Summary

This document appears to be a study guide for Turkish Language and Literature, covering topics such as the analysis of language, and different types of art forms such as fiction, poetry and theatre.

Full Transcript

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI - 1 1. TEMA: SÖZÜN İNCELİĞİ Sanatçı, sezgi ve algısıyla diğer insanların göre- mediklerini görür; eseriyle güzele ve estetik değere...

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI - 1 1. TEMA: SÖZÜN İNCELİĞİ Sanatçı, sezgi ve algısıyla diğer insanların göre- mediklerini görür; eseriyle güzele ve estetik değere ulaşır. Sanat eserleri, bir sanatçının elinden çıkar ve Faruk Nafiz Çamlıbel (1898-1973) bu eser; okuyan, dinleyen ve izleyenlerde estetik bir beğeni ve heyecan uyandırır. Sanatçı, güzel olana Orhan Seyfi Orhon, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri ulaşma kaygısı taşır. Sanat, bu özelliği ile insanı ma- Ozansoy ve Yusuf Ziya Ortaç ile Beş Hececiler (He- nevi açıdan yüceltir ve eğitir. İnsan, manevi açıdan cenin Beş Şairi) olarak adlandırılan grupta yer alır. bu gelişmeyi gösterirken estetik değerlerden ya- İlk şiirlerinde sıklıkla kullandığı aşk temasını, mem- rarlanır. leket edebiyatı idealiyle yazdığı eserlerinde memle- ket sevgisiyle birleştirir. Güzel sanatlar; kullanılan malzemeye, hitap edilen duyu organına ve sergilendiği yere göre üç ana Eserlerinde Anadolu kültürünü, millî ve manevi gruba ayrılır: plastik (görsel), fonetik (işitsel) ve rit- değerleri yüceltir. Anadolu’yu ve Anadolu insanını mik (dramatik) sanatlar. sade bir dille anlattığı Han Duvarları şiiriyle Ana- dolu’ya gerçekçi bir gözle bakan ilk şairlerden biri Güzel Sanatlar olur. Anadolu insanının hayatını işlediği Canavar adlı tiyatro oyunu, hece ölçüsüyle yazdığı başarılı eserlerindendir. Fonetik Plastik Ritmik (İşitsel) (Görsel) (Dramatik) Sanatlar Sanatlar Sanatlar Edebiyat Resim Tiyatro Müzik Mimari Bale Malzemesi Heykel Dans Kelime Hat Opera www.aciklisetv.com Ses Kabartma Sinema Nota Tezhip Malzemesi Minyatür Hareket Malzemesi Sahne Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle Akın ve Özyurt Taş Oyuncu piyeslerini yazar. Akbaba ve Karikatür dergilerinde Çamdeviren ve Deli Ozan takma adıyla mizahi şiir- Boya ler yayımlar. Behçet Kemal Çağlar ile birlikte yaz- Toprak dığı Onuncu Yıl Marşı en tanınmış eserlerindendir. Tunç Eserlerinden Bazıları Edebiyat, diğer güzel sanatlardan farklı olarak hiç- Şiir: Şarkın Sultanları, Dinle Neyden, Gönülden bir maddi malzemeye, alete veya mekâna bağlı Gönüle, Suda Halkalar, Bir Ömür Böyle Geçti, değildir; edebiyat bütünüyle zihinsel bir sanattır. Han Duvarları... Edebiyat, gücünü ve zenginliğini malzemesi olan dilden alır. İnsanların günlük hayatında anlaşma Tiyatro: Yayla Kartalı, Dev Aynası, Kahraman... aracı olan dil, sanatçıların özgün kullanımlarıyla zenginleşmektedir. Roman: Yıldız Yağmuru... Edebî metinler Öğrenelim Sanat, insan zihninde beliren duygu ve dü- Edebî metinler, kurmaca metinlerdir. Bu metin- şüncelerin bir esere yansıtılmasıdır. Bu eser; lerde dış dünyadaki gerçeklik olduğu gibi anla- resim, müzik, edebiyat, mimari gibi alanlarda tılmaz. Yazar ya da şair, dış dünyadaki gerçekliği verilebilir. Sanat; geçmişle gelecek arasında kendi süzgecinden geçirerek eserine aktarır. Bilim bir köprü, insanı yaşama bağlayan bir bağ, insanı; bir eser ortaya koyarken eserinin konusu insana zevk veren duygu ve düşüncelerin ifa- olan nesne, durum ya da olayla ilgili nesnel bil- desidir. Bu bakımdan sanatta amaç, sonsuz giler verir; dış dünyadaki gerçekliği olduğu gibi olan ideale ve estetik beğeniye ulaşmaktır. eserinde yansıtır. 