Çocuğun Gelişim Aşamaları ve Değerlendirilmesi PDF

Document Details

SmilingCharoite

Uploaded by SmilingCharoite

Biruni Üniversitesi

Mehmet Emrah Cangı

Tags

child development developmental psychology education childhood

Summary

This document discusses the stages of child development and evaluation. It covers topics such as cognitive development, language development, and social-emotional development. It also includes information about developmental differences and disabilities, such as intellectual disabilities and autism spectrum disorder.

Full Transcript

ORTA VE GEÇ ÇOCUKLUK DÖNEMİ DKTI57 Çocuğun Gelişim Aşamaları ve Değerlendirilmesi Doç.Dr. Mehmet Emrah CANGİ ORTA VE GEÇ ÇOCUKLUK DÖNEMİ - BİLİŞSEL GELİŞİM (devam) Üst Biliş: Bireyin kendi düşünce süreçlerinin farkında olması ve bu süreçleri kontrol edebilmesi anl...

ORTA VE GEÇ ÇOCUKLUK DÖNEMİ DKTI57 Çocuğun Gelişim Aşamaları ve Değerlendirilmesi Doç.Dr. Mehmet Emrah CANGİ ORTA VE GEÇ ÇOCUKLUK DÖNEMİ - BİLİŞSEL GELİŞİM (devam) Üst Biliş: Bireyin kendi düşünce süreçlerinin farkında olması ve bu süreçleri kontrol edebilmesi anlamına gelir. Bireyin, tanıma testlerinin hatırlama testlerine göre daha kolay olduğunu bilmesi gibi bellekle ilgili genel bilgiyi içerir. Aynı zamanda öğrencinin gelecek haftaki sınav için yeterince çalışıp çalışmadığını izleme becerisi gibi bireyin kendi belleğiyle ilgili bilgisini kapsamaktadır. Küçük çocuklar bellekle ilgili bazı genel bilgilere sahiptir (Harris ve diğ., 2010). [email protected] Çocuklar 5 ila 6 yaşından itibaren genellikle tanıdık şeyleri tanımadıklarına göre daha kolay öğrenebilecekleri, kısa listelerin uzun olanlara göre, tanımanın ise hatırlamaya göre daha kolay olduğu ve daha uzun zaman geçtikçe daha fazla şey unutacağıyla ilgili bilgiye sahiptir (Lyon ve Flavell, 1993). Bununla birlikte, diğer taraftan çocukların üst belleği sınırlıdır. Çocuklar ilişkili olan şeylerin ilişkili olmayanlara göre daha kolay hatırlandığını ve bir öykünün özünün harfi harfine hatırlamaktan daha kolay olduğunu anlayamazlar (Kreutzer ve diğ., 1975). Beşinci sınıftan itibaren, öğrenciler konunun özünü hatırlamanın, harfi harfine hatırlamaktan daha kolay olduğunu anlamaktadır. [email protected] Küçük çocuklar kendileriyle ilgili sınırlı bir belleğe sahiptir. Bellek becerileri ve ilgili şişirilmiş bir fikre sahiptirler. Örneğin, bir araştırmada küçük çocukların çoğunluğu 10 maddelik bir listenin tamamını hatırlayabileceklerini öngörmüştür. Sonuçta, hiçbiri bu bağlantıyı gösterememiştir (Flavell diğ., 1970). İlkokul yıllarına yaklaşıkça çocuklar kendi bellek becerileriyle ilgili daha gerçekçi değerlendirmeler yapmaya başlamaktadır. [email protected] Üst belleğin yanı sıra, üst biliş de stratejiler hakkında bilgi içermektedir (White ve diğ., 2010). Michael Pressley'e (2003) göre, eğitimin anahtarı öğrencilerin sorunlara çözüm olabilecek geniş bir strateji repertuarını öğrenmelerine yardımcı olmaktır. Düşünme işinde iyi olan bireyler sorunların çözümünde bu stratejileri ve etkili planlamayı düzenli olarak kullanmaktadır. Düşünme işinde iyi olan bireyler bu stratejilerin ne zaman ve nerede kullanılacağını da bilmektedir. Stratejilerin ne zaman ve nerede kullanılacağını anlamak, genellikle öğrenme durumunun iyi izlenmesi sonucunda ortaya çıkar (Serra ve diğ., 2010). [email protected] Pressley ve diğ. (Pressley diğ., 2003; 2004; 2007) ilk ve ortaokul öğretmenlerinin strateji öğretimi ve