Otonom Sinir Sistemi_AMUNRS_TR PDF
Document Details
Ankara Medipol University
2024
Asst. Prof. Zubeyir Elmazoglu
Tags
Summary
This document provides an overview of the autonomic nervous system. It details the general information about the nervous system, the autonomic nervous system in particular, and its components. The summary also provides a comprehensive explanation of the autonomic nervous system.
Full Transcript
FARMAKOLOJİ II OTONOM SİNİR SİSTEMİ Asst. Prof. Zubeyir Elmazoglu Department of Pharmacology, Faculty of Pharmacy Ankara Medipol University Ankara-2024 GENEL BİLGİ Sinir sistemi merkezi ve periferik bileşenlerden o...
FARMAKOLOJİ II OTONOM SİNİR SİSTEMİ Asst. Prof. Zubeyir Elmazoglu Department of Pharmacology, Faculty of Pharmacy Ankara Medipol University Ankara-2024 GENEL BİLGİ Sinir sistemi merkezi ve periferik bileşenlerden oluşur. Merkezi sinir sistemi (SSS) beyin ve omurilikten oluşur Periferik sinir sistemi, vücuttaki kasları ve dokuları innerve eden otonom ve somatik sinirleri içerir.. OTONOM SİNİR SİSTEMİ Otonom sinir sistemi, düz kasların, ekzokrin bezlerin, kardiyak doku ve bazı endokrin ve metabolik aktivitelerin aktivitesini istemsiz olarak düzenlerken, somatik sinir sistemi iskelet kası kasılmasını aktive ederek istemli vücut hareketlerini etkinleştirir. Otonom sinir sistemi, kardiyovasküler, solunum ve diğer visseral fonksiyonlardan sorumlu beyin sapı merkezleri tarafından düzenlenir. Somatik sinir sistemi, serebral motor korteksinden kaynaklanan kortikospinal yollar ve omurga refleksleri tarafından aktive edilir. OTONOM SİNİR SİSTEMİ Otonom sinir sistemi, sempatik, parasempatik ve enterik sinir sistemlerini içerir. Sempatik sinir sisteminde, sinirler torasik ve lumbar omurilikten kaynaklanır ve kısa bir pregangliiyonik lif ve uzun bir postganglionik life sahiptir. Gangliyonların çoğu omuriliğe bitişik paravertebral zincirde bulunur, ancak birkaç prevertebral gangliyon (celiac, splanknik ve mezenterik gangliyon) omuriliğe daha distal olarak bulunur. Parasempatik sinir sistemi, kraniyal sinirler III, VII, IX ve X (sırasıyla oculomotor, facial, glossopharyngeal ve vagus nerves) ve ayrıca sakral omurilikten kaynaklanan bazı sinirleri içerir. Parasempatik sinirlerde uzun pregangliiyonik liflere ve kısa postganglionik liflere sahiptir, gangliyonlar genellikle innerve edilmiş organlarda bulunur. Sempatik ve parasempatik sinir sistemlerinin genellikle organ fonksiyonu üzerinde ZIT etkileri vardır. Sempatik sistemin aktivasyonu, tehdit edici durumlara yanıt olarak “Savaş veya Kaç” reaksiyonunu üretir Parasempatik sisteme bazen “dinlenme ve sindirim” sistemi denir, çünkü kalp atış hızını yavaşlatır ve sindirim, dışkılama ve Micturition gibi bitkisel fonksiyonları teşvik eder. OTONOM SİNİR SİSTEMİ İnnerve edilmiş dokular üzerindeki etkilerine ek olarak, parasempatik nöronlar sempatik nöronlardan nörotransmitter salınımını inhibe eder benzer şekilde sempatik nöronlar, parasempatik nöronlardan nörotransmitter salınımını inhibe eder SNAP: synaptosome-associated proteins VAMP: vesicle-associated membrane proteins VAT: Vesicle-associated Transporter CHT: Na+-Choline transporter KOLİNERJİK RESEPTÖRLER Göz. Gözyaşı bezi salgısında artış ve iris sfinkter kasının ve siliyer kasların kasılmasını uyarır. İris sfinkter kasının kasılması gözbebeği daralmasına (miyozis) neden olurken, siliyer kasların kasılması merceğin yakın nesnelere odaklanmasını sağlar. Solunum. Bronkokonstriksiyon ve mukus salgısında artış Kardiyak etkiler. Diyastolik depolarizasyon oranını azaltarak sinoatriyal düğümde impuls oluşumunu azaltır. Sonuç olarak, kalp atış hızını yavaşlatırlar. Ek olarak, kardiyak aksiyon potansiyelinin atriyoventriküler düğüm yoluyla iletimini yavaşlatırlar ve bu da PR aralığının artmasına neden olur. Damar Düz kası. Asetilkolin tipik olarak vazodilatasyona neden olur,Ancak bazı durumlarda vazokonstriksiyon meydana gelebilir. GIS ve Uriner Sistem. Gastrointestinal sistemdeki tükürük, mide ve diğer salgıları uyarırlar. Mesane detrüsör kasını uyarırlar, mesanenin iç sfinkterini gevşetirler ve bu etkiler mesanenin boşalmasını hızlandırır. Kolinerjik Sinir İletimine Etki Eden Ajanlar α-latrotoksin içeren kara dul örümceği zehiri asetilkolinin veziküler salınımını uyarır Botulinum toksini A, Clostridium botulinum tarafından üretilen, asetilkolinin ekzositotik salınımını bloke eder ve nöromüsküler iletimi inhibe eder. Strabismus (Şaşılık) Disfoni (vocal cord dysfunction) Bruksizm (Diş gıcırdatma, sıkma) Blefarospazm (göz kapaklarının spazmı) Hiperhidroz(aşırı terleme) Parasempatomimetik Ajanlar Asetilkolin , etki süresi kısa katarakt ameliyatı sırasında intra oküler kullanım ve lensin çıkarılmasından sonra miyozis oluşturur. Koroner arter spazmını provoke etmek için intrakoroner enjeksiyon (tanısal koroner anjiyografi) Betanekol ve karbakol , Kolinesterazlara dirençli Betanekol, kalp atış hızını veya kan basıncını önemli ölçüde etkilemeden mesane veya gastrointestinal kasları uyarır Betanekol, Nonobstrüktif nörojenik üriner retansiyonu olan hastalarda (ameliyat, doğum) mesane kas tonusunu artırmak için Karbakol, katarakt cerrahisi ve iridektomi gibi oftalmik cerrahi sırasında miyozis oluşturmak için intraoküler olarak kullanılır. DOĞRUDAN ETKİLİ KOLİNERJİK AGONİSTLER Bitkisel Alkaloidler Kolinerjik bitki alkaloidleri arasında muskarin, nikotin ve pilokarpin bulunur. Muskarin, Inocybe ve Clitocybe cinsi mantarlarda bulunur ve bu zehirli mantarların tüketimi ishale, terlemeye, tükürük salgılamasına ve göz yaşarmasına neden olabilir. Nikotin bağımlılık yapar ve nikotin bağımlılığının tedavisinde kullanılmaktadır. Nikotin, sakızlarda, transdermal yamalarda ve sigarayı bırakma programlarında kullanılmak üzere tasarlanmış diğer ürünlerde