Yazışma Teknikleri 2024 PDF

Document Details

Uploaded by Deleted User

Tags

communication techniques written communication business communication interpersonal communication

Summary

This document details the fundamentals of communication techniques, covering topics like the definition, importance, and functions of communication, particularly focusing on written communication. It explores various frameworks and models of communication, analyzing the processes and elements involved. Furthermore, it examines the role of written communication in different contexts.

Full Transcript

YAZIŞMA TEKNİKLERİ DERSİNE GİRİŞ 1 Sayfa İletişim kurma çabası insanlık tarihi kadar eskidir. İlk insanlar farklı şekillerde iletişim kurmaya başlamışlar ve birçok simge ve sembolleri iletişim sürecinde kullanmışlardır. Bireyin konumu ve mesleğ...

YAZIŞMA TEKNİKLERİ DERSİNE GİRİŞ 1 Sayfa İletişim kurma çabası insanlık tarihi kadar eskidir. İlk insanlar farklı şekillerde iletişim kurmaya başlamışlar ve birçok simge ve sembolleri iletişim sürecinde kullanmışlardır. Bireyin konumu ve mesleği ne olursa olsun iletişim hem sık yapılan hem de kritik öneme sahip bir süreçtir. Bir bütün olarak örgütün ve tek tek paydaşların başarı ya da başarısızlığında fark yaratır. İletişim, belli bir bağlamda farklı ortamları paylaşan insanların bir veya daha çok kanal aracılığıyla kaçınılmaz ve çoğu zaman geri döndürülemez mesajlaşmasıdır. İletişim etkilerine, yönüne, ilişki sistemlerine, bireylerin grup içindeki konumlarına, zaman ve mekân boyutuna ve kullanılan kodlara göre sınıflandırılabilir. Kullanılan kodlara göre iletişim şekillerinden biri yazılı iletişimdir. Yazılı iletişim nispeten resmi bir tonlama oluşturmak istenildiği zaman en iyi iletişim kanalıdır. Alıcının daha çok çalışıp düşünmesi istenildiğinde karmaşık fikirleri iletmek için sözlü iletişimden daha uygundur. Kalıcı bir kayıt olduğu için iş hayatında, kurumlar arası iletişimde, toplantı tutanaklarında tercih edilen iletişim şeklidir. Sözcüklerin seçilerek kullanılması yanlış anlamaları ortadan kaldırır, deyimsel ifadelerin yok denecek kadar az olması ise kültürlerarası anlaşılmayı kolaylaştırır. Yazılı iletişimde genellikle başlıklı kâğıtların kullanılması, tarih, imza ve adresin bulunması bir garanti belgesi niteliği kazandırmaktadır. Gönderilmeden önce birkaç kez 2 kontrolden geçmesi ise verilmek istenenin en doğru Sayfa şekilde aktarılmasını sağlar. İLETİŞİMİN TANIMI, AMACI VE ÖNEMİ İletişim (Latince Communication) kavramına yönelik literatürde çok sayıda tanıma rastlanmaktadır. Bunlardan bazıları şöyledir. Düşüncenin sözel olarak karşılıklı değiş-tokuşu İki kişinin birbirini anlaması, insanın karşısındakine kendini anlatabilmesi Bireyde benlikle ilgili olarak belirsizliğin azaltılması Duyguların, düşüncelerin, bilgi ve becerilerin aktarılma süreci Bir kişinin başka bir kişiye düşüncelerini aktarması, düşüncelerin değiş tokuşuyla, dönüşme ve değişme süreci Bir kişinin tekelinde olanın başkalarıyla paylaştırılması, başkalarına da aktarılması süreci Askeri dilde iletinin (komutun) gönderilmesiyle ilgili araç, usul ve teknikler İletiyi alanın belleğinin, iletiyi gönderenin beklentisine uygun yanıt verecek biçimde olması Kaynaktan çıktıktan sonra, iletiyi alan için bir uyaran olan davranış İletişim en kısa şekliyle bilgi alışverişi veya değiş-tokuşu şeklinde tanımlanır. Daha kapsamlı tanım vermek gerekirse, iletişim duygu, düşünce, tutum ve kanaatlerin sözlü ve sözsüz semboller aracılığıyla göndericiden alıcıya iletilmesi; alıcının da bunları biyolojik ve psikososyal süreçlerden geçirerek tekrar göndericiye geri iletmesi sürecine 3 denir. Sayfa Bazı tanımlar iletişimi tek yönlü bir süreç şeklinde ele alırken bazıları, çift yönlü bir süreç olduğunu ifade etmektedir. Kişilerarası iletişim bağlamında ele alındığı zaman iletişim çift yönlü, kitle iletişimi bağlamında düşünüldüğünde tek yönlü bir süreçtir. Tanımlarda, iletişimin paylaşma, anlama ve anlam yaratma, karşılıklı etkileşim, etkileme, uyaran davranış, belirsizliklerin en aza indirgenmesi ve süreç özelliği dikkat çekmektedir. İletişim belirli amaçları gerçekleştirmek için kurulur. Söz konusu amaçlar ise var olmak, öğrenmek, paylaşmak, etkilemek ve yönlendirmek şeklinde sıralanabilir. Var olmak; insan toplum içinde bir karmaşık ilişkiler ağı içerisinde yaşamını devam ettirir. Dolayısıyla toplumsal ilişkiler çerçevesinde varlığını anlamlandırır. Söz konusu ilişkilerle kendini ifade eder, tanıtır ve kabul ettirir. Yaşamak başlı başına iletişim ağlarını ve etkinliklerini içeren bir olaydır. Öğrenmek; insanın çevresini tanıması, bilmesi ve belirsizlikleri en aza indirgemesi iletişim ile mümkün olur. Paylaşmak; insan paylaştıkça çoğalan bir varlıktır. Paylaşmak ortaklık kurmaya yönelik bir eylemdir. İletişimde paylaşılanları iki temel kategoride ele almak mümkündür: Bilgi ve düşünce: Bilgi düşüncenin düşünce de yeni bilginin kaynağıdır. Yaşamın bilgisini üreten insan bu bilgiyi diğer insanlara aktarmadıkça kendi varlığını hissedemez. Duygu: Sevgi, kıskançlık, aşk, nefret gibi olumlu ya da olumsuz duygular insanın tinsel üretimleridir. Duygusal boyut iletişimin temel belirleyicisidir. Duygusal yönü eksik olan iletişimin yetkinliğinden söz etmek zordur. Etkilemek ve yönlendirmek; bireyler amaçlarına ulaşmak için çevresiyle etkileşime girmek; iş bölümü, iş birliği ve ortaklık yaratmak durumundadır. Bu nedenle, bireylerin diğerlerini etkilemesi ve istenilen şekilde yönlendirmesi söz konusudur. İster sözlü ve sözsüz isterse yazılı mesajlarla kurulsun iletişim insan yaşamının olmazsa olmaz olgularından biridir. İnsanın duyuşsal gelişiminde de iletişimin rolü çok yüksektir. 4 Duyuşsal Alan Basamakları(Krathwohl) Sayfa  AlmaTepkide Bulunma (Karşılık Verme) Değer Verme Örgütleme Kişilik Haline Getirme(Nitelenmişlik) İletişimin paylaşma, bilgilenme, eğitme, motive etme, tartışma, bütünleştirme, toplumsallaştırma ve kültür aktarımı gibi birçok işlevi vardır. Bugün birçok çözümsüz sorunun altında İLETİŞİM SORUNUNUN yattığı bir gerçektir. Eğer etkili iletişim kurulabilseydi aile içi çatışmalar en aza indirgenecek, sokakta insanlar birbirlerine gülümseyerek selam verecek, politikacılar normal ses tonuyla, agresif tavır sergilemeden birbirlerini dinleyecek, iş yerinde yönetici ve çalışanlar, çalışanlar ile çalışanlar arasındaki ilişkiler daha düzeyli ve seviyeli olacak, adliyelerdeki hakim ve savcıların zamanının çoğunu alan dava dosyaları azalacaktır. !!!İdari merci tecavüzü, idari yargıda bir dava şartıdır İletişim bilinçli ya da bilinçsiz olarak gerçekleşebilir. Kullanılan sembollere kaynak ve alıcı farklı anlamlar yükleyebilir. İletişim sözcüklerle olduğu kadar beden diliyle de gerçekleşebilir. İletişim geri bildirime gereksinim duyan çift yönlü bir eylemdir. İletişimde nicelik değil kalite ve yeterlilik sorunları çözer. İletişim meydana geldiği ortamdan etkilenir. 5 Sayfa İLETİŞİMİN İŞLEVLERİ Bilgilenme ve Bilgilendirme İşlevi: Kişisel, çevresel, yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası koşulları anlamak, bilinçli tepkiler göstermek ve doğru sonuçlara ulaşmak için bilgi, veri, mesaj, fikir ve yorumların toplanması, depolanması, işlenmesi, paylaşılması ve yayılması iletişimin bilgilenme ve bilgilendirme işlevinin kapsamını oluşturur. Toplumsallaştırma İşlevi: İletişimin bu işlevi kişilerin içinde bulundukları toplumun etkili üyeleri olarak işlev yapabilmelerini sağlayacak, toplumsal bağlılığı ve bilinci besleyecek genel bilgi birikiminin oluşturulması; tutum ve davranışlarının istenen düzeyde etkilenmesi ve toplumsal yaşama aktif bir şekilde katılmalarına ortam yaratılması; sosyal değişim için zemin oluşturulması gibi süreçleri içerir. Motivasyon (Güdüleme) İşlevi: Toplumun yakın ve uzak hedefleri için gerekli koşulların oluşturulması; kişisel isteklerle toplumsal beklentilerin uyumlaştırılması; kişisel ve toplumsal etkinliklerin desteklenmesi gibi süreçleri kapsar. Bütünleştirme İşlevi: Kişilerin, grupların ve ulusların birbirlerini tanımalarına, anlamalarına ve yakınlaşmalarına katkıda bulunma süreçlerini içerir. Eğitim İşlevi: Yaşamın bütün aşamalarında entellektüel gelişme, kişilik oluşumu, kişisel yetenek ve kapasitenin gelişmesi için bilgi, duygu ve becerilerin etkili bir biçimde aktarımının sağlanması için iletişim eğitim sürecine katkıda bulunmaktadır. 6 Sayfa Kültür Aktarımı ve Gelişimi İşlevi: Bu işlev, geçmişin mirasını korumak amacıyla iletişimin kültürel ve sanatsal ürünlerin yayılması ve nesilden nesile aktarılması sürecini kapsar. İletişim kültürün aktarımını sağlarken, kültür iletişimi şekillendirir. Eğlenme İşlevi: Özellikle ruhsal ve sosyal sağlığın geliştirilmesi, aktif dinlemenin sağlanması için tek başına ya da topluca eğlenmek amacıyla işaret, simge, ses ve görüntülerin ortak kavramlar hâline getirilmesi ancak iletişimle sağlanabilir. Tartışma İşlevi: Düzeyli ve nitelikli bilgi, inanç, değer ve görüş değişimi yoluyla birbirlerini etkilemeleri ve yönlendirmeleri için insanların sözlü ve sözsüz iletişimi tam ve doğru olarak kurmaları gerekir. 