öğrencilerin strateji kullanımı üzerinde son yıllarda ayrıntılı gözlemler yapmıştır. Sonuç olarak, okullarda strateji eğitiminin öğrencilerin etkili strateji kullanımının nasıl olacağını öğrenmesi için gerekenden çok daha az olduğu, tam ve yoğun olarak verilmediği kanısına ulaşılmıştır. Eğitimin öğrencilere yetkin stratejik öğreniciler haline gelene kadar daha fazla fırsat sağlayacak biçimde yeniden yapılandırılmaya ihtiyaç duyduğunu ileri sürmüşlerdir. [email protected] Gelişimsel Bazı Farklılıklar & Yetersizlikler: Zekâ Yetersizliği Bireyin düşük ZK’ye sahip olduğu geleneksel zekâ testlerinden genelde 70'in altında puan aldığı ve gündelik yaşama uyum sağlama güçlüğünün olduğu bir sınırlı zihinsel beceri durumudur. Zekâ geriliğiyle ilgili pek çok sınıflandırma vardır (Hallahan diğ., 2009). Zekâ geriliği olanların yaklaşık %89'u, 55 ila 70 ZK’ye sahiptir ve yetişkin olduklarında çoğunlukla bağımsız bir yaşam sürdürebilen ve pek çok işte çalışabilecek durumda olan hafif zekâ geriliği grubunu oluşturmaktadır. [email protected] Yaklaşık %6'si, 40 ila 54 ZK’ye sahiptir ve orta zekâ geriliği olarak sınıflandırılan bu gruptaki bireyler ikinci sınıf düzeyine kadar beceri elde edebilir ve fiziksel güç gerektiren bazı işlerde çalışarak kendi geçimini destekleyebilir. Zekâ geriliğine sahip olanların yaklaşık %3.5'i ise 25 ila 39 ZK’ye sahiptir ve ağır sınıfına giren bu bireyler çok kapsamlı bir destek sayesinde iletişim kurmayı öğrenebilirler ve oldukça basit görevlerin üstesinden gelebilir. 25'in altında ZK’ ye sahip olan %1’inden daha azı ise; çok ciddi zekâ geriliği sınıfına girmekte ve sürekli gözetim ihtiyacı duymaktadır. [email protected] Nedenleri: Organik gerilik, genetik bir bozukluk veya beyin hasan sonucu ortaya çıkan zekâ geriliğidir. Organik sözcüğü vücudun doku veya organlarıyla ilgilidir ve fiziksel bir hasarı belirtir. Organik geriliği olan çoğu insanın ZK’ si 0 ila 50 arasında yer almaktadır. Down sendromunun nedeni, 21. kromozomun fazladan bir tane daha kopyalanmasıdır. İdiyopatik gerilikler hiçbir organik beyin hasarı kanıtı bulunmadığı durumdaki zekâ geriliğidir; genellikle bireylerin ZK’si 50 ila 70 aralığındadır. Psikologlar bu türden zihinsel bozukluklarının; zekâ puanlarının bireylerdeki normal çeşitliliği ile ortamın alt düşünsel bir ortamda büyümesinin etkilerinin birleşimi sonucu ortaya çıktığından da şüphelenmektedir. [email protected] Üstün Yetenek: Her zaman diğerlerinin beceri ve başarılarını gölgede bırakan sınıftaki parlak çocuk, gözde atlet ve doğuştan müzisyen bireyler vardır. Üstün yetenekli bireyler ortalamanın üstü zekâya (130 veya üstü ZK'ye) ve/veya bir şeyde üstün kabiliyete sahiptir. Programlar üstün yetenekli bireyler açısından incelendiğinde, çoğu okul sisteminin çocukların düşünsel üstünlük ve akademik eğilimlerine göre seçtiği, oysaki görsel alanda veya sanat (resim, drama, dans), spor veya diğer özel yetenek alanlarında yetenekli olan çocukların gözden kaçırma ihtimali olduğu görülmektedir (Horowitz, 2009; Liben, 2009; Winner, 2009). [email protected] Üstün yeteneğe sahip çocukların ayırt edici özellikleri nelerdir? Üstün yeteneğe sahip insanlarının diğerlerine göre daha olgun olduğu, daha az duygusal probleme sahip oldukları ve daha olumlu aile ikliminde büyüdükleri yargılarını desteklemektedir. Erken olgunlaşma Öğrenme tutkusu gibi yetenekleri açısından ayrılır. Ama bazı zorluklar da onları bekleyebilir. [email protected] Akademik