Summary

Bu belge, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi dersi için bir sunum/ders notu örneğidir. 1. Hafta içeriğini ve konularını özetlemektedir.

Full Transcript

DERS: TİT 101 Kitap: ATATÜRK ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ Kitap Yazarları: Doç. Dr. Salih Yılmaz, Yrd. Doç. Dr. Yaşar Baytal, Yrd. Doç. Dr. Sayim Türkman 1 ATATÜRK VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNE DAİR AMAÇ VE KAVRAMLAR Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti...

DERS: TİT 101 Kitap: ATATÜRK ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ Kitap Yazarları: Doç. Dr. Salih Yılmaz, Yrd. Doç. Dr. Yaşar Baytal, Yrd. Doç. Dr. Sayim Türkman 1 ATATÜRK VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNE DAİR AMAÇ VE KAVRAMLAR Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Türkiye’de 1925 yılından itibaren İhtilaller Tarihi, İnkılap Tarihi, İnkılap Tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti Rejimi, Türk İnkılâp Tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti Rejimi, Türk Devrim Tarihi, Türk İnkılap Tarihi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi vb. adlarla okutulmuştur. Her devirde dersin içeriği ve müfredatı farklılık göstermiştir. Bir kısım tarihçiler, Atatürk’ün vefatı ile müfredatı sonlandırırken, bir kısmı da İsmet İnönü’nün iktidar olduğu dönemleri müfredat içerisine almıştır. Fakat Atatürk’ü ve Türkiye Cumhuriyeti’ni daha iyi anlayabilmek için Atatürk dönemi ile günümüz olaylarını birleştirmek gereklidir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin öğretilmesi amacıyla 1925’ten itibaren farklı adlarla, 1980’den sonra da Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi adıyla okutulmaktadır. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi dersleri, Türk İnkılabını anlatmak ve kendisinden önce yapılan inkılap hareketleriyle karşılaştırmalı bir biçimde incelenmek amacıyla ilk olarak 1925 yılında Ankara Hukuk Mektebinde “İhtilaller Tarihi” dersi adı altında verilmiştir. Türk İnkılâp Tarihi,13 Ocak 1926‘da alınan Bakanlar Kurulu kararıyla Darülfünun yönetmeliğinin 6. maddesine dayalı Edebiyat Fakültesi dersleri arasına konulmuş, 1933 yılından itibaren ders olarak verilmeye başlanmıştır 1930’lu yılların başlarından itibaren verilen “İnkılâp Tarihi” dersleriyle Cumhuriyet ve devrimlerin benimsetilmesi hedeflenmiş, tarih tezi ve üniversite reformu çerçevesinde bu dersler İstanbul Üniversitesinde bir “İnkılâp Tarihi Enstitüsü”nün ve Ankara’da Hukuk Fakültesine bağlı “İnkılâp Kürsüsü”nün kurulmasıyla yeni bir ivme kazanmıştır. 2 Cumhuriyet tarihinde ilk “İnkılâp Tarihi” dersi Millî Eğitim Bakanı Hikmet Bayur tarafından “İhtilaller Tarihi” adı altında 1925 yılında Ankara Hukuk Mektebinde verilmiştir. Ankara’da üniversite ve yüksek okulların açılmasıyla birlikte 1932 yılında dönemin Millî Eğitim Bakanı Reşit Galip Bey, yüksekokullarda “İnkılâp Tarihi” dersleri verilmesini önermiş, 1933 reformunun ardından 1933-1934 öğretim yılında, üniversite ve yüksekokulların tamamının son sınıflarında, “İnkılâp Tarihi” dersleri verilmeye başlanmıştır. 