Ekoloji ve Sulak Alan Bitkileri PDF
Document Details
Uploaded by Deleted User
Tags
Summary
Bu belge, ekoloji, çevre, ekosistem, tür, ekolojik sorunlar, biyolojik çeşitlilik gibi temel kavramların yanı sıra sulak alanlardaki bitki çeşitliliği hakkında bilgi sunmaktadır. Ekolojik sorunların tarihsel gelişimine ve ekolojik faktörlere de değinilmektedir.
Full Transcript
EKOLOJİDE TEMEL KAVRAMLAR VE SULAK ALANLARDA BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİ Sulak alanlarda bitki çeşitliliğinden bahsetmeden önce ekoloji, çevre, ekosistem, Tür, ekolojik sorunlar, Biyolojik çeşitlilik gibi kavramları açıklayalım; 1.1 Ekoloji ve Tarihsel Gelişimi; Ekoloji terimi ilk kez 1858...
EKOLOJİDE TEMEL KAVRAMLAR VE SULAK ALANLARDA BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİ Sulak alanlarda bitki çeşitliliğinden bahsetmeden önce ekoloji, çevre, ekosistem, Tür, ekolojik sorunlar, Biyolojik çeşitlilik gibi kavramları açıklayalım; 1.1 Ekoloji ve Tarihsel Gelişimi; Ekoloji terimi ilk kez 1858 yılında Henry Thoreau tarafından bir mektupta kullanılmış; fakat kendisi bu terimin herhangi bir tanımını yapmamıştır. Bundan yaklaşık 10 yıl sonra Ernst Haeckel(1869) Yunanca oikos(ev, mekan) ve logos(bilim) köklerinden yararlanılarak Oekoloji terimini kullanmıştır. Haeckel bu terimi “Doğanın ekonomisi ile ilgili tüm bilgileri belirtmek ve bu bilgilerin de hayvanların organik ve inorganik çevreleriyle olan tüm ilişkiler’’i vurgulamak için kullanmıştır. Çeşitli bilim adamları tarafından tanımları yapılmıştır. E. Odum(1963), ekolojiyi “Doğanın yapısını ve işlevini inceleyen bir bilim’’ olarak tanımlamıştır. En basit şekliyle Ekoloji; Canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim, olarak tanımlanabilir. Ekoloji Mühendisliği; İnsanların aktivitelerini doğal çevreleri ile birlikte ve her ikisinin yararına olacak şekilde planlanmasıdır. Çevre mühendisliği ve Biyomühendislik bu mühendisliğe en yakın mühendislik dallarıdır. 1.2.Ekolojik Sorunlar Çok yakın zamana kadar ülkelerin gündeminde sadece Ekonomik ve politik sorunlar varken 1970’li yıllardan sonra bunlardan daha da önemli bir sorun olarak Ekolojik sorunlar(Çevre Sorunları) ortaya çıkmıştır. Bu sorunlar; Hava kirliliği, Nüfus Artışı, Besin İhtiyacı, Mekan gereksinimi, Enerji Gereksinimi, Çevre Kirliliği, Biyolojik Zenginliğin yokoluşu’dur. Tarihsel kayıtlara göre ekolojik sorunların başlangıcı eski medeniyetler kadar uzanmakta ve hatta bir görüşe göre de insanlık tarihi kadar eskidir. Dolayısıyla günümüz ekolojik sorunları birden ortaya çıkmamış, zamanla birikerek varlığını hissettirmiştir. Günümüzde dünya çapında ya da uluslar arası boyutta dikkati çeken başlıca ekolojik sorun örneğini; Hava kirliliği, Sera etkisi, Ozon tabakasının delinmesi, Biyolojik çeşitliliğin azalması, Nükleer kirlilik, Kimyasal kirlilik(pestisit, petrol, ağır metal), Asit yağmurları, Çölleşme ve Zehirli atıklar oluşturur. Bu ekolojik sorunlarla ilgilenmek çeşitli kuruluşlar vardır. Bunlar; 1. 1968 yılında kurulmuş insanlığın geleceğini sorgulayan Roma Kulübü’dür. 2. 1972 Stockholm Çevre Konferansı 3. Birleşmiş Milletler Çevre Programı(UNEP) 4. 1983 BM Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu 5. 1992 Rio(Brezilya) BM Çevre ve Kalkınma Konferansı(UNCED) 6. OECD, EC, CE gibi kuruluşlar vs… UNESCO : Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UICN : Uluslararası Önemli Olan Sulak Bölgeler Sözleşmesi Uygulamalı İmar Planı UNCED : Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı UNDP : Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNEP : Birleşmiş Milletler Çevre Programı IUCN(Int. Union Conservation Nature) : Uluslar arası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Derneği EX: (Tükenmiş): Kuşkuya yer bırakmayacak delillerle soyu tükenmiş olduğu ispatlanan türler. EW: (Doğal ortamında tükenmiş): Vahşi yaşamda soyu tükenmiş, fakat diğer alanlarda (yetiştirme veya sergileme amaçlı) varlığını sürdüren CR: (Kritik tehlikede): Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi had safhada (extreme) olan türler. EN: (Tehlikede): Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi çok büyük olan türler. VU: (Hassas): Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi büyük olan türler. NT: (Neredeyse tehdit altında): Şu anda tehlikede olmayan fakat yakın gelecekte VU, EN veya CR kategorisine girmeye aday olan türler. LC: (Asgari endişe): Yaygın bulunan türler. DD: (Yetersiz veri): Üzerinde yeterli bilgi bulunmayan türler. NE: (Belirlenmedi): Şimdiye kadar yukarıdaki kriterlere uygunluğu değerlendirilmemiş türler. Türkiyede ise, 35-40 yıl öncesinde bir zamanların “Altın Boynuzu’’ olarak bilinen Haliç’in kirlenmeye başlaması ülkemizde de çevre sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Daha Ankara’nın havası, İzmit körfezi, Kıyıların kirlenmesi, İzmir körfezi kirliliği vb… Türkiye Tabiatı Koruma Derneği, Doğal Hayatı Koruma Derneği, Türkiye Çevre Vakfı, Türkiye Çevre Koruma, Yeşillendirme kurumu gibi kuruluşlar faaliyet göstermektedir. Ekolojinin tarihsel gelişimi 1 Çok eskilere dayanır. Ör; Buğdayın uygun toprak ve iklim koşullarında yetiştirilmesi, Balıkçıların alabalığı hızlı akan soğuk sularda aramaları gibi… Bilimsel anlamda Yunanlılara kadar dayanır; ve M.Ö. 300 yıllarında yaşamış olan Theophrastus’tan kalan yazılar ekolojik anlamda en eski yapıtlardır. Rönesans’tan sonra Lİnneaus, Reanmur, Malthus’un önemli katkıları olmuştur. 2 19.YY’ da Liebig’i(1840), Forbes(1849), Haeckel(1869), Mobius(1877) 20.YY’da ise Blackman, Shelford, Adams’ın çalışmaları vardır. Bu devirde ilk kez ekolojik bilgiler tarım ve hayvancılığa uygulandı. Modern ekoloji ise 1930’ lu yıllarda doğmaya başlamıştır. Elton’un yay 1927’ de yayınlanan kitabı önemlidir. Gause, Lack, Lotka gibi bilim adamları önemli ekolojik eserleri olmuştur ve günümüz Ekolojisi şekillenmeye başlamıştır. Ekoloji’nin alt dalları Ekoloji Bilimi konularına göre; E. Odum’a göre; 1.Birey Ekolojisi;(Autekoloji); Bir türe ait birey ya da bireylerin ortamları ile olan ilişkilerini inceleyen ekoloji dalıdır. 2.Populasyon ekolojisi;(Demekoloji) Belli ortamda tek bir türe ait bireylerin oluşturduğu toplumun yapısını, gelişimini ve özellikle değişimlerini ve bunların nedenlerini araştırır. 3.Tür Toplulukları Ekolojisi yada Sinekoloji (=Ekosistem Ekolojisi); Çeşitli türlerden oluşan bir toplumun bireyleri ve ortamları arasındaki ilişkileri inceler. 4.Uygulamalı Ekoloji; (Ekoteknoloji) Doğal kaynakların insanlar tarafından düzenlenmesi ve işletilmesinde ekolojik ilkelerden yararlanan alt bölümdür. Organizmaların yaşadıkları ortama göre ise; 1.Karasal Ekoloji, 2.Sucul Ekolojisi, a.Tatlı su Ekolojisi, b.Deniz Ekolojisi, 3.Canlı ekolojisi, a.Bitki ekolojisi, b.Hayvan ekolojisi, Bu dallarda kendi içinde daha çok alt dallara ayrılabilir. Ör; Karasal Ekolojinin Orman Ekolojisi, Step Ekolojisi, Otlak Ekolojisi vs… sayılabilir. Ekolojik Kavramlar; Tür Kavramı; Yapısal ve İşlevsel özellikleri yönünden birbirine benzeyen, aynı çevresel koşullara benzer tepkiler veren, doğal koşullarda birbirleri ile çiftleşip verimli yavrular oluşturabilen bireyler topluluğudur. Ekologlar bu tanıma “belirli bir bölgeyi işgal eden” kavramını eklemişlerdir. Türler Populasyon’lardan oluşmuştur. Türler alttürlere ayrılmıyorsa ‘’Monotipik tür’’; alttürlere ayrılıyorsa ‘’Politipik tür’’ adını alır. Ayrıca türler birbirleriyle ilgili olarak yayılış alanlarına göre de: Allopatrik; yayılış alanları birbirinden uzak türler. Parapatrik; yayılış sınırları temaslı türler. Simpatrik; yayılış alanları karışmış türler. olarak adlandırılırlar. Biyolojik Çeşitlilik; Belirli bir alan çevre, ekosistem veya tüm dünya üzerindeki canlıların genetik, taksonomik ve ekosistem çeşitliliği olarak tanımlanır. Biyolojik Çeşitlilik; 1.Genetiksel Çeşitlilik; Bir türe ait bireylerin kalıtsal yapısındaki çeşitlilik. 2.Tür Çeşitliliği; Belli bir bölge veya ekosistemde yaşayan total tür sayısıdır. 3. Ekolojik Çeşitliliği 4.Ekosistem Çeşitliliği; Bir bölgedeki ekosistem sayısı. Ortam ve Çevre; Canlı varlıkların yaşamsal bağlarla bağlı oldukları, etkiledikleri ve aynı zamanda çeşitli yollardan etkilendikleri bu mekan birimine Ortam denir. Bir canlının yada canlılar topluluğunun yaşamını sağlayan ve onu sürekli olarak etkisi altında bulunduran süreçler, enerjiler ve maddesel varlıkların bütünlüğüne Çevre denir. Çevre canlı ve cansız çevre olarak 2’ye ayrılır. Bir canlı ile aynı fiziksel alanı paylaşan ve canlıyı doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen tüm diğer canlılar Canlı Çevre’yi oluşturur. Cansız Çevre ise canlıların içinde veya üzerinde yaşantılarını sürdürdükleri kara, su gibi somut bir ortamdan oluşur. Habitat, Biyotop, Ekolojik Niş Habitat; ’’Bir organizma veya populasyonun doğal olarak yaşadığı yer olarak tanımlanabilir.’’ Biyotop; ’’Canlı varlıkların yaşamını sürdürebilmesi için uygun çevresel koşullara sahip bir coğrafik bölge veya değişken hacimli bir ortam’’ olarak tanımlanabilir. Habitat bir türe ait birey veya bireylerin yerleştiği alan, biyotop ise bir komunitenin yerleştiği alan’dır. Ekolojik Niş; Organizmanın yaşamını sürdürebilmek için kurduğu ilişkileri ve işlevini yani yaptığı işi belirtmek amacıyla kullanılır. Populasyon ve Kommunite; Populasyon;’’Belli bir bölgede yaşayan aynı türe ait bireylerin oluşturduğu topluluk’’dur. Kommunite;’’Belli bir bölgede yaşayan çeşitli türlere ait bireylerin oluşturduğu topluluk’’dur. Buna aynı zamanda Biyosenöz=Yaşam Birliği=Tür toplulukları olarak da adlandırılır. Biyotop+Biyosenöz=Ekosistem Ekolojide canlılar organizasyon derecesine göre sıralandığında Biyolojik Spektrum meydana gelmektedir. Biyolojik Spektrum Biyolojik Spektrum Sistem Sistem;Birbirleriyle etkileşim içinde olan bağlantılı parçaların oluşturduğu bütüne denir. Genel olarak 3 grupta toplanırlar. 1. İzole sistem; Ortamı ile madde alışverişi yoktur. Doğada rastlanmaz ancak laboratuvar şartlarında vardır. 2. Kapalı(Sibernetik) Sistem; Ortamları ile sadece enerji alışverişi olan ve kendi kendine denetleyebilen sistemlerdir. 3. Açık Sistemler; Ortamları ile enerji ve madde alışverişi yapan ve bunları yapılarında değiştirip ortama bazı çıktılar verebilen sistemlerdir. Biyom; Yeryuvarında büyük iklim kuşaklarına bağlı olarak oluşan büyük canlı toplumuna denir. Biyomlar yeryuvarına yayılmış bitki ve hayvanların oluşturduğu doğal ekosistemlerdir. Biyosfer; Canlı kürede olarak adlandırılan biyosfer ’’Canlıların litosfer, atmosfer ve hidrosferde oluştuğu düşünülen tabaka’’dır. Kalınlığı yaklaşık 20 km kadardır. Ekosfer; Biyosferi oluşturan canlılarla bunların cansız çevresi Ekosfer veya Dünya ekosistemi adı verilen bütünü oluşturur. Ekolojik ilişkiler 3’e ayrılır. Aksiyon; Cansız çevrenin canlılar üzerine olan etkisine denir. Ör;Yüksek sıcaklıktan bitkilerin kuruması. Reaksiyon; Canlıların cansız çevre üzerindeki yaptıkları etkidir. Ör;Baklagiller familyası ve Solucanın toprağı yutması. Koaksiyon; Bir canlının diğer bir canlı üzerindeki etkisine denir. Etobur bir hayvanın avı ile olan ilişkisi. Ekolojik Faktör; ve Sınıflandırması Canlı varlıkların yaşam evrelerinin en az bir fazında doğrudan veya dolaylı bir şekilde etkileyen ortamın her elemanına “Ekolojik faktör’’ denir. Ekolojik Faktörler ilk bakışta Biotik ve Abiotik olarak ayrılır. Biyotik gruba besin faktörü, yırtıcılık, rekabet ve parazitlik dahilken; Abiyotik gruba ise İklimsel faktörler, edafik faktörler ve suyun kimyasal yapısı dahildir. Diğer bir sınıflandırmayı ise uyum’a dayanarak Rus ekolojisti MONDHASKY yapmıştır. Buna göre ekolojik faktörler; 1.Birincil Periyodik Faktörler; Yeryuvarının kendi etrafında ve güneşin etrafında dönmesiyle ortaya çıkan faktörlerdir. Ör;Işık, Sıcaklık, Gelgit olayı… 2.