye sokulabilir. Çoklukla simülasyon dilleri 6 Büyük Larousse, İnterpres Basın ve Yayıncılık, İstanbul. sayfa 3734. 7 Ana Britannica, 1986, Ana Yayıncılık, İstanbul, sayfa 210. BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR simülasyon modelini oluşturma yöntemi ya da programlama yaklaşımının seçilmesine göre ortaya çıkan model yapıları da biribirlerinden farklı olacaktır. Sonuç olarak, farklılık gösteren olayların tanımlanması, özel bir dilin dünya görüşüne bağlı olarak yapılacaktır. Bu yönden genelleme yapmak zor olacaktır. Bazı durumlarda bir sistemi sürekli ya da farklılık gösteren kategoriler içerisinde sınıflandırmak kolay olmayabilir. Bir üretim organizasyonu toplam kümelenmiş düzeyde sürekli bir sistem görünümünde kabul edilebilir. Başka örneklerde de, örneğin bir çelik fabrikasında her iki tanıma da uygun parçaların bir araya geldiği görülebilir. Böyle bir üretim organizasyonunda da örneğin üretim aşamasında farklılıklar gösteren bir süreç varken, demir külçelerinin ısıtılışı sürekli biçimde değişim gösterecektir. Böyle bir oluşuma melez sistem denilebileceği daha önce belirtilmişti. Son olarak sistemleri deterministik ve stokastik olarak kategorize edebiliriz. Deterministik sistemlerde girdilerle çıktılar arasında benzersiz ve dolaysız neden/sonuç ilişkisi bulunur. Başlangıç ve sonuçlanma aşamalarında da aynı özellikler gözlenir. Böylece herhangi bir girdi, beklenen çıktı ile sonuçlanır. Örneğin bir saatin mekanizması projelendirme aşamasının öngördüğü tüm hareket özelliklerine sahip olmak zorundadır. Öte yandan birçok sistemler rastgele nitelikleri ile karakterize edilebilirler. Bunlara stokastik sistemler adı verilir. Mantıksal bir yapıya sahip olduğu kabul edilse ve nedensellik ilkesine göre hareket edeceği varsayılsa da böyle bir sistemin girdi, süreç ve çıktı aşamaları sadece istatistiksel terimlerle analiz edilebilir. Örneğin bir üretim organizasyonunda müşteri siparişlerinin ne zaman geleceğini, sipariş edilecek ürünün miktarını kesin olarak bilebilmek olası değildir. Stokastik sistemlerin analiz edilme süreçleri, deterministik sistemlere göre daha karmaşıktır. Örneğin, deterministik sistemde belirli bir takım girdilerden, benzersiz ve belirgin bir çıktı takımı elde edilirken, bu süreç ölçülebilirken ve gerçek sistem yanıtı olarak kabul edilirken, stokastik sistemde bu süreçte her zaman tahminlere başvurmak gerekir. Bu tahmin zorunluluğu gerçek sistem yanıtını da tahminlere dayalı bir çerçevede tutmaya zorlar. Dolayısı ile stokastik sistemleri incelerken, deneylerin sürekli tekrarlanması gerekir. Ancak böylece gerçek sistem yanıtları konusunda tahminlere ulaşılabilir ve tahmini sapmalar da minimuma indirilebilir. İncelenmekte olan sistemin doğası sorunların çözümündeki yaklaşımı da belirler. Örneğin, deterministik koşullarda “eğer” soruları yöneltilerek alternatif politikalar oluşturulup, deterministik modeller yaratılır. Modelleme için değişik girdiler kullanılır ve bunlarla çakışan çıktı takımları ortaya konulmaya çalışılır. Buna karşılık stokastik bir modelde ise girdi değişkenleri istatistiksel dağılımları ile dikkate alınarak, sistemin çıktı değişkenlerinin tahmini dağılımlarına ulaşılma yolları araştırılır. 1.6. Sistem Dinamiği: Bütün işletmeler, ekonomiler ve sosyal organizasyonlar “dinamik” davranışı gösterirler. Bu, zaman geçtikçe durumlarını ölçtüğümüz satışlar, kârlar, ödemeler dengesi, işsizlik gibi değişkenlerin farkedilir şekilde hatta bazen alarm vererek inip çıkmasıdır. Bir üretim işletmesini ve onun mamul stok anbarını ele aldığımızı varsayalım. Bu stok seviyesi satışlar ile azalırken, üretim ile artmakta veya eksiği tamamlanmaktadır. Bütün bu değişimlerin satışlardaki iniş çıkış hareketleri olduğu tartışılabilir. Ancak “sistem dinamiği” kavramı bu iddianın doğru olmadığını savunmaktadır. Aşağıda belirli bir zaman dilimindeki “envanter stok seviyesi”nin eşitliği ve bu eşitliği etkileyen nedenler sıralanmıştır. [Eldeki envanter stok miktarı = Başlangıçtaki Stok Miktarı + Üretim – Satışlar] Eşitliği etkileyen nedenler ise şunlardır: Satışlardaki bir dönemden bir sonrakine değişim miktarı, envanterdeki stok miktarındaki değişimin nedenlerinden biri yani kısmî nedenidir. BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR Üretim miktarındaki değişim, makinelerdeki duruş veya bozulmaya, malzemenin zamanında üretim hattına ulaştırılmasına bağlı olsa da bunlar stok miktarının değişim miktarını açıklamakta çok az rol oynarlar. Esas ana neden; üretim miktarı değişir, çünkü yönetim onu değiştirmeyi seçer ve stok miktarı çok düştüğünde