Kan ve Lenf Sistemi Fizyolojisi PDF
Document Details
Uploaded by AmusingBeauty3408
T.C. İstanbul Şişli Meslek Yüksekokulu
ZEYNEP AKYOL
Tags
Summary
This document is an educational presentation on the physiology of the blood and lymphatic system. It details the function, components, and processes related to these systems in the human body. The presentation contains information on blood composition, blood cells, blood functions, and the lymphatic system functions.
Full Transcript
KAN VE LENF SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ Öğr. Gör. ZEYNEP AKYOL 1. KAN FİZYOLOJİSİ Ekstrasellüler sıvının (hücre dışı sıvısı) bir parçası olan kan, plazma adı verilen sıvı ortam içinde kan hücrelerinin (eritrosit, lökosit, trombosit) süspansiyon halinde dağıldığı, damar sisteminin içini dolduran v...
KAN VE LENF SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ Öğr. Gör. ZEYNEP AKYOL 1. KAN FİZYOLOJİSİ Ekstrasellüler sıvının (hücre dışı sıvısı) bir parçası olan kan, plazma adı verilen sıvı ortam içinde kan hücrelerinin (eritrosit, lökosit, trombosit) süspansiyon halinde dağıldığı, damar sisteminin içini dolduran ve kalbin pompa gücü sayesinde bu sistem içinde tüm vücudu dolaşan bir dokudur. Bu dokunun oluşumunu Doğum öncesi; Mezenşim hücreleri, Karaciğer, Dalak ve Kemik iliği sağlarken, Doğum sonrası sadece kemik iliği gerçekleştirir. 1. KAN FİZYOLOJİSİ Ekstrasellüler sıvının (hücre dışı sıvısı) bir parçası olan kan, plazma adı verilen akışkan sıvı ortam içinde kan hücrelerinin (eritrosit, lökosit, trombosit) süspansiyon halinde dağıldığı, damar sisteminin içini dolduran ve kalbin pompa gücü sayesinde bu sistem içinde tüm vücudu dolaşan bir dokudur. Bu dokunun oluşumunu Doğum öncesi; Mezenşim hücreleri, Karaciğer, Dalak ve Kemik iliği sağlarken, Doğum sonrası sadece kemik iliğinde gerçekleşir. KANIN GÖREVLERİ Kan vücutta; Taşıma (besin-atık, solunum gazlarını, hormon, enzim, nörotransmitterleri, vb.), Düzenleme (sıcaklık, su ve pH oranlarını), Savunma (akyuvarlar ve antikorlar sayesinde vücuda giren yabancı maddeleri etkisiz hale getirir), Koruma (fibronojenin yaralanmalarda pıhtılaşması ile kanama durdurulur ve heparin damar içindeki pıhtılaşmayı önler), görevlerini yapar. KANIN BİLEŞENLERİ Kan dokusu, hücre (%45) ve plazma (%55) sıvısından oluşmaktadır. 1. Plazma Kan dokusunun ara maddesi sıvıdır ve bu sıvı maddeye plazma denir. Plazma sıvısında; su (%90), besin, solunum gazları, hormonlar, atık maddeler, plazma proteinler (%7) ve çözünmüş iyonlar bulunur. Plazma proteinleri; albumin, globulin, fibronojen ve protrombindir. Albumin su tutma ve kanın osmotik dengesini (çözünmüş iyonlar), immünoglobülinler yada antikorlar mikroorganizmalara karşı vücudu savunur, fibronojen ve protrombin kanın pıhtılaşmasını sağlar. 2. Kan Hücreleri Kan hücreleri; kaburgalar, omurga, göğüs ve leğen kemiklerinin kırmızı iliğindeki hücrelerin farklılaşması ile alyuvarlar (eritrosit), akyuvarlar (lökosit) ve trombositler (kan pulcukları) olarak üç grupta incelenir. a. Alyuvar Hücreleri (Eritrosit) Organizmada eritrosit yapımı hipoksi (dokularda oksijen azalması) tarafından uyarılır. Alyuvarlar içerdikleri hemoglobin sayesinde vücut için gerekli olan solunum gazlarını taşır. Alyuvarlar yeni oluştuklarında çekirdeklidir olgunlaşınca çekirdeklerini kaybediyor. Çekirdek kaybolunca orta kısım iki taraftan da