Kaymakamlık Makro İktisat Ders Notları PDF

Loading...
Loading...
Loading...
Loading...
Loading...
Loading...
Loading...

Summary

These notes provide a detailed overview of macroeconomic concepts. It introduces various macroeconomic actors and markets, including the mal and service markets. Macroeconomic models and schools of thought, such as mercantilism, physiocratism, and classical economics, are thoroughly discussed. Furthermore, the text delves into keynesian and neo-keynesian approaches.

Full Transcript

Makro İktisadi Kavramlar MAKRO İKTİSAT VE MAKRO İKTİSADİ KAVRAMLAR A. MAKRO İKTISAT Makro iktisat ekonominin bütünü ve toplulaştırılmış ekonomik davranışları inceleyen ekonomi dalıdır. Makro iktisat alanında ortaya atılan ilk eser David Hume tarafın...

Makro İktisadi Kavramlar MAKRO İKTİSAT VE MAKRO İKTİSADİ KAVRAMLAR A. MAKRO İKTISAT Makro iktisat ekonominin bütünü ve toplulaştırılmış ekonomik davranışları inceleyen ekonomi dalıdır. Makro iktisat alanında ortaya atılan ilk eser David Hume tarafından kaleme alınmıştır. 1752 yılında yayımlanan Ticaret Dengesi Üzerine isimli kitabında Merkantilistlere karşı gelmiştir. Eserinde ekonomideki para arzı, ticaret dengesi, fiyat düzeyi, faiz - sanayi ilişkisi ve para bol- luğu ile faiz haddi arasındaki ilişkileri incelemiştir. Makro iktisadı modern bilim hâline getiren ise 1936 yılında yayımladığı istihdam, Para ve Fa- izin Genel Teorisi isimli eseri ile J. Maynard Keynes'tir. B. MAKRO İKTISADI AKTÖRLER Makro iktisat başlıca dört aktörden oluşur. Bunlar devlet, hanehalkı (tüketiciler), firmalar (iş alemi) ve dış alemdir. 99 Devlet; vergilerden elde ettiği gelirle toplumun sosyal faydasını maksimize etmeye çalışır. 99 Hanehalkı; mal ve hizmetleri belirli bir bütçe ile kullanarak kendi faydalarını maksimum kılmayı amaçlarlar. Tüketicilerin standart davranışları bir malın fiyatı yükseldiğinde talep ettikleri miktarı azaltmak veya fiyatı düştüğünde ise artırmaktır. Toplumun içinde yer alan her aktör aslında birer tüketicidir. 99 İş Alemi (Firmalar); müteşebbisin emek, sermaye ve doğal kaynağı bir araya getirerek minimum maliyetle maksimum kârı hedeflediği aktördür. Ancak bu hedefine her zaman ulaşamayabilir. Bundan ötürü üretim faktörü olan müteşebbisin getirisi zararda olabilir ve bu yönüyle diğer üretim faktörlerinden ayrılır. 99 Dış Alem; dış ticaret ve dış alem ilişkileri olarak ikiye ayrılır. Ülkelerin birbirleriyle yapmış oldukları ithalat ve ihracat sonucunda dış ticaret ilişkileri kurulmuş olur. Vatandaşlarımızın üretim faktörleri olarak yurt dışında kazandıkları dövizleri ülkemize aktarmasıyla da dış alem ilişkileri kurulmuş olur. C. MAKRO İKTISADI PIYASALAR Makro iktisadi Modeller, mal arz ve talebinin karşılaştığı mal piyasaları, para arz ve talebinin karşılaştığı para piyasaları ve emek arz ve talebinin karşılaştığı emek piyasaları olmak üzere dört temel başlık altında toplanır. KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 1 Makro İktisadi Kavramlar D. MAKRO İKTISADI MODELLER Makro İktisadi ekoller temel iki farklı teori etrafında şekillenmiştir. Bunlardan birincisi piyasala- rın sürekli temizlenmesi varsayımına dayanan piyasalarda mal-para-tahvil-emek piyasasının sürekli dengede olduğunu yani herhangi bir devlet müdahalesine gerek duyulmadığı, piyasa- ların mükemmel işlediğini savunan teoridir. Bu modellere aynı zamanda esnek fiyatlı modeller de denir. Makro iktisadi ekollerin ikincisi ise piyasaların sürekli temizlenmediği varsayımına dayanan teorilerdir. Buna göre emek ve mal piyasaları mükemmel işlemez ve daima dengede değiller- dir. Devletin müdahaleleri ile piyasalarda denge sağlanabilir. Eğer piyasalar serbest bırakılırsa dengeye ulaşılamayacağı ücret ve fiyat haddinin bozulacağı savunulur. Bu modeller katı fiyatlı modeller olarak da bilinir. İKTİSADİ EKOLLER Piyasalar Temizlenir Piyasalar Temizlenmez  Mükemmel denge  Kendiliğinden denge sağlanmaz  Devlet müdahalesi yok  Müdahaleci devlet ♦ Fizyokratlar ♦ Merkantilistler ♦ Klasikler ♦ Keynesyen iktisat ♦ Neo-klasikler ♦ Yeni keynesyenler ♦ Monetaristler ♦ Post keynesyenler ♦ Yeni klasikler ♦ Arz yanlı iktisat ♦ Reel konjonktür teorisi 1. Merkantilizm (15. - 18. Yüzyıl) Ünlü temsilcilerinin, William Petty, Contillion, Jean C. Boudin ve Thomas Mun'un olduğu Mer- kantilist düşünce akımı 18. yüzyılın ortalarına kadar yaklaşık üç yüz yıl uygulanmıştır. Merkantilizm ulusal devletlerin gelişmesi ve uluslararası ticaretin önem kazanması ile ortaya çıkmıştır. Merkantilizmin en temel amacı devletlerin zenginleşmesini sağlamaktır. Özellikleri ¾¾ Ülkelerin zenginliklerini sahip olduğu değerli madenler (altın, gümüş) belirler. ¾¾ Değerli madenler dünya üzerinde sabittir. ¾¾ Değerli madenler devlet tarafından korunmalı ve artırılmalıdır. 2 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Makro İktisadi Kavramlar ¾ Ülkeler ihracatı artırarak hazinenin altın ve gümüş stoğunu artırmalıdır. ¾ İthalata kısıtlamalar getirilmeli ancak ham madde ithalatına izin verilebilir. ¾ Devlet ekonomiye müdahale etmelidir. 2. Fizyokratizm (18. Yüzyıl) 18.yy'da Fransa'da geliştirilen "doğanın gücü" anlamına gelen fizyokrasi, merkantilist akımın sona ermesine sebep olmuştur. En ünlü temsilcileri François Quesnay ve Anne Robert J. Turgot'dır. Özellikleri ¾ Piyasaların sürekli temizlendiğini savunur. ¾ Toplumsal ve ekonomik olaylar "doğal düzen" ile sağlanır. ¾ Devletler ekonomiye müdahale etmemelidir. ¾ Özel mülkiyet anlayışı hâkimdir. ¾ Ülkelerin zenginliğini toprak belirler. Çünkü; tek faaliyetler modelin en önemli parçasıdır. ¾ Tek üretken faktör tarım olduğu için vergiler tarımdan alınır. ¾ Bireyler özgürdür. Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler. ¾ Quesnay ekonomiyi sınıflara ayırmıştır, buna "Ekonomik Tablo" adını vermiştir. Buna göre toplamlar verimli, verimsiz ve dağıtıcı olmak üzere üçe ayrılmıştır. 9 Verimli sınıf içerisinde üretken faktörle uğraşanlar yani çiftçiler yer almaktadır. 9 Verimsiz sınıfta ise sanayi kesimi, işçiler vb. yer almaktadır. 9 Dağıtıcı sınıfın içerisinde toprak sahiplerinden bahsedilir. Verimli (etkin) sınıf Çiftçiler Verimsiz (kısır) sınıf İşçiler, sanayi, imalat Dağıtıcı sınıf Toprak sahibi, hükümdar ¾ Fizyokratik sistem bilinen ilk liberal sistemdir. 