yönetim bunu telafi etmek için üretim miktarını artırır. Açıkça, yönetimsel politikalar “dinamik davranışı” etkiler ve dinamik davranış, yönetimin dış faktörlere verdiği cevaplar sonucunda oluşur. Politikalar veya kurallar işletme üzerine dışarıdan gelen şokun etkisini azaltır veya tam tersi işi daha da kötüleştirir. Kötü kural veya politikalar davranışı olması istenenden daha kötü duruma da getirebilir. Sistem dinamiği çalışmasının amacı, dış dünyadaki etkiler ile yüzyüze gelen işletmelerin bunları etkin olarak kontrol edilebilmesi için politikalar bulmak olarak özetlenebilir. Sistem dinamiği8, dış dünyadan gelen şiddetli etkiye sistemin nasıl karşı koyacağını veya bundan nasıl faydalanabileceğini zaman faktörünü de dikkate alarak sorunları analiz etme tekniğidir. Diğer bir tanımla sistem dinamiği, sosyo-ekonomik sistemler ile ilgilenen kontrol teorisinin ve kontrol edilebilirliliğin sorunları ile uğraşan yönetim biliminin bir dalıdır. Sistem dinamiğinde döngülerin ortaya konması, analiz edilmesi ve performansın iyileştirilmesi içerilmektedir. Örneğin, stoktan satan bir işletme gelecekteki üretimini planlarken stok seviyesini düşürür. Eğer stok çok fazla ise üretimini azaltır veya stok az ise üretimini artırır. Bu üretimin stoku, stokun üretimi ve üretimin tekrar stoku etkilediği bir döngü yaratır. Genellikle birçok döngü vardır ve bunların bazıları oldukça karmaşıktır. Sistem dinamiğinde özel araçlar ile bu döngüler ve sistem analiz edilir, modellenir ve iyileştirilir. Sistemlerin dinamik davranışları ile ilgili örnekleri makro seviyeden mikro seviyeye doğru şu şekilde verilebilir: bir bütün olarak ekonomi, ekonomideki endüstriler, işletmenin davranışı, işletmenin içindeki davranış. Sistem dinamiğinde şu özellikler bulunabilir: Dinamik sistemler çok geniş bir alanda ve karmaşıklıkta oluşurlar. Çok farklı alanlardaki sistemler şaşırtıcı şekilde benzer davranış tarzları ortaya koyarlar. Sistemin davranışını düzeltmeye genellikle sistemin olduğu gibi neden davrandığını anlamaya çalışarak başlanır. Bu da sistemin çalışan süreçlerinin keşfedilmesi ve dinamik davranışının araştırılarak fikir veya uzbilgi ile sistem işleyişinin nasıl destekleneceğini görerek gerçekleşir. Bir bütün olarak sistemin dinamikleri çok geniş kapsamda sorunlar ortaya çıkarabilir. Çünkü parçaları çatışma içinde çalışmaya başlayabilirler. Dinamik davranışlar sistem ile ilgili bazı soruların da sorulmasında neden olabilir. Birisi el koyana kadar dinamikler ne kadar büyük olabilir ve hangi yönde gerçekleşir? Düzeltici eylem ne kadar kuvvetle uygulanmalıdır? Ne kadar süre uygulanmalıdır? Aynı anda arzu edilmeyen davranış gösteren başka önemli değişkenler var mıdır? Bunların dinamiği ilk değişken ile eşzamanlı mıdır? İlgili değişkendeki iniş çıkışlar daha ciddi olmaya başladı mı? Cevap “evet” ise sistemde kararsızlık vardır ve arzu edilmeyen davranışı düzeltme teşebbüsleri işleri daha da kötüleştiriyor olabilir. Sistem dinamikleri çalışmasının başlıca iki amacı vardır 9: Sistemin davranışını sistemin yapısı ve politikaları ile açıklamak, Yapıda, politikalarda veya her ikisinde davranışda iyileşmeye yol açacak değişiklik önermek. Sistemin iç yapısında üç farklı bölüm bulunmaktadır. Birincisi, kendi karar verme süreçleridir. Bu bölümde kişilerin bilgileri nerelerden elde ettiği, hangi kurallar ve işlemler ile bilgileri karar seçeneklerine 8 Coyle, R.G., 1977, Management System Dynamics, John Wiley and Sons Ltd. 9 A.g.e. BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR dönüştürdükleri ve bu kararların bildirildiği kimseler detaylıca incelenir. Örneğin, satış tahminleri ve hedef stok miktarı hakkındaki bilgiler bir sonraki ayın üretim miktarına karar vermede kullanılır. Eğer bir önceki ayın üretim seviyesi ve stok miktarının değişim oranını kullanarak üretim miktarı ve stok miktarı daha iyi kontrol edilebilseydi, yeni bir karar benimsenir ve sistemin yapısı değiştirilirdi. Bilinen ve değiştirilen bu bölüme sistemde “denetmen” denir. Tamamlayıcı Tamamlayıcı: Hükümet İşletme Vergi Oranları Satınalma denetmenini İşe al Denetmen Çevre Temel talep Siparişler Üretim, Fiyatlandırma, Satın alma Fiyat Diğer Politikalar Kararı Elde bulunabilirlik DENETMEN ÇEVRE Şekil 1.6. Sistem Dinamiği Rakiplerin eylemleri İkinci bölüm çevre olup, değiştirilemeyen ancak etkilenebilen bir bölümdür. Örneğin, pazar çevreye örnek olarak verildiğinde, işletme ve denetmen fiyatları ayarlayarak, yeni ürünü piyasaya sürerek ve daha bir çok yol ile pazarı etkilemeyi ümit eder. Pazar, işletmenin veya rakiplerinin ürünlerine talepte