Psikolojiye Giriş (19. Baskı) PDF - Clifford T. Morgan
Document Details
2011
Clifford T. Morgan
Tags
Summary
This is a Turkish translation of Clifford T. Morgan's *A Brief Introduction to Psychology*. The 19th edition of the book, published by Eğitim Akademi Yayınları, covers various aspects of psychology. It includes sections on the nature and branches of psychology along with their methods.
Full Transcript
CLIFFORD T. MORGAN (Düzeltilmiş ve Gözden Geçirilmiş 19. Baskı) EDİTÖRLER Prof. Dr. Sirel KARAKAŞ Yrd. Doç. Dr. Rükzan ESKİ Eğitim Akademi Yayınları Genel Yayın Yönetme...
CLIFFORD T. MORGAN (Düzeltilmiş ve Gözden Geçirilmiş 19. Baskı) EDİTÖRLER Prof. Dr. Sirel KARAKAŞ Yrd. Doç. Dr. Rükzan ESKİ Eğitim Akademi Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya AYDOĞAN Psikolojiye Giriş Clifford T. MORGAN EDİTÖRLER Prof. Dr. Sirel KARAKAŞ Yrd. Doç. Dr. Rükzan ESKİ This volume is a Turkish translation of A BRIEF INTRODUCTION TO PSYCHOLOGY ( Second Edition) by Clıifford T. Morgan published by McGraw Hill Book Campany, New York U.S. Copyright © 1977, 1974 by McGraw- Hill, Inc. Yasal Uyarı: 5846 sayılı ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasaları ve Türk Ticaret Yasası gereğince; fotokopi, tarama, yazma vb. herhangi bir kitabı çoğaltarak satın alan, satan veya bir kitaptan yayınevinin izni olmadan alıntı yapan kişi ve kurumlar; her bir kopya için 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası, 10.000 TL’den 150.000 TL’ye kadar para cezası, meslekten men ve kopyalama cihazlarına el konulması ile cezalandırılır. © Bu kitabın tüm hakları EĞİTİM KİTABEVİ YAYINLARI’na aittir. Her hakkı saklıdır. Yasaya göre kapakta orijinal parlak hologram bulunması zorunludur, bulunmayan kitaplar sahtedir. Eğitim Akademi ® Eğitim Kitabevi’nin tescilli markasıdır. Birinci Baskı 1981 Onuncu Baskı 1993 İkinci Baskı 1984 On birinci Baskı 1995 Üçüncü Baskı 1986 On ikinci Baskı 1998 Dördüncü Baskı 1986 On üçüncü Baskı 1999 Beşinci Baskı 1988 On dördüncü Baskı 2000 Altıncı Baskı 1988 Onbeşinci Baskı 2004 Yedinci Baskı 1989 Onaltıncı Baskı 2005 Sekizinci Baskı 1991 (Düzeltilmiş) Onyedinci Baskı 2006 Dokuzuncu Baskı 1991 Onsekizinci Baskı 2010 (Düzeltilmiş ve gözden geçirilmiş) Ondokuzuncu Baskı 2011 ISBN: 978-975-8890-70-5 Kapak ve Sayfa Tasarımı Eğitim Kitabevi Yayınları Dizgi Birimi Baskı ve Cilt Olgun-Çelik Ofset Yeni Matbaacılar Sitesi Yayın Cad. No: 91 Tel: 0(332) 342 32 20 EĞİTİM KİTABEVİ YAYINLARI Rampalı İş Merkezi Kat:1 No:121 Tel&Faks: 0(332) 351 92 85 Meram/KONYA www.kitapmatik.com.tr [email protected] III İÇİNDEKİLER Düzeltilmiş ve Gözden Geçirilmiş Baskının Önsözü XI Düzeltilmiş Baskının Önsözü XIII Çevirinin Önsözü XIV Eserin Önsözü XVI BÖLÜM 1 1 BİR SANAT VE BİLİM OLARAK PSİKOLOJİ Prof. Dr. Olcay İMAMOĞLU Prof. Dr. Hüsnü ARICI PSİKOLOJİYİ ÖĞRENMEYE BAŞLARKEN 3 İnsanları Nasıl İncelemeliyiz? Bu Kitabın Yaklaşımı Psikolojinin Tanımı Özet PSİKOLOJİNİN ALT DALLARI 7 Klinik Psikoloji Danışmanlık Psikolojisi Okul ve Eğitim Psikolojisi Kişilik Psikolojisi ve Sosyal Psikoloji Gelişim Psikolojisi Psikometrik Psikoloji Endüstri Uygulamaları Deneysel Psikoloji Özet PSİKOLOJİNİN YÖNTEMLERİ 13 Betimsel Yöntemler Deneysel Yöntemler İstatiksel Yöntemler Özet EK OKUMA KAYNAKLARI BÖLÜM 2 EVRİM, GENETİK VE DAVRANIŞ 23 Prof. Dr. Gülden ACAR EVRİM VE DAVRANIŞ 25 Evrimin Özdesi Türe Özgü Davranış Örüntüleri Homo Sapiens’in Evrimsel Kalıtı Özet GENETİK VE DAVRANIŞ 30 Kalıtımın Mekanizmaları Ailede Kalıtım Zekanın Kalıtımı Heyecanın Kalıtımı Özet DOĞUŞTAN DONANIM VE EDİNİLMİŞ DONANIM 37 Doğuştan Donanım ve Edinilmiş Donanımın Etkileşimi Doğuştan Donanım ile Edinilmiş Donanımın Birbirinden Ayrılması Özet EK OKUMA KAYNAKLARI IV BÖLÜM 3 DAVRANIŞIN GELIŞIMI 43 Prof. Dr. Rüveyde BAYRAKTAR İLK YILLARDA GELİŞİM 44 Fiziksel Gelişim Sinir Sisteminin Gelişimi Motor Gelişim Duyusal Gelişim Algısal Gelişim Dil Gelişiminin Başlangıcı Özet BİLİŞSEL GELİŞİM 53 Duyusal-Motor Dönem İşlemöncesi Dönem Somut İşlemsel Dönem Formel İşlemsel Dönem Özet SOSYAL GELİŞİM 57 İlk Sosyal Davranışlar: Bağlılık ve Kopma Başkalarıyla Olumlu İlişkiler: İşbirliği ve Yardımseverlik Başkalarıyla Olumsuz İlişkiler: Saldırganlık Vicdan Gelişimi: Doğru ve Yanlış Özet EK OKUMA KAYNAKLARI BÖLÜM 4 ÖĞRENMENİN İLKELERİ 65 Dr. İffet DİNÇ ÖĞRENMENIN İNCELENMESINE BAŞLARKEN 67 Öğrenme Nedir? Öğrenme ve İcra Genel Uyarılmışlık Hâli ve Güdü Türe Özgü Hazırolma Öğrenme Durumları Özet KLASİK KOŞULLAMA 70 Salya Koşullaması Korku Koşullaması Uyarıcı Genellemesi Tutumların Koşullanması Özet EDİMSEL KOŞULLAMA 75 Klasik Ve Edimsel Koşullama Arasındaki Farklar Edimsel Bir Davranımın Öğrenilmesi Ayırdetmeyi Öğrenme Motor Öğrenme Kaçınma Koşullaması Birincil ve İkincil Pekiştirme Zamanlama ve Şekillendirme Söndürme ve Bastırma Aralıklı Pekiştirme Özet BİLİŞSEL ÖĞRENME 86 Yer Öğrenme Taklit ve Örnek Alma Kavrama Yoluyla Öğrenme Öğrenme Kurulumları Özet EK OKUMA KAYNAKLARI V BÖLÜM 5 İNSAN ÖĞRENMESİ VE BELLEK 93 Dr. Recai COŞTUR SÖZEL ÖĞRENME ÇEŞİTLERİ 94 Kelime Öğrenme Kavram Öğrenme Bağsal Öğrenme Örgün Öğrenme Özet ÖĞRENME YETENEĞİ 98 Zeka Yaş Genel Uyarılmışlık Hâli ve Kaygı Eski Öğrenilenin Aktarılması Özet ÖĞRENME STRATEJİLERİ 105 Aralıklı ya da Toplu Öğrenme Sonuçlar Hakkında Bilgi Okuma ya da Anlatma Bütün Halinde ya da Parçalara Bölerek Öğrenme Programlanmış Öğrenme Özet ÖĞRENME MALZEMESİ 112 Algısal Ayırdedilebilirlik Çağrışımsal Anlam Kavramsal Benzerlikler Kavramsal Basamaklar Dizisi Çağrışımsal Basamaklar Dizisi Özet HATIRLAMA VE UNUTMA 117 Hatırda Tutmanın Ölçülmesi Kısa-Süreli ve Uzun-Süreli Bellek Hatırda Tutulan Miktar Neden Unutuyoruz Özet EK OKUMA KAYNAKLARI BÖLÜM 6 DÜŞÜNME VE PROBLEM ÇÖZME 127 Yrd. Doç. Dr. Rükzan ESKİ DÜŞÜNME SÜRECİ 128 İmge İçsel Konuşma ve Hareket Kavramsal Düşünme Sözel Düşünme Özet PROBLEM ÇÖZME 133 Problem Çözmedeki Aşamalar Bireysel Etkenler Muhakeme Özet KAVRAMLARI NASIL ÖĞRENİRİZ 141 Kavram Kazanma Stratejileri Kavramların Normal Yolla Öğrenilmesi Kavram Kazanmayı Etkileyen Etkenler Özet EK OKUMA KAYNAKLARI VI BÖLÜM 7 DİL VE İLETİŞİM 149 Dr. Giray URAZ İLETİŞİMİN ÖZDESİ 150 Dil Çeşitleri Dilbilimi Hayvanlarda İletişim Özet KONUŞMA ALGISI 156 Konuşma Uyarıcıları Fonemler ve Heceler Kelimeler, Cümlecikler, Cümleler Konuşmanın Dirikliği Sözel Olmayan İletişim Özet GRAMERİN PSİKOLOJİSİ 161 Yüzeysel Yapı ve Derin Yapı Gramer Kurallarının Öğrenilmesi Bağsal Yapı Özet BEYİN VE DİL 166 Dilde Beyin Kabuğunun Başatlığı Afazi Şizofrenik Dil Özet EK OKUMA KAYNAKLARI BÖLÜM 8 DÜRTÜLER VE GÜDÜLENME 171 Prof. Dr. Aydan GÜLERCE GÜDÜLENMENİN DOĞASI 172 Güdüsel Döngüler Olumlu ve Olumsuz Hedefler Öğrenilmiş Hedefler Bilinçdışı Güdülenme Güdülerin Ölçülmesi Özet BİRİNCİL GÜDÜLER 179 Açlık ve Susuzluk Cinsellik ve Analık Dürtüleri Merak ve Duyusal Uyarılma Faaliyet ve Kurcalama Yeterli Olma Güdüsü Özet SOSYAL GÜDÜLER 185 Sevecenlik ve Birlikte Olma İsteği Sosyal Onay ve Kendilik Değeri Başarı Bilişsel Çelişki Özet EK OKUMA KAYNAKLARI BÖLÜM 9 GENEL UYARILMIŞLIK HÂLİ, DUYGU VE HEYECANLAR, FARKINDALIK 193 Prof. Dr. Sirel KARAKAŞ GENEL UYARILMIŞLIK HÂLİ İLE DUYGU VE HEYECANLARIN FİZYOLOLİK TEMELİ 194 Uyku ve Genel Uyarılmışlık Evreleri Otonom Sinir Sistemi Otonom Etkiler Beynin Genel Uyarılmışlık Hâli, Duygu ve Heyecanlardaki İşlevleri Beynin Uyarılması Özet VII HEYECANSAL VE DUYGUSAL HİSLER, DURUMLAR 206 Haz Korku ve Kaygı Öfke ve Düşmanlık Duygu ve Heyecanların Yorumu Yüz İfadesi ve Sesle İfade Durum Hakkında Bilgi Sahibi Olma Özet HİSLERDE VE FARKINDALIKTA BAŞKALAŞMA 214 İlaç Nedir? Stimülanlar Narkotik ve Analjezikler Hipnotik ve Sedatifler Trankilizan ve Antidepresif İlaçlar Halusinojen veya Algıyı Çarpıtıcı İlaçlar Trans Halleri Biyodönüt Özet EK OKUMA KAYNAKLARI BÖLÜM 10 DUYULAR 221 Prof. Dr. Selim HOVARDAOĞLU DUYUSAL MEKANİZMALAR 222 Alıcılar Duyusal Şifreler Eşikler Uyum Özet GÖRME 225 Işık Uyarıcısı Göz Gündüz ve Gece Görme Renk Görme Görsel Keskinlik Özet İŞİTME 230 Kulak Ses Uyarıcısı Frekans ve Perde Şiddet ve Yükseklik Sağırlık Özet DİĞER DUYULAR 235 Kimyasal Duyular Deri Duyuları Proprioseptif Duyular Özet EK OKUMA KAYNAKLARI BÖLÜM 11 ALGI 241 Prof. Dr. Sirel KARAKAŞ NESNE ALGILAMA 243 Şekil-Zemin Algısı Gruplama Tamamlama Özet ALGISAL DEĞİŞMEZLİKLER 245 Şekil Değişmezliği Büyüklük Değişmezliği Parlaklık Değişmezliği Özet DERİNLİK ALGISI 247 Monoküler İpuçları Binoküler İpuçları Çatışan İpuçları Özet VIII ALGIYI ETKİLEYEN OLAYLAR 250 Dikkat Hazırlayıcı Kurulum Öğrenme Duyusal Yoksunluk Güdü Duyum-ötesi Algı Özet EK OKUMA KAYNAKLARI BÖLÜM 12 PSİKOLOJİK TESTLER 259 Prof. Dr. Sedat TOPÇU TESTLERİN KULLANIMI 260 Test Türleri İyi Bir Testin Özellikleri Testlere Dayanarak Kararlar Verme Özet ZEKA VE YETENEK TESTLERİ 265 Bireysel Zeka Testleri Akademik Yetenek Testleri Mesleki Yetenek Testleri Özet ZEKADA AYRILIKLAR 270 Yetenekler Arasında İlişkiler Zekada Bireysel Ayrılıklar Zekada