Örgütsel Davranışa Giriş PDF
Document Details
Uploaded by Deleted User
Tags
Summary
Bu sunumda örgütsel davranışa giriş yapılıyor ve yönetim ile organizasyon arasındaki ilişki vurgulanıyor. İnsan davranışları, örgüt yapısı ve süreçleri gibi konular ele alınıyor.
Full Transcript
ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ BÖLÜM 1: PSİKOLOJİNİN YÖNETİM VE ORGANİZASYONDAKİ YERİ VE ÖNEMİ Davranış Nedir? Davranış psikologları tarafından etki-tepki ilişkisi ile açıklanan davranış; en genel anlamı ile organizmanın her hareketidir. Organizmada yer alan ve organizma tarafından gerçekleştirilen...
ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ BÖLÜM 1: PSİKOLOJİNİN YÖNETİM VE ORGANİZASYONDAKİ YERİ VE ÖNEMİ Davranış Nedir? Davranış psikologları tarafından etki-tepki ilişkisi ile açıklanan davranış; en genel anlamı ile organizmanın her hareketidir. Organizmada yer alan ve organizma tarafından gerçekleştirilen her tür eylemdir. Örgüt Örgüt; Ortak bir amacı veya işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların veya kişilerin oluşturduğu birlik, teşekkül, teşkilat Bir örgüt en tepe noktasındaki yöneticisinden, en alt düzeyde çalışana kadar insanlardan meydana gelir. Her örgütün kendine özgü bir amacı, yapısı, tasarımı ve işleyiş şekli vardır. Örgütün; karar alma yöntemi, iletişimin niteliği, iş bölümü yapma düzeyi, yazılı belge sayısı, kuralları, rol, yetki ve sorumluluk ilişkileri gibi özelliklerinin belirlenmesi yapı ve tasarımla ilgilidir İnsanların farklı ihtiyaçlarını karşılamak için kurulmuş, amacı, görevi, yapısı, büyüklüğü farklı olan örgüt türleri vardır. Örgütlerin biçimsel (formel) ve biçimsel olmayan (informel) yönleri vardır. Biçimsel örgütle biçimsel olmayan örgütün amaçları, davranış normları, rol ve statü ayrımları, iletişim yöntemleri birbirinden farklı veya birbirine zıt olabilir. Eğer bir şirketi yönetmek durumunda olursanız onun en önemli kaynağınızın içinde çalışan İNSANLAR olduğunu görürsünüz. Ancak genelde bir işletmeyi batıran içinde çalışan insanlara ilişkin sorunlardır Kaynak: J.A. Colqutt, J. LePne, M. J. Wesson, Organzatonal Behavor, Mc. Şimdi aklımıza gelen soru şu olabilir: Niye en kötü ve en iyi çalışan bu davranışları yapıyor? Kişilerin bu tür davranışlarının arkasında yatan faktörler nelerdir? Bu nedenleri anladıktan sonra yapacağımız şey en kötü davranan çalışanlarla iletişime geçerek onu daha iyi bir çalışan hâline getirmenin, çalışma yaşamını daha iyi kılmanın yollarını keşfetmektir. Eğer bir işyerinde yöneticiyseniz işiniz insanların tutum ve davranışlarını olumlu yönde etkileyecek planlar formüle etmektir. Bunlar arasında; iş başvurularını değerlendirmek, yeni işe alınanları eğitmek, örgütsel toplumsallaşmayı sağlamak, performanslarını değerlendirmek, çalışanlar arasındaki mevcut çatışmaları gidermek sayılabilir. İnsanların neden böyle davrandığını anlamadan, onların bu tür davranışlarını değiştirmenin onları örgüte kazandırmanın yollarını bulmak ve davranış değişikliği yaratmak çok zordur Bu ortamda aklımıza gelen acaba yöneticiye bunları anlamasına ve sorunları çözmesine yardımcı olacak bir disiplin mevcut mudur? Bu da karşınıza örgütsel davranış disiplinini getirmektedir. Bir diğer deyimle örgüt içindeki insan davranışlarını ve bunu etkileyen faktörleri bilimsel bir biçimde irdelemektedir. Böylece örgütsel davranış disiplinini tanımladığımız zaman onun disiplinler arası bir yaklaşım olduğunu örgüt içindeki insan davranışlarını araştırdığını ve bunu birey grup ve örgüt düzeyinde sistematik bir biçimde yaptığını söyleyebiliriz Örgütsel davranış; örgütsel etkinliği iyileştirecek bilgiyi elde etmek amacıyla örgüt içerisindeki davranış üzerine birey, grup ve yapının etkisini araştıran bir çalışma alanıdır. Bu çalışma alanı örgüt içerisindeki birey ve grup davranışı üzerine örgütün; yapısının, tasarımının, sisteminin, yönetiminin, süreçlerinin ve dış çevrenin etkisini göz önünde bulundurur. Örgütsel davranış, bir örgüt içinde çalışan insanların davranışlarını anlamaya, geleceğe dönük tahminler yapmaya ve insanların davranışlarını kontrol etmeye ilişkin bir disiplindir. İnsan davranışlarını, içinde yaşadığı çalışma ortamında incelemekte ve bir ölçüde de bireyin örgütten ne şekilde etkilenerek davranış değiştirdiğini araştırmaktadır. Bu tanım örgütsel davranışın dört temel karakteristiği olduğunu göstermektedir. 1. Örgütsel davranış yönetimsel sorunların çözümünde bilimsel yöntem uygular. Bu disiplinin davranışlar süreçler konusunda bilimsel çalışmalar yapmaktadır. Örgütsel davranış, davranış bilimlerinin temel disiplinlerinin bir araya gelmesine ve bunların dayandığı temele bağlıdır. Bu disiplinler arasında sosyoloji ve psikoloji insan davranışları ve toplum yapısı hakkında bilimsel yöntemi kullanarak araştırımalar yapmaktadır. 2. Örgütsel davranış birey, grup ve örgüt düzeyinde analizler yapar. 3. Örgütsel davranış doğası gereği disiplinler arasıdır. 