İskelet Kası Fizyolojisi PDF
Document Details
Uploaded by Deleted User
Tags
Summary
Bu belge iskelet kası yapısı ve işleyişi hakkında bilgiler içermektedir. Aktin, miyozin, troponin ve tropomiyozin gibi proteinlerin rolü ve kasılma mekanizmaları anlatılmaktadır. İskelet kası ve reseptörlerin önemli yapısal detayları sunulmaktadır.
Full Transcript
İskelet kasının yapısı İskelet kasları kas tellerinden oluşur. Kas telleri, miyoblastların kaynaşması vekasılabilir proteinlerin biri...
İskelet kasının yapısı İskelet kasları kas tellerinden oluşur. Kas telleri, miyoblastların kaynaşması vekasılabilir proteinlerin birikmesiyle biçimlenir. Her kas teli bir kas hücresidir. İskelet kası tellerinin sayısı doğumdansonra değişmez. Hücreler bölünmez, hacimce artış gösterir (hipertropi). Kas tellerinin uzunluğu 1 mm ile 4 cmarasında, kalınlığı ise 10-100 mikrometrearasında değişir. Bir kas kütlesi içindeki tüm kas tellerininebatları birbirine yakındır. İskelet kasının kasılmasından sorumlu 4 tip protein vardır: Aktin, Miyozin, Troponin, Tropomiyozin Aktin (İnce flament) Aktin molekülleri, arka arkaya eklenerek ince flamenti oluşturur. Üzerinde troponin ve tropomiyozin molekülleri yer alır. Üzerinde miyozin başının bağlanacağı bir bölge bulunmaktadır. Ancak bu bölge istrahat halinde kapalı durumdadır. Troponin molekülü üç alt üniteden oluşmuştur: TnI: Aktine bağlanan ünite TnC : Kalsiyuma bağlanan ünite TnT : Tropomiyozin’e bağlanan ünite Miyozin Bir baş bir de kuyruk bölgesinden oluşmuştur. Baş bölgesinin ATPaz aktivitesi vardır. Miyozin, aktin ile bağlantı kurar. Aktin ve miyozin moleküllerinin kastaki organizasyonu SARKOMER olarak adlandırılır. Sarkomer: İki Z çizgisi arası Z çizgisi: İnce protein filamentlerinin oluşturduğu ağsı, disk benzeri yapı. Aktin miyofilamentleri buna tutunmuştur. I Bandı (İsotropik bant): Sadece aktin miyofilamentlerinden oluşan kısım. A Bandı (Anisotropik bant): Miyozin miyofilamentleri boyunca uzanan kısım. Her iki ucunda aktin ve miyozin miyofilamentlerinin örtüştüğü bölgeler bulunur (örtüşme zonları). H Zonu: Sadece miyozin miyofilamentlerinin bulunduğu kısım. M Çizgisi: H zonunun ortasındaki koyu çizgi. Miyozin miyofilamentlerinin ortasına tutunmuş ince filamentlerden oluşur. İskelet kası proteinlerinin organizasyonu Distrofin (Dystrophin) Hücre zarını katederek kas hücresini çevredeki kollajen, laminin gibi hücre dışı matriks proteinlerine bağlayan bir protein kompleksidir. Aynı zamanda kostamer ya da distrofine bağlı protein kompleksi olarak da bilinir. Proteinin bir ucu da ince filamentlere de bağlıdır. Kas hücresi bütünlüğünün korunmasını sağlar. Yardımcı proteinler kasılma işlevi görmeyen ancak kasın yapısal bütünlüğünü sağlayan proteinlerdir. Yardımcı proteinler kasılma işlevi görmeyen ancak kasın yapısal bütünlüğünü sağlayan proteinlerdir. CapZ: Aktin filamentlerinin Z bandına sabitlenmesinde aktin flamentlerinin (+) uçlarına bağlanır. Tropomodülin: Aktin flamentlerinin (-) uçlarına bağlanır. Titin: Kalın filamentler boyunca uzanır ve Z bandına bağlanır. Nebulin: Aktin filamentlerine bağlanır ve bu filamentlerin uzunluğunu belirler. Distrofin: Hücre zarını katederek kas hücresini çevredeki kollajen, laminin gibi hücre dışı matriks proteinlerine bağlar. İskelet kasının kasılma mekanizması Motor uç plak yapısı Motor sinir, iskelet kası üzerine ulaştığı zaman sarkolemma üzerinde bir kuyucuğa girer. Burası aynen bir sinaptik bağlantı gibidir: 1. Aksiyon potansiyeli presinaptik nörona ulaştığı zaman, voltaj kapılı Ca+2 kanalları açılır ve Ca+2 içeri girer. 