Ekoloji ve Sulak Alanlarda Bitki Çeşitliliği PDF
Document Details
Tags
Summary
Bu belge, ekoloji, çevre, ekosistem, tür, ekolojik sorunlar, biyolojik çeşitlilik gibi temel kavramları ve sulak alanlardaki bitki çeşitliliğini ele almaktadır. Ekolojinin tarihsel gelişimi, ekolojik sorunlar, biyolojik çeşitlilik kavramları ve farklı ekolojik faktörler, ekolojik nişler, populasyon ve Biyotop konularını içeren bilgiler sunuyor. Türkiye'deki çevre sorunlarına da değinilmektedir.
Full Transcript
EKOLOJİDE TEMEL KAVRAMLAR VE SULAK ALANLARDA BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİ Sulak alanlarda bitki çeşitliliğinden bahsetmeden önce ekoloji, çevre, ekosistem, Tür, ekolojik sorunlar, Biyolojik çeşitlilik gibi kavramları açıklayalım; 1.1 Ekoloji ve Tarihsel Gelişimi; Ekoloji terimi ilk kez 1858...
EKOLOJİDE TEMEL KAVRAMLAR VE SULAK ALANLARDA BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİ Sulak alanlarda bitki çeşitliliğinden bahsetmeden önce ekoloji, çevre, ekosistem, Tür, ekolojik sorunlar, Biyolojik çeşitlilik gibi kavramları açıklayalım; 1.1 Ekoloji ve Tarihsel Gelişimi; Ekoloji terimi ilk kez 1858 yılında Henry Thoreau tarafından bir mektupta kullanılmış; fakat kendisi bu terimin herhangi bir tanımını yapmamıştır. Bundan yaklaşık 10 yıl sonra Ernst Haeckel(1869) Yunanca oikos(ev, mekan) ve logos(bilim) köklerinden yararlanılarak Oekoloji terimini kullanmıştır. Haeckel bu terimi “Doğanın ekonomisi ile ilgili tüm bilgileri belirtmek ve bu bilgilerin de hayvanların organik ve inorganik çevreleriyle olan tüm ilişkiler’’i vurgulamak için kullanmıştır. Çeşitli bilim adamları tarafından tanımları yapılmıştır. E. Odum(1963), ekolojiyi “Doğanın yapısını ve işlevini inceleyen bir bilim’’ olarak tanımlamıştır. En basit şekliyle Ekoloji; Canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim, olarak tanımlanabilir. Ekoloji Mühendisliği; İnsanların aktivitelerini doğal çevreleri ile birlikte ve her ikisinin yararına olacak şekilde planlanmasıdır. Çevre mühendisliği ve Biyomühendislik bu mühendisliğe en yakın mühendislik dallarıdır. 1.2.Ekolojik Sorunlar Çok yakın zamana kadar ülkelerin gündeminde sadece Ekonomik ve politik sorunlar varken 1970’li yıllardan sonra bunlardan daha da önemli bir sorun olarak Ekolojik sorunlar(Çevre Sorunları) ortaya çıkmıştır. Bu sorunlar; Hava kirliliği, Nüfus Artışı, Besin İhtiyacı, Mekan gereksinimi, Enerji Gereksinimi, Çevre Kirliliği, Biyolojik Zenginliğin yokoluşu’dur. Tarihsel kayıtlara göre ekolojik sorunların başlangıcı eski medeniyetler kadar uzanmakta ve hatta bir görüşe göre de insanlık tarihi kadar eskidir. Dolayısıyla günümüz ekolojik sorunları birden ortaya çıkmamış, zamanla birikerek varlığını hissettirmiştir. Günümüzde dünya çapında ya da uluslar arası boyutta dikkati çeken başlıca ekolojik sorun örneğini; Hava kirliliği, Sera etkisi, Ozon tabakasının delinmesi, Biyolojik çeşitliliğin azalması, Nükleer kirlilik, Kimyasal kirlilik(pestisit, petrol, ağır metal), Asit yağmurları, Çölleşme ve Zehirli atıklar oluşturur. Bu ekolojik sorunlarla ilgilenmek çeşitli kuruluşlar vardır. Bunlar; 1. 