26 Bilim insanının amacı okuru bilgilendirmektir. Bir Sanatçılar; eserlerinde kelimeleri, kelime grupla- şair veya yazar; bir nesne, olay ya da durumla rını ve cümleleri kendilerine özgü bir kullanımla ilgili duygu, düşünce ve hayallerini eserinde an- farklı anlamlara gelecek şekilde dönüştürür. Bu latırken öznel davranır; bunlarla ilgili hislerini, sez- dönüşüm sonucunda da imge ortaya çıkar. İm- gilerini ve bunların kendisinde uyandırdığı çağrı- gelerin şiirde kullanımı ise edebî sanatların oluşu- şımları kurgulayarak okura aktarır. Okur, bilimsel muna zemin hazırlar. bir eseri her okuduğunda aynı anlamı çıkarırken aynı edebî metni her okuyuşta farklı anlamlar çı- karır. İmgenin Oluşumu Şair ve Dildeki Şair ve Kelimelere yazarın kelimelerin yazarlar yüklenen hayalleri sayısı kelimelere yeni sınırsızdır. sınırlıdır yeni anlamlar ile anlam imge oluşur. ya da anlamlar yükler. TEŞBİH (BENZETME) Edebî söyleyişin inceliğini yansıtan metinlerde sa- natçılar; bazen günlük dile ait anlatım biçimlerin- Ah bu türküler den, kalıplaşmış ögelerden yararlanır. Bu durum, www.aciklisetv.com Türkülerimiz metne içtenlik kazandırarak metni ilgi çekici hâle getirir. Ancak edebî metinlerde doğrudan doğru- Ana sütü gibi candan ya günlük dil kullanıldığı da söylenemez. Bu me- Ana sütü gibi temiz tinlerin diliyle günlük dil arasında yakınlıklar ol- duğu gibi günlük dile aykırı kullanımlar da vardır. Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla Bu kullanımın nedeni; şair ve yazarların duygu, Köyümüz, köylümüz, memleketimiz. düşünce ve hayallerini ifade ederken kelimele- rin anlamlarını yetersiz bulmaları veya kelimeleri Bedri Rahmi Eyüboğlu yeni bağlamlarda kullanmak istemeleridir. Kendi- ni ifade etmek için dilden başka aracı olmadığın- Yukarıdaki dizelerde şair, türküleri candan ve dan sanatçılar; dildeki kelimelere, söz kalıplarına, temiz oluşu bakımından ana sütüne benzet- cümlelere farklı anlamlar yükleyebilir. miştir. Teşbih (benzetme), sözü etkili kılmak için ara- larında benzerlik ilgisi bulunan iki varlık ya da ÖRNEK ŞİİR kavramdan nitelikçe zayıf olanı güçlü olana benzetmektir. KÖŞE Sen geldin ve benim deli köşemde durdun Teşbihin temel ögeleri, benzeyen ve benze- tilen; yardımcı ögeleri ise benzetme yönü ve Bulutlar geldi ve üstünde durdu benzetme edatıdır. Merhametin ta kendisiydi gözlerin Teşbihte nitelikçe zayıf olan unsur benzeyen, Merhamet saçlarını ıslatan sessiz bir yağmurdu nitelikçe güçlü olan unsur ise benzetilendir. Bulutlar geldi altında durduk Benzetme yönü, güçlü olandan zayıf olana aktarılan özelliktir. Benzetme edatı; gibi, kadar, Okuduğunuz şiirde köşe kelimesi, gönlü semboli- sanki vb. edatlardır. Bir teşbihte benzeyen ve ze etmektedir. Sembol, duyularla ifade edileme- benzetilen bulunmak zorundadır. yenbir şeyi belirten somut nesne veya işarete verilen addır. Edebî söyleyişin inceliğini yansıtan metinlerde kullanılan dil, günlük dilden farklı ola- rak çok anlamlı bir yapıya sahiptir. 27 İSTİARE (EĞRETİLEME) TEZAT(ZITLIK) Ne efsun-kâr imişsin âh ey dîdâr-ı hürriyet Gözlerin kararan yollarda üzgün Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten Ve bir zambak gibi beyazdır yüzün; Namık Kemal Süzülüp akasya dallarında gün Erir damla damla ayaklarında. Şair, bu dizelerde hürriyet ve esaret sözcük- lerini bir arada kullanmıştır. Bir şiirde anlam Ahmet Muhip Dıranas bakımından birbirinin karşıtı olan kelimelerin bir arada kullanılmasıyla yapılan sanata te- Damlamak suya ait bir özelliktir. Şair, bu dize- zat (zıtlık) denir lerde gün ışığını su damlalarına benzetmiştir. Dizelerde sadece benzeyen gün verilmiş, ken- MECAZIMÜRSEL disine benzetilen su damlalarını okuyucunun zihninde tamamlaması istenmiştir. (AD AKTARMASI) Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Buna benzer şekilde şiirin dizelerinde benze- Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. yen unsurunun kullanılmasıyla kapalı istiare Mehmet Akif Ersoy (eğretileme) sanatı