🎧 New: AI-Generated Podcasts Turn your study notes into engaging audio conversations. Learn more

Loading...
Loading...
Loading...
Loading...
Loading...
Loading...
Loading...

Document Details

ReverentFantasy

Uploaded by ReverentFantasy

Gazi Üniversitesi Ankara

2021

Tags

history Turkish history secondary education education

Full Transcript

ORTAÖĞRETİM ORTAÖĞRETİM TARİH TARİH 9 9 DERS DERSKİTABI KİTABI YAZARLAR YAZARLAR Dr. Öğr. Doç.Üyesi ErolYÜKSEL Dr. Erol YÜKSEL Dr. Öğr. Doç.Üyesi MehmetAliAliKAPAR Dr. Meh...

ORTAÖĞRETİM ORTAÖĞRETİM TARİH TARİH 9 9 DERS DERSKİTABI KİTABI YAZARLAR YAZARLAR Dr. Öğr. Doç.Üyesi ErolYÜKSEL Dr. Erol YÜKSEL Dr. Öğr. Doç.Üyesi MehmetAliAliKAPAR Dr. Mehmet KAPAR Dr. Özgür BAĞCI Dr. Murat ARDIÇ Ferhat Dr. ÖzgürBİLDİK BAĞCI Kazım ŞAHİN Ferhat BİLDİK Leyla KazımŞAFAK ŞAHİN Murat ARDIÇ Leyla ŞAFAK Süleyman SüleymanYILDIZ YILDIZ DEVLET KİTAPLARI ……………………., 2021 MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI YAYINLARI............................................................................: 7231 YARDIMCI VE KAYNAK KİTAPLAR DİZİSİ.......................................................................: 1870 Her hakk sakldr ve Millî Eğitim Bakanlğna aittir. Kitabn metin, soru ve şekilleri ksmen de olsa hiçbir surette alnp yaymlanamaz. EDİTÖR Dr.Doç. Öğr. Dr. Üyesi Mehmet Mehmet Ali Ali KAPAR KAPAR DİL UZMANI Ali Ünal AYAN GÖRSEL TASARIM UZMANI Muhammet Lütfiye Ebru Mustafa ÜNLÜ KÜÇÜKKERNİÇ Muhammet Mustafa ÜNLÜ GRAFİK TASARIM UZMANI GRAFİK Hilal TASARIM YAŞARUZMANI Turgut TURGUT Hilal YAŞAR Suat AYDIN Turgut TURGUT ISBN 978-975-11-5258-9 Millî Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 24.06.2019 gün ve 15 sayılı kararı ile ders kitabı olarak kabul edilmiştir. Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Bastğn yerleri toprak diyerek geçme, tan: Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. Düşün altndaki binlerce kefensiz yatan. O benim milletimin yldzdr, parlayacak; Sen şehit oğlusun, incitme, yazktr, atan: O benimdir, o benim milletimindir ancak. Verme, dünyalar alsan da bu cennet vatan. Çatma, kurban olaym, çehreni ey nazl hilâl! Kim bu cennet vatann uğruna olmaz ki feda? Kahraman rkma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl? Şüheda fşkracak toprağ sksan, şüheda! Sana olmaz dökülen kanlarmz sonra helâl. Cân, cânân, bütün varm alsn da Huda, Hakkdr Hakk’a tapan milletimin istiklâl. Etmesin tek vatanmdan beni dünyada cüda. Ben ezelden beridir hür yaşadm, hür yaşarm. Ruhumun senden İlâhî, şudur ancak emeli: Hangi çlgn bana zincir vuracakmş? Şaşarm! Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli. Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarm. Bu ezanlar -ki şehadetleri dinin temeli- Yrtarm dağlar, enginlere sğmam, taşarm. Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. Garbn âfâkn sarmşsa çelik zrhl duvar, O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşm, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Her cerîhamdan İlâhî, boşanp kanl yaşm, Ulusun, korkma! Nasl böyle bir iman boğar, Fşkrr ruh- mücerret gibi yerden na’şm; Medeniyyet dediğin tek dişi kalmş canavar? O zaman yükselerek arşa değer belki başm. Arkadaş, yurduma alçaklar uğratma sakn; Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanl hilâl! Siper et gövdeni, dursun bu hayâszca akn. Olsun artk dökülen kanlarmn hepsi helâl. Doğacaktr sana va’dettiği günler Hakk’n; Ebediyyen sana yok, rkma yok izmihlâl; Kim bilir, belki yarn, belki yarndan da yakn Hakkdr hür yaşamş bayrağmn hürriyyet; Hakkdr Hakk’a tapan milletimin istiklâl! Mehmet Âkif Ersoy GENÇLİĞE HİTABE Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve hâricî bedhahlarn olacaktr. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atlmak için, içinde bulunacağn vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatann bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün ordular dağtlmş ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâd! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktr. Muhtaç olduğun kudret, damarlarndaki asil kanda mevcuttur. Mustafa Kemal Atatürk İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 1.1. İNSANLIĞIN HAFIZASI TARİH 13 TARİH VE ZAMAN 1.2. NEDEN TARİH? 20 1.3. ZAMANIN TAKSİMİ 24 ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME 28 2. ÜNİTE 2.1. İNSANLIĞIN İLK İZLERİ 33 İNSANLIĞIN 2.2. YAZININ GELİŞİMİ 38 İLK DÖNEMLERİ 2.3. İLK ÇAĞ’DA BAŞLICA MEDENİYET HAVZALARI 43 2.4. İNSAN VE GÖÇ 47 2.5. KABİLEDEN DEVLETE 52 2.6. KANUNLAR DOĞUYOR 60 ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME 63 3. ÜNİTE 3.1. ORTA ÇAĞ’DA SİYASİ YAPILAR 71 ORTA ÇAĞ’DA 3.2. TARIMDAN TİCARETE EKONOMİ 77 DÜNYA 3.3. ORTA ÇAĞ’DA ORDU 85 3.4. KANUNLAR GELİŞİYOR 88 ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME 91 4. ÜNİTE 4.1. AVRASYA’DA İLK TÜRK İZLERİ 97 İLK VE ORTA 4.2. COĞRAFYA İLE OLUŞAN YAŞAM TARZI 100 ÇAĞLARDA 4.3. BOYLARDAN DEVLETE 106 TÜRK DÜNYASI 4.4. KAVİMLER GÖÇÜ 118 ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME 126 5. ÜNİTE 5.1. İSLAMİYET’İN DOĞDUĞU DÖNEMDE DÜNYA 133 İSLAM 5.2. İSLAMİYET YAYILIYOR 137 MEDENİYETİNİN 5.3. EMEVİLER 150 DOĞUŞU 5.4. ABBASİ DEVLETİ VE TÜRKLER 155 5.5. BİLİM MEDENİYETİ 164 ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME 177 6. ÜNİTE 6.1. TÜRK İSLAM TARİHİNDEKİ SİYASİ GELİŞMELER 183 TÜRKLERİN 6.2. TÜRKLERİN İSLAMİYET’İ KABULÜ 184 İSLAMİYET’İ 6.3. İSLAMİYET’İN TÜRK DEVLET VE KABULÜ VE TOPLUM YAPISINA ETKİSİ 189 İLK TÜRK İSLAM 6.4. BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ (1040-1157) 196 DEVLETLERİ 6.5. BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ’NDE YÖNETİM VE TOPLUM YAPISI 202 ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME 209 SÖZLÜK 212 KAYNAKÇA 216 CEVAP ANAHTARI VE GÖRSEL KAYNAKÇA 222 7 KİTABIN TANITIMI Ünite numarası Ünite adı Ünite görseli Etkileşimli kitap, video, ses, animasyon, uygulama, oyun, soru