Sosyal Hizmet Tarihi PDF

Document Details

Uploaded by Deleted User

İstanbul Üniversitesi

Fehmi Yılmaz

Tags

social work history social services turkish history social welfare

Summary

This document is an academic textbook on the history of social work. It details the development of social services in Turkey and the Islamic world, from the early Islamic period to the present day, from the perspective of an Istanbul University course. It includes discussion of significant historical events and figures.

Full Transcript

**İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ** **AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ** ![](media/image2.png) **SOSYAL HİZMET TARİHİ** **Sosyal Hizmetler Programı** **FEHMİ YILMAZ** **YILMAZ ÇELİK** **GÖKAY KARADUMAN** **M.AKİF BERBER** **Editör** **FEHMİ YILMAZ** **İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ** **AÇIK VE UZAKTAN EĞİT...

**İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ** **AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ** ![](media/image2.png) **SOSYAL HİZMET TARİHİ** **Sosyal Hizmetler Programı** **FEHMİ YILMAZ** **YILMAZ ÇELİK** **GÖKAY KARADUMAN** **M.AKİF BERBER** **Editör** **FEHMİ YILMAZ** **İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ** **AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ** ![](media/image3.png)**İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ** **AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ** **SOSYAL HİZMETLER LİSANS PROGRAMI** **SOSYAL HİZMET TARİHİ** **1-4.Bölüm: Yılmaz ÇELİK** **5-9.Bölüm: Fehmi YILMAZ** **10-11.Bölüm: Mehmet Akif BERBER-Fehmi YILMAZ** **12-14.Bölüm: Gökay KARADUMAN** **Editör** **Fehmi YILMAZ** ÖN SÖZ ====== +-----------------------------------------------------------------------+ | Sosyal Hizmet Tarihi adlı bu çalışma, İstanbul Üniversitesi | | Açıköğretim Fakültesi Sosyal Hizmetler Ön Lisan Programı | | öğrencilerine ders kitabı olarak hazırlanmıştır. Bu ders kitabı, | | öğrencilere gelecekteki hayatlarını şekillendirecek olan | | mesleklerinin tarihsel sürecini ve gelişimini tanıtmak ve öğretmek | | amacıyla hazırlanmıştır. Hangi tarihsel gelişmelerin sosyal | | hizmetleri ve kurumlarını ortaya çıkardığı, kitaptaki bilgilerle daha | | iyi anlaşılacaktır. Bu çalışma, sadece ilgili bölüm için değil, | | sosyal hizmet alanlarında çalışan diğer meslekler için de önemli | | olup, tarihsel süreci okurken sosyal hizmetin amacını, felsefesini, | | konularını da öğrenip kendi görev alanları için bilgi edinmiş | | olacaklardır. | | | | Kitapta on dört bölüm bulunmaktadır. Birinci Bölümde, kitabın girişi | | mahiyetinde olup sosyal hizmetin tanımı ve kapsamı ile Batı'daki | | tarihi gelişimi anlatılmıştır. İkinci Bölümde, İslamiyetle birlikte | | sosyal hizmet alanındaki gelişmeler etraflıca anlatılmıştır. Üçüncü | | Bölüm, Hz. Muhammed sonrasında Dört Halife ile olan Emevi ve Abbasi | | dönemlerindeki sosyal hizmetleri ve gelişimi anlatılmıştır. Dördüncü | | Bölümde, Selçuklu merkezli Türk-İslam siyasi yapı ve coğrafyasında | | sosyal hizmetlerin uygulanışı, gelişimi ile fütüvvet ve ahilik | | kurumları ve bunların etkileri anlatılmıştır. Beşinci Bölüm ile | | Onbirinci Bölümler arası, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki sosyal | | hizmetler hakkındadır. Osmanlı sosyal hizmetleri, klasik ve yenileşme | | olmak üzere iki ana dönem içinde incelenmiştir. Klasik dönemde | | (1300-1880) Osmanlı toplum yapısı, sosyal hizmetlerin oluşmasına | | gelişmesine temel teşkil eden siyasi düşüncedeki toplum anlayışı ile | | iktisadi dünya görüşleri ve çıktıları anlatılmıştır. Yenileşme | | Döneminde (1800-1922) ise Sanayi Devrimi sonrasında Avrupa'da | | yaşananlar, Osmanlı'ya etkileri ile sosyal hizmetin Batı modelli | | kurumlara dönüşmesi anlatılmıştır. Son üç bölümde ise Türkiye | | Cumhuriyeti'nin sahip olduğu ve geliştirdiği sosyal hizmetler ve | | kurumları anlatılmıştır. Çalışmada kullanılan kaynaklar, APA6 | | metoduyla paragraf sonunda gösterilmiş ve kaynakçada tam künyesi | | belirtilmiştir. | | | | Bize bu kitabı hazırlama fırsatını veren İstanbul Üniversitesi | | Rektörlüğüne, Açıköğretim Fakültesi Dekanlığına, Koordinatörlük ve | | diğer emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Gelecekte Türkiye'de sosyal | | hizmetler alanında nitelikli meslek elemanları yetiştirilmesinde | | katkımızın olması bizleri de gururlandırmaktadır. | | | | Editör | | | | Fehmi YILMAZ | +-----------------------------------------------------------------------+ İÇİNDEKİLER =========== [[ÖN SÖZ] 3](#%C3%B6n-s%C3%B6z) [[İÇİNDEKİLER] 4](#_Toc65517831) [[1.SOSYAL HİZMET KAVRAMININ TANIMI, KAPSAMI VE TARİHİ] 12](#sosyal-hizmet-kavraminin-tanimi-kapsami-ve-tarihi) [[Bölümle İlgili Özlü Söz] 13](#b%C3%B6l%C3%BCmle-ilgili-%C3%B6zl%C3%BC-s%C3%B6z) [[Kazanımlar] 14](#kazan%C4%B1mlar) [[Birlikte Düşünelim] 15](#birlikte-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnelim) [[Başlamadan Önce] 16](#ba%C5%9Flamadan-%C3%B6nce) [**[1.1.Sosyal Hizmetin Tanımı ve Kapsamı] 17**](#sosyal-hizmetin-tan%C4%B1m%C4%B1-ve-kapsam%C4%B1) [**[1.2.Sosyal Hizmetin Tarihi Gelişimi] 19**](#sosyal-hizmetin-tarihi-geli%C5%9Fimi) [[Bölüm Özeti] 27](#_Toc65517839) [[Kaynakça] 28](#kaynak%C3%A7a) [[Bölüm Soruları] 30](#b%C3%B6l%C3%BCm-sorular%C4%B1) [[2.İSLAMİYET VE SOSYAL HİZMETLER] 33](#islamiyet-ve-sosyal-hizmetler) [[Bölümle İlgili Özlü Söz] 34](#b%C3%B6l%C3%BCmle-ilgili-%C3%B6zl%C3%BC-s%C3%B6z-1) [[Kazanımlar] 35](#kazan%C4%B1mlar-1) [[Birlikte Düşünelim] 36](#birlikte-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnelim-1) [[Başlamadan Önce] 37](#ba%C5%9Flamadan-%C3%B6nce-1) [**[2.1.İslamiyet ve Sosyal Hizmet] 39**](#islamiyet-ve-sosyal-hizmet) [**[2.2.İslam'da Sosyal Hizmet Kaynakları] 40**](#islamda-sosyal-hizmet-kaynaklar%C4%B1) [**[2.2.1.Zekât] 40**](#_Toc65517849) [**[2.2.2.Sadaka, Sadaka-i Fıtır ve Sadaka-i Câriye] 41**](#sadaka-sadaka-i-f%C4%B1t%C4%B1r-ve-sadaka-i-c%C3%A2riye) [**[2.2.3.Karz-ı Hasen] 45**](#karz-%C4%B1-hasen) [**[2.3.İslam'da Birer Sosyal Hizmet Kurumu Olarak Vakıflar] 46**](#islamda-birer-sosyal-hizmet-kurumu-olarak-vak%C4%B1flar) [**[2.4.Hz. Peygamber Dönemi'nde Sosyal Hizmetler] 49**](#hz.-peygamber-d%C3%B6neminde-sosyal-hizmetler) [**[2.4.1.Aile Kurumuna Yönelik Sosyal Hizmetler] 50**](#_Toc65517854) [**[2.4.2.Bireye Yönelik Sosyal Hizmetler] 59**](#_Toc65517855) [**[2.4.3.Kadınlara Yönelik Sosyal Hizmetler] 59**](#kad%C4%B1nlara-y%C3%B6nelik-sosyal-hizmetler) [**[2.4.4.Çocuklara Yönelik Sosyal Hizmetler] 62**](#%C3%A7ocuklara-y%C3%B6nelik-sosyal-hizmetler) [**[*2.4.4.1.*Çocuk Koruma ve Bakım Modelleri: Koruyucu Aile ve Evlat Edinme] 67**](#%C3%A7ocuk-koruma-ve-bak%C4%B1m-modelleri-koruyucu-aile-ve-evlat-edinme) [**[2.4.4.2.Koruyucu Aile] 67**](#koruyucu-aile) [**[2.4.4.3.Evlat Edinme] 72**](#evlat-edinme) [**[2.4.5.Yaşlılara Yönelik Sosyal Hizmetler] 73**](#ya%C5%9Fl%C4%B1lara-y%C3%B6nelik-sosyal-hizmetler) [**[2.4.6.Engellilere Yönelik Sosyal Hizmetler] 75**](#engellilere-y%C3%B6nelik-sosyal-hizmetler) [[Bölüm Özeti] 81](#b%C3%B6l%C3%BCm-%C3%B6zeti-1) [[Kaynakça] 83](#kaynak%C3%A7a-1) [[Bölüm Soruları] 85](#b%C3%B6l%C3%BCm-sorular%C4%B1-1) [[3.HULEFA-İ RAŞİDİN, EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİNDE SOSYAL HİZMETLER] 88](#hulefa-i-ra%C5%9Fidin-emeviler-ve-abbasiler-d%C3%B6neminde-sosyal-hizmetler) [[Bölümle İlgili Özlü Söz] 89](#b%C3%B6l%C3%BCmle-ilgili-%C3%B6zl%C3%BC-s%C3%B6z-2) [[Kazanımlar] 90](#kazan%C4%B1mlar-2) [[Birlikte Düşünelim] 91](#birlikte-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnelim-2) [[Başlamadan Önce] 92](#ba%C5%9Flamadan-%C3%B6nce-2) [**[3.1.Hulefa-i Raşidin Döneminde Sosyal Hizmetler] 93**](#hulefa-i-ra%C5%9Fidin-d%C3%B6neminde-sosyal-hizmetler) [**[3.2.Emeviler Döneminde Sosyal Hizmetler] 97**](#emeviler-d%C3%B6neminde-sosyal-hizmetler) [**[3.3.Abbasiler ve Bağlı Devletler] 105**](#abbasiler-ve-ba%C4%9Fl%C4%B1-devletler) [[Bölüm Özeti] 111](#b%C3%B6l%C3%BCm-%C3%B6zeti-2) [[Kaynakça] 112](#kaynak%C3%A7a-2) [[Bölüm Soruları] 114](#b%C3%B6l%C3%BCm-sorular%C4%B1-2) [[4.SELÇUKLU VE TÜRK-İSLAM DÜNYASI] 117](#sel%C3%A7uklu-ve-t%C3%BCrk-islam-d%C3%BCnyasi) [[Bölümle İlgili Özlü Söz] 118](#b%C3%B6l%C3%BCmle-ilgili-%C3%B6zl%C3%BC-s%C3%B6z-3) [[Kazanımlar] 119](#kazan%C4%B1mlar-3) [[Birlikte Düşünelim] 120](#birlikte-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnelim-3) [[Başlamadan Önce] 121](#ba%C5%9Flamadan-%C3%B6nce-3) [**[4.2.Selçuklu ve Türk-İslam Dünyası] 122**](#sel%C3%A7uklu-ve-t%C3%BCrk-islam-d%C3%BCnyas%C4%B1) [**[4.2.1.Fütüvvet ve Âhilik] 131**](#f%C3%BCt%C3%BCvvet-ve-%C3%A2hilik) [**[4.2.2.Ahîlikte Sosyal Hizmet Uygulamalarına Örnekler] 134**](#ah%C3%AElikte-sosyal-hizmet-uygulamalar%C4%B1na-%C3%B6rnekler) [[Bölüm Özeti] 140](#g%C3%B6rsel-10.-ahilik-te%C5%9Fkilat%C4%B1-2) [[Kaynakça] 141](#kaynak%C3%A7a-3) [[Bölüm Soruları] 144](#b%C3%B6l%C3%BCm-sorular%C4%B1-3) [[5.OSMANLI İMPARATORLUĞUNDA SOSYAL HİZMETLER] 147](#osmanli-imparatorlu%C4%9Funda-sosyal-hizmetler) [[Bölümle İlgili Özlü Sözler] 149](#b%C3%B6l%C3%BCmle-ilgili-%C3%B6zl%C3%BC-s%C3%B6z-4) [[Kazanımlar] 150](#kazan%C4%B1mlar-4) [[Birlikte Düşünelim] 151](#birlikte-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnelim-4) [[Başlamadan Önce] 152](#ba%C5%9Flamadan-%C3%B6nce-4) [**[5.1.Osmanlı İmparatorluğu'nda Toplum ve Sosyal Hizmetler] 153**](#osmanl%C4%B1-imparatorlu%C4%9Funda-toplum-ve-sosyal-hizmetler) [**[5.2.Yabancılar Gözünden Osmanlı Dünyası] 155**](#_Toc65517894) [**[5.3.Osmanlı Toplum Yapısı] 158**](#osmanl%C4%B1-toplum-yap%C4%B1s%C4%B1) [**[5.4.Osmanlı Siyasi Düşüncesinde Toplum] 160**](#osmanl%C4%B1-siyasi-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCncesinde-toplum) [**[5.4.1.Nizam-ı Âlem Düşüncesi] 160**](#nizam-%C4%B1-%C3%A2lem-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCncesi) [**[5.4.2.Daire-i Adliyye Düşüncesi] 161**](#daire-i-adliyye-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCncesi) [**[5.4.3.Erkân-ı Erbaa veya Anâsır-ı Erbaa Düşüncesi] 161**](#erk%C3%A2n-%C4%B1-erbaa-veya-an%C3%A2s%C4%B1r-%C4%B1-erbaa-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCncesi) [**[5.5.Yöneticiler] 162**](#y%C3%B6neticiler) [**[5.5.1.Askerî Sınıf] 162**](#asker%C3%AE-s%C4%B1n%C4%B1f) [**[5.5.1.1.Ehl-i örf] 163**](#ehl-i-%C3%B6rf) [**[5.5.1.2.Seyfiye] 163**](#seyfiye) [**[5.5.1.3.İlmiye] 164**](#ilmiye) [**[5.5.1.4.Kalemiye] 164**](#kalemiye) [**[5.6.Yönetilenler] 165**](#y%C3%B6netilenler) [**[5.6.1.Reaya] 165**](#reaya) [**[5.6.1.1.Şehirliler] 165**](#%C5%9Fehirliler) [**[5.6.1.2.Köylüler] 166**](#k%C3%B6yl%C3%BCler) [**[5.6.1.3.Konar Göçerler] 166**](#konar-g%C3%B6%C3%A7erler) [**[5.7.Din ve Toplum] 167**](#din-ve-toplum) [**[5.8.Aile] 168**](#aile) [**[5.9.