bulunarak buna cevap verir. Denetmenin çevreye nasıl karşılık vereceği kesinlik içinde söylenebilirken, çevrenin denetmenin eylemlerine nasıl cevap vereceği kesin bir şekilde söylenemez. “Belirli güvenlik derecesinde çevreyi nasıl tanımlayacağız?” sorusunun cevabı ise bu kitabın analiz bölümünde anlatılacak olan “etki diyagramı” tekniğidir. Sistemin içsel yapısının üçüncü bölümü ise “tamamlayıcı”dır. Eğer işletme denetmen, pazar çevre olarak ele alınırsa tamamlayıcı da ulusal ekonomi ve hükümet gibi denetmeni ve çevreyi etkileyebilen ancak her ikisinden de etkilenmeyen unsurlardır. Şekil 1.6.’daki düz çizgili oklar belirlilik ve kesinlik içinde saptanan günlük etkileri gösterirken kesikli çizgili oklar ise direkt gözlemden ziyade varsayımları, inançları veya istatistiksel çıkarımları göstermektedir. Örneğin, işletme çevrenin talebini fiyatlandırmanın etkileyeceğine inansın. Fakat pazar teslimattaki gecikmeye fiyattan daha çok önem verirse, pazar işletmenin kontrol etmeye çalışmadığı faktörlerden biri ile işletmeye cevap vermiş olur. Bu nedenle analist; denetmen ve çevreden gelen geribeslemeleri analiz ederek ya talebi kontrol ederek daha iyi bir fiyatlandırma, ya da pazarın daha çok önem verdiği teslimat ile ilgili yeni politika geliştirme konusunda öneriler yapmalıdır. Denetmen için sorun, talepteki hareketi izleyebilen üretim, fiyatlandırma, vb. politikalar sırasında ortaya çıkar. Analist için sorun, gözlem ile denetmenin yapısını oluşturup, politika tasarlamada akılcıl hipotezler oluşturup bunu destekleyerek çevrenin araştırılmasından oluşur. Sistem dinamikleri üç kaynaktan doğar: Denetmen ve/veya çevreye tamamlayıcı tarafından zorla kabul ettirilen şoklar, Denetmenin işletim prosedürleri, Çevredeki politikalar ve reaksiyonlar. Her ne kadar sistemlerin dinamiği konusu denetmenin işlerini iyileştirmek açısından yapılıyorsa da denetmen tamamlayıcının kendisine veya çevreye yaptığını kontrol edemez. Ancak denetmen çevrenin veya tamamlayıcının gelecekteki eylemlerini tahmin edebilir. Bu nedenle denetmenin politikaları, tamamlayıcının BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR eylemlerine karşı tatminkar dinamikler üretmeli, tamamlayıcının bir eylemden başka bir eyleme geçişi ile başedebilmelidir. Kısacası denetmen güçlü (robust) politikalar destesi yaratmış olmalıdır. Sistem yaklaşımda dinamiklerin ortaya koyduğu sonuçlar şunlardır: Pratik yaşamdaki tüm sistemler kapalı döngülüdür. Tüm sistemler denetmen içerir. Güçlü politikalar tasarlamak amacına uygun çevre, tamamlayıcı ve denetmenin parçaları modellenmeyi gerektirir. Politikaların ortaya çıkmasına yardımcı olan kontrol işleminin amacı ve içeriği aşağıdaki şekilde görülmektedir. Bilgi Akışı veya kontrol Geribesleme döngüsünün yapısı ve yönü Akış değişkeni (Sistemin durumundaki değişimin oranı) Bütünleşme süreci Karar kuralı veya politika Sistemin durumu Tutarsızlık Sistemin istenilen durumu Şekil 1.7. Sistem Dinamiğinde Karar Vermenin Genel Yapısı Şekil 1.7’deki anahtar değişken sistemin durumu veya bütünleşmedir. Çünkü sistemin şu anki durumuna bakarak ne yapacağımıza karar veririz. Ancak o andaki bilgiler ya güncel değildir, ya yanlış tanımlanmıştır veya yanlış hesaplanmış olabilir. Sistemin durumu istenilen durumu ile tahmin edilen değer karşılaştırılır ve karşılaştırma sonucu şunlardan biridir: pozitif, negatif veya sıfır tutarsızlık. İşaret ve değer, arzu edilen değerden gerçek değerin çıkartılması ile bulunur. Karar kuralı veya politika, tutarsızlığın işaretine ve büyüklüğüne göre ne tür eylemler ele alınması gerektiğini belirtir. Bu da sistemin durumundaki değişikliğe öncülük edecek olan akış değişkeninin büyüklüğünü verir. Stok miktarı örneğindeki, beklenen ve gerçekleşen envanter değerlerinin üretim oranının seçimini belirlediği gibi. Bu nedenle, “politika, hedef düzeyini başarma ümidindeki bir akışın düzenlenmesi için gerekli kuraldır” diyebiliriz. Bu da sistem dinamiğinde geribesleme döngüsünün neden en temel birim olduğunu ortaya koymaktadır. 