vb. ilave kaynaklara ulaşabileceğiniz karekodu gösterir. Daha fazlası için http://ogmmateryal.eba.gov.tr adresini ziyaret edebilirsiniz. Ünite kazanımlarının Ünite konu belirtildiği bölüm başlıkları Kronolojik tablo 5. Ünite 1. ÜNİTE İSLAM MEDENİYETİNİN DOĞUŞU 5.1. İSLAMİYET’İN DOĞDUĞU DÖNEMDE DÜNYA NELER İslamiyet’in doğuşu sırasında Arap Yarımadası, Asya, ÖĞRENECEĞİZ? Avrupa ve Afrika’nın genel durumunu İslamiyet öncesi döneme Cahiliye Dönemi denmesinin se- TARTIŞALIM Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Dört Halife Dönemi’nde, bepleri neler olabilir? Müslümanların Arap Yarımadası ve çevresinde siyasi hâkimiyet kurmaya yönelik faaliyetlerini 610 Hz. Muhammed’e (s.a.v.) peygamberliğin gelişi Emeviler ile birlikte İslam Devleti’nin yapısında mey- dana gelen değişimi 615 Müslümanların Habeşistan’a hicret etmesi Türklerin Abbasi Devleti’ndeki askerî ve siyasi geliş- 622 Müslümanların Medine’ye hicret etmesi melerde oynadıkları rolleri VIII ve XII. yüzyıllar arasında İslam medeniyeti çer- 622 Medine Sözleşmesi çevesindeki ilmî faaliyetleri 624 Bedir Savaşı ARAP YARIMADASI Hayber 625 Uhud Savaşı ÜNİTE KONULARI 5.1. İSLAMİYET’İN DOĞDUĞU DÖNEMDE DÜNYA 5.2. İSLAMİYET YAYILIYOR 627 Hendek Savaşı Medine (Yesrib) 5.3. EMEVİLER Uhud 628 Hudeybiye Barışı Hendek Hİ 5.4. ABBASİ DEVLETİ VE TÜRKLER CA Bedir Z 5.5. BİLİM MEDENİYETİ 629 Hayber’in Fethi BÖ Kızıldeniz LG E 629 Mute Seferi Sİ Cidde 630 Mekke’nin Fethi Mekke eyn Hun Taif 630 Huneyn Seferi 0 100 km Savaş 630 Taif Seferi Harita 5.1 İlk dönem İslam seferleri 631 Tebük Seferi 632 Veda Haccı ve Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatı AVRUPA AVARLAR HAZAR Aral DEVLETİ Gölü Karadeniz Ha TÜRKİSTAN za BİZ İstanbul KAVRAMLAR rD ANS Cahiliye Dönemi Beytü’l-mal İMPA en RAT ASYA izi OR Peygamberlik Mevali LUĞ U D ic le Rodos Hicret Beytü’l-hikme Fırat Kıbrıs Akdeniz SASANİ İMPARATORLUĞU Medine Sözleşmesi Samarra İskenderiye Mute MISIR Tebük Ba sra Kö rfe Nil HAZIRLANALIM zi 1. Günümüzde Müslümanların yoğun olarak yaşadığı yerler Medine nerelerdir? Kız AFRİKA ıld Mekke en 2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatından sonra İslam Devle- iz ARAP YARIMADASI ti’nde devlet başkanları göreve hangi usullerle gelmiştir? 3. İslamiyet’in kısa sürede yayılmasının sebepleri nelerdir? Harita 5.2 VII. yüzyılda HABEŞ KRALLIĞI 0 450 km Arap Yarımadası ve Ünite Kapak Görseli: Kabe-i Muazzama çevresi 132 133 Hazırlık çalışmaları Kazanımla ilgili kavramlar Kazanımla ilgili haritalar 8 Kazanımları destekleyen akademik metinler Bilimsel metinlerin yorumlandığı bölüm 4. ÜNİTE 4. ÜNİTE Türk Devletlerinde Meşruiyet Kaynağı Hun-Çin Politikaları Kağan Gücünü Nereden Alıyor? Mete Han, Çin’e karşı millî bir siyaset izlemişti. Buna göre Hun Devleti, Çin’i savaş gücü (Görsel 4.23) ile baskı altına İlk Türk devleti olan Asya Hun Devleti’nde hükümdarlar, Gök alacak, devletin ve halkın Tanrı’nın tahta çıkardığı Tanhu unvanını kullanmıştır. Mete Han, ihtiyaçları vergi veya ticaret MÖ 176’da Çin imparatoruna gönderdiği mektupta kendisini, yoluyla Çin’den sağlanacaktı. Gök Tanrı tarafından tahta çıkartılmış Hunların büyük Şanyü’sü Mete Han, uyguladığı politika olarak ifade etmiştir. Orhun Yazıtlarında Bilge Kağan “Tanrı ile Çin İmparatoru ve ordu- irade ettiği için kut’um olduğu için kağan oldum.” demiştir. sunu manevi olarak ezmeyi, Uygur Devleti’nde de benzer durum söz konusudur. Uygurlara Çin’e karşı üstünlüğünü kabul ait Karabalsagun Yazıtı’nda, Bögü Kağan’ın unvanı “Tengride ettirmeyi amaçlıyordu. kut bulmuş.“ olarak belirtilmiştir. Kafesoğlu, 1995, s.237; Koca, 2002b, s.1071; Ögel, 2001a, Çin İmparatorluğu’nun da YORUMLAYALIM s.67’den düzenlenmiştir. Hunlara karşı belirlediği bir politika vardı. Bu politikanın Kut inancının Türk siyasi hayatına etkileri neler olabilir? esası, Hunları hâkimiyet altı- na almaktı. Çin imparatorları Türklerde devleti yönetme yetkisinin kağana, Kök Tengri özellikle barış zamanlarında tarafından verildiğine inanılırdı. Dolayısıyla Türklerde gü- Hun kağanlarına eş olarak cün kaynağı ilahidir. Ancak Türk kağanı hiçbir zaman kutsal gönderdikleri Çinli prenses- varlık, yani eski Mısır medeniyetinde olduğu gibi tanrı-kral Görsel 4.23 lerin maiyetlerinde Hun ülkesine birçok ajan sokmuştu. Bu Hunların Çin Seddi’ne akınları sayılmamıştır. Tarihî kayıtlardan da anlaşıldığı üzere ilk Türk (İllüstrasyon) ajanlar, türlü entrikalarla Hun beyleri ve toplulukları arasında devletlerinde siyasi iktidar kavramı “Kut” tabiri ile ifade edil- (İstanbul Harbiye Askerî Müzesi) düşmanlık çıkarmıştı. Ayrıca ticaret yoluyla Hun ülkesine lüks miştir. Tanrı, Türk kağanına kut vererek hükümdarlık gücü eşya göndererek Hunları rahata ve zevke alıştırmıştı. Bu durum ve yetkisi bahşetmiştir. Türklerin savaşçılık yeteneklerini gevşetmişti. ÖRNEK METİN Koca, 2002a, s.690,695’ten düzenlenmiştir. Türklerde kağan olabilmek için Kök Tengri tarafından Kut verilmiş bir aileye mensup olmak gerekmektedir. Bu aileler belli olup Hunlarda Tu-ku, Kök Türklerde Aşina ve Uygur- Türklerde Devlet Teşkilatı larda Yağlakâr ailesidir. Kut, kan yoluyla geçtiği için bütün Türk devlet teşkilatında kurultay (toy); siyasi, kültürel, hu- hanedan üyeleri kağan olma hakkına ve yetkisine sahiptir. kuki ve ekonomik konularda genel kararlar alan ve devlet Tanrının iradesinin hangi hanedan üyesi üzerinde olduğu yönetiminin temelini oluşturan en yüksek kuruluştu. Kağan, da ancak taht için yapılan bir mücadele sonucunda ortaya hanedan üyeleri, hatun, aygucı ve boy beylerinden oluşan çıkmaktadır. Kağan olmak için aynı zamanda adil, yetenek- kurultay, genellikle yılda üç kez toplanarak devlet işleri- li, ilim sahibi, asil ve cesur olmak gereklidir. Eski Türklerde ni görüşürdü. Kurultay’ın üyelerine “toygun” denilirdi. Boy Kuta sahip olan hanedan üyeleri arasında kağan seçmek için beylerinin kurultaya katılımı sadakat işareti sayılır, aksi