Hayvan Anatomisi_5. Ders_İskelet Sistemi PDF

Document Details

DelectableSecant363

Uploaded by DelectableSecant363

Marmara Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Turan

Tags

animal anatomy skeletal system exoskeleton biology

Summary

Bu belge, BYL2013 Hayvan Anatomisi dersi kapsamında, iskelet sisteminin farklı tiplerini ve özelliklerini ayrıntılı olarak ele alıyor. Hidrostatik iskelet, eksoiskelet ve endoiskelet gibi tipler inceleniyor, ayrıca Porifera ve Cnidaria örnekleri ile çeşitli hayvan gruplarında bulunan iskelet türleri hakkında bilgiler veriliyor.

Full Transcript

BYL2013 HAYVAN ANATOMİSİ Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Turan İSKELET SİSTEMİ İskelet Tipleri: 1. Eksoiskelet (dış iskelet) 2. Endoiskelet (iç iskelet) 3. Hidrostatik iskelet Temel hidrostatik iskelet aşağıdaki hususları gerektirir: 1. Basınç değişikliklerini her yöne eş...

BYL2013 HAYVAN ANATOMİSİ Dr. Öğr. Üyesi Yavuz Turan İSKELET SİSTEMİ İskelet Tipleri: 1. Eksoiskelet (dış iskelet) 2. Endoiskelet (iç iskelet) 3. Hidrostatik iskelet Temel hidrostatik iskelet aşağıdaki hususları gerektirir: 1. Basınç değişikliklerini her yöne eşit ileten sıkıştırılamaz bir sıvı barındıran bir boşluğun varlığını; 2. dış vücut duvarının biçimi bozulabildiği için, esnek bir dış vücut membranı tarafından çevrelenmiş olan bir boşluğun olmasını; 3. boşluktaki sıvının hacminin sabit kalmasını ve 4. eğer zeminin içinde veya üzerinde ileriye doğru hareket gerçekleşmek zorundaysa hayvanın zemine doğru geçici uzantılar oluşturabilme yeteneğinde olmasını. 5. şekil değiştirebilen ancak elastik olan dış dış örtünün mevcudiyeti veya birbirine antagonist çalışabilen en az 2 kas setinin bulunması. Porifera Çok az örnek dışında, Spicula (iskelet iğneleri), Sklere (iskelet plakaları) ya da Spongin liflerinden veya bunların kombinasyonlarından oluşan destek yapıları (iskelet) vardır. Destek elementleri kalkerli veya silisli spiküller ya da sponjin adı verilen kollajenden yapılmış olan protein ipliklerdir. Spiküller genellikle basit bir iğne şeklinde ya da bir noktadan çıkarak radyal uzanan birçok iğne şeklindedir. İğne, haç, gemi çapası, küre, yıldız, çengel vb şekillerde olabilir. Organik bir eksen ile çevresinde birikmiş olan anorganik maddelerden (CaCO3 ya da SiO2) yapılmışlardır. Silisli süngerlerde ayrıca bir sponjin iskelet vardır ya da bu iskelet silisli iskeletin yerini alabilir. Sponjin iskeletler, bileşimi kollajene benzer bir protein olan, sponjin liflerinden yapılmıştır. Sünger iskeletleri mezenşim içinde bulunan ayrı hücreler tarafından meydana getirilir. Kalkerli ve silisli iğneleri salgılayan hücrelere sclerocytes (sklerosit) adı verilir. Sponjin lifleri de spongocytes (spongosit) denen hücreler tarafından salgılanırlar. CNIDARIA Poliplerin çoğu, özellikle birçok Anthozoa (Mercanlar) yaygın bir iskelet yapısına sahiptir. Bu iskelet ya ektoderm tarafından dışarıya doğru salgılanır (dış iskelet) ya da mezoglea hücreleri tarafından polipin iç tarafında yapılır (iç iskelet). Bu mezoglea hücreleri ektodermden iç tarafa doğru göç ettiklerinden iç ve dış iskelet arasındaki fark her zaman belirgin değildir. Dışa doğru kitinimsi, içe doğru ise gorgonin’den (Gorgonia grubunda salgılanan boynuzumsu, bir çeşit organik madde, skleroprotein) meydana gelmiş boynuzumsu maddeler salgılarlar. Bunlar kalker, kalsit ya da aragonit halinde bulunur. Dış iskelet, genellikle, sadece, poliplerin ayak plakası tarafından salgılanır. Bu yapı, polipin ya da polip kolonisinin üzerine oturduğu bir kaide oluşturur. Octocorallia bir iç iskelet oluşturur. Mezogleada hücreler ilk olarak kalker plaklar (skleritler) salgılarlar ve daha sonra bu plakalar yeni kalker salgılarla tek vücut sağlam bir yapıya dönüştürülür. Böylece polipin mezogleasında iskelet borucukları oluşur. Gorgonaria’da, grogonin salgılanması ile iç iskelet oluşur. Bunların içine kalker birikebilir. Hareketli sularda yaşayanlarda bu kalker, düzenli bir şekilde grogonin ile yer değiştirir, böylece hareketli omurga meydana gelir Mercan kesitinde iç iskelet Hidrostatik iskelet Hidrostatik iskelet veya hidroskeleton, sıvı basıncıyla desteklenen esnek bir iskelettir. Bir iskelet yapısı olarak, şekil ve hareketi etkileme yeteneğine sahiptir ve iki mekanik birimi içerir: kas katmanları ve vücut duvarı. Dairesel kasların kasılmaları organizmanın vücudunu uzatırken, uzunlamasına kasların kasılmaları organizmanın vücudunu kısaltır. Organizmanın içindeki sıvı eşit şekilde yoğunlaşır, böylece kas kuvvetleri tüm organizmaya yayılır ve şekil değişiklikleri sürekli hale gelir. Hidrostatik iskelet toprak solucanı dışında medüzler ve deniz yıldızlarında da bulunur. MOLLUSCA (YUMUŞAKÇALAR) Sırt kısmı sert bir madde ile örtülmüştür. Bu madde Aplacophora da sadece kalker pullar ya da dikenler “Spicula” taşıyan ince bir kutikula ile, Polyplacophora’da kenarda kutikula, ortada 8 plaka, 4 kabuk ile, Conchifera’ya ait salyangozlarda sadece bir kabuk ile örtülmüştür. Vücut yüzeyi bir veya iki parçalı kabuk ile örtülmüştür. Dış iskelet olan bu örtü gruplara göre farklılık gösterir. Kabuğun iç tarafında, kaslara bağlantı yerleri kalkerleşmiştir. Bu bölgelerde kabuk kaslara sıkıca bağlıdır. Diğer bölgelerde ise ince bir sıvı tabakası (extrapallial sıvı) bulunur. Midyelerde iki kapak halinde, denizdişlerinde boru şeklinde, salyangozlarda koni şeklindedir. Kafadan bacaklılarda kabuk körelmiş, yerine yumuşak bir doku sarmıştır. Bazılarında mezodermde de iskelet bulunur. Radulanın altındaki koruyucu yastıklar (radula kıkırdakları) geniş bir alanı kaplar. Kafadan bacaklılarda, yüzgeçlerde, manto