1.7. Sistem Analizi (Çözümlemesi): Sistem analizinin temelinde iki fikir yatmaktadır. Bir yandan, bir hizmetin ya da örgütlenmenin etkinliği daha geniş bir bütüne bağlıdır; bu nedenle, bu etkinlik ancak sözkonusu bütünün bir parçasını oluşturur; “sistem” ve “alt-sistem” terimleri buradan gelir. Diğer yandan, sistem çözümlemesi işlemsel araştırma,istatistik, ekonometri, toplumbilim gibi çeşitli yöntemlere başvurur ve bu yöntemler aracılığı ile , varılmasına çalışılan hedefleri ve sonuçların çapını, kaynakları, sistemi oluşturan ögeleri (alt-sistemleri) açıkça gösteren modeller kurulur. Bu durumda, sistem analizinin, bir sorunun karmaşıklığını; her sorun içinde yer alan ilişkilerin karşılıklı bağlılığını gün ışığına çıkarmaya çalışması gerekir. Böylece, aynı değerler düzeyinde benimsenebilecek seçimlerin sonuçlarını ölçmek ve maliyet ve avantajların belirlenmiş değerlerini göstermek olanağı sağlanır. Sistem analizinin amacı, nedensellik ilişkilerini ve onları birbirine bağlayan bağları göstermeye çalışmaktır 10. Tam anlamıyla bir sistem oluşturan 10 Büyük Larousse Ansiklopedisi, İnterpres Basın ve Yayıncılık, İstanbul. BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR karşılıklı bağlılıkları ve büyüklükleri gösteren bir model kurulması yoluyla, belli bir hedefe ulaşmak amacıyla alınan şu ya da bu kararın (bir ya da birden fazla dışsal değişkenin değişmesi) sistemi oluşturan parçaların tümü üzerinde ortaya çıkardığı sonuçları incelemek olanağı doğar. Sistem analizinin bir yararı da, belli bir sorun sözkonusu olduğunda , seçilen hedeflere artık izlenebilecek tek hedef gözüyle bakılamayacağını göstermesi ya da sistemin izlenebilecek hedeflerinin belirlenmesinde açıkça görülemeyen bir takım etkenleri ya da ilişkileri açıkca ortaya koymasıdır. Sistem analizi ayrıca, sözkonusu hedeflere varmanın en etkili yollarını belirlemeyi de olanaklı kılar. Bu çözümleme sayesinde , çeşitli etki grupları bir elemeye tabi tutulabilir ve etkinlikleriyle karşılaştırmalı maliyetlerine göre değerlendirebilir. Böylece, karar merkezleri, geleceğe dönük büyük tercihlerini açıkça belirlerken, nesnel ölçütlere dayanarak aralarında seçim yapabilecekleri alternatif sistemlerden yararlanabilirler. Sistem analizi, parçalara ayrılan ve iş ihtiyaçları ve öncelikleri tanımlanan bütünün (sistemin), tekrar birleştirilerek (sentez) iyileştirilmiş bir sistem ortaya konmasını da hedefler. Yukarıda sözü edilen sistemin amacı, alt sistemleri, girdileri, çıktıları, geribeslemeleri ve çevresi sistem analizi çerçevesinde detaylıca incelenerek bilgi akışları, karar ve onay mekanizmaları, sorunlar, ihtiyaçlar ve öncelikler, alt-sistemler arası ilişki noktaları ve bağlaçlar bu çalışma ile ortaya konur. Sistemin farklı bakış açılarından altyapısının ve gereklerinin de ortaya konduğu bu yöntemde iç ve dış çevredeki süreçsel, teknolojik, sosyolojik, kültürel, ekonomik, politik altyapılar modellenir ve sorunlu alanlar belirlenerek, sistem sentezi aşamasında ihtiyaçları gideren yeni veya iyileştirilmiş sistem tasarlanır ve uygulamaya konur. Sistemin modellenmesi fiziksel ve kavramsal olmak üzere iki farklı içerikte gerçekleştirilir. Sistemin süreçleri ele alınırken karar verme, haberleşme ve amaca uyum sağlama işlevlerinin detaylı incelenmesi gerekmektedir. Çekirdek süreçler olarak adlandırabileceğimiz bu süreçler sistemin denge ve kontrol içinde çalışmasını sağlayacaktır. 1.8. Sistem Analizinin Çok Disiplinli Yönü: Teknolojideki ilerlemeler ve ekonomideki yeni politikalar yöneticilerin ve işgörenlerin olaylara daha çok sistem yaklaşımı ile bakmalarını gerektirmiştir. Çünkü sistem yaklaşımı özellikle yöneticilere şunları sağlamaktadır: Yöneticinin, işlerin detayları ve organizasyon yapısının karmaşıklığı içinde kaybolmasını önler. İyi tanımlanmış amaçlara olan ihtiyacın anlaşılmasını sağlar. Organizasyondaki parçaların hepsinin birlikte çalışarak amaca ulaşıldığının önemini vurgular. Organizasyonun çevresi ile olan bağlantıları (fiziksel ve kavramsal alışveriş) hakkında bilgi verir. Sadece kapalı-döngülü sistemin araçları ile başarılabilecek geri besleme bilgisinin karar vermede kaliteyi ve etkinliği artırmasına yardımcı olur. İşletmeler rekabetçi avantaj sağlamak için stratejilerinde şunlara önem vermek zorunda kalmaktadır: Düşük maliyetli, etkin, verimli, kaliteli yapılan işler ve ürünler. Bu üç ana kontrol faktörü olarak adlandırabileceğimiz maliyet, kalite ve verimlilik ise ancak iyi tasarlanmış süreçler, iyi saptanmış ve ölçülmüş değerleri, iyi simüle edilmiş modeller, iyi tasarlanmış işler ve roller, iyi tasarlanmış tesisler ve aletler, iyi tasarlanmış ürünler ve hizmetler, sürekli iyileştirilen süreçler, iyi bir örgüt kültürü ve başarılı akreditasyon ve belgeleme çalışmaları ile sağlanabilir. Tüm bu sıralanan eylemlerin gerçekleştirilmesi için ilgili sistemin (teknolojik, biyolojik, organizasyonel, sosyal, vb.) çok iyi tanınması yani analiz edilmesi gerekmektedir. Yönetimde değişik adlar ile anılan bu yaklaşımların içerikleri Çizelge 1.2’de verilmiştir. Çizelgedeki birinci sütunda yönetim yaklaşımları sıralanırken diğer sütunlarda ise “bu yaklaşımlar yerine