1968 yılında kurulmuş insanlığın geleceğini sorgulayan Roma Kulübü’dür. 2. 1972 Stockholm Çevre Konferansı 3. Birleşmiş Milletler Çevre Programı(UNEP) 4. 1983 BM Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu 5. 1992 Rio(Brezilya) BM Çevre ve Kalkınma Konferansı(UNCED) 6. OECD, EC, CE gibi kuruluşlar vs… UNESCO : Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UICN : Uluslararası Önemli Olan Sulak Bölgeler Sözleşmesi Uygulamalı İmar Planı UNCED : Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı UNDP : Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNEP : Birleşmiş Milletler Çevre Programı IUCN(Int. Union Conservation Nature) : Uluslar arası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Derneği EX: (Tükenmiş): Kuşkuya yer bırakmayacak delillerle soyu tükenmiş olduğu ispatlanan türler. EW: (Doğal ortamında tükenmiş): Vahşi yaşamda soyu tükenmiş, fakat diğer alanlarda (yetiştirme veya sergileme amaçlı) varlığını sürdüren CR: (Kritik tehlikede): Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi had safhada (extreme) olan türler. EN: (Tehlikede): Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi çok büyük olan türler. VU: (Hassas): Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi büyük olan türler. NT: (Neredeyse tehdit altında): Şu anda tehlikede olmayan fakat yakın gelecekte VU, EN veya CR kategorisine girmeye aday olan türler. LC: (Asgari endişe): Yaygın bulunan türler. DD: (Yetersiz veri): Üzerinde yeterli bilgi bulunmayan türler. NE: (Belirlenmedi): Şimdiye kadar yukarıdaki kriterlere uygunluğu değerlendirilmemiş türler. Türkiyede ise, 35-40 yıl öncesinde bir zamanların “Altın Boynuzu’’ olarak bilinen Haliç’in kirlenmeye başlaması ülkemizde de çevre sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Daha Ankara’nın havası, İzmit körfezi, Kıyıların kirlenmesi, İzmir körfezi kirliliği vb… Türkiye Tabiatı Koruma Derneği, Doğal Hayatı Koruma Derneği, Türkiye Çevre Vakfı, Türkiye Çevre Koruma, Yeşillendirme kurumu gibi kuruluşlar faaliyet göstermektedir. Ekolojinin tarihsel gelişimi 1 Çok eskilere dayanır. Ör; Buğdayın uygun toprak ve iklim koşullarında yetiştirilmesi, Balıkçıların alabalığı hızlı akan soğuk sularda aramaları gibi… Bilimsel anlamda Yunanlılara kadar dayanır; ve M.Ö. 300 yıllarında yaşamış olan Theophrastus’tan kalan yazılar ekolojik anlamda en eski yapıtlardır. Rönesans’tan sonra Lİnneaus, Reanmur, Malthus’un önemli katkıları olmuştur. 2 19.YY’ da Liebig’i(1840), Forbes(1849), Haeckel(1869), Mobius(1877) 20.YY’da ise Blackman, Shelford, Adams’ın çalışmaları vardır. Bu devirde ilk kez ekolojik bilgiler tarım ve hayvancılığa uygulandı. Modern ekoloji ise 1930’ lu yıllarda doğmaya başlamıştır. Elton’un yay 1927’ de yayınlanan kitabı önemlidir. Gause, Lack, Lotka gibi bilim adamları önemli ekolojik eserleri olmuştur ve günümüz Ekolojisi şekillenmeye başlamıştır. Ekoloji’nin alt dalları Ekoloji Bilimi konularına göre; E. Odum’a göre; 1.Birey Ekolojisi;(Autekoloji); Bir türe ait birey ya da bireylerin ortamları ile olan ilişkilerini inceleyen ekoloji dalıdır. 