Mine Dokusunun Yapısı PDF
Document Details
Uploaded by MatchlessFibonacci1624
Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı
Doç. Dr. Fatma AYTAÇ BAL
Tags
Summary
This document discusses the structure and composition of tooth enamel. It explains the different components, including minerals, proteins, and water content. The document also describes the arrangement of enamel prisms and their role in tooth function and resilience against external forces. It offers a detailed overview of important tooth enamel features like chemical composition, hardness, and resistance to abrasion.
Full Transcript
Mine Dokusunun Yapısı Doç. Dr. Fatma AYTAÇ BAL Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı Anatomi Oklüzyon Başarı Histoloji Fizyoloji 1.10.2024 2 Dişin Yapısal Elemanları...
Mine Dokusunun Yapısı Doç. Dr. Fatma AYTAÇ BAL Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı Anatomi Oklüzyon Başarı Histoloji Fizyoloji 1.10.2024 2 Dişin Yapısal Elemanları Diş Yumuşak Sert dokular doku Mine Pulpa Dentin Sement 4 Amelogenezis Mine Mine ameloblast hücreleri tarafından oluşturulur. Mine dokusunun kalınlığı dişin değişik bölgelerinde farklılık gösterir. Mine dokusu, kesici kenar ve okluzal yüzeylerde daha kalın olup kole bölgesine doğru giderek incelir, mine sement sınırında sonlanır. Kesici dişlerin kesici 2 mm kenarları Küçük azı dişlerin 2.3-2.5 mm tüberkül tepeleri Azı dişlerin tüberkül 2.5-3 mm. tepeleri Posterior dişlerin gelişimsel kasplarının birleşim bölgelerinde mine kalınlığı genelde azalır, hatta bazen birleşim bölgesinin tam kaynaşmamış olduğu fissürlerde sıfıra yaklaşır. 7 Çok fazla mineral tuzu içermesi ve kristallerin düzenleniş şekli nedeniyle mine vücuttaki en sert dokudur. Sertlik diş dış yüzeyinden mine-dentin sınırına yaklaştıkça azalır. Aşınmaya dirençlidir. Düşük gerilme dayanıklılığı ve yüksek elastisite modülü ile kırılgan bir yapıdır. Mine renk bakımından üç değişik beyaz tonu gösterir; Süt dişleri minesi mavimsi-beyaz Daimi dişler sarımsı-beyaz veya grimsi-beyaz, bazen de bu iki tonun karışımından oluşur; sarı-gri-beyaz 9 Mine yarı saydam özelliktedir. Mine yarı saydam özelliğe sahip olduğu için alttaki dentin dokusunun rengini yansıtır. Diş rengi; Altta bulunan dentin rengine Mine kalınlığına Minedeki renklenmelerin kalınlığına bağlıdır. 10 Minenin Kimyasal Yapısı Ağırlıkça Hacimce Major inorganik bileşenler Minor inorganik bileşenler Minenin Hidroksiapatit Demir İnorganik Kalsiyum fosfat Çinko Stronsiyum Yapısı Sodyum Florür Magnezyum Rubityum Brom Vanadyum Bakır Mangan Altın Gümüş Krom Kobalt Hidroksiapatit (Ca10(PO4)6(OH)2) Hidroksiapatit inorganik yapıda en fazla bulunan mineral bileşendir ve hacimce %90-92 arasındadır. Altıgen “apatit” kristalleri şeklinde düzenlenmiştir. Kristaller mine-dentin sınırından mine dış yüzüne kadar devamlılığını bozmadan uzanan prizmalar şeklindedir. Kalınlıkları 400-1200 A°(Angström; 10⁻¹⁰ m), uzunlukları 2000-10000 A° arasında değişir. 20-30 A° aralıklarla sıralanmışlardır. İridirler. Kristallerin daha iri ve sık olmasından dolayı mine kimyasal yönden diğer sert dokulara kıyasla daha kararlı yapıdadır. İyon değişimi yönünden yüzeyden difüzyona olanak tanır. İnorganik yapıyı oluşturan hidroksiapatit kristallerinin %90’ını kristal kalsiyum fosfat (Ca₃(PO₄)₂) oluşturur. Calcium phosphate crystals Tüm hidroksiapatit kristalleri gibi mine kristalleri de dinamik yapıdadır ve sürekli bir iyon değişimi söz konusudur. Örneğin Ca²⁺ ile Sr²⁺; OH⁻ ile F⁻; PO₄³⁻ ile