Medeni Usul Güz Dönemi DC PDF

Document Details

ImpartialEnlightenment4569

Uploaded by ImpartialEnlightenment4569

Koç University

Tags

civil procedure law judicial systems Turkish law

Summary

This document appears to be lecture notes or study material on civil procedure. It covers topics like the application of procedural laws, different types of courts, and the relationships between them. The format and content strongly suggest educational material rather than a complete exam paper; therefore, the "past_paper" categorization is not applicable.

Full Transcript

MEDENİ USUL 09.10.24 USUL HÜKÜMLERİNİN YER BAKIMINDAN UYGULANMASI Olaya uygulanacak hukuk, : lex cause Lex fori: hakimin hukuku: olaya uygulanacak hukuk farklı bile olsa yabancılık unsuru varsa hakimin kendi usul yasası uygulanır. Yabancılık unsuuru taşısın ya da taşımasın lex fo...

MEDENİ USUL 09.10.24 USUL HÜKÜMLERİNİN YER BAKIMINDAN UYGULANMASI Olaya uygulanacak hukuk, : lex cause Lex fori: hakimin hukuku: olaya uygulanacak hukuk farklı bile olsa yabancılık unsuru varsa hakimin kendi usul yasası uygulanır. Yabancılık unsuuru taşısın ya da taşımasın lex fori uygulanı8r buna da yer bakımından uygulanmak diyoruz. USUL HÜKÜMLERİNİN zaman BAKIMINDAN UYGULANMASI Usul kurallarında derhal uygulanma durumu geçerli. Yapılan işlemlere ve tamamlanmış işlemlere derhal uygulanma kuralı geçerli. YARGI KAVRAMI VE YARGI YOLLARI Beş temel yargı yolu kabul edilir: Anayasa Yargısı İdari Yargı Adli Yargı Uyuşmazlık Yargısı Hesap Yargısı İdari yargı ile adli yargı arasındaki ilişki? Bizatihi kollar arasındaki ilişki bir yargı yolu ilişkisidir bir görev ilişkisi değildir. Dolayısıyla idari yargılamada açılması gereken bir dava adli yargıda açılmışsa ortaya YARGI YOLU UYUŞMAZLIĞI çıkar GÖREV UYUŞMAZLIĞI ÇIKMAZ. Bu bir dava şartıdır ve mahkemeye ilişkin dava şartıdır. Mahkeme bu hususu resen gözetir. Bu husus kamu düzenindendir. ÖZET: YARGI YOLU UYUŞMAZLIĞI EŞİT DEĞİLDİR GÖREV UYUŞMAZLIĞI Görev ilişkisi aynı yargı koluna ait mahkemeler arasında ortaya çıkar. Mesela adli yargı kolunun içindeki mahkemeler ceza mahkemesi ile sulh hukuk gibi bu iki mahkeme arasında görevsizlik verilebilir. İdari mahkemesinde açmanız gereken kamulaştırmanın iptali davasını asliye mahkemesinde açmışsanız yargı yolu uyuşmazlığından dolayı reddedilmesi gerekmektedir. İDARİ YARGI: iyuk idari yargılama usulü Bir davayı üstlendiğin zaman önce. Yargı yolu sonra görevli sonra yetkili mahkemeyi belirlemen gerekecek. Burada hata yaparsan usulden ret Örnek: KAMULAŞTIRMA BEDELİNE İTİRAZ: köydeki arazin kamulaştırıldı mesela bunun iptali için idare mahkemesine başvurusun ama kamulaştırma BEDELİNE itiraz için adli yargıda açman gerekmekte. Örnek devlet bir memurunu emekliye ayırmış ve memurda bu işlemin kanuna aykırı olduğu kanısında ise memurun başvuracağı yer idari yargı merciidir. Çünkü burada devletin kamu hukuku kurallarına göre yapmış olduğu bir idari işlem sözkonusudur. Fakat idarenin istisnai olarak bazı hallerde bir kamu kurumu olarak değil de özel hukuk tüzel kişisi gibi işlem yapabilmesi de mümkün örneğin belediye sahip olduğu bir dükkanı kiraya vermiştir bu kira sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda idareye karşı açılan dava idari yargı merciler de değil hukuk mahkemelerinde görülür çünkü burada davanın taraflarından biri idare olmakla beraber idarenin özel hukuk alanına giren bir faaliyeti söz konusudur ve özel hukuk alanında idarenin özel hukuk kişilerine karşı bir üstünlüğü yoktur ÖZET: o halde sonuç olarak eğer uyuşmazlığın tarafı idare ise direkt olarak mutlaka idari yargıda çözülmesi gerektiğini söyleyemeyiz. Bir hukuk davası içerisinde, idari yargı tarafından çözümlenmesi veya idareye başvurulması gereken hallerde de karşılaşılabilir ancak bu hususu çözümü hukuk mahkemesinin kararını etkileyecekse hakim bu durum bekletici sorun yapabilir. Gerçek kişilere ve özel hukuk tüzel kişilerine karşı idari yargıda idari dava açılamaz idari davalar davalar idareye karşı açılır hukuk muhakemesi’nde özel hukuk kişisine karşı açılan bir davada idare de aynı davada dava arkadaşı olarak davalı gösterilirse hukuk Mahkemesi idareye karşı açılmış olan davayı ayırarak davanın bu bölümü için yargı onun caiz olmadığına karar verir ve özel hukuk kişisine karşı açılmış olan davayı inceleyip sonuçlandır. Yine aynı şekilde idarenin yanında özel hukuk kişisi de onu dava arkadaşı olarak davalı gösterilirse mahkeme yine bunu da yargı yolu bunu ayırır ve idareye karşı açılmış olan davayı inceleyip sonuçlar ama özel hukuk kişileri idari yargı yerinde idareye karşı açılmış olan davaya hukuki menfaatleri bulunmak şartıyla davalı idare yanında feri müdahil olarak katılabilirler. ADLİ YARGI Kendi içerisinde ikiye ayrılır: Ceza Yargısı – Medeni yargı. Bunların da yerel mahkemeeleri var özel mahkemeleri var HMK MEDENİ YARGIDA UYGULANIYOR. Ceza yargısını okumamıza gerek yok onu ceza muhakemelerinde göreceksiniz dedi ben anlatmayacağım dedi. Ceza yargısı ile medeni yargı aynı yargı koluna mensuplardır. Aynı şekilde medeninin içinde yer alan yerel mahkemeler ve özel mahkeemer arasındaki ilişkiside görev ilişkisiid.r Ceza yargısında araştırma ilkesi geçerlidir vs, ancak medeni yargıda dava malzemesinin taraflarca getirilmesi temel ilkedir. Dolayısıyla dava malzemesinin temini medeni yargıda tarafların işi. MEDENİ YARGI: Medeni yargı kendi içinnde Çekişmeli yargı ve çekişmesiz yargı olarak ikiye ayrılır aslolan çekişmeli olması Çekişmeli demek yani: burada menfaat çatışması içerisinde olan iki taraf sözkonusudur ancak taraflar arasında bir hiyerarşi ilişkisi yoktur eşitlerdir.davalı vs davacıdan bahsediyoruz burada. Çekişmesiz Yargı : Taraf kavramı yok ilgili ya da talep sahibi kavramını kullanılır. İlgililerin arasında uyuşmazlık olmayan haller ilgililerin öne sürebileceği herhangi bir hakkının bulunmadigi haller hâkimin re sen harekete geçtiği haller Çekişmesiz olduğu için, dava demiyoruz iş diyoruz. Yargı kararıyla ergen olmak istiyorsun mesela bu bir dava değil iş ya da talep kavramı. uyuşmazlık içermelerine rağmen çekişmesiz yargıya dahil olan başka işler de vardır sübjektif hakkın yokluğu ölçütüne göre çekişme yargıya tabiidir. Çekişmeli yargıyı çekişmesizden ayıran ölçütler. - Çekişme yokluğu - Sübjektif Hak yokluğu - Kendiliğinden harekete geçme kıstası: İlgili işlerde bu kriterlerden bri ya da ikisi hep birilikte bulunabilğiyor ve böylece bir hususun dava değil ,iş olduğuna karar verebiliyorsunuz. - Evlenmeye izin verilmesi, evlenme süresinin raporla hamile olmadığını kanıtlayarak tekarra evelenmek isteyenn kadın tekrar evlilik yapabiliyor, ismin değiştirilmesi talebi çekişmesiz yargı işiidir bınlar hep bunlarda bir çekişme yoktur aynı şekilde bir kimsenin gaipliğine karar verilmesi kıymetli evrakın iptaliğ evlat edinjmeye izin verm. 382. madde: birden fazla çekişmesiz yargı işlerine yer veriyor. Aksi düzenlenmedikçe genel görevli Mahkeme: Sulh Hukuk Mahkemesi aksi düzenlenmişse aile nmahkemesi de olabilir, asliye ticaret mahkmesi de olabilir, Yetkili mahkeme: talepte bulunan kişinin oturduğu yer mahkemesi. – basit yargılama usulü uygulanıyor. - Normalde asıl yargılama usulü çekişmeli yargıda yazılı yargılama sulüdür ik itarfa iki dilekçe veriyor basit yarghılamada tek dilekçe hakkı var çekişmesizde çünkü karşı taraf yok. - Kural olarak dosya üzerinden inceleme yapılıyor. Ama bazı durumlarda duruşma yapılmaası da gündeme gelir. - Maddi anlamda kesin hüküm oluşur mu? Hayır. Velayet hakkındaki kjararın değiştirilmesi isteniyor bu adli gerçek teşkil edip sonsuza kadar aynı kalan bir karar değildir. İsim değişikliklerinde de aynı şekilde. Normalde bir davada şeklen kesinleştikten sonra maddi anlamda da kesin hüküm oluşturur ve bir daha dava açamazsınız ama bu kural çekişmesiz yargıda uygulanmaz. Uyuşmazlık Yargısı: Uyuşmazlık mahkemesi bir yargı yolu. Yargı yolu uyuşmazlığı ve hüküm uyuşmazlıkları söz konusuysa ve uyuşmazlık mahkemesine mesele gidere yargı yolu uyuşmazlığı hk bir kara veriyor. Ya da hüküm uyuşmazlığını çözüyor. 1.Yargı yolu uyuşmazlığı bir olumlu bir olumsuz olarak ikiye ayrılıyor. - İdare mahkemwisne başvuruldu, idare mahkemesi kendisinin doğru yargı kolu olduğu kanaatşnde. Bir de medeni yarg. Danıştay başsavcısı olumlu yargı yolu uyuşmazlığı çıkarma yoluna gidiyor: başvuruyor kendi yargı yolunda görülmesi gerektiğini söylüyor Yargıtay başsavcısı da aynı şekilde. Olumsuz Yargı yolu uyuşmazlığında: idare ya da vergi mahkemesine gidiyrosun… kitaptan yaz. Usulden reddedilir, burada kanun yoluna başvurulmaksızın, iki haftalık sürede istinafa başvurmadın mesela, reddedilmesiyle (usulden red) o zaman uyuşmazlık mahkemesi gidilir. 2. Hüküm uyuşmazlığı tarafları dava konusu ve dava sebebi aynı olan farklı konuda farklı iki yatrgı koluna ait karar varsa. İdari yargı tarafları dava konsuu ve sebebi aynı olan bir konuda bir karar vermiş karar şeklen ve madden kesinleşmiş sonra adli yargıda aynı taraflar aynı dava konusu ve sebeine ilişkin bir karar vermiş oı zaman bu hüküm uyuşmazlığını giderecek mahkeme uyuşmazlık mahkemesi. Ortada bir çelişki varsa bu kararlar arasında tabi. Çelişki yoksa bir durum yok. İLK DERECE MAHKEMELERİ Genel Mahkemeler Özel Mahkemeler Asliye mah. İcra Sulh hukuk BAM: İKİNCİ DERECE MAHKEMELEİRİ OLARAK KURULMADIRLAR. 20 temmuz 2016 yerden itibaren ilk başta 7 şimdi 15 18e çıkmak üzere kuruldu. Asli görevi istinaf incelemesi yapmak ama onun dışunda da kanunlar onlara görev verebiliyorlar. 