2.Populasyon ekolojisi;(Demekoloji) Belli ortamda tek bir türe ait bireylerin oluşturduğu toplumun yapısını, gelişimini ve özellikle değişimlerini ve bunların nedenlerini araştırır. 3.Tür Toplulukları Ekolojisi yada Sinekoloji (=Ekosistem Ekolojisi); Çeşitli türlerden oluşan bir toplumun bireyleri ve ortamları arasındaki ilişkileri inceler. 4.Uygulamalı Ekoloji; (Ekoteknoloji) Doğal kaynakların insanlar tarafından düzenlenmesi ve işletilmesinde ekolojik ilkelerden yararlanan alt bölümdür. Organizmaların yaşadıkları ortama göre ise; 1.Karasal Ekoloji, 2.Sucul Ekolojisi, a.Tatlı su Ekolojisi, b.Deniz Ekolojisi, 3.Canlı ekolojisi, a.Bitki ekolojisi, b.Hayvan ekolojisi, Bu dallarda kendi içinde daha çok alt dallara ayrılabilir. Ör; Karasal Ekolojinin Orman Ekolojisi, Step Ekolojisi, Otlak Ekolojisi vs… sayılabilir. Ekolojik Kavramlar; Tür Kavramı; Yapısal ve İşlevsel özellikleri yönünden birbirine benzeyen, aynı çevresel koşullara benzer tepkiler veren, doğal koşullarda birbirleri ile çiftleşip verimli yavrular oluşturabilen bireyler topluluğudur. Ekologlar bu tanıma “belirli bir bölgeyi işgal eden” kavramını eklemişlerdir. Türler Populasyon’lardan oluşmuştur. Türler alttürlere ayrılmıyorsa ‘’Monotipik tür’’; alttürlere ayrılıyorsa ‘’Politipik tür’’ adını alır. Ayrıca türler birbirleriyle ilgili olarak yayılış alanlarına göre de: Allopatrik; yayılış alanları birbirinden uzak türler. Parapatrik; yayılış sınırları temaslı türler. Simpatrik; yayılış alanları karışmış türler. olarak adlandırılırlar. Biyolojik Çeşitlilik; Belirli bir alan çevre, ekosistem veya tüm dünya üzerindeki canlıların genetik, taksonomik ve ekosistem çeşitliliği olarak tanımlanır. Biyolojik Çeşitlilik; 1.Genetiksel Çeşitlilik; Bir türe ait bireylerin kalıtsal yapısındaki çeşitlilik. 2.Tür Çeşitliliği; Belli bir bölge veya ekosistemde yaşayan total tür sayısıdır. 3. Ekolojik Çeşitliliği 4.Ekosistem Çeşitliliği; Bir bölgedeki ekosistem sayısı. Ortam ve Çevre; Canlı varlıkların yaşamsal bağlarla bağlı oldukları, etkiledikleri ve aynı zamanda çeşitli yollardan etkilendikleri bu mekan birimine Ortam denir. Bir canlının yada canlılar topluluğunun yaşamını sağlayan ve onu sürekli olarak etkisi altında bulunduran süreçler, enerjiler ve maddesel varlıkların bütünlüğüne Çevre denir. Çevre canlı ve cansız çevre olarak 2’ye ayrılır. Bir canlı ile aynı fiziksel alanı paylaşan ve canlıyı doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen tüm diğer canlılar Canlı Çevre’yi oluşturur. Cansız Çevre ise canlıların içinde veya üzerinde yaşantılarını sürdürdükleri kara, su gibi somut bir ortamdan oluşur. Habitat, Biyotop, Ekolojik Niş Habitat; ’’Bir organizma veya populasyonun doğal olarak yaşadığı yer olarak tanımlanabilir.’’ Biyotop; ’’Canlı varlıkların yaşamını sürdürebilmesi için uygun çevresel koşullara sahip bir coğrafik bölge veya değişken hacimli bir ortam’’ olarak tanımlanabilir. Habitat bir türe ait birey veya bireylerin yerleştiği alan, biyotop ise bir komunitenin yerleştiği alan’dır. Ekolojik Niş; Organizmanın yaşamını sürdürebilmek için kurduğu ilişkileri ve işlevini yani yaptığı işi belirtmek amacıyla kullanılır. Populasyon ve Kommunite; Populasyon;’’Belli bir bölgede yaşayan aynı türe ait bireylerin oluşturduğu topluluk’’dur. Kommunite;’’Belli bir bölgede yaşayan çeşitli türlere ait bireylerin oluşturduğu topluluk’’dur. Buna aynı zamanda Biyosenöz=Yaşam Birliği=Tür toplulukları olarak da adlandırılır. Biyotop+Biyosenöz=Ekosistem Ekolojide canlılar organizasyon derecesine göre sıralandığında Biyolojik Spektrum meydana gelmektedir. Biyolojik Spektrum Biyolojik Spektrum Sistem Sistem;Birbirleriyle etkileşim içinde olan bağlantılı parçaların oluşturduğu bütüne denir. Genel olarak 3 grupta toplanırlar. 1. İzole sistem; Ortamı ile madde alışverişi yoktur. Doğada rastlanmaz ancak laboratuvar şartlarında vardır. 2. Kapalı(Sibernetik) Sistem; Ortamları ile sadece enerji alışverişi olan ve kendi kendine denetleyebilen sistemlerdir. 3. Açık Sistemler; Ortamları ile enerji ve madde alışverişi yapan ve bunları yapılarında değiştirip ortama bazı çıktılar verebilen sistemlerdir. Biyom; Yeryuvarında büyük iklim kuşaklarına bağlı olarak oluşan büyük canlı toplumuna denir. Biyomlar yeryuvarına yayılmış bitki ve hayvanların oluşturduğu doğal ekosistemlerdir. Biyosfer; Canlı kürede olarak adlandırılan biyosfer ’’Canlıların litosfer, atmosfer ve hidrosferde oluştuğu düşünülen tabaka’’dır. Kalınlığı yaklaşık 20 km kadardır. Ekosfer; Biyosferi oluşturan canlılarla bunların cansız çevresi Ekosfer veya Dünya ekosistemi adı verilen bütünü oluşturur. Ekolojik ilişkiler 3’e ayrılır. Aksiyon; Cansız çevrenin canlılar üzerine olan etkisine denir. Ör;Yüksek sıcaklıktan bitkilerin kuruması. Reaksiyon; Canlıların cansız çevre üzerindeki yaptıkları etkidir. Ör;Baklagiller familyası ve Solucanın toprağı yutması. Koaksiyon; Bir canlının diğer bir canlı üzerindeki etkisine denir. Etobur bir hayvanın avı ile olan ilişkisi. Ekolojik Faktör; ve Sınıflandırması Canlı varlıkların yaşam evrelerinin en az bir fazında doğrudan veya dolaylı bir şekilde etkileyen ortamın her elemanına “Ekolojik faktör’’ denir. Ekolojik Faktörler ilk bakışta Biotik ve Abiotik olarak ayrılır. Biyotik gruba besin faktörü, yırtıcılık, rekabet ve parazitlik dahilken; Abiyotik gruba ise İklimsel faktörler, edafik faktörler ve suyun kimyasal yapısı dahildir. Diğer bir sınıflandırmayı ise uyum’a dayanarak Rus ekolojisti MONDHASKY yapmıştır. Buna göre ekolojik faktörler; 1.Birincil Periyodik Faktörler; Yeryuvarının kendi etrafında ve güneşin etrafında dönmesiyle ortaya çıkan faktörlerdir. Ör;Işık, Sıcaklık, Gelgit olayı… 2.İkincil Periyodik Faktörler; Bu periyodik faktörde görülen değişimler Birincil periyodik faktörlerdeki değişimlerin bir sonucudur. Ör;Atmosferin nem durumu. 3.Periyodik Olmayan Faktörler; Organizmanın habitadında normal olarak bulunmayan faktörlerdir; ortamda aniden belirirler. Ör;Yıldırım, rüzgar, şimşek… Yine bir sınıflandırmayı da DAJOZ(1972) yapmıştır. Buna göre; 1.