2. Ca+2 hücre içine girince, sinaptik vezikülden ekzositoz yoluyla nörotransmitter madde salgılanır. 3. Salgılanan nörotransmitter madde postsinaptik membran üzerindeki reseptörebağlanır ve ligant kapılı Na+ kanallarının açılmasını sağlar. Na+ hücre içine girince postsinaptik hücre membranı depolarize olur. 4. Salgılanan nörotransmitter madde postsinaptik membran üzerindeki reseptörebağlanır ve ligant kapılı Na+ kanallarının açılmasını sağlar. Na+ hücre içine girince postsinaptik hücre membranı depolarize olur. İskelet kasının kasılması 1. Meydana gelen aksiyon potansiyeli transvers tübül (T tübül) sistemi ile kas içerisine kadar girer. 2. Sarkoplazmik retikulumdan, sarkoplazma içerisine Ca++ iyonları geçer ve Ca++ voltaj kapıları açılır. 3. Ca++ molekülleri, troponin molekülü üzerinde Ca++ ‘ye bağlanan TnC bölgesine bağlanır. 4. Ca++ molekülleri troponin molekülüne bağlanınca troponin-tropomiyozin molekülünün pozisyonu değişir. Miyozin başlarının, aktin üzerinde bağlanacağı yer açılır. (Miyozin başı ATPaz aktivitesi gösterir.) İskelet kasının gevşemesi Uyarı durunca Ca++ hızla dışarı ve ER içine doğru pompalanır. Aktin miyozin kompleksine ATP ve Mg++ bağlanır. Bu durumda aktin miyozinden ayrılır ve gevşeme sağlanır. Eğer ortamda ATP bulunmaz ise kompleks çözülemez (rigor mortis) İskelet kasının gevşemesinde kalsiyum pompalarının rolü Kasılma ile sarkomerde görülen değişiklikler Titin, şimdiye kadar keşfedilmiş en büyük proteindir (molekül ağırlığı yaklaşık 3 milyondur). Bir titin molekülü Z diskinden M çizgisine kadar uzanır (sarkomerin yarısı uzunluğundadır). Titin moleküllerinin 2 işlevi vardır: 1. Molekülün bir bölümü kalın filamentlerde miyozin moleküllerinin doğru yerleşimini sağlayan bir kalıp işlevi görür. 2. Molekülün geri kalan bölümü kalın filamentlerin son kısmı ile Z diskleri arasında elastik bir bağlantı oluşturur. Bu bağlantılar hem kasa pasif bir gerim kazandırır hem de kalın filamentlerin Z diskleri arasında merkezi konumda kalmasını sağlar. Bu olmasaydı, aktif kasılma sırasında kalın filamentlerin iki yarısı arasında güç dengesizliği oluşabilirdi. İskelet kasının kasılması Depolarizasyondan sonra asetil kolin sinaptik boşluğa salınır ve asetil kolin esteraz enzimi ile parçalanır. Bu sayede postsinaptik membranın sürekli depolarizasyonu engellenmiş olur. Asetil kolin, asetik asit ve koline parçalanır. Kolin, presinaptik hücre membranından aktif transport ile presinaptik hücre içine girer asetik asit, glukoz metabolizmasında ara ürün olarak kullanılır. Sarsı eğrisi Bir kas telinde sadece “bir uyarım- kasılma-gevşeme” dizisidir. Uyarım şiddeti ve kas gerimi Tek bir kas telinin ürettiği gerim, sadece oluşan çapraz-köprü sayısına bağlıdır. Bir kas teli kasılmak üzere uyarılırsa hep aynı gerimi üretir. Artan uyarı şiddeti kas telinin gerimini de arttırmaz. Yani kas teli ya üretebileceği maksimum gerimle kasılır ya da kasılmaz. Kas mekaniğinin bu özelliği, “ya hep-ya hiç kuralı” olarak bilinir. Kasta summasyon Omuriliğinin anterior boynuzunda yer alan 2 tip motor nöron, doğrudan iskelet kaslarını innerve eder. Bunlardan alfa motor nöronlar kasın kasılmasını başlatır. Bu nöronun aksonu iskelet kasında