getirilirken ne ölçüde sistem yaklaşımından yararlanıyoruz” “çok, orta, az” şeklinde derecelendirilerek belirtilmiştir. BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR Çizelge 1.2. Sistem Analizi ile Kesişimi Olan Yönetim Yaklaşımları SİSTEM ANALİZİNİN KULLANIM YOĞUNLUĞU YÖNETİM YAKLAŞIMININ ADI ÇOK ORTA AZ 1. İş Analizi X 2. İş Basitleştirme ve Genişletme X 3. Verimlilik Analizi X 4. Pazar Araştırması X 5. Yeni Ürün Geliştirme X 6. İş Etüdü X 7. Kaizen X 8. BPR X 9. Tesis Yeri Seçimi X 10. Tesis Yeri Planlama X 11. Simülasyon Çalışmaları X 12. Kalite kontrolü X 13. ISO Kalite Belgesi Çalışmaları X 14. Toplam Kalite Yönetimi X 15. Yönetim Danışmanlığı X 16. Otomasyon X 17. Yazılım implementasyonu (ERP vb.) X 18. Benchmarking X 19. Stratejik Analiz X Yukarıdaki çizelgede şu değerlendirme kriterleri dikkate alınmaktadır: İş (yönetim yaklaşımı sütunu) genel olarak sistem yaklaşımını kullanıyor mu? İlgili iş sistem olarak ele alınsa daha iyi mi yapılıyor? İlgili iş sorun bulma ve ihtiyaç belirleme gerektiriyor mu? İlgili iş yenilik getirme, iş sürecinde veya çıktıda iyileştirme gerektiriyor mu? İlgili iş yapılırken sistem geliştirme metodolojisindeki aşamalar hangi yoğunlukta kullanılıyor? Sistem analizi teknikleri (SWOT, VİD,VAD, vb.) ilgilili işte ne yoğunlukta kullanılıyor? Çizelge 1.2.’de görüldüğü üzere sistem analizi özellikle işletme, sistem mühendisliği ve endüstri mühendisliği tarafından içerilen işlerde yoğun olarak kullanılmaktadır. Özellikle endüstri mühendislerinin değişim yöneticisi olarak görev aldıkları kalite, iş süreçlerinin tasarımı ve yazılım implementasyonu çalışmalarında “sistem analizi yaklaşımının” yoğun olarak kullanıldığı görülmektedir. 2. BİLGİ VE BİLİŞİM Bilgi güçtür. BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR 2.1.Giriş: Yeni yüzyılda işletmelerin elde ettikleri doğru bilgi ve bu bilgiye hızlı ulaşım daha da önemli olacaktır. Kurumsallaşan işletmeler daha profesyonel yöneticilere fırsat verdikçe bu yöneticilerin ulaşmak isteyecekleri stratejik ve taktiksel bilgilere bir sistematik dahilinde cevap vermek gerekecektir. Bu bölümde bilginin ne olup ne olmadığı, bilginin önemi ve tarihi, bilginin taşıdığı özellikler, bilişim kavramı ve bilgi toplumunun gerekleri anlatılmaya çalışılacaktır. 2.2. Günümüzde Bilişimin Önemi: Günümüzde bilişimi önemli kılacak birçok neden bulunmaktadır. Ancak bunlar incelenirken neden-sonuç ilişkisinin içiçe olduğu gözlenmiştir. Yani bir neden başka bir nedenin doğmasına olanak tanımış ve bir sonuç yaratmış olsa da burada neden olarak sıralanacaktır. Çünkü her neden başka bir nedenin oluşmasına olanak tanıdığı gibi kendini ortaya koyan nedenin daha da güçlenmesine ve ilerleme kaydetmesine neden olabilmektedir. Nedenleri şöyle sıralayabiliriz: Teknolojideki ilerlemeler, Politik ve ekonomik modellerde değişiklikler, İş dünyasının karmaşıklaşması, Tüketicinin bilinçlenmesi, Yönetim bilimindeki gelişmeler ve çalışmalar. Teknolojik Gelişme Politik - ekonomik Sistemde Değişim Karmaşık İş Dünyası Yeni Yönetim Sosyo-kültürel Metodları Yapıda değişim Şekil 2.1. Günümüzde Bilişimin Öneminin Nedenleri Teknolojideki gelişmeleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz. Üretim teknolojisi (Seri imalat tezgahları, robotlar, CNC-bilgisayar bütünleşik imalat (CIM) elemanları, vb.). Bilişim teknolojisi (telefon, faks, büyük bilgisayar (mainframe), masaüstü bilgisayar, dizüstü bilgisayar, ağlar (network), İnternet, uydu, vb.). Teknolojideki ilerleme ve yeni buluşlar her zaman insanların yaptıkları işi daha profesyonelce yapmalarını gerektirdiği gibi aynı zamanda da yeni mesleklerin doğmasına neden olmuştur. Bu değişim, organizasyonlarda yeni iş süreçlerinin tanımlanmasını veya varolan süreçlerin değiştirilmesini ve yeni görev tanımlarının belirlenmesini gerektirmiştir. Nasıl 19. yüzyılda buhar makineleri yeni ve daha hızlı gemilerin yapılmasına olanak tanımış ve dünya ticaretinin katlanır şekilde artmasına neden olmuşsa, 20. yüzyılda BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR ortaya çıkan bilgisayarlar da günümüzde iş dünyasının değişmesine neden olmuştur. Bu değişim bir taraftan otomasyon ile işlerin daha kolay yapılmasını sağlarken bir taraftan da işletmeleri bu araçları kullanacak daha kalifiye eleman çalıştırmaya zorlamıştır. 