Atlarda Egzersiz Fizyolojisi PDF
Document Details
Mahmudiye MYO
Tags
Summary
This presentation discusses the physiology of exercise in horses. It covers topics such as the responses of physiological systems to exercise, both acute and chronic adaptations. The presentation also examines factors affecting athletic performance in horses, including aerobic capacity and maximal oxygen uptake.
Full Transcript
MAHMUDİYE MYO Atlarda Egzersiz Fizyolojisi Egzersiz Fizyolojisi At vücudundaki fizyolojik sistemlerin, biyokimyasal göstergelerin, anatomi ve biyomekaniğin fiziksel aktiviteye verdiği cevap Egzersiz Fizyolojisi olarak tanımlanır. Fizyolojik sistemler fiziksel akt...
MAHMUDİYE MYO Atlarda Egzersiz Fizyolojisi Egzersiz Fizyolojisi At vücudundaki fizyolojik sistemlerin, biyokimyasal göstergelerin, anatomi ve biyomekaniğin fiziksel aktiviteye verdiği cevap Egzersiz Fizyolojisi olarak tanımlanır. Fizyolojik sistemler fiziksel aktiviteye akut ve kronik olmak üzere iki cevap/uyum üretir. Egzersiz esnasındaki uyum akuttur, aktivite bitiminde göstergeler eski haline döner. Programlı aktivite ve antrenmanlara gösterilen uyum ise kroniktir ve nispeten kalıcıdır. Yıllardır elit atletlerle yapılan egzersiz fizyolojisi çalışmaları ile ulaşılan göstergeler, ölçüm yöntemleri, antrenman ilkeleri ve diğer biyokimyasal, fizyolojik veriler büyük oranda spor atları için de geçerlidir. Atletlerde performans için etkili faktörler; aerobik kapasite, maksimal oksijen alımı, kardiyovasküler statü, kas oksijen kullanım kapasitesi, egzersiz sonrası laktat seviyesi gibi fiziksel aktivite düzeyini, kondisyon durumunu ve total performansı belirleyen parametreler spor atları için de önemlidir. Egzersiz Fizyolojisi Güvenli ve sağlıklı yaşayabilmek amacıyla yaban hayatında yem, su ararken uzun mesafeler kat etmeleri, düşmanından kaçarken hıza ihtiyaç duymaları atları süratli ve dayanıklı sporcular haline getirmiştir. Böylelikle bir doğal seleksiyon yöntemi de çalıştırılmış, atların hızlı, sağlıklı, genç ve atletik performansı en iyi olanları kalmıştır. Atın sportif yeteneklerinin gelişiminde genetik rekabet duygusu da önemlidir. Atletik özellikler birçok yaban hayvanında mevcuttur. Ancak büyüklükleri ile karşılaştırıldığında, koşma, sıçrama, engel atlama, hız gibi yeteneklerin atlarda aynı büyüklükteki tüm hayvanlardan ileri olduğu görülür. Vücut büyüklüğü vücut ağırlığı demek değildir. Bu nedenle, bir at için vücut büyüklüğü, maksimum koşma hızı, azami oksijen kullanımı (VO2 max) gibi atletik performans göstergeleri kadar önemli bir kriteridir. Egzersize karşı geliştirilen uyum ve cevabın izlenmesi, atletik performansın takip edilmesi atletlerde ve spor atlarında önemlidir ama bu mutlaka doğru göstergelerle yapılmalı, sonuçlar üzerine etkili yanıltıcı faktörlerin etkisine karşı dikkatli olunmalıdır. Temel Kavramlar Egzersiz fizyolojisi bedenin fiziksel aktiviteye verdiği tepkiyi inceler; kemik, eklem, tendon, kas, kardiyovasküler sistem, hemogram, solunum, endokrin göstergelerinde egzersize bağlı değişimleri ele alır. Atta bu değişim ve yanıtlardan önce bazı temel kavramlarla işe başlamak faydalı olacaktır. Fiziksel