Grup Ayrılıkları Özet KİŞİLİK TESTLERİ 277 Görüşmeler ve Dereceleme Ölçekleri İlgi Testleri Kişilik Anketleri Projektif Testler Özet EK OKUMA KAYNAKLARI BÖLÜM 13 KİŞİLİK 285 Doç. Dr. Buket TEGİN KİŞİLİK KURAMLARI 286 Treyt Kuramları Durum Kuramları Sosyal Davranış Kuramı Özet KİŞİLİĞİN ŞEKİLLENMESİ 294 Yetenekler Sosyal Öğrenme Ailenin Etkileri Sosyal Etkiler Özet BAŞA ÇIKMA DAVRANIŞI 298 Unutma (Bastırma ya da Baskı Altına Alma) Güdüleri Çarpıtma (Karşıt Tepki Geliştirme) Başkalarını Suçlama (Yansıtma) Bahane Bulma (Mantığa Bürünme) Semeri Dövme (Yer Değiştirme) Fantazi Özdeşim Kurma Çocuksu Davranma (Gerileme) Yüceltme ve Ödünleme Savunma Mekanizmalarının Kullanımı Özet EK OKUMA KAYNAKLARI IX BÖLÜM 14 DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI VE TEDAVİSİ 305 Prof. Dr. Perin UÇMAN Prof. Dr. Işık SAVAŞIR DAVRANIŞ BOZUKLUKLARINI TANIMLAMA 306 Sosyal Bağlam Davranışın Niceliği ve Niteliği Davranış Bozukluklarını Tanıma Davranış Bozukluklarının Sınıflandırılması Özet PSİKONEVROTİK REAKSİYONLAR 311 Kaygı Reaksiyonları Fobik Reaksiyonlar Obsesif-Kompülsif Reaksiyonlar Depresif Reaksiyonlar Özet PSİKOTİK REAKSİYONLAR 315 Afektif Reaksiyonlar Paranoid Reaksiyonlar Şizofrenik Reaksiyonlar Kronik Beyin Sendromları Özet KİŞİLİK BOZUKLUKLARI 320 Şizoid Kişilik Pasif ve Saldırgan Kişilikler Antisosyal Reaksiyon Madde Bağımlılığı Özet PSİKOLOJİK TEDAVİLER 322 Tedavinin Amaçları Psikanaliz Danışandan Hız Alan Tedavi Varoluşçu Tedaviler Diğer Psikoterapiler Özet DAVRANIŞIN DEĞİŞTİRİLMESİ 327 Davranışın Değiştirilmesi İlkeleri Davranışın İşlevsel Analizi Karşıt Koşullama Edimsel Koşullama Örnek Alma Simgesel Ödül Biriktirme Özet EK OKUMA KAYNAKLARI BÖLÜM 15 TUTUMLAR VE ÖNYARGI 335 Prof. Dr. Orhan AYDIN TUTUMLARIN ÖZDESİ 336 Tanımlar Basit ve Karmaşık Tutumlar Tutum Kuramı Özet ÖNYARGI VE AYIRIM 340 Önyargının Özellikleri Önyargının Yaygınlık Derecesi Önyargının Kaynakları Önyargıları Besleyen Kaynaklar Önyargıların Toplumsal Sonuçları Özet TUTUMLARIN GELİŞMESİ 345 Ana-baba Etkisi Tutumların Oluşmasında Kritik Dönem Ergenlik ve İlk Yetişkinlik Kuşak Farklılıkları Önyargıların Gruplar Arası Temas Yoluyla Değiştirilmesi Özet X TOPLUMSAL HAREKETLER 354 İnsan Hakları Öğrenci Hareketleri Kültüre-karşıt Hareketler Kadın Hakları Hareketi Özet EK OKUMA KAYNAKLARI BÖLÜM 16 DAVRANIŞ ÜZERINDE SOSYAL ETKILER 359 Prof. Dr. Deniz ŞAHİN GRUPLARIN DAVRANIŞ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ 360 Toplumsallaşma Saldırganlık Uygu Sapkınlık Grup Kararları Özet ROLLER VE BEKLENTİLER 370 Rollerin Özdesi Rol Davranışı: Alan Araştırması Rol Davranışı: Laboratuvar Araştırması Beklenti Kalıp-yargılar Özet YARDIM ETME, DİĞERKÂM VE OLUMLU SOSYAL DAVRANIŞ 377 Tanıklar ve Sorumluluğun Yayılması Yardım Etme Davranışı Özet EK OKUMA KAYNAKLARI Terimler Sözlüğü 381 İngilizce Terimler ve Türkçe Karşılıkları 401 Yazar Buldurusu ve Kaynaklar 409 Konu Buldurusu 417 XI DÜZELTİLMİŞ VE GÖZDEN GEÇİRİLMİŞ BASKININ ÖNSÖZÜ Bu kitap Ata’mızın doğumunun 100. yılını kutlama faaliyetlerine, Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümünün katkısıdır. Elinizdeki, bu anlamlı kitabın 18. baskısıdır. Böyle bir baskı sayısı, alandaki ders kitaplarında ender ulaşılabilen bir durumdur. Bu başarı, öncelikle, çevirisi yapılan eserden kaynaklanmaktadır. Daha önce geniş kapsamlı kitaplar yazmış olan C. T. Morgan, “A Brief Introduction to Psychology” kitabında psikoloji bilimini kısaca gözden geçirmeyi; psikologların ne düşündüklerini veya nasıl çalıştıklarını değil, neleri bildiklerini; açık seçik şekilde, öğrenme ve hatırda tutmayı kolay kılacak biçimde sunmayı hedeflemiştir. Morgan, kitabı okuyacak kişilerin ancak küçük bir bölümünün psikolojide uzmanlaşacağını dikkate almış; kitapta, kişilerin kendi yaşamlarına uygulayabilecekleri bilgiler vermeye çalışmıştır. Bir konuyu, bir bilim alanını kısa bir şekilde ve öğretmeyi hedefleyerek sunabilmek, onu uzun ve kapsamlı olarak sunmaktan daha zordur. Kısa bir sunuş için konulara hâkim olmak, konuların birbirleriyle genelden özele doğru olan ilişkilerini çok iyi bilmek, konuları dengeli bir şekilde seçebilmek için hepsi hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Kısa ve basit bir kitap, akıllıca yapılmış bir planlamayı gerektirir. Yazarın kendi çalışma alanını, kişisel ilgi ve yatkınlıklarını bir tarafa bırakabilmesini, bu gibi konuları, eşdeğer diğer konularla eşit ağırlıkta ele alabilme yansızlığını gösterebilmesini gerektirir. “Psikolojiye Giriş Ders Kitabı”nın çevirisinin bugün 18. baskısını yapıyor olması, büyük ölçüde, orijinal kitabın bu meziyetlerinden kaynaklanmaktadır. Ancak bu yaygın etkinin temelinde, kuşkusuz, yapılan çeviri eserin bazı özellikleri de yer almaktadır. Bilimin başta gelen ölçütleri arasında bilginin iletilebilir olması bulunur. İletilebilirlik, bilimsel mesajların, mesajı veren kişinin kastettiği şekilde, tam olarak anlaşılmasıyla ilgilidir. İletilebilirliği sağlamadaki “olmazsa olmaz” ise, terim birliği ve terimlerde tutarlıktır. Bu çeviri kitabın yazılmasına geçilmeden önce, metinde geçen terimler tek tek ele alınmış, bunların her biri için kullanılacak Türkçe terimler belirlenmiştir. Üzerinde birleşilen Türkçe terimler, İngilizce karşılıkları ve terimin açıklaması ile birlikte, kitabın sonuna konan “Terimler Sözlüğü”nde sunulmuştur. Kitabın anlaşılabilirliğine yönelik bu önhazırlık aşamasında yapılmış olan çalışmalar bir öncü olmuş, daha sonraki terim çalışmalarının temelini oluşturmuştur. Bilim dallarının biraraya geldiği, cevapların ancak çok-disiplinli çalışmalarla ortaya konabileceğinin anlaşıldığı günümüzde, “bilişsel nörobilim” yaklaşımı ön plana geçmiş bulunmaktadır. Bu yaklaşım, asıl alanı psikoloji olmayan uzmanların da, psikolojinin temel konularına aşina olmalarını gerektirmektedir. Bütün bu gelişmelerin bir sonucu olarak psikoloji biliminin içerdiği bilgiler büyük önem kazanmıştır. Konuları ayrıntıya girmeden, kısaca ve açık seçik sunan bu kitaba duyulan gereksinimin temelinde, psikoloji bilimine ilişkin bu gelişmelerin rolü büyüktür. Zaman içinde “Psikolojiye Giriş” kitabı sadece üniversitelerdeki Psikoloji Bölümlerinde kullanılan bir ders kitabı olmaktan çıkmıştır. Kitap, Eğitim Fakültelerinde ve bunların Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümlerinde, başta İşletme ve Ekonomi olmak üzere Sosyal Bilimler Fakültelerinde, Edebiyat Fakültelerinin Filoloji Bölümlerinde, Tıp Fakültelerindeki psikoloji derslerinde okutulmaya başlanmıştır. Bunun yanı sıra, kitap, ortaöğretimde psikoloji dersi okutan öğretmenlerin kütüphanelerinde de önemli yer edinmiştir. Psikolojinin meslekler sıralamasında başlara yükseldiği günümüzde, elinizdeki çeviri eser halkın da ilgi duyduğu bir kitap olmuş, çağdaş XII yaşamın stres ve bunalımlarıyla başa çıkmaya çalışan, kendisinin ve karşısındakinin psikolojik özelliklerini daha iyi tanımayı isteyen bireylerin el kitabı haline gelmiştir. Kitabın düzeltilmiş ve gözden geçirilmiş 18. baskısına erişmesini sağlayan, çok geniş bir yelpazeye yayılmış olan okuyuculardır. Bu ilgi için sonsuz teşekkürler. Meteksan A.Ş. ise “Psikolojiye Giriş” kitabını bütün bu yıllar içinde basmaya devam etmiş, kitabın gündemde kalmasını sağlamıştır. Yetkililere bu yaklaşımları için teşekkürlerimizi sunarız. Kitabın son baskısını bilgisayar ortamına büyük bir titizlikle geçiren, onun bir ders kitabı olarak kullanılma kolaylığını sağlamak için gerekli bütün işlem ve uygulamaları yerine getiren Eğitim Akademi Yayınları'nı, bu çalışmalarından ötürü kutlar, içten teşekkürlerimizi sunarız. Kasım, 2009 Editörler Ankara Prof. Dr. Sirel Karakaş Yrd. Doç. Dr. Rükzan Eski XIII DÜZELTİLMİŞ BASKININ ÖNSÖZÜ Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Yayınlarının ilki olup doğumunun 100. yılında Atatürk'e ithaf ettiğimiz bu çeviri eser, yayımlandığı 1981 yılından bu yana 8. baskısına ulaşmış ve yaklaşık 20.000 adet satılmıştır. Kitap sadece Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük illerimizde değil, Antalya, Erzurum, Kayseri, Konya, Trabzon ve Samsun gibi illerde de yayım alanı bulmuş, aranan eserler arasına girmiştir. Bilimsel eserler için rekor denebilecek bu yayım ve satış düzeyinin temelinde, Clifford T. Morgan'a ait olan orijinal eserin sahip olduğu bazı özelliklerin kuşkusuz ki payı büyüktür. Çeviriye esas olan bu eserde psikolojinin ana konuları, gelişme ve sorunları kısaca, ancak açık seçik bir biçimde ve öğrenme sürecini kolaylaştırıcı yöndeki bazı teknik ve yaklaşımların çerçevesinde sunulmaktadır. Dolayısıyla, gerekli ve önemli bilgilerin öğrenme sürecini hedef alır biçimde aktarıldığı mevcut Türkçe eserin, yükseköğretim kurumlarının yanında bazı orta dereceli okullarımızda da bir ders kitabı olarak yaygın kullanım alanı bulması doğal bir sonuçtur. Ülkemizde psikoloji bilimi nispeten kısa bir geçmişe sahiptir. Bu nedenle, psikolojide kullanılan