GENEL SANAT TARİHİ TERMİNOLOJİSİ PDF

Document Details

RadiantRadon

Uploaded by RadiantRadon

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi

Prof. Dr. Haldun ÖZKAN

Tags

arts history terminology art history general art history history of art

Summary

This document provides a comprehensive overview of general art history terminology, focusing on various terms related to art, techniques, and historical contexts. The author, Prof. Dr. Haldun ÖZKAN, aims to offer a deep understanding of art history through this detailed terminology guide.

Full Transcript

GENEL SANAT TARİHİ TERMİNOLOJİSİ Sanat Tarihi Terminolojisi İÇİNDEKİLER GENEL SANAT TARİHİ...

GENEL SANAT TARİHİ TERMİNOLOJİSİ Sanat Tarihi Terminolojisi İÇİNDEKİLER GENEL SANAT TARİHİ Prof. Dr. Haldun ÖZKAN Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Sanat tarihine özgü terminoloji, bir bilim, HEDEFLER bir sanat, bir meslek ya da bir teknik dalına özgü terimlerin tümünü kavrayabilecek, Sanat Tarihi, geçmişe eşsiz bir kapı açabilecek ve size farklı düşünmeyi öğretebilecek, Sanat Tarihi yüzeylerin ve açık görüntülerin ötesine bakmayı ve nüansları görmeyi öğretebilecek, Görsel çözümleme ve eleştirel okumada yeteneklerinizi geliştirmeye yardımcı olabilecek, ÜNİTE Nesnel tezler oluşturmanıza, fikirlerinizi yazılı ve sözlü olarak etkileyici bir şekilde ifade etmenize destek olabileceksiniz. 1 © Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz. Genel Sanat Tarihi Terminolojisi GENEL SANAT TARİHİ TERMİNOLOJİSİ SANAT TARİHİ TERMİNOLOJİSİ Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi GİRİŞ Geçmişten günümüze kadar ortaya konmuş sanat tarzlarını, türlerini, bunların ortaya çıkışlarını ve gelişmelerini, türlerin birbiriyle ilişkilerini ve toplumları etkileyişlerini inceleyen bilim dalına “Sanat Tarihi” denir. Özel eğitimden geçmiş birinin sıra dışı yetenek ve esinle yarattığı resim, heykel, çizim, yazı veya bina bir sanat eseri olarak kabul edilir. Profesyonel eğitim görmemiş ama hünerli insanların yaptığı eserler ise halk sanatı olarak nitelendirilir. Sanat Tarihi, sanatı incelerken ve açıklarken kendine özgü bir yol kullanır. Sanat Tarihçileri sanatın geçmişin açıklanmasından ibaret olmadığı ve insanlık tarihini anlatmada Sanat: İnsanoğlunun yarattığı yapıtlarda anahtar öge olduğu önermesinden yola çıkarlar.18. yüzyılda Avrupa’da Sanat güzellik ülküsünün Tarihi anlayışı gelişmiş ve ilk kez Sanat Tarihinin temel kavramlarını üslup ifadesidir. Sanat Tarihi; gelişmelerini mukayeseli olarak inceleyen Alman Winckelmann’ın çalışmalarıyla sanatın tarihsel 1764 yılında Sanat Tarihi Bilimi kurulmuştur. Sanat Tarihi 19. yüzyılda bir uzmanlık gelişimini inceleyen bir alanı hâline gelmiş, bu dönemde belge ve malzemelerin araştırılmasına, akademik disiplindir. kaynakların eleştirilmesine, biçim ve üslup karşılaştırmalarının nasıl yapılması Sanat Tarihi terminolojisi ise Sanat gerektiğine ilişkin metotlar ortaya konulmuştur. Tarihi bilim dalına ait Sanat Tarihi, bilim olarak bazı bilim dalları ile doğrudan ilişki içerisindedir. tanımlamalar, teknik Buna, bilimler arasında bir tür alışveriş ya da etkileşim denebilir. Sanat Tarihinin dalına özgü terimlerin ilişki içinde olduğu başlıca bilim dalları arasında arkeoloji, tarih, kitabe bilimi, tümüdür. coğrafya, felsefe ve sosyoloji sayılabilir. SANAT TARİHİ TERMİNOLOJİSİ Akropol: Antik kentlerde, yüksek tepe üzerine kurulan kale anlamına gelmektedir. Bu kale içerisinde tapınak ve kralın sarayı inşa edilirdi. Alem: Yapıların kubbe ve külahlarının tepesinde, sancaklarda, çoğunlukla yarım aya benzer formda bezeme elemanı, bir çeşit tepelik. Maden ya da taştan yapılmış olabilir. Görsel 1.1. Ajur Görsel 1.2. Almaşık Duvar Ajur: Delikli olarak uygulanan süsleme bölümü. Alınlık: Antik yapıların cephelerinde çatı ile korniş arasında yer alan üçgen biçimindeki kısım. Bir taç kapının ya da bir pencerenin çerçeve içine alınmış üst kısmına da bu ad verilir. Almaşık Duvar: Farklı iki cins malzemenin(taş ve tuğlanın) atlamalı olarak meydana getirdiği örgü türüdür. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Altı istinatlı cami: Asıl ibadet alanının üzerini örten kubbenin altı ayak tarafından taşınması ile oluşan cami plan türüdür. Ampir: Batı dillerinde “Empire” olarak tanınan sanat akımının dilimizde kullanılan şekli. Batı ülkelerinden alınan bir üslup olup klasik antikitenin bazı özelliklerini yansıtır. Ana Kubbe: Camilerde fil ayaklara ya da ana duvar üzerindeki kasnağa oturtulmuş, harim kısmının üzerini örten orta kubbedir. Apsis: Kiliselerde koronun arkasında bulunan ve camilerdeki mihrap kısmını teşkil eden, doğu yönünü gösteren genellikle yarım yuvarlak planlı kısım. Arasta: Çarşı, dizi dükkânlar. Bazen önlerinde revak ya da karşılıklı sıraların arasında örtü bulunanlar bir tür kapalı çarşı oluştururlar. Görsel 1.3. Arasta Görsel 1.4. Bazilika (S.Eyice’den) Arkaik: Sanatta gelişim devrelerinin ilkidir. Arz odası: Padişahların devlet büyüklerini ve yabancı elçileri kabul edip dinledikleri odadır. Aslangöğsü: İçi mukarnaslarla dolu olan pandantif. Atrium: Kiliselerin girişlerinin önünde bulunan üstü açık avlu Sanat Tarihinin ilişki içinde olduğu başlıca Avlu: En az üç yönden yapılar veya yüksek duvarlarla çevrili üstü açık mekân. bilim dalları arasında Ayak: Paye, taş ya da tuğladan örülmüş taşıyıcı mimari öge. arkeoloji, tarih, kitabe bilimi, coğrafya, felsefe Aydınlık Feneri: Örtülü iç mekânlara ışık sağlamak için düzenlenmiş bölüm. ve sosyoloji sayılabilir. Genellikle kubbe ya da çatının ortasında daha yüksek ve etrafı camekânlı ışıklık. Aynalı Tonoz: Manastır tonozun üst bölümünü yatay bir düzlemle keserek elde edilen tonoz şeklidir. Baptisterion: Vaftizhanedir. Hristiyanlıkta vaftiz yapılmasına mahsus içinde bir teknesi olan özel yapı. Bazilika: Hristiyan mimarisinde hâkim bir kilise tipidir. Uzunlamasına bir yapıdır. Genellikle üç nefli olur (bazen tek, bazen beş nefli de olabilir). İki destek dizisi ile uzunlamasına üç nefe ayrılmıştır. Orta nef yan neflerden daha geniş ve yüksektir. Bedesten ve Çarşı: Ticari amaçla kurulmuş; ahşaptan, küçük yapılardır. Erken Osmanlı Dönemi’nde yan yana sıralanan bu dükkânlar çarşıları meydana getirmiştir. Bedestenler ise yine ticari amaçla kullanılmış ve çarşılara nazaran