aktivite; yürüme, koşma, sıçrama, çömelme kalkma gibi bacak, baş ve gövde hareketlerinin tümünü veya bir kısmını içeren aktivitelerdir. Egzersiz; performans korumak, zinde kalmak, vücudu ve kasları geliştirmek, yağ yakmak gibi amaçlarla yapılan çalışmalardır. Ritmi, şiddeti, süresi planlanmış olan fiziksel aktivitelere programlı egzersiz denir. Spor; vücut direnicini artıran, fizyolojik kapasiteyi koruyan/geliştiren fiziksel faaliyetlerdir. Sedanter yaşam tarzında organların, doku ve sistemlerin aktiviteleri geriler, refleksler zayıflar, psikolojik sıkıntılar başlar, kötümser tutum ve davranışlarla yanlış alışkanlıklara yatkınlık görülür. Uygun bir sportif aktiviteyle meşgul olmak, sağlıklı, zinde ve güçlü kalmaya, yüksek moral ile yaşamaya yardımcı olur. Sürdürülebilir fiziksel aktiviteler isteksizliği azaltır, geriyatrik süreci ve dejeneratif eklem hastalıklarını geciktirir, kardiyovasküler performansı ve konsantrasyonu artırır, mental aktiviteyi, refleksleri ve kas kasılma sürelerini hızlandırır, kas ve sinir koordinasyonunu geliştirir, güven duygusunu ve yaşama gücünü artırır. Temel Kavramlar Antrenman; kaslarda güç artırımını, atın egzersize yapısal ve işlevsel uyumunu geliştirmek üzere bir program dâhilinde yapılan çalışmalardır. Süre antrenmanı; fazla zorlanıldığında yorgunluk nedeniyle atın yüklemeye alışmak yerine çökmeye başlaması durumunda, takip eden birkaç hafta daha hafif çalışmalarla atın toparlanması amaçlanan antrenmanlardır. Adaptasyon; sistem ve dokuların yeni statüye uyum gelişimidir, olumlu veya olumsuz olabilir. Aerobik aktiviteler; glikoz ve yağ asitlerini kullanan, nispeten hafif fiziksel aktivite ve çalışmalardır. Örneğin, süratli ve hafif dörtnal egzersiz tipleri, at nabzının 150 vuruş/dk'yı geçmediği fiziksel aktiviteler aerobik çalışmalardır. Anaerobik aktiviteler; yakıt olarak ATP, kreatin fosfat ve glikojenin kullanıldığı ağır antrenmanlardır. Kısa sprintler, uzun süreli dörtnal aktiviteleri anareboktir. Kalp atım sayısı ile ifade edersek, at nabzının 150 vuruş/dk'nın üstüne çıktığı egzersiz ve çalışmalar anaerobik aktivitelerdir. Aerobik süreç submaksimal aktivitelerin enerji yoludur ve karmaşıktır, kısa süreli yoğun egzersizlerin enerji temin ettiği anerobik yolak nispeten daha basittir. Temel Kavramlar Anaerobik eşik; fiziksel aktivite devam ederken kaslardan kana laktik asit geçişinin başladığı noktadır. Atta anaerobik eşik, nabzın 150 atım/dk'ya ulaştığı noktadır. Ancak bu çizgi ata göre değişebilir. Anaerobik eşik atlarda 120-180 atım/dk aralığı olarak kabul edilir. Azami O2 hacmi (O2H); atın aerobik aktivitelere dayanabilmesi için gereken oksijeni sentezleyebilme düzeyidir; atın kullanabileceği maksimum oksijen miktarını gösterir. Maksimum oksijen kullanma kapasitesi ne kadar yüksekse at uzun mesafeli çalışmalara o kadar uygundur. Düşük VO2 max özelliği gösteren atlar genellikle kısa süreli ve ağır çalışmalar için uygundur. Yavaş kasılan kas fiberler; yüksek oksijen sentezleyebilme kapasitesine sahip yavaş kasılma ile karakterize kas lifleridir. Yakıt kaynağı olarak yüksek miktarda yağ asidi depolarlar. Bu kaslar kırmızı fiberler olarak da bilinirler. 