mevcuttur. Pilokarpin, kronik açık açılı glokom tedavisinde ikinci basamak ilaç olarak kullanılan, aköz hümörün dışarı akışını artırarak göz içi basıncını düşürdüğü üçüncül bir amin alkaloiddir. Pilokarpin ayrıca, körlüğe neden olabilen tıbbi bir acil durum olan akut glokom krizi tedavisinde de kullanılır. Oküler pilokarpin uygulamasının ana yan etkileri, miyozisin neden olduğu gece görüşünde azalma ve uzaktaki nesnelere odaklanma güçlüğüdür. DOĞRUDAN ETKİLİ KOLİNERJİK AGONİSTLER Cevimeline, M3 reseptörü agonisti. Baş ve boyun kanseri için radyasyon tedavisi görmüş hastalarda ağız kuruluğunu tedavi etmek için ve Sjögren sendromu (kuru göz, ağız kuruluğu ve artrit) olan hastalarda tükürük ve lakrimal sekresyonu artırmak için ağızdan uygulanır. Yan etkiler arasında artan terleme, mide bulantısı ve ilaca bağlı miyozisin neden olduğu görme bozuklukları yer alır. Vareniklin, sigara içenlerde nikotinin güçlendirici etkilerine aracılık eden, beyinde bulunan nikotinik reseptör alt tipinde parsiyel agonisttir. İlaç, sigarayı bırakmaya yardımcı olarak kullanılır ve nikotin yokluğundan kaynaklanan yoksunluk sendromu belirtilerini azalttığı bulunmuştur. İNDİREKT ETKILI ASETILKOLIN AGONISTLER Dolaylı etkili Asetilkolin reseptörü agonistleri, kolinesteraz inhibitörlerini, tip V fosfodiesteraz inhibitörlerini ve doğrudan guanilat siklaz uyarıcısını içerir.. Kolinesteraz inhibitörleri, Asetilkolin'in tüm kolinerjik sinapslarda parçalanmasını önler. Daha kısa etkili ilaçlara geri dönüşümlü kolinesteraz inhibitörleri denirken, daha uzun etkili bileşiklere yarı-geri dönüşümlü veya geri dönüşümsüz kolinesteraz inhibitörleri denir. GERİ DÖNÜŞLÜ KOLİN ESTERAZ İNH. Donepezil, galantamin, ve rivastigmin Genellikle Glokom Myasthenia gravis Gastrointestinal ve idrar yolu motilitesinin uyarılması Nöromüsküler blokajın tersine çevrilmesi ve atropin zehirlenmesi GERİ DÖNÜŞLÜ KOLİN ESTERAZ İNH. Edrofonyum iki amaçla kullanılır. Anestezi sırasında, nöromüsküler bloke edici ilaçların uygulanmasının neden olduğu nöromüsküler blokajın etkilerini tersine çevirmek için kullanılır. Myastenia gravis tanısında ve piridostigmin gibi bir kolinesteraz inhibitörü ile tedavi edilen myasthenia hastalarında miyastenik kriz ile kolinerjik kriz arasında ayrım yapmak için kullanılır Myastenia gravis, antikorların iskelet kasındaki nikotinik reseptörlere yönlendirildiği bir otoimmün hastalıktır. Bu antikorlar, reseptörleri etkisiz hale getirir ve yok eder ve böylece nöromüsküler iletimi bozarak ciddi kas güçsüzlüğüne yol açar. Myastenia gravis en sık yüz, boğaz ve boyun kaslarını etkiler. MYASTENIA GRAVIS TEŞHİSİ Myastenia gravisli hastalar, bir kolinesteraz inhibitörü ilaçla ya yetersiz tedaviden ya da yüksek doz tedaviden dolayı kas zayıflığı yaşayabilir. Tedavi edilmeyen durumda ve yeterli dozda ilaç almayan hastalarda kas güçsüzlüğü, asetilkolin eksikliğinden kaynaklanır ve myastenik kriz olarak adlandırılır. Bu durumda, bir test dozu edrofonyum, Asetilkolin düzeylerini ve kas gücünü artıracaktır. GERİ DÖNÜŞLÜ KOLİN ESTERAZ İNH. Neostigmin, Fizostigmin, ve Pridostigmin. Fizostigmin, bağırsaktan iyi emilen ve kan-beyin bariyerini geçen bir bitki alkaloididir. Neostigmin ve piridostigmin geçemez!!! Neostigmin ve piridostigmin, kürariform nöromüsküler bloke edici ilaçların etkilerini ortadan kaldırmak ve kas gevşemesini azaltmak için ameliyat sırasında sıklıkla kullanılır. Neostigmin postoperatif üriner retansiyon ve abdominal distansiyon tedavisinde kullanılmaktadır. Fizostigmin glokom tedavisinde kullanılmaktadır. Fizostigmin aşırı dozda atropin veya diğer antimuskarinik ilaçların neden olduğu yan etkilere karşı bir antidot olarak parenteral uygulama yapılmaktadır. GERI DÖNÜŞÜMSÜZ KOLINESTERAZ INH. Geri dünüşümsüz kolinesteraz inhibitörlerinin tümü organofosfat bileşikleridir. Ekotiyofat, izoflurofat ve malation (paration) dahil olmak üzere terapötik ajan olarak kullanılmaktadır.Ancak bunların çoğu pestisid olarak kullanılır ve bazıları (soman ve sarin gibi) kimyasal savaş ajanları olarak geliştirilmiştir. Organofosfat toksisitesi, bu bileşiklerin dermal veya oküler maruziyetinden sonra veya oral yoldan alınmasından sonra ortaya çıkabilir. Organofosfatlar, kolinesterazın katalitik bölgesi ile sıkı, kovalent olarak bağlı bir ara ürün oluşturur. Kovalent olarak bağlı ara ürün, “aging” yaşlanma adı verilen kendiliğinden bir süreçle daha da stabilize edilir. ORGANOFOSFAT ZEHİRLENMESİ Organofosfat bileşikleri, hem merkezi hem de periferik kolinerjik sinapslarda kolinerjik nörotransmisyonu arttırır. Bu bileşiklere sistemik maruz kalma, aşağıdaki etkilerin tümünü üretebilir: Muskarinik reseptör aktivasyonu: Salivasyon, lakrimasyon, miyozis, akomodatif spazm, bronkokonstriksiyon, bağırsak krampları, bradikardi ve idrar kaçırma. Nikotinik reseptör aktivasyonu: Depolarizan nöromüsküler blokaj ve kas zayıflığına yol açar. Nöbetler, solunum depresyonu ve koma, CNS'deki Asetilkolin reseptörlerinin aşırı aktivasyonundan kaynaklanabilir. ORGANOFOSFAT ZEHIRLENMESININ KONTROLÜ Bu toksisitenin yönetimi şunları içerir: hastanın dekontaminasyonu, kardiyovasküler ve solunum fonksiyonunun desteklenmesi, aşırı Asetilkolini bloke etmek için bir Asetilkolin reseptör antagonisti (örn., atropin) kullanımı ve kolinesterazı yeniden oluşturmak için pralidoksim kullanımı Bu zehirlenmenin tedavisinde gerekli olan atropin dozları genellikle tıbbi durumların tedavisinde tipik olarak kullanılanlardan çok daha yüksektir. Atropin, organofosfatların ve diğer kolinesteraz inhibitörlerinin neden olduğu muskarinik etkilere etkili bir şekilde karşı koyar. Pralidoksim (2-PAM, obidoksim) organofosfat zehirlenmesinden sonra kolinesteraz ile fosfor bağını kırarak kolinesterazı yeniden oluşturmak ve böylece enzimi yeniden