CO₃²⁻ iyonları yer değiştirerek apatitin yapısına katılabilir. Apatit yapıdaki OH⁻ yerine F⁻ geçtiğinde floroapatit Ca₁₀(PO₄)₆F₂ yapı oluşur ve bu yapının asitlere direnci daha büyüktür. Sodyum ve magnezyum ise kristallerin çevresinde toplanır. Minenin Organik Yapısı Büyük bölümü proteindir ve bu proteinlerin %90’ını amelogenin oluşturmaktadır. Diğer proteinler arasında ise ameloblastin ve enomelin yer almaktadır. Az oranda glikoprotein ve lipit içerir. Organik matrikste yüksek konsantrasyonda organik bağlı fosfor görülmüştür (mine kalsifikasyonunda rol oynar). Minenin organik ve inorganik bileşenleri mine yapısında basit bir karışım halinde bulunmazlar. Hidroksiapatit kristalleri organik moleküller ile kimyasal bir şekilde bağlıdır (organo-inorganik yapı). Minenin Su İçeriği Suyun yaklaşık 1/4’ü organik yapı ile birleşmiştir, kristaller ile organik matriks arasını doldurur. Kalan bölümü mineral faz içinde kristallerin çevresinde bir su tabakası oluşturur, küçük çaplı iyonların mine boyunca taşınmasına yardımcı olur (iyon difüzyonu). Mine Prizması Mine Prizması (Rod) Prizma Kını (Rod Sheat) İnterprizmatik Matriks (İnterrod Substance) 21 1.10.2024 22 Mine prizmaları 5 mikron çapında yuvarlağa yakın bir baş ile 5 mikron uzunluğunda bir kuyruk kısmından meydana gelir ve anahtar deliği görünümündedir. Her prizmanın yuvarlak baş kısmı komşu iki prizmanın kuyruk kısımları arasında uzanır. Genelde yuvarlak baş kısmı oklüzal veya insizal yönde konumlanırken; kuyruk kısmı servikal yönde uzanır. 24 Mine prizmalarının sayısı bir mandibular kesici diş için 5 milyondan, bir maksiler molar diş için 12 milyona kadar değişebilir. Her prizma komşu prizmaya 1 mikron kalınlığında ara madde ile yapışıktır. Ara madde prizmalardan koyu renkte bariz çizgilerle ayrılmıştır. Her prizmanın etrafını çeviren bu çizgilere prizma kını adı verilir. Prizmalar arası ara maddede bir prizmadan diğerine geçen hafif çizgiler görülür, bu çizgilerin mineyi meydana getiren ameloblast hücreleri arasında bulunan intersellüler köprülerin kalıntısı olduğu düşünülmektedir ve bu çizgilere inter-kolumnar köprüler adı verilmektedir. Mine prizmalarının yapısal bileşenleri, değişik boyut ve şekillerdeki milyonlarca küçük ve uzun apatit kristalleridir. Kristaller farklı doğrultularda sıkıca paketlenmiş durumdadır ve bu da mine prizmalarına dayanıklılık ve yapısal bir kimlik sağlar. Prizma ekseninden geçen bir kesit üzerinden apatit kristallerinin dizilişleri incelenirse, prizma ekseninde kristaller eksene paralel, eksenden ayrıldıkça doğrultuları eksen ile giderek büyüyen açılar yapacak şekildedir 29 Her prizma grup veya tabakası için farklı bir düzen oluşturacak şekilde dalgalı ve spiralli bir yapı şeklinde örülmüştür. Her biri mine-dentin birleşiminden dişin dış yüzeyine doğru uzanır. Mine prizmaları, servikal bölgelerde hafif apikal yönde dışa doğru uzanır. Mine prizmalarının baş ve kuyruk kısımlarının oryantasyonu ve prizmaların kıvrıntılı olarak seyretmeleri Çiğneme kuvvetlerine karşı minenin dirençli olmasını sağlar Mine dokusu üzerinde etkili olan kuvvetleri farklı yönlere doğru dağıtır Mine prizmalarının dentin sınırındaki çapları yaklaşık 4μm ve yüzeyde yaklaşık 8 μm’dir. Minenin Sertliği Sert bir yapı sergileyen mine kırılgan bir yapıdır. Dentin yüksek oranda sıkıştırılmış bir dokudur ve mine için bir yastık gibi davranır. Çiğneme kuvvetlerine dayanabilmesi için minenin bir dentin desteğine sahip olması gereklidir. Ç̧ürük veya uygun olmayan kavite preparasyonu