kavram ve nesnelerin Türkçe karşılıkları konusundaki çalışmalar henüz tamamlanmamıştır. Günümüzde, teknik terimlerin Türkçe karşılıkları konusundaki arayışlar hâlâ devam etmektedir. Mevcut çeviri eser, Türkçe karşılıklar konusunda tam bir dil birliği sağlanarak hazırlanmıştır. Kullanılan Türkçe terimlerin hangi İngilizce terimlere karşılık geldiği çeşitli yollarla gösterilmiştir. Bütün bunlar, mevcut Türkçe eserin, terimlerin Türkçe karşılıkları konusunda bir kılavuz olma niteliği kazanmasını sağlamıştır. Esere gösterilen rağbette, belirtilen bu özelliğin de büyük katkısı olmuştur. Mevcut çeviri eser, türündeki tek örnek olma niteliğini hâlâ korumaktadır. Bu durum, kitabın kullanılması sürecinde ortaya çıkan kendi kişisel deneyimlerimizi ve bize ulaşan bazı eleştiri ve geri-bildirimleri göz önüne alıcı nitelikte çalışmaların yapılmasını teşvik etmiştir. Bu bağlamda, kitap tümüyle gözden geçirilmiş, okuyucunun metni kolayca anlaması ve hızla öğrenmesini sağlayacak bazı değişiklik ve düzeltmeler yapılmıştır. Yapılan düzeltmelerle kitabın daha da yaygın bir kullanım alanına kavuşacağını düşünmekteyiz. Kitabın yayın sorumlusu olarak; başta yapıcı eleştirilerini bizden esirgememiş olan okuyucu kitlesine, düzeltilmiş baskının hazırlanmasında gösterdikleri titiz çalışmaları için çevirmenler grubuna, kitabın tümünün bir kez daha gözden geçirilmesinde yardımcı olan meslektaşlarım Rükzan Eski, Deniz Şahin ve Buket Tegin’e, düzeltilmiş baskının hazırlanmasına ilişkin faaliyetlerin yürütülmesindeki çabaları için araştırma görevlisi Banu Tavat’a teşekkürü borç bilirim. Kasım, 1990 Prof. Dr. Sirel Karakaş Ankara Editör XIV ÇEVİRİNİN ÖNSÖZÜ Bu kitap Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nde çalışan tüm öğretim üye ve görevlileri ile asistan ve uzmanların, bir ortak çalışma bilinci içinde ve Psikoloji Bölümü adına, Atatürk'ün doğumunun 100. yılını kutlama faaliyetlerine yaptıkları katkıdır. Katkımızın psikolojiye giriş düzeyinde bir ders kitabı şeklinde olmasının genel ve özel olmak üzere iki amacı vardır. Bunlardan genel olanı; psikoloji bilimini, ana konularının yanı sıra en son gelişme ve sorunlarıyla da kapsayan ve Türkçe dilinde yazılmış bir ders kitabını genel eğitimin hizmetine sunmaktır. Böyle bir eserin çeşitli üniversiteler, akademiler, yüksekokullar ve meslek okullarında verilen psikoloji dersleri ve hatta geniş bir temelden hareket etmek isteyen lise psikoloji öğretmenleri için yararlı olacağı açıktır. Özel amacımız ise; Bölümümüzce Hacettepe Üniversitesi'nin diğer pek çok bölümüne verilmekte olan “Psikolojiye Giriş” derslerinde, yukarıda belirtilen nitelikteki bir ders kitabına duyulan gereksinimi karşılamaktır. Böylece, anılan dersin daha yoğun ve hızlı bir biçimde yürütülebileceği ve öğrencilerin bu dersten azami ölçüde yararlanacağı umulmaktadır. Çeviriye esas olan eser, gerek kapsam ve gerekse sunuş şekli bakımından yukarıda belirtilen her iki amacı gerçekleştirici niteliğe sahiptir. Kısa bir ders kitabı olarak, eserde daha kapsamlı kitaplar ölçüsünde ayrıntılara girilmemekte; ancak psikoloji bilimine ilişkin ana bilgiler, yeni gelişme ve sorunlar kısaca fakat açık seçik bir biçimde sunulmaktadır. Diğer yandan, her bölüme ilişkin olarak verilen okuma kaynakları değinilen konularda daha ayrıntılı bilgi edinmek istendiğinde rehber olma özelliğine sahiptir. Bu özellikleri ile eser, giriş düzeyinde yoğun bir bilgi kaynağı olma niteliğini taşımaktadır. Her bölümün başında verilen öğrenme amaçları, o bölümdeki önemli noktalara işaret etmekte ve böylece de öğrenmeyi kolaylaştırma işlevine yönelik bulunmaktadır. Aynı işlevi sağlamak üzere, eserde günlük yaşamdan çok sayıda örnek verilmektedir. Bu örnekler, bir taraftan da, öğrencilerin olayları psikolojide bilinenler çerçevesinde ele alarak değerlendirmelerine yardımcı olma amacını gütmektedir. Gerek içeriği ve öğretme tekniğine ilişkin yukarıda belirtilen önemli yönleri, gerekse eserin yazarı olan C. T. Morgan'ın psikolojiye giriş düzeyinde ve özel uzmanlık konusunda yazdığı çeşitli kitaplar ve araştırmalarıyla alanın otoritelerinden olması, Bölümümüz öğretim sorumlularının çeviriye esas olarak bu eseri benimsemelerinde etken olmuştur. Kanımızca, bir çeviri olarak bu kitabın iki önemli özelliği vardır. Bunlardan birincisi, bu ders kitabının sadece çeşitli konularda bilgi vermekle kalmayıp bilime ilişkin terimler ve özellikle psikoloji terimlerinin Türkçe karşılıkları konusunda kılavuz olma niteliğine sahip bulunmasıdır. Böyle bir özellik, çeşitli kişilerin ortak ürünü olan bu çeviride bölüm-içi ve bölümler-arası dil birliğinin bulunduğu doğurgusunu taşımaktadır. Belirtilen özelliğin, tüm bilim dalları ve özellikle ülkemizde yeni yerleşmekte ve gelişmekte olan psikoloji bilimi için, Türkçe dilinde iletişimin sağlanması açısından ne denli büyük bir önem taşıdığı açıktır. Erişilen dil birliği, Bölümümüz öğretim sorumlularının bu yönde sürdürdükleri uzun bir çalışma dizisinin ürünüdür. Kitapta geçen terimlerin Türkçe karşılıklarının öğrenilmesinde kolaylık sağlaması açısından, her bölümde, ilgili terimin ilk geçtiği yerde İngilizce karşılığı verilmiştir. Kitabın sonunda yer alan “Terimler Sözlüğü” ve “İngilizce Terimler ve Türkçe Karşılıkları” da bu kitapta geçen terimler açısından yine aynı amacı gütmektedir. Çevirinin ikinci önemli özelliği ise, eserin bölümlerinin, her bölümün içerdiği konu XV üzerinde uzmanlığı olan kişi veya kişilerce çevrilmiş olmasıdır. Bu yolla dakik ve sağlıklı bir çevirinin elde edilebileceği düşünülmüştür. Böyle bir ortak çalışmada bölümden bölüme doğal olarak ortaya çıkabilecek üslup farklılıklarının ise, belirtilen nitelikler yanında önemsiz sayılacağı açıktır. Bu çevirinin gerçekleşmesine yönelik tüm faaliyetlerde yapıcı eleştirileri ile bize yön veren ve destek olan Bölüm Başkanımız Prof. Dr. Hüsnü Arıcı’ya ve kitabın basımı sürecindeki titiz ve gayretli yaklaşımları ile çalışmalarımızın destekleyicisi olan Eğitim Kitabevi Yayınları idarecileri ve teknik personeline Bölümümüz öğretim sorumluları ve şahsım adına teşekkürü borç bilirim. Çevirinin istenen nitelikte gerçekleşmesi ise, ortak bir amaca yönelik işbirliğinin gerektirdiği sorumluluk duygusunu ve görev anlayışını taşıyan tüm öğretim sorumlularının değerli çalışmaları ve çeşitli yönlerdeki katkılarıyla mümkün olmuştur. Kitaba ilişkin çeşitli düzenlemeler için Dr. Deniz Şahin'e, terim kılavuzlarıyla ilgili çalışmaları için Dr. Buket Tegin'e ve Konu Buldurusu'nun Türkçe diline göre düzenlenmesindeki çalışmalarından ötürü Dr. Rükzan Eski'ye özel katkıları için ayrıca teşekkür ederim. Eylül, 1981 Prof. Dr. Sirel Karakaş Ankara Editör XVI ESERİN ÖNSÖZÜ Bu kitap, başlığının da belirttiği gibi, psikoloji konusuna giriş için kısa bir ders kitabıdır. Bu tür ders kitapları iki amaca hizmet edebilir. Daha kapsamlı psikoloji kitaplarının içerdiği ayrıntılara girmemekle birlikte, konuyu kısaca gözden geçirmeyi amaçlayan bir ders için gerekli olan yazılı malzemenin tümünü sağlar. Ayrıca, bu tür kısa kitaplar, yoğun bir öğretim sırasında ek okuma kaynaklarından yararlanılmasına da olanak verir. Böylelikle de öğrenciye, en uzun ders kitaplarının bile sağlayamayacağı geniş bir bakış açısı kazandırabilir. Kısa bir kitabın neleri kapsayacağına karar vermek uzun bir kitaba kıyasla daha güçtür. Bu kitapta başlıca amaç, psikologların ne düşündüklerini ya da nasıl çalıştıklarını yansıtmaktan çok, neler bildikleri konusunda açık seçik bir tablo sunmak olmuştur. İkinci olarak da psikolojiye giriş dersini alan öğrencilerin çoğunun bu konuda uzmanlaşmayacakları dikkate alınmıştır. Dolayısıyla, öğrencilerin çeşitli ilgi alanlarına ya da kendi yaşamlarına uygulayabilecekleri bilgiler kapsanmaya çalışılmıştır. Kitap aynı zamanda, başka psikoloji dersleri alacak öğrenciler için de sağlam bir temel oluşturabilecek kadar kapsamlıdır. Çalışma malzemesini gerçekten kısa tutabilmek için, kitapla birlikte kullanılmak üzere alıştırma kitapçığı türünden ek malzeme verilmemiştir. Bunun yerine, kitabın mümkün olduğunca açık seçik ve çalışılması kolay olması için gayret gösterilmiştir. Ayrıca, çalışmada kolaylık sağlamak için kitaba kısa bir sözlük eklenmiş ve her bölümün başına, o bölümle ilgili “öğrenme amaçları” konulmuştur. Öğrenme amaçlarının verilmesinin nedeni, belli bir bölümü çalışan öğrencinin, kendi hedeflerini şekillendirmesine yardımcı olmaktır. Eğitimde, “davranışa dönüştürülmüş hedefler” yaklaşımına aşina olan öğretmenler, söz konusu öğrenme amaçlarının çoğunun davranış cinsinden ifade edilmemiş olduğunu fark edeceklerdir. Daha gündelik bir ifade biçiminin yeğlenmesinde çeşitli nedenler rol oynamıştır: Öğretmenlerin hepsi, davranışa dönüştürülmüş hedefler yaklaşımına aşina olmayabilirler ya da bu yaklaşımı benimsemeyebilirler. Ayrıca, farklı öğretmenler, uygun öğrenme ölçütünün ne olduğu konusunda farklı düşünebilirler. Davranışa