5235 sayılı kanunla kuruldu. – karşı yargıtayda temyiz başvurusu İSTİNAF: İlk derece mahkemelkerinin verdikleri nihai kararlarının hukuki kontrolleri yapılı. Yargıtay nasıl bir hukuki kontrol mahkmesiyse istinaf da ilk derece mahkemsinin tespitleri ile bağlıdır. istinaf derecesinde yeni vakıa ve delil getirmesi yasak. 14.10.24 YARGI GÖREVLİLİERİ HAKİM Ay m.138deki tarafsızlık bununla vücut buluyor. Yürütmenin yargıya tavsiye ile telkinde bulunmayacağı emir ve taimat vermeyeceği husususnu çıkarıyoruz. Sevk ve idare etme yetkisine sahiptir hakim bir toplumda sonsuz hakimlerdir ve hakimlerin kararı ile toplumdaki adaletsizlikler giderilir bu nedenle hakimlerin statüsü diğer kamu görevlilerinden ayrı olarak düzenlenmiş ve hakimlere diğer kamu görevlisi veya devlet memurlarının sahip olmadıkları bazı teminatlar güvenceler tanınmıştır 1961 anayasasında iki tane kurul vardır. - Hakimler yüksek kurulu - Savcılar Yüksek Kurulu Hakimin savcıdan başlangıçta birbirinden ayrıldığğını görüyoruz. Çünkü Savcının idareye daha yakın bir konumda olmasından kaynaklanmaktadır. 1982 anayasasında 61 amayasaının ayrı ayrı yüksek kurul oluşturulann sistemin terkive bunların tek bir kurula ait olmaları artı meslekten bazı nedenlerden ötür kritik konularda çıkarılmalarında söz sahibi olmaları gibi önemli yetkileri olması. Tanör bunu hakimlerin degrade edilmesi olaral betimler. Hakimler daha bağımsız olmaları gerekn daha hassas bir konumdalar ikisinin aynı organda birleşmesi savcıların olduğu organa indirgenmesiid.r 82 anayasaında yapılan değişiklilkle yüksek kalkmış hakimler savcılar kurulu olmuştur. HSK nın bu yapısında yargının kendi kendini yönetmesi diye bir durum yok. Adalet bakanlığının hskya başkanlık etmesi hem erkler ayrılığı hem de mahkemelerin bağımsızlığını da bir o kadar etkileyen bir durumdur. Teminatlar denildiği zaman şunu görüyoruz: hakimler azlolunamaz. 65 yaşındna önce resen emekliye sevk edilemez. (24 anayasasında bu teminat yoktu. Kendilerinden saymadıkları hakimlerden demokrat parti onları resen emekli ediyordur) – istersen emekli olursun ama resen sevk edilemezsin. Aylık ve ödeneklerinden bir mahkemenin kaldırılmssı ya da kadronun kaldırılması sebebiyle dahi olsa yoksun kılınamaz.- mahkemeler sadece bağımsızdır demek teminatlar olmadan bri anlam ifade etmez. - Bunlar hakimlerin kanunla bağlı olarak vicadanlarına göre karar vermesi diye tanımladığımıuz objektif bağımsızlığın gerçekten uygulanmasına yönelik huşular. Teminatlar yeterli mi? - Coğrafi teminat yok. - İdari görevleri bakımından adalet bakanlığına bağlı olmak var (adalet bakanlığının memuru zannı uyandırıyor) - Disiplin soruşturmalarının hsk tarafından yürütülmesi var. Dolayısıyla hakimlik teminatının da sınırları var. Hakimler bazı genel yükümlülüklerden muaf tutulmuşlardır örneğin hakimlik mesleği mensupları vasilikten kaçınabilirler hakimler Kanunu’nda belirtilenlerden başka resmi ve özel hiçbir görev alamazlar örneğin hakimler hükümet komiseri veya iflas idare memuru olarak tayin edilemez hakimler hakemlik yapamaz hakimler vasiyeti yerine getirme görevlisi olamaz. Ancak özel bir hüküm varsa başka bir görev yapabilirler yargı görevinden başka bir görev yapabilirler mesela seçim kurullarında çalışmaları da buna bir örnektir HAKİMLERİN BAĞIMSIZLIĞI TARAFSIZLIĞI ve TEMİNATI Hakimlerin bağımsızlığı onların gerek yürütme gerek yasa organına bağlı olmadıkları bu organlardan bağımsız oldukları bu organların hakimlere emir talimat veremeyeceği genelde gönderemeyeceği ve tavsiyelerde bulunamayacağı anlamına gelir buna göre hiçbir organ makam mercii veya kişiye yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili olarak mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez genelde gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz bu kural yargı yetkisinin kullanılması ile sınırlıdır mahkemeler yaşam organına karşı da korunmuştur buna göre görülmekte olan bir dava hakkında tbmm’de yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunamaz ayrıca yaşa ve yutma organları ile idare mahkeme kararına uymak zorundadır bu organlar idare bu organlar ve idare mahkeme kararlarının hiçbir surette değiştir Emas hakimlerin bağımsızlığını sağlayabilmek için yaşama ve yürütme organları yanında diğer mahkemelere karşı da korunmaları yani onlardan da emir ve talimat almaları gerekir hakimlerin bağımsız karar verebilmeleri için yaşama yürütme ve yargı dışında kalan diğer etkenlere karşı da korunmaları gerekir bu nedenle hakimlerin kanunda belirtilenlerden başka resmi ve özel hiçbir görev alamayacakları kabul edilmiştir bu düzenlemenin amacı hakimlere etkilenmeleri muhtemel bu tür çevrelerden uzak tutmak faaliyetlerini yargılama faaliyeti ile sınırlamaktır Bağımsızlık hakimleri dıştan gelen etkilerden korumaya yönelik iken tarafsızlık hakimlerin kendi dünyalardan gelen etkiler altında kalmammayı ifade eder hâkimin Tarafsızlığı da adil yargılanma hakkının bir unsurudur subjektif tarafsızlık hâkimin karar verirken kendi ön yargı inanç ideolojisinden arınıp vicdani kanaatini oluşturması ve bu doğrultuda hukuka uygun karar vermesini ifade eder. Objektif tarafsızlık ise tarafların hâkimin tarafsız olduğuna inanmalı ve güvenmelerini ifade eden biçimsel bir kavramdır. Hakim bağımsızlığı tarafsızlığı hakimin her türlü etki baskı ve yönlendirmeden uzak yani bağımsız ve tarafsız olarak görev yapabilmesini ifade etmektedir bağımsızlık bu sayılan güçlere karşı öngörülmüş olmakla birlikte tarafsızlık hâkimin davanın taraflarına eşit uzaklıkta ve objektif olması gerektirir. Yasamaya Karşı Bağımsızlık: 138/3 - Görülmekte olan bii dava varsa Soru sorulamaz görüşme yapılamaz ya da herhangi bir beyanda bulunulamaz. - Bunun yasama sorumsuzluğu ile çeliştiği de söyleniyor. Yargı organına karşı bağımsızlık ilişkisi: burada bir hiyerarşik ilişki yoktur. Hiçbir hakim başka bir hakime emir ve talimat veremiyor. BAM hakimi olması sulh hukuk mahkemesine emir ve talimat verilmesi anlamına gelmiyor. Yürütmeye Karşı Bağımsızlık- yasamaya kaşrı bizatihi yargıya karşı çevreye karşı ve medya ve basına karşı bağımsızlık olarak bağımsızlığı tanımlıyoruz. Basına karşı bağımsızlık 140. Madde: hakim ve savcıların kanunla belritilenden başka resmi ve özel bir görev alamayacaklaır belirtiliyor. Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti bazen hakimleri etkileyebieceği için kısıtlanabiliyor. Taraflara karşı bağımsızlık. Bazı hukuk sitemlerinde mahkeme tarafsız da yargılama yapmak zorunda..Taraflarar kaşrı bağımsızlık eşittir ttarafsızlık. Hakimin yasaklılık sebepeleri ile hakimin red sebepleri arasında çok keskin bir yarım yapuılır. Yasaklılık sebebi bir tür usul muamlesi olan hükmü çok etkiler. Hakim knedisinde yasaklılık sbebei varsa çekilmek zoerunda. Eğer kanunun uyasaklılık sebei olarka betimlediği bir sbeep kendsinde varsa çekilmek durumunda kalır. Yargılmanın her aşamasında bunu yapabilir. Ama davanın başında yaparsa usul muamelerini etkilemmeiş olur. - Eğer yasaklılık sebei var taraflar görememiş hüküm verilmiş falan istinaf da temyiz de ileri sürebilir. Peki maddi anlamda kesin hüküm oluştuktan sonra yasak hakim olduğu anlaşılırsa hala yapılacxak bir şey var mıdırı? Eğer yasak hakimse yargılanmanın yenilenmesine bile sebep olur. - Taraflatr da bu durumu yargılmanaın her aşamasıdna öne sürebilir. HAKİMLİK TEMİNATI Teminatlar mahkemelerin dışarıdan gelecek her türlü etki baskı ve yönlendirmelere kapalı olması onların bağımsızlığı için zorunludur ancak hakimlerin bağımsızlık tavrını sergileyebilmeleri için bazı teminatlar sahip olmaları gerekmektedir hakimlik teminatın unsurları şu şekilde belirtilebilir hakimler az olunamaz anayasa madde 139 hakimler ve Savcılar kanunu madde 44 iki hakimler istekleri dışında 65 yaşından önce emekliye sevk edilemezler anayasa madde 139 hakimler ve Savcılar kanunu madde 44 üç hakimler bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa aylık ve ödeneklerden ve diğer Özlük haklarından yoksun kılınmazlar anayasa madde 139 hakimler ve Savcılar kanunu madde 44 45 anayasaya göre hakimler idari görevleri yönünden adalet Bakanlığına bağlıdırlar adalet Bakanı yargı yetkisini kullanılmasına ilişkin görevler hariç olmak üzere hakimler ve savcılar üzerinde gözetim hakkına haizdir bir kez daha bunu konuda vurgulamak gerekirse hakimleri idari görevleri yönünden olsa bile adalet Bakanlığına bağlı saymak anayasanın 138. Maddesinde açık ifadesini bulan hakimlerin bağımsızlığı ilkesine aykırıdır hakimleri idari görevleri yönünden de hakimler Savcılar Kurulu’na bağlamak hakimlerin bağımsızlığı ilkesine daha uygun bir çözüm şekli olur ayrıca hakimlerin kendi işlemleri olmasa bile görev yaptıkları yerden başka bir yere atanmaları mümkündür yani hakimlerin coğrafi teminatı yoktur onun yerine hakimlerin ve savcıların SSK’nın hazırlayacağı atama ve nakil Yönetmeliğine uygun olarak aynı veya başka yerlerdeki eşit veya daha üst görevlere kazanılmış hak aylık ve kadro dereceleri ile naklen atanacakları ilk kez kabul edilmiştir. HAKİMİN YASAKLILIĞI ve REDDİ hâkımın objektıf ve ıkı tarafa eşıt uzaklıkta bulunması ve buna göre karar vermesı gerekır zıra hakım uyuşmazlık tarafı değıl çözücü konumundadır ancak çeşıtlı nedenlerle hakımlerın tarafsızlığı koruyamamması mümkündür ışte kanun koyucu hakımın mevcut dava veya ış bakımından tarafsız kalamayacağına kesın gözüyle baktığı varsaydığı hallerde hakımın o davaya bakmasını yasaklamıştır buna karşılık önceden ve kesin olarak tespit edememekle birlikte hâkimin tarafsız kalmayabileceği hallerde de hâkimin o davaya bakamayabileceği