3. Klasik İktisadi Okul Klasik iktisadi okul 1776 yılında Adam Smith'in "Ulusların Zenginliği" isimli eseri ile başlamıştır denilebilir. Smith kendinden önceki Fizyokrasi akımından önemli ölçüde etkilenmiştir. Devletin piyasaya müdahale etmemesi ve ekonomilerin kendiliğinden dengeye gelmesi teorisinin çıkış noktaları arasındadır. Fizyokratların Liberal devlet anlayışını bilimsel hâle getirmiştir. KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 3 Makro İktisadi Kavramlar Klasik Okul'un en önemli temsilcileri ise A. Smith başta olmak üzere, David Ricardo, Thomas Robert Malthus, John Stuart Mill, Jean Baptiste Say ve Nassav William Senior'dur. Özellikleri ¾ Devlet sadece adalet, güvenlik ve savunma gibi hizmetler yerine getirmeli ekonomiye müdahale etmemelidir. ¾ Ekonomide "görünmez el" hâkimdir. Yani hiç bir müdahaleye gerek kalmaksızın sistem- ler kendiliğinden dengeye gelir. ¾ Piyasa sürekli temizlenir. ¾ Ekonomi tam istihdamdadır. ¾ Piyasalar tam rekabet koşullarına göre işler. ¾ Arz yanlı iktisattır. ¾ Analizleri uzun dönemlidir. ¾ Maliye politikaları uygulanmaz. ¾ "Klasik Miktar Kuramı (Dikotomi)" geçerlidir. Yani para yansızdır, ekonomideki reel de- ğişkenleri etkileyemez, para arzındaki değişmeler sadece enflasyona sebep olur. GS- MH'yi etkileyemez. M: V = P: T M: Para arzı, V: Paranın dolaşım hızı P: Fiyatlar genel seviyesi T: Ekonominin işlem (üretim) hacmi Klasik miktar denklemine göre paranın dolaşım hızı ve ekonominin işlem hacmi sabit olduğu için para arzındaki değişmeler sadece fiyatlar genel seviyesine yansır. ¾ Para ekonomide nötrdür, tüldür, peçedir (yani üretimi etkilemez). ¾ "Say Kanunu (Mahreçler Kanunu)" geçerlidir. "Her arz kendi talebini yaratır." (J. B. Say) Bu ifadeden anlaşılacağı üzere ekonominin talep koşulları dışlanmıştır. ¾ "Emek değer teorisi" (yani üretim faktörünün sadece emek olduğu) geçerlidir. ¾ "Nüfus teorisi" geçerlidir. T.R. Malthus'a göre ülkelerdeki nüfus artışı geometrik dizi biçi- minde (2, 4, 6,...) iken gıda maddeleri artışı ise aritmetik dizi (1, 2, 3,...) şeklindedir. Bu yüzden oluşan fark sonucunda bazı insanlar açlıktan ölecektir. Malthus "Say Yasası"nı kabul etmeyen tek klasik iktisatçıdır. 4 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Makro İktisadi Kavramlar 4. Neo-Klasikler Neoklasik iktisat 1870'lerde İngiltere, İsviçre ve Avusturya'da gelişen bir iktisadi akımdır. Ge- tirdikleri en büyük yenilik değeri marjinal faydaya indirmeleridir. Bu yönüyle marjinalist devrim olarak da bilinir. Faydayı esas almışlardır. Piyasaların tam rekabete ulaşmadığını aksak reka- betin varlığını ortaya atmışlardır. "Lozan Okulu (Leon, Walras, V. Pareto) Cambridge Okulu (J.B. Clark, A. Marshall) İsveç Okulu" olmak üzere en popüler okullarını kurmuşlardır. 5. Keynesyen İktisat 1929 büyük buhranı ile beraber klasik iktisadi sisteminin geçerliliğini kaybetmesi sonucu eko- nomiler yeni bir arayışa girmişlerdir. J.M. Keynes'in 1936 yılında yayımladığı "İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi" isimli ese- riyle Keynesyen iktisat başlar. Keynes bu kitabı ile Modern Makro İktisadın temellerini atmıştır. Keynes Klasik sistemin aksine piyasaların sürekli temizlenmediği ve devletin ekonomide dâhil olması gerektiği üzerinde durmuştur. Tam istihdamın geçici eksik istihdamın ise kalıcı oludğu- nu eksik istihdamdan kurtulmanın yolunun ise devletten geçtiğini savunmuştur. Özellikleri ¾¾ Ekonomide eksik istihdam hâkimdir. ¾¾ Eksik rekabet piyasaları (oligopolistik piyasalar) geçerlidir. ¾¾ Hane halkı rasyonel değildir. Para yanılması (yani tüketicilerin ve işçilerin nominal ücret- lere bakması reel ücreti dikkate almaması) geçerlidir. ¾¾ Ücret ve fiyatlar aşağıya doğru yapışkandır. ¾¾ Analizleri kısa dönemlidir. ¾¾ Arz değil, talep koşullarını dikkate alır. ¾¾ 1929 büyük buhranının sebebi efektif talep yetersizliğidir. ¾¾ Piyasalar kendiliğinden dengeye gelmez bu yüzden maliye bütçesi dengede değildir açık veya fazla verebilir. ¾¾ Para yansız (nötr) değildir. KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 5 Makro İktisadi Kavramlar 6. Neo-Keynesyenler Neo Keynesyen iktisadın savunucuları J. Hicks, F. Modigliani, A. Lerner, A. Hansen, P. Samu- elson gibi ünlü iktisatçılardır. Bu teoride kısa dönemde Keynesyen model uzun dönemde ise klasik modelin varsayımlarını birleştirerek keynesyen iktisadın açıklayamadığı olguları dinamik bir şekilde açıklamıştır. Bun- dan ötürü bu modele "Hidrolik Keynescilik" ismi de verilir. Neo keynesyen iktisadın makro iktisada yaptığı en önemli katkı ise "IS-LM Modeli" ile makro- ekonominin talep yaratmada keynesgil üç görüşü açıklamıştır. IS-LM Modelini 1937 yılında J. Hicks ortaya atmış, F. Modigliani geliştirmiş ve A. Hansen tanıtımını yapmıştır. 7. Monetaristler (Parasalcı Yaklaşım) 1976 yılında Keynesyen iktisada tepki olarak doğmuştur. "Monetarizmin babası" olarak bilinen Milton Friedman başta olmak üzere, K. Brunner, A. Walters ve A. Meltzer ünlü temsilcileridir. Monetarizmin temel çıkış noktası maliye politikasının etkili bir araz olduğunu eleştirmekle başlar. Bunun yerine Para Politikalarının etkisinden ve öneminden bahseder. Bu yüzden bu sisteme parasalcı yaklaşım denilmektedir. Özellikleri ¾¾ Ekonomide tam istihdam geçerlidir. ¾¾ Piyasalar tam rekabete göre işler. ¾¾ Ücret ve fiyatlar esnektir. ¾¾ Piyasalar sürekli temizlenir. ¾¾ Ekonomiyi kısa ve uzun dönem ayrımı yaparak incelemişlerdir. ¾¾ Uzun dönemde doğal işsizlik oranı geçerlidir. ¾¾ Ekonomideki istikrarsızlıkların sebebi para ve maliye politikalarından doğan dışsal şok- lardır. ¾¾ Politikalardan uzak durulmalıdır. Ancak ille de uygulanacaksa para politikaları uygulan- malıdır. ¾¾ Bu politikalarda belirli bir kural dâhilinde olmalıdır. ¾¾ Para arzı gereksiz artırılmamalıdır. ¾¾ Para arzı artışları kendisinden çok enflasyon yaratır. 6 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Makro İktisadi Kavramlar 8. Yeni Klasikler En önemli temsilcileri; R. Lucas, J.F. Muth, R. Barro olan bu akım keynesyen görüşe tep- ki olarak oluşturulmuştur. İktisadi akımın en önemli özelliklerinden birisi rasyonel beklentileri içermesidir. Geleceğe yönelik bazı tahminler yapılır ve hata payı çok düşüktür, hata yapılırsa da bu hatalar tekrar etmeyecektir. Özellikleri ¾¾ Ekonomide tam istihdam geçerlidir. ¾¾ Tam rekabet koşulları hâkimdir. ¾¾ Rasyonel bekleyişler geçerlidir. ¾¾ Ücret ve fiyatlar esnektir. ¾¾ Kısa ve uzun dönem ayrı ayrı ele alınmıştır. ¾¾ En iyi politika politikasızlıktır. 9. Yeni Keynesyen İktisat En önemli temsilcileri A. Okun, S.Fisher, J. Stiglitz olan bu akımda Yeni Klasikler eleştiriler Yeni Keynesyenciler Keynes'in eksiği olan mikro iktisadi analizleri kullanmışlardır. Rasyonel beklentiler geçerli ancak ücret fiyat yapışkanlığını kabul ederler. Özellikleri ¾¾ Ücret ve fiyatlar yapışkandır. ¾¾ Rasyonel beklentiler geçerlidir. ¾¾ Piyasalar sürekli temizlenmez. ¾¾ Kısa dönemde pozitif eğimli arz eğrisi geçerlidir. ¾¾ Para politikaları çıktı düzeyini artırır. ¾¾ Asimetrik bilgi geçerlidir. (Yatırımcıların şirketlerin durumları ile ilgili net bilgi sahibi ola- mamaları yani hangisi iyi şirket hangisi kötü şirket ayrımını yapamamaları) ¾¾ Ters Seçim (Limon Problemi) geçerlidir. "Piyasada iyi ve kötü (limon) otomobiller vardır. Alıcılar otomobil hakkında net bilgiye sahip değildir. Dolayısıyla ortalama kaliteye göre bir fiyat belirler. Bu durum kötü otomobil satıcıları- nın işine gelir ama iyi otomobil satıcıları piyasadan çıkar. Sonuç olarak piyasada sadece kötü (limon) otomobiller kalır. Bu da hem kaliteyi hem fiyatları etkiler." şeklinde 1970 yılında George Akerlof tarafından "The Market For Lemons" isimli makalede ters seçim (limon problemi) açık- lanmıştır. Bu da 2001 yılında peşinde nobeli getirmiştir. KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 7 Temel Kavramlar ve Ekonomik Göstergeler TEMEL KAVRAMLAR ve EKONOMİK GÖSTERGELER A. TEMEL KAVRAMLAR (TANIMLAR) 1. Enflasyon Bir ekonomide fiyatlar genel seviyesinde meydana gelen sürekli yükselişe denir. Pt - Pt - 1 Enflasyon oran› (r) = $ 100 ile en basit anlamda hesaplanabilir. Pt - 1 2. Deflasyon Bir ekonomide fiyatlar genel seviyesindeki sürekli düşmeye deflasyon denir. 