dönüştürülmüş hedefler, eğer iyi hazırlanmışsa, çok yer kaplar; oysa bu kitabın kısa olması amaçlanmıştır. Son olarak da, kitaptaki öğrenme amaçları yalnızca yol gösterici niteliktedir. Yani, öğrencilerin bir sınavda ne yapmaları gerektiğini ya da nelerden “sorumlu” olduklarını ayrıntılı biçimde belirtmekten çok, okuyucunun çalışmasına yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır. Eğer söz konusu öğrenme amaçları öğrencilere, malzemeyi çalışmalarında ve tekrarlamalarında yararlı bir yol gösterici olursa, beklenen gerçekleşmiş olacaktır. Bundan öte bir iddiamız yoktur. Tahmin edileceği gibi bu kitap, gerek plan gerek içerik bakımından Richard A. King'le birlikte yazmış olduğumuz daha uzun kitaba benzemektedir. Bununla beraber metnin hemen hemen tümü yenidir. Çünkü kanımca, kısa bir kitabın görevini iyi yapabilmesi için psikolojiyi açık seçik olarak ve kısaca sunabilecek şekilde özel olarak planlanıp yazılması gerekiyordu. Ancak, bu kitabı yazarken Dr. King ile olan daha önceki çalışmalarımızdan yararlandığım için, kendisinin bu kitaba da dolaylı katkısı olmuştur. Kitapta daha başkalarının da katkıları vardır: Metnin ilk şeklini okuyan birçok kişinin eleştiri ve önerilerinden yararlandım. McGraw-Hill Book Company'ye ve özellikle Basic Book editörü Jean Smith'e de teşekkür borçluyum. Malzemelerinin bu kitapta kullanılmasına izin veren kişi ya da kuruluşlar, ilgili malzemenin verildiği sayfalarda ve ayrıca kaynaklar bölümünde belirtilmiştir. Clifford T. Morgan BÖLÜM 1 BİR SANAT VE BİLİM OLARAK PSİKOLOJİ Çevirenler Prof. Dr. Olcay İMAMOĞLU Prof. Dr. Hüsnü ARICI ÖĞRENME AMAÇLARI Ana Amaçlar Bu bölümü çalıştıktan sonra aşağıdakileri yapabilmeniz gerekir: 1 Psikolojiyi tanımlayabilmek ve tanımdaki önemli terimleri tartışabilmek. 2 Tarihsel psikoloji okullarının veya “izm’lerinin” temel görüşlerini betimleyebilmek. 3 Psikolojinin sekiz alt dalını sıralayabilmek ve nelerle ilgilendiklerini açıklayabilmek. 4 Bir deneyin koşullarını betimleyebilmek. Diğer Amaçlar Şunları da yapabilmelisiniz: 1 Klinik psikologların, psikiyatrların ve psikoanalistlerin mesleki çalışma ve eğitimlerindeki farkları ve benzerlikleri betimleyebilmek. 2 Modern psikolojinin özelliklerini belirtebilmek. 3 Doğal gözlemin test geliştirmedeki rolünü açıklayabilmek. 4 Klinik yöntemleri betimleyebilmek. 5 “Bağımlı değişken” ve “bağımsız değişken” terimlerini tanımlayabilmek. 6 Bir farkın anlamlı olmasının ve korelasyonun ne demek olduğunu açıklayabilmek. 7 Güvenirlik ile geçerlik arasındaki farkı belirtebilmek. 2 Psikoloji Bilimi Bölüm 1 Bu kitabın iki amacı vardır. Biri insanları ve yaptıklarının nedenlerini daha iyi anlamanızı sağlamak- tır. Kısa bir psikoloji dersi almakla bir uzman olamazsınız ama psikolojinin bazı temel görüşlerini öğrenip günlük yaşamda insanlarla olan ilişkilerinize uygulayabilirsiniz. Kitabın ikinci amacı ise psi- kolojinin ne olduğunu ve olmadığını anlamanızı sağlamaktır. Diğer insanların ne yaptıklarını, ne düşündüklerini ve ne hissettiklerini nasıl anlayabiliriz? Ken- dimizi nasıl anlayabiliriz? Bu soruların kolay cevabı yoktur, ama insanlık tarihi boyunca birçok öne- rilerde bulunulmuştur. Psikolojinin akılcı (rational) cevabı ise şöyle olabilir: “Cevapları ve soruların kendilerini yeniden düşünelim. Mümkün olduğunca nesnel ve dakik (precise) olalım ve davranışın anlaşılmasında bu yaklaşımın bizi nereye götüreceğini görelim. Davranışı etkileyen güdüleri, duy- guları, inançları, tutumları, istekleri ve rüyaları göz önünde tutalım ama incelemeye, ölçmeye ve çözümlemeye devam edelim.” Demek ki psikoloji, akılcı yolların izlenmesiyle, davranışın daha güvenilir bir şekilde açıklanabi- leceğini vaadetmektedir. Bu vaadini de yavaş yavaş gerçekleştirmektedir. Davranışın birçok yanları henüz aydınlanmamıştır. Ama yüz yıl öncekine kıyasla, çok daha iyi durumdayız. Bu kitabı okuduk- ça göreceğiniz gibi cevaplar artmaktadır. Şekil 1.1 Kendimizi ve çevremizdekileri nasıl görü- yoruz? (Virginia Hamilton) Davranışı güvenilir bir şekilde anlayabilmenin uygulamada birçok doğurguları vardır. Bu kitap ve içeriği, psikoloji biliminin yaşamımıza ne gibi katkılarda bulunabileceğinin ve bu konuda sağlanan ilerlemenin iyi bir göstergesidir. Öte yandan kitap, psikolojinin insanları heyecanlandıracak yönleri- nin olduğunu da göstermektedir. Bölüm 1 Psikoloji Bilimi 3 PSİKOLOJİ ÖĞRENMEYE BAŞLARKEN Kendimizi ve diğerlerini daha iyi anlama isteğinin psikoloji öğrenmede hem yardımcı hem de ket vu- rucu etkisi olabilir. Yardımcıdır çünkü kişiyi güdüler; güdü de öğrenmede çok önemli bir etkendir. Ket vurucu bir etkisi de olabilir; çünkü yaşamları boyunca insan davranışlarını gözlemiş olma- ları nedeniyle bazı kimselerin psikolojiyle ilgili olarak gerçekte bildiklerinden daha çoğunu bildiklerini sanmalarına neden olabilir. Bu tür gözlemler bazen önemsiz, yüzeysel veya doğrudan hatalıdır. Bu kitabı okurken bazı gözlemlerinizin doğru olduğunu, bazılarının da araştırma bulgularına uymadığı- nı göreceksiniz. Buna hazırlıklı olun. Bir psikoloji dersinin amaçlarından biri, kendinizin ve diğerleri- nin davranışlarını gerçekten anlamaya başlamanızı kolaylaştıracak bir çerçeve oluşturmaktır. An- cak bu kitapla kazandırabilecekler bir başlangıç olacaktır. İlkeleri özel durumlara uygulama sanatı kolayca kazanılamaz. İnsanları Nasıl İncelemeliyiz? Yıllar boyunca yanıltıcı şekilde basit gözüken bu soruya çeşitli cevaplar getirilmiştir. 1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında psikolojinin felsefeden kopmasıyla söz konusu soruya kendi cevaplarını ge- tirmek üzere psikoloji “okulları” veya “izm'leri” geliştirilmiştir. Bu konuda değişik görüşleri benimse- yenler arasında anlaşmazlıklar, hatta ateşli tartışmalar oldukça yaygındı. Bu okullardan biri olan yapısalcılık (structuralism), belki de o günlerin genel havasından etkilenerek insan aklını ve ögelerini araştırmaya başladı. O vakitler bu konu psikolojinin temel ilgi alanı olarak düşünülüyordu. Yapısalcılar her ögenin bir duyum (sensation) olması gerektiğini düşündüler; kırmızı, soğuk, tatlı veya kokuşmuş gibi. Bu ögelerin ve birleşme kurallarının incelenmesi için içebakış (introspection) dedikleri özel bir teknik kullandılar. Denekler önceden öğrendikleri anlamları bir yana bırakarak ola- bildiğince nesnel olarak herhangi bir uyarıcı verildiğinde neler hissettiklerini anlatma yönünde özel eğitimden geçiriliyordu. Örneğin, deneğe renkli bir ışık, bir ses veya bir koku verildiğinde onu müm- kün olduğunca ayrıntılı olarak betimlemesi isteniyordu. Yapısalcılar, yaşantı ögelerinin bu yolla or- taya çıkarılabileceğini düşündüler. Ayrıca karmaşık zihinsel yaşantının, ögelerinin nasıl birleştiğine bakılarak anlaşılabileceğini düşünüyorlardı. Günümüzde yapısalcıların “ögeler” yaklaşımı artık ge- çerli bir yol olarak görülmüyor. Buna karşın psikolojide insan zihnine duyulan ilgi devam etmektedir. Başka bir psikoloji okulu ise Darwin'in evrim kuramından oldukça etkilenen işlevselcilik’tir (functionalizm). Bu okulun en etkileyicileri de William James (1842-1910) ve John Dewey (1859- 1952) idi. James'in 1890'da yayımlanan “The Principles of Psychology” (Psikolojinin İlkeleri) kitabı işlevci bakış açısını ortaya koyan klasikleşmiş bir eserdir. İşlevselciler, davranışın ve zihinsel süreç- lerin uyumsal olmasıyla, diğer bir deyişle, kişinin değişen çevreye uymasını sağlamasıyla ilgileni- yorlardı. Sonuç olarak işlevselciler, yalnızca zihnin yapısını değil, davranışın ve zihinsel yaşamın uyumsal işlevlerini de incelemeye çalıştılar. Öte yandan, 1910'lu ve 1920'li yıllarda John B. Watson (1878-1958) tarafından geliştirilen dav- ranışçılık (behaviorism), içe bakış tekniğini tümüyle reddederek psikolojinin, davranışın, diğer bir deyişle, insanların ve hayvanların yaptıklarının incelenmesiyle sınırlanmasında ısrar etti. İlk ortaya konduğu şekliyle davranışçılığın üç önemli özelliği vardı. Bunlardan biri, davranışı oluşturan ögeler olarak koşullu reflekslerin vurgulanmasıydı. İkincisi, öğrenilmiş davranışın vurgulanmasıydı; davra- nışçılar içgüdülerin ve doğuştan yönelimlerin varlığını kabul etmezler. Üçüncü olarak, davranışçılık, insan davranışlarının anlaşılmasında bir yol olarak hayvan davranışlarının incelenmesini vurguladı. 