4. Örgütsel davranış çok disiplinli bir çalışma alanını içerir. Çünkü insan davranışları; Pek çok değişkenden etkilenir, Bu değişkenlerden etkilenme yönü ve düzeyi her bireyde farklılık gösterir, Davranışların sadece bir nedeni olmayabilir bu nedenle çok yönlü inceleme söz konusudur. DAVRANIŞ BİLİMLERİ VE DİSİPLİNLERARASI BİR YAKLAŞIM Davranış, sosyal bilimler içinde üç temel disiplin çerçevesinde ele alınmaktadır. Psikoloji Sosyoloji Antropoloji Bu üçünün dışında Politik Bilimler Ekonomi Yönetim ve Sosyal Psikoloji Psikoloji Bireysel davranışları inceleyen ve bunların algılama, yargılama, düşünme, güdüleme, tutum oluşumu vb. süreçlerini ve nedenlerini saptamaya çalışan ve sonunda bireyler arası farklılıkları ortaya koyan bilim dalıdır. Bireysel davranışları, bireyin doğa ve yapısına dayanarak açıklayan bilim dalıdır. Psikoloji; gelişim psikolojisi, klinik psikoloji, deneysel psikoloji, rehberlik ve danışmanlık psikolojisi, eğitim psikolojisi, endüstriyel ve örgütsel psikoloji gibi alt dallara ayrılabilir. Psikolojinin örgütle ilişkili dalını ifade eden endüstriyel ve örgütsel psikoloji özellikle bireysel süreçleri açıklamada örgütsel davranışa katkıda bulunur. Örgütsel davranışın bireysel farklılık, kişilik, duygular, stres, öğrenme, motivasyon gibi bireyle ilişkili konularını açıklamada psikoloji disiplininden önemli ölçüde faydalanılır. Sosyoloji İnsanların amaçlı olarak oluşturdukları insan topluluklarını (aileden devlete kadar resmi ve gayri resmi, yasal ve yasal olmayan örgüt ve gruplar), diğer bir deyimle sosyal grupları ve bu gruplarla ilgili sosyal davranış süreçlerini inceler. Bunları yaparken de sosyal örgütler ya da gruplar arasındaki farklılıkları ortaya koyan bilim dalıdır. Sosyoloji toplum bilimidir. Bu nedenle bireyden çok sosyal, dinî, siyasal, ekonomik, mesleki, ailesel gruplara ve bunların birey üzerindeki etkisine odaklanır. Örgütsel davranışın grup oluşumu, grup normları ve davranış standartları, grubun birey davranışı üzerine olan performans engelleyici ve artırıcı etkileri, gruplar arası iletişim, grupça karar alma, çatışma, örgütsel güç ve mücadele, örgütsel siyaset gibi konuları sosyoloji disiplininden yararlanılarak açıklanır. Antropoloji İnsanların yaşayış biçimlerini ve onların oluşturdukları eserleri ilkel toplumdan günümüze kadar inceleyen bilim dalıdır. Böylece, geçmiş kültürler, uygarlık kalıntıları, insanların biyolojik evrimi, kullanılan teknoloji biçimleri ile bütün bunların bireyler ve sosyal gruplar üzerindeki etkisini inceler. Örgütsel davranış açısından antropolojinin ana odağı kültürel sistem, inançlar, fikirler, grup ve toplumdaki değerlerin ve farklı kültürlerdeki davranışın karşılaştırılmasıdır. Özellikle örgüt kültürünün oluşumu ve anlaşılması açısından örgütsel davranış antropolojiden önemli ölçüde yararlanır. Yine toplumsal kültürün ve farklı kültürlerin davranış üzerindeki etkisi antropolojiden yararlanılarak açıklanabilir SOSYAL PSİKOLOJİ Bireyin sosyal gruplar içindeki davranışlarını inceleyen bilim dalı SOSYAL PSİKOLOJİdir. Sosyal ve kültürel ortamdaki birey davranışının özelliklerinin ve nedenlerinin bilimsel incelemesidir. Kişinin başka kişilere ilişkin davranışını inceler. Toplum içindeki bireyin davranış bilimidir. Sosyal çevre tarafından kontrol edilen, etkilenen ve sınırlandırılan insan davranışını açıklar. İnsanı içinde yaşadığı toplumun bir bireyi olarak ele alır ve toplum ile iletişim ve etkileşim çerçevesinde inceler. NEDEN SOSYAL PSİKOLOJİ? Kişisel davranışa tek boyutlu psikolojik bir yaklaşım, kişinin içinde yaşadığı toplumun özelliklerini dikkate almaz, kişi sosyo-kültürel çevresinden soyutlanarak boşlukta bırakılır. Tek yönlü sosyolojik yaklaşımda ise, toplumdaki kişinin izleri-tesirleri göz ardı edilmiş olur. Ne birey, ne de toplum birbirinden soyutlanmış olarak incelenemez. Birey, toplumun içinde; toplum da değerler, normlar, tutumlar gibi nitelikleriyle bireyin içindedir. Toplum bireyi şekillendirdiği ve doğumundan ölümüne kadar şekillendirdiği gibi, birey de içinde bulunduğu toplumu etkiler. Kısacası; toplum ile birey ilişkisi söz konusu olduğunda; psikolojinin, kişinin belirli bir sosyal ortamda yaşadığını sosyolojinin de, kişilerin bulunduğu ortama kendi özelliklerini getirdiğini gözden kaçırmamaları gerekir. Oysa çoğu zaman bu iki disiplinde böyle bir esneklik görülmemektedir. İşte sosyal psikoloji bu soruna bir çözüm getirmektedir. 17. ve 18. yüzyıllarda İngiliz filozofları, bireyin diğer bireylerle ve toplumla olan ilişkileri konularına eğilerek sosyal davranışın hangi güdülere dayandığını bulmaya çalışmışlardır. Hobbes, kuvvet ve egoizm, Smith, kişisel çıkar, Bentham ve Mill, zevk düşkünlüğü ve hedonizm kavramlarını sosyal davranışı belirleyen temel güdüler olarak ele almışlardır. Bu tarihlerde Auguste Comte ‘morale positive’i kavramsallaştırmıştır, bu kavram bugünkü sosyal psikoloji ile yakından ilişkilidir. Toplum, birey ve ikisinin ilişkileri, bilimsel yaklaşımdan 19. yüzyılda, birbirinden bağımsız olarak gelişen bazı çalışma alanları, sosyal psikolojinin ayrı bir bilim dalı olarak ortaya çıkmasına doğrudan katkıda bulunmuştur. Mc Dougal İngiliz psikolog (güdüleme, içgüdü) Ross Amerikalı sosyolog (grup ve sosyal yapı, taklit) Floyd H. Allport Sosyal Psikoloji nin öncüleri arasında yer almaktadır. İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen önceki yıllarda başlayan üç temel gelişme, sosyal psikolojinin bugünkü durumuna gelmesinde önemli rol oynamıştır. Kurt Lewin ve öğrencilerinin başlattığı grup dinamiği çalışmaları… Sosyal normların oluşumunu ilk defa laboratuarda gerçekleştiren ve inceleyen araştırmaların yapılması… ABD’de endüstri ve devlet fonlarının ilk defa sosyal psikolojik araştırmaları desteklemek için kullanılmaya başlanması… Sosyal Psikolojide İki Akım Psikolojik Sosyal Psikoloji Çalıştığı olayları ‘içten-dışa’, ‘bireyden-çevreye’ inceler. Temel amaç, bireyin davranışını ve nedenlerini sosyal çevre içinde, fakat birey düzeyinde anlamak ve açıklamaktır. Sosyolojik Sosyal Psikoloji Çalıştığı olayları ‘dıştan-içe’, ‘çevreden-bireye’ inceler. Bu yaklaşım kişinin iç olayları ile değil, sosyal etkileşimle ilgilidir. Sosyal Psikolojinin Çalışma Konuları Boylamsal Eksen Sosyalleşme ve sosyal gelişim süreci öne çıkmaktadır. Yeni doğan bir insan yavrusunun zaman içinde kişiler-arası etkileşim ve öğrenme ile topluma katılıp onun bir parçası haline gelişi ve benimsediği kültürü devam ettirişi… Kesitsel Eksen Sosyalleşmiş kişilerin sosyal ortam içindeki ilişkileridir. Burada birey, onun sosyal çevresini algılaması ve anlaması ve başkalarıyla etkileşimi inceleme konusudur. Bireysel düzeyde; bireyin öğrenilmiş tutumları, bilişsel süreçleri ve bunlar sonucu oluşan davranışları… Sosyo-kültürel düzeyde ise; kişilerin etkileşimi sonucu oluşan grup yapısı ve süreci… YÖNETİM ve PSİKOLOJİ İLİŞKİSİ İnsan davranışlarını belli amaçlara göre yönlendiren veya amaçlara göre davranışlarda bulunmasını sağlayan yönetimin davranış bilimleri ve psikolojiden soyutlamak mümkün değildir. Hatta yönetim işinin %10’u yönetimin konusunu oluşturan hususlarla ilgili teknik bilgilere dayanıyorsa, %90’ının da davranış bilimlerini dolayısıyla psikolojiyi ilgilendirdiği söylenebilir. Psikolojinin örgütlerin yönetiminde sağladığı belli başlı yararları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz. İşe eleman alımında: Örgütsel yönetimin en önemli sorunlarından birisi işe uygun elemanların alımıdır. Psikoloji, işe uygun eleman alımında bireysel özellikleri ortaya çıkaracak bir takım bilimsel tekniklerle (psiko-teknik testler ve mülakatlarla) yöneticiye ve yönetime yardımcı olmaktadır. Psiko-teknik yöntemler, sadece eleman seçiminde değil, aynı zamanda mevcut personelin yükselmesinde yeni görevin gerektirdiği çabalar için bireysel yetenek ve niteliklerinin araştırılması, eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesinde, yapılan eğitimin etkinliğinin değerlendirilmesinde de kullanılmaktadır. İşyeri koşulları ve bunların insanın bedensel ve zihinsel yapısına uyumu: Şayet bu uyum sağlanamazsa fiziksel yorgunluklar, monotonluklar meydana gelmekte, iş güvenliği azalmakta ve iş kazaları artmaktadır. İnsan özelliklerini, davranışlarını ve tutkularını çok iyi bilen endüstri psikologları insanın bedensel ve zihinsel yapısına uygun iş yeri düzenlemeleri ve yeniden iş ile ilgili daha etkili görev, yetki ve sorumlulukları gerçekleştirerek örgütsel verimliliğe uygun bir yapıyı gerçekleştirmiş olacaklardır. Üretilen malın satılabilmesi ya da satılabilecek bir malın üretilmesi: Bu hususta müşterilerin özelliklerinin bilinmesini gerektirir. Reklamcılık adı verilen ve psikolojik yönü her şeyin üstünde olan pazarlama teknikleri sayesinde müşterilerin markaya ya da firmaya bağlanması sağlanabilmektedir. Ast üst ilişkilerinin sağlanması: Burada, emirlerin veriliş biçimlerinin, astın psikososyal durumunun, üstün davranışları ve otorite kurma biçimine bağlı birçok bireysel özellikleri ilgilendiren hususların bilinmesi gerekmektedir. Motivasyon: Bugün insan ihtiyaçlarının bilinmesi ve insanı iş görmeye özendirici araçların bulunması davranış bilimcilerinin ve özellikle psikologların çalışmaları sayesinde olmuştur. Personelin işe, işletmeye ve yöneticiye karşı tutumları: Şayet bu tutum ve davranışlar olumsuzsa bunun bertaraf edilerek uygun bir birey ve grup moralinin sağlanması yönetimin başlıca amaçlarından birini oluşturmakta ve büyük ölçüde psikoloji ve sosyal psikoloji konusunda bilgi ve deneyimleri gerekli kılar. İdari otoritenin kurulması: Yöneticiler için önemli hususlardan biri de astları üzerinde etkili bir otoritenin kurulmasıdır. Bu ise, otorite denen bireysel ve sosyal nitelikteki idari aracı analiz etmekle onun özelliklerini çok iyi bilmekle başarılabilir. Örgütsel Davranış ve Üç Önemli Faktör Birey: Çalışanın verimi, kişisel davranışlarına ve ruhsal durumuna bağlıdır. Grup: Yöneticinin sahip olduğu çalışma grubunun üyelerine eşit ve adil davranması gerekliliği, grubun arzu ve ihtiyaçlarını göz önüne alarak objektif olma, grubun başarısında etkilidir. Örgüt: Çalışanın içinde bulunduğu örgütü benimseyerek örgüt amaçları doğrultusunda çalışması örgütü amaçlarına daha kolay ulaşmasını sağlar. Bireysel boyutta, bireyin sahip olduğu yetenekler, bilgi ve beceriler, kültürel değerler ve inançlar incelenmektedir. Grup boyutunda haberleşme ve iletişim biçemleri, çatışmalar, işbirliği ve dayanışma, rekabet ve grup normları incelenirken, örgüt boyutunda yönetim strateji ve politikaları, örgüt yapısı ve benimsenen yönetim yaklaşımları çalışma alanını oluşturmaktadır. Kaynak: Stephen P. Robbns, Organzatonal Behavor, Prentce Hall, 1991: 14. Özkalp E., Varoğlu A., Varoğlu D., Kırel A.Ç., & Acar P. (2013). Örgütsel davranış. Ed. A.Ç. Kırel & O. Ağlargöz. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayınları. Eskişehir. ÖRGÜTSEL DAVRANIŞIN İLGİ ALANI Temelde insanlar üzerinde durur. Bu insanlar, örgütsel bir çevrede yer alırlar. Temel hedef, örgüt-insan ilişkisi geliştirmektir. Kilit faaliyetlerden biri insanları güdüleyebilmek için ortam oluşturmaktır. Güdüleme, ekip çalışmasına yöneliktir. Ekip çalışması, uyumlaşma (faaliyetleri etkili bir süre ve sıra içerisinde gerçekleştirmek) ve işbirliği (kişilerin amaçlar doğrultusunda birlikte çalışma arzuları) gerektirir. Hem çalışanların gereksinimlerini doyurmayı hem de örgütsel amaçlara ulaşmayı hedef alır. Amaç, örgütsel başarı ve işgören doyumudur. Biri ötekinden üstün değildir. Sosyal alışverişten her iki taraf da kazançlı çıkar. Örgütsel davranış, örgüt içindeki ve çevresindeki bireylerin duygu, düşünce, davranış ve ne yaptıklarının bilimsel ve sistematik olarak incelenmesidir. Bundan dolayı örgütsel davranış bireylerin ve grupların etkileşiminden ve hareketlerinden doğar. Örgütsel davranış disiplini, bize ilişkilerin kurallarını ve prensiplerini tanıtarak, kendimizi birlikte çalıştığımız insan ve grupları anlamamıza yardımcı olmaktadır. Amacı, örgüt içindeki insan davranışlarını anlamak ve çalışanı daha etkin ve başarılı kılmaktır. Örgütsel davranış, birey, grup, örgüt ve çevre değişkenlerini kapsayan bir ilgi alanı içinde çalışır. İnsan davranışlarını, yönetim sürecini, örgütü, çalışma düzenini, birey-birey etkileşimini, çevre-örgüt etkileşimini vb inceleyen geniş bir alandır. Çalışan insanların davranışlarını anlamak, geleceğe, yönelik tahminler yapmak, örgütsel verimliliği ve etkinliği artırıcı önlemler alabilmek için amaç, yapı, strateji, davranış ve süreç, girdi, çıktı, çevre vb unsurları inceleyen örgütsel davranış çok boyutlu bir disiplindir Örgütsel Davranışın Yönetim Açısından Önemi Örgütsel davranış birey davranışlarının altında yatan nedenleri öğrenmeye çalışarak, davranışların örgüt ve birey yararına düzeltilmesini amaçlar. Örgütsel davranış yöneticilere uygulayabilecekleri, kullanabilecekleri araç ve gereçler sunar. Örgütsel davranış çalışmalarından elde edilen bulgular yöneticilere ışık tutarak kendi yöneticilik davranış ve tarzlarını belirlemede yardımcı olmaktadır. Örgütsel davranış çalışmaları bireylerin hangi durumlarda ne yapabileceklerine yönelik tahminler sunarak olası davranışları göz önüne serer. Bu da yönetimin olabilecek olumsuz olaylara karşı önlem almasına yardımcı olur. Örgütsel davranış, farklılıkların değerlendirilebilmesine yönelik farkındalığın artmasını sağlar. Örgütsel davranışın tarihsel gelişimi İnsanların nasıl organize edileceği ve yönetileceğine ilişkin soruya cevap arama çalışmaları çok eski çağlara kadar uzanır. Bir anlamda bu konu uygarlığın başlangıcından beri ilgi alanı olmuştur. Geçmiş dönemle günümüz arasındaki fark eski çağlarda daha çok askerî, politik ve dinsel nitelikli örgütlerin örgütlenmesine ve yönetimine odaklanılmış, işletmelerin yönetimine daha az dikkat verilmiş olmasıdır. Yunanlı filozof Plato iş ilişkilerinde eşitlik hakkında yazılar yazmıştır. Diğer bir Yunanlı filozof Aristotales (Aristo) ikna edici iletişimin unsurları hakkında konuşmalar yapmıştır. Sümerler yönetim kuralları ve düzenlemeleri hakkında öneriler geliştirmiştir. Babiller yönetim için yasa ve politikalar ortaya koymuşlardır. Mısır Piramitleri’nin ve Çin Seddi’nin yapılmasında örgütsel ve yönetsel uygulamalar kullanılmıştır. Sun Tzu milattan önce 3. yüzyılda yönetim stratejisi hakkında fikirler ileri sürmüştür. 16. yüzyılda İtalyan düşünür N. Mahciavelli Prens adlı eserinde örgütsel güç ve politika hakkındaki çalışmalara temel oluşturan önerilerde bulunmuştur 1800’lü yıllarda Alman sosyolog Max Weber rasyonel örgüt ve karizmatik liderlik hakkında fikirler ileri sürmüştür. Daha sonraki yıllarda Fredrick W. Taylor, Henry Fayol, Elton Mayo ve arkadaşlarının yaptığı çalışmalar örgütsel davranışın gelişmesine katkıda bulunmuştur. Böylece örgütsel davranışın ilkeleri zaman içerisinde şekillenmiştir Bununla birlikte İngiltere’de başlayan Sanayi Devrimi ve Adam Smith’in örgütlerde iş bölümünün önemini vurgulayan görüşleri örgüt ve yönetim düşüncesi için temel oluşturmuştur. İş bölümü; yapılacak işi parçalara ayırmak, her bir parçayı bir işgörene yaptırarak, işleri bölmektir. Çalışanlar sürekli olarak sadece bir işi yapacaklarından yaptıkları işte beceri ve uzmanlık kazanacaklar ve yeni yöntemler geliştirebileceklerdir. Sonuçta verimlilik artacaktır. Ustalık– uzmanlaşma---monotonluk ADAM SMİTH İşbölümü ve uzmanlaşma CHARLES BABBAGE İşbölümü (Bir işi öğrenmek için geçen süreyi Kısaltır/Öğrenme sürecinde materyal Kullanımını azaltır/Üst düzey beceriye ulaşmaya olanak sağlar/Beceri ve fiziksel yeterliliklerle görevlerin uyumunu kolaylaştırır) 1800’lü yıllar Robert OWEN Çalışanların insanca gereksinimleri üzerinde durdu. Küçük çocukları çalıştırmayı reddetmiştir. İşçilerin çalışma koşullarını düzeltmek amacıyla bazı çalışmalar yapmıştır. Çocukların en düşük hangi yaşlarda çalıştırılabileceğini ve işçilere yiyecek vererek, haftalık çalışma süresini azaltmıştır. Andrew Ure İmalatın mekanik ve ticari yönünü eklemiştir. İşçilere sıcak çay, sağlık yardımı, havalandırma ve tazminatlar sağlamıştır. Sanayi Devrimi’nden sonra ise büyük işletmeler doğmuş, bu işletmelerde çok sayıda birey yönetim ilişkisi içerisinde bir arada çalışmak zorunda kalmış ve çalışan çalıştıran ilişkisi ortaya çıkmaya başlamıştır. Teknolojideki gelişmelerle birlikte, iş ortamında makineler insan unsurunun yerini almış ve insanın verimliliğini artırmak temel ilgi alanı olmaya başlamıştır. Sonuçta birçok örgütsel ve yönetsel sorun doğmuş, bu sorunların çözümü için ortaya koyulan çabalar ise örgütsel davranış alanının gelişmesine katkıda bulunmuştur. Örgütsel ortamda bireyin davranışına ilişkin bakış açısı yıllar içinde değişmekle birlikte 19 yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında gelişen örgüt ve yönetim yaklaşımları örgütsel davranışın gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır. Bu yaklaşımların başlıcaları; 1.Klasik Yönetim Anlayışı a. Bilimsel Yönetim Yaklaşımı (Taylorizm) Üretimi arttırmak amacıyla zaman ve hareket çalışmaları ve gözlemleri yapılmıştır. Denetim teknikleri ve çalışanların