daha Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi dayanıklı taş yapılardır. Genellikle ortada dört taşıyıcının yer aldığı ve her mekânın üzerinin kubbe ile örtülü olduğu yapılardır. Bema: Kilisenin doğusunda ve apsisin önünde bulunan üzerinde dinî törenin yapıldığı sunak masasının bulunduğu kutsal bölüm. Halktan kişiler buraya giremez. Bimarhane: Akıl hastanesi (Tımarhane). Bordür: Kenar, genellikle süslemeli kenar şeridi. Cami: İslam ibadet yapısıdır. İçerisinde minberi bulunan ve cuma namazı kılınabilen ibadethanelerdir. İlk cami, Hz. Muhammed’in Medine’deki evidir. Bu yapı sonraki dönemlerde inşa edilecek olan camilere örnek teşkil etmiştir. Mihrap, Selçuklu ve Osmanlı minber ve minare gibi fonksiyonel ögeler ancak VIII. yüzyılda cami mimarisine Dönemi dâhil edilmiştir. bimarhanelerinde akıl hastalarının tedavisinde Cümle Kapısı: Cami harimine geçiş veren ana kapı. müzik ve su sesi terapisi Çadır: Göçebe ve yarı göçebe yaşayan topluluklarda barınak olarak kullanılan uygulanırdı. mimari unsurdur. Türk topluluklarında gerek Orta Asya, gerekse Anadolu’da yaygın biçimde kullanılmış ve günümüzde de özellikle hayvancılıkla uğraşılan bölgelerde yaşayan topluluklar tarafından kullanılmaktadır. Çadır genel olarak Türk mimarisinin gelişiminde mimari formu ve cephe düzenlemesiyle önemli bir unsur olmuştur. Çapraz Tonoz: Haçvari olarak birleşmiş kemerlerden meydana gelen tonoz. Çan Kulesi: Kilise çanının bulunduğu yapı. Çeşme: Mahalle aralarında bağımsız olarak veya bir yapıya bitişik yapılmış, genellikle herkesin yararlanması için yapılan, borularla gelen suyun bir oluktan ya da musluktan aktığı, bir yalağı bulunan su yapısı. Çörtenler: Üst örtüye gelen yağmur ve kar sularını yapının duvarlarından uzaklaştırmak için dışarı doğru uzanacak şekilde yapılmış olan oluklara “çörten” denir. Görsel 1.5. Çeşme Görsel 1.6. Çörten Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Darülkurra: Cami, mescit gibi yerlerin hemen yanında yapılan kuran okuma yeri. Darüşşifa: Şifahane, hastane gibi sağlık kuruluşlarına verilen eski adlardan biri. Deformasyon: Biçim bozma. Bir sanat yapıtında betimlenen figürlerin belli yerlerinin figürü tanınmama derecesine vardırmadan bozulmaya uğratılması. Batı sanatında özellikle Maniyerist üslubun kullandığı yöntemlerden biri olan Darüşşifalar Külliye adı deformasyon, Rönesans sanatındaki kusursuz anatomik tanımlamaya karşı çıkış verilen yapıların içinde yollarından biridir. yer alır. Darüşşifalar en Derz: Duvar taşlarının ya da tuğlaların harçla doldurulan, üzerinden mala geçilerek basit tanımıyla “ halka görünür aralığıdır. sağlık hizmeti sunulan yerlerdir”. Devşirme Malzeme: Başka yapılardan derlenmiş ve ikinci kez kullanılmış yapı ya da süsleme malzemesi. Aynı dönemden olabileceği gibi, daha eski dönemden de devşirme malzeme kullanmak her devirde yaygın bir malzeme değerlendirme yöntemi olmuştur. Dilimli Kubbe: İçi yarım yuvarlak, dışı dilimli olan kubbe. Divani: Türklere özgü hareketli ve girift bir yazı üslubudur. Harfler ve sözcükler birbirlerine kaynaşmıştır. Dor Sütun Başlığı: Antik yapılarda görülen ve üzerinde herhangi bir süsleme olmayan sütun başlığı. Dört Yarım Kubbeli Cami: Merkezî planlı, büyük kubbesi dört yandan birer yarım kubbe ile desteklenen cami plan tipi. Ebced Hesabı: Arap alfabesindeki her harfin bir sayıyı göstermesi kuralı ile harflerden seçilerek düzenlenmiş anlamlı dizilerle bir olayın meydana geldiği yılı belirtme yolu. Görsel 1.7. Ebced Tablosu Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Eksedra: Çeyrek kubbedir. Camilerde yarım kubbelerin iki ya da üç yanına küçük yan kubbeciklerle yapılan eklemelerdir. Görsel 1.8. Eksedra Elevasyon: Cephe çizimine verilen isimdir. Enderun: Saray teşkilatıdır. Eyvan: Üç tarafı ve üstü kapalı, bir tarafı bütün genişliği ile bir avluya ya da diğer bir mekâna açılan yapı birimi. Fevkani: Yüksek, yükseltilmiş anlamına gelir. Bulunduğu yerin eğimi ya da çevresindeki yapıların durumu yüzünden, bir alt yapı üzerine oturtulan camiler için kullanılan bir terim. Alt katta genellikle gelir getiren dükkânlar bulunur. Fil Ayağı: Taş yapılarda büyük bir alanı kaplayan örülerek yapılan büyük çaptaki ayaklara verilen isim. Forum: Antik Roma kentlerinde, kent merkezinde yer alan, şehirle ilgili politik, dinî, ticari her türlü faaliyetin gerçekleştiği, tüm kamu binalarının etrafında sıralandığı halka ait geniş açık alan. Fresk: Yaş sıva üstüne boya ile yapılan resim ve süsleme. Gotik: 1140'ta gelişmeye başlayıp 13.yüzyılda tüm Avrupa'ya yayılmış bir sanattır.1200 yılına kadar devam eden sürecine Erken Gotik, 1200-1250 yılları arası Yüksek Gotik, 1250'den sonrası Geç Gotik olarak adlandırılır. 15.yüzyılda İtalya'da Rönesans'ın başlamasıyla son bulmuştur. Diğer Avrupa ülkelerinde 16.yüzyıla kadar devam etmiştir. Mimarlık ve heykel alanında etkilidir. Gül Pencere: Genellikle Gotik katedrallerin cephelerinde yer alan daire biçimindeki vitraylı pencere. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Hamam: Temizlik maksadıyla inşa edilmiş kamuya açık herkesin yıkanabileceği yapılardır. Türk mimarisinde hamam yapıları, Soyunmalık (Camekân), Ilıklık, Sıcaklık, Halvet, Külhan gibi bölümlerden oluşmaktadır. Görsel 1.9. Hamam Han/Kervansaray: Orta Çağ’da ticaret yolları üzerinde belirli aralıklarla yapılmış olan konaklama yapılarıdır. Genelde ”Han” denilen ve ticari ya da yarı askerî sivil mimarlık örnekleri olan bu yapılar, kent içlerinde de bulunabiliyordu. Harem: Osmanlı camilerinde revaklı iç avlu, İslam ülkelerinde ise kadınlara ait bölüm. Harem-i Hümayun: Sarayların kadınlara mahsus olan kısmı, Harem dairesi. Harim: Camilerdeki asıl ibadet yerine verilen isim. Hataî (Hatayi): Doğu Asya kökenli süsleme motifleri grubu. Stilize edilmiş şakayık, nar, iri yapraklar ile bunların gonca ve sapları başlıca hatayi ögeleridir. Hayat Ağacı: Dallarında farklı türlerin aynı gövde ve köke bağlı olarak yaşadığı evreni sembolize eder. Yaşam döngüsü anlamına gelmektedir. Orta Asya kökenli Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi bir motif olup birçok kültürde karşımıza çıkar. Türkler de hayat ağacını kendi yaşam şartlarına özgün biçimde yorumlamışlardır. Hazire: Camilerin kıble tarafında, güneyinde bulunan küçük mezarlıktır. Hünkâr mahfilleri, camilerde namaz esnasında hünkârlara yapılacak suikastları