Summary

Bu belge, duyum ve algı süreçlerini ve insanın çevreyi nasıl algıladığını, ayrıca algıyı etkileyen faktörleri açıklamaktadır. Herkesin duyusal bilgileri farklı şekillerde işlediği ve algıladığı belirtilmektedir.

Full Transcript

Duyum ve Algı  Bilgilerimiz algılarımıza, algılarımız duyularımıza bağlıdır. Çevremizdeki cisimleri ve renkleri nasıl ayırt ediyoruz? Davranışlarımızı belirleyen temel süreçlerden olan duyum ve algı kavramlarını ve aralarındaki ayrımı tanımlamayı, çevremizden gelen uyarıcıların fark...

Duyum ve Algı  Bilgilerimiz algılarımıza, algılarımız duyularımıza bağlıdır. Çevremizdeki cisimleri ve renkleri nasıl ayırt ediyoruz? Davranışlarımızı belirleyen temel süreçlerden olan duyum ve algı kavramlarını ve aralarındaki ayrımı tanımlamayı, çevremizden gelen uyarıcıların farkında olmamızı ve dolayısıyla bu uyarıcılara uygun davranışlarda bulunmamızı duyum ve algı adı verilen iki süreç sağlamaktadır.  İnsan nasıl bir çevre içinde olduğunun farkındadır.  Çevresindeki nesneleri, nesnelerin niteliklerini duyuları yolu ile tanır.  İnsan, duyuları yoluyla elde ettiği bu uyarıcılara bazı anlamlar verir.  Duyumların yorumlanarak anlamlı hâle getirilmesi sonucu algılama gerçekleşir.  Algının oluşumunda, duyu organlarımızın yapısının ve işleyişinin rolü vardır. Fakat bundan fazla olarak duyuma bir anlam yüklediğimiz zaman algı meydana gelir. Böylece insan ne tür bir tepkide bulunacağına karar verir ve çevresi ile uyumunu devam ettirir. Duyum  Çevremizdeki cisimleri ve renkleri nasıl ayırt ediyoruz?  Müziğin ritmini nasıl yorumluyor ya da dokunduğumuz şeylerin sıcaklığını, şeklini nasıl anlıyoruz?  Çevremizi nasıl tanıyoruz?  Algıyı anlamak için duyusal işleyişin yapısını, duyumların oluşumunu ve özellikleri bilinmelidir.  Organizmanın iç ve dış çevreden gelen uyarıcıları duyu organı aracılığı ile alıp sinirsel enerji haline dönüştürmesi sürecine duyum denir. Duyum  Çevremizdeki uyarıcıların sinir akımı haline dönüştürülerek beynimize ulaşmasına duyum denir. Uyarı: Uyarım, uyarıcıların duyu organları tarafından alınmasıyken, duyum dış dünyadan başlayıp beyinde sona eren bir süreçtir. Duyumun Koşulları  Duyu organlarımız çevredeki tüm uyarıcıları alamaz. Bir uyarıcının duyum oluşturması için gerekli koşullar; Ortamda uyarıcı bir kaynak olmalıdır. Uyarıcıyı organizmaya iletebilecek uygun bir ortam olmalıdır. Duyu organı, sinir sistemi ve beyin uyarıcıyı alabilmek için sağlıklı olmalıdır. Uyarıcının şiddeti, duyum eşiği sınırları içerisinde olmalıdır.  Duyumun Eşiği : Duyu organlarının bir uyarıcıyı almaya başladığı sınırdır.  Duyusal Uyum : Duyu organlarının çevredeki uyarıcılara alışkanlık göstererek, onlara tepki vermemesidir.Duyusal uyumun gerçekleşmesi için; Uyarıcı sürekli olmalıdır. Uyarıcının enerji düzeyinde bir değişiklik olmamalıdır.  Duyarsızlaşma : Duygusal yaşamda tekrar tekrar karşılaşılan uyarıcıyı organizmanın belli bir süre sonra kanıksamamasıdır. Örneğin: Annesi tarafından sık sık azarlanan bir çocuk, bir süre sonra annesinin azarlamasına karşı duyarsızlaşabilir. Algı  Algı beyne ulaşan bu duyumlara anlam verilmesi, onların tanınması demektir. Örnek Dildeki uyarılma duyum, dildeki bu uyarılmanın naneli şeker olduğunu anlamamız ise algıdır. Algının Özellikleri  1. Algıda Seçicilik  Organizma dış dünyadan bir çok uyarıcıyla karşılaşır.  Algıda seçicilik organizmanın, dikkatini birçok uyarıcı içinden belli uyarıcılar üzerinde yoğunlaştırmasıdır. Örnek Ders dinlerken dışardan bir çok uyarıcı gelmesine rağmen sadece öğretmenin sesini algılamamız.  