19. ve 20. yüzyılda diğer bilim alanlarındaki gelişmeler de işletmelerin daha çok çeşit içeren ürün yelpazesine sahip olmalarını sağlamış ve daha kısa zamanda daha çok ürün ve hizmet üretilmesine olanak tanımıştır. Teknolojideki ilerleme kendisini radyo ve televizyon gibi iletişim araçlarında da göstermektedir. Bu da tüketicinin ürün farklılıklarından ve çeşitliliklerinden kısa zamanda haberdar olmasına neden olmuştur. Bunun dışında gelişmiş ülkelerdeki “Tüketiciyi Koruma” yasaları diğer ülkelerde de çıkartılarak tüketicinin bilinçlenmesine ve istediği özellikteki malı söz verilen zaman ve parada alması yolunda önemli adımlar atılmıştır. Bu da işletmelere daha ucuza, daha kısa zamanda ve daha kaliteli mal üretme misyonunu yüklemiştir. İşte bilişim teknolojileri ve sistemleri işletmelere bunu sağlamaktadır. Kaynaklarının verimli kullanılmasında, maliyetin düşürülmesinde, üretimin planlanmasında, üretilen ürünün kalite kontrolünde, fiyatlandırılmasında ve satışında, müşteriden gelen şikayetlerin izlenmesinde bilgi yönetilmek zorundadır. Bu yoğun bilgiye kısa zamanda ve güncel iken ulaşılmak istenildiğinde devreye bilişim sistemleri girecektir. Ulusları dolayısı ile o ulustaki işletmeleri etkileyen unsurlardan biri de hükümetlerin çalışmalarını dayandırdıkları politika ve ekonomi programlarıdır. Alınan hükümet kararları doğrultusunda ülkeler bazı ticari veya politik bütünleşmelerde yer alabilir. Bu bütünleşmeler de üyelerine bazı yaptırımlar getirdiği gibi üye olmayanlara da rekabet koşulları yaratmaktadır. Örneğin Dünya Ticaret Örgütüne bağlı GATT teşkilatı aldığı kararlar ile üyelerinden bazı taleplerde bulunmaktadır. İster Avrupa Birliği olsun ister NAFTA veya ASEAN antlaşmaları olsun ülkeler değişik bütünleşmelerde yer almaktadır. 1. YÖNETİM ARAÇLARI * TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ * DEĞİŞİM MÜHENDİSLİĞİ * YENİDEN YAPILANMA * AMAÇLARA GÖRE YÖNETİM * İNSAN KAYNAĞI POLİTİKASI * MRP II, ERP, VB. 2. AR-GE ve TEKNOLOJİ DEĞİŞİM * BİLİŞİM TEKNOLOJİSİ * ÜRETİM TEKNOLOJİSİ * İLETİŞİM TEKNOLOJİSİ * YENİ ÜRÜN (PATENT) 3.SOSYO-KÜLTÜREL * MOTİVASYON * TAKIM RUHU * ARAŞTIRMACI RUH * LİDERLİK YETENEĞİ Şekil 2.2. Değişimi Yönetmek için Araçlar Bütün bu gelişmeler ve değişimler sonucunda 21. yüzyılda sanayi toplumundan bilgi toplumuna bir geçiş yaşanmaktadır. Bu da beraberinde uzbilgiye dayalı ekonomiler getirmiştir. Çünkü ürün ömürlerinin kısalması ve ürün çeşitliliğine olan talep beraberinde acımasız rekabeti de getirmektedir. Bunun sonucunda organizasyon yapıları düz organizasyona, merkezi karar alma ise çoğunlukla yöresel farklılıklara cevap verebilmek için yerinden karar almaya dönüşmüştür. Ayrıca işletmelerde yetki göçerme ve işbirliği içinde çalışma da artmıştır. Şekil 2.2.’de görüldüğü gibi değişim günümüzde değişmeyen tek olgu olarak kalmıştır. BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR Bilgelik.................. Uzbilgi.............. Bilgi........... Veri........ Şekil 2.4. Bilgi Piramidi 2.3. Bilgi Piramidi: Şekil 2.4.’de gösterilen bilgi piramidi şunlardan oluşmaktadır: Veri, bilgi, uzbilgi ve bilgelik. Kısaca herbirini açıklarsak: Veri (data); semboller, harfler ve rakamlardan oluşan herhangi bir şey iken bilgi (information); verinin işlemlenmesi ve değer katılması ile elde edilir. Veri gözlemler veya eylemler sonucu ortaya çıkabilir. Bilgi, karar vermemizi veya problem çözmemizi sağlayan işlemden geçirilmiş veriler topluluğudur. Büyük Larousse Ansiklopedisi11 ise bilgiyi şu şekilde tanımlamıştır: 1. Okuma, araştırma ve deney sonucunda elde edilen ya da öğrenilenlerin bütünü; 2. Düşünme, yargılama, akıl yürütme gibi işlemler sonucunda elde edilen düşünsel ürün. Uzbilgi (knowledge) karar vermeye ve harekete rehberlik eden kural, prosedür, tecrübe ve içgüdü karışımıdır. Bilgelik (wisdom) ise aksiyonun yargılaması ile bütünleşmiş ve neyin doğru veya yanlış olduğunu söyleyen uzbilgidir. Bilişim ise verilerin saklanmasını, işlenmesini ve iletilmesini konu alan disiplindir. Bilgi, sistem teorisinde bir amaç değil sistemin amacına ulaşmak için kullanılan bir araçtır. 2.4. Bilginin Özellikleri: Günümüzde değişik kaynaklardan yararlanarak üretilen ve değişik amaçlar için tüketilen bilgilerin “bilgi” olabilmesi için bazı özellikler taşıması gerekmektedir. Bu özellikler şunlardır: Bilginin bir amacı olmalıdır, Bilgi güncel ve doğru olmalıdır, Bilgi istenilen zamanda kolayca ulaşılabilir olmalıdır, Bilginin değeri olmalıdır ve paylaşılabilir bir ortamda bulunmalıdır, Bilgiyi üretmenin ve tüketmenin bir maliyeti olmalıdır, Bilgi anlaşılır, öz ve eksiksiz olmalıdır. 