80 km'lik bir dayanıklılık antrenmanı gibi uzun, hafif ağırlıklı çalışmalara uygundurlar. Hızlı kasılan kas fiberler; hızlı kasılma kapasitesi ile karakterize bu fiberler 600 metrelik sprintler, 3 km'lik yarışlar gibi ağır ve kısa çalışmalar için çok uygundur. Ara ve beyaz fiberler olarak iki tipi mevcuttur. Ara fiberler yakıt olarak yağ asitlerini kullanır, oksijen kullanabilirlikleri çok yüksektir, kırmızı fiberlere göre daha fazla glikojen sentezlemektedirler. Beyaz fiberler ise yakıt kaynağı olarak glikojeni tercih eder, yağ asitlerini çok kullanmazlar. Oksijen kullanımları da azdır. Hareket; psikolojik ve fizyolojik faktörler dikkate alınmadan, değişik şiddette kuvvet uygulanmasıyla vücudun tümünün veya bir kısmının aktivitesidir. Temel Kavramlar Biyomekanik; kasların çalışma ilkeleri ve bağıntılarının mekanik temellerini inceler, mekanik kanunların lokomotor/hareket sistemine uygulanmasıdır. Atlarda, at vücuduna etki eden iç ve dış kuvvetlerin oluşturduğu etkileri inceler, yapılan hareketlerin biyomekanik kavram olarak açıklamasını yapar. Kas hipertrofisi; kas fiberlerin çap olarak genişlemesidir. Yavaş kasılan kas fiberlerden ziyade hızlı kasılan kas fiberlerin hipertrofisi önemlidir, çünkü hızlı kasılan kas fiberler daha çok gelişim/genişleme göstermektedir. Kas hiperplazisi; kas fiberlerinin sayısal olarak çoğalmasıdır. At zaten sahip olabileceği kas miktarıyla doğduğu için kasın hacimsel artışında hiperplazi önemsenecek bir unsur değildir. Glikojen; birleşik glikoz moleküllerinden oluşur. Kas glikojeni kas yakıtı için, karaciğer glikojeni kan glikoz seviyesini ayarlamak içindir Ağır yüklenmeler için depolanır, 30 sn ile 5 dk aralığındaki aktivitelerde etkili yakıt glikojendir. Ağır çalışmalarda glikojenin enerjiye dönüşümü için oksijen gerekmez. Yağ asitleri; hafif ve uzun çalışmalarda kullanılır. Yağ asitlerini yakıt olarak kullanabilmek için oksijen gereklidir. Temel Kavramlar Kreatin Fosfat (CP); kısa ve ağır yüklemelerin yüksek enerjili yakıtıdır. 30 saniyeden daha kısa süreler için CP kullanılır. CP bileşenlerinin yer aldığı mekanizma "Fosfagen Sistem" olarak bilinir. Adenosine Triphosfat (ATP); kas hareketleri için lipidler, glikoz/glikojen ve proteinlerden oluşturulur. ATP ve CP Fosfojen Sistemi ağır yüklemelerde 30 saniye veya daha az süreler için kullanılır. Fiziksel aktivite ve yarışların ilk 5 saniyesinde kas ATP kullanır. İkinci etap olan 5- 20 saniye aralığında CP devrededir. CP hızlı yanma oluşturur, oksijen kullanmaz, laktat oluşturmaz. Çalışma tipine bağlı olarak, örneğin sprintte, bu enerji sisteminden çıkılarak laktik asit üreten sisteme dönülür; glikojen aneorobik yolla yakılarak yüksek oranda laktik asit üretilir. Laktik Asit; anaerobik çalışmaların yan ürünüdür, glikojenin aneorobik yolla yakılmasıyla meydana getirilir. Antrenmandan sonraki 24 hatta 48 saate kadar görülen kas ağrılarının ve gerginliklerin nedeni laktik asittir. Kastan kana gönderilen laktat karaciğerde etkisizleştirilir. Antrenmanlardan sonra uygulanan soğutma çalışmaları bu etkisizleştirmeyi hızlandırmaktadır. Atlarda Fiziksel Aktivite ve Performans Atın atletik performansında genetik uygunluk, yani yatkınlık önemlidir. Arap