9 Mart 1934’te Ankara Hukuk Mektebinde “inkılâp Kürsüsü” açılması kararı neticesi “İnkılâp Tarihi” adı altında ilk ders ise, Başbakan İsmet İnönü tarafından verilmiştir. Atatürk’ün büyük önem verdiği bu dersler Prof. Dr. Yusuf Hikmet Bayur, Mahmut Esat Bozkurt, Recep Peker ve Prof. Dr. Yusuf Kemal Tengirşenk tarafından verilmekteydi. Mahmut Esat Bozkurt’un verdiği dersler radyoda ve Cumhuriyet gazetesinde bir dizi halinde yayınlanmıştır. İstanbul Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü’ndeki dersler, Yusuf Hikmet Bayur’un 4 Mart 1934’teki dersiyle başlamıştır. Türk İnkılâp Tarihi dersinin öneminin giderek artması sebebiyle bu dersin sorumluluğu Ankara Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesine bağlı olarak 15 Nisan 1942’de 4204 sayılı kanunla kurulan Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsüne verilmiş, dersin adı da “İnkılâp Tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti Rejimi” olarak yeniden düzenlenmiştir. Bu ders bütün fakülte ve yüksekokullarda baraj ders niteliğine bürünmüş ve bu dersi geçemeyen öğrencilere diploma verilmemiştir. 3 27 Mayıs 1960 İhtilali ile başlayan yeni dönemde bu ders “Türk İnkılâp Tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti Rejimi” adı ile güncellenmiş ve müfredatında değişikliğe gidilmiştir. 1957 Ekonomik Bunalımda büyük zarar gören eğitim camiası öğretim üyeleri ve öğrenci profiliyle zamanla siyasi olaylarda kendisini göstermiştir. 27 Mayıs olaylarında üniversitelerin önemli bir payı olmuştur. 1961 Anayasasının 120. maddesi ile üniversitelere “özerklik” getirilmesine çalışılmıştır. 1961 Anayasasına bağlı olarak “İnkılâp Tarihi” derslerinin içeriğinde bir takım değişiklikler yapılmış, fakültelerde ve yüksek okullarda iki sömestr okutulması kararlaştırılmıştır. 1968 yılındaki öğrenci olaylarıyla gelişen ideolojik kamplaşma, bu derslere gerektiği kadar önem verilmediğini göstermiştir. 20 Mart 1968’de toplanan Türk inkılâp Tarihi Enstitüsü, İlmi Danışma Kurulu kararıyla dersin adı “Türk Devrim Tarihi” olarak değiştirilmiştir. 1 Şubat 1971 tarihinde Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Türk Devrim Tarihinin müfredatında değişiklik yapmıştır. Bu değişikliği yapmasının amacını da devrimlerin halka benimsetilmesinde görülen aksaklıklar ile çalışmaların daha verimli hale getirilmesi olarak açıklamıştır. Ayrıca 1971 tarihinde Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsünün her yönüyle bağımsız bir kuruluş haline dönüştürülmesi amacı doğrultusunda yeni bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. 3 Mart 1972 tarihinde Başbakan Prof. Dr. Nihat Erim’in Millet Meclisi Başkanlığına sunduğu Üniversiteler Kanun Tasarısı ile de tasarının dayandığı ilkeler ele alınmış ve 1750 sayılı Üniversiteler Kanunu, 7 Temmuz 1973 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 4 12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesi öncesinde üniversitelerde karmaşa hüküm sürmekte ve Yükseköğretimde plansız büyüme söz konusuydu. Askeri müdahalenin ardından Yüksek Öğretim konusundaki eksiklik ve aksaklıkları gidermek amacıyla, Millî Güvenlik Konseyi tarafından 4 Kasım 1981 tarih ve 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu çıkarılmıştır. “Devrim” kelimesinin yerini “İnkılâp” almış ve 12 Eylül 1980’den sonra ders “Türk İnkılâp Tarihi” adıyla okutulmaya başlanmıştır. 1981’de kabul edilen 2547 sayılı kanun gereğince “Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi” şeklinde değiştirilmiş, Ortaokul ve liseler için dersin adı, 1981’de “Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi” olmuştur. 1982’de ise “Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük ” adı altında yeniden düzenlenmiştir. KAVRAMLAR 1.