3. Dezenflasyon Fiyatlar genel seviyesindeki artış hızında meydana gelen azalıştır. 4. İş Gücü 15 ile 65 yaş arasında çalışabilecek durumda (engelli, tutuklu, asker vb. olmayan) olan emek miktarıdır. İş gücüne çalışanlar ve çalışmayanlar dâhildir. 5. İşsizlik (U) Cari ücret düzeyinde çalışmak isteyip de iş bulamayanlardır. ‹flsizler ‹fl gücü - Çal›flan ‹flsizlik oran› = $ 100 veya ‹flsizlik oran› = $ 100 ‹fl gücü ‹fl gücü 6. Mutsuzluk Endeksi (İktisadi Hoşnutsuzluk Endeksi) Bir ekonomideki enflasyon oranı ile işsizlik oranının toplamı mutsuzluk endeksini verir. 7. Stagflasyon Bir ekonomide enflasyon ve durgunluğun (fiyat artışları ve üretim azalışları) bir aradan görül- mesidir. 8 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Temel Kavramlar ve Ekonomik Göstergeler 8. Resesyon (Durgunluk) Ekonominin reel gayrisafi yurt içi hasılasının en az iki çeyrek üst üste negatif büyüme (gerile- me) göstermesidir. Ekonominin küçülmesi daha yüksek rakamlarda (%10'un üstünde) daha uzun süreli gerçekle- şirse buna "depresyon" denir. 9. 70 Kuralı (72 Kuralı) Bir ülkenin ne kadar yıl sonra iki kat büyüyeceğini gösteren katsayıdır. 70 70 kural› = Büyüme oran› ÖRNEK Büyüme oranı %7 olan bir ülke kaç yıl sonra iki kat büyür? ÇÖZÜM 70 = 10 y›l sonra 7 Hesaplama yapılırken payda kısmına ondalık değerler yazmayınız (0,07 gibi). 72 Eğer büyüme oranı %10'un üzerindeyse formülü kullanılır. Bundan dolayı da 72 ku- Büyüme oran› ralı diyenler vardır. 10. Nominal Değer-Reel Değer Nominal değer üzerinde yazılı olan içinde fiyatları barındıran değerdir. Reel değer ise fiyatlar- dan arındırılmış satın alma gücünü gösteren değerdir. Nominal De€er Reel de€er = şeklinde hesaplanır. Fiyatlar Örneğin; cebimizdeki 1000¨ nominal değerdir her yerde aynıdır. Ancak 1000¨ ile Zongul- dak'ta yaklaşık 2 ton kömür alınabiliyorken Ankara'da 1,5 ton kömür alınabiliyor olması ise reel değeri temsil eder. KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 9 Temel Kavramlar ve Ekonomik Göstergeler B. MAKROEKONOMIK GÖSTERGELER 1. Makroekonomik Politikalar 99 Tam istihdamı sağlamak 99 İktisadi büyümeyi sağlamak 99 Fiyat istikrarını sağlamak 99 Gelir dağılımında adaleti sağlamak 99 Kaynakların etkin kullanımını sağlamak 99 Dış dengeyi sağlamak Amaçlarıyla seçilmiş uygun araçları kullanarak, sistematik bir biçimde ekonomiyi yönlendirme, şekillendirme işlemidir. Bunun için de iki temel araç kullanılır. a. Para Politikası Merkez bankası kanalıyla ekonominin likiditesini değiştirmek suretiyle üretim hacmini artırmak ya da azaltmaktır. 99 Üretim (gelir) hacmini artırma amacı güdülüyorsa para arzı artırılır buna da genişletici para politikası denir. Tersi durumuna ise daraltıcı para politikası adı verilir. Merkez bankası bu para arzını artırma veya azaltma işlemlerini belli araçlar yardımıyla yapar. Para Politikası Araçları 99 Açık piyasa işlemleri (APİ) 99 Reeskont politikası 99 Zorunlu karşılık oranları 99 Selektif kredi politikası b. Maliye Politikası Hükûmetin belirlenen makro iktisadi amaçlara ulaşmak için kullandığı bir diğer politikadır. Maliye Politikası Araçları ¾¾ Harcama politikası ¾¾ Vergi politikası ¾¾ Borçlanma politikası 10 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Temel Kavramlar ve Ekonomik Göstergeler 2. Enflasyon Hesaplamaları Enflasyon bir ekonomideki fiyatlar genel seviyesinde meydana gelen sürekli yükseliştir. Bu tanımda yer alan fiyatlar genel seviyesi kavramı fiyat endeksi ile ölçülür. Bir sepetin cari y›l fiyat› Fiyat Endeksi = $ 100 Ayn› sepetin temel y›l fiyat› Ancak fiyat endeksi 2 farklı şekilde hesaplanabilir. a. Laspeyres Fiyat Endeksi Baz (temel) yıl ağırlıklı sabit sepete dayalı endekstir. Sabit sepete dayalı olduğu için statiktir ve gerçekçi değildir. P 12018.Q 2003 1 + P 22018.Q 2003 2 Laspeyres F.I = $ 100 P 12003.Q 2003 1 + P 22003.Q 2003 2 f p 2018: Cari y›l 2003: Baz al›nan y›l b. Paasche Fiyat Endeksi Cari yıl ağırlıklı, değişken sepete dayalı endekstir. Değişken sepet olduğu için daha gerçek- çidir. P 12018.Q 20 1 18 + P 22018.Q 20 2 18 Paasche F.I = $ 100 P 12003.Q 20 1 18 + P 22003.Q 2003 2 ÖRNEK 1990 yılının temel yıl olduğu varsayımında elde edilen tablo aşağıdaki gibidir. Fiyatlar Miktarlar Mallar 1990 2018 1990 2018 Buğday 20 35 5 10 Ekmek 30 45 10 30 Laspeyres ve Paasche fiyat endekslerine göre hesaplayınız? ÇÖZÜM 35.5 + 45.10 625 Laspeyres F.I = = $ 100 = 156, 25 20.5 + 30.10 400 35.10 + 45.30 1700 Paasche F.I = = $ 100 = 154, 54 20.10 + 30.30 1100 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 11 Temel Kavramlar ve Ekonomik Göstergeler c. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Belirli bir dönemde tüketcilerin satın aldığı tüketim kalıplarını yansıtan endekstir. Hesaplama- ları tüketimin baz yılına göre yapılır. d. Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) Belirli bir dönemde baz alınan sepeti ara mallarından ve makine teçhizat gibi yatırım malların- dan oluşturulan sepete verilen isimdir. e. GSMH Deflatörü Cari yılın fiyatlarıyla hesaplanmış bir iktisadi büyüklüğün baz alınan bir yılın fiyatına göre he- saplama yapmak için kullanılır. Nominal GSMH GSMH Deflatörü = $ 100 Reel GSMH TÜFE ve DEFLATÖR FARKLARI Tüfe Deflatör  Sadece tüketim mallarını kapsar.  Tüketim, yatırım ve kamu mallarını  Laspeyres fiyat endeksi ile hesaplanır. kapsar.  Sadece fiyat değişimleri hakkında bilgi  Paasche fiyat endeksi ile hesaplanır. verir.  Fiyat ve üretim değişmesi hakkında  Sabit sepete dayalıdır gerçeği bilgi verir. yansıtmaz.  Değişken sepete dayalıdır, daha  İthal mallar dâhil edilir. gerçekçidir.  Sadece yurt içi üretim hesaplanır. 3. İktisadi Büyüme Bir ekonomide üretilen mal miktarının zaman içinde artmasına büyüme denir. İktisadi olarak üretim imkânları eğrisinin sağa doğru kayması şeklinde söylenebilir. Reel GSY‹H t - Reel GSY‹H t - 1 Büyüme oran› (g) = $ 100 şeklinde hesaplanabilir. Reel GSY‹H t - 1 Görüldüğü gibi nominal değil Reel GSYİH'deki değişmeyi göstermektedir. Net Büyüme Oranı Net büyüme oranı = Büyüme oranı – Nüfus artış hızı şeklinde bulunur. 12 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Temel Kavramlar ve Ekonomik Göstergeler 4. İktisadi Dalgalanmalar H SM lG ee Reel GSMH R trend eğrisi a m tl a Pa e em GSMH işl en ü nt G kü e Çö rv Toparlanma Zi az ip m D al ar D Zaman 0 Trend eğrisi GSMH'nin her yıl büyümesini gösteren eğridir. İktisadi dalgalanmaları (konjonktürel, devresi dalgalanmaları) gösteren eğri ise her yıl gerçek- leşen reel GSMH değerlerini temsil eder. Şekilde de görüldüğü gibi reel GSMH olağan bir seyir izlemez bazı dönemlerde zirveler bazı dönemlerde dipler yaşamaktadır. Zirveden dibe geçtiği yani reel GSMH'nin azaldığı dönemlere daralma, dipten zirveye geçtiği yani reel GSMH'nin yükseldiği dönemlere ise genişleme (canlanma) dönemleri adı verilir. Dipten zirveye geçerken yani trend eğrisinin altında seyreden reel GSMH artışlarına topar- lanma denir. İktisadi dalgalanmanın genişleme aşaması alışılmışın dışında gerçekleşirse (olağan dışı bü- yürse) buna patlama (boom) adı verilir. Eğer daralma aşamasında gerçekleşen düşüş alışılmamış düzeyde olur ve uzun sürerse buna da çöküntü (depresyon) adı verilir. 