2.5. Bilginin önemi ve ekonomik değeri: Yöneticilerin yönettiği kaynakları sıralayacak olursak; insan, malzeme, para, makine ve bilgidir. Her bir kaynağın yönetimi zor ve maliyetlidir. Ancak iyi yönetilen bir kaynak diğerlerinin de daha iyi yönetilmesine dolaylı olarak etki edebilir. Örneğin, iyi yönetilen insan malzemeyi ve makineyi daha verimli kullanarak kaynakların optimum kullanımında faydalı olabilir. İşte bir diğer faktör de bilginin yönetimidir. Bilgiyi yönetmeyi bilen yönetici yukarıda sıralanan tüm kaynakları verimli kullanabilir duruma gelir ve kavramsal bir kaynak olan bilgi ile fiziksel kaynak olan insan, malzeme, makine ve para yönetilebilir. Yönetici bunu yapabilmek için astlardan belirli zamanlarda ve belirli formatta bilgiyi toplayarak BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR kendilerine iletmesini ister. Bilgi güncelliğini kaybettiğinde ise doğru ve güncel olanı onun yerine koyarak işlerini yürütür. Bu işleme bilişim yönetimi denmektedir. Günümüzde bilişim yönetimi işletmelerde gitgide daha çok önem kazanmaktadır. Bunun nedenlerine bakacak olursak: 1. Bilim ve teknolojideki gelişmeler, 2. Küreselleşme, 3. Değişen müşteri beklentileri olarak özetleyebiliriz. Bilim ve teknolojideki ilerlemenin etkilerini TÜBiTAK tarafından hazırlanan bir rapor çok güzel açıklamaktadır: Günümüzde toplumsal, siyasi ve ekonomik etkileri açısından Sanayi devrimi ile eş tutulan bilişim çağında mikroelektronik, bilgisayar ve telekomünikasyon teknolojileriyle bunların bileşimi olan bilişim teknolojindeki olağanüstü gelişmeler, üretim sistemlerinin ve iş sürecinin dayandığı teknoloji tabanındaki köklü değişimlerde belirleyici bir rol oynamaktadır. Bu rol, iş süreci/iş organizasyonu bazındaki yeni teknolojiler (esnek üretim/esnek otomasyon teknolojileri vb.), ileri malzeme teknolojileri (ileri polimerler, yeni iletkenler, optik lifler, karbon lifler, teknik seramik malzemeler, biyomedikal malzemeler, kompozitler ve membranlara ilişkin teknolojiler vb.) ve biyoteknoloji/gen mühendisliği alanlarındaki kapsamlı ve hızlı gelişmelerle desteklenmektedir.12 Teknolojiye ve çağımız teknolojisinin kaynağı olan bilime egemen ülkeler, sanayi başta olmak üzere, bütün ekonomik etkinlik alanlarında mutlak bir üstünlük elde etme yolundadırlar. Kısacası; teknoloji, ulusların rekabet üstünlüğünün tek anahtarı haline gelmiştir. Dolayısıyla da dünya nimetlerinin yeniden paylaşılmasında ve toplumsal refahın yülseltilmesinde bilim ve teknoloji alanındaki üstünlük belirleyici olmaktadır. Toffler’e göre bilginin işlevi ve asıl amacı, bilginin üretilmesi ve itici gücü de bilgisayar teknolojisidir. Belli bir kültür, ekonomi ya da siyaset normunun, değer yargısının ya da kurumsal yapının küresel ölçekte yaygınlık kazanarak o alanda geçerli tek norm, değer yargısı ya da kurumsal yapı haline gelmesini anlatan küreselleşme teknolojik değişim ile beraber gitmektedir. Bir yandan GATT-Uruguay Turu Kararlarının serbest ticaret, teknoloji, AR-GE ve bilişime önem verilmesine ilişkin önerileri, diğer yandan ülkelerin bloklaşması, bir diğer yanda dünyada artan teknopark sayısı ve teknoloji transferleri ülkeleri ciddi bilim ve teknoloji politikası yürütmeye zorlamıştır. Şüphesiz ki bunun merkezi de makro bazda elektronik- devlet olurken mikro bazda ise güçlü AR-GE’ye sahip bilişim teknolojileri ve bilişim felsefesine inanmış yöneticiler ile donatılmış işletmeler olacaktır. Gün geçtikçe iş dünyası karmaşıklaşmaktadır. Tüm işletmeler uluslararası ekonomik krizdeki dalgalalanmalardan paylarını almaktadır. Bir Asya krizi ve ardından Rusya krizinin ülkemiz de dahil olmak üzere tüm iş dünyasını nasıl etkilediği buna bir örnektir. Bunun dışında gelişmiş ülkelerdeki büyük işletmelerin ucuz iş gücü arama girişimleri farklı ülkelerde yatırım yapmaları ve sonucunda dünya şirketi olmaları da iş dünyasındaki kuralları değiştirmiş ve rekabeti artırmıştır. Rekabetin artması işletmeleri daha az maliyetle daha kaliteli üretmeye yöneltmiş, bu da daha iyi yönetim için işletmelerin ve modern yönetim biliminin arayışlarına neden olmuştur. Bu arayışlar, yukarıda sözü edilen esnek üretimden otomasyona, toplam kalite yönetiminden iş süreçlerinde yeniden tasarıma (BPR) kadar değişik yaklaşımların geliştirilmesi ile sonuçlanmıştır. Ancak tüm bu yaklaşımların başarılı uygulanabilmesi için ise kurumsal bilişim sisteminin sunacağı bilişim yönetim ortamından yararlanılması gerekmektedir. Bilişimin önemini vurgulayacak bir başka faktör ise müşteri beklentilerindeki değişimdir. Şüphesiz ki müşterinin bilinçlenmesinde ve isteklerinin çeşitlenmesinde bir çok faktör rol oynamaktadır. Bunun birçok nedeni bulunmaktadır: medya ile küçülen dünyada herkesin herşeyden haberdar olması, okur-yazarlık oranındaki artma, kültürel normların yerini gitgide evrensel normların alması, artan üretici sayısı ve buluşların 11 Büyük Larousse Ansiklopedisi, İnterpres Basın ve Yayıncılık, İstanbul. 