bir kurultay toplanmıştır. durum söz konusu olduğunda bu bir isyan olarak algılanırdı. Türklerde kağan hem bütün devlet teşkilatının başı hem de toplumun lideri durumundaydı. O, devletin başı olarak iç ve Türk devletlerinde hatunlar söz sahibiydi. Aralarında, devlet dış siyaseti düzenler, savaş ve barışa karar verir, ordulara ko- siyasetine yön verenler ve naip olarak devlet idare edenler mutanlık eder, elçiler gönderir ve elçileri kabul ederdi. Ayrıca BİLİYOR MUSUNUZ? vardı. Ayrı sarayları ve buyrukları bulunan hatunlar, bazen devlet teşkilatının her kademesindeki görevlileri tayin eder elçileri de kabul ederdi. veya onları görevlerinden alırdı. Görsel 4.16 Türk devletlerinde hükümdarlara; şanyü, tanhu, han, ya- Tuğ Kurultay, kağanın seçimi veya görevden alınmasında da etki- bgu, ilteber, idikut, erkin, kağan gibi unvanlar verilmiştir. liydi. Kağan, kurultayın doğal başkanıydı ve kağanın olmadığı Hunlardan itibaren Türklerde bazı hükümdarlık sembolleri de zamanlarda aygucı (başbakan) kurultaya başkanlık ederdi. görülmektedir. Bunlar; taht, davul, otağ, kotuz, tuğ (Görsel Kurultaylarda alınan kararlar halka duyurulurdu. 4.16) ve yaydır. Kağan ülkeyi idare eder, töre koyabilir ve Coğrafi şartlar ve ülkenin içinde bulunduğu durum nedeniy- gerektiğinde yargılama da yapabilirdi. le kurultayın her zaman toplanması ve boy beylerinin hızla CEVAPLAYALIM Kağanların görevleri nelerdir? bir araya getirilmesi mümkün değildi.Bu yüzden kurultay 112 108 Dikkat çekmek için verilen bilgiler Bilgilerin ölçüldüğü bölüm Metinleri destekleyen görsel E-içerik karekodu Konunun tartışıldığı bölüm 5. ÜNİTE TARİH VE ZAMAN Gazali’nin bilimsel konular işlerken odak noktası insanın ni- 1.1. İNSANLIĞIN HAFIZASI TARİH yeti, amacı, tasarıları, dinî ve ahlaki şuurudur. Bu sebeple yergi ve övgü, korku ve ümit, zenginlik ve yoksulluk, israf ve Hafızasını kaybeden insan, geleceğini planlayabilir mi? Neden? TARTIŞALIM tutumluluk gibi karşıt durumlar, imkân veya imkânsızlıklar iyi veya kötü olarak nitelendirilemez. Çünkü bunları iyi veya İnsanoğlunun varoluş ve yaşam serüveni göz önüne alındığında kötü kılan insanın niyet ve iradesidir. Gazalinin en ünlü eseri bugün ulaşılan gelişmişlik düzeyi bir tecrübe birikiminin ürü- İstanbul Türk İslam Bilim ve Teknoloji “İhyâü Ulûmi’d-Din”de bozulmuş bir toplumu ıslah etmeye nüdür. Geçmiş ve gelecek bilincine sahip tek varlık olan insan, Tarihi Müzesi’ne tekrar Kur'an ve Sünnet temelleri üzerine oturtmaya ve ona sahip olduğu tecrübeleri geçmişten edinir ve bunu gelecek sanal gezi için nesillere aktarır. Bunun için de tarih bilimine ihtiyaç duyar. karekodu okutunuz. İslami erdemleri yeniden kazandırmaya çalışmıştır. İlim Yolunda Herodotos (Herodot) (MÖ 484-425) (Görsel 1.1) Gazali, Tus’a dönerken yolda eşkıyaların saldırısına uğrar ve Tarih, insanların ve insan topluluklarının başlarından geçenleri soyguncular, her şeyini alır. Gazali eşkıyaların peşine düşer ve kaydetme yoluyla edinilen bilgidir. reislerinden hiç olmazsa ders notlarının geri verilmesini ister. İbn Haldun (1334-1406) (Görsel 1.2) Eşkıya reisi, bilgileri hafızasına yerleştirmek yerine kâğıtlarda bırakmasından dolayı onunla alay eder, notlarını da geri verir. Bu Tarih, gerçeği araştırmak ve olayların sebeplerini bulup ortaya koymaktır. Olayların ilkeleri incedir, nitelik ve sebepleri hakkındaki eleştiriyi Allah’ın bir ikazı sayan Gazali’nin üç yıl içinde notların bilgi derindir. Görsel 1.1 tamamını ezberlediği söylenir. Kitaplardaki ilme güvenmekten Herodotos (Büst) vazgeçen Gazali’de ilmî hâfızasına alma gayreti başlar. Ne okursa (Atina Antik Agora Müzesi) Leopold von Ranke (Lepold fon Ranke) (1795-1886) ya ezberler ya da fikir olarak hazmedip, özetini benimsemeyi Tarih, hakikatte meydana gelmiş olaylarla ilgilidir. Gerçeğin ne esas alır. Bu gayret ve azmi sayesinde kısa zamanda yaşadığı olduğu belgelerde saklıdır ve gerçek ancak belgelerin eleştirisiyle devrin en önemli âlimi olan Gazali, Tus’tan ayrılıp Bağdat’ta, ortaya çıkar. Belge yoksa tarih de yoktur. Nizamiye Medresesine gelir. İlmiyle kısa sürede dikkat çeken Gazali, Nizamiye Medresesinin baş müderrisliğine tayin edilir. Ahmet Cevdet Paşa (1822-1895) ÖRNEK METİN Çağrıcı,1996, s.490’dan düzenlenmiştir. Tarih bir olayın sadece filan tarihte olduğunu bilmek değil, geçmişte Ahmet Cevdet Paşa’nın biyografisi için karekodu meydana gelen olayları değerlendirmek ve bu olaylardan ders İbn Rüşd (1126-1198) okutunuz. almaktır. Kurtuba’da doğan İbn-i Rüşd, felsefeden tıbba çeşitli bilim dallarıyla ilgili yaklaşık 94 eser yazmıştır (Görsel 5.35). Batı’da Lucien Febvre (Lüsyan Fevr) (1878-1956) Averroes adıyla bilinir. İslam dünyasında fazla anlaşılmayan Tarih, geçmiş ve bugünün incelenmesidir. İbn Rüşd’ün etkisi Batı’da XVIII. yüzyıla kadar devam etmiş- tir. Aristo’nun en büyük yorumcusu olarak kabul edilir. XII. Edward H. Carr (Edvırd Kar) (1892-1982) yüzyıldan itibaren Avrupa’da “Latin İbn Rüşdçülük” denilen Tarih, tarihçi ile olgular arasında kesintisiz karşılıklı bir etkileşim bir felsefe ve bilim ekolü oluşmuştur. Eserlerinin çoğunluğu süreci, bugün ile geçmiş arasında bitmez bir diyalogdur. Latinceye ve İbraniceye çevrilmiş, üzerlerine değerlendirme- lerin yapıldığı şerhler yazılmıştır. Halil İnalcık (1916-2016) Gerçek bir tarih için kaynaklara gitmek, kaynakları iyi tenkit edip Ünlü Astronom Batlamyus’un evren modelini eleştiren İbn değerlendirmek gerekir. Rüşd, dışmerkezli küreleri reddetmiş yeni gezegen modelle- rinin oluşturulması gereğini ortaya koymuştur. Yaptığı göz- lemlerle güneş lekelerini gözlemleyen ilk bilgindir. Tıp ve Yukarıda geçmişten günümüze büyük düşünce adamları- Görsel 5.35 optik alanında da çalışmaları olan İbn Rüşd, gözün retina nın ve tarihçilerin, tarih hakkındaki görüş ve düşünceleri İbn Rüşd (Temsilî) verilmiştir. Bu görüş ve düşüncelerden hareketle tarihin (Cordoba) tabakasının işlevini açıklamıştır. tanımını aşağıda boş bırakılan yere yazınız. “El-Külliyyatu fi’t-tıbb” adlı eseri XII. yüzyılda Latinceye çevril- miş ve Avrupa bilim insanları tarafından kullanılmıştır. Felsefe............................................................................ Görsel 1.2 ve mantık gibi yabancı kökenli ilimleri İslam dini açısından............................................................................ İbn Haldun (Temsilî) değerlendirdiği “Faslü’l-makal” adlı eseri İslam âlimleri ara-............................................................................ sında büyük ses getirmiştir............................................................................. Avrupalılar, Eski Yunanlıların eserlerini bin yıldan fazla bir süre SIRA SİZDE ARAŞTIRALIM............................................................................ ellerinde tuttukları hâlde Rönesans’ı neden çok daha önce başlatamadılar? Tarihsel bulgulardan yola çıkarak ulaştığınız............................................................................ sonuçları raporlaştırıp sınıfta paylaşınız. 172 13 Konuların derinlemesine Uygulama yapılan bölüm araştırıldığı bölüm 9 1. ÜNİTE TARİH VE ZAMAN 10 11 1. ÜNİTE NELER Tarih biliminin kapsamını, metodunu ve diğer bilim ÖĞRENECEĞİZ? dallarıyla ilişkisini Tarih öğrenmenin amacını ve yararlarını Zamanı anlama ve anlamlandırmaya yönelik farklı yaklaşımları ÜNİTE KONULARI 1.1. İNSANLIĞIN HAFIZASI TARİH 1.2. NEDEN TARİH? 1.3. ZAMANIN TAKSİMİ Tarih Çağ KAVRAMLAR Kaynak Millî Kültür Kronoloji Arkeoloji 1. İnsanoğlunun, geçmişte yaşanmış olayları öğrenmek is- HAZIRLANALIM temesinin nedenleri nelerdir? 2. Toplumsal bilincin oluşmasında tarih öğrenmenin katkıları nelerdir? 3. Tarihî bilgilerin doğruluğunun tespit edilmesinde, uygu- lanması gereken yöntemler nelerdir? Ünite Kapak Görseli: Celcius (Selsiys) Kütüphanesi (Efes, İzmir) 12 TARİH VE ZAMAN 1.1. İNSANLIĞIN HAFIZASI TARİH Hafızasını kaybeden insan, geleceğini planlayabilir mi? Neden? TARTIŞALIM İnsanoğlunun varoluş ve yaşam serüveni göz önüne alındığında bugün ulaşılan gelişmişlik düzeyi bir tecrübe birikiminin ürü- nüdür. Geçmiş ve gelecek bilincine sahip tek varlık olan insan, sahip olduğu tecrübeleri geçmişten edinir ve bunu gelecek nesillere aktarır. Bunun için de tarih bilimine ihtiyaç duyar. Herodotos (Herodot) (MÖ 484-425) (Görsel 1.1) Tarih, insanların ve insan topluluklarının başlarından geçenleri kaydetme yoluyla edinilen bilgidir. İbn Haldun (1334-1406) (Görsel 1.2) Tarih, gerçeği araştırmak ve olayların sebeplerini bulup ortaya koymaktır. Olayların ilkeleri incedir, nitelik ve sebepleri hakkındaki bilgi derindir. Görsel 1.1 Herodotos (Büst) (Atina Antik Agora Müzesi) Leopold von Ranke (Lepold fon Ranke) (1795-1886) Tarih, hakikatte meydana gelmiş olaylarla ilgilidir. Gerçeğin ne olduğu belgelerde saklıdır ve gerçek ancak belgelerin eleştirisiyle ortaya çıkar. Belge yoksa tarih de yoktur. Ahmet Cevdet Paşa (1822-1895) Tarih bir olayın sadece filan tarihte olduğunu bilmek değil, geçmişte Ahmet Cevdet Paşa’nın biyografisi için karekodu meydana gelen olayları değerlendirmek ve bu olaylardan ders okutunuz. almaktır. Lucien Febvre (Lüsyan Fevr) (1878-1956) Tarih, geçmiş ve bugünün incelenmesidir. Edward H. Carr (Edvırd Kar) (1892-1982) Tarih, tarihçi ile olgular arasında kesintisiz karşılıklı bir etkileşim süreci, bugün ile geçmiş arasında bitmez bir diyalogdur. Halil İnalcık (1916-2016) Gerçek bir tarih için kaynaklara gitmek, kaynakları iyi tenkit edip değerlendirmek gerekir. Yukarıda geçmişten günümüze büyük düşünce adamları- nın ve tarihçilerin, tarih hakkındaki görüş ve düşünceleri verilmiştir. Bu görüş ve düşüncelerden hareketle tarihin tanımını aşağıda boş bırakılan yere yazınız............................................................................. Görsel 1.2............................................................................ İbn Haldun (Temsilî).................................................................................................................................................................................................................................... SIRA SİZDE............................................................................ 13 1. ÜNİTE Görüldüğü üzere farklı dönemlerde, tarih hakkında değişik tanım ve yorumlar yapılmıştır. Bu farklılıklar bir görüş ve dü- şünce çeşitliliği olarak kabul edilmelidir. Bu tanımlar, tarihin kapsamının genişliğini belirtirken onun insan hayatındaki vazgeçilmezliğini de dile getirmektedir. Tarih; toplumların başından geçen olayları zaman ve yer gös- tererek belgelere dayalı bir biçimde anlatan bunların sebep ve sonuçlarını, birbirleriyle olan ilişkilerini objektif olarak ele alan sosyal bir bilimdir. Amaç olarak insanın kendisini konu alan tarih, yöntem olarak da kanıtların ortaya çıkarılmasını ve belirli bir yaklaşımla yorumlanmasını benimser. Geçmiş ve yaşadığımız dönemdeki insan tecrübesinin tamamı tarihin kapsamı içerisine girer. Arapça “erreha” fiilinden türeyen tarih; “aya göre vakit tayin etmek, bir olayın meydana geldiği günü ve yılı, bunların ra- kamla yazılışını, bir şeyin oluş zamanını ve olaylar dizisini tespit BİLİYOR MUSUNUZ? etmek” gibi çok geniş anlamlara gelmektedir. Batı dillerindeki karşılığı Yunanca “istoria”dan türetilen historia ve historie’dir. Tarihin konusu zaman içindeki insan faaliyetleri, farklı etki- lerle meydana gelen değişimler ve insan eylemlerinin sonu- cunda ortaya çıkan eserlerdir. Ayrıca doğa olayları, sonuçları itibariyle insanları etkilediği için tarihin kapsamı içerisinde Tarihin Kapsamı yer alır. Örneğin Orta Asya’da yaşanan kuraklık ve kıtlık gibi doğa olayları tarihin kapsamında değilken bu olaylar sonu- İnsanoğlunun meydana getir- diği faaliyetler, değişimler ve cunda yaşanan göçler, tarihin kapsamına girer. Kısacası ta- eserler tarihin kapsamına girer. rihin konusu insan faaliyetleridir ve insanın olmadığı yerde tarih de olmaz. Siyasi Cumhuriyet’in İlanı Askerî Malazgirt Savaşı Sosyal Orta Asya Türk Göçleri Ekonomik Sanayi Devrimi Kültürel Yazının icadı (Görsel 1.3) Dinî İslamiyet’in doğuşu Mimari Sultan Ahmet Camisi Görsel 1.3 Yazının icadı ve gelişimi CEVAPLAYALIM Doğa olayları niçin tarihin kapsamına girmez? 