İkincil Periyodik Faktörler; Bu periyodik faktörde görülen değişimler Birincil periyodik faktörlerdeki değişimlerin bir sonucudur. Ör;Atmosferin nem durumu. 3.Periyodik Olmayan Faktörler; Organizmanın habitadında normal olarak bulunmayan faktörlerdir; ortamda aniden belirirler. Ör;Yıldırım, rüzgar, şimşek… Yine bir sınıflandırmayı da DAJOZ(1972) yapmıştır. Buna göre; 1.İklimsel Faktörler; 2.İklimsel olmayan Fiziksel Faktörler; 3.Beslenme Faktörleri; 4.Biotik Faktörler ; olarak 4 gruba ayırarak bir sınıflandırma yapmıştır. Ekolojik Faktörlerin Gelişimi ile ilgili yasalar Liebig’in Minimum kavramı; İlk kez 1840’da bitkilerin beslenmesinde bazı elementlerin kaçınılmaz olduğunu amacıyla Liebig tarafından ortaya atılmış ve tüm ekolojik faktörlere uygulanmıştır. Tolerans yasası; Canlı varlıklar optimum sınırın her iki yanında bulunan maksimum ve minimum sınırlar arasında kalan tolerans alanında çevresel faktörlere toleransları sayesinde yaşamlarını devam ettirirler. İlk 1911 yılında SHELFORD tarafından Ekolojik tolerans yasası olarak ortaya atılmıştır. Optimum yasası; Canlıların tolerans alanı içinde en iyi gelişebildikleri ve en yüksek düzeyde ürün verdikleri özel bir alan mevcuttur ki bu alana Optimum alan; bu alanı belirleyen çevresel faktörlere de Optimum Faktörler denir. Sınırlayıcı Faktör Kavramı; Bir canlının dayanabildiği, ancak yaşamını güçlükle sürdürebildiği en elverişsiz durumdaki faktör veya faktörlere Sınırlayıcı faktör denir. Ekolojik Faktörlere Olan Toleranslarına Göre Organizmaların Sınıflandırılması Ekolojik Valans; Belli ekolojik faktörlerin değişimleri sonucu özelleşmiş farklı ortamlara bir türün yerleşme yeteneği bu türün ekolojik valans’ı olarak adlandırılır. 1. Stenök türler; Ekolojik valansları zayıftır; ancak belli değişimlerdeki ekolojik faktörlerin etkisi altında yaşamlarını devam ettirebilirler. 2. Euryök türler; Bazı türler ise çok değişken veya çok farklı ortamlara yerleşme yeteneğinde olan türlere denir. Ekolojik valans, ortam faktörlerinden temperatür, oksijen, tuzluluk, nem, besin, biyotop, derinlik, yükseklik vb. faktörlere göre de sınıflandırmalar mevcuttur. Faktörler; E.Valansı dar E.Valansı geniş Sıcaklık Stenoterm Euriterm Oksijen Stenoaeribios Euriaeribios Tuzluluk Stenohalin Eurihalin Nem Stenohigrik Eurihigrik Besin Stenofag Eurifag Biotop Stenoesius Euriesius Derinlik Stenobat Euribat gibi… EKOSİSTEM VE TATLI SU EKOSİSTEMİ Ekosistem Ekosistem; Belli bir bölgede yaşayan ve birbirleriyle devamlı etkileşim içinde olan canlılar ile bunların cansız çevrelerinin oluşturduğu bir bütündür. Büyüklükleri çok değişken olup, bir akvaryumdan büyük bir denize kadar değişebilir. Her ekosistemde Canlı(Üretici, tüketici ve ayrıştırıcılar) ve Cansız(Organik, inorganik maddeler ve fiziksel koşullar)’dan oluşur. Canlı ögelerden Üreticiler, yeşil bitkilerden oluşmuştur ve ekosistemin temel üreticidirler. Tüketiciler İse; 1.cil tüketiciler(Otobur) ve 2.cil tüketiciler(Etobur) olarak 2 gruba ayrılır. Ayrıştırıcılar ise bakterive funguslaradan oluşur. Cansız ögelerin başında gelen İnorganik maddelere C, H, P, N, K, Ca gibi maddeler Organik maddelere ise KH., Protein, Yağ… Fiziksel koşullara ise Sıcaklık, Işık, Nem Yağış gibi olaylar dahildir. Ekosistemlerin başlıca işlevini ise Enerji Akımı ve Kimyasal Madde Döngüsü oluşturur. Enerji akışı üreticilerin güneş enerjisini fotosentezle kimyasal enerjiye dönüştürmeleriyle başlar ve Besin Zinciri ile diğer organizmalara nakledilir, ölüm halinde de vücuttaki enerji ayrıştırıcılar tarafından kullanılır. Ekosistem Ögeleri 1. Canlı Ögeler a.Fiziksel Ögeler İklimsel Faktörler Edafik Faktörler b.Kimyasal Ögeler Organik ve inorganik maddelerden oluşmuştur. 2. Cansız Ögeler; Cansız ögeler ekosistemin biyotop bölümünü oluşturur. Tatlısu Ekosistemleri; Hidrosferin 231 000km3’lük bölümünü oluşturan ve karaların içinde yer alan sular, Tatlısu veya içsu ekosistemi olarak adlandırılır. Bunlar akıp akmamalarına göre Akarsular ve Durgun Sular olarak ayrılırlar. Akarsulara dere, çay ve nehirler, Durgun sulara ise göl, gölet, bataklık ve barajlar dahildir. AKARSULAR(LOTİK SULAR) Yeryuvarı yüzeyinde yükseklik farkları nedeniyle yukarıdan aşağı akarlar ve denizlerde bir nehir ağzıyla son bulur. Akarsular üst kısımları genellikle hızlı akan soğuk sulara sahiptir. Bu nedenle çözünmüş Oksijen yönünden zengin, askı yükü yönünden fakir olurlar. Alt bölümlerde ise akış hızı nisbeten yavaşlamıştır. Bu nedenle de sular daha sıcak, çözünmüş Oksijen daha düşük, askı madde miktarı ise daha fazladır. Sakarya Avanos Kızılırmak Akarsu Ekosistemleri; Akarsularda toprak ve su arasındaki etkileşim fazla olduğundan daha çok açık ekosistem tipini oluştururlar. Soğuk sulara sahip kaynak zonunda bitkiler nadir olup, birkaç alg türüyle temsil edilmişlerdir. Hayvanlardan ise yassı kurtlar, Amfipod, Isopod ve bazı böcek türü larvaları bulunur. Akarsular kaynak bölgesinden döküldüğü bölgeye kadar olan güzergahta çeşitli bölümlerdeki ekolojik koşullar çok değişken olabilir yani yatak şekli, genişliği, dip yapısı ve akış hızı her bölgede aynı değildir. Bu gibi özelliklere dayanarak Ekologlar akarsuları bazı zonlara ayırmıştır. Bunlar; Alabalık Zonu; Akarsuların üst bölümleri ve şelalerden oluşan bol Oksijene gereksinim duyan alabalıkların baskın olduğu bölgedir. Plankton yok, ancak dip hayvanları ve bitkileri mevcuttur. Örnek olarak taşlar üzerinde yeşil ve kırmızı algler, yosunlar, süngerler, dipte molluska… Thymallus Zonu; Özellikle Kuzey ülkelerinin akarsularında alabalık zonundan sonra gelir. Genellikle akarsuların nisbeten genişlediği ve dibinin kum ve çakıllarla örtülü olduğu bölgelere rastlar. T.thymallus ve Telestes sofia baskın türdür. Barbus ve Abramis Zonu; Akarsuların yavaş akan bölümlerinin zonlarıdır. Bitki yönünden zengin olup çamurlu dipte Mollusca ile Oligoketha ve Chirinomid(Diptera)türleri boldur. Bu zonlar plankton yönünden de oldukça zengindir. Nehirağzı Zonu(Acısu Zonu); Akarsu ve denizlerin karışım zonudur. Durgun Sular(Lentik Sular) En önemli bölümünü Göller oluşturur. Göller karasal ortamdaki büyük çukurların sularla dolması sonucu oluşan, buharlaşma ile kurumayan ve suları doğal olarak tamamen boşaltılmayan durgun sulardır. Beyşehir Gölü Göl Ekosistemleri; Göller, ekolojik özellikleri yönünden Bentik ve Limnetik(Pelajik) Bölge olarak 2’ye ayrılır. Bentik bölge, kıyı çizgisinden başlayarak gölün en derin bölgesine kadar olan tüm dipleri içerir. Limnetik bölge ise göl çukurunu dolduran ve bentik bölgeyi örten su kütlesinden oluşmuştur. Limnetik Bölge; Göl çukurunu dolduran su kütlesinden oluşmuştur. Pelajik bölge olarak da bilinir. Limnetik bölge sıcaklığın dikey yöndeki tabakalaşmasına bağlı olarak Epilimnion, Termoklin ve Hipolimnion olarak 3 tabakaya ayrılabilir.(Termal Stratifikasyon). Her bölge kendine has fiziksel ve kimyasal özelliklere sahiptir. Bu bölgede yaşayan organizmalar ekolojik özelliklerine göre 4’e ayrılır ve hepsi birden Pelagos olarak adlandırılır. Plankton; Göllerin pelajik bölgesinde pasif olarak yer değiştiren organizmalardır. Fitoplankton Örn. Algae. Zooplankton,Ör;Protozoa, Coelenterata, Rotifera, Gastrotrichia, Bryozoa, Crustaceae… Nekton; Göllerin pelajik bölgelerinde aktif olarak yer değiştirebilen organizmalar olup; göllerde çeşitli balık türleri ile temsil edilmişlerdir. Nöston; Yaşamlarını su sathında sürdüren organizmalardır. Plöston; Göl suları yüzeyinde rüzgarın etkisiyle yer değiştirebilen organizmalardır. Göl sularında asılı olarak bulunan organizma cisimlerin tümüne seston adı da verilmiştir. Sestonda Plankton(Yaşayan organizmalar) ve Tripton(organik orjinli detritus) olarak 2 bölümde incelenebilir. Bentik Bölge; Gölün dibini oluşturan bentik bölgede yaşayan bitkisel ve hayvansal toplulukların oluşturduğu topluluğa Bentos adı verilir. Bentosu oluşturan organizmalar ekolojik özellikleri açısından; 1.Rhizemenon; Kökleri ve iletim demetleri olan sucul bitkiler. 2.Biyotekton; Taşların üzerini örten organizmalar. 3.Perifiton; Sucul bitkiler üzerindeki diğer canlılar. 4.Psammon; Kum ve çamur gibi yumuşak diplerde yaşayan organizmalar. Bentik bölge derinliğine ve içerdiği bitki türüne göre; 4 bölümde incelenebilir. 1.Supralittoral Zon; Su dışında kalan bu bölge zaman zaman dalgalarla ıslatılır. Canlılık olarak zayıftır. 2.Littoral Zon; Bu zon zengin bitki örtüsü içerir. Bitkilerin dağılışı derinliğe göre farklılıklar gösterir. Yani kıyıda su yüzeyine çıkan bitkiler(saz, kamış …), daha sonra yaprağı su yüzeyinde yüzen bitkiler(Nilüfer vb…) ve son olarak da su altında kalan bitkiler(Elodea, Chara vb…) yer alır. Genellikle sığ göllerde bu bölge çok geniş olduğu halde derin göllerde dardır. Bir çok balık türü bu bölgede beslenir, ürer ve gelişir. Sublittoral Zon; Bu bölgede eğim oldukça fazladır. Karakteristik hayvanlarını Pelecypod ve Diptera türleri oluşturur. Derin Zon; Ancak derin göllerde(Baykal, Tanganika…) bulunan zondur. Bitkiler ortadan kalkmış olup, sadece Chrinomid türleri ile Crustaceae’den Asellus, Annelidlerden Tubifex genusuna ait türlere rastlanır. Göllerin Sınıflandırılması; Oluşumuna göre göllerin sınıflandırılması Bulundukları enlem ve su sıcaklığına göre sınıflandırılması Suların kimyasal yapısına göre göllerin sınıflandırılması Ekolojik özelliklerine ve verimliliklerine göre göllerin sınıflandırılması. Oluşumuna göre göllerin sınıflandırılması; Yerli Kaya Gölleri; 1.Tektonik göller; Kıtaların kayması sonucu yerkabuğunda oluşan çatlak ve çukurların su ile dolmasıyla oluşan göllerdir. Ör; Tanganika, Baykal, Beyşehir, Manyas, Eğridir, Akşehir ve Eber gölleri… 2.Krater Gölleri; Aktivitesini yitirmiş yanardağların krater çukurlarında oluşan derin ve çanak şeklindeki göllerdir. Ör; Nemrut gölü. 3.Buzul Gölleri; Buzulların erimesi ile yüksek dağların yamaçlarında oluşturdukları göllerdir. Ör; Cenevre gölü, Zürih gölü Türkiye de Toroslar ve Uludağda rastlanabilir. 4.Karstik Göller; Kalkerli arazilerde kireç ve alçı taşlarının erimesi sonucu oluşan çukurlarda biriken suların oluşturduğu göl tipidir. Ör; Obruk gölü. Obruk gölü. Doğal Set Gölleri; 1.Lav Seti Gölleri; Aktif haldeki yanardağlardan çıkan lavların bir vadiye akıp set oluşturması sonucu oluşan göllerdir. Ör; Van Gölü. 2.Heyelan Gölleri; Toprak kaymaları sonucu vadilerin yamaçlarından kopan toprak kütlelerinin vadinin tabanında birikerek set oluşturması sonucu oluşurlar. Ör; Tortum gölü ve Yedi göller. 