7 Sayfa İLETİŞİM VE YAZILI İLETİŞİM 8 Sayfa İLETİŞİM SÜRECİNİN UNSURLARI Süreç, zaman ve yer içinde mesaj göndericilerini ve alıcılarını bağlama hizmetini gören faaliyettir. İletişim sürekli eylemler dizisini içeren bir süreçtir. Bu süreçte iletişim değişen ve tekrarlanamayan karşılıklı ilişkiler olarak ortaya çıkar. İnsanlar, çevreler, beceriler, tutumlar, deneyimler, statüler ve duygular arasındaki karşılıklı ilişkiler bir iletişimde kimin, neyi ve ne zaman yapacağını belirler. İletişim çok duyulu (iletişimde bütün duyuların kullanılması) ve sürekli olan bir süreçtir, kullanılan kelimeler doğal ve karşılıklı bağımlılık olan bir çevrede oluşur. Bütün vücut, kişisel görünüm, jestler, duruş, sesin kalıbı ve tonu ve diğer duyusal faaliyetlerden geçerek bu çevreye uygun kelimeleri sağlar. İletişimde karmaşık ilişkiler iletişim sürecinde kullanılan çeşitli duyusal faaliyetler içinde çalışır. İletişimin işleyişi iki şekilde olmaktadır; tek yönlü yani doğrusal iletişim ve çift yönlü yani döngüsel iletişim. Tek yönlü iletişimde bilgi, duygu, düşünce, tutum ve kanaatlerin doğrusal bir şekilde aktarımı söz konusudur. Tek yönlü iletişim geri bildirime yer vermediği için “kör iletişim” olarak da adlandırılmaktadır. Kaynak baskın ve etkindir. Bu iletişim sürecinin temel unsurları kaynak-mesaj-kanal-alıcı şeklinde sıralanmaktadır. Çift yönlü-döngüsel iletişim süreci ise bilgi-duygu, düşünce, tutum ve kanaatlerin kaynaktan alıcıya gönderilmesi; alıcının da bunları alıp anlamlandırarak yorumlaması ve geri bildirimde bulunması şeklinde gerçekleşmektedir. Bu süreçte kaynak ve alıcı eşit derecede birbirlerini etkileme olanağına sahiptir. Çift yönlü iletişim sürecindeki unsurlar ise; kaynak-kodlama-mesaj-kanal-kod açma-alıcı-geribildirim şeklinde yer almaktadır. 9 Sayfa Sayfa 10  Kaynak: Gönderici olarak da adlandırılan kaynak, iletişim süreci çerçevesinde iletişimi başlatan ve oluşturduğu anlamlı mesajları sözlü, sözsüz ve görsel simgeler aracılığıyla gönderen kişidir. Kaynağın iletilecek konu hakkında bilgi ve becerisi; iletilecek konu ve alıcıya yönelik tutumu; iletişim becerisi; güvenilir, prestij sahibi, çekici, güçlü olması, saygınlığı ve alanında uzman olması; inanç ve değer yargıları, toplumsal rol ve statüsü, sosyokültürel yaşamı, bakış açısı ve görüş farkı; kendine güveni; kişilik yapısı gibi özellikleri iletişim sürecini etkiler.  Kod: Sözlü veya sözsüz mesajları işaret hâline dönüştüren simgeler, bunları ilişkilendiren ve düzenleyen kurallar bütünüdür.  Kodlama: Bilgi, duygu, düşünce, tutum ve kanaatlerin iletişim kanallarının özelliklerine uygun olacak şekilde simgelerle (görsel-sessel) sinyalleştirilmesidir.  Mesaj: Mesaj, kaynağın ürettiği, aktarmayı istediği, alıcı için ise bir uyaran olarak işlev gören sözlü, sözsüz ve görsel sinyallerdir. Mesajın taşıması gereken birtakım nitelikler vardır. Bunlar, anlamlılık, doğruluk, gerçekçilik, açıklık ve anlaşılabilirlik şeklinde sıralanabilir.  Kanal: Mesajın alıcıya iletilmesini sağlayan ışık dalgaları, görsel sinyaller, hava dalgaları ve ses sinyallerini taşıyan doğal veya yapay tüm araç ve yöntemlerdir.  Gürültü: İletişimin doğruluğunu ve güvenilirliğini etkileyen etmenlerdir. Gürültü, psikolojik (önyargılar, konuya kendini verememe gibi), fiziksel (arka plandaki konuşma sesleri gibi) ve anlamsal (dil farklılığı, anlaşılmayan işaretlerin kullanılması) olabilir.  Alıcı: İletişim sürecinde göndericinin karşısında yer alan ve iletilen mesajın hedefi olan kişi veya kurumdur. Diğer bir anlatımla, kaynaktan gelen bilgi, düşünce ve duyguları algılayıp, yorumlayan sözlü ve sözsüz tepkiler 11 veren kişi ya da gruptur. Sayfa  Alıcı açısından mesajın etkinliğini artıran ya da azaltan bazı etkiler vardır. Bunlar, alıcının algılama gücü, iletilen konu hakkındaki bilgi ve becerisi, iletilecek konu ve kaynağa yönelik tutumu, inanç ve değer yargıları ve seçiciliği, toplumsal rol ve statüsü, sosyokültürel yaşamı, bakış açısı ve görüş farkı, kendine güveni, kişilik yapısı şeklinde açıklanabilir.  Kod açma: Mesajların duyu organları yoluyla alınması ve içeriğini yorumlama, çözümleme, yeniden elde etme ve anlama sürecidir.  Geri bildirim: Kaynaktan gelen mesajların alıcı tarafından alınıp yorumlanması sözlü veya sözsüz tepkilerde bulunmasıdır. Geri bildirim olumlu olabileceği gibi olumsuz da olabilir. Olumlu geri bildirim iletişimi destekler ve kaynağın aynı bilgi ve davranış ile devam etmesine olanak sağlar. Olumsuz geri bildirim, mesajların yenilenmesini ve iletişim biçiminin değiştirilmesini önerir. Geri bildirimin yararlı olabilmesi için belirli özelliklere sahip olması gerekir. 12 Sayfa İLETİŞİMİN KOŞULLARI VE ENGELLERİ Bir iletişim sürecinin etkili ve başarılı olması aşağıda belirtilen temel koşulların var olmasına bağlıdır. Dilin anlaşılır biçimde kullanılması Simgelerin benzer biçimde tanımlanması Çoklu kanal kullanılması Geri bildirim sisteminin sağlanması. Etkili iletişimin oluşmasını engelleyen etmenler:  Psikolojik Engeller (Kişisel Faktörler): Kaynak ve alıcının bakış açıları, biliş, algı, duygu ve heyecanları, yargı ve saplantıları, ihtiyaçları.  Kültürel Etkenler: Farklı yaşam biçimleri ve ortak yaşantının azlığı.  Semantik Engeller: Dil, yazı, terminoloji ve simgelerdeki karışıklık, ince anlam farklılıkları, anlaşmazlıklar.  Çevresel (Ortamsal) Engeller: İletişim sürecinin her aşamasına yönelik (gürültü engelleri) sosyal ve fiziksel çevre koşulları.  Mekanik Engeller: Kanal ya da araç olarak kullanılan cihazlardan kaynaklanan gürültü.  Stilistik Engeller: Diyalekt, şive farklılıkları.  Didaktik-Metodik Engeller: İletişim becerileri, yöntem, teknik ve yaklaşım uyuşmazlıkları.  Statü ve Roller: Kaynak ve alıcının sosyal ve resmî statüleri, rolleri, akademik ve mesleki gelişme farklılıkları.  Korunma: Kaynağın bazı yükümlülüklerin altına girmesi durumunda önceden hazırlayacağı savunma mekanizmaları.  Alan: İletişim merkezi ile birimler arasındaki uzaklık.  Hiyerarşi: Katı bir hiyerarşik sınıflandırmadan dolayı kanalların tıkanıklığı.  Uyutma: Kanalların ve ilgili organların mesajları ihlal etmesi ya da önemsiz sayması.  Sınırlama: Mesajların çeşitli nedenlerle gizli tutulması ya da miktarının sınırlandırılması.  Mesajın Yapısı ve Niteliği: Mesajın biçim, içerik, yaklaşım, doğruluk, gerçeklik vb. özellikleri.  Geri Bildirim Yetersizlikleri: Alınan iletilere karşılık ya da tek yanlı olarak gerekli tepkinin yeterince gösterilmemesi, 13 doğrulanmaması ya da reddedilmemesi gibi eksiklikler. Sayfa 90/10 KURALI 1. SENARYOSabah ailenizle kahvaltı yapıyorsunuz. Kızınız çay bardağına kolunu çarpıyor ve çay olduğu gibi pantolonunuza dökülüyor. Biraz önce olan olay üzerinde hiçbir kontrolünüz yok. Sonradan olacaklar ise sizin davranışınıza göre belirlenecek. Hemen kızıyor ve çayı üzerinize döktüğü için kaba bir şekilde kızınızı azarlıyorsunuz. Kızınız üzülüyor ve ağlamaya başlıyor. Kızınızı azarladıktan sonra eşinize dönüyor ve çay fincanını masanın kenarına çok yakın koyduğu için eleştiriyorsunuz. Bunu kısa bir sözlü tartışma takip ediyor. Diğer odaya geçip üzerinizi değiştiriyorsunuz. Kızınızı, ağlamaktan dolayı kahvaltısını bitirememiş ve okul için hazırlanamamış bir hâlde buluyorsunuz. Kızınız servisi kaçırıyor. Eşinizin işe gitmek için hemen çıkması gerekiyor. Aceleyle arabanıza koşuyorsunuz ve kızınızı okula bırakmak üzere hareket ediyorsunuz. Geç kaldığınız için hızlı gitmek durumunda kalıyorsunuz ve hız limitini aştığınız için trafik cezası ödüyorsunuz. Kızınızı okuluna, eşinizi iş yerine bırakıp kendi çalıştığınız iş yerine 20 dakika gecikerek geliyorsunuz. Masanıza oturuyorsunuz bir de bakıyorsunuz ki o günkü toplantı için gerekli önemli bir dosyayı evde unutmuşsunuz. Gününüz korkunç bir şekilde başladı! Devam ettikçe, kötüleşiyor, daha da kötüleşiyor sanıyorsunuz. Eve gitmeyi dört gözle bekliyorsunuz. Eve ulaştığınızda eşiniz ve kızınızla olan ilişkilerinizde araya sıkıştığınızı sanıyorsunuz. Neden? Sabahleyin nasıl tepki verdiğinize bağlı olarak! Neden kötü bir gün geçirdiniz? Gününüzün kötü geçmesini ne sebep oldu? a) Çay sebep oldu? b) Kızınız sebep oldu? c) Polis sebep oldu? d) Siz sebep oldunuz? Cevap D şıkkı siz sebep oldunuz. 