İklimsel Faktörler; 2.İklimsel olmayan Fiziksel Faktörler; 3.Beslenme Faktörleri; 4.Biotik Faktörler ; olarak 4 gruba ayırarak bir sınıflandırma yapmıştır. Ekolojik Faktörlerin Gelişimi ile ilgili yasalar Liebig’in Minimum kavramı; İlk kez 1840’da bitkilerin beslenmesinde bazı elementlerin kaçınılmaz olduğunu amacıyla Liebig tarafından ortaya atılmış ve tüm ekolojik faktörlere uygulanmıştır. Tolerans yasası; Canlı varlıklar optimum sınırın her iki yanında bulunan maksimum ve minimum sınırlar arasında kalan tolerans alanında çevresel faktörlere toleransları sayesinde yaşamlarını devam ettirirler. İlk 1911 yılında SHELFORD tarafından Ekolojik tolerans yasası olarak ortaya atılmıştır. Optimum yasası; Canlıların tolerans alanı içinde en iyi gelişebildikleri ve en yüksek düzeyde ürün verdikleri özel bir alan mevcuttur ki bu alana Optimum alan; bu alanı belirleyen çevresel faktörlere de Optimum Faktörler denir. Sınırlayıcı Faktör Kavramı; Bir canlının dayanabildiği, ancak yaşamını güçlükle sürdürebildiği en elverişsiz durumdaki faktör veya faktörlere Sınırlayıcı faktör denir. Ekolojik Faktörlere Olan Toleranslarına Göre Organizmaların Sınıflandırılması Ekolojik Valans; Belli ekolojik faktörlerin değişimleri sonucu özelleşmiş farklı ortamlara bir türün yerleşme yeteneği bu türün ekolojik valans’ı olarak adlandırılır. 1. Stenök türler; Ekolojik valansları zayıftır; ancak belli değişimlerdeki ekolojik faktörlerin etkisi altında yaşamlarını devam ettirebilirler. 2. Euryök türler; Bazı türler ise çok değişken veya çok farklı ortamlara yerleşme yeteneğinde olan türlere denir. Ekolojik valans, ortam faktörlerinden temperatür, oksijen, tuzluluk, nem, besin, biyotop, derinlik, yükseklik vb. faktörlere göre de sınıflandırmalar mevcuttur. Faktörler; E.Valansı dar E.Valansı geniş Sıcaklık Stenoterm Euriterm Oksijen Stenoaeribios Euriaeribios Tuzluluk Stenohalin Eurihalin Nem Stenohigrik Eurihigrik Besin Stenofag Eurifag Biotop Stenoesius Euriesius Derinlik Stenobat Euribat gibi… EKOSİSTEM VE TATLI SU EKOSİSTEMİ Ekosistem Ekosistem; Belli bir bölgede yaşayan ve birbirleriyle devamlı etkileşim içinde olan canlılar ile bunların cansız çevrelerinin oluşturduğu bir bütündür. Büyüklükleri çok değişken olup, bir akvaryumdan büyük bir denize kadar değişebilir. Her ekosistemde Canlı(Üretici, tüketici ve ayrıştırıcılar) ve Cansız(Organik, inorganik maddeler ve fiziksel koşullar)’dan oluşur. Canlı ögelerden Üreticiler, yeşil bitkilerden oluşmuştur ve ekosistemin temel üreticidirler. Tüketiciler İse; 1.cil tüketiciler(Otobur) ve 2.cil tüketiciler(Etobur) olarak 2 gruba ayrılır. Ayrıştırıcılar ise bakterive funguslaradan oluşur. Cansız ögelerin başında gelen İnorganik maddelere C, H, P, N, K, Ca gibi maddeler Organik maddelere ise KH., Protein, Yağ… Fiziksel koşullara ise Sıcaklık, Işık, Nem Yağış gibi olaylar dahildir. Ekosistemlerin başlıca işlevini ise Enerji Akımı ve Kimyasal Madde Döngüsü oluşturur. Enerji akışı üreticilerin güneş enerjisini fotosentezle kimyasal enerjiye dönüştürmeleriyle başlar ve Besin Zinciri ile diğer organizmalara nakledilir, ölüm halinde de vücuttaki enerji ayrıştırıcılar tarafından kullanılır. Ekosistem Ögeleri 1. Canlı Ögeler a.Fiziksel Ögeler İklimsel Faktörler Edafik Faktörler b.Kimyasal Ögeler Organik ve inorganik maddelerden oluşmuştur. 