oluşturmak için kullanılır. Pralidoksimin organofosfata maruz kaldıktan sonra mümkün olan en kısa sürede uygulanması önemlidir, çünkü organofosfatın "yaşlanması" pralidoksimin kolinesterazı yeniden oluşturma yeteneğini azaltır. GERİ DÖNÜŞÜMSÜZ KOLINESTERAZ INH. Ekotiyofat daha geleneksel tedaviye yeterince yanıt vermeyen kronik glokom tedavisinde kullanılmıştır. Ekotiyofat, ayrıca akomodatif ezotropya adı verilen bir strabismus (şaşılık formunu) (oküler sapma) tedavi etmek için kullanılmıştır. Etkilenen hastalarda, kolinesteraz inhibitörleri akomodasyonu yakınsama oranını artırarak şaşılığı azaltır. Malation öncelikle bir pestisid ilacı olarak kullanılmıştır, ancak aynı zamanda bit (pediculosis capitis) tedavisinde de kullanılır. FARMAKOLOJI II PARASEMPATOLİTİKLER Asst. Prof. Zubeyir Elmazoglu Department of Pharmacology, Faculty of Pharmacy Ankara Medipol University Ankara-2024 PARASEMPATOLİTİK İLAÇLAR Muskarinik reseptör blokerleri, düz kası gevşetmek, salgıları azaltmak veya kalp atış hızını artırmak için kullanılır. Nikotinik reseptör antagonistleri, öncelikle ameliyat sırasında iskelet kasını gevşetmek için kullanılan nöromüsküler bloke edici maddelerden oluşur. MUSKARINIK RESEPTÖR ANTAGONISTLERI Ipratropium ve Tiotropium Ipratropium ve tiotropium, atropinin kuaterner amin türevleri, obstrüktif akciğer hastalığı olan hastalara inhalasyon yoluyla uygulanır. Astım, amfizem ve kronik bronşit. Disiklomin, Oksibutinin, Solifenasin, Darifenasin Tolterodin Disiklomin, bağırsak düz kasını gevşetmek ve böylece bağırsak krampları gibi irritabl bağırsak sendromunu hafifletmek için kullanılan sentetik bir amindir. Oksibutinin, Solifenasin, Darifenasin Tolterodin, ve trospium aşırı aktif mesanenin dört ana semptomunu azaltmak için kullanılır: gündüz sık idrara çıkma, noktüri (geceleri sık idrara çıkma), urgency ve inkontinans (üroselektif blokerler) MUSKARINIK RESEPTÖR ANTAGONISTLERI Glikopirolat Glikopirolat vücuttaki muskarinik reseptörleri bloke eder. ayrıca kolinesteraz inhibitörlerinin (neostigmine) sekretuar ve vagal etkilerini inhibe etmek için anestezi sırasında da kullanılır. Serebral palsi gibi nörolojik rahatsızlıkları olan 3 ila 16 yaş arası hastalarda kronik şiddetli salivasyonu azaltmak için onaylanmıştır.. Tropikamid Tropikamid, midriyatik bir ajan (pupil dilatör) olarak topikal oküler uygulama için geliştirilmiş sentetik bir ilaçtır. Periferik retinanın incelenmesini kolaylaştırmak için oftalmoskopiden hemen önce verilir. MUSKARINIK RESEPTÖR ANTAGONISTLERI Pirenzepin Pirenzepin, peptik ülserli hastalarda vagal olarak uyarılan gastrik asit sekresyonunu azaltmak için M1 reseptörleri için seçici olan bir muskarinik reseptör antagonistidir. Parakrin hücreler üzerindeki M1 reseptörlerini bloke eder ve güçlü bir gastrik asit uyarıcısı olan histamin salınımını engeller. Hyoscyamine (Skopolamin) Skopolamin, Oral veya dil altı uygulama için hiyosiyamin formülasyonları, bağırsak spazmlarını tedavi etmek için kullanılır. Hareket hastalığı için standart tedavi. Kulağın koklear-vestibüler aparatındaki endolenf sıvı üretimini değiştirerek etki gösterir MUSKARINIK RESEPTÖR ANTAGONISTLERI Benztropin, biperiden, prosiklidin ve triheksifenidil Parkinsonizmde istirahat tremorunu tedavi etmek ve ayrıca tipik antipsikotik ilaçlara bağlı ekstrapiramidal semptomları ve distonileri azaltmak için kullanılan M1 seçici antimuskarinik ajanlardır. NİKOTİNİK RESEPTÖR ANTAGONİSTLERİ GANGLION-BLOKÖRLERİ Otonom gangliyonları bloke eden ilaçlar, sempatik veya parasempatik sinir sisteminin aşırı aktivitesini azaltmak için geliştirilen ve şiddetli esansiyel hipertansiyon ve malignant hipertansiyonun (mekamilamin) tedavisi için endike olan ilk ilaçlar arasındaydı. Etki Mekanizması: Nöromüsküler kavşakta olduğu gibi ACh salınımına müdahale ederek. Uzun süreli depolarizasyon ile. Nikotin, kolinesteraz inhibe edilirse ACh'nin kendisi gibi, ilk uyarımdan sonra gangliyonları bloke edebilir ve böylece postsinaptik zar üzerindeki etkisini uzatabilir. Nöronal nAChR'leri veya ilişkili iyon kanallarını bloke ederek ACh'nin postsinaptik etkisine müdahale ederek NİKOTİNİK RESEPTÖR ANTAGONİSTLERİ Heksametonium and Mekamilamin Nicotin (Yüksek dozlarda) NİKOTİNİK RESEPTÖR ANTAGONİSTLERİ Nondepolarizan Nöromüsküler Bloke Edici Ajanlar Kürariform ilaçlar olarak da bilinen nondepolarizan nöromüsküler bloke edici ajanlar arasında atrakuryum, cisatrakuryum, pankuronyum, rokuronyum ve vekuronyum bulunur. Sadece IV uygulama Etki Mekanizması : Iskelet kasındaki nikotinik reseptörlere karşı kompetetif asetilkolin antagonistleri olarak yarışırlar. Bu ilaçlar mast hücrelerinden histamin salınımını uyarır ve otonomik ganglionları ve muskarinik reseptörleri bloke eder. NİKOTİNİK RESEPTÖR ANTAGONİSTLERİ Nöromüsküler blokerler, öncelikle ameliyat sırasında kas gevşemesini sağlamak ve böylece cerrahi manipülasyonları kolaylaştırmak için kullanılır. Ayrıca ventilasyon ve endoskopik prosedürleri (örneğin bronkoskopi) sağlamak için solunum yolunun entübasyonunu kolaylaştırmak için kullanılırlar. Steroidal nöromüsküler bloke edici ajanların etkilerini ortadan kaldıran sugammadeks adlı bir ilaç artık mevcuttur. Roküronyum ve veküronyum ile sıkı bir inaktif kompleks oluşturan ve idrarla hızla atılan modifiye bir gama (γ)-siklodekstrin bileşiğidir.. Kolinesteraz inhibitörlerinin aksine sugammadeks, bir sinir stimülatörü ile test edildiğinde tam felç gösteren kişilerde etkilidir. NİKOTİNİK RESEPTÖR ANTAGONİSTLERİ Depolarizan Nöromüsküler Bloke Edici Ajanlar Günümüzde klinik kullanım için mevcut olan tek depolarize edici ajan olan süksinilkolin, iki kovalent bağlı Asetilkolin molekülünden oluşur. Süksinilkolin, iskelet kasındaki nikotinik reseptörlere bağlanır ve motor uç plakasının kalıcı depolarizasyonuna