Zorluklar: Müfredatın onlar için yavaş ve sıkıcı olması, motivasyon kaybına yol açabilir. Kendi kapasitelerine uygun eğitim programlarının eksikliği nedeniyle potansiyellerini tam olarak gerçekleştiremeyebilirler. Sosyal ve Duygusal Zorluklar: Akranlarıyla farklı düşünce yapıları ve ilgi alanları nedeniyle uyum sorunları yaşayabilirler. Yalnızlık ve izole hissetme, sosyal ilişkilerde zorluklara neden olabilir. Mükemmeliyetçilik eğilimleri, başarısızlık korkusunu artırabilir. Duygusal Hassasiyet: Yaşlarından beklenmeyen bir empati düzeyine sahip olabilirler ve bu da yoğun duygusal stres yaratabilir. Haksızlıklar veya adaletsizliklere karşı aşırı duyarlılık gösterebilirler. [email protected] Davranışsal Zorluklar: Sıkılganlık veya otoriteye meydan okuma gibi davranış sorunları görülebilir. Hiperaktivite veya aşırı odaklanma arasında denge kurmada zorlanabilirler. Kimlik ve Beklenti Sorunları: Yüksek beklentiler, baskıya neden olabilir ve kendilerine güvenlerini olumsuz etkileyebilir. Kendi kimliklerini ve değerlerini anlamada güçlük çekebilirler. Asenkron Gelişim: Fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimleri zeka düzeylerine kıyasla daha yavaş ilerleyebilir, bu da denge sorunlarına yol açabilir. [email protected] DİLBİLGİSEL GELİŞİM Çocuklar; somut olarak orada olmayan şeyler hakkında konuşabilmek için dili daha fazla kullanma, sözcük nedir öğrenme, sesleri tanıma ve çıkarmanın yollarını öğrenme gibi okuma ve yazmayı öğrenmelerini mümkün kılan yeni becerileri okula başladıklarında kazanırlar. Bunun yanı sıra, alfabedeki harflerin dildeki sesleri temsil ettiğini yani alfabetik prensibi de öğrenirler. Çözümleme ile ilgili öne çıkan erken okuryazarlık becerileri fonolojik işlemleme, harf bilgisi ve yazı farkındalığıdır. [email protected] SÖZCÜK BİLGİSİ, DİL ÜSTÜ VE DİL ÖTESİ FARKINDALIĞI Orta ve geç çocukluk döneminde, çocuğun sözcük bilgisini düzenleyecek biçimde zihinsel değişiklikler oluşur. Duydukları bir sözcükten sonra akıllarına gelen ilk sözcüğü söylemesi istendiğinde, erken çocukluk dönemindeki çocuklar sıklıkla, duydukları sözcüğün yer aldığı bir cümle içinde onu takip eden bir başka sözcüğü söyler. Örneğin, köpek sözcüğü verildiğinde çocuk "havlar" veya yemek yemek sözcüğü verildiğinde "akşam yemeği" yanıtını verebilir. Çocuklar 7 yaş civarındayken uyaran sözcükle aynı sözcük türünden olan bir başka sözcükle yanıt vermeye başlayabilir. [email protected] SÖZCÜK BİLGİSİ, DİL ÜSTÜ VE DİL ÖTESİ FARKINDALIĞI Örneğin, çocuk köpek sözcüğüne "kedi" veya "at" sözcüğü ile karşılık verirler. Yemek yemek sözcüğüne ise "içmek" yanıt vermeleri muhtemeldir. Bu durum çocukların sözcük bilgilerini sözcüğün türüne göre düzenlemeye başladıklarına bir kanıttır. Sınıflandırma süreci çocuk sözcük dağarcığını arttırdıkça kolaylaşmaya başlar. Çocuğun 6 yaşındaki sözcük bilgisi ortalama 14.000 sözcükken, 11 yaşına geldiğinde ortalama 40.000 sözcüğe ulaşır. [email protected] Çocuklar dilbilgisinde de benzer biçimde ilerler (Tager-Flusberg ve Zukowski, 2009). İlkokul yıllarında çocuğun mantıksal muhakeme ve analitik becerisindeki artış; karşılaştırma yapma (daha kısa, daha derin) ve kişisel fikir belirtme ("Eğer başbakan olsan...") gibi yapıları uygun biçimde kullanmayı anlamada yardımcı olmaktadır. İlkokul yıllarında çocuklar: " Annesini öpen çocuk şapka takıyordu" cümlesinde olduğu gibi daha karmaşık dilbilgisini daha fazla anlayabilir ve kullanabilir hale gelir. Dili