Çingeneler] 168**](#%C3%A7ingeneler) [**[5.10.Köleler] 168**](#k%C3%B6leler) [**[5.11.Kamusal Mekanlar] 169**](#kamusal-mekanlar) [**[5.12.Modern Dönemde Osmanlı Toplumu] 169**](#modern-d%C3%B6nemde-osmanl%C4%B1-toplumu) [[Bölüm Özeti] 172](#b%C3%B6l%C3%BCm-%C3%B6zeti-4) [[Kaynakça] 173](#kaynak%C3%A7a-4) [[Bölüm Soruları] 176](#b%C3%B6l%C3%BCm-sorular%C4%B1-4) [[6.OSMANLI İKTİSADİ DÜNYA PRENSİPLERİ VE SOSYAL HİZMETLER] 179](#osmanli-iktisadi-d%C3%BCnya-prensipleri-ve-sosyal-hizmetler) [[Bölümle İlgili Özlü Söz] 180](#b%C3%B6l%C3%BCmle-ilgili-%C3%B6zl%C3%BC-s%C3%B6z-5) [[Kazanımlar] 181](#kazan%C4%B1mlar-5) [[Birlikte Düşünelim] 182](#birlikte-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnelim-5) [[Başlamadan Önce] 183](#ba%C5%9Flamadan-%C3%B6nce-5) [**[6.1.Provizyonizm (İaşecilik)] 184**](#provizyonizm-ia%C5%9Fecilik) [**[6.2.Fiskalizm (Gelircilik)] 184**](#fiskalizm-gelircilik) [**[6.3.Tradisyonalizm (Gelenekçilik)] 184**](#tradisyonalizm-gelenek%C3%A7ilik) [**[6.4.Toprağın Kontrolü] 185**](#topra%C4%9F%C4%B1n-kontrol%C3%BC) [**[6.5.Emeğin Kontrolü] 186**](#eme%C4%9Fin-kontrol%C3%BC) [**[6.6.Sermayenin Kontrolü] 186**](#sermayenin-kontrol%C3%BC) [**[6.7.Eşitlikçi Toplum Yapısı ve Vakıflaşma] 187**](#e%C5%9Fitlik%C3%A7i-toplum-yap%C4%B1s%C4%B1-ve-vak%C4%B1fla%C5%9Fma) [[Bölüm Özeti] 190](#b%C3%B6l%C3%BCm-%C3%B6zeti-5) [[Bölüm Soruları] 193](#b%C3%B6l%C3%BCm-sorular%C4%B1-5) [[7.OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDA VAKIF SİSTEMİ VE SOSYAL HİZMETLER] 195](#osmanli-imparatorlu%C4%9Funda-vakif-sistemi-ve-sosyal-hizmetler) [[Bölümle İlgili Özlü Söz] 196](#b%C3%B6l%C3%BCmle-ilgili-%C3%B6zl%C3%BC-s%C3%B6z-6) [[Kazanımlar] 197](#kazan%C4%B1mlar-6) [[Birlikte Düşünelim] 198](#birlikte-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnelim-6) [[Başlamadan Önce] 199](#ba%C5%9Flamadan-%C3%B6nce-6) [**[7.1.Osmanlı İmparatorluğunda Vakıf Sistemi Ve Sosyal Hizmetler] 201**](#osmanl%C4%B1-imparatorlu%C4%9Funda-vak%C4%B1f-sistemi-ve-sosyal-hizmetler) [**[7.2.Cami ve Mescitler] 204**](#cami-ve-mescitler) [**[7.2.1.Eğitim-Öğretim ve Kültür Hizmetleri] 205**](#e%C4%9Fitim-%C3%B6%C4%9Fretim-ve-k%C3%BClt%C3%BCr-hizmetleri) [**[7.2.2.Devlet Müessesesi Olarak Hizmetleri] 205**](#devlet-m%C3%BCessesesi-olarak-hizmetleri) [**[7.2.3.Adalet Merkezi Olarak Hizmetleri] 206**](#adalet-merkezi-olarak-hizmetleri) [**[7.2.4.Askerî Amaçlı Hizmetleri] 206**](#asker%C3%AE-ama%C3%A7l%C4%B1-hizmetleri) [**[7.3.Eğitim Kurumları] 206**](#e%C4%9Fitim-kurumlar%C4%B1) [**[7.3.1.Sıbyan Mehtebi ve Rüşdiyeler] 207**](#s%C4%B1byan-mehtebi-ve-r%C3%BC%C5%9Fdiyeler) [**[7.3.2.Medreseler] 207**](#medreseler) [**[7.3.2.1.Medreselerde Okutulan Konular, Dersler ve Medrese Dereceleri] 209**](#medreselerde-okutulan-konular-dersler-ve-medrese-dereceleri) [**[7.3.2.2.Osmanlı Medreselerinin Dereceleri] 210**](#osmanl%C4%B1-medreselerinin-dereceleri) [**[7.3.2.3.Medrese Yapıları ve Gündelik Hayat] 211**](#medrese-yap%C4%B1lar%C4%B1-ve-g%C3%BCndelik-hayat) [**[7.3.3.Tekkeler ve Zaviyeler] 212**](#tekkeler-ve-zaviyeler) [**[7.3.4.Külliyeler] 213**](#k%C3%BClliyeler) [**[7.3.5.İmaretler] 215**](#imaretler) [**[7.3.6.Darüşşifa ve Bimaristanlar] 215**](#dar%C3%BC%C5%9F%C5%9Fifa-ve-bimaristanlar) [**[7.3.7.Hamamlar] 218**](#hamamlar) [**[7.4.Vakıflar ve Beledi Hizmetler] 219**](#vak%C4%B1flar-ve-beledi-hizmetler) [**[7.5.Vakıflar ve Ulaşım-Konaklama Hizmetleri] 219**](#vak%C4%B1flar-ve-ula%C5%9F%C4%B1m-konaklama-hizmetleri) [**[7.5.1.Kervansaraylar] 220**](#kervansaraylar) [**[7.6.Para Vakıfları] 221**](#para-vak%C4%B1flar%C4%B1) [**[7.7.İcareteynli Vakıflar] 221**](#icareteynli-vak%C4%B1flar) [[Bölüm Özeti] 223](#b%C3%B6l%C3%BCm-%C3%B6zeti-6) [[Kaynakça] 224](#kaynak%C3%A7a-5) [[Bölüm Sorular] 230](#b%C3%B6l%C3%BCm-sorular) [[8.OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDA BÜROKRASİ VE SOSYAL HİZMETLER] 233](#osmanli-imparatorlu%C4%9Funda-b%C3%BCrokrasi-ve-sosyal-hizmetler) [[Bölümle İlgili Özlü Söz] 234](#b%C3%B6l%C3%BCmle-ilgili-%C3%B6zl%C3%BC-s%C3%B6z-7) [[Kazanımlar] 235](#kazan%C4%B1mlar-7) [[Birlikte Düşünelim] 236](#birlikte-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnelim-7) [[Başlamadan Önce] 237](#ba%C5%9Flamadan-%C3%B6nce-7) [**[8.1.Divan-ı Hümayun ve Sosyal Hizmetler] 238**](#divan-%C4%B1-h%C3%BCmayun-ve-sosyal-hizmetler) [**[8.2.Cuma Selamlığı ve Sosyal Hizmetler] 240**](#cuma-selaml%C4%B1%C4%9F%C4%B1-ve-sosyal-hizmetler) [**[8.3.İstanbul Gümrüğü ve Sosyal Hizmetler] 241**](#istanbul-g%C3%BCmr%C3%BC%C4%9F%C3%BC-ve-sosyal-hizmetler) [**[8.4.İç Hazine ve Dış Hazine Sosyal Hizmetleri] 242**](#i%C3%A7-hazine-ve-d%C4%B1%C5%9F-hazine-sosyal-hizmetleri) [**[8.5.Esnaf Loncaları ve Sosyal Hizmetler] 242**](#esnaf-loncalar%C4%B1-ve-sosyal-hizmetler) [**[8.6.Avarız Vakıfları, Avarız Sandıkları ve Sosyal Hizmetler] 245**](#avar%C4%B1z-vak%C4%B1flar%C4%B1-avar%C4%B1z-sand%C4%B1klar%C4%B1-ve-sosyal-hizmetler) [[Bölüm Özeti] 248](#b%C3%B6l%C3%BCm-%C3%B6zeti-7) [[Kaynakça] 249](#kaynak%C3%A7a-6) [[Bölüm Sorular] 251](#b%C3%B6l%C3%BCm-sorular-1) [[Cevaplar] 252](#_Toc65517978) [[9.OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDA ÇEVRE VE SOSYAL HİZMETLER] 253](#osmanli-imparatorlu%C4%9Funda-%C3%A7evre-ve-sosyal-hizmetler) [[Bölümle İlgili Özlü Söz] 254](#b%C3%B6l%C3%BCmle-ilgili-%C3%B6zl%C3%BC-s%C3%B6z-8) [[Kazanımlar] 255](#kazan%C4%B1mlar-8) [[Birlikte Düşünelim] 256](#birlikte-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnelim-8) [[Başlamadan Önce] 257](#ba%C5%9Flamadan-%C3%B6nce-8) [**[9.1.Osmanlı İmparatorluğu'nda Çevre ve Sosyal Hizmetler] 258**](#osmanl%C4%B1-imparatorlu%C4%9Funda-%C3%A7evre-ve-sosyal-hizmetler) [**[9.2.Ziraat Sektörü] 258**](#ziraat-sekt%C3%B6r%C3%BC) [**[9.2.1.Islah Çalışmaları] 259**](#_Toc65517989) [**[9.2.2.İnsan Sağlığı] 260**](#insan-sa%C4%9Fl%C4%B1%C4%9F%C4%B1) [**[9.2.3.Haşerelerle Mücadele] 261**](#ha%C5%9Ferelerle-m%C3%BCcadele) [**[9.2.4.Hastalıklarla Mücadele] 262**](#hastal%C4%B1klarla-m%C3%BCcadele) [**[9.2.5.Ayni ve Nakdi Yardımlar] 262**](#ayni-ve-nakdi-yard%C4%B1mlar) [**[9.2.6.Muhacirler ve İskan] 263**](#muhacirler-ve-isk%C3%A2n) [**[9.2.7.Göçebeler ve İskan] 264**](#g%C3%B6%C3%A7ebeler-ve-isk%C3%A2n) [**[9.2.8.Doğal Afetler] 264**](#do%C4%9Fal-afetler) [**[9.2.9.Teknoloji Transferi ve Kontroller] 264**](#teknoloji-transferi-ve-kontroller) [**[9.3.Sanayi Sektörü] 265**](#sanayi-sekt%C3%B6r%C3%BC) [**[9.4.Doğal Afetler, Salgin Hastaliklar ve Karantina] 269**](#do%C4%9Fal-afetler-salg%C4%B1n-hastal%C4%B1klar-ve-karantina) [**[9.4.1.Afetler] 270**](#afetler) [**[9.4.2.Kıtlık] 271**](#k%C4%B1tl%C4%B1k) [**[9.4.3.Salgın Hastalıklar ve Karantina] 271**](#salg%C4%B1n-hastal%C4%B1klar-ve-karantina) [**[9.5.Su Yolları ve Atık Sular] 272**](#su-yollar%C4%B1-ve-at%C4%B1k-sular) [**[9.6.Sabun ve Temizlik Ürünleri] 272**](#sabun-ve-temizlik-%C3%BCr%C3%BCnleri) [**[9.7.İnsan İlişkileri ve Komşuluk] 273**](#insan-ili%C5%9Fkileri-ve-kom%C5%9Fuluk) [**[9.8.Ormanlar] 274**](#ormanlar) [**[9.9.Mesire Yerleri] 275**](#mesire-yerleri) [**[9.10.Bataklıklar] 276**](#batakl%C4%B1klar) [**[9.11.Hayvanlar] 276**](#hayvanlar) [**[9.11.1.Yük ve Binek Hayvanları] 277**](#y%C3%BCk-ve-binek-hayvanlar%C4%B1) [**[9.11.2.Sokak Hayvanları] 278**](#sokak-hayvanlar%C4%B1) [**[9.11.3.Hayvanlar İçin Kurulan Vakıflar] 279**](#hayvanlar-i%CC%87%C3%A7in-kurulan-vak%C4%B1flar) [[Bölüm Özeti] 282](#b%C3%B6l%C3%BCm-%C3%B6zeti-8) [[Kaynakça] 283](#kaynak%C3%A7a-7) [[Bölüm Soruları] 284](#b%C3%B6l%C3%BCm-sorular%C4%B1-6) [[10.OSMANLI YENİLEŞME DÖNEMİNDE SOSYAL HİZMETLER] 287](#osmanli-yenile%C5%9Fme-d%C3%B6neminde-sosyal-hizmetler) [[Bölümle İlgili Özlü Söz] 288](#b%C3%B6l%C3%BCmle-ilgili-%C3%B6zl%C3%BC-s%C3%B6z-9) [[Kazanımlar] 289](#kazan%C4%B1mlar-9) [[Birlikte Düşünelim] 290](#birlikte-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnelim-9) [[Başlamadan Önce] 291](#ba%C5%9Flamadan-%C3%B6nce-9) [**[10.1.Sosyal Hizmet Olarak Maddi Yardım] 295**](#sosyal-hizmet-olarak-maddi-yard%C4%B1m) [**[10.1.1.Maaş ve Yardım Tahsisi] 295**](#maa%C5%9F-ve-yard%C4%B1m-tahsisi) [**[10.1.2.Vergi ve Borç Affı] 297**](#vergi-ve-bor%C3%A7-aff%C4%B1) [**[10.1.3.Engelli Yardımları] 297**](#engelli-yard%C4%B1mlar%C4%B1) [**[10.1.4.Dilencilerin Topluma Kazandırılması] 298**](#dilencilerin-topluma-kazand%C4%B1r%C4%B1lmas%C4%B1) [**[10.1.5.Afet Yönetimi] 299**](#afet-y%C3%B6netimi) [**[10.2.Vakıflar ve Sosyal Hizmet] 300**](#vak%C4%B1flar-ve-sosyal-hizmet) [**[10.3.Emeklilik ve Kooperatifler] 301**](#emeklilik-ve-kooperatifler) [**[10.4.Osmanlı'da Borçluluk Açısından Sosyal Hizmet -- Yardımlaşma Sandıkları] 303**](#osmanl%C4%B1da-bor%C3%A7luluk-a%C3%A7%C4%B1s%C4%B1ndan-sosyal-hizmet-yard%C4%B1mla%C5%9Fma-sand%C4%B1klar%C4%B1) [**[10.5.Eytam Sandıkları] 307**](#eytam-sand%C4%B1klar%C4%B1) [[Bölüm Özeti] 309](#b%C3%B6l%C3%BCm-%C3%B6zeti-9) [[Kaynakça] 310](#kaynak%C3%A7a-8) [[Bölüm Soruları] 313](#b%C3%B6l%C3%BCm-sorular%C4%B1-7) [[11.OSMANLI YENİLEŞME DÖNEMİNDE MODERN KURUMLAR VE SOSYAL HİZMETLER] 316](#osmanli-yenile%C5%9Fme-d%C3%B6neminde-modern-kurumlar-ve-sosyal-hizmetler) [[Bölümle İlgili Özlü Söz] 317](#b%C3%B6l%C3%BCmle-ilgili-%C3%B6zl%C3%BC-s%C3%B6z-10) [[Kazanımlar] 318](#kazan%C4%B1mlar-10) [[Birlikte Düşünelim] 319](#birlikte-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnelim-10) [[Başlamadan Önce] 320](#ba%C5%9Flamadan-%C3%B6nce-10) [**[11.1.Bimarhaneler - Hastahaneler] 321**](#bimarhaneler---hastahaneler) [**[11.1.1.Salgın Hastalıklar] 322**](#salg%C4%B1n-hastal%C4%B1klar) [**[11.1.2.Gureba Hastahanesi] 324**](#gureba-hastanesi) [**[11.1.3.Hamidiye Etfal Hastahanesi] 324**](#hamidiye-etfal-hastanesi) [**[11.2.Belediyeler ve Sosyal Hizmet] 325**](#belediyeler-ve-sosyal-hizmet) [**[11.3.Engelli Mektepleri] 326**](#engelli-mektepleri) [**[11.4.Hilal-i Ahmer] 327**](#hilal-i-ahmer) [**[11.5.Darülaceze] 328**](#dar%C3%BClaceze) [**[11.5.1.Dulhane] 330**](#dulhane) [**[11.6.Darüşşafaka] 331**](#dar%C3%BC%C5%9F%C5%9Fafaka) [**[11.7.Islahhaneler] 333**](#islahhaneler) [**[11.7.1.Darülhayr-ı Âlî] 334**](#dar%C3%BClhayr-%C4%B1-%C3%A2l%C3%AE) [**[11.7.2.Darüleytamlar] 334**](#dar%C3%BCleytamlar) [[Bölüm Özeti] 337](#b%C3%B6l%C3%BCm-%C3%B6zeti-10) [[Kaynakça] 338](#kaynak%C3%A7a-9) [[Bölüm Soruları] 340](#b%C3%B6l%C3%BCm-sorular%C4%B1-8) [[12.CUMHURİYET DÖNEMİ'NDE BAKANLIKLAR VE BELEDİYELERİN SOSYAL HİZMETLERİ] 343](#cumhuriyet-d%C3%B6neminde-bakanliklar-ve-belediyelerin-sosyal-hizmetleri) [[Bölümle İlgili Özlü Söz] 344](#b%C3%B6l%C3%BCmle-ilgili-%C3%B6zl%C3%BC-s%C3%B6z-11) [[Kazanımlar] 345](#kazan%C4%B1mlar-11) [[Birlikte Düşünelim] 346](#birlikte-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnelim-11) [[Başlamadan Önce] 347](#ba%C5%9Flamadan-%C3%B6nce-11) [**[12.1.Cumhuriyet Döneminde Bakanlıkların Sosyal Hizmetleri] 348**](#cumhuriyet-d%C3%B6neminde-bakanl%C4%B1klar%C4%B1n-sosyal-hizmetleri) [**[12.1.1.Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı] 348**](#aile-%C3%A7al%C4%B1%C5%9Fma-ve-sosyal-hizmetler-bakanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1) [**[12.1.1.1.Çalışma Genel Müdürlüğü] 348**](#%C3%A7al%C4%B1%C5%9Fma-genel-m%C3%BCd%C3%BCrl%C3%BC%C4%9F%C3%BC) [**[12.1.1.2.Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü] 349**](#sosyal-yard%C4%B1mlar-genel-m%C3%BCd%C3%BCrl%C3%BC%C4%9F%C3%BC) [**[12.1.2.Sağlık Bakanlığı] 351**](#sa%C4%9Fl%C4%B1k-bakanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1) [**[12.2.Sosyal Hizmetler ve Belediyeler] 354**](#sosyal-hizmetler-ve-belediyeler) [[Bölüm Özeti] 361](#b%C3%B6l%C3%BCm-%C3%B6zeti-11) [[Kaynakça] 362](#kaynak%C3%A7a-10) [[Bölüm Soruları] 364](#b%C3%B6l%C3%BCm-sorular%C4%B1-9) [[13.KIZILAY VE SOSYAL HİZMETLER] 367](#kizilay-ve-sosyal-hizmetler) [[Bölümle İlgili Özlü Söz] 368](#b%C3%B6l%C3%BCmle-ilgili-%C3%B6zl%C3%BC-s%C3%B6z-12) [[Kazanımlar] 369](#kazan%C4%B1mlar-12) [[Birlikte Düşünelim] 370](#birlikte-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnelim-12) [[Başlamadan Önce] 371](#ba%C5%9Flamadan-%C3%B6nce-12) [**[13.1.Kızılay'ın Amaç ve İlkeleri] 372**](#k%C4%B1z%C4%B1lay%C4%B1n-ama%C3%A7-ve-ilkeleri) [**[13.2.Cumhuriyet'in İlk Yıllarında Kızılay (Hilal-i Ahmer Cemiyeti)] 374**](#cumhuriyetin-ilk-y%C4%B1llar%C4%B1nda-k%C4%B1z%C4%B1lay-hilal-i-ahmer-cemiyeti) [**[13.3.Türk-Yunan Halklarının Mübadelesi] 376**](#t%C3%BCrk-yunan-halklar%C4%B1n%C4%B1n-m%C3%BCbadelesi) [**[13.4.II. Dünya Savaşı'nda Kızılay] 380**](#ii.