4 Psikoloji Bilimi Bölüm 1 İlk ortaya konduğu şekliyle davranışçılığın bugün için çok dar kapsamlı kalmasına karşın, davranı- şın incelenme konusu yapılması psikolojide temel bir görüş ve uygulama olarak süregelmiştir. Psikolojide etkili olan başka bir okul da Geştalt Psikolojisi olarak bilinir ve 1900'lerin başlarında Almanya'da geliştirilmiştir. Bu okul, öncelikle diğer okulların “parçacı” yaklaşımına (atomism) karşı çıktı. Geştalt psikologları, hem yapısalcıların hem de davranışçıların duyumlar veya koşullu refleks- ler gibi ögelerle uğraşmakla yanlış bir yol izlediklerini düşündüler. Geştalt psikologlarının görüşüne göre, davranış ve yaşantılarımız basit ögelerin bileşiminden oluşmaz. Yaşantılarımız ve davranışla- rımız bir magnetik alana benzetilebilecek şekilde örüntüler veya örgütler oluşturur; şöyle ki, alanın bir kısmındaki olaylar diğer kısmındaki olaylardan etkilenir. Örneğin, gri bir kağıt parçası yalnızca zeminine veya karşılaştırıldığı şeye ilişkin olarak gridir. Siyah bir zemin üzerinde açık, beyaz üze- rinde ise koyu gözükür. Ögeler arası ilişkilerin vurgulanması, geştalt psikolojisinin özünü oluşturur. Geştalt psikologlarına göre yaşantı ögelerine bölünemez; yaşantıyı incelerken ögelerin ilişkileri ve etkileşimleri dikkate alınmalıdır. Bazı geştalt psikologlarının hoşlandıkları bir deyişle, “Bütün (ya- şantı), parçalarının (ögelerinin) toplamından fazladır”. Şekil 1.2 Psikolojinin gelişmesinde önemli bazı kişiler: Wilhelm Wundt, William James, Sigmund Freud, J. B. Watson. (Bettmann Archive, Photo World, Bettmann Archive, Underwood ve Underwood.) Psikolojinin kendi içinde bu okullar gelişip tartışmaları sürerken psikiyatrik uygulama alanında da psikoanaliz (psychoanalysis) adı verilen başka bir görüş ya da okul doğdu. Psikoanalizi de psi- koloji okulları arasında ele alıyoruz çünkü psikoloji alanında çok etkili olmuştur. Psikoanaliz 1885 ve 1939 yılları arasında Sigmund Freud (1856-1939) tarafından ortaya atılmış ve geliştirilmiştir. Nevrotik hastalarla ilişkilerinden edindiği izlenim ve bilgilere dayanarak Freud bir tür tedavi yöntemi ve kişilik kuramı geliştirmeye çalışmıştır. “Psikoanaliz” sözcüğü esas olarak Freud'un tedavi yönte- mine verilen isim olmakla beraber, kuramına ilişkin olarak da kullanılmaktadır. Söz konusu tedavi serbest çağrışım'ı (free association) vurgular. Buna göre hasta özgürce aklına ne gelirse düşünür veya söyler. Psikoanalist, hastanın sorunlarının kaynaklarını çözümlemede ve anlamada bu ser- best çağrışımları kullanır. Freud'un oldukça karmaşık olan kişilik kuramı, çoğu kez kişinin kendinin ve diğerlerinin de farkında olmadığı, bastırılmış güdülerin rolünü vurgular. Genellikle adlandırıldığı şekliyle bu bilinçaltı güdüler çeşitli şekillerde ortaya konur. Sözünü ettiğimiz bu eski psikoloji okulları şimdi çoğunlukla kaybolmuştur. Günümüzde ise iki genel yaklaşım, insancıl (humanistic) ve modern davranışçılık görüşleri hakimdir. Bu iki görüş ge- nellikle birbiriyle bağdaşamaz gibi ele alınmaktadır. Ancak bu yaklaşımların güçlü ve güçsüz yönle- rini tartışmakla pek vakit kaybedilmemelidir. Çünkü psikolojiye ikisinin de pek çok katkısı olabilir. İki Bölüm 1 Psikoloji Bilimi 5 görüş de ne tamamıyla doğrudur ne de tamamıyla yanlıştır; her ikisi de davranışın farklı yönlerini incelemede yararlı olabilmektedir. İki görüşün de yararlı sayılabilecek noktalarına karşın, her psiko- log kendine göre bunlardan birini ya da diğerini daha çok ya da daha az benimsemektedir. Bu Kitabın Yaklaşımı Davranışın incelenmesine ilişkin çeşitli yaklaşımlar olduğunu belirtmiştik. Bu kitapta bunlardan bir tanesi seçilmiştir. İlkin, inceleme konusu olarak davranışın ele alınması yazarın seçimi sonucudur. Bu yanlılık bir sonraki kısımda psikolojinin tanımı üzerinde durulurken tartışılacaktır. İkinci olarak, yazarın görüşünde olan psikologlar temel bilgi kaynağı olarak sezgi veya otorite yerine gözlemi esas alırlar. Ve nihayet, davranışı doğal bir olgu olarak düşünüyoruz; davranışın, bilim adamlarının herhangi bir doğal olguyu araştırdıkları şekilde incelenebileceği görüşünü benimsiyoruz. Bu görüşe bağlı olarak da davranışın ayrı ayrı ele alınabilecek ve incelenebilecek etkenlerce tayin edildiğine inanıyoruz. Davranışın küçük bir parçasını bile birçok etken birlikte belirler. Kitabın ilk kısmında davranışın temel belirleyicileri ve bunun ilkeleri tartışılmaktadır. Buna göre, bu kitap davranışı belirleyen etkenleri ortaya koymayı ve açıklamayı amaçlayan nesnel, bilimsel bir yönelimi yansıtmaktadır. Soğuk görünüşlü olan bu sözler okuyucuyu ürkütme- meli. Psikolojide insanlarla, onların sorunlarıyla ve neler hissettikleriyle ilgilendiğimizi düşünebilirsi- niz. Burada ilginç bir paradoks vardır. Davranışa ilişkin daha nesnel bilgi edindikçe, davranışın ar- dında yatan nedenleri ve insan olmanın ne demek olduğunu daha iyi anlamaya başlıyoruz. Bu tür nesnel bir incelemenin sonucu da çoğu kez bir tür bilimsel insancıllıktır (humanism). Psikolojinin Tanımı Eğer bir psikologdan psikolojiyi tanımlamasını isteyecek olursanız, büyük bir olasılıkla, genellikle kabul edilen şu tanımı verecektir: “Psikoloji insan ve hayvan davranışlarını inceleyen bir bilimdir”. Bu tanımı duyan psikoloji eğitimi görmemiş bir kişinin tanımda geçen şu üç sözcüğü hayretle karşı- laması beklenebilir: “bilim”, “hayvan” ve “davranış”. Kişi “Psikoloji gerçekten bir bilim midir?” diye sorabilir. “Neden 'zihin', 'düşünceler' veya 'duygular' değil de 'davranış'? Ayrıca niçin ‘hayvan’ dav- ranışı? Hayvan davranışlarının psikolojiyle ne ilişkisi olabilir?” Geliniz “bilim” ile başlayarak bu üç sözcük üzerinde ayrı ayrı duralım. Bilim sistematik bilgiler bütünüdür. Bu bilgiler, olayların titizce gözlenmesi, ölçülmesi yoluyla, bazen de bilim adamının dü- zenlediği deneyler aracılığıyla toplanır. Gözlenen olaylar, betimleyici (descriptive) ve yordayıcı (predictive) genel kanunların veya ilkelerin ortaya konulmasıyla sistematik hale getirilir. Sanat, bi- limden eğitim, uygulama ve özel yaşantı yoluyla kazanılan bir beceri, bir şeyler yapma hüneri ol- masıyla ayrılır. Bu tanımlara göre psikoloji hem bir sanat hem de bilimdir. Psikolojinin sanat ve bilim şeklinde ikiye bölünmesi, alanın kaynaşmış bir bütün olmasını güçleştirir. Örneğin, davranışlarımızı kontrol eden beyin hücrelerimiz üzerindeki araştırmalar, yani bilimsel yön ile insanlarda renklere karşı du- yarlık duygularının geliştirilmesiyle uğraşan sanat yönü arasındaki uçurum oldukça geniştir. Özel 6 Psikoloji Bilimi Bölüm 1 yaşantılar sonucu gelişen bir beceri olarak sanatın bazı yönlerinin kitaplardan ve sınıf çalışmaların- dan öğrenilmesi güçtür. Ayrıca, psikoloji sanatı tıpta ve mühendislikte olduğu gibi, belki de konunun bilimsel temeline iyice hakim olunmasıyla en iyi şekilde gelişebilir. Bu nedenle bu ilk psikoloji dersi- nizde bilimi temel alacağız. İnsan davranışına ilişkin bilimsel birikimimizin daha fazla olmasını ister- dik. Şimdiki durumda, bazı alanlarda ilkel gözlemlere ve akıllıca tahminlere dayanmak durumunda- yız; diğer alanlarda ise gerçekleştirilen bilimsel çalışmalar kontrol ve genelleme açısından henüz arzu edilen düzeyden çok uzaktır. Yine de birçok araştırmacının son yüzyıldaki uğraşlarının ortaya koyduğu bilgiler bütünü ve bilimsel ilkeler, davranışı anlamak için geçerli bir temel gibi gözükmek- tedir. Bu nedenlerle buradaki psikoloji tanımımızda bilim vurgulanmaktadır. Şimdi “davranış” sözcüğünü ele alalım. Elli yıl önce, davranışçılık okulunun heyecanlı günlerin- de, “davranış” sözcüğü (konuşma dahil) sadece görülebilen veya işitilebilen vücut hareketleri (ko- nuşmayı da kapsayarak) şeklinde yorumlanıyordu. Yakın zamanlarda ise davranışın yorumu, bir ki- şinin yaptığı ve herhangi bir yolla ölçülebilen her şeyi kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Sonuç olarak davranış, hisleri, tutumları ve zihinsel süreçleri, diğer bir deyişle, doğrudan gözlenemeyen tüm içsel olayları da kapsamaktadır. Çünkü insanların söyledikleri ve belirli sorunlara ve durumlara ilişkin tepkileri aracılığıyla bu tür süreçleri ölçme yolları bulunmuştur. İlerdeki bölümlerde bu tür ölçmenin birçok örneklerine rastlayacaksınız. Ve nihayet, “hayvan” sözcüğünü ele alalım. Bilim, yalnız hemen görülebilen, pratik değeri olan olaylar veya bilgilerle sınırlanamaz. Artık hemen herkes, hatta en yararcı yaklaşımlı (pragmatic) po- litikacı veya işadamı bile, bilgi için bilgi edinmeye çalışmanın eninde sonunda önemli pratik değer- leri olabileceğini bilmektedir. Ayrıca hayvan davranışları da insan davranışları kadar ilginç olabilir. Bu yüzden nasıl ki bir zoolog hayvanlar dünyasının tüm üyelerinin yapı ve işlevlerini inceliyorsa, psikolog da hem hayvan hem de insan davranışlarını sistematik olarak gözler. Bunun yanı sıra hayvan davranışlarını incelemenin aynı derecede önemli başka bir nedeni daha vardır. Hayvan ve insan davranışları arasında birçok benzerlikler vardır. Hatta hayvanlar ya doğal olarak ya da laboratuarda, öğretildikten sonra, insanların gösterdiği bazı davranışları basit şekilde yapabilirler. Bu nedenle hayvan davranışlarının incelenmesi psikoloğun insan davranışlarını anla- masına yardımcı olur. İnsanlarla yapamayacağımız birçok önemli deneyleri hayvanlarla yapabiliriz, çünkü insanlara kobaymış gibi davranılamaz. Ancak eğer sonuçlar insanlara uygulanacaksa, hayvan deneylerinin çok dikkatli yorumlanması gerekir. İnsanlarla diğer hayvanlar arasında benzerlikler yanında, birçok davranış farkları da vardır. Bu nedenle, hayvan davranışlarının ayrıntılarının insan davranışlarına her zaman uygulanabilece- ğinden emin olamayız. Buna karşın, hayvanlarla yapılan çalışmalarda geliştirilen temel ilkeler çoğu kez insanlara genellenebilmektedir (bkz. Şekil 1.3). Bölüm 1 Psikoloji Bilimi 7 Şekil 1.3 Bu tablada Lana cümleler ve sorular oluşturmak üzere semboller göste- ren düğmelere basar. Onun dil gelişimini inceleyerek, araştırmacılar insanlarda dilin nasıl geliştiğine ilişkin içgörü kazanırlar. (Yerkes Regional Primate Research Center) Özet Psikoloji, insan ve hayvan davranışlarını inceleyen bir bilimdir. İnsanların ve hayvanların davranış- larını anlayabilmek için akılcı ve bilimsel yollar kullanır. 