12 TÜBİTAK, 1995, Bilim ve Teknolojide Atılım Projesi Çalışma Komitesi Raporu, sayfa 1. BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR uygulamaya konma süresinin kısalması, vd. Yani müşteri beklentilerinin değişmesi iş dünyasındaki rekabeti daha da zorlaştırmaktadır. İşletmeler bu nedenle günümüzde bir taraftan üretim teknolojilerini yenilemek zorunda kalırken diğer yandan İnternet’te reklam ve İnternet’te alışveriş hizmetleri sunarak pazarlama stratejilerini de değiştirmektedir. Bununla beraber müşteri odaklı yönetim yaklaşımları ile müşteriyi ürün tasarımından ürünün kalite kontrolüne kadar devreye sokmaktadırlar. Ayrıca kurdukları çağrı merkezleri (call center) aracılığı ile müşterinin sorunlarını dinlemekte ve onların işlerini hızlandırıcı işlemleri elektronik ortama taşımaktadırlar. 2.6. Bilgi Kuramı Tarihi : Bilgi, tarih boyunca her bilimde ele alınan bir konu olmakla birlikte, günümüzdeki bilişim anlayışı temellerinin çoğunu felsefe biliminden almaktadır. Bilgi kuramı diğer adıyla epistemoloji insan bilgisinin yapısını ve geçerliliğini inceleyen felsefe dalıdır. Bilgi kuramına katkıda bulunan ve değişik açılardan konuyu ele alan felsefecilerin görüşleri şu şekilde özetlenebilir. Sokrates (M.Ö.470-M.Ö.399) “Kesin olarak bildiğim bir şey varsa hiçbir şey bilmediğimdir” diyerek kendisini tanımaya yoğunlaşmış, Platon (M.Ö.427- M.Ö.347) ilk sistemli bilgi kuramını geliştirmiştir. Ona göre bilgi görünür şeylerden başlayarak, adım adım ilerleyen bir yürüyüş ile onların ardındaki fikirlere, en sonunda da en iyi fikre ulaşmalıydı. Aristoteles (M.Ö.384-M.Ö.322) kurduğu mantık ile kavram ilişkileri üzerinde durmuş ve iç tutarlılığı amaçlayarak analitik bilgi felsefesinin ilk örneği olmuştur. Aristoteles’in yapıtlarının olağanüstü ilginçliği bilgi ile derin düşünceyi birleştirmesinden ve çağının ve kendisinden önce gelenlerin bilimlerini sistematik bir şekilde ansiklopedi olarak sunarak çok önemli bilgilerin ve görüşlerin zamanımıza ulaşmasını sağlamış olmasıdır. Aristoteles’den sonra bilgi bir amaç değil, erdemli ve mutlu yaşamanın aracı olarak görülmüştür. Ortaçağda bilgi etkinlikleri özellikle doğa araştırmalarına yönelirken, Rönesans’la bu daha da artmış ve matematik alanında da hızlanmıştır. Bacon (1561-1626) ve Descartes (1596-1650) her ne kadar bilginin insan yaşamı için vazgeçilmez olmasına inansalar da, iki karşıt akımın öncüsü olmuşlardır. Bacon’ın bilgi anlayışı doğanın düzenli ve yöntemli bir biçimde araştırılmasını, gözlem ve deneyler aracılığı ile kavranan olgulara dayalı bir bilim sisteminin kurulmasını amaçlamış, Descartes ise yalnızca akıl tarafından açık ve seçik kavranan bilgilerin güvenilir olduğu ilkesinden yola çıkmıştır (Ana Britannica Ansiklopedisi)13. “Sorunu eğer tam olarak anlamış isek, onu her türlü gereksiz kavramdan soyutlamalı, en yalın olduğu duruma getirmeli ve bir sayımdan geçirerek, olabildiği kadar küçük parçalara bölmeliyiz” (Descartes, 1627, Aklın Yönetimi için Kurallar)14 sözünü içeren 13. Kural ile Descartes bilişimdeki sistem analizinin temelini ve veritabanı tasarımındaki normalizasyon işleminin özünü bir cümle ile açıklıyor diyebiliriz. Bilgi hacminin çığ gibi büyüyerek dev boyutlara ulaşması, 17. yüzyılda bilim derneklerinin ortaya çıkmasını sağlamış, önce İtalya’da daha sonra ise sırasıyla İngiltere ve Fransa’da kurulan bu dernekler aracılığı ile bilginin geniş çevrelere hızlı bir şekilde ulaştırılması gerçekleştirilmiştir. Kant (1724-1804) ise “bütün bilgi deneyle başlar, ama bütünüyle deneyden çıkmaz “ görüşünde olup, aklın üç yetisine “bilmek”, “istemek“ ve “yargılamak” yönelmiş ve bilginin nesnesini temellendiren önsel ilkeleri ortaya çıkarmak amacına ulaşmaya çalışmıştır. Sanayi Devrimi ile doğan yeni kültür ile bilime dayalı bilgiye ulaşılmıştır. Böylece bilgi felsefesi de bilim felsefesi ile özdeşleşmeye başlamıştır. Sanayi devriminin bir başka önemli etkisi de sanayinin sorunlarını çözmede bilime duyulan gereksinimi ortaya çıkarması ve ona kamu desteği sağlanmasını gündeme getirmiş olmasıdır. Böylece ilk büyük teknik okul olan Politeknik Okul, 1794 ‘de Paris’te açılmış ve 13 Ana Britannica Ansiklopedisi, 1986, Ana Yayıncılık, İstanbul. 14 Descartes, R., 1628, Aklın Yönetimi için Kurallar, Çeviren: Müntekim Ökmen, 2000 ,Sosyal Yayınları, İstanbul. BİLİŞİMDE SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI Oya H. YÜREGİR diğerlerinin öncüsü olmuştur. 19. ve 20.yüzyılda hizmete

Use Quizgecko on...
Browser
Browser