2. SENARYOOysa güne şöyle başlayabilirdiniz. Kahvaltınızı yapıyorsunuz. Kızınız çayını üzerinize döktü. “bir dahaki sefere dikkatli ol tatlım” diye uyarıyorsunuz. Diğer odaya geçip elbisenizi değiştiriyorsunuz bu arada dosyanızı da yanınıza alıp mutfağa geliyorsunuz. Kızınız tam çıkmak üzere iken sizi görüyor “hoşça kal babacığım” diyor ve sizi öpüyor, servisine binmek üzere aşağıya iniyor. Siz ve eşiniz arabanıza biniyorsunuz. Eşinizi iş yerine bıraktıktan sonra kendi çalıştığınız iş yerine geliyorsunuz ve tatlı bir tebessümle herkese selam vererek işinize başlıyorsunuz. Birçok insan gereksiz yere stres ve sorun yaşamakta ve kendine iletişim engeli oluşturmaktadır. Kişiler hasta olabilir, arabalar bozulabilir veya uçaklar geç kalkabilir, planlarınız istediğiniz gibi gerçekleşmeyebilir. Bu olaylar 14 kişinin kontrolü dışında gerçekleşir. Söz konusu olaylar %10’luk kısımdır. %90’lık kısımı olaylara yaklaşımınızla siz belirlersiniz. Sayfa İLETİŞİMİN SINIFLANDIRILMASI Etkilerine Göre İletişim: İletişimi gerçekleştiren kaynak ve alıcı üzerinde bıraktığı etkiye göre olumlu ve olumsuz iletişim şeklinde sınıflandırılmıştır. Olumlu iletişim, iletişim sürecinde yer alan bireylerin amaçlarının gerçekleşmesi ve bu süreçte doyum sağlamaları, takdir edilmeleri ve değer verildiği hissinin oluşması ile olumlu iletişimden söz edilir. Olumsuz iletişim, sürece katılanların amaçlarını gerçekleştiremedikleri, kabul, saygı ve değer verme yerine eleştiri ve suçlama olduğu iletişim türüdür. Yönüne Göre İletişim: İletişim yönüne göre tek yönlü ve çift yönlü olmak üzere ikiye ayrılır. Tek yönlü iletişim, bilgi, duygu, düşünce ve kanaatlerin kaynaktan alıcıya iletilmesine denir. Doğrusal iletişim olarak da adlandırılır. Kaynak aktif, alıcı pasif konumdadır. Çift yönlü iletişim ise en az iki kişi arasında gerçekleşen bilgi, duygu ve düşünce alışverişidir. Kaynak ve alıcı her ikisi de süreçte aktif konumdadır. Kullanılan Kod Sistemlerine Göre İletişim: Bu tür iletişim, sözlü, yazılı ve sözsüz şeklinde sınıflandırılmıştır. Sözlü iletişim, bilgi, duygu ve düşüncelerin dil ve dil ötesi (kelime vurgusu, sesin hızı, tonu) unsurlarla iletilmesidir. Konuşma dili olarak da isimlendirilir. Sözlü iletişimin avantajı hızı ve geri bildirimidir. Yazılı iletişim, bilgi alışverişinin yazılı semboller aracılığıyla sağlanmasıdır. Sözsüz iletişim, duygu ve düşüncelerin beden hareketleri, ses tonu, jest ve mimiklerle ifade edildiği bir iletişim türüdür. Sözsüz iletişim, yüz ifadeleri ve göz hareketleri, ses özellikleri, el, kol ve bacak hareketleri, bedenin duruşu, kişisel görünüm, zaman ve mekânın kullanımı ve dokunma gibi unsurları kapsar. 15 Sayfa İlişki Sistemlerine Göre İletişim: Bireyin içinde bulunduğu ilişki sistemlerine göre kişi içi iletişim, kişilerarası iletişim, grup içi iletişim ve kitle iletişimi şeklinde sınıflandırılır. Kişi içi iletişim, kişinin kendini tanıması, algılaması, anlaması ve kavraması ile ilgili bir iletişim türüdür. Bireyin kendine ait yaşanmışlıkları ve deneyimleri çevresindeki olgu ve olayları anlamlandırmasında belirleyicidir. Kişilerarası iletişim sürecinde olduğu gibi bilişsel yapılar, çarpıtmalar ve hatalar mesajın algılanması ve yorumlanmasını etkiler. Kişilerarası iletişim, iki veya daha fazla kişi arasında bilgi, duygu ve düşünce alışverişidir. Kişilerarası iletişimin üç önemli özelliği vardır. Kaynak ve alıcı aynı ortamı paylaşmalı, yüz yüze olmalılar. Mesajlar sözlü ve sözsüz özellikleri taşımalı. Çift yönlü süreçte gerçekleştirilmelidir. Grup içi iletişim, ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere bir araya gelen kişiler arasında kurulan iletişime denir. Bu süreçte kişiler karşılıklı olarak hem etkiler hem de etkilenirler. Kitle iletişimi, televizyon, gazete, duvar panoları veya sinema gibi kitlesel araçlarla yapılan iletişimdir. Bireylerin Konumlarına Göre İletişim: İletişim örgütsel yapı içerisinde yatay, dikey ve çapraz şekilde gerçekleşir. Yatay iletişim, bir kurumda eşit düzeydeki çalışanlar ve birimler arasında yapılan iletişimdir. Dikey iletişim, kurumun hiyerarşik yapısı içerisinde bilgi ve mesajların en alt basamaktan başlayarak en üst basamağa kadar, en üst kademedeki yöneticiden başlayıp emir-komuta zincirini izleyerek aşağıya doğru akışını ifade eder. Çapraz iletişim, farklı fonksiyonel bölümlerde çalışan ast ve üstler arasında kurulan iletişime denir. Zaman ve Mekân Boyutuna Göre İletişim: Bu boyuta göre iletişim yüz yüze ve uzaktan iletişim şeklinde ikiye ayrılır. Yüz yüze iletişim, iletişim kuran bireylerin fiziksel olarak aynı ortamı paylaştıkları bir iletişimdir. Uzaktan iletişim, bireylerin çeşitli araç gereç ve materyaller aracılığıyla kurmuş olduğu iletişime denir. Mektup, telefon, elektronik 16 iletişim (internet teknolojilerine dayalı iletişim), kitap, dergi ve gazete gibi basılı araçlarla kurulan iletişim örnek verilebilir. Sayfa YAZILI İLETİŞİMİN TANIMI, AMACI VE ÖNEMİ Yazılı iletişim, bilgi, duygu, düşünce ve kanaatlerin yazılı semboller aracılığıyla aktarımıdır. Yazılı iletişimin amacı, bilgi aktarmak, karar vermek, canlaşma yapmak, etkilemek ve yönlendirmektir. Gönderilen mesajın açık ve canlaşılır biçimde kodlanması esastır. Açık ve anlaşılır olmadan kastedilen her iki taraf için de verilerin kesinliği, olumlu ilişkilerin kurulması, kurum hakkında olumlu izlenimlerin oluşması, tutum ve davranış değişikliğine yol açmasıdır. Yazılı iletişim, genel bilgilerin veya resmî mesajların iletilmesinde uygun bir iletişim türüdür. Yazı kişilerarası ilişkilerde ve iletişimde hem bağlayıcı hem de güven sağlayıcı bir özelliğe sahiptir. Duygular düşünceler, fikirler ve bilgiler yazıya geçirildiğinde ve paylaşıldığında gerçeklik hâline gelir. Yazı aracılığıyla bilgilerin uzun süre korunması, devamlılığı, farklı kişilere, kültürlere ve toplumlara aktarımı söz konusudur. Sözlü iletişimi sınırlayan ortam, zaman ve mekân gibi unsurların getirdiği sınırlılıklar, yazılı iletişimde aşılmış, alıcıya konunun üzerinde derinlemesine düşünme olanağı sağlanmıştır. 17 Sayfa Yazılı iletişimde uyulması gereken temel kurallar: Alıcının istediği bilginin verilmesi Alıcının önceden aklına gelmemiş olabilecek konuşulmamış soruların yazılarak cevaplandırılması İstenen bilginin kim, ne, ne zaman, nerede, niçin ve nasıl sorularına cevap verecek nitelikte olması Bilgilerin doğru olması Alıcının dikkatini çekecek noktaların vurgulanmış olması Amaçlara uygun sınırlılıkta olması. Yazılı iletişim mektuplar, raporlar, özetler, makaleler, tutanaklar, basılı notlar, e-posta gibi araçlarla iletilen mesajları içerir. Yazılı iletişim kişisel yaşamın birçok alanında kullanılmasına rağmen, özellikle kamu ve özel kurumlarda çok daha etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Yöneticiler birçok emir ve talimatları yazılı olarak bildirir. Yazının üç bölümü vardır: - Yapı ve plan - İçerik - Tarz ve ton Yazı yazmadan önce bir plan yapılmalı, giriş, gelişme ve sonuç bölümlerine dikkat edilmelidir. İçeriği oluştururken kısa, öz, açık, anlaşılır ve anlamlı olmasına özen gösterilmelidir. Tarzda ise karşılıklı konuşma 18 yapıyormuş gibi duygular da içine katılarak yazılmalı ve konudan sapmalara, abartılara yer verilmemelidir. Yazarken de akıcı, samimi ve içten davranılmalıdır. Resmî yazışmalarda iletilmek istenen mesaj açısından daha özellikli ve Sayfa dikkatli olunmasını gerektirir. YAZILI İLETİŞİMDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR  İlgili makam ya da kişi: Yazılı mesajın kime, hangi kuruma veya birime yazıldığı açıkça belirtilmelidir. Bazı yazışmalarda özellikle referans mektubu gibi yazılarda “ilgili makama” ifadesi kullanılmakla birlikte yazışmaların birçoğu kimliği ve konumu belli kişiler, kurumlar ve birimler arasında yapılır. İş yaşamındaki yazışmalar örnek olarak verilebilir.  Tarih ve sayı: Yazılı mesajlarda tarih mutlaka konulmalıdır. Resmî yazışmalarda ise hem tarih hem de sayı önemlidir. Sayı, yazılı belgenin gönderildiği kişi, kurum ya da birim tarafından işleme konulması ve işleyişin takip edilmesi açısından gereklidir.  Başlık ya da hitap: Yazının resmî veya resmî olmamasına göre başlık ve hitap tarzı farklılık gösterebilir. Yazının bir başlığı olmalıdır ve bu başlık yazının kime, hangi kuruma ya da birime gönderildiğini açıkça göstermelidir. Yazılı belgenin niteliğine ve resmî derecesine göre başlık belirlenir.  Amaç: Yazışmalarda amaç çok net biçimde belirtilmelidir. Özellikle resmî yazışmalarda amaç ne kadar anlaşılır olursa mesajı alıp okuyan kişi ya da yetkilinin kafasında belirsizlik kalmaması sağlanır.  Mesajın açıklığı: Yazılı bir mesajda dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biride mesajın açık ve net bir şekilde yazıya dökülmesidir. Karmaşık ifade ve gereksiz sözcükler mesajın anlaşılmasını zorlaştırır. 19  Konunun açıkça anlatımı: Resmî ya da resmî olmayan yazışmalarda benzer konulara gönderme yapmadan, Sayfa öykülemelere yönelmeden, anılara değinmeden doğrudan ve yalın bir anlatım biçimini tercih etmek gerekir.  İstek, öneri, katkı: Yazılı iletişimde ya bir istek ya bir öneri ya da katkı sunumu vardır. İstek yazının gönderileceği yere göre rica ve arz biçiminde olabilir. Üst konumdan alt makamdaki kişiye yazılmış istek “rica ederim” ya da “rica olunur” tarzı ifadelerle belirtilir. Hiyerarşik kademede aşağıdan yukarıya istek bildiriminde ise “arz ederim” ya da “arz olunur” ifadesi kullanılır. Yazışma da nezaket veya saygının bir biçimde karşı tarafa algılatılması iletişimin etkinliği açısından önemlidir. Öneri ve katkı mesajlarında da aynı durum geçerlidir.  Anlatımın yalın olması: Yazışmalarda verilmek istenen bilginin düz, basit, kısa, açık ve anlaşılır cümlelerle aktarılması en doğrusudur. Resmî iş yazışmalarında da basit kurallara dikkat edilmesi gerekir. Kabul edilmiş formatlar kullanılmalı; ilk etkiye dikkat edilmeli; titizlik her yerde geçerli olmalı; kelime yazımı, özellikle de isimler kontrol edilmeli; metin olabildiğince kısa tutulmaya çalışılmalı; net ve anlaşılır ifadeler kullanılmalı; uygun görülmeyen hiçbir metin bölüme dâhil edilmemeli.  