atı uzun, İngiliz atı orta mesafe, quarter atları 400 metrelik kısa mesafe koşularında başarılıdır. Aynı ırkta farklı özellik taşıyan atlarla karşılaşılabilir; bazıları yüksek hızlı ama dayanıklılığı düşük kan hattı taşırken, bazıları uzun mesafelere dayanıklıdır. Yine de atın atletik performansı hakkında en iyi bilgiyi genetiği verir. Antrenman attaki genetik potansiyeli geliştirmek içindir. Hız, dayanıklılık gibi genetik özellikler Islah ve eğitim yöntemleriyle geliştirilir. 800 ila 5000 metreyi 64 km/saat hızla koşan Thoroughbred atları, 400 metrelik sprintlerde 88 km/saat hıza çıkan quarter atları, 3600 metreyi tırıs veya dörtnal kat edebilen Standardbred atlar, dayanıklılık antrenmanları ve yarışlarda 160 km'yi bir günde tırıs veya daha hızlı koşabilen Arap atları antrenmanlarla geliştirilmiş genetiğe birer örnektir. Atlarda Fiziksel Aktivite ve Performans Atlar antrenman programlarına çok kolay cevap verir, bu onların fizyolojik adaptasyonlarını kolaylaştırıcı bir faktördür. Kardiyovasküler, respiratuvar ve endokrin sistemler, kas fiber tipi ve iskelet yapısı antrenmanlar ile uyumlu hale getirilir. Fiziksel çalışma ve yüklemelerle atın atletik kapasitesi artar, yorgunluk zamanı geciktirilir, hız, güç ve dayanıklılık arttar, egzersize bağlı sakatlık oluşumları azaltılır. Her fiziksel aktivite at vücudu için bir uyarandır. Attaki fizyolojik süreçlere, anatomik-histolojik yapılara etkisine göre üç tip uyaran tanımlanır; fizyolojik stres, aerobik veya anaerobik uyarım (Tablo 1). Atlarda psikolojik stres de önemlidir; yabancı kişi ve atlar, istenmeyen ortam ve nesneler atta tepkiye yol açabilir. Atın ruhsal yapısının, güven duygusunun desteklenmesi ileri atletik performans için şarttır. Atlarda Fiziksel Aktivite ve Performans Uyarının uyumdaki rolü izlenerek fiziksel aktivitenin şiddeti, süresi ve yoğunluğu hakkında bilgi edinilir. Uyarı yetersizse fizyolojik göstergelerde kalıcı bir değişim yani uyum görülmez. Uyum şiddet, süre ve yoğunluğu yeterli uyarılarca oluşturulur. Aşırı yüklemeler ise hem yorgunluğa hem de mevcut seviyelerin gerilemesine yol açar. Metabolik açıdan atletik performans aerobik ve anaerobik kapasitelerin toplamıdır. Aerobik kapasite oksijen miktarı ve kasın enerji amaçlı oksijen kullanım yeteneği ile belirlenir. Kardiyak output, kapillarizasyon, dalak rezervi, kas lifi mitokondri sayısı, oksijen taşıma kapasitesi aerobik performansa etkili faktörlerdendir. Anaerobik kapasiteyi belirleyen fizyolojik faktörler hakkındaki bilgiler ise nispeten kısıtlıdır (Şekil 1). Sonuç olarak, üstün atletik performans özgü olanlar dâhil birden çok faktörden etkilenir. Atlarda Fiziksel Aktivite ve Performans Aşağıdaki faktörlerin performansı doğrudan etkilediği bilinmektedir: Kalp büyüklüğü ve kalp atım sayısı Kalbin bir atımda vücuda pompaladığı kan hacmi Kalbin bir dakikada pompaladığı kan miktarı (kalp debisi) Tidal hacim ve iç solunum hızı (kasların gaz alışverişi hızı) Metabolik enerji oluşturma, yayma ve kullanma düzeyi Anaerobik ve aerobik kapasite ve aerobik enerji kullanımı Kas, iskelet sistemi ve anatomik yapı Kasların oksijenden yararlanma düzeyi Hemoglobin konsantrasyonu Biyomekanik