İhtilal, Etimolojik olarak Arapça “hail” kelimesinden türemiştir. Bu kelime Türkçemize ve bilimsel kitaplarda çoğunlukta kullanıldığı dönemlerde Türk Hukuk Sözlüğünde; “bir devletin siyasi teşkilatını kanuni şekillere hiç riayet etmeksizin değiştirmek üzere cebir ve şiddet ile yapılan halk hareketi olarak tanımlanmıştır. Gerçekte ihtilal zor kullanılarak yapılan bir halk hareketini ifade etse de bu hareketin dayandığı fikir evresi ve ihtilal sonucu bozulan düzen yerine kurulmuş yeni düzeni kapsamaz. İhtilal kelimesi aslında İnkılâbın ilk evresini oluşturur. İhtilalden sonra İnkılâp evresi başlamaktadır. 5 2.İnkılâp Türkçede kullanılan İnkılâp kelimesi, etimolojik olarak Arapça “kalb” kelimesinden türemiştir. Türkçede kullanılan inkılâp ve devrim kelimeleri Fransızca “revolution” kelimesinin eş anlamlısıdır. İnkılâp kelimesinin etimolojik anlamı bir halden başka bir hale geçme yani değiştirmeyi ifade etmektedir. Türk Hukuk Sözlüğüne göre inkılâp; “devlet eliyle ülkenin içtimai hayatını ve müesseselerini makul ve ölçülü metotlar ile köklü bir suretle yenileştirilmesi demektir. Geniş anlamı ile açıklayacak olursak inkılâp, bir taraftan halk hareketi olarak mevcut düzeni zor kullanarak yıkmayı ve yıkılan eski düzen yerine yeni kurulan bir düzeni ifade ederken diğer taraftan da ülkenin sosyal bünyesinin kökten ve genel bir değişime uğratılması, anlamını taşır. İnkılâp üç evrede gerçekleşir. Birinci evreyi teşkil eden fikri cephedir. Bu evrede toplumda değişiklik fikri yayılır. Bu değişikliğe yazarlar ve toplum ileri gelenleri yön verirler. İkinci evre harekete geçme evresidir ki dar anlamıyla ihtilali ifade eder. İhtilal başarılı olursa meşruluk kazanır. Üçüncü evre ise yıkılan, bozulan düzenin yerine yenisinin kurulması evresidir. İşte bu yeniden kurma işine inkılâp denir. 6 3.Devrim Yukarıda da belirttiğimiz gibi Fransızca revolution kelimesinin eş anlamlısı olarak İnkılâp kavramının yanında Devrim kelimesi de kullanılmıştır. Türk Dil İnkılâbı yapılırken bu kelime Türkçeye “Devirmek” fiilinden hareketle “Devrim” olarak çevrilmiştir. Devrim kelimesi bir halden diğer bir hale gelişi değil, bu geçişin sadece ilk ve başlangıç safhasını yani yıkıcı olan yönünü ifade etmektedir. Devrim; fikri temelleri geçersiz olan mevcut düzen ve değerlerin kalıntılarını ihtiyacı nispetinde kullanarak yeni bir düzen ve değer ortaya koymak olarak da açıklanabilir. Devrimle birlikte mevcut düzen bütünüyle değişir. Öncelikle yönetici zümre iktidardan düşürülür ve daha sonra da toplum düzeni yemden şekillendirilir. Bu değişme içerisinde kültürel değerler de vardır. Devrim süreci sancılı ve sıkıntılı olabilir. Devrime önderlik eden zümre de bu değişimden ve sıkıntıdan etkilenir. Devrim sürecinin ilk evresinde daha önceden de bahsedildiği gibi ihtilal vardır ki bu süreç yıkıcı ve zorla yok etme dönemi olarak da adlandırılır. Yıkıcı yollarla ortaya çıkan yeni dönemde fikri hareketle beslenmiş inkılâplar yapılırsa devrim gerçekleşmiş olur. 7 AVRUPA VE OSMANLI DEVLETÎ (1600-1918) A)AVRUPA TARİHÎ VE MUTLAKIYETTEN PARLAMENTARİZME a)MUTLAKIYET (MONARŞİ) Monarşi; siyasi otoritenin (yasama, yürütme ve yargı yetkisinin genellikle miras yolu ile) tek kişi tarafından kullanıldığı rejimdir. Monarşilerde kral yahut imparator adı verilen hükümdar, egemenliği sınırsız ve paylaşımsız biçimde kullanılır. Hükümdarla yönetilen bir ülkede hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan bir hükümet varsa buna da Meşrutiyet denir. 