önlemek için yapılmışlardır. Görsel 1.10. Hazire Hipodrom: Antik kentlerinde at ve araba koşularının yapıldığı, etrafı seyirci yerleri ile çevrili alanlar. Sultanahmet Meydanı, Bizans Devrinde Hipodrom, Osmanlı Örnek Dönemi'nde At Meydanı olarak bilinmektedir. Oldukça büyük boyutlarda inşa edilen Hipodrom'da Roma ve Bizans Dönemlerinin en favori sporu olan at yarışları düzenlenirdi. Hünkâr Mahfili: Camilerde hükümdara ayrılan bölüm. Bazen galerinin bir bölümü, bazen ayrı bir daire şeklinde olabilir. Hattat: Mesleği Arap harfleri ile güzel yazı yazmak olan kimse. Horasan harcı: Pişmiş tuğla ve kiremit parçalarının dövülüp toz hâline getirilmesinden sonra bir elekten geçirilerek elde edilen ince tozun kireç ve su ile karıştırılmasıyla yapılan harçtır. İnce Yonu Taş Duvar: Alın ve yan yüzleri düzeltilerek ince yonu şeklinde hazırlanan taşlarla yapılan duvar örgüsüdür. İmaret: Çoğunlukla bir cami bünyesinde yapılan, bazen bir camiden ayrı olarak da oluşturulabilen ve fakirlere özellikle yemek yardımı yapmak amacı ile kurulan ve vakıf niteliğinde olan kuruluş. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi İyon Sütun Başlığı: Başlığın iki kenarında yer alan balinlerin meydana getirdiği kıvrımlı sütun başlığı. Görsel 1.11. Kalem İşi Süsleme Kaburgalı Tonoz: Ara kesitleri kordon şeklinde taştan çubuklarla donatılmış, kaburga sisteminin görülebildiği tonoz biçimidir. Kadınlar Mahfili: Kadınların namaz kılması için ayrılan bölüm. Kalem İşi: Yapıların genellikle iç yüzeylerinin bezenmesinde kullanılan bir süsleme türüdür. Boya, taş, ahşap yüzeyler üzerine fırça ile boyanan renkli nakışlar. Kasır: Padişah ve yakınlarının kaldıkları, saraylardan daha küçük yapılardır. Katedral: Piskoposluk kilisesi. Bir piskoposluğun merkezi olan ve piskoposun devamlı olarak bulunduğu mekândır. Genellikle boyut açısından normal kiliselerden daha büyüktür. Kavsara: Taç kapı, mihrap gibi yerlerin yarım kubbeye benzeyen üst bölümü. Kaya mezarları, içinde birkaç mezar bulunan aile tipi mezarlardır. Dışlarında işlemeler ve aileye ait bilgiler bulunmaktadır. Görsel 1.12. Kasır Görsel 1.13. Kavsara Kaya Mezarı: Bir yamaçta kayaya oyulmuş bir oda ya da odalardan oluşan, çoğu kez bezemeli bir cepheye sahip mezar tipi. Türkiye'nin birçok ilinde statüsü yüksek olan kişiler için yapılmış kaya Örnek mezarları bulunmaktadır. Adıyaman'da Perre Kaya Mezarı, Amasya Kral Mezarı, Antalya'da Demre ve Kaş'da Kaya Mezarları, Çorum'un Alaca, İskilip ve Laçin İlçelerinde bulunan Kaya mezarları önemli örnekler arasındadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Kemer: İki sütun veya iki ayak arasındaki açıklığın üzerini örtmek için uçları sütun veya ayaklara oturmak üzere yay şeklinde yapılan ahşap, maden, kâgir (taş) yapı parçasıdır. Görsel 1.14. Kemer Kesit: Bir cismin dikey bir düzlem üzerinde kesildiği varsayılarak ölçekli olarak çizimine denir. Enine kesit veya boyuna kesit şeklindedir. Kesme Taş Duvar; Tüm yüzeyleri ince yonu tekniğiyle işlenmiş, düzgün prizmatik şekle sahip olan yapı taşına “kesme taş” denir. Görsel 1.15. Kesme Taş Duvar Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Kiborion: Sunak masasının önemini belirtmek üzere, onun üstünü kaplayacak surette yapılmış, dört ince sütun üzerine atılmış dört kemere oturan küçük bir kubbeden ibaret sundurma. Kiklop Örgü: Daha çok Tarih Öncesi Dönemlere özgü büyük blok taşlardan harçsız olarak yapılan duvar örgüsü. Kompozit Sütun Başlığı: Farklı başlık motiflerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş sütun başlığıdır. Kontur: Çevre çizgisidir. Figürleri ya da motifleri çevreleyen çizgidir. Konservasyon: Bir yapının veya eserin mevcut bulunduğu yıpranma düzeyinde korunması için yapılan müdahaledir. Korint Başlık: Bitkisel yaprak motifleri ile meydana getirilmiş sütun başlığı. Köprü: Aralarında su, çukur arazi veya yol gibi engeller bulunan iki yakayı birbirine bağlayarak yolu bir yandan ötekine eriştirmek için yapılan ahşap, kâgir veya maden yapılardır. Köşebent: Dikdörtgen ve kare formlu biçimlerde köşelere yapılan süslemelere verilen ad. Köşk: Saray ve kasırlara nazaran daha küçük yapılardır. Görsel 1.16. Köşk Köşk Mescit: Genellikle 13. yüzyıl Anadolu Selçuklu kervansarayının Sultan Hanı adı verilen yapılarının avlu ortasında dört kemer üstünde yer alan mescit bölümüne verilen ad. Kroki: Planın ölçeksiz fakat orantılı basit çizimine kroki denir. Krypta: Kiliselerde binanın altındaki taştan örülerek yapılmış bodrum veya mahzen kısmı. Genellikle bu bodrumlar mezar odası olarak kullanıldığından, bazen krypta kelimesi mezarı da ifade eder. Kubbe Ayağı: Kubbeyi taşıyan ayaklardan(paye) her biridir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Kubbe Feneri: Kubbelerin ortasında açılan, içeriye ışık ve hava vermek amacıyla yapılmış çevresi pencereli üstü kapalı daire ya da çokgen planlı penceredir. Kubbeli Bazilika: Orta nefinin üzeri kubbe ile örtülü bazilika. Bazilika ile merkezî planlı tipin birleşmesinden meydana gelen yapı türü. Örnek Kubbeli bazilikaların en anıtsal örneği İstanbul Ayasofyasıdır. Kubbe Kasnağı: Bir kubbeyi taşıyan daire kare ya da çokgen planlı kaidedir. Buna kubbe bileziği ya da tambur da denir. Kubbe: Yarım küre veya toparlakça yapı örtüsü. Bir kemer yayının tepe noktasından inen dikin çevresine dönmesi ile meydana gelen örtü biçimidir. Görsel 1.17. Kubbe Kufi yazı: Arap harflerinin kullanılmasıyla oluşmuş, İslamiyet’in ilk yüzyıllarında kullanılan dik, sert ve köşeli bir yazı türüdür. Kurgan: Orta Asya’nın kuzeyinde özellikle milattan önce ve miladın ilk yüzyıllarında yaygın bir biçimde uygulanan toprak altı mezar yapısıdır. Kütüklerden ahşap yığma tekniğiyle yapılmış bir mezar odası ve bunu gizleyen bir toprak yığınından oluşur. Kuru Duvar: Harç kullanılmadan yapılan örgü türü. İster kesme taştan isterse moloz taşlardan yapılsın harç kullanılmadan örülen duvara kuru duvar denir. Külliye: Cami, medrese, türbe, hamam, imaret, şifahane ve çarşı gibi ek yapıları ile birlikte inşa edilen yapılar topluğudur. Edirne Muradiye Külliyesi, Amasya II. Bayezid Külliyesi, ilk düzenli Külliye yapısı olan İstanbul Fatih Külliyesi, İstanbul Süleymaniye Külliyesi, Edirne Selimiye Külliyesi, İstanbul II. Bayezid Külliyesi önemli örnekler arasındadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Kündekâri Tekniği: Kündekâri bir ahşap minber yapım tekniğidir. Bu tekniğin genel prensibi küçük parçalar hâlinde hazırlanmış, kesilmiş geometrik parçaların çivi ya da yapıştırma kullanmaksızın birbirine geçmeli olarak yapılmasıdır. Anadolu Selçuklu çağının en muhteşem ahşap sanat eserleri kündekâri tekniğinde yapılmış Anadolu Selçuklu eserlerdir. 