14 TARİH VE ZAMAN Tarih Biliminin Metodu Nedir? Görsel 1.4 Ahmet: Tarihî bir olay nasıl araştırılır? Kütüphanelerden mi (Görsel Kütüphanede araştırma yapan 1.4), genel ağdan mı, arşivlerden mi? öğrenciler Begüm: Tarih biliminin de diğer bilimler gibi metodları vardır. Ancak tarihî olayların aydınlatılmasında en önemli unsur olayın geçtiği döneme ait belgeler, buluntular veya o döneme yakın kaynaklardan yararlanılır. Halit: Zamanı geriye döndürmek mümkün değildir. Bu nedenle doğa bilimlerindeki deney ve gözlem, tarih bilimi için uy- gulanamaz. Öyle değil mi? Zehra: Doğa bilimlerinin kesin kanunları olmasına rağmen tarihin yoktur. Tarihin de içinde yer aldığı sosyal bilimlerde bilgiye, deney ve gözlem gibi metodlarla ulaşılamaz. Çünkü sosyal bilimler toplumu ve insanı konu edinir. Halit: Haklısın Zehra. Tarihte deney ve gözlem yoktur. Tarihsel bir araştırmada ilk olarak konu ve sınırlılıklar belirlenir. Ardından literatür taraması yapılır ve hipotez oluşturularak kaynaklara gidilir. Kaynaklara ulaşıldıktan sonra sınıflandırma, çözümleme, eleştiri ve sentez aşamaları uygulanır. Tarih Biliminin Yöntem Basamakları Tarama Tasnif Tahlil Tenkit Terkip (Kaynak Arama) (Sınıflandırma) (Çözümleme) (Eleştiri) (Sentez) Tarihsel Kaynaklardan Tasnif edilen Sınıflandırma Sınıflandırılan, araştırmaya elde edilen verilerin kaynak ve çözümleme tahlil edilen kaynak verilerin açısından aşamalarını ve eleştiri olabilecek her sistemli bir yeterli olup geçen verilerin süzgecinden türlü verinin şekilde sınıflan- olmadığının gerçeklik ve geçen verilerin toplanmasıdır. dırılmasıdır. kontrol güvenirliklerinin birleştirilmesidir. edilmesidir. tespit edilmesidir. 15 1. ÜNİTE Kaynak Tarihî bilgiye kaynaklık eden malzemelerdir. Birinci El Kaynaklar (Ana Kaynak) İkinci El Kaynaklar Olayın geçtiği döneme ait belge Olayın geçtiği döneme yakın ya (Görsel 1.5) ve buluntulardır. da o dönemin kaynaklarından Kaynaklar hakkında Kitabe, abide, arkeolojik buluntu, faydalanılarak meydana getirilen bilgi için karekodu okutunuz. para vb. eserlerdir. Kaynakların Sınıflandırılması Sözlü Yazılı Sesli ve Görün- Gerçek Eşya ve Kaynaklar Kaynaklar tülü Kaynaklar Nesneler Efsaneler, Tabletler, Resimler, Arkeolojik destanlar, kitabeler, fotoğraflar, buluntular ile menkıbeler fermanlar, filmler, video tarihî eşya ve vb. beratlar vb. bantları vb. nesneler. CEVAPLAYALIM Tarihî bir olayın aydınlatılmasında hangi kaynaklar daha güvenilirdir? Tarih ve Diğer Bilimler Bilimsel yöntem çerçevesinde sosyal gerçekliği ortaya çıkarmayı amaçlayan sosyal bilimler, insanı konu edinir. Bu ne- denle sosyal bilimler içinde yer alan tüm disiplinler çok yakın ilişki içerisindedir. Her şeyden önce tarih bilimi, geçmişle bugün arasındaki mesafeyi incelediği için tüm sosyal bilimlerin kaynak malzemesini oluşturur. Tarih, başta edebiyat olmak üzere diğer sosyal bilimler ve fen bilim- leriyle etkileşim hâlindedir. Örneğin tarih- sel belgenin olmadığı durumlarda edebî metinlerden yararlanan tarih bilimine, edebiyat kaynaklık eder. Tarihçi; kaynak- lardan edindiği bilgileri sıraya dizer, dü- zenler ve yorumlar. Edebiyat da kurguya dayalı metnin arka planını ve dönemini anlamak için tarihten yararlanır. Nitekim tarihî roman, tarihî şiir, tarihî tiyatro gi- bi eserler bu etkileşimden doğmaktadır ve edebiyatçılar bu metinlerin kurmaca olduğunun bilincindedir. Görsel 1.5 Kadeş Antlaşması tableti Dünyayı bir bütün olarak açıklama konusunda birbirlerini ta- (İstanbul Arkeoloji Müzesi) mamlayan sosyal bilimler ile fen bilimleri, araştırmalarında bilimsel yöntem kullanır. Ancak tarih, yöntem olarak diğer bilimlerden farklılık gösterir. Tarihî olaylar, fen bilimleri gibi tümdengelim ve tümevarım yöntemleriyle kavranamaz. Çünkü bu bilimlerin ilgilendiği konuların doğruluğu gözlem ve de- neyle ortaya konabilirken tarih bilimi için gözlem ve deney 16 TARİH VE ZAMAN uygulanabilecek bir metod değildir. Tarihî olaylar arasında sıkı bir bağlantı kurmak, doğa bilimlerindeki gibi yasalar oluşturmak mümkün değildir. Diğer bilim dalları insanı veya doğayı bir yönüyle ele alırken tarih, insanı her yönüyle ve bütün yaptıklarıyla anlamaya ve anlatmaya çalışır. Sosyal bilimler ve fen bilimleri tek başına gelişmemiştir. Her bilim dalının bir diğeriyle ilişkisi vardır, bilim dalları birbirle- rinden kopuk ve ilgisiz değildir. Tarih bilimi de edebiyattan etnografyaya, arkeolojiden kronolojiye, coğrafyadan ekono- miye ve hatta fen bilimlerine kadar çok farklı disiplinlerden yararlanır. Örneğin tarihsel malzemenin tarihlendirilmesinde kimya bilimine başvurulur. Biyolojinin ya da fiziğin ortaya çı- kardığı yeni görüşler, tarihsel bilgilerin de yeni değerlendirme ve algılarla şekillenmesine yardımcı olur. Tarihe yardımcı bilim dallarından bazıları aşağıdaki tabloda verilmiştir (Tablo 1.1). Tablo 1.1: Tarihe Yardımcı Bilim Dalları Bilim Dalları Açıklaması Geçmişten günümüze meydana gelen Kronoloji gelişmelerin zamanını tespit ederek onları sıralar. Coğrafya İnsan ve mekânın karşılıklı etkileşimini araştırır. Görsel 1.6 Siyasi belgelerin tür, şekil ve içerik olarak Osmanlı Devleti’nden kalma Diplomasi değerlendirmesini yapar. madenî para Kazı yolu ile toprak ve su altındaki maddi Arkeoloji kalıntıları ortaya çıkarır. Heraldik Tarihte devletlerin kullandığı armaları inceler. Toplumların örf, âdet, gelenek ve yaşayışlarını Etnografya inceler. İnsan ırkını inceler ve kültürlerin gelişimini Antropoloji araştırır. Meskûkât Eski para ve madalyaların tarihi ve tanımı ile (Nümismatik) uğraşan bilim. (Görsel 1.6). Yazıları, alfabeleri ve bunların zaman içerisindeki Paleografya değişimlerini inceler. Filoloji Dillerin tarihini, gelişimini ve değişimini araştırır. Epigrafi Kitabeleri inceler (Görsel 1.7). Sosyoloji Toplumu ve toplumsal olayları inceler. Verilerin toplanması, sınıflandırılması, sunulması İstatistik ve yorumlanmasını konu alan bilim dalıdır. Elde edilen buluntuların karbon-14 yöntemi ile Kimya tarihlendirilmesini sağlar. Görsel 1.7 Kültigin Yazıtı Tarihî olayların gerçekleştiği mekân adlarını (Moğolistan Onomastik Höşöö Tsaydam Müzesi) inceler. 