3.Alüvyon Baraj Gölleri; Akarsuların akış hızının azaldığı alçak bölgelerde taşıdıkları aşınım materyalinin büyük kısmı set oluşturarak nehir yatağı alüvyon seti ile kaplanır ve arkasında sular birikerek göl oluştururlar. Ör; Ankara Mogan gölü ve Salihli Marmara gölü. Tortum gölü Tortum Şelalesi 4.Lagünler;(Sahil Baraj Gölü); Deniz dalgalarının sürüklediği materyalin sahile yakın sakin zonda birikmesi sonucu oluşur. Ör;Bafa Ve Köyceğiz gölleri. Yapay Set Gölü; 1.Yapay Göller; Sulama, içmesuyu ve hidroelektrik üretmek amacıyla akarsu vadilerinin uygun bölümlerinde İnsanlar tarafından doldurulması oluşturulan göllerdir(=Baraj). Ör; Çubuk ve Keban barajları Bafa gölü Bulundukları Enlem ve Su Sıcaklığına Göre Göllerin Sınıflandırılması Göl suları sıcaklığın dikey yöndeki tabakalaşması gölün büyüklüğüne, topografik özelliklerine ve iklimsel koşullara bağlı olarak değişimler gösterir. Buna göre: 1.Amiktik Göler; Dikey yönde su sıcaklığında değişimi olmayan ve dolayısıyla termal tabakalaşma göstermeyen göllerdir. 2.Soğuk Monomiktik Göller; Yüzey suları sıcaklığı hiçbir zaman 4 oC’nin üstüne çıkmayan göllerdir. Yüksek dağlardaki göller buna örnektir. 3.Dimiktik Göller; Sıcaklık tabakalaşması ilkbahar ve Sonbaharda olmak üzere yılda iki kez gelişen göllerdir. 4.Sıcak Monomiktik Göller; Dip ve yüzey suları sıcaklığı daima 4 oC’nin üzerinde olan göllerdir. Su dolaşımı sadece kış aylarında olur. 5.Oligomiktik Göller; Her derinlikte sıcak sulara sahip göllerdir. Su dolaşımı seyrek ve düzensizdir. 6.Polimiktik Göller; Su sıcaklığı tüm derinliklerde 4 oC’nin biraz üzerinde olan göllerdir. Bu göllerde su dolaşımı peryodu fazladır. Suların Kimyasal Yapısına Göre Göllerin Sınıflandırılması; Tuzlusulu Göller; Sularında Cl, SO4, CACO3 ve bikarbonat bileşimleri içeren göllerdir. Ör; Tuz ve Van gölleri Tatlısulu Göller; Çok az veya hiç tuz içermeyen göllerdir. Ör;Beyşehir, Eğirdir, Terkos gölleri, Akşehir, Eber gölleri. Yarım Sodalı Göller; Sularını 1 L’sinde 500 mg’dan daha az soda içeren göllerdir. Ör;İznik ve Kabalı gölleri. Sodalı Göller; Sularını 1 L’sinde 500 mg’dan daha fazla soda içeren göllerdir. Ör;Sarıkum, Mogan ve Eber gölleri. Ekolojik Özelliklerine ve Verimlerine Göre Göllerin Sınıflandırılması; Oligotrof Göller; Genellikle çok derin olduklarından termoklin tabakası yüzeye yakın oluşur. Epilimnion tabakası dar, hipolimnion tabakası geniştir. Bu göller çok derin olduğundan güneş ışınları dibe kadar ulaşamaz, bu nedenle de suyun derin tabakaları genellikle çok soğuk olur. Bu göllerin dibindeki organik madde ile suda yüzen asılı maddeler azdır. Plankton miktarı genellikle fakirdir. Sudaki köklü bitkiler oldukça seyrek ve sahilde lokalize olmuştur. Biyolojik olarak verimsiz göllerdir.Chlorophyceae,Tanytarsus, Som, Somon Eutrof Göller; Nisbeten sığ gölerdir. Bu tip göllerde güneş ışınları dibe kadar ulaştığından sular genellikle her düzeyde sıcak olur. Dipte organik madde, suda asılı madde çok boldur. Zemine doğru O2 miktarı azalmıştır. Vejetasyon sahilde geniş bir kemer oluşturur. Fito ve Zooplankton bakımından da zengin göllerdir.Chironomus, Corethra, levrek,turna,sudak. Diatome, Myxophyceae vs. Distrof Göller; Genellikle sığ göllerdir; turbierlerde veya eski dağlık arazi üzerinde, humus maddesinin bol olduğu bölgelerde bulunur. Bu nedenle suları kahverengidir. Organik madde zeminde ve suda asılı çok fazladır. Ca, N ve P bileşikleri çok az olup göllerin derin zeminlerinde O2 yok denecek kadar düşüktür. Myxophyceae, Corethra. Balık yoktur. ÖZEL EKOSİSTEMLER; Sulak Alanlar; Nehir Ağızları; Lagünler; Mercan Resifleri; olarak 4’e ayrılır. SULAK ALANLAR; Günlük yaşantımızda Bataklık veya Sazlık olarak tanımlanan Sulak Alanlar, özellikleri ve içerdikleri canlı toplulukları yönünden büyük bir öneme sahiptir. Bu alanları; sığ göller, göl kıyıları, nehir ağızları, alçak deniz kıyıları, deltalar, bataklıklar… oluşturabilir. Bu nedenle Sulak Alanlar genellikle derinlikleri 6 m. kadar olan göller, bataklıklar, sazlıklar ve lagünler olarak tanımlanabilir. Ramsar Sözleşmesinde; Doğal ya da suni, sürekli ya da mevsimsel, tatlı, acı ya da tuzlu, durgun ya da akan su kütleleri, bataklıklar, turbalıklar ve gelgitin çekilmiş anında derinliği altı metreyi aşmayan deniz sularına SULAK ALAN denir. Kayseri Sultan Sazlığı Sulak alanlar’ın ekolojik ve ekonomik yönden önemi; 1.Sulak alanlar aşırı yağışlarda suyu sünger gibi emerek tutarlar. 2.Sulak alanlar yer altı sularını içeren bir depo işlevi görür. 3.Karasal ve sucul ekosistem iç içe olduğundan yüksek biyolojik üretim oluşur. 4.Bu alanlar yüksek biyolojik aktiviteleri nedeniyle nitrat ve fosfat kirlenmesini azaltır.(Ötrofikasyon) 5.Akarsu ağızlarındaki sulak alanlar suya çeşitli kaynaklardan eklenmiş olan sedimanları tutarak biriktirirler. 6.Türkiye sulak alanlar yönünden oldukça zengin bir ülkedir. 7 Karadeniz, 10 Marmara, 8 Ege, 12 Akdeniz, 20 İç Anadolu, 12 Doğu Anadolu ve 4’de Güney Doğu Anadolu Bölgesinde olmak üzere toplam 73 sulak alan saptanmıştır. 7.Ülkemizde bazı sulak alanlar koruma altına alınmıştır. Bunlara Manyas Kuş cenneti milli parkı. Kayseri sultan sazlığı, Tuzla Kuş cenneti… örnek verilebilir. 8. Biyolojik zenginliğimizin önemli bir bölümünü oluşturan sulak alanlar, özellikle su kuşlarının beslenme, kışlama ve kuluçka yapmaları açısından hayati önem taşır. 9. Sulak alanlar bulundukları bölgenin su rejimini düzenleyen, çevresindeki tarım alanlarını besleyen, yüksek biyolojik verimlilik ve oksijen üretiminin yanısıra, balıkçılık, avcılık, yetiştiricilik, dinlenceye yönelik kullanımlar, turistik faaliyetler ve bilimsel araştırmalara olanak sağlayan yeryüzünün çok önemli sucul ekosistemleridir. 10.Ülkemizdeki sulak alanların uluslararası düzeyde önem taşımasının nedeni Türkiye'nin coğrafik konumundan kaynaklanmaktadır. Kuş göç yollarının en önemlileri Türkiye üzerinden, özellikle sulak alanların bulunduğu yörelerden geçmektedir. 11.Sulak alanların ekolojik dengenin devamlılığının sağlanmasındaki rolleri yeterince incelenmediği ve araştırılmadığı için genel olarak tüm dünyada bu yöreler hastalık taşıyan, bataklık ve verimsiz alanlar olarak değerlendirilmiş ve çeşitli amaçlar için kurutulmuşlardır. 12.Su kuşları, sayısız memeli, sürüngen ve pek çok canlı türünün yaşadığı sulak alanlar, zengin besinlere ve korunaklı alanlara sahip olması nedeniyle de balıkların yumurta döktüğü, gelişip büyüdüğü son derece önemli olan yaşam ortamlarıdır. Sulak Alanlardaki Sorunlar; Son derece değerli ekosistemler olan sulak alanlar, şehirleşme, Çevre kirlenmesi, tarımsal faaliyetler gibi doğal süreçlerinin kesintiye uğramasıyla değişmekte ya da yok olmaktadırlar. Sulak alanların kurutulmasında sadece tarım alanları kazanma amaçlanmış, yaban hayatı ve bu alanlardan elde edilen balık, saz, kamış gibi gelir kaynakları dikkate alınmamıştır. Sulak alanlarda karşılaşılan en önemli tehlike bu ortamların kirletilmesidir. Gelişen sanayi tesislerinin atıklarının bu ortamlara verilmesi, hızlı kentleşme ve kıyısal yerleşim sonucu kullanılmış suların arıtılmadan sulak alanlara verilmesi… Turizm ve ikinci konut amaçlı yapılaşmalar, Yasadışı, aşırı ve yanlış avlama, Eber, Gölcük, Marmara gibi göllerimiz de kirlenmeden ve suların devamlı kullanılmasından dolayı sığlaşmış ve bu göllerin alanı daralmıştır. Ekolojik dengenin bozulduğu bu alanlarda ötrofikasyon olayı başlamıştır. Suyun fizikokimyasal özelliklerinin değişmesi ve özellikle oksijenin azalışıyla birlikte balıklar ve diğer su canlılarının yaşamı tehlikeye düşmüş ve zaman zaman kitlesel ölümler görülmüştür. Aşırı otlatma, yumurta toplama, kontrolsüz kesim ve saz yakılması gelmektedir. NEHİR AĞIZLARI; Nehir ağızlarını, nehirlerin denizlere açıldığı gel-git etkisindeki bölgeler oluşturur. Haliç olarak da tanımlanan bu bölgeler genel olarak kıyısal bölgenin dar olduğu alanlarda tatlı su ve deniz suyunun karışımından oluşan Acı su ortamlarını içerirler. Buralar tür çeşitliliği yönünden fakir, biyokütle yönünden zengin bir bölgeyi oluşturur; yani yeryüzünde en büyük biyolojik üretime sahip bölgelerdir. LAGÜNLER; Geniş kıyısal bölgeye sahip denizlerin kenarlarında denizle yarı bağlantılı gölcüklere Lagün denir. Bunlar dalgaların taşıdığı materyalin sahil zonunda birikmesi sonucu oluşturduklarından Sahil Baraj Gölleri olarak da tanımlanırlar. Ayrıca halk arasında Dalyan olarak da bilinirler. Ülkemiz sahillerinde yaklaşık 37.000 hektarlık alana sahip 20’den fazla çeşitli şekillerde lagün vardır. Lagünler ekolojik ve ekonomik yönden önemli ekosistemleri oluştururlar. Bunlar akarsuların taşıdığı besleyici tuzlar nedeniyle yüksek birincil üretime sahiptirler. Bu nedenle, başta çipura, levrek, kefal gibi ekonomik değeri yüksek balıklarla karides gibi omurgasız hayvanların gençleri beslenmek amacıyla lagünlere girerek erginleşirler. Üremek amacıyla denizlere dönmek isteyen balıklar lagün ağzında insanlar tarafından kurulan ve Kuzuluk olarak adlandırılan bölgede yakalanırlar. Bu nedenle balık üretimi yüksek bölgelerdir. MERCAN RESİFLERİ; Yıllık su sıcaklığı ortalaması 20° C nin üzerinde bulunan, Tropikal Bölgelerin kıta sahanlığı üzerinde kalkerli bitkisel ve hayvansal organizmaların gelişip yığılması sonucu oluşan yapılara Mercan Resifi denir. Mercan resifleri özel biotop oluştururlar. Bu nedenle içlerinde ve aralarında pekçok omurgasız hayvan ve balık türü yaşar. Tür çeşitliliği yönünden zengin ekosistemlerdir. Avustralya Avustralyada Mercan Resifi Sulak Alan Bitkilerinin Biyolojik Özellikleri; Sucul bitkiler karada yaşayanlar ile karşılaştırıldığında çeşitli sitolojik, morfolojik ve anatomik farklılıklar göstermektedir. Ayrıca bu bitkilerin üreme şekilleri ve tiplerinin de değiştiği görülmektedir. Çeşitli su bitkileri türleri ile yaşadıkları sucul ortam arasında doğrudan ilişki vardır. örneğin, Myriophyllaceae familyası üyeleri suya tamamen gömülmüş halde yaşadıkları halde su mercimekleri (Lemna türleri) suyun üzerinde kalırlar. Nilüferler (Nymphea türleri) ise bir yandan rizom gövde ve kökleri ile çamura tutunurlar, geniş yapraklan ise su yüzeyinde yüzer. Su bitkileri yaşadıkları ,ortama uyabilmek için bazı morfolojik değişiklikler geçirmişlerdir: Kök, gövde veya yapraklar bazen ince lam veya iplik şekine dönüşebilir. Çiçekler ise çok küçük olup, yanlızca bir tek üreme organı içerirler. İletim kanalları karadaki çiçekli bitkilere oranla azalmış ve daha az farklılaşma göstermiştir. Eğreltilerde yaprak ve kökler oldukça kısa bir gövdeye bağlanmışlardır. Çiçeklenmezler doğrudan yaprak veya gövde üzerinde gelişen sporlara sahiptirler. Sporlar gelişerek üzerinde mikroskobik üreme organı bulunan çok küçük boylu bitkiyi oluşturur. Çiçekli bitkiler tipik olarak kök, gövde, yaprak ve çiçeklerden meydana gelmiştir. Çiçekler bitkinin eşeysel üreme merkezleridir. Erkek üreme organları (etamin) polenleri oluşturur. Dişi üreme organları ise ovul içeren pistilden oluşmuşlardır. Bazı bitkiler biseksüel (dişi ve erkek üreme organlarını taşıyan) çiçeklere sahiptirler. Bazıları ise yanlızca erkek veya dişi çiçekler taşırlar. Döllenen her ovul tohumu, pistil ise meyveyi oluşturur. Tohumlar daha sonra yeni genç bitkiyi meydana getirir. Epidermis hücreleri klorofil taşırlar ve karbondioksit asimilasyonunda önemli rol oynarlar. Buna karşın hava organlarında epidermis hücrelerde klorofil bulunmaz ve bu organlarda stomalar vardır. Böylece hava sirkülasyonu sağlanır. Su bitkilerinde hava dokuların (aerifer) bulunuşu önemli bir özelliktir. Boşluklu süngerimsi yapıdaki bu dokular şamandıra görevini görürler ve sualtı organlarının yüzmesini temin ederler. Sualtı organları bazen büyük ölçüde değişime uğrayarak özel şamandıra şeklini alırlar Yapraklar su içine gömülü, yüzücü veya su üstünde bulunabilirler. Aynı tür 2 veya 3 farklı şekilli yaprak tipini dalları üstünde taşıyabilir. Yaprakları