dinlenme zamanları da gözlemlenmiştir. Uzmanlaşma için ustabaşı kavramı getirilmiştir. Parça başına ödeme gerçekleştirilmiştir. Çalışanlar, araçlar, ham madde, makine hızı gibi etkenler standartlaştırılmıştır. Çalışanların verimliliğini artıracak olan temel ilkeler şöyledir: Standart iş yöntemleri geliştirmek amacıyla çalışanların işleri yapma yolları incelenmeli ve işleri yapmak için yeni yollar belirlenmelidir. Gerekli beceriye sahip kişilerin işe alınması için çalışanlar bilimsel yöntemlerle seçilip, geliştirilip, eğitilmelidir. İşlerin standart yöntemlerle yapılmasını sağlamak için yönetim ve çalışanlar arasında işbirliği ruhu sağlanmalıdır. Bu amaçla teşvik edici ücret sistemiyle çalışanlar verimlilik artışından yararlandırılmalıdır Bilimsel Yaklaşımın İnsana Bakış Açısı: Bireysel gereksinimler göz önüne alınmamıştır. İnsanlar yalnızca bir üretim aracı olarak görülmüş, bir makineden farksız oldukları düşünülmüştür. Yöneticiler çalışanları robot gibi gördüklerinden onların dinlenme, eğlenme ya da diğer sosyal faaliyetlere olan gereksinimlerini düşünmemişlerdir. Doğal örgütlenmelerin göz ardı edildiği, biçimsel yapının önem kazandığı yönetim söz konusudur. Görev ve sorumluluklar çok katı ve kesin çizgilerle ayrıldığından çalışanlarda mekanikleşme görülmektedir İnsanların sadece maddi kazanç için çalıştıkları, maddi bir kazancı olmadığı sürece işten kaçtığını ifade etmektedir. Çalışanların sürekli olarak yöneticiler tarafından denetlenmesi gerekmektedir. Çalışanların özel çıkarları ile verimlilik artışları uzlaştırılabilir düşüncesi hakimdir. Otoriter bir yönetici ve eğer maddi bir karşılık bekliyorsa ne denirse onu yapmak zorunda olan işçiler vardır. b. Yönetim Süreçleri Yaklaşımı (Fayolizm) ve İnsana Bakış Sadece üretim ve verimlilik üzerinde değil bütün yönetim süreçleri ile ilgilenmiştir. Planlama, Örgütleme, Emir verme, Eşgüdümleme Kontrol Fayol’ün 14 yönetim ilkesi: c. BÜROKRASİ YAKLAŞIMI Klasik teorinin üçüncü yaklaşımı olan bürokrasi, 1900’lerin başlarında Alman sosyoloğu Max Weber tarafından geliştirilmiştir. Max Weber’e göre bürokratik bir yapı, günlük dilde kullandığımız, işlerin geciktirilmesi, yokuşa sürülmesi, ‘’bugün git yarın gel’’ anlamının tersine etkinlik açısında ideal bir organizasyon yapısıdır. Weber bürokrasiyi organizasyon açısından ele almış bir büro veya bir makam tarafından yönetimi düşünmüştür Weber toplumda insanları etkilemekte kullanılan otoritenin kaynağını ve şekillerini incelemiş ve üç tür yetki üzerinde durmuştur. Bunlar; Karizmatik yetki Geleneksel yetki Bürokratik yetkidir Bir örgüt modeli olarak geliştirilen bürokratik organizasyon yapısının başlıca özellikleri şöyle ifade edilebilir: 1.Fonksiyonel uzmanlaşmaya dayanan iş bölümü, 2.Açık ve seçik bir şekilde belirlenmiş hiyerarşik bir yapı. 3.İlke ve yöntemler. Bürokrasinin özellikleri : Tüm faaliyetler, görevler önceden belirlenmiş ve yazılı olarak bildirilen (yönetmelik ve tüzüklere göre)biçimsel görevlerle dağıtılmıştır. Yetkiler açıkça belirlenmiştir. Keyfi yetki yoktur. Akılcı ücretlendirme, cezalar ve ödüllendirmeler kademeli olarak açıklanmıştır. İşe göre işgören seçme Her ast, bağlı olduğu üstçe denetlenmektedir. İlişkiler ispat amacıyla yazılı haberleşmeye dayandırılmaktadır. Emir altındaki kişiler ve araçlar özel işler için kullanılamaz. İdeal tip bürokrasinin özellikleri Weber tarafından şöyle sıralanmıştır - Yasalarla Düzenlenmiş Yetki Alanı - Otorite-Hiyerarşi - Yönetimin Yazılı Belgelere Dayanması - Uzmanlaşma - Gayri şahsilik - Kariyer Yapısı - Kurallar Sistemi - Kamu ve Özel Hayatın Ayrışması Bürokratik yaklaşımın ilkeleri de daha önceki yaklaşımlara benzemektedir. Bu yaklaşıma göre bu ilkelerin izlenmesi ile etkin, ideal, şahsa göre değişmeyen ve rasyonel bir organizasyon yapısı oluşacaktır. Bürokrasi yaklaşımı, biraz da günlük hayatta edinilen tecrübelerinde etkisi ile yoğun bir şekilde inceleme ve araştırma konusu yapılmıştır. Warren Bennis bürokratik yapının modern topluma uymadığını ve bu tür yapıların sonunun geldiğini iddia etmiştir Weber’in Bürokrasi Modeline Yöneltilen Eleştiriler Weber’in üstünlük olarak tanımladığı gayrişahsilik, değerlerden arınmışlık aynı zamanda bir eleştiri konusudur. İnsan, insan olduğu için değerleriyle, tercihleriyle, ideolojileriyle var olan bir varlıktır ve eleştirenlere göre bir kasket gibi işe girerken bunları çıkartıp askıya asabilmemiz mümkün değildir Modern örgütlerde bürokrasi, sanıldığı gibi rasyonel olarak işlememektedir. Örneğin astlara karşı üstlerin davranış ve işlemleri, yasalara ya da rasyonel kurallara göre olmamaktadır. Yani bürokraside keyfi olarak konulmuş kurallar bulunmaktadır Bürokratik yapılar, örgütün kuruluş amaçlarına ya da kamu yararına hizmet etmek yerine bir süre sonra kendi varlıklarını devam ettirmek için amaçlarını değiştiren, bağımsızlık eğilimi gösteren, bütçesini, yetkisini, personel sayısını artırmayı fayda gören ve bürokratik anlamda rasyonel olmayan davranışlar sergileyebilirler. Modelde bilgi ve iletişim teknolojilerindeki değişime yönelik değişkenler ve öngörüler bulunmamaktadır. Günümüzde etkisi artan bilgi ya da uzmanlık otoritesi Weber’in otorite tipleri arasında yer almamaktadır Bütün yetkiler üst makamda toplanarak orta kademe yöneticileri insiyatif kullanmaları ve sorumluluk üstlenmeleri engellenmektedir. Bu gelişme, astlarla üstler arasında bir çeşit törenciliğe yol açmaktadır. İşlerin yürütülmesindeki biçimsellik, özden daha önemli hale gelebilmektedir. Ayrıntılı