-d%C3%BCnya-sava%C5%9F%C4%B1nda-k%C4%B1z%C4%B1lay) [**[13.5.Doğal Afetlerde Kızılay] 382**](#do%C4%9Fal-afetlerde-k%C4%B1z%C4%B1lay) [**[13.6.Kızılay'ın Diğer Hizmetleri] 387**](#k%C4%B1z%C4%B1lay%C4%B1n-di%C4%9Fer-hizmetleri) [[Bölüm Özeti] 388](#b%C3%B6l%C3%BCm-%C3%B6zeti-12) [[Kaynakça] 390](#_Toc65518081) [[Bölüm Soruları] 391](#b%C3%B6l%C3%BCm-sorular%C4%B1-10) [[14.DİĞER SOSYAL HİZMET KURUMLARI] 394](#di%C4%9Fer-sosyal-hizmet-kurumlari) [[Bölümle İlgili Özlü Söz] 395](#b%C3%B6l%C3%BCmle-ilgili-%C3%B6zl%C3%BC-s%C3%B6z-13) [[Kazanımlar] 396](#kazan%C4%B1mlar-13) [[Birlikte Düşünelim] 397](#birlikte-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCnelim-13) [[Başlamadan Önce] 398](#ba%C5%9Flamadan-%C3%B6nce-13) [**[14.1.Sosyal Hizmet Kurumu olarak Yeşilay (Hilal-i Ahdar)] 399**](#sosyal-hizmet-kurumu-olarak-ye%C5%9Filay-hilal-i-ahdar) [**[14.2.Cumhuriyet'in İlk Yıllarında Yeşilay (Hilal-i Ahdar Cemiyeti)] 400**](#cumhuriyetin-ilk-y%C4%B1llar%C4%B1nda-ye%C5%9Filay-hilal-i-ahdar-cemiyeti) [**[14.3.Çocuk Esirgeme Kurumu (Himaye-i Etfal Cemiyeti)] 402**](#%C3%A7ocuk-esirgeme-kurumu-himaye-i-etfal-cemiyeti) [**[14.4.Fukaraperver Cemiyetleri] 408**](#fukaraperver-cemiyetleri) [**[14.5.Darüşşafaka] 409**](#dar%C3%BC%C5%9F%C5%9Fafaka-1) [**[14.6.Darülaceze] 410**](#dar%C3%BClaceze-1) [[Bölüm Özeti] 413](#_Toc65518094) [[Kaynakça] 415](#kaynak%C3%A7a-11) [[Bölüm Soruları] 417](#b%C3%B6l%C3%BCm-sorular%C4%B1-11) SOSYAL HİZMET KAVRAMININ TANIMI, KAPSAMI VE TARİHİ[^1^](#fn1){#fnref1.footnote-ref} {#sosyal-hizmet-kavraminin-tanimi-kapsami-ve-tarihi} ==================================================================================== Bölümle İlgili Özlü Söz ======================= +-----------------------------------------------------------------------+ | "Kişi ve ailelerin kendi bünye ve çevre şartlarından doğan veya | | kontrolleri dışında oluşan maddi, manevi ve sosyal yoksunluklarının | | giderilmesine ve ihtiyaçlarının karşılanmasına, sosyal sorunlarının | | önlenmesi ve çözümlenmesine yardımcı olunmasını ve hayat | | standartlarının iyileştirilmesi ve yükseltilmesini amaçlayan sistemli | | ve programlı hizmetler bütünüdür." | | | | 2828 sayılı Kanun | +-----------------------------------------------------------------------+ Kazanımlar ========== - Sosyal hizmetin anlam ve içeriğini öğrenir. - İlk ve Orta Çağ devlet toplumlarında insana yönelik refah çalışmalarının yöntem ve amaçlarını açıklar. - Sosyal hizmetin muhatabı olan toplum gruplarının farklı toplumlardaki refah seviyesini öğrenir. Birlikte Düşünelim ================== +-----------------------------------------------------------------------+ | - Sosyal hizmet nedir? | | | | - Sosyal hizmet-insan ilişkisi nasıldır? | | | | - Sosyal hizmetin uygulama alanları nelerdir? | | | | - Sosyal hizmet, İlk ve Orta Çağ toplumlarında nasıl gelişmiştir? | +-----------------------------------------------------------------------+ Başlamadan Önce =============== +-----------------------------------------------------------------------+ | Bu bölümde, sosyal hizmetlerin tanımı ve tarihi gelişimi ele | | alınacaktır. kişi, grup ve toplumlara sosyal, ruhsal, ekonomik ve | | fiziksel yönlerden, imkânlar çerçevesindeki en yüksek refah düzeyine | | ulaşabilmeleri için yardım yapılması ve desteklenmesi gibi çok kısa | | ama kapsayıcı şekilde tarif edilen sosyal hizmetlerin; tarihsel | | çerçeve içinde ele alındığında, bireyin refahını geliştirmeye yönelik | | uygulamalar olduğu görülmektedir. Sosyal hizmet tarihi insanlık | | tarihiyle başlamıştır. İnsanlık tarihine bakıldığında, her dönemde ve | | toplumda, yaşlı, engelli, sığınmacı, muhtaç, yoksul, mağdur edilmiş | | çocuk ve kadınlar, kronik veya bulaşıcı hastalık mağdurları gibi | | dezavantajlı grupların var olduğu görülür. Devletler, toplumlar ve | | fertler, bu dezavantajlı gruplara karşı farklı yaklaşımlarda | | bulunmuşlardır. Bazı toplumlar bu grupların bir kısmına destek | | olurken bazı toplumlar görmezden gelmiş ve kendi hallerine | | bırakmışlardır. | | | | Sosyal hizmetlerin en önemli konusu olan dezavantajlı gruplar, birçok | | toplumda; hatta Eski Çağ'ın Mısır, Yunan ve Roma toplumlarında az | | veya çok desteklenmekte idi. Semavi dinler, mensuplarını bu konuda | | hassas davranmaları konusunda uyarmıştır. Başta İslamiyet olmak üzere | | İbranîlik, Budizm, Musevîlik, Hristiyanlık hatta Germen dinlerinde | | hastalar, yetimler ve korunmaya muhtaç yabancılara sosyal yardım | | yapılması emredilmiştir. Zamanla bu amaca yönelik olarak "vakıf" | | müessesesi devreye girmiştir. Eski Yunan sitelerinde yardım amacıyla | | kurulmuş "vakıflar"dan söz edilmektedir. Roma Hukukunun ilk | | devirlerinde vakıf müessesesi mevcut değildi. Hukuk alanında çok | | ileri durumda bulunan Romalılar, bu müesseseyi ancak Cumhuriyet | | döneminin sonlarına doğru faaliyete geçirmişlerdir. Bizans Devleti | | vakıf müessesesini geliştirerek hukukî bir statü kazandırmıştır. Daha | | sonraki bölümlerde de görüleceği gibi Müslümanlar, vakıf müessesesini | | kullanarak sosyal hizmetler alanında önemli ve kalıcı uygulamalar | | gerçekleştirmişlerdir. | | | | Orta Çağ Avrupa'sında kiliselerin sosyal hizmetlerdeki rolü büyüktür. | | Ancak toplumda artan yoksulluk ve problemlere karşı kilisenin yaptığı | | faaliyetlerin yetersiz kalmıştır, Sadece İngiltere'de bu problemleri | | çözmek için 1300'lerin ortası ile 1800'lerin ortası arasında pek çok | | "Yoksullar Yasası" kabul edilmiştir. Bunların en önemlisi Kraliçe I. | | Elisabeth'in 1601'de çıkardığı meşhur "Elisabeth Yoksullar | | Yasası"dır. 19 ve 20. yüzyıllara gelindiğinde Avrupa ve Amerika'da | | sosyal hizmetler daha profesyonel anlamda uygulanmaya başlamıştır. | +-----------------------------------------------------------------------+ **Sosyal Hizmetin Tanımı ve Kapsamı** ------------------------------------- Sosyal hizmetlerin pek çok tanımı yapılmakla birlikte en kapsamlı tanımlardan biri, 11-14 Aralık 1968'de yapılan III' üncü Millî Sosyal Hizmetler Konferansında dile getirilen şu tanımdır: "***Sosyal hizmetler; kişi, grup ve toplulukların yapı ve çevre koşullarından doğan ya da kendi denetimleri dışında kalan yoksulluk ve eşitsizliklerini gidermek; toplumun değişen koşullarından ortaya çıkan sorunları önlemek ve insan kaynaklarını geliştirmek; kişi, aile ve toplum refahını sağlamak amacıyla düzenlenen hizmet ve programları kapsayan bir alandır. Bu alan, örneğin sosyal yardım hizmetleri, çocuk ve aile refahı hizmetleri, fiziksel ve ruhsal sakatlar için yapılan hizmetler, ıslah hizmetleri, sosyal sigortalar, aile planlaması, konut sorunları ve toplum kalkınması gibi hizmet ve programları kapsar***" (Arıcı, 1999: 147). Dikkat edilirse bu tanımda sosyal hizmetlerin içeriği, sosyal sigortaları da kapsayacak biçimde geniş tutulmaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğince, çeşitli ülkelerde sosyal hizmetlerin gelişimi konulu bir araştırma yapmakla görevlendirilmiş bulunan bir uzmanlar grubu sosyal hizmetlerin genel bir tanımını aşağıdaki şekilde yapmıştır: "***Sosyal hizmetler, bireylerin birbiriyle ve çevresi ile uyum sağlamasını kolaylaştırmak amacını taşıyan örgütlenmiş çalışmalardır***" (Arıcı, 1999: 147). Bu tanım göz önüne alındığında Hz. Peygamber'in, Medine'de mükemmel bir sosyal hizmet çalışması yaptığını görmek mümkündür. Muâhât, Mescid, Suffa, zekât, sadaka ve çeşitleri, vakıf, şehir planlaması, muhâcirlerin konut ihtiyacının karşılanması, yetimlerin ve kimsesiz kadınların himayesi, muhtaç aile ve fertlere yapılan yardımlar Hz. Peygamber'in Medine'deki sosyal hizmet çalışmasının sacayaklarını oluşturmaktadır. Günümüz araştırmacıları da "sosyal hizmetler" terimini içerik ve kapsam olarak birbirine yakın olmakla birlikte farklı cümlelerle tanımlamışlardır. Bu tanımlardan bir kısmında sosyal hizmetler; kişi, grup ve toplumlara sosyal, ruhsal, ekonomik ve fiziksel yönlerden, imkânlar çerçevesindeki en yüksek refah düzeyine ulaşabilmeleri için yardım yapılması ve desteklenmesi gibi çok kısa ama kapsayıcı şekilde tarif edilmektedir (Dilik, 1980: 73). Farklı sosyal hizmet tanımlarının içeriğini bir araya getiren bazı araştırmacılar, 1983 tarih ve 2828 sayılı Kanun'un 3. Maddesinde yer alan Sosyal Hizmetler tanımını da kapsayacak şekilde toplumun sosyal, ekonomik, eğitim ve sağlık ile ilgili alanlarına yönelik kuşatıcı bir tanım yapmışlardı: "***Sosyal hizmetler; kişi, grup ve toplulukların yapı ve şartlarından doğan ya da kendi denetimleri dışında meydana gelen bedenî, zihnî ve ruhi eksikliği, fakirlik ve eşitsizliği gidermek veya azaltmak, toplumun değişen şartlarından doğan sosyal sorunları çözümlemek, insan kaynaklarını geliştirmek, hayat standartları iyileştirmek ve yükseltmek, fertlerin birbirleriyle ve sosyal çevresi ile uyum sağlamasını kolaylaştırmak maksadıyla insan şeref ve haysiyetine yaraşır eğitim, danışmanlık, bakım, tıbbi ve psiko-sosyal rehabilitasyon alanlarında devlet veya gönüllü-özel kuruluşlar tarafından sistemli bir şekilde ifa edilen hizmet programlarının bütünüdür.***"[^2^](#fn2){#fnref2.footnote-ref} Dikkat edilirse bu tanımda sosyal hizmet faaliyetlerinin devlet veya gönüllü özel kuruluşlar tarafından yapılabileceği vurgulanmıştır. Bununla birlikte sosyal hizmet uygulamaları bireyler tarafından da gerçekleştirilebilir. Nitekim ilk sosyal hizmet uygulamaları bireysel olarak başlatılmıştır. Bazı araştırmacılar sosyal hizmetin ekonomik yönünden çok sosyal ve eşitlikçi yönüne vurgu yapmakta, bütün insanların sosyal hizmete ihtiyacı olduğunu ileri sürmektedirler (Duyan, 2013: 109; Seyyar, 2007: 270-271). Bu yönüyle tüccarlara verilen destek kredileri, bütün toplumu kapsayan sosyal sigortalar, sağlık ve eğitim hizmetleri sosyal hizmet kapsamına girmektedir. Tarihsel çerçeve içinde ele alındığında, sosyal hizmetlerin, bireyin refahını geliştirmeye yönelik uygulamalar olduğu ortaya çıkmaktadır. Bireyin refahını ise sosyal refah hizmetleri belirler. Bu hizmetlerin amacı, bireyin refahı ile içinde bulunduğu toplumun refahı arasında bir denge kurmaktır (Kongar, 1973: 11). Kısacası sosyal hizmet, hem ferd hem de toplum refahını aynı anda hedeflemektedir. Hz. Peygamber'in, çeşitli nedenlerle toplumdan soyutlanmış köle, engelli, kimsesiz çocuk ve kadın, yoksul ve buna benzer gruplara yönelik izlediği kucaklayıcı uygulamalar, yukarıda verilen bütün anlam ve tanımlarının pratiğe dökülmüş şeklidir. Sosyal hizmetin kapsamı konusuna gelince; bu konuda çalışma yapanlar, sosyal hizmetin içerik ve amacını makro ve mikro düzeyde kategorize ederek oldukça kapsamlı bir çerçeve çizmektedirler. Bu araştırmacılara göre sosyal hizmet, **makro düzeyde**; ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal imkânların toplum içinde adalet ve eşitlik ölçüleri içerisinde dağıtılması; bilim, teknoloji ve sosyal alandaki yeni gelişmelerin, genel anlamda toplumun yararı için kullanılması; toplum yararına çalışacak sosyal kuruluşların oluşturulması, hizmetlerinin düzenlenmesi için genel strateji, politika, plan, program ve proje geliştirmeye yönelir. **Mikro düzeyde** ise; toplumda farklı seviye, çevre, imkân ve şartlarda yaşayan insanlara, gruplara ve toplum kesimlerine sosyal kurumlar aracılığıyla, uygun hizmet programları ve projeleri ile destek olmaktadır (Zastrow, 2013: 9, 193). **BM raporunda uzmanlar grubunun hazırladığı ve sosyal hizmet alanlarını gösteren liste oldukça geniş bir çerçeve sunmaktadır. Araştırmamızın esasını teşkil eden bu listede sosyal hizmet alanları şu şekilde sıralanmıştır:** "***Aile ve çocuk bakım ve yardımı hizmetleri, evlenme konusunda danışmanlık, çocuk bakımevleri ve yuvaları, normal bir aile ilişkisi olmayan çocuklara hizmetler, evlat edinme, vasilik, koruyucu aile, gönüllü çalışmalar, yaşlılara bakım ve yardım, kronik hasta ve sakatlara bakım ve yardım, olağanüstü durumlar yardımı, yoksullara yardım, aşevleri, bedensel ve ruhsal sakatların bakım ve rehabilitasyon hizmetleri, evlenmemiş annelere yardım, göçmen ve sığınmışlara yardım, fuhuş yoluna sapmış ve ahlaksal bakımdan tehlikeye düşmüş kızların rehabilitasyonu, sosyal tıp hizmeti, ruhsal hijyen ya da psikiyatrik sosyal çalışma, okulda sosyal çalışma, askerî yerlerde sosyal çalışma, işletmelerde sosyal çalışma, meslek danışmanlığı ve iş bulmaya ilişkin sosyal çalışma, yargı alanında sosyal çalışma, konut yapımında sosyal çalışma, sosyal güvenliğin yönetim örgütlerinde sosyal çalışma, toplum kalkınması programlarında sosyal çalışma, suçlulara yardım vb.