1800'lerin sonunda ve 1900'lerin başında psikoloji felsefeden kopup ayrı bir inceleme alanı oluş- turunca birçok psikoloji okulları (veya “izm”ler) ortaya çıktı. Her okul insanların en iyi nasıl incelene- bileceğine ilişkin farklı bir görüşe sahipti. Yapısalcılar, zihnin ögelerini araştırdılar; işlevselciler, zi- hinsel süreçlerin ve davranışın organizmanın uyum yapmasına nasıl yardımcı olduğunu incelediler. Davranışçılar, zihnin incelenmesini tümüyle reddederek insanların ve hayvanların yaptıklarının nesnel bir şekilde incelenmesiyle uğraştılar. Geştalt okulu, zihinsel ve davranışsal süreçlerdeki ilişki örüntülerini ve “kuvvet alanlarını” vurgulayarak zihni ve davranışı inceledi. Psikoloji dışında, psiki- yatrik uygulamadan doğan psikoanaliz, psikolojiye birçok düşünsel katkılarda bulundu. Bu nedenle de psikoanaliz de bazen bir psikoloji okulu olarak kabul edilir. Eski psikoloji okulları genel olarak günümüzde kaybolmuştur; bugün için psikoloji alanına iki ge- nel görüş hakimdir. Bunlardan biri olan insancıl görüş, insan yaşantı ve davranışlarının, belirli bir kişinin davranışlarının yanı sıra, hislerinin, güdü ve isteklerinin incelenerek daha iyi anlaşılacağını belirtir. Diğeri olan modern davranışçı görüş ise psikolojinin hisler gibi gözlenemeyen içsel durumla- rı değil de gözlenebilen davranışı incelemesinin en uygun olduğunu savunur. PSİKOLOJİNİN ALT DALLARI Psikolojiyi bir bütün yapan, davranışa duyulan ilgidir. Ancak bu ilgi çeşitli şekillerde ortaya çıkar ve davranıştan söz etmenin birçok yolu vardır. Bir kişi için psikoloji psikoanaliz anlamına gelebilir; bir diğeri için duyarlılık grubu yöntemlerinden biri anlamına gelebilir; bir başkası için beynin davranışı nasıl kontrol ettiğinin incelenmesi olabilir; bir başkası için ise duyum sisteminin dakik incelenmesi 8 Psikoloji Bilimi Bölüm 1 demek olabilir. Bu bilgiler öylesine farklıdır ki, “Bir psikoloji yoktur; psikolojiler vardır.” diyebiliriz. Ancak sonuç olarak hepsi davranış üzerinde odaklaşır. Yineleyecek olursak, gevşek bir şekilde de olsa psikolojiyi bütünleştiren de sözü edilen bu odaklaşmadır. Psikoloji alanında bu kadar çeşitli yaklaşımların varlığından ve biyolojiden bilgiişleme kadar çe- şitli alanların dillerinin kullanılmasından da çıkarabileceğimiz gibi, psikologlar arasında değişik alan- lardan birinde uzmanlaşma yönünde güçlü bir eğilim vardır. Ayrıca uzmanlık dalları arasındaki ileti- şim kopukluğu öylesine artmıştır ki, farklı alanlardaki psikologlar farklı teknik diller kullanırlar. Psiko- lojinin temel uzmanlık alanları veya alt dalları Tablo 1.1'de gösterilmiştir. Bu tablo ayrıca psikologla- rın belli başlı meslek faaliyetlerini de göstermektedir. Tablo 1.1 Psikolojinin temel alt dalları veya uzmanlık alanları ve psikologların belli başlı işleri. Toplamın Yaklaşık %’si Alt Dallar: Klinik 29 Deneysel 10 Danışmanlık 10 Eğitimsel 10 Endüstriyel ve personel 7 Okul 9 Sosyal 3 Gelişimsel 3 Kişilik 2 Psikometrik 2 Mühendislik 2 Diğerleri 11 Temel Faaliyetler: Öğretme 23 Klinik uygulama 15 Yönetim 19 Temel araştırma 7 Psikolojik test uygulama 10 Danışmanlık uygulaması 6 Uygulamalı araştırma 5 Endüstriyel danışmanlık 2 Klinik araştırma 2 Diğerleri 10 Kaynak: Cates, 1970'ten. Bölüm 1 Psikoloji Bilimi 9 Klinik Psikoloji Klinik psikoloji en geniş uzmanlık dalıdır. Örneğin, Amerikan Psikoloji Derneği'nin (American Psychological Association) 1970'te 30,000 civarındaki üyesinin yaklaşık yüzde 29'unu klinik psiko- loglar oluşturuyordu. Bu uzmanlar, halk arasındaki psikolog düşüncesine en uygun düşen grubu oluşturur. Duygusal bozukluklara tanı koyarlar ve bunları psikoterapi ile tedavi ederler. Birçok kişi bir psikolog ile psikiyatr arasındaki farkı karıştırır. Bu karıştırma anlaşılabilir, çünkü her ikisi de çoğu kez benzer işler yaparlar. Yani, psikolojik sorunları olan kişileri tedavi ederler. İkisi arasındaki en belirgin fark, klinik psikoloğun normal olarak Bilim Doktoru (Ph. D.) derecesi, psikiyat- rın ise Tıp Doktoru (M. D.) derecesi olmasıdır. Bu farka göre psikoloğun tıp eğitimi yoktur ve bu yüzden tıbbi tedavi (ilaçlar, ameliyat ve benzeri terapi çeşitleri) uygulayamaz. Aynı zamanda bir tıbbi bozukluğun olması halinde hastanın bir psikiyatr tarafından görülmesi gerekir. Ayrıca bir has- tayı ancak bir psikiyatr hastane bakımına ve tedavisine alabilir. Öte yandan iyi eğitildiklerinde her ikisi de aynı ustalıkla psikoterapi uygulayabilirler. Başka bir farklılık, çok açık olmasa da, psikologla- rın araştırma alanında genellikle daha iyi eğitilmiş olmalarıdır ve edegen (active) olarak araştırma yapan psikolog sayısı çok daha fazladır. Sokaktaki bir kişi çoğu kez psikolog ile psikoanalisti de karıştırır. Bu karıştırma da anlaşılabilir; çünkü her ikisi de benzer ilkelere göre psikoterapi uygulayabilirler. Birçok psikoanalist ve psikoanalitik yönelimli bazı psikologlar serbest çağrışım ve rüya analizi (16'ncı Bölüm'de betimlen- mektedir) kullanır. Son yıllarda bazı değişikliklere uğramış olsa da, bu teknikler ilk olarak Sigmund Freud tarafından ortaya konmuştur. Freud bir tıp doktoruydu ve düşüncelerini ilk kez tıp mesleği yönünden ele almıştı. Bu nedenle kendine psikoanalist diyen birçok uygulamacının Tıp Doktoru, “psikolog” olarak anılanların ise Bilim Doktoru dereceleri vardır. Bir de her iki derecesi de olmayan ama psikoanaliz tekniğinde eğitilmiş ve uygulama yapmakta olan kişiler vardır. Bu uygulamacılara “pratisyen analistler” (lay analysts) denmektedir. Serbest çalışan klinik psikolog sayısı göreli olarak azdır. Örneğin, telefon rehberine bakacak olursanız, orada bulacağınız psikiyatr sayısı psikolog sayısından çok daha fazladır. Ancak çeşitli hastanelerde ve halk sağlığı merkezlerinde bu durumun tersi söz konusu olabilir. Bu gibi yerlerde çoğu kez idareci olarak veya gerektiğinde tıbbi uygulama için psikiyatrlar bulunsa bile, mesleki uy- gulamanın ağırlığı klinik psikologların üzerindedir. Ayrıca bu gibi kurumlarda araştırmaların çoğu klinik psikologlar tarafından yapılır. Danışmanlık Psikolojisi Danışmanlık psikolojisi, klinik psikoloji ile yakından ilişkilidir. Aralarındaki fark, danışman psikoloğun daha hafif duygusal ve kişisel sorunlarla uğraşmasındadır. Bu açıdan danışman psikologlar, sorun- larını çözmek için bir uzmanın önerilerinden fazlasına gereksinimi olmayan kişileri, yoğun tedavi görmesi gerekenlerden ayırıcı bir rol oynar. Aynı zamanda mesleki ve akademik sorunları olan kişi- lere danışmanlık yaparlar ve bunu yaparken kişinin ilgilerini, yönelimlerini ve kişilik özelliklerini ölç- mek üzere bir dizi test uygularlar. Ancak danışman psikolog bazen psikoterapi de uygular. Bir kişiye danışman denmesi o kişinin ille de danışman psikolog olduğu anlamına gelmez. Okul- larda veya diğer kurumlarda danışman olarak çalışan birçok kimse danışmanlık psikolojisinde çok az eğitim görmüştür. Ancak, üniversitenizin danışmanlık merkezine gittiğinizde büyük bir olasılıkla 10 Psikoloji Bilimi Bölüm 1 danışmanlık psikolojisinde doktora ve bir yıllık stajı kapsayan bir eğitim sürecinden geçmiş kişilerle karşılaşırsınız. Okul ve Eğitim Psikolojisi Öğrencilere test uygulayan ve rehberlik eden danışman psikologlar bazen okul psikoloğu olarak anılır. Okul psikoloğu testler ve mülakatlar yoluyla bir öğrencinin okulla ilgili sorunlarının nedenlerini anlamaya çalışır. Bir vak'ayı inceledikten sonra, okuma güçlükleri olan bir öğrencinin özel okuma kurslarına katılmasını önerebilir. Öte yandan, hafif uyum sorunları olan bir öğrenciye psikoterapiye benzer şekilde danışmanlık yapabilir. Daha da önemlisi, okul psikologları okul ortamına uygun bir dizi becerilerle donanmıştır. Öğrencilerle bir klinikçi gibi teke tek uğraşmaktan ziyade, öğretmenle- rin ve idarecilerin de danışabilecekleri bir hizmet yürütürler. Eğitim psikolojisi okul psikolojisini kapsayabilir ama eğitim psikologlarının başka ilgileri de var- dır. Eğitim psikologları, öğrenme ve güdü konusundaki psikoloji bilgilerini uygulayarak okulda daha etkili bir öğrenmeyi gerçekleştirmekle ilgilenirler. Bu rolde çoğu kez eğitim bölümlerinde öğretmen ve araştırmacı olarak çalışırlar. Kişilik Psikolojisi ve Sosyal Psikoloji Kişilik psikolojisi nispeten dar bir uzmanlık