faktörler Atlarda Fiziksel Aktivite ve Performans Egzersiz Enerji İlişkisi Fiziksel aktivite enerji ilişkisi, tüm at ırklarında, maksimum hızın devamını ve yüksek tutulmasını belirleyen husustur. Enerjinin asıl kullanıldığı yer olan kaslarda enerji döngüsü ne kadar artırılabilirse, laktik asit birikimi ne kadar azaltılabilirse ve at bu koşullara ne kadar alışırsa o kadar verimli koşar, atın atletik performansı o derece yükselir. Enerjinin kaynağı karbonhidrat, yağ ve proteinlerdir (Tablo 2). Egzersizde ve açlıkta karbonhidrat rezervleri hızlı değişim gösterir, çabuk tükenir ve enerji eldesinde yağlar kullanılmaya başlanır. Yağlardan gram başına daha fazla kalori sağlanır, ancak yağ kullanımı oksijen tüketimini artırır. Proteinlerin enerjiye katkı düzeyi ise sınırlı olup % 5-10 civarındadır. Proteinlere ait bu oran egzersizin şiddeti ve süresiyle de ilişkilidir. Egzersiz Enerji İlişkisi Oksijensiz yolla ATP oluşturuluyorsa anaerobik, oksijen kullanılıyorsa aerobik süreç çalışır. ATP üç yolla elde edilir; ATP-PC (fosfokreatin temelli fosfogen sistem), glikolitik sistem ve oksidatif sistem. Fiziksel aktivitelerin ilk 5 saniyesinde enerji olarak kasta mevcut ATP kullanılır. İlk 5 saniyeden sonra 20 saniyeye kadar enerji kaynağı olarak kreatin fosfat devrededir. Fosfo kreatin (PC) süreci hızlı yanma oluşturur ve laktik asit üretmez. Laktik asit oluşmadığı için bu süreç alaktik enerji eldesi olarak bilinir. ATP ve PC depolarından kasların enerji elde edebilmesi 20 saniye ile sınırlıdır. Sprint gibi 1-2 dk süren aktivitelerde enerji mevcut ATP ve PC sistemlerince oluşturulur. Fiziksel aktivite devam ederse ATP glikolitik ve oksidatif yolla karşılanır (Şekil 2). Bu yolla enerji oluşumunda plazma laktik asit seviyesi dinlenim düzeyinin 20-25 katına kadar çıkar. Laktat artışına bağlı oluşan asidik pH, kaslarda glikolitik enzim aktivasyonunu azaltır ve glikojenoliz süreci inhibe edilir. Artmış bu asidite kasin kalsiyum bağlama kapasitesini düşürerek kasılmayı da zayıflatır. Egzersiz Enerji İlişkisi Egzersiz Enerji İlişkisi Maraton, konkurhipik gibi egzersiz süresinin iki üç dakikadan fazla olduğu aktivitelerde enerji %95 oranında oksidatif sistemlerden sağlanır. Oksidatif yolla enerji eldesinde, kas lifi mitokondri sayısı, oksidatif enzim miktarı, kapillarizasyon ve myoglobulin miktarı önemlidir. Dayanıklılık antrenmanları mitokondri, myoglobulin ve kapillarlar ile oksidatif enzim miktarını, yavaş kasılan liflerin etkisini artırır, nörotransmitter salınımını destekler. Bunlardaki artış ise maksimal oksijen tüketim kapasitesini (VO2 max) artırır. Egzersiz Enerji İlişkisi Fiziksel aktivite yeni başladığında oksijenin kaslara ulaşması ve oksidatif yolla enerji oluşumu için yeterli zaman yoktur. Bu nedenle ilk 2-3 dakika, önce kaslarda mevcut ATP'den, sonra fosfokreatin ve glikolitik sistemlerden temin edilen enerjiye dayalıdır. Bu evrede kas lifleri için yeterli oksijen sağlanamazsa oksijen açığı oluşur, egzersiz sonrası artan oksijen tüketiminin nedeni bu oksijen açığıdır. Egzersizde oksijen kullanımı artar. Artan oksijen tüketimi ilerleyen süreçte durağan hale (steady state) ulaşır. Fiziksel aktivite bitiminde