***" (Seyyar, 2007: 271). Bu kapsam o kadar geniştir ki, adeta insanla ilgili ne varsa hepsini içermektedir. **Sosyal Hizmetin Tarihi Gelişimi** ----------------------------------- Sosyal hizmetin tarihi insanlık tarihiyle başlamıştır. İnsanlık tarihine bakıldığında, her dönemde ve toplumda, yaşlı, engelli, sığınmacı, muhtaç, yoksul, mağdur edilmiş çocuk ve kadınlar, kronik veya bulaşıcı hastalık mağdurları gibi dezavantajlı grupların var olduğu görülür. Devletler, toplumlar ve fertler, bu dezavantajlı gruplara karşı farklı yaklaşımlarda bulunmuşlardır. Bazı toplumlar bu grupların bir kısmına destek olurken bazı toplumlar görmezden gelmiş ve kendi hallerine bırakmışlardır. Dezavantajlı gruplara yönelik yardımlar başlangıçta basit ve ferdi anlamda yapılmıştır. ANTİK ÇAĞDA ATİNA\'DA VEBA (M.Ö.430-427) **Görsel 1.** Antik Çağ'da Atina'da Veba (MÖ 430-427) **Kaynak:** [[https://www.arkeotekno.com/image/genel/big/gnl202071329.jpg]](https://www.arkeotekno.com/image/genel/big/gnl202071329.jpg) Ancak hastalara yönelik sağlık hizmetlerinin biraz daha ileri seviyede olduğunu belirmek gerekir. Yunanlılarda ***Asklepieoin*** adı verilen sağlık mabedlerinden söz edilmektedir. Bunların en meşhurları Epidauros, Kos ve şu anda Türkiye sınırları içinde kalan Bergama'dakilerdi. Özellikle ünlü hekim Galenos zamanında Bergama'daki sağlık mabedi en parlak zamanını yaşamıştı. Hristiyanlığın Roma İmparatorluğunun resmî din olarak kabul edilişinden sonra İmparator Konstantin tarafından bu sağlık mabedleri 335 yılında kapatılmıştır. Romalılar zamanında, ***Valatudinarien*** denilen diğer sağlık müesseseleri tesis edilmişti. Bunlar ya büyük mülk sahiplerince hasta işçileri için ya da devletçe ordu mensupları için kurulmuş yapılardı. İslamdan önce ortaya çıkan en eski Hrıstiyan hastanelerinden biri 370 yılında Kayseri'de Patrik Büyük Basilius tarafından kurulan hastanedir. Hrıstiyan azizlerden Zotikus\'un Doğu Roma\'nın başkenti Byzans'ta, aziz Ephrem'in yine aynı yıl Edessa'da (bugünkü Urfa) kurdukları hastaneler, Byzans devrinin en eski hastanelerindendir. IV. yüzyılda Byzantium'da ve V. yüzyılda Kudüste kurulan ve ***Morotrophium*** olarak adlandırılan tesislerde delilerin de tedavi edildiği iddia edilirse bazı araştırmacılar, buna dair hiçbir belgenin elde mevcut olmadığını öne sürerek bu iddiayı reddederler. Hatta Bizans devri hastanelerinin en meşhuru İstanbul'daki Zeyrek Camisi olarak kullanılan Pantokrator manastıriyle birlikte bir külliye olarak 1136'da inşa edilen Pantokrator Hastanesi'nde bile delilerin de tedavi edildiği iddiası yakın bir zamana kadar tartışma konusu olmuştur. İslamiyetten önce hastaların tedavi edildiği hastaneye benzer yapıların bulunmasına mukabil, bu müesseselerde ilmî olarak delilerin tedavi edildiğine dair sağlam belgelerin bulunmaması dikkate değer konudur (Terzioğlu, 1970: 126). İslamiyetten önce kurulan ve hastaların tedavisi ile tıp eğitimine mahsus en önemli kurumlardan biri de İran\'da Sasaniler Döneminde Cündişapur'daki yapıdır. Cündişapur şehri Sasani Hükümdarlarından I. Şapur (241-276) tarafından III. yüzyılda kurulmuştur. İlk İslam hastanelerinin ortaya çıkmasında Cündişapur'daki bu kurumun büyük rol oynadığı muhakkaktır (Terzioğlu, 1970: 127). Tarih öncesi toplumlarda, hatta Eski Çağ'ın Mısır, Yunan ve Roma toplumlarında yoksulların bakımını ve ihtiyacını yakın çevresi karşılamaktaydı. İbranîlik, Budizm, Musevîlik, Hristiyanlık hatta Germen dinlerinde hastalar, yetimler ve korunmaya muhtaç yabancılara sosyal yardım yapılması emredilmiştir (Zastrow, 2013: 166). Zamanla bu amaca yönelik olarak "vakıf" müessesesi devreye girmiştir. Eski Yunan sitelerinde yardım amacıyla kurulmuş "vakıflar"dan söz edilmektedir. Roma Hukukunun ilk devirlerinde vakıf müessesesi mevcut değildi. Hukuk alanında çok ileri durumda bulunan Romalılar, bu müesseseyi ancak Cumhuriyet Döneminin sonlarına doğru faaliyete geçirmişlerdir. Bizans Devleti vakıf müessesesini geliştirerek hukukî bir statü kazandırmıştır (Köprülü, 1951: 480, 483). Orta Çağ Avrupa'sında bu konudaki ilk ciddi çalışmalar kiliseler tarafından başlatılmıştır. Zamanla kurumsallaşan kilise, özellikle fakir, muhtaç, yaşlı ve kimsesiz çocuklara yardım konusunda önemli hizmetler sunmuştur (Zastrow, 166). Korunmaya ihtiyacı olan çocuklara yönelik hizmetler incelendiğinde; Mezopotamya'da yaşayan Sümerlerden, Moğolistan'da yaşayan Hunlara kadar pek çok uygarlığın korunmaya ihtiyacı olan çocuklara yönelik hizmetler verdiği görülmektedir. Bu çocuklara verilen hizmetler farklı toplumlarda değişik yöntemlerle olmuş ve bu yöntemler bir değişim sürecinden geçmiştir. İlk dönemlerde gönüllüler tarafından verilen hizmetler, bu alanda profesyonel bakıma ihtiyaç duyulması ile kurumsallaşmaya başlamıştır. Korunmaya ihtiyacı olan çocuklara verilen hizmetlerden en eski ve en yaygın olanı kurum bakımı hizmetidir. Eski bir tarihî geçmişi bulunan kurum bakımı ile ilgili kayıtlar, 3. ve 4. asra kadar gitmektedir. Ancak bu kurumlar hakkında ayrıntılı bilgiler verilememektedir. Orta Çağ Türk ve İslam dünyasında kurumsal yapı hakkında daha net bilgiler mevcuttur. 1295-1304 yılları arasında hüküm süren İlhanlı Hükümdarı Gazan Mahmut Han zamanına ait buluntularda, kimsesiz ve suça yönelen çocuklar için müesseseler açıldığı görülmektedir (Çifci, 2009: 54, 60). Gazan Mahmut Han'ın Tebriz yakınlarında kimsesiz, terk edilmiş çocuklar için açtırdığı bu müesseselerle ilgili ilginç ayrıntılar vardır. Öncelikle bu müesseseler için vakıflar kurulmuştur. Ayrıca ailelerin yanına yerleştirilen, başka bir ifadeyle koruyucu aile yanına verilen çocukların bakımı için para ödenirken aynı zamanda bakım parasının dışında, kaldığı ailenin yanında, çocukların azarlanmaması ve kötü muamele görmemeleri amacıyla, kırdığı çanak çömlekler için, kırılmış eşya parası bile ödenmiş olduğu vakfın kayıtlarından anlaşılmaktadır (Ünal, 2015: 882). Verilen bilgiler ışığında Gazan Mahmut Han'ın, bu uygulamasını Hz. Peygamber ve sonrasındaki sosyal hizmet uygulamalarından örnek alarak gerçekleştirmiş olduğu rahatlıkla söylenebilir. Batıda çocuklara yönelik ciddi sosyal hizmet uygulamaları çok geç tarihlerde başlamıştır. İngiltere'de korunmaya ihtiyacı olan çocuklara yönelik hizmetlerdeki gelişmeler I. Dünya Savaşı'ndan sonra hız kazanmıştır. Savaş yıllarından sonra korunmaya ihtiyacı olan çocuklar için verilen hizmetler düzensizdir. Bu çocukların sorumluluğu bölgesel ve merkezî hükümet bölümleri arasında paylaşılmakta, gönüllü topluluklar da sorumluluğun bir kısmına katkıda bulunulmaktaydı. Korunma altına alınan çocukların aileleri yoksuldu ve bu dönemde yoksul ailelerin çocuklarına bakamayacağı inancı hakimdi. İngiliz Hükümeti, XVII. yüzyılda ortaya çıkan I. Elizabeth Yasası'nı 1930'da tekrar gözden geçirmiştir. Bu yasa; yetim, zarar görmüş veya psikolojik rahatsızlığı olan ailelerin çocukları ile aileleri tarafından bakılmak istenmeyen çocukları da kapsamaktaydı (Çifci, 2009: 57). Çocuğun korunması için en son ortaya çıkan fikir, çocuğun mümkün olduğunca kendi ailesi içinde bırakılmasıdır. XIX. yüzyılın sonuna kadar pek çok çocuk, ailelerinin fakirliği nedeniyle ve fakir bir ailenin çocuğu uygun bir şekilde yetiştiremeyeceği düşüncesiyle ailelerinden alınmıştır. Bir süre sonra modern psikoloji ve psiko-analiz bulgularına göre ve uyumsuz, zor çocuklarla mücadele eden çocuk mahkemeleri ile sosyal kuruluşların gözlemlerine dayanılarak, çocukların evlerinde anneleri ve kardeşleriyle birlikte bırakılması önerilmiştir. Bunun için aileye mali yardım yapılarak aile desteklenecektir. Daha sonra çocukların aile tarafından ihmal, istismar edilmesi, reddedilmesi, yetersiz sevgi veya ailenin çocuğu eğitmek için yetersiz oluşunun tehlike yaratmakta olduğu fikri gelişmeye başlamıştır. Bu sebeple, çocukların uygun koruyucu ailelere veya kurum bakımına yerleştirilmesi amacıyla çocuk refahı birimleri oluşturulmuştur (Çifci, 2009: 55, 56). Bütün bu uygulamalar maalesef korunmaya muhtaç çocuklar için çözüm olamamış ve bugün dünyada milyonlarca çocuk aç, sefil ve her türlü tehlikeye açık durumda hayatını devam ettirmektedir. Kilisenin etkisi ve gücü o kadar büyüktür ki, yöneticiler ve burjuva denilen zengin ve soylu tabaka, bu hizmetleri yaparken kilise merkezli olmasına dikkat etmişlerdir. Fakat Orta Çağ Avrupası aynı hizmetleri bulaşıcı hastalığı olanlara, zihinsel engellilere, sahipsiz kadınlara yapmamış, aksine bu grupları toplumdan dışlama yoluna başvurmuştur. Mesela, zihinsel bozukluğu olanlara cin çarpmış gözüyle bakılmış, kırbaçlanarak, aç bırakılarak ve şeytanı dışarı çıkarmak amacıyla sıcak suya batırılarak tedavi edilmeye çalışılmıştır. Avrupa'nın sömürge haline getirdiği Amerika'da da zihinsel ve ruhsal hastalığı olan bireyler "cadı" olarak görülmüş ve kazığa bağlanarak yakılmışlardır (Zastrow, 2013: 229). Aziz Şeker, kilisenin sosyal hizmet konusunda savurganlık yaparak iş gücü oluşumunu da bir ölçüde engellediğini, bu nedenle de devletlerin dönem dönem sadaka dağıtma işlerinde bazı kısıtlamalara hatta yasaklamalara başvurduklarını söylemekte, kilise karşısında gelişen sosyal muhalefetin zamanla toplumsal korumanın bir hak olarak benimsenmesinin ilk nüvesini de olgunlaştırdığını iddia etmektedir. Böylece devletler, kilisenin dışındaki yardım kuruluşlarının ilk nüvelerinin atılmasına katkı sağlamış oluyorlardı (Şeker, E.T. 05.02.2015). Fransa'da 1300'lerin başında, iki vakıf örneği göze çarpmaktadır. Fierinli Jehan adında bir burjuva, 1319 yılında sahip olduğu bir ev ve mülkte bir hastane kurup döşemek istemişti. Jehan, söz konusu hastanede daimi olarak ve eksiksiz yedi yatağın hazır edilmesini istemiş ve emretmişti. Ertesi yıl, Limogesli bir burjuva olan Jean Roche, vasiyetinde kilisenin karşısındaki evinin, fakirlerin kabul edilip barındırılacağı bir misafirhâneye tahsis edilmesini emretmiştir. George Makdisi, bu iki olayı aktardıktan sonra Avrupa'daki genel vakıf anlayışını şu cümlelerle özetlemektedir: "***Birçok hayır eseri, güçlü lordlar tarafından bir hükümranlık fiilîyle kurulmuştur ve onları taklit eden zengin burjuvalar da onların dilini konuşmak istemiştir***" (Makdisî, George, 2012: 332). Charles Zastrow, Orta Çağ Avrupa'sında artan yoksulluk ve dilenmelere karşı kilisenin yaptığı faaliyetlerin yetersiz ve başarısız olduğunu, bu sorunu çözmek için İngiltere'de 1300'lerin ortası ile 1800'lerin ortası arasında pek çok "***Yoksullar** **Yasası***" kabul edildiğini yazmıştır. Bunların en önemlisi Kraliçe I. Elisabeth'in 1601'de çıkardığı meşhur "***Elisabeth** **Yoksullar** **Yasası***"dır. Fakat bu yasa ne yazık ki başlangıçta, yoksullukla mücadeleden çok dilenmeden rahatsızlık duyan sınıfların kurallarıyla şekillenmiştir (Zastrow, 2013: 50). Emre Kongar, bu yasanın çıkış nedenini; VIII. Henry'nin manastırları kapatması ve bunun sonucunda kiliselerin bakmakta olduğu kişi ve aileleri açıkta bırakarak toplumdaki yoksul sayısının artması olarak açıklamaktadır (Kongar, 1973: 149). Sosyal hizmetin kimliğinin biçimlenmesinde çok önemli bir yere sahip olan 1601 ***Elisabeth** **Yoksullar** **Yasası***, temel olarak gücü-kuvveti yerinde yoksulların, kilisenin sağlayacağı işlerde çalışarak yaşamlarını kazanmalarını öngörmekteydi. İşlemin masrafları kiliseye aitti. Kilise, bu masrafları yerel vergilerle karşılama yetkisine sahipti. Bu vergiler bütün mal sahiplerine ve işledikleri toprağı kiralayan çiftçilere varlıklı ve varlıklı olmayan herkese, yerleştikleri evin ve kullandıkları toprağın kira değerine göre, aynı biçimde uygulanmaktaydı. Yoksullar Yasası yerel olarak uygulamaya konulmuştur. Her kilise, mıntıkasında/yetki alanında, gücü-kuvveti yerinde kişileri çalıştırma yetkilerine, ayrıca bir yoksullar evi bulundurmak, öksüz ve bakıma muhtaç çocukların çıraklık eğitimini ve yaşlılarla sakatların bakımını üstlenmek, muhtaçların cenazelerini kaldırmak olanaklarına sahipti. Her kilisenin kendi vergi ölçüleri bulunmaktaydı. Fakat pratikteki durum, çıkarılan yasada teorik olarak verilen bilgiler kadar parlak değildi. Pek çok kilise mıntıkasında yoksullar evi yoktu. Daha kötüsü, çoğunda çalışabilecek durumda olanlara iş imkânları sağlanamıyordu. Yerel vergi sorumluluklarından kaçınmanın bin bir türlü yolu bulunuyordu. Ayrıca yoksullarla ilgilenenlerin kayıtsızlığı, muhtaç durumda olanların sırtından sağlanan çıkarlar, yasanın işleyişini etkisiz kılabiliyordu. Bütün bu olumsuz durumlara rağmen aşağı-yukarı on altı bin Yoksullar Yasası yetkilisi köyün sosyal dokusunun parçalanmasını engelleyebilmiştir. Aynı zamanda, 1601 Yasası, akrabaları tarafından bakılmayan fakirlerin mahalle veya toplum idaresince bakılması zorunluluğunu getirmekteydi. Bu yönüyle yoksul yasalarının modern devletin biçimlenme sürecinin bir ürünü ve devletin yoksulluk sorununa - toplumsal yapının belli bir düzen dairesinde sürmesi için- merkezî ve fakat pansuman nitelikli önlemlerle müdahale etmeye çalışmasının bir anlatımı olduğu belirtilebilir. Elisabeth Devri Yoksullar Yasası, 1843'te yürürlükten kaldırıldı. Başka bir yasa olan 1834 Yasası ise yardıma gereksinim duyan kişiler için yoksullar evleri öngörmekte, yardım almak için buralarda kalma şartını koymakta idi. Bu kimseler yardım gördükleri sürece seçilme haklarını yitiriyorlardı. Yardımın düzeyi de en düşük ücret alan işçinin ücretinden daha azdı. Görüldüğü üzere 1834 Yasası yoksul insanları aşağılayıcı bir nitelik taşımaktaydı (Şeker, 05.02.2015). Bir dönem İngiltere'nin kolonisi olan ABD'deki sosyal hizmet uygulamalarının gelişiminde de Yoksullar Yasası'nın önemli etkisi vardır. İlk olarak 1773'de Virginia Eyaleti'nde akıl hastaları için bir hastane açıldı. Daha sonra diğer eyaletlerde yoksullar, sakatlar ve suçlular için yerel hizmetler yapıldı. Bazı sosyal çalışmacılara göre, yapılan bu hizmetler, Amerikan toplumunda gerek yerli Kızılderililere gerekse Afrikalılara yönelik köleci anlayış nedeniyle tam bir bütünlük sergileyememiştir (Kongar, 1973: 152, 153). Zastrow, sosyal hizmet uygulamasının başlangıcını, 1860'ta ABD'de dünyaya gelen Jane Addams'ın başlattığını "***Sosyal** **Hizmetin** **Ünlü** **Kurucusu***" ifadesini kullanarak belirtmektedir. Avrupa seyahatinden sonra Amerika'ya dönen Addams, sonraları Hull House diye bilinecek olan Chicago'nun yoksul mahallelerinden birinde iki katlı bir ev kiralayarak birkaç arkadaşı ile birlikte, toplum yararına çalışan çok sayıda grup ve bireysel faaliyet başlatmıştır. Hull House aynı zamanda acil yardım isteyen bireylere yiyecek, barınak, bilgi ve başka hizmetler için danışmanlık gibi hizmetler sağlamaktaydı. Addams aynı zamanda bölgede farklı etnik gruplarla da ilgilenen Addams'a topluma yaptığı bu katkılarından dolayı 1931'de Nobel Barış ödülü verilmiştir (Zastrow, 2013: 5, 6, ). Addams'ın bu faaliyetleri, ideal anlamdaki sosyal hizmet kurumsallaşmasının ilk örneği olmalıdır. Çünkü araştırmacılar, ilk sosyal refah kurumlarının 1800'lerin başında başlatıldığını yazmaktadırlar (Zastrow, 2013: 2). Sosyal hizmetin kurumsal anlamdaki öncülerinin, Batı'da muhtaçlara sadaka veren vatandaşlar ile eski çağlardan beri bilinmekte olan kiliselere bağlı hayırseverlik örgütleri olduğu tezini savunanlar da vardır. Buna göre, 1800'lü yıllar henüz başlamadan, Katolik kilisesinin en önemli hayırsever yardım etkinliği aktörlerinden birisi Fransa'da bulunan Papaz Vincent de Poul'dür. Aristokrat kadınlar arasında kurmuş olduğu "***Hayırsever** **Kadınlar***" adlı dernek ile yoksulların evlerine gidilerek giyecek ve yiyecek dağıtılmakta idi. 1633 tarihinde hasta ve engellilerin bakımı için hemşirelik mesleğini geliştirmek amacı ile Papaz Vincent diğer bir dernek kurmuş ve bunun adına "***Hayırsever** **Kızlar***" demiştir. Bu derneğin üyeleri, köylü kızları arasından hayır işlerinde çalışmak isteyenler eğitilerek hemşire olmakta idiler. Böylece eğitim görmüş bu hemşireler sosyal çalışma mesleğinin öncüleri olmuşlardır. Papaz Vincent'in fikirleri sadece Fransa'nın Katolik çevrelerinde değil bütün başka memleketlerde de ilgi ile takip edilerek uygulanmıştır (Şeker, 2012: 24, 25). Avrupa ve Amerika'da XVIII. ve XIX. yüzyıllarda meydana gelen sanayi devriminden sonra oluşan Protestanlık ahlakı ve serbest piyasa ekonomisi, sosyal hizmet/sosyal refah çalışmalarına büyük darbe indirmiştir. Çünkü her iki ideoloji de, insanın kendi irade ve çalışmasıyla zengin olması gerektiği, dolayısıyla fakirlere yardım etmenin çok da gerekli olmadığı fikrini barındırmaktaydı (Arıcı, 1999: 266-269). Ayrıca eğitimde yaygınlaşan Darwin Teorisi de, güçlü olanın hayatta kalabileceği, zayıfların ise yok olmaya mahkum olduğu teziyle sosyal yardım faaliyetlerine önemli ölçüde engel olmuştur (Zastrow, 2013: 51; Arıcı, 1999: 261-263). Bütün bu olumsuzluklara ve kamu sosyal hizmet gelişiminin eksikliğine rağmen, özel sosyal refah hizmetleri 1800'lerde sıçrama göstermeye başlamış ve 1900'lerin başına kadar devam etmiştir. Bu dönemde sosyal hizmetler genellikle, hayırseverliği dinî öğütlerle birleştiren üst-orta sınıf gönüllüler tarafından sağlanmıştır (Zastrow, 2013: 52). 1900'lerin başında sosyal hizmet, uzman ve eğitimli insanların istihdamıyla daha profesyonel olarak yapılmaya başlanmakla birlikte, 1929 yılında Amerika'da başlayan ve bütün dünyayı etkisi altına alan ekonomik buhran, sosyal hizmet faaliyetlerinde daha kalıcı önlemler alınmasını gerektirmiştir (Zastrow, 2013: 54). Bundan sonra sosyal hizmetler, günümüze kadar farklı ülkelerde farklı seviyelerde, inişli çıkışlı uygulamalarla devam etmiştir. []{#_Toc65517839.anchor}**\ ** Bölüm Özeti =========== Sosyal hizmetler; kişi, grup ve toplumlara sosyal, ruhsal, ekonomik ve fiziksel yönlerden, imkânlar çerçevesindeki en yüksek refah düzeyine ulaşabilmeleri için yardım yapılması ve desteklenmesi gibi çok kısa ama kapsayıcı şekilde tarif edilmektedir. Tarihsel çerçeve içinde ele alındığında, sosyal hizmetlerin, bireyin refahını geliştirmeye yönelik uygulamalar olduğu ortaya çıkmaktadır. Sosyal hizmetin içerik ve amacı makro ve mikro düzeyde kategorize edilebilir. Bu durumda oldukça kapsamlı bir çerçeve ortaya çıkmaktadır. Sosyal hizmetin tarihi insanlık tarihiyle başlamıştır. İnsanlık tarihine bakıldığında, her dönemde ve toplumda, yaşlı, engelli, sığınmacı, muhtaç, yoksul, mağdur edilmiş çocuk ve kadınlar, kronik veya bulaşıcı hastalık mağdurları gibi dezavantajlı grupların var olduğu görülür. Devletler, toplumlar ve fertler, bu dezavantajlı gruplara karşı farklı yaklaşımlarda bulunmuşlardır. Bazı toplumlar bu grupların bir kısmına destek olurken bazı toplumlar görmezden gelmiş ve kendi hallerine bırakmışlardır. Tarihteki birçok toplumda; hatta Eski Çağ'ın Mısır, Yunan ve Roma toplumlarında dezavantajlı gruplar az veya çok desteklenmekte idi. Semavi dinlerde, tabilerine bu konuda daha hassas olmaları konusunda uyarılar vardır. Başta İslamiyet olmak üzere İbranîlik, Budizm, Musevîlik, Hristiyanlık hatta Germen dinlerinde hastalar, yetimler ve korunmaya muhtaç yabancılara sosyal yardım yapılması emredilmiştir. Zamanla bu amaca yönelik olarak "vakıf" müessesesi devreye girmiştir. Eski Yunan sitelerinde yardım amacıyla kurulmuş "vakıflar"dan söz edilmektedir. Roma Hukukunun ilk devirlerinde vakıf müessesesi mevcut değildi. Hukuk alanında çok ileri durumda bulunan Romalılar, bu müesseseyi ancak Cumhuriyet döneminin sonlarına doğru faaliyete geçirmişlerdir. Bizans Devleti vakıf müessesesini geliştirerek hukuki bir statü kazandırmıştır. Müslümanlar, vakıf müessesesini kullanarak sosyal hizmetler konusunda zirveye çıkmışlardır. Orta Çağ Avrupa'sında kiliselerin sosyal hizmetlerdeki rolü büyüktür. Ancak toplumda artan yoksulluk ve problemlere karşı kilisenin yaptığı faaliyetlerin yetersiz kalmıştır. Sadece İngiltere'de bu problemleri çözmek için 1300'lerin ortası ile 1800'lerin ortası arasında pek çok "***Yoksullar** **Yasası***" kabul edilmiştir. Bunların en önemlisi Kraliçe I. Elisabeth'in 1601'de çıkardığı meşhur "***Elisabeth** **Yoksullar** **Yasası***"dır. 19 ve 20. yüzyıllara gelindiğinde Avrupa ve Amerika'da sosyal hizmetler daha profesyonel anlamda uygulanmaya başlamıştır. Kaynakça ======== Arıcı, Kadir, Sosyal Güvenlik Dersleri, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 1999. **Cılga**, İbrahim, "Sosyal Hizmet Bilimi ve Mesleği-4", ***http:// www. sosyalhizmetuzmani.org/ sosyal\_hizmet\_bilimi4.htm*** (E.T. 20.01.2015) Çelik, Yılmaz, İslam'da Sosyal Hizmetler Hz. Peygamber Dönemi, Konya: Çizgi Yayınları, 2017. **Çifci**, E. Gökçearslan, "Türkiye'de ve Dünyada Korunmaya İhtiyacı Olan Çocuklara Yönelik Hizmetlerin Tarihsel Gelişimi", ***Aile ve Toplum***, 2009, Yıl: 11, C. 5, S. 19, ss. 53-65. Dilik, Sait, "Sosyal Güvenlik ve Sosyal Hizmetler Arasındaki İlişkiler", AÜSBF Dergisi, 35 (1980), 73-84. Dilik, Sait, Sosyal Güvenliğin Tarihsel Gelişimi, AÜSBF Dergisi, 43 (1988), 41-80. Duyan, Veli, "Sosyal Hizmet Etiği", Sosyal Politika ve Kamu Yönetimi Bileşenleriyle Sosyal Hizmet, Yay. Haz. H. Acar-N. Negiz-E. Akman, Ankara, 2013, ss. 109-117. Kongar, Emre, Sosyal Çalışmaya Giriş, Ankara: Sabev Yayınları, 1972. Köprülü, Bülent. "Tarihte Vakıflar", AÜ Hukuk Fakültesi Dergisi, 8 (1951), 479-518. **Makdisî, George**, ***Orta Çağ'da Yüksek Öğretim İslâm Dünyası ve Hristiyan Batı***, Çev. A.H. Çavuşoğlu-T. Başoğlu, Ankara, 2012. Seyyar, Ali, Sosyal Hizmetlerde Bakım Terimleri (Ansiklopedik Sözlük), Ankara: Şefkatli Eller Yayınları, 2007. Şeker, Aziz, Sosyal Hizmete Giriş, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2012. Terzioğlu, "Orta Çağ İslam-Türk Hastahaneleri ve Avrupa'ya Tesirleri", ***Belleten***, 34/33, 1970. **Ünal**, Vehbi, "Dünden Bugüne Kültürümüzde Koruyucu Aile Hizmetleri Üzerine Bazı Değerlendirmeler", ***Turkish Studies International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic**,* 2015, Vol. 10/6, p. 875-900. Zastrow, Charles, Sosyal Hizmete Giriş, (çev. Heyet), Ankara: Nika Yayınevi, 2013. III'üncü Millî Sosyal Hizmetler Konferansı, 11-14 Aralık 1968, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü Yayını, Yayın, No: 54, S. 305, 364. Bölüm Soruları ============== **1. Aşağıdakilerden hangisi sosyal hizmetin kapsamına [girmemektedir]?