yapılır. Sadece benzeti- len söylenerek yapılan sanata da açık istiare Şair, bu dizelerde hilâl sözcüğünü benzetme (eğretileme) adı verilir. amacı gütmeden Türk bayrağı yerine kullan- mıştır. Bir sözü gerçek anlamının dışında ben- zetme amacı gütmeden başka bir söz yerine İNTAK (KONUŞTURMA) kullanma sanatına mecazımürsel (ad aktar- www.aciklisetv.com ması) denir. Şol cennetin ırmakları Akar Allah deyü deyü TENASÜP(UYGUNLUK) Çıkmış İslâm bülbülleri Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Öter Allah deyü deyü Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Yunus Emre Mehmet Akif Ersoy Bu dizelerde Yunus Emre ırmakları insan gibi Şair, bu dizelerde hilâl sözcüğünü benzetme konuşturmuştur. Şiirde insan dışı varlıkları in- amacı gütmeden Türk bayrağı yerine kullan- san gibi konuşturma sanatına intak (konuş- mıştır. Bir sözü gerçek anlamının dışında ben- turma) sanatı adı verilir. zetme amacı gütmeden başka bir söz yerine kullanma sanatına mecazımürsel (ad aktar- ması) denir. MÜBALAĞA (ABARTMA) Bakın hele şu pirenin işine TECAHÜLÜARİF (BİLMEZLİKTEN GELME) Henüz girmiş elli sekiz yaşına Topuz ile gül eyledim başına Gökyüzünün başka rengi de varmış! Kirpikleri kırılacak hâl değil Geç fark ettim taşın sert olduğunu. Su insanı boğar, ateş yakarmış! Âşık Ömer Cahit Sıtkı Tarancı Şair, bu dörtlükte yaşadığı bir soruna dikkat çekmek için olayı olduğundan fazla göster- Şair; taşın sert olduğunu, suyun insanı boğ- meye çalışmıştır. Bu dizede olduğu gibi her- duğunu, ateşin yaktığını bilmektedir ancak hangi bir durumu olduğundan farklı, abarta- bu dizelerde bunları bilmiyormuş gibi bir tavır rak anlatma sanatına mübalağa (abartma) takınmaktadır. Bilinen bir gerçeğin bilinmiyor- denir. muş gibi davranılmasıyla yapılan sanata te- cahülüarif (bilmezlikten gelme) denir. 28 HÜSNÜTALİL Edebî metinlerde sanatçılar, anlatmak istediklerini (GÜZEL NEDEN BAĞLAMA) bazen açıkça dile getirirken bazen okura sezdirme yoluna gider. Sanatçıların açıkça dile getirdikleri, metnin açık iletileri olarak nitelenirken sanatçıların Bu sabah hava berrak; okura hissettirdikleri, sezdirdikleri ve çağrıştırdıkları Bu sabah her şey billurdan gibi. örtük ileti ya da iletilerdir. Gök masmavi bu sabah, Güzel şeyler düşünelim diye. HAP BİLGİ Yemyeşil oluvermiş ağaçlar, Güzel sanatların ana kollarından biri olan ede- biyatın malzemesi dildir. Şairler ve yazarlar, Bulutlara hayretinden. dili kullanarak edebî eserler kaleme alır. Dili Cahit Sıtkı Tarancı ifade vasıtası olarak kullanan edebiyatın di- ğer bilim dallarıyla doğrudan ya da dolaylı Şair, bu dizelerde günlük hayattaki bu ger- olarak ilişkisi vardır. çekliklerin nedenini daha güzel ve hayalî bir nedene bağlamıştır. Gökyüzünün masmavi Edebiyat özellikle tarih, sosyoloji ve psikoloji olması, insanlara güzel şeyler düşündürmek ile yakından ilişkilidir. Sanatçı; tarihî olayları istenmesine; ağaçların yeşermesi de ağaçla- eserlerinde kurgularken tarihten, eserindeki rın bulutlara olan hayretine bağlanmıştır. Bu kahramanların ruhsal çözümlemelerinde psi- şekilde gerçek hayattaki bir olayın meydana kolojiden, toplumla ilgili konularda sosyoloji gelmesini güzel ve hayalî bir nedene bağlama biliminden yararlanır. sanatına hüsnütalil (güzel nedene bağlama) adı verilir. Rasim Özdenören (1940 -2022) www.aciklisetv.com İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini ve İstan- TELMİH(HATIRLATMA) bul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsünü bitirir. Aynı yıl Devlet Planlama Teşkilatına uzman yardımcısı olarak girer. Mavera dergisini kurar. Edebiyat saha- sındaki şöhretini öykü kitaplarıyla sağlar, pek çok BMecnûn’um Leylâ’mı gördüm düşünce eseriyle de dikkat çeker. 