içe doğru çöker. Alyuvarların Mitokondrileri yoktur. Bu yüzden taşıdıkları oksijeni kullanmazlar. Glikoliz ile ATP üretirler. Yaşam süreleri 120 gündür. Yaşam süresi biten karaciğer ve dalakta parçalanır. Embriyo döneminde karaciğer ve dalakta, ergin dönemde kemiklerin kırmızı ilik kısmında üretilirler. Hemoglobin Protein ve metal iyonundan meydana gelen solunum pigmentidir. Oksijen bağlandığı zaman kırmızı renk alır. Hemoglobinin karbondioksite bağlanma kapasitesi oksijenden 200 kez fazladır. Bu yüzden karboksihemoglobin toksik etkilidir ve beyin fonksiyonlarına zarar verir. Hemoglobin insan kanının oksijen taşıma kapasitesini 75 kat arttırır. Yani hemoglobin yokluğunda(anemi) hücreler yeteri kadar oksijen taşınabilmesi için kan akşının şimdikinden 75 kat hızlı olması gerekirdi. ANEMİ (KANSIZLIK) Eritrosit sayısının veya hemoglobin miktarının normalden düşük olması anemi olarak tanımlanmaktadır. Anemi nedeniyle kalp debisi (bir noktadan bir saniyede geçen bir akışkanın miktarıdır) artar ve bu nedenle kalbin iş yükü artmaktadır. Eritrosit sayısı; kanamalarda ve kemik iliği hastalıklarında azalabilir. B12 vitamini yetersizliğinde ve Fe2+ eksikliğinde gelişmektedir. b. Akyuvar Hücreleri (Lökosit) Mikroorganizmaları fagosite ederek yok ederler. Bazıları da vücuda giren antijenlere karşı antikor üretirler. Renksizdirler. Çekirdekli ve hareketlidirler (üretilen enfeksiyona doğru giderler). Kılcal damarlardan geçebilirler. Hasarlı dokuları fagosite ederek yok ederler. Granüllü ve granülsüz akyuvarlar olarak ikiye ayrılır. Granüllü Akyuvarlar; Granüllü hücreler vücut savunmasında ve korunmasında işlev görürler. Bunlar; Nötrofil lökositler(ölü hücreleri ve bakterileri fagosite eder.), Eozinofil lökositler(Parazitlerin neden olduğu enfeksiyonda ve alerjik reaksiyonlarda vücudu korur.), Bazofil lökositler (mikroorganizmaların sebep olduğu yada kesi sonucu oluşan iltihaplara karşı korur. Doku yaralanmalarında Histamin ile Heparin salgılar.)dir. NOT: Histamin, kılcal damarların genişlemesini ve geçirgenliğini arttırır. Histamin sayısı aşırı artarsa ödem olur. Heparin, damar içinde pıhtılaşmayı engeller. Granülsüz Akyuvarlar; Sitoplazmalarında granül taşımayan hücreler de vücut savunmasında ve korunmasında işlev görürler. Bunlar; Lenfositler (yabancı maddelere karşı B ve T bağışıklık hücrelerine dönüşürler. Karaciğer yada kemik iliğinden oluşur. Sinir dokuda bulunmaz. Sayıları güneş yanıklarında ve verem gibi hastalıklarda sayıları artar.), Monositler (makrofajlara dönüşerek ömürleri tükenmiş doku ve hücreleri yada mikroorganizmaları fagosite eder. Sıtma, tifo gibi hastalıklarda sayıları artar.) c. Trombositler (kan pulcukları) Kemik iliğindeki büyük hücrelerin parçalanmasıyla oluşurlar. Çekirdekleri yoktur. Kanın pıhtılaşmasını sağlar. Yaşam süreleri bitince karaciğer ve dalakta parçalanır. Kanın Pıhtılaşması; Damar yaralanması gibi durumlarda kan kaybının önlenmesi için kan pıhtılaşır. Kanın pıhtılaşmaması Hemofili hastalığı olarak bilinir. Kanın pıhtılaşmadığı durumlarda ölüm meydana gelebilir. Kanın pıhtılaşmasını protrombin ve fibronojen proteinleri sağlar. Kanın damar içinde pıhtılaşmasını engelleyen heparin(bir Antikoagulan)dir. Kanın Pıhtılaşma Aşamaları; Damarların zarar görmesi sonucu damar duvarlarındaki kaslar kasılır ve kan geçişi yavaşlar, Trombositler kesik yerdeki kollojen liflere