kurallar çalışanların kendi kendilerini disipline etme yeteneğini geliştirmediği gibi, iyi yönetim geleneklerinin oluşmasını da önleyebilir. Bürokrasiler bununla birlikte muhafazakardırlar. Değişikliğe direnç gösterirler Bürokratik modelde memurlar asıl amacın örgütün tüm olarak amacına hizmet etmek olduğunu unutma eğilimindedirler ve birim amaçlarını daha fazla önemser duruma gelmektedirler. Bu da amaçlar hiyerarşisinin bozulmasına yol açar. İş bölümü ve uzmanlaşmayı sağlamak için azami derecede işlerin kategorileştirilmesi ve departmanlaşmadan bahsetmektedir. Bürokratik örgütlerde tam gün çalışma zorunluluğu olmasa bile ortak personel kullanma imkanı yoktur. Düzeni korumak için konulan çok sayıda kural nedeniyle kontrolün sağlanamaması ve her şeyin yazılı yapılması zorunluluğu nedeniyle artan yoğun kırtasiyecilik ve kırtasiye trafiği de olumsuz yönlerden birisidir. Görevi sona erse ve yararı ortadan kalsa bile bürokratik örgütteki bir ünitenin ortadan kaldırılması çok zordur. Mikro planda üniteler için gerekli olan bu kural makro planda örgütler içinde geçerlidir. Ayrıca çalışanlar da bu yönde davranma eğilimindedirler. Aynı zamanda bürokratik kurallar, işgörenler tarafından yanlış algılanarak bir hükmetme ve üstünlük aracı olarak kullanılıp, nihai amacın gerçekleştirilmesi için bir araç olmaktan çıkarılıp amaç haline getirilebilirler. Klasik yönetim teorisini oluşturan yaklaşımların ortak yönleri İleri derecede uzmanlaşmış personel Yoğun bir iş bölümü İşi standartlaştırma İnsanı makinenin bir parçası olarak gören anlayış Tek tip, duygulardan yoksun, ekonomik insan anlayışı Verimliliğin kaynakların iyi kullanımıyla artacağı inancı İşletmenin ( Kurumun) kapalı bir sistem oluşu Yönetim fonksiyonlarının evrenselliği Yoğun hiyerarşi Merkezi yönetimdir. Klasik Yönetim Teorilerine yöneltilen eleştiriler Ağırlıklı olarak insan unsuru dışındaki faktörler üzerinde durmuştur. Organizasyonda insan unsurunu daima ikinci planda ele almıştır. Öncelikle maddi faktörlerin düzenlenmesini gerekli görmüş, daha sonra insanların bu düzen içinde nasıl davranacaklarını belirlemeyi öngörmüştür. Rasyonellik söz konusudur İnsanı kendine söyleneni yapan, sisteme uyan pasif unsur olarak ele almıştır. Esas olarak kapalı sistem organizasyonlarını (içinde bulunduğu çevre koşullarını dikkate almayan organizasyonlar) ele almış, dış çevre şartları ve organizasyonun değişen çevre şartlarına uyum sağlaması konusu ele alınmamıştır. Resmi iletişim ilişkileri dışında insanlar arasındaki sosyal ilişkiler dikkate alınmamıştır Çalışanlar üstlerine körü körüne bağlı olduğu için yetenek ve kapasitelerini ortaya koyamamışlardır. 2. Neoklasik Yönetim Yaklaşımı Bu kuramın ana fikri, çalışan “insan” unsurunu anlamaya çalışmak örgüt yapısı ile insan ilişkilerini ortaya çıkarmak, doğal örgütlerin oluşmasına fırsat vererek özellik ve ihtiyaçlarını belirlemektir. Hawthorne çalışmaları yöneticiler ve araştırmacılar açısından yeni bir temel oluşturdu ve “ insan ilişkileri yaklaşımı “ denen bir görüşün ortaya atılmasına neden oldu. Çalışanları güdüleme ekonomik ihtiyaçlardan ziyade sosyal gereksinimleri tatmin için önemliydi ve tatmin olmuş işçi, tatminsiz işçiden daha verimliydi. Katkıda bulunan iki kuramcı ; Douglas, Mc.Gregor ve Abraham Maslow dur. Hawthorne çalışmaları ve insan ilişkileri yaklaşımı örgütsel davranış disiplininin oluşmasında temel olan iki kuramdır. Hawthorne çalışmalarını inceleyiniz Elton MAYO Çalışma yaşamındaki insan ilişkilerine Hawthorne Araştırmaları ile akademik nitelik kazandırdılar. Teknik ve fiziksel koşulların kontrol edildiği, bunlarda değişikliklerin olmadığı ortamlarda verimlilik artışının devamlı olmasının nedenleri: Grup oluşturma, Grupta arkadaşlık ve sevgi bağları İşletme sahip ve yöneticilerinin davranışlarında olumlu yönlerde değişimlerin işletmeyi ve üstlerini benimseme duygusu yaratması, çalışma ortamının beşeri havasını değiştirmesi. Çalışma ortamlarındaki sosyal ihtiyaçların karşılanması ile üretim artışı Bireylerde daha mutlu bir çalışmalar İnformal gruplarda etkileşim ve iletişiminin olumlu bir örgüt iklimi sağladığı dolayısıyla da verimi arttırdığı Bu dönemde doğal örgütler ön plana çıkmış, insan ilişkilerine değer verilmeye başlanmıştır. İletişimin dikey yapısı yerini yatay ve çapraz iletişime bırakmıştır. Merkeziyetçi anlayıştan uzaklaşılıp yetki ve sorumluluklar yatay olarak dağıtılmaya başlanmıştır. 1957 Douglas Mc. GREGOR Örgütsel davranışın olgunlaşmasında etkili olmuştur. X KURAMI Otokratik-Yetkeci Yaklaşım Y KURAMI Davranışsal Temelli İnsana Yönelik-Destekleyici Yaklaşım İnsan İlişkileri Yaklaşımı insanı merkezine koyan yönetim biçiminin motivasyon ve verimlilik üzerinde olumlu etkileri olduğunu ortaya koymaktadır. İş ortamının sosyal faktörleri de vardır. Yönetimin çalışanlara davranış şeklini, çalışanların birbirleriyle ilişkilerini, çalışma ortamında sosyal ihtiyaçların tatmin edilebilme düzeyini vb. ifade eden bu sosyal faktörler bireyin; motivasyon düzeyini, işinden duyduğu memnuniyeti, işine ve yöneticilere karşı olan tutumunu ve verimliliğini etkiler. Bir anlamda iş ortamında kendilerine ilgi gösterildiğini ve saygı duyulduğunu hisseden çalışanların verimlilik düzeyi yükselebilir. Abraham MASLOW İnsanlar neden bir takım fedakarlıklarda bulunarak örgütlerde çalışmayı kabullendiklerini ve başka insanlardan gelen düşünce ve emirler doğrultusunda hareket ederek onlara itaat ettiklerini araştırmıştır. Maslow insan ihtiyaçları hiyararşisi ile temel güdüleme kuramında ihtiyaçlar bir hiyerarşik bir düzeyde en alttan en üstte doğru sıralanmaktaydı. Bu ihtiyaçlar fizyolojik, güvenlik, sevgi, saygı ve kendini gerçekleştirme dir. 1950’li yıllarda çok sayıda araştırma projesi geliştirilmiş ve böylece alana daha güçlü bir araştırma temeli sağlanmıştır. Kurt Lewin’in önderlik araştırması, Yankee City Araştırması Harwood imalat işletmesi araştırması, Tavistock enstitüsü araştırması bu alanda yapılan önemli çalışmalardır. Bu çalışmaları inceleyiniz. 