kenarında ve başta kıkırdak elemanlar bulunur. Arthropoda (Eklembacaklılar) Kitinden yapılmış dış iskelet (eksoiskelet) vardır. Vücudu tamamen sarar. Genellikle baş, gövde ve ekstremitelerde bir çok plakalara ayrılmıştır. Kutikula adı verilen dış iskelet, epikutikula ve prokutikuladan meydana gelmiştir. Prokutikula ise eksokutikula ve endokutikula olarak iki tabakaya ayrılır. Kutikulada diken, kıl, tüy, çengel vs. çıkıntılar bulunabilir. Dış iskelet su kaybını önleme ve korunma gibi pek çok yarar kazandırmasına rağmen büyümeyi sınırlar. Bu nedenle bu hayvanlarda belirli dönemlerde gerçekleşen deri değiştirme (ecdysis) büyümeye olanak sağlar. Renklenme; pigmentlerin kutikula tabakasına birikmesiyle ve/veya (özellikle parlak renkler) kitin plakçık veya kılların özel dizilimlerinden ışığın farklı kırılması ile olur. Deri değiştirme (ecdysis) Echinodermata (Derisidikenliler) Pek çoğunda epidermisin altındaki mezodermal bağ dokudan oluşan, özellikle kalker ve kalsiyum, magnezyum, demir tuzları birikiminin yoğun olduğu plakalardan meydana gelen iç iskelet (endoiskelet) (osiküller) bulunur. Üzerinde deri bulunduğu ve mezoderm kaynaklı olduğu için iç iskelet olarak kabul edilir. Plakaların büyüklüğü, şekilleri ve sıralanış tarzları değişiktir. Dağınık, bağ doku lifleri ile bağlanmış ya da kabuk oluşturmak üzere birbirleriyle kenetlenmiş olabilir. Bazılarında dikenler ve kabarıklıklar vardır. Bu dikenler yapısal ve işlevsel olarak değişik tiptedirler. Asterioidae (deniz yıldızları)’de osiküller Ophiuroidea (Yılan yıldızları) ve Asterioidae (Deniz yıldızları) ayaklarının enine kesiti Omurgalıların Sınıflandırılması Phylum: Chordata Subphylum: Vertebrata (=Craniata) (Omurgalılar) Classis 1. Cyclostomata (Yuvarlak Ağızlı Balıklar) Classis 2. Chondricthyes (Kıkırdaklı Balıklar) Classis 3. Osteicthyes (Kemikli Balıklar) Classis 4. Amphibia (Kurbağalar) Classis 5. Reptilia (Sürüngenler) Classis 6. Aves (Kuşlar) Classis 7. Mammalia (Memeliler) Subphylum Vertebrata‘nın genel özellikleri: Omurgalılar triploblastik hayvanlardır. Hepsi bilateral simetrili hayvanlardır. Hepsinde kafatası ve omurga mevcuttur. Vücut baş, gövde ve kuyruk olmak üzere üç esas kısma ayrılabilir. Çoğunda kuyruk yapısı vardır. Kuyruk yapısı görülmeyenlerde ise en azından embriyo evresinde kuyruk oluşumu vardır. İskelet sistemi Hareket sisteminin bir parçası olan iskelet sistemi kemik ve eklemlerden meydana gelir. Omurgalı vücuduna şekil veren ve desteklik yapan iskelettir. Erken gelişme safhasında oluşan notochorda organizma yükseldikçe yerini omurlara terk eder. Omurgalı iskeleti kemik ve kıkırdak ile, bu iskelet kısımlarını birbirine bağlayan bağ dokusundan yapılmıştır. Omurgalıların iç iskeleti çoğunlukla kemik, kısmen de kıkırdak elemanlardan oluşmaktadır. Classis 1. Cyclostomata (Yuvarlak Ağızlı Balıklar) Beyin, çift haldeki duyu organları ve beyin sinirlerinin kökleri kıkırdak yapıdaki kafatası ile kuşatılmıştır. Notokord, bütün hayat boyunca, vücudun esas destek organı olarak uzun ve elastik bir jelatin çubuk şeklinde bulunur. Notokord'un etrafı bağ dokudan yapılmış bir kılfla sarılmıştır. Diğer iskelet elemanlarının hepsi kıkırdaktan meydana gelmiştir. İskeleti oluşturan belli başlı elamanlar şunlardır: 1. Kafatası ve duyu kapsülleri, 2. Dil ve ağız hunisini destekleyen kıkırdaklar, 3. Solungaç bölgesini destekleyen visseral yaylar ve 4. Notokordun üst tarafında bulunan ve yüksek yapılı omurgalılardaki nevral yaylara benzeyen küçük çomak şeklindeki yapılar (arcualia). Hareket Vücut üzerinde, seri şekilde dizilmiş miyotomlar kullanılarak yılan benzeri bir hareket yaparlar. Yaşamlarının büyük bir bölümünü bir cisme veya bir balığa yapışarak geçirirler. Bu sırada suyun ağızdan alınması olanaksızlaştığından, gerek suyun alınışı ve gerekse dışarı verilişi solungaç açıklıklarıyla sağlanır. Solungaçlardaki kaslar ve kapakçıklar sayesinde bu görev gerçekleştirilir. Vücuttaki miyotomlar, miyoseptalarla birbirlerinden ayrılır. İki kısımda incelenir: A. Aksial İskelet : Kafa (kafa+yüz+solungaç), omurga, kaburgalar ve sternumdan meydana gelmiştir. B. Appendikular İskelet: Omuz kemeri, üst üyeler, pelvik kemeri, alt üyeler Classis 2. Chondricthyes (Kıkırdaklı Balıklar) Vücuda destek görevi olduğundan dış iskelet olarak da adlandırılan pullar ve yüzgeç ışınları yanında, bir de iç iskeletleri vardır. İç iskeletin tümü kıkırdak yapıdadır. Bazı kısımlarda biriken kalker sayesinde dayanıklılığı artırılır. İç iskelet, axial (eksen) ve appendicular (ekstremite) iskelet olmak üzere iki ana kısımdan meydana gelmiştir. Axial İskelet : Baş, omurga notokord ve kaburgalardan oluşur. Baş; Beyini kuşatan cranium (kafatası), koklama, görme ve işitme organlarını kuşatan çift haldeki kapsüller ve visceral iskeletten meydana gelmiştir. Visceral iskelette çene (mandibular), dil (hiyoid) ve beş çift solungaç (brancial) yayı yer alır. Solungaç yayları dört kısımdan meydana gelmiştir. Koklama, görme ve işitme kapsülleri kafatası kemikleriyle kaynaşarak tek bir parça oluştururlar. Omurga; Notokordu kuşatan omurlardan meydana gelmiştir. Her bir omur makaraya benzer bir omur gövdesi (centrum) içerir ve her iki ucu da iç bükey (amphicoelus) şekildedir. Omurlar, kas bloklarına uygun bir diziliş göstererek vücudun yanlara doğru kıvrılması kolaylaştırılır. Centrum’un dorsalindeki neural yaylar bir kanal oluşturarak omuriliği kuşatır. Kuyruk bölgesindeki omurların ventralinde de bazı uzantılar vardır bu uzantılara ise hemal yaylar denir. Bu yaylar da bazı kan damarlarını kuşatarak onları korurlar. Kaburga: Göğüs bölgesindeki omurların ventralinden yanlara doğru