1967’de yayımla- Bir kerece baktı geçti dığı Hastalar ve Işıklar’dan 2009’da yayımladığı İm- kansız Öyküler’e kadar on öykü kitabına imza atar. Ne sordum ne de söyledi Sanat, edebiyat ve öykü türü üzerine ileri sürdüğü Kaşlarını yıktı geçti görüşleriyle dikkatleri üzerine çeker. Âşık Ali İzzet Şair, bu dörtlükte Mecnun ve Leyla isimlerini kullanarak Mecnun’un Leyla’ya duyduğu aşka atıfta bulunmuştur. Bu sayede kendi aşkının büyüklüğünü anlatmak istemiştir. Anlatımı daha etkili hâle getirmek için geçmişte mey- dana gelmiş önemli bir olayı ya da yaşamış ünlü bir kişiyi hatırlatma sanatına telmih (ha- Kültürel ve sosyal değişimin bireyde ve ailede yol tırlatma) denir açtığı çarpıklıkları, çelişkileri, açmazları kendine has bir bakış açısıyla işler. Şiirsel bir söyleyişe sahiptir. Kelimelerin bilinen anlamları; bazen şair ve yazar- Eserlerinden Bazıları ların duygu, düşünce ve hayallerini ifade etmede Hikâye: Kuyu, Çözülme, Ansızın Yola Çıkmak, yetersiz kalır. Bu nedenle şairler ve yazarlar, ihtiyaç Denize Açılan Kapı... duydukları zamanlarda edebî sanatlara başvurur. Şairin şiirde kullandığı edebî sanatı ya da sanatları Roman: Gül Yetiştiren Adam bilmek; okurun şiiri anlamasını, şiirdeki açık ve ör- tük iletileri fark etmesini, şiirin anlam zenginliğini ve Deneme: İki Dünya, Ruhun Malzemeleri, Yeniden çağrışım gücünü kavramasını sağlar. İnanmak, Kafa Karıştıran Kelimeler... 29 Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan bir araç- Sorularını okurun ilgisini çekecek ve öğrenme is- tır. Dil; bu işlevinin yanında bir insanın yetişmesine, teğini giderecek şekilde hazırlamalı ve aldığı ce- zihinsel bakımdan gelişmesine de yardımcı olur vapları değiştirmeden okura aktarmalıdır. çünkü insan dille düşünür ve dil aracılığıyla hisseder. Mülakatta ilk olarak konuşma yapılan kişinin İnsan; düşünen ve düşündükleriyle yeni şeyler mesleği, ilgi alanları, eserleri ve çalışmaları; gö- üreten, ardından da ürettiklerini başkalarıyla pay- rüşmenin amacı, görüşme yeri hakkında kısa bir laşma gereği duyan sosyal bir varlıktır. İnsanlar, bilgi verilir. ürettiklerini konuşarak veya yazarak da paylaşa- bilir. Yazmakla zaman ve mekân kavramları aşılır. Ardından mülakat yapılan kişinin çeşitli konular- daki görüş ve düşünceleri aktarılır. Görüşmeci, Bu bakımdan konuşmak kadar yazmak da insanın not alarak ya da ses kayıt cihazıyla kaydettiği vazgeçilmez anlaşma ve iletişim aracıdır. İnsanlar; konuşmaları ya olduğu gibi ya da vurgulamak is- duygu ve düşüncelerini gözlemlerinden, bilgi bi- tediği hususları öne çıkaran bir plan uygulayarak rikimlerinden yararlanarak yazı sayesinde güzel, yayımlar. Metnin kurgusu yapılırken konuşmala- doğru ve etkili biçimde yansıtır. Bu yansıtma ey- rın içeriği değiştirilip görüşler saptırılmamalıdır. lemi, sadece bilgi vermekle sınırlı değildir. Yazma eylemi, aynı zamanda okurların zevk almasını sağ- lamaya yönelik çok yönlü bir etkinliktir. Bu etkinlik- KONUŞMA ler; şiir, deneme, fıkra, makale, hikâye, roman gibi türlerle yapılır. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik, düşündüklerini doğru ve etkili şekilde ifade ede- bilmesidir. En etkili ifade şekli konuşmadır. DENEME: Konuşma sırasında duygu, düşünce veya hayal- lerini aktaran insan, karşısındaki kişi ya da kişilere Deneme, yazarın seçtiği bir konu üzerinde kesin kendisini zevkle dinletmeyi bilmelidir. sonuçlara varmadan kişisel görüş ve düşüncele- Güzel konuşan insanlar için “Ağzından bal akıyor.” www.aciklisetv.com rini anlattığı metin türüdür. ifadesi kullanılır. Yunus Emre, asırlar önce sözün Denemede yazar; sanat, edebiyat, doğa, yaşam, gücünü ve doğru kullanımının önemini “Söz ola kese savaşı / Söz ola kestire başı / Söz ola ağulu dünya görüşü gibi insan ve insanla ilgili konulara aşı / Yağ ile bal ede bir söz” dizeleriyle ölümsüz- değinir. Deneme yazarı, gözlemlerinden ve de- leştirmiştir. neyimlerinden yararlanır; kendisiyle