nedeniyle dentin desteğini yitiren mine prizmaları, kolaylıkla kırılarak komşu mine prizmalarından ayrılır. Diş preparasyonunun en yüksek düzeyde dayanıklılığı için, tüm mine prizmalarının dentinle desteklenmesi şarttır. Boğumlu Mine (Gnarled Enamel) Mine prizmaları ilk olarak mine-dentin birleşimine komşu minenin 1/3’lük kısmında kıvrımlı bir yol izlerler. Daha sonra, minenin geriye kalan 2/3’lük kısmında mine prizmaları daha düz bir doğrultu izlerler. Mine prizması grupları komşu gruplarla sarmal bir hale gelerek, diş yüzeyine doğru düzensiz bir yapı şeklinde uzanırlar. 36 Bu yapılar, servikal bölgelerde veya insizal/oklüzal alanlarda bulunan boğumlu mineyi (gnarled enamel) oluştururlar. Bu tipteki mine oluşumu, diş preparasyonu sırasında kullanılan el aletlerinin basıncına dayanamaz Hunter-Schreger Çizgileri Mine prizmalarının değişik yönlere doğru dizilimlerinin yani yönelimlerinin oluşturduğu optik görüntülere "Hunter-Schreger Çizgileri" adı verilir. Prizmaların açık renk görünenlere parazon, kıvrılmış ve koyu renk görünenlere diazon adı verilir. Her diş tipinde farklı alanlarda bulunurlar. Mine prizmalarının uzanım yönleri her dişte farklılık gösterdiğinden, her dişte mevcut olan Hunter-Schreger Çizgileri’nin sayısı da farklıdır. Anterior dişlerde, insizal yüzeylere yakın konumda bulunurlar. Dişlerdeki sayıları ve kapladıkları alanlar köpek dişinden küçük azı dişlere doğru gidildikçe artar. Azı dişlerde bu bantlar servikal alan civarından kasp tepesine doğru uzanır. Retzius Çizgileri ( Büyüme Çizgileri- İnkremental Çizgiler) Mine prizmaları, minenin farklı tabakalar halinde doğrusal biçimde yığılımı ile oluşur. Mine prizmalarının yüzünde embriyolojik hayattaki günlük oluşum duraksamaları çizgilerinin aynı doğrultuya gelmesiyle retzius çizgileri oluşur. komşu prizmalarda prizmalardaki Düşük aktivite periyodu istirahat çizgileri çizgilerle kombinasyon Retzius Çizgileri horizontal kesitlerde iç içe geçmiş halkalar şeklinde görülür. Dikey kesitlerde ise çizgiler kaspları ve insizal alanları simetrik bir ark şeklinde geçer, servikal alana kadar çapraz olarak devam edip mine-dentin birleşiminde son bulur. Retzius çizgisinin mine dış yüzüne ulaştığı yerde Pickerill’in imbrikasyon çizgileri olarak adlandırılan dalgalı oluklar meydana gelir. Perikimati Oluklar arasındaki yükseltiler perikimati olarak adlandırılır ve bu oluşumlar genelde birbirine ve mine sement birleşimine paralel olacak şekilde diş çevresi boyunca devamlı şekilde bulunurlar. Neonatal Çizgi (Doğum Çizgisi) Süt dişlerinin mineleri doğumdan önce ve sonra oluşur. Doğumda çevredeki ve beslenmedeki ani değişikliğe bağlı olarak minede neonatal çizgi adı verilen inkremental çizgi (belirgin bir retzius çizgisi) görülür. Bu çizginin iç tarafındaki mine doğumdan önce dış tarafındaki mine doğumdan sonra oluşur. Doğumdan önce oluşan mine daha beyazdır ve daha az defekt içerir. Mine-Dentin 1. Mine Tuğları (Enamel Tuft) 2. Mine Lamelleri (Enamel Lamella) Sınırındaki 3. Mine Pistonları (Enamel Splindle) Oluşumlar 4. Sınır Membranı 1. Mine Tuğları (Enamel Tuft) Minenin dentine bakan kısımlarında bulunan, saç örgüsü gibi seyreden, az kalsifiye olmuş mine prizmalarından ve prizmalar arası maddeden oluşan yapılardır. Koyu renkte görünürler. Kısa bir gövdeyle dentin sınırına oturduktan sonra kısa bir seyri takiben teker teker kollara ayrılırlar. Tuğlar dentinden mineye doğru, mine kalınlığının 1/3 mesafesine kadar uzanırlar. Bu uzantılar diş çürüğünün yayılmasında rol oynayabilir. Mine proteinlerinden zengindirler. 