ve bu nedenle reddedebileceğini öngörmüştür böylece iki temel düzenleme ortaya çıkmıştır hâkimin yasaklı ve hakimi reddi Yasaklılıkla Red birbirinden çok farklı öncelikle yasaklı bir hakimin davaya bakması her aşamada hatta hükmün kesinleşmesinden sonra dahi dikkate alınabilir fakat hâkimin reddinin ileri sürülebileceği zaman sınırlıdır. Hâkimin yasaklılığı sebepleri üst ve yüksek mahkeme tarafından denetlenirken hakimi reddi sebeplerinin var olup olmadığı ve hâkimin oda davaya bakıp bakamayacağını bir başka hakim karar verir. Son olarak yasaklı hakimin yaptığı işlemler ve verdiği kararların akıbeti ile reddi istenen hâkimin bir işlem ve kararlarının sonuçları birbirinden farklıdır. HAKİMİN YASAKLILIĞI SEBEPLERİ 34. Madde Bunlardan birisinin bulunması halinde hâkimin davaya bakması mümkün değildir. Davadan çekilmek zorundadır. Kendisine ait olan ya da doğrudan veya dolaylı olarak ilgili olduğu bir davaya bakamz. Eşinin davasına bakamaz evlilik bağı ortadan kalsa bile. Kendisi veya eşinin altsoy ve üstsoyun davasına bakamaz. Arasında evlatlık bağı olanın davasına bakamaz. Üçüncü derece de dahil olmak üzere. Kan ve kayın hısımlarının davasına baakamz. Nişanlısının davasına bakamaz. İki taraftan birinin vekili vasisi Böyle bir yasaklılık sebebi varsa evleviyetle taraf olarak reddedebilirsiniz o eğer çekilme kararı vermediyse. Yasak hakimin o zamana kadar yapmış olduğu şeyler için: yasaklılık halinin doğumundan itibaren yaptığı işlemler üst mahkeme tarafından iptal edilebilir. HAKİMİN REDDİ SEBEPLERİ: Hakimin tarafsızlığından şüphe edilmesi: bunu tek kabul edenler var. İudezx suspectus: HMK m.36: genel ret sebebi bir de özel ret sebepleri var. Genel ret sebebi tarafsızlığından şüphe edilmesi. 1. Fııkrada yer verilmiş. Bentlerde de özel ret sebeplerine yer verilmişitir. Kanunen gerekmediği halde görüşünü açıklamış olması. Hakimin kimi haklı bulduğuna nilişkin bir izlenim verememsi gerekmektedir. - Tanık bilirkişi olarak dinlenmiş hakim ya da arabulucu olarak hareket etmiş olması. Uzlaştırmacı olarak hareket etmiş olması - Hısımlık 4. Derece de dahil olmak üzere dava esnasında iki taraftan biriyle aralarında düşmanlık olması. -hakimin objektifliğini yitirmesi gerektiren bir husus ama bunun kötü niyetli olarak kullanılıpuydurma bşir dava açılıp aramızda bir hsuumet var denilmememsi için kanun koyucu önlem almıştıur. Hakimin kendisinin çekilmesi mümkün. Kendisinde reet sebei gören hakim davadan çekilebilir. Davadan çekilmesi ile değil mercii tarafından kabul edilmesine bağlı red durumu çünkü hakimin öönüne gelen davalarda çekilmesi hakkı kullanmaması anlamına gelir ve her adavdan çekilmeez bundna dolayı bir onaya tabii tutulmuştur. Ret sebeini dava açılmadan önce bilen taraf bunu hemen bildirmek zorunda. Ret sebei sonradan geçerli olan bir olayla geçerli olmuşsa ilk duruşma tarihinde bunun gerçekleşmesi gerekir. Hakimin reddi için vekalette özel yetki bulunması gerekmeketedir. Red talebi kapsamında bu talebi kim inceleyecek?m.41 mesela bizatihi kendisinie yönelik red talebini geri çevirip karar abağlayabileceği kabul ediliyor. - Süresinde yapılmamışsa mesela - İnandırıcı delil ve emare gösterilmemeişse - Davayı uzatmak amacıyla yapıldığı kanaati oluşmuşsa red talebini kendi kendine reddedibiliyor. Bu haller dışında mercii yarafındna bu husuun incelenmesi gerekmekte. HAKİMLERİN SORUMLULUĞU Sınırlı sebeplerle. ÇOK EKSİK BUNDAN SONRA BİR KISMI BUNLAR KİTAPTAN TOPLANACAK. ___________________________________________________________________________ YARGILANMAYA HAKİM OLAN İLKELER VE TARAFLARIN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ A. ADİL YARGILANMA HAKKI Adil yargılanma hakkı yalnızca yargılanmanın kararın adi olmsının değil aynı zamanda kanuni sürecinin adli yürütülmesinin de bir ügvencesidir. Adil yargılanma hakkıının unsurları şu şekilde düzenlenmektedir: kanunla kuurlmuş bağımsız ve tarafsız mahkemece makul sürede aleni ve hakkaniyete uygun (herk iki tarafın da tüm delil ve iddalarını değerlendirmek ve belirgin bir dezavantaj bırakmayacak şekilde ve bir diğeri ise hukuki dinlenilme hakkı hukuki dinlenilme hakkı da üç unsur içermektedir bilgi sahibi olma hakkı açıklama ve ispat hakkı dikkate alınma hakkı ve kararların gerekçeli olması) )bir biçimde gerçeklşetirilmeliridir. Mahkemelerin kuruluşu kanunla düzenlenmektedir ancak ilgili mahkemenin kurulması HSKnın olumlu görüşü üzerineaDALAET BAKANLIĞINI TARAFINDNA gerçeklşetiriliri ve tabii mahkeme uyuşmazlığın ortaya çıkmasındna önce kurulmalıdır. B. TASARRUF İLKESİ Davacı yoksa hakim de yoktur. Hakim iki tarfatn birinin talebi oolmaksızın bir davayı inceleyemez ve karar bağlayamaz. Çok istisnai hakim resen harekete geçebilse de bu kural medeni usule hakim bir ilke değildir. C. KENDİLİĞİNDEN HAREKETE GEÇME (RESEN) İLKESİ Bu kanunda çekişmesiz yargı işlerinin ölçütüdür. D. TARAFLARCA GETİRİLME (HAZIRLAMA) İLKESİ Davanın temelini oluşturan iki önemli konu dayanılan vakıalar ve bunların delillleridir. E. KENDİLİĞİNDEN RESEN ARAŞTIRMA İLKESİ Çekişmesiz yargı işleri bakımından aksine bir hüküm bulunmadıkça resen araştırma ilkesi geçelidir. Kendiliğinden araştırma ilkesi tarfalarca getirilme ilkeisnin tam karşıtıdıur. F. TALEPLE BAĞLILIK İLKESİ Hakim tarfaların talep sonuçlerı ile bağlıdır. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar vaerebilir. Davacının talebindne başka bir şeye karar veremez örneğin talep malın iadesi ise hakim malın bedelinin ödenmesine karar veremez. Diğerleri bana çok önemli gelmedi yani kitaptan okunsa yeterli belki hakşmin hukuki kendiliğindne uygulaması durumu ayrıca okunabilir. Geçiyorum bunları. USUL İŞLEMLERİ Usul muamelesi / usul işlemi kavramını ele aldık Usul ilişkisi tasarruf ilkesi çerçevesinde tarafın ya talebi ile ya da dilekçesiyle mahkemeye verilip kuruluş oluyor dolayısıyla siz dava dilekçesi verdiğinizde mahkeme ile bağlantı kurmuş oluyorsunuz aynı zamanda davalı ile bir ilişki kurmuş oluyorsunuz aynı zamanda mahkeme ile bir ilişki kurmuş oluyorsunuz → davacı davalı ve mahkeme Usul işlemleri üzerinden dava ilerliyor Burada taraf usul işlemi ve mahkemenin usul işlemi olarak ikili bir ayrım yapmıştık Taraf usul işlemlerini de tek taraflı ve iki taraflı diye bir ayrım yapmıştık Tek taraflı usul işlemleri: dava açılması cevap dilekçesi verilmesi delil bildirilmesi ikrar vb tek taraflı usul işlemleri örnekleridir. İki taraflı usul işlemleri : usul sözleşmeleri: usul sözleşmeleri HMK’nın izin verdiği alanda yapılıyordu. Burara iki tarafın karşılıklı ve bibirlerine uygun irade bayanları iki tarafın ankalış o emredici hükmün hilafına bir hususu belirlemekleri mümkün değildir Usul sözleşmeleri nelerdir? – yetki sözleşmeleri, tahkim sözleşmeleri ispat szöleşemleri diye kategorilerin olduğunu gördük. Emredici hüküm olduğunda karşımıza kapalı bir kapı çıkıyor yani emredici hüküm ne demek HMK da mesela o kadar çok var ki bertaraf edemiyoryz herhangi bir alanda. Tek taraflı usul işlemlerinde de yapıldığı anda sonuç doğuran tek taraflı usul işlemi var. - Dava dilekçesini veriyorsunuz temyiz bürosuna verip taramadan geçirilmesi davanın açılması gibi bir süreç var Başka tek taraflı ususl işlemlerini sonuç doğurması o talebin mahkemece kabulüne bağlıdır. MAHKEMENİN USUL İŞLEMLERİ: bir davanın yürütülmesi ve sonuçlandırılması bakımındnan mahkeme tarafından yapılması gereken işlem ve kararlardır. Kararlar - Ara kararlar o Ara kararlar ile ilerle mahkeme yargılama yaparken bir dizi ara karar verir ara karar verirken davaya devam eder mesela yetkisizlik ilk itirazın reddine karar verir o Ara kararlarda yargılamadan el çekme yok o Mahkemenin yaptığı her bir iş yargılamanın özüne ilişkin olmayabiliyor - Nihai kararalar o Nihai karar ne demek el çekmek yargılamadan el çekmek el çekmek söz konusuysa ortaya nihai karar çıkıyor eğer verdiğim karar ile yargılamaya devam ediyorsam ortada bir ara karar var o Nihai kararlarda demek ki ne var el çekme var o Ara kararlarda yargılamaya devam var Usule ilişkin nihai kararalar Esasa ilişkin nihai kararlar ( Hüküm) Her nihai karar hüküm değildir. Esasa ilişkin olanlara hüküm diyoruz. - Mesela buse hanım borcunu ödememiş alacak davasında haksız durumda buse hanımın avukatı ne yapabilir? Davanın usulden reddini sağlayabilir burada borç ödenmemiş davayı siz kazanacaksınız fakat usul hukukuna ??? buna rağmen davanın reddini sağlıyor Usul işlemlerinin nasıl yapılacağı kanunda belirtilmiştir mesela hakimi reddediyorsunuz hakimi reddetmenin dilekçe ile yapılacağı vakıalara delilleri ile yer verilmesi ?? belli şekiller var Islah sizi müvekkilinize karşı zor duruma düşürecek bir durum Karma nitelikteki işlemler ; sulh, kabul, feragat gibi bunlar maddi hukuk karakterli işlemler yaygın görüşe göre karma nitelikli işlemler olduğu için bunlar hakkında iradi fesadı sakatlıklarından dolayı iptali bunların gündeme gelebilir İkrarda maddi hata nedeniyle ikrardan dönüleceğine yönelik eğer ikrarda bulunursanız ????? SÜRELER ADLİ TATİL VE ESKİ HALİNE GETİRME 183 İLE 193. SAYFAALRARIN OLDUĞU YERDE BUNU OKUYARAK TAMAMLA. kanunda çaıkça belirtilmiş de olabilir hakim tarafından da tespit edilebeilir. Kesin sürenin iki kaynağı vardır. 1Hakimin verdiği süreler kanunda aksi belritilmedikçe hakimin verdiği süreler kural olarak kesin değildir ancak hakim kendi takdirince verdiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Ama böyle bir durumda bunu açıkça açıklamamlı ve tutanağa hukuki sonuçları ile birlikte geçirerek ihtar etmesi gerekmektedir. Ama hakimin kendisine verdiği süreyi kaçırn bir kişiye verilen ikinci süre işte o kesin süredir.ve başka bir süre daha verilmez. 