Kabul edilmiş formatlar kullanılmalı: İş yazışmalarının üç türü vardır; mektup, memo ve raporlar. Formatlamalarda içeriğin anlaşılır ve düzenli sunulmasına özen gösterilmesi önemlidir ve bu yazışmaların formatlarının takip edilmesi bilgi akışı ve iletişimin doğru yönde seyretmesinde etkin bir role sahiptir.  İlk etkiye dikkat edilmeli: Düşünceleriniz, tutumlarınız, beklenti ve hedeflerinizde yeteri kadar profesyonel olabilirsiniz, titizlikle hazırlanmamış bir yazı, dikkatli ve özenli hazırlanmış yazı karşısında etkisiz kalacaktır ve sizin yazışmalarınızdaki gibi düzensiz bir kişi olduğunuz kanısına varılmasına yol açacaktır.  Kelime yazımı, özellikle de isimler kontrol edilmeli: Eğer bilgisayar kullanıyorsanız yazıları düzeltmek kolaydır. 20 Aksi takdirde, daktilo edilmiş memo, mektup veya raporların ikinci veya üçüncü kişi tarafından okunmasını sağlamak ve son aşamada tekrar kontrol etmek gerekir. Sayfa  Metin olabildiğince kısa tutulmaya çalışılmalı: İş yazılarında düşünceleri daha kısa cümlelerle aktarmak en doğrusudur. Göndermeyi düşündüğünüz yazı hiçbir zaman hazırladığınız ilk yazı olmamalıdır. Okuyacak kişinin zamanının değerli olduğunu göz önüne alarak açık, anlaşılır, kısa, öz ve amacı belirleyen metinler hazırlanmalıdır.  Net ve anlaşılır ifadeler kullanılmalı: Düşüncelerin kısa cümlelerle ifade edilmesi tercihen daha doğrudur. Uzun cümlenin sonuna gelindiğinde başı unutulabilir. Az heceli kelimeler, çok heceli kelimelere göre daha açıktır. Yazdıklarınızı önemli göstermek için ağdalı dil kullanmamak gerekir. Yazı stiline ve ritme dikkat etmeli ve sürekli uzun cümleler oluşturmaktan kaçınmalıdır, aksi takdirde okuyucunun ilgisini yitirmesine neden olabilirsiniz. Farklı uzunluklarda cümleler kurarak ve yeni paragraflar oluşturarak okuyana yeni soluk sağlanabilir.  Uygun görülmeyen hiçbir yazının departman dışına çıkmasına izin verilmemeli: Bir kural koyarak içeriği, niteliği, imlası ve düzeni gözden geçirilmeden hiçbir materyalin departman dışına çıkmasına izin verilmemelidir. Bu kuralın iki nedeni vardır. İlki iyi bir etki bırakmak, ikincisi okuyucuya gösterilen saygı ve sizin ne kadar profesyonel olduğunuzu göstermektir. 21 Sayfa YAZILI İLETİŞİMİN OLUMLU YÖNLERİ Sözel iletişimde söz ağızdan çıktıktan sonra düzeltme olanağı sınırlıdır. Düşünmeden ve ani tepkiler verilebilir. Yazılı iletişimde kontrol olduğu için, mesajlarda daha az hata olacaktır. Mesaj bir bütün olarak aktarılacağı için hazırlık yapmak ön koşuldur. “Söz uçar, yazı kalır” sözünü unutmadan, yazının kalıcı olması dosyalamanın yapılması ile mümkündür. Kaynak veya alıcı mesajı tekrar tekrar kontrol etme olanağına sahiptir. Karmaşık, dolaylı ve kapsamlı mesajlar açısından kolay ulaşılabilirlik söz konusudur. Emir ve talimatların yazılı olarak aktarılması, yöneticinin etkinliği açısından önem arz eder. Yazının bağlayıcılığı daha fazladır. Çok sayıda çoğaltılarak dağıtılabilir. Yıllar sonra dosyadan çıkarılıp, delil olarak sunulabilir. Yazılı belge daha kalıcıdır ve arşiv değeri vardır. Mesaj bütünlüğü içerisinde aktarılabilir. Yetkiyi daha fazla hissettirdiği için daha resmîdir. Bireyin gidemediği yerlere (Örneğin; saat 9’da üst yöneticinin masasına) gidebilir. Kaynak hazır olduğu zaman yazar, alıcı da hazır olduğu zaman okur, bu nedenle zaman bakımından elverişlidir. Mesajı açık ve anlaşılır hâle getirmek için değişiklik yapmaya izin verir. Kaynağın konuya önem verdiği ve yakından ilgilendiğini gösteri 22 Sayfa YAZILI İLETİŞİMİN OLUMSUZ YÖNLERİ Herkesin eline geçebilme olanağı nedeniyle gizliliği yoktur, aleyhte delil olarak kullanılma olanağına sahiptir. Bireylerin bakış açılarına göre farklı algılanabilir. Kişilerarası iletişimdeki gibi anında geri bildirim alınamaz. Dolaylı geri bildirim vardır. Ek açıklamalar gerektiği için açıklama yapma süresi uzayabilir. Zaman alıcıdır. Yazılanları değiştirmek hemen hemen olanaksızdır. Kalıcıdır. Olumsuz bir mesajın unutulması zordur. Yüz yüze sıcak ilişkiler söz konusu olmadığı için diğer iletişim türlerinin sahip olduğu duygusallık avantajı yoktur. Yazılı bir mesajın olumsuz yönlerinin yanı sıra anlaşılamamasına yol açan çeşitli nedenler vardır. - Alıcı mesajı gönderenin sesiyle okumayabilir. Mesajın tonu, vurgusu, ifade ediliş tarzı, hatta amacı gözden kaçırılabilir. - Mesajın anlamı yazıldığı ortamın koşullarına, yazarın o andaki psikolojik durumuna göre değişebilir. Aynı koşullar okuyan için de geçerlidir. YAZILI İLETİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER  Bakış açısı  Statü  23 Dış etkiler Sayfa YAZIŞMALARDA DİL BİLGİSİ KURALLARI 24 Sayfa Bir dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesi ise yazım (imla) olarak adlandırılır. Yazmada birliği sağlama ve iletişimi kolaylaştırma adına özel ve resmî yazılarda bu kurallara uymak zorunludur. Yazı dilinde anlatım önceden kabul edilen işaretlerle gerçekleştirildiği için dilin kurallarına uygun olması gerekir. Aksi takdirde anlatılmak istenen okuyana tam olarak iletilmez. Aynı dilin konuşulduğu bir ülkede tek bir yazı dili bulunur. YAZIŞMA İLKELERİ Yazışmaların sağlıklı yürütülebilmesi için hem şekil hem içerik yönünden yazıda dikkat edilmesi gereken birtakım ilkeler vardır: 25 Yazının, dil bilgisi ve imla kurallarına uygun olması Yazının biçim ve plan yönünden sağlam olması Sayfa Yazının, elden geldiğince kısa ve anlaşılır olması Yazının, okuyucuyu hedef alması ve amacın açık olması Yazıda anlam bütünlüğünün olması Yazının saygı ve nezaket kurallarına uygun olması YAZIŞMALARDA DİL BİLGİSİ KURALLARI Herhangi bir yazının doğruluğu ve etkinliği, dil bilgisi kurallarının doğru kullanımına bağlıdır. Etkili bir metin, iyi bir anlatımın yanı sıra yazım kurallarına uyulmasını da gerektirir. Bağlaç olan da de’nin yazılışı Bağlaç olan da de ayrı yazılır ve kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne göre büyük ünlü uyumuna uyarak da, de biçimini alır:  Kızı da geldi, gelini de. Durumu oğluna da bildirdi. Sen de mi kardeşim?  Güç de olsa. Konuşur da konuşur. Meseleyi Ahmet de biliyor.  Ayrı yazılan da de hiçbir zaman ta, te şeklinde yazılmaz. “Ağlamak ta gülmek te” değil, “Ağlamak da gülmek de yerine ve zamanına göre olmalıdır.” şeklindedir. “Gidip te gelip te” değil, “Gidip de gelmemek var, gelip de görmemek var.” şeklindedir.  Ya sözüyle birlikte kullanılan da mutlaka ayrı yazılır: ya da 26  da de bağlacını kendisinden önceki kelimeden kesme işareti ile ayırmak yanlıştır. Bu bağlacı Sayfa tamamen ayrı yazmak gerekir: Fatma da geldi.“Fatma’da geldi” değil.  Bağlaç olan da de cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı bozulmaz. Sadece manada daralma meydana gelir: “Arka bahçeyi (de) sulamalısın”, “yarınki toplantıya müdür (de) katılacakmış”.  Bulunma hâli eki olan -da, -de, -ta, -te 'nin da, de bağlacı ile hiçbir ilgisi yoktur, biri ek, diğeri bağlaçtır. Bulunma hâli eki getirildiği kelimeye bitişik yazılır ve çıkarıldığında anlam bozulur: “evde oturuyorduk”, “masada duruyor”,“çantamda para vardı”, “yolda kalmışlar”, “okulda bekliyor”, “otobüste hiç yer yoktu”, “dilde, fikirde, işte birlik” (İsmail Gaspıralı) gibi. Bağlaç olan ki’nin yazılışı Bağlaç olan ki ayrı yazılır: “Öyle ani oldu ki anlatamam”, “Demek ki”,“Bilmem ki”, “Sigarayı bırak ki sağlıklı olasın”, “Bir de baktım ki üzerime geliyor”, “Sen ki bunu bana yapmayacaktın” vb.  Şüphe ve pekiştirme göreviyle kullanılan ki sözü de ayrı yazılır: “Babam geldi mi ki?”, “Başbakan konuşacak mı ki?”  ki bağlacı, birkaç örnekte kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır: belki, çünkü, mademki, halbuki, meğerki, oysaki, sanki. Bu örneklerden çünkü sözünde ek, aynı zamanda ünlü uyumuna uymuştur.  Aitlik eki olan ki, bağlaç olan ki ile karıştırılmamalıdır. Biri bağlaç, diğeri ektir. Aitlik eki, kendinden önceki kelimeye her zaman bitişik yazılır. Ancak ünlü uyumlarına uymaz: akşamki, yarınki, duvardaki, onunki, yoldaki. Birkaç örnekte bu ekin ünlü uyumlarına uyduğu da görülür: 27 dünkü, öbürkü vb.  Aitlik eki ki Türkçede iki farklı görevde kullanılır: “sıfat yapan ki”, “ilgi zamiri olan ki”. Bu ek, Sayfa kendinden sonra gelen kelimeyi nitelediğinde sıfat yapmış olur, kendinden sonra gelen kelimenin yerine kullanıldığında ilgi zamiri olur. Her iki durumda da kendinden önceki kelimeye bitişik yazılır: Bahçedeki çocuklar nihayet içeriye girdiler (Sıfat yapan ki). Bahçedekiler nihayet içeriye girdiler (İlgi zamiri olan ki). Arkadaşımdaki ders notlarını aldım (Sıfat yapan ki). Arkadaşımınki tam anlamıyla bir dostluk örneğiydi (İlgi zamiri olan ki). Soru eki mı / mi / mu / mü’nün yazılışı Bu ek gelenekleşmiş olarak ayrı yazılır. Ancak kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar ve mı, mi, mu, mü biçimlerini alır: “Sen de mi geldin?”, “Olur mu?”, “İnsanlık öldü mü?”, “Mehmet yazmayacak mı?”, “Bu köy mü?”, “Elindeki cetvel mi?”, “Burası okul mu?” vb.  Soru ekine zaman, kip, şahıs vb. birtakım ekler de getirilebilir. Bu ekler soru ekine bitişik yazılır: “Verecek misiniz?”, “Okuyor muyuz?”, “Çocuk muyum?”, “Gelecek miydi?”, “Siz öğretmen misiniz?”.  