Algıda seçiciliği etkileyen faktörler;  Dış faktörler Uyarıcının şiddeti ve büyüklüğü: Büyük puntolu yazıların diğerlerine göre daha önce algılanması. Tekrar: Bir öğretmenin öğrencileri uyarmak için tahtaya 5-6 defa vurması. Tuhaflık : Bir sınıfta iki koyun ile bir çobanın görülmesi Değişkenlik : Sıra arkadaşımızın saçlarını boyattığının farkına varmamız. Hareketlilik : Lunaparktaki yanıp sönen ışıkların fark edilmesi. Zıtlık : Kar’ ın üzerinde siyah tavşanın daha rahat fark edilmesi.  İç faktörler İlgi Meslek İhtiyaçlar Beklentiler Geçmiş yaşantı ve deneyimler  2. Algıda Değişmezlik  Farklı durumlarda farklı şekillerde görülen nesnelerin , önceki öğrenme ve deneyimlerin etkisiyle gerçekte olduğu gibi algılanmasıdır.  Algıda değişmezlik, olduğundan farklı görülen renklerde, büyüklüklerde ve biçimlerde renk değişmezliği, biçim değişmezliği veya büyüklük değişmezliği olarak ortaya çıkmaktadır. Örnek Karanlıkta siyah görünen Türk bayrağının kırmızı olarak algılanması, 70 ekran televizyonda yarım metre bile olmayan insanları daha önce bildiğimiz şekilde algılamamız  3. Algıda Organizasyon  Uyarıcıların bir bütün içinde algılanmasıdır.  Gerek varlıkların gruplar halinde algılanmasında, gerekse eksikliklerinin tamamlanarak algılanmasında, gerekse şekil - zemin ilişkisi içinde algılanmasında algıda organizasyon özelliği etkilidir. Örnek Özellikle çocukların boyama kitaplarındaki kesik çizgili şekillerin bir bütün olarak algılanması , farklı formalar giyen iki takımın ayrı ayrı gruplar olarak algılanması  Algıda organizasyonu etkileyen etmenler;  Uyarıcılar organizmaya tek tek gelmesine rağmen biz onları bütün halinde algılarız.  Gelen uyarıcılar bizim algıladığımız gibi bir bütün halinde değil tek tek alınırlar. Ama algının organizasyon özelliği sayesinde biz bu uyarıcıları, anlamlı bütünler haline getiririz.  Bunu sağlayan çeşitli etmenler vardır. Bunlar; Benzerlik Devamlılık Yakınlık Gruplama Zıtlık Simetri Tamamlama  4. Derinlik Algısı  Gerçekte üç boyutlu olan varlıklar gözün ağ tabakasına iki boyutlu düşer. Ancak yine üç boyutlu algılanır.  Paralel uzantıların kesişen noktalarının uzakta algılanması doğrusal perspektif dediğimiz derinlik ipucundan yararlanılarak gerçekleşmektedir. Örnek Tren raylarının giderek daralıyormuş gibi görülmesi  5. Uzay ve Zaman Algısı  Varlıkların birbirine göre uzaklığı uzay algısını, değişen sürenin göreli algısı da zaman algısını ortaya koyar. Buna göre ‘önde’, ‘arkada’, ‘yanda’ ifadeleri uzay algısını; ‘önce’, ‘biraz’ ‘sonra’, ‘yakında’ gibi ifadeler de zaman algısını belirtir. Örnek Malatya, Türkiye’nin doğusundadır yargısı uzay algısını , 90 dakikalık bir futbol maçında son 5 dakikanın galip olan takım için hiç geçmeyecekmiş gibi algılanması , mağlup olan takım ise çok çabuk geçecekmiş gibi algılanması Algı Yanılmaları  1. İllüzyon  Yanılgıda rol oynayan bir uyarıcı durum vardır. Bu durum gerçekte olduğundan farklı algılanır. Bu yanılgı herkeste aynı biçimde görülüyorsa fiziki illüzyondur.  İllüzyon fiziki ve psikolojik olmak üzere 2’ye ayrılır.  Psikolojik illüzyon bireylere göre değişebilir, fiziki illüzyon ise bütün bireylerde aynı şekilde görülür. Örnek Bir bardak su içindeki kaşığın kırık olarak algılanması fiziki illüzyon; yerdeki bir bez parçasının fare olarak algılanması ise psikolojik illüzyon Not: İllüzyonda mutlaka bir dış uyarıcı vardır.  