2Kanuni Süreler kesindir. Bazen bir hukuki işlem için verilen süre kanunda açıktır ve hakimin bir süre vermesine gerek olmaz. Örneğin nihai karardan itibaren 2 hafta içerisinde istinafa başvurulur hakim bunu değiştiremez. 2 haftalık temyiz süresi vardır bu da kanunda bellidir. Davalının davacının gönderdiği dava dilekçesine karşı itirazı tevellüden? itibaren 2 haftadır Bunun dışındaki durumlarda hakimden bir talepte bulunursunuz hakimde bir süre ??? Mahkemeye verdiği sürelerde öngörülmüş olabilir mesela kararın yüzde okuduktan yani tefhim edildikten sonra gerekçeli karar yazmış için kendisine 1 aylık süre verilir burada mahkemeye yönelik bir süre görüyoruz Taraf mesela istinaf süresi içerisinde istinafa başvurmazsa o hakkını yitirir ??? ahkim bir usul kuralını yerine getirmemiş olur Kanunun vermiş olduğu süreler kesinken hakimin vermiş olduğu süreler ilk kararında kesin olduğunu belirtip belirtmediğine göre ayrımlar yapıyoruz Hafta - Ay - Yıl Ay olarak belirtildiği için durum şöyle mesela şubattan 3 ay önce bir süre verilmiş olsun 30 kasımda verilmiş olsun her ay aynı çekmiyor 30 çeken 31 çeken 28 29 çeken gibi seçenekler var ay olarak belirtilmesi o ay ne kadar çekerse çeksin o ayın sonu ?? ay olarak veriyor Eskiden 7 gün ibaresi şimdi hafta olarak belirtiliyor haftaya da geçmenin iyi tarafı şu diyorlar ; tebliğ günü hesaba katılmaz hangi gün başladıysa ondan sonraki hafta aynı gün mesai saati sonunda bitiyor 1 haftalık sürenin içinde hem bayram tatili olsun hem 29 ekim tatili olsun resmi tatil acaba bana yazık değil mi bütün sürem tatillerle geçmiş işlem yapamamışım → resmi tatilleride dahil ediyoruz hafta içi hafta sonu tatilleri de dahil Kritik olan mesele ne ben bu kadar işlem yapamıyorsam → son gün önemli son günü son gün bayram tatili ise son gün 29 ekimse ne olacak 30 ekim çarşamba günü mesai saatine kadar süre uzatılmış olacak işleminizi öyle yapabileceksiniz, ama elektronik yoldan uyap üzerinden yapıyorsanız dilekçeyi uyap üzerinden gönderecekseniz elektronik yoldan yapacaksınız bir gün uzadı ya o gün gece 24 e kadar süreniz var. Resmi tatillerde bir ya da iki haftalık sürre katıyoruz. Adli tatil meselesine gelince ; 20 temmuz - 31 ağustos arası adli tatil, adli tatilde kural olarak dava görme yasağı var nöbetçi mahkemeler tesis ediliyor Adli tatilde de yapılacak bir dizi işlem var çekişmesiz yargı işlemlerine devam edilir, keşiflere devam edilir, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi işlemine devam edilir, nafaka davalarına devam edilir, çok acil olduğu için velayet ve vesayet işlemine devam edilir, istinaf talebinde temyiz talebinde bulunabilirsiniz bunları yapabilirsiniz Tahkim ile ilgili bazı mahkemelerin görevleri vardır o işleri yapmaya devam ederler adli tatilde Ticari defterlerinin kaybında dolayı belge verilmesi çekişmesiz yargı işlerine devam edilir Süreler tarafa yönelik ya süreye uymama hak kaybına yol açıyor ya bazen süreler bu süre içerisinde işlem yapması beklenen tarafın kusuru olmaksızın ???? Talepte bulunmanız gerekiyor kaçırılan sürenin de kesin olması gerekiyor mahkeme size bir süre verdi ama kesin olduğunu belirtmedi Eski haline getirme talebinde bulunabilmeniz için ?? kesin bir süreye riayetsizlik, uymama söz konusu olacak, kesin süre kaçırılmış olacak İşlemi yapmak üzere görevli kişi ya da vekilin objektif imkansızlık ya da subjektif imkansızlık şeklinde bu sürede yerine getirememiş olması gerekir. - Örneğin deprem, taşkın, yangın, yuer kayması, su basması gibi doğa olayına bağlı objektif imkansızlık hali olması gerekir ya da subjektif imkansızlık olması gerekir mesela çok ağır hasta olması bu işlemi yapamayacak kadar ve bunun doktor raporu ile kanıtlanması gerekir 183e 193 ARASI OKUNACAK TEBLİGAT TEBLİGAT AMACI VE ÖNEMİ Muhattaba yapılan bildirimin yazılı olarak belgelendirilmesi demektir. Muhataba varmak üzere hazırlandığı tarih itibari ile süresi başlamaz. Tersine muhattaba ulaştığı ve bunun belgelendirildiği tarihte tebliğ tarihi sayılır ve süre işlemeye başlar. Tebligat kanununun uygulanmasıan yönelik yönetmelik ve e tebligat yönetmeliği vardır. Davet: tarafların dinlenilmek üzere mahkemeye çağrılmasıdır. Davet ile tebliğ aynı şeyler değildir. TEBLİGAT YAPILMA ŞEKİLLERİ Yazılı – memur eliyle – elektronik tebligat yoluyla yapılabilir. Tebligat kural olarak ptt ile yapılır. Bazı istisbaları vardır. - Resen veya talep halinde memur aracılığı ile yapılmasına da karar verilebilir. - Aynı yerde bulunna daire ve müesseseler bakımındna oranın kendi memurları da bunu yapabilir. - Oturum esnasında veya kalemde davaya ait belgelerin taraaflara tutanağa geçriilmek suretiyle veya imza karşılığında tebliğ konusu belirtilerek tevdii, tebliğ hükmündedir. - Oturum esansında taraflara müteakip oturum gün ve saatlerinin bildirilmesi avukata tebliğ hükmündedir. - Vekil aracılığı ile takip edilen davalarda vekiller Kanunda açıkça belirtilebn gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektornik olarak yapılması zorunludur. Baroya kayıtlı avukatlar sicile kayıtlı arabulucular bilirkişiler noterler adli ve idari yargı merciileri icra müdürlükleri.. Ayrıca kanunda açıkça belritilmemiş olanlara da talepleri halinde gerçek ve tüzel kişilere bir e tebligat adersi verilir bu adrese tebliğ edilir. Bu durumda bu kişilere e tebligat yapılması zorunludur. E tebligat muhatabın e posta adersine ulaştığındna itibaren beşinci günün sonunda yapılmış sayılır. E tebligatta yapılmasından beş günlük kazanım oluyor. Tüzel kişilere tebliğ yapılırken yetkili kişilere yapılıp yapılmadığı durumuna dikkat etkmek gerekiyor. USULSÜZ TEBLİĞ: güvenlik görevlisine yanlışlıkla verdi kaçtı gitti güvenklik görevlisi de adama gelir gelmez verdi artık usuldüz tebliğ usulüne uygun hal eğeliyoruz. Veya Vekil varken asile yapılan tebligat da usulsüzdür. - Yalnız usulsüz tebliğ tebliğ anında değil öğrenme anında sonuç doğurur. - Evde yok evde olan insanlarda tebliği almaya yetkili insanlardan. Ama tebellüğ eden kişinin muhattapla bir çatışması olmamalı. - Evde hiç kimse yoksa da o zaman kapıya tebliğ için bir not yapıştırılır ve evrakın muhtara zabıtaya ve bu gibi kurumlara verilmesi. - Ben gittim bir hafta sonra muhtardan aldım muhtardan alığım gün değil o kağıdın kapoıma yapıştırılma tarihi tebliğ tarihi olarak karşımıza çıkar. Vekil ile temsil ediliyorsa tebliğ asile değil vekile yapılır. Tüzel kişilere tebliğ yapılırken yetkili kişilere yapılıp yapılmadığı durumuna dikkat etkmek gerekiyor. E tebligatta yapılmasından beş günlük kazanım oluyor. Avukatlara da noterler bilirkişilere kamu kurumlaraına özel hukuk tüzel kişilerine vs bir dizi kuruma e tebligat yapılması gerekiyor. Ama bunların da tebliğ tarihi elektronik postanın geldiği gün değil. Kişi adres değişikliğine gittiyse onu bildirmek zorunda o zaman yeni tebligat yeni adrese çıkıyor.son adres değişikliğinin ilan tarihinden 7 gün sonra tebliğ yapılmış sayılıyor. Ptt tarafından yapılması türkiyede yapılacak olan tebligat hakkındadır. Yabancı bir ülkede tebligat 198. Sayfanın sonunda yazıyor. Kısa oku. TEBLİGAT NEREDE VE NASIL YAPILIR. Şahsın bilinen en son adresine yapılır. Ancak kişinin başvurusu ve kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması da mümkündür. Bu nedenle tarafların önceden veya tabligat anında adres konusudunda anlaşma yapmaları mümkündür( burada bahsedilen önceden veya tebligat anında ne demek yani nasıl bir anda bu adres değişkliğini bildirmek artık mümkün olmaz?) Mernise adres bildirme zorunluluğu vardır. TK 10/2 : BUNU OKU BU ÖNEMLİ İLERDE ÇOĞU TEBLİGAT BUNA GÖRE GÖNDERİLİYOR. Ancak burada ilk olarak muhatabın bilenen adresine tebligat yapılmaya çalışılması gerekiyor bu olumsuz sonuçlandıktan sonra buna göre tekrar gönderiliyor.çünkü mernbisteki bilinen en son adres olarak kabul ediliyor. MERNİS ADRESİNE TEBLİGAT İKİNCİ BİR YOL VE BİR ÇARE OLARAK KULLANILIR. Kanun koyucu kişiye ulaşılamamamsı halinde muhatab yerine tebligat yapılabilcek kişileri de düzenlemişitir. Yani adreste yoksa kendisi ile aynı yerde oturan başka bir kişiye mmesela hizmetçisine bile verilebilir. Kan bağı ve yakınlık aranmıyor. Hizmetçi ise o eve günübirlik gelen yardımcıyı değil sürekli olarak orda çalışan kişiyi ifade eder. - İstisnası: onun yerine tebligatı alabilecek olması için aynı davada hasım * boşanma aşamasında olduğu kocası * olması yani bi zahmet. Eğer adam evde yoksa yakınları da yoksa gidiyor ptt memuru muhtara tebligatı teslim ediyor adamın kapısına da tebliğ kağıdı gibi bir şeyyapıştırıyor. Ve en yakın kiiye de bunun bildiirilmesi için mümkünse smylüyor ama söylemek zorunda da değil. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılır. Adam evrakı muhtardan ne zmaan alırsa alsın içeriğini ne zmaan öğrenirse öğrensin o tebliğ tarihi olarak kabul edilir ve süreler işlemeye başlar. Tebligat kanununun bir varsayım olarak mernisteki adresi bilinen en son adres olarak kabul etmiştir. Buna göre muhatabın bilinen en son adresine çıkarılan tebligatın iade gelmesi - bila tebliğ dönmesi - durumunda ve adres kayıt sistemindeki adresin bilinne ne son adresten farklı olması durumunda adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine mernis adresi şerhi verilir. TK21/2 uyarınca doğrudan tebligat çıkarılır. Bu adresten muhatab taşınmış vs ya da hiç oturmamış olsa dahi tebliğ memuru o yerin muhtarına verir en kötü ihbarnameyi de kapıya yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılır. Yakınları tarafından tebligatı tebliğden kaçınır beyanlarla karşılaşılırsa memur bunu tutaanağa yazar ve bu beyana bu tutanağa göre TK 21. Maddesine göre yapılır (21 mi 21/2 ye göre mi yani nasıl yapılacak) bu durumda 15 gün sonra işlemeye başlar muhtara bırakır ihbarnameyi de kapıya yapıştırır. TÜZEL KİŞİLERE TEBLİGAT Tüzel kişilerin yetkili temsilcileri tebligat yapılabilecek kişilerdir. Birden fazla tetkili temsilkci varsa bunlardan yalnızca birisine yapılması yeterlidir. DAVA SIRASINDA ADRES DEĞİŞİKLİĞİ Tebliğ tarafına yapılmış oolan bşr kimse daresşni değiştirrse bunu hemn mahkemeye bildşirmek zorundadır bundan sonraki tebliğler bilinen yeni adrese yapılır. TK 35 İLANEN TEBLİGAT Tebligatta bilinen son çare adresin ilanen yapılmasııdrı. İlanen yapılabilmesi için muhattabın adresininn meçhul olması gerekmektedir. Mahkeme karar verir nasıl yapılacağına genelde gazete yoluyla olur. İlanen tebliğ son ilan tarihinden yedi gün sonra yapılmış sayılır. USULSÜZ TEBLİGAT Usulsüz tebligat geçersiz tebligat anlamına gelmez. Tebligat kanunu madde 32 ye göre muhattap öğrendiği için usulsüz halini gidermiş sayıyor kanun. Ancak temelde tebligat usulsüz olduğundan muhattabın öğrendiğini bildirdiği tarih tebliğ tarihi sayılmaktadır. Ayrıca kişinin bu tebligat usulsüz bana yeniden usule uygun tebligat çıkarın deme hakkı bulunmamaktadır. Yine aynı şekilde usulsüz olması tebligatın ben tebligatı aldıktan sonra süremin işlemesine engel değildir. TEBLİGAT SUÇLARI Bence çok important değil yazmıyore. MAHKEMELERİN GÖREV VE YETKİSİ Açmayı düşündüğünh dava için hangi yerdeki hukuk mahkemesine başvuracağız? * YETKİ Bunu tespit edince davayı o yerdeki hukuk mahkemelerinden hangisinde açacağız? * görev * genel görevli mi özel görevli mi bunlar da görev kuralları ile belirlenir. GÖREV Özel görevli mahkemelerin görevi genel görevli mahkemelerin görevinden önce gelir. Özel görevlilerin görev,ne girenleri daha sonra yek tek inceleyeceğiz şimdi sadece genel görevli mahkemeler. III. TİCARET MAHKEMELERİ Bunları konuştu biraz. 1V FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ V FİKRİ VE SINAİ HALAR CEZA MAHKEMESİ Hem fikir ve sanat eserleir kanunda hem sınai haklar kanununda bir çok fiil sayılmıştır markaya tecavüzün önlenmesi, faydalı modele baki tecavüzün önlenmesi tasarıma yapılan tecavüzün önlenmesi önlenmesi geleceğe yöenelik tekrarlanmasını önlemeye yönlekitir. Veya eski hale getirme davaları vardır fsekte tazminat davaları biçimindedir, birinin bilgisayara programını kopyalarsın mesela onu eski hale getirip teslim etmeye eski hale getirme davası açılırsa asıl lisansın üç katı tazminat istenir. Normal tazminat davasında 3 katıı alamazsın. VI. bundan sonra olan mahkemeleri özel görevli mahkemelerdir diyerek geçtik. HMK 1 GENEL GÖREVLİLERİN görevi kanunla belirlenir. HMK M2 asliye hukuk mahkemelerinin görevi, HMK 4 sulh hukuk mahkemelerinin görevi… Hukuk davalarında asıl görevli mahkeme asliye hukuk. Malvarlığına ve kişivarlığına dahil olan konular. ANA KURAL I MALVARLIĞI VE KİŞİVARLIĞI HAKLARINA İLİŞKİN DAVALARDA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ GÖREVLİDİR. Malvarlığı davaları: alacak davaları taşınırı taşınmaz davaları değer miktarına bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Hakkın niteliğine göre karar veriliyor mahkeme hakkın niteliğini resen araştırır. Kişi varlığı davalarının bir kısmı aile mahkemesine de giriyor burada asliye hukuk mahkemesinin görevi asıl aile mahkemesinin veya sulh mahkemesinin görevi ise istisnadır. Yani kanunda özel bir kanun hükmü ile açıkça belirtilmedikçe aksi öngörülmedikçe Tutarı ne olursa olsun maddi manevi tazminat davaları asliye hukuk mahkemesidir. - Dernek feshi - Nüfus kayıt düzeltme II. ASLİYE TİCARET MAHKEMELERİ DURUMU HMK yürülüğe girdi TTK yürürlüğe girdi sonradan yürürlüğe giren TTK idi. TTK MADDE 5 aksine hüküm bulunmadıkça ticari davalar asliye ticaret mahkemelerinde (ticaret mahkemelerinde) görülür. HMK da asliye hukuk mahkemesinin görev alanına giren bir husus asliye ticaret davasına giren bir durum ile karşı karşıya kaldığı zaman bu iş bölümü olarak geçerdi ve hâkim bunu resen göz önünde bulunduramıyordu. Görev ilişkisi maddesi geldi. Bir yerdeki birden fazla asliye ticaret mahkemesi dairelerinin kendi aralarındaki ilişki bir görev iliişkisi değil iş dağılımı ilişkisidir. ◼ Ancak bir yerde asliye ticaret mahkemesinin birden fazla dairesi olması halinde bunlardan biri özel bir konuda görevlendirilmişse Yargıtay görevlendirilen asliye ticaret Mahkemesi dairesi ile diğer asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkiyi görev ilişkisi olarak kabul etmektedir. GÖREV: MAHKEMEYTE İLİŞKİN BiR DAVA ŞARTIDIR. Resen göz önünde tutulur. Ticari davalar ikiye ayrılıyor mutlak ve nispi ticari davalar. Mutlakta bazı hususların varlığına bakmıyorsun her halükarda ticari dava olarak asliye ticaret davasının görev alanına giriyor yani bazı davalar direkt ticari dava sayılır bakmazsın nedir ne değildir diye. TTK’da düzenlenen bir husustan kaynaklanan her şey mutlak ticari davadır. Nisbi ticari dava: her iki taraf da tacir olucak her iki tarafın ticari. İşletmesi ile ilgili bir uyuşmazlık olması gerekiyor. Evi için bir işlem yaptıysa nisbi ticari dava sayılmaz mesela. İki taraf da tacşr olsa bile dava onusu uyuşmazlık işletmeler ile ilgili değilse yien ticari dava olmaz. olamaz. Her yerde asliye ticaret mahkemesi kurulmuyor kurulmadığı zaman o yerdkei asliye hukuk mahkemelerinden bir tanesi HSK kararıyla sl,ye ticaret. Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapıyor. Özel mahkemelerin karşısında genel mahkemeler ikiye ayrılır asliye ve sulh olarak asliye de asliye hukuk ve asliye ticaret olarak ikiye ayrılır. Asliye hukuk mahkemesi hem şahıs varlığı hem de tutarına dikkat edilmeksizin tüm davalara bakıyor ama aksi öngörülmedikçe. Şahıs varlığı haklarının hangileri asliyede hangisi aile mahkemesi alanına giriyor ona dikkat etmek gerekiyor. Nüfus kayıt düzeltem talepleir dernekler ile ilgil yabancı hakem kararları bilmemne asliye hukuk mahkemsi alanına giriyor. Malvarlıksal talepler durumunda da tabi aksi öngürülmedikçe asliyede. Sulh hukuk mahkemesinin görev alanı işledi. Görev kurallarının niteliği: görev kuralları kamu düzenindendir mahkemenin görevli olması dava şartlarındandır bu nedenle mahkeme davanın her aşamasında görevli olup olmadığını kendiliğinden inceler ve görevsiz olduğu kanısına varırsa görevsizlik kararı verir. Görev kurallarına aykırılık hüküm kesinleşinceye kadar gerek davayı gören ilk derece mahkemesi gerek üst veya yüksek mahkeme tarafından kendiliğinden gözetilir taraflarca da her zaman ileri sürülebilir ancak hüküm kesinleştikten sonra ileri sürülemez. Yani görevsiz mahkemenin verdiği kesinleşmiş hüküm bu nedenle geçersiz sayılamaz ve aynı nedenle hükme karşı yargılamanın iadesi istenemez. 04.11.24: GÖREV Dava şartlarını mahkemeler başında inceliyor ama başında inceleyip de fark edememiş de olabilir , dolayısıyla bu husus yargılamanın her aşamasında ilk derece mahkemesi istinaf mahkemesi ya da temyiz mahkemesinde resen veya tarafların bu hususu ileri sürmesi ile dikkate alınabilir taraflar da o ilk itirazlarda olduğu gibi dava dilekçesine tebellüğ ettikten iki hafta içerisinde yapmak durumunda değil. Görev konusundayız demek ki görev konusu mahkemece yargılamnaın her aşamasında dikkate alınabilir, tarfalarca dayargılmanın her aşamasında ileri sürülebiliyor. Görevsizlik kararı verildiği zaman: ilk derece mahkemesi görevli mahkemeyi bildirerek gönderme kararı verir yalnız bu yanıltmasın gnderme kararı vermesi demek onu tüketici mahkemesine göndermesi anlamına gelmiyor bunu kim yapacak? Davacı avukat yapabilir mesela. Buna görevsşzllik kararı üzerine yapılacak işlemler diyoruz. Aynı şey eytkisizlik kararı verildiği zaman yetkisiz kararı üzerine yapılacak işlemlerde de söz konusu. Görevcsizlik kararı da usule ilişkin nihai karardır nihai sonuç olduğu zamna sonucu el çekme oluyor. El çekme sonıcu doğurmasına rağmen ancak ayrgılama giderlerine hükmedilmez bu aşamada. Görevli mahkemede davaya bakabilmesi söz konusu olabilecektir o davaya bakan görevli mahkeme yargılama giderlerine hükmeder. Esas dava konusu bakımından her davada malvarlıksa talepsel dava konusunun bir değeri var şimdi o değeri istinaf sınırı altında kalması halinde görevsizlik kararı kesindir. Buna karşı istinafa başvurulamaz. İstinaf sınırı altındaysa verilen karar kesindir çünkü başvurulabilcek bir kanun yolu yoksa karar kesinleşir. Ancak asıl talep bakımından istinafa gidilebilecek bir miktar varsa o zaman görevsizlik kararlarına karşı BAM nezdinde bir istinaf başvurusunda bulunabilirsiniz. Ama bu kararların görevsizlik kararlarına karşı istinaf tarafından bam tarafından incelenen görevsizlik kararına karşı temyiz yoluna başvurmak mümkün değildir. O zaman görevsizlik kararının tebliğinden itibaren iki hafta içinde görevsiz mahkemeye başvurup görevli mahkemeye dosyanın gönderilmesi için aksiyona gçemesi lazım. İkinci bir varyasyon asıl talep bakımındna istinaf uolu açık. Altında kalmıyor sınırın o zaman görevsizlik kararına karşı da istinafa başvurabilirsin. Ama bir nihai kararın istinaf edilebilmesi her zmana edileceği anlamına gelmez. Yani siz süreyi kaçırırsınız istemeyebvilrsiniz karar o şekilde de kesinleşebilir. O zaman iki haftalık istinaf sınırının bitiminden itibaren iki hafta içierisinide bu görevsizlik kararı üzerine yapılabailcek işlemi 20. Madde de yazıyor onu yapmanız lazım. görevsizlik kararının