su içinde veya dışında oluşlarına göre şekilleri, yapıları, dokuları farklılaşmalar gösterir. Su içindekiler çok ince yapılıdırlar. Dallanma gösterirler veya yassılaşmıştırlar. Bazılarının membranları ince veya saydamdır. Yaprakların üst ve alt düzeyleri arasında farklılaşma olmayabilir klorofilli dokular her iki yüzeyde yeralırlar. Havada bulunan yapraklarda alt yüzeydeki epidermada stomalar bulunur, böylece hava epidermis altındaki klorofilli dokulara ulaşır. Yüzücü yapraklarda ise iki yüzleri arasında farklılaşmalar olabilir. Örneğin; stomalar üst ve alt epidermada bulunan su ile temas etmesi nedeniyle alt yüzeyde havanın doku içine girmesi mümkün olmaz. Genellikle alt yüzeyler kırmızımtırak renktedir. Su bitkilerinde dahi çiçeklenme genellikle havada olur. Çiçekler su dışında açar ve döllenme kara bitkilerinde olduğu gibi gerçekleşir. Polenler rüzgar yoluyla veya böceklerle (Diptera) taşınır. Bazen ise su üstünde kayarak döllenmeyi sağlar. Bazılarında ise su içinde olur. Ancak döllenme çiçek açmadan gerçekleşir (Kleistogami). Su Bitkilerinde Üreme; Sucul bitkiler çiçeklenme ve döllenme yönünden gerçekten farklılaşmalar göstermişlerdir. Döllenme suda olur ve polenler bu ortamdaki yayılmaya uyum göstermişlerdir. Polen su içinde serbest hale geçer, dişi çiçeğin stigmasını bulana kadar su içinde gezinir. Döllenmeden sonra meyva oluşumu su içinde olur. Çiçekleri havada olan su bitkilerinde dahi genellikle meyve su içinde gelişir. Meyvayı taşıyan dalcıklar eğilerek genç meyvayı su içine yöneltir. Sucul meyvalar etlidir, tohumları jelleşme oluşumu ile açılır. Tohumlar su içinde veya üstünde yüzerler. Eşeysel üreme her ne kadar bitkisel türlerin çeşitliliğinde (diversite) önemli ise de eşeysiz (vejetatif) üreme su bitkilerinde önemli rol oynar. Bazı türlerin eşeysiz olarak üremesi ile aşırı çoğalması genellikle insan aktivitesi sonucu ortamda değişimlerin olduğunu simgeler. Su bitkilerinde üç çeşit, üreme tipine rastlanır: 1.Tomurcuklanma veya çeliklenme (Vegetatif), 2.Eşeysiz (sporla) ve 3.Eşeyli üreme. Tomurcuklanma veya çeliklenme (Vegetatif tipleri; a.İkiye bölünme yoluyla üreme b.Çok hücreye bölünme şeklindeki vegetatif üreme c.Tomurcuklanma yoluyla üreme d.Üretken (Gemma) kısımlarının oluşumu yoluyla üreme e.Soğancık (Bulbus) denilen kısımları ile üreme f. Rizom oluşumu ile üreme g. Soğan ile üreme Eşeysiz Üreme (Sporla Üreme): Sporlar oluşum şekline göre ikiye ayrılır. 1. Ekzosporlar ile Üreme: Alg ve mantarlarda yaygındır. Türleri; a.Konidispor: Bazı mantarlarda liflerin' uçlarında dışarıya doğru boncuk dizisi şeklinde olurlar. Örnek: Penicillum. b.Basidispor: Bazidium denen torbalarda meydana gelir. c.Ezidispor: Çift nükleuslu olarak oluşan konidispor tipidir. d.Üredospor: Yaz mevsiminde oluşan bir spordur. e.Tenatospor: Kış mevsiminde oluşan bir sporudur. 2.Endosporlar ile Üreme: a.Izospor (Planospor): Çepersiz 1-2, bazende daha fazla sayıda kamçıları ile hareket eden sporlardır. Özellikle alg ve mantarlarda yaygındır. b.Aplanosporlar: Kamçısız dolayısıyla hareketsiz ve kalın çeperler ile kuşatılmış sporlardır. c.Heterosporlar: Morfolojik olarak farklı olan sporlardır. Bu durum heterospor olarak adlandırılır. Eğreltilerin bazı gruplarında görülür. Eşeyli Üreme; 1.Autogami: Bir ana hücrenin protoplastından oluşan gametler hücre içinde gelişirler. Bu üreme diyatomelerde görülür. 2.İzogami: Birleşen gametler şekil ve büyüklük bakımından benzer fakat fizyolojik olarak birbirlerinden ayrılırlar. Bunlar (+) ve (-) isimlendirilirler. (+) olan erkek, (-) olan dişi işlevlidir. İç Su Bitkilerinin Sucul Ortamdaki Önemi; Birincil üreticiler (Primer prodüktör) olarak tanımlanan yeşil bitkiler ve fitoplanktonik organizmalar klorofilleri sayesinde su ve suda eriyik halde bulunan karbondioksidi ışık enerjisi kullanarak fotosentez olayı sonucu organik madde üretimini sağlarlar. Klorofil taşıyan bitkisel organizmalar ayrıca fotosentez aktivitesiyle oksijen oluşturup suyun oksijenasyonunu sağlarlar. Organik parçalanma olayından aerob bakteri ve mantarlar için gerekli olan oksijen temini su bitkileri tarafından sağlanır. Su bitkileri aynı zamanda patojen bakterilerin ortamdan uzaklaştırılmalarında rol oynamaktadırlar. Su bitkileri ortamın kimyasal yapısını da etkilemektedir. Örneğin, sü bitkilerinin suyun sertliğinin azalmasına neden olması gibi Elodea Elodea ve benzeri bazı su bitkileri sudaki kireci alarak suyu yumuşatırlar Su bitkileri kirliliğin biyolojik yöntemlerle saptanmasında önemli belirleyici (indikatör) organizmalardır. Özellikle algler sudaki oksitlenme düzeyine karşı çok hassastır. Su bitkileri suların arıtımında kullanılmaktadır. Örneğin Ceratophyllum, Elodea, Myriophyllum, Najas, Vallisneria, Potamogeton türleri gibi. Makrofitler özellikle kıyı zonunda dağılım gösterir. Bu yöreler balık ve diğer canlıların üreme alanlarını oluştururlar. Sazan gibi çoğu balık, yumurtalarını su bitkilerinin üzerine bırakmayı tercih eder. Akvatik bitkiler balıkların üreme alanlarını oluşturmaktadırlar. Su ortamındaki organizmaların bazıları ışıktan kaçma eğilimi gösterirler. Su bitkilerinin ışığı absorblama özellikleri sayesinde fazla ışık girişini önlemektedir. Bu canlılar su bitkilerinin olduğu yerlerde gelişirler. Büyüyen kök ve gövdelerin yardımıyla dalgaların su tabanına olan etkisini yokeder ve taban materyalinin sürüklenmesini önler. İÇ SU BİTKİLERİNİN SINIFLANDIRILMASI; Sınıflandırma göller, akarsular, lagünler ve sulak alanlardaki ve Makrofit ve mikrofit olarak evrimsel gelişimlerine göre yapılacaktır. Mikrofit; 1.Fitoplankton; Bitkisel planktonik organizmalar olup, hücrelerinde klorofil bulunan basit yapıya sahip, bir veya çok yıllık hücreli, soliter veya kolonidal alglerdir. Fitoplankton, sularda primer su bitkileri olarak tanımlanan ve bitki sistematiğinde Kriptogamlardan olan Alg’lerin önemli bir kısmını oluşturur. DIVISIO;CYANOPHYTA(MAVİ-YEŞİL ALGLER); Prokaryotik organizmalardır. Bu Mavi-Yeşil Alg’ler tek hücreli (Synechococcus) veya çok hücreli kolonidal formlar şeklinde(Microcytis, Sınıflandırma; Merismopedia) şeklinde olduğu gibi ipliksi yapıda da(Anabaena, Aphazimenon, Oscillatoria) olabilirler. DIVISIO;EUGLENOPHYTA; Cyanophyta dışında klan diğer alg gruplarıyla birlikte Eukaryot içinde sınıflandırılır. Genellikle gölcük ve havuzlarda dağılım gösterir. Organik madde yönünden zengin, kirli sularda bol görülür. Kirlenmiş suların karakteristik bitkisel organizmasıdır. DIVISIO:PYRROPHYTA (Ateş Rengi algler); Her zaman tek hücrelidir. Dinophyceae klasisi içinde yer alan Ceratium hirudinella göllerde en çok görülebilen organizmalardır. Bir diğer önemli cinsde Peridinum’dur. DIVISIO;RHODOPHYTA(KIRMIZI ALGLER); Birkaç türü tatlı sularda yaşar. Kamçılı formları yoktur. Lemanea annulata ve Batrachespormum vagum temiz suların biyolojik indikatörü olması nedeniyle tatlı su alglerinin ekolojisinde önemlidir. Cyanophyta Oscillatoria brevis Euglena viridis Ceratium tripos Ceratium hirundienella Peridinium tabulatum Peridinium tabulatum DIVISIO;CHROMOPHYTA;(Altın Sarısı Algler); Klasis; Chrysophyceae; Sarı renklidir. Dinobryon ve Mallomonas gibi cinsleri vardır. Klasis;Xanthophyceae; Rengi yeşil yada açık sarıdır. Klasis;Diatomephyceae(Basillariophyceae; Tek hücreli yada koloni halinde bazen ipliksi yapıda olan bu algler tatlı sularda çok yaygındır. Centrales ve Pennales ordolarına ayrılırlar. Klasis; Phaeophyceae; Algler ipliksi ve yapraksı formdadır. Tek hücreli formları yoktur. Bu alglerin yalnız Pleurocladia, Bodanella, Lithoderma, Heribaudinella ve Sphalaceria cinsleri tatlı sularda yaşar. DIVISIO;CHLOROPHYTA;(YEŞİL ALGLER); Büyük çoğunluğu (%90) tatlı sulada yaşayan bu algler tek yada çok hücreli(Koloni), tek veya çok çekirdekli, dallanan veya basit yapılı çok hücreli ipliksi yapılara sahip formları içerir. Bu alg grubu ordolardan Volvocales ve Chlorococcales üyeleri tatlısularda çok fazla yayılış gösterir. Dinobryon Ordo; Chlorococcales; Scenedesmus, Oocystis, Pediastrum, Coelastrum, Chlorella, sularda daha fazla rastlanan cinslerdir. Chlamydomonas, Dunaliella, Pyramimonas, Tetraselmis ve Chlorella zooplankton ve balık larvalarının severek yediği besinlerdir. Yine yeşil alglerden Cladophora, Mougeotia, Spirogyra ve Zygnema, Oedogonium, Tribonema zaman zaman su yüzeyini kaplayan ipliksi alglerdir. Bu bitkiler bütün fitofaj hayvanlar tarafından yenir. Ordo;Volvocales; Pandorina, Eudorina, küçük Chlamydomonas, Carteria, Lobomonas türleri örnek verilebilir. Scenedesmus Volvox aureus Pediastrum boryanum Chlorella vulgaris Makrofitler; 1. Charophyta(Su Şamdanları); Bu grubun sadece bir tek sınıfı (Charophyceae) vardır. Yeşil algler (Chlorophycophyta) ile aynı sitolojik özelliklere sahip bu bitkiler üreme organları yönünden gelişmiş bir yapı gösterirler ve ayrıca organizasyon yönünden Cormophyta grubu bitkilere benzerlikler gösterir. Su şamdanları tatlı ve acısularda dağılım gösterirler. Genellikle 25 cm boyunda olan bu bitkilerin boylan 50 cm'yi bulan türleri olduğu gibi nadiren 1 m civarında olanlarına da rastlanır. Gövde üzerindeki dallanmalar dairesel (vertisillat) olup bitki bu genel görünümü ile atkuyruklarına (Equisetum) benzer. Su şamdanları morfolojik oluşumu yönünden kladom yapısı gösterir. Bu yapılanmada yüksek bitkilerdeki gibi büyümesi sınırsız gövde ve büyümesi sınırlı dalcıklar (Plöridi) vardır. Gövde üzerinde düğümlü yapı bulunur. Düğümler arası oldukça uzundur ve heliks şeklinde hücreler ile çevrilidir. Dişi ve erkek üreme organları düğümler üzerinde oluşur. Erkek üreme hücreleri (Antheridium) üçgen şekilli ve kenarlan dişli 8 parçanın oluşturduğu Globül olarak adlandırılan bir küre içinde gelişirler. Bu küre portakal renginde veya kırmızıdır. Dişi üreme hücresi (oosfer) ise Chara'da 5. Nitella’da ise 10 tane heliks şeklinde korteks hücrenin çevrelenmesiyle şekillenen Nükül adı verilen üreme organı içinde oluşurlar. Charophyceae sınıfı içindeki yüzlerce tür iki cinse aittir; Chara ve Nitella. Bütün bu türlerde hayat devri monogenetik ve haploidtir. Chara türleri kalkerli alkalin sularda yaygındır. Bu türlerin hücre çeperlerinde kalker birikimine rastlanır. Nitella türleri ise asidik sularda görülür. Bu türlerde kortekse ve çeperde kalker birikimine rastlanmaz. Charophyceae üyelerine dağ göllerinde ve lagünlerin kıyı kesiminde rastlanır. Chara virgata Nitella hyalina 2. Bryophyta (Ciğerotları ve Karayosunları) Bryophyta filumu 5 sınıf (Hepaticopsida, Anthoceropsida, Sphagnopsida, Andreaeopsida, Bryopsida) içinde yeralan otuzbinden fazla türden oluşmuştur. 