2. Cansız Ögeler; Cansız ögeler ekosistemin biyotop bölümünü oluşturur. Tatlısu Ekosistemleri; Hidrosferin 231 000km3’lük bölümünü oluşturan ve karaların içinde yer alan sular, Tatlısu veya içsu ekosistemi olarak adlandırılır. Bunlar akıp akmamalarına göre Akarsular ve Durgun Sular olarak ayrılırlar. Akarsulara dere, çay ve nehirler, Durgun sulara ise göl, gölet, bataklık ve barajlar dahildir. AKARSULAR(LOTİK SULAR) Yeryuvarı yüzeyinde yükseklik farkları nedeniyle yukarıdan aşağı akarlar ve denizlerde bir nehir ağzıyla son bulur. Akarsular üst kısımları genellikle hızlı akan soğuk sulara sahiptir. Bu nedenle çözünmüş Oksijen yönünden zengin, askı yükü yönünden fakir olurlar. Alt bölümlerde ise akış hızı nisbeten yavaşlamıştır. Bu nedenle de sular daha sıcak, çözünmüş Oksijen daha düşük, askı madde miktarı ise daha fazladır. Sakarya Avanos Kızılırmak Akarsu Ekosistemleri; Akarsularda toprak ve su arasındaki etkileşim fazla olduğundan daha çok açık ekosistem tipini oluştururlar. Soğuk sulara sahip kaynak zonunda bitkiler nadir olup, birkaç alg türüyle temsil edilmişlerdir. Hayvanlardan ise yassı kurtlar, Amfipod, Isopod ve bazı böcek türü larvaları bulunur. Akarsular kaynak bölgesinden döküldüğü bölgeye kadar olan güzergahta çeşitli bölümlerdeki ekolojik koşullar çok değişken olabilir yani yatak şekli, genişliği, dip yapısı ve akış hızı her bölgede aynı değildir. Bu gibi özelliklere dayanarak Ekologlar akarsuları bazı zonlara ayırmıştır. Bunlar; Alabalık Zonu; Akarsuların üst bölümleri ve şelalerden oluşan bol Oksijene gereksinim duyan alabalıkların baskın olduğu bölgedir. Plankton yok, ancak dip hayvanları ve bitkileri mevcuttur. Örnek olarak taşlar üzerinde yeşil ve kırmızı algler, yosunlar, süngerler, dipte molluska… Thymallus Zonu; Özellikle Kuzey ülkelerinin akarsularında alabalık zonundan sonra gelir. Genellikle akarsuların nisbeten genişlediği ve dibinin kum ve çakıllarla örtülü olduğu bölgelere rastlar. T.thymallus ve Telestes sofia baskın türdür. Barbus ve Abramis Zonu; Akarsuların yavaş akan bölümlerinin zonlarıdır. Bitki yönünden zengin olup çamurlu dipte Mollusca ile Oligoketha ve Chirinomid(Diptera)türleri boldur. Bu zonlar plankton yönünden de oldukça zengindir. Nehirağzı Zonu(Acısu Zonu); Akarsu ve denizlerin karışım zonudur. Durgun Sular(Lentik Sular) En önemli bölümünü Göller oluşturur. Göller karasal ortamdaki büyük çukurların sularla dolması sonucu oluşan, buharlaşma ile kurumayan ve suları doğal olarak tamamen boşaltılmayan durgun sulardır. Beyşehir Gölü Göl Ekosistemleri; Göller, ekolojik özellikleri yönünden Bentik ve Limnetik(Pelajik) Bölge olarak 2’ye ayrılır. Bentik bölge, kıyı çizgisinden başlayarak gölün en derin bölgesine kadar olan tüm dipleri içerir. Limnetik bölge ise göl çukurunu dolduran ve bentik bölgeyi örten su kütlesinden oluşmuştur. Limnetik Bölge; Göl çukurunu dolduran su kütlesinden oluşmuştur. Pelajik bölge olarak da bilinir. Limnetik bölge sıcaklığın dikey yöndeki tabakalaşmasına bağlı olarak Epilimnion, Termoklin ve Hipolimnion olarak 3 tabakaya ayrılabilir.