uzanırlar. Yalnız dorsal ve ventral kas bloklarını birbirlerinden ayıran yatay miyoseptaların içerisinde bulunurlar. Bu nedenle bunlara kas içi kemikleri adı verilir. Ayrıca dorsal kaburgalar olarak da isimlendirilir. Appendicular İskelet: Median (tek) ve lateral (çift) yüzgeç iskeletlerinden oluşur. Median yüzgeçler: Dorsal (sırt), anal (anüs) ve kaudal (kuyruk) yüzgeçlere denir. Yalnız kuyruk yüzgecinin ventral lobundakiler dışında, hiçbir ışının omurlarla bağlantısı yoktur. Lateral yüzgeçler: Pektoral (göğüs) ve ventral (pelvik = karın) yüzgeçlerine denir. Bu yüzgeçler eksen iskeletine pektoral (göğüs) ve ventral (kalça) kemerlerle bağlanırlar. Pektoral kemerde uzun “U” harfi şeklinde ve kıkırdak yapıda olan Crocoscapula (scapula) ve bunun altında da çift haldeki Coracoid iskelet elemanları bulunur. Ventral kemer ise daha basit yapılı olup, radialleri destekleyen kısa iskelet elemanlarından oluşmuştur. KAS SİSTEMİ ve HAREKET Su içerisindeki hareket miyotomlarla sağlanır. Vücut ve kuyruk bölgesindeki, uzun kas fibrillerinin oluşturduğu bloklardan meydana gelen miyotomlar, elastik eksen iskeletinin her iki yanında sıralanmıştır. Bu nedenle herhangi bir miyotomdaki kas fibrilinin kasılması, vücudunun kıvrılmasına yol açar. İleriye doğru yüzme sırasında, her bir miyotom kendisinin önündeki miyotomdan sonra kasılır ve bu kasılma vücudun sonuna doğru devam eder. Su içerisindeki hareket sırasında balığın dengede kalması ve yön değiştirmesi yüzgeçlerle sağlanır. Dorsal ve anal yüzgeçlerin balığın yönünü tayin etmede ve dengede kalmada, Kuyruk yüzgecinin öne doğru harekette, Pektoral ve ventral yüzgeçlerin ise vücudun dengede kalmasına ve su yüzeyine çıkma veya derinlere inmede görev aldığı saptanmıştır. Kıkırdaklı balıklarda yüzme kesesi bulunmadığından sürekli hareket etmek zorundadırlar. Aksi halde batarlar. Bazılarında pektoral yüzgeçler hareketsizdir ve kemikli balıklarda olduğu gibi durma anında frenleme görevi yapamaz. Bu nedenle kıkırdaklı balıklar aniden duramazlar. Bu şekildeki pektoral yüzgeçler balığı baş kısmının su içerisine batmasını önlemede görev yapar. Classis 3. Osteicthyes (Kemikli Balıklar) Tüm yüksek yapılı omurgalılarda olduğu gibi, kemikli balıklarda da eksoiskelet ve endoiskelet olmak üzere iki tip iskelet vardır. Balıklardaki pullar, kemik plakalar ve yüzgeç ışınları eksoiskeleti (dış iskelet) oluştururlar. Endoiskelet (iç iskelet) ise vücuda destek olan ve vücut çatısını oluşturan axial iskelet (eksen iskeleti) ile yüzgeç ışınlarını destekleyen ve vücuda bağlanmasını sağlayan appendicular iskelet (ekstremite iskeleti)’ten meydana gelmiştir. Endoiskelet elemanlarının bir kışmı ilk oluştuklarında kıkırdak yapıda olmalarına rağmen, daha sonra kemik haline dönüşürler. Böye kemiklere, kıkırdak kemikleri (ilave kemikler) denir. Bazıları ise dermiş kökenli olup, hiç bir zaman başlangıçta kıkırdak halde bulunmazlar ve ilk oluştuklarında da kemik yapısındadırlar. Böyle kemiklere de dermal kemikler (örtü kemikleri) adı verilir. Axial İskelet: Kıkırdaklı balıklarda olduğu gibi baş, omurga, notokord ve kaburgalardan meydana gelmiştir. Baş : Kemikli balıklardaki baş iskeleti köken bakımından birbirinden farklı üç kısımdan meydana gelmiştir. Bunlar Neurocranium, Dermatocranium ve Viscerocranium’dur. Neurocranium; baş iskeletinin beyini kuşatan kısmının yan taraflarındaki kemikler, Nasal (koklama), Optic (görme) ve Otic (İşitme) kapsülleriyle notokordun ön tarafını koruyan kemiklerden (Basicranial) meydana gelmiştir. Neurocraniumda yer alan kemiklerin tümü kıkırdak kemikleri yapısındadırlar. Dermatocranium; baş iskeletinin beyini kuşatan kısmının çatısını oluşturan, yüze şekil veren ve ağız boşluğu içinde yer alan kemiklerden meydana gelmiş kısımdır. Dermatocraniuma ait olan kemikler dermal kemik tipindedirler. Viscerocranium; ağız, dil ve solungaçları destekleyen 7 çift yaydan meydana gelmiştir. Bu yaylardaki kemiklerden bazıları dermal, bazıları ise kıkırdak kemikleri yapısındadır. Omurga: Axial iskeletin en ilkel bölümüdür. Başın arkasından kuyruğun sonuna kadar uzanır. Omurga vücudun dik durmasını sağlamaktan başka, yüzgeçlerin ve istemli hareket eden kasların bağlanmasını da sağlayarak harekete yarar. Omurga genellikle birbirine çok benzeyen ve notokordun etrafını kuşatan birçok omurdan meydana gelmiştir. Her bir omurda silindirik yapıda bir omur gövdesi (centrum) bulunur. Omur gövdesinin dorsalinde neural yaylar ve bu yayların uzantısı şeklinde olan neural diken bulunur. Bu yayların ortasında bulunan ve omuriliği taşıyan kanala da neural kanal denir. Neural diken ise kasların bağlanmasına yarar. Gövde kısmında yer alan omurlardan farklı olarak, kuyruk bölgesindeki omurların ventralinde hemal yaylar ve bunların uzantısı şeklinde olan hemal diken bulunmaktadır. Bir omuru oluşturan omur gövdesi (centrum) ve bunun tüm uzantıları kıkırdak kemiği (ilave kemik) yapısındadırlar. Kaburgalar: Kemikli balıklarda bulundukları yere göre iki çeşit kaburga vardır. Bunlar yatay bir şekilde uzanarak, dorsal ve ventral kas bloklarını birbirinden ayıran miyoseptaların içerisinde yer alan dorsal kaburgalar ve göğüs bölgesindeki omurların ventralinden çıkan, ventral kaburgalardır. Appendicular İskelet: Balıklardaki Median (tek) ve Lateral (çift) yüzgeç iskeletleri birbirlerinden farklıdır. Median yüzgeçlerden, dorsal (sırt) ve anal (anüs) yüzgeçler, omurgaya üç seri kemikle bağlanırlar. Caudal (kuyruk) yüzgeç ise dorsal ve anal yüzgeçlerden farklı olarak doğrudan doğruya neural ve hemal dikenlerle desteklenir. Lateral (çift) yüzgeçler ise omurgaya kemerlerle bağlanırlar. Pektoral (göğüs) yüzgeçleri