2. Halüsinasyon  Dışarıdan herhangi bir uyarıcı olmadığı halde uyarıcı varmış gibi algılanması olayına halüsinasyon denir. Örnek Zil çalmadığı halde zil çaldı demek Not: İllüzyon bütün bireylerde görülebilir. Halüsinasyon ise genellikle ateşli hastalık geçirenlerde, akıl hastalarında ve alkoliklerde görülür. Algıyı Etkileyen Faktörler  Algı, çevredeki uyarıcı durum ve nesnelere anlam verilmesidir. Uyarıcı durumlara anlam verilmesini etkileyen faktörler algıyı etkileyen faktörleri anlatır.  Dikkat, algıya hazır olma, güdü ve ihtiyaçlar, geçmiş yaşantılar, ortam, psikolojik durum vs. algılamayı etkiler.  Buna göre beyaz önlüklü birinin hastanede doktor, okulda öğretmen, lokantada garson olarak algılanmasını etkileyen faktör ortamdır.  Bireylerin iç veya dış çevreden gelen uyarıcıları farklı şekillerde algıladıklarını söylemiştik.  Bu uyarıcıların algılanmasında bir çok faktör etkilidir. Bunlar; Dikkat Geçmiş yaşantı ve öğrenme Güdü ve ihtiyaçlar Algıya hazır olma Psikolojik durum Çevre Kişisel özellikler Duygular Duyum ile Algı arasındaki farklılıklar; Duyum basit fizyolojik bir olaydır. Algı ise karmaşık psikolojik bir olaydır. Duyumda uyarıcılar tek tek değerlendirilir. Algıda ise bir bütün olarak değerlendirilir. Duyum her bireyde aynı şekilde gerçekleşir. Algı ise bireyden bireye farklılık gösterir. BELLEK BELLEK  Bellek; bir olayı ya da bir bilgiyi zihinde tutma ve hatırlama yetisidir.  Öğrenilen bilgileri depolama ve istenildiğinde geri çağırma yeteneğidir  Beyninde yaklaşık 100 milyar nöron (sinir hücresi) vardır.  Nöron hücreleri, öğrenmeyi ve hayatın devamını sağlayan bir nevi haberleşme sistemidir.  Beynin çalışma sistemi bu nöronların arasındaki iletişime dayanır.  Nöronlar arasındaki iletişim ağı ne kadar güçlüyse bilgileri hafızaya alma ve öğrenme işlemi o kadar güçlü olur.  Beynimizin kapasitesi yapılan etkinliklerle, yani nöronlar arası gerçekleşen işlemlerin sayısına göre gelişir.  Örneğin dil öğrenmek, hafızayı güçlendirme alıştırmaları yapmak, çok kitap okumak, bulmaca çözmek, vs. gibi işlemler beynin işleyiş kapasitesini artırır.Kısaca, beynini sürekli çalıştıran, her gün yeni şeyler öğrenip zihinsel aktiviteleri artıran kişilerin zekası gelişir. Bellek Türleri  Duyusal Bellek  Kısa Süreli Bellek  Uzun Süreli Bellek Duyusal Bellek  Çok kısa sürelidir.  Duyu organlarında duyumların tutulmasıdır.  Örnek: Gözümüz bir nesneyi gördüğünde, görüntünün 1-2 sn. (gözümüzün yapısı gereği) gözümüzde saklanmasıdır.  Duyu organları aracılığıyla çevreden pek çok bilgi alınmaktadır. Ancak bunun çok az bir kısmı bilinçli olarak kaydedilmektedir.  Geri kalan kısmı ise ya bilinç altı işleme uğramakta, yada hiç kullanılmamaktadır. Diğer bir değişle bilinç için (serebral korteks) önemli olan bilgi seçilmektedir. Kısmi Bildirim Paradigması E F T L Y A G O H K D P Kısa Süreli Bellek  Bu bellek türü, gerekli olan bilgiyi kısa bir süre için akılda tutmayı vehatırlamayı sağlar.  Bilgileri birkaç dakika için depolar, kullandıktan sonra da artık işe yaramayacağı için saklamaz. Örneğin arayacağımız bir telefon numarasını rehberden bulur arar ve tekrar unuturuz.  Bilgi tutma kapasitesi 2 sn ile 20 dak. arasındadır.  Bilgilerimizin kısa süreli bellekte daha fazla kalmasını sağlamak için “tekrarlama” ve “gruplama”dan yararlanırız. Örneğin 325146878 gibi bir sayıyı 325 146 878 şeklinde gruplamak hatırlamamızı kolaylaştırır. Uzun Süreli Bellek  Bilgiyi beceriyi saatler, günler, aylar ve yıllarca zihinde tutar vehatırlama yı sağlar.  Uzun süreli belleğe bilgiler kısa süreli bellekten geçer.  