(Termal Stratifikasyon). Her bölge kendine has fiziksel ve kimyasal özelliklere sahiptir. Bu bölgede yaşayan organizmalar ekolojik özelliklerine göre 4’e ayrılır ve hepsi birden Pelagos olarak adlandırılır. Plankton; Göllerin pelajik bölgesinde pasif olarak yer değiştiren organizmalardır. Fitoplankton Örn. Algae. Zooplankton,Ör;Protozoa, Coelenterata, Rotifera, Gastrotrichia, Bryozoa, Crustaceae… Nekton; Göllerin pelajik bölgelerinde aktif olarak yer değiştirebilen organizmalar olup; göllerde çeşitli balık türleri ile temsil edilmişlerdir. Nöston; Yaşamlarını su sathında sürdüren organizmalardır. Plöston; Göl suları yüzeyinde rüzgarın etkisiyle yer değiştirebilen organizmalardır. Göl sularında asılı olarak bulunan organizma cisimlerin tümüne seston adı da verilmiştir. Sestonda Plankton(Yaşayan organizmalar) ve Tripton(organik orjinli detritus) olarak 2 bölümde incelenebilir. Bentik Bölge; Gölün dibini oluşturan bentik bölgede yaşayan bitkisel ve hayvansal toplulukların oluşturduğu topluluğa Bentos adı verilir. Bentosu oluşturan organizmalar ekolojik özellikleri açısından; 1.Rhizemenon; Kökleri ve iletim demetleri olan sucul bitkiler. 2.Biyotekton; Taşların üzerini örten organizmalar. 3.Perifiton; Sucul bitkiler üzerindeki diğer canlılar. 4.Psammon; Kum ve çamur gibi yumuşak diplerde yaşayan organizmalar. Bentik bölge derinliğine ve içerdiği bitki türüne göre; 4 bölümde incelenebilir. 1.Supralittoral Zon; Su dışında kalan bu bölge zaman zaman dalgalarla ıslatılır. Canlılık olarak zayıftır. 2.Littoral Zon; Bu zon zengin bitki örtüsü içerir. Bitkilerin dağılışı derinliğe göre farklılıklar gösterir. Yani kıyıda su yüzeyine çıkan bitkiler(saz, kamış …), daha sonra yaprağı su yüzeyinde yüzen bitkiler(Nilüfer vb…) ve son olarak da su altında kalan bitkiler(Elodea, Chara vb…) yer alır. Genellikle sığ göllerde bu bölge çok geniş olduğu halde derin göllerde dardır. Bir çok balık türü bu bölgede beslenir, ürer ve gelişir. Sublittoral Zon; Bu bölgede eğim oldukça fazladır. Karakteristik hayvanlarını Pelecypod ve Diptera türleri oluşturur. Derin Zon; Ancak derin göllerde(Baykal, Tanganika…) bulunan zondur. Bitkiler ortadan kalkmış olup, sadece Chrinomid türleri ile Crustaceae’den Asellus, Annelidlerden Tubifex genusuna ait türlere rastlanır. Göllerin Sınıflandırılması; Oluşumuna göre göllerin sınıflandırılması Bulundukları enlem ve su sıcaklığına göre sınıflandırılması Suların kimyasal yapısına göre göllerin sınıflandırılması Ekolojik özelliklerine ve verimliliklerine göre göllerin sınıflandırılması. Oluşumuna göre göllerin sınıflandırılması; Yerli Kaya Gölleri; 1.Tektonik göller; Kıtaların kayması sonucu yerkabuğunda oluşan çatlak ve çukurların su ile dolmasıyla oluşan göllerdir. Ör; Tanganika, Baykal, Beyşehir, Manyas, Eğridir, Akşehir ve Eber gölleri… 2.Krater Gölleri; Aktivitesini yitirmiş yanardağların krater çukurlarında oluşan derin ve çanak şeklindeki göllerdir. Ör; Nemrut gölü. 3.Buzul Gölleri; Buzulların erimesi ile yüksek dağların yamaçlarında oluşturdukları göllerdir. Ör; Cenevre gölü, Zürih gölü Türkiye de Toroslar ve Uludağda rastlanabilir. 