dallanmalar yapar. Her dal belli sayıda kas telini etkiler. Bir sinir teli dalı ile bunun innerve ettiği kas telleri birlikte “motor birim “oluştururlar. Motor birimdeki kas teli sayısı, kasın yaptığı işin tipine göre değişir. Bu sayı, göz kaslarında 4-6 hücre, bacak kaslarında 1000-2000 hücre olabilir. Binlerce kas telinden oluşan bir iskelet kası ya hep-ya hiç kuralına uymaz. Burada uyarının şiddeti arttıkça kasın gerimi de giderek artar. Kasın gerimi, belli bir uyarım şiddetinden sonra sabit kalır. Bunun nedeni bir iskelet kasının çok sayıda MOTOR Birimden oluşmasıdır. Artan uyarı şiddetine göre kasın eriminin artması ÇOKLUMOTOR BİRİMSUMMASYONU sonucunda meydana gelir. Dalga summasyonu Uyarım frekansı ve kasın gerimi Kas telinde kasılma ve gevşeme fazlarının tamamlanmasından çok önce aksiyon potansiyeli ve bunun refraksiyon fazı tamamlanır. Ayrıca, kasın kasılma mekanizmasının bir refraksiyon fazı yoktur. Dolayısıyla, ikinci bir aksiyon potansiyelinin ikinci bir kasılmayı başlatması için kas telinin tamamen gevşemesi gerekmez. Aksiyon potansiyellerinin frekansı arttıkça kasılmaların frekansı da artar. Aynı zamanda kasın gerimi de giderek artar. Böylece çoklu dalga summasyonu oluşur. Bu durum miyofibrillerin çevresindeki Ca++ derişiminin kademeli olarak artmasıyla açıklanır. Tam olmayan tetanus Bir kas fibresi gevşemesine izin verilmeden, yüksek frekansta uyarılırsa “tam olmayan tetanus” ortaya çıkar: Bu durumda kas maksimum erimine ulaşmıştır. Sarkoplazma içerisindeki Ca++miktarı yükselmiştir (Kasılma içinde bu Ca++ kullanılır). Tam tetanus Bir kas fibresi daha da yüksekfrekansta uyarılırsa“tam tetanus” ortaya çıkar. Merdiven etkisi Bir kas fibresi gevşemesine izin verilerek, maksimum voltaj değerinde, kritik frekansta(düşük) uyarılırsa “merdiven etkisi(trappe)” ortaya çıkar: Merdiven etkisinde bir süredir dinlenme durumunda olan bir kasta bir gevşeme fazı tamamlandıktan hemen sonra aynı şiddette Bir uyarım daha verilirse kas bir öncekine göre biraz daha güçlü kasılır. Kasılmanın şiddeti belli sayıda uyarımdan sonra sabit kalır. Treppenin olası açıklaması, miyofibrillerin etrafındaki Ca++ düzeyinin yükselmesi olabilir. Sonuçta ilk birkaç kasılma süresince sarkoplazmadaki Ca++ derişimi hafifçe yükselir ve bir sonraki kasılmanın biraz daha şiddetli olmasına yol açar. Sporcuların ısınma hareketleri sırasında oluşan treppe, kas veriminin artmasına katkıda bulunur. İlk uyarımda serbestleşen Ca++ iyonları, ikinci uyarımdan önce sarkoplazmik retikulum tarafından tamamen geri alınmamıştır (ya da yeterli hızda geri alınamamıştır) ve ikinci uyarım, kas, iki kasılma arasında tamamen gevşemiş bile olsa, ek Ca++ serbestleşmesine yol açar. Maksimal gerim tipleri Treppede kasın ulaştığı maksimum gerim, tam tetanus da ulaşılanın yaklaşık %25’i kadardır. Kasta tonusu (gerimi) Bir kastaki motor birimlerin bir kısmı, kas kasılmasa bile, aktif haldedir. Bu aktivite bir harekete yol açacak düzeyde gerim üretmez fakat kasın gergin kalmasını sağlar. Bu dinlenme durumundaki gerime “kas tonusu” denir. Sırtımızın ve başımızın uzun süre dik durabilmesi, uzun süre ayakta durabilmemiz bu sayede sağlanır. Kasılma ve gerim ilişkisi Kasın kasıldığında bir cisme uyguladığı kuvvete aktif gerim denir. Kasın başlangıç uzunluğu, üreteceği aktif gerimi önemli ölçüde etkiler. Kas uzunluğu arttıkça aktif gerim, belirli bir noktaya kadar