17 1. ÜNİTE Türkiye’nin Tarihçileri Mehmet Fuat Köprülü (1890-1966) Modern Türk tarihçiliğinin öncüsü olarak kabul edilen Mehmet Fuat Köprülü (Görsel 1.8) 1890 yılında doğmuştur. Entelektüel hayatının ilk yıllarında edebiyatla beraber sosyolojiye de ilgi duy- muş, çok geçmeden tarihe ve özellikle de kültür tarihine merak salmıştır. 1912’de aralarında Yahya Kemal, Ziya Gökalp gibi isim- lerin de bulunduğu “Türk Yurdu” dergisi etrafında toplanan gruba katılması, Köprülü’nün düşünce sistemini derinden etkilemiştir. Türk milliyetçiliği fikrini, millî geleneklerle destekleyen makaleler yazmıştır. 1933 Üniversite Reformu’nun ardından ordinaryüs pro- fesör olmuştur. Fuat Köprülü, çalışmaları sayesinde uluslararası saygın bir bilim insanı hâline gelmiştir. 1935’te milletvekili olarak siyasete giren Köprülü 1966 yılında vefat etmiştir. Görsel 1.8 Mehmet Fuat Köprülü Büyük tarihçi Köprülü, bütün eserlerinde ilk olarak araştırdığı ko- nuyla ilgili daha önce yapılan çalışmaları gözden geçirmiş, bunların ne seviyede olduğunu tespit etmiş, varsa yanlışlarını düzeltmiş, eksik ve tamamlanmayı bekleyen yönlerini ortaya koymuştur. Ardından o konu üzerine sağlam sonuçlara ulaşmak için ne gibi bir yöntem takip edileceğini belirtmiştir. Kaynaklarını inceleyerek araştırmala- rını öznellikten uzak bir şekilde yürütmüştür. Çalışmalarında hiçbir muğlaklık bırakmamış ve eserlerini okuyucuya en berrak hâliyle sunmuştur. Acun, 2017, s. 71-80’den düzenlenmiştir. Halil İnalcık (1916-2016) 26 Mayıs 1916’da İstanbul’da doğan Halil İnalcık (Görsel 1.9), 1935‘te Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesine (DTCF) girmiş aynı yıl Hukuk Fakültesine de devam etmiştir. 1942’de tamamladığı “Tan- zimat ve Bulgar Meselesi” başlıklı doktora tezi, Türkiye’de sos- yo-ekonomik tarih yazıcılığının ilk örneklerinden biridir. 1949’da İngiltere’de, British Museum’da Türkçe yazmalar üzerine çalışmış ve Osmanlı tarihine ait kayıtları toplamıştır. Türkiye’ye döndük- ten sonra Bursa Şeriyye Sicillerini incelemeye başlayan İnalcık, sicillerin sosyal ve hukuk tarihinin en zengin kaynağı olduğunu keşfetmiştir. 1952’de profesör olan İnalcık’ın eserleri incelendiğin- de onun Osmanlı tarihinin bütün dönemlerini muazzam bir konu Görsel 1.9 Halil İnalcık çeşitliliği içinde araştırdığı görülür. Devletin değil toplumun tari- hini öne alan bir tarihçi olarak İnalcık, Osmanlı tarihi hakkındaki yanlış teorileri bertaraf etmeyi başarmıştır. Osmanlı’da dönemler üzerine yazdıkları, eski tekrarları neredeyse baştan başa değiştirmiştir. 1972’de Chicago Üniversitesine davet edilen Halil İnalcık, burada Osmanlı Tarih Kürsüsünü kurmuştur. Gerek ABD’de gerekse Türkiye’de sayısız tarihçi yetiştiren İnalcık, 30’dan fazla kitap ve 300’ü aşkın makale yayımlamıştır. Uluslararası düzeyde sosyal bilimler alanında sayılı bilim insanları arasında gösterilen İnalcık, 25 Temmuz 2016’da vefat etmiştir. Halil İnalcık, eserlerini oluştururken yararlandığı kaynakları olduğu gibi değil esaslı bir eleş- tiriye tabi tutarak almıştır. Bu eleştiri, onun olaylara sadece devletin değil halkın gözünden de bakmasından kaynaklanır. Eski kronikleri ve tarih yazıcılarının eserlerini mahallinde topografik ve toponimik tespitle kontrol etmiştir. Bu noktada geleneksel rivayetçi tarihçi- lerden bariz bir şekilde ayrılmıştır. Arı, 2017, s. 168-184’ten düzenlenmiştir. 18 TARİH VE ZAMAN Mübahat Solmaz Kütükoğlu (1932- ) 1932’de İzmir’de dünyaya gelen Mübahat Kütükoğlu (Görsel 1.10), 1951’de İstanbul Üniversitesi tarih bölümüne girmiştir. 1963’te “Osmanlı-İngiliz İktisadi Münasebetleri” (Başlangıcından Tanzimat’a Kadar) isimli teziyle doktor unvanı alan Kütükoğlu, bu süreçte Londra’ya gitmiş ve doktora teziyle ilgili olarak İngiliz arşivlerinden faydalanmıştır. Kütükoğlu, 1979’da profesör olmuş ve 1998’de İstanbul Üniversitesinden emekliye ayrılmıştır. Çalışmalarındaki titizliği ile bilinen Mübahat Kütükoğlu hem bir hoca hem de araştırmacı olarak arşivlere verdiği önemle bilinmek- tedir. Meslektaşları ve öğrencileri, Kütükoğlu’nun gerek iş gerek özel yaşamında bulduğu her fırsatta arşive gittiğini ve çalışmakla Görsel 1.10 kalmayarak arşivde çalışan diğer araştırmacılarla da ilgilendiği- Mübahat S. Kütükoğlu ni ifade etmektedir. Kütükoğlu, araştırmalarını yaparken Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivleri, Ankara Tapu-Kadastro Arşivi ve İngiliz Arşivi temel başvuru yerleri olmuştur. Akademik yaşamının önemli bir kısmını söz konusu arşivlerde çalışarak geçiren Kütükoğlu’nun çalışmalarının orijinalliği de bu arşivlerden yararlanmasına dayanmaktadır. Edisyon, 2015, s.213-217’den düzenlenmiştir. Işın Demirkent (1938-2006) 18 Ocak 1938’de İzmir’de dünyaya gelen Işın Demirkent (Görsel 1.11) Haçlı Seferleri başta olmak üzere Bizans tarihi ve Selçuklu Dönemi Anadolu Türk tarihi konularında dünyaca tanınmış bir ta- rihçidir. 1965’te İstanbul Üniversitesinden mezun olan Demirkent, “Urfa Haçlı Kontluğu Tarihi (1098-1118)” adlı çalışmasıyla 1972’de doktor unvanı almıştır. 