4.Karstik Göller; Kalkerli arazilerde kireç ve alçı taşlarının erimesi sonucu oluşan çukurlarda biriken suların oluşturduğu göl tipidir. Ör; Obruk gölü. Obruk gölü. Doğal Set Gölleri; 1.Lav Seti Gölleri; Aktif haldeki yanardağlardan çıkan lavların bir vadiye akıp set oluşturması sonucu oluşan göllerdir. Ör; Van Gölü. 2.Heyelan Gölleri; Toprak kaymaları sonucu vadilerin yamaçlarından kopan toprak kütlelerinin vadinin tabanında birikerek set oluşturması sonucu oluşurlar. Ör; Tortum gölü ve Yedi göller. 3.Alüvyon Baraj Gölleri; Akarsuların akış hızının azaldığı alçak bölgelerde taşıdıkları aşınım materyalinin büyük kısmı set oluşturarak nehir yatağı alüvyon seti ile kaplanır ve arkasında sular birikerek göl oluştururlar. Ör; Ankara Mogan gölü ve Salihli Marmara gölü. Tortum gölü Tortum Şelalesi 4.Lagünler;(Sahil Baraj Gölü); Deniz dalgalarının sürüklediği materyalin sahile yakın sakin zonda birikmesi sonucu oluşur. Ör;Bafa Ve Köyceğiz gölleri. Yapay Set Gölü; 1.Yapay Göller; Sulama, içmesuyu ve hidroelektrik üretmek amacıyla akarsu vadilerinin uygun bölümlerinde İnsanlar tarafından doldurulması oluşturulan göllerdir(=Baraj). Ör; Çubuk ve Keban barajları Bafa gölü Bulundukları Enlem ve Su Sıcaklığına Göre Göllerin Sınıflandırılması Göl suları sıcaklığın dikey yöndeki tabakalaşması gölün büyüklüğüne, topografik özelliklerine ve iklimsel koşullara bağlı olarak değişimler gösterir. Buna göre: 1.Amiktik Göler; Dikey yönde su sıcaklığında değişimi olmayan ve dolayısıyla termal tabakalaşma göstermeyen göllerdir. 2.Soğuk Monomiktik Göller; Yüzey suları sıcaklığı hiçbir zaman 4 oC’nin üstüne çıkmayan göllerdir. Yüksek dağlardaki göller buna örnektir. 3.Dimiktik Göller; Sıcaklık tabakalaşması ilkbahar ve Sonbaharda olmak üzere yılda iki kez gelişen göllerdir. 4.Sıcak Monomiktik Göller; Dip ve yüzey suları sıcaklığı daima 4 oC’nin üzerinde olan göllerdir. Su dolaşımı sadece kış aylarında olur. 5.Oligomiktik Göller; Her derinlikte sıcak sulara sahip göllerdir. Su dolaşımı seyrek ve düzensizdir. 6.Polimiktik Göller; Su sıcaklığı tüm derinliklerde 4 oC’nin biraz üzerinde olan göllerdir. Bu göllerde su dolaşımı peryodu fazladır. Suların Kimyasal Yapısına Göre Göllerin Sınıflandırılması; Tuzlusulu Göller; Sularında Cl, SO4, CACO3 ve bikarbonat bileşimleri içeren göllerdir. Ör; Tuz ve Van gölleri Tatlısulu Göller; Çok az veya hiç tuz içermeyen göllerdir. Ör;Beyşehir, Eğirdir, Terkos gölleri, Akşehir, Eber gölleri. Yarım Sodalı Göller; Sularını 1 L’sinde 500 mg’dan daha az soda içeren göllerdir. Ör;İznik ve Kabalı gölleri. Sodalı Göller; Sularını 1 L’sinde 500 mg’dan daha fazla soda içeren göllerdir. Ör;Sarıkum, Mogan ve Eber gölleri.