** A. Toplumsal değişme B. Sosyal sorunlar C. İnsan refahı D. Otomotiv sektöründe dijitalleşme E. Toplum refahı **2. Aşağıdakilerden hangisi sosyal hizmetlerin amaçları arasında [yer almaz]?** A. Sosyal işlevsellik B. Toplumsal uyum C. Sosyal gelişme D. Bireylerin gelişimi E. Sermayenin tekelleşmesi **3. Yoksulluğa karşı mücadelede aşağıdakilerden hangisi bir dönüm noktası sayılır?** A. Sanayi İnkılabı B. Çocuk Hakları Sözleşmesi C. İnsan Hakları Sözleşmesi D. Elisabeth Yoksullar Yasası E. Fransız İhtilali **4. Aşağıdakilerden hangisi sosyal hizmetlerin ilgilendiği konular arasında [yer almaz]?** A. Çocuk hakları B. Göçmen problemleri C. İşsizlik D. Kadın hakları E. Spor kuralları **5. Elisabeth Yoksullar Yasası'nın uygulanmasını aşağıdaki kurumlardan hangisi üstlenmiştir?** A. Derebeylik B. Aristokratlar C. Kilise D. Şövalye teşkilatı E. Hiçbiri **6. İlk İslam hastanelerinin ortaya çıkmasında aşağıdakilerden hangisinin önemli katkısı olmuştur?** A. Cündişapur B. Asklepieoin C. Epidauros D. Valatudinarien E. Hiçbiri **7. 1295-1304 yılları arasında hüküm süren İlhanlı Hükümdarı Gazan Mahmut Han aşağıdaki faaliyetlerden hangisini gerçekleştirmiştir?** A. İlk modern hastaneyi açmıştır. B. At yarışları için büyük arenalar kurmuştur. C. Kimsesiz çocukların koruma ve bakımına yönelik önlemler almıştır. D. Kadın sığınma evleri açmıştır. E. Hiçbiri **8. Aşağıdaki bilgilerden hangisi doğrudur?** A. Kilisenin etkisi ve gücü o kadar büyüktür ki, yöneticiler ve burjuva denilen zengin ve soylu tabaka, bu hizmetleri yaparken kilise merkezli olmasına dikkat etmişlerdir. B. Orta Çağ Avrupası, bulaşıcı hastalığı olanlara, zihinsel engellilere, sahipsiz kadınlara yönelik önemli sosyal hizmet faaliyetleri yapmamıştır. C. Orta Çağ Avrupası'nda zihinsel bozukluğu olanlara cin çarpmış gözüyle bakılmış, kırbaçlanarak, aç bırakılarak ve şeytanı dışarı çıkarmak amacıyla sıcak suya batırılarak tedavi edilmeye çalışılmıştır. D. Avrupa'nın sömürge haline getirdiği Amerika'da da zihinsel ve ruhsal hastalığı olan bireyler "cadı" olarak görülmüş ve kazığa bağlanarak yakılmışlardır. E. Hepsi **9.** "***Birçok hayır eseri, güçlü lordlar tarafından bir hükümranlık fiilîyle kurulmuştur ve onları taklit eden zengin burjuvalar da onların dilini konuşmak istemiştir.**"* **Sözü kime aittir?** A. Nizamülmülk B. Charles Zastrow C. Gerorge Makdisi D. I. Elisabeth E. Hiçbiri **10. Amerika Birleşik Devletleri'nde "*Sosyal Hizmetin Ünlü Kurucusu*" olarak bilinen kişi kimdir?** A. Fierinli Jehan B. George Washinton C. Kennedy D. Jane Addams E. Vincent de Poul Cevaplar: 1\. D 2. E 3. D 4. E 5. C 6\. A 7. C 8. E 9. C 10. D İSLAMİYET VE SOSYAL HİZMETLER ============================= **\ ** Bölümle İlgili Özlü Söz ======================= +-----------------------------------------------------------------------+ | "Görme engelliye rehberlik etmen, sağır ve dilsize anlayacakları bir | | şekilde anlatman, ihtiyacı olanın ihtiyacını gidermesi için ona | | rehberlik etmen, derman arayan dertliye yardım için koşuşturman, | | koluna girip güçsüze yardım etmen, konuşmakta güçlük çekenin meramını | | ifade edivermen, bütün bunlar sadaka çeşitlerindendir." | | | | Hz. Muhammed (SAV) | +-----------------------------------------------------------------------+ Kazanımlar ========== - İslamiyet'in sosyal hizmete yaklaşımının temellerini anlar. - Zekât, sadaka-i cariye ve karz-ı hasenin sosyal hizmetlere olan katkısını açıklar. - İslam'da birer sosyal hizmet kurumu olan vakıfların sosyal hizmetle ilişkisini açıklar. Birlikte Düşünelim ================== +-----------------------------------------------------------------------+ | - İslamiyet'in sosyal hizmete yaklaşımının temelleri nelerdir? | | | | - İslam'da sosyal hizmet kaynakları nelerdir? | | | | - Zekât, nasıl bir sosyal hizmet kaynağıdır? | | | | - İslam'da birer sosyal hizmet kurumu olan vakıfların sosyal | | hizmetle ilişkisi nasıldır? | | | | - Sadaka-i cariye ile vakıflar arasında nasıl bir ilişki vardır? | | | | - Hz. Peygamber döneminde aile kurumunun oluşturulması ve | | sağlamlaştırılmasına yönelik uygulamalar nelerdir? | | | | - Hz. Peygamber döneminde çocuklara yönelik uygulamalar nelerdir? | | | | - Hz. Peygamber döneminde kadınlara yönelik uygulamalar nelerdir? | | | | - Hz. Peygamber döneminde engellilere yönelik uygulamalar nelerdir? | | | | - Hz. Peygamber döneminde yaşlılara yönelik uygulamalar nelerdir? | +-----------------------------------------------------------------------+ Başlamadan Önce =============== +-----------------------------------------------------------------------+ | Bu bölümde, İslam'da sosyal hizmet anlayışının temelleri, sosyal | | hizmet kaynakları, vakıflar ele alınmıştır. Ayrıca Hz. Peygamber | | döneminde aileye, kadınlara, çocuklara, yaşlılara ve engellilere | | yönelik ortaya konulan sosyal hizmet uygulamaları anlatılmıştır. | | İslam, insanların sadece manevi yönleri ve ibadetleriyle değil, aynı | | zamanda insan hayatının bütün safhalarında karşısına çıkan | | problemlere yönelik çözümler sunan sistemdir. Bu problemler; | | ekonomik, sosyal, siyasal, sağlık, eğitim adalet ve diğer bütün | | alanlarda olabilir. Kaynaklardaki zengin bilgi, Hz. Peygamber'in | | sözlerinde ve uygulamalarında bütün bu alanlardaki problemlere | | yönelik çözümler sunduğunu ortaya koymaktadır. | | | | İslam'da sosyal hizmet kaynaklarından olan zekât, sadaka, sadaka-i | | câriye, sadaka-i fıtır (fitre) ve karz-ı hasen sosyal hizmetlerin | | yerine getirilmesinde mali anlamda kilit rol oynamışlardır. Bu | | kaynaklar, aynı zamanda sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı da | | güçlendirmişlerdir. Bunlar arasında zekât, kurumsal bir özellik | | taşıdığından dolayı toplumun bütün kesimlerini kapsayan bir sosyal | | hizmet uygulamasına kaynaklık etmiştir. Zekât, sadece servet ve | | mülkiyet değil, her türlü hizmetin toplumun en kenarda kalmış | | bireylerine kadar götürülmesini sağlayan önemli bir kaynaktır. | | | | Sadaka, sosyal hizmet kaynağı olarak önemli bir işlev görmüştür. | | Sadaka-i câriye, yapılan sosyal hizmet uygulamasının geçici değil | | kalıcı şekilde gelecek nesillere aktarılmasını sağlamış, aynı zamanda | | vakıfların doğmasına da kaynaklık etmiştir. İslâm dünyasının her | | yanında bulunan mescidler, camiler, okullar, medreseler, imâretler, | | tekkeler, zâviyeler, kütüphâneler, misafirhâneler, hastâneler, | | çeşmeler, sebîller, hamamlar, yollar, köprüler, kervansaraylar ve | | daha pek eser sadaka-i câriye anlayışının cisimleşmiş halleridir. | | Kadın-erkek, hür-köle, büyük-küçük ayırımı yapılmaksızın herkes için | | ödenen sadaka-i fıtır, geniş bir yükümlü kitlesi tarafından yerine | | getirilmektedir. Bu genişlik sosyal hizmetin toplumun her kesimi | | tarafından yerine getirilmesi gibi bir sonucu beraberinde | | getirmektedir. Yani sadece yardım alan, tüketen değil aynı zamanda | | kendisinden daha düşük seviyede birine destek olan, bunun için | | çalışan, didinen bir insan tipi ortaya çıkmaktadır. Güzel borç | | anlamına gelen ve İslam'ın ilk asrında, hem toplum hem de devlet | | tarafından uygulamaya konulan karz-ı hasen, farklı açılardan | | bakıldığında, çok önemli bir sosyal hizmet kaynağı ve kurumu olarak | | ortaya çıkmaktadır. İslam'da sosyal hizmet kurumlarından olan vakıf, | | tarih boyunca farklı medeniyetlerin başvurduğu bir kurumsal sosyal | | hizmet yöntemi olmasına rağmen tarihin hiçbir döneminde İslam | | medeniyetindeki kadar güçlü ve verimli bir sistematiğe | | oturtulamamıştır. Bundaki en büyük pay vakfın kuruluş dinamiğinin | | sadece Allah rızasına dayalı olmasıdır. | | | | Her dönemde birey ve toplum için daima çok önemli bir yere sahip olan | | aile kurumunun oluşturulması, korunması ve sağlıklı olarak devam | | etmesi için Hz. Peygamber'in söz ve uygulamaları oldukça fazladır. | | Hz. Peygamber, hangi yaş grubunda olursa olsun, dul veya bekar olan | | insanların evlenmesini teşvik etmiş, onlara bu konuda maddi-manevi | | destek olmuş, ailenin dağılmaması için her türlü önlemi almıştır. | | | | İslam 'ın ilk asrında toplumun farklı kesimlerini oluşturan kadınlar, | | çocuklar, gençler, yaşlılar ve engellilere yönelik önemli sosyal | | hizmet uygulamaları hayata geçirilmiştir. Miladî VII. yüzyıldan XX. | | yüzyıla kadar geçen süre içerisinde Hristiyan Batı dünyasında bu | | gruplara karşı izlenen gayr-i insanî yöntemlerin aksine İslâm'ın ilk | | asrında ileri düzeyde sosyal hizmet uygulamaları ortaya konulmuştur. | | İslam 'ın ilk asrında yetim, kimsesiz çocuklar için devlet, her türlü | | bakım ve koruma önlemini almış, engelliler topluma kazandırılmış, | | yaşlılar desteklenmiş, kadınlar ezilmekten, horlanmaktan | | kurtarılmıştır. Dezavantajlı gruplara yönelik ortaya konulan sosyal | | hizmet uygulamaları, toplumda bu grupların ihmal edilmesiyle ortaya | | çıkacak problemlerin önünü kesmiştir. | +-----------------------------------------------------------------------+ **İslamiyet ve Sosyal Hizmet** ------------------------------ Günümüzde sosyal hizmetler alanında yazılan kitap ve makalelerde; XVIII-XIX. yüzyıllarda ortaya çıkan bu terimin, uygulama ve içeriği anlatılırken Eski Çağ'da Mısır, Yunan, Roma medeniyetlerinden; sonraki dönemlerde de Bizans, İngiliz ve diğer Avrupa devletlerinden örnekler verilmekte, fakat ne yazık ki sosyal hizmetlerin İslam tarihi ve medeniyetindeki yerinden yok denecek kadar az bahsedilmektedir. Özellikle üniversitelerin ilgili bölümlerinde İslam tarihi ve medeniyetindeki sosyal hizmet uygulamaları hakkında müstakil bir ders verilmemekte, konu olarak geçtiğinde ise sadece Selçuklu ve Osmanlılardaki vakıflara çok kısa olarak değinilmekte ve bir iki paragrafla geçiştirilmektedir. Kısacası, sosyal hizmet terim ve uygulamalarının Batı medeniyetinden kaynaklandığı, buradan dünyaya yayıldığı, Hristiyanlığın bu konudaki etkisinin büyük olduğu özellikle vurgulanmaktadır. Batılı araştırmacıların ortaya koyduğu bu yaklaşım konusunda, Türkiye'de sosyal hizmetin temelini atan sosyolog ve sosyal hizmet camiası da aynı yolu takip etmekte ve İslam medeniyetindeki zengin birikimi görmezden gelmektedirler. Ancak, çağdaş kaynaklarda anlatılan sosyal hizmet veya sosyal refah uygulamalarının başlangıcına dair verilen örneklere bakıldığında; bu uygulamaların en azından benzerlerinin Hz. Peygamber döneminden başlayarak hem devlet bazında hem de özel hayatta yaşama geçirildiği tarihî kayıtlardan rahatlıkla anlaşılabilir. Bu konuda aşağıda pek çok örnek verilecektir. Öncelikle İslam'daki sosyal hizmet anlayışının kaynağına dikkat çekmekte fayda vardır. İslam fert ve toplum hayatında adalet, yardımlaşma ve dayanışmanın gerçekleşebilmesi için gerekli olan her türlü sosyal, siyasi, iktisadi, hukuki ve ahlaki kaideleri bütün açıklığıyla ortaya koymuş evrensel bir dindir. İslam 'ın insana yüklediği birçok sosyal, iktisadi, ahlaki yükümlülük, İslam'daki sosyal hizmet anlayışını daha kalıcı ve zengin hale getirmektedir. Bu din her yönüyle bir hayat nizamıdır. Bu nizamın kaynakları; Allah'ın insanlara gönderdiği yazılı rehber Kur'ân ve bu yazılı rehberi söz ve fiilleriyle açıklayan Hz. Peygamberdir. Bu iki temel kaynak, asırlar boyunca fert ve toplumlara yol göstermiş ve insanlığın karşılaştığı her türlü sıkıntıya, çaresizliğe, probleme karşı çözümler sunmuştur. Bu çözümlerin dikkate alınarak uygulandığı dönemler insanlar için birer saadet dönemi olmuştur. Hz. Peygamber'in en büyük amacı, içerisinde büyüdüğü toplumun fertlerini inançsızlıktan