bildiriminden itibaren yani ik haftalık süre vaar dedik iki hafta bitince kesinleşiyor dedik iştre o kesinleşmeden itibaren iki hafta içinde sizin görevsizlik kararı üzerine yapılacak işlemi yapmanız lazım bu ne demektir görevsizlik kararı veren mahkemmenin kalemine başvurup dosyanın görevli mahekmeye gönderilmesini sağlamak kendiliğinden gerçekleşnez arkadşlar. Niye 20. Maddedeki bu zahmet var. Taraf olarak burda kazandığın işlem ne? Aynı davaya devam etmek burda asıl olay zmaanşımı süreleri korunsun hak düşürücü süre korunsun davanın açılmasıile ilgili tüm şeyler korunsun ve aynı davaya devam edilsin tekrar yeni bir dava açmak zorunda kalmayın. Görevsizlik karrına karşı 3. Opsiyon: GÖREVSİLZİK KARARININ kendisine tebliğinden itibaren iki hafdta içerisinde istinaf başvurusu yapmış olabilir istinaf incelemesinde red kararı gelmişse bunun bildirimindne itibaren iki fatalık süre içeirsinde yine 20. Maddedeki koşulları yerine getirmemiz gerekiyor. ÖZET: sürenin başlaması 3 opsiyona göre değişiyor. - İstinafa kararı olan bir karar varsa görevsizlik kararı varsa - İkincisi istinaf açık ama başvurulmamaış - Üçüncüsü ise başvurulmuş fakat reddedilmiş. Dosya kendisine gönderilen mahgkeme de görevsizlik kararı ile bağlı dğeil o da kendisni görevsiz addedebilir. Ama byuun için istinaf yoluna başvurulmadan kesinleşmiş bir karar olması lazım. Yoks ayüksek mahkemenin vermiş olduğu BAMın vermiş olduğu kararla bağlıdır. Ama ilk iki opsiyonda istinaf yolu zaten kapalı iincisinde ise istinaf yolu açık ama zaten başvurulmamış o durumlarda ikinci başvurulan mahkemede kendini görevsiz addedebilir ve reddedebilir. Bunu ne zaman yapabiliyor. İstinaf incelemesindne geçmeden kesinleşmişse istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmişse ikinci mahkeme tekrar görevsizlik kararı VEREMEZ. Demek ki dava dosyası kendisine görevsiz mahkemeden gönderilen mahkeme aynı davaya bakmaya devam eder o görevsiz mahkemede açılan davanın devamı bu o yüzden kural olarak usul işlemleri geçerliliğini koruyor. Ama bazı işlemlerin tekrarına karar verebiliyor tabi keşif gibi vs. 20. Maddedeki süre içinde 20. Maddenin gereklerini yerine getirmedin yani görevsizlik kararı üzerine yapılacak usul işlemini taraf olarak yerine getirmedin dosya o görevsiz mahkkemede kaldı. - Bu durumda ilk davanın hem maddi hukuka hem de usul hukukan ilişkin bütün sonuçları oratadn kalkar. - O 20. Maddenin gerekleerini süresi içinde yerine getirirseniz oluyor getirmezseniz noluyor o zaman dava açılmamış sayılıyor. - Bu feragat anlamına gelmez yeni dava açabilrisniz aynı taleple aynı taraflaral vs. Normalde Esasa ilişkin bir hüküm vermişse esastan ret mesela ilk mahkeme orda bunu yapamaz maddi anlamda kesin hüküm oluşmuş olur orda ama görevsizlik ve yetkisizlik gibi hususlarda ya da yargı yolunun kabule şayan olmaması gibi hususlarda usule ilişkin esasa girmeden usule ilişkin karar verildiği için tekrar böyle yeniden harç ödeyerek vs yeniden açılması gibi durumlar oluyor ilk davadan da feragat etmiş sayılmıyorsunuz. İsterseniz açarsanız ama pahalıya mal olur gibi bir durum vs. Yani doğru yargı kolunu bulmak, mahkmenin uluslararası yetkisi olması gerekicek, bazı davalarda da türk mahkemesinin hiç yetkisi yok bakmak zorunda değil yani o var yani onu da bileceksiniz doğru yargı kolunu bulacakasınız yetkili mahkemeyi bulacaksınıuz, YETKİ Burada görevden daha farklı bir durum var; görevli mahkemeyi saptıyoruz görevli mahkemeyi saptadıktan hangi il ya da ilçedeki görevli mahkemeye başvuracağımızı da bilmemiz gerekiyor Beykoz mu Bakırköy mü çağlayan mı vs gibi nereye hangi yere başvuracaksın? Her mahkemenim yargı çevresi ilçenin coğrafi sınırları ile sınırlı ama her ilçede adliye kurulmuyor. YETKİ TÜRLERİ Üçe ayrılıyor. - Genel yetki: davalının yerleşim yeri mahkmesi genel yetkili mahkeme olarak karşımıza çıkıyor hmk madde 6 da genel yetkili mahkemeyi belirliyor. Bütün davalar davalının yerleşim yerinde açılmaz. - Özel yetki: Tali yetki. Genel yetkinin yanı sıra alternatif yetkiler sunuyor genel yetkinin mahkemenin yetkisi orada duruyor ama… Demek ki özel yetki genel yetkiyi bertaraf etmiyor ortafan kaldırmıyor siz davacı olarak davalının yerleşim yerinde davayı açabileceğiniz gibi özel yetkinşn bulunduğu yer mahkemesinde dahi açabiliyorsunuz gibi bir durum var. O size kalmış. ◼ ÖZETLE: Genel yetki mutlaka davalının yerleşim yeri olarak karşımıza çıkıyor ve bir mahkemeyi devamlı olarak hazır tutuyor ama bir çokk durumda gerek HMK gerek başka kanunlar başka yer mahkemelerini de özel yetkili mahkeme olarak Tayin edebilir ya orada ya da burada açabiliyorsunuz. Nereyi isterseniz. Bu gerçek kişiler için söz konusu. Tüzel kişilerin yerleşim yeri ana sözleşmelerinde kuruluş belgelerinde bulunuyor. Muamele merkezlerinde açıyorsunuz mesela bir anonim şirketi var srtatüsünde açıyorsunuz statrüsünde kuruluş sözleşmesinde muamele merkezi bildiriyor onu yerleşim yeri olarak kabul ediyor orada açıyorsunuz. Yerleşim yeri ne demek? Yerleşmek niyetiyle otutulan yer demek şimdi mernis, bu işi kim yürütüyor mernis projesiyle bu işi nüfus müdürlüğü yapıyor. Borçlu kişiler yerleşim yerlerini değiştiriyorlar ama ilçe nüfus müdürlüğüne gidip ben buraya taşındıım demiyorlar böyle olunca eski yerleşim yerlerinde yapılan tebliğ geçerli sayılıyor. Mernis’e yapılan tebliğ geçerli sayılır. Türkiye’de yerleşim yeri herkesin var mı, olmayabilir de, türkiyede yerleşim yeri olmayanlara karşı açılacak davalar oturuduğu yerin mahkmesinde açılır. Türkiyede yerleşim yeri olmayan türk vatandaşlarına karşı şahısvarlığına ilişkin davlarda bazı mahkemeler hazır tutulmaktadır çünkü bunların türkiyede şahıs varlığı haklarını korumayı devlet amaçlamaktadır. Yıllarca yurt dışında yaşayan insanlar var onlara karşı açılacak kişivarlığı ile ilgili bir davada İstanbul ankara izmir birinde dava açılacak. Exorbitant: Türkiyede uluslararası yetkiye sahip bir mahkeme yok o yüzden, bankada parası varsa bir teminat varsa veya bir teminat varsa…(çok önemli değil bence) Davalıların birden fazla kişi olması halinde bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde dava açılabilir. Üç müteselsil borçlu var diyelim her biri başka yerde oturuyor bunlardan birisi bakırköyde oturuyorsa orada açabiliyorsunuz. - 7. Madde buna bir istisna getiriyor: o zaman davalının yerleşim yerinde davanın açılması gerekir ayırma kararı verilir. 3 kişiye birden aynı dava dilekçesiyle dava açıyorsunuz ya alakasız adam şimdi rizede olsun, ordan kalkıp bakırköye mi gelicek bakırköye yakın bir avukat mı tutucak bunlar onun aleyhine nolucak o adam için ayırma kararı verilecek. İşte diyor ki üç tane davanın birleşmesi yerine birini ayır o kendi yerleşim yerinde dava açabilsin. - Bir de ortak yetkili mahkemem bulunması halinde bu bir davalıyı ayırıp falan yerleşim yerinde açılabilmesi durumu uygulanmaz. Ortak yetkili mahkemede davanın görülmesi gerekir. Mesela birden fazla kişi bir haksız fiile sebebiyet vermişse haksız fiilin işlendiği yerin ya da zararın ortaya çıktıığı yerin ortak yetkili mahkeme olacağı kabul edililiyor. Ama o konuda da tartışmalar varmış zamanında. ÖZET: genel yetki dedik özel yetki dedik ŞİMDİ bir de KESİN yetki var. KESİN YETKİ: Genel yetkinin bulunduğu mahkemede açabildiğiniz gibi ifa yeri olan beykızda da açabiliyordunuz özel yetkiye göre. Özel yetki bertaraf etmezdi genel yetkiyi. Fakat kesin yetki: genel yetkiyi bertaraf eder. Kesin yetkili mahkeme öngörülmüşse davalı yerleşim yeri mahkemesi olan genel yetkili mahkemenin bulunduğu yerde dava açamazsınız. Açarsanız nolur? Genel yetkili mahkemede açılmamaışsa da kesin yetkili mahkemede açılmamışsa da kesin yetki kararı verilebilir yetkisizi mahkemeden açılan davada yetkisizlik kararı verilebilir. Bu yetkisizlik kararı da görevsizlik kararı da el çekme sonucunu doğuran usule ilişkin bir nihai karardır ama genel ve özel yetkili mahkemde dava açılmamıl olması yetkisizlik ilk itiraz olara ileri sürülebilirken kesin yetkili mahkeme var ve dava kesin yetkili mahkemede açılmamışsa bu husus mahkemeye ilişikin dava şartıdır ama sadece kesin yetki kuralına uyulmaması dava şartı oluşturur diğerleri ne oluşturur?ilk itiraz dava engeli oluşturur. - Dolayısıyla taşınmazın aynına ilişikin bir davca var tipik kesin yetki kuralı. Orada açılmamış da davalının yerleeşim yerinde açılmış e noluyor davalının yerleşim yeri genel yetkili mahkeme ama kesin yetkili mahkemede dava açılmamış kesin yetki kuralı genel yetki kuralını bertarafa ettiği için yargılama mercii yargılmanın her aşamasında bu hususu resen göz önünde tutabildiği gibi taraflar da kesin eyetkili mahkemede dava açılmamasını yargılamanın her aşamasında dile getirebilir. - ÖZETLE: Kesin yetkili mahkeme varsa ve bu konuda dakesin yetkili mahkemede açılmamışsa dava şartına uyulmamıştır diyoruz. Bu husus ilk derece mahkemsince yargılamanın her aşamasında, istinafta dile getirebilir. Taraflar da dunu istinafta ileri sürebilir. Ama çok alakasız ne özel yetkili mahkemede ne genel yetkili mahkemede açılmamış bu hususta mahkeme kendiliğinden göz önünde tutamıyor çünkü bu dava şartı değil. Dava şartı olsa kendiliğinden göz önünde tutma esası ıuygulanıyor. HMK madde 10 sçzleşmeden doğan davalarda bir özel yetki kuralı getiriyor. İfa yeri mahkemesinde de açılabilir ama bu sözleşme miras sözlşemesi değil usul sözleşmesi değil eşya hukukundan kaynaklanan sözleşmesi. Burda 10 madde de HMK 10. Madde de özel yetki kuralı ifa yerinde de açılabilir diyor. DİYOR Kİ demek ki ben size sınavda ya daa pçde sorduğum zaman