2.1. Hepaticopsida(Ciğerotları); Hepatik sözcüğü ciğer ile ilişkili olduğundan ve bu sınıfta yeralan bitkilerde Marchantia örneğinde olduğu gibi tallus ciğer görünümünde olduğu için "Ciğerotları" olarak adlandırılır. Ayrıca bu grupta yeralan bazı türler ciğer hastalıkları tedavisinde de kullanılmışlardır. Ciğerotlan içinde onbinden fazla tür bulunur ve bu türler 4 takım (Marchantiales, Jungermanhiales, Sphaerocarpales ve Takakiales) içinde dağılmışlardır. Ciğerotları kapsamında sucul türlerin sayısı oldukça azdır. ülkemizde türlerine rastladığımız Marchantia cinsinin içinde yeraldığı Marchantiales takımından bahsedeceğiz. Marchantiales; Üçyüzden fazla türü içeren bu takım içinde karmaşık yapıda gametofit ve sporofit nesli bulunan türlerden oluşan Marchantiaceae familyası ile yalın yapıda türleri kapsayan Ricciaceae familyası yeralır. Marchantiaceae familyası üyelerinde gametofit nesil tallustan oluşmuş olup, tallus boyu 10 cm kadardır. Rhizoid olarak adlandırılan köksü yapılar bitkinin zemine tutunmasını, su ve mineral maddeleri ortamdan almasını sağlar.Eşeyli ve Eşeysiz ürerler. Ricciaceae familyası üyelerinde tallus rozet şeklinde ve birkaç milimetre kalınlığındadır. Riccia glauca türüne çamurlu kumlu zeminlerde rastlanır. Bitki su çalkantıları ile gelişim gösterir. Riccia fluitans (kristal ciğerotu) sakin sularda, az derin sularda, ötrofik ortamlarda ve havuzlarda su yüzeyinin hemen altında yüzen bir türdür. Tamamen yeşil renklidir. Asya'da genç yapraklar sebze olarak tüketilir. Marchantia spp Riccia glauca Riccia fluitans 2.2. Sphagnopsida (Sfagnumlar) Bu sınıftaki türlerin büyük çoğunluğu Sphagnum cinsi içinde yer alır. Sphagnales takımı sadece Sphagnum türlerinden oluşmuştur. Islak ve nemli ortamlarda, asitli sularda, göl ve akarsu kenarlarında rastlanır. Gövdeleri 50-60 cm’ye kadar ulaşabilir. Bitki uç kısmından büyür. Çatalsı gelişen kökçük şeklindeki yapılar ile zemine tutunur. Gerçek kökleri yoktur. Yaprak ve dallar gövdeyi tamamen kaplarlar. Pulsu yapraklar gövde üzerinde sık olarak sıralanmıştır. Sphagnum yapraklan içinde ölü hücrelerde (hyalocystes) bulundururlar. Bitki soluk yeşil, pembe, kor veya sarı-kahverengidir. Sphagnum türleri kuru ağırlığının 40 misli su tutabilir. Bu bitkiler asit ortamlarda gelişir. pH 6'nın altındaki ortamlarda özellikle pH 4.5 ile 5.5'ta yaşar. Suyun kalitesini düzenler. Sphagnum fimbriatum Sphagnum Moss Sphagnum fallax Sphagnum ssp. 2.3. Bryopsida (Karayosunları) Hakiki Karayosunlarının büyük çoğunluğu bu sınıf içinde yer alırlar. Bu bitkiler halı gibi sık bir bitki örtüsü oluştururlar. Bütün bölgelerde, (dağlar, yaylalar, ormanlık bölgeler) ve tatlısularda görülürler. Hakiki karayosunlarında çok sayıda familya vardır. Çok az sayıda sucul türler mevcuttur. Polytrichum asitli turbalıklarda, Hypnum bazik sularda görülür. Fissidens ve Octodiceras türleri en yaygın olarak görülen sucul bitkilerdir. Drepanocladus cinsi çay kıyılarında veya suların zaman zaman çekilip geldiği asitli ortamlarda yayılım gösterir. Polytrichum Hypnum jutlandicum Fissidens fontanus Octodiceras ssp. Hygroamblystegium cinsi hızlı akan derelerde' özellikle kalkerli sularda bulunur. Aulacomicum, Acrocladium, Campylopus cinslerinin türleri ise daha çok turbalıklarda gelişir. Fontinalis: Sucul ortamda rastlanan en tanınmış cinsidir. Fontinalis antipyretica L. ex Hedwia türü suyun altında yaşayan 70-80 cm uzunluğunda dioik bir bitkidir. 3 sıralı yapraklarında damarlanma görülmez. Saç şeklinde koyu yeşil renkte kümeler halinde kayalar üzerine tutunurlar. Durgun sularda bulunduğu gibi akarsularda da yaşayabilir. Üremesi sakin ve ılık sularda olur. Bazen asitli sularda da görülür. Fontinalis antipyretica 3.Pteridophyta (Kibritotları, Atkuyrukları ve Eğreltiotları) Pteridophyta kibritotları, atkuyrukları ve eğreltiotlarından oluşmakla birlikte Eğreltiotları en tanınan ve yaygın dağılımı olan bitkilerdir. Bu bitkiler bünyelerinde iletim demetlerinin (trake) bulunuşu ve gelişmiş kök yapıları ile karayosunlarından (Bryophyta) ayırtedilirler. Pteridophyta iletim demetleri olan ve üreme yönünden kriptogam grubuna giren bitkilerden oluşmuştur. Sınıflamada Algler tallus yapısı gösterdiklerinden Thallophyta grubu altında toplandıkları halde ciğerotlan ve karayosunları (Bryophyta) ile kibritotları, atkuyrukları ve eğreltiotları (Pteridophyta) daha gelişmiş bir yapı olan kormuş yapısına sahip oldukları için Cormophyta grubu altında toplanırlar. Azolla Pteridophyta kriptogamlar içinde en gelişmiş bitki grubudur. Bryophyta'da olduğu gibi Pteridophyta'da bitkinin hayat devri içinde dişi ve erkek üreme organları taşıyan Gametofit nesil ve spor oluşumu ile eşeysiz üremenin gerçekleştiği sporofit nesil birbirini izler. Her iki neslin birbirinden bağımsız yaşamı vardır ve şeklen birbirlerine benzemezler. Gametofit nesil yeşil renkli tallus veya yassı küçük bir yaprakçık şeklindedir ve genellikle çıplak gözle pek fark edilmez. Oysa sporofit yapraklı ve oldukça büyük ve gelişmiş yapıdadır. 3.1.Lycopsida (Kibritotları) Kibritotları, kök, gövde ve yaprak farklılaşması gösteren bünyesinde iletim demeti oluşmuş, esas gövdesi sürünücü olan, dalları yere yatık gövdeden yükselen, yaprakları gövde üzerinde spiral şeklinde dizilen türlerden oluşmuştur. Kökler çatalsı dallanır ve üzerinde düğümlere rastlanmaz. Isoetales takımı ve Isoetaceae familyası sucul türleri kapsar. Isoetes ve Stylites cinslerine ait türler akarsu ve göllerde yaşar. Denizde yaşayan türlere rastlanmaz. Isoetes lacustris: Soğuk sularda (dağ göllerinde) ve lagünlerde yaşayan bir türdür. Derin sularda suya batmış olarak yığın kümeler oluşturur 3.2.Sphenopsida (Pulyapraklılar veya Atkuyruklar); Pulyapraklıların en yaygın ve en çok tanınanları nemli topraklarda ve sulak alanlarda gelişen ve birçok dilde "Atkuyrukları veya Tilkikuyrukları" olarak adlandırılan Equisetales takımı üyeleridir. Bu takımın en yaygın örnekleri Equisetum türleridir. 0.5-1 m boyundaki bitki genel görünümü ile minyatür bir selvi ağacını andırır. Atkuyruklarında gövde otsu ve boğumludur. Bu boğumlardan üste doğru küçük pulsu, alta doğru ise büyük boyutlu olan ve daire şeklinde (vertisillat) dizilmiş yaprak ve dalcıklar çıkar. Sporlar, Mayıs ve Ağustos aylarında görülür. Sporangiumlar gövdenin ucunda başak şeklindedir. En sık rastlanılan Equisetum türleri; Equisetum telmatia, E. varigatum, E. hymale, E. arvense'dir. Brezilya Ormanlarında {E. giganteun) bir kaç metre boyunda ormanlar oluştururlar. Equisetum bitkisi mineral maddelerce zengin küçük sulak alanlarda (özellikle yazın kuruyan) koloni halinde bulunur. Durgun ve sakin su kıyılarında bu bitkiye rastlanır. Örneğin Equisetum fluvietile. Sphenopsida sınıfı içinde jeolojik devirlerde ağaç şeklinde büyük boyutlu ve çok sayıda tür yeralırken bunların büyük çoğunluğu zaman içinde ortadan kalkmış bu sınıf içinde sadece Equisetales takımına ait ve genellikle otsu görünümlü türler varlıklarını sürdürmektedirler. Equisetum telmateia Equisetum telmateia Equisetum fluvietile 3.3. Filicopsida (Eğrelti Otları) Pteridophyta'mn en yaygın sınıfı Filicopsida'dır. Bu sınıfın en yaygın ve önemli örnekleri çeşitli eğreltiotu türleri olup bunların tümü Pteridopsidae veya Filicidae (Filicinae) alt sınıfı içinde yeralır. Bu sınıfta ayrıca içinde Marsilia türlerinin yeraldığı Marsileaidae ile Salvinia Ve Azolla türlerinin yeraldığı Salviniidae alt sınıfları bulunur. Marsilea hirsuta Filicidae veya Pteridopsidae Bu alt sınıf içinde 14 takım ve 85 familya yer alır. Eğrelti otları ormanlarımızın zeminini süsleyen kök, gövde, yaprak farklılaşması gösteren bitkilerdir, Boyutları genellikle büyük ve ağaççık şeklinde olmakla birlikte otsu olanları da bulunmaktadır. Eğreltiotları genellikle çok yıllık bitkilerdir. Ağaçsı formlarında gövde iyi gelişmiştir. Yapraklar büyük olup birçok türde damarlı ve dilimlidir. Rhizomlardan ilkbaharda çıkar. Tropikal türlerde destek köklere rastlanır. Pteridophyta üyeleri sporla ürerler, spor kesesi olan sporanjlar yaprakların altında bulunurlar. Yaklaşık 12 000 türü olan bu grubun karada yaşayan üyeleri çoğunluktadır. Su ortamına uyum gösteren tipleri Hydropteris Hydropteris (Su Eğreltileri), olarak isimlendirilir. Bu alt sınıf içinde yeralan takımlardan Pteridales içinde 8 familya yeralır. Bunlardan Parkeriaceae( tek cinsi Ceratopteris) ve Adiantaceae(Adiantum capillus- veneris) familyaları sucul formlar içerir. Parkeria Ceratopteris (Adiantum caplilus-veneris Marsileaidae Bu alt sınıf içinde tek takım (Marsileales) ve tek familya (Marsileaceae) vardır. Bu familya içinde 3 cins bulunmakla birlikte ülkemizde sadece Marsilea cinsi’ne rastlanmaktadır. Familya: Marsileaceae; Marsilea: Dere, gölet, ırmak, lagün ve derin olmayan mezooligotrof karakterdeki içsularda yaşayan 4 yapraklı bir eğreltidir. Yatay uzanan rizomları vardır. Çamur içine gömülü bu yatay gövdeden çıkan kökler bitkiyi zemine bağlar. Gövdeden çıkan uzun yaprak sapı ucunda 4 tane yonca şeklinde yaprak bulunur. Yaprak saplarında sporanjları içeren sporokarplar bulunur marsilea hirsuta Marsilea crenata marsilea mutica Marsilea angustifolia Salvinidae; Bu alt sınıf içinde de bir tek takım (Salviniales) ve iki familya (Salviniacea, Azollaceae) vardır. Familya: Salviniaceae (Su eğrelti otları) Bu familyaya adını veren Salvinia cinsi ile tanınır. Salvinia: Su üstünde yüzen yaprakları olan küçük su eğreltisidir; horizontal gövde zıt durumlu yaprakları taşır. Yapraklar 1 cm uzunluğunda ve ovaldir. 3'lü yapraklardan 2'si su yüzeyinde kalışı sağlar, 3.eli yaprak ise değişime uğrayarak kök görevini görür. Su dışındaki yapraklar düz hat üzerinde bulunan tüyler ile örtülüdür. Lagün ve ırmakların durgun kısımlarında bulunur. En yaygın türü Salvinia natans (Su mercimeği)’dir. Hızlı çoğalırlar. Ötrof ve acısularda bulunurlar. Salvinia natans Salvinia natans Salvinia natans Salvinia natans Familya: Azollaceae Familyaya adını veren Azolla cinsi ile tanınır. Azolla (Su Kadifesi): Küçük boylu ve nazik yapılı bu bitkiler su üstünde yüzerler ve kara yosunlarına benzerler. Yeşil, pembe, kestane rengi olabilirler. Dalcıklar kiremit şeklinde üst üste binmiş 1 mm uzunluğundaki yapraklar ile örtülüdür. Yapraklar iki lopludur. Üstteki kalın yeşil lop suya temas etmez Altta kalan ince renksiz lop ise su ile temas halindedir. Kökler su içine uzanır. Yapraklar arasında ve dalın iç tarafında yeralır (Şekil 8E). Göletlerde ve kuruyan akarsularda, bataklıkarda bulunur. Bu bitkinin yapraklarındaki boşluklarda ortak yaşamda bulunan bir alg (Anabaena, Azolla) azotu fikse ettiği için bu bitki azotça zengindir ve bu nedenle gübre olarak çok kullanılır. Azolla Filiculoides 4. Spermatophyta (Tohumlu Bitkiler) Bitkiler aleminin çiçekli bitkiler (Fanerogam) grubunu oluşturan tohumlu bitkiler çok sayıda tür bünyesinde toplamıştır. Açık tohumlular (Gymnospermae) ve kapalı tohumlular(Angiospermae) olmak üzere iki alt gruba ayrılır. Su bitkileri kapsamında çok sayıda örneklerine rastladığımız kapalı tohumlular grubu üzerinde durulacaktır. Kapalı Tohumlu Bitkiler (Angiospermae) Çiçekler eşeyli üreme organlarını taşırlar ve döllenme bu organlarda olur. Döllenmiş ovül tohumu oluşturur ve bu tohum meyve içinde bulunur. Tohum içindeki embriyo çimlendikten sonra tekrar yeni bitkiyi oluşturur. Sucul kapalı tohumlu bitkiler tek çenekliler (Monocotyledonae) ve çift çenekli bitkiler (Dicotyledonae) olmak üzere iki alt grupta incelenebilir. 