artar. Ancak bu noktadan sonra, kas daha fazla gerilirse aktif gerim azalmaya başlar. Kas Boyu 1 Kas gerilmemiştir, bu nedenle kasılma sırasında oluşan gerim küçüktür. Bunun nedeni, miyofilamentlerin zaten maksimum düzeyde örtüşmüş olmasıdır; dolayısıyla sarkomer daha fazla kısalamaz. Kas Boyu 2 Kas optimum gerginliktedir ve kasılma sırasında oluşan gerim maksimum düzeydedir. Çünkü çapraz köprü sayısı bu durumda en yüksek seviyededir. Kas Boyu 3 Kas aşırı gerilmiştir, bu nedenle kasılma sırasında oluşan gerim küçüktür. Çünkü miyofilamentler çok az örtüşür ve çapraz köprü sayısı düşük seviyede kalır. Kasılma ve gerim ilişkisi Aktif Germe Antagonistik kaslardan birinin uyarılma sonucu kasılmasıyla diğer kasın gerilmesi durumudur. Örneğin, patella (gerilme) refleksinde ya da kolun dirsekten bükülmesi sırasında fleksör kas kasıldığında, ekstensör kas gerilir ve boyu uzar. Pasif Germe Kasın genellikle bir dış güç yardımıyla gerilerek boyunun uzaması durumudur. Örneğin, bir yardımcı antrenör, gerici bantlar ya da mekanik cihazlar kası gerilmek için kullanılabilir. Ayrıca bir kişi, dizlerini bükmeden ayak uçlarına değmek için öne eğildiğinde arka bacak kasları gerilerek uzar. KASILMA TİPLERİ İZOMETRİK KASILMA Kas boyunu değiştirmez, gerimi artar ancak direnci geçemez. Örneğin bir duvarı itmek. Sırt kaslarımız, ayakta dururken ya da otururken yer çekimine karşı bu tipte kasılır. İzometrik kasılmada kasın bütün olarak boyu kısalmaz; tek tek kas tellerinin boyu kısalır. Bu kısalma, iç gerim dışderime eşit oluncaya kadar sürer. Dış gerim (tendon) direnci yenemediği için daha fazla kısalma olmaz. Günlük normal aktiviteler sırasında izotonik ve izometrik kasılmalar birlikte yapılır. Oturmuş, kitap okuyan bir insanda sırt kaslarının izometrik kasılması omurgayı dik tutup vücut pozisyonunun korunmasını sağlarken, sayfa çevirme hareketi sırasında kolun, elin ve parmakların hareketleri konsentrik ve eksentrik kasılmaların kombinasyonu sonucunda gerçekleşir. Konsentrik Kasılma: Kasın maksimum gerimi dirençten büyüktür ve kas aktif olarak kısalır. Ekzentrik Kasılma: Kasın maksimum gerimi dirençten küçüktür ve kas aktif olarak uzar. Fatik (Kas yorgunluğu) Çizgili kasların normal kasılma gücü ve çalışma performansındaki düşüş FATİK (kas yorgunluğu) olarak tanımlanır. Üç tipte fatik’ten bahsedilebilir: 1. PSİKOLOJİK FATİK: Duygusal duruma bağlı isteksizlik 2. KAS FATİĞİ: Metabolitlerin birikimi ATP tükenmesi 3. SİNAPTİK FATİK: Asetilkolin sentezinin uyarım hızına yetişememesi Oksijen açığı Yoğun bir egzersiz sırasında kaslar için gerekli enerjinin (ATP’nin) en büyük kaynağı aerobik solunumdur; bu nedenle solunum derinliği ve hızı artar. Ancak bir noktadan sonra alınan oksijen, ihtiyacı karşılayamaz. Bu durumda kaslar, ATP üretimi için anaerobik solunuma geçer ve bunun sonucunda laktik asit oluşur. Egzersiz sona erdikten sonra, oluşan laktik asidin su ve karbondiokside yıkılması, harcanan ATP ile kreatin fosfatın yerine konması ve hemoglobin ile miyoglobinden ayrılan oksijenin yeniden depolanması için bir süre daha hızlı solunum yapılır. Bu ekstra solunum sırasında kullanılan oksijene "oksijen borcu" adı verilir. Kasın enerji metabolizması – özet- 1. Hazır ATP 2. Kreatin fosfat (KP) 3. Anaerobik solunum (Glikojen / Laktik asit) 4. Aerobik solunum (Yağ asitleri) İskelet Kasının duyu reseptörleri Çizgili kas içerisinde