12. yüzyıl içerisinde Anadolu’da, Suriye’de ve Mısır’da üç ayrı çağının en muhteşem merkezde aynı anda gelişim göstermiştir. ahşap sanat eserleri kündekâri tekniğinde yapılmış eserlerdir. Bu teknik, minber, kapı ve pencere yapımlarında Örnek kullanılır. Sivas Divriği Ulu Cami minberi, Konya Alaaddin Cami minberi, Bursa Ulu Camii minberi, kündekâri tekniğinde yapılmış minberlere verilebilecek en güzel örneklerdir. Künk: Su nakli için isale hatlarında kullanılan pişmiş topraktan yapılmış boru. Osmanlılar Döneminde toprak künkler kullanılır ve şebekeden su kaybını azaltmak için iç yüzeyleri sırla kaplanırdı. Lahit: Tahta, taş, mermer, kurun ya da pişmiş topraktan yapılan, içine ölünün yerleştirildiği özel sanduka. Lento: Pencere ve kapı açıklıklarının boşluğun üzerindeki duvar yüklerini taşımak için yerleştirilen yatay atkıya “lento” ya da “başlık” denir. Mağrip Üslubu: İspanya ve Kuzey Afrika’nın İslam sanatı üslubuna verilen genel ad. Malakâri: Yapıların daha çok iç yüzeylerinde kullanılan ve yüzeysel alçı kabartmanın renklendirilmesi ile elde edilen bir süsleme tekniği. Mahfil: Bir mekânda belirli kişi ya da topluluklar için ayrılmış bölümler. Hünkâr mahfili, müezzin mahfili, kadınlar mahfili gibi. Maşatlık: Hristiyan mezarlıklarına verilen isimdir. Medrese: Bugünkü orta ve yükseköğrenime denk düzeyde eğitim veren İslam eğitim yapısı. Anadolu Türk mimarisinde medrese yapılarının temelde iki farklı plan şemasına sahip oldukları günümüze ulaşan örneklerden anlaşılmaktadır. Medreselerde dinî Bunlar açık avlulu medreseler ve avlusu kubbe ile örtülü kapalı avlulu eğitim verilebildiği gibi medreselerdir. Medreselerde dinî eğitim verilebildiği gibi pozitif bilimlerle ilgili pozitif bilimlerle ilgili eğitim de verilmiştir. Bu amaca yönelik inşa edilen medrese yapılarının plan eğitim de verilmiştir. kuruluşunda belirgin bir farklılık olmayıp medrese mimarisinin genel gelişimi içerisinde yorumlanmışlardır. Darüşşifalar, tıp medreseleri ve rasathaneler bu tür medrese yapılarının örnekleridir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Görsel 1.18. Mahfil Görsel 1.19. Medrese Merkezî Planlı Yapı: Kubbe çevresinde bir düşey eksene göre gelişmiş, genellikle, tam simetrik plan tipi. Bu tipin zemin şeması altıgen, sekizgen veya yuvarlaktır. Üstleri kubbe ile örtülüdür. Mihrap: Cami ve mescitler ile namazgâhlarda kıble (Kâbe) yönünü belirleyici mimari öge. İmamın önünde durarak namaz kıldırdığı, genellikle mukarnas kavsaralı, etrafı çerçevelenmiş, duvarda küçük bir girinti biçiminde yapılmıştır bölümdür. Görsel 1.20. Mihrap Görsel 1.21. Minber Mescid: Secde edilen yer demektir. Günlük vakit namazlarının kılınabilmesi için genellikle mahalle aralarında ve mahalle ölçeğinde inşa edilmiş, minberi bulunmayan, Cuma ve Bayram namazlarının kılınmadığı küçük İslam ibadet yapısıdır. Mevlevihane: Mevlevilik tarikatına bağlı olanların, tarikat kurallarına göre toplandıkları ve içinde özel odaları ve tören yerleri bulunan bina. Mihrap Önü Kubbesi: Genellikle çok ayaklı Emevi, Abbasi, Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu camilerinde mihrap önündeki kubbeye verilen isim. Minber: Camilerde cuma namazında hutbe okunan yer. Genellikle birkaç basamak yükselen bir mimari ögedir. Kapı, süpürgelik, aynalık, köşk, köşk şerefe alem gibi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi bölümleri bulunur. Ahşap, mermer, ya da taştan olabilir. Çok basitlerinden çok bezemelilerine kadar değişik türlerine rastlanır. Minare: Camilerin dışında, bazen camilere bitişik bazen de tamamen ayrı olarak Mozaik Çini sanatının en inşa edilen ezan okumak için inşa edilen yapılardır. İslam mimarisinde ilk minareler yaygın örnekleri Anadolu Abbasiler Dönemi’nde ortaya çıkmıştır. Selçuklu Dönemi’nde Moloz Taş Duvarı: Taşların hafif düzeltilmesi ile örülen harçlı duvar örgüsüdür. uygulanmıştır. Konya Alâeddin Camii, Konya Mozaik Çini: Değişik renklerde sırlanmış levha ve parçaların alçı zemin içinde Sırçalı Mescid, Akşehir Ulu kompozisyon oluşturacak şekilde bir araya getirilmesi ile oluşan çini kaplama Camii mihrablarında tekniğidir. mozaik çini tekniği uygulanmıştır. Mukarnas: Kademeli olarak taşmalar yapacak biçimde, aşırtmalı olarak yan yana ve üst üste gelen, üç boyutlu görünüm veren bir geçiş ve dolgu ögesi. Mukarnas Sütun Başlığı: Başlık üzerinde hem taşıyıcı hem de süsleyici özelliği olan küçük niş parçaların oluşturduğu mukarnaslardan meydana gelen sütun başlığı. Görsel 1.22. Mukarnas Sütun Başlığı Musalla Taşı: Camilerin önünde veya yanında yer alan üzerine cenaze konulan ve arkasında namaz kılınan masa biçimindeki taş. Maksem: Su dağıtma sandığı ve lüleler yardımıyla suyun çevredeki çeşmelere ve diğer yapılara dağıtımının yapıldığı yer. Musalla Taşı, Camilerin önünde veya yanında Manastır: Hristiyan din adamlarının kent yaşamından uzakta ibadetleri için sessiz yer alan üzerine cenaze bir yere yapılan, kilise, şapel, ayazma, kripta, keşiş hücreleri, mutfak, fırın, depo, konulan ve arkasında atölye gibi bölümlerden oluşan yapılar topluluğudur. namaz kılınan masa biçimindeki taş. Martyrion: Bir Hristiyan azizinin hatırasını anmak üzere, mezarı üzerine veya röliklerini muhafaza etmek üzere inşa edilen hatıra-dinî binası. Mausoleun: Batı dillerinde anıtsal mezarlara verilen addır. Monogram: Sanatçı simgesi. Mozaik: Değişik renklerdeki küçük taş, cam, seramik parçalarının yan yana getirilmesiyle yapılan duvar, döşeme, tavan kaplaması şeklinde resim ve bezeme işi. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Muvakkithane: Genellikle büyük camilerin yanında yer alan içerisinde ezan vakitlerinin belirlenmesi için gerekli aletlerin ve saatlerin bulunduğu yapı. Görsel 1.23. Muvakkithane ve Vakit Belirlemede Kullanılan Aletler Müderris: Müderris, Osmanlı Devleti ve Selçuklular'da devlet ve toplum yapısında günümüz üniversite öğretim üyesine karşılık olarak kullanılan bir kavramdır. Medreselerde eğitim veren öğretim üyeliğinin bugünkü tam karşılığı profesörlük unvanıdır. Müezzin Mahfili: Osmanlı camilerinde müezzinler için ayrılmış yüksekçe seki ya da kısa sütunlar üzerine inşa edilmiş küçük platformdur. Mükebbire: Mikrofonun olmadığı zamanlarda, son cemaat yerinde imamın tekbirlerini tekrar ederek arkadaki cemaate ileten kişinin durduğu balkonumsu yerdir. Müştemilat: Eklenti-ek bina. Nakkaş: Binaların duvar ve tavan gibi yerlerine ve kitaplara süslemeler yapan resimci, süsleme ustası. Namazgâh (Musalla) : Yerleşim alanları dışında yoldan gelip geçenlerin ibadetlerini yapabilmeleri için yol kenarına inşa edilen yerden hafifçe yükseltilmiş Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi etrafı alçak duvarlarla çevrili üstü açık ve kıble yönünde bir mihrap taşının bulunduğu ibadet yapılarıdır. Naos: Kiliselerde asıl ibadet mekânı. Narteks: Kiliselerde, giriş kısmında yer alan hazırlık mekânı, camilerin son cemaat yeri gibi, avlu ile esas mekânı ayıran ara bölüm. Natüralizm: Sanat yapıtının doğal gerçekliğe uygun bir biçimde yapılmasını savunan anlayış. Batı sanatında Rönesans’la birlikte ortaya çıkan Natüralizm, çağımızın başına kadar etkili olmuştur. Natüralist üslup içinde nesneler doğadaki gibi, insan gözünün gördüğü gibi betimlenirler. Kiliselerde sütunlarla ya da payelerle ayrılan her Nef: Kiliselerde sütunlarla ya da payelerle ayrılan her bir bölüm. bir bölüm nef olarak isimlendirilirken Neo-Klasik (Türk): 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında bir sanat akımı. Eski camilerde sahın olarak Türk ve İslam sanatından alınmış mimari ve süsleme ögelerinin kullanılması ile adlandırılır. ortaya çıkan ilk ulusal akım. Neo-Klasisizm: 18. yüzyılın ikinci yarısında Almanya’da ortaya çıkan ancak Fransa’da daha çok uygulanma olanağı bulan ve antikiteden esinlenerek klasik formlara dönüşü amaçlayan sanat anlayışı ve üslubu. Nekropol: Antik Yunan ve Roma kentlerinde genellikle kentin dışında yer alan mezarlık alanı. Nesih: Metinlerin kopya edilerek çoğaltılmasında kullanılan yuvarlak karakterli bir yazı üslubu. Niş: Yapılarda duvar içinde küçük ölçüde açılan düzgün girinti, oyuk. Oyma Ajur: Delikli olarak uygulanan süsleme biçimi. Palmet: İlk Çağ sanatından beri kullanılan yaprak şeklinde bir bezeme motifi. Görsel 1.24. Palmet Pandantif: Kubbeye geçiş elemanı. Kubbeyi taşıyan kemerler ile kubbe kaidesinin arasını kapatan ve kare bir plandan kubbenin dairesel kaidesine geçmesini sağlayan küresel üçgen. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Görsel 1.25. Pandantif Payanda: Destek, yükü karışlamak üzere eklenmiş duvar parçası. Paye: Örülerek meydana getirilmiş taşıyıcı eleman, ayak. Perdah Tekniği: Perdah tekniği çini ve seramik alanında bir sır üstü çalışmasıdır. Her türlü pürüzlü yüzeyin parlatılması işlemine denir. Plan: Bir cismin yatay bir düzlem üzerinde kesildiği varsayılarak ölçekli olarak çizilen şekline plan denir. Rasathane: Gözlemevi, gök bilimi için kullanılan bir terimdir. Mısır, Mezopotamya ve Yunan medeniyetlerinde ilk rasat faaliyetleri başlamış ve tarihsel süreç içerisinde devamlı bir şekilde sürdürülmüştür. Eldeki veriler ışığında ilk kez 9. Mimaride en çok yüzyılda Abbasi Halifesi Me’mun tarafından Bağdat’ta Şammasiye ve Kassiyun kullanılan çini tekniği rasathaneleri kurularak düzenli ve sistematik gözlemler yapılmıştır. sıraltı tekniğidir. Realizm: Romantisizme tepki olarak doğmuş, görünen gerçekliği olduğu gibi tuvale aktarmayı amaçlayan sanat akımı. Rekonstrüksiyon: Restitüsyona dayanılarak yapılan bir çalışmadır. Restitüsyona göre yeniden inşa etmeyi ve bu şekilde inşa edilmiş bir yapılaşmayı ifade eder. Renkli Sır Tekniği: Osmanlılar tarafından uygulanan bir çini tekniğidir. Çini sanatındaki en zor tekniklerden biridir. Rengin sır tarafından elde edildiği tekniktir. Bu teknikte sırın kendisi renklidir, fırınlanınca ortaya çıkar. Görsel 1.26. Renkli Sır Tekniği Revak: Sütun ve payeler tarafından taşınan kemerler arkasında yer alan, bir tarafı duvar diğer üç yanı açık olan üstü örtülü, mimari mekân. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Restorasyon: Bir yapının veya eserin yıkılan, harap olan bölümlerinin Görsel 1.27. Revak daha fazla tahrip Restitüsyon: Kısmen rölöveye dayanan bir çalışmadır. Kısmen veya tamamen yok olmasını önlemek için, olmuş yapının çizimlerini kalıntısının rölövesine dayanarak yeniden çizilmesine aslına uygun biçimde verilen ad. onarılmasına verilen isimdir. Restorasyon: Bir yapının veya eserin yıkılan, harap olan bölümlerinin daha fazla tahrip olmasını önlemek için, aslına uygun biçimde onarılmasına verilen isimdir. Rölöve: Bir yapının bütün boyutlarını ölçerek plan, kesit ve ölçüsünün yeniden çıkarılmasına rölöve denir. Ribat: İslamiyet’in ilk dönemlerinde Arap-İslam ordularının hazır kuvvet bulundurmak amacı ile sınır boylarına inşa ettikleri askerî üs yapılarına “Ribat” adı verilir. Rika: Nesih yazının dendansız, yuvarlak ve kıvrak bir türüne verilen ad. Daha çok el yazısında kullanılır. Türklerin ortaya çıkardığı bir yazı çeşidi. Rokoko: 18. yüzyılda ortaya çıkan sanat akımı. Resim sanatında saray yaşamından alınan konular ön plana geçmiş, heykeller dekoratif amaçlı biblolara dönüşmüş, mimaride ise bitkisel motifli bezemeler tavan ve duvar yüzeylerinde süsleme amacıyla bolca kullanılmıştır. Rumi: Türk ve İslam sanatında Batı kökenli süsleme motifi. Yarım palmetlerden türediği ya da hayvansal kökenli olduğu araştırıcılarca tartışılan Rumi, Batı illerinde arabesk olarak adlandırılır. Sahın: Camilerde sütun veya payelerle ayrılmış ibadet alanıdır. Saka: Çeşme ve sarnıç gibi yerlerden su alarak evlere dağıtan kişi. Sanat: İnsanoğlunun yarattığı eserlerde güzellik ülküsünün ifadesidir. Saray: Genellikle hükümdarların, devlet yöneticilerinin ikamet ettikleri ve devleti yönettikleri büyük ve gösterişli kompleks yapılardır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Örnek Osmanlı Dönemi'nin en uzun süre kullanılan sarayı Topkapı Sarayıdır. Görsel 1.28. Saray Sarnıç: Su ihtiyacını karşılamak amacı ile yapılan özel su toplama havuzu, su deposu. Üstü açık ya da kapalı olabilir. Sebil: Çeşmeden farklıdır. İçerisinde su dağıtan görevlinin bulunduğu küçük yapılardır. Özel günlerde şerbet dağıtılır. İslam toplumunda halkın yararına, Allah rızası için hizmet etmek anlamına gelen “fî