alanıdır. Kişilik psikoloğu, klinik psikolog gibi bireylerle ilgilidir ve testler uygular. Ancak benzerlikleri bu noktadan öteye geçmez. Klinik psikologlar uygu- lama ile, bir diğer anlatımla, sapkın (deviant) bireylerin tedavisi ile ilgilidirler. Kişilik psikologları ise, normal (nondeviant) bireyleri anlamaya çalışırlar. Bu özellikleriyle çoğu kez bir klinikte çalışmak ye- rine, eğitim ve araştırma ile uğraşırlar. Bir bakıma tüm klinik psikologlar, aynı zamanda kişilik psikologlarıdır. Çünkü bir kişilik kuramı'na dayanmaksızın işlev göremezler. Bir hasta ile uğraşırken uygulayacakları stratejiyi saptayabilmek için kişiliklerin nasıl geliştiğine ve nasıl değiştirilebileceğine ilişkin fikirlerinin olması gerekir. Çeşitli psikoterapi yöntemleri hemen her zaman farklı bir kişilik kuramına ilişkin olarak geliştirilmiştir. Bu- nun en iyi örneği Sigmund Freud'un çalışmalarıdır; Freud hem kişilik kuramı hem de bir tedavi yön- temi olan psikoanaliz ile tanınır. Kişilik psikolojisi bir başka uzmanlık dalı olan sosyal psikolojiyle yakından ilişkilidir; çünkü hepi- miz sosyal varlıklarız ve kişiliklerimiz sosyal etkiler altında gelişir. Sosyal psikologlar özellikle söz konusu sosyal etkenlerle ve etkileri ile ilgilenirler. Küçüklü-büyüklü çeşitli gruplardaki kişiler arası sosyal etkileşimleri incelerler. Çoğu kez deneysel çalışmalar yaparlar ve böyle bir rolde bir çeşit deneysel psikolog (aşağıda anlatılan bir uzmanlık alanı) gibidirler. Öte yandan, tutumların ölçülmesi gibi bazı pratik önemi olan ölçmeler yaparlar. Örneğin, Michigan Üniversitesi'ndeki Survey Araştır- ma Merkezi (Survey Research Center) düzenli olarak alıcıların satın alma eğilimlerine ilişkin istatis- tikler yayınlar; bu tür istatistikler işadamları ve politikacılar tarafından dikkatle izlenir. Gelişim Psikolojisi Gelişim psikologları döllenmeden ölüme kadar yaşa bağlı olarak görülen davranış değişikliklerini incelerler. Davranışlar ve yetenekler küçük yaşlarda en hızlı değiştiğinden, çocuk psikolojisi gele- neksel olarak gelişim psikologlarının en çok ilgisini çeken bir alan olarak belirir. Ancak yaşamın di- Bölüm 1 Psikoloji Bilimi 11 ğer ucunda, yaşlılıkta ve aradaki dönemlerde görülen davranış değişikliklerine ilişkin ilgi de giderek artmaktadır. Gelişim psikolojisinin hem temel bilim hem de uygulama yanları vardır. Temel bilim yönünde ço- cuklarda düşünmenin gelişmesi konusunda pek çok çalışma yapılmıştır. Araştırılan sorulardan biri şöyle belirtilebilir: Çocuk büyüdükçe düşünmesinin niteliğinde sistematik değişmeler görülmekte midir? Uygulamalı çalışmalarda gelişim psikologları genellikle sorunlu çocuklarla ilgilenirler. Çocuk- larda rastlanan sapkın davranış türleri çoğu kez yetişkinlerde görülenlerden farklıdır ve tedavilerin- de farklı yöntemler kullanılır. Şekil 1.4 Bu gelişim psikoloğu çocu- ğun davranışlarını anlayabilmek için oyun terapisi kullanıyor. (Sybil Shelton, Monkmeyer'den). Psikometrik Psikoloji Tablo 1.1 psikometrik psikolojinin nispeten küçük bir uzmanlık alanı olduğunu ve mevcut psikolog- ların yaklaşık % 2'sini içerdiğini göstermektedir. Ancak, bu alan, çok önemli bir uzmanlık dalıdır. Çünkü, psikolojinin diğer alanlarına hizmet verir. “Metrik” terimi, “ölçme” anlamına gelen Yunanca bir sözcükten kaynaklanır. Psikometrik psikoloji ise, psikolojide ölçme bilimi anlamına gelir. Psikometrik psikologlar yeni testler geliştirirler, var olan testlerin kullanışlılık derecesini inceleyip değerlendirirler ve testlerden elde edilen verileri işlemek için istatistiksel teknikler geliştirirler. Özet olarak, psikometrik psikologlar, klinik, danışmanlık, okul, eğitim, sosyal ve endüstriyel psikoloji gibi uygulama alanlarında diğer psikologların kullandığı araç- ları ve yöntemleri geliştirirler. Endüstri Uygulamaları Psikolojinin en son uygulandığı alanlar arasında endüstri, işletme ve benzeri hizmetler gibi çalışma alanları vardır. Bu gibi alanlarda ilk kullanılan psikolojik araçlar zeka ve yetenek testleri olmuştur. Çünkü bu araçlar anılan alanlarda personel seçme ve personel sınıflama gibi hizmetlerde yararlı olmuştur. Bu araçlar başlangıçta, geniş çapta, Birinci Dünya Savaşında askerleri seçme ve sınıfla- 12 Psikoloji Bilimi Bölüm 1 ma amacıyla geliştirilmişti. Benzer araçlar yaklaşık aynı zamanlarda, öğrencilerin öğrenme yete- neklerini değerlendirme amacıyla okullarda da kullanılmaya başlandı. Kısa süre sonra, 1920'lerde, değişik işler için kişileri eleme amacıyla da endüstride kullanılmaya başlandı. Günümüzde psikolojinin iş ve çalışma dünyasına uygulanması, zeka ve yetenek testlerinden çok daha geniş bir alanı kapsar. Çağdaş psikologlar meslekler için insan yetiştirme, personel de- netlemesi, kişiler ve kurumlar arası iletişimin geliştirilmesi, çalışanlara danışmanlık ve endüstriyel pürüzlerin giderilmesi gibi hizmetlerde çalışmaktadırlar. Psikologlar genellikle, anılan konuları en iyi sağlamanın yollarını aramak üzere danışman ve araştırmacı olarak istihdam edilirler; ilgili hizmetleri yürütecek yönetici ve liderleri yetiştirirler. Psikolojinin endüstriye en son uygulamalarından biri İkinci Dünya Savaşı yıllarında başladı. Bu uygulamaya bazen insan etmeni mühendisliği ya da mühendislik psikolojisi adı verilir. Bu alandaki psikologlar, insanların kolayca kullanıp işletebilecekleri araç ve gereçler düzenlerler ya da bu konu- da mühendisleri aydınlatıp yol gösterirler. Bununla yakından ilgili olan başka bir husus da, insanla- rın kolayca, etkin ve hatasız yapabilecekleri görevler düzenleyip tanımlamaktır. Bu tür çalışmalar önce askeri araç-gereçler için yapılmıştır. Örneğin, silah kontrolleri, uçakların uçuş göstergelerinin bulunduğu pilot odasının düzeni, bilgi ve danışma merkezleri düzenleme gibi. Ancak, anılan uygu- lama günümüzde, evlerde kullanılan fırınlar, buzdolapları, vinçler, baskı makineleri, bilgisayar kontrolleri, uzay araçlarının iç düzeni ve değişik fabrikalar gibi geniş bir alandaki üretileri kapsar. Deneysel Psikoloji Psikologların önemli bir kısmı (yaklaşık % 10'u) doğrudan pratik uygulamayla değil, deneysel psiko- loji ile ilgilenirler. Bu alan, davranışın temel ilkelerini bulma ve anlama gibi konularla ilgilenir. Bu alandaki psikologların ilgi noktası, çoğunlukla, duyum ve algı, öğrenme ve bellek, güdü ve duygu ile davranışın fizyolojik temelleri gibi konularda yoğunlaşır. Son yıllarda bazı deneysel psikologlar sos- yal davranışlar, kişilik ve davranış bozuklukları gibi konular üstünde de çalışmaya başlamışlardır. Ancak, özel ilgileri ne olursa olsun, deneysel psikologlar uygulama olanaklarını değil, temel konula- rı incelerler. Deneysel psikologların yaptığı çalışmaların çok azının pratik bir uygulama değeri olabileceği düşünülür. Ancak, birçok bilim adamı gibi, deneysel psikologlar da çalışmalarının uzun sürede uy- gulamalara yararlı olacağına inanırlar. Aslında temel bilimler alanında ön bilgiler (temel araştırma) geliştirilmeden çoğu uygulama sorunları çözülemez. Örneğin, insanların kullanacağı araçların tasa- rım ve yapımında mühendislerin yararlanabileceği bir el-kitabı olan “Human Engineering Guide to Equipment Design” (1963), insanların algılaması ve icrasıyla ilgili olan ve yüzlerce tablo halinde düzenlenmiş bilgileri içerir. Bu bilgilerin çoğu başlangıçta pratik uygulama hesaba katılmadan labo- ratuarlarda üretilmiştir. Özet Psikologlar davranışa ilişkin değişik konularla ilgilenirler. Psikolojinin birçok alt dalı vardır. Psikoloji- nin en geniş dalı olan klinik psikoloji davranış bozukluklarına ilişkin araştırmaların yapılması ve bu tür davranışların tanı ve tedavisi ile ilgilidir. Danışmanlık psikolojisi, deneysel psikoloji, endüstri ve Bölüm 1 Psikoloji Bilimi 13 personel psikolojisi, okul ve eğitim psikolojisi, sosyal psikoloji, psikometrik psikoloji, gelişim psikolo- jisi ve kişilik psikolojisi psikolojinin önemli diğer alt dallarıdır. PSİKOLOJİNİN YÖNTEMLERİ Psikolojiye giriş kısmını tamamlamak için psikologların, araştırma yaparken ve bilgilerini uygularken neler yaptıkları, ne gibi yollar izledikleri üstünde de kısaca duralım. Psikolojide kullanılan yöntemler betimsel, deneysel ve istatistiksel olmak üzere üç grupta toplanabilirler. Bunlardan deneysel yön- tem daha çok yeni bilgiler üretmeyi amaçlayan araştırmacılar tarafından kullanılır. (Deneysel yön- temler bazen, uygulamada verilecek kararlarda da yardımcı olur.) Betimsel ve istatistiksel yöntem- ler ise, araştırmacılar ya da uygulayıcılar tarafından kullanılır. Betimsel Yöntemler Betimsel yöntemler, adından da anlaşıldığı gibi, incelenen herhangi bir nesnenin, olayın, sürecin ya da ilişkinin betimlenmesini sağlar. Buradaki “nesne” sözcüğü psikolojide, insan ya da hayvan dav- ranışı anlamında kullanılmıştır. Betimleme, kabataslak ve bir davranımı diğerinden ayırt edecek ni- telikte birkaç sözcük olabilir. Bu betimleme, bir kişinin zeka bölümünü belirlediğimiz gibi bazen sa- yısal