5. Gelir Dağılımı Bir ülkede kişi başına düşen gelir (gelir dağılımı) toplam GSYİH'nin ülke nüfusuna bölünme- siyle bulunur. Toplam GSY‹H Kifli bafl›na düflen gelir = Toplam Nüfus Ancak bu hesaplama yöntemi gerçeği yansıtmaz. Çünkü gelir daima adil bir şekilde kişiler ara- KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 13 Temel Kavramlar ve Ekonomik Göstergeler sında dağılmaz. Bu gelir dağılımındaki adaleti ve Lorenz eğrisi ve Gini kat sayısı açıklamaya çalışmaktadır. Lorenz Eğrisi Gelir (%) dağılımı Mutlak eşitlik doğrusu (|OB|) B Lorenz eğrisi 80 60 A 50 40 20 3 0 Nüfus (%) dağılımı 20 40 60 80 C Düşük gelir grupları Yüksek gelir grupları Şekildeki mutlak eşitlik doğrusu (|OB| köşegeni) gelirin her kesime eşit bir şekilde dağıldığını gösterir. Lorenz Eğrisi ise gelirin adil dağılmadığını düşük gelir gruplarının GSYİH'den en düşük payı, yüksek gelir gruplarının GSYİH'den en yüksek payı aldığını gösterir. Yani gelirin büyük kısmının yüksek gelir grupları arasında dağıldığını gösterir. Max Lorenz'in geliştirdiği bu gelir adaleti sorununu rakamlarla ifade edebilmek için İtalyan iktisatçı Corrado Gini Lorenz eğrisini modifiye etmiştir, Gini kat sayısını ortaya atmıştır. Gini kat sayısı mutlak eşitlik doğrusu ile Lorenz eğrisi arasında kalan alanın b A _ A il , Mutlak & eşitlik doğrusu altında kalan üçgenin alanına (A (OBC)) oranlamasıyla bulunur. A (A) Gini Kat say›s› = & A (OBC) Bulunan bu değer daima 0 < Gini kat sayısı < 1 aralığındadır. Sonucun sıfıra yakın olması ülkede gelirin adil dağıldığını bire yakın olması ise gelirin adil dağılmadığını gösterir. Türkiye bu oran 2016 yılında 0,397 olarak açıklandı. 14 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Milli Gelir Hesaplamaları MİLLÎ GELİR HESAPLAMALARI A. MİLLÎ GELİR İLE İLGİLİ KAVRAMLAR 1. Gayrisafi Millî Hasıla (GSMH) Bir ülkede, belirli bir dönemde ülke vatandaşları tarafından üretilen nihai mal ve hizmetlerin parasal değeridir. 2. Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) Bir ülkede, belirli bir dönemde ülke sınırları içerisinde üretilen nihai mal ve hizmetlerin parasal değeridir. İki tanım arasındaki temel ayrım vatandaşlık kimliği ve coğrafi sınır kavramıdır. Bir Türk vatandaşı dünyanın neresinde üretim yaparsa yapsın GSMH kavramı içinde yer alacaktır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olsun veya olmasın (Örneğin Alman vatandaşının Türkiye'deki firması) ülke sınırları içerisinde yaptığı her üretim GSYİH kapsamında hesaplanacaktır. Türkiye Cumhuriyeti 2007 yılından bu yana tüm hesaplamalarını GSYİH cinsinden hesaplamaktadır. 3. GSMH ve GSYİH İlişkisi GSMH = GSY‹H + NFG ; Net Faktör Gelirleri Net faktör gelirleri = Gelen faktör gelirleri - Giden faktör geliri Yabanc›lar›n yurt f p f p Ülke vatandafl›n›n yurt d›fl› kazançlar› içi kazançlar› O hâlde GSMH ile GSYİH arasındaki ilişkinin temel belirleyicisi NFG değeridir. GSMH = GSYİH + NFG olduğu için; NFG > 0 ise GSMH > GSYİH NFG < 0 ise GSMH < GSYİH NFG = 0 ise GSMH = GSYİH şeklindedir. KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 15 Milli Gelir Hesaplamaları GSYİH Hesaplama Yöntemleri Üretim Yöntemi Gelir Yöntemi Harcama Yöntemi (Katma Değer Yöntemi) a. Üretim (Katma Değer) Yöntemi Üretim yöntemiyle gelir hesaplanırken ekonomideki tüm sektörlerin ürettiği mal ve hizmetlerin parasal değerleri ile üretim miktarı çarpılarak toplanır. GSYİH = P1.Q1 + P2.Q2 +... + Pn.Qn Ancak bu hesaplama şekli çifte sayım sorununa yol açar. Yani yoğurt, su, tuz kullanılarak yapılan ayranın gelire dâhil edilme şekli üretimin her aşamasının parasal değeriyledir. Şöyleki su 0,50 krş, yoğurt 0,75 krş, tuz 0,25 krş ve ayran 2¨ şeklinde iken her aşamanın toplamı 3,5¨ olarak çıkar. Oysa ki nihai ürün olan ayran 2¨'dir. İşte bu Çifte Sayım Sorununun çözümü ve GSYİH'nin gerçekçi sonuç vermesi için Katma Değer Yöntemi kullanılır. GSY‹H = Tüm firmalar›n katma de€erler toplam› Üretim aşaması Satış fiyatı Katma değeri Ham deri 20¨ 20¨ İşlenmiş deri (dabakhane) 35¨ 15¨ Deri ceket (mağaza) 70¨ 35¨ Toplam = 125¨ Toplam = 70¨ Katma değerler toplamı Çifte sayım sorunu (Sorunun çözümü) Tabloda üretimin her aşamasının hesaplanmasıyla bulunan GSYİH değeri 125¨ çıkmaktadır. Oysaki nihai ürünün (deri ceket) fiyatı 70¨'dir. Bu duruma çifte sayım sorunu adı verilir. Ancak katma değerler (her ilavenin getirisi) toplandığında nihai ürünün fiyatına eşit olan 70¨ çıkmaktadır. Bu da üretim yöntemiyle gelir hesabının doğru olmasını gösterir. b. Toplam Gelir Yöntemi Bir ülkede belirli bir dönemde üretim sürecine katılanların (üretim faktörlerinin → emek, ser- maye, toprak, girişimci) üretimden aldıkları payın ne olduğunu gösterir. Dolayısıyla gelir yöntemi ile GSYİH hesaplanırken öncelikle üretim faktörlerinin getirileri topla- nır. Bunlara da sermaye stoğunda bir yılda meydana gelen yıpranma payı (eskime) ve devle- tin üretilen her birim malın piyasa fiyatı üzerinden aldığı dolaylı vergiler de dâhil edilir. 16 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Milli Gelir Hesaplamaları O hâlde gelir yöntemi ile GSYİH aşağıdaki gibi hesaplanır. GSYİH = Ücret + Rant + Faiz + Kâr + Dolaylı vergiler + Yıpranma c. Harcama Yöntemi Bir ülkede bir yılda üretilen nihai malları satın almak için o yıl yapılan harcamaların toplanma- sıyla GSYİH bulunur. Y = C + I + G + NX i. Tüketim (C) Hane halkının mal ve hizmet alımı için yaptığı harcamalara tüketim denir. Hane halkının konut alımı için yaptığı harcamalar tüketim değil yatırım harcamasıdır. Toplam gelir içinde en yüksek pay tüketim harcamalarına aittir. ii. Yatırım (I) Ekonominin net sermaye stoğuna yapılan ilavelere yatırım adı verilir. İş aleminin (firmaların) bina, makine-teçhizat ve stoklar için yaptığı harcamalarla, hane halkı- nın konut alımları brüt yatırım olarak değerlendirilir. Brüt yatırım (I) = Sabit yatırım + Stok yatırımları 9 Sabit yatırım, firmaların makine-teçhizat vb. alımları ile hane halkının konut alımları top- lamından oluşur. 