1960’larda alan, örgütsel davranış adı altında etkili bir disiplin olarak gelişmeye başlamıştır. 3. Çağdaş Yönetim Anlayışı Ne sadece klasik yönetim anlayışı gibi üretim ve yapıya önem vermiştir ne de sadece insana değer vermekle sınırlı kalmıştır. Örgüt yapısı itibari ile ne yetki ve sorumluluğun tepede toplandığı, katı bir yapı ne de çok gevşek bir yapılanma söz konusudur. Etkileşimci bir süreç ön plana çıktığı için hem dikey, hem yatay hem de çapraz iletişim aynı değerde önemli görülmektedir. Çağdaş yaklaşımlarda doğal örgütler bir tehdit gibi görülmemekte, bu grupların dinamizminden faydalanılmaktadır. 1980’lerde sistem yaklaşımının da etkisiyle örgütün ve çevresinin sosyo-kültürel özelliklerine uygulanması gereken yönetim biçiminin de değişebileceği görüşü ağırlık kazanmıştır. a.Sistem Yaklaşımı ve Özellikleri Her bir sistem kendini oluşturan alt sistemlerden oluşur. Bu öğeler arasında sürekli, düzenli ve bilinçli ilişkiler vardır. Her bir parça, bütün için önemlidir ve değerlidir. Sistem yaklaşımı yönetime, organizasyonu hem bir bütün olarak hem de daha geniş bir bütünün parçası olarak görebilmeyi önermektedir. Çünkü genel kanı her bir parça faaliyetlerinin bütünü etkilediği yönündedir. Sistemlerde girdi, süreç, çıktı, dönüt ve çevre öğeleri bulunur. Sistemler gücünü artırmak için sürekli bir büyüme ve gelişme girişimi içindedir. Bu büyüme ve gelişme çabaları içinde zaman zaman güç yitimine (entropy) de uğrarlar. Bireyin davranışlarının pek çok değişken tarafından etkilendiği görüşü hakimdir. Sistem yaklaşımı disiplinler arası bir görüşü barındırır. Örgüt işleyişi içinde psikoloji, sosyoloji, ekonomi, politika, felsefe gibi disiplinler birlikte çalışır. b. Durumsallık yaklaşımı Durumsallık yaklaşımı, eğer yönetimde başarı bekleniyorsa, değişik durum ve koşullarda değişik yöntem ve teknik kullanılmasının gerekliliğini savunmaktadır. Bir sistem olarak örgüt yapısı duruma, amaca, çalışanlarına, bulunulan yerin değerlerin göre farklılık göstermektedir. O halde “her zaman her yerde geçerli” bir örgüt yapısından söz edilememektedir. Her Yönetim farklı koşulları göz önüne almalıdır Kullandığı teknolojinin özellikleri İşletmenin kendi koşulları Kullanıldığı personelin sosyo-kültürel özellikleri İşletmenin çevresel koşullar veri unsurlarla ilişkisi Bu yaklaşımda en iyi bir yönetim anlayışı yoktur. Duruma en uygun yönetim anlayışı vardır. Bu teori bir örgüt için en iyi yapı ve yönetim şeklini değil, farklı durum ve olasılıklara göre oluşan bir kavrayış sağlamayı amaçlamaktadır ÖRGÜTSEL DAVRANIŞIN İNCELENMESİNDE ETKİLİŞİMCİLİK MODELİ Bu yaklaşım önce etkileşim psikolojisi tarafından kullanılmıştır. Buna göre bireyin davranışları, bireyin karakteristik ile durum arasındaki sürekli ve değişik etkileşimler sonucu ortaya çıkar. Etkileşimcilik yaklaşımı bireyin nasıl seçilip, nasıl açıklanıp çeşitli durumlarda nasıl değişeceği üzerinde durmaktadır. Yani birey ve durum çeşitli şekillerde etkileşerek bireyin davranışlarını etkilemektedir. Bu görüşe göre örgütsel davranışı açıklamada neden – sonuç ilişkisi tek başına yeterli değildir. ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA YENİ YAKLAŞIMLAR (1970 – 2000) İNSAN KAPİTALİ YAKLAŞIMI VEYA İNSANİ SERMAYE ; Bu yaklaşım, insanı bir üretim faktöründen ziyade bir üretim kaynağı olarak görmekte veya insanı sadece duyguları ve düşünceleriyle hareket eden bir üretim girdisi olmaktan çıkarmaktadır. İnsanı bir kaynak olarak gören bu yaklaşımda insan yeterince geliştirilir ve uygun şekilde kullanılırsa uzun dönemde örgütü kar ve menfaat getirmektedir. ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA YENİ GELİŞMELER ; Büyük şirketler tarafından üretilen mal ve hizmetlerin kalitesinde düşmeler Hızlı teknolojik gelişmeler ve değişmenin temposuna uyum sürecinde ortaya çıkan sorunlar- İş gücü yapısındaki değişmeler. Özellikle kadın işgücü , alt grupların ve kültürlerin, yabancı uyruklu işçilerin ve yaşlı kişilerin iş gücünde bulunması ve bunların farklı gereksinimlerinden, güdülenmelerinden ve arzularından kaynaklanan sorunlar Dünya ekonomisinin globalleşme süreciyle ortaya çıkan aşırı rekabet sonucu oluşan sorunlar Bu sorunlar karşısında yöneticilerin uygulamada başarılı oldukları birkaç yaklaşım şunlardır ; a. ÖRGÜTÜN UYGUN BÜYÜMESİ VEYA KÜÇÜLMESİ ; Yönetim kademeleri arasındaki azalma ve gereksiz yönetici kademelerinin ortadan kaldırılması b. ÇALIŞANLARIN GÜÇLENDİRİLMESİ , çalışanların karar almalarını kolaylaştırma , risk girmelerini ve bundan korkmamalarını destekleme ve gözetim olmadan çalışmayı ifade eder. c. PERFORMANSA GÖRE ÜCRET ; parçabaşı ücret d. KALİTEYE BAĞLANMA; Deming kaliteyi bir malı üretirken yapmanın üretildikten sonra yapmaktan daha önemi olduğunu vurgulamıştır. e. FARKLILAŞMIŞ İŞ GÜCÜ ; James Houghton zamanla örgütlerin kadınları, azınlıkların ve dışarıda doğmuş veya yabancı kökenli işçilerin yoğun olduğu bir yapıya dönüşeceğini vurgulamış. Farklılaşmış işgücü yapısını başarılı bir biçimde işletmeye çeken örgütlerin, daha başarılı olacağını vurgulamıştır. f. ÖĞRENEN ÖRGÜTLER ; bir işletmenin sürekli olarak yaşadığı olaylardan sonuç çıkarması, bunu değişen çevre koşullarına uymakta kullanması, personelini geliştirici bir sistem araştırması ve böylece değişen , gelişen, kendini yenileyen dinamik bir organizasyon olmasını ifade eder. Çalışanların sürekli olarak kendini geliştirmek zorunda olması, öğrenen organizasyonun temelini oluşturur. BİLGİ YÖNETİMİ ; bilgi örgüt yapısı içinde entelektüel kapital olarak anılmaktadır. Entelektüel kapital örgüt içerisindeki üç tür sermayeden oluşmaktadır. 