2. Mine Lamelleri (Enamel Lamella) Mine dış yüzüne kadar uzanan tuğlardan ibarettir. Tuğlar gibi az kalsifiye olmuş mine prizmalarından ve prizmalar arası maddeden oluşurlar. Bazen dentin dokusunun içine doğru genişlerler. İçleri mine proteinleri veya ağız boşluğu kaynaklı organik artıklarla dolu defektlerdir. Bakteri girişi ve diş çürüğü için elverişli alanlardır. Üç tip lamel ayırt edilebilir; İyi kalsifiye olmamış prizma segmentlerinden meydana gelen lamel; bu tip lamel sadece minede bulunur. Dejenere hücrelerden oluşan lamel; bu tip lamel dentine ulaşabilir. Sürmüş dişlerdeki çatlakların organik madde tükürük orijinli maddeler ile dolmasından meydana gelen lamel. 3. Mine Pistonları (Enamel Spindle) Odontogenesis sırasında odontoblast uzantıları bazen mine-dentin sınırında sona ermeyip mine içerisine doğru geçerler ve kısa bir yol kat ettikten sonra kör olarak sonlanırlar. Bu yapılar mine pistonları olarak adlandırılır. Mine pistonları bazen ağrı reseptörü olarak fonksiyon görebilirler ve bu da diş preparasyonu sırasında bazı hastalarda görülen mine hassasiyetini açıklayabilir. 4. Sınır Membranı Mine dentinden sınır membranı adı verilen bir zar ile ayrılmıştır. Bu birleşim alanı parmaksı veya dalgalı bir şekildedir ve dalgaların tepe kısımları mine dokusuna doğru girer. Prizmaların başları dentinle temas halinde olmayıp bu zar ile temastadır. Bu tümsek çukurcuk ilişkisi, mine ve dentinin birbirine sımsıkı bağlanmasını sağlar. Mine- dentin birleşimi de yaklaşık 30μm kalınlığında bir alandır. Nasmyth Zarı Ameloblastlar en son prizmayı meydana getirdikten sonra kaybolmadan önce son olarak minenin üzerini örten çok ince bir tabaka salgılarlar ve bu tabakaya primer mine kutikulası adı verilir. Bu doku dişin sürmesi esnasında birleşik mine epiteli ile kaynaşarak 10 mikron kalınlığına kadar ulaşabilir ve Nasmyth zarını yapar. Diş sürüp ağız boşluğundaki yerini aldıktan sonra bu zarın üzerine tükürükten orijinini alan yeni bir kutikula daha çökelir. Homojen olan 1.tabaka (primer mine kutikulası)- Ameloblastlar Hücreli olarak görünen 2. tabaka- Birleşik mine epiteli Dişlerin çiğneme işlevine iştiraklerinden kısa bir süre sonra mine dış zarı oklüzal yüzey ve kesici kenarlardan aşınarak kaybolur. Bu membranın yerine pelikıl oluşur. Mikroorganizmalar pelikıl içine girerek bakteriyal plağı oluşturur. Mine sert ve sıkı bir yapı olmasına rağmen, bazı iyon ve moleküllerin kısmen veya tamamen geçişine izin verecek şekilde geçirgendir. Bu geçiş rotası; az mineralize (hipomineralize) ve yüksek organik içerikli olan prizma kılıfı, mine çatlağı ve diğer kusurlu yapısal birimlerdir. Mine kristalleri arasındaki boşluklarda geçirgenlik ortamda suyun bulunmasıyla kolaylaşır. Minede basit geçirgenlik sürekli devam etmekle birlikte, matriks yapısındaki bazı değişiklikler nedeniyle geçirgenliği yaşla beraber azalır ve buna ‘minenin olgunlaşması’ (mine maturasyonu) denir. Mine prizmalarının oluşumundan sonra ameloblast hücreleri bozulduğundan, minenin hasara uğradıktan sonra kendini tamir yeteneği yoktur. Mine dokusu asit ortamda erir ve bu erime mine yüzeyinden mine-dentin sınırına doğru gittikçe daha kolaylaşır. Minenin oluşumu sırasında ortamda flor varlığı minenin erirliğini azaltır. Flor Apatit minerallerinin kimyasal ve fiziksel yapısını güçlendirerek mine dokusunun sertliği, kimyasa reaktivitesi ve stabilitesi üzerinde olumlu etki yaratır. Demineralizasyonu düşürür ve remineralizasyonu başlatır. 57