oksijen tüketimi azalsa da yüksek oksijen tüketimi bir süre daha devam eder. Bu olay Egzersiz Sonrası Artmış Oksijen Tüketimi olarak tanımlanır. Fiziksel aktivitenin şiddeti hem oksijen açığını hem de egzersiz sonrası artmış oksijen tüketimi düzeyini yükseltir. Egzersizde Metabolizma Atın atletik performansını önemli ölçüde aerobik kapasite ve maksimum oksijen alım yeteneği belirler. Atta bir atlete göre en az iki kat olan oksijen alımı, kardiyak output, kaslardaki kapillarizasyon, kas lifi mitokondri miktarı, egzersiz sırasında dalaktan dolaşıma geçen alyuvarlar ile gerçekleşir. Atlar ve diğer hayvanlarda çalışmalar, artmış eritrosit hacmine bağlı oksijenleme kapasitesi artışının aerobik kapasiteyi belirgin olarak arttırdığını göstermiştir. At kası ATP sentezi için substrat havuzu niteliğinde olan glikojen açısından da avantajlıdır. Bu durum, atlarda substrat tedarikinin yetersizliğine bağlı performans kısıtlamasını önlemekte, egzersiz sırasında üretilen yüksek kas laktat konsantrasyonunun tolere edilmesini sağlayarak atları diğer türlere kıyasla daha yüksek tamponlama kapasitesine sahip kılmaktadır. Egzersizde Metabolizma At kasında izlenen tek önemli özellik, yüksek konsantrasyondaki laktatı tolere etmesi değildir; aktif kas kılcallarındaki eritrositler, atlarda diğer türlerde görülmemiş şekilde farklı davranarak laktik asit ve protonları kasılan iskelet kasından uzaklaştırırlar. Atlarda kaslar egzersiz yoğunluğunun artması durumunda metabolik hızı regüle edebilecek adaptasyona da sahiptir. Örneğin, istirahattaki atta 4 mL/kg/dk olan oksijen kullanımı egzersiz yaparken 160-200 mL/kg/dk'ya kadar çıkabilir. VO2 max %100 performansta çalışan Standardbred atlarda kas kan akımı 226 L/dk, kalp debisi %78 düzeyindedir. Yani kas çalışıyorken metabolik hız artışı daha büyüktür; kas oksijen tüketiminin dakikada 250 mL/kg'a kadar çıkması bunun göstergesi kabul edilmektedir. Oksijen kullanımındaki bu değişiklik, enerji üretim ve iletiminde aerobik yolakların hızlandığını gösterir. Ancak yüksek yoğunluklu maksimal egzersizde anaerobik metabolizma da artar. Kas aktivitesindeki büyük değişikliklere rağmen egzersiz esnasında kas ATP miktarı hemen hemen sabittir. Bu, kasılma için gereken ATP'nin ADP ile iyi dengelendiğini göstermektedir. Egzersizde Metabolizma ATLARDA ATLETİK YETENEK ÜZERİNE ETKİLİ FAKTÖRLER GELİŞMİŞ TİP I (HIZLI KASILAN) KAS HÜCRELERİ YÜKSEK LAKTİK ASİT TOLERANSI KAS DOKUNUN ARTMIŞ ENERJİ DEPOLARI YÜKSEK KABİLİYETTE KAS-SİNİR İLETİSİ VE KOORDİNASYONU YÜKSEK ORANLI ADIM PERFORMANSI Egzersizde Metabolizma Spor atlarında hız ve dayanıklılık esastır, bu yüzden en önemli enerji sistemi aerobik sistemdir. Ancak aerobik süreç, oksijenin taşınması ve kimyasal işlemlerden geçmesi nedeniyle zaman alır. Sistemin güçlü yanı ise ATP hidrolize edilirken (enerji harcanırken) yeni ATP'lerin oluşturulabilmesidir. Atın aerobik kapasiteli aktivitelerine örnek olarak düz koşuda 500-700 m/dk hızlarda gerçekleştirilen süratli ve düşük tempolu kenter gösterilebilir. Anaerobik yolla enerji eldesi daha hızlıdır; bu yolda laktik asit, glikojen ve enerji yüklü fosfor kullanılır. Fosfor kısa sürede ATP açığa çıkararak