4.1.Monokotiledon; Familya;Graminae(Poaceae); Bu grup bitkiler genel özellikleriyle hemen tanınmalarına karşın tür tayinleri oldukça güçtür. Phragmites (Kamış): Büyük boylu (4 m) bitkinin gövdesi serttir. Bitki yatay rizom veya stolonlar üzerinde gelişir. Yaprak ayası 30-60 cm'dir. Yaprak kını kısa, zarımsı bazen tüylüdür. Çiçek yaklaşık 40 cm olup, panikül esnek yapılıdır ve tüylüdür (kahverengi-kırmızı). Çiçekler Eylül ve Ağustos'ta açar. Kozmopolit olan bu bitkinin 3 türü vardır. Sularda en fazla rastlanılan Pragmites australis daimi tatlı veya acısularda bulunur. Phragmites australis Familya: Cyperaceae (Sazgiller); Bu grup bitkiler Graminae'lere benzer 100 cins ve yaklaşık 4.000 türü mevcuttur. Otsu bitkilerde üçgensi (triangüler) gövde 3 sıra halinde ligulasız yapraklar taşır. Yapraklar uzun ve dar olup, paralel damarlanma gösterir. Bazen hermafrodit olabilirler. Örnekleri; Cyperus(Saz), Cyperus ceratinus L. Eleocharis (Sivrisaz), Carex (Sapama veya ayakotu), Carex acutiformis (Uzun sivri uçlu saparna) Scirpus (Bataklık sazları), Scirpus sylvaticus, Cyperus alternifolius Eleocharis palustris Carex acutiformis Scirpus sylvaticus Familya: Hydrocharitaceae; Halofil sucul bitkiler grubudur. Şeritsi, geniş yüzücü yapraklan mevcuttur. Elodea (Elodya): Bu cins otsu emers bir bitkidir, Hızı az akarsularda veya durgun sularda yoğun demetler halinde yaşar. Bu cins üyeleri yüzeyde uzun ve beyaz çiçekler açarlar Ör;E. canadensis Vallisneria (Kurdelaotu): Sualtında bulunan bu bitkinin sesil yaprakları şerit şeklinde olup, 30 cm uzunluğundadır. Gölet, ırmak ve pirinç kültür alanlarında rastlanır. Ülkemizdeki göllerde Vallisnaria spiralis türüne rastlanmıştır. Elodea canadensis Vallisnaria spiralis Vallisneria nana Familya: Alismataceae; Alisma (Su sinirotu): Dik yapraklar uzun saplıdır. Yaprak ayası uzun ve yassıdır. Aktinomorf çiçeklerde 3 sepal, 3 petal mevcuttur. Ör; Alisma lanceolatum (Mızraksı yapraklı sinirotu), Sagittaria(Su oku); S. sagittifolia Familya:Potamogetonacea(Susümbülgiller) Yaprakları suya batık veya yüzebilen çok yıllık otsu bitkilerden oluşur. Hepsi tatlısular’da görülür. Potamogeton (Su sümbülü): Gövde yapraksı olup su içinde bulunur. Bazen uzun ve yumuşak yapılıdır. Yapraklar damarlı ve saydamcadır. Potamogeton natans (Deniz dili), Potamogeton crispus (Kıvırcık yapraklı su sümbülü): Tamamen su içinde gelişen bu bitkide rizom sürünücüdür. Gövde 1 m'den uzundur. Alisma lanceolatum Sagittaria sagittifolia Potamogeton natans Potamogeton crispus Familya: Butomaceae (Hasır sazıgiller); Tek tür Butomus umbellatus su kenarlarında oldukça derinlerde bulunur. Çok yıllıktır. Gövde dik duruşludur. Familya: Juncaceae (Hasırotugiller); Juncus: Juncus türleri sazgillerin diğer türleri ile karakteristik çiçek ve ligüllerinin olmayışıyla ayrılır. Gövde uçlarında küçük çiçekler salkımlar şeklinde bulunur. Ülkemizde 34 tür vardır. Bunlardan 20'si bataklıklarda bulunur. Familya: Araceae (Yılanyastığıgiller); Pistia (Su marulu): Rozet şeklinde olan ve su yüzeyinde bulunan bu bitki marula benzer. Tıpta bu bitkiden elde edilen tuzlardan yararlanılır. Butomus umbellatus Juncus effuses Pistia Stratoites Familya:Lemnaceae(Su mercimeğigiller); Familya üyeleri mezoötrof, sakin ve durgun sularda rastlanır. Lemna minör: Bitki otsu 2-4 mm çapındadır ve su üstünde yüzer. "Su mercimeği" olarak adlandırılır. Çiçeklenme nadirdir ve zor görülür. Bitki vejatatif bölünme ile çoğalır. Familya:Typhaceae(Hasır ve Sukamışıgiller); Typha angustifolia (Dar yapraklı hasır kamışı); Çiçeklenme, Haziran-Ağustos ayları arasındadır. Turbier alanların karakteristik bir bitkisidir. Kozmopolit olan bu bitkinin 12 türü vardır. Daimi ve oldukça derin ve bazen acı olan sularda rastlanır. Bitki hayvan yemi olarak kullanılabilir. Lemna minör 4.2. Çift Çenekli Su Bitkileri (Dicotyledoneae) Tohum içindeki tomurcuk şeklindeki embriyo 2 yaprak şeklinde depo organı (kotiledeon) ile çevrilidir. Bu gruptaki familyalar içinde sucul türlerin sayısı karasallara oranla azdır. Familya:Ceratophyllaceae(Boynuzotugiller); Kırılabilir nazik yapıdaki bireylerden oluşan bu familyada bitki dalcıklardan oluşmuştur. Suya batık, köksüz ve çok yıllık otsulardır. Yaklaşık 10 türün hepsi suculdur. Ceratophyllum sp.: Bu bitkinin türleri yüzücü vertisillat (dairesel) ve çok parçalı yapraklıdır. Kökler görülmez; serbest olarak yüzer. Küçük çiçekler sesildir. Bitki kozmopolittir, sakin ve derin sularda bulunur. Ceratophyllum demersum Ceratophyllum sp Ceratophyllum demersum Familya:Haloragidaceae(Su civanperçemigiller); Myriophyllum (Su civanperçemi): Su içinde bulunur, dibe tutunmaz, yapraklan parçalıdır. Küçük çiçekler sesildir. Küçük yaprakların koltuğundadır. Bitki kozmopolittir. Sakin, temiz ve daimi sularda ve sulak alanlarda bulunur. Familya: Callitrichaceae (Suyıldızıgiller); Sualtı yaprakları düz, şeritsi, eliptik, su üstündekiler dairemsi, geniş ve rozet şeklinde, sığ ve durgun sularda rastlanan bu familyada 6 tür bulunur. Familya: Nympheaceae (Nilüfergiller); Sürünücü, rizomlu, çok yıllık otsu bitkilerdir. Yapraklar su üstünde yüzer. Sakin sularda yaşar, tozlaşma böceklerle olur. Çiçekler tektir. Ülkemizde Nymphaea alba (Beyaz nilüfer) ye Nuphar lutea (Sarı nilüfer) türleri vardır. Myriophyllum spicatum Myriophyllum aquaticum Myriophyllum aquaticum Callitrichaceae sp. Nymphaea alba (Beyaz nilüfer): Etli yapıda ve köksüzdür. Yapraklar rozet şekillidir. Çiçekleri çekici güzellikte olup, süngerimsi uzun sapları vardır. Meyve su içinde olgunlaşır ve süngerimsi yapıdadır. Göl kenarlarında ve yavaş akan su kanallarında rastlanır. Nuphar lutea (Sarı nilüfer): Petaller sarıdır. Beyaz nilüferden farklı olarak yan damarlarının çatalsı uçları birbirleri ile birleşmez. Nymphaea alba Nymphaea alba Nuphar lutea Familya:Polygonaceae(Çoban değneğigiller); Otsu bitkilerden oluşan bu familya genellikle kuzey yarımkürede görülür. Yaklaşık 700- 800 türü mevcuttur. Bunlardan az bir bölümü sucul ekosistemlerde rastlanır. Yaprakları basit, almaşlı, karşılıklı çiçekler hermafrodittir. Polygonum amphibium (Su çobandeğneği): Otsu bitkilerdir. Gövdeleri kalın olup büyük (0.3-2 m) boyludur ve su içinde uzanırlar. Adventif kökleri vardır. Bitkinin uç kısımları su üstüne dik olarak çıkar. Büyük yapraklar (30 cm) sivridirler. Çiçekler uzun salkımlar şeklindedir. Daimi sularda, ötrof ortamlarda, göletlerde acısu lagünlerinde bulunur. Az derin sularda bulunmakla birlikte büyük birlikler oluşturarak derin sulara doğru gelişim gösterirler. Tıbbi bir bitkidir. Polygonum amphibium Familya:Hippuridaceae(Kısrakkuyruğugiller); Hippuris vulgaris: 40 cm. boya ulaşabilen bu sucul bitki tek yıllıktır. Çiçekler aktinomorf’tur. Ortası boş olan gövdesinin üzerinde yapraklar vertisillat (dairesel) dizilir. Dere, çay gibi küçük akarsularda, tatlı ve acısularda, az derin gölcük ve su birikintilerinde yayılış gösterir. Familya:Oenotheraceae(Küpeçiçeğigiller); Bu familyada 600 tür yeralır. Alt isim Onagraceae olarakta tanınır, (karşılıklı) veya (almaşlı) basit yapraklı otsu bitkilerdir. Çiçekleri hermafrodit ve aktinomorfdur (ışınsal). Tozlaşma böceklerle olur. Epilobium hirsutum ve Ludwigia palustris en tanınmış türleridir. Epilobium hirsutum (Tüylü yakıotu): Otsu ve tek yıllık bitkinin boyu 12 m'dir. Eflatun renkli çiçeklerin petali kaliksten 2 defa daha uzundur. Yaprak sapı yoktur ve yaprak kenarlan dente (dişli), uzunluğu genişliğinden daha fazladır. Alüvyonlu topraklarda oldukça yaygındır, bataklık alanlarda görülür. Ludwigia palustris: 3-50 cm boyunda, sürünücü, çok yıllık’tır. Göl kenarları ve bataklıklarda bulunur. Hippuris vulgaris Epilobium hirsutum Ludwigia palustris Familya:Ranunculaceae(Düğün çiçeğigiller); Ranunculus: Bitkinin çiçek hariç diğer kısımları su içindedir. Yapraklar almaşlıdır ve ince kılcal damarlar taşırlar. Tek tek yeralan çiçekler beyaz, 1 cm'den daha az genişliktedir. 10 türü sulak alanlarda gelişir. Ranunculus lingua (İridüğün çiçeği): Otsu ve tek yıllık 0.5-1 m boya ulaşır. 5 cm çapa ulaşan sarı çiçekleri mevcuttur. Çiçeklenme Haziran- Ağustos aylarında görülür. Yapraklar genellikle lanceolat (dilsi) fakat bazı defalar suyun altındaki yaprakları kalp şeklindedir. Toprak altında stolon bir gövdeye sahiptir. Bitki özellikle göllerin ve gölcüklerin kıyı şeridinde görülür. Avrupa’dan Sibirya'ya kadar geniş bir yayılımı mevcuttur. Ranunculus sphaerospermus (Küremsi tohumlu su düğün çiçeği): Su üstünde yüzücü geniş yapraklarıyla, su içindeki yapraklan ipliksi, petaller beyaz tabanı sarıdır. Göl kenarlarında ve su birikintilerinde rastlanır Ranunculus lingua Ranunculus sphaerospermus Familya: Menyanthaceae (Bataklık yoncasıgiller); Menyanthes trifoliata (Bataklık yoncası): Gövdesi 1 cm kalınlığında olup boyu 0.5-1 m arasında değişmektedir. Oval şekilli 3 yaprak su yüzeyine yükselmişlerdir. Yuvarlak çiçek sapları uzun yuvarlaktır. Çiçekleri beyaz pembemsidir. Nisan ve Haziran aylarında çiçeklenir. İkinci çiçeklenmesi sonbaharda görülür. Yüksek kesimlerdeki göl ve bataklıklarda rastlanır. Familya: Lamiaceae (Ballıbabagiller); Mentha aquatica (Su nanesi): Bu otsu bitkinini boyu 30-70 cm olabilir. Keskin kokuludur. Soluk pembe çiçekleri dalların ucunda gruplanmıştır. Göl ve dere su kıyılarında görülür. Menyanthes trifoliata Mentha aquatica Familya: Rosaceae (Gülgiller); Potentilla palustris (Bataklık parmakotu): Bu familyadaki bitkinin sürünücü (rampant) uzun bir rizoma sahiptir. Gövdesi 20-60 cm boyundadır. Otsu bir bitkidir. Asitli topraklarda, turbalık yerlerde, yüksek dağların çamurlu zeminlerde rastlanır. Familya: Najadaceae (Su perisigiller); Najas: Su altında bulunan buzlu görünümdeki bitkinin gövdesi naziktir, yüzebilir veya su yüzeyinin hemen altında bulunabilir. 2-3 tanesi bir arada olan yapraklar dar ve uzundur. Genişlikleri birkaç cm olup, kenarları dişlidir. Kozmopolit olan bu bitkinin 50'yi aşkın türü vardır. Çok değişik ekolojik şartlardaki ortalarda bulunabilir. Göl kenarlarında rastlanır. Potentilla palustris Najas guadelupensis Najas tenuifolia Familya: Trapaceae (Su kestanegiller); Trapa natans (Su kestanesi): Normal olarak zemine tutunmadan yaşar. Rozet şekilli bitki su üstünde yaşar. Gövde üzerindeki çift yapraklar su içinde bulunur. Yaprağın saplı rozet şekilli kısmı su üstünde bulunur ve hava kesesi vardır. Yaprakların üstü tüysüz, altı tüylü, kenarlan dişlidir. Daimi sakin sularda görülür. Meyveleri (su kestanesi) yenir. Trapa natans Ülkemizdeki tatlısu göllerinde tatlı ve tuzlu bataklıklarda ve su kanallarındaki yüksek su bitkileri (makrofitler) bir liste halinde verilmiştir. Familva: RANUNCULACEAE Caltha; Caltha polypetala Ranunculus; Ranunculus repens, R. Iingua, R. lateriflorus, R. polyphyllus, R. ophioglossifolius, R. scleratus, R. sphaerospermus, R. rionii, R. saniculifolius , R. trichophyllus Thalictrum; Thalictrum lucidum, T. flavum Familva: NYMPHAEACEAE Nuphar; Nuphar lutea Nymphaea; Nymphaea alba Familva: BRASSICACEAE (CRUCIFERAE) Lepidium; Lepidium caespitosum, L. cartilagineum L. Iatifolium, Hymenolobus; Hymenolobus procumbens Nasturtium; Nasturtium officinale Rorippa; Rorippa islandica, R. austriaca, R. amphibia, R. sylvestre, R. aurea Barbarea Barbarea vulgaris, B. verna, B. integrifolia Cardamine; Cardamine raphanifolia Familva: PORTULACACEAE Montia; Montia minör, Montia rivularis Lepidium Barbarea sp. Nasturtium officinale Rorippa palustris Familva: CARYOPHYLLACEAE Spergularia Spergularia media, Spergularia marina, Spergularia bocconii Familva: POLYGONACEAE Rumex; Rumex crispus, R. conglemeratus, R. palustris, R. maritimus, R. hydrolaphatum, Rumex pulcher, Polygonum; Polygonum bistorta Subsp: Polygonum bistorta Subsp: Polygonum carneum Polygonum amphibium, P. salicifolium, P. lapathifolium, P. persicaria, P. hydropiper Familva: CHENOPODIACEAE Chenopodium; Chenopodium chenopodioides, C. glaucum Halimione; Halimione portulacoides, Halimione verrucifera Camphorosma; Camphorosma monspeliaca Subsp: Camphorosma monspeliaca Subsp: Camphorosma