konuşur gibi içten ve yapmacıksız bir anlatımı yeğler. Denemeyi bir tür olarak ortaya koyan ve onu di- ğer türlerden ayıran Montaigne’dir (Monteyn). Türk edebiyatında Nurullah Ataç, Sabahattin Eyuboğlu, Suut Kemal Yetkin, Salah Birsel, Şevket Rado deneme türünün tanınmış temsilcilerinden- dir. MÜLAKAT: Alanında ünlü kişileri çeşitli yönleriyle tanıtmak, önemli olaylarla ilgili düşüncelerini öğrenmek amacıyla zamanı önceden belirlenmiş sorulu ce- vaplı karşılıklı konuşmalara mülakat denir. Görüşmeci, mülakat yapacağı kişi hakkında ön- ceden kısa bir araştırma yapmalı; bu kişi ile ilgili bilgi toplamalı ve sorularını hazırlamalıdır. Görüşme sırasında konuşmacının sözünü kesme- meye, sıkıcı ve gereksiz sorularla konuyu dağıt- mamaya çalışmalıdır. Görüşmeci, sorularını hazırlarken yansız davran- maya özen göstermelidir. 30 2. TEMA: ANLAM ARAYIŞI HAP BİLGİ İnsanı öteki canlılardan farklı ve ayrıcalıklı kılan te- mel özellikler; bilme, başarma ve öğrenme isteği- Tema, bir metindeki temel duygu ya da kav- dir. İnsanın bu özelliklere en hızlı, en ekonomik ve ramdır. Temayı ifade eden kavramlar soyuttur. en etkili ulaşma aracı ise okumaktır. Çeşitli okuma stratejileri vardır. Sesli okumada göz ve bellek iliş- Tema hikâyenin konusunu, yer ve zaman özel- kisiyle yazıya aktarılmış anlam, konuşma organ- liklerini, kişi kadrosunu, dil ve anlatım özellikle- larıyla ifade edilir. Sesli okuma bireye ana dilin ku- rini, hikâyedeki çatışmaları, olayları etrafında rallarını, ses zenginliğini ve ahengini kazandırır. Bu toplayan bir atmosfer olarak görülebilir. okuma türünde gözün yanında kulak da etkin bir şekilde kullanıldığı için bireyin anlama düzeyi artar. Temanın somutlaştırılmış şekli metnin konusu- Sesli okuma; seslerin doğru, pürüzsüz ve ahenkli nu oluşturur. söylenmesini, noktalama işaretlerinin yazarın be- lirlediği yerlerde doğru kullanılmasını, okurun sesini Ömer Seyfettin (1884-1920) dinleyici kitlesine göre ayarlamasını, okurken met- ne uygun bir şekilde sesine ahenk katmasını sağlar. Sanat değeri taşıyan metinlerin yorumlanmasında Balıkesir’in Gönen ilçesinde doğar. Edirne Askeri da sesli okumadan yararlanılabilir. Bu tür okuma, İdadisinde okurken Aka Gündüz ile tanışır ve edebi- dinleyenleri etkileyerek coşturur ve heyecanlandırır. yata ilgi duymaya başlar. Sessiz okuma, konuşma organlarını kullanmadan Modern Türk hikâyeciliğinin kurulmasına öncülük metnin anlamının göz ve zihin ilişkisi kurularak kav- eder. Maupassant (Mopasan) tarzı hikâyenin (olay ranmasıdır. Metnin anlamının sesli okumaya oranla hikâyesi) Türk edebiyatındaki ilk ve en önemli tem- daha hızlı kavranmasına yardımcı olur. Hızlı ve et- silcisidir. Hikâyelerinde çocukluk yıllarını, askerlik kin okuma, sessiz okuma ile gerçekleştirilir. Sessiz hayatını, toplum hayatının cehaletten dolayı gü- www.aciklisetv.com okuma, sözcükleri mırıldanarak söylemek değildir; mırıldanmak bir kusurdur ve okuma hızını düşürür. lünçleşen taraflarını anlatır. Karakter yaratmada da başarılı olan yazar, bazı hikâyeleri Türk tarihin- HİKAYE den aldığı ve ideal insan olarak işlediği kahraman tipini ortaya koyar. Yaşanmış ya da yaşanabilir olaylar, hikâyenin ko- nusunu oluşturur. Her hikâyede belli bir olay ya da durum, olayın geçtiği yer (mekân), olayın gerçekleştiği zaman di- limi ve olayı yaşayan kişiler (karakterler) bulunur. Hikâyenin kahramanları bir ya da birkaç kişiden meydana gelir ve bu kahramanların kişilik özellik- leri derinlemesine anlatılmaz. Hayat serüvenlerinin tamamı yerine kısa bir bölümü anlatılır. Hikâyelerde genellikle bir ana olay vardır. Millî değerlerden hareketle yeni bir edebiyatın ku- rulmasını amaçlar. Millî kültür unsurlarının ancak millî bir edebiyatla gelecek nesillere aktarılabile- ceğini düşünür. Selanik’te Ziya Gökalp ve Ali Ca- nip Yöntem’le