Bu bellekte bilgiler kullanıldıktan sonra atılmaz, saklanır.  Kısa süreli bellek derin olmayan bir havuza, uzun süreli bellek ise okyanusa benzetilebilir. Örneğin, birinci sınıftaki öğretmenimizin adı uzun süre belleğimizde kalmıştır. Uzun süreli hafıza ise beyne yayılmış daha sabit ve uzun süreli nöral bağlantılarla ilişkilidir. Bilginin kısa süreliden uzun süreli hafızaya taşınmasında, (depolama işlemi bizzat burada meydana gelmese de) hipokampüs bölgesi rol oynar. Uykunun başlıca fonksiyonlarından biri de bilginin güçlenmesini sağlamaktır. Bu yüzden hafıza eğitim ve test arasında uyku ihtiyacının yeterli olarak karşılanması ile gelişim gösterir.  Bilgilerin hatırlanması için öncelikle bilgilerin öğrenilmiş olması ve bellek te yerini almış olması gerekir. Bu süreçler: ÖĞRENME BELLEK HATIRLAMA (Kazanım) (Depolama) (Geri Çağırma)  Hafıza: Daha önceden öğrenilmiş bilgiyi hatırlama yeteneğidir.  Kodlama: Öğrenilen bilginin hafızaya kaydedilirken kullanılan sürece verilen addır.  Saklama: Öğrenilen bilgilerin hafızada tutulması işlemidir.  Geri Çağırma: Hafızadaki bilgiye ulaşıp onu hatırlamaktır.  Duyusal Kayıt: Çevredeki uyarıcıların zihne geldiği ilk yerdir. Kapasitesi çok geniştir. Bilginin kalış süresi kısadır. Birey buraya gelen bilgileri dikkat ve seçici algı süreçleriyle harekete geçirip, kısa süreli belleğe gönderir.  UNUTMA: Önceden öğrenilmiş olan herhangi bir şeyi hatırlama veya tanıma gücünün geçici ya da sürekli olarak yitirilmesine unutma denir. Unutma neden olur?  Öğrenilenlerin kullanılmaması: Bilgi ve beceriler kullanılmazsa unutulur.  Geriye ket vurma; Yeni öğrenilenlerin daha önce öğrenilmiş olanları unutturmasıdır. Örnek: Ard arda iki toplantıya katılan bir kişi ikinci toplantıda tanıştığı kişilerin ismini öğrenirken önceki toplantıda tanıştığı kişilerin bir kısmının isimlerini unutabilir.  İleriye ket vurma; Önce öğrenilenlerin yeni öğrenilenleri unutturmasıdır.  Organik nedenler: Beyinde hücre kaybının olması ve beyin hasarı.  Baskı altında tutma (bilinçaltına itme) Ör: büyük üzüntüler bilinç altına atılır. Beynimizde bulunan duyusal bellek ve kısa süreli belleğe gelen bilgiler sol beyin tarafından algılanırken, kalıcı olmaz. Bilgileri alırken sağ beynimizin işlevlerini de kullanırsak, alınan bilgilerin uzun süreli belleğe geçişleri daha kolay ve kalıcı olur. Çünkü sağ beyin hayal gücü, müzik, resim, duyguları yönetir. Bu durumda öğrenilmek istenen bilgi sevgi, ilgi gibi duyguların, müziğin, resmin ya da görüntülerin yardımıyla alınırsa kalıcı olur. Bu nedenle beynimizin her iki yarım küresini (sağ beyin, sol beyin) de etkili kullanırsak öğrenme işlemi daha sağlıklı olur. Öğrenmeyi etkileyen belli başlı süreçler ise tanıma, algı ve dikkat, bilgiyi kodlama ve depolama, hatırlama ve örgütlemedir. Öğrencilerin hemen hemen çoğu sınavlara çalışır. Ama hepsi başarılı olamaz. Düzenli aralıklarla, konuları günlere yayarak çalışan ve düzenli aralıklarla tekrar edip, sınav öncesi de kısa bir tekrarla bilgileri gözden geçiren öğrenciler daha başarılı olur. Çünkü beyinlerine bilgileri özümsemeleri için fırsat vermişlerdir. Hiç çalışmayıp son gece bütün bilgileri zihinlerine yüklemeye çalışan öğrenciler, çok çalışsalar bile yeterince başarılı olamazlar. Bilgileri hafızaya kaydederken ne kadar çok duyu organımızı kullanırsak o kadar iyi öğrenmiş oluruz. Bu nedenle not tutma, yazma, alıştırma yapma gibi uygulamalar bilginin hafızaya geçişini güçlendirir.

Use Quizgecko on...
Browser
Browser