Bu ek sorudan başka görevlerde kullanıldığı zaman da ayrı yazılır: “Güzel mi güzel!”, “Yağmur yağdı mı dışarı çıkamayız”. ile’nin yazılışı Türkçede bazen bağlaç bazen edat olarak görev yapan ile, ayrı olarak azılabildiği gibi kelimelere 28 eklenerek de yazılabilir. Edat görevinde kullanılan ile bitişik yazıldığında vasıta/araç/birliktelik hâli eki olarak değerlendirilir. ile, ünsüzle biten kelimelere bitişik olarak yazıldığında “i” ünlüsü düşer ve Sayfa büyük ünlü uyumuna uyarak -la, -le şekline girer: uçakla (uçak ile), trenle (tren ile), annemle (annem ile), kuşla (kuş ile), kalemle (kalem ile), tebeşirle (tebeşir ile) vb.  ile ünlüyle biten kelimelere bitişik olarak yazıldığında araya “y” ünsüzü girer ve başındaki “i” ünlüsü düşer: arkadaşı-y-la, babası-y-la, sopa-y-la, sürü-y-le, derece-y-le, kolonya-y-la, para-y-la, kedi-y-le vb.  “Hikâyeleri ile romanları çok beğenildi.” cümlesinde bağlaç olan ile,“Hikâyeleri ile üne kavuştu.” cümlesinde edat konumundadır. Cümle, “Hikâyeleriyle üne kavuştu” şeklinde yazılırsa -(y)le vasıta hâli eki olarak kabul edilir! iken’in yazılışı iken ayrı olarak yazılabildiği gibi kelimelere eklenerek de yazılabilir. Bu durumda başındaki “i” ünlüsü düşer. Getirildiği kelimenin ünlüleri kalın da olsa bu ekin ünlüsü ince kalır. okurken (okur iken), yazarken (yazar iken), çalışırken (çalışır iken), gelmişken (gelmiş iken), konuşuyorken (konuşuyor iken) vb.  iken ünlüyle biten kelimelere bitişik olarak yazıldığında araya (y) ünsüzü girer ve başındaki (i) ünlüsü düşer: evde iken > evde-y-ken, okulda iken > okulda-y-ken, okumakta iken > okumakta-y- ken, yolda iken > yolda-y-ken vb. Mastar eklerinin yazılışı -mak, -mek, -ma, -me mastar eklerinden sonra -a / -e / -ı / -i eklerinden biri geldiğinde araya “y” koruyucu ünsüzü girer: kazanmak-a > kazanma-y-a, aldanmak- ı > aldanma-y-ı, sevmek-e > sevme-y-e, 29 yürümek-i > yürüme-y-i, çalışma-a > çalışma-y-a, konuşma-a > konuşma-y-a, yüzme-e > yüzmeye, görme-i > görme-y-i, silme-i >silme-y-i, yazma-ı > yazma-y-ı vb. Sayfa  -mak, -mek mastar eklerinden sonra (-a / -e / -ı / -i) eklerinden biri geldiğinde ekin sonundaki (k) sesi (ğ)’ye değil (y) sesine dönüşür. Dolayısıyla bu kelimeleri anlamak > anlamağa; konuşmak > konuşmağa; yazmak > yazmağı; gülmek > gülmeğe şeklinde yazmak yanlıştır. Doğrusu anlamaya, konuşmaya, yazmayı, gülmeye şeklinde olmalıdır. Ek fiilin yazılışı Ek fiil olan imek’in çekimli biçimleri (idi, imiş, ise) ayrı yazılabildiği gibi bitişik olarak da yazılabilir. Ünlüyle biten kelimelere eklendiğinde “i” ünlüsü düşer, araya “y” ünsüzü girer. Ayrıca ünlü uyumlarına uyar: ne ise (ne-y-se), sonuncu idi (sonuncu-y-du), yabancı imiş (yabancı-y-mış), annesi imiş (annesi-y-miş), bahçe idi (bahçe-y-di), arabada ise (arabada-y-sa), evli ise (evli-y-se) Ek fiil, ünsüzle biten kelimelere eklendiğinde de “i” ünlüsü düşer ve ünlü uyumlarına uyar: gelir ise (gelir-se), güzel imiş (güzel-miş), yorgun idi (yorgun- du), okumuş idi (okumuş-tu), görmüş idik (görmüş-tük), öğretmen imiş (öğretmen-miş), doktor ise (doktor-sa), avukat idi (avukat-tı), okul idi (okul-du), şişman ise (şişmansa), çirkin ise (çirkin-se), küçük ise (küçük-se) vb. 30 Pekiştirmeli sözlerin yazılışı Sayfa Sıfat veya zarf görevindeki pekiştirmeli sözler bitişik yazılır: apaçık, apak, büsbütün, çepeçevre, çırılçıplak, dümdüz, düpedüz, gömgök, güpegündüz, kapkara, kupkuru, masmavi, mosmor, paramparça, sapasağlam, sapsarı, sırılsıklam, sipsivri, yemyeşil, kıpkırmızı, simsiyah, bembeyaz, tertemiz vb. Sayıların yazılışı Türkçede sayılar rakamla olduğu gibi yazıyla da yazılabilirler. Sayıların ne zaman rakamla, ne zaman harflerle yazılacağına dair dilimizde kesin bir kural yoktur.  Küçük sayılar, “yüz” ile “bin” sayıları ve daha çok edebi karakter taşıyan metinlerdeki sayılar, harflerle yazılır: İki hafta sonra, üç aydan beri, gelecek haftanın dördüncü günü, senede bir gün, beş kardeş, yüz yıllık tarih, bin yıldan beri, üçüncü sınıf, on dört gün, yüz soru, bundan beş gün önce vb.  Saat, para tutarı, ölçü, istatistik verilerine ilişkin sayılarda rakamlar kullanılır: 18.30’da, 12.00’de, 2.500.000 lira, 35 kilogram, 200 kilometre, 17 metre kumaş, 300.000 ton vb.  Saatler ve dakikalar metin içinde yazıyla da yazılabilir: saat sekize çeyrek kala, saat altıyı on bir dakika üç 31 saniye geçe, dün akşam saat altıda vb.  Saat, para tutarı, ölçü, istatistik verilerine ilişkin sayılarda rakamlar kullanılır: 18.30’da, 12.00’de, Sayfa 2.500.000 lira, 35 kilogram, 200 kilometre, 17 metre kumaş, kişi, 300.000 ton vb.  Dört veya daha çok basamaklı sayıların kolay okunabilmesi amacıyla içinde geçen bin, milyon, milyar ve trilyon sözleri harfle yazılabilir: 3 bin 255 kalem, 75 bin 648 adet, 4 milyon 516 bin, 1 milyar 500 milyon kişi, 8 trilyon 412 milyar, vb.  Birden fazla kelimeden oluşan sayılar ayrı yazılır: yetmiş sekiz, üç yüz altmış beş, beş yüz on iki bin yüz altı, dört milyon iki yüz seksen altı bin vb.  Para ile ilgili işlemlerle senet, çek vb. ticari belgelerde geçen sayılar bitişik yazılır: birmilyonyüzdoksanbinTL, ikiyüzellibin, birmilyarbeşyüzbin vb.  Yüzde ve binde işaretleri yazılırken sayılarla işaret arasında boşluk bırakılmaz: %25, %36, %48, %75, ‰50, ‰80, ‰90 vb.  Dört veya daha çok basamaklı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve aralarına nokta konur: 4.567, 326.197, 49.750.812 gibi.  Kesirler virgülle ayrılır: 15,2 (15 tam, onda 2); 5,26 (5 tam, yüzde 26) vb.  Sıra sayıları yazıyla ve rakamla gösterilebilir. Rakamla gösterilmesi durumunda rakamdan sonra nokta konur: 25. (yirmi beşinci), 44. (kırk dördüncü), (birinci), 12. (on ikinci) vb.  Ayrıca rakamdan sonra kesme işareti konularak derece gösteren ek yazıyla da yazılabilir: 15’inci, 75’inci, 100’üncü, XX’nci vb. Sıra sayıları ekle gösterildiklerinde rakamdan sonra sadece kesme işareti ve ek yazılır, ayrıca nokta konmaz: 8.’inci değil 8’inci, 2.’nci değil 2’nci vb. Büyük harflerin kullanıldığı yerler Cümle büyük harfle başlar: Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir (Atatürk). Cümle içinde tırnak veya yay ayraç içine alınan cümleler büyük harfle başlar ve sonlarına uygun noktalama 32 işareti (nokta, soru, ünlem vb.) konur: Tolstoy “Sanat heyecan doğurma vasıtasıdır.” diyor. Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyorum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi göstermek için geziyoruz Sayfa (Nurullah Ataç). Henüz bana “Yolun sonu budur!” denmedi (Faruk Nafiz Çamlıbel). İki çizgi arasındaki açıklama cümleleri büyük harfle başlamaz: Bu sefer de onları -her zamanki yerlerinde bulmak ihtimaliyle- farkında olmadan aramıştım (A. Hamdi Tanpınar). Diller -tıpkı ağaçlar gibi- mevsim mevsim rengini kaybeden ölü yapraklarını dökerler ve tazelerini açarlar (Ahmet Haşim). Bir zamanlar –bu zamanlar çok da uzak değildir, bundan on, on iki yıl önce- Türk saltanatının maddi sınırları uçsuz bucaksız denilecek kadar genişti (Y. Kadri Karaosmanoğlu). Nokta veya iki noktadan sonra gelen cümleler büyük harfle başlar: Bugün erken kalktım. Güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra yürüyüşe çıktım. Her devrin şiirinde olduğu gibi Divan şiirinde de aşk başköşeyi tutar. Bu tema daha çok gazel, şarkı ve mesnevi türlerinde görülür. Menfaat sandalyeye benzer: Başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan yükseltir (Cenap Şahabettin). İki noktadan sonra cümle ve özel ad niteliğinde olmayan örnekler sıralanıyorsa bunlar büyük harfle başlamaz: Bu eskiliği siz de çok evde görmüşsünüzdür: duvarlarda çiviler, çivi yerleri, lekeler... (M. Şevket Esendal). Başarısızlığın üç önemli nedeni vardır: ertelemek, üşenmek, vazgeçmek. Edebî eserler iki yapısal türde karşımıza çıkar: şiir, düzyazı. Cümleyi rakamla başlatmak doğru değildir. Ancak zorunlu hâllerde rakamla başlayan cümlelerde rakamdan sonra gelen kelime özel ad değilse büyük harfle başlamaz: 2007 yılında Türk Dil Kurumunun 75. yılını kutladık. 1965 senesinden beri ben onu bekliyorum. Örnek niteliğindeki kelimelerle başlayan cümlede ilk harf büyük yazılır: “Banka, bütçe, devlet, fındık, kanepe, menekşe, şemsiye” gibi yüzlerce kelime, kökenleri yabancı olmakla birlikte artık dilimizin malı olmuştur. “Et-, ol-” fiilleri, dilimizde en sık kullanılan yardımcı fiillerdir. Özel adlar (Kişi adlarıyla soyadları büyük harfle başlar): Mustafa Kemal Atatürk, Necip Fazıl Kısakürek, Abdülhak Hamit Tarhan, Sait Faik Abasıyanık, Yunus Emre, Karacaoğlan, Ahmet Caferoğlu, Reşit Rahmeti Arat, Talat Tekin, Muharrem Ergin, Vilhelm Thomsen, Louis Bazin vb. Kişi adlarından önce ve sonra gelen unvanlar, saygı sözleri, rütbe adları ve lakaplar büyük harfle başlar: 33 Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Kaymakam Adnan Bey, Dr. Atilla Çelik, Hasan Efendi, Fatma Hanım, Bay Sayfa Ahmet Koç, Mareşal Fevzi Çakmak, Mimar Sinan, Fatih Sultan Mehmet, Genç Osman, Deli Petro vb. Özel isimlerin yerine kullanılan makam ve unvan sözleri büyük harfle başlar: Uzak Doğu’dan gelen heyeti Vali dün kabul etti. Saygı bildiren sözlerden sonra gelen ve makam, mevki, unvan bildiren kelimeler büyük harfle başlar: Sayın Bakan, Sayın Rektör, Sayın Vali, Sayın Kaymakam, Sayın Belediye Başkanı, Sayın Garnizon Komutanı, Sayın Müsteşar vb. Mektuplarda ve resmî yazışmalarda hitaplar büyük harfle başlar: Sevgili Kardeşim, Değerli Meslektaşım, Kıymetli Hocam, Sayın Dekanım vb. Hayvanlara verilen özel adlar büyük harfle başlar: Karabaş, Tekir, Çomar, Fırfır, Boncuk, Fındık, Minnoş, Pamuk vb. Gezegen ve yıldız adları büyük harfle başlar: Merkür, Neptün, Halley vb. Dünya, güneş, ay kelimeleri gezegen anlamı dışında kullanıldıklarında küçük harfle başlar: Ahmet, dünya işlerinin önemsiz olduğunu düşünüyordu. Bugün bitirmem gereken dünya kadar iş var. Bu sabah yüzün ay gibi parlıyor. Bu odaya hiç güneş girmiyor. Özel adın tamamı büyük yazıldığında ve, ile, ya, veya, yahut, ki, da, de sözleriyle mı, mi, mu, mü soru eki de büyük harfle yazılır: YAZILI VE SÖZLÜ ANLATIM, TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI vb. Millî, dinî bayramlarla anma ve kutlama günlerinin adı büyük harfle başlar: Cumhuriyet Bayramı, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, Nevruz Bayramı, Anneler Günü, Dil Bayramı vb. Özel adlardan türetilen bütün kelimeler büyük harfle başlar: Türklük, Türkleşmek, Türkçülük, Türkçe, Avrupalı, Avrupalılaşmak, Asyalılık, Darvinci, Maoculuk, Ankaralı, Edirneli, Bursalı vb. Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adları büyük harfle başlar: 29 Mayıs 1453 Salı günü, 23 Nisan 1920, 29 Ekim 1923, 23 Haziran 2011’de görevden ayrıldı. Avrupa Gençlik Kış Olimpiyatları 20 Ocak’ta başlayacak. Belirli bir tarihi belirtmeyen ay ve gün adları küçük harfle başlar: Okullar genellikle eylülün ikinci haftasında 34 öğretime başlar. Fakülte Yönetim Kurulu toplantılarını salı günleri yaparız. Sayfa o Biraz, birçok, birçoğu, birkaç, birkaçı, birtakım, herhangi, hiçbir, hiçbiri belirsizlik sıfat ve zamirleri de gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır. o Ev kelimesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır  aşevi, bakımevi, basımevi, doğumevi, gözlemevi, huzurevi, kahveevi, konukevi, orduevi, öğretmenevi, polisevi, yayınevi vb. o Kanunda bitişik geçen veya bitişik olarak tescil ettirilmiş olan kuruluş adları bitişik yazılır: İçişleri, Dışişleri, Genelkurmay, Yükseköğretim Kurulu, Açıköğretim Fakültesi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi vb. Deyimlerin yazılışı Deyimleri oluşturan kelimeler ayrı yazılır: saçını süpürge etmek, göze girmek, kulak kabartmak, deli divane olmak, delinin eline değnek vermek, göğüs germek, hesaba çekmek, ipe sapa gelmemek, kafa kafaya vermek, ağzı kulaklarına varmak, kolu kanadı kırılmak, gönlünden geçirmek, göz atmak, kulak asmak, çantada keklik, devede kulak, yağlı kuyruk vb. İkilemelerin yazılışı İkilemeler her zaman ayrı yazılır: hızlı hızlı, akın akın, allak bullak, çeşit çeşit, derin derin, gide gide, 37 karış karış, kucak kucak, şıpır şıpır, takım takım, tıkır tıkır, yavaş yavaş, kırk elli (yıl), üç beş (kişi), bata çıka, çoluk çocuk, düşe kalka, eğri büğrü, eski püskü, ev bark, konu komşu, salkım saçak, sere serpe, soy sop, yana Sayfa yakıla, yarım yamalak vb. Kısaltmaların yazılışı Kısaltma; bir kelimenin, terimin veya özel adın, içerdiği harflerden biri veya birkaçı ile daha kısa olarak ifade edilmesi ve simgeleştirilmesidir. Kuruluş, ülke, kitap, dergi ve yön adlarının kısaltmaları her kelimenin ilk harfinin büyük olarak yazılmasıyla yapılır: TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi), TDK (Türk Dil Kurumu), KB (Kutadgu Bilig); TD (Türk Dili), TK (Türk Kültürü), TDED (Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi), B (batı), D (doğu), G (güney), K (kuzey); GB (güneybatı), GD (güneydoğu), KB (kuzeybatı), KD (kuzeydoğu) vb. 38 Ancak bazen kelimelerin, özellikle son kelimenin birkaç harfinin kısaltmaya alındığı da görülür. Bazen de aradaki kelimelerden hiç harf alınmadığı olur. Sayfa Bu tür kısaltmalarda, kısaltmanın akılda kalabilmesi için yeni bir kelime oluşturma amacı güdülür: BOTAŞ (Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi), TÖMER (Türkçe Öğretim Merkezi) vb. Gelenekleşmiş olan T.C. (Türkiye Cumhuriyeti) ve T. (Türkçe) kısaltmalarının dışında büyük harflerle yapılan kısaltmalarda nokta kullanılmaz. Ölçü birimlerinin uluslararası kısaltmaları kullanılır: m (metre), mm (milimetre), cm (santimetre), km (kilometre), g (gram), kg (kilogram), l (litre), hl (hektolitre), mg (miligram), m² (metrekare), cm² (santimetrekare) vb. Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kelimenin okunuşu esas alınır: cm’yi, kg’dan, mm’den, kr.un. Büyük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde ise kısaltmanın son harfinin okunuşu esas alınır: BDT’ye, TDK’den, THY’de, TRT’den, TL’nin vb. Ancak kısaltması büyük harflerle yapıldığı hâlde bir kelime gibi okunan kısaltmalara getirilen eklerde kısaltmanın okunuşu esas alınır: ASELSAN’da, BOTAŞ’ın, NATO’dan, UNESCO’ya vb.  Numara sözünün kısaltması da kelime gibi okunduğundan getirilecek olan ek okunuşa göre getirilecektir: No.lu, No.suz  Sert ünsüzle biten kısaltmalar, ek aldıkları zaman okunuşta sert ses yumuşatılmaz: AGİK’in (AGİĞ’in değil), CMUK’un (CMUĞ’un değil), RTÜK’e (RTÜĞ’e değil), TÜBİTAK’ın (TÜBİTAĞ’ın değil) vb. 39 Ancak birlik kelimesiyle yapılan kısaltmalarda söyleyişte k’nin yumuşatılması normaldir: ÇUKOBİRLİK’e (söylenişi ÇUKOBİRLİĞE) gibi. Sayfa SES OLAYLARINA BAĞLI YAZIM KURALLARI Ünlü düşmesine bağlı yazım kuralları  İki heceli bazı kelimeler ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında ikinci hecelerindeki vurgusuz dar ünlüler düşer: ağız > ağzı, alın > alnı, beyin > beynimiz, boyun > boynu, burun > burnu, gönül > gönlünüz, göğüs > göğsüm, karın > karnı, oğul > oğlu, kayın > kaynı, akıl > aklım, şükür > şükrünü, sabır > sabrımı, çevir- > çevril-, devir- > devril-, sıyır- > sıyrık, kavuş- > kavşak vb.  İkinci hecesindeki vurgusuz dar ünlüsü düşen kelimelerle oluşturulan ikilemelerde ikinci kelimenin dar ünlüsü düşmez: ağız ağıza, koyun koyuna, omuz omuza, göğüs göğüse, devirden devire, nesilden nesile, oğuldan oğula, şehirden şehire vb.  İçeri, dışarı, ileri, şura, bura, ora, yukarı, aşağı gibi sözler ek aldıklarında sonlarında bulunan ünlüler düşmez: içerde değil içeride, dışardan değil dışarıdan, ilerde değil ileride, şurda değil şurada, burda değil burada, orda değil orada vb. Ünlü daralmasına bağlı yazım kuralları 40 Türkçede a, e ünlüleri ile biten fiiller, şimdiki zaman çekimine girdiklerinde /- yor/ ekindeki (y) ünsüzünün daraltıcı etkisiyle, sondaki a ünlüsü (ı, u)’ya; e ünlüsü (i, ü)’ye dönüşür: başla-yor > başlıyor, Sayfa oyna-yor > oynuyor, doyma-yor > doymuyor, izle-yor > izliyor, gelme-yor > gelmiyor, gözle-yor > gözlüyor vb.  Birden çok heceli ve a, e ünlüleri ile biten fiiller, ünlüyle başlayan ek aldıklarında araya giren kaynaştırma ünsüzü (y)’nin etkisiyle bu fiillerdeki a, e ünlülerinde söyleyişte yaygın bir daralma, (ı ve i)’ye dönme eğilimi görülür. Ancak söyleyişteki ı, i ünlüleri yazıya geçirilmez: başlayan, yaşayacak, atlayarak, saklayalı, atmayalım; gelmeyen, izlemeyecek, gitmeyerek, gizleyeli, besleyelim vb.  Tek heceli demek ve yemek fiillerinde, söyleyişteki i ünlüsü yazıya da geçirilir: diyen, diyerek, diyecek, diyelim, diye; yiyen, yiyerek, yiyecek, yiyelim, yiye, yiyince, yiyip vb. Ancak deyince, deyip sözlerindeki e yazılışta korunur. YAZIŞMALARDA NOKTALAMA İŞARETLERİ 41 Sayfa Bir yazının iyi bir anlatıma sahip olabilmesi için bazı özellikleri taşıması gerekmektedir. Bunlar açıklık, duruluk, akıcılık ve yalınlık olarak sıralanabilir. Bir yazının gerçek değeri, ancak anlaşılabilirliği ölçüsünde ortaya çıkar. Cümle yapılarının sağlam olması, yazının açık ve anlaşılır olması demektir. Kelimelerin yerinde ve doğru kullanılması, gereksiz kelimelerin kullanılmaması demektir. Noktalama ve imla hatası yapılmaması gerekmektedir. Kelimelerin kullanımında hata yapılmaması ve kelimelerin yerinde kullanılması yazının pürüz taşımaması gerekir. “Duygu ve düşünceleri daha açık ifade etmek, cümlenin yapısını ve duraklama noktalarını belirlemek, okumayı ve anlamayı kolaylaştırmak, sözün vurgu ve ton gibi özelliklerini belirtmek üzere kullanılır.” 42 Sayfa NOKTALAMA İŞARETLERİ NOKTA (.)  Cümlenin sonuna konur: Şu fani dünya saadetleri içinde hiçbir şey, aziz Türk çocuklarına Türk dilini öğretmek kadar güzel hizmet değildir. (Nihat Sami Banarlı, Türkçenin Sırları, 5) Milleti millet yapan en büyük değerlerden biri de dildir.  Kısaltmalardan sonra konur: Prof. (profesör), Dr. (doktor), Doç. (doçent), Sok. (sokak), vb. (ve benzeri). Not: Özellikle büyük harflerle yapılan kısaltmalardan sonra nokta kullanılmaz: TBMM, TDK, ABD, vb. 43 Not: Bazı küçük harflerle yapılan kısaltmalardan sonra nokta konmaz: m (metre), kg (kilogram), cm (santimetre)  Sayılardan sonra sıra bildirmek için konur: IV. Murat (dördüncü), 5. Sokak (beşinci), XX. yüzyıl (yirminci). Sayfa Not: Aralarında virgül veya çizgi bulunan rakamların sadece sonuncusuna nokta konur: XV-XVI ve XVII. yüzyıllar, 2, 4 ve 5. maddeler.  Tarihlerin yazılışında kullanılır. Rakamlarla yazılan tarihlerde gün, ay ve yılı gösteren sayıların arasına 2. b. konur: 07.11.2016, 19. 05. 1919. Not: Eğer tarih yazımlarında ay adları kullanılıyorsa nokta kullanılmaz. 7 Kasım 2016, 19 Mayıs 1919.  Saat ve dakika gösteren sayıların arasına nokta konur: 10.15’te buluşalım, maç 14.20’de başlayacak.  