yetkili mahkemelri belirleyiniz ya da aşağıdaki mahkemelerden hangisi yetkisilidir. ****** BİR DAVANIN YERLEŞİM YERİ MAHKEMESİ ZATEN ELDE VAR BİR GENEL YETKİ ÖZEL YETKİ GENEL YETKİYİ KALDIRMIYOR. ÖZEL YETKİ ALTERNATİF YETKİ SUNUYOR. ****** ARTI BİR DE EĞER BİR BORÇLAR HUKUKU SÖZLEŞMESİNDEN KAYNANKLANAN BİR DAVA İSE İFA YERİ MAHKEMESİNDE DE AÇILABİLİR. ******* NE DAVALININ YERLEŞİM YERİ BAKIRKÖYDE NE DE BORCUN İFA EDİLECEĞİ YER BEYKOZDAYSA İSTANBUL ADLİYESİNDE AÇILMIŞSA İSTANBUL ADLİYESİNDEKİ MAHKEMENİN EĞER İLK İTİRAZININ USULÜNE UYGUN ÖNE SÜRÜLMESİ HALİNDE KENDİLİİĞİNDEN YETKİLİ HALE GELMESİ MÜMKÜNDÜR. *** eski kumk döenmeinde akdin kurulduğu yerde de açabilme lüksün vardı artık opsiyonlarda yok. İfa yeri açıkça belli değilse,TBK 89 götürülecek borç aranılacak borç ayrımı yapılarak o çerçevede bu hussu belirtiliyor. özel yetki kuralları oluşturabilirsiniz para borcu ise. Mesela satım sözleşmesinden kaynaklanan satım sözleşmesi bunun için alacak davası o zaman para borcu götürülecek borç olduğu için ifa yeri açıkça belirtilmemişse.. BAZI ÖZEL YETKİ KURALALRI HAKSIZ FİİLDEN DOĞAN YETKİ Humka göre zarar uğrayanı kollayıcı son derece geniş yetki kuralları getirilmişitir. Haksız fiiilin ilendiği yerde yetkilidir yer mahkemesi yetkilidir. Ama bugün zarar göreni korumak lazım çeştili alternatifler sıraalmaış 1. Haksız fiilin işlendiği yer mahkemesi yetkilidir. MADDE 16 ya göre 2. Zararın meydana geldiği ya da meydana gelem ihtimalinin olduğu yer mahkemesi Burada HMK bizatihi zarar görenin yerleşim yerindeki mahkemeyi yetkili kılmıştır. Demek ki haksız fiildenn doğan bir zarar varsa zarar gören kendi mhakemesinde dahi dava açabilecektir. GEÇİCİ OLARAK OTURTULA YER BAKIMINDAN YETKİ M.8 Memur asker (meslek olarak yapanlardan ziyade geçici olarak oturanlar) vs gibi kişilerin alacak veya taşınırlara ilişkin davaları. - Öğrenci mesela ailesinin bulunduğu yer başka bir şehir burada oturuyor ona karşı açılacak bir alacak davasında oturduğu yerin bağlı olduğu adliye yetkili mi? Özel yetkikuralı getirilmiş geçici olarak oturdukları yer mahkemesinde de açılabiliyor esaas açılacak yer oturdukları yer mahkemesi yani aile nerdeyse ikametgâh gibi. - Taşınır malın zilyetliğine ilişkin davalarda da söz konıusu 8. Madde çerçevesinde geçici olarak oturduğun yerde dava açılabilir ama taşınmazlar bu kapsama girmiyor. SİGORTA SÖZLEŞMESİNDEN KAYNANKLANAN DAVALARDA YETKİ: ZARAR SİGORTALARI BAKIMINDAN M.15 Zarar sigortasına ilişkin hüküm m.15 bir özel yetki kuralıdır. Burada sigortanın niteliği önemli işte zarar sigortasından kaynaklana ise malın bullunduğu yerde yay da rizikonun gerçekleştiği yerde açılabiliyor. Bir yerde sabit durması gerekn bir mala ilişkin ise malın bulunduğu yerde de açılabiliyor. MİRASÇILIK HMK M11 Mirasçılık belgesi noterden. Sulh hukuk mahkemesi de görevli mahkeme noterden alamayacağın sorumlu bir durum olduğu zaman. Mirasçıların her birnin oturduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Terekedeki bir mal hakkında 3. Kişinin istihkak davası mal nerede bulunuyora oradan açılabiliyor. Terekenin paylaşılmasından sonra mirasçıların birbirlerine karşı açabileceği davlarad da genel yetki kuralları geçerli. TMK M168 BOŞANMA DAVALRINDA EŞLERİN SON 6 AYDAN BERİ OTURUDKLAR I YER MAHKEMESİ YETKİLİ AMA DAVA AÇILDIĞI SIRADDA DA EŞELRDEN BİRİNİN OTURDUĞU YER MAHKEMESİ DE YETKİLİ. KESİN YETKİ. KURALLARI Kesin yetki varsa ve kesin yetkili mahkeme dava açılamıyorsa bu bir mahkemeye ilişkin dava aşartı oluşturuyor. Bir şeyt dava şartı ise kendiliğinden göz önünde tutma esasına uygulanıyor. Diğer yetki kurallarına uymama: yetki itirazına sebebiyet veriyor: yetkisizlik ilk itirazı. Bir şeyin yetki itirazı ile yetksizlik ilk itirazına tabi olması ayrı şeyler. Mesela Bakırköy ve Beykoz yetkili ama gebzede açılmış burada zımni yetki devreye girer demişti. Mahkeme kendiliğşnden yetkili hale gelir mahkeme de buna bir şey yapmazsa. Ama kesin yetki de dava şartına aykırılık temyiz veya istinaf mahkemwi tarafından da göz önünde tutulabilecek hususlar. 1. TAŞINMAZIN AYNINDAN DOĞAN DAVALARDA YETKİ M.12 Taşınmaz üzerinde ayni hak sahipliğinde değişiklik yapılacak davalar taşınmazın zilyetliğine alıkoyma durumuna ilişkin davlar taşınmazın bulunduğu yerde açılır. Taşınmazın üzerindeki hak şahsi bir haksa oo zaman 12. Madde kapsamına girmez kira bedelleri ödenmemiş 5 aylık kira bedellerini istiyorsun bunu mutlaka taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açmak zorunda değilsin çünkü kira sözlşemesi şahsi bir haks ağlar 3. Kişilere kaşrı ileri sürülemez. Şahsi haka örnek diye: Ecri Misil gibi bir şey dedi. Ama şahsi hak şerh düşülmüşse kuvvetlendirilmiş bir şahsi haksa mesela. 2. MİRASTAN DOĞAN DAVALARDA YETKİ Hmk m.11: istisnaları işte miras belgesi falandı tereke vs bunları oku tekrar yukarıda. Ama bunun dışındaki davalar bakımından kesin yetki kuralı. Ölenin son ikametgahı mahkemesinin kesin yetkisi söz konusu. Terekenin paylaşımına kadar kanuni mirasçıların birbirlerine karşı açabilecekleri davalar dahi ölenin son yerleşim yeri mahkemesinde açılır. Özel yetkki kuralları dışında miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesi KESİN YETKİ. Tenkis davalrı… 3. HMK MADDE 15 CAN SİGORTALARI --- bu kısımlar 8 dk eksik ses kaydında var. YETKİ SÖZLEŞMESİ Kesin yetkili mahkeme olmayacak. eğer kesin yetkili mahkeme bulunuyorsa o maddi hukuk sözleşmesine İstanbul mah yetkilidir kaydını koyamazsınız. Yetki sözlşemeleri iki şekilde ypılabilir en çok karşımıza çıkan yetki şartıdır. İşte şıu şu mahkeme yetkilidir diyorsun bunuun geçerliliği hmk 17. Maddesine uygun olup olmadığına bağlı. - Taşınmazın aynına ilişkin dava açmak istiyorsunuz mesal ayolsuz tescilin düzenleme davası karşı tarfala anlaşıp bir yetkili mahkeme karar vermişsiniz mesela bu mümkün değil çünkü kesin yetkili mahkeme bulunmaması aranan şartlardan bir tanesi. Onun dışında yazılı olması gerekiyor. Onnun dışında uyuşmazlığın konusunun belirli olması gerekiyor yani bundan sonra aramızda doğabilecek tüm uyuşmazlarda şu mahkeme yetkilidir diyeezsiniz. - Ki maddi hukuk sözleşemlerinde zaten konu belidiir. Ama hukuki uyuşmazlığın ortaya çıkmasından sonra yapılan yetki sözleşmesinde buna dikkat edilmesi gerekiyordur. Mahkemelerin belirli net olması gerekiyor. Kişi bakımından sınırlanma:: HMK belirli kişilerin: - YETKİ SÖZLŞEMESİ YAPILDI YETKİLİ bir mahkeme kılındı ama dava orada açılmadı bu husus mahekemec resen dikkate alınmalı mı? TARTIŞMALI: Çoğu diyor ki yetki şartının olduğu ilk itiraeaz olarak öne sürülebilir sürüülmemeişse artık yetkisiz mahkeme yetkili hale gelir. TARAF Taraf teorileri: Maddi taraf teorisi : kim hukuki ilişkinin tarafı ise davanın da tarafı odur. Şekli taraf teorisi - Menfi tespit davalarının açılmasındaki durumu - Dava yetkinliği durumu hallerini: hakka yabancı olan fakat dava takip yetkisine sahip olan 3. Kişi. Kanundan kaynaklandığı için de görevden ötürü taraf. Yani kanuni dava yetkini. maddi anlamda hak= dava hakkı varsayımından yola çıkılmıyor olayların neredeyse tamamında maddi anlamda hak sahibi kimse davacı da odur. - Bağımsız dava takip yetkisi: bazı Durumlarda hak sahibinden dava takip yetkisi esirgeniyor. Görevden ötürü taraf: davacı/adavlı dva takip yetkisini lana 3. Kişi. Bunlar aynı zamanda dava yetkini hatta kanun, dava yetkini çünkü kanundan kaynaklanıyor. Dava takip yetkisi: ayrıca aranan bir şey, Ödünç verdiğim malı alamadım hak sahibiyim alacak hakkı sahibi dava açma hakkına sahibiyim, dolaysıyla dava takip yetkisine de sahibim. Olayların çoğunda hakka dayalı olarak dava takip yetkisi de sahibisindir. Fonksiyonel taraf: Fonksiyonel anlamda taraf teorisi: bu teoriye göre; bir ihtilafta iki taraf değil iki ihtilaflı malvarlığı karşı karşıyadır. Taraf dediğimiz kavram, ihtilaf konusu malvarlığını idareye yetkili kimsedir. Günümüzde kabul edilmeyen teoridir. HMK madde 50’ye göre medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan davada taraf ehliyetine sahiptir Yalnızca gerçek ve tüzel kişilerin taraf ehliyeti vardır yani sadece onlar hakların ve borçların sahibi olabilir ve dolayısıyla dava açabilirler haklarında da açılabilir. TARAFA İLİŞKİN DAVA ŞARTLARI GERÇEK KİŞİLERİN TARAF EHLİYETİ 1. her gerçek kişinin taraf ehliyeti vardır Ehliyetin varlığı incelenecek olan dava şartlarından biridir ancak cenin sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak taraf ehliyetine sahiptir TMK madde 28 hm K 50. Ceren’e tayin edilen kayyumç’in yasal temsilcisi sıfatıyla Cin adına dava örneğin babalık davası açabilir TMK madde 427/3. Çocuk ölü Doğarsa dava taraf h ehliyeti yokluğundan reddedilir çocuk doğmadan önce dava sonuçlanır ve ondan sonra çocuk ölü doğarsa mahkemenin kararı hükümsüz duruma gelir. 