sebîli’llâh’’ kavramından geldiği düşünülmektedir. Daire ya da çokgen plan kuruluşları ile sebiller bir iç mekâna sahiptirler ve bu mekân dışarıya üzerinde küçük pencere açıklıkları bulunan madenî şebekelerle açılır. Sedef: Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğundan elde edilen sedefcilikte kullanılan pırıltılı gökkuşağı renklerini yansıtan değişik renklerde sert taşçıl deniz kabuğu. Sedef üzerinde çalışan, sedef işleyen kimseye sedefkâr denir. Sella (Cella): Eski Yunan ve Roma tapınaklarında içinde kült heykelinin korunduğu, kutsal bölüm. Selsebiller: Çeşme ve sebilden farklı olarak saray veya köşklerin bahçe veya Selsebiller, köşk veya duvarına bitişik olarak yapılan, yukardan aşağıya doğru büyüyen çanaklardan akan bahçelerde yukardan suyun ses atmosferinden yararlanılan su yapılarıdır. aşağıya doğru büyüyen çanaklardan akan su yapılarıdır. Görsel 1.29. Sedef Kakma Görsel 1.30. Selsebil Serbest Haç Planı: Kilise plan şemasıdır. Dıştan ve içten kiliseye haç görüntüsünün kazandırıldığı yapı plan tipidir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Sekiz İstinatlı Cami: Asıl ibadet alanının üzerini örten kubbenin sekiz ayak tarafından taşınması ile oluşan plan türüdür. Selatin Cami: Osmanlı sultanları tarafından yaptırılan camilerdir. Sgrafitto: 11. yüzyıldan ilk Osmanlı Dönemi’ne değin kullanılan seramik tekniğidir. Kap astarlandıktan sonra sivri uçlu bir aletle motifler çizilir ve istenilen renkte saydam bir sırla sırlanır. Çukur kısımlarda sır daha koyu, diğer yerlerde ise daha açık olarak motifler belirlenmiş olur. Sıbyan Mektebi: Osmanlı Dönemi’nde küçük çocukların okuma yazma ve Kur’an-ı Kerim okumayı öğrendiği okul. Sır: Seramikler üzerinde koruyucu, cam benzeri tabaka. Sıraltı Tekniği: Seramik boyalarının seramikler üzerine boyanarak üstlerine sır çekilmesi, boyaların sır altında kalması ile oluşan teknik. Silme: Duvar yüzeylerinde süsleme amacıyla yapılmış şerit biçimindeki çıkıntılara verilen ad. Sermimar: Mimarların başı, baş mimar. Sivri Kemer: Yarıçapı kemer açıklığının yarısından büyük olan ve kilit noktasından birleşen iki daire yayından meydana gelen kemer çeşididir. Slip Tekniği: Seramiği bezemede kullanılan bir sıraltı tekniği, İslam ülkelerinde 9. yy'dan başlayarak yaygın biçimde uygulanmıştır. Son Cemaat Yeri: 14. yüzyıldan itibaren cami ve mescitlerde yaygın olarak kullanılan, ana mekânın dışında namaza geç gelenlerin ibadetlerini yapabilmeleri için yapılmış yarı açık hazırlık bölümü. Söve: Pencere ve kapı açıklıklarının iki yanına düşey olarak yerleştirilen mimari elemanlara “söve” denir. Stilize: Üsluplaştırılmış. Doğadaki formların belli bir üslubun ya da tekniğin gereği sadeleştirilmiş şekli. Stucco (Stuk): Alçı yoğunluklu süsleme tekniği. Stilize; Doğadaki Su Kemeri: Su borularının basınca dayanıklı yapılamadığı dönemlerde kentin su formların belli bir ihtiyacını sağlayan suyolunun hep aynı yükseklikte ve çok az eğimli biçimde üslubun ya da tekniğin yapılması gerekirdi. Bu amaçla vadilerin aşılması gerektiğinde kemer dizilerince gereği sadeleştirilmiş taşınan suyolları inşa edilmiştir. Köprüye benzeyen bu yapılara su kemeri adı şekline verilen isimdir. verilir. İlk su kemerleri Antik Roma Dönemi’nde yapılmıştır. Sultan Hanı: Anadolu Selçuklu Dönemi’nde çoğu sultanlar tarafından yaptırılan han ve kervansaraylardır. Genellikle biri kapalı, diğeri açık avludan meydana gelen iki bölümlü bir şema gösterirler. Açık avlu ortasında "köşk mescit" bulunur. Taş süslemeler özellikle girişlerde yoğunlaşır. Her türlü konaklama gereksinimini karışlayan vakıf kuruluşlarıdır. Sülüs: Yuvarlak karakterli, daha çok kitabelerde kullanılan, kitaplarda ise başlıklara mahsus büyük boy bir yazı üslubu. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Sütun: Taştan veya ahşaptan yapılmış olup genellikle tek parçadan meydan gelen taşıyıcı eleman. Sütun Altlığı: Bir sütunun üzerine oturduğu kare, prizma veya silindir biçimli taban. Sütun Başlığı: Sütunların üzerine konan üst düzeyi sütun çapından daha geniş olan yapının yükünün sütuna aktarmak için sütunların başına yerleştirilen üstü geniş altı dar olan mimari elemana “sütun başlığı” denir. Su Kemerleri: İlk kez Romalılar tarafından kullanılmış olan, üzerinde suyolu bulunan tuğla veya taştan yapılmış kemerli köprü. Su Nazırı: Su işlerinin organizasyonundan sorumlu olan görevli. Su Terazisi: Şehre getirilen suyun havalandırılıp basınç kazandırılarak kamusal yapılara dağıtılması için inşa edilmiş çoğunlukla kare planlı küçük kulelere “Su Terazisi” denir. Şehre getirilen suyun Sunak Masası: Kiliselerde, dinî törenin merkezini teşkil eden ve üzerinde İsa’nın havalandırılıp basınç kazandırılarak sembolü olan ekmek ve şarabın konulduğu masa(altar). kamusal yapılara Sütun Altlığı: Bir sütunun üzerine oturduğu kare, prizma veya silindir biçimli taban. dağıtılması için inşa edilmiş çoğunlukla Sütun Başlığı: Sütunların üzerine konan üst düzeyi sütun çapından daha geniş olan kare planlı küçük yapının yükünün sütuna aktarmak için sütunların başına yerleştirilen üstü geniş kulelere “Su Terazisi” altı dar olan süslü taş parçası. denir. Sütun Bileziği: Bir sütun gövdesini saracak şekilde madenî çember. Bu çemberin amacı sütunun ağırlık altında dağılmasını önlemektir. Sütun Gövdesi: Bir sütunun kaidesi ile başlığı arasındaki bölüm. Sütunce: Yapılarda duvara gömülü olan taşıyıcı olmayan daha çok süsleme olarak kullanılan yarım sütunlara verilen isim. Mihrap ve taç kapı gibi yerlerde daha çok dekoratif amaçla kullanılır. Synthronon: Apsis yarım yuvarlağı içerisinde, apsisin iç duvarına bitişik olarak tiyatro kademeleri gibi, bir veya birkaç sıra hâlinde, din görevlilerinin oturmaları için yapılmış taş basamaklar. Şadırvan: Ortasındaki yüksekçe bir yerden bol su akan çevresi musluklarla çevrilmiş su haznesidir. Özellikle cami avlularında veya bitişiğinde abdest almak için yapılmış çepeçevre muslukları olan çokgen su tesisi. Şam İşi: 16. yüzyıl başında, hem çini hem de seramiklerde kullanılan bir çini tekniğidir. En önemli özelliği sırın pek parlak olmaması nedeniyle renklerin puslu görünmesidir. En karakteristik renkler, puslu bir yeşil ve mordur. Şapel: Tek mekânlı küçük kilise veya kutsal bir kişiye adanmış dua mekânı. Şebeke: Oymalı ve kesme süslemeli ahşap, taş, metal veya döküm (alçı, vb.) parmaklıklara “şebeke” denir. Şemse: Süslemede kullanılan oval, dairesel biçimde dilimli ya da düz motifler. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Tabhane: Dinî yapıların bir bölümü olup özellikle gezici dervişlerin misafir edildiği yapılara denir. Taç kapı: Yapılarda giriş çıkışı sağlayan abidevi ölçülerdeki kapılardır. Görsel 1.31. Şadırvan Görsel 1.32. Tonoz Çeşitleri (C.E.Arseven’den) Talik: İslam hat sanatında, özellikle Farsçanın gereksinimlerini karşılamak için tasarlanmış bir hat türüdür. Yatık, çizgileri uzun, dik çizgili bir yazı çeşidi. Hafif geriye yatıktır. Tek Kubbeli Cami: İbadet mekânının tamamını ya da tamama yakın bölümünü tek kubbenin örttüğü cami tipi. Tekke: Genellikle yerleşim merkezlerine veya bu merkezlerin yanında yer alan ve Mimaride en yaygın içerisinde sürekli barınan derviş ve müritlerin bulunduğu tarikat yapısıdır. örtü birimi tonozlardır. Tonoz: Taş ya da tuğladan örülerek meydana gelen bir mimari örtü elemanı. Biçimine göre beşik tonoz, aynalı tonoz, çapraz tonoz, kaburgalı tonoz, yelken tonoz gibi adlar alır. Tophaneler: Osmanlı devletinde topların seri bir şekilde üretiminin yapıldığı yapılara tophane denir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Görsel 1.33. Top-Gülle Görsel 1.34. Tromp Transept: Örtü sisteminde nefleri dik açı ile kesen ve altyapıya da yansıyan birim. Kiliselerde apsisin önünde nefleri dik olarak kesen uzun mekân. Tromp: Bir bina köşesine bindirmeli olarak örülen tonoz parçasıdır. Kare mekândan kubbe yuvarlağına geçişi sağlayan, küçük tonoz biçiminde örülen bir elemandır; “tonoz bingi” olarak da adlandırılır. Tuğla: Duvar örmekte kullanılmak üzere kalıplara dökülerek kurutulduktan sonra harman ocağı veya fırınlarda pişirilen toprak malzemedir. Tuğra: Padişahın adının yazılı bulunduğu ve karmaşık yazı tekniği ile yazılmış olan sembol. Türbe (Kümbet): Her iki terimde Türk-İslam mezar yapılarına verilen adlardır. Din ve devlet büyükleri için inşa edilen, cenazelik, gövde bölümü ve kubbeden oluşan anıtsal mezarlardır. Türbe ve kümbetler genellikle silindirik, çokgen veya kare planlı olarak inşa edilebilirler. Türbedar: Türbede hizmet gören ve türbeyi bekleyen kimsedir. Türk Üçgeni: Türk mimarisinde yuvarlak kubbe arasında bir geçiş ögesi olarak kullanılan üçgen, bu kuşak kubbeye yumuşak bir geçiş sağlar. Türk üçgenleri baklavalı sütun başlıklarının bir benzeridir. Görsel 1.35. Türbe Görsel 1.36. Türk Üçgeni Türk Sanatı: Tarih boyunca Türk devletleri ya da topluluklarınca oluşturulan sanattır. Ulu Cami: Her şehrin ya da yerleşme merkezinin en büyük camisi. Cuma namazının topluca kılınması yanı sıra cemaatin bir araya gelmesini gerektiren durumlarda kullanılır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Görsel 1.37. Ulu Cami Vaaz Kürsüsü: Camilerde belli gün ve saatlerde imamın vaaz vermek için çıktığı, koltuk ya da küçük balkon şeklindeki bölüm. Vakıf: Bir hizmetin sürekli yapılabilmesi için belli koşullarla resmi bir yoldan “Vakfedilen bir malın herhangi bir kimse tarafından bırakılan mülk ya da para. İlgili hizmet bu mülk ya da hangi hayır işlerinde paranın getirisi ile halka bedelsiz sunulur ve vakfın idaresi mütevelli denen bir kişi kullanılacağını, ne tarafından yürütülür. şekilde yönetileceğini gösteren senet” Vakfiye: Vakıf edilen malların ne şekilde kullanılacağı nerelere kullanıp anlamındaki vakfiyenin kullanılmayacağı düzenlemesidir. Vakıf mallarının satılmaması vakfiye şartlarının (vakıfnâme) İslâm yerine getirilmesi vakıf işleri mütevelli heyeti tarafından denetlenir. medeniyeti tarihinde Vitray: Renkli camların belli bir kompozisyon düzeni içinde bir araya getirilmesidir. önemli bir yeri vardır. Avrupa'da özellikle kiliselerin pencerelerini süsleyen vitraylarda, doğaya özgü motiflerin yanında dinsel konular da belli bir düzen içinde resimlenmiştir. Görsel 1.38. Vitray Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Yalı: Özellikle devrin ileri gelenleri tarafından deniz kenarlarına yaptırılan saraylardır. Yıldız Tonoz: Çok sayıda tonoz parçasından meydan gelen yıldız biçimli tonoz örtüdür. Zafer Takı: Eski Roma'da zafer kazanan komutan ve imparatorlar adına inşa edilen, üzeri tonoz kemerle örtülü bir ya da üç gözlü geçitlere sahip olan yapı. Görsel 1.39. Zafer Takı Zaviye: Küçük tekkeye verilen isimdir. Bireysel Etkinlik Sanat Tarihi terminolojisini tam anlamıyla öğrenebilmek açısından bulunduğunuz şehrin mimari yapılarını ziyaret ederek mimari ögeleri yakından gözlemleyiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi Genel Sanat Tarihi Terminolojisi başlığında hazırlanan ünitede, Sanat Tarihi Biliminde kullanılan genel terminolojik terimlerin açıklamaları verilmiştir. Özellikle yaşadığımız coğrafya ve şehirler içerisinde yer alan mimari yapılardaki birimlerin, teknik yapıların özellikleri değerlendirilmiştir. İnsanlığın ilk ortaya çıktığı Paleolitik Dönemden itibaren başlayıp günümüze Özet kadar gelen tarihsel süreç içersinde insanoğlunun ortaya koyduğu mimari ve sanatsal ürünlerin genel terminolojik terimleri verilmiştir. Ağırlıklı olarak Türk İslam Mimarisinde görülen yapı tipleri, bu yapı tiplerinin mimari elemanları ve ögeleri belirtilmiştir. Mimari eserlerde kullanılan bitkisel, geometrik ve figüratif süslemelerin detaylı açıklamaları yapılmıştır. El Sanatlarında kullanılan teknik, malzeme ve süsleme terminolojisi üzerinde durulmuştur. Avrupa Mimarisinden örnekler verilerek Batı ve Çağdaş Sanat olarak katagorize edilen dönemin mimari ve süsleme özelliklerine ait terminolojik terimler de değerlendirilmiştir. Sanat; bir duygunun, bir tasarının ya da güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü ve bu anlatım sonucu ortaya çıkan üstün yaratıcılıktır. Kişideki duygu ve beceri birleşip ortaya bir eser çıkar. Sanatla ilgilenen kişiye sanatçı denir. Sanat Tarihi; sanat objelerinin tarihsel gelişimleri ve üslup bağlamlarında incelenmesidir; tür, tasarım, biçim ve stil olarak başlıklara ayrılmasıdır. Resim çalışmaları, heykel, mimari, seramik ve diğer dekoratif objeler Sanat Tarihinin materyalleri olarak adlandırılır. Mimari, resim, heykel ve süsleme sanatlarının doğuşundan günümüze değin, birçok farklı ülke ve toplumda ne şekilde, ne tür yapıtlar vererek oluştuğunu inceler. Aynı zamanda sanat yapıtlarının ve onları yapan sanatçıların tarzlarını, sanat anlayışlarını belirleyip değerlendirmeyi, bir yapıdan başka bir yapıya geçerken yitip gideni ve kazanılanı bütün özellikleriyle görüp anlamayı ve değerlendirmeyi amaçlar. Sanat Tarihçisi belirli şartların getirdiği durumların madde üzerindeki etkisini anlamak ister, bunu ifade ederken de özel bir terminoloji kullanır. 