9 Stok yatırım, firmaların stoklarında bir yılda meydana gelen değişmeyi gösterir. Bir ülkede tüketim (C), sabit yatırım (If), hükûmet alımları (G) ve net ihracat (NX) toplamına "nihai satışlar" denir. Nihai satışlar = C + If + G + NX O hâlde stok yatırımı (Is), GSYİH ile nihai satışlar arasındaki farka eşittir. GSYİH – Nihai Satışlar = Is GSYİH = Nihai Satışlar ise üretilen tüm mallar o yıl satın alınmış demektir. GSYİH > Nihai Satışlar ise üretilen malların bir kısmının o yıl satın alındığı anlamına gelir. Yani firmaların stokları artar. KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 17 Milli Gelir Hesaplamaları GSYİH < Nihai Satışlar ise üretilenden daha fazla malın satın alındığındı gösterir. Dolayısıyla stoklarda azalma oluşur. Bireylerin hisse senedi, tahsil, altın vb. mali getirisi olan varlıklar alması yatırım değildir. Çünkü eko- nominin sermaye stoğunu artırmazlar. Bu tür faaliyetlere portföy (veya plasman) yatırım adı verilir. iii. Hükûmet Alımları (Kamu Harcaması) (G) Hükûmetin, kamu hizmetlerini yerine getirebilmek için aldığı mal ve hizmetlere yapılan har- camalardır. Maliye politikası aracıdır. Kamu harcamaları artarsa genişletici maliye politikası, azalırsa daraltıcı maliye politikası uygulanmış demektir. Devletin transfer harcamaları ve faiz ödemeleri kamu harcamasına girmez. iv. Net İhracat (NX) İhracat ile ithalat arasındaki farka net ihracat denir. NX = X – M (X: İhracat, M: İthalat) Bir ekonomide NX > 0 ise dış ticaret fazlası NX < 0 ise dış ticaret açığı söz konusudur. 4. Gsmh ile İlgili Diğer Kavramlar a. Safi Millî Hasıla (SMH) (Net Millî Gelir) Ekonominin gerçek üretim gücünü gösterir. Sermaye mallarının yıpranma paylarının (amortis- man) GSMH’den çıkartılmasıyla elde edilir. SMH = GSMH - Amortismanlar b. Millî Gelir (MG) Üretim faktörlerinin (emek, sermaye, doğal kaynak) getirilerinin (ücret, faiz, rant, kâr) toplan- ması yoluyla elde edilir. Millî Gelir = Ücret + Faiz + Rant + Kâr veya Millî Gelir = SMH – Dolaylı Vergiler + Sübvansiyonlar 18 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Milli Gelir Hesaplamaları c. Kişisel (Kullanılabilir) Gelir (KG) Hanehalkının ellerine geçen gelirdir. Ancak gelir vergilerinin düşülmemiş hâlidir. KG = M  G – (Sigorta primleri + Kurumlar vergisi + Dağıtılmayan kârlar + Bağkur öde- meleri) + Transfer ödemeleri + Faiz d. Harcanabilir Gelir (Yd) Kişilerin tasarruf edebileceği veya harcayabileceği son geliri ifade eder. Gelir kavramlarının en son hâli ve en küçük olanıdır. Kişisel gelirden dolaysız vergilerin çıkartılmasıyla bulunur. e. GSMH’den Harcanabilir Gelire GSMH = GSYİH + NFG – Amortismanlar = SMH – Dolaylı vergiler + Sübvansiyonlar – MG – Kurumlar vergisi – Dağıtılmayan kârlar – SGK kesintileri – Bağkur ödemeleri + Transfer ödemeleri + Faizler = Kişisel gelir (KG) – Doğrudan (dolaysız) vergiler = Harcanabilir kişisel gelir (Yd) KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 19 Milli Gelir Hesaplamaları 5. Millî Gelir ile İlgili Özdeşlikler a. Devletin Olmadığı Kapalı Ekonomi (İki Sektörlü) Devletin ve dış ticaretin olmadığı varsayımındaki basit ekonomide toplam millî gelir (y), harca- nabilir gelire (Yd) eşittir. Böyle bir ekonomi sadece tüketim ve yatırımdan ibarettir. Bu yüzden bu ekonomiyle harcamalar yönüyle millî gelir denir ve “efektif talep”i temsil eder. Y = C+ I C: Tüketim I: Yatırım veya kullanım yönünden bakarsak Y = Yd = C + S olarak da gösterilebilir. O hâlde Y=C+I Y=C+S olduğuna göre, C+I=C+S I = S denkliği elde edilir. b. Kapalı Ekonomi (İki Sektörlü) Devletin ekonomiye dâhil olduğu ancak dış ticaretin olmadığı bu modelde devletin yapmış olduğu kamu harcamaları (G) da gelire dâhil edilir. Y = C+ I + G < 5 Özel Kamu kesim kesimi c. Açık Ekonomi (Üç Sektörlü) Devletin ekonomiye müdahalesinin yanı sıra dış ilişkilerinde gelire eklenmesi ile oluşur. Y = C + I + G + NX NX: Net ihracat X: İhracat M: İthalat NX = X - M d. Harcanabilir Gelir (Yd) Daha önce de belirttiğimiz gibi harcanabilir kişisel gelir elde kalan en son gelirdir. Çeşitli şe- killerde hesaplanabilir. 20 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Milli Gelir Hesaplamaları a) Harcanabilir Gelir (Yd) = Kişisel gelir – Dolaysız vergiler b) T: Vergiler    Tr: Transfer ödemeleri Yd = Y - T + Tr Toplam gelirden devlete ödenen vergilerin çıkartılıp, devletin ekonomiye katkısı olan trans- fer harcamalarının eklenmesiyle bulunur. c) Yd = C + S    S: Tasarruf e. Dış Ticaret Dengesi (NX) Ülkenin gelir kalemini temsil eden ihracat (X) ile gider kalemini temsil eden ithalat (M) arasın- daki fark dış ticarette meydana gelen açık veya fazlayı gösterir. X > M & X – M > 0 ise dış ticarette fazla X < M & X – M < 0 ise dış ticarette açık X = M & X – M = 0 ise dış ticarette denge vardır. f. Bütçe Dengesi Devletin ekonomiye kanalize etmiş olduğu kamu harcamaları (G) ve transfer harcamaları (Tr) ile oluşan gider bütçesi ile vergilerden (T) oluşan gelir bütçesi arasındaki farka bütçe dengesi denir. Burada dikkat edilmesi gereken devlet bütçesinde önce giderlerin sonra gelirlerin belir- lenmesidir. (G + Tr) > T & (G + Tr) – T > 0 ise bütçe açığı (G + Tr) < T & (G + Tr) – T < 0 ise bütçe fazlası (G + Tr) = T & (G + Tr) – T = 0 ise bütçe dengede Devlet bütçesi dengede olduğunda; Y = C + I + G & Harcamalar yönüyle gelir. Y = C + S + T & Kullanım yönüyle gelir. eşitlersek her iki tarafı C+ I+ G = C+ S+ T I+ G = S+ T G - T = I - S & Bütçe denk oldu€undan _ G - T = 0 i >. 0 = I- S I = S olarak bulunur. O hâlde bütçe denkliği verildiğinde daima yatırımlar tasarruflara eşittir. KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 21 Milli Gelir Hesaplamaları g. Sızıntılar-Enjeksiyonlar Denkliği Toplam harcamaları (getiri) artıran unsurlara enjeksiyon (şırınga), azaltan unsurlara ise sı- zıntı denir. Tasarruf (S) Sızıntılar Vergi (T) İthalat (M) Kamu Harcamaları (G) + Transfer Harcamaları (Tr) Enjeksiyonlar Yatırım (I) İhracat (X) Sızıntılar = Enjeksiyonlar olduğu varsayılır. S + T + M = _ G + Tr i + I + X bu daimî denkliği düzenleyelim. Yatırım ve tasarrufu sol tarafa diğerlerini sağ tarafa taşırsak, S - I = _ G + Tr i - T + _ X - M i denkliği elde edilir. < 14 4424443 > Özel kesim Kamu (bütçe) D›fl ticaret dengesi dengesi dengesi Bu denklem ekonomideki tüm sektörlerin dengeye geldiğini gösterir. Eğer bir ekonomide eşit- liğin sağ tarafı yani kamu ve dış kesim sektörü açık verirse bu duruma “İkiz Açık”, hepsi birden açık verirse “Üçüz Açık” denir. 6. Ulusal Tasarruf Ekonomideki özel kesim tasarrufları (S) ve kamu tasarrufu b T - _ G + Tr il ulusal tasarrufu oluşturur. S + T + M = (G + Tr) + I + X denkliğinde özel kesim ve kamu tasarrufunu bir araya getirelim. S + T - _ G + Tr i = I + _ X - M i 14 4 4 424 4 4 43 > Ulusal tasarruf NX 0 Ulusal tasarruf = I + NX demek ki bir ekonomide ulusal tasarruflar aynı zamanda yatırım ve dış ticaretin toplamına eşittir. 22 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Basit Keynesyen Model BASİT KEYNESYEN MODEL J.M. Keynes'in 1936 yılında yayınlamış olduğu Para, Faiz ve İstihdamın Genel Teorisi isimli eserinde anlatılan teori, gelir-harcama modeli olarak da bilinir. Modelin Varsayımları 99 Fiyatlar genel seviyesi sabittir. Temel iki varsayımdır. 99 Faiz oranları sabittir. 99 Bütün değişkenler reeldir (fiyatlar sabit olduğu için) 99 Net dış faktör geliri sıfırdır. Diğer varsayımlar 99 GSYİH = GSMH = SMH = SYİH = NYİG = MG = Y denkliği söz konusudur. 