yapışarak kanın dışarı akmasını önler, Trombositlerden salgılanan tromboplastin plazmadaki inaktif protrombini trombine dönüştürür (Ca, K vitamini ve O2 yardımıyla). Trombin kandaki inaktif fibrinojeni fibrine dönüştürür, Fibrin ağ oluşturarak pıhtı yapar ve hücrelerin dışarı çıkmasını engeller, KAN GRUPLARI Alyuvarların zarında bulunan protein yapılarına göre belirlenir (A yada B proteini). Zardaki glikoproteinlere antijen denir. Kan plazmasındaki antijenlere karşı savunma sistemi antikor üretir. Kan alışverişinde vericinin antijenine, alıcının ise antikoruna bakılır. Rh FAKTÖRÜ Alyuvarların zarlarında Rhesus (Rh) proteininin varlığıyla belirlenir. Rhesus antijeni varlığında Rh faktörü pozitif(Rh+), yokluğu negatif(Rh-) olarak belirlenir. Rh- birine Rh+ kan verilirse antikor oluşumu olur ikinci kez Rh+ verilmesinde ise antikorların alyuvarları çökertmesi sonucu ölüm meydana gelir. 2. LENF SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ Vücutta kan dolaşımının yanında lenf dolaşımı da mevcuttur. Lenf dolaşımında; lenf sıvısı, lenf damarları ve lenf düğümleri bulunur. Lenf sıvısı renksizdir. Kandaki alyuvar hücreleri bulunmaz. Lenf dolaşımında kılcal damar ve toplar damar mevcuttur. Atardamar olmadığından lenf sıvısının akışı yavaştır ve vücuttan kalbe doğrudur. LENF SİSTEMİ Dokulardaki sıvı lenf kılcalları ile alınıp kan dolaşımına verilmez ise dokularda sıvı birikerek ödeme neden olur. Lenf damarlarının birleştiği noktalara lenf düğümleri denir. Bunlar bademciklerde, kasıklarda, boyun ve koltuk altlarında yoğun olarak bulunurlar. Lenf düğümleri fagositoz yapan akyuvarları üreterek lenf sıvısı içindeki mikroorganizmaların vücuda girmesi engellenir. Bu yüzden enfeksiyon durumlarında şişerler. Lenf Sisteminin Görevleri; İnce bağırsaktan emilen yağ asitleri ve gliserolün dolaşıma katılmasını sağlar. Lenfositlerin(B ve T) oluşumunu ve olgunlaşmasını sağlar. Vücudu mikroorganizmalara karşı korur. BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ Hayatımızı sağlıklı bir şekilde sürdürmemizi sağlayan sistemdir. Vücudumuza giren mikroorganizmalara karşı vücudumuzun gösterdiği dirence bağışıklık denir. Vücuda giren yabancı maddelere antijen, bağışıklık sisteminin oluşturduğu maddelere de antikor denir. Bağışıklık sistemini; dalak, kemik iliği, timüs, karaciğer ve lenf düğümleri oluşturur. İnsanda Bağışıklık; Doğal Bağışıklık (genetik olarak doğuştan sahip olunan), Sonradan Kazanılmış Bağışıklık ( doğduktan sonra kazanılan), Aktif Bağışıklık (hastalığın geçirilmesi ile yada aşılanma ile kazanılan), Pasif Bağışıklık (hastalanan kişilere antikor verilmesi ile kazanılan yada anne sütü ve plasenta ile geçen antikorlar ), Bağışıklık Sisteminin Tepkileri; Alerji (bağışıklık sisteminin aşırı duyarlılık göstermesi sonucu), Kan Uyuşmazlığı (annede Rh – olduğu durumlarda), Doku ve Organ Nakilleri (naklin atılmasını engellemek için bağışıklık ilaçlarla susturulur), Bağışıklık Sistemi Hastalıklar (bağışıklık sistemi hatası sonucu kendi hücrelerine saldırır MS gibi), Bağışıklığın Bozulmasında Etkili olan Faktörler; Bağışıklık sistemini oluşturan organların yapısal ve işlevsel bozukluğu, Bağışıklık sistemini oluşturan doğuştan eksikliği, Bazı kimyasal maddeler, ilaçlar, X ışınları, Kanser tedavisi, organ nakillerinde kullanılan ilaçlar, AIDS ve lösemi gibi hastalıklar, Alerjik Reaksiyonlar, Stres,