daha bağlantılı biçimde kullanmayı da öğrenirler, bağlantılı söylem üretirler. Anlamlı tanımlamalar, tarifler ve öyküler oluşturacak biçimde cümleleri bir diğeriyle ilişkilendirebilirler. [email protected] Çocuklar bu şeyleri önce sözel olarak yapabilmeli daha sonra kendilerinden yazılı ödevler beklenmelidir. İlkokul yıllarında sözcük bilgisi ve dilbilgisindeki bu ilerlemeler, edat nedir bilmek veya dilin seslerini ele alma becerisi gibi dil ile ilgili bilgi anlamına gelen dil ötesi farkındalığının gelişimine eşlik etmektedir. Dil ötesi farkındalığı çocukların "dilleri üzerinde düşünmelerini, sözcükleri anlamaları, ve hatta tanımlamalarını sağlamaktadır (Berko Gleason, 2009, s. 4). Bu beceri ilkokul yıllarında belirgin biçimde gelişmektedir (Pan ve Uccelli, 2009). Sınıftaki tartışmaların bir kısmını özne ve yüklem gibi cümlelerin bileşenleri üzerinde çalışıp konuştukça sözdizimi bilgilerini arttırmaktadır. [email protected] Bunun yanı sıra çocuklar, dili kültüre uygun biçimde nasıl kullanacaklarıyla ilgili anlayışlarında edim bilgisi sürecinde ilerleme kaydetmektedir (Bryant, 2009; Siegal ve Srian, 2010). Ergenliğe adım attıklarında, çoğu çocuk gündelik bağlamlarda dilin kullanımıyla yani ne demenin uygun olacağı ve ne demenin uygun olamayacağıyla ilgili kuralları bilmektedir. Çocuklar okumayı öğrenmeden önce fiziksel olarak var olmayan şeyler üzerinde konuşabilmek için dili kullanmayı, sözcüğün ne olduğunu ve sesleri nasıl fark edip üzerinde konuşacaklarını öğrenmelidir. İyi bir sözcük bilgisiyle ilkokula başlayan çocuklar okumayı öğrenirken avantajlı durumdadır (Paris ve Paris, 2006). [email protected] İkidillilik ve İkinci Bir Dil Edinimi İkinci bir dili öğreniminde duyarlı dönemler var mıdır? Yani, eğer birey ikinci bir dil edinmek istiyorsa, öğrenmeye başlama yaşı ne kadar önemlidir? İngilizcenin anadil olarak konuşulmadığı evlerden gelen çocuklara öğretmenin en iyi yolu nedir? İkinci Dil Öğrenimi: Uzun yıllardan beri, ikinci bir dili erinlikten önce öğrenmeyen bireylerin hiçbir zaman anadili o dil olanların yeterliğine ulaşamayacaklarını ileri sürülmüştür (Johnson ve Newport, 1991). Bununla birlikte, yakın zamanda yapılan bir araştırma daha karmaşık bir sonuç ortaya koymuş; farklı dil sistemlerinin duyarlı dönemlerinde farklılaşmanın muhtemel olduğu ileri sürülmüştür (Thomas ve Johnson, 2008). Bu durumda, ergen ve yetişkinler gibi dili geç öğrenenlere sesler ve dilbilgisinin öğrenimiyle karşılaştırıldığında yeni dilin sözcüklerini öğrenme daha kolay gelmektedir (Neville, 2006). [email protected] Örneğin, çocukların ikinci bir dildeki sözcükleri anadil aksanıyla söyleme becerileri yaşla birlikte azalmakta, özellikle 10 ila 12 yaşlarından sonra keskin bir düşüş gözlenmektedir. Bunun yanı sıra, yetişkinler çocuklara göre ikinci bir dili daha hızlı öğrenme eğilimi gösterir fakat ikinci dili edinmede ulaştıkları son düzey çocuklarındaki kadar yüksek değildir. Çocuklar ve yetişkinlerin ikinci bir dil edinim/öğrenimleri birbirinden farklıdır. Yetişkinlerle karşılaştırıldığında çocukların geri bildirimlere daha az duyarlı olduğu, açık stratejileri daha az kullandıkları ve ikinci bir dili öğrenirken daha fazla bilgiye gereksinim duydukları bulunmuştur (Thomas ve Johnson, 2008). [email protected] İki Dilli Eğitim: Son yirmi yıldır tercih edilen strateji, göçmen çocuklara akademik konularda kendi dillerinde öğrenim verirken aşama aşama İngilizcenin öğretildiği, iki