99 Denge düzeyi toplam tarafından belirlenir. A. İKI SEKTÖRLÜ MODELDE DENGE HASILA DÜZEYININ BELIRLENMESI Bu model devletin olmadığı, dışa kapalı ekonominin geçerli olduğu, yalnızca hane halkı ve firmalardan oluşan bir modeldir. Modelin temelini tüketim ve yatırım harcamaları oluşturur. Planlanan tüketim daima sonuca ulaşırken planlanan yatırım firmaların istikrarsız olmasından dolayı daima gerçekleşmez. Bu yüzden yatırımları otonom kabul etmiştir. O hâlde keynesin iki sektörlü modelinde Y = C + I denkliği geçerlidir. Ancak, gelirin tamamı tüketim ve yatırıma gitmeyip bir kısmı tasarruf edilebilir. Dolayısıyla yeni gelir denklemi Y = C + S şeklinde de ifade edilebilir. Denge millî gelirin sağlanması durumunda C + I = Y = C + S denkliğine ulaşılır. Eşitlik son hâlini aldığında ise I = S dengesine ulaşılır. Burada dikkat etmemiz gereken tüm bu denklemlerin gerçekleşen yatırımlar üzerinde kurulu olduğudur. Çünkü dönem sonunda planlanan yatırımlar hedefe ulaşamayabilir. Dolayısıyla planlanan tasarruflara eşitlik sağlamayabilir. B. TÜKETIM FONKSIYONU Hane halkının, reel GSYİH'den satın almak istedikleri kısım için yapmış oldukları harcamalara tüketim denir. Keynes'e göre tüketimi belirleyen en önemli unsur harcanabilir gelirdir. Harcanabilir gelirde meydana gelen yükselişler tüketimi de artıracak yani harcanabilir gelir ile tüketim arasında doğru yönlü ilişki vardır. Gelir ve harcamalar arasındaki bu ilişki tüketim fonksiyonunu oluşturur. KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 23 Basit Keynesyen Model a. Tüketim Fonksiyonu C = f(Yd) şeklinde ifade edilir. Bu da gelir ve tüketim arasındaki doğru yönlü ilişkiyi gösterir. Fonksiyon düzeltildiğinde C = Co + cYd şeklindedir. Co: Otonom tüketim Yd: Harcanabilir gelir c(MPC): Marjinal tüketim eğilimi cYd: Uyarılmış tüketim b. Otonom Tüketim (Co) Gelirden bağımsız yapılan tüketimdir. Yani harcanabilir gelir sıfır olsa dâhi tüketicilerin yaptığı harcamaları temsil eder. c. Marjinal Tüketim Eğilimi (MPC) Harcanabilir gelirde meydana gelen bir birimlik değişmenin tüketim harcamalarında meydana getirdiği değişmeye denir. Marjinal tüketim eğilimi, tüketimdeki değişmenin harcanabilir gelir- deki değişmeye oranlanmasıyla belirlenir. Tüketimdeki de€iflim (DC) MPC (c) = Gelirdeki de€iflim (DY) Keynesyen modelde harcanabilir gelirin artmasıyla beraber tüketimde artar. Ancak tüketimde- ki artış harcanabilir gelirdeki artıştan daha azdır. Bu duruma temel psikolojik yasa denir. Bu nedenle marjinal tüketim eğilimi sıfırdan büyük ancak birden küçüktür (0 < c < 1). Örneğin; marjinal tüketim eğiliminin 0,8 olduğu bir durumda harcanabilir gelirde meydana ge- len 100 birimlik artış tüketimi 80 birim artırır. C = Co + cYd fonksiyonunda otonom tüketim sabit olduğu için ve sadece gelir değiştiği için denklemi C = c.Yd şeklinde yazabiliriz. O hâlde; C = 0,8.100 = 80 olduğu görülür. Gelirdeki 100 birimlik artış c = 0,8 olduğu durumda tüketimi 80 birim artırmıştır. Yani tüketim gelirden daha az artmıştır. d. Uyarılmış Tüketim (cYd) Harcanabilir gelire bağlı olan tüketimi temsil eder. Esasen tüketimin temel önermesidir. Har- canabilir gelir ile tüketim arasındaki doğru yönlü ilişkiyi, tüketimin harcanabilir gelirden etki- lendiğini gösterir. Uyarılmış tüketimdeki değişim marjinal tüketim eğilimine bağlı olduğu için gelir artınca uyarıl- mış tüketim daha az artar ve böylece tüketim daha az artmış olur. 24 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Basit Keynesyen Model Tüketim fonksiyonuna dair yaptığımız açıklamaları diyagrama aktaracak olursak Dikey eksende tüketimin, yatay eksende harca- C nabilir reel gelirin yer aldığı grafikte tüketim fonk- C = Co + c.Yd siyonu otonom tüketimin varlığından dolayı di- key eksenden başlar ve harcanabilir gelir arttık- ça tüketimin arttığını gösteren pozitif eğimli bir doğru şeklinde ilerler. Co Yd 0 e. Tüketim Fonksiyonunun Eğimi C DC Tüketim fonksiyonunun eğimi tan a = de- C = Co + c.Yd DY ğerine eşittir. Bu da aynı zamanda marjinal tü- C1 ketim eğilimini verdiği için eğrinin eğimini belirle- yen unsur doğrudan marjinal tüketim eğilimidir. DC a DC Co DY tan a = = MPC DY Yd 0 Y1 f. Ortalama Tüketim Eğilimi (APC) Harcanabilir gelirin ne kadarının tüketime ayrıldığını gösteren orandır. C APC = Y Tüketim fonksiyonu üzerindeki bir noktanın orijine birleştirilmesiyle elde edilir. C C = Co + c.Yd C1 C Co b Yd 0 Y1 Y Ortalama tüketim eğilimi ve marjinal tüketim eğilimi gelir arttıkça tüketim daha az artacağı için sü- rekli olarak azalmaktadır. KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 25 Basit Keynesyen Model C. MARJINAL TÜKETIM EĞILIMI VE ORTALAMA TÜKETIM EĞILIMI İLIŞKISI C = Co + c.Yd tüketim fonksiyonunda eşitliğin her iki tarafını da Yd'ye böldüğümüzde C Co Yd = = c$ Yd Yd Yd C Co = +C ifadesine ulafl›l›r. Yd Yd Co APC = + MPC Bu eşitliğe baktığımızda ortalama tüketim eğilimi daima Yd marjinal tüketim eğiliminden büyüktür (APC > MPL). Bunun sebebi otonom tüketimin daima var olmasıdır. D. TÜKETIM FONKSIYONUN EĞIMI KONUMUNDAKI DEĞIŞMELER C C C = Co2 + c.Yd C = Co + c2.Yd C = Co1 + c.Yd C = Co + c1.Yd Co2 Co Co1 Yd Yd 0 0 ♦ Marjinal tüketimi eğilimi (c) eğrinin ♦ Harcanabilir gelir dışında meydana eğimini belirlediği için marjinal gelen otonom tüketimi etkileyen tüketim eğilimindeki artışlar eğimi unsurlar eğriyi bütünüyle paralel artırır (dikleştirir), azalışlar ise hareket ettirir. eğimi azaltır (yatıklaştırır). ♦ Servet, faiz, gelir beklentileri nüfus, tasarruf düzeyi vb. unsurlar bütünüyle hareket ettirir. 26 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Basit Keynesyen Model E. GELİR-TÜKETİM İLİŞKİSİ C 45 derecelik açıortay her iki eksene eşit C = Yd uzaklıkta olduğundan (MPC = 1) bu doğru üzerindeki her noktada tüketim harcanabilir C ° E noktasının solundaki noktalarda ise örne- 45 Yd 0 Y2 Y1 Y3 ğin Y2 gelir düzeyinde tüketim harcanabilir gelirden büyüktür. E noktasının sağındaki noktalarda ise örneğin Y3 gelir düzeyinde tüketim harcanabilir gelirden küçüktür. Tüketimin gelirden büyük olması kişilerin tüketim harcamalarını geçmiş dönemlerin tasarruflarını kul- lanarak finanse ettiklerini, tüketimin gelirden küçük olması ise bireylerin gelirin tüketimi aşan kısmını tasarruf ettiğini gösterir. F. TASARRUF FONKSİYONU Harcanabilir gelirin tüketim için kullanılmayan kısmına tasarruf adı verilir. 1. Tasarruf Fonksiyonu Tüketimde olduğu gibi tasarrufta da belirleyici en önemli unsur harcanabilir gelir düzeyidir. Harcanabilir arttıkça tasarruf düzeyi de artmaktadır. S = f(Yd) S = So + s.Yd So: Otonom tasarruf s(MPS): Marjinal tasarruf eğilimi S: Toplam tasarruf 2. Otonom Tasarruf (So) Harcanabilir gelir dışındaki unsurlar tarafından belirlenen (negatif) tasarruf büyüklüğünü ifade eder. Harcanabilir gelir sıfır olsa dâhi elde edilen tasarruf düzeyidir (negatif). Yani harcanabilir gelir sıfırken yapılan tüketimin borçlanılması veya önceki tasarrufların kullanılmasını ifade eder. KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 27 Basit Keynesyen Model Bundan dolayı otonom tasarruf negatif otonom tüketime eşittir. So = - Co 3. Uyarılmış Tasarruf (sYd) Harcanabilir gelir değiştikçe değişen yani harcanabilir gelire bağlı olan tasarruflardır. 