neden olur. İlaç ilk uygulandığında, fasikülasyon adı verilen geçici kas kasılmaları üretir. Fasikülasyonları hızlı bir şekilde sürekli bir kas felci takip eder. Süksinilkolin, kolinesteraz tarafından Asetilkolin kadar hızlı hidrolize edilmez ve bu, kalıcı depolarizasyon ve kas felcini kısmen açıklar Suksinilkolin ameliyat öncesi ve sırasında kas gevşemesi sağlamak ve hava yolunun entübasyonunu kolaylaştırmak için kullanılır. Süksinilkolin, üçüncü derece yanıklar gibi iyileşmeyen iskelet kası yaralanması olan kişilerde kalp durmasına neden olacak kadar hiperkalemiye neden olabilir ve bu kişilerde yaralanma iyileşene kadar kullanılmamalıdır. Süksinilkolin, malign hipertermi olarak bilinen nadir bir komplikasyona aracılık edebilmektedir. FARMAKOLOJİ II SEMPATOMİMETİK İLAÇLAR Asst. Prof. Zubeyir Elmazoglu Department of Pharmacology, Faculty of Pharmacy Ankara Medipol University Ankara-2024 VMAT: Veziküler monoamin taşıyıcısı NET:Norepinefrin Taşıyıcısı ADRENERJİK RESEPTÖRLER B3 ADRENERJİK RESEPTÖRLER α1-adrenoseptörler birincil olarak düz kasta sempatik nöroefektör kavşaklarda bulunur, ancak bu reseptörler ekzokrin bezlerde ve merkezi sinir sisteminde de bulunur. α2-adrenoseptörler, presinaptik nöronlarda, çeşitli dokularda ve kan trombositlerinde yaygın olarak dağılmıştır.. α1-adrenoseptörler, vasküler düz kasın, iris dilatör kasının ve alt idrar yolundaki (mesane, üretra ve prostat) ve diğer dokulardaki düz kasın kasılmasına aracılık eder. Sempatik postganglionik nöronlar üzerinde yer alan α2-adrenoseptörler, aktivasyonu sinir terminallerinden norepinefrin salgılanmasını feedback inhibisyonuna yol açan otoreseptörler olarak hareket eder. α2-reseptörleri ayrıca kan trombositlerinde ve oküler, adipoz, intestinal, hepatik, renal ve endokrin dokuda bulunur. Kan trombositlerinde, α2- reseptörleri trombosit agregasyonuna aracılık eder. Pankreasta, α2-reseptörleri, sempatik sinir sistemi aktive edildiğinde ortaya çıkan insülin sekresyonunun inhibisyonuna aracılık eder. ADRENERJİK RESEPTÖRLER β1-adrenoseptörlerin aktivasyonu, pozitif kronotropik etkiye (artan kalp hızı), pozitif inotropik etkiye (artmış kontraktilite) ve pozitif dromotropik etkiye (artmış kardiyak impuls iletim hızı) yol açan kardiyak uyarılmaya aracılık eder. β1-reseptörlerinin aktivasyonu ayrıca renal jukstaglomerüler hücrelerden renin sekresyonunu arttırır. β2-adrenoseptörler bronşiyal, uterin ve vasküler düz kasın gevşemesine aracılık eder. İskelet kasında, β2 reseptörleri potasyum influksına aracılık eder. Karaciğerde, kandaki glikoz konsantrasyonunu artıran glikojenolize (glikojenin parçalanması ve glikozun salınmasına) aracılık ederler. Epinefrin ve norepinefrin kalp dokusundaki β1-reseptörlerinde eşit derecede güçlüyken, epinefrin düz kastaki β2-reseptörlerinde norepinefrinden daha güçlüdür.. β3-adrenoseptörler lipolize (adipoz dokuda trigliseritlerin parçalanması), iskelet kasında termojenez, düz kas gevşemesi ve diğer etkilere aracılık eder. ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından onaylanan β3-adrenoseptör için ilk seçici agonist, mirabegron uzatılmış salımlı bir formülasyonu bulunmaktadır. VMAT: Vesicular monoamine transporter NET:Norepinephrine transporter SEMPATOMİMETİK İLAÇLAR Doğrudan etkili agonistler, adrenoseptörlere bağlanarak aktivasyona aracılık eder. Dolaylı etkili agonistler, sempatik nöroefektör kavşaklardaki norepinefrin konsantrasyonunu iki yoldan biriyle artırarak adrenoseptörlerin uyarılmasını artırır. Kokain, presinaptik sempatik nöronun plazma zarında bulunan katekolamin taşıyıcıyı inhibe eder ve böylece norepinefrinin nöronal geri alımını azaltır ve onun sinaptik konsantrasyonunu arttırır. Amfetamin ve ilgili ilaçlar, katekolamin taşıyıcı tarafından sempatik sinir terminaline taşınır. Amfetaminler, sempatik nöronun içine girdikten sonra, nöronal veziküller tarafından norepinefrinin depolanmasını engeller. Bu, norepinefrinin sitoplazmik konsantrasyonunu artırarak, katekolamin taşıyıcı tarafından sinapsa norepinefrinin ters taşınmasına yol açar. Karışık etkili agonistlerin (örn. psödoefedrin) hem doğrudan he de dolaylı etkileri vardır.. DOĞRUDAN ETKİLİ AGONISTLER DIRECT-ACTING ADRENOCEPTOR AGONISTS KATEKOLAMİNLER Advers Etkiler. Katekolaminler aşırı vazokonstriksiyona neden olarak doku Reseptörlerin desensitizasyonu: iskemisine ve nekroza neden olabilir. Lokalize Katekolaminlere uzun süre maruz doku iskemisi, bir intravenöz ilaç infüzyonunun kalmak, bu reseptörlerin yanıt ekstravazasyonundan veya bir hastanın akut bir verebilirliğini azaltır. alerjik reaksiyonu durdurmak için kendi kendine epinefrin enjekte etmesi gibi kazara bir parmağa Reseptörlerin ligand ile etkileşime epinefrin enjeksiyonundan kaynaklanabilir. giremeyecekleri şekilde Aşırı dozda katekolaminlerin uygulanması, konformasyonel değişikliğe böbrekler gibi hayati organlara kan akışını uğraması azaltabilir veya taşikardi ve diğer kardiyak aritmilere yol açan aşırı kardiyak stimülasyona Yıkım veya azaltılmış sentez neden olabilir. yoluyla aşağı regülasyon Reseptör sitoplazmik tarafta β-adrenoseptör agonistleri, glikojenolize sekonder hiperglisemiye neden olabilir ve bu genellikle fosforile edildiğinden G proteinine diyabetli hastalarda istenmeyen bir durumdur.. bağlanamama Β2- ADRENERJİK AGONİSTLER β2-adrenoseptör agonistleri (Albuterol, Terbutalin) birçok dokuda düz kas gevşemesine neden olur. Bu ilaçlar bronkodilatasyona aracılık eder ve astım ve kronik obstrüktif akciğer hastalıklarının (örn. KOAH) tedavisinde kullanılır. Uzun etkili β-agonistler olarak bilinen fenoterol, formoterol, arformoterol, levalbuterol ve salmeterol dahil olmak üzere diğer birçok β2-adrenoseptör agonisti astımı tedavi etmek için piyasaya sürülmüştür. Terbutalin ve Ritodrin, 37. gebelik