1.Mutlakıyette Gelişmeler Aydınlanma Çağı Mutlakıyeti Aydınlanma Çağı, Avrupa’nın 18. yüzyılda verilen adıdır. Bu yüzyılda mutlakıyet rejimini uygulayan ülkelerde birtakım değişimler oldu. Bu değişimlerin temeli Rönesans ve Reform hareketleri sonucu oluşan düşünce ve bilimdeki gelişmelerdi. Bu dönemde skolastik anlayış tam olarak çökmüş, insan ve insan aklı ön plana çıkmış, pozitif bilimlerde ilerlemeler kaydedilmişti. Avrupa’da pozitif bilimlerdeki gelişmeler sonunda, özellikle Fransa’da büyük düşünürler yetişti. Bu düşünürler; özgürlük, eşitlik, adalet ve sosyal düzen konularında eserler yazdılar. İnsanlar, bu eserleri okuyunca içinde bulundukları eşitsizliği kavradılar. 18. yüzyılda Avrupa’da görülen bu gelişmeye, Aydınlanma Çağı denir. 8 İngiltere’de Demokrasi Hareketleri İngiliz monarşisinde kralla sosyal sınıflar ve yerel yöneticiler arasındaki ilişkiler kıt’a Avrupa’sından farklı bir çizgide gelişti. 13. yüzyıl başlarında toprak soylularıyla yerel yöneticilerin temsilcileri kralın aşırı istekleri ve ekonomik baskıları nedeniyle krala karşı geldiler. Kral, soylular ve feodallerle, sözleşme imzalamak durumunda kaldı. Magna Carta (Büyük Şart) denilen bu belge demokrasi hareketlerinin de öncüsü oldu ('1215'). Buna göre kral, kanunun üstünlüğünü tamdı. Kanunlara uygun olmadan kimseyi tutuklamayacak, sürgün edemeyecekti. Ayrıca halkın onayı olmadıkça vergi toplayamayacaktı. 1688’de kral olan III. William (Vilyım) İngiliz anayasası sayılan Bill of Rights (İnsan Haklan Bildirisini ilan etti (1689). Buna göre parlamento daha geniş temsil etme hakkı kazandı. Kral, yönetimini parlamentonun seçtiği kabine (hükümet) ile birlikte yürüttü. Bill of Rights’la eşitlik ve temel insan hakları güvence altına aldı. Kral, parlamento ve hükümet arasındaki sorunlar seçim yoluyla çözümlendi. Parlamento devletin temel kanunu haline geldi. 9 Amerika Birleşik Devletleri’nin Kuruluşu 17.yüzyıl başında İngiltere’nin Kuzey Amerika’da on üç kolonisi vardı. Bunlar; İngiliz kralının atadığı valiler ve koloni meclisleri tarafından yönetilen birbirinden bağımsız sömürge yönetimleriydi. İngiltere, Fransa’yla yaptığı Yedi Yıl Savaşları (1756-1763) sonunda bozulan ekonomisini düzeltmek için sömürgelerine yeni vergiler koydu. Amerika’daki İngiliz kolonileri bu vergileri kabul etmeyerek isyan ettiler. Koloni temsilcileri Philedelphia (Filadelfiya)’da topladıkları kongrede (1774) İngiltere’ye karşı birlikte hareket etmeyi kararlaştırdılar ve İngiliz hükümetinden koloni meclislerinin onayı alınmadan vergi konulmamasını, ticareti engelleyici yasaların değiştirtmesini emrettiler. İstekleri İngiltere tarafından reddedilince Philedelphia’da ikinci kez toplanan kongre on üç koloninin bağımsızlığını ilan ederek İngiltere’ye karşı savaş kararı aldı. George Washington (Corç Vaşington) başkomutan seçildi. Kongrede İnsan Haklan Bildirisi kabul edilerek yayımlandı (4 Temmuz 1776). Amerika ile İngiltere arasındaki savaş, sekiz yıl sürdü. Versay Antlaşması (1783) ile İngiltere, Amerikalıların bağımsızlığım kabul etti. Her koloninin iç işlerinde bağımsız olmasını öngören bir anayasa yapıldı ve cumhuriyet ilan edildi (1787). George Washington’un cumhurbaşkanı seçilmesiyle de Amerika Birleşik Devletleri kuruldu (1789). 10

Use Quizgecko on...
Browser
Browser