lessingii Panderia; Panderia pilosa Halopeplis;Halopeplis strabilaceum Arthrocnemum Arthrocnemum fruticosum, A. glaucum Salicornia;Salicornia europea Microcnemum; Microcnemum coralloides Suaeda; Suaeda altissima, S. prostrata , S. fltonica, S. confusa, S. carnosissima Salsola; Salsola kali, S. ruthenica, S. tragus, S. soda, S. İnermiş, S. stenoptera, S. anatolica, S. crassa, S. İncanescens, S. nitraria, S. macera Petrosimonia; Petrosimonia brachiata Halanthium; Halanthium kulpianum Familva: TAMARICACEAE Tamarix; Tamarix hampeana, T. tetragyna, T. tetrandra, T.octandra T. parviflora, T. smyrnensis, T. gracilis Familya:FRANKENIACEAE Frankenia; Frankenia hirsuta, Frankenia pulverulenta Familva: ELATINACEAE Elatine; Elatine macropoda, E. ambigua, E. alsinastrum Familva: HYPERICACEAE (GUTTIFERAE) Hypericum; Hypericum venustum, H. salsugineum, H. tetrapterum Familva: MALVACEAE Althaea; Althaea cannabina, Althaea officinalis Familva: ZYGOPHYLLACEAE Nitraria; Nitraria schoberi Althaea officinalis Familva: FABACEAE (LEGUMINOSAE) Thermopsis; Thermopsis turcica Galega; Galega officinalis. Sphaerophysa; Sphaerophysa kotschyana Astragalus; Astragalus odoratus Lathyrus; Lathyrus palustris, L. armenus, L. pratensis, L. nissolia Trifolium; Trifolium Irichocephalum Lotus;Lotus angustissimus, L. palustris, L. corniculatus, L. strictus, Tetragonolobus; Tetragonolobus maritimus Alhagi; Alhagi pseudoalhagi Familva: ROSACEAE Filipendula; Filipendula ulmaria Potentilla; Potentilla palustris, P. anserina, P. supina, P. reptans Geum; Geum coccineum, G. rivale, G. urbanum Agrimonia; Agrimonia repens Alchemilla; Alchemilla bursensis, A. stricta Familva: LYTHRACEAE Lythrum Lythrum salicaria, L. virgatum, L. Junceum, L. anatolicum, L. hyssophifolia, L. thymifolia L. tribracteatum, L. portula Ammania; Ammania baccifera, Ammania verticillata Familya: ONAGRACEAE Ludwigia; Ludwigia stolonifera L. Palustris Epilobium; Epilebium angustufolium, E. hirsutum, E. parviflorum, E. montanum, E. tetragonum, E. anatolicum, E. palustre, E. confusum, E. minutiflorum. Familya: TRAPACEA; Trapa; Trapa natans Familya: HIPPURIDACEAE; Hippuris; Hippuris vulgaris Familya: HALORAGIDACEAE Myriophyllum; M. verticillatum, M. spicatum Familya: CALLITRICHACEAE; Callitriche; C. stagnalis, C. platycarpa, C. lenisulca, C. brutia, C. palustris, C. truncata Familya: PARNASSIACEAE; Parnassia ; P. palustris Familya: HAMAMELIDACEAE Liquidambar; L. orientalis Familya: APIACEAE(UMBELLIFERAE); Hydrocotyle; H. ramiflora, H. verticillata Sium; S. sisarum Berula; B. erecta Oenanthe; O. globosa, O. fistulosa, O. pimpinelloides, O. silaifolia, O. prolifera, O. aquatica, O. sophiae Bupleurum; B. heldreichii, B. semicompositum, B. tenuissimum, B. euboeum, B. orientale, B. turcicum Apium; A. graveolens, A. nodiflorıım, Cicuta; Cicuta virosa Falcaria; F. lalcarioides Angelica; Angelica sylvestris var. sylvestris Familva: ASTERACEAE (COMPOSITAE) Eclipta; Eclipta prostrata Bidens; B. cernua, B. tripartita Inula; Inula acaulis, I. brittanica, I. aucherana, I. Crithmoides, I. viscosa Pulicaria; P. dysenterica, P. vulgaris, P. armena, P. sicula Aster;Aster tripolium, A.subulatus Doronicum; Doronicum tobeyi Senecio; S. aquaticus, S. mollis, S. paludosus Cirsium; C. canum, C. creticum, C. alatum, C. arvense Scorzonera; S. hieraciifolia, S. parviflora Hypocheris; Hypocheris radicata, Sonchus; S. palustris, S. erzincanicus Taraxacum; T. farinosum, T. bithynicum, T. scaturiginosum Crepis ;Crepis aurea, Crepis vesicaria Familva: LENTIBULARIACEAE; Utricularia; U. minör, U. australis, U. vulgaris Familva: PRIMULACEAE Hottonia; Hottonia palustris Lysimachia; Lysimachia vulgaris Glaux; Glaux maritima Samolus; Samolus valerandi Familva: MENYANTHACEAE Menyanthes; Menyanthes trifoliata Nymphoides; Nymphoides peltata Familva: GENTIANACEAE Centaurium; C. pulehellum, C. tenuiflorum, C. spicatum Swertia; S. iberica, S. longifolia Familva: CONVOLVULACEAE Convolvulus; Convolvulus arvensis Calystegia; Calystegia sepilim, C. silvatica Ipomea;Ipomea sagittata Eamilva: BORAGINACEAE Myosotis;Myosotis laxa Familva: SCROPHULARIACEAE Verbascum; V. pyroliforme, V. dudleyanum Gratiola; Gratiola offıcinalis LinderniaLindernia procumbens, L. diffiusa Limosella; Limosella aquatica Rhamphicarpa; Rhamphicarpa medwedewii Veronica; V. serpyllifolia, V. reuterana V. hispidula, V. pusilla, V. anagallis-aquatica, V. poljensis, V. scardica, V. anagalloides, V. beccabunga, V. scutellata, Pedicularis; Pedicularis palustris Familva: VERBENACEAE Verbena; V. officinalis, V. supina Familva: LAMIACEAE (LABIATAE) Teucrium; Teucrium scordium Scutellaria; S. galericulata, S. hastifolia Galeobdolon; Galeobdolon luteum Stachys; S. palustris, S. offıcinalis Prunella; Prunella vulgaris Mentha; M. pulegium, M. aquatica, M. piperita, M. suaveolens, M. longifolia, M. spicata Lycopus; Lycopus europaeus Verbascum Familya: PLUMBAGINACEAE; Limonium; L. gmelinii, L. effusum, L. bellidifolium, L. iconicum, L. globuliferum, L. anatolicum, L. echioides Familya: PLANTAGINACEAE; Plantago; P. major, P. coronopus, P. maritima, P. lanceolata, P. scabra Familya:EUPHORBIACEAE; Euphorbia; E. palustris, E. villosa, E. altissima E. pubescens, E. platyphyllos, E. microsphaera, E. heteradena, E. virgata Familya: CERATOPHYLLACEAE; Ceratophyllum; C. demersum, C. submersum Familva: RUBIACEAE; Oldenlandia; Oldenlandia capensis Galium; G. rivale, G. debile, G. palustre, G. elongatum, G. trifidum MONOCOTYLEDONES Familva: BUTOMACEAE Butomus; Butomus umbellatus P. major Familva: ALISMATACEAE Sagittaria: Sagittaria sagittifolia Baldellia; Baldellia ranunculoides Alisma; A.plantago-aquatica, A. lanceoiatum, A. gramineum, Damasonium; Damasonium alisma Familya;HYDROCHARITACEAE; Halophila; Halophila stipulacea Hydrocharis; Hydrocharis morsus-ranae Stratiotes; Stratiotes aloides Egeria; Egeria densa Elodea; Elodea canadensis, Vallisneria; Vallisneria spiralis Familva: JUNCAGINACEAE; Triglochin; T. maritima, T. palustris, T. bulbosa Familva: NAJAPACEAE; Najas; N. marina, N. minör, N. orientalis, N. graminea Familya: POTAMOGETONACEAE; Potamogeton; P. natans, P. coloratus, P. nodosus, P. lucens, P. gramineus, P. alpinus, P. praelongus, P. perfoliatus, P. panormitanus, P. berchtoldii, P. trichoides, P. crispus, P. amblyphyllus, P. filiformis, P. pectinatus Groeniandia; Groenlandia densa Familya: RUPPIACEAE Ruppia; R. maritima, R. cirrhosa Familva: ZANNICHELLIACEAE; Althenia; Althenia filiformis Zannichellia; Zannichellia palustris Familva: ZOSTERACEAE; Zostera Zostera marina, Zostera noltii Familya:CYMODOCEACEAE; Cymodocea; Cymodocea nodosa Familva: POSIDONIACEAE; Posidonia; Posidonia oceanica Familva: ARACEAE; Acorus; Acorus calamus Arum;A.euxinum Familva: LEMNACEAE; Spirodela; Spirodela polyrhiza Lemna; L. trisulca, L. gibba, L. minör, L. turionifera Familva: LILIACEAE; Allium; A. flavum, A. myrianthum, A. macrochaetum, A. vineale Ornithogalum; O. plathyphyllum Muscari; Muscari microstomum Bellavalia; B. clusiana, B. forniculata Familva: AMARYLLIDACEAE Leucojum; Leucojum aestivum Narcissus; Narcissus lazetta Familva: IRIPACEAE; İris; I. pseudacorus, I. spuria, I. orientalis, I. xanthospuria Gladiolus; G. kotschyanus, G. halophilus Familya:ORCHIDACEAE Listera; Listera ovata Epipactis; Epipactis palustris Orchis;Orchis palustris, O. laxiflorus Dactylorhiza; D. iberica, D. urvilleana, D. nieschakiorum, D. euxina, D. incarnata, D. osmanica, D. umbrosa Familya: SPARGANIACEAE; Sparganium; S. erectum, S. emersum, S. minimum Familya: TYPHACEAE; Typha; T. latifolia, T. shuttleworthii, T. laxmannii, T. angustifolia, T. domingensis, T. minima Familya: JUNCACEAE; Juncus; J. acutus, J. littoralis, J. heldreichianus, J. Maritimus, J. rigidus, J. subulatus, J. inflexus, J. effusus, J. conglemcratus, J. filiformis, J. compressus, J. gerardi, J. bufonius, J. Hybridus, J. sparganifolius, J. subnodulosus, J. pygmaeus, j. strıatus, J. fontanesii, J. articulatus Familva: CYPERACEAE; Cyperus; C. longus, C. rotundus, C. glomeratus, C. glaber, C. noeanus, C. fuscus, C. difformis, C. capitatus, C. michelianus, C. serotinus, Juncellus; J. pannonicus, J. laevigatus Mariscus; M. congestus Pycreus; P. flavescens, P. flavidus, P. sanguinolentus Fimbristylis; F. bisumbellata, F. annua, F. sieberiana Bulbostylis; B. tenerrima, B. woronowii Eleocharis; E. quinqueflora, E. acicularis, E. atropurpurea, E. palustris, E. mitracarpa, E. uniglumis, E. carniolica Isolepis; I. setacea, I. cernua Schoenoplectus; S. lacustris, S. mucronatus, S. litoralis, S. triqueter, S. supinus Scirpus; Scirpus sylvaticus Bolboschoenus; B. maritimus Scirpoides; S. holoschoenus Fuirena; Fuirena pubescens Eriophorum; E. angustifolium, E. latifolium, E. vaginatum, Erioplıorella; Eriophorella pumila Blymus; Blymus compressus Rhynchospora; R. alba Schoenus; S. nigricans Cladium; C. mariscus Kobresia; K. simpliciuscula Carex; C. microglochin, C. paniculata, C. diandra, C. otrubae C. disticha, C. iraquensis, C. divisa, C. pseudofoetida, C. melanorrhyncha, C. remota, C. ovalis, C. echinata, C. davalliana, C. canescens, C. hirta, C. atherodes, C. acutiformis, C. songorica, C. melanostachya, C. riparia, C. pseudocyperus, C. rostrata, C. vesicaria, C. pendula, C. capillaris, C. sylvatica, C. flacca, C. hispida, C. panicea, C. hordeistichos, C. distans, C. cilicica, C. extensa, C. flava , C. umbrosa, C. magellanica, C. kukkonenii, C. acuta, C. nigra, C. elata, C. kurdica, C. orbicularis, C. caespitosa Familva: POACEAE; Leersia; Leersia oryzoides Elymus; E. flaccidifolius, E. elongatus, E. repens, E. hispidus Eremopyrum; E. orientale Hordeum; H. violaceum, H. geniculatum, H. marinum, H. murinum, H. bulbosum Helictotrichon; H. pubescens Rostraria; R. cristata Deschampsia; D. caespitosa Holcus; H. lanatus Calamagrostis; C. epigejos, C. pseudophragmites, C. parsana, C. striçta Apera; Apera baytopiana Agrostis ;A. canina, A. gigantea, A. balansae, A. stolonifera, Polypogon; P. viridis, P. Maritimus, P. monspeliensis Zingeria; Z. pjsidica, Z. biebersteinian Phalaris; P. arundinacea, P. aquatica Anthoxanthum; Anthoxanthum odoratum Alopecurus; A. aequalis, A. bulbosus, A. arundinaceus, A. creticus, A. myosuroides, A. rendlei, A. setarioides Cornucopiae; C. cucullatum Beckmannia; Beckmannia cruciformis Phleum; P. alpinum, P. pratense Scolochloa; S. festucacca Festuca; F. arundinacea Sphenopus; Sphenopus divaricatus Catabrosa; C. aquatica, C. capusii Puccinellia; P. distans, P. testuciformis, P. intermedia, P. convulata, P. koeieana, P. bulbosa, P. grossheimiana, P. gigantea, P. ciliala Sclerochloa; S. dura Cynosurus; C. cristatus Briza; B. media, B. minör Parapholis; P. incurva, P. pycnantha Glyceria; G. arundinacea, G. maxima, G. fluitans, G. plicata Piptatherum; P. miliaceum Arundo; A. donax Phragmites; P. australis, Aeluropus; A. littoralis, A. lagopoides Eragrotis; E. minör, E. barrelieri, E. collina Cynodon; C. dactylon Sporobolus; S. virginicus Crypsis; C. alopecuroides, C. schoenoides, C. faktorovskyi, C. aculcata Tragus; T. racemosus Panicum; Panicum repens Echinochloa; E. crus-galli, E. oryzoides, E. colonum Paspalum; Paspalum paspalodes Imperata; Imperata cylindrica İç Su Bitkilerinin Yaşam Ortamlarına Göre Sınıflandırılması; A.Suda yüzen bitkilerin oluşturduğu