haftasından önce başlayan doğum olarak tanımlanan preterm (prematür) doğumun kısa süreli yönetiminde kullanılmaktadır. İlaç rahmi gevşetir ve çoğu durumda tokoliz olarak adlandırılan gebeliği 24 ila 48 saat süreyle korur. Β2- ADRENERJİK AGONİSTLER Albuterol ve diğer selektif β2-adrenoseptör agonistlerinin yan etkileri kalp, iskelet kası ve merkezi sinir sisteminde β2-adrenoseptörlerin aktivasyonunun neden olduğu taşikardi, kas titremesi ve sinirliliği içerir. Desensitization!!!!! α1 AGONİSTLER Fenilefrin Fenilefrin α1-adrenoseptörlerini aktive eder ve düz kas kasılmasına neden olur. Bu vazokonstriksiyon vasküler direnci ve kan basıncını arttırır. Fenilefrin'in oküler uygulaması, iris dilatör kasının kasılmasına ve gözbebeğinin genişlemesine (midriyazis) yol açar. Fenilefrin, virüslerin neden olabileceği bir enfeksiyon olan viral rinitli hastalarda nazal dekonjestan olarak kullanılır ("soğuk algınlığı“) Fenilefrin ayrıca, alerjik reaksiyonlar sırasında mast hücrelerinden salınan histaminin neden olduğu burun mukozasının iltihaplanması olan alerjik riniti olan hastalar tarafından da kullanılır. Allerjik konjuktivit, saman nezlesi veya diğer alerjilerle ilişkili göz iltihabı, Fenilefrin topikal oküler dekonjestan olarak kullanılabilir Fenilefrin, azalmış periferik vasküler direncin neden olduğu hipotansiyon ve şok formlarını tedavi etmek için intravenöz olarak uygulanabilir. Fenilefrin ayrıca cerrahi periferik vasküler direnç sırasında kan basıncını korumak için kullanılır. α1 AGONİSTLER Midodrin Midodrin arteriyolar ve venöz dolaşımdaki α1-adrenoseptörlerini seçici olarak aktive ederek ayakta, otururken ve sırtüstü pozisyonlarda sistolik ve diyastolik kan basıncının artmasına neden olan aktif bir metabolit oluşturur. İlaç, oral uygulamadan sonra hızla emilir ve etkilenen kişilerde (örneğin, şiddetli diyabetik otonom nöropatisi olanlar) postural (ortostatik) hipotansiyonu tedavi etmek için kullanılır. Ayrıca bebeklerde enfeksiyonların neden olduğu veya psikotrop ajanların neden olduğu hipotansiyonu ve böbrek diyalizi geçiren kişilerde hipotansiyonu tedavi etmek için kullanılır. Midodrine'nin birincil yan etkisi, kişiler sırtüstü yatarken hipertansiyondur. İMİDAZOLİN TÜREVLERİ (α1 Agonistler) Birinci grup, α1-adrenoseptörleri seçici olarak aktive eden ve vazokonstriksiyona neden olan oksimetazolin ve benzeri ilaçlardan oluşur.. Bu ilaçlar topikal nazal ve oküler dekonjestan olarak kullanılır. Topikal nazal dekonjestanlar, aşırı vazokonstriksiyon ve doku iskemisinden kaynaklanan rebound konjesyondan kaçınmak için asla 3 ile 5 günden fazla kullanılmamalıdır.. Bu nedenle bu ilaçlar 6 yaş altı çocuklarda ve yaşlılarda dikkatli kullanılmalıdır. İMİDAZOLİN TÜREVLERİ (α2 Agonistler) İmidazolin bileşiklerinin ikinci grubu, apraklonidin ve brimonidin içerir. Topikal oküler uygulamadan sonra, bu ajanlar siliyer cisimdeki oküler α2-adrenoseptörleri aktive eder ve böylece aköz hümör sekresyonunu azaltır. Brimonidin ve karbonik anhidraz inhibitörü brinzolamidin sabit bir kombinasyonunun, açık açılı glokom ve oküler hipertansiyon için etkili bir tedavi olduğu ve özellikle timolol gibi β-adrenoseptör antagonistlerini tolere edemeyen hastalarda faydalı olabileceği bulunmuştur. İmidazolin ajanlarının üçüncü grubu, merkezi sinir sisteminde α2-adrenoseptörleri seçici olarak aktive eden klonidin, deksmedetomidin ve tizanidin'den oluşur.. α2-adrenoseptörlerin aktivasyonu, medulladaki vazomotor merkezden sempatik çıkışta bir azalmaya yol açar ve klonidin, hipertansiyonu tedavi etmek için kullanılır. α2-adrenoseptörlerin merkezi sinir sisteminde aktivasyonu, klonidin ve deksmedetomidinin sedatif ve analjezik etkilerinden de sorumludur. İMİDAZOLİN TÜREVLERİ (α2 Agonistler) Klonidin pediatrik prosedürler sırasında sedasyon için ve pediatrik cerrahide anksiyete ve anestezik gereksinimlerini azaltmak için kullanılmıştır. Prefrontal kortekste norepinefrin salgılayan nöronların ateşleme hızını azaltarak ve böylece uyarılabilirlik ve hiperaktiviteyi azaltarak çocuklarda ve ergenlerde dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğunu (DEHB) tedavi etmek için de kullanılmıştır. Klonidin DEHB hastalarında uykusuzluk (insomnia) tedavisinde de kullanılır ve opioidler, benzodiazepinler, alkol ve kokainden yoksunluk ve isteği azalttığı için uyuşturucu bağımlılığı için tedavi gören kişilerde kullanılmıştır.. En yeni klonidin benzeri ilaçlar lofeksidin ve yetişkinlerde ani opioid kesilmesini kolaylaştırmak için opioid yoksunluk semptomlarının azaltılması için özel olarak üretilen ilk ajan. İMİDAZOLİN TÜREVLERİ (α2 Agonistler) Deksmedetomidin, yoğun bakım ortamında tedavi sırasında entübe edilmiş ve mekanik olarak ventile edilmiş hastaların sedasyonu için endikedir. Sedasyon ve analjeziyi kolaylaştırması ve anesteziden çıkarken deliryumu önlemesi nedeniyle cerrahi prosedürler sırasında anesteziye yardımcı olarak da kullanılmıştır. Deksmedetomidin bu ortamlarda solunum depresyonuna neden olmama avantajına sahiptir. Tizanidin ayrıca merkezi sinir sistemindeki α2-adrenoseptörlerini aktive eder ve merkezi bir hareketle kas gevşemesi sağlar. Omurilik yaralanması veya multipl skleroz ve diğer nörodejeneratif hastalıklardan kaynaklanan kas spastisitesi durumlarını tedavi etmek için kullanılır. YENİ İLAÇLAR Mirabegron İnsan adrenoseptörleri ile transfekte edilmiş hücre dizilerini kullanan preklinik çalışmalar, mirabegronun β3-adrenoseptörünün seçici bir agonisti olduğunu göstermiştir.. Mirabegron, idrar kesesi kapasitesini artıran detrüsör düz kasını gevşetir. Mirabegron, idrar kaçırma, aşırı ve sık idrara çıkma semptomları ile aşırı aktif mesanenin tedavisinde endikedir. Anjiyoödemin yaygın olarak sıralanan ancak nadir yan etkisi YENİ İLAÇLAR Droksidopa Droksidopa, reseptör