Genç Kalemler dergisini çıkarır. Yeni Lisan adlı makalesiyle Türkçenin sadeleşmesinin önünü açar. Eserlerinden Bazıları Hikâye: Başını Vermeyen Şehit, Primo Türk Ço- cuğu, Yüksek Ökçeler, Gizli Mâbed... Tiyatro: Mahçupluk İmtihanı 31 ANI Vatan sevgisi; Tuna’dan Kerkük’e, Kıbrıs’tan Kars’a kadar vatanın birçok yerini gören şairin şiirlerinin en önemli temalarından birini oluşturur. İnsanların hatırladıkları, yaşamının bir döneminin ya da tüm hayatının sonradan çekilmiş fotoğrafı Eserlerinden Bazıları gibidir. Hatırlananların kaleme alındığı bu yazı tü- rüne anı adı verilmektedir. Şiir: Geceden Taşan Dertler, Yayla Türküsü, Anı; yazarın kendi bakış açısıyla kaleme aldı- Yurdumun Dört Bucağı… ğı, tüm hayatına ya da hayatının bir bölümüne ait düşünceleri, deneyimleri ve yaşadığı olayları Roman: Küller, Aydınlık Kapı, Aşk ve Zafer… aktardığı yazı türüdür. Anıların çoğu geçmişte yaşanmış olayları paylaşmak amacıyla yazılır. Anı: Bir Devrin Romanı Genellikle tanınmış kimseler kendi anılarını ya- yımlamaktadır. HAP BİLGİ Olayları sebep sonuç ilişkisi içerisinde vermek, Edebî değeri olan anıları okurken hayatını me- anının odak noktasıdır. rak ettiğimiz insan hakkında bilgi edinmekle Anıların hikâyeye benzer bir yapısı vardır. Belir- kalmaz; aynı zamanda o insanın bilgi, görgü li bir plan dâhilinde ilerlemek, tasvirler yapmak, ve düşünceleriyle de karşılaşırız. Bu, okura olayları daha önceden imâ etmek, geriye dönüş- ayrı bir zevk verir. Sanatçıların anıları, aynı za- ler yapmak, semboller ve kinayeler kullanmak manda edebî hareketlerin gelişimi hakkında anıların temel özellikleridir. da kuvvetli birer belgedir. Anılar, hikâye tarzı bir nitelik taşısa da anlatılan olaylar, gerçek yaşama aittir. Anılarda olaylar ve bu olayların etkileri, kişisel bakış açısıyla yeniden yapılandırılır. HAP BİLGİ www.aciklisetv.com Yazarın yaşadıklarını ve izlenimlerini yazıya Halide Nusret Zorlutuna (1901-1984) geçirmesi yönüyle anılar günlüklere benzer. Günlüklerde yaşananlar günü gününe ya- İstanbul’da doğar. 1924’ten itibaren farklı şehirler- zılırken anılarda olaylar, üzerinden bir süre de edebiyat ve Türkçe öğretmenliği yapar. Anneler geçtikten sonra kaleme alınır. Anıyla otobi- Birliği Derneği başta olmak üzere çeşitli sivil toplum yografiyi de birbirinden ayırmak gerekir. Her kuruluşları ve yayın organlarına destek verir. İlk iki tür de kişinin özel hayatını, duygu ve dü- eseri Küller adlı roman, bir kadın tarafından yazıl- şüncelerini anlatır. Otobiyografide anlatılanlar, ması dolayısıyla çok ilgi görür. kişinin kendisi ile sınırlıdır. Anıda ise geçmişte Sanatçı, bu romanında mektup ve anı türlerinden yaşanmış olaylar anlatılırken olayın yaşandı- de yararlanır. Bir Devrin Romanı isimli kitabıysa anı ğı çevre, zaman ve kişiler hakkında da bilgiler türündedir. verilir; olayların nedenleri bulunup bir sonuç çıkarılmaya çalışılır. HAP BİLGİ Türk edebiyatının ilk yazılı metinleri olan Kök Türk Kitabeleri, söylev türünün özellikleri ya- nında anı türünün özelliklerini de taşımaktadır. Babür Şah’ın 16. yüzyılda yazdığı Bâbürname, Türk edebiyatının anı türünde yazılmış ilk eseri olarak kabul edilmektedir. Divan edebiyatında Sanatçının Sisli Geceler adlı eserinde roman tekni- vakayiname, sefaretname, seyahatname ve ğinin olgunlaştığı görülür. İstanbul Türkçesinin gü- tezkirelerde yer yer tanınmış kişilerin hayat- zel örnekleri sayılabilecek eserleri ve sağlam diliyle larından, yaşanan olaylardan ve olayların ya- edebiyatımızın önemli isimlerindendir. Romanlarıy- şandığı çevreden bahsedildiği için bu tür eser- la ve hece ölçü ile yazdığı şiirleri ile tanınır. Eserlerin- lerde anı özelliği taşıyan bölümlere zaman de vatan sevgisini her şeyin önünde tutan sanatçı, zaman rastlanmaktadır. Tanzimat Dönemi’n- kadın kimliğini gizleme gereği duymadığı gibi bunu den sonra anı türü yaygınlaşmıştır. ön plana çıkarma kaygısı da gütmez. 