ve sosyal adaletsizlikten kurtarmak, gerçek anlamda insan olma onuruna yakışır bir hayat seviyesine çıkarmak olmuştur. Özellikle Peygamber olmasının yanı sıra, devlet başkanı olması ve bu vasfın vermiş olduğu sorumluluk, O'nun (sav), topluma karşı ideal bir sosyal devlet başkanı olma mesuliyetini en üst seviyeye çıkarmıştır. Başta köleler olmak üzere toplumun bütün kesimlerinin İslam'dan önce ve sonraki durumlarında meydana gelen büyük değişiklik bunun en açık göstergesidir. Hz. Peygamber'den sonra Râşid Halifeler Döneminde de İslam'ın bu temel siyasetinin uygulanmasına devam edilmiştir (Kutub, 1986: 35-51). **İslam'da Sosyal Hizmet Kaynakları** ------------------------------------- ### [Zekât](#_Zek%C3%A2t__) Sözlükte artmak, üremek, çoğalmak, fazlalaşmak, iyi ve güzel olmak, düzeltmek ve temiz olmak, arıtma, övgü ve bereket gibi anlamlara gelen zekât, aynı zamanda malı temizlemeyi de ifade etmektedir. Zekât, terim olarak Kur'ân'da belirtilen ve aşağıda sayılacak olan sınıflara sarfedilmek üzere dinen zengin sayılan Müslümanların malından alınan belli payı ifade eder (İbn Manzûr, Lisânu'l-Arab, XIV, 358; Sağlam, 14). Kur'ân'da zekât kelimesi otuz âyette geçer ve bunların yirmi yedisinde namazla birlikte zikredilmektedir. Zekât, İslam'ın beş temel esasından biridir ve "***mali bir ibadet***" olarak kabul edilmektedir. Ancak mali olmakla birlikte zekâtın sosyal, siyasi, psikolojik olmak üzere pek çok pozitif sonucu bulunmaktadır. Zekâtın, zengin ve mali gücü yerinde olanlardan alınan ilk İslami ve kurumsal vergi olduğunu belirtmekte yarar vardır. Hz. Peygamber ve Râşid Halifeler'den sonra zekâttaki bu kurumsallık kaybolmuş, tamamen kişiye bırakılmış bir mükellefiyet haline gelmiştir. Ancak Emevîlerde Ömer b. Abdülazîz'in bunun istisnası olduğunu belirtmekte fayda vardır. Tevbe 60. âyette şöyle denilmektedir: "***Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslam'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olana, yolda kalana mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir**"* (Tevbe, 9/60). Bu âyete göre zekâtın sarf yerleri sekizdir: **1-** Fakirler (fukarâ), **2-** Yoksullar (***mesâkîn***), **3-** Zekât memurları (âmilîn), **4- *Gönülleri*** *(**İslam** **'a)** **ısındırılacak** **olanlar** (*müellefe-i kulûb) **5- (*Hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere (rikâb),*** **6-** Borçlular (Gârimîn), **7-** Allah yolunda cihâd eden (fî sebîlillâh), **8-** Yolcu/yolda kalmışlar (İbnü's-sebîl). Bunlardan fakirler (fukarâ), yoksullar (***mesâkîn***), köleler, borçlular, Allah yolunda mücadele edenler ve yolcular/yolda kalmışlar dezavantajlı (sosyal hizmetlerde destek olunması gereken) gruplardır. Bu durum, zekâtın bir sosyal hizmet kaynağı olduğunu açıkça göstermektedir. Kur'ân'da üzerinde çokça durulan zekâtın önemi hakkında Hz. Peygamber'den pek çok hadis rivâyet edilmiştir. (Ebû Ubeyd, 370-372; Heysemî, V, 19-26, 33). Zekâttan kaçmanın uhrevî bazı cezaları olduğu gibi toplumsal bazı tehditleri de beraberinde getirdiği hakkındaki rivâyetlere bakılırsa, tarihî seyir içerisinde meydana gelen ekonomik buhranların, toplumlarda karışıklığa ve anarşiye neden olan işçi ayaklanmalarının, devrimlerin nedeni daha iyi anlaşılacaktır. Toplumda üst tabaka olan zengin kesim ile alt tabaka olan fakir kesimin arasındaki uçurumu kapatacak, dengeyi sağlayacak en önemli sosyal hizmet kaynağı zekâttır. "***Zekât, İslam 'ın terazisidir***" (Heysemî, V, 15) hadisi bu dengeyi korumada zekâtın üstlendiği rolü çok açık şekilde ortaya koymaktadır. Hz. Peygamber, mali durumu iyi olan yetimlerin bile zekâtı olduğunu belirtmiş ve bazı sahâbîler, himayelerindeki yetimlerin zekâtını vermişlerdir. Hz. Ali, Hz. Âişe, İbn Ömer ve diğer pek çok sahâbînin de himayesinde yetim çocuklar vardı ve onların mallarının zekâtını veriyorlardı (Ebû Ubeyd, 447-449). Bu bilgiler, aslında dezavantajlı bir grup olmalarına rağmen yetimlerin, mali durumları uygun olduğu zaman sosyal hizmetlere katkıda bulunduklarını göstermektedir. Yukarıda verilen bilgilere bakıldığında, Hz. Peygamber döneminden başlayarak, İslam'ın ilk ve sonraki dönemlerinde yapılan sosyal hizmet uygulamalarının ve meydana getirilen kurumların mantığı daha iyi anlaşılır. Her ne kadar sosyal hizmet, sosyal refah, sosyal güvenlik kitaplarının çağdaş yazarları, bu tür uygulamaların ilk ve Orta Çağ'larda dinî duygularla basit şekilde yapıldığını iddia etseler de yukarıda verilen örnekler bu iddiayı kesin şekilde çürütmektedir. Eğer bu araştırmacılar, zekâtın yukarıda verilen geniş kapsamlı uygulama alanını iyi bir tahlile tabi tutsalar, İslam tarihinde bu hizmetlerin hiç de öyle basitçe geçiştirilmediğini ve çok ileri bir sistematik içerisinde yapıldığını göreceklerdir. Kısacası zekât, ister mali ister sosyal güvenlik kurumu olarak ele alınsın, toplum için servet ve mülkiyetin adil olarak yaygınlaşmasının en önemli aracıdır. Aslında zekât, sadece servet ve mülkiyet değil, her türlü hizmetin toplumun en kenarda kalmış bireylerine kadar götürülmesini sağlayan önemli bir kaynaktır. ### [Sadaka, Sadaka-i Fıtır ve Sadaka-i Câriye](%5Cl) Sosyal hizmetlerin en önemli ayağını mali yardımlar oluşturmaktadır. Toplumun geneli sosyal hizmetleri bu yönüyle tanımaktadır. Yukarıda zekâtın sosyal hizmete bakan yönleri hakkında ifade edilenler aynı zamanda sadaka ve çeşitleri için de geçerlidir. Hatta sadaka-i fıtır ve sadaka-i câriyenin daha başka fonksiyonları vardır. Sözlükte doğruluk, doğru söz söylemek, gerçek olmak, sözünü tutmak, sözünde samimi olmak gibi anlamlara gelen "***sadaka**"* kelimesi (çoğulu sadakât), Allah rızası için ihtiyaç sahiplerine yapılan gönüllü, karşılıksız yardımları ve bu çerçevede verilen para ve eşyayı, "***tasadduk***" ise sadaka vermeyi ifade etmektedir (Şeker, 1997: 131). Sadaka terimi, başta zekâtın verileceği sekiz grubu sayan Tevbe Sûresi 60. âyet olmak üzere pek çok yerde zekât anlamında kullanılmıştır.[^3^](#fn3){#fnref3.footnote-ref} Hz. Peygamber, sadakanın sınırlarını o kadar geniş tutmuştur ki, bu vesileyle sosyal hizmetin, yardımlaşmanın ve dayanışmanın pek çok alanda uygulanmasına imkân vermiştir. Hadislerde, erkeğin, eşine su ikram etmesinin sadaka olduğu, her verilen borcun sadaka olduğu, hatta sadakadan daha fazla sevap kazandıracağı, borçlunun borcunu silen ya da sadaka yerine sayarak almayanın Ahirette ödüllendirileceği, ölen kişi adına sadaka vermenin onun için faydalı olduğu, kötü bir efendinin kölesine verdiği sadakadan daha güzel bir sadaka olamayacağı, **görme engelli** bir kimseye yol göstermek, sağır ve dilsiz ile ilgilenmenin sadaka olduğu, bineğine binmeye çalışan bir engelliye yardım etmenin, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunmanın sadaka olduğu ve uhrevî karşılığının büyük olacağı belirtilmiştir. Bu ve benzeri rivâyetler incelendiğinde Hz. Peygamber'in, toplumda dezavantajlı durumdaki hiçbir ferd ve grubu ihmal etmediği açıkça görülür. İşte sosyal hizmetlerin de asıl hedefi bu dezavantajlı grupların desteklenmesidir. Ayrıca Hz. Peygamber'in: "***Kâbe için bin dirhem hediyede bulunmaktansa şu yüzüğümü sadaka olarak vermek daha çok hoşuma gider***" hadisi, İslam 'da insana yapılan yatırımın yani sosyal hizmetin önemini göstermektedir (Tirmizi, Birr, 75; Heysemî, V, 173, 190-191, 225, 250-252, VII, 33, 56, 353). Hz. Peygamber, sadaka vermeye yakından başlanmasını tavsiye etmiştir (Ebû Ubeyd, 525). Bir hadisinde Hz. Peygamber, farklı konularda yapılan hayır harcamalarını saydıktan sonra en sevaplı olanın ev halkına yapılan harcama olduğunu belirtmiştir (Müslim, Zekat, 39). Bu ve benzeri hadisler, yardımlaşma ve dayanışmaya en yakından başlamanın önemini anlatmaktadır. Gerçekten de toplumda mali durumu iyi olanlar, en yakınlarını destekleyerek onları muhtaç durumdan kurtarırlarsa, toplumun genel refahı büyük oranda sağlanmış olacaktır. Bu da sosyal hizmetin en önemli hedefidir. Hz. Peygamber, sadaka veren kişinin, bu işi yaparken kendisini ve ailesini muhtaç duruma düşürmeyecek şekilde davranmasını istemiş, sınırlamalar koymuştur. Hz. Peygamber, verilen sadakalarda miktarın makul olması gerektiğini söylemiştir (Müslim, Vasiyye, 5-9). Özellikle şahısların yaptığı sosyal hizmetler açısından Hz. Peygamber'in bu uyarıları önemlidir. Kişinin, başkalarına destek olmak isterken kendi ailesini desteğe muhtaç duruma düşürmesi çok daha olumsuz sonuçları doğuracak ve toplumdaki sosyal hizmet faaliyetleri konusunda karmaşa yaşanmasına neden olacaktır. Hz. Peygamber, küçük büyük pek çok hatanın veya günahın sadaka vererek telafi edilebileceğini söylemiş, bu da sadakayı sosyal hizmetler için önemli bir kaynak haline getirmiştir. Meselâ; adak/nezr[^4^](#fn4){#fnref4.footnote-ref} ve kefâret[^5^](#fn5){#fnref5.footnote-ref} iki önemli sadaka verme nedeni olmuştur. Buhârî'de geçen bir hadiste Hz. Peygamber, yeminini bozan ve oruç kefâretinden aciz olan kişinin fakirlere yardım etmesini teşvik etmiştir (Buhârî, Keffâretü'l- Eymân, 1-4). Gerçekten de kefâret veya nezr nedeniyle pek çok kişi, sosyal hizmetlerin kapsamı içine giren uygulamalar yapmışlardır. Hz. Peygamber'in şu hadisi, nezrin toplumu nasıl sosyal hizmete sürüklediğini anlatması bakımından önemlidir: "***Nezr, âdemoğluna, kendisine takdir edilmemiş bir şey getirmez. Lâkin nezr, onu kendisi için takdir edilmiş olan kadere sürükler. Ve nezr sebebiyle Allah cimriden mal çıkarır. Artık o kimse, nezrine sebep olan iş üzerine daha önceden vermediği malı getirip verir**.*" (Buhârî, Kitâbu'l-Eymân ve'n-Nüzûr, 26) Hz. Peygamber sadakanın, insan onurunu kırmayacak şekilde verilmesi gerektiğini özellikle vurgulamıştır. İnsanların kendilerinin yemekten imtina ettiği gıdanın sadaka olarak verilmesini hoş karşılamamış, bu konuda uyarılarda bulunmuştur (Heysemî, V, 172). Gerek devlet, gerek sivil toplum kuruluşları gerekse şahıslar, dezavantajlı gruplara yönelik yardım yaparken kişi onurunu kırıcı davranışlardan kaçınmalı ve bunu bir reklam vasıtası yapmamalıdırlar. Üzülerek ifade edelim ki, günümüzde yardımda bulunulan kişinin evine kameralarla gidilerek, evdeki şahısların afişe edilmesi, yapılan yardımın reklam vasıtası haline getirilmesi gibi insan onurunu zedeleyeci uygulamalar oldukça yaygınlaşmıştır. Özellikle muhtaçlara destek amacıyla kurulmuş, İslamî kimliğe sahip olduğunu ileri süren sivil toplum kuruluşlarının bu konuda çok daha hassas davranmaları gerekmektedir. İslam'da sosyal hizmet kaynaklarından biri de "***fıtır sadakası***" veya diğer adıyla "***fitre***"dir. Sözlükte \"yaratmak, icat etmek; kesmek, yarmak, ikiye ayırmak\" manalarına gelen "***fıtr**\"* kelimesi; oruca son vermeyi, orucu açmayı (iftar) ifade eder. Bundan dolayı Ramazan Bayramına "îdü'l-fıtr" denildiği gibi Ramazan ayını yaşamanın, onun mükâfât ve bereketinden faydalanmanın bir şükran belirtisi olarak verilen sadakaya da "***sadakatü'l-fıtr***" (sadaka-i fıtr) veya "***zekâtü'l-fıtr***" denilmektedir. Bu tamlama kısaltılmış olarak "***fıtra**"* ve Türkçe'de "***fitre**"* şeklinde kullanılmaktadır. Oruca son verme anlamına gelen "***fıtr***" ile yaratılış anlamına gelen "***fıtrat**"* aynı anlama gelirler. Fıtır Sadakası, ailenin bütün fertleri için hatta bayram namazı vakti öncesinde doğan her çocuk için de vaciptir. Hatta gayrimüslim kölelerin fitreleri de sahipleri tarafından verilmiştir. Bu bilgiler, İslam'da toplumdaki küçük-büyük, hür-köle bütün bireylerin sosyal hizmete katılımının sağlandığını göstermektedir (Çelik, 2017: 28-29). Hz. Peygamber'in, Fıtır sadakasının Bayram namazından önce verilmesini emretmesi (Buhârî, Fıtr, 1) dikkat çekicidir. Bunun en önemli nedeni, imkânı yerinde olmayan insanların hiç değilse bayram sırasında kalplerinin yoklukla meşgul olmasının önlenmesi, sıkıntılarının giderilmesi, böylece az da olsa ihtiyaçları karşılanmış olarak bayram coşkusuna, sevincine katılmalarının sağlanmasıdır. Çünkü bazılarının bayram ederken bazılarının ihtiyaç içinde kıvranması, fakirin hem toplum hem de ailesi nezdinde mahcubiyet duyması, bayrama ve toplumsal ilişkilere leke düşüren, onur kırıcı bir durumdur. Fıtır sadakası, zekâttan birkaç noktada farklılık göstermektedir. Fitrenin, zekâtın verileceği sekiz gruptan sadece fukara ve yoksullara verilebilmesi bu farklardan biridir. Ayrıca zekât bir servet vergisi olduğu halde, fitre bir baş vergisidir. Kadın-erkek, hür-köle, büyük-küçük ayırımı yapılmaksızın herkes için ödenir. Bu yönüyle fitre geniş bir mükellef kitlesi tarafından yerine getirilmektedir (Yeniçeri, 2013: 360-361; Canbulat, 121-122). Bu genişlik sosyal hizmetin toplumun her kesimi tarafından yerine getirilmesi gibi bir sonucu beraberinde getirmektedir. Yani sadece yardım alan, tüketen değil aynı zamanda kendisinden daha düşük seviyede birine destek olan, bunun için çalışan, didinen bir insan tipi ortaya çıkmaktadır. Nitekim Hz. Peygamber, her Müslümanın sadaka vermesinin gerekli olduğunu söyleyince, ashâb imkânı olmayanların nasıl bir yol izleyeceklerini sormuşlardı. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "***El emeğiyle çalışır, hem kendisine faydalı olur hem de tasaddukta bulunur***" buyurarak (Buhârî, Zekât, 30; Müslim, Zekât, 54-55) yardımda bulunanların halkasını mümkün olduğu kadar geniş tutmuştur. Fıtır sadakasında toplum bütün fertleriyle bu halkaya dahil edilmiştir. İslam'da sosyal dayanışma kaynaklarından biri de "*sadaka-i câriye*"dir. Kelime olarak devam eden, sürekli olan anlamına gelen bu terim, kaynağını Hz. Peygamber'in, Müslim'de geçen şu meşhur hadisinden almıştır: "***İnsan ölünce artık onun sevap kazanma imkânı bitmiş olur. Ancak geride sadaka-i câriye, insanların faydalandığı ilim ve bir de kendisine dua eden hayırlı bir evlat bırakanlar sevap almaya devam ederler.***" (Müslim, Vasiyye, 14, 15). Buradaki sadaka-i câriye tabiri, aslında vakıf olarak somutlaşmıştır. Hz. Peygamber'in hadisinde yer alan "***sadaka-i câriye***\" kavramının ne anlama geldiği, İslam medeniyetindeki ***vakıf*** müessesesinin işleyişiyle ortaya çıkan sosyal hizmetlerin boyutlarına bakılarak çok daha net anlaşılabilir. İslam dünyasının her yanında bulunan mescidler, camiler, okullar, medreseler, imâretler, tekkeler, zâviyeler, kütüphaneler, misafirhaneler, hastaneler, çeşmeler, sebiller, hamamlar, yollar, köprüler, kervansaraylar ve daha pek eser sadaka-i câriye anlayışının cisimleşmiş halleridir (Yediyıldız, "Vakıf-Tarih", 2012: XLII, 479-486). ### [Karz-ı Hasen](%5Cl) İslam'daki sosyal hizmet kaynaklarından biri de karz-ı hasendir. Toplumda borç altına giren bireylere destek olmak, problemlerinin çözümüne yardım etmek önemli bir sosyal hizmet uygulamasıdır. Sözlükte "***kesip koparmak, karşılık vermek***", mekânla ilgili olarak kullanıldığında "***çaprazından dolaşıp gitmek***" gibi anlamlara gelen ***karz***, terim olarak "***geri ödenmek üzere** **verilen mal veya birine ödünç/borç verme***" demektir (İsfahânî, 839). Kelime olarak "***güzel** **borç**"* anlamına gelen "***Karz-ı Hasen***"*,* Kur'ân-ı Kerîm'de Allah rızası için dünyada her hangi bir karşılık beklemeksizin ***(vakıf, sadaka ve ihsan gibi**)* harcama yapmak manasındadır.[^6^](#fn6){#fnref6.footnote-ref} Karz, kural olarak, faizsiz bir ödünçtür. Karzda esas amaç, ödünç alanın o şeyi kullanması ve ondan yararlanmasıdır. Müslümanın nakit ve sermaye sıkıntısı içinde olan kardeşine imkânı dahilinde destek olması, en başta gelen dinî ve ahlaki görevidir. Destek olmanın ilk akla gelen yöntemi de ödünç para/mal verme işlemidir. Bu yöntem, sosyal, ekonomik ve dinî açıdan pek çok faydası olduğu için Kur'ân-ı Kerîm'de övülmüş ve "***karz-ı hasen***" adı altında teşvik edilmiştir. Hatta İslam medeniyetindeki para vakıfları, Kur'ân'daki karz-ı hasen âyetleri dikkate alınarak kurulmuşlardır (Yeniçeri, 2013: 569-574). Kur'ân, borçlu darda olduğu takdirde eli genişleyinceye kadar mühlet verilmesini, hatta borcun sadaka olarak bağışlanmasını tavsiye etmektedir (Bakara, 2/280). Bütün bu özelliklerinden dolayı karz-ı hasen, önemli bir sosyal hizmet kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Hz. Peygamber, borç vermenin, sevap yönünden sadakadan daha önde olduğunu söylemiş, borçlunun borcunu ödemesinde kolaylık sağlayan alacaklının Ahirette mükâfatlandırılacağını belirtmiştir. Başka bir rivâyette Hz. Peygamber, sadaka için on misli, karz-ı hasen için on sekiz misli ecir olduğunu belirtmektedir*.* Ayrıca O (sav), borç batağına batmış arkadaşlarına, borçlarını ödeme konusunda destek olmuş ve ashâbını bu konuda teşvik etmiştir. Hz. Peygamber, karz-ı haseni teşvik etmekle birlikte, borçluyu da kendisine gösterilen bu kolaylığı kötüye kullanmaması konusunda uyarmıştır. Ayrıca O (sav), zorunlu olmadıkça borçlanmayı hoş karşılamamış ve çalışarak kazanmanın borçlu kalmaktan hayırlı olduğunu vurgulamıştır (Çelik, 2017: 30-31). Hz. Peygamber döneminde yaygın olarak uygulanan ve Hz. Ömer döneminde müesseseleştirilen karz-ı hasenin, günümüzde de geniş bir uygulama alanı bulması ve bir sosyal hizmet müessesesi haline gelmesi, Müslümanların iyilikte bulunmak için ödünç vermenin önemini ve faydasını yeniden anlamış olmalarına ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasına bağlıdır. Sosyal devlet anlayışı gereği devletler, karz-ı hasen aracılığıyla ihtiyaç sahibi olan kesimin talebini faizsiz bir şekilde karşılama mekanizmasını oluşturabilirler. Ayrıca devletler, karz-ı hasen müessesesini kullanarak yoksulluk, gelir dağılımı, işsizlik, üretim ve tüketim gibi durumlar üzerinde ciddi anlamda pozitif etkiler meydana getirerek sosyal refah seviyesini yükseltme imkânına sahip olabilirler. Bütün bu açılardan bakıldığında, İslam'ın ilk asrında, hem toplum hem de devlet tarafından uygulamaya konulan karz-ı hasen çok önemli bir sosyal hizmet kurumu olarak ortaya çıkmaktadır (Çelik, 2017: 40-57). **İslam'da Birer Sosyal Hizmet Kurumu Olarak Vakıflar** ------------------------------------------------------- Sözlükte "***durmak; durdurmak, alıkoymak***" anlamındaki ***vakıf** (**vakf**)* kelimesi terim olarak "***bir malın mâliki tarafından dinî, içtimaî ve hayrî bir gayeye ebediyen tahsisi***" şeklinde özetlenebilecek hukuki bir işlemle kurulan ve İslam medeniyetinin önemli unsurlarından birini teşkil eden hayır müessesesini ifade eder. Daha açık bir ifade ile ***vakıf***, bir hukuki müessese olarak şöyle tarif edilmiştir: "***Vakıf, kendisinden yararlanmak mümkün ve câiz olan bir malı, devamlı olarak Allah'ın mülkü olmak üzere temlik ve temellükten menetmek ve menfaatini (gelirini), Allah rızası için bir hayır cihetine tasadduk etmektir.***" (Kazıcı, 2010: 270; Köprülü, 1951: 480) Burada mal, vakfedenin mülkiyetinden çıkar ve Allah'ın (toplumun) mülkü haline gelir. Böyle bir malın yönetimi artık vakıfnamedeki şartlara ve genel esaslara göre olur. Vakfa "***habs***" (haps etme) kökünden gelme "***hubs***"[^7^](#fn7){#fnref7.footnote-ref} da denilmektedir ve bunun çoğulu da "***ahbâs***" olarak gelir ki eski kaynaklarda vakıf için bu tabir de çokça kullanılmaktadır. Hatta bazı hadis kaynaklarında bu adla bölümler açıldığı da görülmektedir. Mesela, Nesâî, Sünen'de vakıflar anlamında "ahbâs" adını taşıyan bir bölüme yer vermektedir. İlk zamanlarda vakıf için "***sadaka***" tabiri sıklıkla kullanılmaktaydı. İslam Medeniyetinde önemli bir sosyal hizmet müessesesi olarak vakıf, hem ferdî, hem de sosyal anlamda toplumların huzur ve refahının artmasına neden olmuş en önemli müessesedir. İslam, insanların sosyal ve ekonomik refahının sağlandığı, zengin ve fakir arasında tabakalaşmanın olmadığı, gelir dağılımında adaletin olduğu, yönetenlerin yönetilenlerle iç içe yaşadığı ve problemleriyle yakından ilgilendikleri bir medeniyet hedeflemiştir. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesinde vakıf çok önemli rol oynamıştır. Bu açıdan vakıfların ferdî olduğu kadar sosyal sonuçları da büyük olmuştur. Yoksa İslam Medeniyetinde vakıf, bazı oryantalistlerin iddia ettiği gibi sadece kişisel kaygı ve teşebbüslerle meydana gelmiş veya şahısların elinde kendi menfaatlerini istedikleri gibi gerçekleştirdikleri bir müessese değildir. Çünkü vakıfın yani vakfı kuran kişinin bağlı olduğu ölçüler ve sınırlar vardır. Bu ölçüler Hz. Peygamber tarafından belirlenmiş ve fıkıh kitaplarında yerini almıştır. Sonuç olarak, hiçbir vakıf, İslam'ın temel ilkelerine aykırı şekilde kurulamaz ve işletilemez. İslam'ın temel ilkeleri ise, hem fert hem de toplum refahını hedeflemektedir. İslam tarih ve medeniyetinde önemli bir sosyal hizmet müessesesi olarak vakıf Hz. Peygamber döneminden başlayarak günümüze kadar, İslam ülkelerinin sosyal, ekonomik ve kültürel hayatında son derece etkili olmuştur. Her ne kadar bugün sosyal güvenlik, sosyal hizmet konusunu ele alan araştırmacılarda, vakıfların, İslam'ın ilk döneminde müesseseleşmediği şeklinde bir görüşe eğilim var ise de aşağıda verilecek örnekler bu görüşü çürütmektedir. Ayrıca, bu müessesenin bizzat İslam'ın kendi kaynaklarından değil de eski Yunan, Roma veya Bizans'tan alındığı iddiası da herhangi bir esasa dayanmamaktadır. Fuat Köprülü'nün ifade ettiği gibi ne eski Şark medeniyetlerinde, ne Yunan ve Roma'da ne de Orta Çağ Hristiyan dünyasında, vakfın İslam'daki mükemmel uygulanış şeklinin emsaline tesadüf edilmemesi ve sırf İslam Medeniyeti çevresindeki memleketlerde ve kavimlerde muazzam bir şekilde inkişaf etmesi bunun en açık göstergesidir (Köprülü, 1942: 1). Elbette toplumlar birbirlerinden etkilenirler. Müslümanlar da özellikle Hz. Ömer döneminde Mısır ve Suriye'deki Hristiyan toplumlarla iç içe girmiş ve kilise vakıflarındaki bazı uygulamalarını görerek kendi vakıf sistemlerinde uygulamışlardır. Fakat bu etkilenme derecesi, kaynaklık etme değil bazı uygulamalarını örnek alarak geliştirme derecesinde olmuştur. Müslümanlar, bu örnekleri daha da geliştirerek vakıfları tam bir sosyal hizmet, sosyal refah ve sosyal güvenlik müessesesi haline getirmişlerdir. Hz. Peygamber, teşvik ettiği vakıf meselesinde örnek olmuş ve uygulamalarda bulunmuştur. Hz. Peygamberi ashabı da O'nun yolundan giderek çeşitli vakıflar kurmak suretiyle topluma hizmet etmişlerdir. İslam'da ilk vakfın kimin tarafından ve ne zaman yapıldığı tartışma konusu olmuştur. Bazı araştırmacılar Hz. Ömer'in Hayber'de (7/629) Semg denilen kıymetli arazisini vakfetmesini, bazıları da Muhayrîk'in Uhud Savaşı (3/625) öncesinde yedi bahçesini vakfetmesini ilk vakıf uygulaması olarak kabul etmektedirler. Son dönemde yapılan bir çalışmada (Yıldırım, Dâru'l-Erkam, 2011) İslam'daki ilk vakfın Dâru'l-Erkam olduğunu ileri sürülmektedir. Tartışmaya açık olmakla birlikte bu önemli çalışma bize ilk vakıf şartnamesinin hicretten birkaç yıl önce yazılmış olabileceğini göstermektedir (Çelik, 2017: 61-62). Hz. Peygamber döneminde, pek çok sahâbî farklı gerekçelerle ve farklı şekilde vakıflarda bulunmuş ve sosyal hizmete vesile olmuşlardır. Bu döneminde sahâbîler tarafından, kimi aile vakfı niteliğinde sayılabilecek olan gerek arazi ve gerek ***konaklama** **evleri*** şeklinde çok sayıda vakıf yapılmıştır. Abdurrahman b. Avf, Hz. Peygamber'e gelen misafirler için ***Dâru'l-Kübrâ*** ve ***Dâru'

Use Quizgecko on...
Browser
Browser