aracılı olmayan bir etki mekanizması ile ortotansiyon tedavisi için yakın zamanda onaylanmış bir ilaçtır. Droksidopa, biyosentetik yolunda norepinefrinin öncüsüdür ve üretilen ve salgılanan norepinefrin miktarını etkili bir şekilde artırır.. DOLAYLI ETKILI ADRENOSEPTÖR AGONISTLERI Amfetamin ve Tiramin Amfetamin ve ilgili bileşikler, yüksek lipid çözünürlüğüne sahiptir ve merkezi ve periferik sinir sistemlerinde sinaptik norepinefrin konsantrasyonlarını artırarak vazokonstriksiyona, kardiyak stimülasyona, artmış kan basıncına ve merkezi sinir sistemi stimülasyonuna neden olur. Tiramin muz da dahil olmak üzere birçok gıdada bulunan doğal olarak oluşan bir amindir. Normal koşullar altında, tiramin bağırsakta ve karaciğerde MAO tarafından hızla parçalanır. Bununla birlikte, depresyon tedavisi için MAO inhibitörleri alan hastalarda, tiramin, sempatomimetik bir etki göstermeye ve kan basıncını belirgin şekilde artırmaya yetecek miktarda gıdalardan emilebilir. DOLAYLI ETKILI ADRENOSEPTÖR AGONISTLERI Kokain Doğal olarak oluşan bir alkaloid olan kokain, lokal bir anestetik görevi görür ve ayrıca hem periferik hem de merkezi sinapslarda norepinefrinin nöronal geri alımını bloke ederek sempatik sinir sistemini uyarır. Kokain hem vazokonstriksiyon hem de kardiyak stimülasyon üretir ve kan basıncını yükseltir. Vazokonstriktif etki, kokaini kötüye kullanan kişilerde burun mukozasında iskemi ve nekroza neden olabilir. Kokainin sempatomimetik etkileri, kokaini kötüye kullanan kişilerde meydana gelebilecek ciddi hipertansiyon ve kalp hasarından da sorumlu görünmektedir. Kokain ayrıca dopaminin geri alımını bloke ederek ödüllendirici etkilerine ve uyuşturucu kullanımına yol açar. KARIŞIK ETKILI ADRENOSEPTÖR AGONİSTLERİ Efedrin ve Psödoefedrin Efedrin, ma huang olarak da adlandırılan Ephedra cinsi bitkilerden elde edilen doğal olarak oluşan bir alkaloiddir. Bir efedrin izomeri olan psödoefedrin, soğuk algınlığı ve alerjilerin tedavisinde nazal dekonjestan olarak kullanılır. Psödoefedrin, MAO ve COMT tarafından metabolizmaya nispeten dirençlidir ve birkaç saatlik bir etki süresine katkıda bulunur. KARIŞIK ETKILI ADRENOSEPTÖR AGONİSTLERİ Efedrin ve psödoefedrin, doğrudan ve dolaylı mekanizmalarla α- ve β-adrenoseptörleri aktive eder. α1- adrenoseptörlerin aktivasyonu yoluyla, bu ilaçlar vazokonstriksiyon oluşturarak viral ve alerjik rinit tedavisinde nazal dekonjestanlar olarak kullanılır. Yan etki riskleri ve sınırlı etkililik kanıtları nedeniyle FDA, psödoefedrin ve Fenilefrin içerenler de dahil olmak üzere öksürük ve soğuk algınlığı ilaçlarının 6 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmamasını önermektedir. Bu ürünler genellikle dekonjestanlar, antihistaminikler ve öksürük baskılayıcıların kombinasyonlarını içerir. β-adrenoseptörleri aktive ederek, efedrin ve psödoefedrin bronkodilatasyon üretir ve efedrin preparatları tarihsel olarak astım tedavisinde kullanılmıştır, ancak seçici β2-adrenoseptör agonistlerinin bu amaç için daha güvenli ve etkili olduğu düşünülmektedir. Efedrin ve psödoefedrinin yan etkileri taşikardi ve artmış kan basıncını içerir. Üriner retansiyon, özellikle prostat hipertrofisi olan erkeklerde α1-adrenoseptör aktivasyonu ve mesanenin sfinkter kasının kasılmasından kaynaklanabilir. Bu ilaçlar ayrıca merkezi sinir sistemi stimülasyonuna ve uykusuzluğa neden olur.. The availability of ephedrine and pseudoephedrine is now restricted in the United States by the Combat Methamphetamine Epidemic Act and by various state acts because the drugs have been used illegally to synthesize methamphetamine FARMAKOLOJI II SEMPATOLITIKLER Asst. Prof. Zubeyir Elmazoglu Department of Pharmacology, Faculty of Pharmacy Ankara Medipol University Ankara-2024 SEMPATOLİTİKLER Artmış sempatik sinir sistemi aktivitesi, hipertansiyon, angina pektoris ve kardiyak aritmiler gibi yaygın kardiyovasküler bozukluklar dahil olmak üzere bir dizi hastalığın oluşmasına sebep olmaktadır. Adrenerjik antagonistleri, α-adrenoseptörleri, β-adrenoseptörleri veya her ikisini birden bloke eden ilaçları içerir. Terapötik etkileri ise çoğunlukla α1- ve β1-adrenoseptörleri blokajı ile gerçekleşmektedir. α1-adrenoseptörlerin blokajı, sempatik sinir sistemi tarafından innerve edilen dokulardaki vasküler ve diğer düz kasları gevşetirken, β1-adrenoseptörlerin blokajı, kalbin sempatik stimülasyonunu azaltır. α2- veya β2-adrenoseptörlerin blokajı, bu ilaçların yan etkilerinin çoğundan sorumludur ve bu yan etkilerden kaçınmak için α1- veya β1-adrenoseptörleri seçici olarak bloke eden ilaçlar geliştirilmiştir. α-BLOKERLER Seçici olmayan α-Blokerler (non-selektif) Hem α1- hem de α2-adrenoseptörlerini bloke eden ajanlara seçici olmayan α-blokerler denir. Fenoksibenzamin yarışmasız(geri dönüşsüz) antagonist, and fentolamin yarışmalı antagonist gurubunda yer almaktadır. SEÇİCİ OLMAYAN α-BLOKERLER (NON-SELEKTIF) Fenoksibenzamin Fenoksibenzamin oral olarak uygulanır ve α-adrenoseptörlerle uzun süreli bir kovalent bağ oluşturan aktif bir metabolite enzimatik olmayan kimyasal dönüşüme uğrar. İlaç, aktif metabolitini oluşturmak için gereken süre nedeniyle yavaş bir etki başlangıcı sergiler, ancak ilaç-reseptör kompleksinin kovalent olması nedeniyle 3 ila 4 günlük uzun bir etki süresine sahiptir. Hem yatış pozisyonu hem de ayaktaki kan basıncını düşürür. Fenoksibenzamin, aşırı yüksek kan basıncına neden olan çok miktarda katekolamin salgılayan adrenal medulla tümörü olan feokromositoma hastalarında hipertansif atakları tedavi etmek için kullanılır. Bu ortamda, tümörü çıkarmak için ameliyata kadar geçen sürede de hipertansiyonu kontrol etmek için Fenoksibenzamin kullanılır. α-BLOKERLER (NON-SELEKTIF) Fentolamin Fentolamin adrenoseptör agonistlerinin imidazolin sınıfındaki oksimetazolin