Büyük sayılar sondan başlanarak üçlü gruplara ayrılır ve her üçlü grubun arasına nokta konur. 456.254, 100.000, 25.478.215.  Matematikte çarpma işareti olarak kullanılır: 8.4=32 VİRGÜL (,)  Birbiri ardınca sıralanan aynı görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur: Türkçe, daha Asya topraklarında iken Çin, Kore, Hint, İran, Moğol, İslav ve Yunan dilleriyle kelime alışverişi yapmıştı. (Nihat Sami Banarlı, Türkçenin Sırları) Dünyamızı daha yaşanabilir bir hâle getirebilmek için önce kendimizi kinden, nefretten, düşmanlıktan ve açgözlülükten arındırmalıyız.  Sıralı cümlelerde iki cümle arasında virgül kullanılır: Ders çalışacaktık, fakat notlara ulaşamadık. Anlamadım, dinlemedim, inanmadım.  Vurgulanmak istenen kelimelerden sonra konur: Nitekim, Türk musikisi gibi, Türk dilinin de müzikal tekamülünde Türk vatanlarının büyük tesiri olmuştur. 44 (Nihat Sami Banarlı, Türkçenin Sırları)  Cümlede ara sözleri ayırmak için kullanılır: Sayfa Arkadaşlar, izin verin, açıklayayım. Şimdi efendiler, müsaade buyurursanız, size bir sual sorayım. (Mustafa Kemal Atatürk)  Tırnak içinde yazılmayan aktarma cümlelerinden sonra konur: Muharebe başlarken bir de çoluk çocuk masalı dinleyemem, dedi. (Halide Edip Adıvar, Ateşten Gömlek) İyi olur inşallah, dedi ve gitti. (Mustafa Kutlu, Uzun Hikaye)  Hitap kelimelerinden sonra konur: Sayın Başbakan, Sevgili arkadaşım, Kıymetli okurlarım, Kardeşim Ayşe,  Kesirleri göstermek için kullanılır: 19,4 (on dokuz tam, onda dört), 51,25 (elli bir tam, yüzde yirmi beş), 0, 12 (sıfır tam, yüzde on iki) Not 1: Ve, veya, yahut bağlaçlarından önce de sonra da virgül konmaz: Raif Efendi’nin vaziyetinin de pek hoş olmadığını ve bu kalabalığın içinde onun fazla ve lüzumsuz bir şey gibi durduğunu fark ediyordum. (Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna) Not 2: Tekrarlı bağlaçlardan önce de sonra da virgül konmaz: Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan. İster yaşamda olsun ister yazıda ne kendimden söz etmekten hoşlanırım ne de sözü döndürüp dolaştırıp kendine getirenlerden. (Tahsin Yücel, Tartışmalar) Not 3: da/de bağlacından sonra virgül konmaz: Bal olan yerde sinek de bulunur. Not 4: -ınca/-ince zarf-fiil görevinde kullanılan mı/mi ekinden sonra virgül konmaz: 45 Kendi mi alıp da yazımın ortalık yerine oturttum mu denemem başlamış demektir. (Salah Birsel, Yazarak Ölmek) Sayfa Akşam oldu mu ilkin vadiler kararır. (Rasim Özdenören, Aile) Not 5: Şart ekinden sonra virgül konmaz: Âşık ne kadar çok ağlarsa o kadar makbul sayılır. Herkesin bir aklı olsa koyuna çoban bulunmaz. Not 6: Zarf-fiil ekleriyle oluşturulan kelimelerden sonra virgül konmaz: Fakat vapur, şuraya buraya uğrayıp bir sürü yolcu bıraktıktan sonra sıcak memleketlere yaklaşınca kendisini bir durgunluk aldı. (Refik Halit Karay, Eskici) NOKTALI VİRGÜL (;) Cümle içinde virgülle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur: Ural kolunda Fince, Macarca, Ugorca, Permce, Estçe, Eskimoca; Altay kolunda ise Türkçe, Moğolca, Mançu- Tunguzca, Korece, Japonca gibi diller yer almaktadır. Öğeleri arasında virgül bulunan sıralı cümlelerin arasına konur: İnsan ölür, eseri kalır; hayvan ölür, semeri kalır. Üveye etme, özünde bulursun; geline etme, kızında bulursun.Kardan, tufandan göz gözü görmüyor; ısınmak, sıcacık yorgana sarılmak, uyumak istiyorum İKİ NOKTA (:) Kendisinden sonra örnek verilecek cümlenin sonuna konur: Soyumuzda ne kahraman kardeşler vardır: Türkmen, Oğuz, Başkurt, Tatar ve Kırgızımız… (Yusuf Ziya Ortaç) Peyami Safa’nın dışında adı yazılı olduğu hâlde dergide yazısı olmayan başka isimler de var: Ertuğrul Muhsin, Hilmi Ziya Ülken, Nasuhi Baydar, Nurettin Şazi Kösemihaloğlu… (M.Orhan Okay, Kültür ve 46 Edebiyatımızdan) Sayfa Kendisinden sonra açıklama yapılacak cümlenin sonuna konur: Ve gönül, Tanrısına der ki: Pervam yok verdiğin elemden; Her mihnet kabulüm, yeter ki Gün eksilmesin penceremden! (Cahit Sıtkı Tarancı, Gün Eksilmesin Penceremden) Sazlar var: Durmadan gurbeti çalar; Hayal var: Gözümü, gönlümü çeler. (H. Nihal Atsız, Özleyiş) ÜÇ NOKTA (…) Tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur: Kim bu mendebur herif? Dünyanın en fena adamı… Sık sık karşıma çıkıyor ve bana… (H. Nihal Atsız, Ruh Adam) Herhangi bir sebepten dolayı açıklanmak istenmeyen kelimelerin yerine konur: Adam olacak çocuk b…undan belli olur. S… Cafer, bez getirsin başvekil. (Neyzen Tevfik) Alıntılarda, asıl metinde olup da alınmayan bölümlerin yerine konur:...kimsenin görmediği bir perdeyi açtı ve bakanlar dehşet içinde o günden on binlerce yıl önceki zamanı ve o zamanın insanlarını gördüler… (H. Nihal Atsız, Ruh Adam) ) Not: Üç nokta yerine iki veya üçten fazla nokta kullanılamaz. Camiye dikey olarak gel ki yatay olarak zaten geleceksin!.. (Necip Fazıl Kısakürek) 47 Bayrağımıza, ecdadımızın namusuna hıyanet etmeyiniz!.. (Halide Edip Adıvar, Sultanahmet Nutku) Sayfa SORU İŞARETİ (?) Soru bildiren cümlelerin sonlarına konur: Gecelerin niçin hasret çeker hilale? Kesin olarak bilinmeyen veya şüpheli olan yer, tarih vb. durumlarda kullanılır: Eşrefoğlu Rumi (?-1469), (Doğum yeri: ?) Not: mı/mi eki zarf-fiil işleviyle kullanıldığında soru işareti konmaz: Kendimi alıp da yazımın ortalık yerine oturttum mu denemem başlamış demektir. (Salah Birsel, Yazarak Ölmek) Akşam oldu mu ilkin vadiler kararır. (Rasim Özdenören, Aile) Not: Soru ifadesi taşıyan sıralı ve bağlı cümlelerde soru işareti en sona konur: Nedir zaman, nedir, Bir su mu, bir kuş mu? Nedir zaman, nedir? İniş mi, yokuş mu? (Necip Fazıl Kısakürek, Zaman) ÜNLEM İŞARETİ (!) Sevinç, acı, heyecan, korku, övünme anlatan cümlelerin sonuna konur: Hiç ummuyordum! Ne sürpriz! Hele dur sana şöylece bir bakayım! Tıpkı eskisi gibi yine öyle yakışıklı! Yine öyle sevimli 48 öyle şık! (Anton Çehov, Hikayeler). Sayfa Seslenme, hitap ve uyarı sözlerinden sonra konur: Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya: Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya! (Necip Fazıl Kısakürek) Not: Ünlem işareti, seslenme ve hitap ifadelerinden hemen sonra konulabileceği gibi cümlenin sonuna da konulabilir: Bir hilal uğruna, Ya Rab, ne güneşler batıyor! (Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale Şehitlerine) Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın! (M. Kemal Atatürk) TIRNAK İŞARETİ (“ ”) Metinlere olduğu gibi aktarılan ifadeler tırnak içine alınır: Diğer bir yazısında “Kimse Mevlana, Yunus Emre, Şeyh Galip gibi büyük şairlerin devirleri aşarak edebî değerlerine ulaştıklarından şüphe edemez.” diyor. (M. Orhan Okay, Kültür ve Edebiyatımızdan) Özel olarak belirtilmek istenen ifadeler tırnak içine alınır: Son “Erzurum mektubu”nuzu okurken “36 yıllık Erzurum macerasının 1 kasımda noktalandığını” size verilen ilmühaberden o güne kadarki hocalık maceranızın “39 yıl 5 ay 1 gün olduğunu” öğrendiğinizi ben de bildim Hocam. (Nazan Bekiroğlu, Cümle Kapısı) Not: Tırnak içinde alıntının sonunda bulunan noktalama işareti tırnak içinde kalır: “Kırk yıllık Kâni, olur mu Yani?” atasözü kişilerin değişmelerinin mümkün olmadığını vurgulamaktadır. Diyorum: “Sebep ne bu ızdıraba?” Diyorlar: “Kül olmaz ateş yanmadan Not: Uzun alıntılarda her paragraf ayrı ayrı tırnak içine alınır. Not: Cümle içinde özel olarak belirtilmek istenen bölümler tırnak içine alınmaksızın koyu veya eğik yazıyla da gösterilebilir: Merdiven şiirindeki kadın, gökyüzüne bakar ve ağlar. Ölmek şiirinde Haşim, “düşmek” kelimesini heyecanla tekrarlar. (Mehmet Kaplan, Şiir Tahlilleri) Altın Destan 1911’de Genç Kalemler dergisinde çıktı. (Mehmet Kaplan, Şiir Tahlilleri) 49 Not: Tırnak içine alınan sözlerden sonra kesme işaret kullanılmaz: Mehmet Kaplan’ın “Şiir Tahlilleri”nde bu konuya değinilmiştir. KESME İŞARETİ (‘) Sayfa Özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır: Kişi adları, soyadları ve takma adlar, millet, boy, oymak adları, devlet adları, din ve mitoloji ile ilgili adlar, coğrafyayla ilgili yer adları, gök bilimiyle ilgili adlar, saray, köşk, kale, han, köprü ve anıt adları, kitap, dergi, gazete ve sanat eseri adları, kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge ve genelge adları, hayvanlara verilen özel adlar: Kurtuluş Savaşı’nı, Atatürk’üm, Türkiye’mizin, Yavuz Sultan Selim’e, Fuzuli’nin, Ahmet Yesevi’yi, Mehmet Akif’ten, Mustafa Kutlu’yu, Muharrem Ergin’dir, Kemal Tahir’se, Aşık Veysel’in, Nurettin Topçu’ya, Kemalettin Kamu’dan, Mehmet Kaplan’mış, Türk’üm, Yunan’sınız, Kara Hacılı’nın, Karahanlı Devleti’ndeki, Azrail’den, İstanbul Boğazı’nın, Samanyolu’nda, Esma Sultan Yalısı’ndan, Resmi Gazete’de, Yüksek Öğretim Personel Kanunu’na, Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’ni, Yakın Çağ’ın, Kuruluş Dönemi’nin, Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı’na vb. Kişi adlarından sonra gelen saygı sözlerine getirilen ekler kesme işaretiyle ayrılır: Necip Fazıl Bey’e, Adalet Hanım’dan, Halit Efendi’ye, Koca Mustafa Paşa’ya. Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için kullanılır: TBMM’nin, TTK’nin, TÖMER’in, TRT’de, AB’ye vb. Sayılara getirilen ekleri ayırmak için kullanılır: 1943’te, 5’inci madde, 6’ncı kat; 8,75’lik, 1,67’lik, 758’le vb. 50 Sayfa YAZIŞMA VE YAZIŞMA TÜRLERİ/RESMİ YAZI TÜRLERİ Her insan duygu ve düşüncelerini, isteklerini, eleştirilerini, beklentilerini, gözlemlerini vs. 51 karşısındaki kişi veya kişilere sözlü ya da yazılı olarak aktarma ihtiyacı içindedir. Bu ihtiyaca bağlı olarak Sayfa iletilmek istenen mesajın niteliğine, iletilme biçimine, işlevlerine, muhatabına ve anlatım türüne göre çeşitli sınıflandırmalar yapılmıştır: Sözlü anlatım, yazılı anlatım. Mülakat, konferans, söylev (nutuk), münazara, açık oturum, panel, forum vesempo zyum (bilgi şöleni) sözlü anlatımı ilgilendiren konulardır. İfadeleri kalıcı kılan yazılı anlatım ise; öğretici nitelikli (makale, eleştiri, deneme, fıkra, röportaj, anı gibi); itibarî (destan, masal, fabl, hikâye, roman gibi); lirik (şiir); dramatik (oyun) metinlerden ya da yazışmalardan oluşmaktadır. Yazışmaları kendi içinde üç gruba ayırmak mümkündür: Özel yazılar İş yazıları Resmî yazılar Özel yazı; eş, dost, akraba veya arkadaşların kendi aralarında yazdıkları yazılardır. Öz geçmiş, kutlama, davetiye, baş sağlığı ve geçmiş olsun yazıları bunlar arasındadır. Özel yazıları resmî yazı türlerinden ayıran belli başlı hususlar vardır. Bu tür yazılar; Yazan ve alıcının isteği dışında açılıp okunamaz.[Özel Nitelik Taşır] Samimi, içten, sıcak, kibar bir üslupla yazılır (Aynı üslup hitaplar için de geçerlidir). Kısa olmak zorunda değildir. Gelen veya giden evrak defterine kayıt edilmez, bir nüshası saklanmaz. Renkli kâğıtlara yazılabilir. Özel yazılarda tarihin yazılması zorunlu değildir. 52 İş yazıları (iş mektupları), gerçek kişiler ile iş kurumları arasında ya da iş kurumlarının kendi aralarında ticari amaçlarla yapılan yazışmalardır. Açık, anlaşılır, kısa cümlelerin kullanıldığı iş yazılarında Sayfa içtenlik ve samimiyet yoktur. Resmî yazılara benzerler ancak içerik ve biçim itibarıyla resmî yazılardan ayrılırlar: İş yazılarındaki konular genellikle mal veya ürünlerin ya da hizmetlerin alışı, satışı, siparişi vs. üzerinedir. İş yazılarında, alacak ve verecek ile ilgili bilgi ve istekler mevcuttur. İş mektuplarına; mektubu yazan kişinin, kurumun, ticarethanenin adı ve adresi yazılarak başlanır. Bu bilgiler, kurumun özel başlıklı (antetli) kâğıt kullanması hâlinde zaten kağıdın üstünde olacağı için ikinci kez yazılmaz. Sağ üst köşeye tarih atılır. Uygun bir aralık bırakıldıktan sonra mektup yazılan kurumun adı ve adresi belirtilir. Bir veya iki satır boşluktan sonra metne geçilir. Saygı sözüyle mektup tamamlanır. İş mektuplarının sağ alt köşesinde yazanın imzası, imzanın altında da adı ve soyadı bulunur (Bu durum resmî yazılar için de geçerlidir). 53 RESMÎ YAZILAR Sayfa Kamu kurum ve kuruluşlarının, tüzel kişiliğe sahip kurumların birbirlerine, gerçek kişilere; kişilerin de bu kurum veya kuruluşlara, iletişimi sağlamak amacıyla yazdıkları yazıların tamamı resmî yazı olarak değerlendirilir. Resmî yazıları diğer yazışmalardan ayıran en önemli özellik; belli bir düzen içinde ve kurallar doğrultusunda yazılmalarıdır. Anlatımın bütünlüğünü korumak, faaliyetlerin ve resmî bilgi, belge veya doküman alışverişinin eksiksiz, doğru, hızlı ve güvenli bir biçimde yürütülmesini sağlamak için bu kural ve kalıplara uymak zorunludur. Resmî yazışmalarda çizgisiz beyaz kâğıt kullanılır. Kâğıt boyutu A4 (210x297 mm) olmalıdır. Üstten, alttan, soldan ve sağdan 2,5 cm kenar boşluğu; 1 cm de paragraf girintisi bırakılmalıdır. Paragraf başı yapılmadığı durumlarda, paragraflar arasında bir satır aralığı boşluk bırakılır. Elektronik ortamda hazırlanan belgelerde Times New Roman yazı tipinde 12 punto ya da Arial yazı tipinde 11 punto ve normal yazı stilinin kullanılması esastır (Dilekçe ve tutanak gibi türlerde el yazısı da kullanılabilir). Resmî yazılarda senli benli bir üslup kullanılmaz; ifadeler seviyeli, ağırbaşlı ve ciddi olmalıdır. Bu tür yazıları oluştururken, duygusallıktan, hamasi söylemlerden ve nefret dilinden uzak durulmalıdır. Metin, “Türk Dil Kurumu”nun en son yayımlanan Yazım Kılavuzu ve Türkçe Sözlük esas alınarak dil bilgisi kurallarına göre kısa ve anlaşılır bir şekilde ölçünlü Türkiye Türkçesi ile yazılır. Belge içerisinde zorunlu olmadıkça yabancı kelimeye yer verilmez, verildiği durumda ise parantez içinde kelimenin anlamı belirtilir. 54 Resmî yazılarda dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri metnin sonuç kısmıdır. Sonuç kısmında hiyerarşiye dikkat edilmelidir: Sayfa Resmî yazıyı yazan alt makam ise metnini “… arz ederim.”, üst makam ise “… rica ederim” ibaresiyle bitirir. Üst, aynı düzey ve alt makamlara birlikte dağıtımlı olarak yapılan yazışmalarda “… arz ve rica ederim.” ifadesi birlikte kullanılır. Resmî yazılarda yazıyı yazanın adı soyadı ve imzası mutlaka bulunmalıdır. İmza, ad ve soyadın üzerinde bırakılan boşluğa atılır. El yazısı ıslak imza ya da güvenli elektronik imza ile imzalanmamış belgelerin geçerliliği yoktur. İmza yetkisine sahip kişinin adında ilk harf, soyadında da bütün harfler büyük olmalıdır. Akademik unvanlar adın ön kısmına, görev ve rütbeler ise adın bir satır altına ilk harfleri büyük, diğerleri küçük harflerle açık veya kısaltılarak yazılır: İmza Zehra TÜRK Genel Müdür Belgeyi, imza yetkisi devredilen makam imzaladığında, imzalayanın adı ve soyadı birinci satıra, yetki devredenin makamını gösteren “Genel Müdür a.”, “Daire Başkanı a.”, “İl Müdürü a.”, “Yurt Müdürü a.” biçimindeki ibare ikinci satıra, imzalayan makamın unvanı ise üçüncü satıra yazılır: İmza Dr. Ali Atay Genel Müdür a. 55 Genel Müdür Yrd. Sayfa Belge vekâleten imzalandığında, imzalayanın adı ve soyadı birinci satıra, vekâlet olunan makam “Genel Müdür V.”, “Daire Başkanı V.”, “İl Müdürü V.”, “Yurt Müdürü V.” biçiminde ikinci satıra yazılır: İmza Harun Kaya Müdür V. Resmî yazıyı bir kişi imzalarsa imza ile birlikte diğer bilgiler (ad ve soyadı ile makam veya görevi) belgenin sağ alt köşesinde yer alır. Yetkili sayısı iki kişi ise üst unvan sahibine ait imza ve bilgiler yine kâğıdın sağ alt köşesinde bulunur: İmza İmza Hamza Taş Harun Kaya Genel Müdür Yrd. Genel Müdür Belgenin ikiden fazla yetkili tarafından imzalanması durumunda en üst unvan sahibinin adı, soyadı, unvanı ve imzası solda olmak üzere yetkililer makamsırasına göre soldan sağa doğru sıralanır: İmza İmza İmza Veli Bakır Veli Bakır Veli Bakır 56 Genel Müdür Genel Müdür Yrd. Personel Daire Başkanı Sayfa RESMÎ YAZI TÜRLERİ Kurum yazıları, dilekçe, rapor, tutanak, olur, form yazıları vb. resmî yazı türleri içinde yer alır. Kurum Yazıları Bilgi, belge ve doküman alışverişini hızlı, güvenli ve sağlıklı olarak yerine getirebilmek için resmî kurumların kendi aralarında ya da kendi içlerinde yazdıkları yazılar kurum yazısı diye adlandırılabilir. Bu yazıların biçim ve içerik açısından tek tipliliğini sağlamak için 02.02.2015 tarihli ve 29255 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2014/7074 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Resmî Yazışmalarda Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’e (Resmî Gazete, 2019) uymak zorunludur. Kurum yazıları; başlık, sayı ve kayıt numarası, tarih, konu, gönderilen makam ya da kişi, ilgi, metin, imza, ekler ve dağıtım bölümlerinden oluşur. Başlık Başlık, kâğıdın yazı alanının üst kısmına ortalanarak yazılır. İlk satıra “T.C.” kısaltması, ikinci satıra idarenin adı büyük harflerle, üçüncü satıra birimin adı, her kelimenin ilk harfi büyük olmak üzere (bağlaçlar daima küçük) ortalanarak yazılır: T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ 57 Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü Sayfa Sayı  Belgelerde sayı mutlaka bulunmalıdır. “Sayı” sırasıyla; Devlet Teşkilatı Merkezi Kayıt Sistemi (DETSİS)’nde belirtilen Türkiye Cumhuriyeti Devlet Teşkilatı Numarası, standart dosya planı kodu ile belge kayıt numarasından oluşur ve bunların arasına kısa çizgi ( - ) konur. “ Sayı:” yan başlığı, başlığın son satırından itibaren iki satır boşluk bırakılarak ve yazı alanının solundan başlanarak yazılır. Belgede hem birim evrak bölümü hem de genel evrak bölümü tarafından verilen kayıt numarası bulunması hâlinde araya eğik çizgi ( / ) konulur. Bu belgeler için belge kayıt numarası olarak genel evrak kayıt numarası dikkate alınır. 58 Sayfa Sayfa 59 Elektronik ortamda güvenli elektronik imza ile hazırlanan belgelerin kayıt numarasının başına “E” ibaresi konularak yazılır. Sayı: 13683808 - 010.07.01 – E. 4752 Tarih Fiziksel ortamda hazırlanan belgelerde tarih, sayı ile aynı hizada olmak üzere yazı alanının en sağında yer alır. Aşağıdaki görevlendirme yazısında başlık, sayı, konu, tarih, muhatap, ilgi ve metnin konumu açıkça görülmektedir: Konu “Konu” yan başlığı, “ Sayı” yan başlığının bir alt satırına, yazı alanının dikey orta hizasını geçmeyecek biçimde kelimelerin baş harfleri büyük olarak ve sonuna herhangi bir noktalama işareti konulmaksızın yazılır. Aşağıdaki örnekte olduğu gibi, konu bir satırı geçerse ikinci satırda “Konu” yan başlığının altı boş bırakılır. Sayı : 1368380 – 010.07.01 – 1261/ 21755 Konu: Resmi Yazışma Kuralları ve Standart Dosya Planı 60

Use Quizgecko on...
Browser
Browser