omurgaya bağlayan kemere Pektoral (göğüs) kemer, ventral (karın) yüzgeçleri omurgaya bağlayan kemere ise ventral (pelvik=kalça) kemer denir. KAS SİSTEMİ ve HAREKET Vücut ve kuyruk bölgesinde segmentli bir diziliş gösteren ve miyotom adı verilen kaslar bulunur. Kas segmentleri herbir omura bir tane gelecek şekilde sıralanarak, balıkların hareketleri kolaylaştırılmıştır. Miyotomlar genellikle “∑” şeklindedir ve aralarında bağ dokudan meydana gelmiş septum (bölme)’lar bulunur. Herbir miyotom yatay olarakta bir septum ile ikiye ayrılır. Bunlardan dorsaldakine epaxonic, ventraldakine ise hypaxonic bölme denir. Hareket Balıkların ileriye doğru hareketi, genellikle vücut üzerinde segmental bir diziliş gösteren kasların ardı ardına kasılıp, omurganın uzatılıp kısaltılmasıyla sağlanır. Bazı balıklarda ise ileriye doğru hareketin yüzgeçlerle sağlanmasına karşın, çoğunda yüzgeçler yüzme sırasında değişik amaçlarla kullanılır. Dorsal, anal yüzgeçler balığın yönünün saptanmasında, Kaudal yüzgeç ise sağa sola hareket ettirilerek ileriye doğru harekette görev alırlar. Bu nedenle kaudal yüzgecin şekli balığın yeteneği konusunda bilgi verir. Eğer yüzgeç ay şeklinde ise, bu balık uzun süre ve hızlı bir şekilde yüzme özelliğine sahiptir. Yüzgecin yuvarlak veya sivri olması bu balıkların yavaş hareket ettiklerini ifade eder. Pektoral ve ventral yüzgeçler ise balığın su yüzeyine çıkmasında veya derinlere inmesinde görev alır. Bu yüzgeçlerin dengede kalmada da etkin görevleri vardır. Balıklar hareketsiz oldukları zamanlarda da bu yüzgeçlerini kullanarak dengede kalabilirler. Tüm bunlara karşılık bazı balıklar dorsal, anal ve hatta bazan da pektoral yüzgeçlerini kullanarak hareketi sağlarlar. Balıkların çoğunda bulunan mekik şeklindeki vücut hızlı heraket edebilmede rol oynar. Ayrıca bütün balıkların vücudunda bulunan mukus bezlerinin salgıladığı kaygan mukus maddesi de, su içerisindeki hareket sırasında sürtünmeyi en alt düzeye indirir. Balıkların ağırlık merkezleri genellikle hava keseleri içerisinden geçer. Balıkta dengenin bozulması halinde çift yüzgeçler (lateral yügeçler)’in çok küçük hareketleriyle balık yeniden dengeyi sağlar veya herhangi bir pozisyonda tutulur. Çeşitli derinliklere uyma ise hava kesesindeki gazın azaltılıp çoğaltılmasıyla mümkün olur. Alabalıklar (Salmonidae) ve bazı diğer balıklar su üzerinde uçan böcekleri yakalamak için sıçrarlar ve ayrıca üreme mevsimlerinde akarsuların üst bölgelerine göç ederken çağlayanları sıçrayarak geçebilirler. Atlantik Okyanusu ve Hint Okyanusu’nda yaşayan Hemiramphidae familyasına ait balıklar kaudal yüzgeçlerini su içerisinde titreterek vücudun su üzerinde kaymasını ve dolayısıyla hızlı bir şekilde hareket etmeyi sağlarlar. Uçan balıklar (Exocoetidae ve Dactylopteridae) ise gerçekten su üzerinde belli bir süre uçabilirler. Bunlar uçacakları zaman çok hızlı bir şekilde yüzerler ve daha sonra su içerisinde kalan kuyruğun saniyede 70 defa titreşimi ile saniyedeki hızlarını 10 m.’ye kadar (saatte 36 km.) yükseltebilirler. Bundan sonra uzun Pektoral (göğüs) yüzgeçler tıpkı bir kanat gibi açılır ve balık 3 - 8 saniye kadar su üzerinde uçabilir. Bu uçuş esnasında 30 - 100 m. kadar yol katedilir. Uçuşlar çok kısa aralıklarla tekrar edilebilir. Classis 4. Amphibia (Kurbağalar) İskelet tüm hayvanlarda olduğu gibi bunlarda da vücudun yumuşak kı- sımlarını dik tutmaya, yaşam açısından çok önemli olan organları korumaya ve hareketi sağlayan kasların bağlanmasına yarar. Larva evresinde kıkırdak halinde olan iskeletin büyük bir bölümü erginlik evresinde kemikleşir. Axial iskelet: Baş, omurga, göğüs kemiği ve kaburgalardan meydana gelmiştir. Baş İskeleti: Neurocranium (kranial) ve viscerocranium (visceral) kısımlardan meydana gelmiştir. Neurocranium kıkırdak yapısındadır. Yalnız çok az da olsa bazı kısımlarında kemikleşme görülür. Bu kısımda bulunan Cranium (beyin örtüsü = kafatası), nasal (koklama) ve otic (görme) kapsülleri tümüyle kıkırdak ha- lindedirler. Kemikleşme omuriliğin beyine bağlandığı delik olan foramen magnumun iki tarafında yer alan exoccipital, işitme kapsüllerinin craniuma bağlandığı kısımda yer alan prootic ve koklama kapsüllerinin alt kısmında bulunan mesethmoid kemiklerinin kenarlarında görülmektedir. Viscerocranium’da yer alan üst çenede (Maxillar yay) önde bir çift premaxilla ve yanlarda iki maxilla kemiği bulunur. Bu kemikler dişleri taşımaktadır. Herbir maxilla’nın arka ucunda quadratojugal kemikleri vardır. Üst çene craniuma ön tarafta bir çift palatine ve arka tarafta da birer çift Pterygoid ve squamosum kemikleriyle bağlanmaktadır. Böyle bir bağlanma, böceklerin yakalanmasına olanak sağlayan büyük bir ağızın meydana gelmesini, alt çenenin kolaylıkla hareket etmesini ve kemiklerin daha aktif olmasını sağlar. Omurga: Uzun silindirler şeklinde olan kemik yapısındaki omurlar birbirlerine zygopophys’lerle bağlanırlar. İkinciden sekizinciye kadar olan omurların ön tarafı çukur, arka tarafı tümsektir (procoelous). Aralarında kıkırdak yastıklar bulunmaktadır. Notokord yok denecek kadar azalmıştır. Tüm omurların üst tarafında bir çift neural yay, kuyruk omurlarında ise buna ek olarak alt tarafta hemal yaylar bulunur. Neural yayın ortasındaki neural kanalda omurilik yer alır. Gövde omurlarının (birinci omur hariç) yan taraflarında kaburgaların bağlanmasına yarayan transvers çıkıntılar vardır. Transvers çıkıntıları bulunmayan ve omurganın kafatasına bağlanmasını sağlayan ilk omura atlas denir. Atlasta bulunan iki çukurluk neurocranium’un condyle denilen çıkıntı şeklindeki kemiklerine bağlanır. Urosty- le’den önce gelen kalça omurunun (sacral) uzun