4. Marjinal Tasarruf Eğilimi (MPS) Harcanabilir gelirde meydana gelen her bir birimlik değişmenin toplam tasarrufu kaç birim değiştirdiğini gösterir. Yani uyarılmış tasarrufun temel belirleyicisidir. Tasarruftaki de€iflim (DS) Marjinal tasarruf e€imi (s) = Harcanabilir gelirdeki de€iflim (DYd) Marjinal tasarruf eğiliminin 0,2 olduğu bir ekonomide harcanabilir gelirin 100 br artması sonu- cunda S = s.Yd olduğu için 0,2.100 = 20 br tasarruf artışı görülür. Marjinal tasarruf eğilimi gelire duyarlılığı gösterdiği için uyarılmıştır. Ayrıca harcanabilir gelir tüketim ve tasarruftan oluştuğu için basit Keynesci varsayımından ötürü marjinal tüketim eğilimi (MPC) ve marjinal tasarruf eğiliminin (s) toplamı bire eşittir (c + s = 1). Yd = C + S iken Yd = Co + cYd + So + sYd şeklinde fonksiyonları açtığımızda Co = –So olduğu için birbirini götürecektir ve Yd = cYd + sYd denklemi elde edilecektir. Yd = Yd (c + s) 1 = c+ s sonucuna ulafl›l›r. Dolayısıyla marjinal tasarruf eğilimi de birden küçük olmak zorundadır (0 < s < 1). O hâlde toplam tasarruf fonksiyonu iki şekilde yazılabilir. ♦♦ S = So + sYd ♦♦ S = –Co + (1 – c).Yd 28 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Basit Keynesyen Model G. TASARRUF EĞRISI S Otonom tasarruflar negatif otonom tüke- S = –Co + sYd tim kadar olduğu için dikey eksenin nega- Co tif bölgesinden başlar. Harcanabilir gelir S>0 arttıkça toplam tasarruflar arttığı için pozi- S=0 tif eğim yaparak ilerler. Yo gelir düzeyinde 0 Yd Yo Y1 sıfırlanarak artan her bir birimlik gelirle S1 S = So + s1Yd S = So1 + sYd S 0 Yd 0 Yd (–) So (–Co1) So1 (–Co) So ♦ Fonksiyonun eğimini marjinal ♦ Harcanabilir gelir dışındaki bir tasarruf eğilimi (s) belirlediği için değişme ile beraber tasarruf bu değer arttıkça eğrinin eğimi eğrisinin konumu değişir artacak (dikleşerek), azaldıkça ♦ Otonom tasarruflarda meydana yatıklaşacaktır. gelen artışlar veya otonom tüketimdeki azalışlar eğriyi yukarıya doğru kaydırır. Bunun sebebi negatif değerler alıyor olmasıdır. Kısaca otonom tüketim değişmeleriyle tasarruf eğrisinin hareketi ters yönlüdür. 30 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Basit Keynesyen Model c. Tüketim ve Tasarruf İlişkisi Tüketim fonksiyonlarını gelirin harcanan kısmını gösterirken tasarruf fonksiyonları gelirin bi- riktirilen kısmını gösterir. Harcanabilir gelirin tüketim ve tasarruftan oluştuğu temel basit var- sayımdan hareket edersek eğer. Yd = C + S ➠ Yd = Co + cYd + So + sYd şeklinde fonksiyonları açtığımızda; Yd = Co + So + (c + s).Yd ➠ So = –Co olduğu için bu değerler yok olur ve. (- Co) 1 = c + s sonucunu bir kez daha elde ederiz. O hâlde tüketim ve tasarruf fonksiyonları birbiri cinsinden yazılabilir. C = Co + cYd S = So + sYd S = So + sYd S = –Co + (1 – c).Yd şeklinde yazılabilir. c+s=1 s=1–c Bu son eşitlikte tüketim ve tasarrufun daima birbiri ile ters çalıştığını gösterir. C S S = So + s1.Yd C = Co + c1.Yd S = So + s.Yd c↑, s↓ s↑, c↓ C = Co + c.Yd 0 Yd Co (–Co) So Yd 0 ♦ Fonksiyonun eğimini marjinal ♦ Fonksiyonun eğimini marjinal tüketim eğilimi belirlemektedir. Bu tasarruf eğilimi belirler. Bundan yüzden marjinal tüketim eğilimi dolayı marjinal tasarruf eğilimi arttıkça eğri dikleşir. arttıkça eğri dikleşir. c + s = 1 Ancak c + s = 1 olduğu için olduğu için marjinal tüketim marjinal tasarruf eğilimi azaldıkça eğiliminin azalması ise eğriyi eğri dikleşir. Çünkü bu durum dikleştirir. marjinal tüketim eğiliminin arttığı anlamına gelir. C↑ + S↓ = 1 C↓ + S↑ = 1 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 31 Basit Keynesyen Model C S C = Co2 + cYd S = So1 + sYd C = Co1 + cYd S = So2 + sYd Co↑ 0 Yd Co2 Co↑ (–Co1) So1 Co1 (–Co) So2 Yd 0 Otonom tüketimde meydana gelen değişmeler hem tüketim hem de tasarruf fonksiyonunu etkiler. Otonom tüketimdeki artışlar tüketim eğrisini paralel yukarıya kaydırırken, tasarruf fonk- siyonunu ise aşağıya doğru kaydırır. Çünkü otonom tasarruflar otonom tüketimin negatif de- ğerler almış hâlidir. H. YATIRIM Ekonominin net sermaye stoklarına yapılan ikamelere yatırım denir. Yatırım kavramı üçe ayrılır. Sabit Sermaye Yatırımları Konut Yatırımları Stok Yatırımlar İnşaat, makine-teçhizat Yeni konut inşaatı için Firmaların üretip fabrikalar gibi yatırımların yapılan yatırımlar veya satmadıkları elinde tamamını kapsar. hane halkının konut tuttukları mamul veya alımlarını kapsar. yarı mamulden oluşan yatırımdır. Planlanmış Planlanmamış Stok Yatırımları Stok Yatırımları Firmanın bir sonraki Firmaların yıl satmak üzere satamadığı ürettiği mamullerdir. ürünlerdir. Stok yatırımların ikisi de bir sonraki yılın yatırımı kapsamına girer. 32 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Basit Keynesyen Model 1. Yatırım Fonksiyonu Devletin dâhil edilmediği gelirin tüketim ve yatırımdan oluştuğu basit keynesyen modelde ya- tırımlar genellikle gelire duyarlı değil, otonomdur (Y = C + Io). Keynesyen modelde yatırımın temel belirleyicileri ¾¾ kâr beklentileri ¾¾ faiz ¾¾ hayvani güdü (önsezi) ¾¾ sermayenin marjinal etkinliği (MEC) ¾¾ sermaye mallarının maliyeti ¾¾ kapasite kullanımı kavramlarıdır. 2. Sermayenin Marjinal Etkinliği (MEC) Bir yatırımdan ömür boyu beklenen hasılatı bugünkü fiyatına eşitleyen iskonto oranıdır. Mü- teşebbisler MEC ile piyasa faiz oranındaki ilişkiye bakarak yatırım kararı alırlar. Bu yüzden yatırım klasiklerde olduğu gibi istikrarlı değildir. R1 R2 Rn YP = + +... + eşitliği ile bugünkü değer bulunur. (1 + r) 1 (1 + r ) 2 ( 1 + r) n İskonto oranı ile faiz oranı ilişkisine bakılır. YP : Net bugünkü değer Rn : n yılındaki değer r : İskonto oranı i : Faiz oranı r > i ise yatırım yapılır. r < i ise yatırım yapılmaz. r = i ise kayıtsız kalınır. 3. Faiz Oranları Yatırımın temel belirleyicilerinden biri de faiz oranlarıdır. Faiz oranları düştüğünde yatırımın- dan maliyetleri düşer. Dolayısıyla diğer şeyler sabitken yatırımın kârlılığı artar. Bu durumda bize faiz oranları ile yatırım arasında ters yönlü ilişki olduğunu gösterir. I = Io – bi    Io > 0, b > 0 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 33 Basit Keynesyen Model Yukarıdaki denklemde Io otonom yatırım miktarını yani her şeyden bağımsız olan değişmeyen yatırımı gösterir. Denklemdeki "b" parametresi ise faiz oranlarındaki bir birimlik değişmenin, yatırım harcamasında ne kadarlık bir değişme yaratacağını gösteren katsayıdır. Yani yatırımın faize duyarlılığıdır. Yat›r›mdaki de€iflim (DI) b= Faizdeki de€iflim (Di) O hâlde yatırım eğrisini elde etmek istersek I = Io – bi denkleminden yola çıkarak faiz ve yatı- rım arasındaki ters ilişkiyi gösteren negatif eğimli bir doğru şeklinde çizilir. i i1 Eğrinin yatay ekseni kesen Io yatırım miktarı otonom yatı- rımı vermektedir. I1 ve I2 yatırım düzeyleri ise alternatif faiz i2 oranlarındaki yatırım miktarını gösterir. I 0 I1 I2 I0 4. Yatırım Eğrisinin Eğimi ve Konumu i Karfl› kenar Eğrinin eğimi tan a = Komflu kenar Di i1 yani tan a = şeklindedir. DI  ∆i a DI i2  Yatırımın faize duyarlılığı ise b = olduğuna göre ∆I Di 1 tan a = şeklinde kolaylaştırılabilir. b