1988’de profesör olan Işın Demirkent, 3 Şubat 2006 Cuma günü İstanbul’da vefat etmiştir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Orta Çağ Tarihi Anabilim Dalında 40 yıl kadar görev yapmış olan Işın Demirkent, bu dönem içerisinde Haçlı Seferleri, Haçlı devletleri, Bizans tarihi ve Orta Çağ Avrupa tarihi konularında lisans, yüksek lisans ve doktora dersleri Görsel 1.11 Işın Demirkent vermiş çok sayıda öğrenci, öğretmen ve araştırmacı yetiştirmiştir. Disiplinli, titiz, çalışkan ve dikkatli bir tarihçi olarak tanınan Demirkent; lisans döneminden itibaren İngilizcesini ilerletmiş, Almanca öğrendiği gibi Orta Çağ tarihinin kaynak dillerinden olan Arapça, Grekçe ve Latinceye de ilgi duymuş ve bu dillerde önemli mesafe almıştır. İçerisinde Bizans, Haçlı Seferleri ve İslam tarihine ait pek çok kaynak külliyatını da ba- rındıran zengin bir ihtisas kütüphanesine sahiptir. Tatil dönemlerinde Almanya’ya giderek genellikle Frankfurt Üniversitesinde araştırmalarını sürdüren Demirkent, bazen de ABD’nin üniversite kütüphanelerinde bilimsel incelemelerde bulunmuştur. Demirkent, uzmanlık gerektiren bilimsel ve akademik yazılarını dahi sade ve anlaşılır bir üslupta yazmıştır. Tarihi sevdirmek ve daha geniş kitlelerin tarihe ilgi duymasını sağlamak için yazılar kaleme almıştır. Avcı, 2006, s. 227-237’den düzenlenmiştir. Yukarıda Türkiye’nin önde gelen tarihçilerin hayatını ve ARAŞTIRALIM çalışma yöntemlerini konu edinen metinler verilmiştir. Bu metinleri inceleyiniz ve tarihçilerin tarih literatürüne kat- kılarına ilişkin araştırma yaparak çıkarımlarda bulununuz. 19 1. ÜNİTE 1.2. NEDEN TARİH? “Türk çocuğu, ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” M. Kemal Atatürk Milletlerin ortak hafızası olan tarih, millî ve toplumsal kimli- ğin inşasında önemli rol oynar. Toplum, kendisini oluşturan bireylerin bir kimlik altında toplanması sayesinde ortaya çıkar. Kimlik, insanların düşünme, kendilerini ifade etme ve geliş- tirme biçimlerinin değişmez karakteri olarak tanımlanabilir. Kimlik olmadan bir toplumun devamlılık sağlayabilmesi söz konusu değildir. Toplumsal kimlik, ahlaki ve tarihî değerle- rin etkisiyle oluşur. Topluluk şuuru yani sürekliliği toplumsal kimlikle aynıdır. Bireylerin ve toplumun kendini Türk kimliği gibi bir kimlik altında tanımlaması, toplumsal birliktelikle gerçekleşir (Görsel 1.12). Ayrıca tarih, bireylere yaşadığı toplumun geçmişini öğreterek kişinin kendi milletine aidiyet duygusuyla bağlanmasını sağlar. Tarih, kimliğin oluşumunda hafızanın destekleyicisidir. Görsel 1.12 Millî birliğin Millî ve toplumsal kimliğin oluşmasında dil ana etkendir. Bu- simgesi: Bayrak nun yanında tarih birliği, dinî inanışlar, devlet yapıları, coğrafi birliktelik, musiki ve ülkü birliği de bu şuurun oluşmasında önemlidir. Tarih bilimi sayesinde geçmiş hakkındaki aktarım- lar, milletlerin ortak hafızasını biçimlendirir. Bu nedenle tarih kitapları, sadece milletlerin kendi tarihinden bahsetmez; di- ğer toplumlarla etkileşimler yaşandığı hakkında da güçlü bir bilinç oluşturur. CEVAPLAYALIM Anthony Smith’in (Antoni Simit) “Hafıza yoksa kimlik yoktur; kimlik yoksa ulus yoktur.” sözü neleri ifade etmektedir? 20 TARİH VE ZAMAN Millî ve toplumsal kimlik için toplumlarda tarih bilincinin oluş- ması bir zorunluluktur. Tarih bilinci, bireyin gerek sosyalleş- mesinin gerekse kendi yaşam deneyiminin etkisiyle tarihin farkında olmasıdır. Bu bilinç, insanların kendi- lerinde ve yaşadıkları dünyada meydana gelen zamana bağlı değişmelere uyum sağlamasına yardımcı olur. Tarih bilincine sahip kişiler, tarih- le ilgili bilgileri eleştirel değerlendirmeye tabi tutar. Bu sayede insanlar, tarihî metinleri analiz ederken doğru yanlış ayrımını yapabilme bece- risini geliştirir. Tarih bilimi, insanlara başka beceriler de kazan- dırır. Tarih, uyguladığı metod gereği bireylerde araştırma ve kanıt kullanma becerisini artırır. Çünkü tarihî bir bilgiye araştırma yaparak ve Görsel 1.13 kaynak kullanılarak ulaşılır. Ulaşılan farklı kaynaklarda tes- Asya Hun Devleti bayrağı pit edilen çelişkili ifadeler, insanların sorgulama ve eleştirel düşünme becerilerini de geliştirir. Tarih bilimi geçmişten günümüze meydana gelen olay ve olguları kronolojik bir süreçte ele aldığı için olay ve olgular arasında neden-sonuç ilişkilerini ortaya koyar. Böylece birey- lerde çok yönlü düşünme yeteneği gelişir ve bireyler tarihî süreçte meydana gelen değişimleri ve süreklilikleri algılar. Tarih öğrenmenin faydalarıyla ilgili zihin Geçmişte yaşamış insanların değer yargıları, olaylara ve haritası için karekodu okutunuz. dünyaya nasıl baktıkları ve neler hissettikleri, tarihsel empati ile anlaşılabilir. Bunun sonucunda insanların geçmişi anlama becerisi gelişir. Ayrıca diğer toplum ve millet- lerle yapılan karşılaştırmalar, bireye özgüven kazandıracağı gibi başka milletlere empati duymasını sağlar. Bu empati; dünyanın mi- rasını anlayan insanı, kendisi ve çevresiyle barışık bir birey olarak geliştirir. İnsan; mensubu olduğu toplumu, ülkeyi ve içinde yaşadığı dünyayı anlamak için geçmişi- ni bilmek zorundadır. Geçmişini bilmeyen bir toplum, hafızasını yitirmiş; akıntıya kapılmış gibidir. Tarih, geçmişin ışığında bugünün anla- Görsel 1.14 şılmasını ve yarına yön verilmesini sağlar. Böylelikle geçmiş- Türkiye Cumhuriyeti bayrağı teki hataları tekrar etmeyen toplumlar, gelecekle ilgili doğru planlama ve analizlerle daha iyi bir yaşam düzeyine ulaşır. Millî bilinci oluşturarak geçmişte bir arada yaşamış ve gele- cekte de bir arada yaşamak isteyen toplumun, birlik ve be- raberlik içinde olmasını sağlayan tarih, toplumdaki manevi değerlerin gelişmesinde de önemli rol oynar. Millî kimliğin oluşmasında Asya Hun Devleti’nden günü- TARTIŞALIM müze kadar kurulmuş olan Türk devletlerinin (Görsel 1.13 ve 1.14) etkileri var mıdır? Neden? 