dilli eğitimdir (Haley, 2010; Peregoy ve Boyle, 2009). Çift dilli eğitim programlarının savunucuları İngilizce bilmeyen çocuklara sadece İngilizce dilinde eğitim verildiğinde akademik konularda geri kalacaklarını öne sürmektedir. [email protected] Bu gruptakiler "Sadece İngilizce kullanılarak matematik veya tarih bu dili kullanamayan 7 yaşındaki çocuklara nasıl öğretilir?" sorusunu yöneltmektedirler. İki dilli programları eleştirenler de çoğunlukla göçmen çocukların sadece bir yıl çift dilli eğitime ihtiyaç duyduklarının düşünüldüğünü öne sürmektedir. Bununla birlikte, çoğu göçmen çocuğun İngilizce konuşma yetkinliğini üç ila beş yılda, okuma yetkinliğini ise yedi yılda geliştirdiği bulunmuştur (Hakuta ve diğ., 2000). Bununla birlikte, göçmen çocuklar İngilizce öğrenme becerilerinde tabii ki farklılık göstermektedir. Daha düşük sosyo-ekonomik düzeye sahip olanlar daha yüksek olanlara göre daha fazla zorluk sekmektedir (Hakuta, 2001). Bu nedenle, daha düşük sosyal-ekonomik arka plana sahip olan çocukların su ankine göre daha uzun süre iki dilde eğitim almaya ihtiyaçları vardır. [email protected] SOSYAL- DUYGUSAL GELİŞİM Orta Çocukluk Döneminde Sosyal Gelişim Okula başlayan çocuklar kendilerini yeni ve geniş bir sosyal çevrenin içinde ilişkilerinde öğretmeni, arkadaşları ve özellikle de annesi ile kurduğu yakın ilişkiler ön plana çıkar. Arkadaş sayısının arttığı, akran gruplarının önem kazandığı ve arkadaşlarından çok fazla etkilendiği bir dönemdir. Bu dönemde bağımsızlığını kazanması, akranlarıyla geçinmeyi ve uygun cinsiyet rollerini öğrenmesi beklenir. Kendi akranlarının görüşlerini ve düşüncelerini paylaşan ve kabul eden çocuk, daha büyük çocukların ve yetişkinlerin görüşlerine karşı koymaya başlar. [email protected] Orta Çocukluk Döneminde Duygusal Gelişim Bu dönemde çocukların benlik farkındalıklarının ve sosyal duyarlılıklarının artması ile duygusal yeterlilikleri desteklenir. Duyguları anlama ve duygularını düzenleme becerilerinde olumlu yönde gelişim gözlenir. Çocuklar kendilerini neyin kızdırdığını, korkuttuğunu ya da üzdüğünü ve bu duyguları gösterdiklerinde diğer insanların nasıl tepki vereceğini bilir ve buna göre davranışlarını kontrol edebilir. Bu dönemde görülen, duyguyu anlama yollarından birisi de empatidir. Orta çocukluk döneminde bilişsel gelişimdeki ilerlemelerden dolayı, empati becerileri daha fazla gelişmiştir. Çocuklar, insanların aynı anda birkaç duyguyu yaşayabileceğini 8-9 yaşlarında daha iyi anlayabilir. Bu dönemde kimlik arayışına giren çocuk toplum tarafından kabul görmeye çalışır. Duygusal açıdan farklı duygular yaşar ve duygularını dışa vurur. [email protected] Duygusal ve Davranışsal Bozukluklar: Okul yıllarında çoğu çocuk zaman zaman çok az da olsa duygusal zorluklar yasar. Bunlardan az oranında sorunlar o kadar ciddi ve süreğendir ki duygusal veya davranışsal bozukluğa sahip olarak sınıflandırılır (Gargiulo, 2009; Kauffman ve Landrum, 2009). Duygusal ve davranışsal bozukluklar ilişkiler, saldırganlık, depresyon ve kişisel veya okula ilişkin korkular gibi ciddi, süreğen sorunların yanı sıra uygun olmayan sosyal- duygusal özellikleri kapsamaktadır. Bir bozukluğa sahip ve bireysel eğitim planına ihtiyaç duyan çocukların yaklaşık %8’i bu sınıf içinde yer almaktadır. [email protected] Duygusal ve Davranışsal Bozukluklar: Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) OSB sosyal etkileşimde, sözel ve sözel olmayan iletişimde sorunlar