I 0 I1 I2 I0 O hâlde yatırım eğrisinin eğimi yatırımın faize duyarlılığının tersidir diyebiliriz. i I = Io & b = 0 Eğim = 3 I = Io – bi Şekilde de görüldüğü gibi yatırımın faize b↓ duyarlılığı (b) azaldıkça yatırım eğrisinin eğimi artmaktadır (dikleşmektedir). I 0 I0 Otonom yatırım düzeyi 34 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Basit Keynesyen Model i I = Io1 – bi I = Io2 – bi Otonom yatırımı (Io) belirleyen unsurlar değişirse her Io↑ alternatif faiz oranında yatırım harcamaları otonom yatırımdaki kadar artacaktır (Io2 > Io1). I 0 Io1 Io2 5. Gelire Bağlı Yatırım Diğer yandan Basit Keynesyen Modülde yatırımlar gelire bağlanmak istenirse denklemimiz tüketim ve tasarruf fonksiyonlarından olduğu gibi değerlendirilir. I = Io + eYd Io : Otonom yatırım e : Yatırımın gelire duyarlılığı eYd : Uyarılmış yatırım a. Otonom Yatırım (Io) Gelir düzeyinden bağımsız olan, gelir sıfırken yapılan yatırımdır. b. Yatırımın Gelire Duyarlılığı (Marjinal Yatırım Eğilimi) (e) Gelirde meydana gelen bir birimlik değişmenin toplam yatırım miktarını ne kadar değiştirece- ğini gösteren kat sayıdır. DI e= DY c. Uyarılmış Yatırımlar (eYd) ↑I = eYd↑ eşitliğinde de görüldüğü üzere gelirde meydana gelen artışlar toplam yatırımı da artırmaktadır. Ancak 0 < e < 1 olduğu için diğer şeyler sabitken yatırımdaki artış gelirden daha çok olamaz. KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 35 Basit Keynesyen Model O hâlde yatırım eğrilerini gelire duyarlı çizmek gerekirse; I I I = Io + eYd Io Io Io Y Y 0 0 Otonom yatırım Toplam yatırım (Gelire duyarsız) (Gelire duyarlı) (Otonom ve uyarılmış yatırım) d. Yatırım Eğrisinin Eğimi I I = Io + e2Y Diğer eğrilerde de olduğu gibi yatırım fonksiyonu- nun eğimini de marjinal yatırım eğilimi belirler. Ya- tırımın gelire duyarlılığındaki artış eğriyi dikleştirir. e↑ Otonom yatırımlardaki artış ise eğriyi bütünüyle I = Io + e1Y yukarı kaydırır. Hem marjinal yatırım eğilimi hem Io de otonom yatırımlar artarsa yatırım eğrisi dikle- şerek yukarı kayar. Y 0 Aksi belirtilmedikçe Keynesyen Modelde yatırımlar otonomdur. Çünkü depresyon içindeki bir ekonomi incelenmiştir. I. YATIRIM TEORİLERİ 1. Tobin'in q Teoremi Piyasa de€eri q= Sermaye yenileme maliyeti _ q > 1 & yat›r›m yap b bb q < 1 & yat›r›m yapma ` q -" I - b q = 1 & farketmez b a 9 Piyasa değeri: Hisse senetleri fiyatları (faiz ile ters çalışır). ¾ Kurumlar vergisi↓ & Firmanın kârı↑ & Hisse senedi fiyatları↑ & Piyasa değeri & q↑ & I↑ ¾ Para Arzı↑ & Faiz↓ & Hisse senedi fiyatları↑ & q↑ & I↑ 36 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Basit Keynesyen Model 2. Sermayenin Marjinal Etkinliği (MEC) Bugün alınacak sermaye malının n yıl sonraki değerinin bugünkü maliyetine eşitleyen iskonto oranına sermayenin marjinal etkinliği denir. P.V. = Bugünkü değer R1 = Her yıl sağladığı getiri i = Piyasa faiz oranı r = MEC (iskonto oranı) CK = Bugünkü maliyet H = Hurda değeri a. Net Bugünkü Değer Yöntemi R1 R2 Rn H PC = - C K + + +... + + (1 + i) 1 (1 + i) 2 (1 + i) n (1 + i) n ¾¾ PV > 0 & Yatırım yap PV < 0 & Yatırım yapma PV = 0 & Farketmez b. Keynesyen Yöntem (MEC) R1 R2 Rn CK = + +... + (1 + r) 1 (1 + r) 2 (1 + r) n ¾¾ r > i & Yatırım yap r < i & Yatırım yapma r = i & Farketmez 3. Hızlandıran Prensibi (Affilion) Bu modelde sermaye stoğu ve gelir arasındaki ilişkiden yola çıkarak yatırımın kârlılığı hesap- lanır. KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 37 Basit Keynesyen Model v = Hızlandıran, sermaye hasıla katsayısı k* = Arzulanan sermaye stoğu Y = Gelir K* v= & K * = v.Y Y ¾ t dönemindeki K *t K *t = v.Yt ¾ t – 1 dönemindeki (K *t- 1 ) K *t- 1 = v. (Yt - 1) ¾ Yatırım I NET = K * - K *t - 1 I NET = v.Yt - v.Yt - 1 = v (Yt - Yt - 1) ♦ Net yatırımın temel iki belirleyeni vardır. Birincisi; sermaye hasıla katsayısı, ikincisi; iki dönem geliri arasındaki fark. ♦ Her ikisi de ne kadar yüksek olursa yatırım o kadar yüksek olur. J. KAMU HARCAMASI (G) Hükûmetin ekonomik modele eğitim, sağlık, güvenlik, yargı vb. faaliyetleri gerçekleştirmek adına yaptığı ilaveler kamu harcaması olarak adlandırılır. Kamu harcamaları reel çıktıyı doğrudan etkiler dolayısıyla transfer harcamaları ve faiz ödeme- leri kamu harcamasına dâhil edilemez. Kamu harcamaları daima otonomdur. Yani gelirden bağımsızdır. Gelir değişiklikleri kamu harcamasını etkilemez ancak kamu harcamasındaki değişiklik geliri etkiler. G G0 G Y 0 38 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Basit Keynesyen Model K. TRANSFER HARCAMASI (Tr) Devletin sosyal amaçlarla ve gelir adaletini artırmak amacıyla ihtiyaç sahiplerine karşılıksız olarak aktardığı kaynaklar transfer harcaması olarak adlandırılır. Transfer harcamaları da daima otonomdur. Tr Tr0 Tr Y 0 L. VERGİLER (T) Devletin egemenlik gücüne dayanarak karşılıksız olarak aldığı parasal değerlere vergi denir. Kamu gelirlerinin büyük bir bölümünü oluşturur (2017 için Y.87). Vergiler otonom veya uyarılmış olabilir. T= TO + tY.. Otonom Marjinal vergi vergi oran› Tüketim, yatırım ve tasarruf fonksiyonlarında olduğu gibi vergilerde aynı şekilde çalışır. O hâlde vergi fonksiyonu çizmek istersek dikey eksenden (otonom) başlayan pozitif eğimli bir doğru elde edilir. T T = f(y) T0 Y 0 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 39 Basit Keynesyen Model M. NET İHRACAT (NX) Ekonomideki ihracat ve ithalat arasındaki farka net ihracat adı verilir ve ülkenin dış ticaret dengesini gösterir. 1. İhracat (X) Yurt dışına yapılan mal ve hizmet satışlarıdır. İhracat daima otonomdur. X = X 0 X X0 X Y 0 2. İthalat (M) Yurt dışından yapılan mal ve hizmet alımlarıdır. Otonom ve uyarılmış şekilde ithalat gerçek- leşebilir. a. İthalat Fonksiyonu İthalat fonksiyonunu çizmek istersek M = M 0 + mY olan ithalat denkleminden hareketle oto- nom ithalattan başlayıp gelir arttıkça artan pozitif eğimli bir doğru çizilir. Bu doğrunun eğimini de yine marjinal ithalat eğimi (m) belirler. M M = M0 + mY (M = M0 + mY) m↑ M0 Y 0 40 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi Basit Keynesyen Model b. Net İhracat Fonksiyonu NX = X - M NX = X 0 - _ M 0 + mY i NX = X 0 - M 0 - mY fleklinde ifade edilir. X, M ) =M M = M0 + mY X g e( en Net ihracat fonksiyonun negatif eğimli olma sebe- şd Dı M>X X0 bi gelir arttıkça artan ithalatın net ihracat (x - m) X>M değerini azaltmasıdır. Y İhracat ile ithalat eşitlenene kadar net ihracat faz- Y1 la verirken ikisi eşitlendiğinde denge sağlanır. Bu noktadan sonra artan gelir ithalatı artırır ve dış NX açıklar oluşmaya başlar (ihracat otonom olduğu için). ) =M (X nge ş de NX > 0 Dı Y 0 Y1 NX < 0 NX 99 İthalat fonksiyonu M = M 0 + mYd 99 Otonom ithalat (M0): Gelirden bağımsız olarak yapılan ithalattır. Sabit döviz kurunun ol- duğu durumlarda yapılır. M M0 M Y 0 KPSS A Grubu Para Banka Konu Öğretimi 41 Basit Keynesyen Model 9 Marjinal ithalat eğilimi (m, MPM): Gelirde oluşan bir birimlik değişmenin, ithalatta kaç birimlik değişme yarattığını gösterir. DM m= DY Marjinal ithalat eğilimi 0 ile 1 arasındadır. 0

Use Quizgecko on...
Browser
Browser