21 1. ÜNİTE Tarihî Olaylara Bakış Açısı Tarih araştırmalarında tarihî olay ile olayın gerçekleştiği dö- nemin koşulları eş zamanlı olarak değerlendirilmelidir. Yıllar önce yaşanmış bir olayın bugünün bakış açısı ve değer yargı- larıyla ele alınması doğru değildir. Tarihçi; geçmişe ait bir bil- giyi, gerçeği anlamak için kullanır. Kullanılan belgeler, yoruma muhtaçtır ayrıca olayın yaşandığı çağın ve toplumun ruhunu taşır. Bu nedenle o döneme göre açıklama ve yorum yapılması gerektiği unutulmamalıdır. Tarihçi Tarihçinin bakış açısını belirleyen şey nedir? Tarihçilerin geç- mişte olan bir olayı aynı şekilde fark etmesi ve özgün olarak yorumlaması mümkün müdür? Tarihçiyi şekillendiren etken tabiki onun hayat boyu edindiği bilgiler ve farkındalıklardır. Sarı kazak giymiş bir arkadaşı ile buluşmak için çok kalabalık bir kafeye giden birinin, arkadaşını ararken ilk bakacağı şey sarı kazaklılar olacaktır. Onun bakışını belirleyen önceden edinmiş olduğu hafızasında yer etmiş olan belirleyici bilgidir. Tarihçi benzer şekilde olaylara, edindiği deneyimler doğrultusunda bakar ve olayları görebildiği kadarıyla değerlendirir. İncelene- cek olayın tespit edilmesi, kaynakların elde edilmesi ve olaylar arasında bağlantı kurulması tarihçinin neyi, nasıl ve ne kadar görebildiğine bağlıdır. (…) Tarihçinin ürettiği bilginin hangi kalitede olduğu; tarihçinin aldığı eğitime, hangi ilgi alanlarına vakıf olduğuna, ana kaynakları inceleyip değerlendirebilecek dil bilgisi yeterliliğe sahip olup olmadığına bağlıdır. Bu nedenle tarihî eserlerin tahlil edilmesine, eseri kaleme alan tarihçinin tanımlanmasıyla başlanır. Tarihçinin tarihe bakış açısı, ideo- lojik bir kimliğe sahip olup olmadığı, ana kaynaklara ulaşma kabiliyeti, eseri inşasında belirli bir yönteme ve bilimsel etik değerlere bağlı kalıp kalmadığı önemlidir. YORUMLAYALIM Karaca, 2020, s.57-58’den düzenlenmiştir. Bir tarihçide bulunması gereken nitelikler hakkında neler söylenebilir? Tarihî olayların neden ve sonuçlarının değer- lendirilmesinde olayın geçtiği zamanın değil de içinde bulunulan zamanın koşullarının dikkate alınması anakronizme (Görsel 1.15) yani tarih- sel yanılgıya neden olabilir. Farkında olarak ya da olmayarak girilen tarihsel yanılgılar anlam karmaşasına, kavramların yanlış kullanılmasına, farklı sonuçlar çıkarılmasına yol açar. Tarihçi- nin yaşadığı dönemin değerlendirme ölçütleri, incelenen tarihî dönemden çok farklıdır. Örne- ğin, “Coğrafi Keşifleri iyi değerlendiremeyen Osmanlılar büyük bir fırsatı kaçırmıştır.” iddi- asını zamanın koşulları içinde incelemek yeri- ne bugünkü teknolojik gelişmeler bağlamında Görsel 1.15 tartışmak konuyu anakronik hale getirir. Anakronizm 22 TARİH VE ZAMAN Anakronizm Tarihî olayları bugünkü değer yargılarıyla değerlendir- mekten ve sebepleri sonuçlara göre şekillendirmekten imtina etmek gerekir. Mesela, Balkanlar’daki halkların bu- gün Türkçe konuşmamasını Osmanlıların başarısı diyerek “İngiltere gibi emperyalist değildi” ya da başarısızlığını da dil öğretememesine ve kalıcı bir idare kuramaması olarak yorumlamak doğru değildir. Soru baştan yanlıştır; moder- nite öncesi hangi devlet hangi millete ne öğretmiştir ki, Osmanlılar öğretsin? Devletin modernite ile beraber geçir- diği değişim anlaşılamadığından ve Osmanlı bürokrasisinin yetenekleri abartılarak ve amaçları çarpıtılarak manasız bir soruya cevap aranmaya ve tartışılmalara girilmiştir. ÖRNEK METİN Gürkan, 2018, s.8’den düzenlenmiştir. “Çaka Bey, İstanbul’dan ayrılıp Anadolu’ya geçmiştir. Eskiden buyruğu altında olan birliklerle temasta bulunmuş, İzmir’i fethetmiş ve burayı kendisi için bir üs hâline getirmiştir.” şeklindeki ifadede bahsi geçen şehirlerin isimleri XI. yüzyılda kullanılmamaktadır. İzmir için Smyrna ifadelerinin kullanılmaması yanlış kavram ve zaman algısına sebep olmaktadır. Roma Hukuku’nda, köleler sahiplerinin hâkimiyeti altında bulunurlar. Bu durum kavimler hukukuna ait bir hâkimiyet- tir çünkü bütün milletlerde köle sahipleri, köleleri üzerinde hayat ve ölüm hakkına sahiptir. Günümüz evrensel insan hakları açısından düşünüldüğünde, köleliğin insan onu- runa yakışmadığı görülse de kölelik sistemini uygulayan toplumlar o günün değer yargıları ile değerlendirilmelidir. XIII. yüzyıl İskoçyası’nı anlatan 1995 yapımı bir filmde aktör, İskoç eteği giymektedir. Ancak bu giysi XVI. yüzyılda icat edilmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. XV. yüzyıl Osmanlı Devleti’nin anlatıldığı bir filmde saray mutfağında domates doğranması anakronizme örnektir. Çünkü domates XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı saray mutfağına girmiştir. Yukarıda verilen örneklerden hareketle tarihî olayları bu- CEVAPLAYALIM günün bakış açısı ve değer yargılarıyla ele almanın tarihî gerçeklerin yorumlanmasına etkileri nelerdir? 23 1. ÜNİTE 1.3. ZAMANIN TAKSİMİ 1071 MÖ 3200 MS 375 1453 2023 MÖ 753 1789 MS 622 0 1538 1919 MÖ 776 MÖ 209 MS 571 1881 1176 ? TARTIŞALIM Verilen tarihler neleri ifade etmektedir? Bu tarih cetveline hangi tarihi eklemek isterdiniz? Neden? Tarihin Dönemlendirilmesi İnsanlığın ortaya çıkışıyla birlikte insanın karşılaştığı temel sorunlardan biri, zamanı anlamlandırmak olmuştur. İnsan, geçmişini bir düzene sokmak için asır, çağ, devir gibi terim- lere başvurmuştur. Yazı sayesinde tarihin kaydını tutmaya başlayan insanoğlu yazının keşfini bir dönüm noktası olarak kabul etmiştir. Bunun sonucunda yazıdan önceki zamanlar “tarih öncesi dönemler”, sonraki zamanlar ise “tarihî dönemler” olarak adlandırılmıştır. Böylece tarihî olayların daha rahat incelenmesi, araştırılması ve öğrenilmesi için tarihçiler tarihi belirli dönemlere (çağlara) ayırmıştır. Geçmişin dönemlendirilmesinde farklı toplum ve kültürler kendi tarihlerindeki önemli olayları esas almıştır. Örneğin Batı dünyası, özellikle Avrupa tarihi merkezli bir dönemlendirme meydana getirmiştir. Başta Cellarius (Seleriyus) (1634-1707) olmak üzere bu sistemi kullanan Avrupalı tarihçiler, tarihi Görsel 1.16 dönemlendirirken dünyanın diğer bölgelerini dışarıda bıra- Cellarius (Portre) karak sadece Avrupa tarihiyle ilgili olayları tercih etmişlerdir (Scottish National Portrait (Görsel 1.16). Gallery) Başta Orta Çağ olmak üzere İlk Çağ ve Yeni Çağ’ın başlangıç ve bitişlerini belirleyen tarihî gelişmeler doğrudan Avrupa tarihiyle ilgili olaylardır. Avrupalı

Use Quizgecko on...
Browser
Browser