grup: Hidrofit Topluluk B.Kıyıya yakın, bir kısmı su içinde, bir kısmı karada gelişen bitkiler grubu: Amfibi Topluluk C.Islak, nemli alanlarda gelişen bitkiler grubu: Helofit Topluluk A.Hidrofit Topluluklar; Tamamen sucul ortamlarda yaşamaya uyum göstermiş türlerden oluşur. Genellikle bitkinin kök, gövde ve yaprakları su içinde sadece çiçekleri su dışında gelişir. Bu bitki topluluklarına durgun ve akarsularda rastlanır. Akarsulardaki hidrofit topluluklar; Genellikle sayıları azdır. Zira zeminin hareketli oluşu bu bitkilerin gelişimini zorlaştırır. Gruptaki bitkilerin yaprakları su akımına karşı direnci azaltmak için ince yapıdadır. Örneğin çeşitli Ranunculus ve Bryophyta'dan Fontinalis türlerinin oluşturduğu topluluklardır. Durgun sulardaki hidrofit topluluklar: Durgun sular bitkilerin tutunup gelişimine daha uygun olduğu için bu grupta pekçok topluluğa rastlanır. Göllerde ve akarsuların sakin kesimlerinde bu gruptan çeşitli Ranunculus, Potamogeton ve Sagittaria türleri topluluklar oluşturur. Bazik sularda çeşitli Potamogeton türlerinin yanısıra Elodea ve Nymphaea türlerinin yeraldığı görülür. Ayrıca bu sularda çok sayıda ve yüzer halde bulunan su mercimeklerine (Lemna türleri) rastlanır. Asidik sularda ise daha çok Myriophyllum, Alisma türlerin oluşturduğu gruplar ve kestane (Trapa natans) toplulukları görülür. B.Amfibi Topluluklar; Bu grup bitkiler öncekilerden farklı olarak daima su içinde bulunmazlar. Özellikle kurak periyotlarda bitkinin bir kısmı su dışında kalır. Bu bitkilere göller ve sulak alanlarda kıyı zonunda, menderes oluşumu görülen akarsuların kenarlarında rastlanır. Kıyı ve bataklık zonundaki amfibi bitki toplulukları; Toprağın pH derecesine ve kalitesine göre topluluk tipleri değişir. Örneğin, az asitli topraklarda Alisma ve Equisetum türlerinin oluşturduğu topluluklar daha çok. gelişim gösterir. Daha asitli topraklarda ise Juncus türlerine rastlanır. Alüvyonlu topraklardaki amfibi bitki toplulukları; Bu bitkilere Menderes oluşturan akarsuların alüvyonlu topraklardan oluşan teraslarında, suların çekildiği yaz ve sonbahar başında rastlanır. Bu topraklar besleyici tuzlar yönünden zengin olduğundan bitkilerde boyca iyi gelişmişlerdir. Örneğin, Polyganum türlerinin oluşturduğu topluluklar. C. Islak ve Nemli Alanlardaki Topluluklar; Bu grup bitkiler geniş alanlar oluşturur ve büyük boyutludurlar. Bu nedenle, diğer iki grupta yer alanlara oranla daha çok tanınırlar. Bu grupta bataklık ve turbalıklarda gelişen helofit topluluklar olarak tanımlanan bitki toplulukları baskındır. a. Helofit topluluklar: Alüvyonlu veya turbalık zeminlerde gelişmelerine bağımlı olarak çeşitli tipleri vardır. Alüvyonlu zeminlerde birbirini takip eden iki tip topluluk göze çarpar, tik tipler küçük boyutlu türlerden oluşur. Bu topluluklar suyun ve akıntının hızını keserek ikinci tip toplulukların gelişimini sağlar. İkinci tip topluluklar büyük boyutlu olup, oldukça yoğun bir doku oluşturur. Örneğin; kargı, kamış ve diğerleri: Phragmites, Scirpus, Typha türleri. b. Kamış (Carex) toplulukları: Durgun su (Göl, gölet) ve akarsuların durgun kesimlerinde yoğun bir doku oluştururlar. Rhizom gövdeleri vertikal ve horizontal gelişerek su içinde adeta bir ağ oluşturarak su sirkülasyonunu yavaşlatır. Çeşitli türleri vardır. Yaşadıkları ortamın ekolojik özelliklerine göre ve yapraklarının suyun altında yada üstünde oluşuna göre Sınıflandırma; Bir kısmı Su Altında Bir Kısmı Su Üstünde Yaşayan Bitkiler; Göl kenarlarında dalgalarla ıslana bölgede kökleriyle toprağa bağlı bitkilerden, Scirpus, Juncus, Carex, Phragmites, typha; Göl kıyısında su çizgisinin başladığı bölgeden biraz daha ileride, devamlı suyun bulunduğu kısımlarda ise; Ranunculus, Sagittaria, Alisma, Butomus(Emers tipi) cinslerine rastlanır.Bu bitkilerin Kök, gövde ve yapraklarının bir kısmı su altında, yapraklarının bir kısmı ile çiçekleri su üstünde yer alır. Su Altı Bitkileri(Submers); Su içinde kıyıdan biraz daha uzaklaşıldığında derinliğin artmasıyla Potamegaton, Ceratophyllum, Myriophyllum, Elodea gibi tamamen su içinde yaşayan bitkiler yayılmıştır. Yüzen Yapraklı Su Bitkileri; Littoral bölgenin derinliklerine doğru ilerledilçe kıyıdan biraz daha uzakta, çamurlu zeminlere rizom ve kökleriyle tutunup su yüzeyinde bitkiler görülür. Ör; Victoria regia ve Nymphaeae. Azolla, Salvinia, Eichornia ve Lemna cinsleri ise su yüzeyinde rüzgar ve dalga hareketleriyle serbestçe sürüklenen ve toprakla ilişkisi olmayan diğer yüzen su bitkileridir. Sagittaria Myriophyllum aquaticum Victoria regia Çeşitli su bitkilerinde yaprakların gelişimi. A. Sualtı ve su üstü yapraklan, yüzen çiçekleri ile bir Erichornhı natans dalı; B, Dişi ve erkek çiçeği ile najas pectinata; C. Dişi, erkek çiçeği ve su üstünde yüzen poleni ile bir Ceratophyİîom submersurn dalı; D. Su üstü ve sualtı yapraklan ve birleşik çiçek oluşumu ile Limnophyllum obtusifolium'un genel görünüşü; E. Serbest kökleri ve rozet şekilli yapraklan ile Eichhornia crassipens; F. Şeritsi yaprakları ve yüzücü çiçekleri ile EricocauJun latifolium'un genel görünüşü (Raynal-Recjues, 1980). A SINIFI SULAK ALANLARIMIZ; 1. Manyas Gölü 7. Meriç Deltası 13. Çamaltı Tuzlası 2. Seyfe Gölü 8. Kızılırmak Deltası 14. Işıklı Gölü 3. Göksu Deltası 9. Eber Gölü 15. Beyşehir Gölü 4. Burdur Gölü 10. Ereğli Sazlığı 16. Eğirdir Gölü 5. Sultan Sazlığı 11. Tuz Gölü 17. Seyhan ve Ceyhan Deltaları 6. Ulubat Gölü 12. Büyük Menderes Deltası 18. Akşehir Gölü DİĞER SULAK ALANLARIMIZ; 1. İğneada Longoz Ormanı 23. Bolluk Gölü 45. Kargamış (Fırat Nehri) 2. Bliyükçekmece Gölü 24. Eşmekaya Gölü 46. Hazar Gölü 3. Küçükçekmece Gölü 25. Hirfanlı Barajı 47. Erzurum Ovası 4. Terkos Gölü 26. Karamık Sazlığı 48. Çıldır Gölü 5. Tuzla Gölü 27. Karakuyu Gölü 49. Kuyucak Gölü 6. Sapanca Gölü 28. Acı Göl 50. Balık Gölü 7. İznik Gölü 29. Çaltı Gölü 51. Saz Gölü 8. Kocasu Deltası 30. Çorak Gölü 52. Murat Vadisi 9. Marmara Gölü 31. Salda Gölü 53. Haçlı Gölü 10. Küçük Menderes Del. 32. Kovada Gölü 54. Nazik Gölü 11. Güllük Sazlığı 33. Çavuşçu Gölü 55. Nemrut Gölü 12. Köyceğiz Gölü 34. Hotamış Sazlığı 56. Çaldıran Sazlığı 13. Efteni Gölü 35. Karapınar Ovası 57. Bendimahi Deltası 14. Sülüklü Gölü 36. Yeşilırmak Deltası 58. Çelebibağ Sazlığı 15. Yeniçağa Gölü 37. Sarıkum Gölü 59. Ahlat Sazlığı 16. Sarıyer Barajı 38. Yedikuğular Gölü 60. Erçek Gölü 17. Mogan Gölü 39. Kaz Gölü 61. Van Sazlığı 18. Çöl Gölü 40. Yarışlı Gölü 62. Edremit Sazlığı 19. Uyuz Gölü 41. Karataş Gölü 63. Horkum Gölü 20. Kulu Gölü 42. Tödürge Gölü 64. Yüksekova Sazlığı 21. Samsam Gölü 43. Tuzlu Gölü 22. Kozanlı Saz Golü 44. Türkoğlu Sazlığı SULAK ALANLARIN KORUNMASI; Bugün pek çok ülkede sulak alanların korunması için bir dizi koruma önlemleri alınmakta olup, ekolojik, sosyal ve ekonomik analizlere dayanan "sulak alan koruma projeleri" geliştirilmektedir. Etkin koruma önlemleri oldukça yakın tarihlerde alınmaya başlamıştır. Ayrıca sulak alanların korunmasına yönelik uluslararası işbirliğini geliştirmek için hukuksal düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur. Bu amaçla, doğayı korumaya yönelik düzenlenen pekçok uluslararası sözleşmede sulak alanların korunması ve geliştirilmesine ilişkin hükümlere yer verilmiştir. Kısaca imzaya açıldığı kentin adıyla bilinen Ramsar Sözleşmesi (Özellikle Su kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi), sadece sulak alanların korunmasına ve geliştirilmesine ilişkin olması nedeniyle, bu alandaki en etkin ve uluslararası düzeyde de en fazla kabul gören sözleşme olmuştur. 1975 yılında 7. taraf ülke olarak Yunanistan'ın katılımı ile yürürlüğe girmiştir. Sözleşme kısa sürede büyük ilgi görmüştür. Bugüne kadar 115 ülke bu sözleşmeye taraf olmuş, ülkeler toplam alanı yaklaşık 50 milyon hektarı geçen 700'den fazla sulak alanını listeye dahil ettirmiştir. Başlangıç olarak ülkemizin en önemli sulak alanlarından 5'i olan Sultan Sazlığı, Seyfe Gölü, Burdur Gölü, Kuş Gölü (Manyas Gölü) ve Göksu Deltası bu listeye girmiştir. Daha sonra Akyatan Lagünü, Kızılırmak Deltası, Ulubat Gölü ve Gediz Deltası sözleşme listesine dahil ettirilmiştir. Sözleşmeye taraf olan ülkeler Ramsar listesine giren sulak alanlarım korumak ve geliştirmek, ayrıca sulak alanın ekolojik karakterinin teknolojik gelişme, kirlenme veya insan müdahalesi ile değiştiğini zamanında haber alacak bir düzenleme yapmakla yükümlü bulunmaktadır. Ülkemizin sulak alanlara yönelik taraf olduğu bazı sözleşmeler vardır. 1972’de Stockholm Konferansı, bir Çevre Konferansı olarak düzenlenmiştir. 3-14 Haziran 1992 tarihleri arasında Rio(Brezilya)’da toplanan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’na(UNCED)178 Ülkeden 30.000’i aşkın delege ve 7500 medya mensubu katılmış ve konferansta 5 temel konu ele alınmış ve Rio deklerasyonu yayınlanmıştır. Ülkemizde sulak alanların limnolojik yönden araştırılarak mevcut durumlarının tesbitinin gerçekleştirilmesi çevresel yönetim esaslanpın belirlenmesi ve ayrıca mevcut idari yapı veyönetmelikler esas alınarak koruyucu, önleyici ve iyileştirici önerilerin oluşturulması ve uygulamaların yapılması gereklidir. Afyon’da Önemli Sulak Alan Ekosistemleri; Akşehir gölü, Eber gölü, Işıklı gölü, Akarçay, Karamuk gölü, Diğerleri;(Seydiler barajı, üçlerkayası barajı…) Eber Gölü; 967 m yükseklikte bulunan, orta derecede sodalı Eber Gölü 104 km2 lik yüzölçümü ile Akşehir, Suğla, Amik, Erçek ve Çıldır gölleriyle birlikte aynı alana sahip göller grubunda yer almaktadır. Tektonik orijinli bu gölün beslenmesinde rol oynayan ana kaynak Akarçay olup, sığ ve durgun olan gölün tatlı suları Taşköprü Çayı ile Akşehir Gölü'ne boşalır. Eber gölü; Eber gölünde toplam olarak 32 bitki taksonunun yayılış gösterdiği, su içinde Ceratophyllum demersum, kıyı çamurunda ise Phragmites australis ve Schoenoplectus lacustrıs in egemen bitki toplulukları olarak belirdiği, eşlik eden bitkilerin başında ise Lemna trisulca'nın yeraldığı saptanmıştır. Uluslararası Makrofıt İndeks Sistemine göre (M/S) gölde temiz sulak alanlara özgü 1. derecede hassas türlerden hiç biri bulunmamakta; 2. derecede hassas türlerden ise sadece Potamogeton lucens gelişme gösterebilmektedir. Bitki örtüsünde yer alan türlerin % 98' inin kirliliğe dayanıklı formlar olduğu ortaya konmuştur. Kirli su indikatör bitkileri olarak kabul edilen Myriophyllum spicatum, Lemna trisulca ve Zannichellia palustris ssp. repens' in Eber' de bol olarak bulunması bunun kirli göller grubuna girdiğini göstermektedir. 32 takson iki grup halinde aşağıda verilmiştir. a. Hippuris vulgaris, Zannichellia palustris ssp. repens, Ranunculus sphaerospermus, Tamarix parviflora, Calystegia sepium ssp. sepium, Lemna trisulca, Hydrocharis morsus-ranae, Myriophyllum verticillatum, Ceratophyllum demersum, Polygonum amphibium, Utricularia vulgaris, Potamogeton lucens, Nymphaea alba, Sparganium erectum, Spergularia media, Alisma lanceolatum, Najas marina. b. Ranunculus scleratus, Groenlandia densa, Myriophyllum spicatum, Alisma gramineum, Polypogon monspeliensis, Bulboschoenus maritimus, Altheae officinalis, Phragmites australis, Butomusumbellatus, Eleochoris palustris, Veronica anagalloides, Schoenoplectus lacustris, Puccinellia distans, Lepidium latifolium ve Aeluropus littoralis‘ dir. a grubunda yer alan taksonlara sadece Eber Gölü'nde rastlandığı halde, komşu Akşehir Gölü'nde bunlar bulunmamak