32 Anı türü eleştiriden biyografiye, romandan şiire pek ŞİİR çok türe kaynaklık etmiştir. Ömer Seyfettin Kaşağı , ve İlk Namaz adlı hikâyelerini, Orhan Kemal Sağ İç adlı hikâyesini ve Peyami Safa Dokuzuncu Hariciye Edebiyat sanatının hemen hemen bütün millet- Koğuşu adlı romanını anı türünden yararlanarak lerin tarihindeki en temel, en eski, en yaygın, en kaleme almıştır. estetik ve en asli türü şiirdir. Şiir, ilk edebi söyleyişlerden bugüne insanoğlu ÖĞRETİCİ METİNLER için en sıcak, en etkili ve en lirik bir söz sanatı ola- gelmiştir. O kadar ki çoğu dönem ve toplumlarda edebiyat ile şiir özdeşleşmiş, edebiyat denince zi- Öğretici metinler, okuyucuya bilgi vermek ama- hinlerde beliren ilk tür şiir olmuştur. cıyla kaleme alınan metinlerdir. Öğretici metin- Edebiyat bilimcileri ve şairler şiirin çok farklı ta- lerde kelimelerin gerçek anlamında kullanılması nımlarını yapmıştır: metnin açık ve anlaşılır olmasını sağlar. “Şiir gerek içerik, öz gerekse söze dönüştürme, sunuluş açısından özgün, etkilemeye, duygulan- İnsan ve doğa ile ilgili her konuda öğretici metin dırmaya yönelik; yaratı niteliği taşıyan bir söz sa- yazılabilir. Gezi yazısı, anı, deneme, makale, fıkra, natı ürünüdür.”Doğan Aksan eleştiri gibi düzyazı türleri öğretici metin örnekle- “Şiir, şuurun dil imbiğinden geçirilmiş hâlidir. Baş- ridir. ka bir söyleyişle şiir, his hayal ve fikir unsurlarını Edebî metinler (sanat metinleri) kurmacadır ve buralar kaygısı vardı en uygun tarzda ve ahenkli bu özellik, edebî metni öğretici metinden ayıran bir dille sunma sanatıdır. Şiir, estetik bir tefekkür- özelliklerin başında gelir. Edebî metinler; hissetti- dür.” Sadık Kemal Tural rir, sezdirir ve çağrıştırır. “Şiir kalpten geçen bir hadisenin lisan hâlinde tecelli edişi, hissin birdenbire lisan oluşu ve lisan www.aciklisetv.com Edebî metinleri okuyanlar, bu metinlerden farklı hâlinde kalışıdır.” Yahya Kemal Beyatlı anlamlar çıkarabilir. Bunun nedeni bu metinlerin imge, sembol ve çağrışım değeri bakımından “Şiir, bir hikâye değil, sessiz bir şarkıdır.” Ahmet zengin olmasıdır. Hâşim Edebî metinler, coşku ve heyecanı dile getiren “Şiir, Allah’ı sır ve güzellik yolunda arama işidir.” edebî metinler ve olay çevresinde meydana ge- Necip Fazıl Kısakürek len edebî metinler olmak üzere ikiye ayrılır. Olay “Şiir, bütün hususiyeti edasında olan bir söz sana- çevresinde gelişen edebî metinler de anlatmaya tıdır.” Orhan Veli Kanık bağlı ve göstermeye bağlı metinler olmak üzere ikiye ayrılır. Şiir, coşku ve heyecana bağlı metne; “Şiir, insanın kendi ana dili çalgısında söylenen bir roman, hikâye, destan, masal gibi türler anlat- türküdür.” Cahit Külebi maya bağlı metne; tiyatro ise göstermeye bağlı “Şiir, sırrın dilidir.” Peyami Safa metne örnektir. ‘‘Yazdığımız şiir, evrenseldir. Eğer iyi şiir yazıyor- sak… Çünkü konumumuz, evrenseldir. Şiiri bu yüz- SUNUM YAPARKEN DİKKAT EDİLMESİ GERE- den dile ve deyişe çok yaslamamak gerek. Onu KENLER sanat eseri yapan öge başka türlü yazılmama özelliği olmalı.’’ İsmet Özel Sunum esnasında tekdüze anlatımdan kaçınıl- malı, vurgu ve tonlamaya dikkat edilmelidir. Abdurrahim Karakoç (1932-2012) Sunum esnasında akıcı anlatım önemlidir. Bu ne- denle konuşmacı ııı…, hmmm…, eee... gibi ifadeler- Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde doğar. Şiir den kaçınmalıdır. Sunum esnasında konuşmacı zevkini halk şairleri olan dedesinden ve babasından canlı ve enerjik olmalıdır. alır. Küçük yaşlardan itibaren şiir yazmaya başlar. Sunum iyi planlanmalı, zaman verimli kullanılma- İlk şiiri, 1950’li yıllarda Elbistan’da çıkan Engizek lıdır. adlı bir dergide yayımlanır. Çeşitli gazetelerde ülke meselelerine dair görüşlerini köşe yazılarıyla dile Konuşmacı ses tonunu etkin kullanmak için doğal getirir. 