enerjiye dönüşür, çünkü kasın içindeki fosfor kullanıma hazırdır. Anaerobik enerji sistemindeki birikim birkaç saniyede tükenir, birkaç dakikalık dinlenim sonucu eksik yeniden tamamlanabilir. Kısa mesafeli hız koşuları, düz koşu için start makinesinden çıkış anı, ağırlık kaldırma, halter gibi aktiviteler anaerobik Fosfat Enerji Sistemi ile yapılan aktivitelerdir. Egzersizde Metabolizma Laktik Enerji Sistemi aerobik enerji sistemi tamamen yetersiz kaldığında devreye girer; sistemin antrenman ve fiziksel aktivitelerdeki yeri plazma laktik asit düzeyi ile takip edilir. Eğer laktik asit sistemi devreye çok çabuk giriyorsa atta aerobik enerji sistemi kapasitesi düşük demektir. Laktat hızla atılamadığı için laktik asit sisteminin olumsuz yanı enerji elde edilirken laktik asit çıkarılmasıdır. Laktik enerji sistemi çok kolay devreye girer, çok hızlı ve doğrudan etki eder. Buna karşın aerobik sisteme göre daha az enerji ortaya çıkarır, kısa sürelidir ve süreç sonunda kolay atılamayan ürünler oluşur. Laktik asidin de içinde olduğu bu metabolik atıklar, fiziksel aktivitenin yoğunluk ve şiddetine göre kısa süre içerisinde kaslarda yorgunluk, ağrı ve kasta uyumlu çalışma yetersizliğine yol açar. Bu durum yorgunluk olarak tanımlanır. Yorgunluk özellikle spor atları için önemli bir risktir; bu yüzden laktat enerji sistemi yalnızca oksijen yetersizliği durumlarında çok kısa süre kullanılır. Egzersizde Metabolizma Aerobik enerji sisteminden anaerobik sisteme geçişin sınırı vardır. At fiziksel aktivitesi bu sınıra geldiğinde plazma laktik asit düzeyi aniden yükselir. Dinlenim durumunda 5 mMol/l olan plazma laktik asit seviyesi, zorlayıcı bir çalışma ile laktat enerji sistemine yüklenildiğinde 20 mmol/l değerine kadar yükselebilir. Bu tablo sorunlara yol açabileceği için arzu edilmez. Atlarda 700-800 m/dk hızla yapılan ve güçlü kenter denilen aktiviteler, 800-1100 m/dk hızla gerçekleştirilen koşular olan galop ve 1100 m/dk veya daha üzerindeki hızdaki aktiviteler olan sprintler anaerobik sistemin aktif olduğu çalışmalardır. Anaerobik enerji sistemi kısa süreli olduğundan bu aktiviteler sınırlı mesafelerde geçerlidir; galop 1000-2400 m, sprint 200-600 m'de sonlanır. Bir atlet için olduğu kadar bir at için de yüklenmenin önemli kısmı anaerobik sistemin kontrollü kullanılması ile karşılanabilir. Egzersizde Metabolizma Eğer orta mesafe koşmuş bir atlet bitiş çizgisine doğru sendeliyorsa veya bitişten sonra yere yıkılıyorsa anaerobik enerji sistemini kontrolsüz kullanıyor demektir. Aşırı ve kontrolsüz kullanım plazma laktat miktarını artırmış, aşırı laktat artışına bağlı olarak kasta acı-ağrı başlamış, oluşan ileri yorgunluk nedeniyle denge korunamaz hale gelinmiştir. Laktik asit dâhil atık ürünlerin plazma seviyesi yükseldiğinde kas lifleri esnekliklerini yitirir ve kas kolayca kasılamaz. Bu noktaya gelmiş bir kasın eski haline dönmesi iki üç günü bulur. Buna rağmen bu tablo önemsenmez veya fark edilmez de yüklenmelere devam edilirse lif yırtılmaları ve buna bağlı ağrılar gelişir. Lif yırtıklarının iyileşmesi çok daha uzun sürer. Bu durumda, kasta iyileşme tamamlanana kadar ata yüklenme yapılmaması gerekir. TEŞEKKÜRLER