ile tekrarlayıcı davranışlar gibi ayırt edici özelliklerle tanımlanmaktadır (Boutot ve Myles, 2011; Hall, 2009). Bunun yanı sıra bu tür bozukluklara sahip çocuklar duyusal deneyimlere alışa gelmedik tepkiler gösterebilmektedir (Ulusal Ruh Sagligi Enstitüsü, 2008). Otizmi olan çocukların bazılarında zeka geriliği; diğerlerinde ise orta ve orta-üstü zeka gözlenmektedir (Hoekstra ve diğerleri, 2010). Otistik spektrum bozuklukların sıklıkla çocuk henüz 2 - 3 yaşındayken bile tespit edilebilir. Ancak 3 yaş altında net tanıya ulaşmak güçtür (yalancı pozitiflik). [email protected] OBS ile ilgili son yıllardaki tahminler, daha fazla ortaya çıktığı veya daha fazla tespit edilip tanılandığı yönündedir (Neal, 2009). Bir zamanlar 2500 kişiden sadece birini etkilediği tahmin edilirken, günümüzde 150 kişiden birinde ortaya çıktığı ileri sürülmektedir (Bozukluk Kontrolü ve Önleme Merkezleri, 2007). Otistik bozukluk, yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkan ve sosyal ilişkilerde yetersizlikler, iletişimde anormallikler ve sınırlı, tekrarlayıcı ve stereotipik davranış örüntülerini içeren ciddi bir gelişimsel otistik spektrum bozukluğudur. [email protected] OSB’nin nedeni ne olabilir? Hâlihazırda sahip olunan görüşe göre otizm, beynin yapısında ve nörotransmiterlerdeki anormalliğin olduğu beyin işlev bozukluğudur (Anderson ve diğ., 2009; Gilbert ve diğ., 2009). OSB’nin gelişiminde genetik faktörlerin de rolü olasıdır (El-Fishawy ve State, 2010; Shen ve diğ., 2010). Yakın zamanda yapılan bir çalışma, 16. kromozoma eksik veya yinelenen DNA parçalarının yani mutasyonun, çocukta otizmin gelişmesi riskini ortaya çıkarabileceğini göstermiştir (Weiss ve diğ., 2008). Ailenin sosyalleştirme uygulamalarının çocukta otizme neden olduğuna ilişkin herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Erkeklerde kızların dört katı daha fazla otizm spektrum bozukluğu görülmektedir (Gong ve diğ., 2009). [email protected] Erkekler ve otizm ilişkisini açıklayan Simon Baron-Cohen (2008) otizmin erkek beyninin asin halini yansıttığını, özellikle de erkeklerin kızlara göre daha düşük olan empati kurma ve yüz ifadelerini ve mimikleri anlayabilme becerisinin bir göstergesi olduğunu ileri sürmektedir. Bu becerileri 4 ila 8 yaş erkek çocuklarda ilerletmek amacıyla Baron-Cohen ve arkadaşları (2007) bir erkek çocuğun yatak odasında oyuncak tren ve traktörler üzerine yerleştirilmiş farklı duygu ifadelerine sahip yüzlerin olduğu bir dizi çizgi film DVD'si oluşturmuştur. Otistik çocuklar bir ay boyunca her gün 15 dakika çizgi film izledikten sonra, farklı ortamlarda gerçek yüzleri tanıma becerileri otizmi olmayan çocuklarla eşit düzeye ulaşmıştır. [email protected] Otizmli çocuklar iyi yapılandırılmış sınıf ortamları, bireysel öğretim ve küçük gruplarda öğretimden fayda sağlamaktadır. Davranış değiştirme yöntemleri otistik çocukların öğrenmesine bazı durumlarda yardıma olmaktadır (Boutat ve Myles, 2011; Hall, 2009; Kasari ve Lawton, 2010). Yakın zamanda yapılan bir gözden geçirme çalışması sonucunda, söz konusu davranış değişiklikleri otizmli çocuğa yoğun biçimde sağlandığında ve küçük yaşlardan itibaren kullanıldığında daha etkili oldukları sonucuna varılmıştır (Howlin ve diğ., 2009). [email protected] KAYNAK SANTROCK, J. W. (2019). YAŞAM BOYU GELIŞIM: GELIŞIM PSIKOLOJISI: LIFE-SPAN DEVELOPMENT (13. BASKI). (G. YÜKSEL, ÇEV. ED.). NOBEL AKADEMIK YAYINCILIK.

Use Quizgecko on...
Browser
Browser