kasın boyu, gerimi ve kasılma hızı hakkında bilgi alan reseptörler bulunur. Bunlara kasın duyu reseptörleri adı verilir. İkiye ayrılırlar: KAS MEKİĞİ ve GOLGİ TENDON ORGANI İskelet kasının duyu reseptörleri: Kas mekiği Orta noktasında primer reseptörler, yanında her iki uçta ise sekonder reseptörler bulunur (afferent). Mekiğin her iki ucunda ise intrafusal kasların kendi motor sinirleri bulunur(efferent). Bunlara kas mekiği gamma motor siniri adı verilir. İskelet kasının duyu reseptörleri: Kas mekiği Kasın boyu uzatılırsa, kas mekiği gerilir, primer ve sekonder reseptörlerde implus doğar. Primerler reseptörler, kasılmanın başında bolca implus çıkarır ve kasılma ile ilgili bilgileri merkeze taşırlar. Ancak gerim sabit hale geçince implus çıkartmaları kesilir. Sekonder reseptörler, gerim aynı kalsa bile implus çıkartmaya devam ederler. Kasın boyu uzatılırsa, kas mekiği gerilir, primer ve sekonder reseptörlerde implus doğar. Primerler reseptörler, kasılmanın başında bolca implus çıkarır ve kasılma ile ilgili bilgileri merkeze taşırlar. Ancak gerim sabit hale geçince implus çıkartmaları kesilir. Sekonder reseptörler, gerim aynı kalsa bile implus çıkartmaya devam ederler. İskelet kasının duyu reseptörleri: Golgi tendon organı Tendon içinde yerleşmiştir. Kas kasılıp tendon üzerine güç uygular ve tendon gerilir. Bu gerginlik belli bir düzeye ulaşınca Golgi tendon organından çıkan sinyaller omuriliğindeki alfa motor nöronu inhibe eder. Böylece, kasın daha fazla kasılıp hem kasın hem de tendonun zarar görmesi önlenir. Düz kaslar Vücutta yaygın olarak yerleşmişlerdir. İşlev bakımından çeşitlilik gösterirler. Miyofilament sayısı daha azdır. Sarkomerler halinde organize olmamışlardır. Bu yüzden çizgili görünüm oluşturmazlar. Hücreler de kasılma özelliği olmayan ‘intermediyer filamentler’ bulunur. Bu filamentler, hücre içine dağılmış ‘yoğun cisimlere tutunmuşlardır. Aktin miyofilamentleri de yoğun cisimlere tutunmuşlardır ve hücrede çapraz olarak yerleşmişlerdir. Bu yüzden kasılınca hücrenin boyu kısalır. Kasılma iskelet kasında olduğu gibi, aktin ve miyozin miyofilamentlerinin birbiri üzerinde kaymasıyla gerçekleşir fakat daha yavaştır. Düz Kaslar- Kasılma İçin Gerekli Kalsiyumu Kaynakları Düz kas hücrelerinde sarkoplazmik retikulum iyi gelişmemiştir ve iskelet kasındaki gibi bir T-tubül sistemi bulunmaz. Bunun yerine, hücre zarının yüzeyinde, caveolae adı verilen bazı girintiler vardır. Bu girintilerin hemen yakınında iskelet kasındaki sarkoplazmik retikulumun rudimenter analoğuna benzeyen, az gelişmiş sarkoplazmik retikulum tubülleri bulunur. Kasılma için gerekli Ca++’büyük oranda hücre dışı sıvıdan gelir. Az miktarda Ca++ da sarkoplazmik retikulum tubüllerinden sağlanır. Caveolae’ye gelen aksiyon potansiyeli, Ca++’un sarkoplazmik retikulum tubüllerinden serbestleşmesine yol açar. Düz kaslarda kasılma tipleri Düz kaslarda iki tipte kasılma gözlenir: 1. Fazik kasılma: Hızlı kasılıp gevşeme vardır. Üretilen güç daha azdır. 