olan transvers uzantıları ise kalça kemerinin ilium kemiğine bağlanmıştır. Kuyruklu iki yaşamlılarda (Urodela)’da, diğer uzun boylu omurgalılarda olduğu gibi çok sayıda ve kıkırdak yapıda olan 100 kadar, Bazı üyesiz iki yaşamlılarda (Apoda) 200 kadar omur bulunmaktadır. Hareket şekli nedeniyle böyle bir omurga yapısı bu hayvanlar için zorunludur. Kurbağalar (Anura) ise 10 kadar kemikleşmiş omura sahiptirler. Çünkü bunlar vücutlarını iki yana doğru kıvırarak hareket etmediklerinden uzun ve elastik bir omurgaya gereksinim kalmamıştır. Kuyruk omuru sayısı da çeşitli gruplarda farklılıklar göstermektedir. Kurbağalarda tek ve uzun bir şekilde olan urostyle, sacrumdan başlayarak pelvisin arka ucuna kadar uzanır. Göğüs kemiği (sternum), omurgalılar içerisinde ilk kez Amphibia’da görülmektedir. Kurbağlarda dört kısmından meydana gelmiştir. Bunlardan clavicula’nın önünde yeralanlara episternum ve omosternum, arkasında yer alanlara da mesosternum ve xiphisternum denir. Kaburgalar iyi gelişmemiştir. Bazı sürüngen, kuş ve memelilerde olduğu gibi kaburgaların uçları göğüs kemiği ile bağlantılı değildir. Appendicular iskelet Göğüs kemeri, ön bacaklar, kalça kemeri ve arka bacaklardan meydana gelmiştir. Göğüs kemeri (Pektoral kemer = Omuz kemeri): Devoniende yaşamış olan ilkel iki yaşamlılarda (Stegocephalia), balıklarda olduğu gibi çok sayıda iskelet elemanından meydana gelmiştir. Örneğin Eryops’ta, ön kenarında dermal kökenli bir kısım bulunan büyük scapulo-coracoid, bunun üst kısmında cleithrum, alt kısmında ise clavicle ve interclavicle parçaları yer almaktadır. Bu elemanların orta hattı boyunca meydana gelen kemikleşme ile sternum oluşur. Böyle bir yapı ile hayvanın ayakları üzerinde dengede kalması sağlanabilmektedir. Günümüzde yaşayan birçok iki yaşamlılarda göğüs kemeri büyük değişikliklere uğramıştır. Örneğin kurbağalarda göğüs kemerinin orta çizgisinden yanlara doğru uzanan çift halde dört kemik vardır. Herbir yandakiler merkezden dışarıya doğru clavicula, coracoid, scapula ve suprascapula olarak adlandırılırlar. Her iki taraftaki clavicula ve coracoid kemikleri ortada bulunan bir kıkırdak ile birbirlerine balğanmışlardır. Clavicula, coracoid ve scapula kemiklerinin birbirleriyle birleştiği yerde glenoid çukuru vardır. Ön kolun humerus kemiği buraya eklem yapar. Yalnız suprascapula kısmında kısmen kemikleşme görülür, diğer kısımlar kıkırdak halindedir. Ön bacaklar; üst kol, ön kol ve el olmak üzere üç bölgeden meydana gelmiştir. Örneğin kurbağalarda üst kolda humerus, ön kolda radio-ulna (radius ve ulna kemiklerinin birleşmesiyle oluşan kemik) kemikleri bulunmaktadır. Bu kemikler dirsek eklemiyle birbirleriyle bağlanırlar. El kısmında ise bilekte yer alan ve carpus adı verilen bilek kemikleri, avuç içinde yer alan ve metacarpus adı verilen kemikler ve dört parmağı oluşturan phalange kemikleri bulunur. Bunlarda iç kısımda yer alan birinci parmak körelmiştir. Balıklarda bulunan küçük ventral kıkırdak yerine, kara hayvanlarında daha büyük bir kalça kemeri (pelvik kemer) meydana gelmiştir. Tüm Tetrapoda örneklerinde üç iskelet elemanından oluşmaktadır. Bunlar kalça omuru uzantılarına bağlanmış olan ilium ve bununla birleşen pubis ve ischium kemikleridir. Bu üç kemiğin birleştiği yerde oluşan acetabulum çukuru arka bacağın eklenmesine yarar. Arka bacaklar uyluk, baldır ve ayak olmak üzere üç bölgeden oluşur. Uylukta yer alan femur kalça kemerindeki acetabulum çukuruna eklem yapar. Baldır kısmında tibia-fibula kemiği bulunur. İki kemiğin kaynaşmasıyla oluşan bu kemik diz eklemiyle femura, ayak bileği eklemiyle de ayağa birleşir. Ayak kısmında ise, ayak bileğini oluşturan tarsus, ayak tabamın oluşturan metatarsus ve beş parmakta yer alan phalange kemikleri bulunmaktadır. Üyesiz iki yaşamlılarda üyelerin, bulunmaması ilkel bir özellik değil sonradan kazanılmış ikincil (sekonder) bir özelliktir. Üyelerin Oluşumu Balıklarda küçük olan göğüs ve kalça kemerleri, iki yaşamlılarda gelişerek vücut ağırlığını taşıyan üyelerle eklem yapmıştır. Tetrapoda üyelerinin balık yüzgeçlerinin değişimi ile oluştuğu konusundaki görüşün bazı kısımları henüz tartışma konusudur. Yalnız büyük bir olasılıkla Tetrapoda üyeleri, devonien ve permiende yaşamış bir Sarcopterygii olan Eusthenopteron’un lob şeklindeki yüzgeçlerinin değişmesi ile meydana gelmiştir. Bu balıklar karaya çıkınca, yüzgeçler karada yüzme şeklindeki hareketi yapabilmek için daha fazla miktarda gelişmek zorunda kalmışlardır. Yüzgeçler başlangıçta az bir ağırlık taşıma durumunda iken, Tetrapoda’nın evrimine paralel olarak üyeler de uzamış, vücudun alt tarafına doğru kıvrılmış ve ancak bu sayede vücudun yerden yukarıya kaldırılması sağlanabilmiştir. Daha sonra göğüs ve kalça kemerleri ön ve arka üyeler ve bu kısımlardaki kaslar değişik Tetrapoda üyelerinde büyük farklılıklar kazanmışlardır. HAREKET İki yaşamlılarda düz kas, çizgili kas ve kalp kası olmak üzere üç çeşit kas dokusu bulunur. Balıklarda vücudun yanlara doğru hareket etmesini, ağız ve solungaç kapaklarının açılıp kapanmasını ve basit yüzgeç hareketlerini sağlayan, kas sistemi iki yaşamlılardaki hareket şeklinin değişmesine bağlı olarak bazı değişikliklere uğramak zorunda kalmıştır. Eğer kuyruklu iki yaşamlılar korkutulurlarsa, balıkların karada yüzmesine benzer bir şekilde, vücutlarını hızla iki yana hareket ettirerek ortamdan uzaklaşırlar. Kurbağalar ise yüzerek, yürüyerek ve sıçrayarak hareket ederler. Yaprak kurbağaları (Hylidae) ağaçlara tırmanırlar. Borneo’da, yaşayan ve uçan kurbağa olarak adlandırılan Polypedatus nigropalmatus‘da ön ve arka üyelerdeki parmaklar arasında oluşan geniş