olabilir; ya da sayı ve sözcüklerin karışımından oluşabilir. Bu konuda aşağıda bazı örnekler verilmiştir. Doğal gözlem Doğal gözlem yoluyla insanlar hemen her zaman birçok konuyu öğrenebilmişlerdir. Eski Yunanlılar yöntemi ilk kullananlar arasında sayılır. Bu yöntemi kullanan eski Yunanlılar bu yol- la bilimin temelini atmışlardır. Günümüzde daha güçlü ve duyarlı başka yöntemler kullanılmakla be- raber, psikolojide ve diğer bilim dallarında doğal gözlem geçerliğini korumaktadır. Örneğin, bir grup çocuk psikoloğu, birkaç yıl önce, 7 yaşındaki bir erkek çocuğunun davranışını yoğun biçimde ince- lemek istediler (Barker ve Wright, 1951). Sekiz gözlemci sırayla çalışarak anılan erkek çocuğunun sabah saat 07.00'de yataktan kalkmasından başlayıp akşam yatma saati 20.30'a kadar bir gün bo- yunca neler yaptığını gözleyip kaydettiler. Sonunda gerçekten ayrıntılı bir betimleme elde edildi ve bu gözlemler 435 sayfalık bir kitap oluşturdu. Böylesine kısıtlı doğal gözlem sonuçlarından da daha sistematik araştırma fikir ve önerileri kaynaklandı. Kuşkusuz, çocuk gözlendiğini biliyordu. Bu du- rum, çocuğun davranışlarını bir bakıma değiştirerek olağan bir durumdakine kıyasla daha az “do- ğal” davranmasına neden olmuş olabilir. Şimdi de sosyal psikolojiden bir örnek. Bir grup dinsel fanatik, belli bir günde dünyanın sonunun geleceğine inanıyordu (Festinger ve diğ., 1956). İki psikolog, beklenen sonucun ortaya çıkmaması- na grup üyelerinin nasıl tepki göstereceklerini görmek için anılan gruba katıldılar. Psikologların göz- lemleri, kişilerin inançlarını gerçeğe uygun olarak nasıl değiştirdikleri hakkında önemli bazı içgörüler ve bilgiler ortaya koymuştur. Bu konuyu ilerde daha ayrıntılı olarak inceleyeceğiz. Sistematik gözlem Doğal gözlem yöntemi sistematik değildir. Çünkü, bu yöntemi kullanan göz- lemciler bilinçli herhangi bir seçim yapmaksızın gördüklerini ve duyduklarını kaydederler. Bu tür gözlem, bir erkek çocuğun bir günlük yaşamına ilişkin kayıtların 435 sayfa tutmasından da görüle- ceği gibi, çok zaman alıcıdır. Doğal gözlem, çoğunlukla, hemen kullanılabilecek bilgiler de vermez. 14 Psikoloji Bilimi Bölüm 1 Halbuki, bir psikolog çoğu kez belirli bir soruya cevap bulmakla ilgilenir ve konuyu sistematik bir bi- çimde ele almakla sorusunu cevaplayabilir. Bu yeni yöntem, sistematik gözlem olarak bilinir. Aşa- ğıda bunun bir örneği verilmiştir (Bennett ve Cohen, 1959). İki psikolog, kadınların ve erkeklerin kendi kendilerini farklı bir gözle görüp görmedikleri, görüyorlarsa nasıl gördükle- ri sorusuyla ilgilendiler. Psikoloji diliyle bu soru, kadın ve erkeklerin benlik kavramlarının farklı olup olmadığı sorusu- dur. Söz konusu soruya cevap bulabilmek için; 15-64 yaş arasındaki çok sayıda kadından ve erkekten oluşan grup- lara uzun sıfat listeleri verdiler; kendilerini en iyi betimleyen kelimeleri seçmelerini istediler. (Bu, kendilik- değerlendirmede kullanılan sıfat tarama listesi yöntemidir). Deneyciler daha sonra sıfatları benzer niteliklerine göre kümelere ayırdılar. Örneğin, “müşfik”, “sevecen” ve “merhametli” sıfatlarının oluşturduğu kümeye sosyal canayakınlık kümesi adını verdiler. Daha sonra, hangi kümelerin erkekleri kadınlardan ayırt ettiğini görmek için veri- lerini dikkatle incelediler. Sonuçlar Tablo 1.2'de gösterilmiştir. Anılan tablonun incelenmesinden, kadınların ve erkek- lerin birçok yönden kendilerini farklı gördükleri anlaşılmaktadır. Sistematik gözlem yöntemi, birçok pratik soruna uygulanabilir: Örneğin, kamuoyunu ve bunun oluşumunu etkileyen etkenleri incelemede, reklamın tüketicilerin satmalıma davranışına etkisini in- celemede, üniversitede başarıyı yordamada, hatta kalıtım ve çevrenin zeka gelişimi üzerindeki et- kisini inceleme gibi temel sorunlara cevap bulma girişimlerinde anılan yöntem kullanılabilir. Tablo 1.2 Sistematik gözlem yöntemine bir örnek. Erkek ve kadın deneklerin sıfatları seçerek yaptıkları kendilik de- ğerlendirmelerinin sonuçları iki cins arasında, kendilik kavramları açısından, farklılıklar bulunduğunu göstermektedir. DAHA ÇOK KADINLARA ÖZGÜ ÖZELLİKLER DAHA ÇOK ERKEKLERE ÖZGÜ ÖZELLİKLER Sosyal empati (başkalarının duygularını paylaşarak anlama) Sosyal sertlik Sosyal canayakınlık Sosyal adaletsizlik Sosyal özgecilik Açık saldırganlık Sosyal ahlaklılık Kişisel olgunluk Sosyal dürüstlük Tekniğe yönelik duygular Kayıtsızlık Fevrilik Kişisel korku Mutluluk Örtük düşmanlık Demokratik duygular Evcimenlik duyguları Kaynak: Bennett ve Cohen, 1959 verilerine dayanmaktadır. Test geliştirme Sistematik gözlem, ölçme aracı olarak bazı testler ve ölçekler kullanılarak daha duyarlı, hatta daha sistematik hale getirilebilir. Psikologlar, “test” ve “ölçek” sözcüklerini, sık sık bir- Bölüm 1 Psikoloji Bilimi 15 biri yerine kullanırlar. Ayrıca, bu kapsam içinde, “envanter”, “kayıt” ve “anket” gibi sözcükler de kul- lanılır. Kullanılan sözcük ne olursa olsun, kişi davranışının bazı yönlerini ölçmede kullanılan birta- kım araçlardan söz edilir. Örneğin yetenekler, ilgiler, özellikler, düşünceler ya da tutumlar gibi. İlgili psikologlar oldukça belirgin ve standart işlemler uygulayarak (Bölüm 12'de bu konuda daha geniş bilgi verilmiştir) anılan türden araçlar geliştirirler. Testin alacağı son biçim karara bağlandıktan son- ra, test ilerde uygulanması amaçlanan kişileri temsil edecek nitelikte bireylerin oluşturduğu büyükçe bir gruba verilerek normları elde edilir. Örneğin, üniversite giriş sınavlarında kullanılan bir testin ya da testlerin normları lise son sınıf öğrencilerinden elde edilebilir. Böylece, bir psikolog, benzeri bir testten alınan bir puanı lise son sınıf öğrencilerinin genel başarısı ile karşılaştırarak yorumlar. Klinik yöntemler Tablo 1.1'den hatırlanacağı gibi, klinik psikoloji en geniş uzmanlık alanıdır. Klinik yöntemler kullanıldığından bu alana klinik psikoloji adı verilir. Klinik yöntemler, daha önce sözünü ettiğimiz tüm betimsel yöntemleri içerir ve ilgili psikologlar bu yöntemleri kişilerin sorunlarını çözmek amacıyla kullanırlar. Diyelim ki, küçük bir kız çocuğu okulda pek başarılı olamamaktadır. Ana babası kendisine yar- dımcı olabilmesi için onu bir psikoloğa götürür. Ya da başka bir kız çocuğu huysuzluk nöbetleri ge- çiriyor, yemeğini yemiyor, bütün gece ağlıyor ve genellikle ana babası için hayatı çekilmez hale ge- tiriyor. Başarılı bir liseli genç, bir müzeden değerli bazı madeni paralar çalarken yakalanıyor. Yirmi yaşlarındaki iri yarı başka bir genç depresyon içindedir; çünkü, notları kardeşininki kadar yüksek değildir, kardeşinin kurduğu arkadaşlık ilişkilerini kuramamaktadır. Ya da beş yıldır evli olan genç bir adam karısıyla geçinemediği için endişelidir. Bu tür örnekler daha da çoğaltılabilir. Örnekleri oluşturanların hepsi de değişik sorunları için bir psikoloğa başvuran kişilerdir. Bütün klinik sorunlar ayrıntılı bir incelemeye gerek göstermeyebilir. Ancak, ayrıntılı bir inceleme gerekiyorsa, bu durumda psikolog muhtelif şeyler yapar. İncelemeye, genellikle, başvuranın yaşam geçmişi ve aile ilişkileri hakkında ayrıntılı bilgi toplamakla başlanır. Bu bilgiler de, kendisiyle ya da arkadaşlarıyla görüşme yaparak, yani bir bakıma kısıtlı bir doğal gözlemde bulunarak elde edilir. Bazen de bir sosyal çalışmacıya kişinin sosyal yaşantısını ve çevresini inceletir. Böylece kişi hak- kında daha doğal bir ortamda gözlem yaparak bilgiler toplanır. Anılan gözlemlere ek olarak, psikologlar daha sistematik gözlemlerde de bulunurlar. Örneğin, zeka testleri, okuma becerisi testleri, ilgi testleri, duygusal olgunluk testleri gibi muhtelif testler kul- lanabilirler. Daha sonra, testlerin sonuçlarından ve biyografik bilgilerden yararlanarak sorunu belir- lemeye ya da teşhis etmeye, bozukluğun ne olduğunu bulmaya çalışırlar; sorunu çözmek ve bozuk- luğu gidermek için ne gibi iyileştirici önlemler alınabileceğini karara bağlarlar. Kullanılacak test, ko- nulacak tanı ve alınacak önlemler, kuşkusuz, kişiden kişiye değişir. Bölüm 14'te ilgili araçların nasıl kullanıldığı ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Klinik yöntemlerden, temel olarak, bireysel vak'aların tedavisinde yararlanılır. Ancak, bireysel vak'alarla uğraşırken klinik psikolog, zaman zaman önemli bazı genel etkenler de gözleyebilir ve böylelikle temel bilgi dağarcığımıza dolaylı da olsa katkıda bulunabilir. Örneğin Freud, hastalarını gözleyerek, kişilerin kaygı ile başa çıkmak için geliştirdikleri bazı mekanizmaları ortaya çıkarmıştır. Freud'un gözlemleri kendi başına belki fazlaca bir yarar sağlamadı. Ancak, bu gözlemler bazı ipuç- ları ya da denenceler ortaya koydu. Bu denenceler de daha sonraki araştırmacılar tarafından bazı deneylerde sınandı. İşte klinik gözlemlerin bilime en büyük katkısı bu yolla olmaktadır. Bilgilerimiz 16 Psikoloji Bilimi Bölüm 1 bu yolla çok yavaş gelişirse de, bu tür çalışmalar olmaksızın gerekli deneyler ve deneme