ve diğer ajanlarla yapısal olarak ilişkili bir imidazol bileşiğidir. İntravenöz uygulamadan sonra etki hemen başlar ve etki süresi 10 ila 15 dakikadır. Fentolamin vazodilatasyona neden olan, periferik vasküler direnci azaltan ve kan basıncını düşüren yarışmalı bir adrenoseptör antagonistidir. α-BLOKERLER (NON-SELEKTIF) α-adrenoseptör agonistlerinin neden olduğu akut hipertansif atakların tedavisinde kullanılır. Ayrıca epinefrin veya diğer vazopresör aminlerin kazara enjeksiyonu veya ekstravazasyonu (intravenöz infüzyondan sızıntı) nedeniyle oluşan lokalize iskemiye karşı koymak için kullanılır.. Bir parmağa yanlışlıkla epinefrin enjeksiyonu, lokalize vazokonstriksiyon, iskemi ve nekroz ile sonuçlanabilir. Bu durum parmağa fentolamin enjekte edilerek tedavi edilebilir.. Bu ortamda Fentolamin, vasküler α-adrenoseptörler için epinefrin ile yarışmaya girererek vazodilatasyona ve etkilenen parmakta kan akışının geri dönmesine yol açar. Fentolamin ve diğer seçici olmayan α-blokerler, refleks taşikardiye neden oldukları ve baş dönmesi, baş ağrısı ve burun tıkanıklığına neden olabildikleri için kronik hipertansiyon tedavisinde tercih edilmezler SELEKTİF α-BLOKERLER α1-adrenoseptörlerini seçici olarak antagonize eden ajanlar arasında alfuzosin, doksazosin, prazosin, silodosin, tamsulosin ve terazosin bulunur. Prazosin, bu sınıftaki orijinal ilaç, hipertansiyonu tedavi etmek için geliştirilmiştir. Bu ilaçlar öncelikle benign prostat hiperplazisi olan erkeklerde üriner semptomları tedavi etmek için kullanılmaktaydı. SELEKTİF α-BLOKERLER Seçici α1 blokerleri, vasküler ve mesane, üretra ve prostat kasları dahil olmak üzere diğer düz kasları gevşetir. Vazodilatasyona neden oldukları ve kan basıncını düşürdükleri için esansiyel (primer) hipertansiyonu tedavi etmek için kullanılırlar. α1ant.- Mavi β ant.-Yeşil SELEKTİF α-BLOKERLER Seçici α1-blokerler, hem α1- hem de α2-adrenoseptörleri seçici olmayan bir şekilde bloke eden fentolamin ve diğer ajanlar kadar refleks taşikardiye neden olmaz. Bunun nedeni, sempatik presinatik nöronlar üzerindeki α2-adrenoseptörlerin blokajının, norepinefrin salımının feedback inhibisyonunu önlemesi ve böylece kardiyak β1-adrenoseptörlerin aktivasyonunun ve taşikardinin artmasına yol açmasıdır. SELEKTİF α-BLOKERLER Seçici α1-blokerleri (alfuzosin, doksazosin, prazosin, silodosin, tamsulosin ve terazosin), benign prostat hiperplazisi ve diğer durumlarla ilişkili alt idrar yolu semptomlarının tedavisinde oldukça faydalıdır. Bu koşullara sahip erkekler idrar sıklığı, aciliyet ve noktüri (geceleri daha sık idrara çıkma ihtiyacı) şikayet ederler. Prostat büyümesi idrar çıkışını engelleyebilir ve mesane, üretra ve sinir sistemindeki α1- adrenoseptörlerin aktivasyonunun bu erkeklerde idrar yolu tıkanıklığını uyardığı bilinmektedir. α1-reseptörlerinin blokajı, bu dokulardaki düz kasları gevşetir ve idrar yolu semptomlarını hafifletir. Bu ilaçlar, üriner semptomların giderilmesi için finasterid veya dutasterid (5-alfa redüktaz inhibitörleri) ile kombinasyon halinde kullanılabilir. Bir tip 5 fosfodiesteraz inhibitörü olan tadalafil, benign prostat hiperplazisi semptomlarını tedavi etmek için de onaylanmıştır. ADVERS ETKİLER α1-blokerlerin en yaygın yan etkileri, bu ilaçların aşırı vazodilatasyona ve merkezi sinir sistemi etkilerine atfedilen hipotansiyon, baş dönmesi ve sedasyonu içerir. Senkop İlk Doz Etkisi Baş dönmesi UROSELEKTIF BLOKERLER Alfuzosin, silodosin, ve tamsulosin üreter ve idrar kesesinin kasılmasına aracılık eden α1-reseptör alt tipi olan α1a-adrenoseptörünü seçici olarak bloke eder. Bu daha üroselektif α1A-blokerleri, non-selektif α1-blokerler kadar hipotansiyon, baş dönmesi ve sedasyona neden olmadan alt üriner sistem semptomlarını hafifletir. Alfuzosin, silodosin, ve tamsulosin sadece prostat hiperplazisi olan erkeklerde üriner çıkış obstrüksiyonu semptomlarının tedavisinde endikedir ve hipertansiyon tedavisinde kullanılmaz. ÖZET OLARAK β-BLOKERLER β-adrenoseptör antagonistleri veya β-blokerler, (1) β1- ve β2 reseptörlerini bloke eden non-selektif ilaçları, (2) β1 reseptörlerini seçici olarak bloke eden ilaçları, (3) α1-, β1- ve β2 reseptörleri bloke eden ilaçları içerir. Non- selektif blokerler kalp ve diğer dokulardaki β1-adrenoseptörlerini bloke etmek için geliştirilmişlerdir ancak aynı zamanda kan damarlarında, akciğerlerde ve karaciğerde β2- adrenoseptörleri bloke ederler. Nadolol, pindolol (ISA), propranolol ve timolol seçici olmayan β- bloker örnekleridir. Selektif β1-blokerler, β2 blokajının neden olduğu bronkokonstriksiyon, aşırı insülin uygulamasından sonra hipogliseminin uzaması, egzersiz sırasında azalmış periferik kan akışı ve ekstremite soğukluğu riski gibi olumsuz etkilerinden kaçınmak için geliştirilmiştir. Seçici β1 blokerler arasında atenolol, esmolol, metoprolol, asebutolol (ISA), betaksolol, bisoprolol ve nebivolol bulunur (aynı zamanda NO sekresyonunu indükler) β-BLOKERLER β-blokerler, β-adrenoseptörlerin epinefrin, norepinefrin ve adrenoseptör agonistleri tarafından aktivasyonunu yarışmalı bir şekilde bloke eder. Seçici β1-blokerler, β1-'ye β2-adrenoseptörlere göre daha fazla afiniteye sahiptir ve kalp ağırlıklı olarak β1-reseptörleri içerdiğinden kardiyoselektif β- blokerler olarak da bilinirler. β-reseptör blokajı üretmenin yanı sıra, bazı ilaçlar membran stabilize edici (lokal anestezik) ve düşük derecede intrinsik sempatomimetik (parsiyel agonist) aktivite sergiler. β-BLOKERLER Kardiyak β1-adrenoseptörlerin blokajı, kalp atış hızını, kalp kontraktilitesini ve atriyoventriküler iletim hızını azaltır. β-blokerler kalp debisini ve kan basıncını düşürür. Oral yoldan verilen tüm β-blokerler arteriyel hipertansiyonu tedavi etmek için kullanılır. Böbreklerde β1-reseptör blokajı, jukstaglomerüler