1- İ NSAN KAPİTALİ VEYA SERMAYESİ; çalışanların sahip oldukları ve ürettikleri beceri, tecrübe ve yaratıcılıktır. 2- YAPISAL KAPİTALİ VEYA SERMAYESİ ; Bilginin bulunduğu , saklandığı örgüt sistemi veya yapısıdır. 3- MÜŞTERİ KAPİTALİ VEYA SERMAYESİ ; tatmin olmuş müşterilerden, şirkete malzeme sağlaşan kimselerden ve diğer dışsal kaynaklardan elde edilen bir değeri ifade eder. Özellikle iki binli yıllardan beri toplumlarda yaşanan büyük değişim ve dönüşümler iş ortamını da etkilemiş ve günümüz örgüt ve yönetim alanında bazı konuların daha önemli hale gelmesine neden olmuştur. Örgütsel davranışla ilgili günümüzde ön plana çıkan bazı konular; küreselleşme, işgücü çeşitliliği, teknolojik gelişmeler, sanal örgütler, yer ve zaman kavramından bağımsız çalışma gibi işin örgütlenme tarzında değişimler olarak sayılabilir. Yer ve zaman kavramından bağımsız çalışma (Teleworking) Yer ve zaman kavramlarından bağımsız çalışma (teleworking), bir çalışanın mesaisinin tümünü veya önemli bir kısmını bir iş yerinden veya bir işverenden uzakta geçirmesine imkan veren çalışma şekillerini ortaya koyar. Bu nedenle bilgi ve iletişim araçlarını kullanarak evden çalışma (telecommuting), iş merkezlerinde çalışma (telecottage, satellite office vb.), uzaktan çalışma (remote working) ve mobil çalışma (mobilework) gibi değişik terimlerle kavram ortaya konulur. Görüldüğü gibi yer ve zaman kavramından bağımsız çalışma ile işgörenin telefon, belge geçer (fax), internet, bilgisayar gibi bilgi ve iletişim teknolojisinden yararlanarak, iş yerine gitmeden veya iş yeri dışında çalışmasıdır. Böyle bir uygulama insan kaynaklarının çalıştırılmasında önemli bir esneklik sağlamakla birlikte iş ortamının tasarımında önemli değişimler getirmiştir. Bu tür çalışma biçimleri; örgütsel açıdan iş gücü devri ve devamsızlık oranlarında azalma, yer, zaman, ulaşım maliyetlerinden tasarruf, iş dışı yaşama daha fazla zaman ayırma nedeniyle personel moral ve motivasyonunda iyileşme gibi olumlu sonuçlar doğurmakla birlikte iş yeriyle ve çalışma arkadaşlarıyla sosyalleşememe, özellikle yüz yüze iletişimin sağladığı yaralardan mahrum kalma, yöneticilerin çalışanların ne yaptıklarını denetleyememe ve değerlendirememe, iş yerinin sırları veya iş yapma yöntemlerinin güvenliği, çalışan ve yönetici arasında güven, liderin rol modeli olma ve yönlendirme eksikliği gibi sorunlar doğurabilir. E-vatandaşlık ile farklı ülkelerde çalışma konusunda düşünceniz nedir? Sanal örgütler Sanal örgüt, çalışanların belli bir yerde toplanmadığı, değişik coğrafi alanlardaki örgütlerin bir ürün veya hizmetin üretiminin belirli safhalarında yer aldığı, teknolojik imkanlardan yararlanarak sürekli haberleşme içinde bulunan ve sanki tek bir örgüt gibi mal ve hizmet sunan bir örgüttür. Görüldüğü gibi, birkaç farklı örgütün teknolojik imkanlardan yararlanarak dayanışma ve işbirliği yapmasını ifade eden sanal örgütlerde farklı örgütlerin çalışanları yüz yüze iletişimde bulunmadan bilgisayar ortamında işbirliği yaparak faaliyetleri yerine getirmektedirler. Esnek çalışma düzenlemeleri Artık birçok çalışanın işe başlama ve işi bırakma zamanları 08-17 çalışma yöntemi gibi değildir. Tam zamanlı çalışanlar yanında yarı zamanlı çalışanların sayısı artmıştır. Günlük, haftalık ve aylık çalışma zamanlarında önemli değişimler yaşanmaya başlanmıştır. Bu da yöneticilerin örgütsel ortamdaki birey ve grup davranışını yönlendirme yöntemlerinde değişimlere yol açmıştır. Kaynaklar Robbins S & Judge TJ (2017). Örgütsel Davranış: Organizatonal Behavior. Nobel Akademik Yayıncılık Eren E. (2015) Örgütsel davranış ve yönetim psikolojisi. 15. Basım. Bata Yayıncılık. İstanbul. Can H., Aşan Ö., & Aydın M. (2006). Örgütsel Davranış. Arıkan Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti. İstanbul. Koçel T. (2010). İşletme Yöneticiliği. Genişletilmiş 12. Baskı Beta Basım AŞ. İstanbul. Özkalp E. & Kırel Ç. (2010). Örgütsel davranış. 4.Baskı. Ekin Yayınevi. Bursa. Murat S. (?). Örgütsel davranış. İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi ders notları. Özkalp E., Varoğlu A., Varoğlu D., Kırel A.Ç., & Acar P. (2013). Örgütsel davranış. Ed. A.Ç. Kırel & O. Ağlargöz. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayınları. Eskişehir. Naktiyok A. (2019). Örgütsel davranışa giriş. İçinde Örgütsel Davranış. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayınları. Erzurum. Örgütsel Davranışa İlişkin Yapmış Olabileceğimiz Genellemelerden Bazıları… Mutlu işçi verimli işçidir… Hemen tüm insanlar patronları kendilerine karşı iyi ise, arkadaşça davranıyorsa verimli çalışırlar… Mülakat tekniği iş gören seçiminde başarılıyı başarısızdan ayırmada en güvenilir tekniktir… Her işçi kendini başarıya götürecek bir iş ister… İnsanların iyi çalışmasını istiyorsanız önce onları biraz korkutmak gerekir… Herkes para ile güdülenebilir… Çatışmadan uzak duran gruplar en etkili gruplardır…