zarlar hayvanın yüksek yerlerden atlaması sırasında paraşüt gibi kullanılır. HAREKET İki yaşamlılarda düz kas, çizgili kas ve kalp kası olmak üzere üç çeşit kas dokusu bulunur. Balıklarda vücudun yanlara doğru hareket etmesini, ağız ve solungaç kapaklarının açılıp kapanmasını ve basit yüzgeç hareketlerini sağlayan, kas sistemi iki yaşamlılardaki hareket şeklinin değişmesine bağlı olarak bazı değişikliklere uğramak zorunda kalmıştır. Eğer kuyruklu iki yaşamlılar korkutulurlarsa, balıkların karada yüzmesine benzer bir şekilde, vücutlarını hızla iki yana hareket ettirerek ortamdan uzaklaşırlar. Kurbağalar ise yüzerek, yürüyerek ve sıçrayarak hareket ederler. Yaprak kurbağaları (Hylidae) ağaçlara tırmanırlar. Borneo’da, yaşayan ve uçan kurbağa olarak adlandırılan Polypedatus nigropalmatus‘da ön ve arka üyelerdeki parmaklar arasında oluşan geniş zarlar hayvanın yüksek yerlerden atlaması sırasında paraşüt gibi kullanılır. Classis 5. Reptilia (Sürüngenler) Axial iskelet Baş İskeleti İki yaşamlılarınkinden daha iyi bir şekilde kemikleşmiştir. Özellikle evrimleri sırasında temporal bölgede büyük değişiklik meydana gelmiştir. Karbonifer ve Permien’de yaşamış olan Cotylosauria takımı örneklerinde temporal bölgede bir açıklık bulunmaz. Bu şekildeki kafatası Anapsid tip olarak isimlendirilir. Bu şekildeki kafatası günümüzde yaşayan sürüngenlerden yalnız kaplumbağalarda bulunur. Synaptosauria takımı ve benzeri sürüngenlerde Parapsid tip kafatası mevcuttur. Bu tipte kafatasının herbir yanında birer tane supratemporal delik bulunur. Permien’den Jura’ya kadar yaşamış olan memeli benzeri Synapsida takım örneklerinde ise herbir yanda birer tane infratemporal delik mevcuttur. Bu tip kafatasına da Synapsid tipi kafatası denir. Mezozoikte yaşamış bazı sürüngenlerin kafataslarında herbir yanda hem supra ve hem de infratemporal delikler bulunmaktadır. Diapsid olarak adlandırılan bu tip kafatasını günümüzde yaşayan birçok sürüngen örneğinde görmek mümkündür Sürüngenlerin kafatasındaki en önemli özelliklerinden birisi de yalnız bir tane oksipital kondile sahip olmalarıdır (İki yaşamlı ve memelilerde iki tane oksipital kondil bulunur). Kafatası bu kısımla omurganın birinci omuru olan atlas kemiğine bağlanır. Quadratum kemiği kaplumbağa, timsah ve taraklılar (Rhynochocephalia)’da kafatasına kaynaşmış şekilde bulunur. Yılan ve kertenkelelerde ise hareketlidir ve üst çene ile alt çene arasında bir eklem oluşturur. Dişler kaplumbağalarda yoktur. Diğer sürüngenlerin tümünde dişler mevcuttur. Herbir yandaki alt çene kemikleri kaplumbağalarda çok sıkı, yılanlarda ise çok gevşek olarak birbirleriyle bağlanmıştır. Yılanlarda gerek bu şekildeki gevşek bağlantı ve gerekse quadratumun hareketli oluşu nedeniyle bu hayvanlar oludukça büyük canlıları yutabilirler. Omurga: Yılan ve üyesiz kertenkeleler dışında kalan tüm sürüngenlerde cervical, (boyun), thoracic (göğüs), lumbar (bel) sacral (kalça) ve caudal (kuyruk) olmak üzere 5 bölgeye ayrılmaktadır. Kafatasında tek halde bulunan oksipital kondil atlas olarak adlandırılan birinci cervical omura bağlanır. Kaburgalar göğüs bölgesinde iyi gelişmişlerdir. Boyun bölgesindeki cervical omurlar üzerinde kısa kaburgalar bulunur. Kobra yılanları herhangi bir tehlike karşısında bu kaburgaları yanlara doğru kaldırarak boyun kısmındaki gevşek deriyi yaka şekline sokarlar. Thoracic omurlar üzerindeki kaburgalar, üyesi bulunmayan sürüngenler ve deniz kaplumbağaları (Cheloniidae) dışında kalanlarda ventralde sternum ile birleşmiştir. Lumbar omurlar oldukça elastik bir yapı gösterirler. Lumbar ve sacral omurlar üzerinde de kaburgalar bulunmaktadır. Caudal omurlar ve üzerindeki kaburgalar özellikle yılanlarda kuyruk ucuna doğru gittikçe küçülürler. Bazı sürüngenlerde kuyruk omurları iyi kemikleşmemiştir. Bu nedenle kuyruk kolaylıkla kopar. Kaplumbağalarda cervical ve caudal dışında kalan tüm omurlar karapaksın dermal kökenli plaklarıyla kaynaşmıştır. Appendicular iskelet Üyeler ve üyelerin vücuda bağlanmasını sağlayan kemerler genel yapıları açısından iki yaşamlılardan büyük farklılık göstermezler. Humerus ve femurun dış kenarları iç kenarlarından daha uzundur. Bu nedenle üyeler vücuttan gittikçe uzaklaşan (abduction) bir konumda bulunurlar. Rardio-ulna ve tibio-fibula yere dik açı yaparlar. Üyeler bu genel plan içerisinde hareket biçimlerine bağlı olarak çeşitli gruplarda farklılık gösterirler. Deniz kaplumbağalarında üyeler yüzmeye, büyük kara kaplumbağalarında ise ağır vücudu taşıyabilecek özellik kazanmışlardır. Kertenkelelerin çoğunda her bir üyede tırnak içeren beş parmak bulunmaktadır. Timsahlarda yüzme sırasında kullanılan yarım halde perdeler bulunmaktadır. Yılanlar ve üyesiz kertenkelelerde ise bacaklar körelmiştir. Boa ve bazı diğer yılanlarda arka üyelerin kalıntılarını karın kısmında görmek mümkündür Evrimsel gelişmeleri sırasında sürüngenlerin, günümüzdeki omurgalılar tarafından kullanılan her turlu hareketi yapabildikleri saptanmıştır. Mezozoikte yaşamış olan Pterosauria örnekleri uçabilmekte, Ichthyosauria örnekleri ise balığa benzer vucut şekli ve yüzgeçlere benzer üyeleriyle denizlerde kolaylıkla yüzebilmekteydiler. Hatta Plesiosauria örneklerinde üyeler kürek şeklini almıştır. Bu gün dünyamızda deniz veya tatlı sularda yüzebilen, karada koşan, tırmanabilen, toprak icerisine gömülebilen ve havada bir taraftan diğer tarafa süzülerek yer değiştirebilen sürüngenler vardır. Plesiosauria Ichthyosauria Kertenkelelerin bir coğu pentadactyl tipindeki üyeleri nedeniyle cok hızlı hareket ederler. Bazıları bu sırada yalnız arka üyelerini kullanırlar ve vücudun ön kısmını havaya kaldırırlar. Bu