hücrelerden renin sekresyonunu azaltır, bu da anjiyotensin sentezinin azalmasına yol açar ve böylece kan basıncının düşmesine katkıda bulunur.. β-blokerler kardiyak oksijen ihtiyacını azaltır ve ilaçların çoğu anjina pektoris tedavisinde kullanılır. Asebutolol kardiyak aritmileri tedavi etmek için kullanılır. ADVERS ETKİLER β-blokörlerin olumsuz etkilerinin çoğu, β2-adrenoseptörlerin blokajından kaynaklanır. Akciğerlerde, β2-adrenoseptör antagonizmi astımlı hastalarda bronkokonstriksiyona neden olabilir ve bu kişilerde non-selektif β-blokerlerden kaçınılmalıdır. Astımlı bir hastayı tedavi etmek için bir β- bloker gerekiyorsa, seçici bir β1-bloker kullanılmalıdır.. Karaciğerde, β2-adrenoseptör blokajı, epinefrin ile uyarılan glikojenolizi inhibe eder ve aşırı insülin uygulamasının neden olduğu hipoglisemi sırasında hepatik glukoz çıkışını azaltabilir. β-blokerler aynı zamanda hipogliseminin bazı erken belirtilerini de (örn. taşikardi) bloke edebilir, aksi takdirde diyabetik bir hastayı bu soruna karşı uyarır. Bu nedenlerle, β-blokerler, diyabetli hastalarda ve özellikle insüline bağımlı diyabeti olan ve aşırı insülin uygulamasının neden olduğu hipoglisemi ataklarına yatkın olanlarda dikkatli kullanılmalıdır. β1-BLOKERLER Atenolol oral veya parenteral olarak uygulanır ve öncelikle hipertansiyon, anjina pektoris ve akut miyokard enfarktüsünü tedavi etmek için kullanılır. Oral emiliminde diğer β-blokerlere göre daha az değişkenlik gösterir ve çoğunlukla idrarla değişmeden atılır. Düşük lipid çözünürlüğünün, merkezi sinir sistemi yan etkilerinin (örneğin, canlı rüyalar, yorgunluk ve depresyon) daha düşük olmasına aracılık eder. Esmolol, diğer β-blokerlerden çok daha kısa yarı ömre sahiptir. ve ameliyat sırasında ve diğer akut durumlarda ortaya çıkan hipertansiyon ve supraventriküler taşikardiyi tedavi etmek için intravenöz olarak uygulanır. Esmolol, plazma esteraz enzimleri tarafından hızla inaktif bileşiklere metabolize edilir.. Metoprolol hipertansiyon, anjina pektoris ve akut miyokard enfarktüsünü tedavi etmek için kullanılır. Oral veya parenteral olarak uygulanabilir ve renal atılıma uğramadan önce sitokrom P450 enzimleri tarafından kapsamlı bir şekilde metabolize edilir. Karteolol ve betaksolol glokom tedavisinde kullanılır. β-BLOKERLER (NON-SELEKTİF) Pindolol belirgin intrinsik sempatomimetik aktiviteye (ISA) sahip tek β-blokerdir, bu sayede β- adrenoseptörler üzerinde zayıf bir agonist etki gösterir. Bu etki, tedavi edilen bir hasta dinlenirken ve sempatik tonus düşük olduğunda gözlemlenebilir ve ilacın ISA'sı kalp hızında diğer β-blokerlerin neden olduğundan daha küçük bir azalmaya yol açar. Pindolol sadece hipertansiyon tedavisi için onaylanmıştır. Propranolol β-blokerlerin geliştirilen ilk adayı olduğu için birçok klinik kullanıma sahiptir. Hipertansiyon, anjina pektoris ve kardiyak aritmileri tedavi etmek için kullanılır; hipertrofik subaortik stenoz - kanın ventriküllerden dışarı atılmasını engelleyen bir tür hipertrofik kardiyomiyopati; ve esansiyel tremor - ellerin istemsiz titremesiyle karakterize, gibi durumların tedavisinde yardımcı olarak kullanılır. Propranolol ayrıca migren baş ağrısını önlemek için ve akut tirotoksikoz, akut miyokard enfarktüsü ve feokromositoma tedavisinde yardımcı tedavi olarak kullanılır. β-BLOKERLER (NON-SELEKTİF) Tirotoksikozlu hastalar sıklıkla taşikardi ve palpitasyon (çarpıntı) yaşarlar çünkü tiroid hormonları kalbin sempatik stimülasyonunun etkilerini arttırır. Propranolol, altta yatan tiroid bozukluğu tedavi edilinceye kadar bu semptomları azaltmak için kullanılır. Propranolol ve diğer β-blokerler akut miyokard enfarktüslü hastalara sıklıkla uygulanır çünkü klinik deneyler β-blokerlerin bu hastalarda ani ölüm ve mortalite insidansını azalttığını göstermiştir. Feokromositomalı hastalarda propranolol, bu adrenal medulla tümöründen kaynaklı salgılanan katekolaminlerin neden olduğu kardiyak stimülasyonu azaltmak için kullanılır. Propranolol, asebutolol, ve pindolol değişen derecelerde membran stabilize edici aktivite sergiler. Bu nedenle, bu ajanlar glokom tedavisinde göz damlası olarak kullanılmazlar. β-BLOKERLER (NON-SELEKTİF) Timolol glokom tedavisinde kullanılan ilk β-bloker ve topikal oküler uygulama için bir oftalmik solüsyon olarak mevcuttur. İlaç korneadan emilir ve aköz hümör sekresyonunu ve göz içi basıncını azalttığı siliyer cisme nüfuz eder. Timolol hipertansiyon için oral yolla kullanılabildiği de unutulmamalıdır. α- ve β (dual) Antagonistler Karvedilol antioksidan aktiviteye sahiptir. kardiyovasküler rahatsızlıkları olan kişilerde kardiyoprotektif etkilerine katkıda bulunur. Karvedilolün antioksidan etkileri şunları içerir: : (1) miyokardiyal membranlarda lipid peroksidasyonunun inhibisyonu, (2) serbest radikallerin baskılanması, (3) Nötrofillerden oksijen salgılanmasının baskılanması. Ek olarak karvedilol, miyokardiyal iskemisi olan kişilerde miyosit ölümünü önleyebilen ve enfarktüs boyutunu azaltabilen antiapoptotik özelliklere sahiptir. Bu nedenlerden dolayı, karvedilol "üçüncü nesil β-bloker ve nörohumoral antagonist" olarak adlandırılmıştır ve miyokard enfarktüsünü tedavi etmedeki önemi klinik deneylerle kanıtlanmıştır. Karvedilol ayrıca hipertansiyon tedavisinde de kullanılmıştır. Ayrıca kardiyak art yükü azaltır, kardiyak debiyi artırır ve kalp yetmezliği olan hastalarda mortaliteyi azaltır. α- ve β (dual) Antagonistler Labetalol öncelikle hipertansiyon tedavisinde kullanılır. Bir β-bloker olarak bir α-blokerden 5 ila 10 kat daha güçlüdür, ancak her iki etkinin de antihipertansif etkisine katkıda bulunduğuna inanılmaktadır. Labetalol, β1-adrenoseptörleri bloke ederek kalp atım hızını ve kalp debisini azaltır ve α1- reseptör blokajı sonucu periferik vasküler direnci azaltır.