2. Ölüm ile taraf ehliyeti son bulur Dava tarihinden önce ölmüş olan kişiye karşı dava açılamaz. Yargıtay’ın bu konuda bir ihtida birleştirme kararına göre dava tarihinden önce ölmüş olan bir kişiye karşı dava açılmış olması halinde mahkemenin davalının taraf ehliyetinin bulunmadığını dava tarihinden önce ölmüş olduğunu öğrenmesi üzerine davayı dava şartı bulunmadığından yani mesmu olmadığından kendiliğinden reddetmesi gerekir. Yoksa ölmüş bir kişiye karşı açılmış olan dava mirasçıları üzerinden devam edemez davadan önce ölmüş olduğunu davayı açanlar davayı açtıktan sonra öğrenmiş olsalar bile Yargıtay davacının ıslah yolu ile davanın davalarının mirasçılarına karşı devamını isteyemeyeceği görüşünde. HMS madde 124/4 hükmü ile tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde hâkimin karşı tarafın onayını almaksızın taraf değişikliği talebinin kabul edebileceğini düzenlemiş. Yani her ne kadar usulden davanın reddedilmesi gerekse de HK 124 gereğince davanın reddedilmeyip mirasçılarının davaya katılımlarını sağlanması ile yargılama yapılması olanağı getirilmiştir., Ölmüş kişinin taraf ehliyeti olmadığından dava tarihinden ölmüş önce ölmüş kişi adına dava açılamaz müvekkilin ölümü ile davaya vekâlet son bulduğunundan müvekkilin sağlığında düzenlediği vekâlet name ile yetkili kıldığı vekil müvekkilin ölümünden sonra bu vekaleti kullanarak onun adına bir işlem yapamaz dolayısıyla ilk olarak vekil müvekkilin öldüğünü bilmeden müvekkili adına dava açmış olsa bile davanın taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle reddi gerekir mirasçılar bu davaya devam edemezler mirasçıların ayrı bir dava açması gerekir ancak ölen kişi adına dava açılması madde 124/4 anlamında bir kabul edilebilir yanılgıya dayanıyorsa hakim karşı tarafın onayını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir Vekil müvekkilin öldüğünü bilmeden yanlışlıkla onunla daş açtığı davayı ölenin mirasçılar adına açılmış bir dava olarak kabul etmek madde 124/4 hükmünün getirdiği bir kolaylık olsa da yararlar dengesine ve usul ekonomisine uygun düşer bu nedenle mirasçılar bu davaya icazet verirlerse davaya devam edilmesi gerekir. Ayrıca ölen kişinin vekilinin dolmak üzere olan zaman asimi süresini kesmek amacıyla ölmüş kişi adına dava açmış olması halinde mirasçıların isterlerse davaya devam edebilmeleri gerekir çünkü bu halde ölen kişinin vekili onun menfaatlerini korumak için vekâlet görevini yapmaya devam ile yükümlüdür. 3. Dava Açıldıktan Sonra Ölen Tarafın Taraf Ehliyeti Kalmaz. Normalde dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi ile beraber onun davasına onun tarafından devam edilmesi ve davaya ölen tarafa karşı da yani devam edilmesi mümkün değil ama açılmış bir dava olduğu için ortada o davanın bir karara bağlanması gerekir taraflardan birinin ölümü halinde mirasçılar mirası reddetmemişse bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Hakim gecikmesinde sakınca bulunan hallerde talep üzerine davayı takip için atanmasına karar verebilir. Bu durumun özel durumun uygulanması için veya davaya devam edilebilmesi için ölen tarafın mirasçılarına karşı karşı veya onun mirasçıları tarafından davaya devam edilip edilmeyeceğinin tespitini ayırmak gerekiyor Yalnız öleni ilgilendiren yani mirasçılara geçmeyen haklara ilişkin davalar tarafın ölümü ile konusuz kalır bu davalara ölen tarafın mirasçılarına karşı devam edilmesine olanak yoktur: boşanma davası devam ederken taraflardan biri ölürse kural olarak boşanma davası konusuz kalır ancak ölen eşin mirasçılarının kanunun öngördüğü durumda davayı devam ettirebilme hakları vardır. Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen yani mirasçıları da ilgilendiren mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davalar tarafın ölümü ile konusuz kalmaz bu davalara mirasçılara karşı veya mirasçılar tarafından devam ettirilir bunlar mirasçılara geçen alacaklar haklar ve mallara ilişkin davalardır bu halde ölen ta tarafın mirasçıları davayı zorunlu dava arkadaşı olarak hep birlikte takip ederler. Dava devam ederken davacı ölürse mirasçılar yine zorunlu dava arkadaşı olarak hep birlikte takip edebilirler. Ölen taraf davalıysa davacı davayı kural olarak davalının mirasçıların hepsine karşı birlikte devam ettirebilir davalı taraf da zorunlu dava arkadaşlığı ların bazılarına tebligat yaptırarak onlara karşı yürütemez.  mal varlığı haklarını ilgilendiren davalar mirasçılar tarafından takip edilebilir. Bu durumda, davacı ölürse mirasçılarının davayı zorunlu dava arkadaşı olarak birlikte takip etmeleri zorunlu mudur, yoksa bazı mirasçılar davayı takip etmek istemezse nolur?_ ☺ Mirasçılara geçen hak ve mallar veya alacaklar da mirasçıları ilgilendiriyor ya diyelim ki bir boşanma davası derdest boşanma davasında eşlerden biri öldü mirasçılar da davaya devam etmeyi talep ederlerse burda mirasçılar açısından diğer sağ kalan eşin mirasçı olmamasının onlar açısından bir hukuki yarar doğurduğunu ve bu sebeple de davaya devam edebilme hakları olduklarını savunabilir miyiz? BİR DE davaya her aşamada katılabilirler mi yani örnek veriyorum istinaf aşamasında öldü adam KARAR DA kesin değil… Eğer devam edebilirlerse de bu boşanma davasına devam edilmesi talebinde mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı var mıdır? BUNLARIN ÜZERİNDE NERDEYSE HİÇ DURMADI TÜZEL KİŞİLERİN TARAF EHLİYETİ: bazı malmvarlığı topluluklarına tk tanınır bazılarına tanınmaz. Sadec tüzel kişilerin taraf ehliyeti var ktk lar ticari şirletler taraf ehliyetini kazanıyorlar ve ticaret sicilinden silinmek suretiyle de tüzl kişiliklerini kaybetmiş oluyorlar. Tüzel kişiliğin sona ermesi terkini ile olur sonrasında da taraf ehliyeti kalkıyor. Kamu tüzel kişilerinin başında devlet bulunur bakanlıkların devlet tüzel kişiliğinden ayrı ve bağımsız tüzel kişilikleri yoktur çünkü bakanlıklar devlet kamu tüzel kişiliğinin organıdır. Ama bakanlıklar devlet tüzel kişiliğinin temsilcisi değil organıdır o yüzden davada taraf ehliyetine sahiptirler. Bakanlıklara bağlı bazı genel müdürlüklerden ayrı tüzel kişilikleri vardır tapu kadastro karayolları orman vakıflar Genel müdürlükleri gibi Belediyelerde kamu tüzel kişiliğine sahiptirler anayasa madde 127’ye göre bu nedenle taraf ehliyetine de sahiptirler. Kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunlara bağlı kurumlar tüzel kişiliğe ve bu nedenle taraf ehliyetine sahiptir. TÜZEL KİŞİLİĞİ BULUNMAYAN TOPLULUKLARIN TARAF EHLİYETİ DE YOKTUR. Buraya kadar gördüğümüz yalnızca gerçek kişilerin ve tüzel kişilerin taraf ehliyeti vardır tüzel kişiliği bulunmayan toplulukların ve ortaklıkların taraf ehliyette yoktur. Adi ortaklığın TBK 620’ye göre tüzel kişiliği olmadığı için taraf ehliyeti de yoktur bu nedenle adi ortaklığa ilişkin davalarda adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi şirket ve miras tüzel kişiliğe sahip olmayan özel hukuk mvları çünkü adi şirket adi şirket ortaklığı ile özdeşmiş elbirliği mülkiyeti var burada hepsi elbirliği ortağı oldukları için zorunlu dava arkadaşı olarak göstermek zorundasınız, TBK madde 638 ve TMK madde 702 gereğince bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir zorunlu dava arkadaşlığı. Miras ortaklığı da aynı şekilde miras ortaklığına taraf ehliyeti yoktur TMK 640’ı göre birden çok mirasçı bulunması halinde mirasın geçmesi ile birlikte paylaşmaya kadar mirasçılar arasında TRdeki bütün hak ve borclari kapsayan bir ortaklık yani miras ortaklığı meydana gelir. Bu ortaklığın da tüzel kişiliği ve taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle bütün mirasçıların birlikte dava açması veya bütün mirasçılara karşı birlikte dava açılması gerekir konuyu mirasçıların davacı veya davalı olmasına göre ikiye ayırarak incelemek gerekir. DAVA EHLİYEİ de tarafa ilişkin bir dava şartı. Madde 114 Dava şartı eksikliği sonucuna varılırsa resen gözetildikten sonra dava esasa girmeden yani mesmu olmadan reddedilir. Hakları kullanma ehliyeti fiil ehliyeti ile özdeşleşmiştir. Dava şartı olduğu için resen gözetilir TÜZEL KİŞİLERİN DAVA EHLİYETİNE sahip olması da taraflara ilişkin dava şartlarındandır. DAVAYA VEKALET de dava şartlarındandır Davada tarafların temsili iki şekilde olur: 1 yasal temsil 2 iradi temsil. Yasal temsil Dava ehliyeti olmayanların davada yasal temsilcileri tarafından temsil edilebilme durumu. Madde 50 dört’le belirlenir ne zaman yasal temsili olabileceği. Yasal temsil yalnızca dava ehliyeti bulunmayanlar için söz konusudur buna karşılık yasal temsilci temsil ettiği kimsenin taraf olduğu bir davayı kendisi takip edebileceği gibi davanın takibi için bir vekil de atabilir madde 71 83 arasında düzenleniyor. >İradi Temsil Tarafların iradelerine dayanan temsildir taraf davasının kendisi açıp takip edebileceği gibi, vekil aracılığıyla da açabilir ve takip edebilir. Davaya vekalet. Davada vekille temsil zorunluluğu yoktur. Bazı ülkelerde mesela Almanya’da taraflar Sulh mahkemeleri dışındaki mahkemelerde davalarını kendileri takip edemezler bir avukat aracılığıyla takip etmek zorundadırlar. Türk hukukunda böyle bir zorunluluk yok. Bu nedenle dava ehliyeti olan herkes davayı kendisi açıp takip edebilir. HmK2 durumda vekille temsil zorunluluğu öngörmektedir: ilk olarak tarafın davası takip edebilecek yeterlilikte olmadığını hakim görürse o davanın vekil aracılığıyla takip edilmesine karar verir. İkinci durumsa bizzat davasini takip eden tarafın duruşma disiplinini bozması hallerinde dedir. En az üç avukat bulunmayan yerlerde dava takipçilerine de vekalet verilebiliyor. En az üç avukat bulunan yerlerde Sadece baro siciline kayıtlı veklaete sajip kimselere veriliyor. Normalde noterden, Kamu kuruluşları avukatları için kurumdan getirdikleri yazı ile.. Yabancı ülkelerde oturan tc vatanadaşları konsolosluklar üzerinden de avukatın kimlik no ve ismi ile vekalet çıkarabilirler. Vekaletnamenin kanuni kapsamı: özel yetki gerektiren işlemler hariç bir çok hususu yerine getirmekle yetki veriyorsun; dava açabiliyor, icra takip işlemleri yapabiliyor, delil tespit isteyebilir Ahzukabzz yetkisi: hükmolunna meblağı alma yetkisi: tazminat davası kabul edildi, davalı tüm giderleri ödemeye mahkum edildi, hmk bu yetkiyi tanıyor bundan dolayı özel yetki vermek gerekmiyor avukata, humkda özel yetki gerektiren bir durumdu.

Use Quizgecko on...
Browser
Browser