1960-1963 yılları arasında yazdığı şiirlerden konuşma tonunda ve hızında, yüksek sesle ancak oluşan Hasan’a Mektuplar adlı ilk eserinde mektup bağırmadan ve tane tane konuşmalıdır. tarzı şiiri dener. 1 33 1960 sonrası Türkiye’de yaşanan değişimin karika- Şiirler içerik özelliklerine göre lirik, epik, satirik, di- türize edilmiş hikâyelerini bu eserde görmek müm- daktik ve pastoral olmak üzere beş gruba ayrılır. kündür. Şair, Suları Islatamadım adlı kitabındaki şiir- lerinde geçmişe özlem, gelecek kaygısı, din ve Lirik Şiir: Duygu, düşünce ve hayallerin coşkulu bozulan toplum konularına yer verir. bir dille anlatıldığı duygusal şiir türüdür. Şairler, bu şiir türünde mecaz ve yan anlamlı kelimeleri kul- lanarak coşkunluğu sağlar ve kelimelerin ahenkli olmasına özen gösterir. İnsanı ilgilendiren bütün içerik özellikleri, lirik şiirlere konu olabilmektedir. Lirik şiirlerde ele alınan içerik özellikleri, okuru de- rinden etkileyecek bir şekilde dile getirilir. Pastoral Şiir: Doğa güzelliklerini; orman, yayla, dağ, köy ve çoban hayatını ve bunlara karşı du- yulan özlemi anlatan şiir türüdür. Pastoral sözcü- ğü “çobanlara ilişkin” anlamını taşır. Didaktik Şiir: Belirli bir konuda okuyucuya öğüt Şiirlerinde lirizm ve samimiyet ön plandadır. Toplu- ve bilgi vermek için yazılan öğretici özellikleri bu- mun genel sorunları üzerine eğilir. Şiirlerinde hiciv lunan şiirlerdir. Didaktik şiirlerde bir düşünce veya ve eleştiriyi sade ve anlaşılır bir dille yapar. Hece- belli ilkeler okuyucuya benimsetilmeye çalışılır. deki ustalığı, onun günümüzde âşık tarzı şiirin önde gelen temsilcileri arasında anılmasını sağlar. Çağ- Epik Şiir: Konusu savaş, kahramanlık, yiğitlik ve www.aciklisetv.com daş İslami duyarlılığını, halk şiiri formunda derinle- yurt sevgisi olan şiirlere verilen addır. Bu şiir tü- mesine işleyerek kendisinden sonraki halk şairleri- ründe bir milletin başından geçen ve milleti de- ne öncülük eder. rinden etkileyen tarihî olaylar, milletin tarihinde kahramanlık gösteren kişiler anlatılır. Epik şiirlerin içeriğinde olay olmasına karşın bu olaylar coşku- Eserlerinden Bazıları lu bir şekilde anlatılır. Şiir: Hasan’a Mektuplar, Vur Emri, Dosta Satirik Şiir: Kişilerin ve toplumların eksik ve aksa- Doğru, Akıl Karaya Vurd yan yönlerini iğneleyici bir üslupla dile getiren şiir türüdür. Bu tür şiirlerde bir eleştiri söz konusudur. Deneme: Düşünce Yazıları, Çobandan Mektuplar. Eleştiri içerikli şiirler divan edebiyatında hiciv, halk edebiyatında ise taşlama olarak adlandırılır. YAZMA HAP BİLGİ İnsan, doğası gereği yeteneklerini sergilemek Şiirin ana unsurlarından biri, içeriktir. Şiirin içe- ister. Bu istek, kişilerin ilgi alanlarına ve bece- riğini bütün edebî eserlerde olduğu gibi sanat- rilerine göre farklı şekillerde ortaya çıkabilir. çı belirler. Şair, şiirin unsurlarını kullanmada ne Örneğin kimi insanlar kas gücü ve el beceri- lerini birleştirerek zanaat ürünleri ortaya ko- kadar usta olursa olsun içeriği yüreğinde ve yabilir. Kimileri ise zihninde ürettiği duygu ve benliğinde duymadan şiir yazamaz. İnsanın düşünceleri bazı analizler sonucu bütünleşti- his dünyası şiirin içeriği açısından çok önem- rerek somut bir eser hâline getirebilir. Resim, lidir. Şairin şiirine yansıttığı tüm duygu ve dü- müzik, heykel, mimari, güzel konuşma ve yaz- şünceleri bütün ruhuyla derinden hissetmesi ma insan zihninin ürettiklerinden bazılarıdır. İn- san zihninin üretimlerinden güzel konuşma ve son derece önemlidir. Şairin hisleri, heyecanla- yazmanın, insanda estetik bir haz uyandırma- rı, coşkuları, hüzünleri, düşünceleri şiirin mısra- nın yanında başka insanlarla iletişim kurmaya larında sanata dönüşür. yardımcı olma gibi pratik bir yararı da vardır. 34

Use Quizgecko on...
Browser
Browser