şekildeki bipedal hareket tipi, kuşların atası olarak kabul edilen Ornithischia (Kuş benzeri dinozorlar) örnekleri tarafından kullanılmıştır. Gekkonidae (Ev kelerleri) örnekleri parmakları üzerinde bulunan yapıştırıcı kısımların da yardımıyla en dik kısımlara kolaylıkla tırmanabilirler. Kertenkelelerin tumunde pentadactyl tipi üyeler bulunmaz. Bazılarında üyelerin bir veya iki çifti de körelmiş olabilir. Örneğin, Anniellidae (uyesiz kertenkeleler) ve Anguidae (yılan benzeri kertenkeleler) örneklerinde üyeler kaybolmuştur. Anniellidae Anguidae Timsahlar hem karada ve hem de suda hareket edebilirler. Bazılarında parmaklar arasında yüzme perdeleri bulunur. Su icerisindeki hareket vücudun yanlara doğru kıvrılmasıyla sağlanır. Günümüzde yaşayan sürüngenler içerisinde sucul yaşama en iyi uyum gösterenler deniz kaplumbağalarıdır. Bunların üyeleri yasasılaşmış ve bir kanat şeklini almıştır. Tırnakları körelmiş veya tümüyle kaybolmuştur. Kara kaplumbağalarında üyeler gelişmiş ve ağır olan vücudu taşıyabilecek bir özellik kazanmışlardır. Oldukça yavaş hareket eden bu hayvanlarda bu nedenle düşmanlarından korunmayı sağlayacak bir kabuk oluşmuştur. Yılanlar vucutlarını yanlara doğru kıvırarak hareket ederler. Kıvrılma hareketi cok farklılık göstermektedir. Bazıları normal bir sinusoidal eğri çizerek hareket ederler. Bu sırada vücudun herbir kısmı aynı cizgi üzerinden kayarak geçer. Bazılarında ise vucut düz bir şekilde kalır ve ventral pulların dönüşümlü olarak hareket ettirilmesiyle hayvan ileriye doğru yol alır. Pulların hareketi ventralde bulunan deri kaslarıyla sağlanır. Yılanların bir kısmı da vucudun kıvrıldıktan sonra düzeltilmesiyle ileriye doğru hareket ederler. Bu tip hareketle kıvrılmış olan kuyruk vücudu öne doğru iter. Oldukca yavaş olan bu tip hareket coğunlukla yılanlar avlarını ararken yapılır. Sıcak çöllerde yaşayan yılanlar ise yana doğru hareket ederler. Bu sırada vücudun yalnız iki kısmı yere temas ettiğinden kızgın kumlardan korunulur. Bazı yılanlar ağaçlara ve pürüzlü dik yüzeylere tırmanabilirler. Hatta dallara gövde ve kuyruklarıyla dolanarak hareket edenler bile vardır. Bazı yılanlarda ise çok kısa mesafelerde de olsa öne doğru sıçrama hareketi görülmektedir. Classis 6. Aves (Kuşlar) Kuş iskeletindeki kemikler sürüngen ve memelilerden farklı olarak daha ince yapılıdır ve uzun kemiklerin büyük bir çoğunluğunun içinde hava keseleri vardır. Kemikler içerisinde hava keşlerinin varlığı vücudun hafifleşmesini ve uçmayı kolaylaştırır. Ayrıca iki ayak üzerinde kolaylıkla yürümeye ve sert kabuklu büyük bir yumurtanın yumurtlamasına yardımcı olur. Tüm bunların yanında diğer omurgalılarda bulunan bazı kemikler de kuşlarda kaybolmuştur. Axial iskelet Baş İskeleti: Çok iyi bir şekilde kemikleşmiş olan baş iskeleti kemikleri birbirleriyle kaynaşmıştır. Genç kuşlarda daha gevşek olarak birbirlerine birleşen kemikler arasındaki sutur cizgileri de belirgindir. Beyin kutusu oldukca büyüktür. Kafatasının catı kısmında cift haldeki nasal, prefrontal, frontal, parietal ve squamosal kemikleri bulunur. Bunlarda yalnız bir tane occipital condyle vardır. Günümuzde yaşayan hicbir kuşta dişler bulunmaz. Omurga: Çok değişik sayıda omur içermektedir. Örneğin, serçelerde 30, kuğularda 63 omur bulunmaktadır. Kuşlarda da omurga beş bölgeden meydana gelmiştir. Boyun (cervical) daki omur sayısı memelilerdeki gibi sabit olmayıp, değişik türlerde 11 - 25 arasında değişiklik göstermektedir. Bu bölgenin ön kısmında yer alan ilk iki omur (atlas ve axis) kafatasıyla bağlantıyı sağlar. Boyundan sonra gelen göğüs (thoracic), bel (lumbar), kalça (sacral) ve kuyruk (caudal) bölgelerindeki omurlar sıkı bir şekilde birbirlerine bağlanmıştır. Göğüs bölgesinde çeşitli türlerde farklı sayıda olmak üzere 3-10 omur vardır. Genellikle bu omurlardan 3-5 tanesi birbirleriyle kaynaşarak bir sırt kemiği şeklini almıştır. Yalnız bu bölgenin son kısmında bulunan birkaç omur serbest kalarak sırt kemiği ile daha sonra gelen bel (lumbar) bölgesinin birinci omuru arasındaki hareketi sağlarlar. Penguenlerde bu omurlar birbirleriyle kaynaşmadığından bu kuşlar kolaylıkla balık gibi yüzebilirler. Göğüs omurlarında kaburgalar bulunur. Bunlardan bazıları iki parçalı olup bir ucu omurlara, diğeri sternum (göğüs kemiği)’a bağlıdır. İki parça birbirleriyle 90’lik bir açıyla birleşir. Kuşların tüm kaburgaları üzerinde geriye doğru uzanan çıkıntılar (Uncinate) bulunmaktadır. Bu çıkıntılar bir önceki kaburgayı arkadakine bağlayarak göğüs kafesinin sağlamlaştırılmasını sağlarlar. Çok derinlere dalabilen bazı dalgıç kuşlarında (örneğin, Gaviidae) herbir kaburgada ikişer tane olan bu çıkıntılar göğüs kafesini daha da sağlamlaştırarak derinlerdeki basınca karşı dayanıklı hale getirir. Kuşlardaki kaburga sayısı 3-9 arasında değişiklik göstermektedir. Örneğin, bazı güvercinlerde 3, kuğularda ise 9 kaburga bulunur. Göğüs bölgesinden sonra gelen bel (lumbar) omurları, kalça (sacral) omurları ve kuyruk (caudal) omurlarının birkaçı ile kaynaşarak ince fakat oldukça sağlam olan synsacrum (utanç kemiği)’u oluştururlar. Bu nedenle kuşlarda bel bölgesi yoktur. Utanç kemiğinde 10- 23 omur bulunmaktadır. Bu bölgedeki çıkıntı ve girintiler nedeniyle kalça kemikleri kolaylıkla bağlanabilmektedir. Omurga kuyruk (caudal) bölgesiyle son bulur. Bu bölgede 12 kadar (Archaeopteryx’te 22) omur bulunur. Bunların uç kısmında yer alan omurların aşağı yukarı yarısı, birbirleriyle kaynaşarak pygostyle adı verilen kemiği oluştururlar. Pygostyle kuyruk teleklerinin bağlanmasına yarar. Vücudun ventral kısmında, kaburgaların birleştiği kısımda sternum (göğüs kemiği) bulunur. Bu