18. yüzyılda Avrupa’da Sanat Tarihi anlayışı gelişmiş ve ilk kez Sanat Tarihinin temel kavramlarını üslup gelişmelerini mukayeseli olarak inceleyen Alman Winckelmann’ın çalışmalarıyla 1764 yılında Sanat Tarihi Bilimi kurulmuştur. Sanat Tarihi 19. yüzyılda bir uzmanlık alanı hâline gelmiş, bu dönemde belge ve malzemelerin araştırılmasına, kaynakların eleştirilmesine, biçim ve üslup karşılaştırmalarının nasıl yapılması gerektiğine ilişkin metotlar ortaya konulmuştur. Sanat Tarihi, bilim olarak bazı bilim dalları ile doğrudan ilişki içerisindedir. Buna, bilimler arasında bir tür alışveriş ya da etkileşim denebilir. Sanat Tarihinin ilişki içinde olduğu başlıca bilim dalları arasında arkeoloji, tarih, kitabe bilimi, coğrafya, felsefe ve sosyoloji sayılabilir. Sanat Tarihi programının amacı, Türkiye’de ve Dünya'da üretilmiş sanat eserlerini kronolojik gelişme ve yöresel boyutlarında incelemek ve bu alanda eğitim yapmaktır. Sanat Tarihi, yakından bakma, tanımlama ve tarihsel kaynakların mantıklı kullanımı becerilerini geliştirerek, bizi çevreleyen görsel kültür zenginliğini yorumlamanın yanı sıra, çeşitli sosyal ve kültürel alanlarda tarihsel olarak temellendirilmiş bir sanatsal üretim anlayışı oluşturmak için araçlar ve kelimeler sunar. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi DEĞERLENDİRME SORULARI 1. Aşağıdakilerden hangisi Arap alfabesindeki her harfin bir sayıyı göstermesi kuralı ile harflerden seçilerek düzenlenmiş anlamlı dizilerle bir olayın meydana geldiği yılı belirtme yoludur? Metindeki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? a) Hicri Takvim b) Evkaf c) İcazet d) Ebced Hesabı e) Miladi Takvim 2. Aşağıdakilerden hangisi İslam’ın ilk dönemlerinde Arap-İslam ordularının hazır kuvvet bulundurmak amacı ile sınır boylarına inşa ettikleri askerî üs yapılarıdır? a) İmaret b) Ribat c) Mescid d) Kasır e) Karakol 3. Bir yapının veya eserin yıkılan, harap olan bölümlerinin daha fazla tahrip olmasını önlemek için aslına uygun biçimde onarılmasına verilen isim aşağıdakilerden hangisidir? a) Restorasyon b) Restitüsyon c) Rölöve d) Rekonstrüksiyon e) Elevasyon 4. Aşağıdakilerden hangisi cami, medrese, hamam, imaret, şifahane ve çarşı gibi ek yapıları ile birlikte inşa edilen yapılar topluğudur? a) Sebil b) Çeşme c) Selsebil d) Manastır e) Külliye 5. Orta Asya’nın kuzeyinde özellikle milattan önce ve miladın ilk yüzyıllarında yaygın bir biçimde uygulanan toprak altı mezar yapıları aşağıdakilerden hangisidir? a) Avlu b) Eyvan c) Kurgan d) Türbe e) İmaret Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 29 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi 6. Aşağıdaki seçeneklerden hangisi farklı iki cins malzemenin(taş ve tuğlanın) atlamalı olarak meydana getirdiği örgü türüdür? a) Kuruduvar b) Kesmetaş c) Almaşık d) Moloztaş e) Kiklobik 7. Kilisenin doğusunda ve apsisin önünde bulunan üzerinde dinî törenin yapıldığı sunak masasının bulunduğu kutsal bölüm aşağıdakilerden hangisidir? a) Naos b) Apsis c) Natrheks d) Bema e) Nef 8. Mahalle aralarında bağımsız olarak veya bir yapıya bitişik yapılmış, genellikle herkesin yararlanması için yapılan, borularla gelen suyun bir oluktan ya da musluktan aktığı, bir yalağı bulunan su yapısı aşağıdakilerden hangisidir? a) Sebil b) Selsebil c) Kurun d) Çeşme e) Lüle 9. Antik kentlerinde at ve araba koşularının yapıldığı, etrafı seyirci yerleri ile çevrili alan aşağıdakilerden hangisidir? a) Forum b) Hipodrom c) Stadyum d) Arena e) Bazilka 10. Çoğunlukla bir cami bünyesinde yapılan, bazen bir camiden ayrı olarak da oluşturulabilen ve fakirlere özellikle yemek yardımı yapmak amacı ile kurulan ve vakıf niteliğinde olan yapı aşağıdakilerden hangisidir? a) Tekke b) Hazire c) Külliye d) Türbe e) İmaret Cevap Anahtarı 1.d, 2.b, 3.a, 4.e, 5.c, 6.c, 7.d, 8.d, 9.b, 10.e Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 30 Genel Sanat Tarihi Terminolojisi YARARLANILAN KAYNAKLAR Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi (1982) ,Görsel Yayınlar, İstanbul, (5Cilt). Arseven, C.E. (1983). Sanat Ansiklopedisi, M.E.Basım Evi, İstanbul (5Cilt). Aslanapa, O. (1993). Türk Sanatı, Remzi Kitapevi, İstanbul. Aslanapa, O. (2005). Osmanlı Devri Mimarisi, İnkılâp Kitapevi, İstanbul. Ayverdi, E.H.(1966) İlk 250 Senenin Osmanlı Mimarisi; İstanbul. Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi (1997). Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul. Gombrich, E.H. (2005). Sanatın Öyküsü, Remzi Kitapevi, İstanbul. Hasol, D. (2003). Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü, İstanbul. Kuban, D. (1973). Mimarlık Kavramları, İstanbul. Mülayim, S. (1994). Sanat Tarihi Metodu, Bilim Teknik Yayınevi, İstanbul. Özkan, H. (2017). Sanat Tarihine Giriş Ders Kitabı, Erzurum. Sanat Tarihi Ansiklopedisi (1981). Görsel Yayınlar, İstanbul. (5Cilt) Sözen, M.- Uğur T. (1999). Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, Remzi Kitapevi, İstanbul. Şahin,T.E.(2006). Arkeoloji ve Sanat Tarihi, Ankara. Tansuğ, S. (1996). Çağdaş Türk Sanatı, Remzi Kitapevi, İstanbul. Turani, A. (1968). Güzel Sanatlar Terimleri Sözlüğü, Ankara. Turani, A. (1997). Dünya Sanat Tarihi, Remzi Kitapevi, İstanbul. Wölfflin, H. (1985). Sanat Tarihinin Temel Kavramları, Remzi Kitapevi, İstanbul. Yetkin, S.K. (1954). İslam Sanatı Tarihi, Ankara. Görsellere Ait Dijital Kaynaklar https://www.sanatinyolculugu.com/cini-susleme-teknikleri/ https://www.sanatinyolculugu.com/tonoz https://okuryazarim.com/tag/tonoz-cesitleri/ http://www.ktsv.com.tr/sanat/12-kalemisi https://www.sanatinyolculugu.com/minare-minber-mihrap-ve-cesmenin- bolumleri/ https://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:Arc_Triomphe.jpg https://www.kulturportali.gov.tr/ https://eskisehir.ktb.gov.tr/?_Dil=1 fethiye.gov.tr/amynthas-kaya-mezarlari https://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%B6zlemevi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 31

Use Quizgecko on...
Browser
Browser