2. Tonik kasılma: Kasılma daha uzun sürelidir. Ancak üretilen güç daha fazladır. Kalp kası Kalp kası hücreleri arasında alçak direnç gösteren geçitler bulunmaktadır. Meydana gelen aksiyon potansiyeli bu sayede hücreler boyunca iletilebilir. İki tip düz kas vardır: 1. Çok birimli düz kaslar 2. Visseral düz kaslar Çok birimli düz kaslar: Birbirinden ayrı kas hücrelerinden oluşur. Her bir hücre, diğerlerinden bağımsız olarak aktivite gösterir ve kasılması, otonom sinirlerin uyarısına bağlıdır. Örnek olarak; gözdeki iris ve silli cisim kasları ile tüy diplerindeki piloerektör kaslar bu gruba girer. Düz kaslara gelen sinirler, iskelet kaslarında olduğu gibi bir uç plak yapısı oluşturmaz. Bunun yerine, çok sayıda sinaptik yumru (varikozit) bulunur. Bu yumruların içinde, nörotransmitter (asetilkolin veya norepinefrin) taşıyan veziküller yer alır. Tek birimli (visseral) düz kaslar: Birlikte aktivite gösteren yüzlerce veya binlerce düz kas hücresinden oluşan kas kütleleridir. Hücreler, tabakalar ya da demetler halinde düzenlenmiştir. Hücre zarları birçok noktada birbirine tutunarak bir hücrede oluşan gücün diğer hücrelere aktarılmasını sağlar. Ayrıca, hücreler arasında çok sayıda düşük dirençli iletişim bölgeleri (gap junctions) bulunur. Bu yapılar sayesinde uyarım, hücreler arasında kolayca yayılır ve hücrelerin birlikte kasılması sağlanır. Bu kasa "visseral düz kas" denmesinin nedeni, bağırsak, mide, safra kanalları, uterus, üreter gibi iç organlar ile birçok kan damarının duvarlarının bu tip düz kaslardan oluşmasıdır. Tek birimli (visseral) düz kas hücreleri arasında iletişim bölgeleri (gap junctions) vardır. Düz kaslar: Visseral düz kas hücrelerinde zar potansiyeli 1.Spike tip 2.Platolu tip Spike tip aksiyon potansiyelleri iskelet kasındakilere benzer. Süresi 10-50 msn. Olabilir. Birçok nedenle görülebilir: Elektriksel uyarım, hormonlar, nörotransmitterler, gerilme, kasın spontane aktivitesi. Platolu tip aksiyon potansiyelinin başlaması spike tipinkine benzer fakat repolarizasyon gecikir. Bu tip aksiyon potansiyelinin önemi, bazı düz kaslarda kasılmanın uzun süreli olmasını sağlamasıdır (örnek: üreter, uterus ve sazı damar düz kasları). Visseral düz kas hücrelerinde zar potansiyeli Visseral düz kaslar kendiliğinden (spontane) kasılma özelliğine sahiptir. Bunun nedeni, bu tip düz kas hücrelerinin zar potansiyelinde yavaş dalgalanmalar görülmesidir. Bazen bu dalgalanmalar eşik değer düzeyine ulaşır ve aksiyon potansiyelleri oluşur. Bunun sonucunda da kas kasılır. Plastisite: Visseral düz kasların bir diğer özelliği plastisitedir. Bu, kas hücrelerinin gerilimini artırmadan boylarını uzatabilmesi anlamına gelir. Bunun en tipik örneği idrar kesesidir. Kese doldukça şişer ve düz kas hücrelerinin boyu uzamaya başlar. Ancak hücreler, her uzama durumunda buna kasılarak yanıt vermez (gerilimini artırmaz). Bu özellik sayesinde kese, işeme refleksi başlayana kadar dolmaya devam edebilir. Düz Kasın Kasılma Mekanizması 1. Bir hormonun reseptörüne bağlanması veya hücre zarının depolarizasyonu, zar üzerinde Ca²⁺ kanallarının açılmasına neden olur. 2. Ca²⁺ iyonları, difüzyon yoluyla hücreye girer ve kalmodulin proteinine bağlanır. 3.1. Ca²⁺-kalmodulin kompleksi, miyozin hafif zincir kinazını (MLCK) bağlayarak aktive eder. 3.2. Ca²⁺-kalmodulin kompleksi, bir diğer yoldan kaldesmona bağlanarak onu aktive eder. 4.1. Aktif hale gelen miyozin hafif zincir kinaz, ATP’den bir fosfat grubunu alarak miyozin başına bağlar. 4.2. Kaldesmon, tropomiyozinin yer değiştirmesini sağlar. 3. Bu süreçle birlikte çapraz köprü oluşumu, kayma hareketi, ayrılma ve yeniden köprü oluşumu döngüsü başlar. 4. Miyozin fosfataz, miyozinden fosfat grubunu ayırır ve kas gevşer. Not: Düz kasın gevşemesi için ATP enerjisi gerekli değildir.