kemik uçma sırasında göğüs bölgesini korumak ve uçma kaslarının bağlanmasını sağlamak amacıyla diğer omurgalılara göre oldukça büyüktür. Çok iyi uçan kuşlarda sternum üzerinde, kasların bağlanmasına yarayan bir de karina mevcuttur. İyi uçamayan kuşlarda karina oldukça küçük, hatta devekuşu gibi uçamayanlarda hiç bulunmaz. Penguenler uçamamalarına karşın yüzme sırasında kanatlarını kürek gibi kullandıklarından, bunlarda da kasların bağlanmasını sağlayan karina bulunur. Böylece dorsal kemik, kaburgalar ve sternum, kalp ve akciğerler ve diğer iç organları kuşatan ve onları koruyan esnek fakat oldukça sağlam bir göğüs kafesi oluştururlar. Appendicular İskelet Ön üyelerin vücuda bağlanmasını sağlayan omuz (pektoral) kemeri, herbir yanda birer tane olmak üzere kılıç şeklindeki scapula, scapula ile sternum arasında yer alan iri ve sağlam yapılı coracoid ve scapula kemiğinden aşağıya doğru uzamış halde bulunan clavicle kemiklerinden meydana gelmiştir. Herbir clavicle kemiği alt uçlarıyla birbirlerine kaynaşıp “V” harfi şeklindeki furcula veya lades kemiğini oluştururlar. Böylece omuz kemerinin herbir yandaki iki parçası birbirleriyle birleşir. Scapula ve coracoid kemiklerinin birbirleriyle birleştikleri yerde bir çukurluk oluşur. Glenoid çukurluk adı verilen bu kısım ön üyelerin, humerus vasıtasıyla omuz kemerine bağlanmasını sağlar. İyi uçamayan kuşlarda scapula ve coracoid kemikleri küçülmüş ve hatta deve kuşlarında tümüyle kaybolmuşlardır. Ön üyelerinin en uzun kemiği olan humerustan sonra yer alan ön kol ise, diğer kara omurgalılarında olduğu gibi Radius ve Ulna kemiklerinden meydana gelmiştir. Geriye kalan kemikleri uçma teleklerinin bağlanabilmesi için büyük ölçüde şekil değiştirmişlerdir. Bu kısımda yalnız iki tane carpus ve üç tanede parmak kemiği bulunmaktadır. Serbest halde bulunan bu iki Carpus kemiği haricindeki Carpus kemikleri, üç tane olan Matecarpus kemikleriyle kaynaşarak Carpometacarpus'u meydana getirmişlerdir. Günümüzde yaşayan kuşların kanatlarında yalnız üç parmak bulunmaktadır. Kalça kemeri ince, geniş bir eyer şeklindedir ve çok sıkı bir şekilde Synsacrum (utanç kemiği)’a bağlanmıştır. Kolayca yumurtlayabilmek için, dişi kuşlarda bu kemerin ventral kısmı birbirinden ayrılmıştır. Kalça kemerinin herbir yanında ve ön kısmında ilium, arka kısımda ischium ve alt kısımda da uzun yapılı pubis kemikleri bulunur. Bu üç kemiğin meydana getirdiği ve bacağın birinci kemiği olan femurun eklem yaptığı çukurluğa da Acetabulum denir. Herbir bacak, 1) Yuvarlak bir Femur, 2) Uzun ve üçgen şeklinde bir baş kısmı bulunan Tibiotarsus, 3) Tibiotarsus kemiğine paralel bir şekilde uzanan ve genellikle kısa olan bir Fibula, 4) Birbirlerine kaynaşmış halde kemiklerden meydana gelmiş bir Tarsometatarsus, 5) Ligamentlerin bağlanmasını sağlayan bir patella (diz kapağı) ve 6) Parmak kemiklerinden meydana gelmiştir. Günümüzde yaşayan kuşların ayaklarında 2, 3 veya 4 parmak bulunmaktadır. Çoğunlukla birinci parmak geriye doğru yönelmiştir. Herbir parmak 2 - 5 kemikten meydana gelmiştir. Fotoğraf ve Resim Referansları https://www.quora.com/What-does-cyclostomata-have-as-a-notochord https://onlinelibrary.wiley.com/doi/full/10.1111/jai.13050 https://en.wikipedia.org/wiki/Shark_anatomy https://www.accessscience.com/content/article/a626700?implicit-login=true https://slideplayer.com/slide/5976219/ https://www.koaw.org/caudal-fin-types https://www.chegg.com/flashcards/bony-fishes-5fdf6d89-821e-49ba-a4ce-2548441a8e2d/deck https://www.shivsons.com/product/amphibia/ https://www.notesonzoology.com/frog/endoskeleton-of-indian-frog-with-diagram-chordata-zoology/8261 http://bszm.elte.hu/anatomy/amphibians/1f/ https://www.faunafondness.com/pectoral-girdle/ http://bio.sunyorange.edu/updated2/comparative_anatomy/anat_3/l_hip.htm https://www.vedantu.com/question-answer/pubis-in-the-frogs-pelvic-girdle-is-a-a-class-11-biology-cbse-5f68222deee2a36606fc961e https://www.faunafondness.com/pelvic-girdle/ https://br.pinterest.com/pin/377246906277470890/ https://www.alamy.com/stock-photo/parapsid.html?sortBy=relevant https://de.slideshare.net/HabiburRahman37/comparative-account-of-axial-and-appendicular-skeleton-of-amniots/6 https://www.sciencedirect.com/topics/veterinary-science-and-veterinary-medicine/vertebral-column https://www.kulturdenizi.com/kobra-yilani-ozellikleri/ https://tr.pinterest.com/pin/715579828284332064/ https://en.wikipedia.org/wiki/Ichthyosaur#/media/File:Ophthalmosaurus_icenicus_updated_reconstruction.png https://en.wikipedia.org/wiki/Plesiosaur https://royalsocietypublishing.org/doi/10.1098/rsta.2007.2173 https://reptile-database.reptarium.cz/species?genus=Anniella&species=stebbinsi https://en.wikipedia.org/wiki/Anguidae https://www.dreamstime.com/close-up-details-crocodile-rear-leg-foot-strong-beautiful-close-up-details-crocodile-rear-leg-foot-strong-image141257740 https://www.dekamer.org.tr/turler.html https://www.webtekno.com/dev-kaplumbaga-9-yil-oncesini-hatirliyor-h81118.html https://snake-facts.weebly.com/how-do-snakes-move.html https://www.montananaturalist.org/blog-post/avian-adaptations/ https://www.sciencedirect.com/topics/agricultural-and-biological-sciences/vertebrae https://www.allaboutbirds.org/guide/browse/taxonomy/Gaviidae http://www.visualdictionaryonline.com/animal-kingdom/birds/bird/skeleton-bird.php https://www.researchgate.net/publication/337599035_Does_bone_preparation_impact_its_shape_consequences_for_comparative_analyses_of_bone_shape/figures?lo=1 https://www.sciencedirect.com/topics/veterinary-science-and-veterinary-medicine/synsacrum

Use Quizgecko on...
Browser
Browser